İslam Peygamberi Hazreti Muhammed (s.a.v) Gençlik Çalışmalarının Geleceği -İmkanlar ve Sorumluluklar- Dr. Yusuf IŞIK 05 Gurbet Mektupları-27 A.Engin KARAHAN 07 M. Salih AYDIN 22 Türkiye’de Emeklilik İle İlgili Sorularınıza Cevaplar Öncülere Selam Olsun! Murat KUBAT 11 Hayat Yaşar CİMŞİT 09 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung Sayı/Nr.: 114 • Yıl/Jahre: 13 • Mart / März 2016 / Cemaziye’l-Evvel 1437 HASENE Acil Kış Yardımıyla Hırvatistan’da Binlerce Mülteciye Yardım Etti 10 Leverkusen Arena’da Kutlu Doğum Coşkusu 13 Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakanı Dreyer Wittlich DİTİB Eyüp Sultan Camii’ni Ziyaret Etti 17 SunExpress, 2015’te Rekor Gelir Elde Etti 04 İLMİX Eğitim Merkezi Dualarla Hizmete Girdi 18 Dünya ve Ahiret Yolculuğunda Önden Gidenler Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici Çarpık 08 Tablolarla Yanlış İfadeler Kullanılıyor )X% _. $OWÝQNÕSH +HODO(WYH(WhUQOHUL XXXBMUJOL·QFEF Mannheim’da “Güllerin Efendisi Hz. Muhammed” Proğramı 14 Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vefatının 5. Yıldönümünde Berlin’de Anıldı 15 Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD)’nin Yeni Başkanı Zafer Sırakaya 19 T.C. Köln Başkonsolosu Başarılı Öğrencileri Ödüllendirdi 20 Dünya ve Ahiret Yolculuğunda Önden Gidenler Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir editörden ][ 3 [email protected] Şubat ayı vesilesi ile hatırladığımız veya hatırlayamadığımız tüm şehidlerimize Cenab-ı Allah`tan rahmet diliyoruz. Allah şehadetlerini makbul eylesin. Bizlere de onların şehadeti ile şuurlanmayı nasip eylesin. Sevgili dostlar Artık bir nevi geleneksel hale geldi Şubat ayında yapılan “Önden Gidenler” etkinlikleri. Niye Şubat ayı özellikle diye düşünürken, yapılan etkinliklerin içeriklerine bakma ihtiyacı hissediyorsunuz. Belki son 5 sene içerisinde biraz daha gündemde olduğu içindir diye düşünüyoruz. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca`nın vefatı malum olduğu üzere 27 Şubat 2011. Daha önceki yıllarda İslami hareket içerisinde değişik isimlerin şehadeti vesilesi ile Şubat ayı Şehadet ayı olarak isimlendiriliyordu. Erbakan Hoca`nın vefatı bu aya verilen önemi bir kat daha arttırdı. Türkiyemiz dahil pek çok yerde değişik zamanlarda değişik etkinlikler düzenleniyor bu ayda. Özellikle Almanya`da bu seneki etkinlikler biraz daha yoğun şekilde yapıldı. Bu aya diğer aylardan daha fazla önem vermemizin tabiki özel nedenleri vardır. Bir kere Şehadet kavramı bizim için ne ifade ediyor onu bir sorgulamamız gerekir diye düşünüyoruz. Malumunuz olduğu üzere günümüzde şehadet denince akla çok daha farklı çağrışımlar gelmektedir. Şehadet (şahitlik) ıstılah olarak; “Birinin bizzat müşahede ettiği başkasına dair bir haberi aslına sadık olarak haber vermesi” anlamına gelir. Haber verene şâhid, haber verilene meşhûd denir. Şahitlik, kişinin kendisi hakkında da geçerlidir. İnsan şâhit olan bir varlıktır. Zira kendi kendinin farkında olan ve kendi kendini gözetleyen, kendi üzerine düşünebilen, soru sorabilen ve cevap verebilen bir varlıktır. (Kur`an: 5:14). Bu da insanın şâhit olarak yaratılışındandır. Allah’ın Şehîd isminin en büyük tecellisi insandır. Şehitlik meselesinde iş o kadar çığırından çıktı ki, bu gidişin nerede duracağını kimse kestiremedi. Bu Kur’anî kavramı Kur’an’a inananlar istismar edince, onlara bakıp Kur’an’a inanmayanlar da istismar etti: Devrim şehidi, sendika şehidi, örgüt şehidi, ideoloji şehidi vs. bu istismarın eseriydi. Neticede, vahyin açtığı çığırdan çıkalı çok olan şehitlik kavramı, vahyin kastettiği dışında, herkes ve her şey için kullanılır hale geldi. Vahyin inşa ettiği bir tasavvurda, “şehîd olmak” ile ölmek arasında zorunlu bir bağlantı yoktur. Vahye göre, “şehîd olmak” ile “yaşamak” arasında zorunlu bir bağlantı vardır. Allah yolunda yaşayanlar Allah yolunda ölürler. Elbette böyleleri de vahyin şehadetiyle şehittirler. Onlar canını ve kanını imanına şahit kılanlardır. Fakat onları şehit kılan sırf “ölmeleri” değil, Allah yolunda “olmaları”dır. Rabbim! Bizi de şahitlerle birlikte yaz! Rabbim! Bizi de örnek bir hayatı yaşayarak şehitliği hak etmiş bahtiyarlar arasına kat! Yukarıda kısaca değinmeye çalıştığımız şehadet kavramını, Şubat ayı içerisinde anma ve anlamaya çalıştığımız şehid olanların ortak özelliği inandıkları davaya şehadet etmeleri ve hayatlarını bu doğrultuda yönlendirmeleridir. Malkolm X`ten tutun Metin Yüksel`e, Cennet Mekan Sultan II. Abdülhamid`den tutun, Mehmet Akif Ersoy`a, Necip Fazıl`dan tutun Said Nursi`ye, Prof. Dr. Necmettin Erbakan`dan tutun Muhsin Yazıcıoğlu`na kadar pek çok önden giden hayatlarını inandıkları değerler uğruna şehadet ederek yaşadılar. Daha pek çok isim sayabileceğimiz örnek insanlar tabiri caiz ise gök kubbede hoş bir sada bırakarak bu dünyadan ayrıldılar. Pekçoğu maddi imkansızlıklar çekerek yaşadılar. Geride maddi olarak bir miras bırakmadılar ama manevi olarak çok bereketli servetler bıraktılar. Çünkü onların inandıkları değerler bereketli idi. İnandıkları değerler onları ulvi derecelere çıkarıyordu. Bu tür kişilerin hayatlarını incelediğinizde hep inandıkları değerler için mücadele ettiklerini görürsünüz. Bulunduğumuz zaman dilimi içerisinde bizlere düşen de nesillerimize maddi servetler bırakmak değildir. Yaşadıkları çağa şahitlik etmelerini sağlamak için nesillerimizi şehadet kültürü ile donatmalıyız. Öyle televizyonlarda gördüğümüz veya gösterilen şehadet sahneleri ile değil. Hayatın bizzat kendisinin bir şahitlik olduğunu anlayan ve kavrayan bir nesil yetiştirmeliyiz. Tabi bunun olması için her zaman dediğimiz gibi temel İslami kaynakları bilen ve bunları hayatına uyarlayan bir nesil yetiştirmemiz gerekmektedir. Bu nesil hem kendine ve hem de tüm insanlığa faydalı bir nesil olacaktır. Şubat ayı vesilesi ile hatırladığımız veya hatırlayamadığımız tüm şehidlerimize Cenab-ı Allah`tan rahmet diliyoruz. Allah şehadetlerini makbul eylesin. Bizlere de onların şehadeti ile şuurlanmayı nasip eylesin. Amin. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Kıymetli Kardeşim Nevzat Bölge ile Ceylan İpek Hanımefendi dünyaevine giriyorlar. Her iki kardeşime de iki cihan saadeti dilerim. Kıymetli Hikmet Atak ve Muharrem Pountso Beylerin evlatları Zehra ve Veysel dünyaevine giriyorlar. Her iki aileyi de tebrik ederim. Her iki kardeşime de iki cihan saadeti dilerim. has bi hal Sinan AKTÜRK Impressum / Künye Hayat Aylık Ücretsiz Gazete Şubat- Februar 2016 Rebiü`l-Ahir 1437 Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayın Kurulu Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü, Mehmet Ateş, Fikret Ekin, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, A.Engin Karahan M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Ali Atik, Halit Erdemir, Murat Kubat Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.eu Baskı: Sunprint GmbH Offenbach 04 ][ haber IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 SunExpress, 2015’te Rekor Gelir Elde Etti “8 Mart Dünya Kadınlar Günü Daha Sıkı Bir Dayanışmaya Vesile Olmalı” T İ slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Kadınların dış görünüşleri, giyim tarzları ve kamudaki görünürlükleri dolayısıyla maruz kaldıkları baskı çok büyük. Bu baskının yanında kadınların kendi kararlarını kendileri vermeleri yönünde devam eden mücadele de hâlâ sürüyor.” diyen Hatice Şahin sözlerine şöyle devam etti: “Kadınların kendi bedenleri ile ilgili konularda söz sahibi olabilme hakkı için mücadele eden kadın hareketinin Avrupa’daki tarihi çok eskiye dayanır. Ama bu hak Müslüman kadınlar söz konusu olduğunda umursanmamaktadır. Bu durum ana akım feminizmde yalnızca tek tip bir kadın profilinin hâkim olduğunu ortaya koymaktadır. Bu profile uymayanların böyle bir haklarının bulunmadığı düşünülmekte, Müslüman kadın da bu profile ‘ihanet eden’ ya da baskı altında mecburiyetten başını örten kurban olarak yaftalanmaktadır. Burada tartışılması gereken, toplumun her kesiminde olduğu gibi Müslüman cemaat içinde de kadınlara uygulanan baskı değil, bu baskının bir giysi çeşidi olan başörtüsüne indirgenmesiyle kadınların asıl problemlerinin gözden kaçırılmasıdır. Müslüman kadınlar başörtüsünü bilinçli bir şekilde ve hür iradeleriyle takmaktadırlar. Bu bilinçli tercihleri neticesinde örneğin iş hayatında ve boş zamanlarında yaptıkları aktivitelerde dışlanmakta, hatta sokak ortasında saldırıya uğramaktadırlar. Üstelik Müslüman kadınlar bu sıkıntıların yanında bir de bütün kadınların muzdarip olduğu iş hayatında gelir adaletsizliği ve aile ile kariyeri aynı anda kusursuz götürme baskısı ile başa çıkmaya çalışmaktadırlar. Ben bugün bütün kadınları birbirine destek olmaya çağırıyorum. Her kadının nasıl yaşaması gerektiğine dair bir tasavvuru ve kendine özgü bir kadın profili vardır. Buna saygı gösterilmelidir. Ancak bu saygıyı elde ettiğimizde toplumumuzdaki bütün kadınların problemleri ile başa çıkabiliriz. Bu konuların yalnızca 8 Mart’ta değil, bütün bir sene hatırlanmasını umut ederek dayanışmamızı artırma çağrısında bulunuyorum.” ürk Hava Yolları ile Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress, 2015’te 1 milyar 106 milyon Euro ile tarihinin en yüksek gelirini elde ederek kendi rekorunu kırdı. Opsiyonlu olan 10 adet 737 MAX’ı kesin siparişe çeviren SunExpress, buna ek olarak 10 adet yeni 737-800 MAX için de opsiyonlu sipariş verdi. “Son dört yıldır başarılı ve sağlıklı bir şekilde yürütülen büyüme stratejimiz sayesinde, SunExpress tarihinin en yüksek gelirini elde ederek, 2015 hedeflerimizi geçtik” diyen SunExpress Genel Müdürü Jaan Albrecht 2015 sonuçları hakkında bilgi verdi: “2015’te rekor bir iş hacmine ulaştık: Satışlarımızı önceki yıla göre yüzde 9 arttırarak 1 milyar 106 milyon Euro gelir elde ettik. Taşıdığımız yolcu sayısı ise, önceki yıla göre yüzde 19.2 artarak 8.7 milyon oldu. Uçaklarımızdaki doluluk oranı ise yüzde 85 olarak gerçekleşti. Bu güçlü büyümenin arkasından yatan temel etken ise 25 ülkeden 3500 çalışanımız ve tabi ki ana ortaklarımız Türk Hava Yolları ve Lufthansa’nın SunExpress’e aktardığı bilgi ve birikimdir” dedi. Yeni pazar arayışları SunExpress’in, alt kuruluşu Frankfurt merkezli SunExpress De- Opsiyonlu 10 Boeing 737-800 MAX uçağını kesin siparişe çeviren SunExpress, 2015’te elde ettiği gelirle yeni bir rekora imza attı. 2016 için hedef yeni pazarlar. utschland ile beraber, Türkiye ve Avrupa başta olmak üzere, Kızıl Deniz, Kanarya Adaları (İspanya), Yunanistan, Tunus, Bulgaristan, Umman’da 110 şehre uçtuğunu belirten Albrecht, yeni pazarlar aradıklarını belirtti: “Avrupa’dan Türkiye’ye olan rezervasyonlar geçen yılın gerisine düştü, ama biz turizmin yaz sezonunda toparlanacağı konusunda iyimseriz. Ancak, bu tabi ki bizi yeni pazar arayışlarından alıkoymuyor. Şu anda İran ve Kuveyt gibi doğu ülkelerindeki gelişen pazarlarda görüşmeler halindeyiz.” “Geçtiğimiz haftalarda İran uçuşları için anlaşmalarımızı yaptık. Bu yaz, Nevruz ile beraber, Tahran’dan İzmir’e, Antalya’ya ve İstanbul’a turist taşımaya başlayacağız. Başlangıçta bu uçuşlarımız full charter olacak, ama bu uçuşların başarısına bağlı olarak tarifeli uçuşlara da başlayacağız. Opsiyonlu 10 737 MAX kesin siparişe çevrildi 2014’te liste fiyatı üzerinden yaklaşık 4 milyar 750 milyon dolar değerinde, 10’u opsiyonlu olmak üzere, 50 adet Boeing 737-800NG ve MAX uçak siparişi verdiklerini hatırlatan Albrecht, “Opsiyonlu olan 10 adet 737 MAX’ı kesin siparişe çevirdik. 