İSLAM TOPLUMUNDA PEYGAMBER İMAJI VE MEVLANA Yrd Doç Dr. Hasan ELİK Mevlana hakkında çok şey söylemiL çok şey yazıldı. Biz bu yazıda Mevlana'yı tanıtmak. onun ilmi ve tasanufı yönüyle ilgili bilgiler sunmak gibi bir amaç taşınııyoruz. Onun hayata ve insana dolayısıyla Din'e bakışını formüle eden ve Mevlana deyince hemen herkesin aklına gelen "GeL yine gel, ne olursan ol yine gel" sözlerinden hareketle İslam toplumundaki peygamber imajına dikkat çekmek istiyoruz. Burada Hz. Peygamber ve Mevlana'yı mukayese etme gibi bir duruma da düşmeyeceğiz. Zira böyle bir durunıdan hem Hz. Peygamber incinir, hem de Mevlana bizden şikayetçi olur. Çünkü O. "Ben Kur'an'ın kölesi. Muhammed yolunun da toprağıyım" diyor. (1) Mevlana bir din bilgini, bir mutasa\-..uf. tarilite yaşamış bir kişilik ve ulusal bir insan olma niteliklerini aşmış. artık O Dinler üstü. bilgi üstü. uluslar üstü ve tarili üstü bir insan olma özelliklerine ka\ uşarak ötelerden bir ses gibi tüm dünya insanlarının kulağına birşeyler fısıldayan, insanlığın ortak bir . değeri haline gelmiştir. Neydi Mevlana'nın insanlığı hayran bırakan. onların gözlerinde sevgi ve umut ışıkları yakan ye onları da kendisi gibi tariliüstü olmaya çağıran sihirli mesajı? Bu "GeL yine gel... " sözcükleriyle ifade ettiği bir çağrıydı. Mevlana davet ettiği için insanlar da ona koşarak gidiyorlardı. Çünkü davet edene. gel diy ene gitmek. kucak açana koşmak bir fıtrat yasasıydı. insanda. fıtratı gereği kendisine açılacak kapıyı çalacak. aşağılandığı. itilip kakıldığı. yüzüne * ~panacak kapıyı çalmayacaktı. (2) Oyleyse yaşadığımız tabiat~ bu tabiata konan yasalar geçerliydi. Böyle istemişti fıtratı yaratan güç. Bundan dolayı başanyı yakalamak isteyen herkes bu yasalara uymak zonındaydı. İnsan yapısı da fıtrat yasalarının odak noktasıvdı. O halde insanı kendisine çekmenin. ·iyi bir nıiı avcısı olmanın yolu insan ruhunu tanımaktan geçmekteydi. İşte Mevlana bunu başarıınş ve insanlar da bu vüzden ona yönelmişlerdi. · Almanya'da bir kilisede yapılan Mevlana'yı anına toplantılarının l>irinde. ona karşı gösterilen sevgi coşkusunuıi uluslararası tezalıürünü görnıüştüm. çıkan farklı diniere mensup her Kürsüye konuşmacı "GeL yine gel .. " sözcükve yine aynı sözcüklerle konuşmasını bitiriyordu. Aradan y1llar geçti. bu defa İstanbul'da yapılan bir anma törenine katılmıştım. Aynı sözcükler burada da söyleniyor. katılımcılardaki coşku, heyecan ve duygu yoğunluğu burada da yaşanıyordu. Toplantı bittikten sonra katılımcılardan biri, üzüntülü bir yüz ifadesiyle şöyle dedi:" Mevlana büyük insan. Onu anınak. içimiLde yaşatmak elbetteki gerekir. Ancak Mevlana'ya karşı duyulan sevginin. Hz. Peygamber'e duyulan sevginin önüne geçtiği kanaatini taşıyorum. sanki peygamber ondan daha · geri· planda tutııluyor gibi ~tir hisse kapılıyorum Buna bir çare bulmak lazım dedi." Bunu söyleyen kişi. Akademisyen bir ilahiyatçıydı. Bunları duyan bir katılımcı. bu sözlere de hak vererek şöyle dedi: "Doğıu söylüyorsunuz ama peygamberin sevileceğim bırakmadılar ki leriyle *Marınara Üni\ersitesi ilahiyat Fak-ültesi Ögretim Üyesi -62- başlıyor K_UR 'AN MESAJI İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi değer yargllarıyla