islam toplumunda peygamber imajı ve mevlana

advertisement
İSLAM TOPLUMUNDA PEYGAMBER İMAJI VE
MEVLANA
Yrd Doç Dr. Hasan ELİK
Mevlana hakkında çok şey söylemiL
çok şey yazıldı. Biz bu yazıda Mevlana'yı tanıtmak. onun ilmi ve tasanufı
yönüyle ilgili bilgiler sunmak gibi bir
amaç taşınııyoruz.
Onun hayata ve insana dolayısıyla
Din'e bakışını formüle eden ve Mevlana
deyince hemen herkesin aklına gelen
"GeL yine gel, ne olursan ol yine gel"
sözlerinden hareketle İslam toplumundaki peygamber imajına dikkat çekmek
istiyoruz.
Burada Hz. Peygamber ve Mevlana'yı
mukayese etme gibi bir duruma da
düşmeyeceğiz. Zira böyle bir durunıdan
hem Hz. Peygamber incinir, hem de
Mevlana bizden şikayetçi olur. Çünkü O.
"Ben Kur'an'ın kölesi. Muhammed
yolunun da toprağıyım" diyor. (1)
Mevlana bir din bilgini, bir
mutasa\-..uf. tarilite yaşamış bir kişilik ve
ulusal bir insan olma niteliklerini aşmış.
artık O Dinler üstü. bilgi üstü. uluslar
üstü ve tarili üstü bir insan olma
özelliklerine ka\ uşarak ötelerden bir ses
gibi tüm dünya insanlarının kulağına
birşeyler fısıldayan, insanlığın ortak bir .
değeri haline gelmiştir.
Neydi Mevlana'nın insanlığı hayran
bırakan.
onların gözlerinde sevgi ve
umut ışıkları yakan ye onları da kendisi
gibi tariliüstü olmaya çağıran sihirli
mesajı? Bu "GeL yine gel... " sözcükleriyle ifade ettiği bir çağrıydı. Mevlana
davet ettiği için insanlar da ona koşarak
gidiyorlardı. Çünkü davet edene. gel
diy ene gitmek. kucak açana koşmak bir
fıtrat yasasıydı. insanda. fıtratı gereği
kendisine açılacak kapıyı çalacak.
aşağılandığı.
itilip kakıldığı. yüzüne
*
~panacak
kapıyı çalmayacaktı. (2)
Oyleyse yaşadığımız tabiat~ bu tabiata
konan yasalar geçerliydi. Böyle istemişti
fıtratı yaratan güç. Bundan dolayı
başanyı yakalamak isteyen herkes bu
yasalara uymak zonındaydı. İnsan yapısı
da fıtrat yasalarının odak noktasıvdı. O
halde insanı kendisine çekmenin. ·iyi bir
nıiı avcısı olmanın yolu insan ruhunu
tanımaktan geçmekteydi. İşte Mevlana
bunu başarıınş ve insanlar da bu vüzden
ona yönelmişlerdi.
·
Almanya'da bir kilisede yapılan
Mevlana'yı anına toplantılarının l>irinde.
ona karşı gösterilen sevgi coşkusunuıi
uluslararası
tezalıürünü
görnıüştüm.
çıkan farklı diniere mensup her
Kürsüye
konuşmacı
"GeL yine gel .. " sözcükve yine aynı sözcüklerle
konuşmasını bitiriyordu.
Aradan y1llar geçti. bu defa
İstanbul'da yapılan bir anma törenine
katılmıştım. Aynı sözcükler burada da
söyleniyor.
katılımcılardaki
coşku,
heyecan ve duygu yoğunluğu burada da
yaşanıyordu.
