Lojistik Yönetimi

advertisement
Lojistik ve Tersine
Lojistik
GİRİŞ
Günümüzde hizmet sektöründe önemli bir paya sahip olan lojistik sektörünün ulusal ekonomi de yarattığı
etki, ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde önemli bir ölçüttür. Artan dünya nüfusuna paralel
olarak büyüyen ekonomiler göz önüne alındığında lojistiğin öneminin giderek artacağı öngörülmektedir.
Bu gelişimde ülkelerin lojistik altyapısının rekabet gücü üzerinde etkili rol oynayacağını açıkça ortaya
koymaktadır.
Lojistik kavramının ticari alanda kullanımı oldukça yeni bir olgudur. Askerî literatürde çok eski bir
geçmişe sahip olan lojistik kavramı, işletme literatürüne yakın bir zamanda girmiş ve bu kavramın
getirdiği anlayış oldukça hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştır.
İş dünyası, savaşın yerini uluslararası rekabetin, erzak ve mühimmatın yerini mal, teknoloji ve
varlıkların aldığı bir arenaya dönüşmüştür. Başarıya ulaşmak için kullanılan stratejiler ve bunlara uygun
faaliyetlerin, yani lojistiğin önemi gittikçe artmıştır. Lojistik, 21. yüzyılda amaca ulaşmak için tüm
organizasyonu ve kaynaklarını en uyumlu şekilde hareket ettirebilme yeteneği olarak iş dünyasının
gündemine girmiştir.
Lojistik, müşteriye sunulan hizmetlerde yüksek memnuniyete ulaşılmasını, kaynak ve yatırımların
optimum kullanımıyla rekabet avantajının yaratılmasını hedeflemektedir. Lojistik; dünyanın her tarafında,
günün yirmi dört saati, haftanın yedi günü, yılın elli iki haftası, ürün ve hizmetlerin ihtiyaç duyulan yerde
ve ihtiyaç duyulan zamanda hazır bulunmalarıyla ilgilenir. Lojistik olmadan pazarlama, üretim ve
uluslararası ticarette başarılı olmak zordur. Gelişmiş endüstriyel toplumlardaki müşteriler için lojistik
yeterlilik büyük önem taşımaktadır.
Lojistik yönetimi, müşteri gereksinimlerini karşılamak üzere, üretim ve tüketim noktaları arasında,
kullanılan ham madde, yarı mamul, mamul akışı planlanması ve kontrolü ile ilgilenmektedir. Ancak ham
madde, yarı mamul, mamullerin akışı bu noktada son bulmamaktadır, bir diğer ifade ile çoğu zaman
tersine akışlarda zorunlu olmaktadır. Tersine akışla anlatılmak istenen ürünlerin; ticari dönüşleri, ürünün
geri dönüşü, garantiden kaynaklanan dönüşler, kullanım sonu dönüşleri ve yaşam sonu nedeniyle ürün
geri dönüşlerinden oluşmaktadır.
Tersine akışlar, tersine lojistik kavramını ortaya çıkarmıştır. Ekonomik ömrünü tamamlamış ürünleri
geri almanın, ürün geri kazanımının sistematik bir şekli olan ve “tüketim noktasından orijin noktasına
doğru olan tüm ürün ve bilgi akışlarının yönetimi süreci” olarak tanımlanabilecek tersine lojistik kavramı
literatüründe yerini almıştır.
Bu ünitede, lojistik kavramı, tarihsel gelişimi, yönetimi ve tersine lojistiğin uygulama nedenleri
incelenecek ve her iki lojistik kavramı karşılaştırılmaya çalışılacaktır.
LOJİSTİK KAVRAMININ TARİHSEL BAKIŞ AÇISI İLE YORUMU
Lojistiğin geçmişi insanlığın geçmişi kadar eskidir. İlkel insanın uyguladığı lojistik destek faaliyetleri,
teknolojinin sağladığı olanaklarla biçimsel anlamda değişime uğrarken teknolojik gelişmenin bugünden
çok geride olduğu dönemlerde, bugün bile gerçekleştirilmesi çok güç görünen, başarılı lojistik uygulama
örneklerine rastlamak mümkündür.
3
Yerleşik düzene geçmeden önce, avlanan hayvanların, toplanan meyvelerin ve diğer gıdaların
taşınması, ileride tüketilmek üzere kurutulması, saklanması ve yeniden taşınması işlemleri yapılmaktaydı.
Yerleşik düzene geçildikten sonra üretilen gıda ve ihtiyaç malzemelerinin taşınması, çeşitli şekillerde
korunması, depolanması söz konusu olmuştur. İhtisaslaşmanın başlaması ile de iş bölümü ve coğrafi
avantajın getirdiği farklı üretim teknikleri geliştirilmiş, kişisel tüketimin hatta yerel tüketimin ötesinde
takas için, ticaret için üretim, taşıma ve depolama çalışmaları başlatılmıştır. Ortaçağda gemilerle,
kervanlarla ülkeler, hatta kıtalar arası ticaret başlamış ve sömürgecilik ile zengin ve ucuz ham madde
üretimi, taşıması ve dağıtımı başlamıştır. Tüccar ülkeler zenginleşmiş, yeni kıtaların bulunması ile deniz
yolları önem kazanmış, karayolları iyileştirilmiş, büyük limanlar, geniş depolar inşa edilmiştir.
Buhar ve motor gücünün deniz, kara ve demiryolu taşımacılığında kullanılması ile ticareti yapılan
ürünlerde çeşitlenmeler başlamış; daha fazla çeşit daha fazla hammadde ve ürün taşınmaya, depolanmaya
başlanmıştır. Eskiden var olan faaliyetler organize edilerek, günümüzün gerektirdiği hizmetleri
sağlayabilmek için faaliyet, kapsam ve konu alanları geliştirilmiş bir şekilde yeni hizmet anlayışı ortaya
çıkmıştır. Bu kavram çeşitli şekillerde tanımlanmaya çalışılmıştır. Lojistik, pek çok hizmeti ve alt bileşeni
karşılayan kavram olarak karşımıza çıkmıştır.
Lojistik (Logictics) kelime kökü itibariyle Latin dilinden Logic (mantık) ve statics (istatistik)
kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir ki, sözlük anlamı “mantıklı istatistik (hesap)” tir. Türk
Dil Kurumu tarafından 1974 yılında hazırlanan Türkçe sözlükte lojistik; “savaşta ya da askerî bir
yürüyüşte yol, haberleşme, sağlık, ikmal gibi hizmetleri sağlayan strateji bölümü; lojistik (mantık)”
olarak tanımlanmıştır. Aynı kurum tarafından yeni hazırlanan Türkçe sözlüğün internetten de erişilebilen
versiyonunda, lojistik kavramı “geri hizmet” şeklinde ifade edilmiştir. Oxford Üniversitesi’nin hazırladığı
Oxford Advanced Learner’s Dictionary of Current English isimli sözlükte lojistik, “logic” kelimesinden
türemiş bir kelime olarak değerlendirilmiştir. Lojistiğin anlamı; “ikmal, dağıtım, personel ve malzemenin
yer değiştirmesi” olarak verilmiştir. Webster sözlüğünde lojistik için iki tanım bulunmaktadır. Bunlardan
biri, “Askerî bilimin satın alma, tedarik, bakım ve askerî malzeme, tesis ve personel ulaştırması ile ilgili
dalıdır, diğeri ise “bir operasyonun detaylarının ele alınmasıdır.” şeklindedir.
Ana Britanicca’ da yapılan tanım diğerlerinden biraz daha farklıdır. “İş dünyasında, malzemelerin ve
bazen insanların organize hareketleri” olarak tanımlanmıştır. Bu terim önceleri askerî bir terimken
sonraları aşamalı olarak yayılarak iş dünyasındaki eylemleri de kapsamıştır. Cambridge sözlüğünde
lojistiğin tanımı, “Bir organizasyonun başarılı ve etkili olabilmesi için karmaşık bir eylemin dikkatli
organizasyonu” olarak verilmiştir.
Lojistik kavramının, tarihsel gelişimine bakıldığında, askerî kökenli bir kavram olduğu söylenebilir.
İlk kez, 1905 yılında ordulara ait malzeme ve personelin taşınma, tedarik, bakım ve yenilenmesi
faaliyetlerini kapsayan işlemlerin bütününü tanımlamak üzere kullanılmıştır. Bu tanımın ortaya
konmasından sonra, askeri alanda, sonuç üzerindeki ciddi etkisinin de farkına varılması ile birçok lojistik
model geliştirilmiş ve kullanılmıştır.
İnsanoğlunun tarihindeki savaşlar, lojistik yeterlilik ve beceri sonucunda kazanılmış veya
eksikliklerinden dolayı kaybedilmişlerdir. Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda, İngilizlerin yenilgisi de
lojistik başarısızlığa bağlanabilir. Amerika’daki İngiliz ordusunun, tedarik konusunda İngiltere’ye
bağımlı olması, savaşın doruk noktaya çıktığı anda denizaşırı konumda olan 12.000 bölüğün, İngiltere
tarafından doyurulmayı beklemesi, bölüklerin moralini ve savaşın yönünü etkileyen son derece elzem
olan tedarik yönetiminin tamamıyla yetersizliğinin göstergesi olmuştur. Ordunun tedarikini gerçekleştiren
organizasyonun kurulması ancak 1781’de olmuştur; ancak çok geç kalınmıştır.
Dünya savaşları sırasında, taşımanın, stoklamanın ve dağıtımın optimizasyonu ve kontrolünün önem
kazandığı görünür hale gelmiştir. Malların daha hızlı taşınması, gerektiği kadar depolanması, ihtiyaç
anında hazır olması, raf ömrünü kaybetmemesi, geri dönüşlerinin sağlanması gibi lojistik yönetiminin
temel esasları ortaya çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda bu kavramları kullanan kişiler barış döneminde
yaptıkları işlerde lojistik yönetiminin esaslarını sorgulamaya başlamışlardır.
4
Lojistik üzerine çalışmalar düşünülenin aksine pek de yeni değildir. Bu ilgi 1850’lerde bir ekonomist
olan Yale Üniversitesi rektörü Henry Adams’ın “Nakliye Ekonomisi” adı altında bir ders açılmasını
önermesine kadar gider. Lojistik faaliyetlerin başlangıcı, örgütlenmiş ticaretin en eski oluşumlarına kadar
uzanmaktadır. Ancak bir bilim olarak dikkatleri üzerine çekmeye başlaması, 1900’lerin başında, tarımsal
ürünlerin taşınması ile olmuştur. Nakliyeye önem verilmesi tarih boyunca, nakliyenin gelişmesiyle
birlikte ekonominin de gelişimini beraberinde getirmiş, bu da ekonomistlerin nakliyeye olan ilgisini
artırmıştır. Ancak nakliyede yeni taşımacılık sistemlerinin ortaya çıkmasıyla beraber karmaşıklaşan konu,
ekonomistlerin ilgi alanı olmaktan çıkmıştır.
Daha sonra, lojistik kelimesi ilk kez 1905 yılında “ordulara ait malzeme ve personelin taşınma,
tedarik, bakım ve yenilenmesi” şeklinde askerî bir fonksiyonu tanımlamak amacı ile kullanılmıştır.
Binbaşı Chauncey B. Baker’in “Ordunun tedarik ve hareketine ait savaş sanat dalı, lojistik olarak bilinir.”
cümlesinin yer aldığı kitabında ilk kez lojistik dağıtım ismi geçmiştir. II. Dünya Savaşı boyunca, ordular
ihtiyaç duydukları malzemelerin istenilen yerde olmalarını sağlamak amacıyla lojistiğin yeni biçimlerini
kullanmaya başlayarak sistemlerini analiz etmişlerdir. Ekonomik araştırmaların geçici olarak durduğu II.
