Sağlığa Gündoğdu 1 SAĞLIĞA GÜNDOĞDU DERGİSİ İmtiyaz Sahibi Prof. Dr. Behzat ÖZKAN Güney Genel Sekreteri Yazı İşleri Müdürü Op. Dr. Aydın ER Tıbbi Hizmetler Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Nurgül ŞENOL ÖNDER Yayın Danışma Kurulu A. İrfan YAVUZ Aysel BARIŞ Canan YAVUZGÜL Demet HAYALİ YILDIRIM Döndü KARADUMAN Fatma GÜNTÜRKÜN Hülya UZUNOĞLU İsmet OZAN M. Oytun HASTÜRK Nurgül KOCAKOÇ Nurgül ŞENOL ÖNDER Recep ÖNAL Rengin DEĞİMLİ Serap TOKSOY Sevil UNCU Timuçin BAHAR Haber Merkezi Recep ÖNAL Nurgül ŞENOL ÖNDER Arzu BALKAN Akif KESKİN Cüneyt CEYLAN Grafik Tasarım Arzu BALKAN Yönetim Yeri Adres: 123/11 Sok. Poligon Mah. Karabağlar/İZMİR Tel: 0232 232 32 32 Dahili: 2211 Faks: 224 55 44 E-Posta: [email protected] Yayın Türü İzmir İli Güney Bölgesi Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği, Sağlığa Gündoğdu Dergisi 3 ayda bir yayınlanır. Dergimizde yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazarlarına aittir. Dergimizde yayınlanan yazı ve resimlerin izin almadan kullanılması yasaktır. 2 Sağlığa Gündoğdu editörden Amaç İnsana Hizmet Etmekse Her Mevkii Bir Makamdır Her nasip vaktine esirdir. Bugün buradayım. Mensubu olmaktan şeref duyduğum bir teşkilatın bir başka kademesindeyim. Sayın Prof. Dr. Behzat Özkan’ın liderliğinde başarılı hizmetler ve projeler ile çıtasını çok yükseklere taşımış, Bölgesinde ve Türkiye’de adından övgüyle söz edilen; İzmir İli Güney Bölgesi Genel Sekreterliği’nde Sayın Dr. Murat Türkyılmaz’dan bayrağı devralarak Tıbbi Hizmetler Başkanı olarak çalışmaya başladım. Bir önceki görevimde mahiyetinde huzurla çalıştığım İ.K.Ç.Ü Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Sayın Prof. Dr. Enver Altaş’ı şükran ile anarken, yüksek bir hizmet seviyesinde görevi devraldığım Sayın Türkyılmaz’a da yeni görevinde başarılarının devamını dilerim. Hakkıyla yapılan her vazife kutsaldır ve amaç insana hizmet etmek ise her mevki bir makamdır diyerek geçmişte olduğu gibi bugün de bu doğrultuda; kibirden uzak, bir önceki günden daha fazla çalışarak, köklerine bağlı ama yeniliklere açık, kendini tekrardan kaçınarak maksimum gayret ve ‘sükunet’ içinde hizmet vermeye devam edeceğim. İnsanlar sükunetlerini kaybettiklerinde birbirlerine öfke ile bağırırlar. Karşısındaki insana söylemek istediklerini daha alçak bir ses tonu ile aktarabilecekken bağırmak zorunda kalırlar. İki insan birbirine öfkelendiği zaman kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmaya başlarlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir. Oysa iki insan birbirini sevdiğinde bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine çok yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Genel Sekreterliğimizde, kalpleri birbirine yakın, güler yüzlü, çalışkan, üretken, dinamik, vefakâr, böylesine muhteşem bir ekibin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Bu sayımızda Genel Sekreterliğimizin bilimsel temellere dayalı proje, sunum, akademik ve dijitalleşmeye verdiğimiz desteği bir kez daha vurgulamış olacağız. Op. Dr. Aydın ER Tıbbi Hizmetler Başkanı Sağlığa Gündoğdu 3 SEVGİLİ İZMİRLİLER B ir hastaneye veya sağlık kuruluşuna başvurduğunuzda sizi en çok meşgul eden konunun kırtasiye işleri veya getir-götür işleri olduğunu hepimiz biliriz. Şuraya dilekçe ver, radyolojiye git, ismini yazdır, çekilen filmi al doktora götür, tekrar sıra bekle vb. Oysa bir hasta olarak beklentimiz şikayetlerimizin doğrudan dinlenmesi, hekimle daha fazla vakit geçirebilmemiz ve kafamızdaki sağlığımızla ilgili soruların cevabını kısa sürede alabilmektir. Diğer yandan hekimin de istediği hasta ile ilgili tüm tetkiklere bir tuş üzerinden bütüncül olarak ulaşabilmektir. Bu anlamda her işlemin elektronik ortamda gerçekleştiği dijital hastaneler (kağıtsız hastaneler) ön plana çıkmaktadır. Uluslararası kabul görmüş bir ölçüt olarak dijital hastane kavramı bilişim teknolojilerinin hasta ve çalışan yararına kullanıldığı bir hastanecilik hizmetini ön görmektedir. Bununla birlikte bir hastanenin bilişim teknolijilerini kullanıyor olması o hastanenin kağıtsız hastane olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. 4 Sağlığa Gündoğdu Dijital hastane; idari, mali ve tıbbi süreçlerde askari düzeyde bilişim teknolojileri kullanılan bir hastanede her türlü iletişimin aracı ve tıbbi cihazın birbirleriyle ve diğer bilgi sistemleriyle entegre olduğu, bir network oluşturmaktadır. Diğer yandan sağlık çalışanları ve hastaların tele tıp ve mobil tıp uygulamaları konusunda hastane içinde ve dışından veri alışverişinde kullanabildiği bir hastanecilik modelidir. Burada esas faktör gelişmiş bilişim teknolojisi olduğu kadar sağlık çalışanların ve hastaların motive olmalarıdır. Ülkemizde kamu hastanelerinde dijital hastane çalışmaları 2012 yılında pilot olarak seçilen Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinde başladı. Sonrasında HIMSS Avrupa ve Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokol kampasında kamuya bağlı tüm hastaneler bu sürece dahil edildi. Hastane ve hasta bakımı ile ilgili tüm parametrelerin kağıt kullanılmadan elektronik ortamda kayıt altına alındığı ve değerlendirildiği son sistem olan stage 7 (seviye) hastane ünvanını İzmir Tire Devlet Hastanesi almaya hak kazanmıştır. İzmir Güney Genel Sekreterliğine bağlı hastanelerinden birisi olan Tire Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Fatih Hayali olmak üzere katkı veren tüm ekibe kalbi duygularla tebrik eder, başarılarının devamını dilerim. Güney Genel Sekreterliğine bağlı olan Urla Devlet Hastanemizde sondan bir önceki seviye olan stage 6 almaya hak kazanmıştır. Hedefimiz Güney Genel Sekreterliğini tüm bağlı sağlık birimleriyle dijital ortamda hizmet sunduğu bir kurum haline getirmektir. Bu yolda katkı yapanlara Genel Sekterlik olarak en derin saygılarımı sunarım. Prof. Dr. Behzat ÖZK AN İzmir İli Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Sağlığa Gündoğdu 5 26 Şifa Veren Eller Fidan Dikti 50 Hayatınızın İlk Şaplağını Atan Fedakar Eller 20 Türkiye’nin İlk Sağlık Festivali 6 30 Tire Devlet Hastanemizden Büyük Başarı... 36 Çocukların Dili Oyuncak… Sağlığa Gündoğdu 28 14 46 Narlıdere Ağız ve Diş Hemşireliğin Gücü: Sağlığı Merkezimize Bakım “Üç Yıldızlı Kırmızı Bayrak” BAĞIŞLAYIN Bedeniniz Tıp Eğitiminde Yaşasın 54 Dikkat Et Yanarsın... Sağlığa Gündoğdu 7 Genel Sekreterlik Haber HEMŞİRELİKTE HASTA GÜVENLİĞİ SEMPOZYUMU G enel Sekreterliğimiz Tıbbi Hizmetler Başkanlığı Eğitim Ar-Ge Birimi, Hemşireler Derneği İzmir Şubesi ve İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi işbirliği ile hasta güvenliği kültürünün oluşturulması, tıbbi hatalar konusunda farkındalık oluşturmak, tıbbi hata bildirimlerinin düzenli yapılmasını sağlamak, güvenlik raporlama sisteminin aktif kullanımını sağlamak ve böylece tıbbi hataların oluşmaması için alınacak düzeltici ve önleyici faaliyetlere katkı sağlamak üzere 11-12 Nisan tarihlerinde “Hemşirelikte Hasta Güvenliği Sempozyumu” düzenlenmiştir. Sempozyuma farklı hastanelerimizde çalışmakta olan yaklaşık 200 meslektaşımız katılmıştır. Sempozyum bilimsel içeriğine THD 2015 Genel Başkanı emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Saadet ÜLKER, Hemşirelikte Eğitim Derneği Başkanı emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Gülseren KOCAMAN, DEÜ Hemşirelikte Yönetim Anabilim Dalı Başkanı Doç Dr. Şeyda SEREN İNTEPELER, Araş. Gör. Veysel KARANİ BARIŞ, Araş. Gör. Yasemin AYHAN, DEÜ Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatma VURAL, Katip Çelebi Üniversitesi Hemşirelik Bölümü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Öğretim 8 Üyesi Doç Dr. Hatice YILDIRIM SARI, Öğr. Gör. Beste ÖZGÜVEN ÖZTORNACI, Cerrahi Hastalıklar Hemşireliği Öğr. Gör. Deniz ŞANLI, Tıp Fakültesi Farmokoloji Anabilim Dalı Başkanlığı Doç Dr. Yusuf Cem KAPLAN, DEÜ Adli Tıp Anabilim Dalı Doç. Dr. İsmail Özgür CAN, Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Dr. Dilek SUNMAZ, DEÜ Çocuk Cerrahi Kliniği Sorumlu Hemşiresi Aysun ÜNAL, Güney Sekreterliği Tıbbi Hizmetler Başkanlığından Dr. Nurgül KARAKOÇ, Uzm. Demet HAYALİ YILDIRIM, Hem. Şefika YİĞİT, Hem. Berrin KOÇAK, Hem. Selma KOÇ katkı sağlamışlardır. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Sağlığa Gündoğdu Genel Sekreterlik Haber PALYATİF BAKIM HEMŞİRELİĞİ SERTİFİKALI KURS PROGRAMI İnsan ömrünün uzamasıyla birlikte yaşlı nüfus dünyada ve ülkemizde hızla artmaktadır. Yaşam kalitesini geliştirmek üzere yapılan çalışmalar özellikle malignite gibi kronik ölümcül hastalarda ve yaşlı bireylerde yoğunlaşmaktadır. Bireylerin yaşamlarının son dönemlerinde ortaya çıkan gerek hasta gerekse hasta yakınının fizyolojik, psikolojik, sosyolojik ve ekonomik yönden yaşadıkları sıkıntılar yaşam kalitesi üzerine olumsuz etki yapmaktadır. Bu tür hastalarda yaşam kalitesini arttırmaya yönelik yaklaşımların tümünü kapsayan palyatif bakım hizmetleri önem kazanmaktadır. Son yıllarda gerek dünyada gerekse ülkemizde palyatif bakım üzerine bilimsel çalışmalar yapılmakta, ‘ideal bir palyatif bakım nasıl olmalı’ sorusuna yanıtlar aranmaktadır. Bu doğrultuda hemşirelerin palyatif bakım konusunda farkındalığını, bilgi ve becerilerini arttırmak amacı ile Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Palyatif Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim programları standartları belirlenmiş olup illerdeki kurs merkezlerinde programlar yürütülmektedir. Birliği Genel Sekreterliği Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi ve Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi işbirliği ile 25 Nisan-13 Mayıs 2016 tarihleri arasında “Palyatif Bakım Hemşireliği Kursu” düzenlenmiştir. 