tc ege üniversitesi sağlık bilimleri enstitüsü

advertisement
KANSERLER
Paolo Boffetta, Brennan, Rodolfo Saracci
Gökçe Aslan
Kanserler,
• insanlarda yüzlerce farklı türü
saptanmış,
• dokularda anormal gelişim
gösteren,
• oldukça geniş kapsamlı bir
hastalık çeşididir.
• Morfolojik olarak,
• klinik davranışı ve
• terapiye verdiği cevap bakımından,
toplum sağlığı bakışına önemli açılar kazandırmakla
birlikte, asıl önemi birçok çözümsüz ve önemli
rahatsızlığın kaynağını oluşturan kötü huylu yapılarıyla
inceleme altına alınma gereğidir.
Kötü huylu tümörler,
• yapısal olarak gelişimlerine,
• fonksiyonel farklılıklarına ve
• karakteristiklerine göre
farklılıklar gösterirler ve bu bağlamda sınıflandırılırlar.
Kanserde pek çok durumda, orijin saptamadan,
gelişimde göstereceği değişikleri tahmin etmek ve
saptamak güçtür.
•
Ayrıca metastazın süresi kanserli hastalar üzerinde
izlenen tedavinin ve terapinin başarısı açısından
önemli bir faktördür.
Pek çok kötü huylu tümörün oluşumu, kanserde de
epitelyum dokuda başlar ve pratikte
• kötü huylu ur,
• tümör ve
• kanser
terimleri birbirinin yerine kullanılmaktadır.
• Kötü huylu tümörün vücuttaki dağılımı genişlemesi
her yöne doğru olabilir.
• Bazı otopsilerde, farklı sebeplerden dolayı ölmüş
hastaların vücutlarında da bu türden tümörlere
sıklıkla rastlanabilmektedir.
• İyi huylu tümörler; bir çok vücutta birbirine benzer
oluşumlar gösterirler ve oldukça basit cerrahi
müdahaleler veya tedavilerle rahatça ortadan
kaldırılabilirler.
• Fakat, iyi huylu tümörlerin tedavi süreçleri yapılarından
çok lokalize oldukları kısıma bağlıdır.
Kötü huylu tümörlerin oluşumuna
birincil derecede neden olan;
•
•
•
•
•
•
•
•
Ultraviyole,
radyasyon,
sigara içiciliği,
alkol kullanımı,
virüsler,
parazitler,
endüstriyel kimyasallar ve
hücre çeperinden geçip çıkarılamayan maddelerdir.
• Bu maddelerin hepsi günümüzde
çevremizde bulunmaktadır.
Maddelerin ne kadarının tümöre
neden olacağı değişebilir.
• Kişilik özellikleri,
• farklı coğrafi bölgelerde yaşamak,
veya
• sadece maruziyete bağlı değişiklikler
bile,
mevcut tümör oluşumlarının önceden
saptanabilmesi için yeterli değildir.
Zaman içerisinde devam eden maruziyet genetik
bir özellik halini alabilir ve önceki kuşaktan ne oranda
taşındığını saptamak ise imkansızdır.
Sadece, incelenen kişi genetik yapısı ve ailesindeki
hasta kişiler göz önünde bulundurularak incelenebilir.
Mevcut maddenin belli bir birikimi sonucunda da tümör
ortaya çıkabilir.
Bu durumda kişideki hastalık yapıcı doz belirlenebilir,
genetik açıdan kabul edilebilir bir veri olabilir ama net bir
sonuç vermez.
Çünkü, bazı maddeler olgunluk öncesi çağdan
itibaren birikip, yetişkinlik çağında kansere
dönüşebildiği gibi, çok kısa sürede de bu doz hücrede
birikmiş olabilir.
Birden fazla kanserojen kişide yalnızca bir
aradayken tümör oluşturabileceği de varsayılırsa,
aşılmış dozajın hangi kanserojene ait olduğunu
tahmin etmek zordur.
Böyle durumlarda, kişinin mevcut
kanserojenlere maruz kaldığı
dönemleri esas alarak bir tedavi
metodu izlemek en doğru yaklaşım
olacaktır.