Toplantı bittikten sonra
katılımcılardan biri, üzüntülü bir yüz
ifadesiyle şöyle dedi:" Mevlana büyük
insan. Onu anınak. içimiLde yaşatmak
elbetteki gerekir. Ancak Mevlana'ya
karşı duyulan sevginin. Hz. Peygamber'e
duyulan sevginin önüne geçtiği kanaatini
taşıyorum. sanki peygamber ondan daha ·
geri· planda tutııluyor gibi ~tir hisse
kapılıyorum Buna bir çare bulmak lazım
dedi." Bunu söyleyen kişi. Akademisyen
bir ilahiyatçıydı. Bunları duyan bir
katılımcı. bu sözlere de hak vererek şöyle
dedi: "Doğıu söylüyorsunuz ama peygamberin sevileceğim bırakmadılar ki
leriyle
*Marınara Üni\ersitesi ilahiyat Fak-ültesi
Ögretim Üyesi
-62-
başlıyor
K_UR 'AN MESAJI İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi
değer yargllarıyla bağdaşmıyor. Dolayı­
onu sevelim." Toplumda öyle bir
peygamber imajı yerleşmişti ki bu imaj
devam ettiği sürece peygamberin içten
gelen bir coşkuyla sevilmesi mümkün
değildi. Çok açık söylüyorum: Ben bir
· Mevlana ha)Tamyım ama çok istediğim
halde bu imaj benimle peygamber seY!ii.si
arasinda bir engel oluşturuyor. Çünkü
Mevlana denince hayalimde sevgi ve
hoşgörü canlanıyor. Peygamber denince
aklıma
aynı
sıyla bunları yapamıyorum.
Sünnet diye
sadece birisini yapabili)'onını. o da, sünnet namazı. Diğer­
lerini yapamadığını için Hz. Peygamber'in benden hoşnut olmaya-cağım. beni
seYmeyeceğini ve bana şefaat etmeyeceğiı:ıi söylüyorlar. Ben d(: b~dap. dolayı
çok üzülüyor, Hz. Peygamber'i çok sevmeği istediğim halde üstelik onu sevmenin dini:qıizin bir gereği olduğımu bildiğim .halde, doğrusunu söylemek gerekirse :Hz.Peygamber'L Mevlana'yı sevdi. ğim kadar sevmiyorum.
· ' · Mevlana de\ince
uçuvorum..
ama
..,
...
aynı
duyguyu. Peygamber'in sünneti
de)inçe dQyamıyorum. Bunu sadece
ken.di kusururu olarak da g()rmüyorum.
Be.niın
sünnet adına
ULun yıl1ar
diniediğim ye bazı okuduğıım kitaplar
oluşturdu. Peygamber imajım bu şekilde
oluşturan ve h&a bunda ısrar edenleri. bu
anlatılanlardan çıkaracakları dersler olduğımu düşünüyoTUL. İslam ülkelerinden
birisinde gördQ.ğüp:ı Peygamber imajı ile
ilgili bir olayı cl$ı sunmak isterim. Dini
bir okulcf<ı okuyan öğrencilerin teneffiistc
yemek yerken sağ ellerindeki sand\·ici
ısırdıktan sonra sol ellerinde bulunan
meşrubatları da sağ elleriyle içmek için
içine düştükleri zor ve komik durumu
gördüm. Şöyle ki sand\ici ısırdıktan
sonra onu sol eline. meşrubatı da sağ
eline almaya çalıalayan ve bu işlemi her
sanchiç ısınşta ,-c her meşrubat )Uduın­
layışta yineleyen
bu insanlar. bunu
başarmak için türlü eziyetler çekiyorlardı. (örneğin meşrubat kutusuyla sand\·ici
yer değiştirmek için bazan koltuk
altlartnL bazan dişlerini -varsa- bir
masayı kullandıklarını. bazan yanındaki
arkadaşlarının yardıınıy la becerdiklerini
gördünı.)
Bu da
"sağ elle yemek
sünnettir'' öğretisi adına bir uygulama
idi. Bu olay. bizce rahmet peygambcrıni ı
insanların işlerini zorlaştıran bir zal :ll' ;t
.sayıları bu
şeyler değil başka şeyler
geİiyor.
Bu 19.şi peygamber qenince
aklınıza ne geliyor? sorusuna peygamber
denince aklıma sümıet geliyor. Sümıet
devince de farz namazlarının dışında
kıİınan namazlar. daha çok da saç, sakal.
bnık. sarık. cübbe. elle yemek yemek,
mlsvak kullanınak gibi Şeyler geliyor.