bağdaşmıyor. Dolayı­ onu sevelim." Toplumda öyle bir peygamber imajı yerleşmişti ki bu imaj devam ettiği sürece peygamberin içten gelen bir coşkuyla sevilmesi mümkün değildi. Çok açık söylüyorum: Ben bir · Mevlana ha)Tamyım ama çok istediğim halde bu imaj benimle peygamber seY!ii.si arasinda bir engel oluşturuyor. Çünkü Mevlana denince hayalimde sevgi ve hoşgörü canlanıyor. Peygamber denince aklıma aynı sıyla bunları yapamıyorum. Sünnet diye sadece birisini yapabili)'onını. o da, sünnet namazı. Diğer­ lerini yapamadığını için Hz. Peygamber'in benden hoşnut olmaya-cağım. beni seYmeyeceğini ve bana şefaat etmeyeceğiı:ıi söylüyorlar. Ben d(: b~dap. dolayı çok üzülüyor, Hz. Peygamber'i çok sevmeği istediğim halde üstelik onu sevmenin dini:qıizin bir gereği olduğımu bildiğim .halde, doğrusunu söylemek gerekirse :Hz.Peygamber'L Mevlana'yı sevdi. ğim kadar sevmiyorum. · ' · Mevlana de\ince uçuvorum.. ama .., ... aynı duyguyu. Peygamber'in sünneti de)inçe dQyamıyorum. Bunu sadece ken.di kusururu olarak da g()rmüyorum. Be.niın sünnet adına ULun yıl1ar diniediğim ye bazı okuduğıım kitaplar oluşturdu. Peygamber imajım bu şekilde oluşturan ve h&a bunda ısrar edenleri. bu anlatılanlardan çıkaracakları dersler olduğımu düşünüyoTUL. İslam ülkelerinden birisinde gördQ.ğüp:ı Peygamber imajı ile ilgili bir olayı cl$ı sunmak isterim. Dini bir okulcf<ı okuyan öğrencilerin teneffiistc yemek yerken sağ ellerindeki sand\·ici ısırdıktan sonra sol ellerinde bulunan meşrubatları da sağ elleriyle içmek için içine düştükleri zor ve komik durumu gördüm. Şöyle ki sand\ici ısırdıktan sonra onu sol eline. meşrubatı da sağ eline almaya çalıalayan ve bu işlemi her sanchiç ısınşta ,-c her meşrubat )Uduın­ layışta yineleyen bu insanlar. bunu başarmak için türlü eziyetler çekiyorlardı. (örneğin meşrubat kutusuyla sand\·ici yer değiştirmek için bazan koltuk altlartnL bazan dişlerini -varsa- bir masayı kullandıklarını. bazan yanındaki arkadaşlarının yardıınıy la becerdiklerini gördünı.) Bu da "sağ elle yemek sünnettir'' öğretisi adına bir uygulama idi. Bu olay. bizce rahmet peygambcrıni ı insanların işlerini zorlaştıran bir zal :ll' ;t .sayıları bu şeyler değil başka şeyler geİiyor. Bu 19.şi peygamber qenince aklınıza ne geliyor? sorusuna peygamber denince aklıma sümıet geliyor. Sümıet devince de farz namazlarının dışında kıİınan namazlar. daha çok da saç, sakal. bnık. sarık. cübbe. elle yemek yemek, mlsvak kullanınak gibi Şeyler geliyor. Gördüğünüz gibi bize peygamberin sümıeti olarak anlatılan bu şeylerin arasında sevgi, hoşgörü yok! Aslında ben inanıyorum ki. Hz. Peygamber. Mevlana'dan daha çok hoşgörüye sahip ve daha çok insanları seviyor olınalıydı. Çünkü Mevlana: Yahudi de olsan, Hıristiy~n da olsan. Mecusi de olsan gel diyor. Ama O Selçuklu döneminde Konya'da yaşadığına ve Konya halkı da müslüman olduğuna göre kaç Hıristiyan ve Yahudi Mevlana'nın dergahına gelmiş ola,bilir? H;ılbu.ki Hz. Mı.