1 T.C. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun ve Boğaz

advertisement
T.C.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları
Anabilim Dalı
DİL KANSERİ VE CERRAHİNİN UZUN DÖNEM
SONUÇLARININ ANALİZİ
BİTİRME TEZİ
Stj. Dişhekimi Pınar KORKMAZ
Danışman Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Kerem ÖZTÜRK
İZMİR-2015
1
İÇİNDEKİLER
1.
GİRİŞ .................................................................................................................... 1
2.
GENEL BİLGİLER .............................................................................................. 2
2.1.
ORAL KAVİTE ANATOMİSİ ........................................................................ 2
2.2.
DİL .................................................................................................................... 5
3.
ORAL MALİGN KANSERLER .......................................................................... 7
4.
ORAL MALİGN KANSERLERDE YAYILIM .................................................. 8
5.
ORAL KAVİTE KANSERLERİNDE TNM EVRELEMESİ ........................... 10
6.
ORAL KAVİTE KANSERLERİNİN KLİNİK BELİRTİLERİ......................... 12
7.
ORAL KAVİTE KANSERLERİNİN KLİNİK SEYRİ ..................................... 13
8.
ORAL KANSERLERİN EPİDEMİYOLOJİSİ .................................................. 13
9.
EPİTELİAL KÖKENLİ MALİGN TÜMÖR ..................................................... 14
9.1.
EPİDERMOİD CARCİNOMA (Squamous Cell Carcinoma): ....................... 14
10.
DİL KANSERLERİ ........................................................................................ 15
10.1.
DİL KANSERİ TANIMI ............................................................................... 15
10.2.
DİL KANSERİ İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ.................................................. 15
10.3.
DİL KANSERİ BELİRTİLERİ......................................................................16
10.4. DİL KANSERİ TEDAVİSİ..............................................................................17
2
11. GEREÇ VE YÖNTEM ........................................................................................ 21
11.1 ARAŞTIRMA ŞEKLİ ........................................................................................ 21
11.2 ARAŞTIRMANIN EVRENİ VE ÖRNEKLEMİ .............................................. 21
11.3 VERİ TOPLAMA ARACI................................................................................. 21
12. BULGULAR ........................................................................................................ 22
13. SONUÇLAR ........................................................................................................ 23
14. ÖZET ................................................................................................................... 26
15. KAYNAKLAR .................................................................................................... 27
16. ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................... 28
3
ÖNSÖZ
Tezimin hazırlanması sırasında her türlü yardım ve emeği benden
esirgemeyen değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Kerem ÖZTÜRK’e ve her türlü emeği ve
yardımı gösteren Hasan Yılmaz ‘a çok teşekkür ederim.
4
1. GİRİŞ
Oral kanserler, malign neoplazmlar arasında yer alan önemli morbidite ve
mortalite nedenlerinden biridir. Oral kanserlerin dünyada en sık izlenen altıncı kanser
olduğu bilinmektedir. Dünyadaki tüm kanser olgularının yaklaşık %5 ini oluşturan
oral kanseler, her yıl 405 bin kişide tanımlanmaktadır. Ülkemizde de ağız boşluğu ve
farenks karsinomu nedeniyle ölüm, 1996 yılından bu yana giderek artış
göstermektedir (1). Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilmiş bir araştırmaya
göre, 1.221.800 karsinomlu hastanın 29800’ü oral kavite karsinomu nedeniyle takip
edilmiştir (2). Oral kavite inspeksiyon ve palpasyon ile değerlendirilmesi kolay bir
bölgedir fakat hastaların ihmali ve lezyonların gözden kaçırılmasına bağlı olarak,
tanıda gecikmeler olabilmektedir. Etiyolojide büyük çoğunlukla sigara ve alkol rol
oynamakla birlikte, diğer yandan sigara ve alkol kullanımı olmayan ileri yaş
kadınlarda da dil kanseri görülebilmektedir. Kötü ağız hijyeni ve dental protezlerin
kronik travmalarının dil kanseri etiyolojisinde rol oynadığı saptanmıştır. İleri evre
tümörü olan hastalarda beslenme, konuşma bozukluğu ve sosyal sorunlar ortaya
çıkmaktadır. Araştırmamızın amacı; dil kanseri hastalarının takibi ve hastalığın
prognozu açısından ortaya çıkarabileceği sonuçlara işaret edilmesidir.
1
2
2. GENEL BİLGİLER
2.1 ORAL KAVİTE ANATOMİSİ
Oral kavite (ağız boşluğu), önde vermillion hattından (alt ve üst dudakların
mukoza ve cilt birleşim hattından) arkada isthmus faucium’a kadar uzanan, alttan
ağız tabanı, üstten sert damak ve yanlarda yanak mukozası ile sınırlı anatomik
boşluktur (Şekil-1).
Şekil-1
Yanda ön tonsil plikaları, üstte tonsil üst kutupları seviyesinden geçen hayali
çizgi ve altta sulcus terminalis’in oluşturduğu isthmus faucium, arkada oral kaviteyi
orofarenksten ayırır. Ağız kapalı iken üst ve alt diş arkusları oral kaviteyi 2 bölüme
ayırır: Ön bölüme vestibulum oris (oral kavite girişi), arka bölüme cavum oris
propria (esas ağız boşluğu) denir. Ağız kapalı iken, bu iki boşluğu birbirine bağlayan
bölge, mandibula ramusu ile son molar diş arasında kalan retromolar trigon’dur. Bu
alanın önemi; maksillofasiyal travma veya başka bir nedenle mandibülo maksiller
2
fiksasyon yapılan kişilerde, bu bağlantı ile sulu gıdaların (bir pipet yardımıyla)
alınabilmesidir (Şekil-2).