10 uçağı kesin siparişe çevirmenin yanı sıra Yönetim Kurulu onayıyla 10 yeni 737-800 MAX için de opsiyonlu olarak satın alma kararı aldık” dedi. “2015’te beş adet yepyeni Boeing 737-800NG’i filomuza katılmıştı, 2016’da da 7 adet uçak daha filomuza katılacak” diyen Albrecht, “Daha düşük yakıt tüketimi, daha düşük bakım maliyeti, daha uzun menzil, daha az emisyon ve daha az gürültü gibi avantajları sunan Boeing 737-800 NG ve 7378 MAX’ın teslimatı 2021’de tamamlanacak. Ayrıca, Sky Interior ve SunExpress renklerine sahip yeni iç dizaynıyla, uçaklarda kullanılan Z85 Dragonfly koltuklar da, ince ve hafif yapısıyla, daha fazla diz boşluğu yarattığı için yolcu konforunu artıracak” dedi. Mannheim’daki Gençlik Teşkilatları Devletin Organize Ettiği Gençlik Gruplarının Buluştuğu Dernekte Biraraya Geldiler M annheim`de uzun zamandır var olup devletin desteklediği bir proje olan gençlik gruplarının buluştuğu dernek şu cemiyetlerin gençlik teşkilatlarından oluşuyor; -IGMG Mannheim Fatih Jugend -Muslimische Jugend DİTİB Mannheim -Mannheim Hand in Hand e.V. -Jugend von Plus e.V. -Ahmadiyya Jugend -THW-Jugend Mannheim. Bu konuda IGMG RNS Bölgesi Mannheim Fatih Camii Gençlik Başkanı Sefa Kaya yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Böyle bir çatı derneğinde bulunmaktan büyük sevinç duyuyorum. Çalışmalarımıza son derece ciddi bir şekilde özen gös- terip gençler olarak daha iyi yerlere gelmemiz gerekir. Belediyenin de desteklemiş olduğu bu gençlik grubuna girmemiz yaklaşık iki sene sürdü. Çalışmalarda çok büyük emeği geçen Mehmet Taşdemir`e de çok teşekkür eder hayatında başarılar dilerim” dedi. Ayrıca burada gençlik teşkilatında Yahudi, Hristiyan ve kilise gençleri de bulunuyor. Programın sonunda hatıra fotografı çekilinerek vedalaşıldı. İslam Peygamberi Hazreti Muhammed (s.a.v) Peygambersiz ve Sünnet-i Seniyyesiz bir Ýslâm düþünülemez. Kur’an ve Sünnet birbirinden ayrýlmaz. Bir bakýma Kur’an; Ýslâm’ýn ana Kitabý, Sünnet ise, O’nun canlý yorumu ve yaþam biçimidir. “ Peygamber size neyi getirmiþse (emretmiþse) onu alýn (ve yerine getirin), sizi neden nehyetmiþse ( y as ak l am ý þ s a ) o nu t e r k ed in (yapmayýn).” (Haþr Sûresi, Ayet: 7) Ýslâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v), Allah’ýn insanlara gönderdiði son Peygamberdir. Allah’ýn kýymet verdiði insana, kýymet verdiði Ýslâm Dîni’ni ulaþtýrmadaki elçisidir. Hz. Peygamber, Kur’an’ýn mücmelini sözleriyle ve fiilleriyle beyan eden, hakkýnda hüküm olmayan konularda Allah’ýn izni, göstermesi ve öðretmesiyle hüküm koyan kimsedir. O’nun hedefi; insanlarý, insanlara ve baþka þeylere kul ve köle olmaktan kurtarýp, sadece Allah’a kul, diðer mahlûkâta sultan olmalarýný saðlamaktý. Allah’ýn Resûlü Kur’an için çok önemlidir. Zira; Kur’an O’na indirilmiþtir. O’nun yazdýrmasý, okumasý, okutmasý, tebliði, tebliðini bilfiil kendisinin yaþamasý ve onun yaþatýlmasýna çalýþýlmasý son derece önemliydi. Çünki Kur’an’ýn baþka kaynaktan elde edilmesi ve bilinmesi mümkün deðildir. Zaten bütün Peygamberler de bu minval üzere seçilerek görevlendirilmiþtir. Çünki Onlar olmadan ilâhî tebliði anlamak, kavramak, bilmek ve yaþamak mümkün deðildir. Bu konuda Allah (c.c) þöyle buyurmaktadýr; -“Andolsun ki, Biz her ümmet a r a s ý n d a ‘ A l la h ’a k u l lu k e d i n v e tâðuttan kaçýnýn’ diyen bir Peygamber gönderdik.” (Nahl: 36) Peygamberler, Allah’tan baþka helâl -haram kýlan, O’ndan baþka hüküm koyanýn olmadýðýný, ancak Allah’a ibadet edileceðini, yaratanýn ancak O olduðunu, dünyanýn ahireti kazanmak için verildiðini, yaptýklarýmýzdan hesaba çekileceðimizi, kazandýðýmýz hayýr ve þerrin zerre kadarýnýn bile kaydedilip karþýmýza çýkarýlacaðý gerçeðini bilmeye, tasdik etmeye ve bu tasdikin gereðini uygulamaya çaðýrýyordu. Burada genel olarak Peygamberlerin hangi konularda dosya ][ 05 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir insanlarý inzar, irþad ve tebþir ettiklerini bu þekilde ortaya koyduktan sonra, özelde son Peygamber H z. M u h a m m ed (s.a.v)’in kýsaca görevlerinin neler olduðunu bilmemiz önemlidir ve gerekmektedir. Allah (c.c) Kur’an-ý Kerîm’de þöyle buyurmaktadýr; -“Biz o Peygamberleri mûcizelerle ve Kitaplarla gönderdik. Ey Resûlüm! Sana da Kur’an’ý indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara anlatasýn. Olur ki, iyice düþünürler.” (Nahl: 44) Bu âyet, Hz. Peygamberin Kur’an’ý teblið etmekten baþka, bir de O’nu açýklama görevinin bulunduðunu bildiriyor. Buna karþýlýk, bizim de O’nun açýkladýðý þey üzerinde düþünmek ve öðüt almak gibi bir yükümlülüðümüzün bulunduðunu hatýrlatýyor. Peygamberimizin bu görevi aslýnda, Kur’an’ýn iþlevini tamamlayan bir görevdir. Ve O’nsuz Kur’an’ý düþünmek, hele O’nu hayata geçirmek mümkün deðildir. Gerçi bazý âyetlerde “Sana düþen tebliðden ibarettir.” buyrulur. Ayetin öncesini ve sonrasýný dikkate almadan, Kur’an-Sünnet iliþkisini hesaba katmadan bu ifadelere bakýlacak olursa, Peygamberin iþi, sadece Kur’an’ý getirip bize ulaþtýrmaktan ibaretmiþ gibi görünebilir. Ancak o âyetler, Peygamberimizin insanlarý doðru yola eriþtirmek gibi bir sorumluluðunun bulunmadýðýný bildiren âyetlerdir; “ Sen teb lið in i yaptýktan sonra insanlar bunu kabul etmiyecek olursa, bundan sen mes’ul tutulmazsýn.” anlamýný dile getirmektir. Yoksa bu âyetlerin; Peygamberi, evrak teblið eden bir postacý durumuna düþürmesi elbetteki düþünülemez. Peygamberimizin Kur’an-ý Kerîm’i açýklama görevi öylesine geniþ ve kapsamlý bir görevdir ki, bizim bu Dr. Yusuf IŞIK Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 [email protected] dîni yaþayabilmemiz tamamen buna baðlýdýr denilebilir. O’nsuz Kur’an anlaþýlamaz. Zaten þu anda öteden beri elimizde bulunan tefsirler ve muhtelif yorumlar ihtiva eden eserler hep Peygamberimizin fiilî, kavlî ve takrîrî sünnetlerinin bir neticesidir. Allah Kur’an’daki âyetlerle Hz.Peygamberi þöyle dile getirir; -“Ey insanlar! Size Rabbinizden mucizelerle Peygamber geldi; ve size a p a ç ý k b i r n û r ( K u r ’a n ) i n d i r d i k . ” (Nisa: 174) - “ S iz e Ý s l â m D î n i n i aç ýk la y a n Pe y g a m b e r i m i z (H z . M u h a mm e d ) gelmiþtir. Tâ ki, ‘bize, müjdeleyici ve k o r k u t u c u b i r e l ç i g e l me d i’ demiyesiniz.” (Mâide: 19) -“Biz seni âlemler için yalnýzca bir rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ: 107) -“...ancak O, Allah’ýn Resûlü ve Pe y g a m b e r l e r i n s o n u n c u s u d u r . ” (Ahzâb: 40) - “ B i z s e n i s ýr f K u r ’ a n i le müjdelemen ve uyarman için gerçeðin ta kendisi olarak gönderdik.” (Bakara: 119) - “ N it e k i m s i z e â y e tl e r i m i zi okumasý, sizi tertemiz hâle getirmesi, size kitap ve hikmeti ve bilmediðiniz nice þeyleri öðretmesi için sizden birini Resûl/Elçi olarak gönderdik.” (Bakara: 151) -“Ey Resûlüm! Seni bütün insanlara elçi gönderdik. Allah’ýn buna þahit olmasý yeter de artar.” (Nisa: 79) -“O’dur ki, Resûlünü, bütün dinlere üstün kýlmak için hidâyet (Kur’an-ý Kerîm) ve hak dîni (Ýslâm) ile gönderdi. Müþrikler isterse ho þlanmasýnlar.” (Tevbe: 33) -“Kim Resûle itaat ederse, þüphesiz Allah’a itaat etmiþ olur.” (Nisa: 80) -“(Resûlüm) þöyle de; Eðer siz Allah’ý seviyorsanýz, hemen bana uyun k i , A ll a h d a s i z l e r i s e vs in ve günahlarýnýzý baðýþlasýn...” (Âli Ýmrân: 31) Kur’ân-ý Kerîm’de buna benzer sayýsýz âyetler ve iþaretler bulunmaktadýr. Öyleyse; 06 ][ dosya Peygambersiz ve Sünnet-i Seniyyesiz bir Ýslâm düþünülemez. Kur’an ve Sünnet bir birinden ayrýlmaz. Bir bakýma Kur’an; Ýslâm’ýn ana Kitabý, Sünnet ise, O’nun canlý yorumu ve yaþam biçimidir. Ýslâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)’in en önemli görevlerinden biri de insanlarý hakka dâvet ve bu uðurda mücadele etmektir. Allah (c.c) þöyle buyurmuþtur; -“Allah’ýn yoluna hikmet ve güzel öðütle dâvet et ve onlarla en güzel biçimde mücadele et.” (Nahl: 125) Daha önceki Peygamberler gibi Muhammed (a.s)’da halký Allah’ýn yoluna dâvet etmiþ, bu uðurda çeþitli sýkýntýlara ve baskýlara mâruz kalmýþ, türlü türlü zorluklarla karþýlaþmýþtýr. Þu halde Kur’an’ý açýklama ve bu yolda çetin bir mücadele yürütme de, irþad ve tebliðin bir parçasýdýr. Bir anlamda Kur’an (vahiy) ile Peygamberin görevi, amacý ve iþlevi birebir aynýdýr. Vahyi Peygambersiz, P e yg a mb er i v ah iy s i z d ü þ ü n m ek m üm kü n de ði l di r. V a hy i Peygamberden ayýrma ve soyutlama gayr atleri abesle iþtigaldir . Vahiy, E f en d i m iz l e P e yg a mb er bütünleþmiþtir. Nasýl Kur’an bir mübîn ise, Hz. Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Peygamber de bir mübîn (açýklayýcý), bir ýþýk, bir rehber, bir uyarýcý, bir müjdeleyici ve bir rahmettir. Hz. Muhammed (s.a.v) ve O’nun mübarek hâl, hareket ve sözlerini Kur’andan soyutlamak mümkün olmadýðýndan Ýslâm bilginleri Kur’an’a “ Va h y - i Metlûv”, Hadîs-i Þeriflere ve Sünnete de “Vahy-i Gayri Metlûv” adýný vermiþ, Resûlü Ekrem’in hâl, hareket ve sözlerini bir tür vahiy saymýþ; h e v âd a n -“ O , k o n u þ m az , söyledikleri; kendisine vahyolunandan ibarettir.” (Necm: 4) mealindeki âyetle de bu görüþlerini müdellel kýlmýþtýr. Hz. Peygamberin görevlerinden bir diðeri ise, teþrî görevidir. Teþrî; kanun ve hüküm koymak anlamýna gelir. Allah (c.c) þöyle buyurmuþtur; -“ O ( P e y g a m b e r ) ; o n l a r a i y i l i k emreder, kötülükten alýkor. Onlara iyi ve temiz þeyleri helâl, kötü ve pis þeyleri haram kýlar. Üzerlerindeki aðýr yü k l er i ve zi n c i r l e r i k a l d ý r ý r . O ’ n a iman edenler, O’na saygý gösterenler, O’na yardým edenler ve O’na indirilen nûr (Kur’an)’a uyanlar var ya, iþte onlar kurtuluþa erenlerdir.” (A’râf: 157). Bütün bunlardan sonra þöyle bir soruya muhatap olabiliriz; biz nasýl olmalýyýz ve ne yapmalýyýz ki, Hz. Peygamberi kendimize örnek almýþ olabilelim. Bunu anlayabilmek için önce Sünnetin ne demek olduðunu bilmemiz gerekir. Þöyleki; Sünnet; Peygamberimizin fiilleri, sözleri ve takrirleri þeklinde kýsaca tarif edilir. Bu tarifi biraz açacak olursak; Sünnet; Hz. Peygamberin kendi döneminde Ýslâm toplumunu akîde, ibâdet, teblið, eðitim, ahlâk, hukuk, s i y âs et v e e k o n o m i g i b i ç e þ i t l i alanlarda, kýsacasý bireysel, toplumsal ve evrensel olmak üzere hayatýn her al a n ý n d a , y ö n l en d ir ip y ö n et m ed e Kur’an baþta olmak üzere, asas aldýðý il k e v e p r e n s i p l e r b ü tü n ü n ü n oluþturduðu bir zihniyet ya da dünya görüþüdür. Hz. Peygamberi örnek almak için, yukardaki tarife uygun olarak bireylerin ve toplumlarýn kendilerini yeniden Sünnete uygun dizayn etmeleri ve ona uygun yaþamalarý kaçýnýlmazdýr. Ýþte o zaman, Peygamber gerçekten örnek alýnmýþ olur. Bunun için; Hz.Peygamberi anmak ön e m l i di r , a nl a m a k i s e ço k d a h a önemlidir. Alemlere rahmet olarak gönderilmiþ olan, son hidayet rehberi Allah Resûlü Hz. Muhammed (s.a.v)’in Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 insanlýða yol göstericiliðinin devamý ise, O’nun en doðru þekilde tanýnmasý, tüm insanlara tanýtýlmasý, daha sonra da bütün bu hayat için örnek alýnmasýyla mümkün olacaktýr. Resûlüllah’ýn hayatýný anlama ve O’nu örnek alma ihtiyacý hiç bir zaman sona ermiyecek ve kýyamete kadar devam edecektir. K ur ’an Ý slâm ’ý adý altýnda Hz. Peygambersiz bir Ýslâm meydana getirmek gibi bir ütopyanýn peþinde olanlar bunu böyle bile... Hadisleri ihya çalýþmasý yapýyoruz diyerek sinsice imhâ çalýþmasýna yeltenenler de bunu böyle bile... Hz. Peygamberi anma ve anlama konusunda insanlarýn salt duygularýna hitabeden övgü edebiyatýndan ziyade; akletmeye, tefekküre, tezekküre ve tedebbüre yönelten, yol gösterici bilgilere baþvurmak, bu konularý gündemine alan etkinliklerin sayýsýný ve niteliðini artýrmak gerekir. Kýsaca söylemek gerekirse, bu konuda asýl hedef; çadýrlar dolusu aðlayan insan yerine, salonlar dolusu anlayan ve düþünen insana ulaþmak olmalýdýr. Ne mutlu! Allah’a gerçekten kul ve O’nun Resûlü H z. Mu h a mm e d (s.a.v)’e Ümmet olanlara... Gençlik Çalışmalarının Geleceği -İmkanlar ve Sorumluluklar- Gençlerimiz sorumluluk almak istiyor, mevcut kurumlarda bu imkanı oluşturmazsak, başka imkanlar arıyorlar hatta kendileri dahi yeni oluşumlar oluşturuyor. G ençlik çalışmalarının geleceğine göz atabilmek için ilk etapta gençlik çalışmalarının hangi amaçla faaliyet yürütmeleri gerektiği ele alınması gerekir. Gençlik çalışmalarını yürütecek olan kurumlarımızı sadece tek amaç ile sınırlandırmayı denemek doğru olmayacaktır. Tam tersi bu tür oluşumların genelde çok amaçlı, katılım sağlayacak olan gençlerin ihtiyaç ve taleplerini gözetebilecek genişlikte bir hizmet yelpazesini sunmaları gerekir. Bu yazı serisinde ele aldığımız gençlik yapılarının genelde dini hassasiyetleri gözeterek faaliyet üreten kurumları ele aldığımızı düşünürsek Din konusu doğal olarak temel amaçlardan birini oluşturacaktır. Şüphesiz dini hassasiyet konusu ele aldığımız yapılarda olmazsa olmaz konular arasında, bunda şüphe yok. Ama genelde din konusu bir şekilde göç konusuna bağlantılı olarak ele alınmakta. Halbuki