Örneğin;
Akciğer kanserine yakalanmış bir hasta
aynı zamanda bazı kimyasallarında etkisinde
kalmış olabilir, bu durumda akciğer kanserine
neden olabilecek kimyasalların etkisinde
kaldığı süre araştırmada baz alınarak kayda
geçirilir, genetik raporuna işlenir.
Deneyler ve epidemiyolojik araştırmalarda,
kimyasalın vücuda giriş anının saptanması önemli bir
veridir.
Gerek miktarın, gerekse sürenin saptanmasında ve
bu süreye dair tahminlerin yapılmasında önemli bir
çıkış noktasıdır.
Kimyasal maddenin giriş anından, tümörün oluşumuna
başladığı ana kadar ki,
•
hücresel birikim saptanır ve
•
hayvan deneyleri ile aynı oluşumlar sağlanarak,
•
vücuttaki öldürücü ilerlemenin de tahmini yapılmış olur.
Böylece klinik bir çalışmaya ihtiyaç duyulup duyulmadığı
rahatça saptanmış olur.
İkincil Kanseri Önleme Yöntemleri
Bu, varolan hastalık için,
•
•
•
•
etkili bir tedavi,
preklinik aşamada daha az ilerlemiş bir kanser,
daha iyi tedavi kapsamı ve
daha iyi prognoz anlamına gelir.
• Üzerinde düşünülen tüm tarama testleri
hastaları ya da hasta olmayanları doğru
tanımlamaya yetkin olmalıdır.
• Tarama için, kişiler kanserin yaygın
olduğu (yüksek-risk grupları)
topluluklardan seçilebilir.
• Tarama programının;
™ kolayca uygulanabilir,
™ toplumda geniş şekilde kabul gören ve
(örn.Sigmoidoscopy öyle olmamıştır)
™ ucuz olması gerekir.
Tarama programlarının
değerlendirilmesine özgü eğilimler;
• Erken teşhis sadece hastanın teşhis
zamanını öne taşır, bu sadece hastalık
süresini uzatır (gecikme zamanı eğilimi).
• İkincisi, kişisel seçimler sonucu erken
teşhisi seçen kişiler diğerlerinden farklı
olacaklardır. Örneğin hastalık konusunda
daha iyi eğitilmiş kişiler sağlık bilinci
sahibi olacaklardır ve bu erken teşhisin
etkilerinden bağımsız kişiye daha iyi bir
tedavi süreci sağlayacaktır.
• Üçüncüsü, uzun preklinik aşamaları olan kanserler,
periyodik tarama programlarıyla hastalık
engellenebilir, diğer yandan daha hızlı ve kısa
preklinik gelişimleri olan kanserlerde ise tam tersidir
(uzunluk eğilimi)
Kanser Tipi
Erkek
Kadın
Oral kavite
2.8
2.4
Özefagus
4.5
8.2
Mide
3.7
3.0
Kolon/rektum
4.9
5.2
Karaciğer
6.3
3.9
Pankreas
4.3
4.3
Akciğer
8.4
6.4
Meme
-
2.7
Serviks
-
3.4
Over
-
2.2
Prostat
5.3
-
Mesane
3.3
3.1
Böbrek
5.1
4.5
Sinir sistemi
6.4
6.1
Ferlay et al.(1998)
• Kanserde hayatta kalma tahminleri
dünya çapında mümkün değildir.
• Hayatta kalma süreleri açısından
gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler
arasında geniş farklılıklar
bulunmaktadır, öte yandan akciğer
kanseri gibi etkili tedavisi olmayan
türlerde ise bu fark azdır.
• Kanser vakalarının toplam 5 yıl hayatta
kalma oranları 1985 ile 1989 arası
Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 41.0’dır.
2000 yılında coğrafi bölgeye ve cinsiyete göre tahmin edilen kanser
insidansları ve ölümleri,
Erkek
Kadın
Toplam
İNSİDANS
Gelişmiş ülkeler
2 540 000
2 176 000
4 716 000
Gelişmekte olan ülkeler
2 814 000
2 562 000
5 376 000
Toplam
5 354 000
4 738 000
10 092 000
Gelişmiş ülkeler
1 488 000
1 158 000
2 646 000
Gelişmekte olan ülkeler
2 034 000
1 529 000
3 563 000
Toplam
3 522 000
2 687 000
6 209 000
MORTALİTE
Kanserlerin Nedenlerinin Gözden
Geçirilmesi
Tütün İçimi
Dünya çapında tütün içimi temel kanser nedenidir.
