55. sayi PDF sayfalar_54. sayi PDF sayfalar.qxd

advertisement
Prof. Dr.
Necmeddin
Prof.
Dr. Necmeddin
ile'r-Refik-il
a'lâ HOCAM
ile'r-Refik-il
a'lâ HOCAM
ERBAKAN,
EfsaneEfsane
ERBAKAN,
Bașbakan,
Milli Görüș
Bașbakan,
Milli Görüș
Davasının
Lideri,
Yeniden
Davasının Lideri, Yeniden
ve Adilve
BirAdil
Dünyanın
Bir Dünyanın
MimarıMimarı
Ama Asıl
Ama Asıl
Hatırlanacak
Mahlasıyla
Hatırlanacak
Mahlasıyla Müslüman Kuruluşlar, Alman
Müslüman Kuruluşlar, Alman
Cumhurbaşkanı
Cumhurbaşkanı
Christian
Wulff:
Christian
Wulff:
“İslam
“İslam
16-17
16-17 İçişleri
Bakanı
Hans-Peter
İçişleri
Bakanı
Hans-Peter0606 Almanya’nın
Almanya’nın
Friedrich'i
Ayrımcılıkla
Suçladı
Friedrich'i
Ayrımcılıkla
Suçladı Parçasıdır”
Parçasıdır”
HHaya
ayatt
mücahid
erbakan
mücahid
erbakan
'
Gerçekler
“Hayat”ın
İçindeİçinde
Gizlidir
Gerçekler
“Hayat”ın
Gizlidir
OKUSAN
OKUSAN
Avrupa’daki
Avrupa’dakiKitapçýnýz
Kitapçýnýz
Binlerce
Kitap,
CD,CD,VCD,
Binlerce
Kitap,
VCD,DVD
DVDveveHediyelik
HediyelikEþyalar
Eþyalar
Tel:Tel:
06142-790370-71
. Fax:
06142-790370-71
. Fax:06142-790372
06142-790372
Mobil:
0157-83555560-61
.
[email protected]
Mobil: 0157-83555560-61 . [email protected]
www.okusan.eu
www.okusan.eu
Aylk ÜcretsizAylk
Gazete
/ Kostenlose
Zeitung · Say/Nr.:
· Yl/Jahre:
8 · Mart /8 März
Ahir 1432
Ücretsiz
Gazete /Monatliche
Kostenlose Monatliche
Zeitung ·55
Say/Nr.:
55 · Yl/Jahre:
· Mart2011
/ März/ Rebiü`l
2011 / Rebiü`l
Ahir 1432
daha özgür bir dünya
ENERGY
Enerji
İçeceği
Bu
Dünyadan
Bir
Erbakan
Geçti
Siyaseten
ve
Hakikaten
Bat
Avrupa
Türkleri
Sofralarn
Bereketi
Sofralarn
Dualar
Daha
Özgür
Bir
Dünya
AKTÜRK
IŞIKYusuf IŞIK 5 MahmutMahmut
AŞKARAŞKAR 11 SelmaSelma
ÖZTÜRK
3
AKTÜRK
ÖZTÜRK 27 SinanSinan
Damaklara Dr. YusufDr.
Serin
İman
Edep
Ziyaret
Hacarabn
Bir
Varsa
Bir
Serüvenleri
GeleneTac
İmkan da
42
Tat
ğimiz
Sipariş İçin: 0179-9705472
E-Mail: [email protected]
Vardr
M. Hulusi M.
ÜNYE
Hulusi ÜNYE 22 Şinasi ŞİMŞEK
Şinasi ŞİMŞEK
06
06
13 M. SalihM. AYDIN
Salih AYDIN 29
İmiş
Prof.Prof.
Dr. İskender
PALA
Dr. İskender
PALA21
HAC-UMRE SEYAHAT
Islamische Gemeinschaft Milli Görüş Hadsch-Umre & Reisen GmbH
Boschstraße 61-65 . D-50171 Kerpen
Telefon: 02237-656 310/311
E-Posta: [email protected] . Web: www.igmghacumre.com
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
editörden
hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
Sinan AKTÜRK
Daha Özgür Bir Dünya
Sevgili dostlar!
Geçen ayki yazımızda özelde Kuzey
Afrika`da dediğimiz bölgede genel hatları ile de Arap Dünyasındaki yönetimlere
karşı yapılan değişim içerikli gösterileri
değerlendirmiştik. Bu gösterilerin en çok
can kaybının yaşandığı yer ise şu an itibariyle Libya`da olanı. Muhalif güçler ile
Kaddafi güçleri arasındaki çatışmalarda
ne yazıkki her iki taraftan ölü sayısı çok
olmaktadır. Bunun yanısıra batılı ittifak
güçlerinin yani ABD, Fransa, İtalya, İngiltere gibi sözde Libyadaki halkı Kaddafi güçlerinden kurtarma adına yapılan hava saldırılarında belki de ülke içindeki
çatışmalardan daha ağır kayıplar verilmektedir. Maalesef batılı güçlerin sözde
özgürlük getireceğiz diye girdikleri her
ülkede sayıları bazen milyonları bulan
Irak örneğinde yaşadığımız gibi insanlar
katledilmektedir. Ne adına yapıldığı bugün dahi anlaşılamayan bu müdahaleler
artık insanlık tarafından en ağır şekilde
eleştirilmektedir.
İnsan hayatının hiçe sayıldığı her müdahale toplumsal hayatta yakın zamanda
yaşanabilecek travmaları da beraberinde
getirmektedir. Güçlünün haklı olduğunu
düşündüğü bir dünyada haklı hiç bir zaman hakkını arayamayınca başka yollara
tevessül etmek mecburiyetinde kalabilmektedir. Bazen bu masum şekillerde tezahür ederken bazen de hiç bir zaman tasvip edilmeyecek yollara da kayabilmektedir. Bugün dünyanın her tarafından terör belası dediğimiz olgu maalesef masum insanları hedef almakta ve her yıl
binlerce insan hayatını kaybetmektedir.
Sözde dini inanç uğruna yapılan intihar
saldırılarının hiç bir şekilde bu inançla
alakası olmadığını müşahade etmekteyiz.
Hakkını gücünden aldığını düşünen
zihniyet maalesef bu tür duyguları da istismar edip kurmak istemiş olduğu düzene bu tür eylemleri de alet etmektedir.
Adil bir yönetimin olmadığı yerde her
daim zulüm olmaktadır. Zulmün olduğu
yerde de huzur maalesef olmaz. Huzur
arayan insanlar ya bulundukları yeri terkederler ya da istenmeyen yollara yönelirler. Her ikisinin de yanlış olduğunu düşünüyoruz.
Libyadaki zalim yönetim ülkenin zenginlik kaynaklarını kendi yandaşları ve
diyet ödemeleri gereken hamilerine peşkeş çekmekte, ülkenin zenginliğinden gelen gelirleri ülke yararına kullanmayıp
batılı ülkelerin bankalarına yatırmakta,
yatan bu paraları da yine bu batılı güçle-
rin sözde özgürlük getireceğiz diye yaptığı askeri müdahalelere masraf olarak el
koydurtmaktadırlar.
İki değil belki ikiyüzelli yüzlü batı;
son olarak Libya`da yaptığı sözde insanlık hareketini niye Bosna`da, Çeçenistan`da, Sudan`da, Afganistan`da yapmadı
veya işleri bittikten sonra sözde müdahaleler yaparak ortaya koyuyor hep birlikte
görmekteyiz. Zalim gücünden cesaret
alıp da haklı olduğunu ortaya koymaya
çalışırsa bunun yanında mazlum eğer
hakkını koruma adına mücadele etmezse
yani zalim kadar cesur olmazsa başından
zulüm şemsiyesi hiç bir zaman eksik olmaz.
İslam ülkeleri kendi aralarındaki ihtilafları veya ülkeleri içerisindeki ihtilafları kendileri çözmeyip tarihten bugüne gelinene kadar tecrübeleri her daim yaşanmış zalimleri hakem olarak tayin ederlerse üzülerek söylüyoruz su an bulundukları durumu hakketmektedirler.
Siz Allah`ın Kur`an-ı Kerim`de Hucurat Suresinde bildirdiği ayeti unutup
kendi aranızdaki ihtilaflarda çözüm için
başkalarını devreye sokarsanız; o zaman
yaşanacakları hakketmiş oluyorsunuz demektir. Ne buyuruyor Allah Hucurat Suresinde: “Eğer inananlardan iki grup
birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi
aşarsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye
kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın.
Eğer (Allah'ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, âdaletli davrananları sever. Ayette ihtilafa düşüldüğü
zaman diğerlerinin arayı düzeltmesi gerekir diye buyruluyor. Buradaki diğerleri
müslümanlardır. İslam ve insanlık düşmanları değil.
Sadece bu tür meselede değil her meselemizde oluşacak ihtilafları kendi ölçülerimiz ve değerlerimiz doğrultusunda
düzeltmemiz gerekir.
Almanya`da artık sanki bir gelenek
oldu. Her yeni seçim yapıldığında atanan
bakanlar veya yeni bir kabine değişikliğinde yeni göreve gelen bakanlar ve özellikle de İçişleri Bakanları adettendir diyerek ilk yaptıkları: “İslam Almanya`nın
bir gerçeği değildir” mukabilinden açıklamalar yapıyorlar. İlk göreve gelen öncelik olarak sanki aba altından sopa göstererek dikkat çekmek istiyor. Son olarak
Federal İçişleri Bakanlığına atanan HansPeter Friedrich de ilk açıklamasında bu
geleneği bozmadı. Neyseki Sayın Cum-
hurbaşkanı Christian Wulff gibi aklı selim idareciler mevcutta bu tür absürt
açıklamalara set olan olumlu beyanlarda
bulunuyor.
Siz ne kadar inkar ederseniz edin artık
İslam Almanya`nın yadsınamaz bir gerçeğidir. İslam Almanya toplumuna bir
renk getirmektedir. Ama siz toplumu renkli değil de siyah beyaz görmek istiyorsaniz
diyecek
sözümüz
olamaz.
Almanya`da demokratik hakka sahip herkes gibi müslümanlar da buranın kanunları uydukları için her türlü hakka sahiptirler. Ve buradaki her vatandaş gibi birinci sınıf vatandaştırlar. Politikacılar kendilerine menfaat sağlamak için bu tür absürt
açıklamalar yapsalar da bu gerçeği değiştiremezler.
Almanya Mart ayı içerisinde tekrar
seçim sathına girmiş bulunmaktadır. Malumunuz pek çok eyalette seçimler yapılmaktadır. Bu seçimlere göçmenlerin kurdukları yeni partiler de iştirak etmektedirler. Bizim tavsiyemiz oy kullanma
hakkına sahip okuyucularımızın bu demokratik haklarını sonuna kadar kullanmalarıdır.
27 Şubat günü Türkiyemizde dost
düşman herkesin saygıyla takdir ettiği
Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocamız
Hakk`ın rahmetine kavuştu. Milyonlarca
insanın bizzat iştirak ettiği belki yüzmilyonlarla ifade edilecek insanın da televizyonlardan izlemesiyle iştirak ettiği belki
de Türkiye`de hiç bir insana nasip olmayan güzellikte bir cenaze merasimi ile
son yolculuğuna uğurlandı. Bizler de
hem gazeteci kimliğimizle hem de bu büyük insana olan minnet duygularımız için
bizzat hem merasime katıldık ve hem de
görevimizi ifa ettik.
Ömrünü inandığı değerler uğrunda
geçiren ve her türlü zorluklara göğüs gererek sadece Türk insanı için değil tüm
insanlık için çalışmalar yapan ve bunda
da başarılı olan, “Hz. Ali`nin bir sözünü
burada aktarmak istiyoruz: İnsanlarla öyle geçinin ki ölümünüze düşmanlarınız
bile ağlasın” sözünü hatırlatırcasına düşmanları bile itiraf edip ve de ağlayarak
kendisine karşı takdir duygularını ifade
ettiler.
Burada şu kısa uyarıyı da yapmak istiyoruz. Erbakan Hocamız inanışı ve yaşayışıyla bizim inancımıza göre cennete
gitti. Belki hepimiz üzüldük. Ona değil
bizler kendimize üzülelim. Onun gibi
inanıp yaşayamazsak o zaman halimiz nice olur. Ve yine Hz. Ebubekir`in, Efendi-
[email protected]
miz (s.a.v) vefat ettiğinde Hz. Ömer`e dediği gibi; “Hz. Muhammed`e inanan varsa bilsinki Muhammed öldü. Ama Allah`a inanan varsa bilsinki Allah ölümsüdür.”
Bizler de Erbakan hocamızın bir fani
olduğunu unutmayıp onun inandığı değerlerin her daim baki kalacağını yani
Allah`ın baki olduğunu aklımızdan çıkarmadan hayatımızı ona göre dizayn ederek
sürdürmeliyiz.
Rabbim Erbakan Hocamızdan razı olsun. Mekanını cennet etsin.
Son olarak: “Hocam emekliliğiniz
kutlu olsun”
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
Impressum / Künye
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
Mart - März 2011
Rebiü`l Ahir 1432
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk, Mehmet Ateþ,
Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin,
Selma Öztürk, Mahmut Aþkar,
Cengiz Þahbaz, Sinan Aktürk,
M. Salih Aydýn
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baský: Sunprint GmbH Offenbach
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve
Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 3
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
öln, 22.02.2011- Kuzey
Ren Vestfalya Eğitim Bakanı Sylvia Löhrmann ile
KRM’yi oluşturan dört teşkilatın
temsilcileri arasında 22.02.2011 tarihinde bir bildiri imzalandı.
Eğitim Bakanı Löhrmann ile
KRM’de teşkilatlanmış olan Müslüman dini cemaatleri arasında yapılan öngörüşmelerde, KRV Okul
Yasası, Madde 31’e göre İslam Din
Dersi’ni hayata geçirme konusunda
görüş birliği sağlanıldı.
Bu amaçla, üyelerinin eşitlik ilkesine riayet edilerek ve KRM ile
mutabık kalınarak belirleneceği bir
Danışma Kurulu atanacaktır. Danışma Kurulu Eyalet nezdinde kurumsal bir muhatap konumundadır.
Müslümanların temsilcileri ile Eğitim Bakanı, atılan bu ilk adımı bir
başarı olarak tanımlamakta, gecikmeli de olsa atılan bu adımın ve gelişmelerin karşılıklı destek ve geniş
kabul göreceğini ummaktadırlar.
Atılan bu adım ile KRV’deki
320.000 Müslüman öğrenci için
okullarda regüler İslam Din Dersi
görebilme imkanı bir adım daha
yaklaşmıştır.
KRM’yi Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), Almanya İslam Konseyi (IRD), İslam Kültür
Merkezleri (VIKZ) ve Almanya
Müslümanları Merkez Konseyi
(ZRD) oluşturmaktadır.
Bildiride ayrıca KRM’yi oluşturan teşkilatların gösterdiği ve Dini
Cemaat statüsüne yol açması beklenilen çaba ve gelişmelerin KRV
Eyaleti’nce memnuniyetle karşılandığı vurgulanmaktadır. Dini Cemaat statüsü, bir Dini Cemaat ile Eyalet arasında imzalanan anlaşmayla
meydana gelmektedir.
KRM dönem sözcüsü Erol Pürlü
duygularını; “Ümidimiz ve dileği-
K
lmanya’da yabancı diplomalarının tanınması konusunda son noktaya gelindi.
Bu yöndeki kanuni düzenlemenin
mecliste kabul edilmesi bekleniyor.
Yurt dışında alınmış meslek ve üniversite diplomalarının tanınmasını
kolaylaştırmayı hedefleyen kanuni
düzenleme hakkında konuşan Federal Eğitim Bakanı Annetta Schavan,
bunu “entegrasyon için önemli bir
sinyal” olarak gördüğünü söyledi.
Yeni düzenlemenin AB ülkeleri
dışında alınan diplomalarla ilgili olduğu, AB içerisinde eskiden beri
benzer kuralların zaten geçerli oldu-
A
sayfa 4
Hayat
Kuzey Ren Vestfalya’da
Din Dersleri İçin İlk Adım
miz, bu ortak bildiriden geniş kitlelere ve kamuyonua verilecek olan
sinyallerin yönbelirtici olması, İslam Din Dersleri’nin başlatılması
için harcadığmız çabaların karşılıklı destek ve geniş kabul görmesi ve
çocuklarımıza nihayet okullarda İslam Din Dersi verilmesi yönündedir“ şeklinde ifade etti.
Ortak Bildiri
Kuzey Ren Vestfalya Eğitim Bakanı Sylvia Löhrmann ile Almanya
Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM) arasında 9 Kasım 2010
tarihinden bu yana gerçekleştirilen
üç görüşmede KRV Okul Yasası,
Madde 31’e göre düzenlenmiş İslam Din Dersi’ni başlatabilmenin
yolları aranmıştır. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti, Müslümanların dini
inançlarının Din Dersi için yapılan
ön çalışmalarda gözetilebilmesi ve
buraya yansıyabilmesi bakımından
muhataplarının kurumsallaşmasına
önem vermektedir.
KRM üyeleri kendilerini halihazırda dini cemaat olarak görmektedirler. KRV Eyaleti KRM’nin gösterdiği ve Dini Cemaat statüsüne
yol açması beklenilen çaba ve gelişmelerini memnuniyetle karşılamaktadır. Taraflar, üyelerinin eşitlik
ilkesine riayet edilerek ve KRM ile
mutabık kalınarak belirleneceği bir
Danışma Kurulu'nun atanmasını
kararlaştırmışlardır. Danışma Kurulu Eyalete karşı din esaslarını tanımlar. Danışma Kurulu’nun tüm
üyeleri Müslümandır.
KRM; Anayasa’nın kendisine
farklı bir konum öngermesinin baki
kalmasıyla birlikte, KRV Eyalet
Meclisi’nin tüm parti gruplarıyla
ortak hareket ederek, İslam Din
Dersi’ne yasal bir zemin hazırlamak
ve Danışma Kurulu modelini de yasal güvence altına almak üzere
Okul Yasası’nın değiştirilmesi hakkında bir kanun çıkarma niyetinde
olduğunu kabul eder.
KRM’nin, Danışma Kurulu’nun
kalıcı bir çözüm olabileceği yönündeki endişelerinin önüne geçebilmek için, bunun geçici bir çözüm
olarak düşünüldüğünün altı özellikle çizilmektedir.
Taraflar ayrıca, Eyalet Hüküme-
ti, Eyalet Meclisi ve teşkilatlanmış
Müslümanların temsilcilerinden
oluşturulacak ve devlet-din ilişkisine dair anayasal düzenlemelerin,
yani dini cemaat statüsüne ilişkin
konuların da ele alınacağı bir Çalışma Grubu’nu kurmayı amaçlamaktadırlar.
Taraflar anlaşmayı memnuniyetle karşılamaktadırlar, zira Danışma
Kurulu ile birlikte Müslümanların
tarafında kurumsallaştırılmış bir
muhatap tesis edilebilmektedir.
Atılan bu adım ile KRV’deki
320.000 Müslüman öğrenci için
Din Dersi’nin hazırlıklarına geçilebilmesini hem Müslümanların temsilcileri hem de Eğitim Bakanı başarı olarak nitelemektedirler. Zira
bununla birlikte Anayasa tarafından
korunma altına alınmış olan din
hürriyeti, KRV’deki Müslüman öğrenciler için de uygulanabilecektir.
Eyalet Eğitim Bakanı Sylvia
Löhrmann’ın imzası
Islamrat, DİTİB, VIKZ ve
ZMD’nin temsilcilerinin imzası
Yabancı Diplomaların Tanınması Kolaylaşıyor
ğu belirtiliyor. Schavan, bir İranlı’nın Almanya’da taksi sürmek durumunda kalmasının adaletli olmadığını belirtirken, yeni düzenlemenin
diğerlerini önemsemenin bir işareti
olduğunu vurguladı.
Kanun tasarısının, hemen hemen
her meslekten yabancının diplomasını tetkik ettirme ve diplomanın tanınması için, şayet gerekiyorsa ek
eğitim hakkında üç ay içerisinde
kendisine bilgi verilmesini öngördüğünü belirtilen Schavan, mesleğin
Alman vatandaşı olmak ile bağlantı-
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
lı olmasının ortadan kaldırılacağını,
başvuru sahiplerine en kısa sürede
bilgi verileceğini ifade etti ve ayrıca
tanınma kriterlerinde de eyaletler
bazında bir birlik sağlanmasının
planlandığını vurguladı.
Almanya’da diplomaları tanınmamış
yabancıların
sayısının
300.000 kadar olduğunun tahmin
edildiği, yeni kanun ile Almanya’nın
meslek sahibi insanlar için yeniden
çekici hale geleceğini ifade eden
Schavan, AB dışında bir ülke vatandaşı olanların şimdiye kadar böyle
bir hakları olmaması nedeniyle başka yerlere gittiklerine dikkat çekti.
Schavan ayrıca şunları söyledi:
“Üç aşamalı bir yola ihtiyacımız var.
Birincisi ülke içindeki potansiyali
iyi kullanmalıyız; her genç mesleki
eğitim ya da üniversiteye gidebilecek bir diplomaya sahip olmalı. İkincisi yurtdışından alınan diplomaların
tanınması ki biz şimdi bunu gerçekleştiriyoruz. Üçüncüsü ise belli
branşlarda kalifiye elemanları Almanya’ya nasıl çekeriz sorusunun
cevabı”.
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
dosya
Dr. Yusuf IŞIK
Bu Dünyadan
Bir Erbakan Geçti
Erbakan;
O, inancının derinliği, azminin sürekliliği, zekâsının keskinliği, mücadele dayanıklılığı, bilgi sağlamlığı, ağır sanayî tutkunluğu,
teknoloji yatkınlığı, üslûp renkliliği, nezaket
inceliği, kısacası O’nu O yapan kendisine
özgü bir yığın özelliğe sahip bir insandı.
O, İTÜ’de Profesör, Gümüş motor kurucusu, Odalar Birliği Genel Sekreteri ve Başkanı, Millî Görüş Lideri ve beş parti (MNP,
MSP, RP, FP, SP) Genel Başkanı ve de “Âdil
Ekonomik Düzen” projesinin mîmârı idi.
O, geldiği andan itibaren Türkiye Siyasetinde, Ekonomisinde ve Milletin mâkûs
talihinde, -hatta insanlığın geleceğinde- yeni
bir târih ve yeni bir dönem yaşanmasına vesîle olmuş bir insandı.
O, Gümüş motoru kurmuş, sömürü sermayesi dışında ilk motor üretimini yapmış,
Türkiye’de
çok
ortaklı
“Halk
İşletmeleri”nin kurulmasına örnek -öncüolmuştur. Bu ilk öncülük sayesinde, O’nun
başlattığı sanayîleşme hareketi / hamlesi
gerçekleşmiş, ülkenin her yerinde fabrikalar
ve organize sanayî siteleri kurulmuştur.