Gördüğünüz
gibi bize peygamberin
sümıeti olarak anlatılan bu şeylerin
arasında sevgi, hoşgörü yok! Aslında ben
inanıyorum ki. Hz. Peygamber. Mevlana'dan daha çok hoşgörüye sahip ve
daha çok insanları seviyor olınalıydı.
Çünkü Mevlana: Yahudi de olsan,
Hıristiy~n da olsan. Mecusi de olsan gel
diyor. Ama O Selçuklu döneminde
Konya'da yaşadığına ve Konya halkı da
müslüman olduğuna göre kaç Hıristiyan
ve Yahudi Mevlana'nın dergahına gelmiş
ola,bilir? H;ılbu.ki Hz. Mı.ıl!ammed'in
bütjiı;ı mulıatapl~ gayri müslim, üstelik
müşrikti.
Benim tarih bilgim ve mantığım
böyle söylüyor. Ama bize sünnet diye
anlatılanlar ve peygamber imajım oluş­
turan şeyler biraz önce sö)lediğim
şekilieric ilgilidir. Bu sadece benim düşüncem değil. toplumdaki algılama genel
olarak böyledir. İsterseniz bir araştırma
yapın.
Peygamberin
sünneti
OCAK'98 SAYI:3
deyince ne
anlıyorsunllL sorusuna alacağınız cevapI~ beni doğruluyacaktır.
Peygamberin sünneti olarak anlatılan
bu ŞC) ler. benim yaşadığını 'c çağımınn
-63-
şeylerğ~n
KUR' AN MESAJI iLMi ARAŞTIRMALAR DERGiSi
OCAK'98 SAY1:3
Wl
1
peygamberi haline nasıl getirildiğinin
tipik bir örneğidir.
Sünnet adına gene bazı İslam ülkelerinde bazı insaniann içinde yaşadıklan
islam toplumuna başkaldırucasına neredeyse diz kapaklarına yakın bir mesafede kısa giysiler giydiğini gördüm.
Konu ile ilgili son bir örnek daha
vererek sadede geleceğiz. Çalıştığı iş
yerinde sakal bırakınayan bir insana
hocanın birisi sakal kesrnek sünnete
aykırıdır.
eğer
sakalım
kesersen
Peygamber sana şefaat etmez.· hiç
olmazsa hafta sonları traş olma. hafta
içinde sakalı elibinden kesme. Bir veya
iki nurnaraya 'urdur, · böylece belki
günahtan klırtulursun" fetvasını vermiş.
Bu olaylan anlatmak ve anlamak
gerçekten zordur. Bazı okuyucular böyle
şeylerin olduğuna inanınayabilir veya bu
anla)1şın çok maıjinal bir kitle için söz
konusu olduğunu sanabilirler. Ancak
bize sünnet diye ortaya konan ve
Peygamber'in imajını bize göre olumsuz
yönde etkileyen bu gibi anlayış ve
davranışların maıjinal bir kesimin fantazisi olarak değil. İslam toplumlannın
oldukça önemli bir kısmında bir öğreti
olarak samimiyletle benimsendiği · ve
savunulduğu
kanısındayız. Müslüman
olmak isteyen birçok gayri müslimin,
İslam'a girişi bu sayılan görsel sünnetlerle
başlaınaktadır. Ünlü yazar
Graudy, müslüman olduktan sonra gittiği
İslam ülkelerinin birinde ne zaman sakaL
bıyık bırakacaksın, diye sünnet adına
, çeneşinin okşandığını duymuştum.
