KUR`AN ILIMLE·RI ve TEFSIR USULU

advertisement
TARiHTEN GÜNÜMÜZE
•
•
•
KUR'AN ILIMLE·RI
ve TEFSIR USULU
•
Dem. No:
?Cjt'/0/. .
TAIZ·b·
iLiM YAYMA VAKFI
Kur'an veTefsir Akademisi
A.
••
©ilim Yayma Vakfı Kur'an ve Tefsir Akademisi
Kur'an ve Tefsir Akademisi Ara§tırmalan: Ol
Tarihten Günümüze Kur'an ilimleri ve Tefsir Usü/ü
Editörler
Bilal GÖKKIR
Necdet YILMAZ
Ömer KARA
Muhammed ABAY
Necmettin GÖKKIR
Redaksiyon
Bilal GÖKKIR
Necdet YILMAZ
Grafik Tasarım: TN iletişim
Baskı: Özkan Matbaacılık/ ivedikAnkara
ISBN 978-605-5932-27-5
1. Baskı: Ağustos 2009
Yazılardaki
üslup ve hukuki sorumluluk yazariara aittir.
ilim Yayma Vakfı Kur'an ve Tefsir Akademisi
Molla Hüsrev Mahallesi Akifpaşa Sokak
No:2 34134 Vefa, Eminönü 1 istanbul
tel.: 0212. 511 22 90 - faks: 0212. 511 22 90
e-posta: yazakademisi@gı:nail.com
S. KARACELİL • TEFSIR USOLONON YETERLILI~I~421
Tefsir Usulünün Yeterliliği
Süleyman KARACELİL
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
İslam aleminde Kur'an eksenli çeşitli tartışmalara şahit olmaktayız. Bu tar-
tışmalar en ·belirgin şekilde kendisini tefsir ilminde göstermekte olup 1 özellikle
son dönemde eleştirel yaklaşımlar göz ardı edilemeyecek dereceye ulaşmıştır. Bu
bağlamda tefsirin bir usülü ve yönteminin varlığı meselesi tartışma konusu yapılmakta, hemen her ortamda yeni bir tefsir usülüne duyulan ihtiyaç gündeme
getirilmekte, dünden bugüne yapılan bütün tefsir çalışmalannın usül ve yöntemden yoksun gelişigüzel çalışmalar olduğu dile getirilmektedir. Bu iddialan
dile getirenler daha çok elimizde mevcut bulunan "tefsir usülü" ismini taşıyan
çalışmalan gerekçe göstererek bu çalışmalann Kur'an tarihi ve Kur'an ilimlerinden müteşekkil, metodolojiden yoksun eserler olduğunu öne sürmektedirler.
Ne var ki özellikle son dönemlerde tefsir usülünde yenilik ve ihya hareketleri
savunula gelse, yeni bir tefsir usülüne ihtiyaç vardır denilse de2 konuyla ilgili
1
2
Özervarlı, Son Dönem Keliim ilminde Metod, s. 12.
Ülkemizde tefsir usülüne farklı dozajlarda eleştirllerin yöneltildiğini görmekteyiz. Mesela bkz.
Mehmet Paçacı "Anlama (fıkıh) Usülüne Dair", Kur'an ve Ben Ne Kadar Tarihse/iz? Ankara Okulu, 2000, s. 32-34; Hayri Kırbaşoğlu; "Soruşturma", İslamiyat, 2003, sayı 4, 6/177-178; Hayri Kırbaşoğlu, "Dini Metinlerin Doğru Anıaşılıp Yorumlanmasında Yaklaşımlar", Güncel Dini
Meseleler İştişare Toplantısı, 2002, s. 22, 26; Hayri Kırbaşoğlu, "İslami ilimlerde OrtaklGenel
Bir Metodolqiinin İmkanı Üzerine", Heceas Diyaloglan 1. Konferans Tebliğleri, (yayınlanmamış
422~KUR'AN ILIMLERI veTEFSIR USOLO
somut öneri veya örneklerin ortaya konulduğunu göremiyoruz. 3
İslam alimlerinin son zamanlarda tartıştıklan meseleler, şüphesiz ki üç beş
yıllık veya
birkaç asırlık tartışmalar değildir. Doğuş nedenleri asırlara yayılabi­
lecek bu tartışmalan bir çırpıda halletmek, herkesin kabul edebileceği net bir
sonuca ulaşmak, özellikle de böyle malıdut bir çalışmayla pek mümkün görünmemektedir. Bu gerçeğin bilincinde olarak sadra şifa olabilecek bazı tespit
ve önerilerde bulunmanın bu çalışmanın amacı olduğunu belirtelim.
Tefsir ilmi ve Usul Sorunu
Tefsir usülüne yöneltilen eleştirllerin pek çoğunun her şeyden önce tefsir ilminin yapısına bağlı olduğunu çalışmanın başında özellikle belirtmeliyiz. Nitekim tefsirin bir usulünün olmasından önce, tefsirin bir "ilim" olup
olmaması, bir tartışma konusudur. Ancak "kendisine ait sistemli şekilde incelenmekte olan konulan, kavramlan, ıstılahlan çözmesi gereken meseleleri,
anlama yöntem ve ilkeleri olan konular başlı başına bir ilimdir" 4 gerçeğinden
tebliğ)
Heidelberg Almanya 2005, s.ı8; Selahattin Polat, "Soruşturma", İslamiyat, 2003, sayı 4,
6/ı90; Celal Kırca, "Müzakere" (Tefsir ilminde Usül Meselesi), İslami ilimlerde
Metodoloji (Usül)
Meselesi 1(Tartışmalı ilmi Toplantılar Dizisi 46) Ensar Neşriyat, İstanbul 2005, s. 625; Ömer
Dumlu, "Müzakere" (Tefsir İlıninde .· Usül Meselesi), İ~lami llimlerde Metodoloji (Usül) Meselesi
I (Tartışmalı ilmi Toplantılar Dizisi 46) Ensar Neşriyat, İstanbul 2005, s. 63 ı; Said Şimşek, "İla­
hiyat Fakültelerinde Tefsir Dersi: Problemler Öneriler", Tefsir Eğitim ve Öğretiminin Problemiert
Sempozyumu, Kurav, Bursa 2007, s. 30; H. Yunus Apaydm, "Klasik Fıkıh UsUlünün Yapısı ve
işlevi", İslam Hukuku Araştırmalan Dergisi, 2003, sayı ı, s. 9- ı o.
3
Bu durum yenilik tartışmalannın kendisini en çok hissettirdiği kclarn ve diğer ilimlerde de
böyledir bkz. Özervarlı, Kelam ilminde Metod, s. ı21. Diğer ilim dallannda usül ile ilgili ciddi
tanışrrıalann yapıldığı ıslah çalışmalanna ihtiyaç olduğu şeklinde ülkemizde pek çok değerlen­
dirme mevcuttur. Mesela bkz. Apaydın, "İslam Hukuk UsUlünde Yorum Metotlan", s. 37-39;
Bayındır, "Müzakere" (İslam Hukuk Usülünde Yorum Metodu), s. 46; Kırbaşoğlu, "Dini Metinlerin Doğru Anlaşılıp Yorumlanmasında Yaklaşımlar", s. 149; Erdem, Tanzimat Sonrası Osmanlı
Hukuk Düşıincesinde Fıkıh Usülü Kavramlan, s. ı 16 vd; Cesur, "Modemleşıne Sürecinde 'Fıkhın
ve Fıkıh UsUlünün İhyası' Söylemine Karşı Bir Duruş: İzmirli İsmail Hakkı", s. 272; İzmir­
li, 'İçtimai Usülü Fıkha ihtiyaç Var mı', Sebilürreşad, ı21298, 2ı5-2ı6;. Kırbaşoğlu, Alternatif
Hadis Metodolojisi, s. ı5-20; Selahattin Polat, 'Soruşturma', 6/ı90; Çelebi, "Kelam Metodunun
Ortaya Çıkışı Gelişim Süreci ve Yeni Metot Arayışlan", s. 260; Macit, "Cumhuriyet Döneminde
Kclarn ilmi ve Yöntem Sorunu", s. 292-333; Gölcük, " Kclarn İlıninde Usül Meselesi-Genel
Değerlendirme", s. 362; Aluntaş, "Kelam ilminde Usül Meselesi-Genel Değerlendirme", s. 369;
Yavuz, "Müzakere" (Fıkıhta Usül Meselesi), s. 746-747; Musa Kazım Efendi, Külliyat-ı Şeyhü­
lislam Musa Kazım: Dini, İctimai Makaleler, s. 292-293; Filibeli Şehbenderzade Alımed Hilmi,
Allah'ı inkar Mümkün
4
müdür? Allah'ı inkar Mümkün Müdür? Yahut Hıızür-ı Fende Mesaiik-i Küfür,
Hikmet Matbaa-i İslamiyesi, İstanbull327, cilt ı, s. "r" okuyucu ile hasbihal giriş "r"; İzmirli
İsınail Hakkı, "İslam'da Felsefe, Yeni ilmi Kelam", Sebilürreşcid, 1333, sayı 344, 14/43.
Ahmet Cevdet Paşa, Mi 'yar-ı Sedat ve Adabı Sedat, s. 28.
S. KARACELIL • TEFSIR USOLONON YETERLILIGI~423
hareketle; konusu, kavramı ve çözmesi gereken meselesi olan tefsirin, bir ilim
olduğunu söylemek zor olmasa gerektir. s
Tefsirin bir ilim olmadığı düşüncesinde olanlar, Kur'an-ı Kerim'in sonsuz
ve sınırsız bilgileri içermesi, hem coğrafya hem metafizik, hem de sosyal konulardan bahsetmesi nedeniyle onun bir metodolojisinin olmasının mümkün
olmadığını söylerken6 "bilimsel araştırmanın konusunun var olan şeylerin hepsi
olduğunu, bilimin, kendi organizmamız ve hatta muktedir olduğu nisbette düşüncemiz de dahil olmak üzere tekmil alemi bilmeyi gerektirdiğini, ona sınırlar
tayin etmenin imkansız" 7 olduğu gerçeğini göz ardı etmektedirler.