Dünya Savaşı boyunca birçok lojistik teknik öğrenilmiştir.
Öğrenilen tekniklere paralel olarak “askerî lojistik” tanımı ortaya çıkmıştır. Askeri açıdan lojistik:
istenilen yerde ve zamanda yeteri kadar ve kesintisiz olarak personel, hizmet ve kolaylık sağlamak
suretiyle barışta, krizde ve savaşta askerî kabiliyetin oluşturulması, devamının sağlanması ve
geliştirilmesi için yapılan her türlü; silah, araç-gereç ve malzemenin temini, tedariki, depolanması,
ulaştırılması, dağıtılması, bakımı, tamiri, tahliyesini içeren işlemlerin tümü olarak tanımlanmıştır.
1950’lerden sonra teknolojik ve ekonomik ihtiyaçlar hızla değişerek 1956–1965 arasındaki dönemde
bütünleşik lojistik kavramı berraklaşmaya başlamıştır. Bu dönemde dünyanın ekonomik yapısı ve değişen
eğilimler, lojistik kavramının gelişmesi için önemli fırsatlar yaratmıştır. Bu on yıllık dönem içerisinde
ortaya çıkan 4 temel gelişim, lojistik işlevinin kavramsallaşmasını güçlendirmiştir. Söz konusu
gelişmeleri aşağıdaki gibi ifade etmek mümkündür:
•
Toplam maliyet analizi gelişimi,
•
Sistem yaklaşımı uygulaması,
•
Müşteri hizmetlerine önem verilmesi,
•
Pazarlama kanalları üzerindeki çalışmaların tekrar gözden geçirilmesi.
1950’lerden sonra teknolojik ve ekonomik ihtiyaçlar hızla değişmiş, lojistiğin tüm faaliyetlerini içeren
yeni oluşumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. 1970’li yıllardaki ekonomik belirsizlikler ve krizlerden sonra
1980’li yıllarda bilgi teknolojilerindeki gelişmeler lojistiğin önemini artırmıştır. Halen günümüzde de
devam eden bu süreçte, işletmeler üretim faaliyetlerine odaklanırken, lojistik faaliyetlerde bu değer
yaratma çabalarına önemli katkılar sağlamaktadır. 1990–91 Körfez Savaşı lojistiğin önemini bir kez daha
ortaya koyan bir dönüm noktası olmuştur. Bazı uzmanlar körfezde yaşanan harekâtın bir lojistik savaşı
olduğunu söylemişlerdir.
NATO’da (North Atlantic Treaty Organization; Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) lojistiği askeri
faaliyetlerle ilişkilendirerek tanımlamıştır. Örgütün yaptığı tanıma göre lojistik, askeri malzemelerin
tasarımını, tedarik edilmesini, depolanmasını, taşınmasını, dağıtımını, tahliyesini, tesislerin inşa
edilmesini, bakımı ve sağlık hizmetleri desteği konularını kapsamaktadır. Örgüt, barış, kriz ve savaş
durumları için lojistik prensip ve politikaları tespit ederek onaylamıştır. NATO bu prensip ve politikaları
sayesinde kendine üye ülkeler ile müşterek harekâtta yakın işbirliği içinde bulunulabilmektedir.
Lojistiğin tarihsel gelişiminin çok eskilere dayandığı ve günümüze kadar olan süreçte öneminin arttığı
düşünüldüğünde, kavramla ilgili olarak gelişim sürecini 4 temel döneme ayırmak mümkündür; (Tablo
1.1.)
1.
Dönem; Planlamanın olmadığı, üretim faaliyetlerinin ön planda olduğu, depolama, dağıtım gibi
operasyonel faaliyetlerde neredeyse hiçbir kontrolün sağlanamadığı ilk lojistik faaliyetler ile
başlamıştır.
5
2.
Dönemde; askeri alanda lojistik desteğin öneminin anlaşılmasıyla, askeri lojistik faaliyetler
başlamıştır. Askeri başarının sürdürülebilirliği için, askeri malzemelerin teminini, tedarikini,
depolanması, ulaştırılması, dağıtılması, bakımı, tamiri, tahliyesini içeren işlemlerin tümünü
kapsamaktadır.
3.
Dönemde; ticari alanda, teknolojik ve ekonomik ihtiyaçların hızla değişmesiyle lojistiğin tüm
faaliyetlerini içeren yeni oluşumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Gelişen teknolojiyle beraber,
şirketler entegre edilebilen fonksiyonlara daha geniş bir perspektifle bakmaya başlamışlardır. Bu
dönem, materyal yönetimi ile fiziksel dağıtımın bağlantısını da kapsamıştır. Bu dönemde
yaşanan en büyük gelişmelerden biri de, lojistiğin bilgi alanındaki yaklaşımının, fiziksel
yaklaşımı kadar önemli olduğunun farkına varılması olmuştur.
4.
Dönemde; lojistik faaliyetlerin modernize olmasıyla, yönetsel ve operasyonel düzeyde
uygulanmaya başlanmıştır.
Yönetsel lojistik, tedarik ve lojistik yönetimi olarak iki farklı boyutta ele alınmıştır.
Operasyonel lojistik; Materyal, üretim-operasyon ve dağıtım yönetimi olarak üç boyutta
uygulanmıştır.
Tablo 1.1: Lojistiğin Tarihsel Gelişimi
I. DÖNEM
İlkel Lojistik
Planlamanın
olmadığı, üretim
faaliyetlerinin ön
planda olduğu,
depolama, dağıtım
gibi operasyonel
faaliyetlerde
neredeyse hiçbir
kontrolün
sağlanamadığı ilk
lojistik faaliyetler
başlamıştır
II. DÖNEM
Askeri Lojistik
Bu dönem, başarının
sürdürülebilirliği için,
askeri malzemelerin
teminini, tedarikini,
depolanması,
ulaştırılması,
dağıtılması, bakımı,
tamiri, tahliyesini içeren
işlemlerin tümünü
kapsamaktadır.
III. DÖNEM
Ticaret Lojistiği
Ticari alanda, teknolojik
ve ekonomik
ihtiyaçların hızla
değişmesiyle lojistiğin
tüm faaliyetlerini içeren
yeni oluşumlar ortaya
çıkmaya başlamıştır.
Bu dönem, materyal
yönetimi ile fiziksel
dağıtım bağlantısını da
kapsamaktadır.
IV. DÖNEM
Modern Lojistik
Lojistik faaliyetlerin modernizasyonu sonucunda, yönetsel ve operasyonel düzeyde uygulanmaya başlanmıştır.
Yönetsel Lojistik
• Tedarik Lojistiği
• Lojistik Yönetimi
Operasyonel Lojistik
• Materyal Yönetimi
• Üretim-Operasyon
Yönetimi
• Dağıtım Yönetimi
Son dönemde, lojistiğe ticari bakış açısı gelişmiş ve bu kapsamda operasyonel ve yönetsel lojistiğin
temel faaliyetleri önem kazanmıştır. Bu yaklaşım tedarik, materyal yönetimi ve dağıtım kavramlarını ön
plana çıkartarak, lojistik kavramının basitçe formüle edilebilmesini sağlamıştır. Formül ile
“Lojistik = Tedarik + Materyal Yönetimi + Dağıtım” ifade etmek mümkündür.
Formülde dolaylı olarak vurgulanmakla birlikte, lojistiğin malların tedarik kaynağından üretim yerine
ve sonra da tüketim noktasına uygun bir maliyet ile dağıtılması ve müşteriye kabul edilebilir bir servis
sağlayabilmesi gereklilikleri ön plana çıkmıştır.
Lojistiğin askerî alandaki önemini kısaca açıklayınız.
LOJİSTİĞE MODERN BAKIŞ AÇISI
Modern lojistik anlayışı, bir işletme uzmanı ve danışmanı olan Peter Drucker’ın 1960 yılında yazdığı
makalenin ardından incelenmeye başlanmıştır. Bu tarihlerde Drucker problemi ortaya koymuş ve
dikkatleri lojistiğin ve dağıtımın, işletmelerin örgütsel verimliliğini artırmada ne kadar önemli ve gerçek
bir fırsat olduğunu ifade etmesiyle birlikte insanların lojistiğe olan ilgisi bir kat daha artmıştır.
6
Peter Drucker, 1909 yılında doğmuştur. Amerikalı yazar; strateji,
politika, iş ve sosyal sektör konuları hakkında danışmanlık yapmıştır. 31 kitap yazmıştır,
bu kitaplarda farklı farklı konuları hedef almaktadır, bunlar arasında sosyal, ekonomik ve
politik kitaplar ağırlıktadır. Ayrıca yöneticilik üstüne yazdığı kitaplar eğitim filmlerine
dönüştürülmüştür.
“Karar vermek, idarecinin sıradan bir görevidir.” sözü Peter Drucker’a aittir.
1960’lar ve 1970’lerde, Kara Kontinent’in (Britanya ve İrlanda haricindeki Avrupa Kıtası) yönetimsel
anlamda oldukça geçerli bir alan olmasının kademeli olarak fark edilmesi ile beraber fiziksel dağıtım
konsepti gelişim göstermiştir. Bu aynı zamanda, nakliye, depolama, mal elleçleme, ve paketleme gibi bir
dizi fiziksel aktivitenin varlığını ortaya koymuş, ve bu aktivitelerin birbirine bağlanarak daha efektif
şekilde yönetilebileceğinin anlaşılmasını sağlamıştır. Ayrıca birçok diğer fonksiyonun, toplam maliyet ile
ilişkisi fark edilmiştir. Fiziksel dağıtım yöneticisinin kontrolü altında, bir dizi farklı dağıtım metodu
planlanmış, yönetilmiş ve böylece daha iyi hizmet verebilirken aynı zamanda maliyetler
düşürülebilmiştir. Ayrıca ürünlerinin tedarik zinciri içindeki akışını görmek isteyen üreticiler de, dağıtım
kanalı oluşturmaları ile birlikte, bunun faydalarını görmüşlerdir.
1970’lerin sonunda, 1980’lerin başında taşımacılık endüstrisinin yeniden düzenlenmesi, şirketlere
çeşitli seçenekler sunmuştur ve taşıma şekilleri arasındaki rekabeti arttırmıştır.
Lojistik alanındaki çalışmalar 1980’li yıllardan itibaren işletmeler tarafından kabul edilmeye
başlanılan geleneksel yönetim anlayışının değişmesinin de bir sonucu olmuştur. Bu süreçte lojistik
faaliyetlerin merkezileştirilmesi, toplam maliyet yönetimi, süreç optimizasyonu konuları uygulanmaya
başlanmış, lojistiğin rekabet avantajı yarattığı, uygulamacılar tarafından kabul edilmiştir.
1990’lı yıllarda akademisyenlerin bu alana olan ilgilerinin şirketlerin ilgisine paralel olarak artmasıyla
araştırmalar büyük bir ivme kazanmış ve lojistik sistemlerinin tamamen yenilenmesi teorileri hayata
geçirilmeye başlanmıştır. 90’lı yıllar tedarik zinciri yönetimi kavramının ön plana çıktığı ve lojistik
faaliyetlerin bütünleşme içinde olduğu bir dönem olmuştur.
