Hemşirelik Bakım Yönetimi Hafta 7

advertisement
Solunum Sistemi Hastalıklarında
Hasta Bakımı Yönetimi
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
1. Tüberküloz,
akciğer
apsesi
ve
plevra
hastalıklarını
HEMġĠRELĠK
BAKIM
YÖNETĠMĠ
tanımlayabilme, belirtilerini bilme ve yapılacak hemşirelik
girişimlerini planlayabilme,
2. Pulmoner ödemi tanımlayabilme, belirtilerini bilme ve
yapılacak hemşirelik girişimlerini planlayabilme,
3. Akut solunum yetmezliği ve ARDS’yi tanımlayabilme,
belirtileri izleme ve gerekli hemşirelik girişimlerini
planlayabilme,
4. Pulmoner hipertansiyon ve pulmoner kalp hastalığını
tanımlayabilme, belirtilerini izleme ve gerekli hemşirelik
bakım planını oluşturabileceksiniz.
ĠÇĠNDEKĠLER
1. Tüberküloz
1.1. Tanım
1.2. Etyoloji
1.3. Klinik Belirtileri
1.4. Olası Hemşirelik Tanıları
1.5. Hemşirelik Bakımı
2. Akciğer Apsesi
2.1. Tanım
2.2. Etyoloji
2.3. Klinik Belirtileri
2.4. Olası Hemşirelik Tanıları
2.5. Hemşirelik Bakımı
3. Plevra Hastalıkları
3.1. Plörazi
3.2. Plevral Efüzyon
HAFTA
7
Solunum Sistemi Ders 2
4. Pulmoner Ödem
4.1. Tanım
4.2. Etyoloji
4.3. Klinik Belirtileri
4.4. Olası Hemşirelik Tanıları
4.5. Hemşirelik Bakımı
5. Akut Solunum Yetmezliği
5. 1. Tanım
5. 2. Etyoloji
5. 3. Klinik Belirtileri
5. 4. Olası Hemşirelik Tanıları
5. 5. Hemşirelik Bakımı
6. ARDS
6. 1. Tanım
6. 2. Etyoloji
6. 3. Klinik Belirtileri
6. 4. Olası Hemşirelik Tanıları
6. 5. Hemşirelik Bakımı
7. Pulmoner Hipertansiyon
7. 1. Tanım
GĠRĠġ7. 2. Etyoloji
7. 3. Klinik Belirtileri
Kanser çağımızın en korkutucu hastalıklarından birisidir. Tedavi edilmediği
7. 4. Olası Hemşirelik Tanıları
durumlarda ölümle sonuçlanmaktadır.
7. 5. Hemşirelik Bakımı
Özellikle gelişmiş ülkelerde çok yaygın olan ve her üç kişiden birinde görülen
8. Pulmoner Kalp Hastalığı
kanser tek bir hastalığın adı değildir. Çeşitli dokularda gelişen 200 den çok hastalık
8. 1. Tanım
kanser adı altında toplanır. Bu hastalıkların ortak özelliği aşırı biçimde kontrolsüz
8. 2. Etyoloji
çoğalan hücrelerin diğer dokulara yayılmasıdır.
8. 3. Klinik Belirtileri
Kanser erken teşhis edildiğinde tedavi edilme oranları çok yükselmektedir. Bu
8. 4. Olası Hemşirelik Tanıları
nedenle özellikle kanserin oluşumunu engellemek için halkın korunma yöntemleri ve
8. 5. Hemşirelik Bakımı
erken teşhis için kanserin erken belirtileri konusunda eğitimlerinin yapılması çok
9. Kaynaklar
önemlidir. Burada eğitici rolü nedeniyle hemşirelere büyük görev düşmektedir. Ayrıca
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
2
Solunum Sistemi Ders 2
1. Tüberküloz
1.1. Tanım: Tüberküloz bulaşıcı, infeksiyöz, inflamatuar, akut veya kronik gidişli
bakteriyel bir infeksiyondur. Bildirimi zorunlu olan bir hastalıktır. 2006 yılında tüm
Dünyada 9.2.000.000 yeni tüberküloz hastasının ortaya çıktığı ve gene aynı yıl yaklaşık
1,7 milyon kişinin tüberkülozdan öldüğü tahmin edilmektedir. Ülkemizde ise
tüberkülozlu vaka sayısı Sağlık Bakanlığı Verem Savaş Daire Başkanlığının 2007 yılında
yayınladığı rapora göre 20.526 kişidir .
1.2. Etyoloji: 1882 yılında Robert Koch tüberküloz hastalığına neden olan
mikroorganizmayı saptamış ve üretmeye başlamıştır. Bu nedenle de tüberküloz etkenine
Koch basili adı verilmiştir. Tüberküloz basili mycobacteria ailesinden, mycobacterium
tuberculosis ve m. bovis ile insanlarda ve hayvanlarda tüberküloz hastalığını yapar.
Tüberküloz vücudun herhangi bir bölgesinde meydana gelebilmesine rağmen pulmoner
infeksiyon genellikle yaygın olarak görülür. Bununla birlikte tüberküloz kan akımı ve lenf
yolu ile diğer organlara yayılabilir. Ekstra pulmoner tüberküloz en sık genitoüriner, kas,
iskelet, lenfatik ve santral sinir sisteminde gelişir.Hastalığın oluşumunda %97 -99
oranında m. tuberculosis sorumludur. Basil aerob, hareketsiz, sporsuz olup asit ve
alkalilere oldukça dirençlidir. Fakat bu basil ısı ve ışığa karşı oldukça duyarlıdır.
1.3. Tüberkülozun BulaĢma Yolları
İnfeksiyon insandan insana damlacık infeksiyonu yoluyla bulaşır. Bireyin
bulaştırıcı olması için aktif tüberküloz hastası olması gerekmektedir. Hasta kişinin
öksürmesi, konuşması ya da hapşırması sırasında solunum yollarından dışarı atılan
mikroskobik tükürük damlacıkları havada asılı kalarak su içeriklerini kaybeder. Küçük
partiküller inhale edilerek havayollarına ulaşır ve yerleşir. Daha büyük partiküller
alveollere kadar inemez. Üst solunum yollarında tutularak mukasiliyar aktivite ile dışarı
atılır .
Tüberküloz yalnız solunum yoluyla bulaşmaz. İnek sütü ile bulaşan (bovin)
tüberküloz basili insan vücuduna sindirim sisteminden girer. Özellikle süt veren ineklerde
tüberküloz basili hayvanın memesinde enfeksiyona yol açmışsa, hastalık sütten çevreye
yayılır. Böylece inek tüberkülozu basili insanda sindirim sistem enfeksiyonlarına neden
olur. Tüberküloz basilinin vücuda diğer giriş yolları deri, gözler ve cinsel organlardır.
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
3
Solunum Sistemi Ders 2
1.4. Tüberkülozda BulaĢmayı Etkileyen Faktörler
1. Kaynak olguya ait nedenler
a) Balgamdaki basil durumu: Kültür pozitifliği olan yayma (+) olgular, yayma (-)
olgulara göre yaklaşık 10 kat daha bulaştırıcıdırlar.
b) Öksürük sayısı arttıkça bulaştırıcılık artar.
c) Kavite ve larinks tüberkülozu olanlarda bulaştırıcılık artar.
d) Çocuk tüberkülozunda ve ekstrapulmoner tüberkülozda bulaştırıcılık nadirdir.
e) Tedavi süresi: 15. günden sonra azalır.
f) Hastanın öksürürken ağzını kapatması, maske kullanması bulaşmayı azaltır.