Burada hemen şunu ifade etmek
dunımundayız ki biz kılık klyafet, saç
salcaL bıyık ve bu gibi şeylerin kişilerin
tercihi olduğuniL buna müdahelenin
sözkonusu olamayacağım. bu konulann
aynı zamanda insan hakları çerçevesine
giren bir özellik arzettiğini, dolayısıyla
bu hakla.rı1l, hiç Idruse tarafından verilip
alınamayacağını da her insan gibi düş-
ünüyoruz. Kendi zevkleri ve tercihl~ri
hususunda her insan özgürdür. Hiçbir
düşünce ve anlayış adına bu kişisel
tercihlere müdahele edilemez, ancak
bizim üzerinde durduğumuz olay kişisel
tercihler değil, süm1et adına dünyaya
sunulan ve bir öğreti olarak savunulan
peygamber irnajıdır.
·
Tariliteki bütün önemli ve değerli
.)
ı
kişilikler yapıp-ettikleriyle değerlendiri­
lirken dünyanın en büyük inkılabını gerve "insan için sadece yapıp­
ettikleri önemlidir(3)" öğretisini getiren.
bir peygamber için kllık kıyafet ve bu gi~
bi sıradan şeylerin gündeme getirilmesi
düşündürücü olmalıdır. Neden bütün insanlar yaptıkları, ürettikleri, kazandıklan
kaybettikleri ile arnlıyor da Hz. Peygamber tıraşı ile. giysisi ile ön plana çıkarılı­
yor? Kaldı ki O'nun kıyafeti ile düşman­
larının kıyafetleri arasında hiç bir fark
yoktu. Zira fark elbisede değil onu giyen
insandaydı. Keramet külahta değil başta
aranmalıydı. Bu bakımdan gayri müslimlerin hediye olarak getirdiği birçok
giysiyi Hz. Peygamber giyıniştir. (4)
Hz. Peygamber giysi konusunda iki
şeye önem veriyordu. Birisi temizlik
diğeri
güzellik. Peygamberin giysi
konusınıdaki süm1eti bunlardır. Bunlar da
zaten Kur'an'ın öğretisidir.(5) Çünkü
peygamberin süm1eti Kur'an'ın getirdikleridir. Madem ki Hz. Peygamberkılık­
klyafeti ile sık sık gündeme getiriliyor. O
halde bu mesele üzerinde biraz duralım
Hz.~ Peygamber'in saçına-sakalına, kılık. layafetine dikkat etmeyen, Cinem vermeyen bir insan olarak sumnak O'na yapılan
bir haksızlıktır. O gayet temiz giyinir,
güzel koku (parfiiın) kullanır (6), yeni
giydiği bir
elbiseden dolayı sevinç
duyarak Allah'a şükrederdi.(7) Misafiri
geldiği zaman en güzel layafetlerini
giyer. ay11aya bakarak saçını-sakalım
tamdıktan sonra onu karşılardı. Bu işe o
kadar önem verirdi ki ayna bulamadığı
çekleştirmiş
i
!
~-
1
1
1
ı
Q."'t
KUR' AN MESAJI İLMİ ARASTIR1v1ALAR DERGiSi
OCAK'98 SAYI:3
yoksul olınaktır. Bazı İslami çevrelerce
hayatlan filme alınan bütün evliyalar hep
bu imajla tamtılınaktadır. Bu özelik
onların biritine dahi yansıtılmıştır. Öyleki herkes ata binerken sanki ata binrnek
evliyaya engelmiş gibi onlar merkebe
bindirilınişlerdir. Bu anlayışların temelinde Hz. Peygamberin dünyaya önem
vermeyen bir yaklaşım içinde olduğu
zaman
küpün içindeki suya bakarak
Herkese . de böyle olmayı
tavsiye ederek üstü başı perişan. saçı­
sakalı birbirine karışmış olan insanlan
ikaz edip güzel giyinmelerini ve
saçianna iyi bakmalarım tavsiye ederek
şöyle derdi:"Saç Allah'ın bir ikramıdır,
siz de ona itina gösterin" (8). "Allah
güzeldir, güzeli ve güzelliği sever"(9),
"Allah. kuluna verdiği nlnıetleri onun
ÜZerinde görmekten hoşnut olur" (10).
"Kendinize çeki dÜZen vererek insanlar
arasında yanaktaki 'ben' gibi fark edilin"
(ll). İnsanlan güzel ve temiz giyinrneğe
teşvik eden daha birçok hadisi vardır.