ıl!ammed'in bütjiı;ı mulıatapl~ gayri müslim, üstelik müşrikti. Benim tarih bilgim ve mantığım böyle söylüyor. Ama bize sünnet diye anlatılanlar ve peygamber imajım oluş­ turan şeyler biraz önce sö)lediğim şekilieric ilgilidir. Bu sadece benim düşüncem değil. toplumdaki algılama genel olarak böyledir. İsterseniz bir araştırma yapın. Peygamberin sünneti OCAK'98 SAYI:3 deyince ne anlıyorsunllL sorusuna alacağınız cevapI~ beni doğruluyacaktır. Peygamberin sünneti olarak anlatılan bu ŞC) ler. benim yaşadığını 'c çağımınn -63- şeylerğ~n KUR' AN MESAJI iLMi ARAŞTIRMALAR DERGiSi OCAK'98 SAY1:3 Wl 1 peygamberi haline nasıl getirildiğinin tipik bir örneğidir. Sünnet adına gene bazı İslam ülkelerinde bazı insaniann içinde yaşadıklan islam toplumuna başkaldırucasına neredeyse diz kapaklarına yakın bir mesafede kısa giysiler giydiğini gördüm. Konu ile ilgili son bir örnek daha vererek sadede geleceğiz. Çalıştığı iş yerinde sakal bırakınayan bir insana hocanın birisi sakal kesrnek sünnete aykırıdır. eğer sakalım kesersen Peygamber sana şefaat etmez.· hiç olmazsa hafta sonları traş olma. hafta içinde sakalı elibinden kesme. Bir veya iki nurnaraya 'urdur, · böylece belki günahtan klırtulursun" fetvasını vermiş. Bu olaylan anlatmak ve anlamak gerçekten zordur. Bazı okuyucular böyle şeylerin olduğuna inanınayabilir veya bu anla)1şın çok maıjinal bir kitle için söz konusu olduğunu sanabilirler. Ancak bize sünnet diye ortaya konan ve Peygamber'in imajını bize göre olumsuz yönde etkileyen bu gibi anlayış ve davranışların maıjinal bir kesimin fantazisi olarak değil. İslam toplumlannın oldukça önemli bir kısmında bir öğreti olarak samimiyletle benimsendiği · ve savunulduğu kanısındayız. Müslüman olmak isteyen birçok gayri müslimin, İslam'a girişi bu sayılan görsel sünnetlerle başlaınaktadır. Ünlü yazar Graudy, müslüman olduktan sonra gittiği İslam ülkelerinin birinde ne zaman sakaL bıyık bırakacaksın, diye sünnet adına , çeneşinin okşandığını duymuştum. Burada hemen şunu ifade etmek dunımundayız ki biz kılık klyafet, saç salcaL bıyık ve bu gibi şeylerin kişilerin tercihi olduğuniL buna müdahelenin sözkonusu olamayacağım. bu konulann aynı zamanda insan hakları çerçevesine giren bir özellik arzettiğini, dolayısıyla bu hakla.rı1l, hiç Idruse tarafından verilip alınamayacağını da her insan gibi düş- ünüyoruz. Kendi zevkleri ve tercihl~ri hususunda her insan özgürdür. Hiçbir düşünce ve anlayış adına bu kişisel tercihlere müdahele edilemez, ancak bizim üzerinde durduğumuz olay kişisel tercihler değil, süm1et adına dünyaya sunulan ve bir öğreti olarak savunulan peygamber irnajıdır. · Tariliteki bütün önemli ve değerli .) ı kişilikler yapıp-ettikleriyle değerlendiri­ lirken dünyanın en büyük inkılabını gerve "insan için sadece yapıp­ ettikleri önemlidir(3)" öğretisini getiren. bir peygamber için kllık kıyafet ve bu gi~ bi sıradan şeylerin gündeme getirilmesi düşündürücü olmalıdır. Neden bütün insanlar yaptıkları, ürettikleri, kazandıklan kaybettikleri ile arnlıyor da Hz. Peygamber tıraşı ile. giysisi ile ön plana çıkarılı­ yor? Kaldı ki O'nun kıyafeti ile düşman­ larının kıyafetleri arasında hiç bir fark yoktu. Zira fark elbisede değil onu giyen insandaydı. Keramet külahta değil başta aranmalıydı. Bu bakımdan gayri müslimlerin hediye olarak getirdiği birçok giysiyi Hz. Peygamber giyıniştir. (4) Hz. Peygamber giysi konusunda iki şeye önem veriyordu. Birisi temizlik diğeri güzellik. Peygamberin giysi konusınıdaki süm1eti bunlardır. Bunlar da zaten Kur'an'ın öğretisidir.