2. Konakçıya (temaslıya) ait nedenler
a) Ev içi temas bulaşmayı arttırır.
b)BCG aşısı, önceden tbc geçirmiş olması bulaşmayı azaltır.
c) Temaslıda diyabet, alkolizm, silikosis, HIV infeksiyonu gibi durumlarda bulaşma artar.
d)Meslek: Doktor, hemşire, diş hekimi, hastabakıcı, öğretmenlerde risk fazladır.
3. Çevresel Etkenler
a) Isı ve nem oranı: Nemli ortamlar bulaştırıcılığı arttırır.
b)Küçük ve kalabalık ortam: Bulaştırıcılığı arttırır.
c) Ortam havasının havalandırılması: Bulaştırıcılığı azaltır.
d)Ultraviyole: Bulaştırıcılığı azaltır.
1.5.Patofizyoloji
Tüberkülozun patogenezi iki bölümde incelenir.
1. Primer TBC: Çok az basilin alveollere ulaşması ile alveollerde enfeksiyon başlamış
olur. Çoğunlukla basil vücuda girdikten sonra bir süre sessiz kalır. Bireyin vücut
direncine göre lezyon tamamen iyileşir ya kalsifkiye (kireçlenme) olur, ya da etrafı
fibröz doku ile çevrilip sessiz kalır.
2. Reenfeksiyon TBC: En sık primer enfeksiyondan sonraki 2 yıl içinde yada
konakçının direncinin düştüğü durumlarda ortaya çıkar.
Genetik etmenler, fizyolojik etmenler, beslenme ve çevre ile ilgili etmenler,
kortikosteroid kullanımı gibi bir çok faktör tüberkülozun ortaya çıkmasında hazırlayıcı
rol oynamaktadır.
1.6. Belirtileri: Akciğer tüberkülozu genellikle semptom vermez. Belirtiler,
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
4
Solunum Sistemi Ders 2
lezyon röntgen filminde görülebilecek büyüklüğe eriştiği zaman ortaya çıkar. Ateş,
gece terlemesi, halsizlik, kilo kaybı iştahsızlık, sedimentasyon hızında artma gibi sistemik belirtilerin yanında öksürük, balgam çıkarma (pürülan) gibi pulmoner semptomlar
da vardır. Bronş damarlarının tutulumu ile hemoptizi olabilir. Plevranın etkilendiği
durumlarda yan ağrısı olabilir. Kadınlarda mensturasyon bozuklukları olabilir. Ateş
genellikle sabahları normaldir. Öğleden sonra, giderek akşama doğru 38-39°C'a kadar
yükselir, gece terlemesi ile düşer.
1.6. Tanı: Fiziksel muayene, akciğer grafısi, balgam, bronş lavajı, plevra sıvısı,
idrar, bos, mide yıkama suyunda Aside Rezistan Bakterilerin (ARB) aranması ile konur.
Kesin tanı tüberküloz basilinin kültürde gösterilmesi ile konur.Bunun için tercihen sabah
aç karnına çıkartılan balgam ince bir cam üzerine yayılıp özel boyalarla boyandıktan
sonra mikroskopta incelenir. Hasta balgam çıkarmakta zorlandığında, hipertonik serum
fizyolojik inhalasyonu ile balgam çıkarılmasına yardımcı olunur. Balgamda 15 gün ara
ile ikişer kez bakılmasına rağmen tüberküloz basili görülemez ise klinik bulgular,
akciğer grafisi, bazı kan tahlilleri ve PPD testi gibi diğer yöntemlerle uzman hekim
tarafından karar verilip tedaviye başlanabilir.
Tüberkülün Deri Testi: Test için rutin olarak 5 -TU dozunda 0.1cc 26 No 10mm
uzunlukta, önkol iç yüzeyinde deri içine uygulanır. İntrakütan injeksiyon ile deri içinde
5-6 mm çaplı bir kabarıklık oluşmalıdır. Test sonucu 48-72 saat sonra okunur. Oluşan
endurasyonun çapının en az 10mm olması durumunda sonuç pozitif olarak kabul
edilmektedir. Bağışıklığı baskılanmış, malnütrisyonlu ve HIV (+)'lerde 5mm ve üzeri
(+) olarak değerlendirilir.
1.7. Tedavi: Tedavi proğramı başlangıç ve idame olarak iki bölüme ayrılır. İlk
iki ay bakterisidal faz olarak bilinir. Bu fazda üç-beş major ilaç verilir ve izoniasid,
rifampisin ve pirazinamid daima bunların içinde yer alır. İki aydan sonra ise idame faza
geçilir. İdame fazı dört-yedi ay sürer ve içinde izoniasidin olduğu en az iki ilaç verilir.
Bir ülkedeki izoniasid direnci başlangıç tedavisini oluşturan ilaçların sayısı ile tedavi
süresini etkiler. Son verilerin ışığında izoniasid direncinin %4’den az olduğu gelişmiş
ülkelerde izoniasid + rifampisin + pirazinamid den oluşan üçlü ilaç rejimin 2 ay
verildikten sonra izoniasid + rifampisinin 4 ay daha verilerek tedavinin 6 aya
tamamlanmasının yeterli ve etkili olduğu bildirilmiştir.
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
5
Solunum Sistemi Ders 2
Tüberküloz Tedavisinde Kullanılan ilaçlar ve Yan Etkileri
1- İzoniazid(INH); Periferik nevrit, toksik hepatit, döküntü.
2- Streptomisin (SM); Ototoksisite, nefrotoksite, alerji
3- Paraaminosalisilik asit (PAS); Bulantı, toksik hepatit, kusma
4- Ethambutol(EMB); Optik nevrit, döküntü
5- Pirazinamid (PZ A) ; Hiperürisemi, toksik hepatit, artralji
6- Rifampisin (RİF); Bulantı, toksik hepatit, kusma, trombositopeni, gripal
sendrom.
İlaç tedavisinin yan etkilerinin izlenmesi ve değerlendirilmesi, hastanın planlanan tedaviyi
aksatmamamsı açısından son derece önemlidir. Hemşire hastaya ilaçlarını aç karnına
almasının (yemeklerden bir saat önce) nedenini anlatmalıdır. Aksi takdirde ilaç emilimi
olumsuz etkilenmektedir.
Doğrudan Gözetim Altında Tedavi Stratejisi (DGTS)
DGTS, günümüzde bilinen en etkin tüberküloz kontrol programıdır ve bir seri sistematik
yaklaşımdan oluşmaktadır. Tüberkülozlu hastaların ilaçlarını görevlendirilen bir kişinin
gözetimi altında içmeleri DGTS olarak adlandırılmaktadır. DSÖ 2004 yılı raporuna göre
2001 yılında DGTS stratejinin uygulandığı bölgelerde tedavi başarı oranı %82 iken,
uygulanmadığı ülkelerde bu oran %40'tır. 2002 yılı itibarı ile dünyada bulunan 210
ülkeden 180'inde DGTS çeşitli düzeylerde uygulanmaktadır.
DGTS stratejisinin beş temel bileşeni bulunmaktadır. Beş bileşenin bir arada
uygulanması halinde ancak bu stratejiden ve etkin bir tüberküloz kontrol programı
uygulamasından söz edilebilir.