Tefsir ilminde aynı ayetten bazen farklı hüküm ve sonuçlann çıkanlmasına
bağlı olarak onun bir usülünün olmadığı iddiasına katılmak mümkün değil­
dir. Zira "tek ve en gelişmiş bilimlerde bile kesin, mekanik yasalara yer yoktur.
Bilim, olasılıkçı bir nitelikle yetinmek zorundadır. Özneden tam bağımsız bir
gerçek yoktur. Tüm bilimsel açıklamalar öznenin etkin katkısının söz konusu
olduğu yorum niteliğindedir. Dışımızdaki gerçek bu yorumu kesin bir biçimde belirley~mez, ancak bu yorum için önemli bir sınırlama niteliği taşır. Bilimsel sonuçlann, bilgi düzeyine; gözlem, ölçme, bilgi araçlanna bağımlılığı,
bunlann değişmesiyle tümüyle değişmesi de doğal karşılanmalıdır." 8 Tefsir
ilmi için de durum böyledir. Aslında Kur'an tefsirlerinde müfessirlerin farklı
anlam ve sonuçlar .ortaya koymalan onun bir sisteminin olmayışından değil
bilakis onun metodoloji olarak genişliğinin, durum ve şartlara göre kendini
yenileyici özelliğinin doğal bir sonucudur.
Diğer
inceleme, araştırma,
belirlilik değil, belirsizlik artar. "9
Tefsir için de durum böyledir. Derinleştikçe acabalar artar. Bu anlamda her
dönemde yapılan tefsir faaliyetlerinde bazen farklı anlam ve yorumlann ortaya konulmasının asıl nedenlerden birisi de bilimin genel özelliklerine bağlı
ortaya çıkan bir durumdur. Yoksa bu durum tefsirin bir usülünün olmadığı
gerekçesine dayandınlamaz. 10
yandan "bilim
alanında
dikkatle
bakıldığında;
derinleştirilip düşünce yoğunlaştınldığında
5
6
Makalede üzerinde durduğumuz asıl konu bu. olmadığı için aynnnlı olarak bu konuya deği­
nemiyoruz. Ayn bir başlık alunda değerlendirilmesinin uygun olduğu kanaatindeyiz.
Benzer değerlendirmeler için bkz. Öztürk, "Tefsirde Usül(süzlük) Sorunu", İslamiyat, sayı 24,
2003.
Edmond Bouty, Bilimsel Hakikat, ş. 13.
8 Bulutay,Bilimin Niteliği üzerine Denemeler, s. 1-3.
9 Bulutay, Bilimin Niteliği Üzerine Denemeler, s. 3.
10 Ancak genel bir bakışla kural ve sistenıler, genellemeler ortaya konabilir. Bu anlamda tefsirler
7
ı
424~KUR'AN ILIMLERI ve TEFSIR USOLO
Her bilim adamının izlemesi gereken tek bir yol ve yöntem söz konusu değildir.
Özellikle yarancı nitelikteki bilim adamlarının kendilerine özgü bir yol izlemeleri
nor:maldir. Nitekim Tabeıi, Kurtubi, Razi: gibi büyük müfessirlerin farklı metot ve
yöntemlerle kendilerine özgü usüllere sahip olması ancak bu şekilde açıklanabilir.
Nitekim her tefsirin başında bulunan mukaddime ve giriş ınahiyetindeki bilgiler
de bu anlamda bir dereceye kadar müfessirin genelliteratür içinde kendine özgü
yaklaşım ve metodolojisinin ortaya konulınası anlamını taşıınaktadır.
Zaman zaman tefsirin diğer bilimlerden farklı bir metot ve yönteminin olmadığı
iddiası dile
getirilmektedir. Buna sebep olarak.-da benzerlikler, aynı ayetler üzerinde
yapılan faaliyet ve çalışmalar gerekçe gösterilmektedir. Şu var ki bilim dallan arasın­
da hem önemli farklar hem de önemli benzerlikler olduğuna göre farklar olmasaydı ayn bilim dalları ortaya çıkmayacak, benzerlikler alınasa hepsine "bilim" demek
mümkün olmayacakn. İşte aslında aynı metin üzerinde inceleme ve araşnrına yapan, araşnrma sahası ilahikelam olan tefsir, kelaın, fıkıh gibi ilim dallarının metodolojilerinin birbirine yakın alınası son derece doğaldır. Diğer yandan farklı bakış
açısı ve farklı yaklaşımlan kullanan bu usüllerin bazen farklı sonuçlar elde ennesi de
her birinin ilim olariık metodolajik farklılıklarının bir sonucudur. Bu da aslında her
birinin farklı ilimler olduğıİ ve farklı ınetodolojilerinin bulunduğıınun bir ispandır.
Zira zikrettiğiıniz disiplinlerin (fıkıh usülü, tefsir, hadis, kelam...) her birisi kendi cihetinden söz konusu metinleri-mesela Kur'an ve hadisleri-incelediği için, ulaştıklan
neticeler diğerleri ile çelişınese de, aynı da değildir. 11 Çünkü bu ilimler konulan, meseleleri, yöntemleri ve amaçlan açısından birbirinden ayndırlar; her birisinin mesela
Kur'an söz konusu olduğıında, Kur'an'la ilgileniş cihetleri birbirinden farklıdır; bu
farklılık onların yöntemlerini de doğrudan tayirı ennektedir.
Tefsir Usulü
Kavrarnından
Ne Anlamalıyız?
Tefsir usülüne dair ortaya çıkan tartışmalann pek çoğu "usül" kavramı­
na yüklenen farklı anlamlardan kaynaklanmaktadır. Türkçede usül kavramı
genellikle yöntem ve metot anlamında kullanılmaktadır. Terim olarak tefsir
veyahut hadis usülü denilince özellikle konuyla tam ilgili olmayan kimseler, dile ba_ğlı olarak bu anlamı tahattur etmektedirler. Usül kavramının ilk
dönemlerde hangi anlamda kullanıldığının tespit edilmesi yerinde olacaktır.
11
ve müfessirler farklı ekaller başlığı altında değişik tasniflere ve üst başlıklara tabi tutulabilirler. İşte, işari tefsir ekolü, içtimai tefsir ekolü, bilimsel tefsir ekolü ve bunun alt başlığı
sayılabilecek tefsirle_r ve müfessirler bu şekilde değerlendirilebilir.
Bu durum aynı ayette aynı mesele için farklı sonuçlara ulaşılınası değil daha çok çıkarımcj.a
bulunulınak istenen konunun farklılığına ve bakış açısına bağlıdır.
S. KARACELlL • TEFSIR USOLONON YETERLILlG1~425
"Bu çerçevede yakın ve uzak dönemde yapılmış eserlerin isimlerine bakarak
ipuçlan bulabiliriz. Kelimenin Arapça'da metot arılamında kullanılmadığına
dair örnekler bulabiliriz. Sözgelimi H. VII. asnn başlannda ölen Cezen'nin,
Cami'ul-Usal li Ehadisi'r-Rasul adlı eseri veya çağdaş yazarlardan Mansur Ali
Nasırın Tac'ul-Cami' li'l Usal fi Ehadisi'r-Rasul adlı eserleri metodolajik bilgiler
içennemektedir. Belki burada usulü "temel" anlamına alarak temel hadisler
şeklinde tercüme etmek daha sağlıklı olacaktır" 12
Asl'ın çağulu
olan 'usül'ü, Yunanca kökenli metot (methodos (Grekçe); Methode (Fransızca)) karşılığı olarak kullanmak, XIX. yüzyılın ürünüdür. Yeniçağ'da gelişen tatbiki mantıklmetodoloji disiplininin, her bir ilme ait belirli bir
metotlar bütününün varlığını vurgulamasıyla birlikte, Osmanlı aydınlannca
bu terime bir karşılık bulunması gerekliliği kendini göstermiş ve 'usul' bu
ihtiyacı karşılamak üzere kullanılınıştır 13 . Metot kelimesini usul ile tercüme
etmek yeni adet olmuştur. Halbuki külliyen yanlıştır. Asıl; bir şeyin temeli,
istinatgahı demektir, fer' mukabili demektir. Bir ağacın asl'ı köküdür fer'i de
dalıdır. Nitekim "falan şey usulü dairesinde yapılıyor" deriz kimüstenit olduğu kaidelere muvafık olarak yapılıyor demektir. Buradaki metot ise birnetice-i
muayyeneye vusül ve hassaten hakikati keşf için fikrin takip edeceği istidlal
yoludur. 14 Bununla beraber Osmanlı'nın son dönemlerinde usül kavnimını metodoloji arılamında kullananlar olduğu gibi karşı çıkanlar da mevcuttur. 15
Anlaşılan o ki ·~usül" kelimesinin kullanımı ve ona yüklenen mana üzerine
kültür ve dil farklilığına bağlı olarak ortaya çıkan bir sorunla karşı karşıya­
yız. Klasik anlamda usül kelimesinin Kur'an-ı anlama, metodoloji, yöntem
şeklinde kullanılmadığını, bu kelimenin özellikle son dönemlerde metodoloji
anlamında algılandığını ve tefsir usulü isimli eserlerden de bu beklentinin söz
konusu olduğunu görüyoruz. "Bu durum ilimierin ilk dönemde ortaya çıktığı
süreç içerisinde ihtiyaç duyuimamasma mukabil sonraki dönemlerde sistemleşen teknik bir hal olan tefsir usulü, gerekse diğer ilimler. olsun ihtiyaç ve
ıı
Görener, "Türkçe'de Usül Kelimesinin Kullanımı Hakkında Bir Değerlendirme: Tefsir Usülü Örnes.180-181.
13 Köksal, Usülü'l Fıkh'ın Mahiyeti ve Gayesi, s. 62-63.
14 L. Fonse Grive, Mebadi-i Felsefeden Birinci Kitap İlmii'n-Nefs, s. 49. Aynca bkz. Kara, Bir Felsefe
Dili Kurmak, s. 296-297.
