DAÜ Psikoloji Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Biran Mertan, Yrd. Doç. Dr. Fatih Bayraktar, Yrd. Doç. Dr. Şenel Hüsnü Raman ve Dr. İlmiye Özreis İstanbul Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenecek olan 17. Ulusal Psikoloji Kongesine aşağıda yer alan bildirilerle katılıyorlar: 1. Doç. Dr. Biran Mertan: Çocukların Düşman Kavramından Anladıkları 2. Yrd. Doç. Dr. Fatih Bayraktar: Üniversite Öğrencilerine Gönüllülük: Benlik Saygısı, Ahlaki Yargı ve Olumlu Sosyal Davranışların Rolü 3. Yrd. Doç. Dr. Şenel Hüsnü Raman: Gruplar arası temas: Duygu ve düşünce odaklı kurgulu temasın ırkçılık üzerindeki etkileri 4. Dr. İlmiye Özreis: Çoklu İşlem Becerilerinde Cinsiyet Farklılığı Çocukların Düşman Kavramından Anladıkları Biran Mertan Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs, jeopolitik konumu nedeniyle altmış yılı aşkın süreden beri yetiştirdiği kuşakları, “öteki”, “kötü insan”, “düşman” gibi kavramları günlük yaşamda, adeta kafalara sokulur (inculcate), belleklerde canlı tutulur şekilde sürekli olarak kullanarak büyütmektedir. Tarihsel süreçte yaşanan sosyo-politik ve fiziksel çatışmalar nedeniyle Kıbrıs, ‘ulusal kimlik’, “düşman imgesi” gibi araştırmalar için doğal bir ortam yaratmaktadır. Kıbrıs gibi çatışmaların yaşandığı ve soğuk savaşların sürdüğü ortamların “ulusal kimlik”, “düşmanlık” gibi kavramları pekiştireceği, “ben” ve “öteki” arasındaki mesafeyi arttıracağı düşünülmektedir. Dolayısıyla, “düşman imgesi”, başka bir bireyi veya grupla ilgili olumsuz kalıpyargılar (Oppenheimer, 2010), “savaş hazırlığı” düşüncesi, hatta “soykırım”, (Staub, 1996) ırkçılık ve ayrımcılık gibi kavramlar çocukların da bulunduğu sosyal ortamlarda sıklıkla paylaşılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, yaşları 7 ile 11 arasında olan (33 kız ve 38 erkek) Kıbrıslı Türk çocuklarında düşman imgesini, grupiçigrupdışı tutumları ve ulusal kimliğin kavramsal gelişimini araştırmaktır. Bu çalışmaya katılan yetmiş bir Kıbrıslı Türk öğrencinin Kıbrıslı Türk kimliği derecesi, Ulusal Kimlik Ölçeği (Barrett, 2007) ve Düşman İmge Ölçeği (Oppenheimer, 2005) kullanılarak ölçülmüştür. Bu çocukların kendi gruplarını ve diğer hedef grupları algılamaları değerlendirilmiştir. Kıyaslamalar grupiçi (Kıbrıslı Türk), düşman-grupdışı (Kıbrıslı Rum) ve iki nötr grupdışı (Irlanda ve Hollanda ) kullanılarak yapılmıştır. Çalışma, ulusal kimlik gelişiminde, en azından Kıbrıslı Türk öğrenciler örnekleminde, yaşın hiçbir etkisi bulunmadığını göstermiştir. Bulgular, 7 yaşındaki çocukların da 11 yaşındaki çocuklar kadar güçlü bir ulusal kimliğe sahip oldukları yönündedir. Bu örneklem grubu ayrıca, kızların erkeklere kıyasla daha yüksek bir ulusal kimlik gelişimine sahip olduklarını göstermiştir. Bulgular güçlü bir “kendi grubunu yeğleme” (favoritism) ve düşman-grupdışına karşı olumsuz yüklemeler yakıştırma yönünü desteklemektedir. Bir diğer önemli bulgu ise, yaş ilerledikçe düşman imgesinin hem daha çok olumsuz kalıpyargılarla hem de eylemlerle anlatılmasıdır. Örneğin düşman kötü bir kişiliğe sahip olduğu gibi, fiziksel şiddet uygulamakta ve silahlı saldırı gibi eylemler de yapmaktadır. Yaş ilerledikçe ortaya çıkan bir başka bulgu ise, örneklem grubundaki çocukların düşman imgesinin kendilerini kötü hissettirdiğini ifade etmeleridir. ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE GÖNÜLLÜLÜK: BENLİK SAYGISI, AHLAKİ YARGI VE OLUMLU SOSYAL DAVRANIŞLARIN ROLÜ Gönüllü aktivitelerde bulunma genelde Pozitif Psikoloji’nin, özelde ise yurttaşlık gelişiminin önemli bir parçası olarak ele alınmaktadır. Özellikle üniversite öğrencisi gençler söz konusu olduğunda, bulunulan gelişimsel dönemin getirmiş olduğu görece daha karmaşık ahlaki yargı düzeyleri gönüllü davranışların bu dönemde artmasıyla ilişkili olabilmektedir (Rest, 1988). Ayrıca gönüllü yardım etme davranışlarının kişilerin benlik imajlarını daha olumlu algılamasıyla, dolayısıyla benlik saygılarındaki artışla ilişkili olduğu bildirilmektedir (Switzer ve ark., 1995). Diğer yandan olumlu sosyal davranışlar ve gönüllü davranışlar arasındaki ilişkileri inceleyen çalışmaların sıklıkla olumlu sosyal davranışları tek boyutta ya da yalnızca özgeci davranışları ele alarak inceledikleri görülmektedir (ör: Penner, 2004). Oysa yakın zamanlı çalışmalar amaca yönelik olumlu sosyal davranışların saldırgan davranışlar gibi olumsuz sonuç değişkenleriyle ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır (Bayraktar, Kındap, Kumru,& Sayıl, 2010). Bu bağlamda araştırmamızın amacı bir grup üniversite öğrencisinde benlik saygısı, ahlaki yargı düzeyi ve özgeci, tepkisel ve amaca yönelik olumlu sosyal davranışların gönüllü aktiviteleri ne şekilde yordadığını incelemektir. Araştırmanın örneklemini KKTC Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin farklı bölümlerinde öğrenim gören yaşları 18 ile 24 arasında değişen (Ortalama Yaş= 20.7, S= 2.12) 157 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Katılımcıların özbildirimlerine göre annelerin ve babaların eğitim düzeyi 6 dereceli ölçek üzerinden (1-Okuma Yazma Bilmeyen, 6- Doktora mezunu) sırasıyla ortalama 3.98 (S=1.54) ve 4.43’tür (S= 1.54). Her iki değer de 2 yıllık yüksek okul mezuniyetini işaret etmektedir. Ayrıca katılımcıların çoğunluğu (%72) kendilerini orta sosyo-ekonomik düzeyde tanımlamaktadır. Öğrenciler üniversite veri tabanından rastgele seçilmiş, araştırmanın amacı kendilerine e-posta aracılığıyla gönderilmiş ve gönüllülük ilkesine bağlı şekilde araştırmaya katılmak isteyenlere soru formları elden ulaştırılmıştır. Araştırma kapsamında katılımcılara Olumlu Sosyal ve Saldırgan Davranışlar Ölçeği’nin Olumlu Sosyal Davranış alt ölçekleri (Tepkisel, Özgeci ve Amaca Yönelik Olumlu Sosyal Davranış alt ölçekleri için Cronbach Alfa değerleri sırasıyla; .84, .80 ve .91), Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (Cronbach Alfa: .77) ve Değerlerin Belirlenmesi Testi (Cronbach Alfa: .71) uygulanmıştır. Bulgular araştırmaya katılan 157 kişiden %51’nin (N=80) düzenli bir biçimde gönüllü aktivitelere katıldığını göstermektedir. Bu aktiviteler katılım sıklığına göre sosyal hizmetler, sağlık hizmetleri, yardım kuruluşları ve eğitim kurumları olarak sıralanmaktadır. Bağımlı değişken olarak gönüllü aktivitelerde geçirilen toplam zamanı alınmış ve gönüllü aktivitelere düzenli olarak katılmayanlar da analizlere dahil edilmiştir. Cinsiyet, yaş ve sosyo-ekonomik statünün olası