Şekil-2
Oral kavite bir boşluk olmasına rağmen, anatomik olarak homojen bir bölge
değildir ve birçok alt anatomik bölgeyi içermektedir (Şekil-3).
3
Şekil-3
Bu alt anatomik bölgeler:
 Alt ve üst dudak mukozası
 Yanak mukozası
 Dişetleri ve dişler (üst ve alt diş arkusları)
 Sert damak
 Yumuşak damağın bir kısmı
 Dil korpusu
 Ağız tabanı ve
 Retromolar trigon’dur.
Oral kavite muayene edilirken tüm alt anatomik bölgeler tek tek gözden
geçirilmelidir, yoksa bazı patolojik bulgular saptanamayabilir. Ayrıca patolojinin
lokalizasyonuna göre ayırıcı tanıda da farklı yorum yapılabilir. Oral kavitenin temel
fonksiyonu, yeterli bir çiğneme için uygun ortam hazırlamaktır.
4
1.1.
DİL
Çok katlı yassı epitelle döşeli bir kas ve yumuşak doku kitlesidir. Corpus
linguae (dil gövdesi) ve radix linguae (dil kökü) olmak üzere 2 ana bölüme ayrılır
(Şekil-4).
Şekil-4
Hareketli ve fonksiyon açısından daha önemli olan ve kaslardan oluşan dil
gövdesi, dilin 2/3 ön kısmını oluşturur ve oral kavitede bulunur. Hareketsiz olan ve
daha çok lenfoid dokudan oluşan dil kökü, dilin 1/3 arka kısmını oluşturur ve
orofarenkste bulunur. Bu iki bölümü ayıran yapı ters V şeklindeki sulcus
terminalis’tir (Şekil-4, kalın siyah çizgiler). Bu sulkusun arka orta bölümündeki
çukurluk foramen ceacum linguae’dır (Şekil-4, ince mavi ok) ve buradan
embriyolojik olarak tiroid bezi köken alır. Tiroid bezinin normal embriyolojik
gelişimi sırasında olabilecek sorunlar, tiroglossal kist ve/veya fistüller veya lingual
tiorid şeklinde karşımıza çıkabilir. Dil gövdesinin sert damağa doğru bakan bir dorsal
yüzü, ağız tabanına doğru bakan bir ventral yüzü, bir ucu ve 2 yan kenarı mevcuttur.
5
Dorsal yüzünde tat duyusu için özelleşmiş olan tat tomurcukları (uçta filiform
papillalar, ön-yanda fungiform papillalar, arka-yanda foliat papillalar ve arkada
sulkus terminalis boyunca sirkumvallat papillalar) bulunmaktadır. Dilin özel tat
duyusu dışında, artikülasyon, çiğneme ve yutma fonksiyonlarında da temel görevi
vardır. Dil bu görevleri için gerekli hareketliliğini, dilin intrensek (dilin içinde
başlayıp, içinde sonlanan) ve ekstrensek (dilin dışında başlayıp, dile uzanan) kasları
sağlar (Şekil-5a, b). Dilin kaslarını innerve eden sinir 12. kafa çifti -nervus
hipoglossus- dir.
Şekil-5a: Dilin ekstrensek kasları
Şekil-5b: Dilin intrensek kasları
Dilin ventral yüzünü görmek için muayene sırasında ya hastaya dilini yukarı
kaldırması söylenmelidir veya dil basacağı ile dil ucu hekim tarafından yukarı
kaldırılmalıdır (Şekil-6).
6
Şekil-6
Ventral yüze bakıldığında, ilk olarak dil ucundan ağız tabanına doğru bir mukoza
katlantısı “frenulum linguae” (Şekil-6, siyah ok) görülür. Frenulumun kısa ve veya
fibrotik kalın olması halk arasında dil bağ diye adlandırılan ankiloglossi’dir.
Frenulum lingua, altta ağız tabanı boyunca yanlara doğru plica sublinguali adlı
mukoza katlantıları ile devam eder. Bu 2 mukoza katlantısının birleştiği yerdeki
tümseğe caruncula sublingualis denir (Şekil-6, mavi ok). Buraya dikkatle
bakıldığında burada 2 adet ostium görülür. Bunlar submandibüler bezlerin
kanallarının (Wharton) açıldığı deliklerdir. Sublingual bezlerin kanalları (Bartholin)
ise sublingual plika üzerindeki multipl deliklerle sonlanır. Diğer major tükrük bezi
olan parotisin kanalı (Stenon) ise yanak mukozasında 2. üst molar diş hizasında
sonlanır (3).
3.ORAL KANSERLER
Baş boyun bölgesinde ikinci sıklıkta görülen kanser türü oral kanserlerdir. Bu
bölgede gözlenen malignitelerin yaklaşık %90’ı çok katlı yassı epitelden gelişen
skuamoz hücreli karsinomlardır (epidermoid karsinomlar)(4). Skuamoz hücreli
7
kanser iyi, orta veya az diferansiye olabilir. Skuamoz hücreli karsinomun daha
agresif bir formu bazaloid hücreli kanserdir. Bunlarda rekürrens oranı yüksek ve
prognoz daha kötüdür. Skuamoz hücreli karsinom oral kavitede en sık dilin yan
kenarlarında ve ağız tabanında gelişmektedir (5). Skuamoz hücreli karsinom
erkeklerde kadınlara oranla iki kat fazla görülmektedir (6).