15 Mesela Babanzade, Tecridisarih tercümesinde metodolojiye dair bilgi verirken metodolojiyi menahid hak, minhac olarak tarif etmektedir bkz. Zeynüddin Ahmed b. Ahmed Abdillatifi'z Zebidi,
Teaidi Sarih Tercümesi, (Babanzade Ahmet Naim), Ankara 1984, 1/82; Diğer yandan Babanzade,
Baha Tevfik, Rıza Tevfik, Salih zeki gibi son dönem Osmanlı ilim adamlan da usülü, metot anlamında kullanan kimseler olarak dikkat çekmektedir. Bkz. Kara, Bir Felsefe Dili Kurmak, s. 298.
ği",
426~KUR'AN ILIMLERI ve TEFSIR USÜLO
beklentilerin değişmesine daha doğrusu ilimierin sınaata dönüşmesi, teknik
bir yapı kazanmasına bağlı bir durumdur." 16 Buna bağlı olarak tekamül süreci
geçiren bir ilmin, "tefsir usülünün" ilk dönemdeki yapısıyla sonraki dönemlerde birbirinden farklı olması son derece doğaldır. Bu anlamda ilk dönem
çalışmalan ile günümüz çalışmalan aynı çerçevede değerlendirilmemelidir. İlk
dönemde ihtiyaç duyulmamış sonraki dönemde böyle bir ilmin sistemleşmesi,
metodolajik bilgileri ihtiva etmesi ihtiyacı doğmuştur.
Ama her ne kadar durum bu şekilde olsa da hakikat nazannda Kur'an'a
muhatap olan biz insanlann, onu anlamak istemesi, anlamak için de ilgili kişilerden yöntem ve metot beklentisi içinde olmalan da doğaldır. Bu durumda
bize düşen görev nedir? Ne tür çalışmalarla bu ihtiyaçlar giderilebilir ve okuyan bir insan "Kur'an'ı anlama, tefsir etme, yorumlama noktasında hatalardan
uzak dunnama yardımcı oldu, metodolajik bir öneri de bulunuldu", diyebilir?
Kanaatimizce burada imkan elverdiği nispette tefsir usülü denebilecek bir çalışmada hangi başlıklann yer alması gerektiğini tespit etmek son derece önemlidir. Sonuç olarak da her ne kadar geçmişte metot anlamında kullanılınasa
da günümüzde beklentilere cevap verebilecek metodolajik bir Tefsir usülü
eserinin telif edilmesi bir zaruret haline gelmiştir.
Burada hassasiyede üzerinde durulması gereken bir diğer husus tefsir usülü
dediğimizde zihinlerde varlığı tasarlanan çalışmanın kime ve hangi seviyedeki
kimselere hitaben telif edileceği meselesidir. Şöyle ki eğer tefsiİ usülü dediğimiz
şey talebe konumunda olan, Kur'an çalışmalanna yeni başlayan kimselere yönelik
alacaksa onun yapısı ve mahiyetiyle, müfessir konumunda bulunan kiınselerin
tefsir usülü daha farklı olacakur. Mesela bir müfessirin mukaddimesinde neshi
kabul eunediğini belirunesinden hareketle bilen bir insan adı geçen müfessirin
neshle ilgili bazı ayederi nasıl aniayıp tercihlerinin nasıl şekil kazanabileceğini tahmin edebilir. Ama yerrl başlayan bir talebe için bu bilgi çok fazla anlam ifade etmeyecektir. Bu noktada tefsir usülü için uygulamalı ayederin üzerinde örnekli bir
çalışmanın hazırlanması gerekmektedir. Doğrusu burada tefsir usülünü öğreten
bir çalışma ile tefsir usülünün (tefsir yapma metodunun) bir birinden farklı olduğu açıkur. Her şeyden önce tefsir usülü dediğimizde bu iki anlama biçimini tam
olarak ayırt eunek ve zihinlerde nedeştirrnek gerekmektedir.
Tefsir Usulüne Dair Problemler Nasıl Ortaya
Çıktı
Tefsir usülü terim olarak her ne kadar sonraki döneınlerde kullanılmaya baş­
lanmış olsa da kavram olarak insanlarm zihninde ne zamandan itibaren vardı?
16
İbn Haldun, ei-Muhaddime, 2/351.
S. KARACELIL • TEFSIR USOLONON YETERLILIGI~427
Diğer yandan tefsir usülünün başfangıcını terim olarak kullanılınaya başladığı
döneme has kılmak ne kadar sağlıklı bir yaklaşun olacaktır? Aynca tefsir usülü
ilk kullanımlarında günümüzde anlaşıldığı şekliyle mi anlaşılınaktaydı? Bunların
tarihsel süreç içerisinde tespitinin yapılınası bir zorunluluk olarak ortaya çıkmak­
tadır. Diğer yandan Ulümü'l Kur'an kavramı tefsir usülünün kavramsal anlamını
ifade etmek için kullanılmış bir terkip olabilir mi? Bütün bunların tespiti bizi tefsir
usülünün tarihsel gelişimi hakkında sağlıklı bilgilere ulaştıracaktır. 17
Üzerinde durmak istediğimiz, usülle ilgili probleınlerin temel kaynağını teş­
kil eden rıirengi noktalanndan birisi ilk döneınlerde "tefsir usülüne" (tefsir usülü
çalışmasına) ihtiyaç duyulup duyulınaması meselesidir. Yarıi Hz. Peygamber, sahabe ve sonraki dönemlerde insanlar tefsir usülü gibi bir ilmin tedvinine ihtiyaç
duyuyorlar ınıydı? Kanaatimizce ilk döneınlerde iliınlerin yerıi yeni teşekkül etmesine bağlı olarak bu durumun sisteınli bir ihtiyaç olarak kendisirıi gösterdiği
söylenemese de sonuçta bizzat Hz. Peygamber'in ve onun anlamasının da bir usül
olduğıında şüphe yoktur. "Hayır, o Allah'ın öğrettiği gibi tefsir ediyordu" şeklinde
bir itiraz söz konusu olsa bile buna da onun anlamasının, usülünün tespiti de bize
onun usülünü gösterir diyebiliriz. Nitekim hepimiz biliyoruz ki eserlerini inceleyerek her müfessirin metot ve yöntemini ortaya koymak mümkündür. 18
Zerkani'ye göre Resulullah ve ashab sonrakilerden geri kalmayacak derecede Kur'an ilimlerini biliyorlardı. Ancak onlar bu bilgilerini müdevven bir
ilim haline getirınemişlerdir. Çünkü o dönemde buna ihtiyaç duyuracak bir
durum söz konusu değildir. 19 Ancak tedvin edilmemiş olsa da ilk dönem ilim
Tefsir usülü ne zamanonaya çıkmışur? şeklinde bir sorunun cevabıliteratür taraması yapılmak
suretiyle ulaşılabilecek bir sonuç değildir. "Tefsir usülü "şu döneme kadar yoktu" demek sadece literatür taramasına dayalı verilen bir karar ise bunun yüzeysel ve gerçeği ifade euneyen
bir kanaat olması muhtemeldir. Bu sorunun cevabını verebilmek her şeyden önce kronolojik
olarak bu terimin gelişim sürecini izlemeyi zorunlu kılmaktadır. Bunu yaparken bu kavramın
doğuşuna zemin hazırlayan şartların, kültürel yapı, ilmi durum ve önde gelen ilim adamlannın
da göz önünde bulundurulması şarttır. Bunlar yapılmış olsa bile yine bir takım problemierin
olabileceği göz ardı edilmemelidir. Mesela kavram ile kelime, kelime ile terim aynı şekilde terim
kavram ilişkisinin de iyi bir şekilde tespiti gerekmektedir. Şöyle ki kavramın terim olarak ifade
edilmeden önce konuyla ilgili kimselerin zihninde olması muhtemeldir. Çünkü terirnleşme
süreci sonraki süreçtir. Sonrasında terirnleşme ve ona verilen isim önemlidir.
ıs Nitekim müfessirlerin metot ve yöntemlerini onaya çıkarmaya yönelik pek çok eser onaya
konulmuştur. Büyük bir listeyi verme ihtiyacı duymuyoruz. (Ancak bu çalışmalann bu amacı
gerçekleştirınede ne derece başanlı olduğu tabii ki ayn bir tarUşma konusudur.)
19 Muhammed Abdülazim Zerkani, Menahilü'l-iifan ft ulümi1-Kur'iln, Daru ihyai'l-Kütübi'l-Arabiyye, Kahire 136211943. Aynca bkz. Fehd b. Abdurrahman b. Süleyman Rumi, Dirasatfi
ulümi'l-Kur'iini'l-Kerim, Mektebetü't-Tevbe, Riyad 1992, 1/21.
17
1
428~KUR'AN ILIMLERI ve TEFSIR USOLO
adamlan isirnlendirmeseler de kendi dünyalannda Kur'an ilimleri hatta tefsir
usülünün mevcut olduğu söylenebilir. lo
Her şeyden önce özellikle ilk dönemlerde İslami ilimler ve ilim adamlan
arasmda net bir aynm yapmak oldukça zordur. Çünkü disiplinler ve konular
iç içedir. Örneğin muhkem, müteşabih, nesh, Allah'ın sıfatlan vb. konular
tefsir, kelam, tasavvuf ve fıkhın ortak konulanndandır. Aynı zamanda o dönemlerde hatta son dönemlere kadar temel İslam bilimlerinde branşlaşmanın
söz konusu olmayışı bütün İslami ilimierin bİr bütün olarak aniaşılıp incelenmesi son derece önemli bir noktadır. ~öyle ki Hz. Peygamber döneminden
Osmanlı'nın son dönemlerine kadar bir İslam alimi aynı zamanda fakih, muhaddis, mütekellim ve müfessir olarak bilinmekteydi.2 1 Durum böyle iken bu
dönemlerde fıkıh usülü ve diğer ilimleri tedris eden bir alimin Kur'an ayetini
anlarken tamamen farldı bir metodunun olması gerektiği düşüncesinden hareketle, "ben şimdi kelami bir ayeti anlıyorum, o halde kelam usülüne göre
anlamalıyım, şimdi tefsir yapacağım tefsir usülüne göre anlamalıyım" şeklinde
bir yaklaşımının olması beklenemez. İşin hakikatinde onun zihninde fıkhın
anlamaya yönelik katkılan .. kelamın sıfat ayetlerini ve ilgili bazı balıisieri anlamadaki son halini almış yaklaşım biçimi mevcuttur. İşte tefsir de oturmuş bu
esaslar üzerine bir birinden farklı olmayan aynı kelamın, ilahi beyanın farklı
· cümlelerini anlama çabalandır. Yani tefsir, kelam ve fıkıh, İslami bilimler geleneğinin yorum disiplinleri olarak İslam'ın kaynak metinlerini işlemişlerdir.