2000 ve sonrası, bilgi teknolojilerinin etkin rol oynadığı, birçok lojistik faaliyetin
gerçekleştirilmesinde internetin etkili olduğu, stratejik tedarik zinciri görüşünün yaygınlaştığı yıllar
olmuştur.
1960’lardan günümüze değin, yönetim merkezi ve örgütsel tasarım boyutuyla oluşan aşamalara ilişkin
detaylı bilgi aşağıda Tablo 1.2.’de belirtilmektedir.
Açıklama ve Kısaltmalar
Benchmarking: (Kıyaslama) Benchmarking ya da kıyaslama, ‘bir işletmenin rekabet
gücünü yükseltmek için; üstün performansı olan işletmeleri, bunların iş yapma
tekniklerini incelemesi, kendi teknikleri ile kıyaslaması ve bu kıyaslamadan elde ettiği
bilgileri kendi işletmesinde uygulaması’ anlamına geliyor.
7
Tablo 1.2: Modern Bakış Açısıyla Lojistiğin Gelişim Aşamaları
AŞAMALAR
Depolama ve Ulaştırma
Toplam Maliyet
Entegre Lojistik
Yönetimi
Tedarik Zinciri Yönetimi
E-Tedarik Zinciri
Yönetimi
YÖNETİM
1960’lı Yıllar
Satış Pazarlama
Depolama
Stok Denetimi
Ulaştırma Etkinliği
1980’li Yıllar
Lojistiğin Merkezileştirilmesi
Toplam Maliyet Yönetimi
Süreç Optimizasyonu
Rekabetçi Bir Avantaj Olarak Lojistik
1990’lı Yıllar
Lojistik Planlama
Tedarik Zinciri Stratejileri
İşletme Faaliyetleri ile Bütünleşme
Süreç Kanalları İle Bütünleşme
2000’li Yıllar
Stratejik Tedarik Zinciri Görüşü
Extranet Teknoloji Kullanımı
Kanal Güçlerini Ortak Bir Kuvvet
Aracı Kullanmak İçin Tedarik Zinciri
Toplam Kalite Yönetimi
Göstergelerinde İşbirliği Yapmak
2000 Yılı ve Sonrası
Tedarik Zinciri Yönetimi Kavramına
İnternetin Uygulanması
Düşük Maliyetli Anında Veri Tabanı
Paylaşımı
Elektronik Bilgi
Tedarik Zinciri Yönetimi
Senkronizasyonu
ÖRGÜTSEL TASARIM
Dağınık Lojistik Faaliyetler
Lojistik Faaliyetler Arasında
Zayıf Bağlantı
Düşük
Lojistik
Yönetimi
Otoritesi İşletme Başarısını
Etkiler
Merkezileşmiş Lojistik Faaliyetler
Büyüyen
Lojistik
Yönetimi
Otoritesi
Bilgisayar Uygulamaları
Lojistik Faaliyetlerde Genişleme
Tedarik Zinciri Planlama
Toplam Kalite Yönetimi İçin
Destek
Lojistik Yönetim Faaliyetleri
Ticari Ortaklık
Sanal Örgüt
Talepteki Değişimler
Bencmarking
ve
Yapılanma
Yeniden
Tedarik Zinciri Ağı ile Ticaret
Ortaklığı Yapmak
.com. –eklentisi vb. piyasa
değişiklikleri
Örgütsel çeviklik ve ölçülebilirlik
Kaynak: Bihter Karagöz, İ. Figen Gülenç, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008/1, s.77.
Modern lojistik anlayışının gelişimine paralel, lojistiğe olan ilgi artan bir görünüm sergilemektedir,
bu ilginin nedenleri şöyle sıralanabilir:
1.
Nakliye maliyetlerinin çok hızlı yükselmesi: Geleneksel dağıtım yöntemlerinin çok pahalı hale
gelmesiyle yönetimler bu maliyetlerin daha iyi kontrol edilmesi gerektiğinin farkına varmışlardı.
1970’lerde, petrol fiyatlarının aşırı yükselmesi ve piyasadaki kıtlık sonucu maliyetler daha kritik
bir hale gelmiştir.
2.
Ürün verimliliğinin en yüksek noktasına ulaşması: Ürünler üzerinde ek maliyet tasarrufu
yapılmış, üretim maliyetlerinden tasarruf sağlamak çok zorlaşmış; ancak fiziksel dağıtım ve
lojistik göreceli olarak bu verimlilik perspektifinin dışında kalmıştır.
3.
Stok felsefesinde radikal değişikliklerin oluşması: Ürün stoklama işlevinin yarısını,
perakendeciler diğer yarısını ise toptancı ve üreticiler üstlenmiştir, 1950’lerin başında, özellikle
yaş sebze ve meyve alanında, çok daha karmaşık stoklama teknikleri geliştirilmiş ve oranlar
yüzde 10 perakendeci yüzde 90 dağıtıcı ve üreticiler olarak değişmiştir.
4.
Müşteri beklentilerinin zamanında karşılanma zorunluluğu: Pazarlama anlayışının
benimsenmesi ve müşterilerin istediğini istediği anda karşılama çabaları, ürün hattında çok
büyük bir genişlemeye yol açmıştır. Ancak sonuçta, depolarda veya ürün hatlarındaki stoklar
büyük, miktarda artmıştır.
5.
Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinde yaşanan devrim: Lojistikle ilgili çalışmalarda
gerçekten çok sayıda detay ve bilgiye gereksinim duyulmuştur. Bu bilgiler;
8
• müşterilerin bulunduğu yer,
• sipariş büyüklüğü,
• ürünün üretildiği, depolandığı ve dağıtıldığı merkezler,
• depo ve fabrikadan müşteriye erişim maliyetleri,
• tedarikçilerin bulunduğu yerler,
• depo ve dağıtım merkezindeki mevcut stok düzeyi,
• ürünün ve ham maddenin süreç içindeki durumunun bilinmesi,
olarak sıralanmış, bilgilerin çokluğu ve karmaşık yapıda olması elle analiz yapmayı adeta
imkânsız hale getirmiştir. Fiziksel dağıtımdaki bu genişlemeye bilgisayar ve iletişim
teknolojilerindeki önemli gelişmeler destek olmuştur.
6.
Çevre koruma kavramının gelişimi: 21.yüzyılda tüketiciler nezdinde yükselen ve muhtemelen
bu yüzyılın en önemli değerlerinden biri de geri dönüşüm konusudur. İşletmeler; yeniden
paketleme, geri dönüşüm kanallarının geliştirilmesi gibi lojistikle ilgili pek çok farklı işlevle yüz
yüze kalmışlardır. Tüketiciler, firmaların geri dönüşüm konusuyla daha aktif olarak
ilgilenmesini talep etmiş ve firmalar bu süreçte maliyetleri düşürücü birçok geri dönüşüm biçimi
geliştirmiştir.
7.
Firma sayısında artış: Uluslararası üretim veya satış yapan firmaların artması faaliyetlerde
ölçeklerin büyümesi, lojistik fonksiyonunun daha fazla ilgi kazanmasına etki eden bir diğer
faktördür.
Günümüzde lojistiğin bütün olarak kazandığı önem, şirketleri lojistik verimliliğini artırarak rekabet
avantajı elde etmeye zorlamakta ve lojistik kavramı modern anlamda, gelişen teknolojiye paralel olarak
devamlı gelişeceği öngörülmektedir.
1970’li yıllardan itibaren lojistiğe karşı artan ilginin nedenlerini
sınıflandırınız.
LOJİSTİK YÖNETİMİ
Lojistik yönetimi kavramını açıklamadan önce, yönetim terimini kavramsal olarak tanımlamak ve
bilimsel boyutunu incelemek uygun olacaktır. Yönetim bilimi, “Sanatların en eskisi, bilimlerin en yenisi”
olarak nitelendirilmektedir ve tüm alanlarda yaşanan kaçınılmaz gelişim, yönetimin sanat yönünü
azaltmamış aksine, yönetimin giderek bilimsel bilgiye dayanan bir sanat niteliği kazanmasını sağlamıştır.
Farklı bilim dallarında çalışan bilim adamları, yönetim kavramı ile ilgili yazarlar, aynı kelimelerle değişik
anlamlar kastetmektedirler. Ancak tanımların ortak noktaları ele alındığında; yönetim kavramı için ortak
bir ifade ortaya çıkmaktadır. Ortak görüş sonrasında ortaya çıkan yönetim kavramı, örgütün amaçlarına
ulaşması için gerekli tüm faaliyetlerin planlaması, örgütlenmesi, yöneltilmesi, koordine ve kontrol etme
süreci olarak tanımlanmaktadır.
Yönetim kavramında olduğu gibi lojistik yönetimi kavramı da, işletmelerin uyguladıkları sistemler
arasındaki ve işletmelerin ürettikleri ve/veya sattıkları ürünler arasındaki farklılıklardan ötürü, kavram
işletmeden işletmeye farklılık göstermektedir. Buna gösterilen en büyük gerekçe ise, lojistiğin içinde
bulunulan ortamın şartları dâhilinde çeşitli ihtiyaçları ve zorunlulukları yerine getirmek üzere farklılık
gösterebilmesi gereken dinamik birçok uygulamayı içermesidir.
Lojistik yönetimi; etkili ve müşteri isteklerine uygun ürünlerin tedarikçilerden ya da üretim
tesislerinden, depolara ve dağıtım merkezlerine buradan da perakendecilere ve mağazalara hareketindeki
her aşamayı incelemektedir. Bazı durumlarda tedarikçilerin tedarikçileri, müşterilerin müşterileri de
gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
9
Lojistik yönetiminde amaç tüm sistem boyunca verimli ve etkin maliyetli olmak, ulaştırma ve
dağıtımdan hammadde, yarı mamul ve bitmiş ürünlerin stoklanmasına kadar olan maliyetleri minimize
etmektir.
Her ne kadar işletmeden işletmeye, lojistik yönetimi tanımı farklılık gösterse de günümüzde kabul
gören en geçerli tanım, profesyonel lojistik organizasyonu Lojistik Yönetimi Konseyi (Eski adıyla CLM,
Council of Logistics Management, yeni adıyla CSCMP, Council of Supply Chain Management
Professionals) tarafından yapılmıştır. Konseyin tanımına göre lojistik yönetimi, “müşterilerin ihtiyaçlarını
karşılamak üzere her türlü ürünün, servis desteğinin ve bilgi akışının, başlangıç noktasından
(kaynağından) tüketildiği son noktaya (nihai tüketiciye) kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin
etkili ve verimli bir şekilde planlanması, uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında
tutulmasını sağlamaktadır”. Mal ve hizmetler için hem yer hem zaman faydası yaratan lojistik yönetimi,
müşteriye sunulan hizmet düzeyi ile doğrudan ilgili bir kavramdır.
CSCMP tarafından yapılan tanımda açıklanması gereken iki unsur vardır. Bunlar; müşteri ve tedarik
zinciri. Lojistikçiler için müşteri her türlü teslim noktasıdır. Tedarik zinciri; tedarikçilerden, üreticilerden,
dağıtıcılardan, toptancılardan ve perakendecilerden meydana gelir. Lojistikçiler tedarik zinciri içerisinde
malzeme ve bilgi akışını sağlayarak tedarikçi ve müşteri arasında köprü görevi üstlenir
İşletme tarafından üretilen mal ya da hizmetler, müşteriye doğru oluşturulan bir döngü içersinde
hareket etmektedir. Bu döngü içerisinde lojistik; doğru ürünün, doğru miktarda, doğru şartlarda, doğru
yerde, doğru zamanda, doğru tüketiciye, doğru fiyatla ulaşmasını sağlamaktadır, bu koşullara lojistiğin
yedi doğrusu da (Seven Rights) denilmektedir.