15 kursiyer programa katılmıştır. Kurs programının kapanışı 12 Mayıs 2016 tarihinde Kamu Hastaneleri Kurumu Eğitim Ar-ge Daire Başkanlığı’ndan Sayın Fevziye CANSEVER ve Perihan AÇIK, Kuzey Genel Sekreterliği, Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticileri ve Üniversite Öğretim Üyeleri Genel Sekreterliğimiz, klinisyen eğitimcilerimiz ve kursiyerlerin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Kursiyerlerimize palyatif bakım merkezlerindeki çalışma hayatlarında başarılar dileriz. İzmir de ilk defa Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Sağlığa Gündoğdu 9 Genel Sekreterlik Haber Ürojinekoloji Hemşireliği Sempozyumu 2. Ebe G-Ebelik ve Doğum Kongresi Genel Sekreterliğimiz, Ege Üniversitesi Ebelik Bölümü, İzmir İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, Türk Ebeler Derneği, Jinekoloji ve Obstetri Derneği organizasyonunda “2. EBE G-EBELİK ve DOĞUM KONGRESİ” 4-6 Mayıs 2016 tarihinde Tepekule Kongre Merkezinde gerçekleşmiştir. Genel Sekreterliğimiz Tıbbi Hizmetler Başkanlığı Eğitim Ar-Ge Birimimiz kongre düzenleme kurulunda görev almış, kongreye 2 poster bildiri ile katılım sağlamış ve Genel Sekreterliğimize bağlı yürütülmekte olan Gebe Okullarını tanıtıcı bir sunum yapmıştır. Kadın sağlığı açısından oldukça önemli bir konu olan Ürojinekoloji, gelişmiş ülkelerin sağlık sistemlerinde jinekolojinin bir üst uzmanlık dalı olarak yaklaşık 25 yıldır yer almaktadır. Ortalama yaşam süresinin gittikçe uzaması, yaşam kalitesinin arttırılması konusundaki çalışmalar; Ürojinekoloji’nin günden güne önem kazanmasına aracı olmuştur. İzmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ürojinekoloji Derneği ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ile ortaklaşa düzenlenen Ürojinekoloji Hemşireliği Sempozyumu 29 Nisan 2016 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Ülkemizin dört bir yanından Ürojinekoloji'nin hızla değişimine öncü hocalarımızın ve emeği geçen herkese sempozyuma katkılarından dolayı teşekkür ederiz. 10 Kongreye Türkiye’nin farklı illerin toplam 700 katılımcı ile kurumlarımızda çalışmakta olan ebe meslektaşlarımızın katılımı sağlanmış olup EFT, refleksoloji, gebe okulu eğitici kursu ve araştırma kurslarına tam günlük katılım sağlanmıştır. Sağlığa Gündoğdu Genel Sekreterlik Haber İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ Yazılım Sunumu Genel Sekreterliğimiz İdari Hizmetler Başkanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Birimi koordinasyonuyla; 04.05.2016 tarihinde İdari Hizmetler Başkanımız Dr. Eşref OKUNAKOL, İş Güvenliği Birim Sorumlusu Safiye COŞKUN, Genel Sekreterliğimize bağlı sağlık tesislerimizin İş Güvenliği Uzmanları ve İş Yeri Hekimleriyle birlikte “İş Sağlığı Güvenliği Yazılım Sunumu Toplantısı” gerçekleştirildi. İş Güvenliği Risk Değerlendirme İyileştirme Çalışmaları Genel Sekreterliğimize bağlı sağlık tesislerimizde İdari Hizmetler Başkanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Birimimiz; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği uygulamaları kapsamında; Proaktif yaklaşımla çalışanlarımıza sağlıklı ve güvenli bir ortam temin etmek için 16/05/2016 ve 02/06/2016 tarihleri arasında Risk Değerlendirme ile belirlenen riskli alanlarda iyileştirme çalışmalarının denetimini gerçekleştirmiştir. Sağlığa Gündoğdu 11 Genel Sekreterlik Haber Okullarda “DİYABETLİ ÇOCUKLA YAŞAM” Eğitimi Üçüncü Kurs Programı “Diyabetimi Yönetiyorum” projesi kapsamında İzmir İli Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği, İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü ve İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile okullarda “DİYABETLİ ÇOCUKLA YAŞAM” eğitimi üçüncü kurs programı 02 Haziran 2016 tarihinde İzmir İli Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat ÖZKAN, Tıbbi Hizmetler Başkanı Op. Dr. Aydın ER, İzmir İli Halk Sağlığı Müdür Yardımcısı Dr. Fatma ALPAY ve İzmir ili ve ilçe okullardaki 42 rehber öğretmenin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında rehber öğretmenlere yönelik düzenlenen kurs programı ile; diyabetli çocukların okuldaki yaşamlarının desteklenmesi, okul yöneticisi ve öğretmenlerinin eğitimlerinin sağlanması, diyabetli çocukların sağlıklı bireyler olarak gelişmelerinin ve sosyal desteğin sağlanması hedeflenmektedir. Diyabetli çocukların okuldaki takibi, komplikasyonların tanınması ve erken müdahale gerekliliği konusunda, rehber öğretmenlerin öncülüğünde tüm öğretmenlerin diyabet ve yönetimi konusunda bilinçlendirilmelerinin önemi büyüktür. Kurs programına katkılarından dolayı değerli eğitimcilerimize ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz. “KALİTE ANLIK DEĞİL SÜREKLİ İSE DEĞER İFADE EDER” Urla Eğitim Merkezinde Sağlıkta Kalite Standartları Versiyon- 5.1 eğitimi; Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ödemiş Devlet Hastanesi, Bayındır Devlet Hastanesi, Kiraz Devlet Hastanesi, Seferihisar Devlet Hastanesi, Çeşme Devlet Hastanesi, Selçuk Devlet Hastanesi, Dr. Behcet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanelerimizden 38 kişinin katılımı ile gerçekleşmiştir. Katılımcılara başarı belgesini Tıbbi Hizmetler Başkanımız Sayın Op. Dr. Aydın ER vermiştir. Tıbbi Hizmetler Başkanımız 12 “Genel Sekreterliğimiz sürekli, sürdürülebilir kaliteli sağlık hizmetinin başarılı bir temsilcisidir. Sayın Genel Sekreterim Prof. Dr. Behzat ÖZKAN adına emeği geçen tüm katılımcılara teşekkür ederim.” dileklerinde bulunmuştur. Sağlığa Gündoğdu Sağlığa Gündoğdu 13 HE Şİ M R EL İĞ İN GÜCÜ BAKIM 17 Mayıs 2016 tarihinde Hemşirelik Haftası etkinlikleri kapsamında, İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü, TKHK İzmir İli Güney Genel Sekreterliği Sağlık Bakım Hizmetleri Koordinatörlüğü ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü işbirliği ile ''Hemşireliğin Gücü: Bakım'' temalı sempozyum gerçekleştirilmiştir. İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Zehra GENCEL EFE’ nin açılış konuşması ile program başlamış ve İKÇÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Esra AKIN KORHAN, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bumin Nuri DÜNDAR, TKHK İzmir Güney Bölgesi Genel Sekreterliği İdari Hizmetler Başkanı Dr. Eşref OKUNAKOL açılış konuşmalarını yapmışlardır. 14 Uzm. Hemşire Fatma SUSAM ÖZSAYIN İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü/ Süpervizör Sağlığa Gündoğdu Sempozyum TKHK İzmir Güney Bölgesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat ÖZKAN, İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hastane Yöneticisi Prof. Dr. Enver ALTAŞ ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Yasemin TOKEM’ in de katıldığı sempozyuma, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Sağlık Bakım ve Hasta Hizmetleri Daire Başkanı Sayın Yıldız DEMİRBA’da e-mail ile iyi dileklerini göndermiştir. Sempozyum 250’ nin üzerinde katılımcı ile oldukça verimli geçmiştir. Hemşirelik Bakımı ve Güç, Sağlık Bakım Teknolojileri ve Hemşirelik Bilişimi, Hemşirelik Bakımında Karar Verme ve Hemşirelik Bakımında Bütünleştirici Uygulama Örnekleri temalı dört oturum şeklinde gerçekleştirilmiştir. Sempozyum programı dahilinde Ödemiş Devlet Hastanesi’ ne ‘’Hemşirelik Bakım Değerlendirme Sistemi (HBDS)’’ 2015 yılı birinciliği ve Urla Devlet Hastanesi çalışanlarından Ebe Elif DUMAN’ a yılın ebesi ödülleri, İzmir İli Güney Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat ÖZKAN tarafından verilmiştir. Uluslararası Sağlık Bilgi ve Yönetim Sistemleri Topluluğu (HIMSS) tarafından Türkiye’nin ilk Stage 7 seviyesinde onayını alan Tire Devlet Hastanesi, bu sürece ait bilgilerini paylaşmışlardır. Program kapsamında Uzman Hemşire Fatma SUSAM ÖZSAYIN ‘ın ‘’Hemşireliğin Gücü: Bakım’’ temalı fotoğraf sergisi yoğun ilgi görmüş ve İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’ nun değerli sanatçıları Türk Musikisinden örnekler sunmuşlardır. Sağlığa Gündoğdu İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü poster çalışmaları ile sempozyuma bilimsel katkı sağlamıştır. “Huzurevinde yaşayan Yaşlılarda Aroma Terapinin Anksiyete ve Yaşam Bulgularına Etkisi” konulu poster çalışması birincilik ödülünü 21 poster arasından kazanmıştır. Tüm katılımcılara ve sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkürlerimizi sunarız... 15 Etkinlik KÜÇÜK KAHRAMANLAR DİŞ TARAMASINDA G enel Sekreterliğimize bağlı Narlıdere Ağız Diş Sağlığı Merkezi, Rıza Özmenoğlu İlköğretim Okulu 22’ nci sınıf öğrencilerini diş taramaları ve eğitimleri için merkezinde ağırladı. Narlıdere Ağız ve Diş Sağlığı Çocuk Diş Kliniği hekimlerinden Dt. Gizem ALPTÜRKAN, Dt. Banu ALTINOVA, Dt. Füsun İrem TOTU tarafından çizgi film eşliğinde yapılan taramadan sonra çocuklara diş fırçası ve macunu ile birlikte çeşitli hediyeler verildi. Ardından öğrencilere, dev çene maketinde diş bakımının nasıl yapılacağı uygulamalı gösterilerek kendilerine "Kahramanlık Belgesi " verilmiştir. 16 Sağlığa Gündoğdu Hastanemizden Haberler Mc Donald’s Çocuk Vakfı’ndan Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne Kreş Mc Donald’s Çocuk Vakfı, geçtiğimiz yıl çocuk polikliniğini yenilediği İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’ne bu yıl da personelinin en büyük ihtiyaçlarından biri olan kreş binasını kazandırdı. 