her şeyden önce dini gençlik yapılanmaları günümüz gençleri için müslümanca yaşayabilmeleri için gerekli altyapıyı sağlamak, cemaat içinde dini hayatı yaşanabilir kılmak, gençlere yaşadıkları zaman ve mekanda karşı karşıya kaldıkları çevre ile müslüman genç olarak ilişkiye geçebilecek altyapıyı sunabilmek ve gençlere kendi imkan ve yeteneklerine göre bu çalışmaları katılım imkanı sunmak zorundalar. Tüm bunları gerçekleştirebilmek için hangi koşullarda bu çalışmaları yürüteceğimizi dikkate almak zorundayız. Bunun için gençlerin yaşadığı ortamların ve ihtiyaçlarının doğru tespiti gerekmekte, gençlerin farklı biyografi ve imkânlarından dolayı ortaya çıkan farklılıkların göz önünde tutulması gerekmektedir. Aslında meselenin özüne yöneldiğimizde ilk etapta günümüzde ve bulunduğumuz ortamlarda müslümanca yaşamanın kelamının ve fıkhının ortaya konulması noktasında bir temel ihtiyacın olduğunu göreceğiz. Bu çalışmanın şubelerde ve cemiyetlerimizde gençlik çalışmalarını gerçekleştiren fahri görevlilerin tek başına altından kalkması beklenemez. Bu konudaki sorumluluk daha çok STK üst yönetimleri ve özellikle dini cemaatlerin sorumlularına düşmekte. dosya ][ 07 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Faaliyet ve yapıları geliştirmek için bu çalışmaların sonuçlanmasını beklemek ise şu anki gençliği bu tür konularda tamamen yalnız bırakma anlamına geleceği için her ne kadar bazı temel soruların cevapları daha açıkta kalmış olsalar da, pratik çözüm arayışlarına gidilmesi gerektiği kanaatindeyim. Özellikle cemiyet ve şube seviyesindeki çalışmaları yürüten fahri elemanların bu konularda gerekli olan konseptleri tek başlarına ortaya koymaları zor olacaktır. Ama yine de pratik çalışmalarda kazandıkları tecrübeleri ve gözlemleri ile ortak dini hassasiyetleri de dikkate alarak en önemli adımları atabileceklerdir. Konsept bağlamındaki eksiklikler aşılana kadar bazı aktüel aksaklıkların en azından çözüm endeksli yapılanma ve çalışmalarla aşılabilecektir. Şöyle ki gençlik çalışmalarının başlıca amacı sadece bir araya gelmek olmamalı ya da sadece var olan, başka alternatif bulunamadığı için dahil olunan ortamlar olunmamalı. Sadece bir araya gelme amacıyla toplanan en idealist gençler dahi isteseler dahi zamanla bu amaçtan sıkılacak ve farklı mecralara kayacaklardır. Özellikle potansiyel sahibi gençler söz konusu çalışmalara katılırken var olan sorunlar için çözüm üretmek istemekteler. Geleneksel gençlik yapılarında ise bu sadece çok sınırlı bir alanda mümkün olmakta. Özellikle de mevcut yapıların kemikleşmesi ile birlikte gençlerimizin yeni yeni muhatap oldukları Sosyal Hizmetler alanı gibi alanlarda bekledikleri imkan ve esneklik sağlanamamakta. İlk yazılarımızda bahsettiğimiz paradigma değişikliği özellikle göz önünde tutulması gerekmekte. Göç tecrübesi her ne kadar tamamen ortadan kaybolmamış olsa dahi artık öncelikli konunun bu olmadığının farkına varmamız gerekiyor. Özellikle gençlerimizin hayatında göç paradigmasının olmazsa olmazı olan koruma dürtüsünün çok fazla bir karşılığı kalmamıştır. Tamamıyla yaşadıkları ülkede sosyalleşmiş bir genç çok da fazla geçmişteki göç tecrübesi ile fazla bir bağlantı kuramayacaktır. Onun yerine burada sosyalleşmiş olması ile birlikte doğan yeni imkanları değerlendirmek ve gencin yaşadığı hayat ile birebir irtibat kurabilen bir yaklaşım ortaya konulması gerekecektir. Tabii ki ana dil öğrenimi ve ana dilin muhafazası gibi konular önemli ve mutlaka gelecekte de gündemimizde kalması gereken konular arasında. Ama ana dil de eğitim ile din eğitimini sadece birlikte tartışıp konuşmanın şu an itibari ile bile din eğitiminde büyük aksaklıkları kabullenmek anlamına gelecektir. Gençlerimizin İslam ile haşır neşir olmaları İslam'ın temellerinin öğrenmeleri İslamî bir yaşam biçimine ulaşmaları ana dillerine olan aşinalığına bağlı kalamayacak kadar önemlidir. Ana dilde eğitim ve gençlik çalışmaları bağlamındaki din eğitimi birbirinden bağımsız iki süreç olarak değerlendirilmesi gerekir. Gençlerin ne yazık ki ana dillerinde de var olan eksiklikleri dinlerini öğrenmeye engel olmaması gerekir. Mevcut durumda A. Engin KARAHAN Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 [email protected] gençlerin yerel dile vukufiyetleri bu dili okulda ve sosyal çevrelerinde yoğun bir şekilde kullanmalarından dolayı çok daha ileri seviyede bulunmakta. Din eğitimini ve genel gençlik çalışmalarını bu dilde sürdürmek var olan bu imkanın aslında doğal sonucu olması gerekir. Ama dil konusunda hala göç paradigmasını muhafaza konusuna takıldığımız için, var olan bu imkanı dahi değerlendirememekteyiz. Ama asıl üzerinde durmamız gereken konu, gençlere hem kendi kapasitelerini geliştirebilecek hem de var olan becerilerini kullanabilecek bir sosyal ortamın oluşturulması olacaktır. Gençlerimiz sorumluluk almak istiyor, mevcut kurumlarda bu imkanı oluşturmazsak, başka imkanlar arıyorlar hatta kendileri dahi yeni oluşumlar oluşturuyor. Gençlerimizin mevcut yapılardan uzak durmaları bu açıdan bakıldığında ilgisizlikten değil, var olan yetenekleri ile katkı sağlayabilecek imkanların oluşturulmamasından kaynaklanmakta. Özellikle toplumsal sorumluluklarının farkında olan gençler, bu sorumluluklar gençlik çalışmalarında da yerine getirmek istiyorlar. Bulundukları çevrede islami hizmetler de bulunmak istedikleri gibi genelde bilindik gençlik çalışmalarının dışında da faaliyetlerde bulunmak istiyorlar. Özellikle gitgide daha da fazla önem kazanan müslüman-ların kurumsallaşmış sosyal hizmet alanına açılmaları özellikle gençlik yapılarına yeni çalışma alanları açmakta. Bu gelişmeler ve talepler dikkate alındığı sürece gençlik çalışmaları zinde kalacağı gibi halen ulaşılamayan gençlere de ulaşma imkanı sağlayacaktır. Bahsettiğimiz bu çalışmalar mevcut geleneksel gençlik yapılarının gündemlerinde halen yer alabilmiş değil. Bu ilgisizlik aşılamaz ise, gençlik yapıları özellikle en kapasiteli ve en iyi eğitilmiş gençlerini kaybetmeyi sürdüreceklerdir. İlk etapta belki bunun etkisi nicelikte olmayacaktır, ama nitelikteki olumsuzluklar daha şimdiden kendini göstermeye başladı. Ve gerekli gelişmeleri el atmak için çok da fazla bir vakit kalmadı. 08 ][ röportaj Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici Çarpık Tablolarla Yanlış İfadeler Kullanılıyor A vrupa’daki Müslüman cemaatlerin cinsiyet tartışmalarıyla ilgili mesafe katedemediğine dair ithamları Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici ile konuştuk. “Müslüman erkek” tartışmaları yeni değil. Namus cinayetleri, yüzme derslerine çocuklarını göndermeyen babalar, eşini zorla peçeye sokan erkek prototipi… Bütün bu tartışmalarda kamu-oyu neyi gözden kaçırıyor sizce? Müslüman erkek profiline çok eskiden beri olumsuz bakılıyor ve bu olumsuz tablo hâlâ geçerliliğini koruyor. Bütün bu tartışmalarda dikkat çeken nokta gerçeklikten çok uzak bir Müslüman erkek profilinin yansıtılıyor olması. Evlilik ilişkisinde bazı anlaşmazlıkların ve şiddetin yaşandığı maalesef bir vakıa, fakat buradaki asıl soru Müslüman erkeklerin sebep olduğu spesifik sorunların dinî kökenli mi yoksa kültürel kökenli mi olduğu. Dinî açıdan bakıldığında şiddetin asla dine dayandırılamayacağı söylenebilir. Bu bağlamda erkeğin dinsel kimliğini odak noktasına koymak yanlış olacaktır. Aynı durum namus cinayetleri için de geçerli. Birçok Müslüman erkeğin namus cinayetlerini kınadığı, böyle eylemlerin insanlık dışı olduğunu ve hiçbir gerekçeye dayandırılamayacağını söyledikleri maalesef göz ardı ediliyor. Kızını yüzme dersine göndermeyen ve eşini başörtüsü takmaya zorlayan bir Müslüman erkek profilinin olduğuna dair inanış da Müslüman kızların ve kadınların kendi inançları doğrultusunda hareket edebileceklerine inanılmadığını gösteriyor. Özellikle başörtüsü takma hususunda, şahsen ben erkeğin eşini başörtüsü takmaya zorladığı bir vakıaya şahit olmadım. Bilakis başörtüsü takmak isteyen, fakat eşlerinin buna karşı çıktığı birçok kadın var. Bizler bu tür sorunlara da eğilmeliyiz. Mü s l ü man er k e k le r in k ad ı n dü şm a nı ol d uğ u, a t a e rk i l ol du ğu , çünkü bu tarz bir yaklaşımın yaygın o l d u ğ u ( Mü s l ü man ) to p l u ml ar d a sosyalleştikleri öne sürülüyor. Müslüman cemaatte ise, “Bunlar ırkçı ve genelleyici yaklaşımlar.” algısı hâkim. Müslüman erkeklere yönelik ithamların genelleyici olduğu malum, fakat Müslüman erkeğin zihnindeki kadın resminde de tartışılması gereken bazı noktalar var. Müslüman cemaat bu ko nud a k e ndi i çi n de bi r t a rt ı şm a başlatabildi mi peki? Müslüman cemaatler yıllar önce bu konuyu ele aldılar. Çok sayıda vaaz ve seminerde, birçok kişinin kendi vatanından da tanıdığı geleneksel kadın rolünün İslam’la örtüşmediği anlatıldı ve kadının toplumdaki yeri İslami bir bakış açısıyla açıklandı. Kadınlara yönelik dinî eğitim olanakları sağlandı ve kadınların toplumsal çalışmalarda bulunması desteklendi. İslami cemaatlerin, çalışma alanlarının ve yöntemlerinin yapısı çok farklı ve Müslüman olmayan birçok kişi için yabancı. Bu sebeple Müslüman kadınların cemaatlerden dışlandığını sıkça duyuyoruz. Oysa cemaatlerimizde özgüveni oldukça yüksek kadınlar ve çok güçlü kadın birimlerimiz var. Bu kadınlar ve idare ettikleri birimler gerek toplumsal gerekse siyasal katılım çalışmalarında en ön sıralarda yer alıp olağanüstü işler ortaya koyuyorlar. Müslüman erkeklere yönelik eleştiriler Müslümanların dinî ve kültürel kimliğine ilişkin bilgisizlikten ve aynı zamanda ırkçı ve kültüralist pozisyonlardan kaynaklanıyor. Tabii ki Müslüman erkeklere karşı yapılan suçlamaların haklı olup olmadığını ve eğer haklıysa bunlara karşı nasıl önlemler alabileceğimizi tartışıyoruz. Ancak “eleştirmenlerin” birçoğunun ön yargılı olduğunu, çarpık tablolar ve kısmen bilinçli bir şekilde yanlış ifadeler kullandığını ve bu şüpheli durum karşısında hareket etmenin bizim açımızdan hayli zor olduğunu da belirtmek gerek. Peki, Müslümanlar olarak zihnimizdeki kadın tasavvuruna dair bir tartışma gerçekleştirebilmemiz için ne gerekiyor? Eleştirileri ciddiye almalı ve bu sorunların toplumumuzda ne derece mevcut olduğuna ve bunlarla nasıl mücadele edebileceğimize bakmalıyız. Daha çok kendi dinimiz ve kültürümüz doğrultusunda kadın erkek ilişkisini nasıl şekillendireceğimizle ve kadının konumunu nasıl güçlendirebileceğimizle ilgilenmeliyiz. Ama bence bu süreç zaten uzun zaman önce başladı. Feminizmin yükselişiyle birlikte Batı’da “maskulinite”nin genel bir krizde olduğu biliniyor. Müslüman erkekler, kadın rollerinin ve aile mefhumunun değiştiği bu krizden nasıl etkilen i y o r la r ? V e b u k r iz l e n a s ı l b a ş a çıkabilirler? Toplum çok hızlı bir şekilde değişiyor ve tabii ki biz Müslümanlar da bu değişimden etkileniyoruz. Ben burada sadece Müslüman cemaatin bir üyesi olarak bazı değerlendirmelerde bulunabilirim. Müslümanlar 90’lı yıllardan beri kızların eğitimine daha fazla önem veriyor ve bu durum kendisini ra- kamlarda da gösteriyor. Müslüman toplumda yüksek eğitim seviyesine sahip genç kadınların sayısı artıyor. Müslüman genç kadınlar akranları olan erkeklerden kısmen daha iyi bir eğitime sahipler. Geleneksel aile yapısı artık geçerli değil. Kadınlar uzun zamandır hem toplumda hem de aile içinde daha fazla sorumluluk üstleniyorlar. Toplumumuz uzun zamandan beri artık erkek egemenliğinde değil. “Erkek egemenliğinin” kırılması da bu anlamda doğal bir süreç. Erkeğin sözünün geçtiğine ilişkin geleneksel düşünce özellikle aile yaşamında artık geçerliliğini yitirdi. Dışarıdan fark edilmese de kadınlar eşit haklara sahip, hatta daha baskınlar. Müslüman toplumda kadın-erkek ilişkisi çok hassastır, her ikisi de diğerinin özelliklerinin zedelenmemesine dikkat eder. Tartışmalar genellikle kamuoyuna açık bir şekilde gerçekleştirilmediği için de sanki Müslüman ailelerde hâlâ erkek egemenliğinin hâkim olduğu izlenimi uyanabiliyor. Avrupa’da azınlık konumunda olan Müslüman cemaat ırkçılık, ayrımcılık, kimliğin korunması gibi temel konularla uğraşırken cinsiyet tartışmaları, Müslüman cemaat için ikinci planda mı kalıyor sizce? Esas itibarı ile böyle bir tartışma kadınlar tarafından başlatılmalı. “İslami feminizm” konusunda hararetli bir tartışma yürütüyoruz. Yine