Bu döngü müşterilerin ürünlere yönelik beklentilerini (taleplerini) ve onları tatmin edecek ürünleri
yaratacak kaynakların kullanımını sağlayan operasyonları göstermektedir. İşletme içinde operasyonlar
genellikle birbiri ile ilgili çok sayıda bölüme ayrılmıştır. Lojistik yönetim organizasyonu bu farklı
birimleri arasında gerekli malzemelerin iç tedarikçilerden toplanarak iç müşterilere dağıtılması ile ilgili
hareketleri yerine getirmektedir.
İç tedarikçi: İşletme içi birbirine ürün ya da hizmet verenler.
İç müşteri: İşletmenin bünyesinde bulunan çalışanların oluşturduğu grup.
Tedarikçilerden sağlanan malzemelerin organizasyon içindeki hareketleri “gelen yük lojistiği”,
işletmeden müşterilere doğru yapılan malzeme hareketleri ise “giden yük lojistiği” olarak adlandırılırken
işletme organizasyonu içindeki malzeme hareketleri “malzeme yönetimi” kavramı ile ifade edilir (Şekil
1.1).
Şekil 1.1: Lojistiğin Rolü
Kaynak: WATERS, Donald, Logistics: An Introduction to Supply Chain Management, Houndmills: Palgrave
Macmillan, London/Basingstoke, 2003.
10
Gelen yük lojistiği (Inbound Logistics), ham maddelerin tedarikçiden toplanmasını, depolanmasını ve
üretimini tedarik zinciri yönetimi çerçevesinde düzenleyen faaliyettir. Faaliyet, tamamen üretim öncesi
gerçekleştirilerek kaynakların üretim hattına taşınmasına hizmet etmektedir. Lojistik süreç içerisinde ham
maddelerin firma adına daha ucuz bir şekilde temin edilerek üretim hattına kadar getirilmesini sağlar.
Bu süreci aşağıda şekil 1.2.’de şematik olarak görmek mümkündür.
Şekil 1.2: Gelen Yük Lojistik (Inbound Logistics) Süreci
Kaynak: Added Value Logistics Services to be Offered in Developing Countries, UNCTAD/SDTE/TIB/2 2 Eylül 1998
(Rapor),
Şekil 1.2.’de de görüleceği üzere, gelen yük lojistiği operasyonlarında bütün sürecin kontrol altında
tutulmasına imkân veren karşılıklı bilgi akışı mevcuttur. Hizmet sağlayıcının seçimi, yük akışının
birleşmesi ve stok yönetimi bu operasyon içinde yer almaktadır. Ayrıca malın fiziki akışı diğer bir
operasyondur. Bu operasyonda hizmet alan firma, hizmeti sağlayacak olan firmadan ham maddeye konu
olan mala ilişkin stok yönetimini gerçekleştirmesini, girdilerin temini, bazı özellikli ürünlerin üretimi
sırasında ihtiyaç duyulan gerçek zamanlı tedarik ihtiyacı dolayısıyla üretim hattına yakın depolama
faaliyetinin yapılması veya doğrudan üretim zincirine dağıtımın yapılması ve bazı durumlarda üretimin
hemen öncesinde ürünlerin hazırlanması gibi işlemlerin gerçekleştirilmesini talep etmektedir. Bütün bu
süreç gelen yük lojistiği faaliyetini yansıtmaktadır.
Gelen yük lojistiği üretim faaliyetinin hangi aşamasında uygulanmaktadır.
Giden yük lojistiği (Outbound Logistics), gelen yük lojistik sürecini tamamlayıcı bir unsur olan
üreticilerden mamullerin toplanarak stoklanması ve müşterilere dağıtılmasını sağlayan sistemin
işlemesiyle gerçekleşir ve bu süreç faaliyetlerin çift taraflı bilgilendirilme yolu ile kontrol altında
tutulmasına ve böylece müşteriye en uygun şartlar altında ulaştırılmasına imkân tanımaktadır. Bu
faaliyetler bilgi akışı ile ilgilidir. Operasyonun bütün aşamalarında taraflar arasındaki bilgi akışı
sayesinde faaliyetler kontrol altına alınmış olur. Fiziksel akışı sağlayan süreçte üretim hattının hemen
bitiminde ürünün ambalajlanması ile başlayan depolanması ile devam eden, ardından verilen siparişlerin
hazırlanmasını sağlayan, müşteri isteklerine yönelik bazı hizmetlerin yapılması depolama, taşımacılık gibi
faaliyetler şekil 1.3.’de görüldüğü üzere giden yük lojistiği faaliyetleri kapsamındadır.
11
Şekil 1.3: Giden Yük Lojistik (Outbound Logistics) Süreci
Kaynak: Added Value Logistics Services to be Offered in Developing Countries, UNCTAD/SDTE/TIB/2 2 Eylül 1998
(Rapor)
Özetle, gelen yük lojistiği ve giden yük lojistiği faaliyetleri Şekil 1.4.’de görüldüğü üzere fiziksel
olarak üretim alanlarına ham madde akışı ile işlenen ürünlerin pazara ulaşması sağlanmaktadır.
Şekil 1.4: Gelen Yük Lojistiği ve Giden Yük Lojistiği Faaliyetleri
Kaynak: Coyle, J.J., Bardi, E.J., Langley, C.J., The Management of Business Logistics, South Western Thomson
Learning, 7th Edition, 2003.
Giden yük lojistiği, üretim faaliyetinin hangi aşamasında nasıl
uygulanmaktadır. Gelen ve giden yük lojistiği faaliyetleri, lojistik sistemi oluşturmakla,
lojistik yönetim stratejisinin 3 temel amacı bulunmaktadır.
1.
Maliyetlerin Azaltılması: Taşıma ve stok ile ilgili değişken maliyetlerin azaltılması. Alternatif
depolama lokasyonlarının ve alternatif taşıma modlarının değerlendirilmesi yoluyla hizmet
seviyesi aynı kalacak şekilde maliyetlerin en aza indirilmesi ve kârın arttırılması amaçlanır.
2.
Sermaye Harcamalarının Azaltılması: Lojistik sistemi içindeki yatırımların azaltılması. Stok
tutmak yerine tam zamanında tedarik yaklaşımını benimseyerek, özel depoları kullanmak yerine
12
genel depoları kullanarak veya lojistik faaliyetlerin yerine getirilmesinde 3PL hizmet
sağlayıcılar kullanarak sermaye harcamaları azaltılabilir.
3.
Hizmet Geliştirme: Hizmet geliştirme stratejileri sağlanan lojistik hizmet seviyesine bağlı olan
gelirlerle ilgilidir. Artan lojistik müşteri hizmet seviyesiyle maliyetler hızla artmasına rağmen
artan gelirler yüksek maliyetleri karşılamaktadır. Daha etkin olabilmek ve rekabet avantajı
sağlayabilmek için için hizmet stratejisi geliştirilmelidir.
2000’li yıllardan itibaren, büyüme ve gelişme çabaları sonucu giderek karmaşıklaşan bilgi akışlarının
yönetilmesinin güçleşmesi, rekabetin artması, teknolojinin gittikçe ilerlemesi gibi olgular, iş dünyasını
zorunlu olarak farklı çözüm arayışlarına yöneltmiştir. Dünya ekonomisinde yaşanan küreselleşme,
liberalleşme ve buna paralel olarak firmaları zorlayan uyum çabaları, lojistik faaliyetlerin önemini
arttırırken lojistik faaliyetlerin bütünleşmesini zorunlu kılmıştır. Lojistik yönetimi çok çeşitli alanlardan
oluşan bir faaliyetler bütünü olup ilgili bölümlerin ortaklaşa iş birliğini gerektirmektedir (Şekil 1.5.), (2.
ve 3. Ünite’ de faaliyetler detaylı olarak incelenecektir.) Lojistik yönetimi ile malzeme akışını birbirinden
bağımsız aktiviteler olarak yönetmektense kaynaktan kullanıcıya kadar olan malzeme akışı bütünleşmiş
tek bir sistem olarak planlanıp koordine edilmektedir.
Şekil 1.5: 2000’li Yıllardan Günümüze Toplam Bütünleşme
Kaynak: TANYAŞ, M., Lojistik Yönetimi, 2002.
Son yıllarda lojistik yönetiminin daha çok dışa yönelik stratejik bir fonksiyona dönüştüğü
görülmektedir. Buna göre stratejik lojistik, işletmeler arası ilişkileri lojistik tekniklerle düzenleyerek
rekabet avantajı elde etmeyi olanaklı kılmaktadır.
Lojistik yönetimi, farklı bilim dallarında eğitim almış uzmanlarca, süreçte karşılaşılan problemlere
yanıt aramaktadır. Özellikle bu süreç mühendislik boyutu ile incelendiğinde aşağıda belirtilen konu
başlıkları, yönetim sürecini doğrudan etkileyen problemleri karşımıza çıkarmaktadır: (bu konu
başlıklarına ilişkin çözümler 2. Sınıf ta “Yöneylem Araştırması” dersinde detaylı incelenecektir)
13
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Depo yerleşimi
Stok yönetimi
Depo kapasitesi
Kaynakların aktif kullanılmaması
Dağıtım kaynaklarının optimize edilememesi
İç ve dış entegrasyon
TERSİNE LOJİSTİK KAVRAMI
Lojistik yönetim yeteneğidir, paket ve ürünlerden tehlikeli olan ya da olmayan atık maddeleri
uzaklaştırmak, sistemi yönetmek ve yeniden kullanmayı içeren lojistik aktivitelerdir. Normal lojistik
aktivitelerden aksi yönde bilgi ve malzeme akışını içeren tersine dağıtımdır.
Tersine lojistik kavramı, dünya nüfusunun artmasının karşısında ham madde miktarının azalmasından
dolayı, ham madde yerine kullanılacak malzemeleri geri dönüşüm ile elde etme ihtiyacından doğmuştur.
1970’lere kadar, çevresel olaylar veya sürdürülebilir kalkınma endişe verici boyutlarda olmamıştır. Takip
eden on yılda çevresel kirlenme endişe verici durumlara ulaşınca bu durum akademisyenler, politikacılar,
medya ve konuyla ilgilenen diğer toplum kesimlerinin dikkatini çekmiştir.
Özellikle günümüzde çevre koruma amaçlı yasal düzenlemelerin yanı sıra modern işletme ve yönetim
anlayışlarında, işletmelerin çevreye duyarlılık çalışmalarını, sosyal sorumluluk ilkelerinin uygulama
örneği olarak görmeleri de tersine lojistik faaliyetlerinin üzerinde daha fazla durulmasını gerekli kılmıştır.
Tersine lojistik anlayışı adından da anlaşılacağı üzere, alışılmış lojistik faaliyetlerde şekillenmiş olan
ve klasik anlamda kabul gören talebe dayalı üretilen mal ve hizmetin satıcıya ya da nihai tüketiciye
ulaştırılması değildir, aksine nihai tüketiciden daha önce işletme ya da başka işletmeler tarafından
sunulmuş olan mamullerin geri toplanması ve üreticiye geri döndürülmesi sürecidir.
Lojistik Yönetim Konseyi (CSCMP), tersine lojistikle ilgili bilinen ilk tanımını 1990’lı yıllarda
yapmıştır. Buna göre; tersine lojistik kavramı “Ham maddelerin, halen süreçte bulunan envanterlerin,
bitmiş malların ve bunlar hakkındaki bilginin tüketim noktasından üretim noktasına tekrar değer elde
etme veya düzgün bir şekilde elden çıkarma amacıyla verimli ve maliyet avantajlı akışını planlama,
yürütme ve kontrol etme süreci” olarak tanımlanmaktadır.