O, Türkiyedeki sanayîleşmeyi İstanbul’dan Anadolu’ya taşımış “Halk ekonomisi ve sanayîleşmesi” Türkiyenin her tarafına yayılmış ve ülke fabrikalarla donatılmıştı.
O, “ Önce ahlâk ve mâneviyat” parolasıyla yola çıkmış, onlarca İHL ve onbini aşkın Kur’an Kursu açılmasına vesîle olduğu
gibi, TC. Anayasasına bile “Din kültürü ve
Ahlâk dersleri”nin konulmasını sağlamıştı.
O, kısa adı (İKÖ) olan “İslâm Konferansı Örgütü”ne Türkiye “gözlemci ülke”
statüsündeyken “Üye Ülke” statüsüne geçirmiş ve İSEDAK Başkanı olmanın ardından,
“D-8” projesi sayesinde nüfusu en büyük İslâm ülkeleriyle çok yönlü iş birliğine gitme
adımları atmıştı.
O, uzun yıllar İTÜ’de Öğretim Üyeliği
yaptı. Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında bilim dünyasının yakînen tanıdığı çok
kıymetli bir mühendis idi. Tabî ki, bir siyaset ve Devlet adamı olarak da milletimize
yaptığı hizmetlerle takdir edilecek bir insandı.
O, dünya müslümanları için bir sembol
ve aydınlatıcı bir meş’aleydi.
O, İslâm Ümmeti için verdiği mücadeleyle sadece Türkiye müslümanlarının değil,
bütün dünya müslümanlarının kalbinde
müstesna bir yer edinmişti.
O, isminin anlamında olduğu gibi Dînin
yıldızıdır. Irkçı Emperyalizme karşı mücâdelenin Başöğretmeni, Mescid-i Aksâ sevdasının kalplere kazınmasının mîmârıdır.
O’nun bizlere öğrettiği dâvâ, gösterdiği mukaddes hedefler, kaldırdığı bayrak bizim için
bir emanettir.
O, “Fırtınaları harekete geçiren, bir
kelebeğin kanadının titremesidir” derken
toplumumuzun gelişmesi için çalışmanın ne
demek olduğunun ilk sinyallerini vermiş ve
böylece topluma “gelişim kodları”nı öğretmişti.
O, siyaset yaparken, yok sayılmak istenen, var oluşunu oluşturan değerleri aşağılanmış ve susturulmuş bir halkın hissiyatına
dokunmaya çalışmıştı.
O, ayağında takunya, başında namaz
takkesi, elinde abartılı bir tesbih, kara çarşaflara bürünmüş dört karısı arkada kargalar
gibi simsiyah dizili... vb. karikatürlerle
inançları aşağılanan ve insafsızca örselenen
gerçek bir müslümandı.
O’nun İslâmî anlayışı üzerine bir çok çalışma yapıldı ve elbette daha çok tartışılacak
ve de ideolojik olarak üzerinde yükseldiği
paradigmalar konuşulacak ama, bu O’nun
“İslâmî uyanışın ilk sembol ismi” olması
gerçeğini değiştirmeyecektir.
O, kadınların evlerinin içinden dışarı çıkıp siyasete müdâhil olmalarını ve insiyatif
almalarını çok istiyordu ve bunu da başardı.
Dindar kadınlara verilen roller yeterince
birincil ve etkin olmasa da siyasette, onunla
adam yerine konulduklarını, birey olduklarını hissettiler. Böylece de “Sağ” ve “Sol”
söylemler arasında sıkışıp kalan insanlar,
inançlı ve ant-i emperyalist söylemle bu
mecrâda buluştular.
O’nun siyâsî hayatının başından sonuna
kadar Millî ve de Mâneviyâtı çok yüksek bir
toplum inancı, inançlarına ve değerlerine
kıymet verilen bir millet olabilme azim ve
kararlılığı, “Millî Görüş” felsefesinin alfabesini oluşturmuştu.
O, hep şunu isterdi;
- Zengin hep zengin, fakir hep fakir olmasın,
- Gelir dağılımı adâletli, herkes için tam
zamanında olsun,
- Ordu - Millet - Devlet kucaklaşsın,
- Bu Necip Millet, inandığı gibi yaşasın,
- Üniversitelerimiz anlamsız yasaklarla
yarışmasın ve bilimde dünya üniversitelerinin önüne geçsin,
- Bu Necip Milletin vatan sever dindar
evlâtları ötelenmesin, örselenmesin ve toplumda hakettiği yerlerde olsun.
O, “Kendimizi kurtarmak yetmez. Bir
müslüman olarak tüm insanlığı kurtarmak için çalışmakla mükellefiz. Huzur,
barış, refah ve adâlet dolu bir saâdet dünyasını kurmakla yükümlüyüz.
Yanlışın yerine doğruyu, çirkinin yerine güzeli, kötünün yerine iyiyi, sömürünün yerine adâleti, kaosun yerine huzuru
ve kavganın yerine kardeşliği hâkim kılmak için gece gündüz çalışmalıyız” derdi.
O, Milletine tutkundu. Onun için vefatından sonra; Konya’dan, Sinop`tan ve An-
kara (Hacı Bayram)dan topraklar getirilip
mezarına serpildi.
O, Ümmete bağlıydı ve onun yükseltilmesinin ve yüceltilmesinin yılmaz savunucusuydu. Onun için Saray-Bosna’dan, Kudüs’ten ve Mekke-i Mükerreme’den topraklar getirilerek İstanbul’daki kabristanının
üzerine döküldü.
O, Orta Asya’da bulunan Müslüman
Türk Cumhuriyetlerinin bir daha emperyalizmin kucağına düşmemesi için çok çaba
sarfetmişti. Onun içindir ki, bir şükrân-ı nîmet sembolü olarak Semerkant’tan, Buhara’dan ve Azerbaycan’dan temsilcilerin getirdikleri topraklar, bir buket çiçek gibi kabrin üstüne bırakıldı.
Yavru Vatan Kıbrıs``n şehit kanlarıyla
sulanan topraklarından bir avuç toprağın ise,
K.K.TC Cumhurbaşkanının eliyle getirilmesi bir başka anlam taşıyordu.
O, Nakş-ı Bendî kolunun öncülerinden
Ankara’da medfun Hacı Bayram-ı Velî Hazretlerine çok düşkün olduğu için vasiyeti gereği ilk cenaze namazı orada kılındı.
O, Osmanlı Sultanlarının sembol ismi
Fatih Sultan Mehmed’e meftundu. Onun
için, vasiyeti gereği cenaze namazı Fatih’in
kabrinin yanıbaşındaki Fatih Camiinde kılındı. Böylece bir çok sahâbe ve Osmanlı
Sultanlarının mezarlarının da bulunduğu İstanbul’a defnedildi.
O, Türkiye’nin son yarım asrına damgasını vurarak, siyaset tarihimizde iz bırakan,
renkli ve tatlı dilli bir “Siyaset Çınarı” idi.
O, son yolculuğuna milyonu aşkın bir
katılımla ve dualarla uğurlandı. On üç bin
polisin görev aldığı cenaze töreni öncesinde
sadece İstanbul’da üç bin camide salâlar verildi.
Cenaze törenine, Türk Silâhlı Kuvvetleri
adına Birinci Ordu Komutanı ve beraberindeki Generaller de katılmak suretiyle O’na
âdeta iade-i îtibarda bulundular.
O’nun mücadelesi çok çetin geçti ama,
eserleri ortada. Muhalifleri bile, Türkiye siyasetinde derin bir iz bıraktığını bir bir îtiraf
ediyorlar günah çıkartırcasına...
O, İslâmî duyarlılığı olan kitleleri siyasetin merkezine taşıdı. Kılcal damarlara kadar uzanan bir örgütlenme modeli uyguladı.
O, Mağdûriyetlerin adamıydı. Çünki
resmî ideolojiyi sorguladı. Temsil ettiği kitlelere sırtını dönüp, kurulu düzenle bütünleşmedi.
Aslında O’nunkisi bir meydan okuma
değildi. Sadece inkâr edilen kimliklere sahip
çıkmaktı. Zaten bu yüzden mağdur oldu,
yargılanıp mahkûm oldu veya kurduğu partiler kapatıldı.
Doğal olarak düzeni sorgulayanın rahat
bir hayatı olur mu? Arı kovanına çomak sokan Erbakan’ın da olmadı. İyi ve kötü günler birbirini takip etti ve böylece bu durum
ölümüne kadar devam etti.
O, Dünya bahçesinin hem ilk baharını ve
hem de son baharını yaşayarak Hakk’a yürüdü.
O, Türkiye Siyasetinde söz sahibi olabilmek ve Türkiye’yi lâyık olduğu şekilde yönetebilmek için “Yönetim koordinatları”
nı şu şekilde formatlamıştı ;
- Bilgi birikimi,
- Devlet tecrübesi,
- Hidâyet (hayrın ve şerrin ne olduğunu
bilmek),
- Ferâset,
- Dirâyet,
- Şuur,
- Misyonu yüklenebilecek Vizyon.
O’nun ölümüyle sadece Türkiye’den değil, dünyanın bir çok ülkesinden gelen insanlar cenazesine katıldı. Avrupa’dan, Asya’dan ve Afrika’dan temsilcilerin iştirak
ederek kıldıkları cenaze namazına ilâveten
başta Kâbe-i Muazzama ve Gazze olmak
üzere altmış ülkede müslümanlar gıyâbî cenaze namazı kıldılar, Kur’an okudular, dua
ve niyazda bulundular.
O’nu anlamak için, tören sırasında ellerde taşınan döviz ve duvarlara asılan pankartlardaki yazılar çok anlamlıydı.
- “Milletimizin başı sağolsun, mekânın Cennet olsun.”
- “Sevinme Ey Irkçı Emperyalist, bir
ölürüz bin diriliriz.”
- “Şâhidiz, şâhidiz, şâhidiz. Yolun; yolumuzdur savunan adam.”
- “lime karşı durmayı ve mazlûmun
yanında olmayı insanlık senden öğrendi
Hocam”
-” O, savunan adam Mücâhid Erbakan.”
- “Türkiye müslümanları sana çok şey
borçlu, hakkını helâl et.”
- “Emekliliğin mübârek olsun Hocam.”
Bunca hasımlarının, muhaliflerinin ve
sevenlerinin bu tesbitlerinden sonra Büyük
Hoca’yı bir de biz tarif edelim;
O, tevhîde inanan bir Muvahhid, îman
eden bir Mü’min, ibâdet eden bir Âbid,
amel-i sâlih /aksiyon sahibi bir Muslih, Ümmetin daima iyiliği için uğraş vermiş bir
Muhsin ve dâvâsında samîmî Muhlîs bir
Kul idi.
Şâhidiz Yâ Râb! Şâhidiz Yâ Râb! Şâhidiz Yâ Râb!
Allah (c.c), kandım diyene kadar rahmet
eylesin, rûhu şâdolsun ve Cennet mekânı olsun...
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 5
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
lmanya'daki Müslüman organizasyonlar, yeni Federal
İçişleri Bakanı Friedrich'in
"İslam Almanya'nın bir parçası değildir" şeklindeki açıklamasına tepki
gösterdi. Bakanın anayasaya aykırı
ve din eksenli ayrımcılık yaptığını
hatırlatan organizasyonlar, Başbakan Merkel'in bunun aksi bir açıklama yapmaması durumunda hükümetin uyum politikalarının inandırıcılığını yitireceği için İslam Konferansı'na katılmayı sorgulayacaklarını
dile getirdi.
Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich'in koltuğuna oturmadan sarf ettiği "İslam Almanya'nın
bir parçası değildir" sözüne tepkiler
büyüyor. Almanya'daki Müslümanları temsil eden Müslüman organizasyonlar, Anayasanın korunmasından da sorumlu olan bir bakanın,
devletin tüm dinlere karşı tarafsızlığı ilkesini çiğnediğini ve din eksenli
büyük bir ayrımcılık yaptığını vurguladı. Başbakan Angela Merkel'den İslam ve Müslümanların Almanya'nın parçası olduğu açıklaması beklediklerini belirten organizasyonlar, Merkel'in bu şekilde Müslümanları kucaklamaması durumunda
hükümetin entegrasyon politikalarının inandırıcılığını tamamen kaybedeceğini hatırlattı.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği
(DİTİB) Yönetim Kurulu, bakanı
görevine başlama kutlamasının İslam ve Müslümanlara karşı açıklamalarıyla gölgelendiğini belirterek,
Almanya İslam Konferansı (AİK)
A
Hayat
Müslüman Kuruluşlar, Alman İçişleri
Bakanı Friedrich'i Ayrımcılıkla Suçladı
ve Almanya'da İslam ve Müslümanlar konularında en önemli fonksiyonu olan bir bakanın böylesi açıklamalarının anlaşılır olmadığını kaydetti. DİTİB yönetim kurulu, "İslam
Konferansı'nda bir çok önemli konu
tartışıldı. Şimdi Sayın Friedrich'in
ifadeleriyle tekrar tartışmaların başına dönülmüş oldu." ifadelerini kullandı.
Sanıldığının aksine İslam'ın Avrupa'ya tarihte de büyük katkıları olduğunu hatırlatan DİTİB yönetim
kurulu, İslam'ın Avrupa'nın kültür
tarihine, teolojik şekillenmesine, uygarlaşma sürecine, rönesansa, antik
Yunan eserlerinin Avrupa'ya aktarılmasına önemli katkıları olduğunu
belirtti. DİTİB yönetim kurulu, "İslam Almanya'nın parçası değilse Almanya'daki yüksekokullarda İslam
ilahiyatı okutulmasını, İslam din
derslerinin yürürlüğe girmesini, 4
milyon Müslümanı ve binlerce camiyi nereye koyacaksınız?" sorusu-
nu yöneltti.
Almanya İslam Konseyi (Islamrat) Başkanı Ali Kızılkaya ise açıklamayı esefle karşıladıklarını belirterek, "Bu, acemiliğin de ötesinde,
İslam dinini ve Müslümanları hangi
kategoride gördüğünü göstermesi
açısından çok anlamlı, düşündürücü
ve endişe verici." dedi. İçişleri Bakanının bir nevi entegrasyondan da
sorumlu bakan olduğunu hatırlatan
Kızılkaya, "Entegrasyondan, güvenlikten, Anayasadan ve istihbarattan
da sorumlu bir bakan hangi kategoride konuştu bilemem ama, bu açıklamaların entegrasyona katkısı olmaz, tersine entegrasyonun önüne
bir engel koyar. Eşit kabul etmediğiniz bir toplumla İslam Konferansı'nda neyi konuşacaksınız? Bu açıklamalardan sonra Müslüman organizasyonların da İslam Konferansı'na
katılmayı, bunun faydalı olup olmayacağını gözden geçirmeleri lazım.
Hükümet İslam'ı Almanya'nın par-
çası görmüyorsa eğer, o zaman biz
Müslümanları entegrasyon toplantılarında oyalamasınlar. Biz entegrasyonun birlikte yaşam için gerekli olduğu için bu konuda çalışmaya yine
devam edeceğiz." dedi.
Anayasanın devletin dini konuda
tarafsız ve tüm dinlere eşit mesafede
olmasını istediğini hatırlatan Kızılkaya, "Bakan açıklamasıyla tarafsızlığını yitirdi ve Müslümanları toplumun dışına itti. Başbakan Merkel'in
Müslümanları rahatlatıcı bir açıklama yapması ve İslam ve Müslümanların Almanya'nın bir parçası olduğunu söylemeli ki, entegrasyon politikaları inandırıcılık kazansın." ifadelerini kullandı.
İslam Kültür Merkezleri Birliği
(İKMB) Genel Başkanı Mustafa
İmal ise, Bakan Friedrich'i Almanya'daki bütün vatandaşların bakanı
olmaya çağırdı. İmal, "Yeni bakanın
İslam Almanya'nın parçası olmadığı
yönündeki açıklamalarını reddediyoruz. Yeni bakan bunu, ancak bilgi
eksikliği ve tecrübesizlikle söylemiş
olabilir" dedi. Demokratik Federal
Almanya'nın tarihinin Müslümanların Almanya'daki tarihinden sadece
20 yıl daha uzun olduğunu belirten
İmal, İslam Konferansı'nın ev sahibi
olan Friedrich'e İslam'ın içeriğiyle
meşgul olma tavsiyesinde bulundu.
Wulff: “İslam Almanya’nın Parçasıdır”
umhurbaşkanı
Christian
Wulff, İslam'ın Almanya'nın
Bir Parçası Olduğunu Yine-
C
ledi.
Cumhurbaşkanı Christian Wulff,
İslam'ın Almanya'nın bir parçası olduğunu yineledi. İçişleri Bakanlığına getirilerek göreve başlar başla-
sayfa 6
maz ayağının tozuyla yaptığı açıklamada İslam dininin Almanya'ya ait
olmadığını söyleyerek tartışma başlatan Hans Peter Friedrich'in iddiasına karşılık Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Katar merkezli haber kanalı El Cezire'de “İslam Almanya'nın bir parçasıdır” sözlerini yineledi. Eleştirilerin odağındaki yeni
Bakan Friedrich ise, yengesinin de
Türk olduğunu hatırlatırken Almanya`da Müslümanlarla diyaloğu geliştirmeyi hedeflediğini, 29 Mart`ta
İslam Konferansı toplantısı yapılacağını söyledi.
DİYALOG İSTİYORUM
Göreve başladığı ilk günde, “Burada yaşayan Müslümanların, bu ülkeye ait hemşerilerimiz olduklarına
inanıyorum. Ancak İslam`ın Almanya`ya ait olduğu, tarihî belgelerle
kanıtlanamayacak bir olgudur” söz-
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
leri tepki toplayan Bakan Friedrich,
eleştirilere yanıt vererek soru işaretlerini gidermeye çalıştı. Hıristiyan
Sosyal Birlik Parti'li yeni Bakan,
Almanya?da Müslümanlarla diyalogu geliştirmeyi hedeflediğini ve bu
amaç doğrultusunda oluşturulan İslam Konferansı`nın 29 Mart tarihli
toplantısının da yapılacağını söyledi. Bakan Friedrich, “Bild am Sonntag” gazetesine erkek kardeşinin eşinin Türk olduğunu açıklarken, yengesinin babasının bir camiinin kurucularından olduğunu hatta kendisinin de her yıl Ramazan ayında iftara
katıldığını anlattı.
CDU'lu Volker Kauder de, yaptığı açıklamada, “Ülkemizde yaşayan
Müslümanlar Almanya'ya aittir
Ama İslam dini, toplumumuzu hiçbir zaman etkilemedi ve bugün de
etkilemiyor. İslam Almanya'ya ait
değildir” dedi. Aynı şekilde Meclis
İçişleri Komisyon Başkanı Wolfgang Bosbach da “Elbette ki, İslam
ülkemiz gerçekliğinin bir parçasıdır
ancak ülkemizin kimliği olduğunu
söyleyemem” dedi.
CDU içinde Türkiye'nin AB üyeliğine destek veren Meclis Dışişleri
Komisyon Başkanı Ruprecht Polenz
ise, “Bir dünya dininin Almanya'ya
ait olmadığını söylemek doğru olmaz” diyerek, Cumhurbaşkanı
Christian Wulff'a destek verdi. Polenz, bunun aksi durumunda Almanya'da yaşayan 4 milyona yakın Müslümanın dinlerini kabullenilmediği
hissine kapılacağını vurguladı Polenz, Alman anayasasında devletin
dinlere tarafsız yaklaşacağının yer
aldığını belirtirken, Cumhurbaşkanının sözleriyle, İslam'ın, tıpkı Hıristiyanlık gibi Almanya'yı etkilediğini kastetmediğini ifade etti.
23
2
3.
Avrupa
vru
vr
KuR'an-I
Ku
uR'
Kerim
TILAVET YaRISmaSI
YaRI
23. EuROPAISCHE
C KORAN-REZITATIONSWETTBEWERB
Samet BOZKURT
Güney Hollanda
Enes ÇİÇEK
Ruhr A
Ali MAHMOOD
M
S
h
Schwaben
d Fahim AKBAR
Mohammad
B
Berlin
Muhammed AYDIN
Freiburg
Forum Castrop-Rauxel
au l
Europaplatz 6, 44575 Castrop-Rauxel
Abdulkerim
rim İLERİ
Kuzey Ruhr
Mehmet PAPAK
Avusturya-Viyana
Giris 12:00
3 Nisan
Nis n 2011
İsmail Melih TUZLACI
Rhein-Neckar Saar
İslam Toplumu M
Millî Görüş
#PTDITUSB•Ft%,FSQFOt5FM
t
t
t'BY
t&.BJMJSTBE!JHNHEFtXXXJHNHEF
10-13 Yas Grubu
u
14-18 Yas
s Grubu
rubu
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Hessen Bölgesi Kadınlar Güney Teşkilatı tarafından
düzenlenen “Aile Eğitim Semineri
Bad Homburg`da gerçekleştirildi.
Program Rüsselsheim Camii
İmam Hatibi`nin okuduğu açılış
Kur`an-ı Kerimi ile başladı.
Daha sonra program sunucusu
Habib Yazıcı programın akışı hakkında katılımcılara bilgiler verdi.
Programın açılış konuşmasını
IGMG Hessen Bölge Teşkilatlanma
Başkanı Cengiz Şahbaz yaptı. Şahbaz; “programa katılım sağlayan
herkese teşekkür ederek güzel bir
çalışma olması temennisinde bulundu.
Bu esnada yakın zamanda vefat
eden Prof. Dr. Necmettin Erbakan
için hazırlanan sinevizyon gösterimi sunuldu. Sinevizyonun sunumu
sırasında salonda duygu dolu bir atmosfer hakimdi.
Sinevizyonun gösteriminden
sonra IGMG Hessen Bölge İrşad
Başkanı Şerif Aslan “Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın Hayatı”nı konu
Hayat
I
Bad Homburg’da “Aile Eğitim Semineri”
alan nefis bir konuşma yaptı.
Şerif Aslan`ın konuşmasınin
akabinde yine Prof. Dr. Necmettin
Erbakan`ın cenaze merasiminden
görüntülerin bulunduğu sinevizyon
gösterimi yapıldı.
Son olarak “Aile Eğitim Semineri”ni sunmak üzere mikrofona
IGMG Hessen Kadınlar
Gençlik Eğitim Kursu
GMG Hessen Bölgesi Kadınlar Gençlik Teşkilatının
düzenlediği “Gençlik Eğitim Kursu” Rodgau Cemiyetinde yapıldı. Eğitim Kursuna yaklaşık 40 kadar genç
kız katılım sağladı.
Program açılış Kur`an-ı Kerimi ile başladı. Daha sonra
IGMG Hessen Bölge Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı
Ayşe Akgün bir açılış konuşması yaptı.
Prgoramın konuşmacılarından Hatibe Havva Uyan
Prof. Dr. Necmettin Erbakan`dan bahsetti. Tarihi süreç
içerisinde Necmettin Erbakan`ın mücadelesinden bahseden Uyan`ın konuşması sırasında duygulu anlar yaşandı.
