Tarihi Gerçekler Dr. Bilâl N. ŞİMŞİR Emekli Büyükelçi, tarihçi-yazar TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNİN İLK YILI 21 Haziran 1918 yılında kabul edilmiş Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti bayrağı Türkiye Cumhuriyeti bayrağı 36 Azerbaycan, Güç Durumda Bağımzlığını İlân etti Azerbaycan, yüz yıl Rus Çarlık yönetimi altında kaldıktan sonra, bağımsız bir devlet olarak yeniden tarih sahnesine çıkarken, çok zor durumlarla karşı karşıya kaldı. 7 Kasım 1917’de Çarlık rejimi yıkılmış, Rusya’da Bolşevikler iktidara gelmişti. Bir hafta sonra, 14 Kasım’da, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan delegeleri, Mavera-i Kafkas Komiserliği (Transkafkas Komiserliği) adıyla geçici bir hükümet kurdularsa da bu üç başlı hükümet, zar zor ancak altı ay ayakta kaldıktan sonra dağıldı ve Azerbaycan, 28 Mayıs 1918’de bağımsızlığını ilân etti. Güney Kafkasya’daki büyük Rus ordusu 19 Aralık 1917’de terhis edilmiş, meydan Rusların silahlandırdıkları Ermeni çetelerine kalmıştı. Ermeniler, büyük bir Ermenistan devleti kurma hırsıyla, Türklere ve Müslümanlara karşı bölgede geniş çaplı katliamlara girişmişlerdi. Köyleri yakıp yıkıyor, Müslüman halkı yerlerinden yurtlarından söküp atıyor ya da kılıçtan geçiriyorlardı. Bir çeşit etnik temizlik yapıyorlardı. Yer yer Rus çeteleri de Ermeni eylemlerine katılıyorlardı. Kanlı www.irs-az.com Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Toplantısı Ermeni eylemleri çok geniş bir bölgeyi kapsamıştı, Kars’tan Hazar Denizi kıyısındaki Bakü’ye kadar yayılmıştı. Hatta Azerbaycan’ın başkenti Bakü şehri dahi Ermenilerle Bolşeviklerin işgali altına düşmüştü. Osmanlı Hükümeti, Rusya ile 3 Mart 1918’de Brest-Litovsk’da Barış Antlaşmasını imzalamıştı. Bu antlaşmanın imzalanmasından sonra da Doğu Anadolu’da ve Azerbaycan’da Ermenilerin gerçekleştirdikleri katliamlar devam ediyordu. Bolşevik Ruslar ile Taşnak Ermenileri, 30 Mart 1918 günü Bakü’de Türklere karşı katliam yapmışlardı. Bolşeviklerle Taşnak Ermenileri birlikte, Türklere ve “Müsavatçı” dedikleri bağımsızlık isteyen Azerbaycan Türklerine saldırmışlar ve birkaç gün içinde 15.000 kadar Müslüman Türk öldürülmüştü.1 Bu katliam, Sovyet Rusya’nın Bakü petrollerinden vazgeçmek niyetinde olmadığının da bir göstergesiydi. Lenin, Ermeni asıllı komünist Şef Stefan Şaumyan’ı geniş yetkilerle www.irs-az.com Azerbaycan’ın Bağımsızlık Deklerasyonu 37 Tarihi Gerçekler Mustafa Kemal Atatürk Mehmet Emin Resulzade Kafkasya’ya göndermişti. Şaumyan, bütün Güney Kafkasya’yı Bolşevik yönetime bağlamak için çaba harcamış, etkili olamayınca faaliyetlerini Bakü üzerinde yoğunlaştırmıştı. Bakü’de bulunan binlerce Rus işçisi ve Taşnak örgütüne bağlı Ermenilere dayanarak, 18 Mart 1918’de bir hükümet darbesiyle şehirde yönetimi ele geçirmişti. Bu komünist ve Ermeni ortak yönetiminin ilk işi, 18 Mart - 1 Nisan 1918 tarihleri arasında Bakü’deki Türkleri sistematik biçimde katletmek olmuştu. Azerbaycan