Oral kavite kanserlerinin hemen hemen tümünde, bir veya daha fazla
etiyolojik faktör vardır. Alkol ve tütün en çok görülenleridir. Kötü oral ve dental
hijyen, kronik diş enfeksiyonları ile kronik irritasyonlar da malign değişikliklere
neden olabilir. Oral kavite kanserleri gelişiminde alkol ve tütün, en önemli,
önlenebilir risk faktörleri olarak düşünülmektedir. Baş boyun skuamöz hücreli
karsinom insidansında sigara içimi, erkeklerde 1,9 kat ve kadınlarda 3 kat risk
artışına neden olmaktadır. Alkol için ise, günde 1-2 bardaktan fazla kullanımının
kanser gelişimindeki riski, erkekler için 1,7 kat olarak saptanmıştır (7). Moore’un
yaptığı bir çalışmada; oral kavite kanseri tanısı alıp tedavi edilen hastalardan, sigara
içmeye devam edenlerin %40’ında hastalığın tekrarladığı ya da ikincil primer tümör
geliştiği saptanmıştır. Sigarayı bırakanların ise % 6’sında hastalık tekrarlamıştır (8).
Son yıllarda virüslerin özellikle de Human Papilloma Virüsün(HPV), ağız kanserine
yol açtığı bildirilmektedir (9). Skuamöz hücreli karsinomun prognozu kötü olup 5
yıllık sağ kalım oranı oldukça düşüktür. Bunun da, vakaların çoğunun geç evrede
teşhis edilmesinden kaynaklandığı belirtilmiştir (10).
2.
ORAL KANSERLERDE YAYILIM
Malign bir tümörün en önemli özelliği, tümör hücrelerinin kontrolsüz
çoğalması, tümör kitlesinin sınır tanımadan invaziv ve infiltratif büyümesi ve uzak
dokulara yayılmasıdır. Bu özellik sonucunda primer tümör odağından kaynaklanan
8
malign tümör hücreleri başka doku ve organlara migrasyonla yeni tümör odakları
oluştururlar. Buna metastaz denir. En sık karşılaşılan metastaz odakları sıklık sırasına
göre şöyledir: akciğer, karaciğer, kemik, lenf düğümleri ve deri. Metastazların en sık
görüldüğü organlar olan akciğer ve karaciğere gelen kan debisi yüksektir. Kanser
hücrelerinin yayılması en sık çevresel dokulara direkt invazyon, lenf ve kan yoluyla
olmaktadır. Ayrıca vücut boşlukları ve doğal geçitlere de yayılım gösterirler.
Oral kavite malignitelerinde en önemli prognostik faktör, boyunda lenfatik
metastaz varlığıdır. İlk başvuruda, hastaların % 30’unda dudak ve sert damak hariç
olmak üzere, metastaz görülür. Oral kavite kanserlerinin lokal, bölgesel veya uzak
yayılımları nörovasküler anatomiye, lenfatik yollara ve fasya planlarına bağlıdır. Dil
2/3 ön kısım, lenfatiklerden çok zengindir. Oral kavitede diğer bölgelere oranla
metastaz riski en fazla olan organdır, zira %66’ya varan oranlarda lenf nodu
tutulumu bildirilmesine rağmen, tümör derinliği ve büyüklüğüne bağlı olarak
ortalama %30 oranında okült metastaz görülmektedir. Dil karsinomu metastazları, en
fazla submandibuler bölge ile üst ve orta juguler zincire olmaktadır. Orta hatta gelen
tümörlerde karşı taraf boyuna metastaz görülebilir, bu nedenle bu lezyonlarda
bilateral
boyun
diseksiyonu
endikasyonu
vardır
(11).
Dil
tümörlerinde,
Kurckawa’nın yaptığı bir çalışmada; 4 mm.‘den daha fazla invazyon göstermiş orta
diferansiye skuamöz hücreli karsinomlarda, okült boyun metastazı riski yüksek
bulunmuştur (12). 2 mm.’den daha az invaze olan tümörlerde hastalık ile ilişkili
ölüm riski çok düşük bulunmuştur (13). Tanı anında, dil kanserlerinin % 40’ında
servikal metastaz ile uyumlu bulgu vardır. Klinik olarak N0, T1 ve T2 tümörü olan
hastalarda elektif boyun diseksiyonu sonrası %20-30 oranında metastaz saptanmıştır.
Byers ve arkadaşları, lateral dil karsinomlarının % 15,8 ‘inde skip metastaz
saptamışlardır. Bu nedenle elektif boyun diseksiyonu olarak supraomohyoid boyun
9
diseksiyonundan ziyade, I-II-III-IV. bölgeleri içeren genişletilmiş supraomohyoid
boyun diseksiyonunu önermişlerdir (14).
3. ORAL KAVİTE KANSERLERİNDE TNM EVRELEMESİ
Primer Tümör (T)
Tx
Primer tümör değerlendirilemiyor
To
Primer tümör yok
Tis
In situ karsinom
T1
Tümör 2 cm. ya da daha küçük
T2
Tümör 2 cm.’den büyük fakat 4 cm.’den küçük
T3
Tümör 4 cm.’den büyük
T4a
Tümör, çevre dokuları invaze etmiş (Ör.; kortikal kemik, dil ekstrensek
kasları, maksiler sinüs, cilt vs.)