Hz. Peygamberin temel öğretilerin­
den birisi de temizlikti. Çünkü ibadet
ancak temizlik ile kaimdi, temizlik yoksa
ibadet de olmazdı. O, tüm yel)üzünü bir
mabet olarak gördüğü için temizliği
hayatın her alannıda ve her safhasında
vazgeçilmez bir ön şart saymaktaydı. Bu
bakımdan
ağız ve diş temizliğini
dünyada ilk ve son defa öğretisinin bir
gereği olarak ortaya koyan ve bunu bir
ibadet olarak teşvik eden tek insan Hz.
Peygamberdi. Bazılarının sandığı gibi
sünnet olan. misvak ağacı kullanmak
değil,
ağız ve diş temizliğidir. Diş
temizliği de alenen. insanların içinde
yapılrnayacağına göre, çarşıda pazarda,
camide ve bu gibi yerlerde misvak
kullanmak
sünnet
adına
yapılan
uyguıısuz bir davranıştır.
Peygamber imajını olumsuz yönde
etkileyen bir başka husus da. onu
maddeye önem vermeyen. paradan
· puldan nefret eden. dünyadan kaçan bir
insan olarak göstermektir. Bazılarının
göziinde Hz. Peygamber sanki bir Hint
fakiridir. Bu düşüncenin bir uzantısı
olarak tarihte evliva olarak bilinen veya
. kendilerine o gözle. bakılan kişiler, topİu­
ma hep yoksul. işsiz-güçsÜZ, yalın ayak.
başı açık insanlar olarak sunulmaktadır.
Adeta evliya olnia:nın vaz~eçilmez şartı
ıaranırdı.
şeklindeki
yanlış anlayışlar yatmaktadır.
O, hiçbir zaman ahiret adına
dünyayı terketmerniş, bilakis dünyasının
da ahiret gibi güzel olması için dua
etıniştir. Çünkü onun sunduğu din zekat
vermeyi ernretmekteydi. Zekat vermek
için dünya ile çok daha fazla ilgilenınek.
ona yönelmek gerekmektedir. Müslüman
bir insan hem kendisini hem de
başkalarım düşünecek bir sorunıluluk
taşıyacağından çok daha fazla çalışması
gerekmektedir. Hz. Peygamber ·'Uhud
Dağı kadar altırum olsaydı çok az bir
kısmını kendime ayınr. kalanını yoksul
insanlara verirdim. bu da beni çok mutlu
ederdi"(l2)
diyerek bir müslünıanın
başkalarım da düşünmek adına. hangi
noktada olması gerektiğini göstermiştir.
Hz. Peygamberin en yakın dostlan olan
ve İslam 'ın inkişafında hayati rol
oynayan, onu geleceğe taşımakta en
büyük paya sahip olan dört halifenin
hepsi de varlıklı. zengin insanlardı.
Nitekim çoğu zaman İslam ordusunu bu
abide kişilerin donattığı bilinmektedir.
Para canlısı bir gayri müslimden büyük
meblağlar karşılığı kuyusunu satın alarak
müslümanlara hayat. bağ-bahçe bereket
kazandıran ve Resulullah'ın "Allah'ını
biz ondan razıyız. Sen de ondan razı ol"
duasına mazhar olan Hz. Osman z.engin
bir insandı. Hz. Osman'ı Resululah'ın bu
duasına mazhar eden onun harcamış
olduğu paraydı. Kur'an da
cennete
götürPn en önenıli şeylerin başında para
harcamayı (infakı) saymaktadır. (13) Bubakımdan ilerleyecek ve kalkmacak bir
Halbuki
-65-
KUR' AN MESAJI İL Mi ARAŞTIRMALAR DERGiSi
İslam toplınnunun lokomotifleri dört
halife gibi \arlıklı insanlar olmalıdır.