Türkleri silahsızdı. Azerbaycan’ın kendi ordusu henüz kurulmamıştı. Bu yüzden Bolşeviklerle Ermeniler Bakü’ye kolayca hakim olmuşlardı. Oysa, Sovyet Rusya ile imzalanan Brest-Litovsk Antlaşmasına göre, Rus ordusunun çekildiği bölgelerde Ermenilerin silahsızlandırılması gerekiyordu. Ruslar bu taahhütlerini yerine getirmemişlerdi. Azerbaycan Türkleri, Bolşevik ve Ermeni katliamından kendilerini ancak Türk ordusunun kurtarabileceğini anlamışlardı.2 Kafkaslarda Türklere karşı gerçekleştirilen Ermeni katliamları, yalnız Bakü ve çevresiyle sınırlı kalmamıştı. 1918 yılı Nisan-Mayıs aylarında katliamlar Bakü’den Kars’a kadar yaygınlaştırılmıştı. Bu aylarda Kars vilâyetin- de 82 köy, İrevan (Erivan) vilâyetinde 211 Müslüman köyü yakılıp yıkılmış, ahalisinin bir kısmı kılıçtan geçirilmiş, bir kısmı da perişan edilmişti. Yalnız İrevan vilâyetinde evsiz barksız kalmış Türk göçmenlerin ya da kaçkınların sayısı 80 bin kişiyi geçiyordu.3 Azerbaycan’ın Bağımsızlık İlânı (28 Mayıs 1918) Tanınmış tarihçi Yusuf Hikmet Bayur diyor ki: “Bolşevik Ruslar, Taşnak Ermenilerle birlikte Bakü’ye el koyup oradaki Türkleri toptan öldürdükleri, camileri yaktıkları vakit ve ondan sonra Kafkasberisi (Transkafkas) devleti hiçbir şey yapmamıştı, (Azerbaycan’a) hiçbir gerçek yardımda bulunmamıştı. Bu durumdan yüz bulan Bolşevik ve Taşnaklar, Gümrü üzerine yürüyor ve her tarafı yakıp yıkıyorlardı. Bu durum Azerbaycanlılara Türkiye’den yardım istemekten başka çare bırakmamıştır. Tiflis’te Gürcüler Kafkasberisi devletinden ayrılma yolunda söylevlerde bulundukları 26 Mayıs (1918) günü Halil Menteşe de Çenkeli’ye ültimatom özünde bir yazı varır. Onda şunları der: “Bakü ve etrafında yüzbinlerce Türk ve Müslüman, kendilerine inkılapçı diyen vicdansız haydutların kanlı pençesinde inliyor, bu zavallıları tehdit eden tamiri gayr-ı kabil felâket günden güne 38 yaklaşıyor, sayısız eşkiya çetelerinin taarruzda bulundukları Kafkas’ın öbür kısımlarındaki Türk ve Müslüman ahalinin dahi vaziyeti tesellibahş değildir. Kabul buyururusunuz ki bu adı taşımaya lâyık hiçbir hükümet sınırdaş olduğu bir ülkede böyle cinayetlerin cezasız işlenmesine ve biteviye artmasına seyirci kalamaz. Kafkasberisini ezen bu anarşi, devletimizle aynı ırk ve dinden olan bir halkın güveniyle ilgilidir. Bundan başka genel savaş gerekince Osmanlı Hükümeti ordusunu Kafkas yoluyla ordusunu başka cephelere göndermek zorunluluğundadır. Bu da şimdiki belirsiz duruma bir son vermeyi gerektirir...”4 Evet, Azerbaycan 28 Mayıs 1918’de Bağımsızlığını ilân etti. Ama Azerbaycan’ın başkenti dahi yabancı işgali altında idi; bağımsız demokratik Azerbaycan Hükümeti ancak Gence’de toplanabiliyor, ülkeyi Gence’den idare etmeye çalışıyordu. Resulzade’nin değerlendirmesi Mehmet Emin Resulzade şunları yazıyor: “Boşevikler, Azerbaycan Türklüğünün Rusya İhtilâli Kebiri tarafından dahi ilân olunan “Tayin-i mukadderat”(selfdetermination) hakkından istifadeye kalktığını (kalkmasını), Bakü sokaklarında