Kapsamlı ve kalıcı tüberküloz kontrol etkinlikleri için hükümet kararlılığı,

Kendisi başvuran semptomlu hastalarda balgam yayma mikroskopisi ile vaka
bulma,

Gözetim altında kısa süreli ilaç tedavisi,

Temel anti-tüberküloz ilaçların düzenli ve kesintisiz sağlanması,

Her bir hastanın olgu tanımı ve tedavi sonuçları ile tüm tüberküloz kontrol
programının performansım değerlendirebilecek bir standart kayıt ve bildirim
sistemi
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
6
Solunum Sistemi Ders 2
1.8. HemĢirelik Bakımı
Tüberkülozlu hastalarda ortaya çıkarı en önemli sorunlar:
a.Tedaviye uyumda yetersizlik- uyumsuzluk,
b.İlaç yan etkileri
c.İlaçlara direnç gelişmesi
d.Tbc infeksiyonun yayılımıdır.
Olası HemĢirelik Tanıları

Tedavi planı ve koruyucu sağlık önlemleri hakkında bilgi eksikliği nedeniyle "Tedaviye
uyumda yetersizlik-uyumsuzluk."

Trakeobronşial sistemdeki yapışkan balgam nedeniyle "Hava yollarının yetersiz
temizlenmesi ya da açıklığı."