Bwm sö~ lemekle namus! u fakirleri küçümseıniş \e toplumdaki fakirlik gerçeğini gönnezlik.ten gelmiş olmuyoruz. Ancak. toplınn ha;,atında ekonomik gücün
önemine dikkat çekmiş oluyoruz. İslam
toplumu. başanyı alkışlamalL helal
~olda n elde edilmiş ka/.ancı takdir
etmelidir. Nitekim Ht.. Peygamber. Ebu
Bekir \C Osman gibi in'Xllllan takdir
C.\ !emiş
\e topluma yönelik mali
hitmctlcrindcn dolayı onlara teşekkürv-e
dua etmiştir. Bu bakımdan günümü.!de
Ht.. Pe;, gamberin ekonomik açıdan imajı
-diğer alanlarda olduğu gibi- göz.dcn
geçirilmeli 'e kefenin cebi .\ok.. dün;, a
malı dün.\ ada kalır. tarnndak.i adeta
dünyadan kaçışı öğütleyen anlanısu
sözler. ;, criııi çalışma;, a. üretmeyi teş\ ik
eden
öğütlcre
bıraknıalıdır.
Hz.
Pc;, gaınber ·in
ekonomik
değerlere
oluınstv baktığı yönündeki yanlış iınajın
bir sonucu olar-Jk. yoksulluğa prim
' cnnc \ c .\ ok sull uğu adeta tahanın bir
gereği gıbi göstenne anlayışlan. Hz. Peygamber'in sergilediği lıayat tarzına \C
;, cry w ünü imar etme ği emreden ( ı-ı.)
1\..ur'an'm dünyaya
bakışına
uygun
değildir. (ünkü
Hz. Peygamber din' e
dünya arasında dengeyi kunnuş. değer­
leri bırbıriııin altcnıatifi olarak değiL
birbirinın tamamlay ı cısı olarak algılarnış
'c bunu tüm lıay atında Uy gulamış bir insandır
<15) Bu bakımdan doğru algı­
lanmış l'vhılıammcdi bir hay aL toplumdan
waklaşmayı
dünyaya sırt dönmcği.
cenneti dün :ı- ada n kdçışın bır sığınağı
olarak görnıcği değiL cennetin dün\adakı
olumlu falıyctlcr \C toplumsal luzmetlcr!c elde cdılcce:ği gcrçcğıni orta\ a
koyar Dunıın bö\ Ic olunca. suyun
üstfuıdc ! ürumcği değil sm un üstfuıdc
köprü .\ Jpmay ı. ha\ JdJ uçnı.a\ ı değil
w;.ak yaparak ba5kalarınm da uçınJ.sııu
sağlaınay J kl.:fJ.mct olJ.rak tclakki eden
·66-
OCAK.'98 SAYI:3
bir zilıin yapısına kavuşamayan bir
toplumun doğru sünnet anlay,şındaıı
bahsedilemct. Çünkü Nchevi sünnet;
"üstün ın!>·an. toplum İçİn en yaralı olan
kİşİdir " ilkesiıli benimsemiştir.(l6) Bu
konuyu
bir mcnkıbeyle bitirdim:
Müridieri tarafından "ta'-., i mekan"
ederek hacca gitliğine iııandınlan bir
sufı.
günün birinde gerçekten lıacca
gitmek için uçağa bindiğinde şu gerçeği
lıa~ kınnıştır:
Ben
gittiğime
ta~ yi mekan
ederek hacca
iııanmış \e kendimi keramet
sahibi olarak görmüştfun. Ama şimdi. bu
uçağı yaparak sadece kendisini değil
bütün insanlan ta\' i mekan ettiren bu
kişiııin benden Chtha bü~ ük keramet
gösterdiğine inanıyonını Sonuç olarak
yazımuın başında tema<> ettiğimiz gibi
Mevlana tüm dfu1~ada lıoşgörüsüylc
tamnnıakta 'c scvilmcktedir. O. adeta
hoşgörfulün
sembolü olmuştur. Ht..
Pey gaınberc gelince
O. sevgi ve
hoşgöriisü gözardı edilerek dalıa · çok
kılık-kı)afet gibi şekilcilikte örnek alın­
mışur. Halbuki Kur'an'da Hz. Pe) ganıber ·in ö?.clliklc sevgi. alıluk 'e tc\ hi d
inancındaki örnekli ği 'urgulan-maktaclır.