akıttıkları kanlarda boğmak, ”İsmailiye” binasında yakılan hürriyet meşalesini, o muhteşem binanın enkazı altında söndürmek istediler. Böyle müthiş bir tarihi cinayetin işlendiği zaman, milliyet fikrini ve idealini temsil eden Müslüman mebuslar Tiflis’te idiler. O zaman Tiflis’te toplanan “Seym” ortak Meclisi Rusya’dan ebediyyen ayrılarak bağımsızlık ilânı sorununu tetkik ve müzakere etmekle meşgul idi. Çünkü, Rusya’dan ayrı, bağımsız bir Kafkasya tesisi için bundan daha iyi bir fırsat gelemeyeceğine kani idiler. Müstakil bir Kafkasya, yalnız Kafkasya Müslümanlarının değil, daima Rus tehdidi altında bulunan diğer İslam memleketlerinin de yararına idi. Bakü faciası, zaten Müslümanların bu siyasi “cinayetkâr” eğilimlerine karşılık, Bolşevikler tarafından tertip edilen bir www.irs-az.com Azerbaycan Cumhuriyeti devlet yetkilileri, 1919 ceza idi. Tabii, Bakü, Tiflis’in yardımını bekliyordu. Yalnız Bakü değil, bütün Azerbaycan, Azerbaycanlıların katılımıyla oluşturulmuş olan, “Seym” Meclisi ile Mavera-i Kafkas Hükümetinin bu yardımını bekliyordu. Fakat, heyhat! Azerbaycan’lı “Seym” azasının yüksek sesle bağırıp çağırması Tiflis Hükümetinin hakiki sahipleri olan Gürcü Menşeviklerine lüzumumca tesir edemedi. Gürcistan içindeki Bolşevikliği bin çeşit şiddetle bastıran bu efendiler, Bakü’ye karşı kuru ilanı harp bile etmek istemediler. Gence milli Müslüman komitesinin oluşturduğu istihlas (kurtuluş) ordusuna milyonlarca fişenk, onlarla mitralyöz ve birkaç top vaad edildiyse de, bu vaadler hakkıyla tutulmadı. Tiflis matbuatı ise, Bakü’nün Azerbaycan “Başıbozuk” kuvveti ile istirdadına karşı, “vak’a-i irtiaciye” diye, protesto etti. Nihayet, “Türk tehlikesi varken, Bolşeviklerle muhasım olamayız” diye aldıkları bu garip vaziyeti acayip biçimde izah ettiler. Bu sırada “Seym”deki Ermeni kısmının hattı hareketini izaha ihtiyaç var mıdır?... Müslümanların intikamından, Tiflis’in yardımından korkan Bakü Bolşevikleri, evvelce savunma vaziyeti almışken, bu defa cesaret peyda ederek taarruza geçmişler idi. Başta Ermeni fedaileri ve Petrov gibi Rus topçuları olduğu halde Gence’ye doğru yürüyen bu saldırgan kuvvetten öncelikle, Şamahı zarar gördü. Eski Şirvanşahlıların bu kadim payitahtı bir hamlede ateşe verilip meşhur tarihi camiye varıncaya kadar yakıldı; yalnız Ermeni mahallesi selamet bırakıldı. Daha sonra, karşı saldırıya geçen Gence kuva-i müdafaasının şehre girip çıkması üzerine selamet kalmış olan bu mahalle de yandı... Şamahı’nin uğradığı tecavüze, Lenkeran, Salyan, Guba bucakları ve köyleri ile Kürdemir gibi kaza, şehir ve kasabaları dahi maruz kaldı. Bu tecavüzler esnasında yakılan hanelerin, kıyılan ırz ve namusların, kesilen karı ve kocaların, yağmaya giden mal ve hayvanların tasviri imkânsız bir facia oluşturur. Tehlike artık Gence’ye gelmişti. Bir www.irs-az.com taraftan Gence tehdit altında iken, diğer taraftan da Karabağ Ermenileri Bakü Bolşevikleri ile birleşmek üzere bir plan tertip