Şimdi buradan yola çıkarak son dönemde ortaya çıkan ilimierin ayniması durumuna bağlı, "niye o zaman tefsir usülü yoktu, bir usülsüzlük mevcuttur"
20
21
Niteldm Harun Reşid'in İmam Şafii'ye ilmini ölçmek için sorduğu: Allah'ın kitabı h~da bilgin,
ilmin nasıldır? sorusuna 0: llk kendisiyle başlarnnası gerekir, dedi. Ve ekledi: Allah'ın hangi kitabın­
dan bahsediyorsun? Allah pek çok kitap gönderdi. Harun Reşid doğru söyledin, dedi. Ama ben sana
Muhammed'e göq.derilen kitabı sordum, dedi. İmam Şafi dedi ki: Kur'an ilimleri pek çoktur. Sen
bana muhkern mi müteşabih mi, takdim tehir mi, rıiisih mensııh mu ... hangisini soruyorsun dedi ve
ulümu'l Kuı.,an'ı saydı. Ve her birinde Reşid dehşete düştü, şaşırdı. Bu da bize İmam Safi'de bu ilimlerin tedvin edilrnese de mevcut olduğunu açıkça göstermektedir. Niteldın Bulkinide imam Şafii'nin
Abbasi halifesine Kur'an ilimlerini saydığım nakletınektedir. Bkz. Zerkarü, Meıuihil, ll 26-27.
Meşhurmüfessirlerden birçoğunun Usülü fıkıh ta da tefsirde olduğu gibi temayüz ettiklerini görü-.
yoruz. Mesela: Ebu Bekir Ahmed b. Ali er Razi el Cessas'ın (v. 370), Ahkarnu'l Kur'an Tefsirinin
yanında Usülu'l Cassas isimli meşhur eseri vardır. Fahreddin er-Razi'nin (v. 606) Mefatihu1 Gayb
Tefsirinin yanında usülu fıkıhta da en meşhur olan kitaplardan birisi olan el Mahsul fi llmil Usal
eseri vardır. Kadı Nasıruddin el Beydavi eş-Şirazi'nin (v. 791), Envaru't-Tenzil ve Esraru't-Te'vil tefsirinin yanında usül hakkında Menahiaı1 Vusal ila ilmi! Usal'ü vardır. Celaleddin es-Suyuti'nin (v.
911) ed-Dıırru1 Mensur tefsirinin yanında, Celaleyn tefsirindeld payı, usülü fıkıhta ise el-Eşbah ve'n
Nezair'i vardır. Ayrıca Muhammed b. Ali b. Muhammed eş Şevkani'nin (v. 1250), Fethu'l Kadir
tefsirinin yanında usülde ise İrşadıı1 Fusal ila Tahkiki1 Hakkifi ilm{1 Usal eseri vardır.
S. KARACEUL • TEFSIR US0l0N0N YETERLILIGI~429
şeklindeki yaklaşımın
sathi bakışla söylenecek şeyler olduğu ortaya çıkacak­
tır. Hiç kimse bir ilim adamından aynı ayeti -çünkü birine göre ahlaki olan
bir ayet diğerine göre fıkh1 boyutu havidir- kelam, fıkıh ya da tefsir usülüne
göre ayrı ayrı incelemesini isteyemez. Bu istek anlamsız ve kabul edilemez
bir tekliftir. Günümüzde maalesef bu şekilde bir yaklaşımın dillendirildiğini
görüyoruz. "Müfessir diğer bütün usülleri bir tarafa kendine tefsir için yeni bir
usül oluştursun ve diğerlerinden tamamıyla bağımsız olsun" ya da "tefsirin bir
usülü yoktur" söylemleri bir açıdan bu anlama gelmektedir.
Osmanlılar
döneminde bile durum önceki dönemlerle mutabakat göstermekteydi. Osmanlılardaki medrese eğitim sistemi incelendiği takdirde durum
tüm açıklığıyla görülecektir. Osmanlı medreselerinde ulümu aliye denilen kelam, mantık, belağat, lügat, nahiv, hendese, hesap, tarih ve coğrafya ilimleri,
usülü fıkıh, fıkıh, akaid, usülü hadis ve hadis dersleri sonrasında son aşama
olarak tefsir ilmi okutulmaktadır. 22 Sonuç olarak medreselerde okutulan ilimlerin bu şekilde sıralanmasından hareketle yapılan bu dil ağırlıklı çalışmayla
ve usül faaliyetlerinin sonrasında vanlmak istenen son noktanın tefsir yapmak,
Kur'an'ı, muradı ilahiyi tespit olduğunda şüphe yoktur. Yani diğer ilimleri; fı­
kıh, fıkıh usülü, kelam, mantık gibi ilimleri tedris eden alim, oluşturduğu anlam bütünlüğü ve metodolajik yapı çerçevesinde ilirnde son aşama olan tefsir
noktasına gelmekte ve birikimiyle bunu gerçekleştinnektedir. 2 3 Burada dikkat
çeken husus tefsir usülünün bir ilim olarak eğitim kurumlannda yer almasının
son dönemlerde ortaya çıkmış olmasıdır. 24
ıı İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı
23
24
Devletinin ilmiye Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu, Ankara
1965, s. 20-23. Aynca Kevakib-i Seb'a'dan başka pek çok eserde Osmanlılarda okutulan kitaplar ve dersle ilgili aynnulı bilgi ve tablolar için İzgi'nin adı geçen eserine bakılabilir.
Man u k dil ilimleri fıkıh usülü kelam ve diğer ilimleri tahsil eden ilim adamı bir usül zihniyetine sahip olınakta, anlama ilkelerinin yanında Kur'an ayetlerini anlama hususunda bir usüle
sahip olınaktadır.
Tefsir Usülünün eğitim kurumlannda varlığı ders olarak okutulması aslında oldukça geç
dönemlere takabül etmektedir. Ancak bu kavramın bu şekliyle var olınayışı geçmişte bu kavramının anlaşılına biçiıni ya da bu kavrarnın içinin doldurulma şekline bağlı bir durumdu. Şu
var ki Osmanlı'nın son dönemlerine yakın Nebi Efendizade'nin (1200/1785-1786) (Kendisi
Uşak vilayeti Camii k eb ir Müdertisi olup Ali Uşşaki diye de bilinmektedir) Kaside .fi'l Kütübü'l
Meşhure .fi'l Ulüm isimli eserinde tefsir usülünün ders olarak zikredilmesi manidar ve dikkat
çekicidir. Bkz. Cevat İzgi, Osmanlı Medreselerinde ilim, İz yay, İstanbul1997, I/96. Aynı özelliği taşıyan eserlerde böyle bir ders adı zikredilmezken burada zikredilınesi bazı yerlerde tefsir usülü tabirinin kullanıldığını göstermektedir. (Bunlar arasında özellikle şunlar sayılabilir:
İshak b. Hasan Tokadi (1100/1688) Manzume-i Tertib-i Ulüm ya da Nazmu'l Ulüm; Saçaklıza­
de Muhammed b. Ebi Bekr el Mar'aşi (1145/1732-1733) Tertibu'l Ulüm; Koınisyon,(1728-41
arası telif edilmiştir) Kevakibi Seb'a; İbrahim Hakh.ı Erzurumi, Tertibi Ulüm eserleridir. Aynnulı
430~KUR' AN ILIMLERI ve TEFSIR USOLO
Tefsir, kelam ve fıkıh, İslam bilimler geleneğinde yorum disiplinleridir. Bu
ilimler İslam'ın temel kaynak metinleri ile ilgilenmektedirler. Fıkıh ve kelam anlama, yorumlama arneliyesi çerçevesinde Kur'an'ın metin yönünü daha çok öne
çıkaru1<en tefsirde durum biraz daha farklıdır. Tefsirde ilahi hitabın metin haline
gelerek bağımsızlaşma sürecinde onunla birlikte yazıya geçirilemeyen, olay olarak
ilahi hitapla ilişkili unsurlara ulaşma ve hitabı bu unsurlarla tekrar buluşturma
amacı vardır. Bir diğer ifadeyle tefsir, Kur'an'ın cümleleri, sözlü söylem halindeyken sahip olduğu özelliklerine tekrar ulaşmak üzerine kurgulanmış betimleyici
bir disiplindir. 25 Bu çerçevede metne bağlı anlama arndiyesini gerçekleştirmede
gerek kelami bilgi gerekse fıkıh usülünün anlama yönteminden istifade etmesi
müfessir için bir sorun değildir. Bunun yanında tefsirin farklı yönü olan ortam,
çevre, muhatap gibi sosyokültürel ihtiyaçlan karşılama ve gerekli bilgileri sağla­
ma görevini de Ulümü'l Kur'an icra etrriektedir. Çünkü müfessir, fıkhın anlama,
yorumlama, kelamın bilgileri gibi hususlarm yanında Ulümü'l Kuran literatürünü
de kullanmakta bu yöntemi bir bütün olarak bu boyudanyla beraber kullanmayı
amaçlamaktadır. 26 Nitekim ilk dönemlerde hatta günümüzde tefsir usülü ve fıkıh
usülü diye adlandırdığımız eserlerde, Ulümü'l Kur'an eserlerinde pek çok ortak
konu vardır. Burada tefsir usülünün sistemli bir hali olmamakla beraber fıkhın -ki
daha başka· yerde ifade ettik o asırda anlama manası hakimdi- yardımıyla naslar
aniaşılıp yorumlaruyordu. Bilindiği gibi ilk dönemde sosyo-kültürel yapı ile ilgili
bilgiler herkesin malumatsahası içindeydi. Ancak Hz. Peygamber'den uzaklaştık­
ça bu noktada doğru anlama ihtiyacı ortaya çıkmışur.