T4b
Tümör, mastikatör boşluğu, pterygoid kemiği veya kafa tabanını invaze etmiş
ve/veya internal karotid arter tutulumu mevcut
Bölgesel Lenf Nodları (N)
Nx
Bölgesel lenf nodları değerlendirilemiyor
N0
Bölgesel lenf nodu metastazı yok
N1
Tek, ipsilateral, 3 cm. ya da küçük lenf nodu metastazı
N2a
Tek, ipsilateral, 3 cm.’den büyük, 6 cm.’den küçük lenf nodu metastazı
10
N2b
Birden çok, ipsilateral lenf nodu metastazı, hiçbiri 6 cm.’yi geçmemekte
N2c
İki taraflı veya kontralateral lenf nodu metastazı, hiçbiri 6 cm.’yi geçmemekte
N3
Çapı 6 cm.’den büyük lenf nodu metastazı
Uzak Metastaz (M)
Mx
Uzak metastaz değerlendirilemiyor
M0
Uzak metastaz yok
M1
Uzak metastaz var
Evre 0
Evre I
Evre II
Evre I II
Evre IVA
Evre IVB
Evre IVC
Evreleme Grupları
Tis
T1
T2
T3
T1
T2
T3
N0
N0
N0
N0
N1
N1
N1
M0
M0
M0
M0
M0
M0
M0
T4a
N0,N1
M0
T4a
T1
T2
T3
T4a
N1
N2
N2
N2
N2
M0
M0
M0
M0
M0
Herhangi bir T
N3
M0
T4b
Herhangi bir N
M0
Herhangi bir T veya N
Tablo 1
11
M1
4.
ORAL KAVİTE KANSERLERİNİN KLİNİK BELİRTİLERİ
 Ağız içinde veya etrafında beyaz (lökoplaki) veya kırmızı (eritroplaki) renkli
alanlar (öncü kanser koşulları oluştururlar).
 Ağız içinde 2 hafta içinde iyileşmeyen yaralar.
 Ağız içinde hassas, tahriş olmuş, kabarık veya kalınlaşmış alanların olması.
 Ağızda veya boğazda tekrarlayan kanamalar.
 Seste boğukluk veya boğazda yutulamayan cisim hissi, çiğneme ve yutma
güçlüğü.
 Dil ve çene hareketlerinde zorlanma.
 Dil veya ağzın diğer bölgelerinde his kaybı, uyuşukluk.
 Alt veya üst çenede meydana gelen şişlikler ve bunun sonucu mevcut protez
uyumunun bozulması.
 Geçmeyen kulak ağrısı (15).
Hastalar genellikle ağız içinde kanama, dişlerde sallanma, ağrılı yaralar,
yutma güçlüğü gibi yakınmalarla başvurur. Özellikle alkol ve sigarayı yoğun
kullananlarda, ağız içinde krater şeklinde ülserasyonlar mutlaka biyopsi alınarak
incelenmelidir. Bimanuel palpasyondan da yararlanılır ki bu yöntem, özellikle
tümöral oluşumun submukozal uzanımının saptanmasına yardımcı olur. Muayeneye
ek olarak görüntüleme yöntemleri (kemik tutulumları için BT, periost tutulumu ve
yumuşak doku yayılı için MRG) hastalığın durumu ve yapılacak cerrahi operasyona
karar vermek için gereklidir. Lenfatik metastaz olup olmadığı evreleme, boyun
diseksiyonu ve prognoz tayini için dikkatli bir şekilde araştırılmalıdır (11).
12
5.
ORAL KAVİTE KANSERLERİNİN KLİNİK SEYRİ
Oral kavite kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve
erkeklerde kadınlara oranla 2 kat fazladır. 40 yaş üstü popülasyonda görülme
olasılığı daha fazladır. Ancak son zamanlardaki araştırmalar bu hastalığın genç
hastalarda ve kadınlarda gittikçe daha yaygın hale geldiğini ortaya koymaktadır.
İngiltere’de teşhis edilen 4.300’ü aşkın yeni oral kavite kanseri vakası vardır ve her
yıl bu hastalıktan hayatını kaybeden 1.700’den fazla insan bulunmaktadır. Oral
kavite kanseri başlangıç döneminde ağrısızdır. Kanser ilerleyerek sağlıklı ağız
dokularında ve çevre sinirlerde harabiyet oluşturdukça ağrı şikâyeti de başlar. Ağız
kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı,
fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız
deformasyonlarına yol açabilir. Hatta ölümlere neden olabilir. Hastanın ağız içindeki
lezyonları fark etmesi güç olabilir. Diş hekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız
kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından önemlidir (17).
6.
ORAL KANSERLERİN EPİDEMİYOLOJİSİ
1- Yaş: % 95’i 40 yaşın üzerinde görülür. Yaşın ilerlemesi ile birlikte
görülme sıklığı artar.
2- Cinsiyet: Erkeklerde daha fazla görülür. Erkek-kadın oranı 2/1 dir. Son
yıllarda kadınlarda sigara içme oranının artması ile cinsiyetler arasındaki
fark azalmaktadır.
3- Bölgeler: Oral mukozada risk oranı yüksek yedi bölge vardır. Bunlar
dudak, bukkal mukoza, retromolar bölge, yumuşak damak, dilin yan ve alt
kenarları ve ağız tabanıdır.
13
4- Diğer tümörler açısından risk artışı: Oral kanserli hastalarda bunu
izleyen ilave maligniteler açısından bir risk artışı söz konusudur.
Tümörler; epitel, bağ dokusu, kas dokusu ve sinir dokusu kökenli olabilirler. Ancak
sinir dokusu kökenli tümörler oral kavitede nadir görülür.
7.
EPİTELİAL KÖKENLİ MALİGN TÜMÖR
7.1.