Yorgunluk, beslenmede değişim ve ateş nedeniyle "Aktivite intoleransı."
1. Hava yollarının açıklığının sağlanması
Birçok hastada hava yollarındaki yapışkan balgam nedeniyle, gerekli oksijen-
karbondioksit değişimi olamaz. Sıvı alımı artırılınca, sistemik hidrasyon artar ve böylece
balgam çıkarılması kolaylaşır. Hasta bol sıvı içmesi için teşvik edilir ve nedenleri anlatılır.
Hemşire, hastaya balgamı daha kolay çıkarabilmesi için gerekli olan pozisyon hakkında
bilgi verir.
2. Tedavi planına uyum sağlama ve devam etme
Hastanın uyması gereken karmaşık tedavi planına uyması zor olabilir.
Hastanın, ilaçların etkilerini, yan etkilerini ve ne zaman alacağı hakkında bilmesi
önemlidir. Hastaya tbc'nin bulaşıcı bir hastalık olduğu ve ilaçlarını düzenli aldığı takdirde,
hastalığın bulaşmasının önleneceği anlatılır. Tedavinin başarıya ulaşmamasının temel
nedeni, ilaçların planlanan süre içinde düzenli alınmamasıdır.
Hemşire hastaya uygulaması gereken önemli hijyen kurallarını öğretir; Örneğin; ağız
bakımı, öksürürken, aksırırken ağız ve burnunu kağıt mendil ile kapatması, ellerini
yıkaması gibi.
3. Yeterli beslenmenin sağlanması ve aktivite toleransının artırılması
Tüberküloz hastalığı kronik ve tedavisi uzun süren bir hastalık olduğundan genelde
hastaların beslenme durumu bozulur. Tüberküloz hastaları için özel bir diyet yoktur.
Beslenmenin dengeli ve vitamince zengin olması yeterlidir, iştahsızlık, kilo kaybı
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
7
Solunum Sistemi Ders 2
malnütrisyon, tbc hastalarında sık sık görülür. Sık sık öksürme, balgam çıkarma göğüs
ağrısı nedeniyle yorgun olan hastada, yemek yeme isteği de azalır. Hastaya sık sık ve az
miktarlarda yemek yemesi anlatılır. Hasta yemek yiyemeyecek kadar iştahsız ise, doktoru
ile konuşulup, hazır sıvı besinler ile desteklenerek gerekli kaloriyi alması sağlanır.
Aktivite toleransını ve kas gücünü artırmak için, giderek artan aktivite planı yapılır.
Hastanın her gün temiz ve güneşli havada oturarak ya da yatarak dinlenmesi yararlı olur.
4. Potansiyel komplikasyonların önlenmesi
Malnütrisyon; hastanın yaşam biçimi, dengeli beslenme hakkında bilgi eksikliği,
ekonomik yetersizlik, yorgunluk, öksürük ve balgam çıkarma ve iştahsızlık nedeniyle
olabilir. Hemşire, bu faktörleri dikkate alarak, olası komplikasyonları önlemek için; doktor,
diyetisyen, varsa sosyal çalışman, hasta ve bakımından sorumlu aile bireyleri ile birlikte,
durum değerlendirmesi yaparak, hastanın olanakları doğrultusunda yeterli ve dengeli
beslenmesini sağlar.
Hastanın ekonomik durumu yeterli olmadığında, sosyal yardım kuruluşları ile ilişkili
kurularak gerekli yardımı alması sağlanır.
Beklenen hasta sonuçları
1. Hava yollarının sekresyondan temizlenmesi
2. İlaçlar hakkında yeterli bilgi sahibi olması
3. İlaçalarını düzenli olarak alıp tedavi planına uyması
4. Korunma yöntemlerine katılması
5. Kendisi için hazırlanan aktivite planlarına katılması
6. Komplikasyon gelişmemesi
7. İlaçları yan etkilerinin gelişmemesi için gerekli önlemleri alması
-Periferik nöropatiyi önlemek için gerekli vitaminleri (B6-vit) alması
-Alkol kullanmamamsı
-Düzenli fizik muayene, görme,nöropati, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını
değerlendirmek için kan testlerini yaptırması.
Hasta ve Ailesinin Eğitimi
•Hastalık ile ilgili bilgi düzeyi, korku ve yanlış anlamalarının olup olmadığı
değerlendirilir,
•Hastalığın oluşum şekli, bulaşma yolları ve tedavinin amaçları konusunda,
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
8
Solunum Sistemi Ders 2
•Hijyen ve el yıkamanın önemi hakkında,
•Solunum izolasyonunun nedenleri ve önemi konusunda,
•Egzersiz
yapması,
dinlenmeye
zaman
ayırması
ve yorgunluktan kaçınması
gerektiği ile ilgili,
•Bulaşmayı önlemek amacıyla hekim söyleyene kadar diğer kişilerle yakın temastan
kaçınması gerektiği konusunda,
•Kalabalık ortamlardan ve üst solunum yolu infeksiyonu olan kişilerden uzak durması
gerektiği konusunda,
•Hemoptizi, göğüs ağrısı, solunum güçlüğü, işitme kaybı ve baş dönmesi gibi
semptomları hekime bildirmesi gerektiği konusunda,
•Protein ve
karbonhidrat
yönünden
zengin
beslenmesi gerektiği konusunda,
•Kontraendike olmadığı sürece günlük 2000-3000 ml sıvı alması gerektiği konusunda,
Hekimin önerdiği ilaçlar dışında
kendi
kendine
ilaç
kullanmaması
gerektiği
konusunda,
•İlaç tedavisini bırakmaması gerektiği konusunda hasta ve ailesine eğitim verilir.
Taburculuk / Evde Bakım Planı
Bulaştırıcılık ortadan kalkıncaya kadar hastanın evde solunum izolasyonunu sürdürüp
sürdüremeyeceği değerlendirilir,
Hastanın evinde hijyeni sürdürmeye yönelik yeterli araç ve gerecin olup olmadığı
değerlendirilir,
Evin hastanın uyku gereksinimini karşılayacak özellikte olup olmadığı değerlendirilir,
Evde kaç kişinin yaşadığı, üst solunum yolu infeksiyonu olan bireyler ve infeksiyona
yakalanma açısından riskli bireyler olup olmadığı değerlendirilir,
Ekonomik durumu değerlendirilir, gerektiğinde yardım alabileceği kurum ve kuruluşlara
yönlendirilir,
Evde bakımın önemi konusunda eğitim verilir,
Aile üyelerini ve yakın temasta bulunanları PPD testi yaptırmaya teşvik edilir.
Korunma
1-En önemlisi hastalığın doğru zamanda ve hızlı biçimde tanılanması ve iyileşene kadar
uygun tedavinin yapılmasıdır.
2- BCG ile aşılama
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
9
Solunum Sistemi Ders 2
3- İlaçla koruyucu tedavi; TBC ile enfekte olmuş ve infeksiyon hastalığı gelişme olasılığı
yüksek olan kişilere, hastalığın ortaya çıkışını önlemek amacıyla verilen tedavidir.
4- Dengeli beslenme, yeterli uyuma, uzun süre kapalı ve havasız yerlerde bulunmama gibi
genel sağlık kurallarını kapsamaktadır.
2Akciğer Apsesi
21. Tanım Akciğer absesi infeksiyonlara bağlı olarak akciğer parankimde infekte
nekrotik lezyonlar ve kavite oluşumuna neden olan, sınırları düzgün bir iltihabı oluşum
olarak tanımlanır.
2.2.Patofizyoloji: Orofarenjiyal alandaki mikroorganizmaların aspire edilmesiyle
olur. Mukosiliyer aktivitede azalma ve öksürük refleksinin kaybı aspirasyonlara bağlı
abse gelişimini hızlandırır. Giderek kapsül fibröz doku ile çevrilir. Kapsül içindeki
nekrotik süreç devam eder, bronşa ya da plevral boşluğa kadar ilerleyerek solunum
yollarına açılır. Bronşa açılmış ise pürülan ve pis kokulu balgam çıkarılır. Eğer plevraya
açılmış ise ampiyem (plevral kavitede iltihap toplanması) gelişir. Eğer hem bronşa hem de
plevraya açılım olursa bronkopulmoner fistül gelişir.
2.3Etyoloji: Akciğer apsesine genellikle Stafilokok, Klepsiella ve diğer gram (-)
bakteriler neden olmaktadır. Predispozan faktörlere bağlı olarak etiyolojide yer alan
organizma da değişebilir.
Bilinç bulanıklığına neden olan durumlar; sedatif ilaç ve alkol kullanımı, gastrik
tüp ile beslenme, epilepsi, kafa travması, serebrovasküler hastalıklar, diyabetik koma ve
diğer genel durumu bozan hastalıklarda öğürme refleksinin baskılanması da orafarenjiyal
floranın aspirasyonunu kolaylaştıran önemli risk faktörleridir. Oral kavite enfeksiyonları;
diş ve dişeti hastalıkları, tonsilektomi gibi enfeksiyonlar da akciğer apsesi gelişmesinde
yer alan predispozan faktörler arasındadır.
2.4Klinik Belirtileri: Ateş 39-40 dereceye kadar yükselir. Yan ağrısı ve öksürük
vardır. Öksürük inatçı ve yorucudur, başlangıçta kuru özelliktedir. Abse içeriğinin
likefıye olarak bronşa boşalması bol pürülan balgam çıkmasına neden olur. Balgamın
rengi sarı, kahverengi, yeşil ya da kanlı olabilir. Hastada halsizlik, kesiklik, göğüs ağrısı
(süperatif pnömoninin plevraya açılması nedeniyle) ve iştahsızlık vardır. Lökosit sayısında
ve sedimentasyon hızında yükselme ve anemi görülür. Parmaklarda çomaklaşma en
önemli klinik görüntüdür ve tedaviden sonra kaybolmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
10
Solunum Sistemi Ders 2
2.5 Olası HemĢirelik Tanıları
Trakeobronşial sistemdeki yapışkan balgam nedeniyle "Hava yollarının yetersiz
temizlenmesi ya da açıklığı."
Yorgunluk, beslenmede değişim ve ateş nedeniyle "Aktivite intoleransı."
2.6 HemĢirelik Bakımı

Hemşirelik bakımında order edilen tedavinin devamlılığının sağlanması ve yan
etkilerinin takibi önemlidir

Antibiyotikler ve İV tedavileri uygulanır.

Apse drenajının sağlanması için postural drenaja uygun pozisyon verilir ve izlemi
yapılır.

Akciğerlerin genişlemesine yardımcı olmak için derin soluk alma ve öksürme
egzersizleri öğretilir.

Bol sıvı alması önemlidir.

Hasta bol ve pürülan balgam çıkardığı için düzenli ağız bakımı verilmesi çok
önemlidir.

Hastanın diyeti bol proteinli ve bol kalorili olarak düzenlenir ve gerekli kaloriyi alması
için desteklenir.
1. Plevra Hastalıkları
1.Plörezi
1.1 Tanım: Plevranın inflamasyonudur. En yaygın nedeni pnömonidir. Plevral
sıvıda artış görülmeyen fibrinöz plörezi (kuru) ve plevral aralıkta sıvı toplanması ile
karakterize seröfibrinöz plörezi (yaş) olarak ikiye ayrılır.
1.2. Etyoloji: Tüberküloz, viral enfeksiyonlar, kollejen hastalıklar, göğüs
travması, pulmoner enfarktüs ya da pulmoner emboli, torakotomi, konjestif kalp
yetmezliği ve metastatik kanser ile bağlantılı olabilir .
1.3. Klinik Belirtileri: En tipik belirtisi inspirasyon sırasında keskin ve bıçak
saplanır tarzda ağrıdır. Hasta nefes alırken plevral membranların birbirine sürtünmesi
sonucu artar. İnspirasyonda plevral sürtünme sesi duyulabilir. Kuru öksürük, ateş
halsizlik, dispne, solunum hareketlerinde azalma(plöretik ağrı nedeniyle) görülür.
1.4. Olası HemĢirelik Tanıları

Plevral inflamasyon nedeniyle “Ağrı”
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
11
Solunum Sistemi Ders 2

Solunum sıkıntısı hareket kısıtlılığı nedeniyle “Öz Bakım Eksikliği”

Ağrı, sıvı birikimi sonucu akciğer genişlemesinde azalma nedeniyle “Etkisiz
Solunum Örüntüsü”
1.5. HemĢirelik Bakımı

Ağrı düzeyi belirlenir

İsteme uygun ağrı kesici yapmak

Dispnesi için rahat edeceği pozisyon verilir.

