O : 1 insan haklarının ırzına geçilirken sesimizi çıkarmadık

advertisement
T.B.M.M.
B :-9
23 .9 . 19®$
. "
O:1
insan haklarının ırzına geçilirken sesimizi çıkarmadık, Tacikistan'da kurulan tslam devletini
Rus kuvvetleri ve yerli işbirlikçi komünistler ortadan kaldırırken hiç oralı olmadık; korkaklı­
ğın adını, "yurtta sulh, cihanda sulh" koyduk ve en önemlisi, körü körüne Batıya bağlılık uğ­
runa, İslam ülkeleriyle gereken siyasal ve ekonomik ilişkileri kuramadık. Kısacası, birçok ko­
nuda olduğu gibi dış politikada da Batıyla Doğu arasında bocaladık, Doğuya sırtımızı dön­
dük; ancak, Batıdan da yüz görmedik. Otuz yıldan beri Avrupa Topluluğuna girmek için kapı
beklemek ve bütün olan bitene rağmen, hâlâ da ısrarlı olmak, dış politikamızın yüz kızartıcı
bir ayıbıdır önümüzde. (RP sıralarından alkışlar)
Etrafımızdaki ülkeler büyük idealler peşindeyken; Yunanistan megalo ideayla, Ermenis­
tan Büyük Ermenistan hayaliyle yaşarken biz, Kerkük'teki, Musul'daki, 12 Adalardaki, Batı
Trakya'daki hakianmızı dile getirmemeyi marifet saydık. Batı gücenmesin diye Ayasofya'yı büîS
camiye çevirmekten korkar haldeyiz ve yine son yıllarda telaffuz ettiğimiz "Adriyatik'ten Çin
Şeddine" düşüncesinden birkaç gün önce tövbe istiğfar ettik. (RP sıralarından alkışlar)
Bütün bu korkak ve kişiliksiz dış politikaların, Azerbaycan sorununda bizi başka bir nok­
taya götürmesi beklenemezdi. Bu yanlış politikalar sonucu, Azerbaycan bugün bu hale geldi.
Bu sebeple Ermenistan'a buğday yardımı yapıldı, bu sebeple elektrik enerjisi için anlaşma im­
zalandı, bu sebeple Elçibey görevinde tutunamadı.
Azerbaycan ve diğer dış meselelerde başarının tek şartı, şahsiyetli dış politikadır. Bunun
son elli yılın dış politikasında az da olsa örnekleri mevcuttur. 1974 Kıbrıs Banş Harekâtı, Batı­
ya rağmen ortaya konulan şahsiyetli dış politikanın ürünüdür. İslam Konferansına tam üye olun­
ması, bugüne kadar takip edilen yanlış uygulamanın düzeltilmesi yönünde atılmış cesur ve ki­
şilikli bir adımdır. Ve Kudüs'ü başkent ilan eden İsrail'in bu haksız davranışına gereken tepki­
yi göstermeyen Dışişleri Bakanının gensoruyla düşürülmesi, dış politikadaki örnek davranış­
lardan birisidir ve her üç örnek davranışın altında, millî görüşün temsilcisi olan Millî Selamet
Partisinin gayreti ve imzası vardır. (RP sıralarından alkışlar) Biz inanıyoruz ki, aynı şahsiyeti
gösterebilen her hükümet muhakkak başarılı olur; ancak, şurası da bir gerçektir ki, şahsiyetli
dış politika için, ekonomik yönden kalkınmış, dışa bağımlı olmayan güçlü bir ülke olma zaru­
reti vardır. 60 milyar dolar dış borcu olan, ekonomisi ve sanayi dışa bağımlı, savunma ihtiyaç­
larının yüzde 92'sini dışarıdan temin etmek durumunda olan, milyonlarca insanı dış ülkelerde
çalışan ve çalıştığı yerde horlanan bir ülkenin dış dünyada söz sahibi olması, kişilik sahibi ol­
ması mümkün değildir, otuz yıl Avrupa kapısında yüzsuyu döken bir ülkenin Avrupa'da söz
sahibi olması maalesef düşünülemez.
Muhterem arkadaşlar, Azerbaycan sorunuyla ilgili olarak içinde bulunduğumuz durum,
yukarıda izah etmeye çalıştığım gelişimin tabiî bir sonucudur. Azerbaycan ve diğer dış meselelerdeki başarısızlığımız, sadece bu Hükümetin değil, yıllardan beri hükümetlerin uyguladığı
yanlış dış politikaların ürünüdür. İflas eden, bu Hükümetin politikası değil, yıllardan beri sü­
regelen şahsiyetsiz dış politikadır.
Geçen hafta yapılan öngörüşmeler sırasında, Azercaycan sorunuyla ilgili geniş ve güzel
fikirler bu kürsüde serdedildi. Ben şimdi, daha ziyade yanlış politikaların Azerbaycan sorunu­
na yansımaları üzerinde kısa da olsa durmak istiyorum.
Azerbaycan'ı ilk tanıyan ülke olmakla iftihar ettik. Sayın Elçibey'i Meclisimize davet et­
tik, dinledik, alkışladık. Gerçekten millet olarak ümitlendik. Elimize yeni ufukların, fırsatla­
rın çıktığını gördük; ancak bütün bu ümitler hem Türkiye'de, hem de Azerbaycan ve Türkî
— 240 —
Download