•
•
•
•
•
•
•
•
Akciğer,
larinks,
ağız boşluğu,
farinks,
yemek borusu,
pankreas,
böbrek ve
mesane kanserlerine neden olur.
Ayrıca burun boşluğu ve mide kanseri ile lösemi
etkisinden de şüphelenilmektedir.
Tütün içiminin tüm kanserlerin yüzde 30'una neden
olduğu düşünülmektedir.
1985’te tütün içimine bağlı birçok kanserin
değerlendirmesi yapılmıştır ve yüzde 15 gibi düşük
bir tahminle sonuçlanmıştır.
Her yıl 1 100 000 yeni vaka bu şekil alçakgönüllü
bir tahmin olarak olarak düşünülmelidir, gerçek
kanser oranı daha yüksek olacaktır.
•
•
•
•
•
Parkin ve ark. tahminlerine göre tütün
kullanımı,
erkeklerde yüzde 25,
kadınlarda yüzde 4,
her iki cins için
gelişmiş ülkelerde yüzde 16,
gelişmekte olan ülkelerde yüzde
10’dur.
Birçok gelişmekte olan ülkede kadınlar
arasında şu anki yükselen trend
gelecekte kuşkusuz daha yüksek
kanser oranı ile sonuçlanacaktır.
Yetişkinlikte sigara içmeyi bırakmanın faydası bu alışkanlıkla
ilgilisi olan tüm kanserler için gösterilmiştir.
Bu sonuç, özellikle gençler arasında alışkanlık olan sigara karşıtı
stratejilerin planlanmasının altını çizmektedir.
Son 20 yıldır Kuzey Amerika'da ve birçok Avrupa ülkesinde
erkeklerde tütün tüketimindeki azalma akciğer kanserinden ölüm
sıklığını düşürmüştür.
Tütünle ilgili kanserlerin kontrolü için büyük çalışmalar, bugün
gelişmekte olan ülkelerde özellikle özellikle Asya ülkelerinde
sürmektedir.
• Halk sağlığı kurumlarının ve
hükümet dışı organizasyonların
büyüyen çabalarına rağmen,
tütün içmenin kadınlar arasında
yayılmasına karşı savaş
gelişmekte olan ülkelerde hala
gelecek yıllar içinde varlığını
sürdürmektedir.
Tütün ürünlerinin kullanımı
artan baş ve boyun kanseri riskiyle
ilişkilidir. Tütün içeren ürünlerin
çiğnenmesi özellikle güney Asya'da
temel bir kanserojen faktörü temsil
eder.
Diyete Bağlı Faktörler
• Son yıllardaki önemli çabalara rağmen diyet
faktörlerinin kanserlerdeki etkisi hala büyük
ölçüde belirsizdir.
• Özellikle sebze alımının ve daha az olmakla
birlikte meyve alımının koruyucu rolü insan
tümörlerinin çoğu için koruyucu olarak
değerlendirilmektedir.
• Diğer birçok diyetsel faktörde değerlendirme
sadece riski artırıcı ya da azaltıcı şeklinde
yapılmıştır.
• Ayrıca, Kanser Araştırma Fonu (IARC) ,
A vitamini için (IARC 1981') ve P karateni
için yüksek dozlarda kullanıldıklarından kanser
koruyucu aktivitenin yokluğunu saptamıştır.
•
Diyetin kanserlerdeki rolü hakkındaki sınırlı
bilgiye rağmen, birçok sistematik değerlendirme
diyetsel etkilerin insan kanserlerinin üçte birinde
etkili olduğu konusunda tutarlıdır, en azından
gelişmiş ülkelerde.
•
Kanser önlemede tek kanıtlanmış diyet önerisi
sebze ve meyve tüketiminin artırılmasıdır.
Total kalori alımında azalma, kanserlerde ayrıca
etkili olan obeziteyi azaltarak yardımcı olabilir.
•
Faktör
Oral/farinks
Özefagus
Akciğer
Mide
Pankreas
-Po
Nişasta
Lif
-Po
+In
Doymuş yağ
+Po
+Po
Kolesterol
+Po
+Po
-Po
Karotenler
-Po
-Po
Retinol
E vitamini
Sebzeler
Kolon/rekt.