Alışkanlıklarına uygun aktivitelere katılmasını sağlamak(televizyon izleme, radyo
dinleme vb.)

Öksürürken göğsü desteklenir.

Hastanın solunumu değerlendirilir göğüs hareketi izlenir, eğer plevral efüzyon
geliştiyse progresif dispne, azalmış solunum sesleri yönünden değerlendirilir.

Torosentez uygulanacaksa hastaya açıklama yapılarak malzemeler hazırlanır.

Bireysel bakım ve hijyen gereksinimi karşılamak için yardımcı olmak

Öz bakım aktivitelerine katılması için teşvik etmek

2-4 saat arayla derin soluk alması için desteklemek, ROM egzersizleri yaptırmak
2. Plevral Efüzyon
2.1. Tanım: Plevra yaprakları arasındaki plevra sıvısı miktarının artmasıdır. Bir
hastalık değil ciddi bir hastalığın belirtisidir. Plevral efüzyon cerahat içeriyorsa ampiyem
adını alır. Tüberküloz akciğer apsesi, göğüs yaralanması yada cerrahi girişimin bir
komplikasyonudur.
2.2. Etyoloji: Pnömoni, akciğer kanseri, tüberküloz, pulmoner emboli ve konjestif
kalp yetmezliğinin komplikasyonu olarak görülebilir
2.3. Klinik Belirtileri: Yan ağrısı vardır. Ağrı batıcı tipte ve öksürmekle artar,
sıvının bulunduğu tarafta solunum hareketlerinde azalma, kalp seslerinin etkilenmeyen
tarafta artışı, solunum seslerinde azalma görülür. Dispne, yüksek ateş, öksürük kilo kaybı
görülür. Torasentez ile sıvının özelliğinin belirlenmesi gerekir .
Plevradaki sıvı transüda ya da eksüda özelliğinde olabilir. Plevrada toplanan sıvının
özelliğinin bilinmesi önemlidir. Çünkü oluşum nedenleri farklıdır. Transüda plevral ve
pulmoner kapillerindeki hidrostatik ve onkotik basınçlar arasındaki dengesizlikten oluşur ve
sıvının rengi berrak ve açıktır, protein ve hücreden fakirdir. Karaciğer sirozu, nefrotik
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
12
Solunum Sistemi Ders 2
sendrom, konjestif kalp yetmezliği, miksödem, perikard hastalıkları, periton dializi
nedeniyle görülür. Eksüda ise, enflamatuar reaksiyon sonucu pulmoner kapillerdeki
permeabilite artmasına bağlıdır. Sıvı saman sarısı renginde veya daha koyudur, neoplastik,
gastroentestinal hastalıklar, kolla-jen doku, ilaçlar ve diğer nedenlere bağlı olarak
gelişebilmektedir.
2.4. Olası HemĢirelik Tanıları

İrritasyon nedeniyle “Ağrı”

Yetersiz oksijenlenmeye bağlı “Aktivite Ġntoleransı”

Plevral aralıkta sıvı toplanmasına bağlı “Rahatta Bozulma”

Yorgunluk ve dispneye bağlı “Öz bakım Eksikliği”

Plevral boşlukta sıvı birikimi nedeniyle akciğer genişlemesinin azalmasına bağlı
“Etkisiz Solunum
2.5. HemĢirelik Bakımı

Pulse oksimetri ile oksijenlenme durumu izlenir

İstemlenen oranda oksijen verilir

Derin soluk alıp vermesi için hasta cesaretlendirilir

Hekim istemine göre diüretik ve antienflamatuarlar verilir

Göğüs tüpü takılırken ya da torasentez yapılırken yardım etmek

Kültür için hastanın balgamını biriktirmek

Bireysel bakım ve hijyen gereksinimlerini karşılamak

Dinlenme ve aktivite periyotları planlamak

Ağrının şiddetini belirlemek ve uygun pozisyonu vermek

Hekim isteminde antibiyotik uygulanır

Hekim istemindeki analjezikleri uygulamasının yönetimini yapmak
3.Pulmoner Ödem
3.1 Tanım: Akciğer dokusu veya alveoller alanda anormal sıvı toplanması olarak
tanımlanır. Akciğer ve kalp hastalıklarının bir komplikasyonudur. Yaşamı tehdit eden ve
acil tedavi gerektiren bir durum olarak kabul edilir. Normalde pulmoner kapillerde
onkotik ve hidrostatik basınç arasında bir denge vardır. Eğer kolloid osmotik basınç
azalır yada hidrostatik basınç artarsa, sıvı pulmoner kapillerden ayrılarak interstisyell
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
13
Solunum Sistemi Ders 2
boşluğa girecektir. Bu durum interstisyel ödem olarak adlandırılır. Bu durum pulmoner
kapiller ve alveoller arasındaki gaz değişimini engeller.
3.2.Etyoloji: Konjestif kalp yetmezliği, İV sıvı yüklenmesi, hipoalbüminemi,
akciğerlerdeki kapiller permehabilitenin artması, lenf sisteminin malign hastalığı,
respiratuar distress sendromu ve bilinmeyen nedenlerle gelişebilir.
3.3.Klinik Belirtileri: İleri derecede nefes darlığı, taşikardi, terleme, huzursuzluk
ve endişe, pembe ve köpüklü balgam, nefes verme sırasında wheezing duyulması
görülebilir.
3.4.Olası HemĢirelik Tanıları:

Akciğer ödemi nedeniyle oksijen tüketimi/enerji kullanımının artmasına bağlı
olarak aktivite değişmesi ya da azalması nedeniyle “Aktivite İntoleransı”

Yaşadığı semptomlar ve bilgi eksikliği nedeniyle “Anksiyete”

Bilgiyi yanlış yorumlama, unutkanlığın olması, evde bakım ve alacağı önlemlere
ilişkin bilgisinin yetersiz olması nedeniyle “Bilgi Eksikliği”

İlaç miktarının fazla olması, ilacın vücuttan atılamaması nedeniyle “Dijital
İntoksikasyon Riski”

Alveoler kapiller membran değişiklikleri, pulmoner venöz konjesyon nedeniyle
“Gaz Değişiminde Bozulma”