Müslüman cemaatin bir üyesi olarak yorum yapacak olursam, “İslami feminizm” tartışmasının her zaman gerçekten feminist bir konumdan hareketle yürütülemediğini görüyoruz. Tartışma genellikle bir noktada İslam eleştirisiyle ilişkili hâle geliyor. Ben şahsen Müslüman cemaat içerisinde daha fazla kadının bu tartışmaları izlemesini ve bu konudaki fikirlerini ifade etmesini isterim. Geçtiğimiz günlerde “İslami feminizm” konulu bir etkinliğe dinleyici olarak katıldım ve tartışmanın daha çok akademik düzeyde gerçekleştiğini tespit ettim. Bu durum bir konuşmacı tarafından da dile getirildi. Kendisi özellikle cemaatlerde bu gibi konular üzerinde her gün tartışan özgüveni yüksek kadınların oluşturduğu bir grubun var olduğunu, ancak bu kadınların kamuda temsil edilmediklerini ifade etti. Umarım bu sayı artar. Perspektif Dergisi Sayı 249, Mart 2016 Sayısından alınmıştır. Türkiye’de Emeklilik İle İlgili Sorularınıza Cevaplar - dosya ][ 09 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Yaşar CİMŞİT Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 [email protected] Türkiye’de 3 yıl Öğretmen olarak Emeklilik Sandığına Prim ödedim. SGK’dan Nasıl Emekli Olabilirim? -SGK tarafından Gönderilen “Borçlanma Tahakkuku”nu Taksitle Ödeyebilir miyim? Değerli okuyucular bir çok vatandaşımızın yöneltmiş olduğu soruların başında gelen bir konuyu cevaplandırıyorum. Almanya’ya gelmeden önce memur olarak değişik kurumlarda çalışmış olanlar, herhangi bir sebepten (Evlilik, Eğitim gibi vs) dolayı Türkiye’deki görevinden istifa ederek Almanya’ya gelenleri ilgilendiren bilgilerdir. Bu durumda olan kişilerin muhatab oldukları kurum SGK içinde “EMEKLİLİK SANDIĞI”ndan borçlanarak emekli olabilirler. Bildiğiniz gibi Dövizle Borçlanmadan daha çok işçi olarak çalışanlar yararlanmaktadır. Bu durumda olan vatandaşların izinli olduğu bir dönemde Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı bir işyerinde çalışıp daha sonra Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan borçlanma talep edilmesi tavsiye edilmektedir. Türkiye’de bulunduğunuz süreler içinde bir işyerinde çalışıyor olacaksınız. Sakın hayali bir işte çalışıyor gözükmeyeceksiniz. Aksi halde sorun yaşarsınız. Bundan sonraki müracaatınız SGK üzerinden yapılarak emekli olabilirsiniz. Yurtdışı borçlanmadan sonra müracaat sahibine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gönderilen “Borçlanma Tahakkuh Cetveli” ve bir üst yazı ile size bilgi verilmektedir, dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bu ödeme yıllara ve uzun zamanlara bölünerek TAKSİT yapılmamaktadır. Tebliğatın size ulaştığı tarihten itibaren en geç 3 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Aksi halde müracaatınız geçerliliğini kaybeder. 1. Soru: Ayşe Ö. Doğum tarihi 12.03.1960. 1996 yılında Almanya’ya geldim ve 1998 yılında çalışmaya başladım ve Türk vatandışıyım ne zaman emekli olabilirim? 1. Cevap: Ayşe Ö. hanım eğer Türkiye’de SSK’lı olarak çalışmışsanız, çocuğunuz olup olmadığını bildirmemişsiniz şayet çocuklarınızın varsa doğum kaydını “Deutsche Renten Kasse”sına mutlaka kayıtlarını yapınız. Emeklilik yaşınızın dolduğunu 63.288 TL ödediğinizde burada çalışmıyor ve yardım almıyorsanız maaş alabilirsiniz. 2. Soru: Ali İnceci, Doğum tarihi 14.03.1964. Almanya’da mesleki eğitime başlama tarihi 01.09.1980. Alman vatandaşlığına geçiş 04.06.2001 ve Türkiye’de 2008 yılında 20 gün SSK’lı olarak çalıştım. Nasıl emekli olabilirim ve ne kadar ödemem gerekir? 2. Cevap: Ali bey, Alman vatandaşlığınız emekli olmanıza engel değil, Türkiye’de SSK’lı olarak çalışmışsınız. Bundan dolayı 5075 günden borçlanarak ödediğinizde hemen emekli olabilirsiniz. Yanlız dikkat etmeniz gereken husus eğer burada çalışıyorsanız veya herhangi bir kurumdan yardım alıyorsanız Türkiye’den emekli maaşı alamazsınız. 3. Soru: Fevziye Elmacı, Eşim Ahmet Elmacı’yı 2009 yılında Almanya da trafik kazasında kaybettim. Eşim ile ilgili SGK’ya müracaat ettiğimde sağlıklı bir cevap alamadım. Bana yardımcı olurmusunuz. 3. Cevap: Fevziye hanım, eşiniz ile ilgili “Hak Sahipliği” adı altında Türkiye’den 1800 günden borçlanarak eşiniz adına emekli maaşı alabilirsiniz. Eğer Ahmet bey Türkiye’de SSK’lı olarak çalışmışlığı mevcutsa o günler ödenecek günlerden düşülür ve geri kalan günlerden borçlanabilirsiniz. Yaşar Cimşit Sosyal Danışman ve Sosyal Güvenlik Uzmanı: Emeklilik Danışma Merkezi : Gräfenau str.20, 67063 Ludwigshafen. Tel: 0621-629 029 55 Fax: 0621-685 675 72 GSM: 0172 7063816 E-Mail: [email protected] .C. Karlsruhe Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliğinin “ H a y d i , Türkçe Konuş Benimle!” kampanya programı kapsamında “Ailede Din Eğitimi” konulu konferans vatandaşlarımızla buluşmaya devam ediyor. Donaueschingen Türk Okul Aile Birliği tarafından organize edilen, eğitimci Atilla Kutlu’nun verdiği konferans, zengin içeriğiyle dikkat çekti ve katılımcılar tarafından büyük beğeni topladı. Kutlu, Donaueschingen Eichendorfschule salonunda yapılan konferansta din eğitiminde olmazsa olmaz prensipleri belirttikten sonra, anne karnındaki süreçten-bebeklik dönemine, okul öncesi-okul sonrası dönemi ve son olarak da ergenlik çağındaki çocuklarımıza kadar nasıl din eğitimini vermemiz gerektiği konusunda çarpıcı ve orijinal tespitlerle katılımcıları bilgilendirdi. “Allah inancı, Allah sevgisi, şeytan kavramı, cennet-cehennem, namaz, Kur’an-ı Kerim, Ramazanoruç, kurban, hayata dair sünnetler, mahremiyet eğitimi, ahlak ve bize ait değerler günümüz nesline nasıl ve ne zaman öğretilmeli? Çocuklarımızın bu konulardaki sorularına yaşlarını da dikkate alarak nasıl cevap verilmeli?” bebeklikten-ergenliğe kadar yapılması gerekli özgün yöntem ve teknikler sundu. Katılımcılar, din eğitimini sağlam bir gelecek için çocuklarımıza vermenin önemini belirtirken, bugünün çocuklarına bugünün diliyle hitap etmek gerekliliğini vurguladılar. 7 yaşına kadar yüzlerce çizgi film seyreden, internette parmaklarıyla konuşan günümüz nesli, bizim soramadığımız soruları soruyorlar, bu sorulara cevap vermek lazım. Hocamızın verdiği bu konferans çok faydalı oldu, bizlere yeni bir din dili kullanmamız gerekliliğini öğretti, bu sebeple bu gibi etkinliklerin Eğitim ve Din Ataşeliğimiz öncülüğünde devamını temenni ediyoruz dediler. Özelde de bu konferans için Eğitim Ataşeliğine böyle bir konferansı “Haydi, Türkçe Konuş Benimle!” kampanya programı kapsamına aldıkları için teşekkür ettiler. Kutlu, Almanya’da kendi kültür ve değerlerimizi korumak ve gelecek nesillere aktarmak bizlerin öncelikli görevi. Çocuklarımızın ruhen de sağlıklı yetişmesi ve manevi açlıklarını gidermek için bu gibi konferansların çoğalması gerektiğine inanıyorum. Bu sebeple, zamanlarını anlamlı ve faydalı bir etkinlikle değerlendiren, konferansımıza duyarlı ve kaliteli tavırlarıyla destek veren dernekleri özverili katılımcıları kutluyor, bu ve benzeri programların devamının yanında örnek teşkil etmesini diliyorum” dedi. T Aile’de Din Eğitimi Konferansı 10 ][ haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HASENE Acil Kış Yardımıyla Hırvatistan’da Binlerce Mülteciye Yardım Etti H ırvatistan’ın Slavonski Brod şehrinde kurulan mülteci kampında acil kış yardımında bulunduk. Hasene Derneği’nin başlattığı acil kış yardımı gerek Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde gerekse de Avrupa’ya ulaşan mültecilere ulaştırıldı. Önümüzdeki haftalarda Makedonya’daki mültecilere de acil yardımlar ulaştırılacak. Slavonski Brod Mülteci Kampına izin alarak girdik ve çekimlerimizi aldığımız izin çerçevesinde kayıta aldık. Tren istasyonlarından birinin yanına kurulan mülteci kampına trenle günlük binlerce mülteci geliyor. Trenden inen mülteciler ilk önce kayıt altına alınıyor, daha sonra ihtiyaçlarının giderilmesi için Hırvatistan devleti ve Hırvatistan Kızıl Haç’ın organizesi ile sağlık ve diğer bir takım ihtiyaçların giderilmesi için yönlendiriliyor. Biz de bu ihtiyaçların giderilmesi noktasında getirdiğimiz yardımların dağıtımını yaptık. Buraya günlük üç dört bin mültecinin geldiğini, burada kayıt altına alındıklarını ve birkaç saat ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra yollarına devam ettiklerini öğrendik. Trenden inen mültecilere nereden geldiklerini sorduğumuzda Suriye, Irak ve Afganistan dışında başka bir ülke ismi duymadık. Gelen mülteciler arasında o kadar çok çocuk vardı ki! Türkiye’den botlarla Yunanistan’a, oradan da Makedonya, Sırbistan ve Hırvatistan üzerinden Almanya’ya ulaşmak isteyen mülteciler arasında çok sayıda çocuk da vardı. Kimi eşini kaybetmiş, kardeşi ve çocukları ile yollara koyulmuş. Kimi yaşlı annesi ile, kimi engelli çocuğu ile. Mülteciler, denizi botlarla geçtiklerini ve çok büyük tehlikeler atlattıklarını söylediler. Ayakkabılarını ve çoraplarını kendi ellerimizle giydirdik. Kendi ellerimizle verdik yemeklerini ve sularını. Mülteciler arasında çok sayıda iki üç aylık bebekler de vardı, yaşlı insanlar da. Bebeklere özel mama yardımı yaptık. Acil kış yardımı Balkanlar’da Hasene Derneği’nin Balkanlar şubesi tarafından organize edildi. Slavonski Brod mülteci kampına trenle gelen binlerce mülteci yaptığımız yardımların akabinde tekrar trene binerek Slovenya’ya doğru yola koyuldular. Yıl boyunca, yol boyunca mültecilerin hep yanında olduk Hasene Derneği’nin Balkanlar şubesi güzel bir organizenin altına imza attı. Hasene Balkanlar temsilcisi Enver Eminoviç yoğun bir mülteci akınını karşıladıklarını söyledi ve çalışmalara dair şunları aktardı: “Suriye’de ve diğer ülkelerde süren savaşın bir neticesi olarak Avrupa’ya gelen mültecilerin sayısı her geçen gün artıyor. Uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmış bu mağdur ve mazlum insanlara yardım elimizi uzatabilmek için tüm hazırlıklarımızı önceden yapmıştık. Bebekler için en kaliteli mamaları aldık. Onların bünyesini güçlü tutacak erzak tedarik ettik. Çocukları düşündük. İki yüz, üç yüz battaniye, mont, çorap, kışlık ayakkabı, kışlık şapka gibi eşyaları hazırladık. Montları yolculukları esnasında üşümemeleri için bilhassa şapkalı olanını tercih ettik. Hanımlar için, her bedene uyabilecek, lastikli elbiseler satın aldık. Mülteciler bedenlerine göre eşya bulmakta zorlanıyorlardı. Bunu diğer dağıtımlardan biliyorum. Bu noktada bizim getirdiğimiz eşyalar mülteciler için çok uygun oldu. Gıda poşetlerinde ekmeklerine sürebilecekleri, pratik ve yolculuk esnasında kolaylık sağlayan erik, armut, elma pekmesi gibi gıda malzemeleri tedarik ettik. Gıda poşetlerinin içerisine balık konserveleri koyduk. Yoğunluk olarak bu kadar bir yoğunluk beklemiyordum. Trenden yüz ya da iki yüz kişi inecek diye endişe ederken, bine yakın kişi indi. Kampta da bir o kadar sayıda treni bekleyen mülteci vardı. Açıkçası bu kadar çocuk beklemiyordum. Çocuklara ayakkabıları kendi ellerimizle giydirdik. Kampa getirdiğimiz her yardım malzemesi yerindeydi ve büyük ihtiyaçtı. Önümüzdeki günlerde Makedonya’da bulunan mültecilere de acil yardım kapsamında bir dağıtımımız olacak. Yıl boyunca ve yol boyunca mültecilerin yanında olduk ve olmaya da devam edeceğiz.” Ey ayaklarına çorap giydirdiğim çocuk! Şimdi hangi ülkenin sınırında bekleyiştesin? Dağıtıma katılan Hasene Schwaben Bölge Temsilcimiz Yusuf Akbaba’nın eşi Nagehan Akbaba gözlemlerini, duygu ve düşüncelerini şu cümleler ile anlattı: “İnsan evinden ayrılmak zorunda kalsa ve yanına sadece küçük bir çanta alacak olsa içerisine ne kadar eşya koyabilirdi? Çocuklarının eşyasını mı, kendi özel eşyasını mı, yiyecek mi, içecek mi? Beraberinize aldığınız küçük bir çanta, binlerce km sürecek bir yol ve son durağı belli olmayan bir yolculuk. Diline ve kültürüne yabancı olunan ülkelere doğru bir yolculuk. Ellerini tuttuğumuz çocukların üşüyen elleri ve bedenleri ama yüzlerinden düşürmedikleri çocukça tebessüm. Çoğunluğu çocuklardan oluşan bir ‘umut yolculuğu’. Hayat her şeye rağmen devam ediyor. Geride kimbilir neler bırakıldı; evleri, eşyaları, belki de canları, ciğerleri, evlatları, eşleri... Ve bizim beklediğimiz tren geldi işte. Görev yerlerimize geçiyoruz ve bekliyoruz. İlk etapta nasıl davranacağımızın bilinmezliği karşısında bir kafa karışıklığı. Umut yolcularına umut olmak, onlara tebessüm etmek ve yardım edebilmek