Programın diğer konuşmacısı IGMG Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanı Celal Tüter; “Misyonumuz ve
Vizyonumuz Avrupa`da müslüman olarak varolmak ve
müslüman olarak kalmak” konulu bir seminer sundu.
Genç kızlar tarafından sorulan sorulara da cevap veren
Tüter katılım sağlayan genç kızlara teşekkür etti.
Daha sonra Rodgau şubesinin tanıtımı yapıldı.
Program kapanış Kur`an-ı Kerimi ile sona erdi.
I
sayfa 8
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
Eğitimci-İlahiyatçı Sebahattin Uçar
geldi.
Sebahattin Uçar kendine has uslubu ile sunduğu “Aile Eğitim Semineri”ni sinevizyondan görüntülerle de destekledi. Salonda bulunanlar tarafından pür dikkat dinlenen Uçar; zaman zaman esprileri ile
de salonda bulunanlara hoş anlar
yaşattı.
Program yine okunan kapanış
Kur`an-ı Kerimi ile sona erdi.
Ayrıca IGMG Hessen Kadınlar
Güney Teşkilatı tarafından hazırlanan helvalar program çıkışında katılımcılara ikram edildi.
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 9
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Rhein Neckar Saar
Bölgesi tarafından düzenlenen
“Alemlere Rahmet Hz. Muhammed” programı Germersheim
Stadthalle`de kalabalık bir izleyici
topluluğunun katılımı ile gerçekleştirildi.
Program takdimcisi Erkan Ergün
katılımcılara programın akışı hakkında bilgilendirme yaptı.
Daha sonra Avrupa Güzel Kur`an
Okuma 2.si İsmail M. Tuzlacı`nın
okuduğu açılış Kur`an-ı Kerimi ile
program başladı.
Programın evsahibi cemiyeti sıfatıyla IGMG Germersheim Selimiye Cemiyeti Başkanı Özer Demiral bir selamlama konuşması
yaptı.
Daha sonra IGMG Rhein Neckar
Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit
açılışı konuşması yapmak üzere
sahneye geldi. Cimşit programa ilginin yoğun olmasından dolayı
memnuniyetlerini iletti. Alemlere
Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed`e sevginin ancak bu şekilde ifade edilebileceğini dile getiren
Cimşit güzel bir program olması temennisinde bulundu.
Açılış konuşmasından sonra
I
Hayat
Germersheim Stadthalle’de “Alemlere
Rahmet Hz. Muhammed” Programı
Grup Hasretim sahneye gelerek
eserlerini seslendirdi.
Programa katılan konuşmacı misafirler farklı bir formatla konuşmalarını sundular.
Panel şeklinde düzenlenen sunumlar için konuşmacılar teker teker sahneye davet edildiler.
IGMG İrşad Başkanı Ahmet Özden, Türkiye`den Prof. Dr. Ahmet
Turan Arslan, IGMG Rhein Neckar
Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit,
Egitimci-Yazar Sebahattin Uçar
sahneye davet edildiler.
Panel yönetimini IGMG Rhein
Neckar Saar Bölge Başkanı Yaşar
Cimşit yaptı. Cimşit sunumlarını
yapmak üzere her konuşmacıya
20`şer dakika süre verdi.
Panel`in ilk bölümünden sonra
namaz ve ihtiyaç molası verildi.
Moladan sonra yine sahneye
Grup Hasretim gelerek eserlerini
seslendirdiler.
Grup Hasretimden sonra Panelin
ikinci bölümüne geçildi. İkinci bölümde sorulan sorulara da cevaplar
verildi.
GMG Hessen Bölgesine bağlı
olarak faaliyetlerini sürdüren
Darmstadt Cemiyeti Gençlik
Lokali´nin
açılışı
geçtiğimiz
günlerde yapıldı.
Açılışa Pfungstadt, Biebesheim,
Hanau, Offenbach, ve Darmstadt
Cemiyetlerinden yaklaşık 75 genç
iştirak ettiler.
Program
IGMG Darmstadt
Cemiyet İmam Hatibi Ali Arslan
hocaefendinin açılış Kur`an-ı
Kerimi ile başladı.
IGMG Darmstadt
Cemiyeti
Başkanı Adem Aykır gençlere kısa
bir selamlama konuşması yaptı.
Açılış konuşmasından sonra “Ey
Özenti
Gençlik”
adlı
klip
Şube Gençlik Başkanı Gürbüz Gökselamlama konuşması yaptı.
seyredildi.
su gelen misafirlere ve gençlere faaDaha
sonra
IGMG
Darmstadt
IGMG Hessen Bölgesi Gençlik
liyetlerle ilgili bilgi verdi.
Başkan Vekili İsmail Köse Bölge Gençliği faaliyet klibi seyredildi.
Günün hatibi IGMG Hessen
Akabinde
IGMG Darmstadt
Gençlik Teşkilatı adına kısa bir
Programın Maide-i Kur`an bölümünde Türkiye`den Abdülkadir Şehidoğlu sahneye davet edildi. Abdülkadir Şehidoğlu nefis Kur`an tilavetiyle salonda bulunanlara manevi bir hava yaşattı.
Yine program sonunda IGMG
Rhein Neckar Saar Bölgesi olarak
tüm katılımcılara plaket takdimi
yapıldı.
Son olarak Walldorf Mevlana Camii İmam Hatibi Bilal Kaçmaz hocaefendinin yaptığı dua ile program
sona erdi.
I
Darmstadt’ta Gençlik Lokali Açılışı
sayfa 10
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
Bölge Eski Gençlik Başkanı Abdurrahman Polat gençlere 45 dakikalık
bir konuşma yaptı ve merhum Prof.
Dr. Necmettin Erbakan için
fatihalar okundu.
Daha sonra gelen Şube Gençlik
Başkanlarına ve lokalin yapımında
emeği geçen Recep Yiğit beye hediye tablolar verildi ve programın
akabinde ikrama geçildi.
Günün sonunda gençler ve cemaatle birlikte gençlik lokalinde sinema filmi seyredildi.
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
dosya
Mahmut AŞKAR
Siyaseten ve Hakikaten
Batı Avrupa Türkleri
Özellikle göçün
ellinci yılında istekler, beklentiler,
çözüm bekleyen
meseleler koro
hâlinde, aynı anda
seslendirilmeli,
ortak basın toplantıları yapılmalı,
yüzbinlerce imzalı
dilekçeler verilmeli, gerekirse
yürünmeli; Brüksel’e, Berlin’e ve
illâ da Ankara’ya!...
azen yaşanılan hakikatlerle
siyasetin veya siyasîlerin
hakikati birbiriyle örtüşmeyebilir. Hatta; örtüşmek ne kelime,
taban tabana zıt olabilir. Meselâ,
siyasetçinin birisi, memleketi günlük gülistanlık gösterirken; bunu
rakamlar, istatistikler ve grafiklerle
belgeleyebildiği gibi, öteki siyasetçi, aynı memleketin yoksulluk, sefalet ve kaos içinde olduğunu haykırırken o da, belgeler, rakamlar ve
grafiklerle kendisini doğrulatablir.
Seçim ortamına girmiş siyasî liderlerin sadece bir günlük konuşmalarının ortalamasını aldığınızda; birisi için şaha kalkmış bir Türkiye
manzarası, diğeri için yerlerde sürünen bir Türkiye tablosu ortaya çıkar. Hakikat ise; muhtemelen o iki
noktanın ortalarında bir yerdedir.
Bir zamanlar anavatanı maddî
ve ideolojik katkılarıyla kurtarmak
için kolları sıvayan dünün “Gur-
B
betçileri” ve bugünün Batı Avrupa
Göçmen Türkleri siyasetin neresindeler? Buna ilaveten ikinci soru da;
siyaseten neredeler? Meselâ Almanya gibi göçtükleri ülkenin siyasî hayatında işgâl ettikleri yerle,
siyasetçisinin nutkunda (retorik) ve
zihnindeki yerleri birbiriyle örtüşmüyor. Bilfiil siyasî partilerdeki
Türklere bakış açısı, algılama biçimi, kabul görür ve ülke gerçekleriyle paralellik arz ederek belli bir
seviyede tutulurken; Türk azınlığa
bakıştaki genel temayül; bünyesinde birçok menfilikleri bulunduran
ve istenmeyen öteki noktasındadır.
Göç edilen ülkenin politik hayatında kazanılan yer kadar, gelinen
ülkenin (anavatan) politik hayatında Batı Avrupa Türkleri yer edinemediler, buna imkân ve fırsat verilmedi. Halbuki yenivatan kadar
anavatanda da, Göçmen Türklerin
siyasî temsilcilerinin olması, kendileri için hayatî bir önem taşır. Ülke dışındaki vatandaş ve soydaşlarını bazen eften püften sebeplerle
gelen/verilen talimatlar ve konjönktürel ihtiyaçlar doğrultusunda
seferber eden bir anlayışın ötesinde, millî politikası olan her ülke,
dışarıdaki böylesi bir potensiyeli
siyaseten de gözardı etmez. Batı
Avrupa ülkelerine Türk İşçi Göçü’nün başladığı 1960’lı yılların
başından itibaren, gelmiş geçmiş
hükümetler, “Orda bir köy var
uzakta/O köy bizim köyümüzdür”
zaviyesinden hadiseye bakmışlar
ve; “Gezmesek de, tozmasak da/O
köy bizim köyümüzdür (A. Kutsi
Tecer)” noktasından Göçmen
Türkleri sahiplenmişlerdir.
Haksızlık etmemek lazım; artık
bu topraklara ayak basmayan, buraları şehir şehir gezip tozmayan
politikacı ve üst düzey bürokrat
kalmadı gibi... Bazen hangi sebeplerle buralara geldikleri bizlerce
meçhul olsa da, gelmişken bizleri
denetlemeyi, birlikte kameralara
poz vermeyi ve orada yaptıkları ve
yapacaklarını buradakilere propaganda etmeyi ihmal etmeyen büyüklerimiz; milyonlarca Avrupalı
Göçmen Türke akıl vermenin ötesinde, onlara yönelik verecekleri
hizmeti hiç bahse konu etmezler.
Birisi; uyum sağlayın, buranın lisanını öğrenin derken, ötekisi; kimliğinizi muhafaza edin, anadilinizi
unutmayın, der. Ayrıca siyasî partisinden, iktidar ve muhalefette oluşundan bağımsız olarak, askerî
cunta denetimi ve baskısı altındaki
ara rejimlerden kurtulalı beri, bütün siyasîler, Batı Avrupa Türklerine, Türkiye genel seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını vaad etmişler... Ve sadece o kadarını edebilmiş, o kadarıyla yetinmişler.
Siyaseten bakıldığında; Türklerin olduğu ülkelerde yabancı düşmanlığı/ırkçılık var, İslâmafobi
var, dolaylı asilimilisyon tehlikesi
var... Hakikaten bakıldığında da
bunlara ilaveten; İslâm’ın resmî
statüye kavuşturulmaması, aile birleşimi, seçme ve seçilme hakkı, iki
ara bir derede kalan çifte vatandaşlık ve Üçüncü Nesil Göçmen Türkün konuşmakta ve yazmakta zorlandığı Türkçe gibi hayatî konular
var...
Yurtdışındaki Türklerle ilgili
oluşturulan mercilerin yetkilileri,
[email protected]
Batı Avrupa Türklerinin meselelerine acaba ne kadar vakıflar? Onların yüzde kaçı Ankara bürokrasisinden, kestirme yollardan koltuk
verilenlerden ve yüzde kaçı sözkonusu kesimin kendi içindendir?
Göçmen Türk, “Almanca öğrenin,
uyum sağlayın!” diyenler kadar,
“Türkçe’yi öğrenin, asimile olmayın!” deyenlere de, sadece kafa sallayıp, gülüp geçiyor. Anadil gibi
bir milletin varlığını simgeleyen
bazı konular, devletin millî politikası statüsünde muamele görmeden ve devlet desteği olmadan arzu
edilen, hedeflenen neticeyi vermez.
Siyaseten, “Türkçe’yi öğrenin” diyenlere pek kulak asılmaz çünkü;
devletin imkânlarını elinde bulunduranlar olarak siz şimdiye kadar
hakikaten ne yaptınız?” diye sorarlar. Meselâ Fransa, İtalya, İspanya,
Yunanistan ve Almanya gibi ülkelerin, yurtdışındaki vatandaşları
için göstediği anadil hassasiyeti ve
gayreti gibi bir azim mi gösterdiniz? Veya onlarınkine eşdeğer bir
millî politikanız mı var?
İletişim ve teknoloji çağı Yirmibirinci Yüzyıl’da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına yurtdışında oy
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 11
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
kullanma hakkı sağlamaktan aciz
ve isteksiz irade, kırk dereden su
getirerek niçin mümkün olmadığını anlata dursun... Göçün 50. Yılında bile bu zihniyetin Batı Avrupa
Türklerine siyaseten bakışı maalesef böyledir: Toplantılar birbirini
kovaladı, heyetler geldi heyetler
gitti. Verilen raporlar, dilekçeler
kayıt altına alındı fakat kaldırıldığı
raflardan bir türlü aşağı indirilmerankfurt’ta WWİB- Proje ve
dialog çalışmaları çerçevesinde, 3 semavi dinin temsilcilerinin ve uzmanların katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantının ana hedefi,
anaokulları başta olmak üzere çocuk
eğitimiyle ilgili kişi ve kurumları dini eğitim konusunda bilgilendirmekti. Aynı zamanda din eğitimi, (dinlerarası) eğitim- (Inter) Religiöse
Erziehung- konusunda eğitimcilerin
dikkatini çekmek ve konuyla ilgili
anaokullarındaki işleyiş hakkında
yetkilileri bilgilendirmekti.
WWIB?-Biliyor musun Ben Kimim?- Proje ve dialog çalışmaları
platformunu vücuda getiren ve büyük ölçüde finansa eden ACK (Almanya Kiliseler Birliği), DİTİB (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği),
ZMD (Almanya Müslümanları Merkez Konseyi), ve ZJD (Almanya Yahudileri Merkez Konseyi) himayesinde düzenlenen “dinlerarası eğitim- anaokulları açısından pedagojik
bakış” konusunun ağırlık olarak işlendiği ve tartışıldığı toplantıya çok
sayıda ilim adamı, uzman ve cemaat
temsilcileri katıldılar.
Frankfurt’un merkezinde “Haus
am Dom” adresinde yapılan ve 2
gün süren toplantının birinci bölümünde, Prof. Dr. M. Brumlik, Prof.
Dr. T. Eppenstein ve Prof. D. Kissel
di. Bakanlar geldi, müsteşarlar gitti... Dünün koalisyon, bugünün tek
partili hükümetleri de, paldır küldür giden, gümbür gümbür gelen
başbakanlar da; dinlediler, öğüt
verdiler, akıl dağıttılar, vaadde bulundular. Zaman zaman da kafaları
karıştırıp, ortalığı velveleye verip
çekip gittiler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilcileri veya ileri seviyedeki siya-
sîleriyle biraraya gelindiğinde, Avrupalı Türkün meselesinden ziyade, kendisini pazarlayan ve akabinde de mensubu olduğu kuruluşun
reklamını yapan nam-ı diğer “STK
Başkanları”yla da ancak bu kadar!... Buralarda bir baltaya sap yapılmayacaklarını nihayet anlayanlarımızın, temsil ettikleri kitle üzerinden Türkiye’de bir yerlere gelebilmenin yollarını aramaları da,
Hayat
Avrupalı Göçmen Türkün hakikat
pencerisinden görünen bir başka
manzarasıdır.
Özellikle göçün ellinci yılında
istekler, beklentiler, çözüm bekleyen meseleler koro hâlinde, aynı
anda seslendirilmeli, ortak basın
toplantıları yapılmalı, yüzbinlerce
imzalı dilekçeler verilmeli, gerekirse yürünmeli; Brüksel’e, Berlin’e ve illâ da Ankara’ya!...
F
üney Almanya’da faaliyet gösteren ATİB’li derneklerin idarecilerinin ve bölge yönetim
kurulu üyelerinin iştirak ettikleri içeğitim çalışmaları tamamlandı. Tamamıyla idareci/yönetici kadroya matuf, bu
dönemin eğitim proğramlarının ilki
ATİB-Albstadt teşkilatının binasında
gerçekleştirildi. Hessen bölgesi içeğitim toplantısı da, ATİB-Darmstadt külliyesinde, Hessen Bölge Başkanı Şaban Duran’ın selamlama konuşmasıyla
başladı.
Genel Başkan Selahattin Saygın,
Genel Başkan Yardımcılarından Mehmet Çubukçu, Hanefi Şimşek ve Mahmut Aşkar’ın yanısıra ATİB-Württemberg Bölge Başkanı Abdülcelil Akyüz
ve İletişim Uzmanı Hidayet Kayaalp
konuşmacı olarak katıldılar.
Abdülcelil Akyüz, Alman dernekler
kanunları çerçevesinde dernek kurulu-
G
sayfa 12
ANAOKULLARI VE DİNİ EĞİTİM KONULU
TOPLANTI FRANKFURT’TAYAPILDI
gibi bir çok ilim adamı ve uzmanlar
sunumlar yaptılar. Toplantı boyunca
“seküler toplumda dindar olmak,
anaokullarında din eğitimi, (dinlerarası)eğitim ve meseleler, çocuklar
açısından din eğitimi/(dinlerarası)
eğitim” konularında bilgiler verildi
ve tartışmalar yapıldı.
Toplantının ikinci bölümünde ise
WWIB’ni meydana getiren kuruluş
temsilcilerinden Prof. Kissel (ZJD),
Bekir Alboğa (DİTİB), Yakup Tufan
(ZMD/ATİB) ve H. Ziliaskopoulus
(ACK) adına söz aldılar. Yetkililer
“din eğitimi, anaokulları ve din eğitimi, dialog, çok dinli bir toplum,
Müslüman çocuklar ve Hristiyan
anaokulları” gibi konularda tartışmalar yaptılar, bilgiler verdiler ve
soruları cevaplandırdılar.
ZMD adına söz alan (ATİB Gen.
Bşk. Yard.) Yakup Tufan, yaptığı
konuşmasında özellikle kiliseler
bünyesinde olan anaokullarına giden
Müslüman çocukların Hristiyan
inanç ve kültürü tesirinde kaldıklarını ve bunun gelecek için bir tehlike
arz ettiği konusuna değindi. 5 milyon civarında Almanya’da yaşayan
Müslümanların artık kendi anaokullarını açmaları gerektiğini savunan
Yakup Tufan, dini kurum ve kuru-
luşların Almanya’nın gerçeğini göz
önünde bulundurmaları ve hizmetlerini bu çerçevede vermeleri gerektiğini belitti.
Dialog ve dinlerarası işbirliğinin
faydasına da değinen Y. Tufan, barış
içerisinde birlikte yaşamak; toplumun huzur ve mutluluğu konusunda
ortak projeler üretmek bakımından
buna ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
İki gün süren ve idareciliğini
ZDF- Sunucularından (Moderator)
Abdul- Ahmad Rashid’in yaptığı
toplantı, dini cemaat temsilcilerinin
yaptıkları değerlendirme konuşmalarıyla sona erdi.
ATiB İçeğitim Çalışmaları Yapıldı
şu, organları, yöneticilerinin üyelere ve
dışarıya karşı taşıdıkları sorumlulukları anlattı.
Hidayet Kayaalp, insanlararası iletişimde rol oynayan kültürel değerlerin, kavramların ve bunların çağrıştırdığı şeylerin önemini anlattı.
Mehmet Çubukçu ise, günlük teşkilat faaliyetlerinden yola çıkarak, dernek hayatında dikkat edilmesi gereken
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
hususları ve bizim gibi kuruluşların
teşkilat anlayışı, disiplini ve yapılanmasını izah etti.
“Niçin ATİB, Niçin Teşkilat” başlıklı konuşmasında Mahmut Aşkar; organize olmuş toplumlar olarak bilinen
Almanya gibi ülkelerde kültürel varlığın devamı ve yerli toplumla uyum
sağlamanın yolu teşkilatlanmaktan geçer, dedi. Konuşmasının devamında,
ATİB’i diğerlerinden farklı kılan özellikleri anlattı.
Genel Başkan Selahattin Saygın ise
genel bir değerlendirme yaptıktan sonra, ATİB’in ilk kurulduğu günden bugüne kadar devam eden çizgisinde bir
sapma olmadığını ve “İçinizden hayra
çağıran bir topluluk bulunsun” ilahi
emri doğrultusunda hizmet verdiklerini söyledi.
Özel Köșe
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Şinasi ŞİMŞEK
İman Varsa
İmkan da Vardır
İmanınız varsa imkanınız da vardır dedi, önce kendisini imkansız
sananların kafasını değiştirdi, sonra da kendilerini, değiştirdi. Balık tutup vermedi, balık tutmasını öğretti.
Anlayacakları dilde
konuştu, bir konuşmasında şu an istesem hepinizi hop oturup hop
kaldırırım demişti.
Ama bu tip konuşmalar suya yazı yazmaya
benzer demişti. Su
akıp gittiğinde ne yazı
kalır ne söz demişti ve
şimdi size bilgiyi anlatacığım demişti.
969 yılında bir kişi ayağa
kalkmıştı. Ayağa kalkıp yapacaklarını ideallerini hedeflerini yapmak için yola koyulmuştu.
Bir bahar günü bir çiçek gibi açmıştı. Bir çiçekle bahar gelmez evladım diyen yaşlı amcaya her bahar
bir çiçekle başlar demişti ve arkasından ne çiçekler açtı. Diktiği fidanlar büyüdü meyve verdi.
Tarihte her hareket, hep bir
kişinin ayağa kalkması ile başlar.
(Şair Sezai KARAKOÇ) Tarihte iz
bırakanlar, insanların gönüllerinde
yer bırakanlar hep bir kişinin ayağa
kalkması ile başladığının bilincinde
idi. Ayağa kalkmak, duruş sergilemek ve sergilediği duruşla milyonları peşine düşürmek öyle sıradan
alelade bir iş olmadığının, esaslı bir
iş olduğunun şuurunda idi. Gönüllerde yer etmek, gönüllerde bir dava yeşertmek, o davayı sürekli zinde ve devamlı kılmak, esaslı ve
kapsamlı bir çalışma ile olacağını
1
biliyordu. Çünkü her faninin arzuladığı ama hayellerine bile ulaşamadığı işleri düşünmek, planlamak ve
yaptığı planları uygulamak için yola koyulmuştu.
Sen bir devsin, yükü ağırdır
devin, Kalk ayağa dimdik doğrul
ve sevin. (Şair N.F.KISAKÜREK) Şair ötelerden böyle diyordu.
Yıllardır süren yılgınlağa bozgunluğa inat, şerefli ecdadımızın, torunları olarak vizyonumuzu misyonumuzu bize hatırlatıyordu. İşte o
vizyonun, misyonunu tamamlamak
liderliğini yapmak için yola çıkmıştı. Bütün arzu ve isteği buydu, bunun için hayallerinin arzularının
ucu bucağı yoktu. O bir liderdi ve
bu ağır yükün lideri idi. Sarsılmadı
yıkılmadı. İnadına sonuna kadar,
gücünün son hadine kadar bu ağır
ve şerefli yükü taşıdı.