+Po
-Po
-In
Şeker
C vitamini
Karaciğer
-Pr
-Po
-Po
-Pr
=Po
=Po
-Po
-Co
-Co
-Co
-Po
-Po
-In
-In
=Po
-Co
-Pr
+Po
Et
Balık
-Po
-Co
+Pr
=Po
Kahve
+Pr
Siyah çay
=Pr
Yeşil çay
-Po
( +) riski artıran, (-) riski azaltan, (=) ilişki yok
Co= ilişki kanıtlanmış, In =yetersiz kanıt, Po= Mümkün, Pr= ihtimal
=Pr
-In
Faktör
Meme
Over
Serviks
Endometrium
Prostat
Böbrek
Mesane
Nişasta
Lif
-Po
Şeker
Doymuş yağ
+Po
+In
+Po
Kolesterol
=Po
+In
+In
Karotenler
-Po
-In
C vitamini
-In
-Po
Retinol
=Po
=Po
E vitamini
=Po
-Po
Sebzeler
Et
Balık
-Pr
-Po
+Po
-Po
-In
-In
Kahve
=Co
Siyah çay
=Po
-Po
-Po
Yeşil çay
( +) riski artıran, (-) riski azaltan, (=) ilişki yok
Co= ilişki kanıtlanmış, In =yetersiz kanıt, Po= Mümkün, Pr= ihtimal
+Po
-In
-In
=Po
-In
-In
-Po
-Po
-Po
+Po
+Po
-Pr
+Po
=Po
=Pr
=Po
+Po
=Po
Obezite ve Fiziksel Egzersiz
Obezite;
• endometrial kanser riskini,
• postmenopozal meme ve
• böbrek kanseri riskini artırır.
Ayrıca safra kesesi ve kalın bağırsak kanseri ile ilişkisi de olasıdır.
Obezite insulin direnci, düşük fiziksel aktivite ve menopoz
durumu gibi diğer etkenlerle birlikte kanserojen etkiyi tetikler.
Aşırı risk büyüklüğü çok fazla değildir (beden ağırlığı ideal kilo
yüzde 35 daha fazla iken birçok kanser için göreceli risk 1.5 ile 2
arasında değişir,).
• Dünya çapında kanser riski ile
obezite ilişkisi için detaylı
değerlendirme olmamasına
rağmen, Obezite önleme önemli bir
hedeftir.
• Fiziksel aktivite kalın
bağırsak kanseri riskini
ve muhtemel akciğer ve
meme kanseri riskini
azaltır.
• Kalın bağırsak kanseri
riski aktivitesizlik
durumuna göre 2 kattır.
Fiziksel aktivitenin
artırılması tüm kanser
önleme stratejilerinin
başlıca parçası
olacaktır.
Alkol
•
•
•
•
Alkol içiciliği,
ağız boşluğu,
pharynx,
Larynx ve
karaciğer kanseri riskini artırır.
Kolon, rektal ve meme kanseri ile ilgisi de olasıdır, tüm
kanser türleri için tüketilen alkolün miktarı önemlidir.
Alkol ve sigara beyin ve boyun kanserleri riskinde de
etkileşimli bir etkiye sahiptir.
•
Farklı alkollü içeceklerin farklı etkilerinin kanıtı yetersiz
şekildedir. Alkole yüklenebilecek sistematik bir
değerlendirme olmamasına rağmen tahminen toplam
kanserlerin yüzde 4-5’ine neden olduğu düşünülmektedir.
Perinatal ve büyüme faktörleri
Hayatın ilk dönemlerindeki aşırı enerji
alımı meme ve kalın bağırsak kanserleriyle
ilişkilendirilmektedir.
Büyüme faktörünün ve insülin direnci ya
da duyarlılığı gibi diğer etkilerinde bu
ilişkideki rolleri net değildir.
Ek olarak, yüksek doğum ağırlığı meme
ve prostat kanserleriyle de yüksek risk ilişki
gösterir.
Radyasyon
•
•
•
•
Radyasyon,
lösemiye,
meme,
akciğer ve
tiroit kanserine yol açar.