EPİDERMOİD KARSİNOM (Skuamöz Hücreli Karsinom)
Epidermoid karsinom oral kavitede en fazla görülen malign tümördür. Tümör
her ne kadar tüm oral kavite alt bölgelerinde görülebilirse de bazı bölgelerde daha sık
ortaya çıkmaktadır. Oral kavite kanserlerinin %50’si dilde görülür. %16’sı ağız
tabanında ve geri kalan %34’ü ise alveoler mukoza, pale ve bukkal mukozada
görülmektedir. Bölgelere göre tümörün klinik görünümü ve prognozu ayrıcalıklar
gösterir. Genellikle dudak karsinomları ağız içindekilere göre daha iyi diferensiye
olmuşlardır. Dil ve ağız tabanı karsinomlarında ise diferensiyasyon daha azdır.
Ağız kanserlerinin meydana gelmesinde tütün, alkol, frengi, besinsel
noksanlıklar, güneş ışınları, sıcak, travma, virüsler, ağız hijyeninin kötü olması ve
keskin dişlerin irritasyonu gibi faktörler rol oynayabilir.
Genellikle intraoral karsinomların metastazları submandibular (submaksiller)
derin ve yüzeysel lenf grubuna olmaktadır. Bazen submental, preauricular,
postauricular ve subklavikular lenf bezlerinde de da metastaza rastlanır. Çok ender
olarak akciğer, karaciğer ve kemiklerde metastaz görülür (18).
14
8.
DİL KANSERLERİ
8.1.
DİL KANSERİ TANIMI
Dil kanserleri, dili saran yassı epitel (skuamöz epitel) hücrelerinden
kaynaklanan malign tümörlerdir. Dil kanserleri genellikle alkol, sigara kullanımı,
tütün çiğnenmesi gibi kronik irritasyonlara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Sıklığı
tüm dünyada giderek artan bu kanserler için toplumun bilinçlendirilmesi, erken
evrede yakalanması için önemlidir.
Dudak kanserlerinden sonra en sık görülen ağız kanseri türüdür. Erkeklerde
kadınlara göre daha sık görülür ve genellikle 60-70 yaşları arasında ve üzeri yaşlarda
daha sıktır.
8.2.
DİL KANSERİ İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ
Diğer baş boyun kanserlerinde olduğu gibi, dil kanseri için risk faktörlerinin
başında sigara ve alkol kullanımı gelmektedir. Sigara ve alkol birlikte kullanıldığında
risk, sinerjistik etki ile ayrı ayrı kullanımlarına oranla daha fazla artar. Kabaca alkol
ve sigara kullanımı ayrı ayrı 6 kat dil kanseri riskini arttırdığı düşünüldüğünde,
birlikte kullanıldığında 6x6 yani 36 kat riski arttırabilir...” şeklinde düşünülmektedir.
Pasif sigara içiciliği (sigara dumanına maruziyet), puro kullanımı ve tütün çiğneme
de dil kanseri riskini arttırır. Bunların haricinde, HPV virüsü, genetik faktörler,
asbest ve perkloretilene maruziyet, radyasyon, diyetsel faktörler (Hindistan’daki
Betel Fındığı’nın çiğnenmesi gibi), kötü ağız hijyeni de dil kanseri riskini arttırabilir.
8.3.
DİL KANSERİ BELİRTİLERİ
Dil kanserlerinde dilde geçmeyen ağrısız yara şikâyeti sık olarak mevcuttur.
Tümörün yerleşim yeri ve büyüklüğüne göre farklı belirtiler eklenir. Klinik olarak;
15
dil kanserinin en tipik bulgusu ağrısız bir kitle veya ülserdir. Lezyon sekonder olarak
enfekte olduğu zaman ağrılı olur. Tümör kenarlar hafif kabarık yüzeysel endure
olmuş ülser şeklinde başlayabilir. Sonra oluşum mantar şeklini alabildiği gibi alt
dokulara da infiltre olabilir. Böylece dilin sertleşmesine ve hareketsizliğine neden
olur.
Tipik lezyonlar dilin yan kenarları ile altında şekillenir. Bazen dilin
dorsumunda meydana gelir. Dil kökünde çok az şekillenen lezyonlar genellikle
asemptomatiktir. İlerlemiş olaylarda boğaz ağrısı ve yutma zorluğu vardır. Dil
kökünde şekillenen kanserler genellikle daha yüksek mortalite gösterirler. Erkenden
metastaz yaparlar ve tedavileri güçtür. Hastaların %70’inde servikal metastaz
görülür. Dil kanserinin belirtileri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
 Dil üzerinde kırmızı/beyaz yama şeklinde lezyon olması ve bu lezyonun
zaman içeresinde büyümesi ya da yüzeyden kabarık hale gelmesi
 Dil üzerinde yemek yeme esnasında ya da kendiliğinden kanayan alanların
ortaya çıkması
 Çiğneme ya da yutkunma sırasında ağrı olması
 Dil üzerinde ülserli yara ortaya çıkması
 Azalma göstermeyen, kulağa vurabilen boğaz ağrısı olması
 Dil ya da ağız içerisinde uyuşukluk ortaya çıkması
 Seste değişim olması (azalmış dil hareketlerine ya da kitle etkisine bağlı
olabilir)
 Dilde sertleşme olması
 Kötü nefes kokusu
 Ağız açıklığında azalma
 Boyunda kitle
16

Açıklanamayan kilo kaybı olması
 Normalde ağız içine sığacak şekilde kullanılan ağız içi protezlerin
kullanılırken ağız içerisinde bir yumruya ya da çıkıntıya çarpmasına bağlı
tam olarak yerleştirilememesi
8.4.
DİL KANSERİ TEDAVİSİ
Erken tespit edildiği zaman, dil kanseri yüksek oranda tedavi edilebilir. Dil
kanseri tedavisi hastalığın evresi, tümörün boyutu ve metastaz olup olmamasına göre
yapılır. Erken tanı ve erken tedavi, dil kanserinde tedavi başarısını arttıran en önemli
prognostik faktördür. Erken evrede yakalanan hastalarda 5 yıllık sağkalım yaklaşık
%70’tir. Dil kökü tümörleri genellikle geç teşhis edildiği için ve zengin lenfatik
yapısının olması nedeniyle genellikle daha kötü prognoza sahiptir.