Bütün hayallerini gerçekleştirmek, milletine devletine ve bütün
insanlığa huzur ve refah getirmek
için ayağa kalkmıştı. Kim ne derse
desin yılmayacaktı, usanmayacaktı.
Ayakta kaldığı sürede, Yaradanın
müsaade ettiği sürede yapabileceği
ne varsa hepsini yapacaktı ve yaptı
da.
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu. (M.Akif ERSOY)
Şairin dediği gibi hep mazlumun
yanında idi, onun için milyonlar cenazesine omuz verdiler, devlet töreni istemeyen liderlerine törenin en
büyüğünü hediye ettiler. Gidemeyenler duaları ile yanında oldular.
Hayırla yad edilmek, hayırla anılmak zor iştir. Bizim milletimizin
mayasında vardır. Yapılan iyiliği
unutmamak misli ile karşılık vemek, milletimiz karşılığını vererek
omuz vererek, omuzlar üzerinde taşıyarak son görevini yerine getirdi.
İnsan meydan ortaya çıktığında belli olur. (Sezai KARAKOÇ)
Meydan ortaya çıkmıştı kendisi de
ortaya çıkmıştı. Tarihte iz bırakan
bir hareket ve dava için inanç sağlamlığı gerekli idi, onun bilincinde
idi ve inancı sağlam sarsılmaz kayalar gibiydi. Azim ve gayretle çalışmak, bunu da sürekli yapma şuuru lazım idi, bundan da zerre taviz
vermedi ve birgün olsun geri durmadı. Yaptığı çalışmalarla önce yavaş yavaş, dalga geçildi, sonra sen
ne demek istiyorsun diye göz dağı
verildi, sonra çalıştığı bütün işyerlerini kapattılar. Elindeki malzemesini takımlarını, aldılar. İşsiz güçsüz
ortada dolaşan bir sürü insana aş ve
iş imkanı verdi, açtığı iş yerlerinde
onare etti makam mevki sahibi yaptı. İlk fırsatta iş sahibi yaptığı, dükkanı korusun diye aş ve iş sahibi
olanlar bırakıp gitti. Temellerini attığı mükemmel bina, binayı korusun diye işe aldığı işçilerin dışarıdan gelen hırsızlarla işbirliği sonucu soyuldu. Yeni yeni binalar dikti.
Yine yıktılar yine yenisini dikti. Bir
gün olsun ah demedi. Uğradığı onca haksızlığa, zulme, ayrımcılığa
karşı bir gün olsun vah etmedi. Siz
hiç mi hata yapmadınız, diye soranlara, hayır biz hiç hata yapmadık
dedi. Birileri bize kaza yaptırmak
için sürekli arabayı üzerimize sürdü, biz ne kadar kaçtık isede kaza
oldu. Yapanlar suçlu dedi. Kaza
yaptıranlar kasti yaptıklarını kabul
ettiler özür dilediler, o geri dönüp
bakmadı. Mileltinin vicdanına havale etti.
Haksızlığa uğradığında şu cevabı verdi, şu yapılanların tarihte zerre kadar, bir nokta kadar yeri olmayacak dedi. Kendisine gönül verenlere sabır tavsiye etti. Sokağa salmadı hainlerin emellerine yam etmedi. Yaptıkları haksızlığın bin yıl
süreceğini söyleyenlerin hepsi bir
bir ortadan kayboldu, zulümleri ile
kayboldular. Adları sanları kalmadı. Tarihte bir nokta kadar değerleri
kalmadı. Yaptığı bütün işlerin kopisini alıp çoğalttılar, ama hiç birisi
aslının yerini tutmadı. Eğer yaptığı
işlerin patentini almaya kalksaydı,
fotokopi yapanların ceblerinde beş
kuruşu kalmazdı. Ama engin gönül-
[email protected]
lü idi, hepsine hakkımı helal ettim
dedi. Gönüllerde de yer ederek gitti.
İmanınız varsa imkanınız da
vardır dedi, önce kendisini imkansız sananların kafasını değiştirdi,
sonra da kendilerini, değiştirdi. Balık tutup vermedi, balık tutmasını
öğretti. Anlayacakları dilde konuştu, bir konuşmasında şu an istesem
hepinizi hop oturup hop kaldırırım
demişti. Ama bu tip konuşmalar suya yazı yazmaya benzer demişti. Su
akıp gittiğinde ne yazı kalır ne söz
demişti ve şimdi size bilgiyi anlatacığım demişti. Başlamıştı tane tane
bilgiyi anlatmaya ve her gittiği yerde de bilgiden konuşmuş nakış nakış gönüllere dokumuştu.
O kadar çok yaptığı işe karşılık,
birgün olsun yılgınlık göstermemişti. Çok kibar nazik efendi idi. Bütün
hatırlayanlar kendisinden bahsedenler bu özelliğini söylemeden geçemediler. Renkli bir kişiliği insanları celb eden bir uslubü vardı.
Ve dostları, arkadaşları vardı yola çıktığı, birgün olsun birisinden
ayrılmadı. Arkadaşları söze başlarken bir insan ömrünü dolduracak 60
yıldır, 50 yıldır beraberiz dediler.
Dava arkadaşları 40 yıldır beraber
yol yürüdük yürüyorduk dediler.
Yaşadığımız çağda gerçek dostluğun arkadaşlığın ve vefanın ne demek oluğunu konuşarak değil, yaşayarak uzun bir ömürde insanlara
göstermesi başlı başına bir iştir.
Bizde açtığı yolda yürüyen neferler olarak kendisinden razı olduğumuzu bildirerek, mekanın cennet
olmasını Allah (c.c.) temenni eder,
insanlığın refah, huzur ve saadeti
için elimizde geldiği kadar gayret
ve azimle çalışmamızı bize de onurlu, şerefli bir hayat yaşamamızı bizleri yoktan var eden Rabb’imizden
temenni ederiz.
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 13
taziye
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
İnnalillahi ve inna ileyhi raciun
İnnalillahi ve inna ileyhi raciun
TAZİYE
TAZİYE
Ebed Müddet Milli Görüş Mefkuresi Çağdaş Asırdaki Kahraman Önderi, Derin
bir İman-Amansız bir İddia sahibi, Necib Milletimizin ender yetiştirdiği Büyük
Devlet ve Bilim Adamı, 54. Hükümetin Efsane Başbakanı, Ağır Sanayinin, Ahlak
ve Maneviyatın Fikir Babası; İlklerin Adamı, Vefatıyla Dahi Milletine mesaj ve
cesaret veren, Milyonların omuzunda uğurlanan ve 75 milyonu aşkın çok sevdiği
Milletinin Kalbine Gömülen, Saadet Partisinin Genel Başkanı,
Ebed Müddet Milli Görüş Mefkuresi Çağdaş Asırdaki Kahraman Önderi, Derin
bir İman-Amansız bir İddia sahibi, Necib Milletimizin ender yetiştirdiği Büyük
Devlet ve Bilim Adamı, 54. Hükümetin Efsane Başbakanı, Ağır Sanayinin, Ahlak
ve Maneviyatın Fikir Babası; İlklerin Adamı, Vefatıyla Dahi Milletine mesaj ve
cesaret veren, Milyonların omuzunda uğurlanan ve 75 milyonu aşkın çok sevdiği
Milletinin Kalbine Gömülen, Saadet Partisinin Genel Başkanı,
Prof. Dr.
Necmeddin ERBAKAN
Prof. Dr.
Necmeddin ERBAKAN
Hocamıza Allah`tan
Rahmet, Bütün İslam
Alemine Başsağlığı
dilerim. Kabri Pürnur,
Makamı Cennet,
Derecesi Aliy, Ruhu
Şad Olsun.
IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi
Tüm İdareciler ve Üyeleri Adına
Bölge Başkanı Yaşar Cimşit
Hocamıza Allah`tan
Rahmet, Bütün İslam
Alemine Başsağlığı
dilerim. Kabri Pürnur,
Makamı Cennet,
Derecesi Aliy, Ruhu
Şad Olsun.
IGMG Hessen Bölgesi
Tüm İdareciler ve Üyeleri Adına
Bölge Başkanı Mehmet ATEŞ
İnnalillahi ve inna ileyhi raciun
İnnalillahi ve inna ileyhi raciun
TAZİYE
TAZİYE
Ebed Müddet Milli Görüş Mefkuresi Çağdaş Asırdaki Kahraman Önderi, Derin
bir İman-Amansız bir İddia sahibi, Necib Milletimizin ender yetiştirdiği Büyük
Devlet ve Bilim Adamı, 54. Hükümetin Efsane Başbakanı, Ağır Sanayinin, Ahlak
ve Maneviyatın Fikir Babası; İlklerin Adamı, Vefatıyla Dahi Milletine mesaj ve
cesaret veren, Milyonların omuzunda uğurlanan ve 75 milyonu aşkın çok sevdiği
Milletinin Kalbine Gömülen, Saadet Partisinin Genel Başkanı,
Ebed Müddet Milli Görüş Mefkuresi Çağdaş Asırdaki Kahraman Önderi, Derin
bir İman-Amansız bir İddia sahibi, Necib Milletimizin ender yetiştirdiği Büyük
Devlet ve Bilim Adamı, 54. Hükümetin Efsane Başbakanı, Ağır Sanayinin, Ahlak
ve Maneviyatın Fikir Babası; İlklerin Adamı, Vefatıyla Dahi Milletine mesaj ve
cesaret veren, Milyonların omuzunda uğurlanan ve 75 milyonu aşkın çok sevdiği
Milletinin Kalbine Gömülen, Saadet Partisinin Genel Başkanı,
Prof. Dr.
Necmeddin ERBAKAN
Prof. Dr.
Necmeddin ERBAKAN
Hocamıza Allah`tan
Rahmet, Bütün İslam
Alemine Başsağlığı
dilerim. Kabri Pürnur,
Makamı Cennet,
Derecesi Aliy, Ruhu
Şad Olsun.
IGMG Düsseldorf Bölgesi
Tüm İdareciler ve Üyeleri Adına
Bölge Başkanı Yaşar Erim
sayfa 14
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
Hocamıza Allah`tan
Rahmet, Bütün İslam
Alemine Başsağlığı
dilerim. Kabri Pürnur,
Makamı Cennet,
Derecesi Aliy, Ruhu
Şad Olsun.
IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi
Tüm İdareciler ve Üyeleri Adına
Bölge Başkanı Bilal DEMİROĞLU
haber
slam Toplumu Milli Görüş Genel
Başkanı Yavuz Çelik Karahan,
Bosna-Hersek’i ziyaret etti ve bir
dizi temaslarda bulundu. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Bakir İzzetbegoviç tarafından kabul edilen Karahan,
göreve yeni başlamalarından dolayı
Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç’e hayırlı
olsun dileklerinde bulundu. Yapılan
görüşmede, daha önce de Aliya İzzetbegoviç tarafından bu makamda kabul
edildiğini ve merhum İzzetbegoviç’in
Bosna halkı ve İslam coğrafyası için
olağanüstü gayretlerde bulunduğunu
ifade eden Karahan, “Bu gayret ve
sabrın neticesinde bugün Bosna halkının varlığı devam etmektedir. Avrupa’da yaşayan Müslümanlara hizmet
eden bir kuruluş olarak bu zamana kadar verdiğimiz destek bundan sonrada
devam edecektir” şeklinde konuştu.
Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Bakir İzzetbegoviç ise, Karahan’a, Bosna-Hersek’e verilen destek için teşekkür etti. İzzetbegoviç, “Bosna-Hersek
özgürlük ve bağımsızlık için yüzbinlerce şehit verdi. Hemen hemen her aileden bir veya birkaç şehidimiz var.
Acı günlerimizde siz her zaman yanımızda oldunuz ve bugün de yanımızdasınız. Ben o dönemde olduğu gibi bu
dönemde de desteğinizi birebir yaşadım ve gördüm. Sizler hakikaten insanların en hayırlısı olma yönünde
gayret gösteriyorsunuz. Bizleri hiç bir
İ
enel Kurul, Delegelerin katımı
ile 14 Mayıs 2011 tarihinde yapılacak. Şimdiki Genel Başkan
Yavuz Çelik Karahan yeniden aday olmayacağını açıkladı.
İslam Toplumu Millî Görüş Bölge
Başkanları toplantısı Kerpen’deki IGMG
Genel Merkezinde yapıldı. Toplantıda
mutad genel kurulun erkene alınması da
kararlaştırıldı. Karara göre, IGMG Genel
Kurulu, tüm delegelerin katılımı ile 14
Mayıs 2011 tarihinde yapılacak.
Bölge Başkanları toplantısında bir
konuşma yapan Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan yeniden Genel Başkanlığa
aday olmayacağını, ancak teşkilat çalışmalarına aynı heyecan ve ruhla katılacağını ve yeni yönetime her konuda yardımcı olacağını bildirdi.
“27 yılı Avrupa’daki teşkilatımızda
olmak üzere, ömrümün toplam 42 yılını,
sizler gibi kardeşlerimle çalışarak geçirdim. Bundan sonra da, genel kurulda se-
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
IGMG Genel Başkanı Yavuz Çelik
Karahan’ın Bosna-Hersek Temasları
zaman yalnız bırakmadınız. Destekleriniz bizlere büyük cesaret ve kuvvet
verdi” dedi.
Karahan, daha sonra Bosna-Hersek
Reisu-l Uleması Mustafa Çeriç’i makamında ziyaret etti. Ziyaretten dolayı
Karahan’a teşekkür eden Çeriç, İslam
dünyasındaki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu. Çeriç, “İslam coğrafyasındaki son gelişmelerden endişe
duyuyorum. Bu durumda Müslümanların sağduyulu hareket etmesi gerekmektedir. Ümmetin birlik ve beraberliği için hep birlikte hayır dualarında bulunmamız gerekir. Sizler de Avrupalı
muhacir Müslümanlar olarak ümmetin
birlik ve beraberliği için kardeşlerimize dualarınızla destek verin” dedi.
T.C. Başbakanlığına bağlı olarak
hizmet veren Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TIKA) kurumunu da ziyaret eden Karahan, BosnaHersek’in kalkınmasına yönelik çalışmalardan dolayı TİKA Başkan Yarımcısı Dr. Mustafa Şahin’i tebrik etti. Karahan, “Türk İşbirliği ve Kalkınma
İdaresi Başkanlığı Bosna Hersek’te
faydalı çalışmalar sergilemektedir.
Özellikle de ülkenin tarihsel dokusunun muhafazasına yönelik çalışmaları
kayda değerdir ki, bu bağlamda tarihi
ve kültürel eserler inşaa ve ihya edilmektedir. Ayrıca bölge ekonomisinin
canlanmasına yönelik seracılık ve hayvancılık gibi alanlarda atılan adımlar
da bölgenin refahı için ortaya konulan
önemli hizmetlerdir. Yapılan bu hayırlı
çalışmalardan dolayı Türkiye Cumhu-
G
IGMG Genel Kurul Kararı Aldı
çilecek yeni yönetime yardımcı olacağım” diyen IGMG Genel Başkanı Yavuz
Çelik Karahan, IGMG Genel Kurulu’nun
uyum, kardeşlik ve beraberlik ilkesi ile
geçmesi için de yardımcı olacağını bildirdi.
Konuşmasında, “Göçün 50. Yılını idrak ettiğimiz şu günler, bize, en azından
gelecek 50 yıl sonrası için de sorumluluklar yüklüyor. Artık kalıcılığımız da kesinleştiğine göre, kalıcılık kurumsallaş-
mamızın daha da yaygınlaşmasını gerektiriyor” diyen Karahan şöyle devam etti:
“Bizim için gelecek nesillerimiz
önemlidir. Bu yüzden de, teşkilat projelerimizi gelecek nesillerimizin toplumsal
uyumunu, Müslüman kimlikleri ile toplumsal katılımını teşvik edecek ve geliştirecek biçimde şekillendirmek zorundayız.
Toplumdan uzaklaşmayacak, aksine toplumu kucaklayacağız.”
“En büyük zenginliğimiz: İnandığı-
riyeti hükümetine ve sizlere teşekkür
ediyorum” dedi
IGMG Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanı Celal Tüter ve IGMG
Balkan Ülkeleri Sorumlusu Eddin Salkoviç’in de katıldığı ziyaret programında Karahan ayrıca, merhum Aliya
İzzetbegoviç’in kurmuş olduğu Genç
Müslümanlar Derneği’ni de ziyaret etti. Dernek Başkanı Edhem Baksic, Karahan’a, zor günlerinde IGMG’nin
yanlarında olduğunu ifade ederek, “İnsanüstü gayretlerinden dolayı IGMG
camiasına bu vesileyle şükranlarımı
sunmak isterim” dedi.
Karahan son olarak, Bosna Hersek’te çeşitli üniversitelerde okuyan
öğrencilerle bir araya gelerek onların
ihtiyaçları hakkında bilgi aldı.
mız din İslamdır. Ve İslam bize, başkalarının bizden emin olmasını emrediyor.
Bunun için, insanımızın hayatını zorlaştırmayacak, Peygamberimizin “Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız” emrini düstur edineceğiz. Teşkilat olarak, kardeşliğimizi daha da kuvvetlendirecek, birlik ve dayanışmamızı devam ettireceğiz. ”
“Avrupa’daki Müslümanların geleceği için bu teşkilatın önemi çok büyüktür.
Bu da bize, sırf Allah rızasını hedefleyerek Kur’an ve Sünnet’e dayalı İslam anlayışımızdan hareketle daha da büyük bir
güven ve heyecanla çalışma sorumluluğu
yüklüyor. Burada, Ra’d Sûresi’nin “Bir
topluluk kendisini değiştirmeden, Allah o
toplumu değiştirmez” mealindeki 11.
ayetini hatırlatıp, Allah’ın inayet ve yardımını ancak O’nun rızasına uygun davranarak bekleyebilceğimize vurgu yapmak istiyorum. Allah, kendi yolunda çalışan ve hizmet verenlerin yâr ve yardımcısı olsun.”
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 15
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hepimiz
Erbakan’ız
demenin
elbette bir
bedeli vardır
ERBAKAN demek;
“Yaşadığı çağdan sorumlu olmak” demektir.
Başkaları
önlerindeki
ağacı kurtarmaktan acizken, ağaçla birlikte ormanı da kurtarmanın derdine
düşmek demektir.
ERBAKAN demek;
Sıkıntıya talip olmak
demektir, “elini taşın altına sokmak” demektir
Zafere koşarken aynı
zamanda başkalarına da
yürümeyi öğretmek demektir.
ERBAKAN demek;
Şartlara teslim olmak
yerine şartları teslim almak demektir.
Partileri kapatıldığında
“atımızı alan yolumuzu
da almadı ya” deyip yola
devam etmek demektir.
Başı dik anlı açık olmak demektir.
Onlara aldırmayıp, devamlı ümit aşılamak, diri
ve canlı olmak demektir.
ERBAKAN demek;
Her doğan güneşle yeniden doğmak demek.
Güneş gibi olup, gittiği
her yeri aydınlatmak demek.
Bugün var olmak ve
bugünü baştan sona kaplamak demektir.
Kaht-i ricalin (adam
kıtlığının) olduğu bir ülkede “Adam gibi adam
olmak” demektir.
Nezaketiyle başkalarını
kendine saygı duymaya
zorlayan örnek bir Müslüman olmak demektir.
ERBAKAN demek;
Bazen Elif gibi yalnız
kalmak ama yine Elif gibi
hep dik durmak demektir.
Bir ömür ve bir destan
demektir.
Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN, Efsane Bașbakan, Milli Görüș Davasının
mücahid e
Inna lillahi ve inna ileyhi raciun – Doğrusu biz Allah’a aitiz ve muhakkak O’na döneceğiz!” T.C. Eski Başbakanlarından Prof.
Dr. Necmettin Erbakan hocamız 85 yaşında vefat
etti.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamız Hakk’a
yürüdü. Her insan gibi emr-i hak vaki olduğunda o
da ruhunu teslim etti.
85 yıl önce başladığı hayat mücadelesi son
buldu. Erbakan hocamızın hareket ve canlılığı daha genç yaşlarında başlamıştı. İstanbul Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdiği için üniversiteye imtihansız giriş hakkı elde etmesine rağmen o, üniversiteye yine de imtihanla girmeyi tercih etti ve sınav sonrasında ikinci sınıftan üniversiteye başladı.
Öğrencilik yıllarında hem arkadaşları tarafından çok sevilirdi hem de, her vesile ile onlara liderlik ve bazen de öğretmenlik yapardı. Üniversitelerde öğretim üyelerine “Hocam” hitabı herkes
için geçerli ise de Merhum Erbakan için Hoca sıfatı daha farklı kullanılıyordu. Onun Hocalık sıfatı, aynı zamanda dindârlığını ve dinin sosyal hayattaki etkinliğine verdiği önemi niteliyordu. Öğrencileri için o, bu yüzden her yönüyle derin bir
Hoca idi.
İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nden 1948 yılında mezun oldu. Aynı yıl “Motorlar Kürsüsü”nde asistan oldu. Almanya’da Reinisch Westfalische Technische Hochschule Aachen: RWTH Aachen (Aachen Teknik Üniversitesi)’da doktorasını yaptı. 27 yaşında Türkiye’nin en
genç doçentleri arasına girdi. Araştırmaları için
tekrar Almanya’ya geldi. Almanya’nın ikinci dünya savaşında tamamıyla yıkılmasına rağmen hızlı
bir kalkınma va sanayileşme sürecini yerinde gördüğü için, aynı kalkınma hamlelerinin Türkiye’de
“
gerçekleşmesi adına, Gümüş
Motor Fabrikaları’nı kurdu ve
motor üretimine başladı.
Fakat, daha sonra topyekün
bir kalkınma anlayışının gerçekleşmesi için Türkiye
Odalar Birliği Genel
Sekreterliği’ne seçildi. Burada, hükümetle anlaşamadı
ve hükümet, görevi bırakması için
kendisine ağır bir
baskı uyguladı.
Odalar
Birliği’nde
Türkiye’nin önünün siyasal iktidar tarafından bizzat engellendiğini gören Erbakan, bunun
üzerine Adalet Partisi’nden siyasete atılmak istedi ise de okul arkadaşı Süleyman Demirel tarafından veto edildi. Erbakan, yılmayan ve önündeki engellerin
kendisi için bir motivasyon olarak kabul
eden bir kişi olarak bu sefer, bağımsız
aday oldu. Ve 1969 yılında bağımsız
aday olduğu seçimde çok sayıda oy alarak milletvekili oldu.
1970 yılında ise bir siyasî hareket
olarak, Millî Nizam Partisi’ni kurdu.