(5) Çünkü peygamberin süm1eti Kur'an'ın getirdikleridir. Madem ki Hz. Peygamberkılık­ klyafeti ile sık sık gündeme getiriliyor. O halde bu mesele üzerinde biraz duralım Hz.~ Peygamber'in saçına-sakalına, kılık. layafetine dikkat etmeyen, Cinem vermeyen bir insan olarak sumnak O'na yapılan bir haksızlıktır. O gayet temiz giyinir, güzel koku (parfiiın) kullanır (6), yeni giydiği bir elbiseden dolayı sevinç duyarak Allah'a şükrederdi.(7) Misafiri geldiği zaman en güzel layafetlerini giyer. ay11aya bakarak saçını-sakalım tamdıktan sonra onu karşılardı. Bu işe o kadar önem verirdi ki ayna bulamadığı çekleştirmiş i ! ~- 1 1 1 ı Q."'t KUR' AN MESAJI İLMİ ARASTIR1v1ALAR DERGiSi OCAK'98 SAYI:3 yoksul olınaktır. Bazı İslami çevrelerce hayatlan filme alınan bütün evliyalar hep bu imajla tamtılınaktadır. Bu özelik onların biritine dahi yansıtılmıştır. Öyleki herkes ata binerken sanki ata binrnek evliyaya engelmiş gibi onlar merkebe bindirilınişlerdir. Bu anlayışların temelinde Hz. Peygamberin dünyaya önem vermeyen bir yaklaşım içinde olduğu zaman küpün içindeki suya bakarak Herkese . de böyle olmayı tavsiye ederek üstü başı perişan. saçı­ sakalı birbirine karışmış olan insanlan ikaz edip güzel giyinmelerini ve saçianna iyi bakmalarım tavsiye ederek şöyle derdi:"Saç Allah'ın bir ikramıdır, siz de ona itina gösterin" (8). "Allah güzeldir, güzeli ve güzelliği sever"(9), "Allah. kuluna verdiği nlnıetleri onun ÜZerinde görmekten hoşnut olur" (10). "Kendinize çeki dÜZen vererek insanlar arasında yanaktaki 'ben' gibi fark edilin" (ll). İnsanlan güzel ve temiz giyinrneğe teşvik eden daha birçok hadisi vardır. Hz. Peygamberin temel öğretilerin­ den birisi de temizlikti. Çünkü ibadet ancak temizlik ile kaimdi, temizlik yoksa ibadet de olmazdı. O, tüm yel)üzünü bir mabet olarak gördüğü için temizliği hayatın her alannıda ve her safhasında vazgeçilmez bir ön şart saymaktaydı. Bu bakımdan ağız ve diş temizliğini dünyada ilk ve son defa öğretisinin bir gereği olarak ortaya koyan ve bunu bir ibadet olarak teşvik eden tek insan Hz. Peygamberdi. Bazılarının sandığı gibi sünnet olan. misvak ağacı kullanmak değil, ağız ve diş temizliğidir. Diş temizliği de alenen. insanların içinde yapılrnayacağına göre, çarşıda pazarda, camide ve bu gibi yerlerde misvak kullanmak sünnet adına yapılan uyguıısuz bir davranıştır. Peygamber imajını olumsuz yönde etkileyen bir başka husus da. onu maddeye önem vermeyen. paradan · puldan nefret eden. dünyadan kaçan bir insan olarak göstermektir. Bazılarının göziinde Hz. Peygamber sanki bir Hint fakiridir. Bu düşüncenin bir uzantısı olarak tarihte evliva olarak bilinen veya . kendilerine o gözle. bakılan kişiler, topİu­ ma hep yoksul. işsiz-güçsÜZ, yalın ayak. başı açık insanlar olarak sunulmaktadır. Adeta evliya olnia:nın vaz~eçilmez şartı ıaranırdı. şeklindeki yanlış anlayışlar yatmaktadır. O, hiçbir zaman ahiret adına dünyayı terketmerniş, bilakis dünyasının da ahiret gibi güzel olması için dua etıniştir. Çünkü onun sunduğu din zekat vermeyi ernretmekteydi. Zekat vermek için dünya ile çok daha fazla ilgilenınek. ona yönelmek