Dil kanseri tedavisi esas olarak cerrahidir. İleri evre hastalarda radyoterapi ve
kemoterapi de eklenmektedir. Dil kanseri olan hastanın;
 Genel durumu
 Tümörün boyutu ve yerleşimi
 Metastaz olup olmaması
 Tümörün türü
değerlendirilerek cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi tedavi seçeneklerinden hasta
için en uygun olanı belirlenir. En iyi sonuç erken dönemde yakalanan, metastazı
olmayan ve genel durumu iyi olan hastalarda elde edilmektedir. Dil kanseri
ameliyatlarında eksize edilen dokunun miktarına göre değişen konuşma ve yutma
beceresinde azalma ortaya çıkabilir. T1-T2 tümörü olan (tümör çapının 4 cm altında
olduğu ve hastalığın sadece dilde sınırlı olduğu ) hastalar cerrahi ile tedavi edilir.
Erken evre dil kanserlerinde tedavide cerrahi önceliklidir (11). İleri evre dil
17
kanserlerinde (T3-4), cerrahinin yanında radyoterapi de önerilmektedir. Franceschi
ve arkadaşları, adjuvan radyoterapi ile lokarejyonel kontrol oranlarını %57’den
%71’e çıkardıklarını bildirmiştir. Bu çalışmada lokarejyonel rekurrens için öngörücü
faktörler olarak pozitif cerrahi sınır ve boyun metastazının önemli olduğu
bildirilmiştir. 5 yıllık sağ kalım evre I-II tümörlerde %82, ileri evre (evre III-IV)
tümörlerde % 49 olarak bildirilmiştir (19).
Dilin serbest kenarlarında bulunan lezyonlar güvenli cerrahi sınır olan 2 cm’
lik sınırı korunarak eksize edilebilir (parsiyel glossektomi). İleri evre kanserlerde
(T3-4) radyoterapi uygulanmaktadır. Bu hastalarda cerrahi, radyoterapi ve
kemoterapi kombinasyonları hastalık kontrol oranını artırmaktadır. Kemoterapi,
palyatif olarak kullanılabilir.
Yaygın tutulumu olan ya da dil kökünü tutan büyük dil kanserlerinde
mandibula rezeksiyonu, trakeaya geçici ya da kalıcı delik açılması (trakeotomi),
boyun diseksiyonu (boyundaki lenf düğümlerinin temizlenmesi işlemi) gibi tek
cerrahi işlemler uygulanmaktadır. Son yıllarda monoklonal antikorların kullanıldığı
hedefli ilaç tedavileri (Targeted Drug therapies) denenmeye başlanmıştır. Cerrahi,
kemoterapi ve radyoterapiden sonra diyet, konuşma, yutma fiziksel ve mesleki
rehabilitasyon terapileri uygulanabilmektedir (20).
18
Şekil 1: Dil ve ağız tabanını tutmuş bir tümörde rezeksiyon sınırları (21)
Şekil 2: Rezeksiyon sonrası oluşan defekt (21)
19
Şekil 3: Rekonstrüksiyonun tamamlanmış hali (21)
20
11. GEREÇ VE YÖNTEM
11.1 ARAŞTIRMA ŞEKLİ
Araştırma; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim
dalına gelen dil kanseri tanısı konan, I, II, III, IV. evrelerdeki hastaların tedavi öncesi
ve sonrası semptomlarını da göz önüne alarak hasta takip süresine göre hastalığın
yeniden değerlendirilmesi amacıyla planlanmış bir araştırmadır.
11.2 ARAŞTIRMANIN EVRENİ VE ÖRNEKLEMİ
Araştırmanın Evreni: Araştırmanın evrenini; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi Kulak Burun Boğaz kliniğine başvuran hastalar oluşturmuştur.
Araştırmanın Örneklemi: Araştırmanın örneklemine Ocak 2008 - Ağustos 2013
tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz
Anabilim dalında opere olan 27 ve 95 yaşları arasındaki 63 hasta alınmıştır.
11.3 VERİ TOPLAMA ARACI
Hasta Bilgi Formu
Hasta bilgi formu; kişisel ve hastalıkla ilgili değişkenleri içermektedir. Kişisel
özellikler birinci bölümde; (yaş ve cinsiyet) yer almaktadır.
Hastalıkla ilgili değişkenler ise ikinci bölümde; (klinik tanı, hastalığın klinik
evresi, tedavi protokolünün ismi, operasyon tarihi, sigara kullanma durumu, alkol
kullanma durumu, tümör lokalizasyonu, nüks yeri, nüks tedavisi, komplikasyon,
rekonstruksiyon, laboratuvar bilgileri , ex durumu ve takip süresi ) yer almaktadır.
Dil kanseri tanısı konulmuş 63 hasta çalışma dahil edilmiştir. Hastaların 32’
si kadın 31 ‘i erkektir. Yaşları 27 ile 95 arasında değişmekte olup yaş ortalaması 63.8
dir. Hastaların 39 ‘u sigara içmemekte olup 24 ‘ü sigara içmektedir. Sadece 2‘si alkol
21
kullanmakta olup 61‘i alkol kullanmamaktadır. 19 hastada nüks görülmüştür.