31 Mayıs 2016 tarihinde açılışı gerçekleştirilen kreşin açılış kurdelesini İ.K.H.B. Güney Genel Sekreterliği İdari Hizmetler Başkanı Dr. Eşref OKUNAKOL, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hurşit APA, McDonald's Türkiye Genel Müdürü Oğuz UÇANLAR, sağlık çalışanları ve kreşten faydalanacak çocuklar Sağlığa Gündoğdu birlikte kesti. Mc. Donalds Türkiye Genel Müdürü Oğuz UÇANLAR, Ege Bölgesi'nin en eski ve bilinen çocuk hastanesi olan Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne, bugün açılışı yapılan hastane kreş binasının inşaatı ve tefrişini yaparak katkıda bulunmuş olmaktan gurur ve mutluluk duyduklarını belirterek, "McDonald's Çocuk Vakfı olarak, geçtiğimiz sene çocuk poliklinik binasının yenilenmesi ve tefrişi projesini tamamladık. Vakfımız, çocukların sağlığı ve mutluluğu için projeler geliştirmek ve oluşturmak misyonu ile faaliyetlerini gerçekleştirmeye devam ediyor." dedi. 17 Etkinlik 23 Nisan Çocuk Şenliği’nin İkincisi Dr. Behçet Uz Hastanesi’nde Gerçekleştirildi İzmir Kamu Hastaneleri Birliği Güney Genel Sekreterliğine bağlı Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin geleneksel hale getirdiği “23 Nisan Çocuk Şenliği’nin 2’cisi hastane bahçesinde gerçekleştirildi. Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkemiz ve tüm dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı her yıl coşkuyla kutlanmaktadır. Ancak tedavileri nedeniyle bu etkinliklere katılamayan hasta çocuklarımızın hem bu etkinliklerden mahrum kalmaması hem de tedavilerinin önemli bir parçası olan morali sağlamak için düzenlenen etkinlik çeşitli gösterileri, aktiviteleri, eğlenceleri ve hediyeleri ile çocuklarımızı ve yakınlarını mutlu etti. 18 Sağlığa Gündoğdu Etkinlik Şenliğe, dönemin İzmir Valisi Sn. Mustafa TOPRAK, Konak Kaymakamı Sn. Mustafa ÇEK, İl Emniyet Müdürü Sn. Celal UZUNKAYA, İl Sağlık Müdürü Ayhan İZZETTİNOĞLU, İKHB Güney Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat ÖZKAN, hastane yöneticileri, personel, birçok toplum sivil örgütü, vakıf, spor kulübü, üniversite, kamu kurumu, özel okul, özel işletme, vatandaşlar ve minik yavruların yoğun katılımları ile coşkulu bir şekilde gerçekleşti. Kahramanlar Mustafa Öğütveren İlkokulu öğrencilerinin hastanede yatan ve muayene olmaya gelen çocuklara yönelik hazırladığı ritim dansı, Oğuzhan Özkaya Okulları ana sınıfı öğrencilerinin hazırladığı dans gösteri ve Ulusal Down Sendromu Derneği çocuklarının hastanede yatan arkadaşları için hazırladığı dans gösterileri sergilendi. Çocukların gönüllerince eğlenebilmeleri için düzenlenen etkinlik ve ikram alanında çocuklara çeşitli hediyeler ve oyuncaklar dağıtıldı. Geçtiğimiz aylarda Kemeraltı’nda bir esnaf tarafından yere vurularak darp edilen 6 yaşındaki Suriye’li Hasan Hantumi de eğlenen çocuklar arasındaydı. Şenlik alanına gelemeyecek durumda olan çocuklarımız Valimiz Sn. TOPRAK ve Genel Sekreterlimiz Prof. Dr. Behzat ÖZKAN tarafından odalarında ziyaret edildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan etkinlik, Vali Sn. TOPRAK, İzmir Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat ÖZKAN ve Hastane Başhekimi Doç. Dr. Hurşit APA’nın konuşmalarıyla devam etti. Hastanenin onkoloji kliniğinde yatmakta olan Rabia Baysoy’a temsili Başhekimlik Makamı devir teslim töreni yapılarak doktor önlüğü giydirildi. Hastanenin çocuk kliniklerinde yatmakta olan Rabia Baysoy, Gülsüm Bige Yıldırım ve Furkan Serim 23 Nisan şiirini okudular. Sağlığa Gündoğdu 19 TÜRKİYE’NİN İLK SAĞLIK FESTİVALİ “ TÜRKİYE’NİN SAĞLIK VE KARDEŞLİK TEMASIYLA DÜZENLENEN İLK SAĞLIK FESTİVALİ İZMİR’DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ. “ İ Cumhuriyet Meydanı'ndan Gündoğdu Meydanı'na kadar yapılan kortej yürüyüşüyle başlayan festivalde Güney Genel Sekreterliğine bağlı 16 hastanenin temsili sağlık çalışanları, bando takımı, İZKOD(İzmir Klasik Otomobilciler Derneği) yönetimi tarafından sergilenen klasik arabalar, birçok çizgi film karakteri animatörleri, tahta bacak ve dans ekipleri de renk kattı . Büyük bir ilgiyle gerçekleştirilen yürüyüşte sağlık çalışanları ellerinde tuttukları pankartlarla birçok sağlık mesajı verdi. zmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği’nce sağlık alanında farkındalık oluşturmak ve halkı bilinçlendirmek amacıyla sağlık ve kardeşlik teması ile gerçekleştirilen ve bir ilk olma özelliğini de taşıyan festival 14 Mayıs 2016 tarihinde gerçekleştirildi. Düzenlenen Sağlık ve Kardeşlik Festivaline; dönemin İzmir Valisi Sn. Mustafa TOPRAK, İl Emniyet Müdürü Sn. Celal UZUNKAYA, İzmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri Prof Dr. Behzat ÖZKAN, İl Sağlık Müdürü Dr. Ayhan İZZETTİNOĞLU, Halk Sağlığı Müdürü Uzman Dr. Bediha SALNUR, sağlık çalışanları yetkilileri ve birçok vatandaş katıldı. 20 Sağlığa Gündoğdu Etkinlik Yürüyüş kortejinden sonra Gündoğdu Meydanında Genel Sekreterliğe bağlı 16 hastanenin kurmuş olduğu 16 standa, Halk Sağlığı tarafından kurulan 1 standa ve 112 Acil’in 1 standı olmak üzere toplamda 18 standa İzmir Valisi TOPRAK ve Güney Genel Sekreteri ÖZKAN tarafından tek tek ziyaret gerçekleştirildi. Güney Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat ÖZKAN, ilk kez düzenlenen festivali geleneksel hale getireceklerini belirterek, “Türkiye ‘de ilk olan bu etkinlikle sağlığımız için farkındalık oluşturmayı amaçladık” ifadesini kullandı. Festival alanında Mustafa Öğütveren İlkokulu Çocuk Sağlığa Gündoğdu Dans Topluluğunun “Dünya’nın Renkleri” dans gösterisi, sihirbazlık gösterisi ve Yetenek Sizsiniz 2015 yılı 2.’si Burak ve Erdal TOPRAK kardeşlerin gerçekleştirdiği rap gösterisi ile eğlenceli vakit geçirildi. Tüm gün boyunca alanda kurulan şişme oyun alanında, langırt oynayan, kaydırakdan kayan ve bol bol fotoğraf çektiren çocuklar, festivalin tadını çıkardı. Akşam saatlerine kadar devam eden festivalde, katılımcılara binlerce diş macunu ve diş fırçasının yanı sıra süt, meyve, ağaç fidesi, şapka, balon, uçurtma, yararlı bilgilerin olduğu broşürler dağıtıldı. Ayrıca isteyen vatandaşlarımızın beden yağ-kas oranı ve şeker ölçümü gerçekleştirildi. 21 Hastanemizden Haberler TÜRK HEMŞİRELER DERNEĞİ (THD) İZMİR ŞUBESİ’NİN 2016 YILI Nevbahar YAŞAR Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Enfeksiyon Birimi LEMAN BİROL-İNCİ EREFE HEMŞİRELİKTE ARAŞTIRMA ÖDÜLLERİ Dünya verileri hastane enfeksiyonları sıklığının %3 % 17 arasında olduğunu göstermektedir. Yoğun bakım birimleri, yanık üniteleri gibi birimlerde bu oranlar daha yüksek olup %20-40 gibi oranlarda görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde hastane enfeksiyonları ile ilişkili ölümler ilk 10 ölüm nedeni içinde yer alır. ABD'de yılda 2 milyondan fazla kişide hastane enfeksiyonu görülmekte, 90.000'den fazla ölüme neden olmaktadır, yani her 6 dakikada 1 kişi hastane enfeksiyonları nedeniyle ölmektedir. Peki, sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonları önleyebilir miyiz? Gelişmiş ülkelerde hastane enfeksiyonlarıyla uzun yıllardır etkin şekilde mücadele edilmektedir. SHİİ’ların yaklaşık %40’ı önlenebilir. 21. Yüzyılda ise aksi ispat edilmediği sürece her hastane enfeksiyonu, temel enfeksiyon kontrol kurallarına uyulduğu takdirde önlenmesi mümkün olan bir tıbbi hata olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Hastane kaynaklı enfeksiyonların önlenmesi; yoğun bir emek, enfeksiyon kontrol önlemlerinin etkin kullanımı, multidisipliner yaklaşım ve yönetim desteği gerektirmektedir. Biz Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Komitesi olarak tüm çalışanlarımızla birlikte, “hastane enfeksiyonlarını önlemek tedavi etmekten daha kolay!” gerçeğini benimsemekte ve tüm çalışmalarımızı bu slogan çerçevesinde yürütmekteyiz. 22 Türk Hemşireler Derneği İzmir Şubesi’nin 2016 Yılı Leman Birol-İnci Erefe Hemşirelikte Araştırma Ödülleri İkinciliği: “ ONKOLOJİ HASTALARINDA PORT KATETER İLİŞKİLİ KAN DOLAŞIMI İNFEKSİYONLARININ ÖNLENMESİNDE BAKIM PAKETİ (CARE BUNDLE) UYGULAMALARININ ETKİSİ Giriş “ S ağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlar, diğer adıyla hastane enfeksiyonları, bir hastanın sağlık kuruluşundaki bakım sürecinde gelişen ve hasta sağlık kuruluşuna başvurduğu sırada var olmayan veya kuluçka döneminde olmayan, refakatçi, personel ve ziyaretçilerde de görülebilen enfeksiyonlardır. Hastane enfeksiyonları tüm dünyada sağlık sisteminin önemli sorunlarından birisidir. Hastalık ve ölüm oranını artırır, hastanede yatış süresini uzatır, hastanın yaşam kalitesini bozar, masrafları artırır; iş gücü ve üretkenlik kaybına ve hukuki sorunlara neden olur. Onkoloji hastalarında; uzun süreli kemoterapi, sık kan transfüzyonu ve kan örneklemesi, agresif kombinasyon kemoterapileri ve sürekli parenteral beslenme ihtiyacı nedeniyle tamamen implante edilen santral kateterler (port) kullanılmaktadır. Port kateter yerleştirilmesi hekim tarafından yapılmaktadır ancak kateter yerleştirildikten sonra katetere yapılan girişimlerden ve kateterin bakımından primer olarak hemşire sorumludur, dolayısıyla hemşirelerin sağladığı port kateter bakımı, port kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyon hızını direkt olarak etkilemektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış önlemlerin eş zamanlı olarak (paket yaklaşımı) uygulamaya konulması ile çoğu sağlık hizmetiyle ilişkili enfeksiyonun önlenmesinin mümkün olduğunu göstermiştir. Bakım paketi (care bundle), her biri tek tek uygulandığında hastanın iyileşme sürecini ve sonuçları olumlu yönde etkileyen, hepsi birlikte uygulandığında ise teker teker uygulanmalarına oranla daha iyi bir sonuca ulaşılmasını sağlayan birkaç girişimin veya müdahalenin bir araya gelmesinden oluşur. Sağlığa Gündoğdu Hastanemizden Haberler Amaç Bu çalışma, Hastanemiz Onkoloji hemşirelerinin kateter bakımında uyguladığı bakım paketi uygulamalarının, port kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonları hızının düşürülmesine olan etkisinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem 01.08.2014 tarihinden itibaren Hastanemiz HematolojiOnkoloji Kliniğinde kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonlarının önlenmesine yönelik kanıta dayalı 4 parametreden oluşan bakım paketi uygulamasına başlanmıştır. Bundle içerisinde; port iğnesi takılırken cilt hazırlığında ve kateter yeri bakımında antiseptik solüsyon olarak %2 klorheksidin glukonat kullanımı, iğnesiz girişim aparatı olarak split septum özelliğindeki ven valflerinin kullanımı, port kateterlerin düzenli olarak yıkanması ve sürekli eğitim yer almıştır: • • • Çalışma öncesinde port iğnesi takılırken cilt hazırlığında ve kateter yeri bakımında antiseptik solüsyon olarak %10 povidon iyot kullanılmaktayken, uygulamaya başlandıktan sonra %2 klorheksidin glukonat kullanımına geçilmiştir. Çalışma öncesinde iğnesiz girişim aparatı olarak üç yollu musluk kullanılmaktayken, uygulamaya başlandıktan sonra split septum özelliğindeki ven valfleri kullanılmaya başlanmıştır. Çalışma ile birlikte düzenli olarak kateter yıkaması yapılmaya başlanmıştır. Kateterin yıkanması hemşireler tarafından her enjeksiyon/infüzyondan önce ve sonra, kan alma ve tranfüzyon işlemlerinden önce ve sonra düzenli olarak yapılmıştır. Hemşireler, kateterlerin yıkanmasında 10 cc’lik enjektör kullanılmışlar (en uygun basıncı sağladığından) ve her yıkama işleminde % 0,9 NaCl içeren 100-500 cc’lik serumlardan aseptik şartlarda kateter yıkama solüsyonu hazırlamışlardır. 