Tersine lojistik, işletme bünyesine girmesiyle geleneksel üretim çevresi, geri kazanım üretim çevresi
olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Tablo 1.3’de geleneksel üretim çevresi ile geri kazanım üretim
çevresi arasındaki farklar gösterilmektedir.
Tablo 1.3: Tersine Lojistik Unsurları
Nedir?
-süreçler
-görevler
-yetenek-aktiviteler
GİRDİLER
- atılmış ürünler
-kullanılmış ürünler
-daha önce
gönderilmiş ürün ve
parçalar
-zararlı ve zararlı
olmayan atıktan
ürün ve paketler
-hammadde
-bilgi
-süreç içi stoklar
-nihai ürün
AKTİVİTELER
-etkili ve maliyet etkin
akışın planlama,
uygulama ve kontrolü
-toplama
-taşıma
*Depolama
*İşleme
*Kabul
*Geri kazanım
*Paketleme
*Gönderme
*Azaltma
*Yönetme
*Yok etme
ÇIKTI
*Yeniden
Kullanılabilen
ürünler
*Geri
dönüşüm
*Yeniden
üretim
*Yok etme
*Azaltma
*Yönetme
*Geri alım
değeri
NEREDEN
-tüketim
noktası
NEREYE?
*Üretici
merkezi
*Toplama
noktaları
*Orijin
Noktası
Kaynak: Lourenço, H.R., Soto, J.P., (2002) Reverse Logistics Models and Applications: A Recoverable Production
Planning Model. Document de Treball, working paper, Grup de Recerca en Logistica Empresarial. Karaçay, G. (2005),
Tersine Lojistik: Kavram ve İ leyi , Çukurova Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 15, Sayı 1, s.317332.
14
Geri kazanım ve üretim çevresi söz konusu olduğunda, tersine lojistik ile yakından ilişkili olan yeşil
lojistik kavramları birbirine karışmaktadır. Tersine lojistik ürünlerin geri kazanımı için bulundukları
konumlardan nakliyesi için yapılan süreçleri ifade etmektedir. Yeşil lojistik ise çevreye en az zarar
verecek şekilde lojistik faaliyetlerin gerçekleştirilmesi amacıyla tüm lojistik faaliyetlerin çevre üzerindeki
olumsuz etkisini ölçmek ve en aza indirmeye çalışan faaliyeti ifade etmektedir. Bu iki lojistik faaliyet
arasındaki farkı, şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: Çevre dostu ambalaj kullanımı hayli yaygınlaşmaktadır.
Çevreye duyarlı ürünlerin tasarlanması yeşil lojistik kapsamında iken yeniden kullanılabilir ambalajları
kullanan ürünlerin üretilmesi yani camın, tüketici ürünlerinin, alüminyum kapların, yeniden kullanılabilir
paketleme malzemelerinin, plastik kapların, kâğıtların v.b. ürünlerin geri kazanılması tersine lojistik
kapsamındadır.
Tersine lojistik süreci genelde iki genel alan olarak paketleme ve ürün şeklinde ikili bir ayrıma tabi
tutulur. Ürün geri dönüşleri için tüketici geri dönüşleri yüksek bir oran tutmaktadır. Tüm tüketici geri
dönüşleri yaklaşık olarak tüm perakende geri dönüşlerinin %60’ına tekabül etmektedir. Aşağıda Tablo
1.4.’de seçilmiş endüstrilerdeki geri dönüş oranlarını göstermektedir. Açıkçası, geri dönüş oranları
endüstriden endüstriye değişkenlik göstermektedir. Pek çok endüstri için tersine akımları idare etmek
temel öneme sahiptir.
Tablo 1.4: Bazı Sektörlerdeki Geri Dönüş Oranları
ENDÜSTRİ
Dergi Yayınları
Kitap Yayınları
Kitap Dağıtımı
Tebrik Kartları
Elektronik Dağıtıcıları
Bilgisayar Üreticileri
CD-ROM’lar
Yazıcılar
Otomotiv Endüstri (yedek parça)
ORAN
%50
%20–30
%10–20
%20–30
%10–12
%10–20
%18–25
%4–8
%4–6
Kaynak: Rogers, G.& Tibben Lembke, S. (1998), “Going Backwards: Reverse Logistics Trends and Practices”,
www.rlec.org/reverse.pdf, (İsimli İnternet Sitesi, Erisim Tarihi:04.06.2010), Bulut, E.& Deran, A., (2009) “Ters Lojistik Ve
Şirketlerin Maliyet Yönetimi Üzerine Etkileri”, Ekonomik Yaklaşım Dergisi, Cilt:19, Özel Sayı, Ankara.
Türkiye’de, tersine lojistik ağı kurarak ürettiği malları değerlendiren firma sayısı bir elin parmaklarını
geçmez. Katı atık kontrolüyle ilgili yasa gereği ambalajlarında plastik, pet şişe, polietilen, polistiren
malzeme kullanan üretici firmalar bunların en az %30’unu geri toplamak durumundadır. Bu bağlamda,
plastik şişe üreten SASA, üretici firmalar adına tersine lojistik faaliyetiyle ürünlerinin %30’unu geri
toplamakta ve topladığının %70’ini de geri kazanmaktadır. Şişecam, ambalajlama da kullanılan şişelerin
%30’unu kanunen geri toplamakta ve çeşitli işlemlerden geçirerek geri kazanmaktadır. Benzer şekilde
Tetra Pak firması da lamine karton kutuları geri kazanmaktadır. Oluşturulan lojistik ağları da tersine
lojistik süreçlerini içermeyip atıklar çoğunlukla çöp müteahhitleri tarafından toplanmaktadır.
Tersine lojistik ve yeşil lojistik arasındaki fark nedir? Kısaca açıklayınız.
TERSİNE LOJİSTİĞİN UYGULAMA NEDENLERİ
Tersine lojistiğin uygulanma nedenlerini kamu ve özel işletmeleri birbirinden ayırmadan temel olarak üç
nedene bağlamak mümkündür (Şekil 1.6.):
1.
Ekonomik nedenler,
2.
Pazarlama nedenleri,
3.
Yasal nedenler
15
Şekil 1.6: Tersine Lojistiğin Uygulanma Nedenleri
1.
Ekonomik nedenler: Tersine lojistik işletmelere ekonomik boyutuyla doğrudan ve dolaylı
olmak üzere iki şekilde katkı sağlamaktadır:
• Doğrudan katkı, malzeme girişi, maliyet azalımı ve katma değerli geri kazanım şeklinde
olup,
• Dolaylı katkı ise yeşil (çevresel) imaj, iyileştirilen gelişmiş müşteri-tedarikçi ilişkileri,
gelecekte uygulanacak kanunlara hazırlık ve pazar korunumu şeklinde belirtilebilir.
Sağlanan faydalara ilişkin bir örnek, kozmetik firması olan Estee Lauder’in tersine lojistik uygulaması
sonucu yaşanmıştır. “Firma uygulama öncesinde her yıl yaklaşık 60 milyon dolar değerinde ürününü
toprağa gömdüklerini belirtmişlerdir. Perakendecilerden dönen ürünlerinin yaklaşık 1/3’ünden fazlasını
yok ettiklerini söylemişlerdir. (Bu tür atıklar neredeyse her endüstride yaygındır.) Ancak firma ters
lojistik süreci uygulayarak yok ettiği ürünlerin miktarını yarıya yakın azaltmaya hedefleyerek ilk yıl firma
geri dönmüş ürünlerin yaklaşık %24’ünü değerlendirebilmiş ve yaklaşık 475.000 dolar tasarruf
sağlamıştır. Şirket yöneticileri geri dönmüş ürünlerin yaklaşık %27’sini yok ettiklerini ve bu oranın 1998
yılında %37 olan orandan düşük olduğunu ve önlerindeki 18 ayda ise bu oranı, %15’e çekeceklerini
belirtmişlerdir.”
Kozmetik firmasında yaşanan örnek olay ters lojistik uygulamalarının, firmalara önemli maliyet
avantajı yarattığını göstermektedir. Estee Lauder firması, bu uygulama sonucunda üretim ve stok
miktarını azaltmıştır. Çünkü şirket geri dönmüş ürünleri belirli bir işleme tabi tuttuktan sonra tekrar
piyasaya sunabilmiştir.
2.
Pazarlama nedenleri: Günümüzde tüketicilerin bilinçlenmesi ile geri gelen ürünleri
değerlendiren ve bozuk ürün bedelini geri ödeyen, iyi bir teminat politikası ve tamir servisi
sağlamak için gerekli olan “yeşil ürün” politikası uygulayan işletmeler tercih edilmeye
başlanmıştır. Bu durumda işletmelerin pazar durumlarının iyileştirilmesinde tersine lojistik
tetikleyici konuma gelmiştir. Birçok işletme çevresel raporlarında, çevresel imajına destek
sağlayacak biçimde, yeniden kullanım ve geri kazanım aktivitelerini vurgulamaktadır. Bu da
işletmelerin rekabet gücünü artırıcı unsurlardan biri olmakta ve tersine lojistik faaliyetlerinin
kullanılmasını gerekli kılmaktadır.
3.
Yasal nedenler: Burada kullanılan yasal boyut, firmaların sattıkları ürünleri geri alması ile ilgili
kurallar bütününü içermektedir. Pek çok ülkede, bu yasalar müşteriyi koruma adına çıkarılmıştır,
firmalar, ürettikleri ürünlerin belirli bir kısmını toplamakla yükümlüdürler. Özellikle Avrupa
Birliği, çevresel etkilerin azaltılması hatta ortadan kaldırılması için “yeşil yasaların”
16
geliştirilmesi ve uygulanmasına önem vermektedir. Almanya’da 1991 yılında yürürlüğe giren
Alman Atık ve Paketleme Yasası kapsamında, üreticiler, dağıtımcılar ve perakendeciler
paketleme atıklarının en az %60-%75’ini geri dönüştürmek zorundadırlar.
Avrupa Birliği tarafından yayımlanan Atık Elektrik Elektronik Eşyaların Kontrolü ve Yönetimi
Yönergesi, Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönergesi, Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü
Yönergesi, Katı Atıkların Kontrolü Yönergesi, Hayat Seyrini Tamamlamış Taşıt Araçları Yönergesi
bulunmaktadır.
Belirtilen yasal düzenlemeler, işletmeleri tersine lojistik faaliyetleri kullanmaya zorunlu kılan bir
başka neden olmaktadır.
Belirtilen bu üç temel nedenin dışında işletmeler, kurumsal sorumlulukları doğrultusunda ya da
ürettikleri ürünleri koruma istekleri tersine lojistiği uygulama nedenleri arasına girmektedir.
Tersine lojistiği uygulamaya iten nedenlerden biri özellikle firmaların
önemli maliyet avantajı sağlamasına katkıda bulunmaktadır. Bu katkıyı sağlayan neden
nedir? Açıklayınız.