yordayıcı etkilerinin kontrol edilebilmesi için Hiyerarşik Regresyon Analizi uygulanmıştır. Sonuçlar gönüllü aktivitelere katılımın yaş, cinsiyet ve sosyo-ekonomik düzeye göre değişmediğini göstermektedir. ANOVA sonuçları ise ikinci basamakta önerilen modelin anlamlı olduğunu işaret etmektedir [F (8,140) = 2.41, p<.05, R²= .12,∆R²=.07, p<.001,). Benlik Saygısı (β=.24, p<.001), Tepkisel Olumlu Sosyal Davranış (β=.26, p<.001) ve Ahlaki Yargı Düzeyi (β=.23, p<.001) gönüllü aktivitelerde bulunmayı yordarken, özgeci ve amaca yönelik olumlu sosyal davranışların yordayıcı rolü bulunmamıştır. Özellikle amaca yönelik olumlu sosyal davranışların gönüllü aktivitelerde bulunmayı anlamsız ama negatif yönde yordaması, bu türdeki olumlu sosyal davranışların altında yatan bilişsel süreçlerin diğer iki olumlu sosyal davranış tipinden farklı olduğunu düşündürmektedir. Bu sonuç yukarda belirtilen araştırma sonuçlarıyla tutarlıdır. Bulgular bu bağlamda var olan literatüre katkı sağlayacak biçimde tartışılacaktır. Gruplar arası temas: Duygu ve düşünce odaklı kurgulu temasın ırkçılık üzerindeki etkileri Dr. Şenel Hüsnü Raman, Eastern Mediterranean University, Allport (1954)’un Temas Kuramı’na (contact hypothesis) göre ırkçılık ve gruplararası ayrımcılığı en etkili şekilde gruplar arası temas azaltmaktadır. Kuramın en büyük sınırlılığı, karşılıklı ilişki olanağına sahip olmayan ve/ veya toplumsal ayrımın (segregasyonun) yoğun olduğu yerlerde yaşayan grup üyelerine uygulanamamasıdır. Bu eksikliği giderebilmek üzere dolaylı yolla temas kurma çözüm olarak önerilmiş ve ‘kurgulu temas kuramı’ çalışılmıştır. Crisp ve Turner (2009)’in kurgulu temas kuramına göre, kurgu yoluyla dış grup ile temas ettiğini düşünen grupların dış gruba karşı olan tutumlarının, dış grup ile görüşmenin yaratacağı düşünülen kaygının azalmasından dolayı, iyileştiği saptanmıştır. Kurgulu Temas’ın bariz gruplar arası tutumlar (Turner, Crisp & Lambert, 2007), örtülü gruplarası tutumlar (Turner & Crisp, 2009), dışgruba olumlu projeskiyon (Stathi & Crisp, 2008), olumsuz öz-stereotipleme (Abrams, et al., 2008), gelecekteki temasla ilgili niyet (Husnu & Crisp, 2010) ve temas öz-etkinlik (Stathi, Crisp & Hogg, 2011) üzerine olumlu etkileri saptanmıştır. Bu çalışmanın amacı ise kurgulanacak senaryonun nasıl özelliklere sahip olması gerektiğini saptamaktır. Bu nedenle deneklere duygu veya düşüncelerine odaklanarak kurgulu temaslar yaratmaları istenmiştir. Duygu-odaklı kurgulamalar sonucunda dışgruba karşı daha olumlu tutum ve değerlendirmelerin ortaya çıkacağı varsayılmıştır. Deneysel anket yoluyla University of Derby’de okuyan 52 Müslüman olmayan Britanyalı deneğe duygu veya düşüncelerine odaklanarak Müslüman bir Britanyalı ile olumlu geçen bir etkileşim kurgulamaları veya etkileşim içermeyen, bir dış mekanda dolaştıklarını kurgulamaları istenmiştir. Kurgulu temas öncesinde dış grupla olan arkadaşlıklar ve dışgruba karşı tutumlar ölçülmüştür. Ayrıca kurgu sonrası dış grubu değerlendirmeleri istenmiştir. Sonuçlara göre, duygu ve düşünce odaklı temas kurgulayan denekler, dış mekan kurgulayanlara kıyasla Müslüman Britanyalılara karşı daha olumlu değerlendirmelerde bulunmuştur. Duygu-odaklı temas kurgulayan grupta dış grupla olan arkadaşlıklar ve dış gruba karşı tutumların moderatör rolü oynadığı saptanmıştır. Sonuçlar zihinsel kurgu yoluyla ırkçılık ve ayrımcılığı azaltmanın yolları üzerine yeni bulgulara işaret etmekle birlikte ne tür senaryolarla kurgulu temasın gücünü artırabileceğimize de ışık tutmaktadır. Çoklu İşlem Becerilerinde Cinsiyet Farklılığı İ, Özreis1*, Y, Yılmazoğulları1, S, Çamkıran1, S, Özçelik1, S, Akman1, S, Arslan1, ve S, Gülmez1. 