için buradayız. Müslüman kimliğim ve görünümümle gelen mültecilere selam verip ‘Hoş geldiniz’ demenin ardından bizim orada oluşumuzdan duyulan memnuniyet. Bitkin ve yorgun bedenler, perişan haller ve aklımdan gitmeyen görüntüler. Umutlarını kırmamak için içime akıttım göz yaşlarımı, üzüntümü belli etmedim ve güler yüzle karşılamaya Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 gayret ettim. Birkaç ay önce hayata gözlerini açmış çocuğun kokusu hala burnumda. Vücudunun çoğu yeri tutmayan, tekerlekli sandalyede gelen çocuk babasını kaybetmiş, annesi ve kardeşleri ile bu yolculuğun içerisinde. Buz gibi ayaklarına çorap giydirdiğim çocuk; sana dokunduğumdaki utangaç halin ama güzel yüzün gözümün önünden gitmiyor. Şimdi hangi ülkenin sınırlarında tutmayan bedeninle bekleyiştesin? Öyle durumlara şahitlik ettik ki! Elinde çantası, kucağında bebeği, yanında çocukları ve bitmiş bir hal ile yolculuğa devam eden anneler... Başka kayıplar yaşamamak için çocuklarından gözünü ayırmayan aileler... Nerede ve ne zaman biteceğini bilmeden, her an geri gönderilme korkusu ile meşakkatli bir yolculuğu sürdürüyor olmak. Her birinin farklı tonlarda acı hikayeleri, geride bıraktıkları acı hatıraları var. Ülkelerinde kalsalardı, Türkiye’de kalsalardı, Avrupa’ya gelmeleri şart mıydı gibi uzayıp giden soruları bir kenara bırakıyorum. Bu kadar tehlikeli süreci, ölümle noktalanacak bir yolculuğu, hangimiz çocuklarımızla göze alabilirdik?! Şartları el verseydi böyle bir yolculuğa çıkarlar mıydı? Bu onların imtihanı. Buradan sonraki kısım ise bizim imtihanımız. Hiçbirimizin aynı duruma düşmeyeceğinin garantisi yok. Böyle bir çalışmada bulunduğum için Rabbime şükrediyorum. Bir şeyi yaşamadan anlamak zor. Onları karşılayıp, yardımlarımızı yapıp, tekrar trenlerine yolculuk ettik ve arkasından el salladık. Adeta bir parçamızı da onlarla birlikte gönderdik. Hırvatistan Slavonski Brod mülteci kampındaki görevlilere teşekkür ediyorum; kardeşlerimizi güler yüzle karşıladıkları için. Hasene Derneği’nin yetkililerine, gönüllülerine ve bağışçılarına teşekkür ediyorum; umut yolcularına umut olduğu için.” Öncülere Selam Olsun! Söylem gücünü eylemden alır. Eylem ise güçlü bir inançtan. Arkasında mücadele ile yaşanmış bir hayat olmadan hiçbir düşünce öne çıkamaz. İnançla desteklenmeyen hiçbir yaşam iz bırakamaz. Ş ubat ayı hüzün ayıdır; bu cihetiyle soğuktur ve üşütür içimizi. Kaybettiğimiz iyi insanları arar ve yerlerinin doldurulamayışına hayıflanırız. Onların iyilikleri sadece kendilerine iyi olmaktan değil, bilakis toplumun iyiliği için verdikleri mücadeleden kaynaklanmaktadır. Onlar iyiliğin toplumsallaşmasında öncülük etmiş şahsiyetlerdir. İnsan sosyal bir varlıktır. Bir toplumun içerisine doğar; toplum tarafından şekillenir ve kimi zaman da toplumu şekillendirir ve topluma yön verir. Topluma yön veren kişilere öncü diyoruz. Onlar düşünceleri, söylemleri ve yaşamları ile önde olan örnek şahsiyetlerdir. Yaşantıları ile iz bırakırlar ve izlenirler. Onların belirgin vasıfları vardır. Onları belirgin kılan ne isimlerinin önündeki ünvanlar, ne söyledikleri sözlerin güzelliği ne de başka bir şey. İnandıkları değerler uğruna verdikleri mücadeleden yılmamaları, doğru bildikleri hakikati dillendirmeden geri durmamalarıdır onları öne çıkaran; gönüllerde taht kurduran ve unutulmalarına mani olan. Tarih söylemleriyle değil eylemleriyle inançlarını hayata geçirenlerin ve bu uğurda karşılaştıkları zorbalıklara göğüs gerenleri unutmaz. Bu isimlerin yaşadıkları coğrafyalar, yaşadıkları zamanlar, karşılaştıkları zorluk ve zor- dosya ][ 11 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir MUrat KUBAT Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 [email protected] balıklar değişse de değişmeyen en belirgin vasıfları zulme boyun eğmemeleridir. Gerekirse bedel ödeler ama mücadelelerinden geri durmazlar. Onlar yaşatmak için yaşarlar. Kendileri için istediğini tüm insanlık için isterler; bu uğurda karşılaştıkları zorluklar karşısında yılmazlar. Zulme uğrasalar da zulmetmezler. Zalim olmaktansa mazlum olmayı tercih ederler. Onlar için insan biriciktir ve değerlidir. O yüzden insanın mutluluğu ve toplumsal huzuru sağlamak için didinir ve mücade ederler. Söylem gücünü eylemden alır. Eylem ise güçlü bir inançtan. Arkasında mücadele ile yaşanmış bir hayat olmadan hiçbir düşünce öne çıkamaz. İnançla desteklenmeyen hiçbir yaşam iz bırakamaz. Herkes kendisine iyi olabilir. Kendisine iyi olanlar unutulur da, toplumun önünü açan, topluma yaşantı ve mücadelesiyle öncülük eden öncüler unutulmaz. Onlar toplumun refahı için zamanlarını, imkanlarını, servetlerini ve dahi ömürlerini feda ederler. Onlar sadece kendilerini düşünmezler. Onlar rahatlarına düşkün değildirler. Rahatlarına düşkün olan insanlar büyük yüklerin altına girmezler. Hem rahatlarına düşkün olsalar ‘rahat’ bir yaşam yerine neden sıkıntılarla dolu bir hayatı tercih etsinlerdi ki?! Onlar mazlumların hakkını savunurlar. Onlar savunan adamlardır. Bir ömür boyu insanlığın selameti için çaba sarfeden; yaptıklarını Allah’ın rızası için yaptığını söyleyen; açan, yeşeren bir çiçekten baharların geleceğini gören ve kokusunu alan; Hz. Nuh a.s. misali karada gemi yapan ve bunu yaparken de kınayıcının kınamasına aldırış etmeden yürüyüşünü sürdüren; imanı kalpte bir yük değil, bir burak bilen ve imkan olduğunu farkeden, farkettiren; zenginlerin ve güçlülerin yanında değil, mazlum, mağdur, ezilen ve horlananların yanında, safında yer alan; ahlak ve maneviyat olmadan hiçbir şeyin anlamının olmayacağını ifade eden; adil bir düzenin tüm insanlığın selameti için şart olduğunu vurgulayan öncülere ve güzel adamlara o kadar çok ihtiyacımız var ki! Onlar davalarının hak olduğuna iman ettiler. Haksız davada zirve olmaktansa haklı davada zerre olmayı tercih ettiler. Onlar tribünden seyretmediler; sadece oturdukları yerden söz etmediler. Ter döktüler, koştular ve mücadele ettiler. Şubat ayında hayatlarını yitirmiş öncüler anlamak ve örnek almak maksadı ile anılıyor. Merhum Necmettin Erbakan da o öncülerden bir tanesi. İbadetlerin bireysel alana hapsedilmiş ritüeller değil; toplumsal boyutuna dikkat çekti. ‘Namaz kılan köleler olmayacağız’ dedi ve hakları gasbedilen kitlenin sesi oldu. Mücadele yürüttüğü siyasi arenada sürekli engellemelerle karşılaştı, önü kesildi. Ama o yılmadı; her defasında, her engellenmesinde yürüyüşünü sürdürmesini bildi. Azmi ve gayreti ile ön plana çıktı. Ve vefatı, yürüttüğü siyasi mücadelenin engellendiği 28 Şubat günlerine denk geldi. 28 Şubat zulmünün bin yıl süreceğini söylediler. Zulüm ilelebet sürmez. Zalimler zulümlerinin uzun süre süreceğini sanır. Zulüm bin yıl sürmez ama zulme göğüs germiş, ezilenlerin hakkını savunmuş, gönüllerde taht kurmuş isimler bin yıl geçse de unutulmaz... Aile Danışmanı-Eğitimci Halit Pişmek'in katıldığı proğrama, Singen ve çevresinde Lugat derneğinde eğitim gören 60 çocuk ve aileleri katıldılar. Ayrıca bölgeden de katılanlar oldu. Proğram da çocuklar ilahiler, skeç, semazen gösterisi yaparak, tüm hünerlerini gösterdiler. Aileler de çocuklarına destek vererek, onları çokça alkışladılar. Halit Pişmek "Aile`de iletişim" konusunu ele alırken, proğrama katılan IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Özcan Kuri de katılanları selamladı, aileleri ve proğramın gerçekleşmesinde emeği bulunan Singen Ana Teşkilatını, Kadınlar Teşkilatını ve Lugat Derneğini tebrik etti. Singen’de Aile Eğitim Semineri I GMG Freiburg Donau Bölgesine bağlı hizmet veren Singen Lugat Derneği ve IGMG Freiburg Donau Bölgesi Kadınlar Teşkilatının düzenlediği "Aile Eğitim Semineri"ne ilgi büyük oldu. 12 ][ haber D Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir DİTİB’de “Ortak Akıl Buluşması” Toplantısı iyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Kuzey Ren Vestfalya (NRW)‘da faaliyet gösteren Düsseldorf, Essen, Köln ve Münster bölgelerinin Din Hizmetleri Ataşeleri, din görevlileri, eyalet birlikleri ve dernek yöneticileri 20-21 Şubat 2016 tarihlerinde Köln DİTİB Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Birliği, bütünlüğü, ortak anlayış ve duygu birliğini sağlamak, işbirliği ve koordinasyonu geliştirmek, ortak akıl hareketini geliştirip hızlandırmak maksadıyla “Ortak Akıl Buluşması” başlığı altında düzenlenen istişare toplantısı eyalet birlikleri, dernek yöneticileri ve din görevlilerinin katılımıyla gerçekleşti. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle açılışı yapılan istişare toplantısında gündemi beli olan konular üzerinde sunum yapıldı. “Ortak Akıl Buluşması” başlığı altında düzenlenen istişare toplantısının açılış konuşmasını DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu yaptı. Ankara’de hain terör saldırısı sonucu hayatını kaybedenlere rahmetle dileyerek konuşmasına başlayan Aşıkoğlu, “Dünyanın neresinde olursa olsun, terör saldırısını lanetliyoruz ve şiddetle kınıyoruz” dedi. Toplantılardaki asıl amacın birliği ve bütünlüğü pekiştirmek olduğunun altını çizen Aşıkoğlu, ortak akıl hareketini geliştirip hızlandırmak amacıyla bir araya gelindiğini belirtti. Aşıkoğlu konuşmasına şöyle devam etti: “2015 yılında "Geleceğe Giden Yol” istişare toplanıtısında planlanan hizmetlerin bir kısmı gerçekleştirildi ve bir kısmının IGMG Hessen KGT Kuzey Hilal Gençlik Çalışmasının Misafir Hatibi Oğuz Üçüncü İdi I GMG Hessen Bölgesi yaşanan süreci kısaca dile Kadınlar Gençlik Teşgetirdi. Özellikle Almankilatı Kuzey Bölümüya`da medya tarafından nün düzenlediği Hilal oluşturulmaya çalışılan Gençlik Çalışmasının mimüslüman ve İslam algısafir Hatibi IGMG Eski sına örnekler vererek bir Genel Sekreteri Oğuz tablo çizdi. Üçüncü idi. Oğuz Üçüncü‘nün Almanca olarak yaptığı koWetzlar Cemiyetinde nuşmasını, katılım sağlagerçekleşen Hilal Gençlik yan IGMG Hessen KGT çalışmasının bu seferki Kuzey Hilal Gençlik elekonusu “Avrupa‘da Müsmanları pür dikkat dinlelüman Algısı” idi. diler. Yaklaşık 2 saat süOğuz Üçüncü Avrupa‘da müslüman Algısı‘nı özellikle 11 Eylül ren çalışmanın sonunda soru cevap bölü2001‘den itibaren alarak günümüze kadar müne de yer verildi. da alt yapısı oluşturuldu. Yapacak çok işimiz var. Ama önemli olan bunun farkına varmak ve hedefler belirlemek, stratejiler oluşturmak ve bu doğrultuda bir bütünün ahenkli çalışanları olarak hep birlikte hareket etmektir.” Gelişmeler doğrultusunda DİTİB Genel Merkezi’nde yeni birimlerin oluşturulduğunu söyleyen Aşıkoğlu, “Genel Merkez‘de var olan on ayrı birimimizde yapısal değişiklikler yaparak Stratejik Planlama Bürosu, Eyalet Birlikleri ve Eyalet Bölge Birlikleri Koordinasyon Bürosu, Din Hizmetleri ve İrşad Bürosu, Cami Rehberliği Bürosu, İslam Din Eğitimi Koordinasyon Bürosu, (Kompetenzzentrum), Eğitim Programları Geliştirme Bürosu ilave ederek hizmet ağımızı genişlettik” dedi. İstişare toplantısında; DİB Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Eğitim ve Rehberlik Daire Başkanı Abdullah Gümüşsoy “Değişen dünyada Diyanet İşleri Başkanlığı’nın faaliyetleri ve hedefleri”, başlıklı sunumuyla; Diyanet Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 İşleri Başkanlığımızca gerçekleştirilen uluslararası toplantılar ve sempozyumlar, Avrasya İslam Şurası toplantıları, Afrika Dini Liderler Zirvesi toplantıları, Yurtdışı Din Hizmetleri Konferansı, yurtdışında inşaatı tamamlanan ve devam eden camiler hakkında bilgi verdi. DİTİB Genel Sekreteri Dr. Bekir Alboğa, “Alman kamuoyunda ayrımcılık ve radikalizm: aktüel gelişmeler ve tartışmalar”, DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Suat Okuyan ve Genel Muhasibi Ramazan Ilıkkkan “DİTİB’in sürdürdüğü dini ve sosyal hizmet örnekleri” NRW DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Ersin Özcan, “Eyalet Birliği çalışmaları”, Köln Emniyet Müdürlüğü Başkomiseri Emine Tayfur “Almanya’da radikalleşen Müslüman gençlerin profilleri ve radikalleşmenin sonuçlarıπ, DİTİB–ZSU Başkanı Ali Özdemir “ZSU, D&B TRADE GmbH ve sigorta hizmetlerinin tanıtılması” konularında katılımcılarla bilgilerini paylaştılar. Leverkusen Arena’da Kutlu Doğum Coşkusu Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 İ slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Köln Bölgesi "EFENDİMİZİN İZİNDE" adlı salon proğramı düzenledi. Bölgeye bağlı yaklaşık 30 şubeden yaklaşık 3000 kişi Leverkusendeki Schmitt Arena Stadyumunda Kur`an ziyafetiyle coştu. Aachen Siegen, Eıtorf , Düren, Neuwıed, Basweiler, Stolberg Gumersbach gibi camiler otobüs ve özel araçlarla cemaatını salona taşıdılar. Proğram Avrupa tilavet yarışması birincisi Köln`den Abdülkerim İleri`nin okuduğu açılış Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Gecede sevilen sanatçı Umut Mürare eski ve yeni albümünden okuduğu ezgileriyle salonda ilgiyle takip edildi. T.C. Cumhurbaşkanlığı Beştepe Külliyesi Millet Cami İmam Hatibi Hafız Mehmet Bilir, Mısır Devlet Karisi Ahmet Naina ve Milli Görüş Teşkilatlarında Avrupa`da yetişen Karilerden Bekir Tanrıkulu Kur`an ziyafeti sundular. Türk televizyonlarında ilgiyle takip edilen ilahiyatcı Yazar Nihat Hatipoğlu gecenin sahneye çıkan son misafiri oldu. Hatipoğlu Efendimizin İzinde proğra- Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir mında Asr-ı Saadet`ten yaptığı sunum salonu zaman zaman göz yaşlarına boğdu. THY, SELAM FOD, AYTAÇ, MANGAL RESTAURANT`TAN BÜYÜK DESTEK Efendimizin İzinde proğramı başında İslam Toplumu Milli Görüş Köln Bölgesinin yıl boyu yaptığı faaliyetlerden oluşan tanıtım kılibi ve THY`nin yeni tanıtım klibi salonda gösterime sunuldu. Proğram sonunda IGMG Köln Bölge cami ve ev sohbetlerinde toplamda okunan milyonlarca Salavat, Fatiha, Yasin, hatimlerin duası Nihat Hatipoğlu tarafından yapıldı. 