Tefsirin Bir Usülü Var Mıdır?
harekede tefsir usülünün olmadığı sonucu çıka­
Tabii tefsirin de bir usülü vardır. Gördüğümüz kadanyla geleneksel tefsir anlayışına yaklaşım bazı kimselerde geleneğin tamamıyla reddi
şeklinde bazılannda ise modemiteyi tamamen inkar şeklinde tezahür etmekBütün bu
anlatılanlardan
nlmamalıdır.
bilgi için bkz. Ömer Özyılmaz, Osmanlı Medreselerinde Eğitim Program/an, Tc. Kültür Bak.
Yay, Ankara 2002, İzgi, Osmanlı Medreselerinde ilim, 1/69-97.) Ancak bu eserde tefsir usülünden anlaşılan ise maalesef bugün bizim beklentisi içinde olduğumuz metodoloji olmayıp
bu ders çerçevesinde okutulan kitaplar, orijinal usül çalışması olmayıp kast edilen.Burhan
ve itkan kitaplandır. (Tanzimat dönemi öncesinde Osmanlılarda eğitim programı hakkında
kapsamlı çalışmanın bulunmayışı nedeniyle o dönemle ilgili daha çok kısa alıntılara dayalı
tahminler mevcuttur.) bkz. Özyılmaz, Osmanlı Medreselerinde Eğitim, s. 20.
25 Mehmet Paçacı, "Klasik Tefsir Neydi?" İslami Ilimler Dergisi, 2007, Sayı!, 2/12.
26 Konuyla ilgili İbrahim Görener'in Tefsir ve Tefsir Usülü üzerine Düşünceler, Laçin Yayınlan,
Kayseri 2004 çalışması son derece kıyınetli bilgiler ihtiva etmektedir.
s. KARACELIL
• TEFSIR USOLONON YETERLILIGI~431
bu noktada iki yaklaşımın da sağlıklı olmadığını söylemek zorundayız. Kanaatimizce yapılması gereken; geleneği doğru okumak, onun nasıl anlaşılıp, nasıl işlevsel kılındığını kendi şartlan çerçevesinde tespit etmek,
yargılama ve peşin hükümlü olmaktan kaçmarak bilimsel ölçülerile günümüz
şartlan çerçevesinde dengeli ıslah çalışmalanna açık olarak, gelenek ile modernizm arasında sağlam bir köprü oluşturmaktır.
tedir.
Doğrusu
Kur'an'ı
Kerim'in tefsiri için söz konusu olabilecek bir usulün yine tefsir
faaliyetinin ilk ortaya çıkmasında olduğu şekliyle olması gerektiği kanaatindeyiz. Bilindiği gibi Kur'an tefsirinde ilk faaliyetler Kur'an'ın garip kelimeleri, bilinmeyen kavramıann açıklanmasından ibaretti. İlk dönemde anlama ve
yorumlamaya duyulan ihtiyaç kendisini çok fazla hissettirmiyordu. Kavram
ve ifadeler anlaşılıyor toplumda yaşayanlar birbirinden istifade ile varsa eksik
bilinenleri telafi edJyorlardı. Ancak zaman ve şartlann değişmesi, araya nüzul
döneminden itibaren uzlın bir sürecin girmesine bağlı olarak metin-bağlam
ilişkisini kurmak zorlaştı. Yani sonra gelenler metin ile bağlam arasında bir
irtibat kurma sıkıntısı yaşamaya başladılar. Diğer yandan o dönemde itikadi
arneli tartışmalar tefsirlere yansımamış bunlar üzerinde durulmaı:nıştır. Dikkatle incelendiği takdirde ilk dönem tefsir çalışmalan günümüzle kıyaslana­
mayacak kadar kısa ve özlü çalışmalar olup, bu durum günümüzün onlarca
cilt tefsirleriyle kıyaslanınca açıkça görülecektir.27 İlgili eserler dikkatle incelenirse ilk bakışta dikkati çeken husus anlama noktasında karşılaşılan sorunlara
tamamen dil merkezli bir yaklaşımın esas alındığıdır. Ancak sürecin değişme­
sine bağlı olarak zaman ve zeminden uzaklaşma, inzal dönemini bilmemeye
bağlı olarak dil haricinde farklı şartlar da esas koşulmaya, daha doğrusu ihtiyaç duyulmaya başlamıştır ki bunlan karşılayan unsurlan "Kur'an ilimleri"
başlığıyla adlandırabiliriz. 28 Ancak her ne lqldar bu hususlar böyle olsa da
günümüz şartlannda herkes "evet bunlar doğrudur dese" de Tefsir usulü adı
27
2s
~----
HII. Asırdan itibaren müstakil tefsir olarak sayılabilecek çalışmalan incelediğimiz takdirde
Mukatil b. Süleyınan'ın çalışmalan, el Vucüh ve'n nezair, Tefsirul hams mie ayet mine'l Kur'an
adlı çalışması oldukça özlü, lügavi mahiyette çalışmalardır. Hemen devamında dikkat çeken
Ferra'nın Meani'l Kur'an'ı, Ebu Ubeyde'nin Mecazu'l Kur'an'ı, Abdurezrzak b. Hemmam'ın
1
Tefsiru'l Kur'an'ı da bu mahiyettedir.
Kur'an ilimleri olarak sayılan ilimler incelenirse her ne kadar çok fazla üzerinde durolmasa da
pek çok hususun• dil ile ilgili olduğu görülecekti. Diğer yandan müfessir için şan koşulan
ilimler incelendiğinde gerek Kafiyeci gerekse Suyuti'de ilgili şartlarm büyün çoğuuluğunu
dile dair hususlarm teşkil etmesi son derece manidardır. bkz. Muhyiddin Ebu Abdullah Muhammed b. Süleyınan el Kafiyeci el Hanefi, Kitabu't Taysir .fi Kavaidi llmi't Tefsir, (tre, İsmail
Cerrahoğlu), Ankara Üniv. İlahiya Fak. Yay, Ankara 1989, s. 51-53.
432~KUR'AN ILIMLERI ve TEFSIR USOLO
alunda yapılan çalışmalarda bu noktalara gereken değerin verilmediğini görmekteyiz. Bu çerçevede aslında tefsir usulünde dilin önemi üzerinde hassasiyetfe durulmasının gereği vurgulanmış olmaktadır. 29 Kanaatimizce tefsir yine
dil bilgisine ve lügate bağlı olmak zorundadır. 30
Tefsirin bir usülünün olmadığı düşüncesine katılmak mümkün değildir. Hepimiz şunu çok iyi biliyoruz ki tefsir müfessirin sahip olduğu kültürden, bağlı
bulunduğu fıkhi ve itikadt mezhepten etkilenmektedir. Hepimiz bu durumu
Keşşaf ve Nesefi'ye bakarak ayırt edebiliriz. Diğer yandan içinde bulunulan dönemin etkileri de mutlak surette tefsir üzerinde görülmektedir. Her dönemin
tefsirinde farklı unsurlann hakim olması gelişme döneminden bu güne farklı
özellikleri muhtevi çalışmalann yapılması da bunun açık delilidir. Diğer yandan bir fakih ile hadisçinin, dilcinin, filozofun, kelamcının tefsiri de birbirinden
farklı olmaktadır31 . Bütün bu düşünceleri paylaşıyor olmak aslında tefsirde bir
usülün daha doğrusu usüllerin olduğunu kabul etmek anlaınına gelmektedir.
Tefsir Usülünün, fıkıh usülünden bağımsız, kendisine has bir anlama ve yorumlama sisteıni olmadığı iddiasına mukabil "Hiçbir ilıni disiplinin o alanda geliştirilmiş ve birleştirilmiş .belli bir birikim olmadan var olamayacağı gibi bir alan
içindeki ilıni çalışmalann hiç birinin diğerlerinden bağunsız ve bağlanusız olması
da mümkün değildir"32 demek durumundayız. İşte Tefsir usülünde de fıkıh usülü gibi bir anlama metodolojisinin konulmaınış olması onun usülünün olmadığı
anlamına gelmez. Bilakis bu durum tefsir ve fıkhın birbiriyle olan yakın ittibat ve
Nitekim Kur'an tefsirinde dil merkezli yaklaşımı öneeleyen pek çok müfessir vardır. Bkz.
Müslim Abdullah Al Cafer, Esenıt Tatavvuri'l Fikri fi't Tefsir fil Asri'l Abbasi, Beyrut Müessesetu'r Risale, 1984, s. 397.
30 Nitekim ilk dönemlere ait Tüfi'nin, "el İksir" isimli çalışması bu noktada muhtevası açısından önem
arz etmektedir. Tüfi'ye göre lafızlar manaya ulaştıran araa ve aletlerdir. Asıl olan manadır. Bu anlamda bizi bu anlama ulaştıran ilimler, ilmu1 maani'dir. Maani ilmi lafızlann hükümlerini araşnran
ilimdir. l.afızlann anlamını ortaya koymak için gerekli olan her şeyi araşnnr. Takdim, tehir, ıtnab,
icaz, kinaye, hazif, takdir ve benzeri ilimler bu ilmin konusudur. bkz.. Ebü'r-Rebi' Necmeddin Süleyman b. Abdülkavi Tufi, el-İiısirfi flmi't-Tefsir (thk. Abdülkadir Hüseyin), Mektebetü'l-Adab, Kahire
1977, s. 30-33. Adı geçen eser hakkında kendisi şunlan söylemektedir: Tefsir ilmi ile ilgili husülar
hep gönlürp.de idi. Tefsirle ilgilenen hiç kimsenin bu sorunlan hallettiğini ya da çözüme dair eserlerinde bilgi verdilderini göremedim. Zorluklan seven nefsim beni tefsirle ilgili bu sorunlan çözümlerneye zorladı. Bu nedenle esere el-İksir fi Kavô.idi't-Tefsir ismini verdim. Kim bu ilkeler çerçevesinde
tefsir yaparsa sonuncu da olsa bu konuda ilk olur. bkz. el-İksir, s. l. Burada müellif eserine verdiği
ismi açıkça belirtmektedir. Bu anlamda tefsir usülü olma amaanda olan tefsir problemlerini onadan
kaldırmayı amaçlayan böyle bir eserin büyük kısmının rnaani, beyan ve bedii konulaı."1Ill. muhtevi
olması son derece di,kkat çekicidir ve kanaatimizce üzerinde durulması gereken bir husustur.