TERSİNE LOJİSTİK VE İLERİ LOJİSTİK KARŞILAŞTIRMASI
Geleneksel olarak, “lojistik” terimi sadece kavramın ileri yönlü olan kısmını çağrıştırır. Diğer taraftan
ürünün tersi yönde ilerlemesine neden olan ve lojistiğe tersine bir yön de katarak “kapalı-döngü”
kavramının ortaya çıkmasına neden olan dönüşler ise aşağıdaki gibi açıklanabilir. Bunlar:
•
Ürün dönüşleri,
•
Ticari dönüşler (B2B ve B2C) (Not: B2B, B2C kavramları bir sonraki ünitede açıklanmıştır.),
•
Ürün geri çağırmaları,
•
Garantiden kaynaklanan dönüşler,
•
Hizmet dönüşleri,
•
Kullanım sonu dönüşleri,
•
Yaşam sonu dönüşleri,
Genellikle tersine lojistik, ileri lojistiğin tam tersi bir faaliyet olarak algılanmakla birlikte, tersine
lojistik çeşitli karar alanlarında ileri lojistikten farklılıklar göstermektedir (Tablo 1.5).
Tablo 1.5.’de ileri lojistik ve tersine lojistik arasındaki farklılıklar incelendiğinde;
Tablo 1.5: İleri Lojistik ve Tersine Lojistik Anlayışlarının Karşılaştırılması
İLERİ LOJİSTİK
İleriye dönük planlama yapmak göreceli olarak daha kolay
Tek birimden çok birime taşıma
Ürün kalitesi standart
Paketleme standart
Konum ve rota net
Fiyatlandırma standart
Kanal standart
Hız önemli
Maliyetler net
Stok yönetimi önemli tutarlı
Ürün yaşam döngüsü yönetilebilir
Paydaşlar arasında işbirliği kolay
Pazarlama yolları iyi bilinmekte
Süreç şeffaf
17
TERSİNE LOJİSTİK
İleriye dönük planlama yapmak zor
Pek çok noktadan bir noktaya taşıma
Ürün kalitesi değişken
Paketleme genelde zarar görmüş
Konum ve rota değişken
Fiyatlandırma değişken
Kanal değişken
Hız genellikle bir öncelik değil
Maliyetler belirsiz
Stok yönetimi yapılmaz
Ürün yaşam döngüsü karmaşıktır
Paydaşlar arasında işbirliği için ek
faktörler dikkate alınmalı
Pazarlama yolları pek çok faktörün
etkisiyle karmaşık
Süreçlerin izlenebilirliği azdır
•
Tersine lojistikte ileri lojistikten farklı olarak ileriye dönük planlama yapmak zordur. Bu
farklılık, geri dönecek ürüne ilişkin birçok parametrenin belirsizliğinden kaynaklanmaktadır.
İçerdiği belirsizlikler nedeniyle tahminlerin, plânlamaların ve kontrollerin yapılması
zorlaşmaktadır.
•
İleri lojistik faaliyetlerinde üretim noktalarının sayısı az buna karşın dağıtım noktalarının
sayısının fazla olması nedeniyle birçok birime taşıma yapılmaktadır. Tersine lojistik
faaliyetlerde ise akış ileri lojistik faaliyetlerin tersine, pek çok tüketim noktasından bir noktaya
taşıma gerçekleşmektedir.
•
İleri lojistikte ürün kalitesi standart olmakla birlikte tersine lojistikte geri dönen ürünler standart
bir kaliteye sahip olmadığından tedarikçi tüketiciye satın aldıkları ürün miktarı, ürünün
kullanılma süresi, ürünün yeniden kullanılabilecek parça sayısı, ürünün modeli ve diğer birçok
etmene bağlı olarak farklı fiyatlar uygulayabilir.
•
İleri lojistikte paketleme kalitesi belirli ve aynı kalitededir, bu da taşımayı kolaylaştırır ve taşıma
maliyetleri düşer. Tersine lojistikte ise dönen ürün miktarı daha az olup taşıma ekipmanları etkin
olarak kullanılmaz ürünler tam olarak paketlenmemiş olabilir.
•
İleri lojistik faaliyetlerinde, üretim noktaları ve dağıtım kanalları bir diğer ifadeyle konum ve
rota nettir, buna karşın tersine lojistikte geri dönen ürünlerde hız ve maliyet kazancı elde etmek
için geri alımlarda farklı toplama kanalları kullanılabilir, kısaca konum rota bilgileri net değildir.
•
İleri lojistik faaliyetlerinde, fiyatlandırma standart olmasına karşın tersine lojistik faaliyetlerde
değişkendir, birçok faktörden etkilenmektedir.
•
İleri lojistik faaliyetlerinde standart dağıtım kanalları kullanılırken tersine lojistik faaliyetlerde
değişkendir.
•
İleri lojistik faaliyetlerinde, lojistiğin yedi doğrusundan biri olan zaman faktörü, pazarda rekabet
gücü elde etmenin en önemli silahlarından biri olarak kullanılmaktadır. Tersine lojistik
faaliyetlerde de hızlı bir şekilde ürünlerin geri alınması ve çevreye verilecek zararın
engellenmesi gereklidir. Ancak bu unsur tüm ürünler için geçerli değildir. Bu nedenle ürün
dağıtımında hız önem kazanmasına karşın tersine lojistik faaliyetlerde hız genellikle öncelikli bir
unsur olarak görülmemektedir.
•
İleri lojistik maliyetlerinin net, tersine lojistik maliyetlerinin belirsiz olduğu görülmektedir. İleri
lojistik faaliyetlerinde, muhasebe sistemleri, ileri akış kanalı boyunca olacak maliyetleri
izleyecek şekilde tanımlanmıştır. Ancak, tersine lojistikte farklı maliyetler, ileri lojistikten farklı
şekilde ortaya çıkacaktır. Tablo 1.6. ileri ve tersine lojistik maliyetlerinin karşılaştırmasını
yapmaktadır. Tersine lojistikteki en önemli maliyetlerden biri, nakliye aktivitelerine ilişkin
maliyettir. Nakliye miktarının az olması, paketlemenin düzgün olmaması nakliye maliyetlerinin
artmasına sebep olur. Stok bulundurma maliyeti ise değişkendir, daha düşük miktarlarda
olduğundan stok maliyetinin daha düşük olması beklenebilir. Ancak, paketlemenin düzgün
olmaması, bozulmalar ve mevsimsel dalgalanmaların olması ürünün ikinci el pazarlarındaki
değerini düşürebilir.
Tablo 1.6: Tersine Lojistik Maliyet Düzeyi
Maliyet Kalemleri
Nakliye
Stok bulundurma maliyeti
Fire/Kayıp
Toplama
Sınıflama/kalite tanımlama
Yenileme/yeniden paketleme
Eskime
İleri Lojistik ile Kar ıla tırılması
Daha yüksektir
Daha azdır
Çok azdır
Çok yüksek ve standartlaştırılmış
Çok daha yüksek
Tersine Lojistik için önemlidir, ileri lojistikte yoktur.
Daha yüksek olabilir
Kaynak: Tibben-Lembke, R., Rogers, D.S., 2002. Differences Between Forward and Reverse Logistics in a Retail
Environment. Supply Chain Management: An International Journal, vol.7, no.5:271-282.
18
•
İleri lojistik faaliyetlerde stok yönetimi temel faaliyetler içerisinde yer almaktadır. Faaliyetin
sürdürülebilirliği için stok kontrol yöntemlerinin birçoğu kullanılmaktadır. Tersine lojistik
faaliyetlerde kanallara giren ürünlere ilişkin parametreler net değildir, bu nedenle stok kontrol
yöntemleri uygulanamamaktadır.
•
Ürün yaşam döngüsü, herhangi bir ürünün kavram aşamasından, üretim, işçilik, bakım ve satış
sonrası hizmetler ve ürünün ömrünü tamamladığında sökümü ile yeniden dönüşümüne kadar
olan süreçlerin yönetimidir. Bu süreç ileri lojistik faaliyetlerde yönetilebilirken tersine lojistik
faaliyetlerde geri dönen ürün miktarı ve zamanlaması belirsiz olması nedeniyle döngü
karmaşıktır.
•
İleri lojistik faaliyetlerde, paydaşlar arasında anlaşmaların yapılması daha kolaydır. Ancak
ürünün bir örnek olmadığı, miktarın ve fiyatın belirsiz olduğu, talebin değişken olduğu tersine
lojistikte paydaşlar arasında yani talep noktası olarak görev yapan 3. parti lojistik firmaları,
ikincil pazarlar, atık arazileri, vakıflar vb. arasında iş birliği karmaşıktır, ek faktörler dikkate
alınmalıdır.
İleri lojistik faaliyetlerde süreç, bilgi teknolojilerinin kullanımıyla daha kolay olmasına karşın
tersine lojistik faaliyetlere ilişkin süreçlerin izlenebilirliği daha azdır.
Tersine lojistik, farklı kanallara, toplama noktalarına, karar alanlarına, ürün karakteristiklerine vb.
sahip olabilir.
•
İleri ve tersine akışlar, Şekil 1.7.’de gösterildiği gibi ürünlerin toplanması, geri kazanımı, imhası ve
yeniden satışı faaliyetlerini kapsamaktadır. Bu faaliyetler detaylı olarak;
•
kullanım ömrünü tamamlamış ve garanti süresi içinde bozulmuş ya da geri çağrılmış ürünlerin
belli noktalarda toplanması,
•
geri kazanılır durumdaki ürünlerin uygun bir geri kazanım yöntemi ile değer eklenerek veya
eklenmeden tekrar kullanılır hâle dönüştürülmesi,
•
ekonomik veya teknolojik nedenlerle geri kazanılır durumda olmayan ürünlerin yakma veya
gömme yoluyla uygun imha,
•
geri kazanılan ürünlerin birincil veya ikincil pazarlarda ürünlere değer eklenerek ya da
eklenmeden ekonomiye yeniden kazandırılması yeniden satışa sunulması çalışmalarını
kapsamaktadır.
Şekil 1.7: İleri ve Tersine Akışlar
Kaynak: Aras, N., Büyüközkan, Erol, İ., Korugan, A., Sivrikaya Şerifoğlu F., Nurtanış Velioğlu, M.(2007) “Tersine
Tedarik Zinciri Yönetimi: Türkiye’de Bir Saha Araştırması”, TÜBİTAK-SOBAG tarafından desteklenen 105K154 no.lu
proje, 16. Kalite Kongresi, 12-14 Kasım İstanbul.
1
İleri ve tersine lojistik anlayı ları maliyet düzeyi boyutuyla kar ıla tırıldığında temel farklılıklar hangi maliyet kalemlerinde olu maktadır?
TERSİNE LOJİSTİK AĞ YAPISI VE TÜRLERİ
Ürün tipi ve geri kazanım opsiyonu dikkate alındığında farklı tersine lojistik ağlardan bahsedilebilir.
Tersine lojistik ağa giren ürün, tamir etme, ürün yenileme, parça alma, yeniden imalat ve geri dönüştürme
işlemlerinden biri ya da birkaçı kullanılarak geri kazanılabilmektedir. Bu işlemlerden herhangi birinin
gerçekleştirilmediği durumlarda kullanılmış ürünler yakılarak ya da gömülerek uygun bir şekilde yok
edilmektedir. Bazı geri dönen ürünler için kurumlara bağış gibi farklı dağıtım alternatifleri de
uygulanmaktadır.
Belirtilen kriterlere bağlı olarak, oluşturulan ağ tasarımında, geri kazanılan ürünün tipi ve kullanılacak
olan geri kazanım fonksiyonu ve getirilen yasal zorunluluklar dikkate alınarak oluşturulan tersine lojistik
ağ türleri şunlardır:
1.