4`ü büyük olmak üzere yaklaşık 30 işletmeci proğrama gönüllü destek sağladı. "UÇAKLARLA SİVİLLERİ, OKULLARI BOMBALAYANLAR TERÖRİST DEGİL Mİ" Proğramın açılış konuşmasında ev sahibi IGMG Köln Bölge Başkanı Hasan Batır şunları ifade etti: "Arap Baharı'yla birlikte sivil direniş gösteren halkı, diktatörler kurşun sıkarak bastırdı. Mısır'da halkın iradesine karşı yapılanlar, tüm dünyanın gözleri önünde yaşandı. Her ülkeye demokrasi diyen emperyalist ülkeler, bu cinayet ve katliamlara karşı sadece susmakla kalmamış onlara maddi ve manevi destek de sunmuşlardır." Suriye'de okulları, hastaneleri bombalayanlara söz yok "Mevlana'nın ifadesiyle tersine çakılmış nallar" diyen Batır, "Son olarak, Suriye'de tüm dünyanın gözleri önünde en vahşi canavarları dahi şaşırtan katliamlar yaşanıyor. Çoluk çocuk, kadın-erkek, gençyaşlının göç etmelerine seyirci kalınmış, hatta bu cürüm sahiplerine destek bile verilmiştir. Medeni dünya şunu konuşuyor; bıçakla boğazlayan, ateşle yakan, terörist çok kötü ve vahşi; ama uçakla sivilleri, hastaneleri, okulları bombalayanlar, sivil insanların evlerini, ocaklarını başlarına yıkanlara söz yok." diye belirtti. IGMG GENEL BAŞKANI ERGÜN: "İslam şiddeti değil imarı, yapıcılığı emreder" Daha sonra kürsüye gelen IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ise şunları haber ][ 13 söyledi: "Efendimiz Aleyhissalatu vesselam; şiddetin, dışlamanın ve her türlü aşırılıkların karşısındaydı. Yeryüzünde ıslahçı olmayı ve yeryüzünü imar etmeyi bize tarif ederdi. Müfsid olmayı, bozguncu olmayı değil, yapıcı olmayı tarif ederdi. Aleyhissalatu vesselam insanları düzeltmek, dönüştürmek, Allah'a nasıl kul olması gerektiğini tarif ederdi. İşte bu bağlamda bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: ben size nafile sadakadan, nafile oruçtan, nafile namazdan daha faziletli bir işi haber vereyim mi? İki kişi arasını düzeltmek nafile oruç, namaz ve sadakadan daha üstündür. Şimdi O'nun izinde buraya gelen bizler, O'nun ayak izlerini takip eden, O'nun yoluna baş koymuş olan bizler, eğer kendi aramızdaki basit meseleleri; kardeşin başka kardeşiyle aynı camide, dernekte, okulda, cemiyette bir birlerimizi basit hatalar yüzünden af edemiyorsak, mesafe koyuyorsak, O'nun izinden mi gidiyoruz." Proğram sonunda katılımcı ve sponsorlara hediyeler takdim edildi. 1 ][ haber I Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Mart M · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 Mannheim’da “Güllerin Efendisi Hz. Muhammed” Proğramı GMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Kadınlar Teşkilatı İrşad başkanlığı tarafından Peygamber Efendimiz (s.a.v)i anlatan, tanıtan muhtesem Güllerin Efendisi Programı Mannheim`in en büyük salonlarından biri olan Rheingoldhalle`de gerçekleştirildi. IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Kadınlar Teşkilatı`nın uzun zamandır üzerinde durup hazırlıklarını yaptığı programa ilgi ve alaka oldukça fazlaydı. Yaklaşık binin üzerinde bir katılım gerçekleşti. Programın sunumunu IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkan Yardımcısı Feyza Özkan`ın yaptığı program 12. Avrupa Kur`an-ı Kerim Okuma Birincisi Nesibe Zümra Ergün`ün okuduğu muhteşem açılış Kur`an-ı Kerim ile başladı. İçeriği bol ve zengin olan programın ilk selamlama konuşmasını IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Kadınlar Teşkilatı İrşad Başkanı Nezahat Topal yaptı. Ardından IGMG Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Şerif Aslan mikrofona gelerek oraya gelen misafirleri selamlayarak katılımlarından dolayı teşekkür etti. Aslan Peygamber Efendimiz (s.a.v)in hayatından yaşantısından davası uğruna çektiği zahmetlerden bahsederek, O`nu her yönüyle örnek almamız gerektiğine vurgu yaptı. Kadınlar teşkilatının yaptığı çalışmaları da dikkatle takip ettiklerini ve başarılarının devamını diledi. Daha sonra IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Kadınlar Teşkilatı Başkanı Selime Ökten kürsüye gelerek Efendimiz, Önderimiz Peygamberimiz H. Muhammedi (s.a.v)´i anmaya, anlamaya gelen siz değerli misafirlerimize teşekkür eder ve ahirette Rabbim sizi Peygamberimize komşu eylesin diye dua ederek selamlama konuşmasına başladı. Ökten konuşmasına şöyle devam etti: “İnsanlık her geçen gün onun sevgisine onun merhametine muhtaç, elhamdülillah insanlar bunu görüyor ve ona koşuyor, O`nu örnek alıyor. Bugün burada, bu salonda bunun en güzel örneğini siz değerli hanım efendiler göstermiş oluyorsunuz" dedi. İlerleyen dakikalarda şubelerden sunumlar oldu. Saarbrücken Ulu Camiinden ilahi, Viernheim Sultan Ahmet Camiinden şiir, Mannheim Çarşı Camiinden piyes, Alemi İslam Camiinden sema gösterileri ve Germersheim Selimiye Camiinden çocuklarla röportajlar yapıldı. Daha sonra Türkiye`den gelen İlâhiyatçı hatibe Rabia Özdemir kendi güzel üslubu ile dinleyenleri sanki Rasulullah`ın dönemine götürdü. Etkili anlatımı ile dinleyenleri duygulandırdı. İkindi namazı ve ihtiyaç molasının hemen ardından Germersheim Mehter Takımı güzel gösterilerini sundu,orada olanları coşturdu. Merve Yücel de anlamlı ve bir o kadar güzel ilahileri ile misafirleri etkiledi. Programın sonunda IGMG Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin de bu güzel ve büyük katılımlı Güllerin Efendisi programına katılmaktan dolayı mutlu olduğunu davet edenlere ve katılanlara çok teşkkür etti. Şahin Peygamber Efendimiz (s.a.v)in hep Ümmetini düşündüğünü, ümmetinin yanlışlara düşmesinden korktuğunu ama kendilerinin Kur`an`a ve sünnete sımsıkı sarilirlarsa kendilerini kurtarabileceklerini söylediğini ifade etti. Dünya hayatının geçici, ayetlerde de bildirildiği gibi oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu ama buna aldanılmaması gerektiğini söyledi. Hediyeleşmelerin ardından İslami İlimler Bölge Sorumlusu Rabia Neziroglu`nun Selavatlarla Sakal-ı Şerifi ziyarete sunmasından sonra program kapanış Kur`an-ı Kerimi ile son buldu. haber ][ 15 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vefatının 5. Yılı Dolayısıyla Berlin Erbakan Vakfı Tarafından Berlin’de Anıldı “ Yeni Bir Dünya Erbakan-Vefatının 5. Yılında Anma ve Anlama Programı”, Kur'an-ı Kerim tilaveti ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Fatih Erbakan, burada yaptığı konuşmada, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle anmanın boyunlarının borcu olduğunu belirterek, “Cenabı Allah, hayatı boyunca peygamberlerin yolunu kendisine rehber edinmiş ve bütün hayatını cihada adamış, milletimizin ve İslam aleminin kurtuluşuna vakfetmiş olan merhum liderimiz, büyük mücahit ve dava adamı Necmettin Erbakan'a gani gani rahmet etsin” dedi. Bu anma programıyla sadece geçmiş bir dönemi hatırlayıp anıların tazelenmediğini ve nostalji yapılmadığını anlatan Erbakan, bu programlarla, merhum Erbakan’ın kendilerine bıraktığı davası ve manevi emaneti Milli Görüş hareketinin dimdik ve sapasağlam ayakta olduğunun gösterildiğini kaydetti. Prof. Dr. Erbakan’ın hayatından örnekleri, gerçekleştirdiği projeleri ve çalışmalarını anlatan Erbakan, ismini taşıyan vakfın da Erbakan’ın vasiyeti olarak kurulduğunu anımsattı. - “Yeni bir dünyanın, İslam Birliğinin kurulması Türkiye’nin yeniden büyük Türkiye olmasına bağlıdır” “Erbakan Hocamız Milli Görüş hareketiyle insanlarımızın zihinlerinde bir çağı kapattı ve yeni bir çağı açtı” diyen Fatih Erbakan, Necmettin Erbakan’ın hidayeti ve ilmi birleştiren takva ve feraset sahibi bir lider olduğunu söyledi. Erbakan’ın fikirlerini, projelerini ve çözüm önerilerini yaşatılması, canlı tutulması ve gelecek nesillere aktarılması gerektiğini ifade eden Erbakan, “Yeni bir dünyanın, İslam Birliğinin kurulması Türkiye’nin yeniden büyük Türkiye olmasına bağlıdır” dedi. Sema gösterisinin yapıldığı, ilahilerin okunduğu ve Necmettin Erbakan’ın hayatından bölümlerinin yer aldığı filmin gösterildiği programa bazı Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle çok sayıda kişi katıldı. BİZ, EN ACILI GÜNÜMÜZDE 300.000 KİȘİYİZ IN SCHWEREN STUNDEN SIND WIR 300.000 HERKES ÖLECEK YAȘTADIR DER TOD KENNT KEIN ALTER BELGE URKUNDE 5(60§/(0/(5 '19(&%(/(5 1$./ 7(6/0 BEHÖRDENGÄNGE RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN ÜBERFÜHRUNG ÜBERGABE IGMG Cenaze Yardımlașma Derneği | Cenaze Hizmetleri IGMG Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Boschstraße 61-65 | D-50171 Kerpen | T 0049 2237 97930-11 | F 0049 2237 97930-30 | [email protected] | www.igmgukba.org Amtsgericht Köln VR 17651 | Kreissparkasse Köln | IBAN: DE37 3705 0299 0149 2829 41 | BIC / SWIFT: COKSDE33 Gelin Birbirimize Emanet Olalım! 16 ][ haber A llah-ü Teala çok önem vermiştir emanete, onun için denilmiştir o alemler sultanına ‘Muhammedü`lEmin’ diye, emanete layıkıyla sahip çıktığı için. Yüce Rabbimiz tohumu toprağa, yağmuru buluta emanet etmiş, Yavruyu yuvaya, yuvayı anaya emanet etmiş, Nuh (a.s)’ı tufana, gemisini azgın dalgalara emanet etmiştir. Mevlamız Yunus (a.s)’ı balık karnında deryalara emanet etmiş, Allah (c.c) İbrahim (a.s)’ı ateşe, oğlu İsmail (a.s)’ı bıçağa emanet etmiştir. Mağfiret sahibi Rabbimiz Musa (a.s)’ı Kızıldeniz`e emanet etmiş. Yusuf (a.s)’u kuyuya, Mısır’ı Yusuf’a emanet etmiştir. Resul-i Ekrem Efendimiz müslümanları Neccaşi’ye emanet etmiş. Rabbimiz o gönüller sultanı Muhammed Mustafa (s.a.v)’yı Sevr mağarasına ve Yesrib’i o Muhammedü`l-Emin’e emanet etmiştir. Dikkat buyrun lütfen, işte o Rahman ve Rahim olan Allah Ümmeti Ümmete emanet etmiştir. Yani demem o ki bizi bize emanet etmiştir değerli okuyucular. Şimdi gelin hep birlikte biraz tefekkür edelim; Sorarım şimdi sizlere biz o toprağa küçücük tohum emanet ettik de o minicik tohum kocaman çınar olmadı mı? Aklı başında her ana yavrusuna yuvasına sahip çıkmadı mı? I Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir O azgın dalgalar tufanlar Nuh (a.s)’ı selamete çıkarmadı mı? Haydi düşünün ne olur balık karnındaki Yunus’u bir anne misali şefkatle taşımadı mı? O ateş İbrahim (a.s)’e serinlik ve gül bahçesi olmadı mı? Rabbimin izni ile peki o bıçak küçük İsmail (a.s)’i bağışlamadı mı babasına? Kızıldeniz Musa (a.s)’ı ve inananları selamete çıkarıp Firavunları cezalandırmadı mı? Kuyu Yusuf (a.s)’a sahip çıkmadı mı sanki, Yusuf Mısır’ı ihya etmedi mi? Neccaşi kol kanat germedi mi Cafer bin Ebi Taliplere, Rasulün kızı Rukiyelere, Zübeyr bin Avvamlara, Abdurrahman bin Avflara? O Alemler Sultanına kucak açmadı mı Sevr mağarası, küçücük örümcekler sadık güvercinler. Müjdeler olsun sizlere Avrupa müslümanları, müjdeler olsun sizlere bu camileri, cemiyetleri kurup yaşatıp ve bize teslim edenlere, müjdeler olsun bayrağı teslim alıp biraz daha yüksek bir burca ulaştırmak için yola çıkanlara, müjdeler olsun bu sancıyla uykuları kaçanlara, müjdeler olsun işinden, eşinden, çocuklarından çaldığı zamanı Allah