3 1 Krş. MüslimAbdullah,Esenı't-Tatavviı.r, s. 397.
32 Cebeci, "Dirı Eğitimi Bilimi Metodolojisi Üzerine Düşünceler", s. 92.
29
s. KARACELIL
• TEF51R USOLONON YETERLILIG1~433
alakalannın bir sonucudur.
Zaten bütün Kur'an ilimlerine dair çalışmalarda, başta
fıkıh usülü olmak üzere çok sayıda ilim olmazsa olmaz şartlar olarak görülmekte,
tefsir için yakın disiplinlerin usül ve yöntemlerinden istifade zorunlu kılınmakta­
dır. Diğer yandan fıkıh usülünün sadece alıkarn ayetlerini anlamaya yönelik bir
usül olduğu şeklindeki itiraza ise fıkhın ilahi kelamın sadece hukuki yönleriyle
alakah anlama olduğu iddiasında bulunanlara islam'da hukuk, ahlak, ~kide ve
ibadetlerin birbirinden kesin çizgilerle aynlamayacağı, böyle bir aynm yapılınca
da bir takım anlama sorunlanyla karşı karşıya kalınacağı gerçeğini haurlatmak istiyoruz.33 Bunun yanında her şeyiyle fıkıh usülünün Kur'an'ın anlaşılınasına yeterli
olacağını iddia etmenin sağlıklı bir yaklaşım olmadığını kabul ediyoruz. 34
Bu çerçevede 'Tefsir için bir anlama yöntemi yoktur", demek mümkün değildir.
Tefsir ekaileri olarak belirttiğimiz her birekol farklı bir anlama yönteminin ifadesidir. İşte lügavı, fıkhi kelami, bilimsel...35 Ancak bu ekallerin varlığı sonradan gelenler açısından her şeyiyle yeni bir metot veya kullanılabilecek bir yöntem özelliğine
sahip midir denilirse kanaatimiz olumsuz olacakur. Hepimizin bildiği gibi ilimierin
gelişme döneminde bir takım aynşmaların olması, ilim adamlannın kendi bulunduklan şartlar ve bilgi birikimleri çerçevesinde Kur'an'a yönelmeleri bu anlamda
fıkhi, lügavi: tefsir anlayışlanmn varlığı doğaldır. Ancak bunların her biri genelde
Kur'an'ın belirli bir yönüne işaret etmişler, bu anlamda kendi dönem ve çağlarında
olması gereken rollerini icra etmişlerdir. Bize düşen bunlan olduğu gibi kabul ve
uygulama yerine bu yöntemlerden nasıl istifade edebileceğimizi tespit etmektir.
Tefsir Usulüne Dair Öneriler
Kanaatimizce tefsir usulüne yöneltilen tenkitler ve onun bir usul olup olmadığı tartışması -bir usulün ne olduğunun tespiti ve tefsir usulünün bu amacı ne derece sağladığı aynca tartışma konusu olmakla beraber- tefsir usulünün
şu anki usul kitaplannda işlevsel yönünün ortaya konulmasını bir zorunluluk
olarak ortaya çıkarmaktadır. Anlaşılan şu ki "usul" deyince insaniann zihninde
Kur'an'ı anlama metodolojsinin -en azından mümkün olduğukadanyla- usul
kitaplannda verilmiş olması beklenmektedir. Bu bağlamda bu tür sorunlan ve
Nitekini fıkıhçı-fakili aynmı yapan Faruk Beşer bu islami ilimlerdeki ayrılma ve bütüncüllük
olmayışı nedeniyle çok kimsenin fıkıhçı olduğunu ama fakih olmadığını belirtir. bkz. Beşer,­
"Bir Bilgi Türü Olarak Fıkıh ve Diğer Disiplinlerle ilişkisi", s. 44.
34 Her metodun kendine özgü prensipleri vardır. Alıkarn ayetleri incelendiğinde kelimenin amhas, mutlak-mukayyed vb. olduğu araştınlır. Ancak ahlaki terbiyeyle ilgili ya da kıssa ile
ilgili bir ii.yeti aynı yöntemle okumak mümkün değildir. Bunlan fıkıh usülüyle anlamarnızın
savunulması doğru değildir. Bkz. Gazali, Keyfe Neteame'l Maa'l-Kur'an, s. 47-48.
35 Aynntılı bilgi için bkz. Görener, Türhçede Usül Kelimesinin Kullanımı, s. 87-90; aynca bkz.
Muhammed Gazali, Keyfe Neteame'l maa'l-Kur'iin, s. 36.
33
434~KUR'AN ILIMLERI ve TEFSIR USOLO
eleştirileri tamamen yok saymak ilmi bir davramş
olmayacakur. Buradan hareketle bu iddialarm -gerçeklik payımn olabileceği de göz ardı edilmeden- bazı
tespitlerimizi paylaşmak istiyoruz.
Kanaatimizce tefsir usulü kitaplannda bulunması gereken en önemli özelliklerden birisi herhangi bir ayetin nasıl ve ne şekilde tefsirinin yapılabileceği­
ne dair uygulamalı birkaç örnekle konunun açıklanmasımn gereğidir. Örnek
bir ayet alınarak; bu ayet bağlamında tefsir için ne yapılması gerektiği, hangi
amaçla hangi kaynaklara .müracaat edilmesi ve ayet tefsirinde müfessirin hangi
durumlan göz önünde bulundurması gerektiği gibi hususlar uygulamalı olarak ortaya konulmalıdır. Böylece bir ayet tefsirinin nasıl yapılacağı zihinlerde
somutlaştınlmış olacakur. Buna göre; bir usul kitabında bulunması gereken
en önemli özellik herhangi bir ayetinnasıl tefsir edilebileceğinin, hangi aşama­
lardan geçileceğinin (her kişi ve müfessire göre farklı olsa da) aynntılı olarak
ortaya konulması ve metodolojinin uygulamalı olarak gösterilmesi bu şekilde
usulün işlevselliğinin sağlanması son derece önemlidir.
Genel itibariyle tefsir usülüne dair eserlerde tefsir tarihinin anlatılması, tefsir
ekallerinin verilmesi, Ulumü'l Kur'an'ın nakledilmesine bağlı olarak bu bilgiler
okuyucunun zihninde sadece bir bilgi veya tarih bilgisi olarak kalmaktadır. Bu
çerçevede nesh, müteşabih gibi bütün ilimierin tefsir yaparken ayeti anlama ve
yorumlamaya çalışırken nasıl kullamlacağı mutlaka örneklerle gösterilmeli, Kur'an ilimlerinin işlevselliği ortaya konulmalı, pek çok Ulumü'l Kur'an eserinde
mevcut olmayan, Kur'an ilimlerinin işlevsel yönü vurgulanmalıdır. Nitekim çok
fazla olmasa da bazı eserlerde Ulumü'l Kur'an'ın, Kur'an'ı anlamaya etkisi uygulamalı olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda Kur'an ilimlerinin
işlevsel yÖnünün ortaya konulması yani her bir Kur'an ilminin anlama ve ayet
tefsirinde nasıl etkisinin olduğunun örneklerle gösterilmesi durumunda Kur'an
ilimlerinin tarihi bilgilerden ibaret gereksiz bilgiler olmadığı ortaya konulmuş
olacaktır. 36 Bu noktada zihnimizde uyanan soru; acaba ilk dönemlerde Kur'an ilimlerinin bu yönleri zaten bilindiği için malumu ilama gerek duyuimarınş
ancak sonraki dönemlerde zihinlerde var olan bağlamlar koptuğu için Kur'an
ilimleri gereksiz veya önemsiz kabul edilmeye mi başlamıştır? Bu husus üzerinde hassasiyetle durulması gerektiği kanaatindeyiz.
Eğer
anlamadan söz ediliyorsa, metinden hareketle anlama arneliyesi gerçekisteniyorsa bu durumda Kur'an metnine yönelen bir kimsenin nasıl
leştirilmek
36
Nitekim yaptığımız okumalarda Halid b. Osman Sebt'in Kavaidü't-Tefsir: Cem'an ve Dırase,
Huber: Daru İbn Affan, 1997/1417 eserinde bunun örneklerine rastladık. Mesela Mekki ve
Medeni konusunu anlatırken "tatbik" başlığı ile bu ilmin bir ayet veya sürenin anlaşılınasında
nasıl bir etki yaptığı örneklenerek verilmiş. Bkz. Kavaid, s. 81 vd.
S. KARACELIL • TEFSIR USOLONON YETERLILI(;f~435
anlayacağı,
Kur'an'a nasıl yaklaşacağı, nerde durınası gerektiği,·kendi şanlannı ve
metnin söylendiği zamanı bilmesi gereklidir. Anlama arneliyesi bu şanlar muvacehesirıde daha sağlıklı gerçekleştirilecektir. Ancak esefle belinetim ki elimizde tefsir
usülü adıyla andığımız çalışmalann bu ihtiyacı giderecek bilgileri muhtevi olmadığı açıktır. Bu yüzden anlamadan bahsediliyorsa Kur'an'ı anlama ve yorumlama
ÜZerine usül kitaplarına bir bölüm koyulmalıdırY Anlama yöntemleri, anlama
eylemi, anlam farklılığına yol açan nedenler, anlamada taraflar, anlamada etkili
unsurlar; çevre, dil, anlamanın yanında anlatrrıa, tefsir öğrenme ve tefsir yapma
aynmı... mutlak surette modem bir usül kitabında olması gereken konulardır.