01.07.2015 tarihinden itibaren kateterin yıkanmasında tek kullanımlık yıkama solüsyonları kullanılmaya başlanmıştır. Hemşireler kateter yıkama işleminde pulsatil (kesik kesik, vuruşlu) yıkama tekniğini kullanılmışlardır. Sağlığa Gündoğdu • Hemşirelere çalışma başlamadan önce ve çalışma süresince, bakım paketi uygulama pratikleri anlatılmış, eğitimler aralıklı olarak tekrarlanmıştır. Bunun yanı sıra bakım paketine uyum oranları ve kateter ilişkili enfeksiyon hızları konularında geri bildirimde bulunulmuştur. Bakım paketi uygulamasına başlamadan önce tüm parametreleri içeren kontrol listeleri oluşturulmuş ve pakette yer alan parametreler uygulanırken gözlemlemek üzere her gün klinik içinden hemşireler görevlendirilmiştir. Görevlendirilen hemşireler yapılan uygulamaları her gün düzenli olarak, kontrol listeleri üzerinden adım adım kontrol etmişler ve kaydetmişlerdir. Bulgularımız Port kateter günlerinde artış olmasına rağmen (Figür 1), port kateter ilişkili kan dolaşımı infeksiyon hızında kayda değer bir azalma görülmektedir (Figür 2). Fiğür 1 Fiğür 2 23 Hastanemizden Haberler Sonuç Olarak Amaç Çalışmamız, özellikle yüksek riskli hasta grubu olan pediatrik hematoloji/onkoloji hastalarında bakım paketi uygulamasının enfeksiyon hızlarını azalttığını göstermiştir. Ayrıca kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonlarının önlenmesi, enfeksiyon ilişkili mortalite ve morbiditeyi azaltmada dolayısıyla sağlık hizmetleri ilişkili masrafları azaltmada önemli bir strateji olarak göze çarpmaktadır. Ancak bakım paketi uygulamalarının başarılı olabilmesi için çalışmamızda da görüldüğü gibi bakım paketi parametrelerinin hasta/çalışan popülasyonuna ve gereksinimlere uygun seçilmesi ve tüm basamakların eksiksiz uygulanması gerekmektedir. Çalışmamızın amacı, hastanemizin Yenidoğan Kliniği’ndeki çalışanların el hijyeni uyumlarının artırılması ve hemşire-hasta oranının yoğun bakım standartlarına uygun hale getirilmesinin SHİİ hızlarına etkisini saptamaktı. Önerilerilerimiz Port kateter onkoloji hastalarının, tedavileri süresince yaşamla bağlantısını sağlayan bir köprünün ayağı gibidir. Hastaların tedavi bitimlerine kadar bu köprünün ayağının korunması için onkoloji hemşirelerinin primer görevi olan port kateter bakımının kalitesi, bakım paketi uygulamaları ile arttırılmalıdır. Hemşirelere bakım paketi uygulamaları ve uygulamalardaki güncel kılavuzlar, gelişmeler konusunda düzenli olarak eğitimler verilmeli, bakım paketi uygulamalarına uyum sürekli takip edilmeli ve bakım paketi uygulamalarının kalitesini optimum düzeyde tutmaları sağlanmalıdır. THD İzmir Şubesi’nin 2016 Yılı Leman Birol-İnci Erefe Hemşirelikte Araştırma Ödülleri Üçüncülüğü: “ YENİDOĞAN KLİNİĞİNDE EL HİJYENİ UYUMU VE HEMŞİRE/HASTA ORANLARININ SAĞLIK HİZMETİ İLE İLİŞKİLİ İNFEKSİYONLARA ETKİSİ “ Giriş Yöntem Hastanemizin 46 yataklı ikinci basamak yoğun bakım hizmeti veren Yenidoğan Kliniği’nde yürütüldü. Çalışmaya 2012 yılı verileri (el hijyeni uyum oranları, SHİİ hızları, hemşire-hasta oranları) referans alınarak başlandı. SHİİ tespitinde, CDC tanı kriterleri kullanıldı. 01.01.2013 tarihinden itibaren kliniğin el hijyeni uyumlarını artırmaya yönelik çalışmalara ağırlık verildi. Çalışanlara düzenli olarak el hijyeni konulu planlı ya da plansız eğitimler yapıldı. Eğitimlerin çoğu hasta başında ve uygulamalı olarak verildi. Çalışanların el hijyeni uyum oranları, mesai saatleri içerisinde el hijyeni uyum gözlemleri yapılarak belirlendi. Kliniğin uygun alanlarına el hijyeni ile ilgili görseller asıldı. Üç ayda bir el hijyeni uyum oranları ile ilgili çalışanlara geri bildirimde bulunuldu. Hemşire-hasta oranları aylık olarak düzenli bir şekilde takip edildi. Hemşire sayısının artırılmasına yönelik Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü (SBHM) ile birlikte hareket edildi. Bulgularımız Kliniğimizde her yıl bir önceki yıla göre el hijyeni uyum oranlarının arttığı, hemşire/hasta oranının yoğun bakım standartlarına daha uygun hale geldiği ve SHİİ sayılarının ve hızlarının düştüğü görülmüştür Tablo 1 El hijyeni sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlar (SHİİ)’ın önlenmesinde geçerliliğini koruyan, en etkili ve en ucuz yöntemdir. El hijyeni sağlanarak SHİİ’lerin %30’u önlenebilir. Yenidoğan kliniklerinde el hijyeni uyumunun artırılması ve hemşire-hasta oranının mevzuat ve yoğun bakım standartlarına uygun hale getirilmesi enfeksiyon kontrolünün temel elemanları arasında yer almaktadır 24 Sağlığa Gündoğdu Hastanemizden Haberler Sonuç Olarak Önerilerimiz Yıllara göre çalışanların el hijyeni uyum oranları artırılmış ve hemşire/hasta oranı mevzuatlara ve yoğun bakım standartlarına uygun hale getirilmiştir. SHİİ hızlarında düşme görülmüştür. Bu başarılı sonucu infeksiyon kontrol ekibi olarak Yenidoğan Kliniği’nin tüm çalışanları ve SBHM ile yakın işbirliği içinde ve ekip ruhuyla hareket ederek elde ettiğimizi düşünmekteyiz. Enfeksiyon kontrolü dinamik ve sürekli devam eden bir süreçtir. Yenidoğan kliniklerinde enfeksiyon kontrolünün temelleri arasında yer alan el hiyeni ve standartlara uygun hemşire hasta oranı, sürekliliği sağlanması gereken konulardır. Enfeksiyon kontrol ekibi üyeleri, Yenidoğan Kliniği’nin tüm çalışanları ve SBHM ile yakın işbirliği içinde ve ekip ruhu ile çalışarak enfeksiyon kontrolünü sürekli ve dinamik bir süreç haline getirmeli ve sıfır enfeksiyonu amaç edinmeliyiz. Ödül Alanlar Serpil ŞEKER - Yeliz Yaman ORUÇ Nevbahar YAŞAR(soldan-sağa) Sağlığa Gündoğdu 25 ŞİFA VEREN ELLER FİDAN DİKTİ İzmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı Gaziemir Nevvar Salih İşgören Devlet Hastane yöneticisi Dr. Ömer KOÇAK, hastane meclisi ve ağaç gönüllüsü sağlık personelinin katkılarıyla Limontepe'de geçtiğimiz yıl oluşturulan Hatıra Ormanı ağaç dikme ikincisini gerçekleştirdi. Gaziemir Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi çalışanları ve Gaziemir Kaymakamlığının birlikte fidan diktiği alanda, orman bakımı yapılarak yeni fidanlar dikildi. Fidan dikimini gelenek hale getirdiklerini söyleyen Dr. KOÇAK, "Her yıl ormanlarımızı genişletmeyi planlıyoruz. Gelecek için bırakabileceğimiz en iyi miras ormandır" dedi. Gaziemir Kaymakamı Sn. Yaşar DÖNMEZ’de fidan dikiminin önemine vurgu yaparak, "Ağaçlandırma kutsal bir görevdir. Doğayı seven herşeyi sever" diye konuştu. Sağlık çalışanları fidan dikiminin ardından ormanlık alanda piknik yaptılar. 26 Sağlığa Gündoğdu Hastanemizden Haberler İZMİR EĞİTİM DİŞ HASTANESİ’NDEN BİR İLK DAHA! DİŞ PROTEZ YARDIMCI PERSONEL SERTİFİKA TÖRENİ GERÇEKLEŞTİ G enel Sekreterliğimize bağlı İzmir Eğitim Diş Hastanesi ve Konak Halk Eğitim Merkezi işbirliği ile düzenlenen “Diş Protez Yardımcı Personel Eğitim Programının” sertifika töreni 5 Nisan 2016 tarihinde gerçekleştirildi. Törene Genel Sekreterliğe bağlı hastane yöneticileri, Konak Halk Eğitim Müdür ve Yardımcısı, İzmir Eğitim Diş Hastanesini çalışanları katıldılar. Törende; Diş Protez Yardımcı Personel Eğitim Programında emeği geçen tüm hocalara; Sn. Doç. Dr. Tennure YAZANEL’e, Sn. Uzm. Dr. Ebru EKMEKÇİ’ ye, Sn. Uzm. Dr. Duygu KÜRKLÜ’ ye, Ortodonti Laboratuvar Sağlığa Gündoğdu Sorumlusu Pınar EKREN ve Protez Laboratuvar Sorumlusu Gürsel Taşkın’a , Öğretmenlere; Murat DEMİR ve Necati KIYAR’ a; plaket ve çiçekleri takdim edildi. Diş Protez Yardımcı Personel Eğitim Programında Sertifika almaya hak kazanmış olan kişilere sertifikaları; Torbalı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekimi Sn. Hüseyin AKÇAOĞLU, Torbalı Devlet Hastanesi Başhekimi Sn. Şenol TOPÇU, Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yrd. Sn. Atıl BİROL, Sn. Doç. Dr. Tennure YAZANEL ve İzmir Eğitim Diş Hastanesi Yöneticisi Sn. Doç. Dr. M. Sinan EVCİL tarafından takdim edildi. 27 Hastanemizden Haberler NARLIDERE AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİMİZ “ÜÇ YILDIZLI KIRMIZI BAYRAK” ALMAYA HAK KAZANMIŞTIR G enel Sekreterliğimize bağlı Narlıdere Ağız ve Diş Sağlığı Merkezimiz, İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelsiz İzmir Kırmızı Bayrak Komisyonunca değerlendirmeye alınmış ve engelli vatandaşların erişimine uygun olduğu görülerek "Kırmızı Bayrak" almaya hak kazanmıştır. Narlıdere Kaymakamımız Sayın Hayrettin ÇİFTÇİ, Narlıdere Belediye Başkanı Sayın Abdül BATUR ve tüm hazirun'un katıldığı tören ile sağlık tesisimize ait "Kırmızı Bayrak" ödülü tarafımıza takdim edilmiştir. Bu özverili ve başarılı çalışmalarından ötürü Narlıdere Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekimimiz Sayın Dolunay HAMAMİZADE'ye ve tüm ekibine teşekkürlerimizi sunarız. 