yolunda kurban edenlere. Sizde size emanet olunan ümmeti unutmadınız kumanyalarınızla 4 kıta ve 45 ülkede, İsmail (a.s)’a diyet olan kurbanlık koçunuz tam 100 ülkede karşıladı mübarek Kurban bayramını. Sahip çıktınız mazluma Gana’da, En- donezya’da, Afganistan’da Balkanlar’da Başını okşadınız yetimin Cibuti’de, Kamerun’da, Fas’ta, Etopya’da İftar oldunuz Eritre’de, Giene Bissau’da, Kenya’da, Hindistan’da Sahur oldunuz Sudan’da, Irak’ta, Pakistan’da, cennet vatanımız Türkiye’de Hasene derneği aracılığıyla Albayrağı dalgalandırdınız yine gururla dünyanın dört bir yanında. Dualarına talip oldunuz Ömer dedelerin, yetim Fatımaların, gözüyaşlı annelerin. Dua demişken eğer size edilen şu duayı sizinle paylaşmadan geçersem büyük haksızlık etmiş olurum. Siz Avrupa müslümanlarının açtırmış olduğu bir kuyuyu ziyaret etmek nasib oldu ve kuyunun o köye açılma sebebi anlatıldı bizlere; Hiç bir su kaynağı bulunmayan köye en yakın su kaynağı takriben 8 km uzaklıktadır. Su kaynağı dediysem yağmur sularından birikmiş bir gölet. Köy halkı her sabah günün ilk ışıklarıyla yola koyulur bir kaç gün kullanmak üzere bidonlarını doldurur ve ancak kuşluk vaktinde dönebilir evine. İşte o köyden eşini kaybetmiş ve iki çocuğuyla yaşayan bir annemiz de yola koyulur bir sabah erkenden yavrusuna yuvasına su getirmek için. Ancak kuşluk vakti geri dönebilir tekrar köyüne. Ama ne acıdır ki evinde yangın çıkmış ve bu acılı anneyi bir evladının ölmüş bedeni ve bir diğerinin yanmış yaralı bedeni karşılar. İşte böyle acı dolu bir tecrübe Hasene derneğine ulaşır ulaşmaz karar verilir o köye kuyu açılmasına. Çok dualar etti o anne yerel diliyle belki dualarını anlamadık ama böyle yüreği yaralı bir annenin duasında olmak ne büyük lütuf siz değerli kardeşlerimin takdirine bırakıyorum... Peki görevimiz bitti mi dersiniz ne dersiniz şimdi çekilelim mi köşemize. Asla bitmedi ama asla... Bizler söz verdik Rabbimize Kalu Belada ucu cennete çıkan bu yolda hiç durmadan koşmak için. Söz verdik biz yorgunluğumuzu Tuba ağacının altında Havz-ı Kevser şarabını yudumlarken atmak için. Söz verdik o Alemler Sultanıyla Rivaü`l Hamd sancağı altında buluşmak için. Hani demem oki gelin bu mübarek üç aylarda heybemiz dolsun taşsın ecirle sevapla. Onbir ayın sultanında nefis ve şeytan kahrolsun cömertliğimiz karşısında. Yine koşalım hep birlikte dünyanın dört bir yanına eşimizden çocuklarımızdan kısa da olsa ayrılık pahasına. Gelin kurbanımız Kamboçya’da kesilsin bu yıl, Eritre’de sahur edip Irak’ta iftar edelim birlikte. Başı okşanmayan yetim kalmasın ne olur yeryüzünde... Hayırlı bereketli mutlu ve umutlu bir üç aylar yaşayıp bayram gibi bir bayrama erişmeniz dileğiyle... Hasene Hessen Bölgesi Temsilcisi Beytullah Gelgeç Başkanlarından Rasim Gül ise konuşmasında emeği geçenlere teşekkür ederken, cemiyet yönetimini güzel proğramdan dolayı kutladı. Konuşmasının devamında vefanın ve dostluğun önemine vurgu yaptı. IGMG Freiburg-Donau Bölge Başkanı Özcan Kuri ise konuşmasında eğitimin önemine dikkat çekerken, cemiyet yönetimini yapılan proğramdan dolayı ve aileleri duyarlılıklarından dolayı kutladı. Program kapanış Kuran-ı Kerim ve dua ile sona erdi. Villingen’de Karne Töreni GMG Freiburg-Donau Bölgesine bağlı Villingen ve çevresine hizmet veren Villingen Cemiyeti, geçtiğimiz günlerde öğrencilere karne töreni düzenledi. Proğram, IGMG Freiburg-Donau Bölge yaptığı konuşmasında, birlik ve beraberliğin merkezi salonunda yapılırken, IGMG Frei- önemine vurgu yaptı ve camiye üyeliğin burg-Donau Eski Bölge Başkanı Rasim önemine dikkat çekti. Gül ve şu an ki Bölge başkanı Özcan Kuri IGMG Freiburg-Donau Eski Bölge de katılarak birer konuşma yaptılar. Ayrıca öğrencilerin aileleri ve yakınları da proğramı takip edenlerin arasındaydılar. Proğram da ilahiler okundu, Kur`an-ı Kerim ziyafeti verildi. Kur`an`a geçenlere belge verilirken, daha önce Gençlik Başkanlığı yapan Taner Arıseven ve Murat Ayyıldız'a teşekkür belgesi verildi. Villingen Cemiyet Başkanı Haşim Günlü Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 haber ][ 17 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakanı Dreyer Wittlich DİTİB Eyüp Sultan Camii’ni Ziyaret Etti B aşbakan Dreyer’in ziyaretinde Rheinland-Pfalz Vatandaşlar Sorumlusu Dieter Burgard, Wittlich Belediye Başkanı Joachim Rodenkirch, Wittlich Emniyet Müdürü Anke Zimmermann, DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Yılmaz Yıldız, Wittlich Eyüp Sultan Camii Başkanı Sebahattin Topal ve Din Görevlileri Mesut Sancaktar ve Hacer Sancaktar, DİTİB Eyalet Birliği Yönetim Kurulu Üyeleri, Eyalet Gençlik Birliği Başkanı İbrahim Alboğa’nın yanı sıra çok sayıda cami cemaati hazır bulundu. Çok sayıda basın mensubunun takip ettiği Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakanı Malu Dreyer’in ziyaretinde ilk önce Wittlich DİTİB Eyüp Sultan Camii gezdirildi ve müştemilat hakkında bilgi verildi. Rheinland-Pfalz DİTİB Eyalet Gençlik Birliği Başkanı İbrahim Alboğa’nın sunu- muyla gerçekleşen programda Wittlich DİTİB Eyüp Sultan Camii Başkan Sebahattin Topal ve Rheinland-Pfalz DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Yılmaz Yıldız birer selamlama konuşması yaptı. Başbakan Dreyer’in DİTİB teşkilatına bağlı eyaletlerindeki ikinci ziyaretten ötürü duyduğu memnuniyeti dile getiren Başkan Yıldız, “Eyaletimizin Başbakanının Wittlich DİTİB Eyüp Sultan Camii’ne yaptıkları ziyaret bizleri onurlandırmıştır. Bir hafta içinde Başbakanımızın ikinci kez DİTİB camisini ziyaret etmesi bizler için ayrı onurdur. Başbakanımızın da malumlarıdır büyük projeleri birlikte yürütüyoruz. Eyalet bazında ve Almanya genelinde DİTİB olarak bu toplum içinde insanlarımızın birlikte yaşaması ve kardeşlik şuuru içerisinde birlikte hareket etmeleri konusunda elimizden geleni yapamaya çalışıyoruz. Mültecilere yönelik çalışmalar yapıyoruz ve bu çalışmalarımız da halihazırda devam ediyor” dedi. DİTİB vazgeçilmez bir ortaktır Rheinland-Pfalz Başbakanı Malu Dreyer’de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)‘in mülteci konusundaki çalışmalarını yineleyerek övdü. Dreyer “Rheinland-Pfalz Eyalet Hükümeti için mülteci akımı ile mücadelede DİTİB’in azimli ve gayretli çalışmalarını takdirle karşılıyor ve teşekkür ediyorum. Mevcut durumda DİTİB‘in vazgeçilmez bir ortaktır” dedi. DİTİB’in yaptığı işler ile önyargıların azalmasına ve Almanya’da kalmak isteyen insanların uyum sağlamasına katkıda bulunduğunu söyleyen Dreyer, DİTİB gibi teşkilatların girişimleri olmadan mültecilerin bakım ve yerleşimi mümkün olmadığını ifade etti. “İslam ve sizler Rheinland-Pfalz bir parçasısınız” diyen Dreyer, katılımcı- lardan büyük alkış aldı. Dreyer konuşmasında şöyle devam etti: “Ayrıca DİTİB’in eyalette İslam Din Dersi, uyum, mülteciler ve Müslümanları temsil konusunda büyük mesafeler katettiğini” söyledi. Wittlich DİTİB Eyüp Sultan Camii‘nin şehirlerinde mültecilere yönelik, uyuma katkı ve diğer sosyal ve kültürel çalışmalarından övgüyle bahseden Wittlich Belediye Başkanı Joachim Rodenkirch, yeni cami projesine destek sözü verdi. Rodenkirch konuşmasını “Biz Wittlich'de hep birlikte bir aileyiz” diyerek konuşmasını tamamladı. Program sonrası Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakanı Malu Dreyer ve beraberindeki heyete Türk çayı ikram edildi. Başbakan Dreyer katılımcılarla bir süre sohbet ettikten sonra Eyüp Sultan Camii’nden ayrıldı. Friedberg Türkgücü’nden Salon Turnuvası F riedberg Türkgücü Yaşlılar Takımının düzenlediği Salon Turnuvasına ilgi çok yoğun olmasına rağmen akcak 16 takımın katılması mümkün oldu. 1 günlük olarak düzenlenen turnuva Pazar Şenliği gibi algılanınca katılımcılar ailecek iştirak ettiler. 16 takımın iştirak ettiği turnuvada karşılaşmalar oldukça çekişmeli geçti. \HQL %. Karşılaşmalar sonucunda dereceye giren takımlara ödülleri verildi. Turnuva düzenleme komisyonundan Salih Altunçiçek şunlarÀ söyledi: “Dostluk ve kardeşlik içerisinde geçen turnuvamızı geleneksel hale getirip her sene düzenlemeyi düşünüyoruz. İnsanlarımızın daha çok ilgi göstermeleri bu tür organizasyonların birlik ve beraberliğimizi pekiştirmesi bizlerin arzusudur” dedi. $OWÝQNÕSH +HODO(WYH(WhUQOHUL XXXBMUJOL·QFEF 18 ][ haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 İLMİX Eğitim Merkezi Dualarla Hizmete Girdi I GMG Hessen Bölgesi bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Stadtallendorf Cemiyeti müştemilatında eğitim faaliyeti yürütecek olan İLMİX Eğitim Kurumu yapılan tören ile dualarla açıldı. Açılış merasimine IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz başta olmak üzere BYK Üyelerinin çoğunluğu, çevre cemiyetlerin idareci ve imam hatipleri ve çok sayıda vatandaş iştirak ettiler. Açılış Kur`an-ı Keriminden sonra program sunucusu ve İLMİX Müdürü Habib Yazıcı proğram hakkında kısa bilgiler verdi. Açılış ve selamlama konuşması için IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz davet edildi. Bilal Kaçmaz yaklaşık 1 saat süren konuşmasında; “bu müessesenin kazandırılmasındaki katkılarından dolayı, tüm idareci kardeşlerime, tüm hayırsever kardeşlerime ve katkı sağlayan herkese teşekkür etmek istiyorum.” Eğitimin önemini İslam Tarihinden de örneklerle ifade eden Kaçmaz eğitim merkezinin hayırlı olmasını diledi. İLMİX Eğitim Merkezi Müdürü Habib Yazıcı da sinevizyon sunumu ile eğitim merkezleri hakkında ve yapılacak eğitimler hakkında bil- gilendirmelerde bulundu. Yine IGMG Stadtallendorf Cemiyeti Başkanı Osman Cin kısa bir selamlama konuşmasından sonra eğitim merkezinin inşaatına katkıda bulunan hayırseverler başta olmak üzere Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz ve Bölge KT Kuzey Başkanı Naile Atsız’a da birer tablo hediye edildi. Hediyelerin verilmesinden sonra Eğitim Merkezinin açılış kurdelasının kesimine geçildi. Kurdela kesimi öncesi IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz kısa bir dua yaptı. Dua sonrası Eğitim Merkezinin açılış kurdelası Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz ve Cemiyet Başkanı Osman Cin tarafından besmele ile kesildi. Kurdela kesiminden sonra eğitim merkezinin müştemilatı gezildi. Sınıfları tek tek gezen Bilal Kaçmaz; hazırlanan sınıfları çok beğendiğini ve adeta öğrencilik yıllarına yeniden döndüğünü söyledi. Özellikle yeni oluşturulmaya başlanan kütüphaneyi çok beğendiğini belirten Kaçmaz, kitapları da inceledi. Yine IGMG İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç da eğitim merkezini açılış günü ziyaret ederek idarecilerden bilgiler aldı. Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir A haber ][ 19 Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD)’nin Yeni Başkanı Zafer Sırakaya vrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) Köln'de gerçekleşen 5. Genel Kurulu'nda Zafer Sırakaya Genel Başkanlığa getirildi. Zafer Sırakaya yaptığı konuşmada, terör saldırılarında şehit olanlara rahmet, yaralanlara da acil şifalar diledi. UETD Genel Başkanı Sarıkaya, "UETD kuruluşundan bugüne kadar gelmiş olduğu süreçte insanla uğraşan, insanla ilgilenen, insana hizmet götüren, Avrupa`lı Türklere yaşam biçiminde kolaylık sağlayan bir perspektifle yola çıktı. Önümüzdeki süreçte hem insanlığa hizmet eden hem Avrupa'daki Türk toplumuna hizmet eden aynı zamanda Avrupa'daki Müslüman toplumunun sıkıntılarıyla ilgilenen ve bunlara siyasal, kültürel, sosyal anlamda çözüm bulan bir dernek olarak göreceğiz" dedi. Suriye'den ve Irak'tan 2,5 milyona yakın göçmen ile ilgilenen ve onlara bir şekilde ortam ve barınak hazırlayan bir Türkiye'nin Avrupa'da yaşayan 5 milyona yakın Türk toplumuyla ilgilenememe imkanı olamayacağını gördüklerini vurgulayan Sırakaya, "Dolayısıyla Türkiye bu anlamda hem civar ülkelerdeki mağdurlarla ilgileniyor ama aynı zamanda Avrupa'da yaşamakta olan Türk nüfusuyla da yakından ilgilenerek bu toplumun yaşamış olduğu ülkelerde bir katma değer oluşturma noktasında da bir katalizör görevi görüyor" ifadelerini kullandı. Sırakaya, görevi 2013 yılından beri genel başkanlık yapan Süleyman Çelik'ten devraldı. UETD'nin önceki yönetimlerinde de görev alan Zafer Sırakaya, AK Parti Brüksel temsilciliği görevini yürütüyordu. Köln'de yapılan genel kurula T.C. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, T.C. Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan, AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Metin Külünk, delegeler ve çok sayıda davetli katıldı. Köln'de 2005 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan ve lobi çalışmaları yapmak üzere kurulan UETD, Avrupa'nın 15 ülkesinde 250 şubesi bulunan bir yapıya dönüştü. Genel kurulda 25 kişilik Merkez Karar ve Yönetim Kurulu tek liste halinde seçildi. MKYK ilk toplantısında yedi kişilik yönetim kurulunu seçecek. 14:46 20 ][ haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 T.C. Köln Başkonsolosu Başarılı Öğrencileri Ödüllendirdi T .C. Berlin Büyükelçiliğince yürürlüğe konan başarılı öğrencilerin ödüllendirilmesi, Almanya`daki T.C. Dış temsilciliklerde önceki yıllarda olduğu gibi bu yılda uygulanmaya devam ediyor. Bu çerçevede T.C. Köln Başkonsolosu H. Emre Engin görev bölge sınırları içerisinde en başarılı olan ikisi kız üç ögrenciyi tablet bilgisayarla ödüllendirdi. Köln Konsolosluğunda yapılan ödül törenine başarılı öğrencilerin aileleri de iştirak ederek toplu hatıra fotoğrafı çektirdiler. T.C. Köln Başkonsolosu Emre Engin burada veliler ve öğrencilere yaptığı konuşmada Büyük Elçiliğin gelecek nesilleri de cesaretlendirecek ödül proğramı başlattığını belirtti. Emre Engin normalde ödüllendirilecek öğrenci sayısının iki kişi olmasına rağmen bu yıl üç öğrenciyi ödüllendireceklerini zira üçünün de karne ortalamasının 1.0 olduğunu ifade etti. Engin ödül törenindeki selamlama koBurada nuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “B özellikle bu başarılı evlatları yetiştiren siz aileleri tebrik etmek istiyorum. 1.0`la okulu bitirmek çok kolay yapılacak bir şey değil” dedi. Öğrencilerden Fatma Tuğçe Halen 10. sınıfta okuduğunu ileride Moleküler Tıp tahsili yapmak istediğini hastalıkların nereden kaynaklandığını araştırmak için T.C. Mainz Başkonsolosu Mainz İlahiyat Meslek Okulunu Ziyaret Etti moleküler üzerine çalışacağını ifade etti. Esra Kara Köln Üniversitesinde Tıp Devamlı çabölümünde okuyor. Kara; “D lışmak kendine güvenmek, buradaki Biz Türklerin başardığını onlara göstermek disiplinli çalışmaya devam etmek zorundayız. Benim okuduğum okulda yabancı çocuklar çoktu onun için bazı zorluklar çektim. Başarılı olmak zorundaydım. Bir Türk öğrencinin çok güzel Almanca ko- nuşabileceğini çok da güzel notlar alabileceğini hep hedefliyerek çalıştım. Yine hep Tıp okumayı istiyordum, şimdi de başardım memnunum. Sosyal çalışmalar içerisinde de bulundum. İnsanlara yardım etmek çok önemli” dedi. Esra Kara hem kendisi hem de annesi Sosyal faaliyet gösteren dernekde gönüllü olarak hizmet ettiklerinin altını çizdiler. Ödüllü öğrencilerden tek erkek olan İbrahim Efe Tıp fakültesinde okuduğunu ailesinin hep yardımda yanında olduğunu, başarının birlikte olmakla geldiğini ifade etti. Ödül töreninde öğrencilerin anne ve babalarıda buraya nasıl gelindiği noktasındaki nasıl çalışma yürüttüklerini ayrı ayrı anlatma imkanı buldular. Proğram sonunda Vestel tarafından hediye edilen tablet ve sertifikaların teslimiyle günün anısına hatıra fotoğrafı çekildi. İBADETE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN DİYE... HACI ADAYLARININ DİKKATİNE HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ HİZMETİNİZE SUNUYORUZ yerinde ziyaret ettiler. Misafirleri sıcak bir şekilde IGMG Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Şerif Aslan ve okul müdürü Abdülhalim Öner karşıladılar. Önce okulu gezen heyet ayrıntılı bir şekilde bilgilendirildikten sonra karşılıklı bilgi alış verişinde bulunuldu. Daha sonra Başkonsolos Arif Eser Torun da duygu ve düşüncelerini şu şekilde aktardı: “İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatlarının yapmış olduğu çalışmalar gerçekten gurur verici ve son dönemlerde eğitim alanında yapılan çalışmaları da takdirle izlediklerini bu çalışmaların hep Abelli fedakarlıklarla yapıldığını ve kıymeti bilinmesi gerektiğini ifade etti. www.hacdunyasi.de - HAC'DA YÜK PROBLEMİNE SON 11.90 - KALİTE GARANTİSİ - İADE GARANTİSİ - LÜX HEDİYELİK PAKET - 20 SET VE ÜZERİ SİPARİŞLERDE POSTA ÜCRETİ BİZDEN HED HAC S İYELİK ETLER İMİZ HEDİYELİK SETİMİZDE BULUNAN MALZEMELER seccade - takke - kina - tesbih - esans - misvak - sürme - namaz başörtüsü iTiBAR EN euro'dan T .C. Mainz Başkonsolosu Arif Eser Torun Mainz`daki İlahiyat Meslek Okulunu BEMUF-(Berufsfachschule Muslimischer Führungskräfte) ziyaret etti. IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Eğitim Başkanlığı bünyesinde eğitim faaliyetlerini sürdüren Mainz İlahiyat Meslek Okulu açılışından bu yana bir sene geçmemesine rağmen veliler ve öğrenciler tarafından beğeni ve ilgi ile takip ediliyor. Yaklaşık altmış öğrencinin eğitim gördüğü okulda her türlü imkan, eğitim alan öğrencilere sunuluyor. Türkiye Cumhuriyeti Mainz Başkonsolosu Arif Eser Torun, Konsolos Sedat Turan ve Din Ataşesi Ahat Taşçı okulu Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224 Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected] Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir bulmaca ][ 21 G urbet dedik de, gurbet birçoklarına artık vatan oldu, yurt oldu. Ağıtların içine Almanca, İngilizce, Fransızca, Hollandaca vesair diller de katıldı. Çünkü bu yeni yaşam diyarlarımızda anadilimizi unutur olduk. Birdik, bin parçaya bölündük. Bin parçada binlerce yeni kültürlerle kendi kültürümüzü harmanlayarak yeni kültürler oluşturduk. Bu durumlar müslümanların hayatında hep olmuştur, muhacir, göçmen, yeni yurtlar edinme. Mekke’den göç, Medine’den göç, Ortaasya’dan göç, Balkanlara ve diğer kıtalara göç durulmaz denizler gibi med-cezir uygulayarak adeta her birimiz Evliya Çelebi olduk. Belki de yüce Allah (c.c.) bizlere yeni bir misyonla adeta dünya barışı için, bir gelecek hazırladı ve bu süreç devam ediyor. Sırtımızda adeta kutsal bir görevin olduğu bilinci ile gayret ve uğraşa devam etmemiz bizim ve insanlığın faydasına olacaktır. Barış içinde art niyetsiz insani duyguların pekiştiği, birbirine saygılı insanların yaşadığı bir dünya. Fakat birçok dalda ve kurumlarda meydanı boş bıraktığımız için şöyle bir iç geçiriyorum. Heyhat! Gönlümüzdeki güzelliklerin virane olduğu, sağlıklı yaşamın bırakılıp, naylon ve şişirme besinlerle insanların hastalıklara peşkeş çekildiği, ilaç sanayi kazanacak diye kimyasal ilaçlarla insanların denendiği, dostlukların, kardeşliklerin, akrabalıkların yerde süründüğü, ve senli-benli yaşamın sizli- bizli senaryoyla tekele çevrildiği bir dünyada yaşadığımızı idrak edelim. Ve! Kendimize dönmek için gayret ve derin bir çaba sarfedelim, isteyelim, uğraşalım. Lakin, asla banane demeyelim! Herşeyi unutmaya çalışan, günümü gün edeyim havasında yaşayan cesetlere dönmeyelim. Kendimize şu Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir yanlışları telkin etmeyelim. Hayata, geleceğe verebilecek hiçbir şeyimizin olmadığı izlemini vererek, sıfırı tüketmeyelim. Dünyadan haberimiz yokmuş görüntüsü ile ruhen çökmeyelim. Sırtımızı Allah’a (c.c.) dayayarak, kendimize Allah (c.c.) var keder yok telkinini verelim. Allah’ın (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de bizlere bildirdiği şu ayetlere kulak verelim. Ve bizi neyin beklediğini anlayarak idrak edelim, inşaallah! “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Âl-i İmrân: 104) “Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri get irilme ye ce ğinizi mi sandınız ?” (Mü’minûn: 23/115) “Yedi gök, yeryüzü ve bunlarda bulunan her şey O’nu (n şanını yüceltir) tesbih eder. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur… ” (İsrâ: 17/44) İşte o topluluklardan olmak ve kurtuluşa erişmek istemiyor musunuz? Boşu boşuna yaratılmadığımızı ve bizleri yaradanı övmek ve yüceltmek bizim görevimiz olduğu gibi kul olmakta, istemez misin? Biraz kendimizi toparlayarak şu üç günlük dünyanın karşılığında yaradanın sevdiği kul olmak. Yolumuzun Allah (c.c.) yolu olmasını ve hakikatin cevheri olmamızın bizlere artı getireceğini bilerek inşaallah. Yeniden dirilişe ve yeniden insanlığa, çevremize faydalı bireyler olarak hayatımızı idame ettirmemiz bizim için en hayırlı olanıdır. Vatanımızı, yaşadığımız dünyayı ve Rabbimin bizlere ikram ettiği bütün herşeyi O’nun rızası için seviyorum. Din kardeşlerimi ve yüreğinde merhamet olanı seviyorum. Merhamet herkese nasip olmayan büyük bir nimet. Dün, bugün ve yarın dünya sevgisiyle yoğrulmuş ama merhameti olmayan bizden sandığımız insanlar tarafından ezildik, büzüldük, elendik, imha edildik. Dünya genelinde, hep bizden diye boşa za- man kaybettik. Bize haramı helal, helali haram gösterdiler, lakin devletler anlamında uzun zamandır, bir topluluk çıkıp iyiliði tavsiye ederek ve kötülükten men etmedi. Bazı kuruluşlar haricinde, hep yalnızlığı yaşadık, sadece Allah’a (c.c.) dayanarak. Sonra kendimize göre İslam icad ettik, yaptıklarımızı dinden saydık. Üretemedik, ürettirmedik, ürettirmediler. Üretmek ve katkı sağlamak isteyenlere ayakbağı olduk ve oldular. Vatan, din diyenlerin önüne set çektik, daha olmadı atalarımıza, dedelerimize olmadık iftiralar attık, attırdılar. Sonra da kalktık Vatan Millet Sakarya lafları ile kendimize ninni çektik. Okullarda, Ali topu tut, Mine ip atla, yat yat uyu, uyu uyu yat öğrettik, başka memleketlerin süt tozları ve aşıları ile sağlıksız nesiller yetiştirdik. Oh ne alâ memleket ve yöneticileri sayesinde cahil bırakıldık. Memleketin ipini üç kuruşa peşkeş çekerek, milletin elindeki mahsulü alıp ve aç bıraktılar. Açılan fabrikaların hepsini dalga geçerek kapanmasına vesile oldular. Montajcılar haricinde. Sonunda sapsağlam memleketin saf yiğitlerini yurtdışına gönderdiler. Ama bütün planları bugün boşa çıktı, geleceğimizin karanlık değil ümitvar olduğunu bilerek bazı zorluklara daha sabretmemiz gerekir. Bu millet genelde dinini memleketini seven insanlardan oluşuyor ve kimliğimize doğru adım, adım ilerleyeceğiz inşaallah. Bu işlerin olgunlaşması için birbirimize laf atıf iman ölçer olmayacağız. Ve ! Kimse kimsenin imanını ölçmeye kalkmasın, çünkü kalplerde olanı bir tek Allah (c.c.) bilir. Size ne oluyor da iman ölçer duruma düştünüz. Müslümanların ve insanlığın o kadar sorunları var ki insanın şöyle haykırası geliyor: Ama sizlere diyorum ki kardeşlerim hem ahireti hem dünyayı dengeli terazide tutun. Geleceğe iyi ve güzel ad bırarak gidin. Zalimlerden Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437 M. Salih AYDIN Gurbet Mektupları-27 22 ][ özel köşe [email protected] Allah‘tan (c.c.) fazla korkuyorsanız. İmanınızı bir yoklayın. Zengine Allah‘tan (c.c.) fazla zaman ve ilgi ayırıyorsanız imanını yoklayın. Bir kadına, çocuğa, mala, Allah‘tan (c.c) fazla sevgi besliyorsanız imanınızı bir yoklayın. Hayat ebedi değil, ahiret kolay değil. Bunu yazın bir kenara. Ve zulmün zalimlerine: Ey zalimler! Kimsenin yurdu kimseye yurt olmaz. Geriye! Yıktıklarınız kırdıklarınız zalimlikleriniz kalır. Siz küçücük hayatları karartıyorsunuz, nice umutları yıkıyorsunuz. Ve barıştan kardeşlikten edebiyat yapıyorsunuz. Bırakın gölge etmeyin yeter. Hayatı süsleyip paketleyip bizlere sunuyorsunuz. Siz hem bizim hayatlarımızı hem ahiret hayatlarımızı karartma peşindesiniz. Lakin! “Zulmedenlere en küçük meyil dahi göstermeyin. Yoksa size ateş dokunur”(Hud Sûresi: 113) Diyor Rabbimiz. Bizim! Okumamamızı ve dinlemememizi istemeyen insan hayatına, davasına ve hayatındaki kişilere önem vermeyen kişilikler olmamızı istediler. Birileri evimizi ateşe verdi. Biz halâ, sen haklıydın ben haklıydım kavgasıyla uğraşıyoruz. Onların oyunlarına gelip, hepimiz birlikte yanıyoruz, haberimiz yok... Aslında! Mutlu olmak ve dünya ve ahiret saadeti arıyorsak şöyle bir pencereden bakabiliriz. Mutluluk, sorunsuz kavgasız rahat bir yaşam kaygısı değildir. Mutluluk sorunlarımızla başa çıkabilme, mücadeleci ve dirençli kalma yeteneği demektir. Yoksa hayatı kazanmak, ahireti kazanmak bedava değildir. Emek ve samimiyet ister. Allah (c.c.) insan oğluna çok özel bir yetenek vermiştir ama bu gerçeği anlamak ve bu uğurda emek sarfetmektir asıl mesele. En güzel dileklerimle Allah’a emanet olun. IGMG Hadsch-Umra Reisen GmbH Boschstr. 61-65 | D-50171 Kerpen T: 02237 9746-0 | F: 02237 9746-19 E-Mail: [email protected] | Web: www.igmghacumre.com