Ancak şu var ki tefsir usülü isimli eserlerin çoğunda hatta hemen hiçbirinde bu
noktada açıklarnalann varlığını görerniyoruz. 38 "Nitekim tefsir usülüne dair eser
telif eden usülcüler anlama konusu için fıkıh usülüne işaret etınektedirler39 .
Diğer
yandan Kur'an'da tartışmalı olan müteşabih anlamda değerlendiri­
lebilecek pek çok hususun kelami ağırlıklı olduğu malumdur. Bu anlamda
başta sıfat ayetleri olmak üzere kelami ayetlerin nasıl anlaşılacağı hakkında bir
bölüm ve konuyla ilgili bazı genel bilgiler mutlaka verilmelidir. 40
37
İlk dönemlerde ilimler günümüzdeki gibi tasnife tutulmazdan önce fıkıh, hadis ve tefsir gibi ilimler
ayn ayn bulunmak yerine iki genel başlık altında incelenmekteydi. Kuran ve sünnet bilgisine ilim
deniliyordu. Ancak yeni durumlara bağlı olarak gelişen şartlar çerçevesinde insan aklı ve anlayı­
şından müstagni kalınması mümkün değildi. Nitekim başlarda fıkh: anlayış ve kavrayış anlammda kullarulmışur. Bu dönemde fıkıh günümüzdeki gibi sistemli ilim anlammda olmayıp anlama
yorumlama faaliyetlerine verilen addır bkz. Fazlur Rahman, İslam, (tre. Mehmet Dağ, Mehmet
Aydın), Selçuk yay, İstanbul 1981, s. 126-12 7; ilk dönemde fıkhm sadece bir ilim gibi değil İslami
ilimlerde bütün anlam ve yorumlamayı ifade ettiğini biliyoruz. Ancak ilk dönemlerde bu anlamda olan fıkıh sonraki süreçte alimler tarafından anlam değişikliğine uğramış, Kur'an'a bütünüyle
alıkarn çıkarma kitabı olarak bakılmışnr. Bütün yoğunluk 300-500 ayete verilniiş, bütün Kur'an
bu gözle okunuşrur. Halbuld fıkıh burada ilk anlamında ve ayetlerde kullanıldığı şekliyle anlama
yorumlama ve tevil şeklinde olmalıydı. Bu şekilde Kur'an'ı, alıkarn tefsiri şeklinde bir yaklaşımla
sınırlamak pek sağlıklı kabul edilemez. Bkz. Gazali, Keyfe Neteame'l maa~-Kur'iin, s. 63-65. Bu
çerçevede belki de fıkıh usülünün bu yönünden sonraki dönemlerden istifade edilmeyişi, telSir
usülünün eksik yanı olarak insaniann dikkatini çekmiştir.
38 Bir istisna olarak HalisAlbayrak'ın Tefsir Usülü (Yöntem-Ana konular-ilkeler- Teklifler) eserinde
bu konuya değindiğini görmek bu noktadaki ihtiyacın görüldüğü anlamına geldiği için bizi
fazlasıyla memnun etti. Aynca İlk baskılannda olmasa da son baskısında Muhsin Demirci'nin
Tefsir Usıilü eserinde de anlama ve yorum başlığı altında aynntılı bilgilerin verilmiş olması
son derece önemlidir. Anlamaya dair bölüm ihtiyacına işaret eden bir müellif de İbrahim
Görener. Bkz. Tefsir Usülü Üzeıine Düşünceler, s. 86
39 . Sehban Halifat, Menhecü't Tathlili Lugavi ve'l mantık i, 1/23'den naklen Güman, Nahiv-Fıkıh
Usülü ilişkisi, s. 33.
40 Bu hususun ayn bir başlık yapılması daha uygun olmakla beraber yer darlığı nedeniyle sadece
işaret edilmekle yetinilmiştir.
. 436~KUR'AN ILIMLERI ve TEFSIR USOLO
Ayrıca
Said Hazım Haydar'a göre Kur'an ilimlerine daha başka yeni baş­
lıklar ve konular eklenebilir. Ona göre: a. Kur'an'ın tedebbürü b. Kur'an ve
surelerin maksatlan. c. Kur'an hakkında şüpheler. d. Eski Ulümü'l Kur'an kitaplarında bahsedilen ve inceleme araştırma olmadan peşin kabul edilen bazı
Kur'an ilimlerinin yeniden gözden geçirilerek yeni bir forma büründürülmesi.41 Bunlar bize oldukça makul gelen tekliflerdir.
Sonuç
Bu noktada Tefsir usülünün yeterliliği konusunda dikkate alınması gerektiğini düşündüğümüz bazı hususlan şöyle kompoze edebiliriz:
1. Klasik usülün temel işlevi geçmişten günümüze tespit edilmeli sağlıklı
bir şekilde tahlil edilerek orta konulmalıdır.
2. Kur'an tefsiri ve yeni bir usül söylemini dile getirenierin neleri amaçladıklanlll iyi tespit etıneleri ve bu amaçlan sağlamaya yönelik çalışmalannın
neler olduğunu netleştirmeleri gerekmektedir.
3. Tefsir faaliyetleri süreklilik arz eden bir faaliyettir. Dolayısıyla tefsir sürekli bir disiplin olup, statik ya da dogmatik olmayıp dinaıniktir. Dolayısıyla
tefsirin usülü de dinaınik olmak zorundadır. Yani tefsirde eğer biz bir metot
ya da metodoloji peşindeysek, peşinde olduğumuz bu metotta dinamik ve
değişken olmalı, devamlı bir gelişme göstermelidir. Bu anlamda tefsir usülü .
geçmiş ve günümüz açısından kıyaslanırken geçmişte usül eserlerinin rolünün
olmadığını düşünmek yerine dönemler arasındaki şartlar düşünülerek sonuçlar değerlendirilmelidir.
4.
Ayrıca
ilk dönemlere hatta
Osmanlı'nın
son dönemine kadar söz konusu olmayan ancak özellikle Cumhuriyet döneminde ilim adamlannın tek ·
bir alanda yoğunlaşmasının getirdiği problemlere bağlı olarak usüllerin telfiki
konusunun ciddi anlamda gözden geçirilmesi ve böyle bir teorinin ne kadar
sağlıklı olabileceği geniş katılımlı zeminlerde tartışma konusu yapılmalı ve bu
çabalann ne kazanaınp ne kaybettireceğinin iyi düşünülmesi zamret olarak
görünme~tedir. Kırbaşoğlu'nun şu ifadeleri göz ardı edilmemelidir: "İlk üç
asırdaki Müslümanlar, ister fıkıh, ister akaid, ister kelam, isterse başka alanlarda olsun İslami çözüm üretme sürecinde, esaslan belirlenmiş belli bir usüle
tabi olmadıklan gibi, daha da önemlisi onlann fıkhi alanda ayrı, hadis ve tefsir
alanında ayrı olmak üzere, metodolajik sayılabilecek farklı yaklaşımlar ser-
41
Hazım,
Ulümü'l-Kur'an Beyne'I-Burhan ve'l-İthan: Dirase Mukarene, s. 650-654.
S. KARACELiL • TEFSIR USOLONON YETERLILIG1~437
gilediğini
gösteren herhangi bir bilgi de kaynaklarda mevcut değildir. Bu ise
teorik imkandan öte, karşılaşılan her türlü meselede İslami: çözüm üretmede
ortaklgenel bir yöntemsel yaklaşımın, tarihte fiilen de benimsenmiş olduğunu
gösterir. On dört asır öncesinin şartlan günümüzünkinden farklı olsa da, ilke
. olarak bugün de İslami: ilimierin çeşitli alanlannda müştereken uygulanabilecek genel bir metodoloji peşinde koşmanın mümkün olduğunu göstermesi
bakımından söz konusu dönem uygulamalı bir örnek niteliğindedir" Y
Sonuç olarak ifade etmek gerekirse tarihte Kur'an ilimleri ve tefsir usülü çalışmalan, Kur'an'ı çeşitli yönleriyle tanıtmayı amaçlayan, Kur'an'ı doğru
anlayabilmenin yollannı gösteren faaliyetler olarak değerlendirilebilir. Tefsir
usülü çalışmalan, günümüz anlayışı çerçevesinde yaklaşırsak tam bir Kur'an'ı yorumlama metodolojisi olarak telakki edilemez. Ancak İslam geleneğinde
Kur'an'ı anlamanın metodolojisiyle Kelamcılar ve Usülcüler, kendi ihtiyaçlan
istikametinde sistemli bir biçimde uğraşmışlardır. Bu konuda zengin bir literatür de oluşmuştur. Bize düşen bu literatürden istifade ile metodolojimize
dönemin şartlan içinde yeni unsurlar eklemektir. Son olarak Lütfi Sabbağ'ın
Tefsir usulünün; tam kemale ermemiş, hala olgunlaşma dönemini yaşayan bir
ilim olduğu43 görüşüne aynen katıldığımızı ifade etmeliyiz.
Kaynakça
Ahmet Cevdet Paşa, Mi'yar-ı Sedat ve Adabı Sedat, (sadeleştiren Necati Demir),
Ankara 1998, yy.
Altıntaş, Ramazan, Kelam İlıninde Usul Meselesi-Genel Değerlendirme", İsla­
mi İlimlerde Metodoloji (Usul) Meselesi 1 (Tartışmalı İlmi
Toplantılar Dizisi
46) Ensar Neşriyat, İstanbul2005.
Apaydın, H. Yunus, "İslam Hukuk Usulünde Yorum Metotlan", İlahiyat
Fakülteleri I. İslam Hukuku Ana bilim Dalı Eğitim Öğretim Meseleleri Koordinasyon Toplantısı ve İslam Hukuk Usulünün Problemleri Sempozyumu,
Çorum 2005.
Apaydın, H. Yunus, "Klasik Fıkıh Usülünün Yapısı ve işlevi", İslam
Araştırmalan
Bayındır,
Hukuku
Dergisi, sayı 1, 2003.
Abdülaziz, "Müzakere" (İslam Hukuk Usulünde Yorum Metodu),
ilahiyat Fakülteleıi I.