İşte bu gerçeği anlayan Mevlana "Ben
.'l.fuhammcd yolunun toprağıyım'' di) erek hoşgörüsünün kay nağıru göstermiştir. Buna göre \1e\ lana iyi bir Kur'an
öğrencisi 'c ıvtulıammcdl ~olun takip"
cı si dir. Bu ) olun ilk yolcu su kendisine
işkence eden halkına. tahammül ederek
hoşgörüele bultmmuş
üc;telik onlann
cfoğnı ) olu buln~alan iÇi11" dua etril.işti.
\1c\ lana'nın takip ettiği yolun illerinden
bırisi de. TC\ hi d rvtücadclcsinin ba;. raktarlığını \apan bir pe' gambcrin baba
ocağında onuç) ıl mü5rik bir amcaya ·
gösterdiği hoşgönı) du. Bö' !eec Me\ lana
Kur'J.ni ılkelcnn 'c ~ebcvi sünnetin
hedeflediği. :- ctiştirdiği ideal bir insanı
sembolize ctıncktcdır. Dola;.ısı;.la rvte\lana'nın. bm üklüğü onun bağlı olduğu
~
1
KFR. A..N MESAJ J.İLMİ ARAS TlRM~~-'-'-'AL~AR~D~E~R~G~İS~İ_ _ _ _~O~C_;_AK~'!:_-~98~S:!..2A'-!oY~l:3
Kur' ani
sistemi·
ıyı
ö,:üm!emesinden
Bunun ıçın HL.
Pe;·gaınber ·i iyi anlaın<ıyJıılara. O'nun
ahlakına u) mayanlara çıkışarak: Dilin
. hep saJayat gctiriy or a~na pey gamheri
ahlaktan sende ne \at'.1 diyerek peygamber ahlakının bir mock::! olduğuna
işaret etmiştir. (20) O halde: Mevlana'dan
en çok memnun olac1k im,an HL.
Muhammed olıhalıdır. Çünkü o bütün
düm-ava Muhamedi ahlakı öğreten bir
öğretmcndi. Dolayısıyla se\ gi ve hoş­
görü konusunda HL. Peygamber ye
Mevlana mukayesesİ yapılamaz. Böyle
bir mukaycsc de en çok Mevlana'nın
büyük ruhu muzdarip olacaktır.
ka\naklaıunaktadır.
DiPNOT:
I ) Rubaıler. Rubai 1052.
2) Alı inmın. 3/159.
3) Necim. 53/39~ levbe. 9/105.
--1) [bu Da\ud. ı iba~. --103--1, -Hl--17~ rirnıiti.
Edeb, 55.
5) A'raf, 7 131, 15 7
6) I. bu Davud. Tcrcccül. hadis no:-:! ı 62.
·ı inni./ı. Edcb 36.
7) Lbu D<.nud, Lirus. hadis no: --1020. --1023 .
8) Fbu Da\ ud, Libas.Jıadis no: 4163.
9) Timıui, ldeb --1 L
JO)Lbu Davud, I.ibas, hadıs no:--10fı3,
Tirnıi.ı:i, Ldeb. 54.
ll) Ebu Danıd. Libas. hadis no:4089.
12) Buhari, Zekat --1: Müslim, /.ekat 31.
ı 3) Ali İmran: 3/92. Te\ be: 9/lı 1.
14)Lnbi~a: 21/105.
15) Dünyanın
en önemli
yüt kişisi
araştırmasında
H7.
Muhanınıed'i birnumaralı
insan olarak tesbit eden Micheal f ]ard, O'nun
en büyük başarısının din ve düma arasmdaki
denge)- i sağlaması olduğunu söyler.
16) Buhari, Magazi, 3'i~ Müslirn imaret 7ı.
l7)Enbi:-a.21/107.1evbe9/128
ı 8) Kalem, 68/4,
ı
9) Ah!.ab. :13121.
20) Di\an-ı Kebir. 5/270.
Download