28 Sağlığa Gündoğdu SAĞLIK ÇALIŞANLARI SURİYELİ HASAN’IN YANINDA İ zmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne Bağlı Narlıdere ADSM ve Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde görevli çalışanlar Kemeraltı’nda bir esnaf tarafından darp edilen Suriye’li Hasan Hantumani ve ailesi için yardım kampanyası düzenledi. Güney Genel Sekreterlik çalışanları, Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hurşit APA, Narlıdere Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekimi Dt. Dolunay HAMAMİZADE, Başhekim Yardımcıları ve sağlıkçılarından oluşan gönüllü heyet Hasan’ı evinde ziyaret etti. Gönüllü sağlık çalışanları ile yardım kampanyası düzenleyen çalışanlar Hasan ve ailesine giyim, gıda, temizlik, sağlık malzemeleri ile oyuncak ve çeşitli hediyeleri teslim etti. Narlıdere Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekimi Dolunay Hamamizade, “Türk halkı Osmanlı’dan beri zor durumda olan halklara kucak açmıştır ve her zaman mazlumun yanında olacaktır. Suriyeliler bizim misafirlerimizdir, keşke hepsine gidip yardım edebilsek. Hasan’ın yaşadığı olay bizim içimizi acıttı bu tarz münferit yanlışlar topluma mal edilmemeli, bizim halkımız cömertkar ve vicdan sahibidir, bizde bir nebze de olsa bunu göstermek istedik” dedi. Sağlığa Gündoğdu Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hurşit APA ise; “Suriyeli sığınmacılarımıza vatandaşımız gözüyle bakıyoruz. Onların çocuklarını bizim çocuklarımız olarak görüyoruz. Bugün Hasan ve ailesini ziyaret edip gönüllerini almak istedik. Sorumlu Türk halkının ve sağlık çalışanlarının ailenin arkasında olduğunu hissetmelerini istedik bütün çocuklar özeldir Hasan bizim için artık daha özel bir çocuktur.” dedi. Ziyaretten ve kendilerinin bu kadar seviliyor olmasından çok mutlu olduğunu belirten Hasan ve ailesine her hangi bir zamanda sağlık sorunlarıyla karşılaşması durumunda yardımcı olunacağı, ilerleyen günlerde de sağlıkları konusunda bir çalışma yürütüleceği belirtildi. 29 TİRE DEVLET HASTANEMİZ’DEN BÜYÜK BAŞARI... “ Genel Sekreterliğimize bağlı Tire Devlet Hastanemiz Dijital Hastane olma yönünde çok büyük ve özverili bir adım atarak Avrupa da 4. Türkiye'de İlk Sağlık Tesisi olarak "Stage 7" belgesini almaya hak kazanmıştır. “ Stage 7 belgesi Sağlık Bakanlığı ve HIMSS Avrupa işbirliğiyle 26-27 Mayıs 2016 tarihlerinde İstanbul Green Park Pendik Hotel’de gerçekleşen HIMSS Türkiye Emram Eğitim Konferansı ve Sağlık Bilişim Fuarında, HIMSS Başkanı ve Ceo’su H. Stephen LİEBER tarafından Genel Sekreterimiz Sn. Prof. Dr. Behzat ÖZKAN ve Tire Devlet Hastanesi Yöneticisi/Başhekimi Op. Dr. Fatih Hayali'ye takdim edilmiştir. Hastane Başhekimimiz Sayın Fatih HAYALİ başta olmak üzere STAGE 7 belgesini almamızda emeği geçen tüm personellerimize, meslektaşlarımıza, çalışanlarımıza teşekkürlerimizi sunarız. Herşey SAĞLIK için... Herşey İZMİR için... 30 DİJİTAL-KAĞITSIZ HASTANE NEDİR? Dijital hastane derecelendirmesi, sağlık alanında bilişim teknolojileri kullanımının yaygınlaşmasıyla, sağlık kuruluşlarını karşılaştırmada kullanılan ölçütler arasına girmiştir. Uluslararası kabul görmüş bir ölçüt olarak dijital hastane kavramı, bilişim teknolojilerinin hasta ve çalışan yararına kullanıldığı bir hastane örneğini öngörüyor. Ancak, bir hastanede bilişim teknolojilerinin kullanılıyor olması o hastanenin dijital hastane olarak nitelendirilmesi için yeterli olmamaktadır. Dijital hastane; idari, mali ve tıbbi süreçlerde asgari düzeyde bilişim teknolojilerinin kullanıldığı bir bilişim teknolojilerinin Sağlığa Gündoğdu Hastanemizden Haberler bilişim teknolojilerinin kullanıldığı bir hastaneden her türlü iletişim aracı ve tıbbi cihazın birbiriyle ve diğer bilgi sistemleriyle entegre olduğu, sağlık çalışanları ve hastaların tele tıp ve mobil tıp uygulamalarıyla hastane içinden veya dışından veri alışverişinde bulunabildiği hastaneye kadar geniş bir yelpazede tanımlanabilir. Türkiye’deki kamu hastanelerinde “dijital hastane” çalışmaları 2012 yılında pilot olarak seçilen Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi ile başladı. Sonrasında HIMSS Avrupa ve Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında kamuya bağlı tüm hastaneler bu sürece dahil edildi. Hastane, tüm kurumsal hizmetleri (ayaktan hasta, yatan hasta, acil hasta, ambulans hastası) için veri devamlılığını sağlar. Klinik bilgi, standart elektronik işlemler vasıtasıyla (örnek; bakım dokümanlarının devamı) hastaya müdahale etmeye yetkisi olan tüm birimler ile ya da bir sağlık bilgi paylaşım sistemi ile (diğer hastaneler, ambulans hizmetleri, yoğun bakımlar, çalışanlar, ödeme sistemleri ve veri akışının içindeki hastalar vb.) anında paylaşılabilir. Hastanelerimizin dijital olmasının getirileri şu şekilde sıralanabilir; • • • • • SEVİYE 7 NEDİR? Hastane, hasta bakımını yönetmek için artık kağıt ortam kullanmamaktadır ve elektronik sağlık kayıt sisteminde gizli bilgi, doküman, görüntü ve tıbbi görüntülerden oluşan bir veri bileşkesi vardır. Klinik verilerin şemalarının sağlık bakım kalitesinin iyileştirilmesi ve hasta memnuniyetinin arttırılması doğrultusunda analiz edilmesi için klinik veri depoları kullanımdadır, kalite güvenliği ve iş zekası işlemektedir. Sağlığa Gündoğdu • • • Dijital hastanelerde hekimlerimiz ve hemşirelerimiz hastalarına ait bilgilere zaman ve mekân kısıtlaması olmadan erişebileceğinden; vatandaşlarımızın hastanede bekleme ve yatış süreleri en aza inecek, hastaya ayrılan vakit artacaktır. İnsanın mekanik çalışmasına ihtiyaç azalacak, tıbbi ve idari hatalar en aza inecektir. Dijital hastanelerde kâğıt ve röntgen filmi kullanımı azalacağından film ve kırtasiye maliyetleri asgari seviyeye düşecektir. Ayrıca radyolojik görüntüler CD ve dijital ortamlar üzerinden verileceği için çevre de korunmuş olacaktır. Dijital hastanelerde elektronik sağlık kayıtlarının güvenilir bir şekilde tutulması, saklanması ve rapor edilmesine imkân sağlanarak, hastaların tedavi süreçleri bir bütün olarak takip edilmekte, bu uygulama, teşhiste ve hasta işlemlerinde hız kazandıracak, değerlendirmelerde doğruluk ve kaliteyi artıracaktır. İlaç takip sistemleri kullanımı; akılcı ilaç kullanımı, bütün eczanelerde iki boyutlu barkod ve barkod okuyucu kullanımı, üretici şirket tarafından ambalajın diğer tarafına ürün kodu, seri numarası, her seri için yeniden başlayan sıra numarası, üretim tarihi ve son kullanma tarihi bilgilerini içeren kare kod uygulamasına imkân vermektedir. Dijital hastanelerde, farklı ilaçların aynı anda uygulanmasıyla ortaya çıkabilecek yan etkiler, karar destek sistemlerinin uyarılarıyla tespit edilebilmektedir. Dijital hastanelerde, hastanın herhangi bir ilaca alerjisi varsa bu ilacın uygulanması isteminde sistem uyarı vererek hastaya yanlış ilaç verilmesini engellemektedir. Dijital hastanelerde yöneticilerimiz performans izlemi ve değerlendirmesini daha kolay ve hızlı yapabileceklerdir. Böylece, finansal kaynakların etkin ve verimli kullanımı sağlanacak ve kayıt dışı giderler önlenecektir. Kesin envanter yönetimi sağlanır, veri madenciliği ve istatistiksel veri analizlerinin yapılması mümkün olur. 31 İNANMAK BAŞARMAKTIR Hemşirelik, uğraş alanı insan olan ve hemşirelik bakımına temellenmiş bir meslektir. Sağlık çalışanları içinde en büyük grubu oluşturan ve hasta ile uzun süreli ilişkiye sahip olan hemşireler, gizli güçlere sahiptirler. Sihirli elleri ile dokunduğu her hastaya şefkat verir, iyileştirirler. Mesleki pozisyonları gereği de hizmet verdikleri bireylerin gereksinimlerini bilen hemşireler, bu bilgilerini hastanede bireylerin gereksinimlerinin karşılanması için politikalar, standartlar geliştirmede kullanabilirler. Eğer hemşireler hasta merkezli çalışma ve bunun savunuculuğu için harekete geçerlerse, sağlık sisteminde köklü ve anlamlı değişikliklere sebep olabilirler. İşte bu bağlamda 2014 yılında Sekreterliğimizin öncülüğünde çıktığımız bu yolda amacımız sağlık bakımında profesyonel bir dokunuş sağlamaktı. 32 Emel ÇEKKİN Ödemiş Devlet Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi HBDS Koordinatörü Sağlığa Gündoğdu Hastanemizden Haberler Vizyonumuz Hemşirelik Bakım Değerlendirme Sisteminin en mükemmel uygulayıcısı ve hasta bakımında lider hastane olmak. Misyonumuz Hastalarımıza Hemşirelik Bakım Değerlendirme Sistemi ışığında en profesyonel bakımı sunmak. Hemşirelik hizmetlerinin kalitesinin ölçümü, diğer meslek alanlarında kullanılan yöntemlerden çok da farklı değildir. Ölçebilmek için ise belli standartların oluşturulması, bu standartlara ulaşma durumunun belirlenmesi, denetlenmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Nihayetinde ölçemezsek değerlendiremez, değerlendiremezsek yönetemeyiz. “Hemşirelik Bakım Standartları” kitabımız bu yönde bize ışık tutan yegane kılavuz oldu. Bakım yalnızca hemşireliğe özgü değildir, ancak bakım hemşirelik için özgündür. Bakım özü itibarıyla toplumdaki her bireye ahlaki bir sorumluluk yüklemekle birlikte, hemşirelik için özgün ve vazgeçilmez bir kavram olduğundan hemşirelere özel bir ahlaki sorumluluk yüklemektedir. Her tür zorluğa rağmen içimizde barındırdığımız iyileştirme duygusu ve arzusu da mesleğimizin bizi çeken ve karakterimize yön veren bir kavramdır. Biz de Ödemiş Devlet Hastanesi olarak, perifer hastanelerde de bakıma önem verildiğini ve bakım odaklı çalışıldığını göstermek amacıyla 2015 kupasını alarak bunu ispatlamak istedik ve yola çıkış parolamızı belirledik: “İNANMAK BAŞARMAKTIR” Sağlığa Gündoğdu 5 kişilik küçük bir ekiple çıktığımız bu yolda başarı için alanlarda olmanın önemini kavradık. İşimiz zordu: Türkiye'nin en iyi Kamu Hastaneleri Birliğinde, en