gerekmektedir. Müslüman bir insan hem kendisini hem de başkalarım düşünecek bir sorunıluluk taşıyacağından çok daha fazla çalışması gerekmektedir. Hz. Peygamber ·'Uhud Dağı kadar altırum olsaydı çok az bir kısmını kendime ayınr. kalanını yoksul insanlara verirdim. bu da beni çok mutlu ederdi"(l2) diyerek bir müslünıanın başkalarım da düşünmek adına. hangi noktada olması gerektiğini göstermiştir. Hz. Peygamberin en yakın dostlan olan ve İslam 'ın inkişafında hayati rol oynayan, onu geleceğe taşımakta en büyük paya sahip olan dört halifenin hepsi de varlıklı. zengin insanlardı. Nitekim çoğu zaman İslam ordusunu bu abide kişilerin donattığı bilinmektedir. Para canlısı bir gayri müslimden büyük meblağlar karşılığı kuyusunu satın alarak müslümanlara hayat. bağ-bahçe bereket kazandıran ve Resulullah'ın "Allah'ını biz ondan razıyız. Sen de ondan razı ol" duasına mazhar olan Hz. Osman z.engin bir insandı. Hz. Osman'ı Resululah'ın bu duasına mazhar eden onun harcamış olduğu paraydı. Kur'an da cennete götürPn en önenıli şeylerin başında para harcamayı (infakı) saymaktadır. (13) Bubakımdan ilerleyecek ve kalkmacak bir Halbuki -65- KUR' AN MESAJI İL Mi ARAŞTIRMALAR DERGiSi İslam toplınnunun lokomotifleri dört halife gibi \arlıklı insanlar olmalıdır. Bwm sö~ lemekle namus! u fakirleri küçümseıniş \e toplumdaki fakirlik gerçeğini gönnezlik.ten gelmiş olmuyoruz. Ancak. toplınn ha;,atında ekonomik gücün önemine dikkat çekmiş oluyoruz. İslam toplumu. başanyı alkışlamalL helal ~olda n elde edilmiş ka/.ancı takdir etmelidir. Nitekim Ht.. Peygamber. Ebu Bekir \C Osman gibi in'Xllllan takdir C.\ !emiş \e topluma yönelik mali hitmctlcrindcn dolayı onlara teşekkürv-e dua etmiştir. Bu bakımdan günümü.!de Ht.. Pe;, gamberin ekonomik açıdan imajı -diğer alanlarda olduğu gibi- göz.dcn geçirilmeli 'e kefenin cebi .\ok.. dün;, a malı dün.\ ada kalır. tarnndak.i adeta dünyadan kaçışı öğütleyen anlanısu sözler. ;, criııi çalışma;, a. üretmeyi teş\ ik eden öğütlcre bıraknıalıdır. Hz. Pc;, gaınber ·in ekonomik değerlere oluınstv baktığı yönündeki yanlış iınajın bir sonucu olar-Jk. yoksulluğa prim ' cnnc \ c .\ ok sull uğu adeta tahanın bir gereği gıbi göstenne anlayışlan. Hz. Peygamber'in sergilediği lıayat tarzına \C ;, cry w ünü imar etme ği emreden ( ı-ı.) 1\..ur'an'm dünyaya bakışına uygun değildir. (ünkü Hz. Peygamber din' e dünya arasında dengeyi kunnuş. değer­ leri bırbıriııin altcnıatifi olarak değiL birbirinın tamamlay ı cısı olarak algılarnış 'c bunu tüm lıay atında Uy gulamış bir insandır <15) Bu bakımdan doğru algı­ lanmış l'vhılıammcdi bir hay aL toplumdan waklaşmayı dünyaya sırt dönmcği. cenneti dün :ı- ada n kdçışın bır sığınağı olarak görnıcği değiL cennetin dün\adakı olumlu falıyctlcr \C toplumsal luzmetlcr!c elde cdılcce:ği gcrçcğıni orta\ a koyar Dunıın bö\ Ic olunca. suyun üstfuıdc ! ürumcği değil sm un üstfuıdc köprü .\ Jpmay ı. ha\ JdJ uçnı.a\ ı değil w;.ak yaparak ba5kalarınm da uçınJ.sııu sağlaınay J kl.:fJ.mct olJ.rak tclakki eden ·66- OCAK.'98 SAYI:3 bir zilıin yapısına kavuşamayan bir toplumun doğru sünnet anlay,şındaıı bahsedilemct. Çünkü Nchevi sünnet; "üstün ın!>·an. toplum İçİn en yaralı olan kİşİdir " ilkesiıli benimsemiştir.