Hastaların 3‘ünde nüks boyunda 16’sında alt çene bölgesinde (oral kavite, retromolar
bölge, submandibuler bölge) gözlenmiştir. Tüm hastalara cerrahi uygulanmıştır
(parsiyel ya da total glossektomi). Hasta takip süresi 1 ay ve 10 yıl arasında
değişmekte olup ortalaması 5.5 yıldır.
12. BULGULAR
Ocak 2008 – Ağustos 2013 tarihleri arasında, dil kanseri tanısı konulmuş ve
cerrahi uygulanmış takip altına alınan toplam 62 hasta ile gerçekleştirilen çalışmada,
hasta ve hasta yakınlarıyla yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen veriler;
-
Ortalama yaş 63,8 olarak belirlendi (27-95).
-
Hastaların 32’si kadın 30’u erkek hastaydı.
-
32 hasta evre 1-2 (erken evre), 30 hasta evre 3-4 (ileri evre) hastalığa sahipti.
-
19 hastada lokal ya da rejyonel nüks saptandı.
-
Takiplerinde 22 hasta ex oldu. 22 hastanın 15’i nüks ve uzak organ metastazı,
7’si başka hastalıklar sebebiyle kaybedildi.
-
Hastalığa bağlı ölen 15 hastanın 5’i evre 1-2 (erken evre) hastalığa sahipti ve
14’ünde nüks saptandı.
-
62 hastanın 23’ü sigara kullanıyordu. Sigara kullanan 23 hastadan 9’unda
nüks saptandı.
-
Hastaların 8’i operasyon öncesi 36 hasta da operasyon sonrası radyoterapi
aldı.
-
Hastaların 4 ‘ünde nüks sonrası komplikasyon görüldü. Bu komplikasyonlar
ya ağız içinde açıklıktı ya da flep nekrozuydu.
22
-
Tümör çapı mikroskobik kalıntıdan 10 cm’e kadar değişmekteydi. Tümör 39
hastada dilin sağ ve sol lateral bölgesinde, 24 hastada ise dil kökü, dil
dorsumu, dil ventralinde yerleşmişti.
13. SONUÇLAR
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim dalına gelen dil
kanseri tanısı konan, evre 1-4 hastaların tedavi öncesi ve sonrası semptomlarını da
göz önüne alarak hasta takip süresine göre hastalığın yeniden değerlendirilmesi
amacıyla planlanan çalışmadan elde edilen sonuçlar şunlardır;
1. Yaşları 27 ile 95 arasında değişmekte olup özellikle orta ve ileri yaşlı insanlarda
sertlik şeklinde fark edilmektedir.
2. Yaptığımız çalışma da 32 kadın 30 erkekte gözlenmiş olup erkek ve kadında dil
kanseri görülme durumu eşittir.
3. Dil kanserinde birkaç farklı nedenden söz edilmektedir. Yaptığımız çalışmada
hastaların 39 ‘u sigara içmemekte olup 23‘ü sigara kullanmaktaydı. Sadece 2 ‘si
alkol kullanmakta olup 61 ‘i alkol kullanmamaktaydı. Her ne kadar çalışmamızda
alkol ve sigara kullanımının dil kanseriyle ilişkisi net olarak saptanamasa da,
çalışmaya dâhil edilen hasta sayısının yetersizliği ve homojen dağılmaması, alkol ve
sigara kullanımının hastadan veya yakınlarından öğrenilmiş olması çalışmada
kısıtlama oluşturmaktadır. Bu nedenle sigara veya alkolün dil kanserlerindeki etkisi
üzerine net bir sonuç elde edilememiştir. Daha geniş hasta gruplarında yapılacak
çalışmalara ihtiyaç vardır.
4. 62 hastanın tamamına cerrahi uygulanmıştır. 62 hastadan 2’sine boyun
diseksiyonu uygulanmamıştır. Güncel çalışmalar ve yayınlar göz önüne alındığında
dil kanserlerinde asıl tedavi cerrahidir. Merkezler arasında farklı görüşler olsa da çok
23
küçük tümörler dışında okült metastaz oranlarının yüksek olması neredeyse tüm dil
kanserlerinde boyun diseksiyonunu gerekli kılmaktadır. Bu kanserlerde prognozun
asıl belirleyicisi boyun metastazlarıdır ve boyun metastazı saptanan hastalara
postoperatif RT+KT önerilmektedir.
5. 19 hastada lokal ya da rejyonel nüks görülmüştür. Nüksün asıl belirleyicisi, tümör
derinliği ve evresidir. Prognoz ve sağkalımın asıl belirleyicisi ise lokal ya da rejyonel
nükslerdir. Çalışmamızda nüks görülen 19 hastadan 16’sı ex olmuştur. 16 hastadan
15’i hastalığa bağlı ex olmuştur.
6. Takiplerinde 22 hasta ex oldu. 22 hastanın 15’i nüks ve uzak organ metastazı, 7’si
başka hastalıklar sebebiyle kaybedildi. Hastalığa bağlı ölen 15 hastanın 5’i evre 1-2
(erken evre) hastalığa sahipti ve 14’ünde nüks saptandı. Dolayısıyla dil kanserlerinin
prognozu özellikle ileri evre tümörü olan hastalarda daha kötüdür. Yine de erken
evre tümörü olan hastalarda da diğer kanserlere oranla daha yüksek oranda mortalite
görülmektedir. Bu nedenle dil kanserleri agresif seyirlidir ve agresif tedavi
gerektirirler.
7. Hastaların durumuna göre cerrahi tedavi dışında operasyon öncesi ve sonrası
radyoterapi uygulanmaktadır.
8. Dil kanseri lokalizasyonu genellikle dilin sağ ve sol lateralidir. Çalışmamızda ağız
tabanında tutulum hiç gözlenmemiş olmakla birlikte ağız tabanı da tutulan bölgeler
arasındadır ve tutulduğunda prognozu kötüdür.