iyi hastanelerle dostça bir rekabet halindeydik. Bu sebeple bakım verilen tüm kliniklerden birer temsilci ile ekibimizi genişlettik. Öncelikle Mavi Kelebeğin anlamını bilmeli ve benimsemeliydik. Karşılaştığımız zorluklar bizi yıldırmamalıydı. Servislerde yaşanan direnç, bilinmezlik, kayıtsız kalma, sistemsel hatalar… Değişim kolay olmuyordu. Bu da öncelikle eğitime dayanıyordu. Eğitim, hemşirelerin gücünü ve bilincini arttırmada en önemli faktördü, dinamik bir süreçti ve devamlılık şarttı. Öğrenmek akıntıya karşı yüzmek gibidir, ilerleyemediğiniz takdirde gerilersiniz. (Çin Atasözü) 33 • • • • • • • • • • • • • Öncelikle görev tanımları üzerinde durularak, çalışanlar üzerinde farkındalık yaratıldı. Eğitimlerin özellikle ekip üyeleri arasında konuların alanlarına göre dağıtılıp, araştırma esas alınarak verilmesi planlandı. Her birimin kendisi ile ilgili konularda branşlaşması ve aktivasyonu sağlandı. Klinik içi eğitimler, o birimde çalışan ekip üyeleri tarafından birebir olacak şekilde verilmesi sağlandı. SBHM tarafından düzenli toplantılar yapılarak iyileştirmeler üzerinde duruldu. Kullanılan tüm dökümanlar revize edildi, eksiklikler üzerinde çalışıldı. Farklı konularda broşürler, farklı alanlarda kitapçıklar hazırlanarak halkın bilgilenmesine ışık tutuldu. Bilgi işlem olmazsa olmazımızdı, sürekli iletişim halinde farklı bir çalışma ekibi oluşturuldu. Uzak masaüstü ile evden HBYS’ye bağlanılarak sürekli kontroller sağlandı. Oluşturulan WhatsApp ekibinin etkin kullanımı ile sürekli iletişim ve işbirliği sağlandı. Facebook sayfasının aktif kullanımı ile güncel oluşumlar takip edildi. Hasta bakım malzemeleri temin edilerek bakımın kalitesine destek sağlandı. Tüm çalışmalarımızda hastane yönetimi tam destek arkamızdaydı. 34 Tüm bu çalışmalarımızda gözardı edilmemesi gereken yegane gerçek ekip ruhu ve ekip çalışmasıydı. Başarı ancak bir ekip ruhu oluşursa kaçınılmazdı ve biz bunu başarmıştık. ‘’İNANMAK BAŞARMAKTIR’’ diye çıktığımız yolda ‘’İNANDIK BAŞARDIK’’ sonucuna ulaşmıştık. Hemşirelik; bilimsel, kanıta dayalı ve duyarlı bir bakım verme sanatı olarak algılanırsa, bizler de en iyi sanatçılarız. Gerek sosyal sorumluluk projelerinde gerekse sanatsal alanlarda gösterdiğimiz başarılar bunun en güzel örnekleridir. Sağlığa Gündoğdu DİJİTAL DERGİMİZE www.igkh.gov.tr ADRESİNDEN ULAŞABİLİRSİNİZ Sağlığa Gündoğdu 35 36 Sağlığa Gündoğdu Nurgül Şenol ÖNDER Güney Genel Sekreterliği Grafik Tasarım ve Basım Yayın Birimi ÇOCUKLARIN DİLİ OYUNCAK… Söz konusu çocuklar olunca en doğal ve kendilerini rahat ifade edebildikleri ortam, oyunlarıdır. Oyun ve oyuncaklar kullanarak çocukların iletişim kurmalarına, duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine, zihinsel ve fiziksel becerilerini geliştirmelerine, etkili sosyal beceriler oluşturmalarına yardımcı olunur. Biz de bu düşünceden yola çıkarak dergimizin bu sayısında Kamu Hastaneleri içinde Ege Bölgesi’nde tek, Ülkemizde ikinci olarak hizmet veren Oyun Terapi Odasını çocuk psikiyatrisi Uzm. Dr. Ayşe Kutlu ve Psikolog M. Duygu Özcanlı ile yaptığımız röportaj ile sizlere tanıttık. -Oyun terapisi nedir? Oyun terapisi çocukla oyun terapisti arasında kurulan aynı zamanda çocuğun oynayarak kendi iç dünyasını keşfettiği bir ilişki sürecidir. Yani oyun ve oyuncuklar aracılığı ile çocukların ihtiyaçlarını ifade etmelerine yoğunlaşan özel bir süreçtir. Oyun terapisi süreci bazı çocukların bazı duygu ve deneyimlerini yaşamasını olanak sağlar. Oyun sırasında kurulan terapötik ilişki çocukta onun yaşadığı sorunla ilgili dinamik bir iyileşme ve gelişme sağlar. Sağlığa Gündoğdu 37 Tanıtım -Oyun terapisi çocuğun evde oynadığı oyundan farklı mıdır? Buradaki oyunun evde ki oyundan farkı psikoterapötik amaçlı olmasıdır. Çocuk burada evdeki oyunların aynısını oynayabilir. Çocuk olduğu gibi kabullenilir, yönlendirilmez. Çocuk rengi söylemediği takdirde biz rengi adlandırmayız. Çocuk neyi hayal ederse biz ona saygı duyarız. Örneğin çocuk ağacı mor çizebilir. Anne ve öğretmen bu ağacı “neden mor çizdin?” diyebilir. Ama oyun terapisti onun mor olduğunu sorgulamaz, onu olduğu gibi kabul eder. “Ben seni her halinle kabul ediyorum” mesajını verir. Özgür şekilde oyunlarını yapılandırır ve yönetir. Bu yüzden evdeki ve okuldaki oyundan farklıdır. Ayrıca burada toplum içinde sosyal ortamlarda karşılaştığımız, ilişki kurduğumuz bireyler olan polis, asker, öğretmen, yaşlılar bulunmaktadır. Ayrıca her zaman çocuk oyuncak seçmez bazen de masa başı aktivite dediğimiz üçüncü grupta yer alan yaratıcı oyuncaklar olan kum, su, kalemler, boyama, kağıt, makas, izola bantı tercih eder. Yani çocuk yeniden keser boyar, yapıştırır, hayalini kağıda aktarır. Ayrıca çiftlik hayvanları, vahşi hayvanlar, dinozorlar, yumuşak oyuncaklar, deniz ürünleri, lobutlar, müzik aletleri, legolar, yarış arabaları, kepçe, kamyon, kuklalar bulunmaktadır. -Oyun terapi odasında neler vardır? Burada çeşit çeşit oyuncaklar bulunmaktadır. Yani bunlar rastlantı seçilen oyuncaklar değil, her biri özel oyuncaklardır. Oyuncuklar burada kapalı yerde değil açık raflarda bulunmaktadır. Yani çocuğun oynayacağı oyuncakları biz seçip yönlendirmiyoruz. Çocuk kendi iç dinamiklerine göre oyun kuracağı için oyuncağını kendisi seçer. Oyuncaklar 3’e ayrılıyor. Birincisi, agresyon boşaltımı oyuncuklar, ikincisi ev-aile yaşamı oyuncakları, üçüncüsü yaratıcı oyuncaklardır. Her çocukta agresyon vardır. Kimi çocuk bunu gösterir kimi çocuk bastırır. Birinci gruptaki oyuncaklar hacıyatmaz, silahlar, kılıçlar, oklar, tamir takımlarıdır. Yani çocukların agresyonunu boşaltacak oyuncaklardır. İkinci grupta olan oyuncaklar içinde oyun evi bulunmaktadır. Oyun evi içinde tam bir yaşam alanını oluşturan yatak odası, çocuk odası, banyo, tuvalet, mutfak, yemek takımları ve mobilyalar bulunmaktadır. Ayrıca aile karakterlerini temsil eden sino bebekler bulunmaktadır. 38 - Oyun terapisi çocuğa nasıl yardımcı olur? Yetişkinler için psikoterapi ve danışma ne ise çocuk için oyun terapisi odur. Çocuklara fırsat verirseniz tıpkı yetişkinlerin duygu ve düşüncelerini ifade ettikleri gibi çocuklar da oyun sürecinde duygu ve ihtiyaçlarını oynayarak ifade ederler. Çocuklar isteklerini, neler hissettiklerini söylemede, yaşadıkları olayın kendilerini nasıl etkilediğini söylemede önemli güçlükler yaşayabilir. Sağlığa Gündoğdu Tanıtım Ancak yetişkinin gözetiminde, huzurlu bir ortamda, izin verildiğinde kendi iç dünyalarını oyuncakları ile kendi seçtikleri malzemelerle kurdukları hikayelerle çok iyi anlatırlar.Oyun terapisinden sonra çocuk içinde tuttuğu, kızacağı, cezalandırılacağı, sevilmeyeceği gibi düşünce ve duygularını net bir şekilde ifade ettiğini görüyoruz. Oyun terapisi ile çocukların biliçsel süreçlerinde ve motor süreçlerinde büyük bir gelişme, sözel iletişimlerinde duygularını daha iyi anlamlandırabilme görülmektedir. Ayrıca bazı çocuklar oyun oynamayı bilmiyor. Bu süreçle oyun oynayabilmeyi, kendi yaş dönemine uygun oyun kurmaya başlayabilir. Aynı zamanda sınırları öğrenmesini sağlayan bir süreçtir. Zamana, eşyaya, başkalarına saygı duymayı öğrenir. Belli sınırlar çerçevesinde özgürlüğünün olduğunu öğrenir. Ebeveyninden kapıdan ayrılmayı öğrenir.Biz çocuğa oyun esnasında öğretme, yönlendirme, eleştirme, cesaretlendirme yapmıyoruz. Biz onun yanında eşlikçisi, yardımcısı ve yardımcı egosuyuz. Bu aşamaları yaparken o içinde yeterli ego gücünü bulamazken bu ortamda yanında terapisti varken onu bulabilmektedir. Oyun psikoterapisi çocuğun değerlik duygusunu, özgüvenini arttırır. Yani çocuk hem öğrenir hem de ruhsal açıdan gelişir. - Oyun terapisi hangi durumlarda, kimlere uygulanır? Çocuk psikiyatri polikliniğine başvurmuş 3 ile 10 yaş arası sorunları açısından uygun gördüğümüz vakaları değerlendiriyoruz ve aileyi yönlendiriyoruz. Aileye koşulları ve süreci anlatıyoruz ve istiyorlarsa oyun psikoterapisine başlıyoruz. Sağlığa Gündoğdu -Anne ve baba oyun terapisine katılabilir mi? Oyun psikoterapisinde çocukla özel bir anı paylaştığımız için anne ve babayı oyun odasına almıyoruz. Sadece 4 seansta bir aile bilgilendirilir. Bu bilgilendirme oyunda ne olduğu değil, süreçle ilgili bir bilgilendirme olur. - Çocuğa oyun terapisine gelirken nasıl bir açıklama yapılmalıdır? Çocuğa ailesi tarafından, “Seninle sen oyun oynarken, resim yaparken, hikaye anlatırken, senin duygu ve düşüncelerini anlamını sağlayacak oyun ablasına gidiyoruz. Orada istemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. Söylemek ya da yapmakta istediğin her şeye sen karara vereceksin.” Neden gidiyorum? derse, “Senin için ve bizim için okulda, evde bazı şeyler yolunda gitmiyor. Bazen özel birisiyle paylaşabileceğin özel bir zamanın olması sana yardımcı olacaktır.” Odaya girerken terapist tarafından, oyunun ne kadar süreceği ve oyuncaklara zarar vermemesi gerektiği belirterek; “Şimdi seninle özel oyun odasına giriyoruz. Burada istediğin her şeyi yapabilirsin, yapmaman gereken şey olduğu zaman ben sana hatırlatacağım.” diye standart bir yönerge söylenir. -Oyun terapisinde gözlem ne kadar sürmekte ve ne kadar zamanda sonuç alınır? Haftada 1 kez, 45 dk planlanır. Ama gözlemin bitmesine çocuğun ritmine göre karar verilir. Oyun terapisi uzun soluklu bir süreçtir. Çocuğun ve ailenin durumuna göre 1-2 ayda sürebilir 2 yılda sürebilir. Aynı erişkindeki gibi bireysel psikoterapi süreci yaşanır. Çocuğun ve ailenin durumuna göre değişir. 