Genel Tersine Lojistik Ağı (Public Reverse Logistics Network): Bu ağlarda tersine lojistik
geri kazanım faaliyetleri arasında yer alan; depolama, demontajlama ve geri dönüşüm işlemleri
kullanılmaktadır. Örnek olarak, atık pillerin, şişe ve camların, plastik ve kâğıt malzemelerin geri
dönüşümü için bu atıkların katı atıklardan ayrı bir şekilde depolanıp geri dönüşüm merkezlerine
gönderilmesi gösterilebilir.
2.
Özel Tersine Lojistik Ağı (Private Reverse Logistics Network) veya Katma Değerli Geri
Kazanım İçin OEM Ağları (OEM Networks for Value Added Recovery): Özel tersine
lojistik ağlara katma değerli geri kazanım için OEM ağı da denilmektedir. Bu ağlar, geri
kazanımı ekonomik olan ürünlerle ilgilenmektedir. Bu ağlar çekme sistemlerdir ve üreticiler,
geri dönüşüm ve nakliye masraflarını ödemektedirler. Bu ağlarda kâr çok önemlidir ve geri
dönüşümün ekonomik olması ürünün belirli hacimde olması ve ekonomik çekiciliği ile
ilişkilidir.
3.
Geri Alınması Zorunlu Ürünler İçin Tersine Lojistik Ağı (Reverse Logistics for Mandated
Product Take-Back): Geri alınması zorunlu ürünler için tersine lojistik ağında ürünler,
ekonomik ömürlerini tamamladıklarında, tekrar kullanılamamaktadır. Ürünler, kullanım
sürelerini tamamladıklarında çevreye zararlı hâle gelmektedirler. Bu zararın engellenmesi için
ürünlerin üreticiler tarafından toplatılması zorunluluğu vardır, bu zorunluluk yasalarla
sağlanmaktadır.
4.
Yeniden Kullanım Ağı (Reusable Network) veya Yeniden Doldurulabilir Konteynerler İçin
Ağlar (Networks for Refillable Containers): Yeniden kullanım imkânı bulunan taşıma
üniteleri, konteynerler, ambalajlama ürünleri, cam ürünler geri dönüşüm ya da direkt yeniden
kullanılır hâle getirilmek suretiyle oluşturulan ağ türüdür.
5.
Yeniden İmalat Ağı (Remanufacturing Network): Bu sistemlerin amacı dönen parçaları yeni
duruma getirerek üretilecek yeni ürünlerde kullanmak, dönen ürünleri de aynı şekilde yeni
konumuna getirerek satmaktır. Dönen ürünler, kullanılmış, hayat çevrim süresini tamamlamış
veya geri kazanım için geri gönderilen tüketici malları olabilir. Yeniden imal edilmiş ürün, yeni
ürün ile aynı özellikleri taşır ve aynı kalite standardını sağlar. Otomobil parçaları yeniden imal
edilen ürünlere örnek olarak verilebilir.
6.
Geri Dönüşüm Ağı (Recycling Network): Geri dönüşümde ürün ve bileşenlerin özellik ve
fonksiyonları kaybolur. Geri dönüşümün amacı, kullanılmış ürün ve bileşenleri oluşturan
malzemelerin yeniden kullanılabilmesidir. Plastik ürünler, geri dönüştürülerek geri kazanılan
ürünler arasındadır.
7.
Tamir Servis Ağı (Repair Service Network): Bu sistemler müşterilerin servis ihtiyaçlarını
karşılamak ve kusurlu ürünleri tamir etmek amacıyla kurulurlar. Bu ağda amaç geri dönen ürünü
çalışır ve kullanılabilir duruma getirmektir.
20
TERSİNE LOJİSTİK AĞI FAALİYETLERİ
Geri kazanılacak ürünlerin toplanması ve geri kazanım seçeneklerinden geçirilen ürünlerin yeniden
dağıtılması, tersine lojistiğin ana etkinlikleridir (Şekil 1.8.).
Şekil 1.8: Tersine Lojistik Faaliyetleri
Kaynak: Zuluaga, J. P. S. (2005), “Reverse Logistics: Models and Applications”, the doctor of philosophy thesis.
Şengül, Ü. (2010) “Tersine Lojistik Kavramı Ve Tersine”,
http://www.gelisim.edu.tr/upload/notlar/lojistige_giris_tersine_lojistik_makale_pdf.pdf
Şekil 1.10.’da görülebileceği üzere tersine lojistikte gerçekleştirilen toplama ve dağıtım, geleneksel
dağıtımdan çok farklıdır. Farklar, toplanacak ürünlerin belirlenmesi, ürün paketleri, müşteri ile ilişkiler,
ürünlerin değeri gibi birçok yerde oluşmaktadır. Bu durumda, ağdaki katman sayısı, toplama noktalarının
yeri ve sayısı, depolar ve ara geçiş noktalarının konumları, sayıları ve kapasiteleri, ileri ve tersine akışın
bütünleştirilmesi, ağ maliyeti gibi konular tersine lojistik ağın yapısında belirleyici olmaktadır.
Tersine lojistik ağında toplama ve dağıtım faaliyetlerine ek olarak; muayene-ayıklama, ürün
yenileştirme, üründen parça alma, geri dönüşüm, yeniden üretim, tamir etme/yeniden kullanım, yeniden
dağıtım ve imha gibi birçok faaliyet gerçekleştirilmektedir. Tersine lojistik ağ yapısındaki faaliyetler
aşağıda açıklanmıştır: (Şekil 1.9.):
Şekil 1.9: Tersine Lojistik Ağı Faaliyetleri
21
Toplama: Atıkların geri dönüşüm süreci, ürünlerin tüketildiği anda başlar. Katı atık içindeki geri
dönüştürülebilir bileşenler, hangi amaçla ve yöntemle geri kazanılacak olursa olsun, atıkların düzenli ve
ekonomik bir biçimde belirli bir yerde toplanmasını gerektirmektedir. İki temel toplama yöntemi
kullanılır: Birincisi tüketicinin getirmesi, diğeri de tüketiciye ulaşıp alınmasıdır. Son zamanlarda özellikle
ambalaj atıklarının toplanması için geliştirilen bir toplama sistemi de milk-run’dır. Bu sistemde ürünlerin
dağıtıldığı araçlar ürünü bir noktaya (perakendeciye) bıraktıktan sonra aynı noktadan ambalaj ve diğer
kullanılabilecek materyalleri toplamaktadırlar. Bu sayede firma üretimde kullandığı ambalaj
malzemesinin büyük bölümünün dönüşümünü sağlayabilmektedir
Muayene-ayıklama: Toplanan ürünlerin üretici firma eline geçmeden önce ayıklanmasını esas
almaktadır ve işlem, geri dönen ürünlerin toplama noktasında yapılmaktadır. İlk önce tedarik zincirine
girmemesi gereken ürünler ayıklanır. Bu işlem ilk olarak yapılmazsa değer elde edilemeyecek ürünler,
gereksiz sevk, idare ve yükleme-boşaltma giderlerine sebep olur. Ürünler imalatçının ürünle ilgili bilgileri
ayrıntılı tanımlamasına göre toplama noktasında elenir.
Nakliye kanallarının ilk aşamalarında test edilmesi sonucu kalite koşullarını sağlamayan ürünlerin
taşınması engellenerek gereksiz taşıma maliyetlerinden kurtulmak için genellikle müşteriye yakın
yerlerde gerçekleştirilmeye çalışılır.
Ayrıca, bu aşama, geri alınan ürünü yeniden kullanabilme ve hangi aşamalardan geçerek yeniden
kullanılabileceğine karar vermek için gerekli olan tüm işlemleri içerir. Böylece, bu aşamada ürün yeniden
işlenmeli mi, yoksa elden çıkarılmalı mı, kararı alınır. Ekonomik değeri saptananlar yeniden kullanım için
çevrimdeki yoluna devam ederken herhangi bir değeri olmayanlar gömülmek, yakılmak veya herhangi bir
şekilde imha edilmek üzere değersiz atık olarak ayrılır. Muayene ve ayıklama aşamasında; test etme,
demontajlama, küçük parçalara ayırma, sınıflandırma ve depolama işlemleri yapılır.
Ürün yenileştirme: Kullanılmış ürünü, belirlenmiş kalite düzeyine çıkarmak için üründe yenileme
yapılır. Yeni üründe olduğu kadar sıkı kalite standartları yoktur. Kritik modüller, kullanılmış ürün
demontajı ile modüllerine ayrıldıktan sonra kontrol edilir ve gerekiyorsa yerlerine uygun modüller monte
edilir. Bazen ürün yenileme sürecinde ürünün teknik olarak geliştirilmesi (upgrade) için eski modüller,
teknik olarak daha iyi olan modüller ve parçalarla değiştirilir. Yenileme sürecinden geçen ürünlere örnek
olarak askerî ve ticari uçaklar, gösterilebilir. Ürün yenileme ile ürün kalitesi artırılır ve ürün ömrü uzatılır.
Üründen parça alma: Kullanılmış üründen az miktarda kullanılabilir modül ya da parçaların geri
kazanılması işlemleridir. Amaç kullanılmış ürün ya da bileşenden, kullanılabilir sınırlı bir dizi parçanın
geri alınmasıdır.
Geri dönüşüm: (Kullanılmış ürünlerin ve bileşenlerin işlevlerinin ve özelliklerinin mümkün
olduğunca korunmasıdır). Geri dönüşümde ise ürün ve bileşenlerin özellik ve fonksiyonları kaybolur.
Geri dönüşümün amacı, kullanılmış ürün ve bileşenlerin materyallerinin yeniden kullanılabilmesidir. Geri
dönüşüm, çok sayıda ve çeşitte kullanılmış ürüne uygulanmaktadır. Kâğıt, plastik, cam yaygın olarak geri
dönüşümü yapılan ürünlerden bazılarıdır. Örneğin, ABD, İngiltere, Almanya gibi birçok ülkede ıskartaya
çıkmış araba ağırlığının %75’ini oluşturan neredeyse tüm metal parçaları, geri dönüşüme tabi
tutulmaktadır.
Yeniden üretim: Kullanılmış ürünün tüm modülleri ve parçaları gözden geçirilerek kırılmış, modası
geçmiş, eskimiş parçaların incelenip ürünün yeniden demonte edilerek kalite standartlarına uygun hâle
getirilmesidir.
Dünya genelindeki yeniden üretim faaliyetlerinden elde edilen yıllık enerji tasarrufu yaklaşık 120
trilyon Btu’dur (8 nükleer santralin ürettiği elektrik enerjisine ya da kaç milyon varil ham petrole
(yaklaşık 350 tanker) eşdeğer). Yıllık malzeme kazancının 14 milyon ton olduğu bilinmektedir.
Tamir etme/yeniden kullanım: Kullanılmış ürünün kırılmış veya bozulmuş parçalarının tamir
edilmesi yoluyla yeniden kullanılabilir hâle getirilmesidir. Tamir edilen ürünün kalitesi yeni ürün
kalitesine göre düşük olup sınırlı düzeyde montaj ve demontaj gerektirir.
Yeniden dağıtım: Yeniden kullanılabilir ürünlerin pazarlara, bazı kullanılabilir kısımlarının da
tedarikçilere ya da ileri lojistiğe nakliyesi işlemleridir. Bu aşama geleneksel dağıtım ağına benzer; ancak
aralarında bazı farklılıklar vardır. Örneğin, geleneksel dağıtımda ürünlerin rotaları önceden bilinmekte
iken tersine lojistikte ürün rotaları muayene ve ayıklama sürecinin sonunda ortaya çıkar. Yeniden dağıtma
aşaması satış, taşıma, depolama işlemlerinden oluşur.