1 Psikoloji Bölümü, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Kuzey Kıbrıs. Aynı anda birden fazla işlem yapma becerisi çoklu işlem olarak tanımlanmaktadır (McDowd & Craik, 1988). Bireyler günlük hayatta çoklu işlemi sıklıkla kullanmaktadırlar. Çoklu işlem esnasında dikkatin bölünmesi yeteneğinin, bireyin yaşı (Craik & McDowd, 1987) ve aynı anda farklı işlem yapma deneyimiyle bağlantılı olduğu gösterilmiştir (Maquestiaux, Hartley, & Bertsch, 2004). Dikkat bölünmesi yeteneği cinsiyet farklılığı açısından da araştırılmıştır (Baver, DeVincentis & Taber, 2008; Buser & Peter, 2011). Ancak bu araştırmalar kadınların erkeklere kıyasla aynı anda birden fazla işlem koordine ebebileceğini gösterdiği gibi, hiçbir etki olmadığı yönünde de bulgular sunmaktadır. Bu çalışmanın amacı çoklu işlem becerilerindeki cinsiyet farklılıklarını araştırmaktır. Çalışmanın örneklemini yaşları 18 ile 30 (Ort= 23) arasında değişen toplam 83 (46 erkek, 37 kadın) üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Katılımcılardan, aynı anda bellek ve tepki zamanı görevini kodlama ve geri getirme deneyleri sırasında yapmaları istenmiştir. Kodlama deneyinde katılımcıların, 20 sözcükten oluşan listeyi dinlerken aynı anda tepki zamanı görevini de bilgisayar ortamında tamamlamaları istenmiştir. Daha sonra her katılımcının listedeki hatırladığı sözcükleri (sırası önemsenmeden) sözlü olarak söylemesi istenmiş ve kayıt edilmiştir. Geri getirme deneyinde ise katılımcılardan, 20 sözcükten oluşan farklı bir listeyi dinlemeleri istenmiştir. Katılımcılardan bu kez, ikinci listede hatırladıkları sözcükleri sırası önemsenmeden, sözlü olarak vermeleri esnasında ayrıca tepki zamanı görevini de yapmaları istenmiştir. Çoklu işlem becerileri MANOVA ile incelenmiş, kadınlar ve erkekler arasında anlamlı düzeyde farklılıklar olmadığı görülmüştür. Kodlama deneyinde hatırlanan sözcük sayısı F(1,82)=0.010, p=0.922 ve tepki zamanı görevi F(1,82)=0.026, p=0.872 ile cinsiyet arasında anlamlı düzeyde bir farklılık bulunmamıştır. Geri getirme deneyinde hatırlanan sözcük sayısı bakımından kadınlar (Ort=7.1, S=1.96) erkeklere (Ort=5.9, S=1.69) kıyasla daha fazla sözcük hatırlamışlardır F(1,82)=8.68, p=0.004. Tepki zaman görevinde ise, kadın ve erkekler arsında farklılık gösteren bir bulguya rastlanmamıştır F(1,82)=0.770, p=0.383. Bu bulgular ışığında çoklu işlem becerisi bakımından cinsiyet farklılığının olmadığı görülmüştür. Sunum şekli: Poster Sunumu Konu: Bilişsel Psikoloji Anahtar Kelimeler: Bölünmüş Dikkat, Hafıza, Reaksiyon Zaman Görevi, Çoklu İşlem *Yazışma:Dr. İlmiye Özreis, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Fen ve Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Magusa, Kuzey Kıbrıs, Mersin-10 Türkiye [email protected]