Hastanede olma, vücudun savunma mekanizmasının yetersiz olması, siliaların
fonksiyonlarının azalması, akciğerlerde sıvının bulunması, beslenme yetersizliği
nedeniyle “Enfeksiyon Riski”

Sol kalp yetersizliği ya da mitral kapak hastalığı olması, plazma kolloid osmotik
basıncının sıvıların kandan pulmoner interstisyel alanlara çıkmasına yol açacak
kadar düşmesi nedeniyle “Sıvı Volüm Fazlalığı”

Etjolojik nedenlere bağlı olarak pulmoner kapiller basıncın artması ve interstisyel
alanlara sıvı dolması sonucu gaz değişiminin yetersiz olması nedeniyle “Solunum
Disfonksiyonu”

Dispne ve hipoksi gibi anormal fizyolojik durum, hastanenin rutin temposunun
rahatsızlık vermesi, muhtemelen bulunacağı yoğun bakımın hastanın rutinlerini
değiştirmesi nedeniyle “Uyku Örüntüsünde Bozulma”
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
14
Solunum Sistemi Ders 2
3.5.HemĢirelik Bakımı
Hastaya damar yolu açılır. Foley kateter takılır.
Order edilen diüretik tedavisi ve diğerleri yapılır.
Aldığı çıkardığı izlemi çok dikkatli yapılmalıdır.
Oksijen verilir, yaşam bulguları izlenir, kan gazı kontrolü yapılır.
Entübasyon için malzemeler hazırlanır.
Hastanın anksiyetesini azaltmak için çevresel uyaranlar azaltılır her uygulama
öncesi hasta bilgilendirilir.
Order edilen ilaçlar uygulanır yan etkileri açısından hasta takip edilir.
Hasta entübe edilip mekanik ventilatöre bağlandıysa ventilatöre bağlı hasta
bakımı uygulanır.
Hangi aktivitelerin önemli olduğunu ve öncelikli aktiviteyi hasta ile birlikte
değerlendirmek, yatak içinde 2 saatte bir pozisyon değişikliği yapmak, oda içinde hareket
edebilmesine olanak sağlamak
Aktivite artışını dereceli olarak yapmak. Yatakta, oturarak ve yatak kenarında
ROM egzersizleri (range of motion) yapmak. Egzersizleri günde 3 kez 10-15 dakika
uzatmak, Günde 3 kez derin solunum egzersizleri yapmak, Günde 3 kez 30 dakikada
sandalyede oturmayı sağlamak, Günde 3 kez 1-2 dakika oda içinde yürüyüş yapmak, Ev
içinde yürüme veya koridorda 25 atım yürümek.
Hastayı gürültüsüz sakin bir yere almak
Tüm tedavi yöntemlerini açıklamak
Geçmişteki
baş
etme
yöntemlerini
değerlendirmek,
uygun
yöntemin
kullanılmasını sağlamak, müzik dinletme, egzersiz vb gevşeme yöntemleri uygulamak,
güven ortamı sağlamak
Normal akciğer fonksiyonlarını ve patolojik durumları anlatmak
Bilgi için yazılı ve sözel form sağlamak
Sigaranın bırakılmasının önemini vurgulamak
Hastaya dijital tedavisi verilmeden önce apeksten 1 dakika nabız saymak
Bradikardi ve taşikardi durumlarında ilaç dozlarını dikkatli kullanmak
Dijital intoksikasyonu konusunda hastayı bilgilendirmeli.
Gastrointestinal sistem belirtileri; iştahsızlık, bulantı, kusma, ishal.
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
15
Solunum Sistemi Ders 2
Merkezi sinir sistem belirtileri; başağrısı, konfüzyon, letarji, halsizlik, depresyon,
irritabiite, konvülsiyon, halüsinasyon, konuşamama, bellek kaybı, koma.
Kardiyovasküler sistem belirtileri; taşikardi, bradikardi, kalp yetmezliği.
Görmeye iliĢkin belirtiler; Renkli görme, çift görme, fotofobi
Etkili öksürük ve derin solunumu desteklemek ve yatak başını yükseltmek
Pulse oksimetre ile oksijen konsantrasyonunu izlemek, uygun yolla maske veya
kanül ile oksijen tedavisi uygulamak
Sıvı dengesini hesaplamak, günlük aldığı çıkardığı takibi yapmak, gizli kayıpların
farkında olmak, günlük kilo takibi yapmak
İlave bireysel önlemler almak.
4 Akut Solunum Yetmezliği
4.1. Tanım: Akciğerin temel işlevi pulmoner kapillerdeki kan ile alveoler hava
arasında gaz değişimini gerçekleştirmektir. Alveollerden kana oksijen verilir ve kapillerden
karbondioksit uzaklaştırılır. Akut solunum yetmezliği, bu fonksiyonların birinde veya
ikisinde ani azalmaya bağlı yaşamı tehdit eden durumdur. Anormal yükseklikte arteriyel
CO2 basıncı ve anormal düşük arteriyel O2 basıncı olabilir. Akut solunum yetmezliği,
hastanın kan gazı analizi (ABGs) sonuçlarına göre hipoksemik solunum yetmezliği (tip
I), hiperkapnik solunum yetmezliği (tip II) ve kombine hipoksemik hiperkapnik solunum
yetmezliği (tip I ve tip II) olarak sınıflandırılır. Tip I akciğer parankiminin kendisinin
bozukluğunundan kaynaklanır. Tip I solunum yetmezliğinde sorun oksijenizasyonla
ilişkilidir ve hastanın Pa02 değerleri düşüktür. Tip II solunum yetmezliğinde ise sorun
ventilasyonla ilişkilidir ve hastanın PaC02 değerleri yüksektir. Ancak çoğu durumda
kesin bir ayırım mümkün olmamaktadır ve hastalar tip I ve Tip II solunum yetmezliğine
ilişkin bulguları aynı anda gösterebilmektedir. Entübasyon ve mekanik ventilasyon
gereksinimi olabilir.
4.2. Etyoloji: Hava yollarında obstrüksiyon yapan hastalıklar, parankimal
infiltrasyon yapan hastalıklar, pulmoner ödeme yol açan hastalıklar, pulmoner vasküler
hastalıklar,
göğüs
duvarı
ve
plevranın
hastalıkları,
nöromüsküler
sistem
hastalıkları(spinal kord yaralanmaları, myestania gravis) neden olabilir.
4.3 Klinik Belirtileri: Dispne, siyanoz, huzursuzluk, anksiyete, taşikardi,
hipertansiyondur. Weezing, yardımcı solunum kaslarının solunuma katılması ve tedavi
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
16
Solunum Sistemi Ders 2
edilmezse aritmi, hipotansiyon, konjestif kalp yetmezliği, solunum asidozu ve kardiyak
arrest gelişebilir.
4.4. Olası HemĢirelik Tanıları

Yeni durum, yeni çevre ve kullanılan araçlar nedeniyle “Bilgi Eksikliği”

Entübasyon, İmmobilite, beslenmede yetersizlik nedeniyle “Deri Bütünlüğünde
Bozulma Riski”

Akut solunum güçlüğü, monitorizasyon araçları, mekanik ventilasyon ve tedaviler
nedeniyle “Fiziksel Harekette Bozulma”
4.5. HemĢirelik Bakımı

Hastalık belirtileri ani geliştiği için belirtilerin hemen saptanıp tedavi edilmesi
önemlidir

Hastanın/ailesinin bilgi eksikliği olan alanları belirlemek

Hastanın ve yakınlarının hastanın durumu hakkında sürekli bilgilendirilmesini
sağlamak, değişiklikler hakkında bilgilendirmek.