Radyasyon dozu ve kanser riski arasında doza
bağımlı bir lineer kanıt ilişki vardır. Bununla birlikte
birçok ülkedeki insan yapımı radyasyona maruz kalan
insanlar çok az risk taşırlar ve iç mekan radon dahil asıl
maruz kalma doğal radyasyondur. Radyasyonun
insandaki kansere olan global etkisi yüzde 1-3
arasındadır.
•
Morötesi/Ultraviyole radyasyon deri için kanserojendir ve
immunosupresyon nedeniyle non-Hodgkin lenfoma gibi
diğer tümörlerin riskini de artırır.
•
Deri kanserlerinin yüzde 90'ı güneş ışığı ile ilişkilidir; nonmelanosit deri kanserinin düşük ölümcüllüğü yüzünden,
güneş ışığına bağlı radyasyon toplam kanser ölümlerinin
yüzde 1-2’sini oluşturur. Özellikle çocuklukta güneşten
korunma kanser önleme tedbiri olarak önemlidir.
Tıbbi işlemler ve ilaçlar
• İlaçlar kişilerde kansere neden olabilir ya da
engelleyebilirler.
• Birçok kemoterapi ilacı DNA üzerinde etkilidir ve
kanser hücrelerinin çoğalmasını engeller. Bununla
birlikte bu normal hücrelere de kanser iletimi sırasında
zarar verebilir.
• Endometrial kanser riskini artıran östrojen tedavisi
(HRT) menapoza bağlı semptomları tedavi etmek için
eskiden kullanılmaktaydı. Şu anki hormon tedavileri
endometriyal büyümeyi engelleyen progesteron
içerir. Kombine tedavilerin kanser riskiyle ilişkisi açık
değildir.
• Ağızdan doğum kontrol hapları karaciğer kanseri
riskini artırdıkları halde yumurtalık ve endometrial
kanser riskini azaltmaktadır.
• Teşhis amaçlı radyasyon kullanımı çok küçük kanser
riski taşır, risk sadece çocukluk lösemisinde işaret
edilmektedir.
•
Radyoterapi uygulandığı organlarda kanser riskini
artırır. Diğer tıbbi işlemlerle kanser riski arasında açık
bir kanıt yoktur, mamografi ve cerrahi nakiller de
dahil.
Genetik Faktörler
• Birçok kalıtsal mutasyon bazı kanser türlerinin riskini
önemli derecede artırır. Ancak bunlarla ilişkili vakalar
çok azdır.
• Ailevi yatkınlık birçok kanser türü için geçerlidir.
Özellikle kalın bağırsak, meme, prostat ve akciğer
kanserleri.
SONUÇ
• Kanserler, insan topluluklarında karmaşık
dağılımlı ve farklı etiyolojik faktörlere sahip
hastalıklar grubudurlar.
• Kanser kontrolünde kapsamlı bir strateji insan
kanserlerinin yarısının önlenmesini
sağlayabilir.
Ancak böyle bir strateji
• temel kültürel,
• sosyal ve
• ekonomik değişimler anlamına gelir.
Kanser önlemede daha ulaşılabilir hedefler nüfusta yaygın olan
kanserler üzerine odaklanmayı sağlayacaktır. Örneğin çocukların
Hepatit B için aşılanması, Afrika ve Asya'da bir çok ülkede en
önemli kanser önleyici tedbir olacaktır.
• Kanserler insan hastalıkları ve ölümlerinin temel
nedeni olmayı sürdürecektir.
• Önemli çabalar ve etkili tedavi edici yaklaşımlar
için özel kurumlar oluşturulabilir.
• Yakın gelecekte kanser hastalarının klinik yönetimi
hakkında önemli keşifler yapılırsa da bu değişimler
temelde dünyanın zengin kısmını etkileyecektir.
Kanserin bilinen nedenlerinden kaçınma özellikle
kaynağı az olan ülkelerde sonuçları azaltmada en umut
verici yaklaşım olacaktır.
•
•
•
•
•
•
•
Tütün içimi ve dumansız tütün ürünlerinin kontrolü,
meyve ve sebzelerin yüksek tüketimi,
obeziteden kaçınma,
alkol alımının azaltılması,
artan fiziksel aktivite,
güneş ışığından korunma ve
şüphelenilen mesleki kanserojenlerden kaçınma
insan kanserlerinin etkisini azaltmak için temel
yaklaşımlardır.
TEŞEKKÜR EDERİM.
Download