Dil kanserli hastalarda takip kontrolünün değerlendirildiği bu çalışmadan elde
edilen sonuçlar doğrultusunda;
Dil kanserli bireylerin tedavi öncesi ve tedaviye bağlı yaşayabilecekleri
semptomların belirlenmesi, değerlendirilmesi, kayıt edilmesi, kanserli bireylerde
24
oluşabilecek semptomların önlenmesi, hastalığın ortaya çıkış nedeni, lokalizasyonu,
hastanın yaşam kalitesini ve süresini etkileme durumu nedeniyle hastalığın erken
tespiti ve müdahalesi önemlidir. Hastalığın erken tespitinde asıl çalışma alanı olan
diş hekimlerine çok büyük rol düşmektedir. Hastalara mutlaka intraoral muayene
(dil, yumuşak doku, kas muayenesi) ve ekstraoral muayene (lenf muayenesi, sinus
muayenesi) yapılmalı ve herhangi şüpheli durumda hasta acilen gerekli yere
yönlendirilmelidir.
25
14. ÖZET
Dil kanseri görülme sıklığı tüm dünyada artmaktadır. Bu nedenle
araştırmacılar tarafından risk faktörleri belirlenmeye ve kanser önlenmeye
çalışılmaktadır. Erken teşhis prognozda önemli bir yere sahip olması nedeniyle ağız
boşluğunda yer alan farklı tiplerdeki kanserlerin klinik görünümleri diş hekimi
tarafından ayırıcı tanıları ile birlikte bilinmelidir.
İnsanlarda görülen tüm malign tümörlerin yaklaşık %4’ü oral kavite ve
boyunda meydana gelir. Oral kanserlerin %90’ını skuamöz hücreli karsinomlar ve
bunların da %95’ini 40 yaşın üzerindeki kişiler oluşturmaktadır. Mortalite ve
morbidite oranları da yüksektir. Son yıllarda oral kanser hastalarının sağ kalım
oranlarında çok küçük ilerlemeler kaydedilebilmiştir. Sağ kalım oranının
arttırılmasında en önemli faktör erken teşhis olmasına rağmen pek çok malign oral
tümör halen daha ileri aşamalarda teşhis edilebilmektedir.
26
15. KAYNAKLAR
1. Berta GN, Ghezzo F, D’Avolio A, Zulian P, Carbone V, et al. Enhancement of
calcyclin gene RNA expression in squamous cell carcinoma of the oral mucosa, but
not in benign lesions. J Oral Pathol Med 1997, 26: 206-210.
2. Landis SH, Murray T, Bolden S, Wingo PA, Cancer Statistics, CA Cancer J
Clin 1999, 49(1): 8-31.
3. KBB Uludağ Üniversitesi Ders Notu
4.
Alpöz E, Dündar N. Oral liken planus: Etiyolojisi, patogenezi vemalignansi
potansiyeli üzerine bir derleme. İzmir Diş Hekimleri Odası Bilimsel Dergisi 2005, 26.
5. Engelmeier RL and King GE. Complications of head and neck radiation therapy
and their management. J Prosthet Dent 1983, 49: 514-522.
6. Prof. Dr. F. Bahar Sezer Arşivi, EGEYA, 2013.
7. Dun W. ve ark., Snuff Duping and Oral Cancer Among Women in Southern
US, N Eng&Med 1986, 30: 745-749.
8. Moore C; Cigarette Sucking and Cancer of the Mouth, Pharynx and Larynx,
JAMA 1971, 218: 553.
9. Öztürk, B., Coşkun, U., Yaman, E., A. Kaya, O., Yıldız, R., Benekli, M.,
Büyükberber, S. Oral kavite kanserlerinde risk faktörleri, premalign lezyonlar ve
kemoprevensiyon. Int J Hem&Onc 2009, 19(2): 117-126.
10. Katta R. Lichen Planus. Am Fam Physician, 2000, 61: 3319-3328.
11. Çelik, O., KBB Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi, Celal Bayar Üni., Tıp Fak.
Dergisi, 1999, 601-609.
12. Kurckawa H ve ark., Risk Factors for Late Cervical Lymph Node Metastases in
27
Patients with Stage I, II Carcinoma of the Tongue and Floor of Mouth, Am & Surg
1986, 152: 345-350.
13. Spiro RH ve ark., Productive Value of Tumor Thickness in SCC Anfined to the
Tongue and Floor of Mouth, Am & Surg 1986, 152: 345-350.
14. Byers RM ve ark., Frequency and Theurpchic Ipluculmens of Skip Metastases in
the Neck From SCC of Oral Tongue, Head Neck 1997, 19: 14-19.
15. KBB Ege Üniversitesi Ders Notu
16. Bonoczy J., Follow-up Studies in Oral Leukoplakia, & Maxillofacial Surg 1977,
69-75.
17. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Patoloji Ders Notu
18. Baran, S., Oral Patoloji, Ankara 1982.
19. Franceschi D ve ark., Improved Survival in the Treatment of SCC of the Oral
Tongue, Am & Surg. 1993, 166: 360-365.
20. Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Patoloji Ders Notu
21. Sütay S., Dil ve Rezeksiyon Kanserleri, K.B.B. ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi
2002, 4(3): 273-276
28
16. ÖZGEÇMİŞ
1991 yılında Konya’da doğdum. İlköğrenimimi Gazi İlköğretim Okulu’nda, lise
öğrenimimi Celal Bayar Anadolu Lisesi’nde tamamladım. 2009 yılında Ege
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandım.
29
Download