39 -Burası ne zaman kuruldu ve ekibiniz kimlerden oluşmaktadır? -Hangi oyundan neler çıkartıyorsunuz bize örnek verebilir misiniz? Burada sadece tek bir oyuncak ile somut bir kanıya varmamız doğru olmaz. Bizim için süreç çok önemlidir. Örnek verecek olursak çocuktan yaş dönemine uygun oyun oynamasını bekleriz Çocuk oyuncağını seçecek, bir otyun senaryosu kuracak ve o oyun içine alacağı bireyler olacak. O oyun içinde yaşayacağı çatışmaları ve bitişini izleyeceğiz. Yani oyuncağı ve oyunun senaryosuna bütünüyle bakacağız. Çocuk bir oyuncağı bir kere seçti diye bir anlam yükleyemeyiz. Uzun soluklu bir süreç olduğu için o oyuncağı başka oyun temalarında kullanıyor mu, oyuncakla kurduğu oyun temasını başka oyuncaklarla da kurabilir yor mu yani bizim için tekrarlayan oyuncak seçimi ve oyun temaları önemli. Örneğin 5 Yaşında ise 5 yaş dönemine uygun oyunlar oynamasını bekleriz. Daha üretici daha sosyal paylaşımcı oyunlar kurmasını beklerken geçmiş dönemlere takılı ise oyununda da bunu görürüz. Sürekli kum havuzunda oynuyorsa ya da emekliyorsa regresif hareketler vardır, geçmiş döneme takılı kalmıştır diyebiliyoruz. Çocuk burada bu oyunu oynayıp o dönemi tamir edip kendi yaş dönemine gelir. Bizim burada kullandığımız oyun psikoterapisi 1960 yıllardan beri yurt dışında olan, bizim hocalarımız tarafından Ankara merkezli başlayan bir psikoterapi yöntemidir. Oyun terapi odamız Göztepe Rötory Kulubünün Hastanemizle işbirliğiyle yürüttüğü bir proje olarak başladı. Oyun terapi odamız nisan ayında tamamlandı ve açıldı. Çocuk psikiyatri kliniğimiz çok sayıda alanlarında yetkin kişilerden oluşuyor, ancak burada oyun psikoterapisti olabilmek için en az 2 yıl süren eğitimden geçmeniz lazım. Bizim kliniğimizde şuan bu eğitimi almış 3 psikoloğumuz var. Kamu hastaneleri içinde Ege Bölgesinde tekiz, Ülkemizde ise Ankara Eğitim Araştırma Hastanesinden sonra ikinciyiz. Burası çocuklar için yapılabilecek çok kıymetli ve önemli bir yer. Çok önemli bir eksiği tamamlıyoruz. Oyun terapi odası özel hastanelerde vardı ama devlete ait kamu hastanelerinde yoktu. Burada 3-10 yaş arası çocuklarımızın aileleri için önemli bir gereksinimi karşılamakta. Oyun Terapi Odası Personelleri Uzm. Dr. Ayşe Kutlu(Çocuk Psikiyatrisi) (sağda), M. Duygu Özcanlı(Psikolog)(solda), Sezin Gönül(Psikolog), Duygu Doğan(Psikolog) -Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır? Zeka ile hayal gücü paraleldir. Hayal gücünü de geliştiren şey oyundur. O anlamda çocuğun hayatında oyun çok önemlidir. Çocuklarımız kurslara gitmeli, aktivitelerde bulunmalı ama çocuğun asıl temel işlevi oyun oynamaktır. Lütfen çocuklarımızı oyun zamanlarından alıp tabletlere, telefonlara mahkum etmeyelim. Çocuğun oyuncakları kompleks değil çocuğun hayal gücünü ortaya çıkarabilecek, kendi hayal dünyasını yansıtabilecek, arttırabilecek oyuncaklar olmalıdır. İnternetten, tabletten, cep telefonundan oynanan oyunlar oyun değildir. Çocukların dil gelişimini, bilişsel gelişimini, ruhsal gelişimini, dikkatini bozar. O yüzden ailelere bu vesileyle bunu da mutlaka iletmiş olalım. Lütfen çocuklarını teknolojiden uzak tutsunlar ve çocuklarını pahalı hiçbir şey almasınlar. 40 Sağlığa Gündoğdu Sağlığa Gündoğdu 41 Diş Sağlığı Diş Hekimliği’nde Yeni Bir Teknolojinin BAŞLANGICI Dijital Dental Tomografi Uzm. Dr. Ümit CANDAN İzmir Eğitim Diş Hastanesi Başhekim Yardımcısı Diş hekimliğinde teşhis yöntemlerinden olan radyolojinin önemi, hızla gelişen görüntüleme yöntemleri sayesinde giderek artmaktadır. Dişhekimliğinde Kullanılan Panoramik Radyografi Diş hekimliği radyolojisinde kullanılan konvansiyonel röntgen çekim teknikleri üç boyutlu yapıların sadece iki boyutlu görüntülenmesine olanak vermektedir. Bu yüzden bu görüntüleme teknikleri anatomik yapıların ve/veya patolojik değişikliklerin analizinde sınırlı değer taşımaktadır. Bu sınırlı değer de teşhis ve tedavi yöntemlerinin seçiminde diş hekimlerinin zorlanmasına neden olmaktadır. 1990’lı yılların sonlarında teknolojik alandaki ilerlemeler, diş hekimliğinde radyolojik olarak 3 boyutlu görüntüleme uygulamalarını gündeme getirmiştir. Dentomaksillofasiyel radyoloji ve dolayısıyla diş hekimliğinde yeni bir anlayışın başlangıcı olan volumetrik tomografi sistemleri dişhekimlerinin vazgeçilmez tanı yöntemlerinden biri olmuştur. Dişhekimliğinde kullanılan periapikal radyografi Dijital dental volumetrik tomografi 42 Bilgisayarlı tomografi (BT) vücudun istenilen bir bölgesinin, değişik düzlemlerden alınan değişik kesitler aracılığıyla görüntüsünün elde edilmesidir. Dijital Dental volumetrik tomografi (DVT) diş hekimliği alanında kullanılan yeni bir teknolojidir ve görüntüleme yöntemleri arasında gerçek bir devrim ve yeni bir çağın başlangıcı olarak nitelendirilmektedir. Günümüzde dental volumetrik tomografi kullanımı diş hekimliğinin her branşında uygulanmaya ve dişhekimlerinin teşhislerinde önemli bir yer edinmeye başlamıştır. Sağlığa Gündoğdu Bilgisayarlı tomografi teknolojisini temel alan konik ışın hüzmeli bilgisayarlı tomografi 3 boyutlu görüntülemeyi, daha az doz ile elde edilebilir hale getirmiştir. Genellikle dental volumetrik tomografi (DVT) terimi ile ifade edilen bu sistemler “Cone Beam Computerized Tomography (CBCT)”, Konik ışın sistemleri, “Konik ışın huzmeli 3 Boyutlu Volumetrik Tomografi” olarak da isimlendirilmektedir. Üç Boyutlu Görüntüleme Sistemi Diş hekimliğinde 3 boyutlu bilgisayarlı tomografi (BT) patolojik durumların, iskeletsel deformitelerin tanısında, özellikle implant uygulamaları öncesinde kemiğin miktarı ve kalitesinin tespitinde, yumuşak doku kalınlığının saptanmasında ve komşu anatomik yapıların genişliği ve çevresindeki kemiğin genişliği ile kalitesinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Sefalometrik Radyografi Üzerinde Yapılan Analiz Bu analizlerin doğruluğu, radyografideki yapıların görüntüleri ile doğru orantılıdır. Ayrıca ortodontik tedavide yer alan planlamalarda gömük dişlerin lokalizasyonunu, dişlerin kök açılarının ve morfolojilerinin belirlenmesi gibi rutinde kullanılan 2 boyutlu görüntüleme yöntemleri yetersiz kalmaktadır. Yarık damak olgularının değerlendirilmesinde, büyüme- gelişimin incelenmesinde, dental gelişime bakarak yaş tahmininde ve havayolu incelemelerinde 3. boyutun dahil olması ile DVT sistemleri dişhekimliği alanında çok uygulanabilir hale gelmiştir. İmplant Uygulamasından Sonra Elde Edilen Tomografi Görüntüsü Günümüzde implant tedavisinde yararlanılan maksillofasiyal görüntüleme yöntemlerinde kullanılan panoramik radyografi ile 3 boyutlu görüntü sağlayan bilgisayarlı tomografiyi karşılaştırdığımızda, DVT sistemlerinin efektif dozunun panoramik bir radyografiye kıyasla daha fazlayken konvansiyonel tomografilere oranla oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle dişhekimleri açısından “minimal dozla en iyi görüntüyü elde etme prensibi” çerçevesinde endikasyon açısından DVT’nin ön plana çıkmasını sağlamaktadır. Ortodontik alanında yapılan uygulamalarda tedavi planlaması yaparken anatomik yapıların detaylı ölçümleri gerektirmektedir. Geleneksel olarak bu ölçümler sefalometrik radyografiler üzerinde yapılmaktadır. Sağlığa Gündoğdu Kist Veya Tümör Gibi Patolojik Oluşumların Tomografi İle İncelenmesi Özellikle Aproksimal (Arayüz) çürüklerinin incelenmesinde ve temporomandibular eklemde ağrı şikayeti veya fonksiyon bozukluklarında, erozyon, fraktür, ankiloz veya gelişimsel anomalilerin tespiti veya kondilin fossadaki pozisyonunun değerlendirilmesinde bilgisayarlı tomografi başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Ancak eklem diskinde ve diskin çevresinde ki yumuşak dokularda oluşan patolojik durumlar nedeniyle oluşan ağrı söz konusu ise veya buna bağlı bir disfonksiyonun incelenmesi söz konusu olduğunda Manyetik Rezonans görüntülemesinin öncelikli olarak tercih edilmesi gerektiği de unutulmamalıdır. 43 • Temporamandibular Eklemin Fossa İçindeki Pozisyonun Değerlendirilmesi Periodontal hastalıklarda gelişen kemik kayıplarının 2 boyutlu konvansiyonel radyografilerle tespiti zordur. DVT görüntüleri konvansiyonel dental radyografilerle karşılaştırıldığında periodontal kemik defektlerinin, kök furkasyon lezyonlarının belirlenmesinde, detaylı ve 3 boyutlu olarak değerlendirilmesinde daha başarılıdır. DVT’nin tüm bu avantajlarına rağmen, konvansiyonel radyografinin yüksek kemik kontrast kalitesi ve lamina durayı göstermedeki başarısı nedeniyle hâlâ tercih edilmektedir. Dijital Dental Tomografinin Endikasyonları • • • • • • • • • • • 44 Dentomaksillofasiyal cerrahi uygulamaları öncesi tedavi planlamasına yardımcı olur. İmplant yerleşimi için cerrahi şablon hazırlığı yapar. Nazal kavite, insiziv maksiller sinüs ve mandibuler kanal gibi anatomik yapıların incelenmesini sağlar. Kemik kalitesinin ve yoğunluğunun tespitinde yardımcı olur. Çene kemiği konturlarının incelenmesini sağlar. Temporomandibular eklemin incelenmesini sağlar. Kanal tedavilerinde periapikal bölgenin ve kanal dolgularının incelenmesini sağlar. Gömük dişlerin kemik içerisindeki pozisyonlarının 3 boyutlu analizini yapar. Kist ve tümür gibi patolojilerin ve kök kırıklarının incelenmesi yapar. Periodontal ve periapikal kemik defektlerinin incelenmesi sağlar. Kemik grefti uygulamalarının planlanması, takibi ve kemikte olan tümör gibi patolojik oluşumların incelenmesini sağlamakla beraber o bölgedeki yüzeysel veya derin yapıların görüntülerini süperpoze olmadan net bir görüntü olarak vererek hekimin net bir teşhis koymasını sağlar. BT’nin en büyük dezavantajı, radyasyon dozlarının alternatif tekniklere oranla oldukça yüksek olması en büyük dezavantajıdır. Bunun yanı sıra pahalı bir yöntemdir. Sonuç olarak; dental volümetrik tomografilerin, kaliteli ve detaylı görüntü, daha az radyasyon ve daha ekonomik olma gibi olumlu özellikleriyle, yakın zamanda kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Ülkemizde sağlık bakanlığının başlattığı teletıp projesi ile uzaktan sağlık bakım hizmeti sunumunda bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanılması, dijital