ediyorlardı; Azerbaycan’ın ateş ile kılıçtan geçrilmesi planı!... Böyle bir tehlike karşısında milleti müdafaa edecek yalnız bir Gence kalmıştı. Gence, uhdesine düşen bu ağır vazifeyi tek başına devam ettiremezdi. Müdafaa günleri uzadıkça umut elden çıkıyordu. Bolşevik eline geçmeyen yerlerde dahi şiddetli bir itaatsizlik ve anarşi zuhur ediyordu. Bu suretle tabii hayatı tehdit eden bir tehlikeye karşı, hakimiyetini kabul eylemiş Tiflis Hükümetinden lakayıtlık gören Azerbaycan efkârı umumiyesinde, pek tabii olarak, bir iman doğuyordu. Bu müşkül vaziyetten milleti kurtaracak yegâne bir çare vardı: – Türkiye! Ümidler hep oraya matuf idi. ‹O kardeş millet gelecek, bizi düşman elinden kurtaracak!’ Halkın bundan başka bir ümidi kalmamıştı...” 5 Ölüm kalım karşısında kalan Azerbaycan, hiçbir hayrını göremediği Tiflis’teki Transkafkas Hükümetinden çekilip bağımsızlığını ilân ediyor ve yüzünü Türkiye’ye çeviriyor. Kafkas İslam Ordusu’nun Kurulması6 Enver Paşa, Azerbaycan’ı (ve Dağıstan’ı) kurtarmak için “Kafkas İslam Ordusu” adıyla bir ordu kurmaya yöneldi. Bunun başına üvey kardeşi Yarbay Nuri Bey’i (Killigil) getirdi. Ancak kadrosunda tümen komutanlarının bulunacağı böyle bir orduya Yarbay rütbesi ile komuta edilemeyeceğinden, Nuri Bey’in rütbesi fahri ferikliğe (tümgeneralliğe) yükseltildi. Aynı zamanda Padişah V. Mehmet Reşat tarafından kendisine Kafkas İslam Ordusu Komutanı olduğunu ve Kafkaslarda Padişah adına askeri ve siyasi faaliyetlerde bulunabileceğini bildiren bir ferman verildi. Fermanda, Kafkas Müslümanlarına hitaben, “Fahri Ferikan ve Yâveranımdan Nuri Paşa’yı nezdinize gönderdim. Müşarün-ileyh askeri ve siyasi hususatta size mercidir” deniliyordu. Kafkas İslam Ordusu kadrosu için ilk etapta Irak’taki 6. Ordu’dan sağlanan subaylarla birlikte Azerbaycan’a ulaşmak için 8 Nisan 1918’de Musul’dan yola çıkıldı. Nuri Paşa, 25 Mayıs 1918’de, halkın sevgi gösterileri arasında Gence’ye vardı. Mehmet Emin Resulzade, Nuri Paşa’nın “gökten inmiş kurtarıcı bir melek” gibi Gence’ye çıkmış olduğunu söylüyor: 39 Tarihi Gerçekler Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin dördüncü hükümet kabinesi “Maverai Kafkas heyeti murahhasası ile Türk heyeti murahhasası Batum’da meşgulü müzakere iken, Nuri Paşa ile beraber maiyetinde bulunan birkaç zabit, İran ve Karabağ tarikiyle Gence’ye varmışlardı. O zaman müthiş bir anarşiye maruz, diğer taraftan da Bolşevik tecavüzü ile tehdit olunan Gence, Nuri Paşa’yı gökten inmiş halaskar bir melek gibi telakki etmişti. Halkın kendisine yaptığı istikbal Gence tarihinde görülmemiştir” diyor.7 Nuri Paşa heyeti, Gence’ye varınca Kafkas İslam Ordusu’nu kurma çalışmalarına koyuldu. Bu Ordunun kurulmasında Musul’daki 6. Ordu’nun imkânlarından yararlanılıyordu. 