22
İmha: Teknik ya da ekonomik nedenlerden dolayı yeniden kullanılamayacak durumda olan ürünlerin,
parçaların yakılması veya uygun şekilde gömülmesidir.
Tersine lojistik ağı faaliyetleri hiyerarşisi göz önüne alındığında hangi
aşamada kâğıt, cam, plastik vb. materyaller önem kazanmaktadır? Kısaca açıklayınız.
TERSİNE LOJİSTİĞİN ÖNEMİ
Tersine lojistiğin önemi ve etkisi sektörden sektöre ve firmanın dağıtım kanalındaki yerine göre
değişmektedir. Bazı sektörlerde tersine lojistik diğerlerinde olduğundan çok daha büyük bir öneme
sahiptir. Ürünün değerinin en fazla olduğu ya da geri dönüşüm oranının en yüksek olduğu sektörlerdeki
tersine lojistik faaliyetlerine verilen önem günbegün artmaktadır.
Günümüz iş dünyası liderlerinin, tersine lojistiğe ilgisinin artmasında birçok farklı etken rol
oynamaktadır. Özellikle Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nde eyaletler seviyesinde yapılan
yasal düzenlemeler ürünlerin elden çıkarılması konusunun önem kazanmasıyla giderek önem
kazanmaktadır.
Tersine lojistik ağı faaliyetlerinin son aşaması olan imha faaliyetlerinde, yeniden kullanılamayacak
durumda olan ürünlerin yeraltına gömülerek ortadan kaldırılmasına ilişkin maliyetler de giderek
artmaktadır. (ABD’de bir tonluk çöpü yok etmenin maliyeti 33.70 dolar seviyesine yaklaşırken yakılarak
yok edilmesinin maliyeti ise ton başına yaklaşık 59.07 dolara yaklaşmaktadır. Artan maliyetler, iş
çevrelerinde kalıcı çözüm beklentisini artırmaktadır.) Metal hurda, atık kâğıt, cam atıklar vb. ürünlerin
geri alınması, yok edilmesine kıyasla daha avantajlı bulunmaktadır. Son yıllarda artan çevre bilinci ve
paralelinde artan kaygılar, yeniden kullanıma olan ilgiyi artırmaktadır. Ürün geri alımının en belirgin
örneği, otomotiv endüstrisinde yaşanmaktadır. ABD’de camın %20’si, kâğıt ürünlerinin %30’u ve
alüminyum kutuların %61’i geri dönüştürülürken 10 milyon araba ve kamyonun her yıl %95’i geri
dönüşüme girmekte ve bu araçların %75’i yeniden kullanım için geri kazandırılabilmektedir.
Tersine lojistik uygulayan işletmelerin ürün özelliklerine göre elde edebileceği fırsatlar ve ürünlerin
kullanım amaçları, Şekil 1.10.’daki gibi açıklanabilmektedir.
Şekil 1.10: Ürün Geri Dönüşlerinde İşletme Fırsatları
Kaynak: Avitatthur, B.; Shah, J., (2004). “Tapping Product Returns Through Efficient Reverse Supply Chains:
Opportunities and Issues”. IIMB Management Review, Vol. 16, No: 4, Nakıboğlu, G. (2007) “Tersine Lojistik: Önemi ve
Dünyadaki Uygulamaları”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 9/2.
23
Şekil 1.10.’da görüldüğü gibi tersine lojistikte ürün dönüşlerine ilişkin fırsatları; ürün türü ve ömrü
(kullanılmış (uzun ömürlü-kısa ömürlü) veya kullanılmamış (pazarda mevcut olan-pazara yeni girmiş)),
ürün dönüş zamanlaması (erken-geç) ve ürün geri dönüş potansiyeli (düşük-yüksek) gibi üç boyutta ele
almak ve bu boyutlar açısından işletmeler için tersine lojistik zinciri fırsatlarını dört hücrede
değerlendirmek mümkündür.
Şekle göre tersine lojistik faaliyetlerine ilişkin potansiyel fırsatlar:
•
Konumlandırılmış (pazarda var olan) ürünlerin geri dönüşünde işletme fırsatları,
•
Yenilikçi (pazarda yeni) ürünlerin geri dönüşünde işletme fırsatları,
•
Uzun ömürlü kullanılmış ürünlerin geri dönüşünde işletme fırsatları,
•
Kısa ömürlü kullanılmış ürünler için işletme fırsatları olarak belirlenmektedir.
Tersine lojistikte geri dönen ürünün durumu ve yaratacağı faydalar, işletme karlılığı üzerinde önemli
bir etkiye sahip olacağından ve ürün kazanım opsiyonunu da etkileyeceğinden, ürünün özelliklerine
dikkat edilmesi ve olası işletme fırsatlarına uygun hareket edilmesi gerekmektedir.
Tersine lojistikte toplama faaliyetinin gerçekleştirilebilmesi için oluşturulan, ilk toplama
merkezlerinin doğru yerlere yerleştirilmesi, bu tesislerle, müşteriler, üretim tesisleri, bertaraf alanları,
hurda pazarı arasındaki taşıma kanalı alternatiflerinin doğru seçimlerinin yapılması stratejik önem arz
eden bir konu olmaktadır. Tüm bu faktörleri içeren tersine lojistik ağının, iyi bir planlama ile
oluşturulması önemli maliyet avantajları sağlamaktadır. Maliyet avantajının yanı sıra müşteri baskısı ve
yasal zorunluluklar da tersine lojistik konusunun önem kazanmasını sağlamaktadır.
Tersine lojistik stratejileri işletmelere olası birtakım fırsatlar yaratmaktadırlar. Bu fırsatlar Şekil
1.11.’de gösterildiği gibi sınıflandırılmaktadır:
Şekil 1.11: Tersine Lojistikte Oluşan Potansiyel İşletme Fırsatları
•
Konumlandırılmış (pazarda varolan) ürünlerin geri dönüşünde oluşan işletme fırsatları:
Bu ürünler için geri dönüşler, ürün hatası ve diğer kalite problemlerinden kaynaklanır ve bu
sebeple satın alındıktan hemen sonra ürünün geri dönme potansiyeli düşüktür. İşletmeler erken
dönen ürünleri yeniden üretim işlemine tabi tutarak var olan tedarik zincirleri yolu ile hedef
pazarlarına (birincil pazar) sunabilirler.
•
Yenilikçi (pazarda yeni) ürünlerin geri dönüşünde oluşan işletme fırsatları: Bu ürünlerin
geri dönüş potansiyeli, konumlandırılmış ürüne göre daha yüksektir. Geri dönüş sebebi
genellikle ürün hatasından çok, ürünün müşteri ihtiyaçlarını karşılamamasından kaynaklanır.
24
İşletme, geri dönen ürünü yüksek hacimli pazarda satma veya ürünü ikincil pazarında satma
yoluna gidebilir. İkincil pazarda satış yapma, firma için pazar genişletme ve yeni müşteri
bölümüne girmek anlamına gelecektir.
•
Uzun ömürlü kullanılmış ürünlerin geri dönüşünde oluşan işletme fırsatları: Bu ürünlerin
geri dönüş potansiyeli de düşük olup ürün işlevini yerine getiremediğinde geri verildiğinden,
işletme açısından geri kazanım maliyeti yüksektir. İşletmeler için en düşük fırsat yaratan ürünler,
bu sınıfta yer alan ürünlerdir.
•
Kısa ömürlü kullanılmış ürünler için oluşan işletme fırsatları: Bu bölümdeki ürünlerin
sağladığı işletme fırsatları, özellikle gelişmekte olan ülkeler için oldukça yüksektir. Söz konusu
ürünler yeniden üretildikten veya geliştirildikten sonra kullanılmış ürün pazarında satışa
sunulabilirler. Ürünlerin yüksek hacimlerle ve sürekli olarak işletmeye geri dönmesi, işletme için
istikrarlı bir ham madde ve yedek parça kaynağı sağlar. Bu yüksek hacimli geri dönüş, ürünün
ekonomik olarak yok edilebilmesini de sağlar. Yasal düzenlemeler ile gittikçe zorunlu hâle gelen
kullanılmış ürünü yok etme işleminin ekonomik olması, işletmeler için oldukça önemli bir
fırsattır.
Tersine lojistik faaliyetleri, işletmeler için birçok fırsat oluşturmasına karşın birçok engelle
karşılaşmaktadır. Bu engeller kısaca aşağıdaki gibi özetlenmektedir:
•
Bilgi teknolojileri kullanımının yetersizliğinden kaynaklanan engeller,
•
Kurumların oluşturdukları politikaların eksikliğinden kaynaklanan engeller,
•
Kurumların oluşturdukları stratejik planlarda tersine lojistiğe ilişkin hedeflerin belirlenmemesi,
•
Tersine lojistiğin ekonomik ve çevresel yararlarının farkında olunmaması nedeniyle, kurum
çalışanlarının eğitim eksikliğinden kaynaklanan engeller,
•
Tersine lojistik faaliyetlere karşı oluşturulan direnç,
•
Lojistik faaliyet paydaşlarının destek eksikliği,
•
Üst yönetimin tersine lojistiğe önem vermemesi,
•
Tersine lojistik faaliyetlerin neden olduğu maliyetler nedeniyle oluşan finansal kısıtlar,
•
Geri dönüşüm sonucu oluşan ürünlerin kalite sorunları.
TERSİNE LOJİSTİK FAALİYETLERDE BİLGİ TEKNOLOJİLERİ
KULLANIMI
Tersine lojistik, daha önceki yıllarda perakendeci-müşteri ilişkilerinde çok dikkat çeken bir konu hâline
gelmiş olup hem İnternet hem geleneksel yöntemlerle satış yapan (her ikisini de birlikte kullanan) ve
yalnızca internet yoluyla satış yapan perakendeciler, İnternet yoluyla yapılan satın alımlarda ürünlerin
iade olmasından dolayı, özellikle bu iadenin dağıtım sürecindeki bir aksaklıktan kaynaklanmasından
endişe duymaktadır. Perakendeci-müşteri ilişkilerinde özellikle müşteriye sunulan hizmetleri artırmak ve
aynı zamanda maliyetleri düşürmek temel amaç olmaktadır.
Lojistik perspektifinden geri dönen ürünler, lojistik süreçte vakit kaybetmeden, yenilenerek veya
onarılarak entegre edilmelidir. İşletim maliyetlerinin azaltılması, günü geçmiş ve hatalı ürünlerin
çıkarılması ile oluşacak alternatif maliyetlerin en aza indirilmesi de firma için önemli bir gelir
oluşturabilmektedir. Bu nedenle ürünün, lojistik süreçte izlediği yol, malzeme tipi, üretiminde kullanılan
teknoloji, ekonomik ömrü sonrasında geri kazanım seçeneklerinin belirlenmesinde bilgi teknolojileri
etkin role sahiptir.
İleri ve tersine lojistik faaliyetler arasındaki bağ, bilgi teknolojileri ile sağlanabilmektedir. Lojistik
süreçte bilgilerin sağlanması, satışı yapılmış ürünlere ilişkin geri dönüşlerin tahmini ve takibi, rotaların
belirlenmesi, ürün toplama süreçlerinin izlenerek geri kazanım faaliyetlerinin planlanması bilgi
teknolojilerinin desteği ile sağlanmaktadır. Bilgi teknolojisinin desteği, lojistik süreçte yer alan
paydaşların katılımını, uzun ve kısa dönemli planlarının yapılmasını sağlayan tersine lojistik
faaliyetlerinde de vazgeçilmezler arasında yer almaktadır.
25
Download