Ve böylece Türkiye’de “Millî Görüş”
hareketi başlamış oldu. “Önce ahlâk
ve maneviyat” sloganı ile kitleleri
harekete geçirdi. Fakat, laikliğe aykırı davranmak suçlaması ile
parti kapatılınca yerine
Millî Selâmet Partisi kuruldu.
Millî Selâmet Part
si’nin seçimlerdeki başa
rısı, CHP ve AP gibi ik
düzen partisini endişe
lendirdi. Dahası, hi
bir zaman koalisyo
yapamazlar denile
bir anda, CHP ile ba
şarı
Millete Hizmet Etmeyi Her Şeyin Üstünde Tuttu
ÜYÜK bir devlet, siyaset ve bilim adamını kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Türk siyasetinin en önemli simalarından biri olan Necmettin Erbakan, bilgisi, birikimi, kişiliği, tecrübesi, ilkeleri, mücadele azmi ve unutulmaz hizmetleri ile halkımızın sevgisini ve takdirini kazanmış, örnek bir liderdi. Siyasette bulunduğum dönemde yakından tanıma ve uzun süre birlikte çalışma mutluluğuna eriştiğim Necmettin Erbakan, hiç şüphe yoktur ki, yakın tarihimize damgasını vurmuştur. Hayatı boyunca üstlendiği tüm görevlerde millete
hizmet etmeyi her şeyin üstünde tutan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Türkiye’nin
her alanda gelişmesine ve kalkınmasına değerli katkılarda bulunmuştur. Prof. Dr.
Necmettin Erbakan’ı daima sevgi, saygı ve şükranla yad edeceğiz. Kendisine Allah'tan rahmet diliyor, ailesine, milletimize, Saadet Partisi camiasına ve tüm sevenlerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum."
B
T.C. Cumhurbaşkanı
Abdullah GÜL
TBMM Başkanı
Mehmet Ali ŞAHİN
Lideri, Yeniden ve Adil Bir Dünyanın Mimarı Ama Asıl Hatırlanacak Mahlasıyla
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
ERBAKAN Hoca Diyor ki;
erbakan
iaki
eç
n
n
aı
bir koalisyon yapması, Erbakan ve Millî Görüş hareketinin önünü açtı. Erbakan, ağır sanayi hamleleri, okullarda din ve ahlâk dersleri ile İmam-Hatip Liseleri’nin açılış sürecini de hızlandırdı. Erbakan’ın resmî programında, genelde sosyal ve ekonomik kalkınma programı yer almasına rağmen,
dindârlığıyla birlikte, dinin sosyal hayattaki konumuna önem vermesi, alışıla gelmişin dışında, özellikle CHP iktidarları döneminde aşağılanan halk
kitleleri ile bire bir temas kurması, herkesi kucaklaması, ahlâk ve maneviyat derken, İslam ahlâkından bahsetmesi; “Milli Görüş” derken, etnik anlamdaki bir milliyetçiliğe karşı çıkıp “milletimizin
görüşü ne ise, Millî Görüş odur” demesi Türkiye’de yeni bir hareketin oluşmasına neden oldu.
Tek başına çıktığı yolda, Türkiye’de arkasından giden milyonları bulan büyük bir kitlenin
yanı sıra, hareketini bırakıp başka bir siyasal
oluşum meydana getirenlerin dahi etkin siyasal hareketler olmasına vesile olan yolu açtı. Bu anlamda Türkiye tarihinin son 30 yılına vurduğu damga ile her zaman büyük
hayranlık ve minnettârlık ile anılacak.
Önünün kesildiği her anda bir başka
çözüm ile ortaya çıkan Erbakan, sadece
kitlelere öncülük etmedi; O, öncülük ettiği kitleleri hem büyüttü, hem eğitti,
hem bilinçlendirdi. Bunun için “Millî
Görüş” hareketi mensupları, Erbakan’ı,
yalnızca siyasi bir partinin başkanı olarak değerlendirmedi. Erbakan’ın yıkılmak bilmeyen umudunun en önemli
göstergesi, 12 Eylül darbesi sonrasında,
siyasi yasaklar döneminde, Erbakan ile
birlikte çalışmalar yapmış olan Turgut
Özal’ın popülerliğinin zirvede olduğu
bir dönemde “artık Millî Görüş bitmiş-
tir” denilen bir anda, yasaklı olduğu halde Refah
Partisi ile yeniden ortaya çıkması oldu.
Erbakan, bu süreçte giderek oylarını yükseltti.
1988 yılı sonunda “Adil Düzen” programını gündeme getirdi. Bu programı hareket içinde büyük
bir yankı uyandırdı. Programın tanıtımı için partinin tüm idarecileri ve binlerce üyesinin önemli bir
bölümünü eğitim seminerlerine tabi tuttu. Başta
ANAP olmak üzere, önce bu hareketi önemsemeyen diğer siyasal hareketler, 1992 yılındaki yerel
seçimlerin verdiği ilk işaretle, endişelenmeye başladılar. Fakat 1994 yerel seçimleri partinin, hem
söylemlerinin hem de idareci yetiştirdiğinin bir
göstergesi oldu. Yolsuzluk ve hizmetsizlik ile anılan yerel idareler, RP’li belediyelerle önemli hizmetlere imza atınca, Ankara, İstanbul, Konya,
Kayseri gibi büyük şehirlerden gelen oylar 1995
genel seçimlerinde de belirleyici oldu ve RP birinci parti olarak seçimlerden galip çıktı. Askerî, siyasî ve adlî baskılara rağmen Erbakan’ın bir yıllık
başbakanlığı dönemindeki başarıları, Türk siyasal
tarihinde derin izler bıraktı. Ancak adlî, askerî, siyasî baskıların alenen yapıldığı ve medyanın bir
saldırı kampanyası yürüttüğü 1997 yılında “28 Şubat” kavramıyla tarihe geçen baskılar silsilesiyle
iktidardan uzaklaştırıldı. Ama Erbakan, bütün bu
saldırıların amacı olan ülkede kaos ve anarşi çıkarma oyununa gelmedi. İktidar ortağı DYP’den destek göremeyince de istifa etmek zorunda kaldı.
1998 yılına gelindiğinde ise RP kapatıldı ve
Erbakan yeniden siyasal yasaklı hale geldi. Yasağın geçen sene kalkmasının ardından Erbakan Hoca, yeniden Saadet Partisı Genel Başkanı oldu. 27
Şubat 2011 tarihinde ise, arkasında dev bir miras
bırakarak Rahmet-i Rahman’a kavuştu.
Allah (cc) gani, gani rahmet eylesin!
Allah O’ndan razı olsun
Adı, milletimizin
hafızasından
silinmeyecektir
N
NECMETTİN Erbakan
adı, aziz milletin hafızasından asla silinmeyecek, kişiliği, mücadelesi
ve geride bıraktığı eserleriyle gençlere örnek
olacaktır. Sayın Erbakan
milletimizin gönlünde
müstesna bir yer edinmiştir.
T.C. Başbakanı
Recep Tayyip ERDOĞAN
TÜRKİYE’YE çok önemli
hizmetler kazandırmış, Türk
siyasetinde kendine mümtaz
bir yer edinmiş ve ömrünü
öğrenmeye ve öğretmeye
adamış bir siyasetçi ve bilim
adamıydı. Şahsıyla, davasıyla, ilkeleriyle olduğu kadar bir insan olarak da genç
nesillere örnek oldu. Allah
O’ndan razı olsun. Öğrettikleriyle, kişiliğiyle kendisini
şükranla yad edeceğiz.
Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır.
Bizim davamızda kimse kendi için yaşamaz, Herkes kardeşi için yaşar.
Menfaati öldürmenin en kolay yolu budur.
Namaz dinin direği cihad ise zirvesidir. Biz siyaset değil cihad yapıyoruz.
Müslüman Hakkın hâkimiyeti için ‘motor’, şerrin yok olması için ‘fren’ olma
görevlisidir.
Hakk’ı üstün tutmak her zaman saadet getirir.
Milli Görüş; bu milletin inancıdır, tarihidir, kimliğidir, ruh köküdür.
İman varsa imkân da vardır, Milli Görüşçü asla vazgeçmez.
Bir çiçekle bahar olmaz. Ama! Her bahar bir çiçekle başlar...
Kelime-i Şahadet getirip iman etmekle her işimiz bitmiyor, tam aksine,
kulluk imtihanımız yeni başlıyor. Yani kelime-i Şahadet, bir nev’i, Kur’an
programıyla yapılan kulluk imtihanına, giriş belgesidir.
İslâmi tebligatta muhatabımız istisnasız bütün insanlardır. Öyle ise görüşü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime
yapılmalıdır. Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allah'tandır.
Aşk, azim ve Millî Görüş tekeden bile süt çıkarır.
CİHAD: Kur’an nizamını kurmak ve yürütmek için var gücümüzle çalışmaktır.
Biz seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz.
Biz mantar zihniyetli değiliz, biz çınar ağacıyız.
Herkes Milli Görüşçü’dür ama farkında değildir.
Allah’ına kul olmayan davasına er olamaz.
Hak'kın tesisi için çalışmamakla Batıl'ın hâkimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur...
Akıl; ‘şunlar, şunlar doğru ise, şunlar da doğrudur’ şeklinde bir mukayese
ve muhakeme (karşılaştırma ve karar verme) kabiliyetidir. İslamsız akıl, tek başına ilk ve mutlak doğruları bilemez, hayır ve şerri tayin edemez.
İslamsız bütün nimetler ve saadetler eksiktir ve yetersizdir. Bu nedenle "Bugün
dininizi ikmal ettim ve nimetlerimi tamamladım" ayeti en son indirilmiştir.
Akıl, bir temyiz (iyiyi kötüden seçip ayırma) yeteneğidir.
Akıl; imanın ve İslam’ın emrinde en büyük nimet, nefsin ve şeytanın elinde ise, sebebi felâkettir.
Hırsız en çok kimden korkar? Hırsız en çok ev sahibinden korkar.
Herhangi bir durumun oluşmasında ve gelişmesinde Müslümanların üç ayrı safhada, takınacağı, üç ayrı tavır vardır:
1- Önce emredilen ve yapılması gereken bir konuda, takatimizin sonuna kadar
ceht, gayret ve her türlü esbaba tevessül,
2- Olayın meydana gelişi sırasında, korku ve telâşa kapılmadan Allah'a teslimiyet ve tevekkül,
3- Sonunda ise, takdire rıza ve ortaya çıkan neticenin hakkımızdaki en hayırlı
durum olduğunu kabul etmek gereklidir.
Müslümanca düşünmenin üç temel esası vardır:
1- Dünya hayatı, çok önemli bir imtihandır. Ahiret ise, dünya hayatının hesabı
ve imtihandaki artı ve eksi puanların karşılığıdır.
Nefeslerimiz sayılıdır, bunlar Allah yolunda harcanmalıdır. Çünkü ölüm bize,
çok yakındır.
2- İslâm Dini, Allah yapısıdır. Bunun için mükemmeldir ve tastamamdır. Hâşâ,
zerre kadar noksanı, fazlası ve hatası bulunmamaktadır.
3- İslâm Dini, bir bütündür. Ona bir şey katılamaz ve ondan bir şey çıkarılamaz.
Baştan sona Hak’tır, hayırdır ve hepsi, herkes için ve her yerde lazımdır.
Çünkü İslâm, dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır.
Şu dünyaya gönderiliş gayemiz olan kulluk imtihanını başarabilmek için,
üç tane temel ve birbirini tamamlayan esas vardır:
1- Her şeyden önce İslâmı öğrenmek, İslâmın her konudaki emrini bilmek,
2- Öğrendiğimiz İslâmi esaslara göre yaşamak, Kuranın hükmünü hayatımıza
tatbik etmek,
3- Her yerde, her halde ve her meselede, mutlaka İslâm’a göre, yani İslâmca
düşünmek.
Yani, itikat ve ilmihal konularını öğrendiği ve bildiği bir kısım ibadetleri yerine getirdiği halde, ticaret, siyaset ve devlet hayatında müşrikler gibi düşünen,
olayları batılı ve cahili ölçülerle değerlendiren bir kimse, hakikat nazarında
Mümin sayılamaz.
Milli Görüş çağdaş bir medeniyet projesidir. Milletimizin kendi görüşüdür. Sultan Fatih'in İstanbul’u feth ederken kalbindeki inanç ne ise Milli Görüş
odur.
Bizim milletimiz bin yıl Milli Görüş ile dünyaya hâkim oldu. Bugün de bütün
dertlerimizin ilacı MİLLİ GÖRÜŞ'TEDİR.
Bütün gücüyle ve tüm imkanıyla inandığı Hak yolunda çalışarak manen ve
maddeten kalkınmış ‘Yeniden Büyük Türkiye'nin’ kurulmasında insanlığın özlediği medeniyetin tesisinde ve bütün insanların Refah, Saadet ve Selamete
ulaşması yolunda hizmeti geçenlere NE MUTLU!
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
GMG Kuzey Bavyera Bölgesinin
Nürnberg Merkez Camiinde düzenlediği Ahde Vefa ve Hatim
Merasiminde duygulu anlar yaşandı.
Öğle Namazına Müteakip yapılan
proğramda Merkez Camiine Bölgenin tüm cemiyetlerinden ciddi katılımlar oldu.
Nürnberg Merkez Camii imamHatibi Halil Erol Hoca Efendinin
açılış konuşmasıyla başlayan proğramda Nürnberg Merkez Camii Başkanı Hasan Aslan misafirlere selamlama konuşmasıyla hoş geldiniz dedi.
Proğramda IGMG Kuzey Bavyera Bölge Başkanı Bilal Demiroğlu,
‘Sessiz Gemi’ Şiiriyle başladığı konuşmasında,
‘Hayatı öyle bir yaşa ki, yaşadığın
hayat seni kıskansın!,
I
sayfa 18
Hayat
IGMG Kuzey Bavyera
Bölgesinden Vefa Örneği
Hakkı öyle bir sev ki, ölüm sana
acısın,
Öyle bir Dost ol ki, Dostun olmayan utansın..!
“Evet Muhterem Hocam öyle bir
yaşadı ki, hayatlar onu kıskandı şahidiz biz ona..! Birbirine selam vermeyen cemaat ve gruplar onun taktığı
Milli Görüş gözlüğüyle birbirini kucaklamayı öğrendi. Şuursuz, ruhsuz
müslümanlık anlayışına ruh ve şuur
kazandırdı. Neye inandığını tarif
edemeyen muhafazakarlar, dili çözüldü, toplumun her kesiminde ken-
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
disini savunur hale geldi. Siyaset kurumuna ahlak getirdi. Ruh getirdi, izzet getirdi, seviye kazandırdı. Global
zulüm, kan, barut, haksızlık, katliam
üreten mekanizmaları insanlığın dikkatine sundu ve Yaşanabilir Bir Dünya modeli, Adil bir paylaşım, hizmet
sunan yönetim anlayışıyla insanlığı
bıluşturdu... Muhterem hocam seni,
değil dostların, düşmanların bile acı
kaybımız diyerek göz yaşı döktüler”
dedi.
Halil Erol Hocanın öncülüğünde,
Ali Çakmak Hoca, Ramazan Şerif
Hoca, Ahmet Şerif Hoca, Müsiad
Nürnberg Başkanı İsmail Satır,
IGMG Kuzey Bavyera Bölge Birincisi Fatih Maraşlıoğlu ve Ethem Aslanbaba Hoca Efendilerin okuduğu
Kur’an-ı Kerimler sonunda Bölge
çapında Milli Görüş Lideri Prof.
Necmettin Erbakan Hocamız, Tahir
Büyükkörükçü Hocamız ve Cemaatimizden Rahmetlilere ithafen toplam:
33 Hatm-i Şerif, 140.000 (Yüzkırk
bin) Kelime-i Tevhid, 200 kadar Yasin-i Şerifin duası yapılarak, ruhlarına sevapları hediye edildi.
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
dosya
Fazilet SEYİDOĞLU
İbadetleri, Çocuğunuza
Bahane Olarak Sunmayın
çizgi filme odaklanan oğluna aldırmadan 'şimdi hatim takip edeceğim' diyen anne-babalar, farkında
olmadan çocuklarındaki dinî duygulara zarar verir. Bu tür davranışlar çocukların dinden soğumasını
sağlar. İbadetleriniz çocuğunuzla
aranıza girmesin.
Ayşe 8 yaşındaydı. Sürekli annesiyle birlikte olmayı gözlüyordu.
Annesi ise ibadetlerine çok düşkündü. Vakti girdi mi namazını kılar,
her fırsatta Kur'an okur, tesbih çekerdi.
Ayşe ne zaman annesini yanına
çağırsa, onunla birlikte olmak istese annesi, "Şimdi namaz kılacağım,
Kur'an okuyacağım" diye cevap
verirdi. Yine bir gün annesiyle birlikte parka çıkmak istemişti. Annesi de yine aynı cevabı vermişti:
"Namaz kılmam lazım yarın çıkalım." O da "Öff be! Sen de hep namaz kılıyorsun. Bu namazı hiç sevmiyorum!" diye ağlayarak odadan
çıkmıştı. Benzer bir durum 5 yaşındaki Mehmet'lerin evinde de yaşayun oynamak isteyen ço- nıyordu. Annesi ve oğlunun en çok
cuğa 'şimdi namaz kılaca- sevdiği programlar televizyonda
ğım', TV'de en çok sevdiği çakışıyordu. Anne hatim programı-
Dinî konularda çocukla inatlaşmak, zorlamak, örnek olma adına
olsa da, ne kadar doğru
olduğuna inansanız da
çözüm değildir. Aileler
uzlaşmacı bir yol sergilemeli, çocuğu cezalandırır konuma düşmemeli, onları zorlamamalıdır. Anne-baba
öncelikle nasıl sevdirebilirim diye düşünmeli, çocuklarıyla konuşmalı, anlatmalı, yaşına
ve bireyselliğine uygun çözüm yolları
üretmeli, orta yolu ve
dengeyi sağlamalıdır.
O
nı, oğlu da o saatteki en çok sevdiği çizgi filmi izlemek istiyordu.
Anne "Hatimimi bitirmem gerekiyor." diye çocuğunun ısrarla çizgi
filmini izlemesine izin vermiyordu.
Mehmet de hep ağlıyordu. Mehmet
6 yaşına geldiğinde kendisine
Kur'an öğretmek isteyen ablasına
"Ben Kur'an'ı hiç sevmiyorum, öğrenmek de istemiyorum!" demişti.
Zeynep 12 yaşındaydı. Annesi ile
birlikte arabada giderken en sevdiği müzik kanalını açmak istiyordu.
Annesinin istekleriyle ters düşüyordu. Anne ilahi, Kur'an dinlemek
istiyordu. Bir gün yengesinin arabasında Zeynep, "Oh be! Annem
yok! İlahi ve Kur'an da yok, istediğim kanalı dinleyebilirim!" demişti. Yengesi şaşkındı...
Önce nasıl sevdireceğinizi
düşünün
Dinî konularda çocukla inatlaşmak, zorlamak, örnek olma adına
olsa da, ne kadar doğru olduğuna
inansanız da çözüm değildir. Aileler uzlaşmacı bir yol sergilemeli,
çocuğu cezalandırır konuma düşmemeli, onları zorlamamalıdır.
Anne-baba öncelikle nasıl sevdire-
bilirim diye düşünmeli, çocuklarıyla konuşmalı, anlatmalı, yaşına ve
bireyselliğine uygun çözüm yolları
üretmeli, orta yolu ve dengeyi sağlamalıdır. Çocuklarıyla sevgi bağı
güçlü olan ebeveynler, muhakkak
çocuklarına önce örnek olacak,
sonra da onlara sevdirerek, dinî vecibelerini yerine getirmelerine yardımcı olacaklardır. İbadet saatlerimiz asla çocuklarımızla aramıza
girmemeli, hatta onların da gözlediği bir paylaşım saati olmalıdır!
Üç annemiz de bir yerlerde hata
yapıyorlardı. Birinci annemiz çocuğuna hiç vakit ayırmıyordu. O
hep evdeydi ama nitelikli ve kaliteli zamanı yoktu çocuğu için. Çocuk
da sevildiğini hissedemiyordu. Annesiyle arasına giren ve bahane olarak sürülen bu namazı kendisi de
sevmemeye ve öfke duymaya başlamıştı. Çünkü sonrasında da annesi sözünde durmuyor, onunla oynamıyor veya parka götürmüyordu.
Çözüm nasıl olabilirdi? Namaz kılarken anne onun yanında olmasına
izin verebilir veya birlikte kılmayı
teşvik edebilir, ödül olarak da parka çıkabilir veya oyun oynayabilirlerdi.
İkinci annemiz ise hatimini bitirmeyi istemekte çok haklıydı ama
çocuğuyla inatlaşmamalı ve onunla
konuşarak uzlaşmalı, anlaşmalıydı.
Bu, bir gün oğlunun çok sevdiği
çizgi filmi birlikte izlemek ve bu
çizgi film üzerine onunla birlikte
yorumlar yapmak, diğer gün de oğlu ile birlikte hatim programını izlemek, ona da takke takmak, yanına oturtmak ve onun parmağıyla
birlikte Kur'an'ı takip ettirmek olabilirdi. 12 yaşındaki ergen kızımızı
da annemiz anlamalı, zorlamamalıydı. Yolda giderken kızının istediği müzik kanalını, dönerken de ilahi dinleyerek onunla uzlaşabilir,
anlaşabilirdi.
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 19
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
IGMG İrşad Başkanı Ahmet Özden ile
IGMG irşad çalışmaları hakkında bir söyleşi
“Hutbeler önemli bir irşad aracıdır”
- Sayın Hocam, öncelikle temel
bir soru yöneltmek istiyoruz. Şöyle
ki; İrşad Başkanlığı daha çok
İmamlar’dan sorumlu olan birim
olarak bilinir. Peki imamların eğitimi, koordinesi ve tayini dışında
İrşad Birimi hangi alanlarda hizmet veriyor?
- Sizin de ifade ettiğiniz gibi, İrşad Başkanlığı denilince evvel emirde akla cami hizmetleri; özellikle de
imam temini konusu akla geliyor.
Ancak İrşad Başkanlığımızın meşguliyyet alanı sadece imam tesbit ve tayini konusu değildir, bu mevcut meşguliyetlerinden sadece bir tanesidir.
İrşad Başkanlığı olarak imam tesbit
ve tavsiyelerinin yanı sıra, özellikle
kendi imamımızı kendimiz yetiştirme gayreti içerisindeyiz. Avrupa genelinde 34 bölge başkanlığımız bünyesinde hizmet vermekte olan beş
yüz kadar camimiz bulunmaktadır.
Bunun yanısıra birimimizin en
önemli faaliyetleri arasında bu sene
23.sünü
gerçekleştireceğimiz
Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması, şu sıralar bölgelerimizde organize edilen Alemlere Rahmet Hz.
Muhammed (sav) programları, ’Maide-i Kur’an’’ programları ve yine cemiyet, bölge ve merkezi olarak gerçekleştirilen her türlü irşad programları bulunmaktadır.
– Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması bir geleneğe dönüştü. Neden böyle bir geleneğin sürdürülmesi ihtiyaç olarak görülmekte?
– Bu elbette islamî, yani dinî bir
cemaat olmamızdan kaynaklanmaktadır. Kur’an-ı Kerim imanımızın temeli ve hayatımızın rehberidir. İtikadımız, ibadetimiz, fıkhımız ve mua-
sayfa 20
melatımızın temelinde Kur’an ve
Sünnet yatar. Onun için eğitim ve irşad çalışmalarımızdaki çıkış noktamız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin sünnetidir. Bu sebeple mutat
programlarımızın arasında Kur’an-ı
Kerim’i Güzel Okuma Yarışması ve
Alemlere Rahmet programları yer almaktadır.
Sizin de belirttiğiniz gibi Kur’an-ı
Güzel Okuma Yarışması bir geleneğe
dönüştü. Bu yarışma vesilesiyle özellikle gençliğimizi Kur’an-ı Kerim’i
usûlünce ve en güzel şekilde okumaya teşvik etmekle birlikte tekrar tekrar bu yüce kitabın anlaşılması ve yaşanılması gereken bir hayat kitabı olduğuna vurgu yapmak istiyoruz.
Yine malumunuzdur ki bu sene,
Kur’an’ın nüzûlünün 1400. yılı. Bu
bakımdan insanlarımızın daha çok
Kur’an okuması, onunla daha çok
birlikte olması ve okuyup anlaması
için bölgelerimize ve dolayısıyla cemiyetlerimize her ay düzenli olarak
okunması gereken hatim miktarları
verdik. Geçtiğimiz ay ikibine yakın
hatim okundu. Yine önem verdiğimiz
hususlardan bir diğeri ev sohbetleri.
Ağırlıklı olarak hocalarımızın nezaretinde yapılan ev sohbetlerinin sayısı aylık 1500’ün altına düşmemektedir.
- Alemlere Rahmet programı
daha çok Peygamberimiz (s.a.v)
hakkındaki karikatür tartışmalarından sonra yaygınlık kazandı diyebilir miyiz?
Öyle demekle maksadımızı tam
olarak ifade etmiş olmayız. Zira, nasıl geleneğimizin bir parçası olarak
Kur’an yarışmaları gerçekleştiriyorsak, Kutlu Doğum haftası veya bundan bağımsız olarak büyük veya küçük çapta programlar da yapılıyordu
zaten. Tabii ki bununla birlikte malum tartışmalar, içinde yaşadığımız
Avrupa toplumlarına bu çalışmalar
vesilesiyle, tabi olduğumuz ve örnek
aldığımız Peygamberi (s.a.v) anlatma
fırsatını da verdi.
- Gündemde olan diğer bir konu
ise Cuma hutbeleri. Bu hutbelerin
yerel dilde okunması gerektiği ve
böylece müslümanların entegrasyonun bir parçası olabileceği söylenmekte, siz ne dersiniz?
- Bizim için hutbeler önemli bir irşad aracıdır. Hutbelerle Cuma cemaati dediğimiz büyük bir kitleye
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
ulaştığımız için daha çok imanî ve
amelî konuları ele alarak cemaatimizi irşad etmeye çalışıyoruz. Ayrıca
gündemde olan gelişmeleri konu edinerek cemaatimizi telkin ediyor ve
inancımıza dayanmak suretiyle değerlendirmelerde bulunarak bir gündem birliği oluşturmayı hedefliyoruz.
Hutbenin dili konusunda bir şartımız bulunmamakta. 2004 yılından bu
yana hutbelerimizi teşkilat sitemizde
Türkçe ve Almanca olarak yayımlayarak herkesin istifadesine sunmaktayız. Bunun yanısıra Fransızca veya
Flamence gibi dillere çevirilerek Almanya dışı bölgelerimizde de kullanılmaktalar. Hutbelerimiz cemiyetlerimizin yapısı ve ihtiyacına göre uygun görülen dillerde okunmaktadır.
Ancak değişik dillerin konuşulduğu
ülkelerde organize olmamız hasebiyle teşkilatımızın ortak dili Türkçe’dir.
Hutbeler vasıtasıyla toplumsal katılıma katkıda bulunulabilir mi sorusuna gelince: İrşad Başkanlığı olarak
ana hedefimiz cemaatimizi irşad etmektir, yani Kur’an ve Sünnete uygun ve “İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır” hadisi
düsturunca yaşamanın yollarını göstermektir.
Hutbelerimizin Almanca veya
başka bir yerel dilde sunulmasının
kanaatimizce iki faydası bulunmaktadır. Evvela hutbenin mesajı, yani
içeriğinin yanısıra, Türkçe’de yer
edinmiş din dilimizin muhafaza edilmesi sağlanmaktadır. Diğer taraftan
ise, değişik dillerde okunulmasıyla,
kullanılan islamî kavramların o ülkenin dillerinde de yer edinmesine yol
açmaktadır. Bu da katılımın bir parçası olsa gerek.
- İrşad Başkanlığı ilahiyat alanında ihtisas birikimi olan bir birim. İrşad programları ve hutbeler
dışında bu birikimden Müslümanlar nasıl istifade ediyor?
İrşad Başkanlığımıza bağlı olarak
hizmet veren Din İstişare Kurulumuz, iki şekilde insanlarımıza hizmet
sunmaya çalışıyor. Günlük olarak gelen sorulara cevap vermek suretiyle
ve bir de zaman zaman yapılan ilmî
toplantılar şeklinde. Günlük hayatla
ilgili soruların ilk muhatabı elbette
imamlarımızdır. Gerek e-mail adreslerimize, gerek normal mektup yoluyla gerekse de telefonlarla bize ulaşan insanlarımıza hocalarımız cevap
vermektedir. Bunların bir kısmı doğrudan cevaplandırılırken bir kısmı
kurulda mevcut olan diğer hocaefendilerle istişare edildikten sonra cevaplandırılmaktadır.
İlmî toplantılar ise şartlara göre
bazen Türkiye’de, ağırlıklı olarak da
Avrupa’da Genel Merkezimizde yapılmaktadır. Bu toplantılarda alınan
kararlar, kamuoyu ile çeşitli yollarla
paylaşılmaktadır. Henüz kararı alınmamış bazı konular var ki, onlarla ilgili de önümüzdeki dönemde yine bir
araya gelinecek ve neticeye ulaşılacaktır diye ümid ediyoruz. Örneğin,
İslamî kesim, helal gıdalar, hazır gıdalardaki (jelatin, gliserin gibi) katkı
maddeleri ve hükümleri ve talak (boşama) konusu karara bağlanan konulardır. Kredili ve ipotekli alış-veriş,
dinî açıdan (Ehl-i Kitap vs.) Avrupa’nın durumu gibi bazı konular,
önümüzdeki toplantılarda neticeye
kavuşturulacaktır.
- Peki, İrşad Başkanlığı’nın özdeşleştirildiği çalışma alanı olan
imamlar konusuna gelelim. Özellikle Almanya’da imam eğitimi
bağlamında son dönemde bir hayli
tartışma ve gelişme var. Özel veya
devlet destekli projeler yürütülmekte, İrşad Başkanlığı imamlarımızın eğitimi alanında ne gibi çalışmalar yapıyor?
Sizin de ifade ettiğiniz gibi, Avrupa’nın genelinde, özelde de Almanya’da, Avrupalı imam yetiştirme konusunda son zamanlarda bir hayli
önemli gelişmelere şahit oluyoruz.
Eskiden beri varolan ve kısıtlı da olsa İslam İlahiyatı alanında çalışmalar
yapan üniversitelerin arasına yeni bazı merkezlerde bulunan üniversiteler
de dahil oldu. Türkiye’de ilahiyat
eğitimi almak üzere yönlendirilen ve
bu arada sayıları dört yüzlere yaklaşan bir potansiyel var. İrşad birimi
olarak bilhassa son konuda bizim de
yönlendirmelerimiz ve desteklerimiz
mevcut.
Bu noktadaki hedefimiz sosyal ve
kültürel şartları, Avrupalı yerel dilleri bilen, şimdiki ve gelecek kuşaklarla ilişkiyi daha kolay kurabilen imam
yetiştirmektir. Böyle donanımlarla
yetişecek imamlarımızın vizyon ve
dinamizm sahibi önderler olmasını
arzuluyoruz ve bunu da İslam Toplumu Milli Görüş’ün başaracağına inanıyoruz.
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
dosya
İskender PALA
Edep Bir Tac İmiş...
anlamlar taşıyor.
Bir tür kişilik ve karakter özelliğini anlatan bu kelimenin muhtevası insanı ar ve utanç verici hallerden muhafaza eden hasletleri içerir.
Tabiri caizse o bir gen dizilimidir
ki var olduğu bünyeyi maddî ve
manevî huzura erdirir. İnsan bu gene sahip ise bütün hareket ve söz
türevleri içinde kaçınılması gereken şeyi derhal bilir ve hatta refleks olarak ondan kaçınır. Böylece
kişi maddi ve manevi (iş hayatında,
sosyal hayatta veya iç dünyasında)
her türlü yanlışlığa düşmekten kurtulur, utanacağı şeylerden uzak kalır. Sonuçta edepli insan güzel huy,
zarif muamele ve hassas bir kişilik
sahibi olur.
İslamiyet'in gelişinden sonra bilim, gramer ve şiir gibi konular sırf insanı edebe yönelttiği, ona zarafet kattığı için- ilm-i edep, bununla ilgilenen kişiler de edîp olarak anılmaya başlanmıştır. Bu
isimlendirme bize, doğu toplumlarındaki edep anlayışının din kaydep kelimesi "zarafet, uslu- naklı olduğunu gösterir ki zaten
luk, söz ve hareketlerde gü- Cahiliye devrine ait bir edepten
zel hal üzere bulunma" gibi bahsedilemez. Hz. Mevlânâ "Kur-
İslamiyet'in gelişinden
sonra bilim, gramer ve
şiir gibi konular -sırf
insanı edebe yönelttiği,
ona zarafet kattığı içinilm-i edep, bununla ilgilenen kişiler de edîp
olarak anılmaya başlanmıştır. Bu isimlendirme
bize, doğu toplumlarındaki edep anlayışının
din kaynaklı olduğunu
gösterir ki zaten Cahiliye devrine ait bir edepten bahsedilemez. Hz.
Mevlânâ "Kur-'an'ın
manası ayet ayet
edepten ibarettir"
mısraını bu bağlamda
söylemiştir.
E
'an'ın manası ayet ayet edepten
ibarettir" mısraını bu bağlamda
söylemiştir.
Edebin iki kısmı mevcuttur:
Nefsî ve dersî... Nefsî olan edep,
yukarıda söz ettiğimiz kişilik özelliğini teşkil eden gen yapısıdır ki
bunun görünür biçimine ahlak ve
terbiye diyebiliriz (Edeptir tâc-ı
Rabbanî / Komazlar her başa anı Sunullah Gaybî). Dersî olan edep
ise insanın amellerini düzenler ki
eskiler bunu âdâb-ı muaşeret olarak bilirler ve gerek davranışların
gerekse konuşmanın hatasız ve güzel olmasını sağladığını düşünürler
(Edep hoştur, edep hoştur İlahî /
Edepsizlik hor eder pâdişahi - Laedrî). İnsanın tavırlarındaki nezaket, zarafet ve zevk-i selim nasıl
görünür bir şey ise, sözlerindeki
güzellik ve incelik de aynı şekilde
edep sayesinde bilinebilen, hissedilebilen hale gelir. Nazik davranışlar nasıl hareketlerimizde bizi
ayıplanmaktan, küçük düşmekten,
hata yapmaktan koruyorsa (Örtermiş ayıbını insanın hep / Ne güzel
elbise esvâb-ı edeb - Laedrî); binaenaleyh söz söyleyeni de küçük
düşmekten ve yanlışlıktan koruyacak edep konuları mevcuttur. Gramer, etimoloji, sözlük, imla, kafiye, şiir, retorik, söz ve manaya ilişkin sanatlar olarak sayabileceğimiz
bu fenlerin "edebiyat" genel başlığı
altında anılmasının sebebi, söz
edebini sağladıkları, ifadeyi mübtezel ve bayağı olmaktan korudukları, nezih bir üsluba büründürdükleri içindir.
Eski toplumları derinden etkileyen tasavvuf, baştan sona edep
üzerine bina olunmuş gibidir. Âdâb
(edepler), âdâb u erkân, âdâb u
usûl... Hep güzel şeylerle birlikte
olma ve kendini tanımanın her tarikata göre çeşit çeşit yolları... Edebe
dair pek çok batınî ve zahirî tasnif,
kural, risale ve tanım... Sufilerin
her birine göre önem sırası kazanan
[email protected]
edep yolları... Semboller ve ritüeller... Eline, Diline, Beline (EDeB)
sahip olma şuuru... Ve herkesin ortak söylediği bir söz: "Edeb yahû!.." Sonra da bir beyit:
Edep bir tâc imiş nûr-ı Hudâ'dan
Giy ol tacı emîn ol her belâdan
Günümüzde edep içen "karakter
disiplini" diyebiliriz. Bu disiplin,
toplum içinde kişilerin birbirlerine
karşı takınmaları gereken takdir
edilesi tavırları düzenler. Şimdiki
edebiyat her ne kadar dilin edeplendirilmesine yarıyorsa da nefsin
edepli olması (güzel ahlak) dilin
edebinden önemlidir. Yani dili şiirle, sanatla mecazla güzelleştirmeden evvel ahlakı güzelleştirmek
gerekir. Bunun yolu iffet, vakar, sabır, merhamet gibi şahsî meziyetlere sahip olmak yanında gerçeğe
saygı, adalet ve özgürlük gibi evrensel değerleri de benimsemekten
geçer. Bu açıdan bakıldığında çağımız, edebini kaybetmiş bir çağdır.
Herkes nefsinin hevasına uymuş;
para, mal, mülk, makam sarhoşluğundan başı dönmüş gibidir. Haddini bilmek, zarafet, nezaket, terbiye, hicap, utanma... Hepsi kaybolup gitmiş edep bahisleri. "İnsanın
edebi altınından hayırlıdır" veya
"Edep insanın ziynetidir" sözleri
unutulalı çok oldu. Belki de artık
eskilerin tekke ve mektep duvarlarına astıkları şu beyti yeniden yazdırtıp sosyal mekânlara ve resmî
kurumlara dağıtmanın zamanı geldi:
Ehl-i diller arasında
aradım kıldım talep
Her hüner makbul imiş,
illa edep, illa edep
Unutmayalım; edebini yitirmiş
bir insan, toplum bünyesinde tehlikeli bir virüstür.
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 21
dosya
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
M. Hulusi ÜNYE
Ziyaret Geleneğimiz
[email protected]
iyaret, Arapça asıllı bir kelime olup,
biriyle görüşmeye, bir kimseyi görmeye varmak manâlarına gelir. Dinimiz İslâm, müminleri kardeşler olarak
nitelendirir; onların birbirlerini sevmelerini, saymalarını ve birbirlerine yardımcı olmalarını emreder: “Müminler ancak kardeştirler” (Hucurât Sûresi, [49:10]), “İyilik ve (Allah’ın yasaklarından) sakınma
üzerinde yardımlaşın” (Maide Sûresi,
[5:2]) ayetlerinde olduğu gibi. İnsanlar arasında sevginin yeşermesine yardımcı olan
en önemli vesilelerden birisi ziyaretlerdir.
Bu bakımdan İslâm Dini ziyaretlere büyük
önem vermiştir. Hz. Peygamber (as), bir
hadis-i şerifinde: “Allah için bir hastayı
veya bir Müslümanı ziyaret eden kişinin
Cennetteki yerini hazırladığını haber vermiştir.”1
Ziyaretin; hasta ve hastahane ziyareti,
nezaket ziyareti, bayram ziyareti, mapushane ziyareti gibi çeşitleri vardır. Ayrıca dua
ve ibadet amaçlı ziyaretler de vardır ki, kabir ziyaretinde bulunup dua etmek, Kabe
ve Ravza-i Mutahhara’yı ziyaret ederek,
Hac ve Umre yapmak ve Peygamber Efendimiz (as)’ı ziyaret etmek bunlar arasında
bulunur. Hısım ve akrabaların ziyaret edilmesi başlı başına bir ziyaret çeşididir ki,
buna “sıla-i rahim” de denilir.
Ziyaretleşmelerin, sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi açısından son derece
ehemmiyete sahip olduğunda şüphe yoktur.
Yukarıda da işaret edildiği gibi, ziyaretleşme hadisesi insanların birbirleri üzerindeki
temel haklarından bir tanesi olduğunu Peygamberimizin rivayet edilen şu hadisinden
de anlıyoruz: “Rasûlüllah (sav), Müslümanlara yedi şeyi yapmalarını emretmiş,
yedi şeyden de kaçınmalarını istemiştir. Yapılmasını istediği şeyler şunlardır: Cenazenin arkasından gitmek, hastaları ziyaret etmek, dâvete icâbet etmek, mazluma yardım
etmek, verilen sözü, yapılan yemini yerine
getirmek, verilen selamı almak, aksırana
dua etmek.”2
Dikkat edilirse görülür ki, hadis-i şerifte, insan ilişkilerinde önemli olan hususları
birer birer sayıyor ve insanî ilişkilerin canlı tutulması isteniyor. Bilhassa hasta ziyareti, yapılan davete icabet, cenaze merasiminde hazır olmak gibi hayatî önemi olan
sosyal olaylarda insanların birbirinin yanında hazır olmaları tavsiye ediliyor. “Esiri kurtarınız, açı doyurunuz, hastayı ziyaret
ediniz”3 hadis-i şerifi de yukardaki hadisi
destekleyen bir mesaj iletiyor.
Gerek hasta ziyareti, gerekse diğer ziyaretler, toplumda sevgi ve güven duygula-
Z
sayfa 22
rını pekiştirir; fertleri, birlikte yaşama kültürünü kazanmış toplumların oluşmasına
imkân sağlar. İnsanlar, ziyaretleşme sebebi
ile birbirlerini daha yakından ve daha iyi
tanıma fırsatlarını elde etmiş olurlar. Varsa
birbirlerinin sıkıntı ve problemlerini öğrenmiş olurlar ve beraberce hal çareleri ararlar, kararları daha doğru verme imkânına
sahip olurlar. Kendilerini yalnız ve çaresiz
hissetmezler; geleceğe güvenle bakan bir
toplum haline gelirler. Sevinçli ve üzüntülü
anlarında kardeşlerini yanlarında gören
Müslümanlar, gerçek huzur kaynağını bulmuş olurlar.
Ziyaretleşmeler, sadece dünyevî açıdan
fayda temin etmenin yanında âhiret itibariyle de manen insana önemli getiriler sağlar. Sırf kardeşini memnun etmek için ziyarette bulunan müminden Allah (cc) razı
olur ki bu da kazançların en faziletlisidir.
Bir kudsi hadis-i şerifte Allah Rasulü (as)
şöyle buyurmuştur: “Aziz ve Celil olan Allah kıyâmette: ‘Ey Âdemoğlu! Ben hasta
oldum da sen beni ziyaret etmedin!’ buyurur. Kul: ‘Ya Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi
olduğun halde ben sana nasıl hasta ziyareti yapabilirim?’ diye sorar. Allah (cc): ‘Sen
bilmez misin ki, benim filanca kulum hasta
olmuştu da sen onu ziyaret etmemiştin. Yine bilmez misin ki eğer sen onu ziyaret etseydin, muhakkak beni onun yanında bulacaktın (yani, benim sevabımı ve ikramımı
onun yanına bulacaktın)’ buyurur”4 Bir
başka hadis-i şerifte de, Hz. Peygamber
(sav): “Hasta ziyareti yapan kişi, (hastanın
yanından) dönünceye kadar, kendisini cennete ulaştıracak bir yol üstündedir”5 buyurmuştur. Bütün bunlar gösteriyor ki, ziyaretler, özellikle hasta ziyareti, Müslümanı, Allah rızasına ulaştıracak ahlâkî davranışlardan biridir.
Bir Müslüman, fırsat buldukça, ana-baba gibi en yakın akrabalardan başlamak
üzere, bütün yakınlarını, komşularını, tanıdıklarını, arkadaşlarını ve dostlarını ziyaret
etmeye devam etmelidir. Bu anlamda bayram günleri, düğün, nişan, sünnet ve cenaze gibi olaylar çok iyi değerlendirilmelidir.
Tebrik, geçmiş olsun veya taziye ziyaretleri aksatılmamalıdır.
Eski Anadolu kültüründe ve aile yapısında üç kuşak bir arada ve bir evde yaşarlardı. Bu da aile ve akrabalık bağlarının
canlı bir şekilde devamını sağlardı. Fakat
zamanımızda sosyal şartların da zorlaması
ile gençler evlenince yeni yuva kurmakta
ve baba evini terketmektedirler. Ana ve babalarından ayrı yerlerde yaşayan insanlar
her fırsatta büyüklerini ziyaret etmelidirler.
Elbette diğer akrabalar da unutulmamalıdır. Bu ziyaretler “sıla-i rahim” sayılmış ve
dinimizde üzerinde ehemmiyetle durulan
görevlerden kabul edilmiştir.
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
Peygamber Efendimiz (as), zaman zaman sebepli sebepsiz ashabını evlerinde ziyaret eder, ikramlarını kabul eder, onlara
dua eder ve bazen onların evlerinde namaz
kılardı.6 Sahabe-i kiram da bu anlamda
çok güzel örnekler sergilemişlerdir. Örneğin, Hz. Selman (ra), Medâin’den Şam’a
kadar gidip Ebû’d-Derdâ’yı ziyaret edermiş;7 Kûfe’den Medine’ye sırf kendisini
ziyaret etmek üzere gelen arkadaşlarına
Abdullah b. Mes’ud (ra), “Siz böyle devam
ettiğiniz müddetçe huzur içinde yaşarsınız.“ dermiş.8 Bu iki örnek şunu gösteriyor
ki, o zamanın çok zor olan ulaşım şartlarına rağmen, Sahabenin birbirini ziyaret etmek için uzun mesafeler katetmesi konunun önemine işarettir. Dayanışma ve yardımlaşmanin yaygın hale gelmesi ve toplumun huzurla dolması ziyaret mesafesinin
uzatılmamasıyla doğru orantılıdır.
Dinimizde ziyaretleşme konusunda gereken bir husus da, sadece Müslümanların
birbirini ziyaret etmesi değil, gayr-i müslimlerin de zaman zaman ziyaret edilmesi
gerekliliğidir. Enes b. Mâlik (ra)‘den gelen
bir rivayete göre Peygamber Efendimiz
(s.av.) bir Yahudi gencini hasta olduğu sırada ziyaret etmiştir.9
Avrupa’da azınlık olarak yaşayan biz
Müslümanların birbirimizi ziyaret etmemizin gerekliliği konusunda zerrece şek ve
şüphe etmeye mahal yoktur kanaatindeyiz.