Deri, özellikle de kemik çıkıntılarının olduğu bölgeleri deri bütünlüğünde bozulma
olup olmadığı ya da bozulma olasılığı açısından günde en az bir kez
değerlendirmek.

Endotrakeal
tüpün
etrafını
kızarıklık,
sekresyon,
irritasyon
açısından
değerlendirmek.

Entübasyon tüpünün tespitini sağlayan bantların altını irritasyon açısından
değerlendirmek

Eğer hasta nazal entube ise cilt değerlendirilip değişiklikler hekime bildirilir.

Solunum hızı ve derinliğini izlemek

Dil, oral mukoza ve cildi siyanoz açısından değerlendirmek.

Arteriyal kan gazlarındaki değişikliği yakından izlemek ve kaydetmek.

Hastanın yatak istirahatına gereksinimini değerlendirmek. Kas kuvvetini
değerlendirmek

Ekstremitelerin normal pozisyonunda kalmasını sağlamak

İki saat arayla pozisyon değişikliği yapmak, ROM egzersizlerini uygulamak
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
17
Solunum Sistemi Ders 2
5. Akut Respiratuar Distres Sendromu (ARDS)
5.1. Tanım: Akciğerlerde oluşan yaygın inflamatuar hasar sonucu, akciğer
kapillerinin sıvı plazma proteinlerine geçirgenliğinde artışın neden olduğu pulmoner
ödeme bağlı, akut hipoksemik solunum yetmezliği durumudur. Kapillerden sızan
proteinden zengin sıvı intertisyumda ve alveollerde toplanarak gaz değişimini
bozmaktadır. Akciğer filminde çift taraflı ve giderek artan yaygın infiltrasyon alanları,
oksijen desteğine rağmen devam eden inatçı hipoksemi vardır. Hipoksik solunum
yetmezliklerinin en ciddi formudur.
5.2. Etyoloji: Ağır sepsis, akciğer kontüzyonu, multple travma, gastrik içeriğin
aspirasyonu, suda boğulma, yoğun duman ve iritan gaz inhalasyonu, ağır yaygın cilt
yanığı ve aşırı uyuşturucu kullanımı, pankreatit, kardiyo pulmoner by-pass, pulmoner
hipertansiyon rol oynar.
5.3. Klinik Belirtileri: Taşipne sonrası dispne en erken ve hızla çıkan belirtisidir.
Hava açlığı, siyanoz, interkostal ve suprasternal çekilme, hiperventilasyon, terleme,
huzursuzluk, anksiyete vardır. PaO2 ve PaCO2 azalmıştır
5.4. Olası HemĢirelik Tanıları
Durumun getirdiklerine ve yoğun bakım ortamında olmaya bağlı “Anksiyete”
Duruma ve tedavilere bağlı “Güçsüzlük”
Endotrakeal tüp ya da ventilatöre bağlı olması nedeniyle “Sözel ĠletiĢimde
Bozulma”
Akciğer kompliansmda azalma, yetersiz miktarda surfaktan, sıvı birikmesi,
yorgunluk ve enerji seviyesinde azalma, solunum işinde artma, primer tıbbi problemler
nedeniyle “Etkisiz Solunum Örüntüsü”
Akut solunum güçlüğü, monitorizasyon araçları, mekanik ventilasyon, tedaviler
nedeniyle “Fiziksel Harekette Bozulma”
Diffüzyonda yetersizlik, alveolekapiller mebran hasarı ve buna bağlı olarak
oksijen-karbondiksit geçişinde bozulma, alveollerin kollabe olması, alveollerin sıvı ile
dolması, ölü boşluk oranında artış nedeniyle “Gaz DeğiĢiminde Bozulma”
Pozitif basınçlı ventilasyona bağlı intratorasik basınçta artma nedeniyle “Kalp
Debisinde Azalma”
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
18
Solunum Sistemi Ders 2
5.5. HemĢirelik Bakımı
Hastanın yardımcı solunum kaslarını kullanılıp kullanılmadığını değerlendirmek
Yoğun bakıma alınır, hekim istemine uygun olarak ilaçlan vermek, hastanın yanıtı
ve yan etkilerini değerlendirmek.
Oksijen tedavisini sürdürmek. Oksijen saturasyonunun %90'in üzerinde olmasını
sağlamak.
Entübasyon ve mekanik ventilasyona geçilir
Gerekli olduğunda aspirasyon yapmak
Hastanın solunumunu değerlendirmek. Kalitesi, derinliği, şekli, solunum için
harcanan eforu kaydetmek. Solunum sesleri değerlendirilir ve değişiklikler kaydedilir.
ROM egzersizlerini uygulamak. Durumu elverdikçe kademeli mobilizasyon
sağlamak (yatakta oturma, sandalyede oturma, ayağa kalkma).
1-2 saat ara ile pozisyon değişikliği yapılır. Sekresyonların hareketini, hastanın
rahatlamasını ve deri bütünlüğünün devamını sağlar.
Foley kateter yoluyla idrar çıkışını saat başı değerlendirmek.
İlave bireysel uygulamalar
6.Pulmoner Hipertansiyon
6.1. Tanım: Pulmoner hipertansiyon akciğer dolaşımında intravasküler basınç
artışıdır. Deniz seviyesinde, istirahat halinde ortalama pulmoner arter basıncının 2025mmHg, egzersizde 30mmHg’dan yüksek olması şeklinde tanımlanır. Primer ve
sekonder pulmoner hipertansiyon olarak klinikte görülür. Primer pulmoner hipertansiyon;
altta yatan herhangi bir kalp ya da akciğer hastalığı olmaksızın, küçük pulmoner arterlerde
lezyonların oluşması ile karakterize, nedeni bilinmeyen bir hastalıktır. Sekonder pulmoner
hipertansiyon akciğer yada kalp hastalıklarının komplikasyonu şeklinde ortaya çıkar.
6.2.Etyoloji: Primer hipertansiyonun nedeni bilinmemektedir. Kadınlarda
görülmektedir. Pulmoner arterler daralır ve arteritis gelişir. Sekonder pulmoner
hipertansiyon pulmoner arter basıncını artıran hastalık olduğunda görülür. Vasküler ve
anatomikdeğişikliklerin sonucudur. Sekonder pulmoner hipertansiyonun en sık nedeni
KOAH sonucu gelişen hipoksi nedeniyle pulmoner arter vazokonstrüksiyonudur.
6.3. Klinik Belirtileri: Eforla gelen ya da ilerlemiş vakalarda istirahat dispnesi