İslam
Hukuku Anan Bilim Dalı Eğitim Öğretim Mese-
42
Kırbaşoğlu, "İslami ilimlerde Ortak/Genel Bir Metodolojinin İmkanı Üzerine", s. 19.
43
Bkz.
Sabbağ,
Buhasji Usalit't-Tefsir, s.12-13.
438~KUR'AN ILIMLERI veTEFSIR USOLO
leleri Koordinasyon Toplantısı ve İslam Hukuk Usulünün Problemleri Sempozyumu, Çorum 2005.
Beşer, Faruk, "Bir Bilgi Türü Olarak Fıkıh ve Diğer Disiplinlerle İlişkisi",Usul
Dergisi,
sayı
5, Ocak-Haziran 2006.
Bouty, Edmond, Bilimsel Hakikat, (tre. Avni Yakalıoğlu), M.E. B., İstanbul 1952.
Bulutay, Tuncer, Bilimin Niteliği Üzerine Denemeler, MülkiyelHer Birliği Vakfı.
Yay., Ankara 1986.
Cafer, Müslim Abdullah, Es emt Tatavvuril Fikri fit Tefsir fil Asri'l Abbasi, Müessesetu'r Risale, Beyrut 1984.
Cebeci, Suat, "Din Eğitimi Bilimi Metodolojisi Üzerine Düşünceler", İslami
ilimlerde Metodoloji (Usal) Meselesi 1 (Tartışmalı İlmi Toplantılar Dizisi 46)
Ensar Neşriyat, İstanbul2005.
Cesur, Kerime, "Modernleşme Sürecinde 'Fıkhın ve Fıkıh Usülünün İhyası'
Söylemine Karşı Bir Duruş: İzmirli İsmail Hakkı", İslam Hukuku Araştır­
malan Dergisi, sayı 6, 2005.
· Çelebi, İlyas, "Kelam Metodunun Ortaya Çıkışı Gelişim Süreci ve Yeni ~vıetot
Arayışlan", İslami ilimlerde Metodoloji (Usul) Meselesi 1 (Tartışmalı İl mi
Toplantılar Dizisi 46) Ensar Neşriyat, İstanbul2005.
Dumlu, Ömer, "Müzakere" (Tefsir ilminde Usül Meselesi), İslami ilimlerde Me-
todoloji (Usul) Meselesi 1 (Tartışmalı İlmi
riyat, İstanbul 2005.
Erdem, Sami, Tanzimat
Sonrası Osmanlı
Toplantılar
Hukuk
Dizisi 46) Ensar Neş­
Düşüncesinde Fıkıh
Usulü Kav-
ramlan, (yayınlanmamış doktora tezi) Marmara Üniv. Sosyal Bilimler
Ens., İstanbul 2003.
Fazlur Rahman, İslam, (tre. Mehmet Dağ, Mehmet Aydın), Selçuk yay, İstan­
bul 1981.
Filibeli Şehbenderzade Ahmed Hilmi, Allah-ı İnkar Mümkün müdür? Yahut Huzar-ı Fende Mesa.lik-i Kiifür, Hikmet Matbaa-İ İslamiyesi, İstanbull327.
Gazali, Muhammed, Keyfe Neteame'l maa'1-Kur'an, (yay. haz. ÖmerUbeyd Hasene). Mansure, Darü'l-Vefa, 1992.
Gölcük, Şerafettin, " Kelam ilminde Usül Meselesi-Genel Değerlendirme", İs­
lami iliml.erde Metodoloji (Usal) Meselesi 1 (Tartışmalı ilmi Toplantılar Dizisi 46) Ensar Neşriyat, İstanbul2005.
S. KARACELIL • TEFSIR USOLONON YETERLILIG1~439
Görener, İbrahim, "Türkçe'de Usül Kelimesinin Kullanımı Hakkında Bir Değerlen­
dirme: Tefsir Usülü Örneği", Bilig 2003, sayı 27.
__, Tefsirve Tefsir Usülü Üzerine Düşünceler, Laçin Yayınlan, Kayseri 2004.
Grive, L. Fonse, Mebadi-i Felsefeden Birinci Kitap İlmü'n-Nefs,; (tre. Babanzade
Ahmed Naim) Maarif-i Umumiyye Nezareti, İstanbull33l.
Güman, Osman, Nahiv-Fıkıh Usülü ilişkisi, Marmara Üniv. Sosyal Bil. Ens, (Yayınlanmamış Doktora teı;i) İstanbul2006.
Halifat, Sehban, Menhecü't Tahlili Lugavi ve'l Mantıki, el Camiatü'l Ürdüniyye,
Ürdün 2004.
Hazım,
Said Haydar, Ulümü'l-Kur'an Beyne'l-Eurhan ve'l-İtkan: Dirase Mukarene, Darü'z-Zaman, Medine 1420.
İbn Haldun, Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed,
dime, (tahkik Abdüsselam
Şeddadi)
el-Mukad-
Darü'l-Beyza: Beytü'l-Fünun ve'l-
Ulüm ve'l-Adab, 2005.
İzgi, Cevat, Osmanlı
Medreselerinde İlim, İz yay, İstanbul 1997.
İzmirli, İsmail Hakkı, 'İçtimai Usülü Fıkha ihtiyaç Var mı', Sebilürreşad, XII/298.
__,"İslam'da Felsefe, Yeni ilmi Kelam", Sebilürreşad, 1333, c. 14, sayı 344.
Kafiyeö,Muhyiddin Ebu Abdullah Muhammed b. Süleyman el-Hanefl, Kitabu't-Taysirfi Kavaidi İlmi't-Tefsir, (tre, İsmail Cerrahoğlu), Ankara Üniv.
ilahiyat Fak. Yay, Ankara 1989.
Kara, İsmail, Bir Felsefe Dili Kurmak, Dergah yay, İstanbul2005.
Kırbaşoğlu, Hayri, "İslami ilimlerde Ortak/Genel Bir Metodolojinin İmkanı
Üzerine", Heceas Diyaloglan l,Konferans Tebliğleri, (Yayınlanmamış tebliğ), Heidelberg, Almanya 2005.
__,"Soruşturma", İslamiyat, c. 6, sayı 4, 2003.
__,Alternatif Hadis Metodolojisi, Kitabiyat, Ankara 2002.
__ , "Dini Metinlerin
Doğru Aniaşılıp Yorumlanmasında Yaklaşımlar",· Gün-
cel Dini Meseleler İştişare Toplantısı, 2002.
· Kırca, Celal, "Müzakere" (Tefsir ilminde Usul Meselesi), İslami İlimlerde Metodoloji (Usul) Meselesi 1(Tartışmalı İlmi Toplannlar Dizisi 46) Ensar Neşri­
yat, İstanbul 2005.
Köksal, A. Cüneyt, Usülü'l Fıkh'ın Mahiyeti ve Gayesi, Marmara Üniv. Sosyal
Bilimler Ens. (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul2007.
440~KUR'AN ILIMLERI ve TEFSIR USOLO
Macit, Nadim, "Cumhuriyet Döneminde Kelam ilmi ve Yöntem Sorunu", İsla­
mi İlimlerde Metodoloji (Usul) Meselesi 1 (Tartışmalı İlmi
Toplantılar
Dizisi
46) Ensar Neşriyat, İstanbul2005.
Musa Kazım Efendi, Külliyat-ı Şeyhü'l-İslam Musa Kazım: Dini, İctimai Makaleler, Evkaf-ı İslamiyye Matbaası, İstanbul 1918.
Özervarlı, M. Said,
Son Dönem Kelam İlminde Metod,
(Yayınlanmamış Doktora
Tezi) Marmara Üniv. Sosyal Bil. Ens., İstanbul 1994.
Öztürk, Mustafa, 'Tefsirde Usül(süzlük) Sorunu", İslamiyat, sayı 24, 2003.
Özyılmaz, Ömer, Osmanlı
Medreselerinde Eğitim Programlan, Tc. Kültür Bak.
Yay, Ankara 2002.
Paçacı,
Mehmet "Anlama(fıkıh) Usülüne Dair", Kur'an ve Ben Ne Kadar Tarilıseliz? Ankara Okulu, Ankara 2000.
__ ,"Klasik Tefsir Neydi?" İslami İlimler Dergisi, 2007, c. 2 sayı l.
Polat, Selahattin, 'Soruşturma', İslamiyat, cilt 6, sayı 4, 2003.
Rümi, Fehd b. Abdurrahman b. Süleyman, Dirasat ft Ulümi'l-Kur'ani'l-Kerim,
Mektebetü't-Tevbe, Riyad 1992, c. l.
Sabbağ, Muhammed b. Lütfi,
Buhus fi Usülit'-tefsir, el Mektebetu'l İslami, Bey-
rut, 1988/1408.
Sebt, Halid b. Osman, Kavaidü't-Tefsir: Cem'an ve Dırase, Huber: Daru İbn
Affan, 1997/1417.
Şimşek,
Said, "İlahiyat Fakültelerinde Tefsir Dersi: Problemler Öneriler", Tefsir
Eğitim ve Öğretiminin Problemleri Sempoz;yumu, Kurav, Bursa 2007.
Tüfi, Ebü'r-Rebi' Necmeddin Süleyman b. Abdülkavi, el-İksir fi İlmi't-Tefsir
(thk. Abdülkadir Hüseyin), Mektebetü'l-.Adab, Kahire 1977.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı
Devletinin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarih Ku-
rumu, Ankara 1965.
Yavuz, Yunus Vehbi, "Müzakere" (Fıkıhta Usül Meselesi), İslamiilimlerde Metodoloji (Usul) Meselesi 1(Tartışmalı İlmi Toplantılar Dizisi 46) Ensar Neş­
riyat, İstanbul2005.
Zebidi, Zeynüddin Ahmed b. Ahmed Abdil Latifi'z, Tecridi Sarih Tercümesi,
I, (Babanzade Ahmet Naim), Ankara 1984.
Zerkani, Muhammed Abdülazim, Menahilü'l-iıfan ft Ulümi'l-Kur'an, Daru İh­
yai'l-Kütübi'l-Arabiyye, Kahire 1362/1943.
Download