15 Haziran’da Musul’dan Gence’ye 149 subay ve memur, 488 assubay ve er gönderildi. Nuri Paşa, Azerbaycan’da hem askeri hem de sivil teşkilatı kuruyordu. Gence, Kazak, Zagatala, Nuha, Ağdam, Ağdaş, Cebrail, Karabağ mıntıkalarında ve Zengezur’un Doğu bölümünde askeri ve sivil otorite sağlandı: 5. Kafkas Tümeni Nuri Paşa’nin isteği üzerine, 3. Ordu’ya bağlı 2. Kolordu kuruluşunda bulunan 5. Kafkas Tümeni`nin “Kafkas İslam Ordusu”nun takviyesi için Gence’ye gönderilmesine karar verildi. Bu tümen, “en cesur ve kabili- 40 yetli, yüksek askeri değere sahipti ve bunu o güne kadar şan ve şerefle kanıtlamış” bir birlik idi. 5. Kafkas Tümeni, Albay Mürsel (Bakû) komutasında Gence’ye sevk edildi. Tam donanımlı 5. Kafkas Tümeni`nde toplan 257 subay, 5573 er bulunuyordu. Tümenin hizmetinde 1366 hayvan vardı. Tümenin “Gence Müfrezesi” adı verilen bir bölümü, Binbaşı Cemil Cahit Bey 10 Haziran’da Gence’ye vardı ve orada Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa’nın emrine girdi. 5. Kafkas Tümeni’nin geri kalan birlikleri ise 15 Haziran’a kadar Gence’ye intikal etti. Gence halkı, Türk askerlerinin gelişini büyük bir coşkuyla, kurbanlar keserek, binalara Türk bayrakları çekerek karşıladı. Artık Nuri Paşa’nın emrinde, iş görecek nizami bir kuvvet bulunmaktaydı. 15. Piyade Tümeni Nuri Paşa, 5. Kafkas Tümeni’nin de Azerbaycan’ı kurtarmaya yetmeyeceğini düşünmüştü. Çünkü Bakü’den Batıya doğru ilerleyen Bolşevik Rus ve Ermeni kuvvetleri, yerli Ermenilerin de katılımıyla 20.000’in üzerine çıkmıştı. Nuri Paşa’nın talebi üzerine Kafkas İslam Ordusu, 15. Piyade Tümeni ile de takviye edilmişti. Bu tümen daha önce Romanya’da bulunuyordu. Sovyet Rusya ile Brest-Litovsk barış antlaşmasının imzalanmasından sonra Romanya’dan dönmekte olan 15. Piyade Tümeni, Köstence’den Batum’a, oradan da Gümrü’ye sevk edildi ve 1. Kafkas Kolordusu emrine girdi. Bunun mevcudu 157 subay ve 7636 erdi. Bu takviyelerle Kafkas İslam Ordusu, Bolşevik kuvvetleri üst üste yenilgiye uğratarak Bakü’yü kurtaracaktı. (Daha geniş bilgi için bkz.: Bilâl N. Şimşir, Azerbaycan: Azerbaycan’ın yeniden Doğuş Sürecinde TürkiyeAzerbaycan İlişkileri, Bilgi Yayınevi, Ankara: 2011) 1 2 3 4 5 6 7 Kaynakça: Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, Cilt III, Kısım 4, İkinci baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara: 1983, s. 207 Nâsır Yüceer, Birinci Dünya Savaşı’da Osmanlı Ordusunun Azerbaycan ve Dağıstan harekâtı, T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Ankara: 2002, s. 62-63 Cemil Hasanlı, Azerbaycan Tarihi: Türkiye’nin Yardımından Rusya’nın İşgaline Kadar 19181920, Azerbaycan Kültür Derneği Yayınlaerı, Ankara: 1998, s. 77 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara: 1957, Cilt 3, Kısım 4,. s. 193 M. E. Resulzade, Azerbaycan Cumhuriyeti..., s. 53-58 (biraz sadeleştirilerek aktarılmıştır.) Bu bölümler şu değerli araştırmadan kısaltılarak alımıştır: Nâsır Yüceer, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusunun Azerbaycan ve Dağıstan Harekâtı, Azerbaycan ve Dağıstan’ın Bağımsızlığını kazanması, Genelkurmay Başkanlığı Yayını, Ankara: 2002, s. 72 vd. Resulzade, op.cit., s. 59-60 www.irs-az.com