Ev ziyaretleri, cemaat ziyaretleri, kardeş
cemiyet ziyaretleri, düğün, nişan, sünnet ve
taziye ziyaretleri ve varsa mapushane ziyaretleri evvel emirde ihmal edilmemesi gereken ziyaretlerdir. Bireyselleşmenin en
koyu iklimini yaşayan Avrupa’daki Müslümanlar, dinimizin bu noktadaki uygulamalarından hareketle, cemaatleşmeyi gerçekleştirmek zorundadırlar. Bunu da ziyaretleşmelerle gerçekeleştirebileceklerini unutmamalıdırlar. Zaten sayı itibariyle az olan
Müslümanlar, bir de birbirleriyle ilişkiyi
kesme noktasına ulaşırlarsa, Müslüman
kimliğini taşıma konusunda zorlanırlar.
Cemaat olarak hareket etmeye son derece
ehemmiyet veren bir dinin mensubu olan
Müslümanların, birbirinden kopuk ilişkiler
içinde bir yaşam tarzı benimseleri yakışık
almaz.
Ziyaretleşme aynı zamanda bir nevi
ibadet anlamı taşıması yönüyle, yerine getirilirken gözetilmesi gereken bazı kurallar
vardır ki, onlara da riayet edilmelidir: Ziyaret için uygun zamanı kollamak gerekir.
Uyku, yemek ve iş saatleri ziyaretleşmeye
uygun olan zamanlar değildir. Görüşmelerde temiz ve derli toplu bir kıyafet giyilmeli; kir-pas içinde, dağınık elbise ile ziyarete giderek ziyaret edilen insanlar rahatsız
edilmemelidir. İmkân olursa ziyaret önceden haber verilmeli ve ziyaret belirlenen
zamanda yapılmalıdır. Ziyarete gidilecek
insanın kapısı çalınmalı, haber verilmeli ve
selamlaşarak ve müsaade edildiği zaman
içeri girilmelidir. Ziyareti yapılan insanın
hal ve hatırı sorulmalı; sevinç ve kederi
paylaşılmalıdır. Ziyaret uzun tutulmamalı;
yaşlı insanlar ziyaret ediliyorsa sabırla dinlenmeli; onları sıkacak ve üzecek söz ve
davranışlardan sakınılmalı, güler yüz ve
tatlı sözle gönülleri hoş edilmelidir. Tebrik,
geçmiş olsun ve taziye ziyaretlerinde dua
edilmeli ve iyi dileklerde bulunulmalıdır.
Ziyaret edilen kişi bir hasta ise, onu umutlandırıcı sözlerle teselli etmeli ve ona moral verilmelidir. Doktor, hastanın yanına girilmesini, onunla konuşulmasını yasaklamışsa bu yasağa uyulmalıdır. Ziyaretlerde
hediyeler takdim edilmeli, ihtiyacı varsa
malî yardımlarda bulunulmalıdır. Rasûlüllah (sav), bir hastayı ziyarete gittiği zaman,
“Bismillah” diyerek, elini hastanın ağrıyan
yerine’ kor ve “Geçmiş olsun” buyururdu.” Hz. Selman (ra) der ki: “Peygamber
(s.a.v), ben hasta iken ziyaretime gelmişti.
Çıkarken şöyle buyurdu: “Selman! Allah
şifâlar versin. Günahını affetsin. Ölünceye
kadar bedenine sıhhat, dinine kuvvet versin.”10
Farklı ve uzak mesafelerde ikamet ediliyor ise veya başka sebeplerle bizzat gidilerek ziyaret edebilme imkânı yoksa, o takdirde, bir başkası aracılığı ile veya mektup,
telefon, ya da internet gibi ulaşım vasıtaları ile selam, sağlık ve şifâ dilekleri iletilebilir ki, bu da pek güzel bir davranış olur
ve ziyaret yerine geçer.
Ziyaretleşmede hediyeleşmek de güzeldir. Muhabbete vesile olur. Nitekim Peygamber Efendimiz (as), “Hediyeleşiniz ki,
birbirinize sevginiz artsın”11 “Size herhangi bir iyilikte bulunana mukabele ediniz. Verecek bir şey bulamazsanız, ona dua
ediniz ki, kendisine mukabelede bulunduğunuz bilinmiş olsun”12 buyurarak buna
işaret buyurmuştur. Öyle ise, hem dinimizde hem de kültürümüzde çok önemli bir yere sahip olan ziyaretleşme kültürünü aramızda canlı tutalım, birbirimizi arayıp soralım, gönüller kazanalım. “Sevelim, sevilelim; dünya kimseye kalmaz” diyen Yunus’un dizelerini kendimize düstur edinelim.
1 Hucurat, 49:10
2 Maide, 5:2
3 Tirmizî, Birr 64
4 Buharî, Cenaiz, 2; Müslim, Selâm,4-6
5 Tecrid, VIII, 404
6 Müslim, el-Birr ve’s Sıla, 43
7 Müslim, el-Birr ve’s-Sıla, 39
8 Buhârî, Edeb, 65
9 Buharî, Edeb, 65
10 Y. Kandehlevî, Hayatu’s Sahabe, III, 1038
11 Tecrid, IV, 349, 350
12 Y. Kandehlevî, Hadislerle Müslümanlık, III, 1114
13 Buhari, El-Edebü’l Müfred, 2/383, Hadis No: 612;
Mecmau’z Zevaid ve Menbau’l Fevaid, Babu’l Hediyye, 4/146, Hadis No: 6716
14 Ebu Davud Zekat 8
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
ATiB Frankfurt Höchst
Derneği 17. Olağan
Kongresini Yaptı
ongre Höchst Yaşlılar Yurdu binasında
yapıldı. Ozanlarımızdan Ozan Fedai
Koç´un da bulunduğu kongrede Yaşlılar
Yurdu görevlilerinden Dr. Hüseyin Kurt`un yaşlılar yurdu hakkındaki bildirisiyle başlayan kongreye gençlerin ve üyelerin katılımı oldukça iyi idi.
K
Sayın Müşterilerimiz;
Hayat
Divan Başkanlığına Eski Bölge Başkanı ve
Dernek Başkanlarından Nurullah Ergişi, Divan
Başkan Yardımcılığına Darmstadt küllüyesinden
Hasan Çaglar, Divan Katibliğine Höchst Eski
yöneticilerinden Dilaver Babacan´ın seçilmesinin ardından Dernek ve ATiB Bölge Başkanı Şaban Duran katılımcıları selamlama konuşmasını yaptı. Başkanın birlikte hareketin gerekliliği
ve gelecek için gençlerin her alanda mücadele
vermesi gerektiğini içeren konuşmasını Sekreter
Ömer Aybulut´un faaliyet raporu, Mehmet Önlü´nün muhasebe raporu ve yönetimin ibrazı izledi.
Tüm üyelerin isteği ile aday gösterilen Bölge
Başkanı Şaban Duran bütün üyelerin desteği ile
tekrar dernek başkanlığına seçildi. Dernek yönetim kurulunu Mikail Çandır, Necip Danlı, Metin Gültekin, Mehmet Önlü, Ömer Aybulut,
Mustafa Çandır, Erol Kandemir, İbrahim Yılmaz, Abdulkadir Candan, Tahsin Erbay, Kenan Çapar, Muhsin Danlı, Zekeriya Kalaycı,
Şükrü Engin, Osman Danlı, Bayram Almalı
oluşturdu.
Yönetim kurulunun sahneye davet edilmesini,
başkanın hedeflerini anlatan teşekkür konuşması
takip etti.
Temenni ve dileklerin ardından ATiB Genel
Başkan Yardımcısı Mehmet Çubukçu teşkilat
yönetiminde yer almanın manevi değerini anlatan konuşması, gençlere nasihat vererek yeni yönetim kurulunu tebrik etti.
Dua ve kapanışın ardından Ozan Fedai Koç
sazıyla katılımcılara ziyafet verdi.
20.08.2009 tarihinden itibaren hizmet veren AMC-Rüsselsheim büromuzda sizin
de ilginizi çekebilecek yeniliklerimizden bir tanesini daha sizlere duyurmak
istiyoruz.
Bundan böyle her ayın ilk Perşembe günü saat 14:30`dan 18:00`a kadar
ücretsiz yemek kursları yapılacaktır.
AMC ürünlerimizin sayısız avantajlarından sadece bir kaç tanesi:
Su ve yağ ilave etmeden pişirme
Daha sağlıklı beslenme ve pratik pişirme
Zaman ve enerji tasarrufları
Dünyanın en tasarruflu AMC Navigenio fırın ve ocağı ile pişirme olanakları
Ve AMC Secuquick ile üç kat daha hızlı ve hafif pişirme imkanları
Bu ve birçok AMC avantajlarını tanımak, hoş bir ortamda yemek pişirmek ve
yeni insanlarla tanışmak istiyorsanız, o zaman Rüsselsheim Mainzstraße 18`deki
büromuza sizleri de bekleriz.
Saygılarımla.
IGMG Hessen Bölgesi
Darmstadt Şubesi
Kadınlar Teşkilatından
Kütüphane Açılışı
GMG Hessen Bölgesi Darmstadt Şubesi
Kadınlar Teşkilatı hafta sonları hanımların
okuyarak zaman geçirebilecekleri bir kütüphanenin açılışına imza attı.
Kütüphanenin açılışı Kur`an-ı Kerim okunarak ve dualarla gerçekleştirildi.
Daha sonra açılışa katılan hanımlar kütüphaneyi gezdiler, hanımların yapılan bu faaliyetten memnun oldukları gözlendi.
Ayrıca açılışa kurs talebeleri de katılarak
ayrı bir renk kattılar.
I
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 23
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
refeld –IGMG Düsseldorf
Bölgesi İrşad Başkanlığının
düzenlemiş olduğu Şubelerarası Hutbe Okuma Yarışması, yoğun bir katılımla, Krefeld Hacı Bayram Camiinde gerçekleştirildi.
Yarışmanın sunucusu IGMG
Düsseldorf Bölge Hac ve Umre Sorumlusu Selahattin Cankur program
akışını ve kurallarını açıkladıktan
hemen sonra açılış Kur´an-ı
Kerim´ini Enes Karaca okudu. Yoklamayı yerine getiren IGMG Düsseldorf Bölge İrşad Başkanı Mustafa
Bildik selamlama konuşmasında öncelikle uzaktan ve yakından programa iştirak eden bütün misafirlere teşekkürlerini iletti ve şöyle devam etti: “Başta yavrularımızın anne- babaları ve hocaları olmak üzere yavrularımıza çalışmalarında emeği geçen
herkese canı gönülden teşekkürlerimi sunuyorum. Yavrularımız buraya
gelerek ve yarışmaya katılarak en
büyük fedakarlığı ve cesareti göstermişlerdir ve aslında şimdiden gözümüzde, gönlümüzde birinciliği hak
etmişlerdir. Cenab-ı Allah onlardan
razı olsun diyorum ve hepinizi sukunet içinde onları dinlemeye davet
ediyorum” dedi.
Jüri heyeti şu hocaefendilerden
oluştu. Ulu Camii imam hatibi Gürsel Turan, Yavuz Sultan Selim Camii
İmam Hatibi Aladdin Şaşmaz, Ahmet Yahşi Camii İmam Hatibi Bilal
Yanaray, Velbert Camii İmam Hatibi
İdris Günaydın.
Küçüklerde şu öğrenciler yarışmaya katıldı. Duisburg Hacı Bayram
Camiinden Beytullah Aydın, Duisburg Marxloh Kültür Merkezinden
K
sayfa 24
Hayat
IGMG DÜSSELDORF BÖLGE HUTBE FİNALİ
KREFELD HACI BAYRAM CAMİİNDE YAPILDI
Emre Çiçek, Duisburg Mevlana Camiinden Usame Özdamar, Krefeld
Hacı Bayram Camiinden Semih Bilgiç, M.Gladbach Bilal-i Habeşi Camiinden Bilal Ok, Mülheim Mescidi Aksa Camiinden Emre Öztürk,
Remscheid Ayasofya Camiinden İdris Altun, Velbert Ashab-i Sufha Camiinden Bünyamin Dogan, Ob-Akşemseddin Camiinden Nurullah Yıldırım.
Büyüklerde şu öğrenciler katıldılar. Du-Hacı Bayram Camiinden Ekrem Belpınar, Du-Marxloh Kültür
Merkezinden Akif Tazıoğlu, Du Mevlana Camiinden M. Ali Okumuş, Ahmet Yahşi Kültür Merkezinden Yusuf Yanaray, Düsseldorf Abdüssamet Kılıç, Krefeld Hacı Bayram Camiinden Habib Erdogan,
M.Gladbach Bilal-i Habeşi Camiinden Fevzi Demir, Mülheim Mescid-i
Aksa Camiinden Bünyamin Şimşek,
Remscheid Ayasofya Camiinden
Muhammed Kılıç, Willich Camii
Mert Kahya, Wuppertal Yunus Emre
Camiinden Murat Mollamehmetoğlu, Ob-Akşemseddin Camiinden M.
Fatih Berber.
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
Bu yıl icra edilen yarışma programına, değişik şubelerden küçüklerde
9 ve büyüklerde, 12 toplam 21 yarışmacı katıldı. 10/13 – 14/18 yaşlarıarası iki kategoride gerçekleşen yarışmada, gençler birbirinden güzel
hutbeler okudular.
Değerlendirme konuşmasında
IGMG Düsseldorf Bölge Başkanı
Yaşar Erim “Bu yavrularımızın hepsi birincidir” dedi. “Hepimiz birbirimizi çok sevelim, birlikten ve beraberlikten asla ayrılmayalım” diyen
Erim, “Çocuklarımızın annelerine
babalarına ve emeği geçen hocalarına ve de özveri ve büyük emek harcadıkları için kendilerine teşekkürlerimi arz ediyorum. Geleceğimiz yavrularımızın avuçları arasındadır.
Yavrularımızın ellerine neyi bırakırsak onu yaşar ve yaşatırlar, eğer ki
geleceğimizin daha parlak daha barış
dolu huzur dolu geçmesini istiyorsak, onların yüreklerine ektiğimiz tohumlara dikkat“ diyerek sözlerini
noktaladı.
Camilerdeki kurslara katılmak
suretiyle yüce dinimiz İslam`ın temel esaslarını öğrenen ve Cuma na-
mazı kıldırabilecek derecede yetiştirilip bu yarışmaya katılan gençlerin
çok heyecanlı oldukları görülmekteydi.
IGMG Düsseldorf Bölge İrşad
Başkanı Mustafa Bildik başkanlığında gerçekleştirilen yarışmanın nihayetinde, bütün katılımcılara IGMG
Düsseldorf Bölge Başkanı Yaşar
Erim Onur Belgesi ve plaket takdim
etti. Jüri heyetinin titiz bir şekilde
değerlendirme ve puanlama yaptığı
programda, finalistler aşağıdaki şekilde oluştu.
KÜÇÜKLERDE
1. SEMİH BİLGİÇ
265 Puan KREFELD
2. BİLAL OK
260 Puan M.Gladbach
3. BETTULLAH AYDIN
256 Puan Du.Hochfeld
BÜYÜKLERDE
1.EKREM BELPINAR
293 Puan Du.Hochfeld
2.MERT KAHYA
283 Puan Willich
3.YUSUF YANARAY
282 Puan Du.Rheinhausen
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
GMG Sosyal Yardım Derneği
Başkanı Zeki Toprak, Pakistan’ın Charsadda şehrinde okul
yaptıracaklarını açıkladı. Okul projesi hakkında bilgi veren Toprak,
yapılacak okulun 2010 yılının yaz
ayında yaşanan sel felaketi nedeniyle yetim kalan ve mağdur olan
çocukların istifadesine sunulacağını
belirtti.
Bölgede faal olan İnsani Yardım
Kuruluşu Read Foundation Başkanı
Dr. Mahmood Ahmed Charsadda
şehrinde yapılan görüşmede okul
inşası için gerekli anlaşmanın imzalandığını belirten Toprak, dernek
gönüllüsü Ufuk Seçgin’in koordinesinde yapılacak olan okulun, Nisan ayında başlayacak yeni öğretim
yılına yetiştirilmesinin planlandığını ifade etti.
I
Hayat
IGMG Hilft’ten Pakistan’a Okul Hizmeti
Okul projesi ile ilgili ayrıntılı
bilgiler de veren Toprak, “Charsadda’ya yaptıracağımız okulda 600
öğrenci eğitim alacak. Dernek olarak okulun masa-sandalye ihtiyacını karşılayacak, özel bilgiyasar ve
laboratuar odası inşa ettireceğiz.
Ayrıca öğretmenlerin bir yıllık
masraflarını da karşılayacağız. Bu
yardımları bağışlayan IGMG
Hilft’e şükranlarımı sunuyorum.”
dedi.
Geçmişte Pakistan’a yönelik
yardımlarla ilgili olarak genel bir
değerlendirmede bulunan Toprak,
‘‘Yaşanan sel felaketi nedeniyle
2010 yılında gerçekleştirdiğimiz
Kurban Kampanyası’nda Pakis-
tan’a ağırlık vermiştik. Yapılacak
olan bu okulla bölgedeki ihtiyacın
giderilmesine yönelik küçük ama
önemli bir katkımız olacak. Hayırseverlerimizin bu projemize de gerekli desteği vereceğini ümit ediyorum. Böylelikle kalıcı bir projeyi
hayata geçirmiş olacağız’’ şeklinde
konuştu…
Toprak ayrıca, “Okula vereceğimiz ismi, yardımseverlerimiz, gönüllülerimiz aracılığıyla belirlemek
istiyoruz. İlerleyen günlerde igmghilft.de sayfamızdan duyuracağımız ilanla okul için isim tekliflerini
bekleyeceğiz. Daha sonra yapılan
tekliflerden birini seçeceğiz” açıklamasında bulundu.
Oynarken düşünelim, düşünürken öğrenelim
oyun serisi ile Kur’an Alfabesini öğrenmek
ayrı bir zevk verecektir. Mem-Oy oyununu
çocuklarımızla beraber oynayalım.
Genel olarak oyun bir eğlence olmanın ötesinde, bilhassa çocuklarda bedeni ve
zekayı geliştirmektedir. Oyunlar çocukların
çevrelerini keşfetmelerine yardımcı olur, çocuklara mantık yürütmeyi, seçim yapmayı
ve sebep-sonuç ilişkisini kurmayı öğretir.
Çocuklarımızla oynacağımız oyunlarla
iletişim becerileri artar ve doğru-yanlış, iyikötü, güzel, haklı-haksız gibi ahlaki
kavramları öğrenirler. Mem-Oy oyunu
Kur’an Alfabesini öğrenmenin yanısıra
çocuğun hafızasının gelişmesine, renkleri
algılamasına da faydalı olacaktır.
IGMG Eğitim Başkanlığı
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 25
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
Türk Hava Yolları Kid’s Day
Geleceğin Basketçilerini Eğitti
ürk Hava Yolları
bir ilke daha imza
atarak Düsseldorf
ve çevresindeki gençleri
Beko BBL takımlarından
Gloria Giants basketçileriyle buluşturdu.
Etkinliğe
katılan
120'ye aşkın genç, basketçilerle tanışma, fotoğraf çektirme ve idman
T
yapma imkanı elde ettiler.
Gloria Giants Coach'u
Murat Didin önderliğinde gerçekleştirilen antrenmanda genç basketçilere basketbolun incelikleri gösterilirken, program ailelerin de katılımıyla eğlenceli geçti.
Çocukların bir günlüğüne
profesyonel basketbolu birebir yaşamasına vesile olan
Turkish
Arilines
Kid's Day, Türk Hava Yolları Basketbol
Akademi şemsiyesi
altında gelecekte
daha birçok faaliyet
gösterecek.
Türk Hava Yolları Almanya Basın
Sözcüsü İsa Al
programın çok güzel geçtiğini ve
gençlere sporu sevdirmenin çok mutl-
du edici olduğuna vurgu
yaptı. THY Düsseldorf
Müdürü Murat Gür ise
THY'nin sadece yolcu taşımadığını 50 yıldır bulunduğumuz
Almanya'daki gençlerine de sahip çıktıklarını kaydetti.
Kid's Day program
sonunda çocuklara verilen basket sertifikaları
sonrasında son buldu.
THY spor alanında
dünyaca ünlü futbol kulüpleri Barcelona ve
Manchester'in yanısıra
Avrupa basketbol liginin
isim sponsorluğunu üstlenerek “Turkish Airlines
Euroleague Basketball”
adı altında spor alanında
desteğini sürdürmektedir.
Ayrıca NBA yıldızı dünyaca ünlü basketci Kobe
Bryant'ta THY'nin yeni
marka yüzü oldu ve markanın tanıtımına katkı
sağlayacak.
Türk Havayollarından
Dolandırıcılık Uyarısı
irkaç haftadır Almanya, İsviçre ve
Avusturya’da baş gösteren dolandırıcılık vakasıyla karşı karşıyayız. Sizleri bu hususta bilgilendirmek istiyor ve kamuoyunu aydınlatmak istiyoruz.
Özellikle Türk halkını hedef alan dolandırıcılar bir firma ismi verip “THY’den 5000
Euro kazandınız. Lütfen belirtilen numarayı
arayarak bizimle irtibata geçiniz” diye bilgi
vermektedirler. Yolcumuz bu numarayı aradıktan sonra kendisine bir şifre verilmekte ve
Alman ZDF kanalının teletextinde 27 Şubat
2011 tarihinde kazananların listesinin açıklandığını duyurmaktadır. Bu vesileyle yolcumuzdan hesap numarası istenmekte ve noter
masrafları için para talep edilmektedir. Talep
edilen miktar yatırıldıktan iki saat sonra belirtilen hesaba havale gerçekleşeceği bilgisi verilmektedir.
Maalesef halkımıza bu tür yalan bilgiler
verilmektedir ve bunun önüne geçmek için
gerekli işlemler başlatılmıştır. Dolandırıcıların önünü kesmek ve halkımızı bilinçlendirmek açısından bu bilgileri halkımızla paylaşmamız güzel olacaktır.
Saygılarımızla...
B
sayfa 26
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
Özel Köșe
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Selma ÖZTÜRK
Sofraların Bereketi
Sofraların Duaları
Allah Rasulu’nun bir
hadisine göre sofranın
bereketi besmeleden de
önce ellerin yıkanmasıyla başlamaktadır. Yani her daim yemekten
önce ve sonra ellerin
yıkanması Allah Rasulu’nun sünnetindendir,
bereketi arttırır. Bunu
da çocuk eğitiminde evlatlarımıza öğretmekte
ve onlarda uygulamakta
fayda vardır. Yemek
bittikten sonra Allah’a
şükür ve minnetimizi
göstermek için yine Yaradana “Elhamdulillah”
cümlesiyle O’na şükranımızı arzederiz.
ugün sizlere sofraların bereketinden ve bu bereketi çoğaltma imkanlarından bahsetmek istiyorum. Sofralar malum
yemek öncesi çekilen besmeleyle
başlamakla bereketlenir. İnanan insan her işinde olduğu gibi yemeğe de
Allah’ın ismini zikretmekle başlar.