klasik belirtisidir. Anjina benzeri göğüs ağrısı, egzersizle çabuk yorulma, halsizlik,
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
19
Solunum Sistemi Ders 2
senkop ve hafif baş dönmesi görülebilir. Sağ ventriküler hipertrofi(kor pulmonale), kalp
yetmezliği belirtileri görülebilir.
6.4. Olası HemĢirelik Tanıları
6.5. HemĢirelik Bakımı
Temel amaç pulmoner hipertansiyon gelişmesinde yüksek risk taşıyan hastaları
belirlemektir (KOAH, Pulmoner emboli, konjenital kalp hastaları, mitral kapak hastalığı
olanlar)
Hasta hava açlığı, taşikardi yardımcı solunum kaslarını kullanıp kullanmadığı
konusunda değerlendirilir,
Yeterli dolaşım sağlanıp sağlanmadığı deri rengi ve ısısı kontrol edilerek
değerlendirilir,
Solunum seslerinde azalma, artma ya da ronkus çıtırtı sesi olup olmadığı
değerlendirilip kaydedilir,
Hastaya semi-fawler pozisyonu verilir,
Order edilen 02 tedavisi uygulanır,
Aktivite intoleransı olduğu için hasta yatak istirahatine alınır.
Aktivite ve dinlenme periyotları düzenlenir,
Korpulmonale varsa, hastanın aldığı-çıkardığı izlemi yapılır, sıvı kısıtlanır, diüretikler
verilir, digitaller kardiyak fonksiyonları geliştirmek için erilebilir.
7.Pulmoner Kalp Hastalığı(Kor Pulmonale)
7.1. Tanım: Akciğer yapı ve fonksiyonlarının ileri derecede bozulmasına bağlı
olarak pulmoner dolaşımın bozulması, sağ ventrikülde hipertrofi, dilatasyon ve/veya
yetmezlik oluşmasıdır. Hastada mutlaka pulmoner hipertansiyon vardır fakat kalp
yetmezliği bulunması şart değildir. Akut kor pulmonalede dilatasyon, kronik kor
pulmonalede hipertrofi hakimdir.
7.2. Etyoloji: kronik bronşit ve amfizem en sık nedenidir. En sık erişkin sigara
tiryakilerinde ve erkeklerde görülmektedir.
7.3. Klinik Belirtileri: Yorgunluk, dispne, göğüs ağrısı, öksürük, balgam vardır.
Kronik hipoksemi polisitemi, kanın viskositesinde ve total kan volümünde artışa yol açar.
Eğer kalp yetmezliği gelişmişse periferik ödem, kilo artışı, nabızlarda dolgunluk,
karaciğerde büyüme, ödem ve asit saptanır.
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
20
Solunum Sistemi Ders 2
7.4. Olası HemĢirelik Tanıları
7.5. HemĢirelik Bakımı
Kalp yetmezliklerinde uygulanan bakım uygulanır.
Hasta yatak istirahatine alınır.
Sıvı kısıtlaması uygulanır.
Antikoagülan tedavi nedeniyle kanamaya eğilim artar. Bu nedenle kanama izlemi
yapılır.
Oksijenin nemlendirilerek verilmesi sağlanır.
21
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
Solunum Sistemi Ders 2
DEĞERLENDĠRME SORULARI
1. AĢağıdakilerden hangisi plöreziyi tanımlar?
a) Akciğer dokusunun enflamasyonu
b) Cerehat içeren plevral sıvı artışı
c) Plevranın enflamasyonu
d) Plevral sıvının artması
e) Alveoler alanda sıvı toplanması
2. AĢağıdakilerden hangisi pulmoner ödem belirtilerindendir?
a) Bulantı-kusma
b) Dispne
c) Pürülan balgam
d) Bradikardi
e) Solunum sesleri azalır
3. Akut solunum yetmezliği için yanlıĢtır?
a) Yaşamı tehdit eden durumdur
b) Anormal düşük arteriyel O2 basıncı
c) Anormal yükseklikte arteriyel CO2 basıncı
d) Normal arteriyel O2 ve CO2 basıncı
e) Akciğerler temel işlevini yerine getiremez
4. AĢağıdakilerden hangisi akciğer apsesi etyolojisinde yer alır?
a)
Yan ağrısı ve öksürük
b)
Koch basili
c)
Stafilokoklar
d)
Coli
e)
Hepsi
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
22
Solunum Sistemi Ders 2
5.
AĢağıdakilerden hangisi
tüberküloz
tedavisinde kullanılan ilaçlardan
Streptomisine ait yan etkidir?
a) Ototoksisite,
b) Optik nevrit,
c)
toksik hepatit,
d) kusma
e) trombositopeni
CEVAPLAR
1.
C
2.
B
3.
D
4.
C
5.
A
YARARLANILAN KAYNAKLAR
1. Akdemir N, Birol L. İç Hastalıkları ve Hemşirelik Bakımı. Sistem Ofset,
Ankara 2005.
2. Karadakovan A, Aslan FE. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. Nobel
Kitabevi, Adana 2010.
3. Durna Z. İç Hastalıkları Hemşireliği Uygulama Rehberi. Cinius yayınları,
İstanbul 2009.
4. Akbayrak N, İlhan ES, Ançel G, Albayrak A. Hemşirelik Bakım
Planları(Dahiliye-Cerrahi Hemşireliği ve Psiko-sosyal Boyut). Alter
Yayıncılık, Ankara Nisan 2007.
5. Lewis SM, Heitkemper MM, Dirksen SR. Medical-Surgical Nursing. 6th
edition. Mosby, Philadelphia 2004.
6. Braunwald E, Faucı AS, Kasper DL, Hauser SL, Longo DL, Jameson JL.
Harrison İç Hastalıkları Prensipleri. Çeviri Ed: Sağlıker Y. Nobel Tıp
Kitabevleri, 2004.
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
23
Solunum Sistemi Ders 2
7. Andreoli TE, Carpender CCJ, Griggs RC, Benjamin IJ. Cecil Essentials of
Medicine. 7th Edition. Çeviri Ed: Mıstık S. Özgün Ofset, 2008.
8. Karadeniz G. İç Hastalıkları Hemşireliğinde Teoriden Uygulamaya Temel
Yaklaşımlar. Göktuğ Yayıncılık, Ankara 2008.
9. Erdemir F. Hemşirelik Tanıları El Kitabı. Nobel Tıp Kitabevleri 2005.
10. Öz G, Bayer B, Yalçın N, Yıldırım F. Dahiliye hastalıkları ve
bakımı.Songür eğitim hizmetleri. Ankara. 2008.
11. Hough R. İç Hastalıkları. Çeviri Ed: Süleymanlar İ, Süleymanlar G, Ünal
S. Güneş Kitabevi, 2001.
24
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
Download