(l6) Bu konuyu bir mcnkıbeyle bitirdim: Müridieri tarafından "ta'-., i mekan" ederek hacca gitliğine iııandınlan bir sufı. günün birinde gerçekten lıacca gitmek için uçağa bindiğinde şu gerçeği lıa~ kınnıştır: Ben gittiğime ta~ yi mekan ederek hacca iııanmış \e kendimi keramet sahibi olarak görmüştfun. Ama şimdi. bu uçağı yaparak sadece kendisini değil bütün insanlan ta\' i mekan ettiren bu kişiııin benden Chtha bü~ ük keramet gösterdiğine inanıyonını Sonuç olarak yazımuın başında tema<> ettiğimiz gibi Mevlana tüm dfu1~ada lıoşgörüsüylc tamnnıakta 'c scvilmcktedir. O. adeta hoşgörfulün sembolü olmuştur. Ht.. Pey gaınberc gelince O. sevgi ve hoşgöriisü gözardı edilerek dalıa · çok kılık-kı)afet gibi şekilcilikte örnek alın­ mışur. Halbuki Kur'an'da Hz. Pe) ganıber ·in ö?.clliklc sevgi. alıluk 'e tc\ hi d inancındaki örnekli ği 'urgulan-maktaclır. İşte bu gerçeği anlayan Mevlana "Ben .'l.fuhammcd yolunun toprağıyım'' di) erek hoşgörüsünün kay nağıru göstermiştir. Buna göre \1e\ lana iyi bir Kur'an öğrencisi 'c ıvtulıammcdl ~olun takip" cı si dir. Bu ) olun ilk yolcu su kendisine işkence eden halkına. tahammül ederek hoşgörüele bultmmuş üc;telik onlann cfoğnı ) olu buln~alan iÇi11" dua etril.işti. \1c\ lana'nın takip ettiği yolun illerinden bırisi de. TC\ hi d rvtücadclcsinin ba;. raktarlığını \apan bir pe' gambcrin baba ocağında onuç) ıl mü5rik bir amcaya · gösterdiği hoşgönı) du. Bö' !eec Me\ lana Kur'J.ni ılkelcnn 'c ~ebcvi sünnetin hedeflediği. :- ctiştirdiği ideal bir insanı sembolize ctıncktcdır. Dola;.ısı;.la rvte\lana'nın. bm üklüğü onun bağlı olduğu ~ 1 KFR. A..N MESAJ J.İLMİ ARAS TlRM~~-'-'-'AL~AR~D~E~R~G~İS~İ_ _ _ _~O~C_;_AK~'!:_-~98~S:!..2A'-!oY~l:3 Kur' ani sistemi· ıyı ö,:üm!emesinden Bunun ıçın HL. Pe;·gaınber ·i iyi anlaın<ıyJıılara. O'nun ahlakına u) mayanlara çıkışarak: Dilin . hep saJayat gctiriy or a~na pey gamheri ahlaktan sende ne \at'.1 diyerek peygamber ahlakının bir mock::! olduğuna işaret etmiştir. (20) O halde: Mevlana'dan en çok memnun olac1k im,an HL. Muhammed olıhalıdır. Çünkü o bütün düm-ava Muhamedi ahlakı öğreten bir öğretmcndi. Dolayısıyla se\ gi ve hoş­ görü konusunda HL. Peygamber ye Mevlana mukayesesİ yapılamaz. Böyle bir mukaycsc de en çok Mevlana'nın büyük ruhu muzdarip olacaktır. ka\naklaıunaktadır. DiPNOT: I ) Rubaıler. Rubai 1052. 2) Alı inmın. 3/159. 3) Necim. 53/39~ levbe. 9/105. --1) [bu Da\ud. ı iba~. --103--1, -Hl--17~ rirnıiti. Edeb, 55. 5) A'raf, 7 131, 15 7 6) I. bu Davud. Tcrcccül. hadis no:-:! ı 62. ·ı inni./ı. Edcb 36. 7) Lbu D<.nud, Lirus. hadis no: --1020. --1023 . 8) Fbu Da\ ud, Libas.Jıadis no: 4163. 9) Timıui, ldeb --1 L JO)Lbu Davud, I.ibas, hadıs no:--10fı3, Tirnıi.ı:i, Ldeb. 54. ll) Ebu Danıd. Libas. hadis no:4089. 12) Buhari, Zekat --1: Müslim, /.ekat 31. ı 3) Ali İmran: 3/92. Te\ be: 9/lı 1. 14)Lnbi~a: 21/105. 15) Dünyanın en önemli yüt kişisi araştırmasında H7. Muhanınıed'i birnumaralı insan olarak tesbit eden Micheal f ]ard, O'nun en büyük başarısının din ve düma arasmdaki denge)- i sağlaması olduğunu söyler. 16) Buhari, Magazi, 3'i~ Müslirn imaret 7ı. l7)Enbi:-a.21/107.1evbe9/128 ı 8) Kalem, 68/4, ı 9) Ah!.ab. :13121. 20) Di\an-ı Kebir. 5/270.