Şayet yemek başlangıcında besmele
unutulduğu takdirde besmelenin telafisini “evveline ve sonrasına” diyerekten mümkündür. Allah Rasulu’nun bir hadisine göre sofranın bereketi besmeleden de önce ellerin yı-
B
kanmasıyla başlamaktadır. Yani her
daim yemekten önce ve sonra ellerin
yıkanması Allah Rasulu’nun sünnetindendir, bereketi arttırır. Bunu da
çocuk eğitiminde evlatlarımıza öğretmekte ve onlarda uygulamakta
fayda vardır. Yemek bittikten sonra
Allah’a şükür ve minnetimizi göstermek için yine Yaradana “Elhamdulillah” cümlesiyle O’na şükranımızı arzederiz.
Şükürün (veya duanın) en kısası
“Elhamdulillah”dır. Fakat bu “Elhamdulillah” cümlesinden ziyade
bildiğimiz başka ve farklı yemek
duaları da mevcuttur. Bu duaları zaman zaman yemeklerimizden sonra
okur ve Rabbimize şükrederiz. Çoğu
duaları ise anlamadığımız Arapça lisanıyla yaparız.
Bizlere küçükken, ta çocuk yaşlarımızda bir sofra duası öğretilmişti.
O duayı bugün sizlerle paylaşmak
istiyorum. Belki ve muhakkak bu
duayı aranızdan bilenler ve tanıyanlar vardır. Tanımayanlar ise bu duayı
inşaallah bundan sonra öğrenirler ve
bu duadan istifade ederler. Bu duayı
aynı zamanda çocuklarımıza da öğretmeyi de tavsiye ediyorum. Onların da bu tür dualarla büyümesiyle
ve bu tür duaları günlük hayatlarında
uygulamalarıyla kendilerini manevi
açıdan geliştirecektir. Bilhassa toplantılarda ve Ramazan`daki iftar sofralarında bu güzel duayı okumak
sofra atmosferine ayrı bir tat getiriyor.
Şimdi sizlere benim küçük yaşlarda, çocukluğumda öğrendiğim ve
hala her fırsatta okuduğum bu duayı
paylaşmak istiyorum. Hiç kimse bu
sofra duasını dinledikten sonra bu
duanın onun hoşuna gitmediiğini
duymadım. Bilakis. Dua Türkçe lisanında olduğu için içeriğini herkesin anlaması ile daha da anlam kazanıyor ve insanın daha bilinçli bir şekilde Yaradana olan minnetini dile
getirmesini sağlıyor. Ve işin güzel
tarafı ve en anlamlı boyutu ise, bu
duanın ‘gerçek’ bir sofra duası olmasıdır. Yani bu dua verilen nimetlere karşı gösterilen “gerçek” bir teşekkürdür, öyle cennetteki hurilerden falan bahsetmemektedir...
Evet sevgili okuyucularım! Benim çok sevdiğim “sofra duamı” sizlere takdim ediyorum:
Allah adı ilk sözümüz
İhlasla dolsun özümüz
Rabbimize Hamd-üs Sena
Afiyet Ehl-i İmana
Rasul-u Ekrem’e salat
Hanemize bol berakat
Daim etsin nimetini
Nail etsin cennetini
[email protected]
Vücudumuz şifa bulsun
Gidenlere rahmet olsun
İhsanına şükrederiz
Nankörlüğü terkederiz
Haram lokma yedirtmesin
Kötü kelam dedirtmesin
Çok veripte azdırmasın
İbadetten bezdirmesin
Bizi darda bırakmasın
Akibet-Narda yakmasın
Duamız Hüsnü-Hatime
Oku Lillahil Fatiha...
Bu duayı inşaallah ezberleyelim
ve evlatlarımıza da öğretelim. Türkçe olduğu için ve kafiyelerden oluştuğu için ezberlenmesi sizlere fazla
sıkıntı vermeyeceğini tahmin ediyorum. Umarım benim bu çok sevdiğim ve her defasında ayrı haz aldığım bu dua sizlerin de hoşuna gider.
İstifade etmeniz temennisiyle...
Irkçılıkla Mücadele Haftası 2011
ültürlerarası Konsey Başkanı Jürgen Micksch, 1427 Mart tarihleri arasında
tertip ettikleri “Irkçılığa Karşı Mücadele Haftası” bağlamında “Yaklaşık 250 şehir ve ilçede 850 program ile ırkçılıkla mücadele için bu
yıl her zamankinden daha başarılı
bir çalışma yapıyoruz” dedi.
Irkçılık ve ayrımcılık karşıtı
yüzlerce grup ve girişimin bu
program çerçevesinde daha güçlü
bir biçimde ortaya çıktığını, zira
çok sayıda anketin antidemokratik
ve ırkçı düşüncelerin toplumun
merkezinde yer bulmaya başladığını ortaya koyduğunu ifade eden
Micksch, bu tür düşmanca yaklaşımların özellikle Almanya’da yaşayan 4 milyon Müslümanı merkeze aldığına dikkat çekerek, bunların Müslümanların dinlerini yaşamalarının önemli ölçüde sınır-
K
landırılması gibi bir düşünceyi savunduklarını belirtti.
Micksch ayrıca, Federal İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich’in
İslam’ın Almanya’ya ait olmadığı
sözleri gibi ifadelerin de toplumda
İslam inancına sahip insanlara karşıt düşünceleri ek olarak beslediğini kaydederken, toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasi katılım alanına eşit şans ve fırsatların Almanya’da birarada yaşam için temel
şartlar olduğuna vurgu yaptı.
Çokkültürlü toplumu reddeden
yaklaşımların azınlıklara karşı
olan önyargıları körüklediğine de
dikkat çeken Micksch, bunların
amacının sosyal ve ekonomik sorunlar gibi temel sorunların görülmesini engellemek olduğunu, sorunun çokkültürlü toplum değil,
göçmenlerin önünü açamayan siyaset olduğunun altını çizdi.
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 27
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
KRM, siyasileri ve toplumu Almanya’da Müslümanlara yönelik
şiddete engel olmaya çağırdı
lmanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM)
bir basın açıklaması yaparak
siyasileri ve toplumu Almanya’da
Müslümanlara yönelik şiddete engel
olmaya çağırdı. Açıklamada İslam
düşmanlığı konusunun bütün toplumun bir sorunu olarak ele alınması
gerektiği vurgulandı.
Almanya’da geçtiğimiz günlerde
yine Müslüman vatandaşlar ve İslami kurumlara yönelik şiddet olayları
ve saldırılar gerçekleşti. Almanya
Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM) yaptığı basın açıklamasıyla söz konusu aşağılık ve çirkin saldırıları kınarken, siyasileri ve bütün
topluma bu gelişmeleri görmezden
gelmemeleri konusunda çağrıda bulundu. Müslümanlara yönelik artan
şiddetin, toplum içerisinde İslam’a
karşı karalama kampanyalarının bir
sonucu olduğuna dikkat çekilen
açıklamada, ayrıca İslam’ın Almanya’nın bir parçası olup olmadığı yö-
A
OERS- Almanya'nın Moers Repelen şehrinde yaşayan Nazmiye ve Turgut
Bozkurt çifti, 15. Evlilik yıldömünde 6 ay önce açmış oldukları simit
dükkanında ilginç bir hediye ile yıldönümlerini kutladılar. Turgut Bozkurt eşi için bir değişiklik olsun diyerek, kalb şeklinde bir sepet dolusu
simit pişirip ona büyük bir sürpriz
yaptı. Zonguldak'lı, Almanya`nın
Moers Repelen şehrinde yaşıyan çift
15 yıllık mutlulukları ilk günki gibi
sürdürüyorlar. Bu mutlulukta 13 yaşındaki kızı ve 11 yaşındaki oğlu büyük bir rol oynuyor.
İLK VE TEK
ARABALI SİMİTÇİ
Turgut Bozkurt işlettiği simit
dükkanı hakkında söyle konuştu:
“Bizler King-Simit ailesi olarak yemek kültürümüzün bir parçası olan
simit adına Almanya'da çıkmış olduğumuz bu yolda Türkiye'nin fast
foodu olan simite yakınlaşan bir baş-
M
sayfa 28
nündeki tartışmalarda sarf edilen
olumsuz sözlerin de bu olayların yaşanmasında etkili olduğuna işaret
edildi.
Berlin’de çoğunlukla Türk ve
Boşnak vatandaşların oturduğu ve
arka girişinde cami bulunan bir bina
kundaklandı. Olayda üç kişi hayatını
kaybederken 17 kişi de yaralandı.
Aynı zamanda IGMG Güney Bavyera Bölge Merkezine kundaklama girişiminde bulunuldu. Olayda bölge
merkezi bürolarını darmadağın eden
saldırganın büroyu ateşe verme teşebbüsü çok şükür başarılı olmadı.
“Bu olaylar önceden beri gerçekleşen olayların sadece bir kısmı” diyen KRM Sözcüsü Erol Pürlü, geçtiğimiz yılın ikinci yarısında sadece
Berlin’de camilere yönelik altı kundaklama olayı gerçekleştiğini vurguladı ve “Müslümanlara ve onların
kuruluşlarına yönelik giderek artan
ve daha da şiddetlenen saldırılar endişe vericidir. Öyle görünüyor ki bu
tür olayları gerçekleştirenlerin önündeki engeller ve kamuoyundaki bilinç de giderek azalmaktadır” dedi.
KRM Sözcüsü ayrıca İslam tartışmaları ve seçim kampanyaları çerçevesinde yapılan popülist açıkla-
maların toplumsal havayı gerginleştirdiği uyarısında bulunarak, “İhtiyacımız olan Müslümanların ve onların kuruluşlarının kabul gördüğü bir
ortamın oluşmasıdır. Bu konunun bir
problem olarak ele alınması, bu tür
trajik olayların yaşanmasında büyük
ölçüde etkilidir” dedi. Öte yandan
çok sayıda araştırmanın, çoğu Almanın İslam’ı “bir hoşgörüsüzlük dini
olarak” değerlendirdiğini ortaya
koyduğunu belirten Pürlü, “Bu konuda siyasiler ve bütün toplum hassas olmalıdır. Yalnızca aktif bir bilinçlendirme politikasıyla bu sorunun üstesinden gelinebilir” dedi.
Yapılan açıklamada KRM yukarıdaki sebeplerle yeni İçişleri Bakanına İslam düşmanlığı konusunu gündeme alması ve konuyu bütün toplumun bir sorunu olarak ele alması
çağrısında bulundu.
Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM) 2007 yılı
Mart ayında Müslüman çatı kuruluşları olan DiTiB, İslam Konseyi,
ZMD ve VIKZ tarafından kuruldu
ve o günden beri Almanya’daki
Müslümanları siyasi ve toplumsal
alanda temsil görevini yürütüyor.
“Ayrımcılığa
karşı aktivite”
lman İnsan Hakları Enstitüsü
“Ayrımcılığa karşı aktivite”
isimli yeni bir internet sitesi
oluşturdu. “Ayrımcılıktan korunma:
Dernekler için hareket edinci” projesiyle Almanya’da ayrımcılıkla mücadelenin dernekler aracılığı ile güçlendirilmesi ve fırsat eşitliği konusunda bir insan hakları kültürünün oluşturulmasının
hedeflendiği belirtildi.
"Ayrımcılıktan korunma: Dernekler
için hareket edinci” projesi çerçevesinde oluşturulan web sitesi, projenin çalışmaları, ayrımcılıktan korunma konusunda mahkeme ve dava süreçleriyle ilgili derneklerin hak ve katılım imkânları üzerine bilgiler sunuyor. Ayrıca hukuki temel esaslar hakkında bilgiler bulunan web sitesinde konuyla ilgili link
yönlendirmeleri ve üyelik imkânları bulunuyor. Üyelik alanında çeşitli konularda tartışma platformlarının oluşturulduğu ve üyeler arasında ayrımcılıktan
korunma ile ilgili tecrübelerin paylaşıldığı belirtildi. Burada ayrıca konuyla ilgili materyallere de ulaşılabildiği kaydedildi.
www.aktiv-gegen-diskriminierung.de (ayrımcılığa karşı aktivite) Alman İnsan Hakları Enstitüsü’nün üçüncü web sitesi. Diğer ikisi ise www.institut-fuer-menschenrechte.de (insan
hakları enstitüsü) ve www.ich-kennemeine-rechte.de (haklarımı biliyorum).
A
İlginç Evlilik Yıldönümü Hediyesi
lık ekledik. Bu da (King)-Simit,
(Kral)-Simit. Amacımız simit kültürünü yabancılara tanıtmak ve kültürsel bilgi vermek, simitimizi tattırmaktır. Eğer biz kültürü, gündelik
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
hayat içindeki
yapısıyla tanımlayamazsak, her
anki ilişkilerimizin toplamı olarak ele alamazsak kültürün etkisini ve gücünü
yeterince göremeyiz. Bu vesileyle
simitimizi herkese ulaştırmak istiyoruz. Altıyüz yıla aşkın bir serüveni
olan simit şu an Almanya'da yaygın
olan Real Mağazaları Krefeld ve
Moers şubelerinde, Türkiye'den getirtmiş olduğumuz simitçi arabalarıyla satışa sunulmaktadır. Simit arabaları da simit kültüründen geldiği
için birbirini tamamlayan bir ikili.
King-Simit`in tek özelliği gevrek
simit. Bizler için simit vazgeçilmez
bir nimettir ve simit nasıl susamsız
yapamazsa susam da simitsiz ve bizler de simitsiz yapamayız. Bizler Almanya'da ilk arabalı simitçileriz” dedi.
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
dosya
M. Salih AYDIN
Hacarabın Serüvenleri 42
Muhterem Erbakan hocam!
1977 sonunda Akıncılar Derneğinin takvimini satarken bir milli görüş
eriyle tanıştım. O günden sonra hayatım tamamen değişti. 1979`da seni
Köln’de bir kapalı salonda ilk sefer
gördüm. Ve Milli görüş yemini ettirdin. O günden bu güne yeminime sadık kaldım ve kalacağım. ALLAH
(c.c.) rahmet eylesin. Arkasından Tahir hocamızda Hakkın rahmetine vasıl
oldu. Bir bir dayanaklarımız göçerken
RAB’bim yerlerini dolduracak ümmetin dertleri ile dertlenecek ve bu çileye
talip olacak ilim erbabı ve liderler nasip eylesin.
De ki: Benim namazım, ibadetim,
hayatım ve ölümüm hep âlemlerin
Rabbi Allah içindir. (EN’AM/162)
Rasulullah’ın ümmetinden olabilmek.
Rasullah`ın ümmetinden olabilmek
ve onu yaşamak.
Onun yaşadığı gibi yaşamak gerekirken, biz ne yapıyoruz?
Şöyle kendimizi, yaşantımızı ufaktan bir göz geçirsek diyorum.
Bakalım ne olur.
Bakalım yerimiz neresi?
O açlıktan karnına taş bağlarken,
Biz şişmanlıktan nefes alamıyoruz,
hala yok mu?
Diyerek dahasını yemek istiyoruz.
O ümmetine adil olmayı öğretirken,
Biz taraf hukuku üretip, tarafımızı
tuttuk.
O faizin haram olduğunu ümmete
tebliğ ederken,
Faiz bizim için hayatın şartları haline geldi.
O zina haram diye bizlere tebliğ
ederken,
Bizim günlük hayatımızın içinde
normal olmuş alışkanlıklarımız olmuş.
O kan davasının haram olduğunu
bizlere bu ümmete tebliğ ederken,
Biz tekrar kan davasını uygulamışız aileler kırılmış düşmanlıklar körüklenmiş.
O putperestliği yasak ve şirk olduğunu bizlere tebliğ ederken,
Biz hayatımızda birçok putlar
edinmişiz.
Hiç farketmeden hem de sevgimizi
vererek.
O İslami mücadeleden hiç yılmamış.
Ve bu mücadeleyi sahabelerine de
uygulattığı halde.
Sahabeler ise, bu mücadeleyi yaşayıp uyguladığı ve bize ulaştırdığı halde,
Biz uğraşmadan çaba sarf etmeden
hemen teslim olup suçu kadere atmışız.
O ilim Çin`de de olsa o sizin yitik
malınız gidin alın dediği halde,
Biz milletlerin kötü ahlakları ile
yükseliriz sanmışız.
Toplumu ahlaken dinamitlemişiz.
O tesettürün erkeğe ve kadına farz
olduğunu tebliğ ettiği halde,
Biz evde bile giyilmeyecek kıyafetlerle sokaklarda dolaşmışız.
O iyiliği emredin kötülükten men
edin demiş,
Biz kötülükleri emretmişiz iyilikleri yasak etmişiz.
Ve bunlar ve bunlar gibi yazılamayanlar o kadar çok ki yazmakla bitmez. RAB’bim elçisi ile ümmete bunların yapılmasını tebliğ etmiş,
Ama biz ne yapmışız ne yapmaktayız.
Düşünmemiz gerekmez mi?
Yoksa düşüncemiz engele mi takıl-
dı?
ALLAH (c.c.) emek sarf etmeyen
kuluna ihsanını vermez.
Öyle ise ne duruyoruz.
O’nun razı olduğu kul ve Rasulünün ümmeti olmaya var mısınız?
Haydi, öyle ise Ölüm gelmeden
teslim olalım.
16.36 - Andolsun ki biz her ümmete, “Allah’a ibadet edin ve putlara
tapmaktan sakının” diye bir peygamber gönderdik. Allah, bu ümmetlerden bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da
bakın ki, peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu bir görün?
Ve!
Hangi ağacın arkasında saklandın,
Hangi yanlış işi yaptın da yoklandın.
Şu ikili gidiş ve dönüşü olmayan,
Arkana dönsen de hızını göremediğin,
süratını hesap bile edemediğin,
bu dünya için mi bütün çırpınmalar.
Yaralı gönlüm hergün inlerken,
Fakirin midesi boş ağlarken,
İnsanlar yarını düşünemezken,
Hala tahtı ile tahtaravalli oynuyorlar.
Ve utanmadan sadece gülüyorlar.
Hırçın, acımasız ve kan içiciler,
Herşey sanki herşeyin zıddı.
Yollar sanki ayaklarımdan kayıyor.
Ve düşünmek istiyorum ama hayat
yürümeye devam ediyor,
Ya ben hiçbirşey için yere mıhlanmak istiyorum,
Yâ da hayatın acılarına katlanamıyorum.
[email protected]
Düşünmem sanki durdu ve öylece
kaldım.
Gözyaşlarımı yüreğime gömdüm,
Acılarımı ruhuma ektim.
Bir ses Salih diyordu ve ...!
Hayır, hayır! Siz hesap ve cezayı
yalanlıyorsunuz. Halbuki üzerinizde
muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar
vardır. Onlar yapmakta olduklarınızı
bilirler. Şüphesiz, iyiler Naîm cennetindedirler. Şüphesiz, günahkârlar da
cehennemdedirler. Hesap ve ceza günü oraya gireceklerdir. Onlar oradan
kaybolup kurtulacak da değillerdir.
Hesap ve ceza gününün ne olduğunu
sen ne bileceksin? Evet, hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen ne bileceksin? O gün kimse kimseye hiçbir
fayda sağlayamayacaktır. O gün buyruk, yalnız Allah’ındır. İnfitar Suresi
9-19. Ayetler
Bugün de kendi yaşadığım kısa bir
olayı yazıyorum.
Birgün misafirlikteyiz. Sohbetler
oldu konuşuldu hal ve durumlardan
soruldu derken çaylar geldi. Kaşık
sesleri duyuldu höpürtüler dinlendi
ama bir kardeşimiz vardı ki hepimizi
şaşırttı. Daha millet şekerini atmadan
o sıcak çayı kafaya dikip bardağı boşaltıyordu. Ev sahibi getirmekten bıktı
bizim arkadaş çayı içmekten bıkmadı.
Ve ev sahibi noktayı koydu:
-Yav kardeşim senin ağzında teneke mi var. Gülmekten yerlere yatmıştık.
Burada yine yazımızın sonuna geldik sizleri ALLAH’a emanet ederek
ALLAH’ın izni ile başka bir yazıda
buluşmak üzere selam ve dua ile.
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
sayfa 29
bulmaca
sayfa 30
Mart · März 2011 · Rebiü’l Ahir 1432
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
Mazlum ve
%9ǃ<MJD9J
için el ele
Yetim Projeleri
+9ǃDÿC Projeleri
ǃALAE Projeleri
Su Projeleri
Kurban Projesi
N
İ
D
E
M
I
D
R
A
Y
E
D
Z
İ
S
e Köln
Kreissparkass 502 99
370
Banka Kodu:
84273164
Hesab No.: 01
niz}
anya}, {Adresi
Amaç: {Kamp
27 3164
84
0502 9901
IBAN: DE 7537
33
BIC: COKSDE
IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V.
Zentrale: Merheimer Straße 229 . 50733 Köln
Geschäftsstelle: Boschstraße 61-65 . 50171 Kerpen
Tel.: +49 (0) 2237 - 929 42-0 . E-Mail: [email protected]
www.igmg-hilft.de
Yetim Projeleri
+9ǃDÿC Projeleri
Avrupa
vru
vr
KuR'an-I
Ku
uR'
Kerim
TILAVET YaRISmaSI
YaRI
Ali MAHMOOD
M
Schwaben
S
h
Mohammad
d Fahim AKBAR
B
Berlin
Muhammed AYDIN
Freiburg
Forum Castrop-Rauxel
au l
Europaplatz 6, 44575 Castrop-Rauxel
23. EuROPAISCHE
C KORAN-REZITATIONSWETTBEWERB
23
2
3.
www.igmg-hilft.de
14-18 Yas
s Grubu
rubu
Giris 12:00
Samet BOZKURT
Güney Hollanda
Enes ÇİÇEK
Ruhr A
Kurban Projesi
İN
D
E
M
I
D
R
A
Y
E
D
Z
İ
S
e Köln
Kreissparkass 502 99
370
Banka Kodu:
84273164
Hesab No.: 01
niz}
anya}, {Adresi
Amaç: {Kamp
27 3164
84
0502 9901
IBAN: DE 7537
33
BIC: COKSDE
10-13 Yas Grubu
u
IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V.
Zentrale: Merheimer Straße 229 . 50733 Köln
Geschäftsstelle: Boschstraße 61-65 . 50171 Kerpen
Tel.: +49 (0) 2237 - 929 42-0 . E-Mail: [email protected]
3 Nisan
Nis n 2011
Abdulkerim
rim İLERİ
Kuzey Ruhr
Mehmet PAPAK
Avusturya-Viyana
Su Projeleri
İsmail Melih TUZLACI
Rhein-Neckar Saar
ǃALAE Projeleri
İslam Toplumu M
Millî Görüş
#PTDITUSB•Ft%,FSQFOt5FM
t
t
t'BY
t&.BJMJSTBE!JHNHEFtXXXJHNHEF
Mazlum ve
%9ǃ<MJD9J
için el ele
Download