hastane kavramının oluşturulması, tibbi görüntüleme alanında uzman hekim sıkıntısının hafifletilmesi, kompleks vakalarda konsültasyon hizmetinin alınabilmesi ve hekimler arasında bilgi ve deneyimin paylaşımının sağlanmasının amaçlandığı bu projede İzmir Eğitim Diş hastanesi olarak yer almanın haklı gururunu yaşamaktayız. Türkiyede sadece diş hastanelerinin 8’inde dental tomografi cihazı bulunmaktadır. Bu 8 diş hastanesinin içinde hastanemizde yer almaktadır. Gerek İzmir ili gerekse diğer bölgelerden gelen hastalarımıza radyoloji alanında hizmet vermekteyiz. Unutmayalım ki, İyi Bir Tedavi Ancak Doğru Bir Teşhis İle Sağlanır. Sağlığa Gündoğdu Sağlığa Gündoğdu 45 BAĞIŞLAYIN Bedeniniz Tıp Eğitiminde Yaşasın Prof. Dr. Mehmet Ali MALAS İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Tıp Fakültesi Dekanı Tıp eğitiminde Tıp Fakültesi öğrencileri ve Tıpta Uzmanlık öğrencilerinin pratik uygulamalarında kadavra (insan cesedi) vazgeçilmez bir eğitim materyalidir. Kaliteli sağlık hizmetinde en önde gelen unsur sağlık elemanlarının iyi yetişmiş olmasıdır. Sağlık alanındaki bilgiler çok hızlı bir şekilde artmakta ve yenilenmektedir. Bu nedenle sağlık eğitimi de, artan bu bilgiyi en iyi şekilde öğretebilmek için tüm yeni teknolojilerden yararlanmaya çalışmaktadır. Tıp eğitiminin temel taşlarından biri olan Anatomi eğitiminde de birçok yenilikten yararlanılmaktadır. Ancak Anatomi eğitiminin olmazsa olmazı kadavra yani insan bedeni üzerinde yapılan eğitimdir. Yüzyıllardır kadavra üzerinde çalışmalar yapılmaktadır ve henüz hiçbir teknolojik gelişme bu uygulamanın yerini almaya aday görünmemektedir. 46 Standart bir Anatomi eğitimi için en fazla 8-10 öğrencinin bir kadavra üzerinde çalışma yapması uygundur. Ne yazık ki ülkemizde bu oran istenilenin çok altındadır. Hatta bazı Tıp Fakültelerinde kadavra dahi bulunmamaktadır. Son yıllarda artan Tıp Fakültesi ve tıp öğrencisi sayısı bu yetersizliğin temel nedenlerinden biridir. Gelişmiş ülkelerde anatomi eğitiminde yararlanılan kadavra halkın bağışları ile sağlanmaktadır. Binlerce kişi bedenini eğitim ve bilimsel amaçlı çalışmalarda öğretici olmak için tıp fakültelerine bağışlamaktadır. Bu toplumların bilime olan inancının ve desteğinin oldukça önemli bir göstergesidir. Avrupa ülkelerinde beden bağışı nüfusun % 0,1 ine kadar ulaşmışken, ne yazık ki ülkemizde kadavra bağışı yok denecek kadar azdır. 75 milyonluk Türkiye’de senede sadece 10-20 kişinin beden bağışı anatomi eğitiminde kullanılabilmektedir. Ölen bir insanın yaşayanlara verebileceği, hiçbir maddi değerle ölçülemeyecek en değerli hediyesi, bedenini insanlığın ve bilimin gelişimine adamaktır. Bu noktada bilimin faydasına inanan, bilimsel çalışmalara destek vermek isteyen ve çocuklarımızın da iyi yetişmiş sağlık personelinden (doktor, diş hekimi, hemşire, eczacı, laborant) hizmet almasını arzu eden tüm vatandaşlarımıza görev düşmektedir. Beden bağışı ile birçok hekimin yetişmesine yardımcı olunabilir. Böylece yüzlerce belki de binlerce insanın yaşamının kurtulmasına, hastalıklarının tedavi edilmesine katkıda bulunulabilir. Kanunlarımız çerçevesinde kişi kendini ölümünden sonra eğitim ve bilimsel amaçlı bağışlayabilmektedir. Sağlığa Gündoğdu Dosya Bunun yanı sıra böyle bir isteği olduğu bilinen kişinin bedeni de tüm varislerin onayıyla aynı amaçla bağışlanabilir. Bu konuda Tıp Fakültelerinin Anatomi Anabilim Dallarına başvurulmalıdır. Bağışlanan bedenler üzerinde çalışmalar son derece katı tıp ahlakı çerçevesinde, gereken saygı gösterilerek yürütülmekte, daha sonrasında kişinin isteği doğrultusunda cenaze işlemleri yapılmaktadır. Batı ülkelerindeki Anatomi eğitimi incelendiğinde kadavra ağırlıkları çeşitlilik göstermekle birlikte teorik derslerin en az yarısı kadar, bazı fakültelerde daha da yüksek oranlarda laboratuvar eğitimine yer verilmektedir. Bir tıp öğrencisinin hayatı boyunca hiç unutamayacağı anılarından biri Anatomi pratiğinde, kadavra ile ilk karşılaştığı andır. Tıp öğrenimi içindeki Anatomi dersleri, “bedenin geçiciliği” ve “insanı parçalara ayırma” kavramları ile yüzleştiricidir. Bu yüzleşmeye tahammül edebilme, kişinin hekim olmayı kaldırabileceğinin ölçütü gibi görülür. Disseksiyona katılan öğrenci burada yaşadıklarının izlerini artık daima taşıyacaktır. Anatomi bilimi tıbbın gelişimi ile paralel giden ve önemini binlerce yıldır koruyan bir bilim dalı olagelmiştir. Tıbbın alt dallarının çeşitlenmesi ile Anatomi eğitimine ayrılan sürede, yöntemlerde zaman içinde değişiklikler olmaktadır. Ancak Anatomi eğitiminin yüzyıllardır değişmeyen yöntemi kadavra üzerinde uygulamalı eğitimdir. Gelişen teknoloji kadavra üzerinde uygulamalı Anatomi eğitimine destek olmakta ve çeşitlilik katmaktadır. Özellikle son 20 yılda hızla gelişen teknolojik olanaklar Anatomi eğitiminde de yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Çok daha mükemmel modellerden, detaylı bilgisayar programlarından eğitimde yararlanılmaktadır. Ancak kullanılan modeller, bilgisayar programları ne kadar mükemmel olursa olsun insan kadavrası ile eğitimin yerini henüz alamamıştır ve yakın bir gelecekte Tıp Fakültelerine bağışlanan vücutlar eğitim ve de alacağına ilişkin öngörüler yoktur. araştırma amaçlı kullanılmaktadır. Fakülteler ancak vücudu bilimsel çalışmaya uygun olmayan bağışları kabul etmeyebilir. AIDS, sarılık (Hepatit B ve C) gibi çalışanların ve öğrencilerin sağlığını etkileyecek hastalığı olanlar eğitim amaçlarına uygun değildir. Kadavralar üzerinde çalışmalar tamamlandıktan sonra Fakültelerin yetkili birimleri tarafından gömülmesi sağlanır. Bağışçı, kendisine ait bir mezar yerine gömülmek isteğini belirtmemiş ise bulunan bölgenin belediyesinin tespit edeceği bir mezarlığa defnedilir. Bağışçının kendisine ait bir mezar yeri mevcut ise belirtilen yere defnedilir. Defin ve cenaze töreni ile ilgili tercihler bağış işlemi sırasında bağışçıya sorulur. Bağışçının inançlarına uygun şekilde ilgili kuruluşlara cenaze işlemleri yaptırılır. Sahip olduğu mezar yeri var ise tapu fotokopisi istenir. Cenazelerin yakılarak defnedilmesi nokrasında gerekli mevzuat düzenlemesi henüz gerçekleşmediğinden, Anatomi eğitiminde modeller kadavra eksiği olduğu ya da ülkemiz şartlarında gerçekleştirilemeyecek bu tip cenaze kadavrada göstermenin zor olduğu yapıların öğretilmesi işlemleri için tıp fakülteleri sorumlu değildir. Bağışçının sırasında ve tamamlayıcı olarak kullanılmaktadır. Benzer cenaze töreninin ailesi tarafından düzenlenmesi isteği şekilde bilgisayar programları da eğitime destek verme belirtilmiş ise Tıp Fakültelerinde gerekli işlemler amacıyla kullanılmaktadır. Her ne kadar bilgisayar yapıldıktan sonra cenaze aileye teslim edilir. Anatomi programları çok popüler olsa da gözden kaçırılmaması eğitimini lisans düzeyi, anatomi uzmanlık/doktora eğitimi gereken husus özellikle tıp alanında ileri ülkelerin ve hekimlerin mezuniyet sonrası eğitimi şeklinde kategorize tamamında geniş Anatomi Disseksiyon Laboratuvarlarının edebiliriz. Lisans eğitimi sırasında hem teorik hem pratik mevcut olduğu ve eğitimlerini temel olarak kadavra uygulamalar eğitim programlarında yer almaktadır. üzerinde çalışmaya göre şekillendirmiş olmalarıdır. Sağlığa Gündoğdu 47 Dosya Yeni gelişen endoskopik cerrahi gibi ya da birçok minör invaziv metot daha detaylı anatomik bilgiye ihtiyacı arttırdığı gibi el becerisi geliştirebilmek için de kadavra üzerinde çalışma ihtiyacını artırmıştır. Bu nedenlerledir ki son yıllarda kadavra kursları tüm dünyada yoğun ilgi görmekte ve oldukça yüksek ücretler karşılığında kurslar düzenlenmektedir. Bu tip eğitimlerin malpraktisleri azaltmanın yanı sıra morbidite ve mortalite risklerini azaltmakta da önem arz ettiğini göz ardı etmemek gereklidir. Gelişen detaylı görüntüleme yöntemleri cerrahiyi organ düzeyinden dokuya taşımış ve taşımakta hatta hücre düzeyinde cerrahi yaklaşımlara doğru ilerlemekteyiz. Bu perspektifte bakıldığında kadavra üzerinde anatomi eğitiminin çok daha uzun yıllar önemini koruyacağı görülmektedir. Sonuç olarak teknolojinin gelişimi Anatomi eğitim araçlarını çeşitlendirmekte fakat kadavranın yerini alamamaktadır. Hatta gelişen tanı ve yöntemler kadavra üzerinde eğitime olan ihtiyacı lisans düzeyinden mezuniyet sonrasına taşımıştır. Günümüzde Avrupa ülkelerinin hemen tümünde, ABD’de, Japonya, Avustralya, Güney Afrika, Yeni Zelanda gibi kalkınmış ülkelerin hemen tamamında tıp fakültelerinde kullanılan cesetler ölmeden önce kendi isteği ile bedenini bilime bağışlamış kişilerin cesetleridir. Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerin hemen hemen hepsinde kadavra bağışının nasıl yapılacağı konusu ayrıntılı yasalarla belirlenmiştir. Türkiye de her geçen yıl tıp fakültesi öğrenci kontenjanları artmaktadır. “Tıp fakülteleri arasında 25 kişiye bir veya 50 öğrenciye bir kadavra sunan Fakültelerin sayısı çok az miktardadır. Ayrıca kadavra pratiği sunamayan Tıp Fakültesi sayısı da azımsanmayacak kadar yüksektir. Ülkemizde kadavra bulunan merkez sayısı da 20 civarındadır. Bu nedenle kadavra eksikliği, ülkemizdeki Tıp Fakültelerinin “Temel tıp eğitimi” bakımından en büyük sıkıntılarından biridir. Tıp Fakültelerimiz içerisinde tıp eğitiminde kadavrayı ideal sayı olarak belirlenen on öğrenciye bir kadavra olarak gören hiç bir fakültemiz bulunmamaktadır. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi bu konuda öğrencilerine kadavra eğitimi yaptırabilen şanslı bir fakültedir. 48 Ayrıca Diş Hekimliği ve Sağlık Bilimleri Fakültelerinde de kadavra eğitimi öğrenci başarısını artıracaktır. Mevcut yasalarda kadavra bağışına engel bir durum bulunmamaktadır. Ancak toplumdaki bilgi eksikliği nedeniyle gönüllü bağış sayısı yetersiz kalmaktadır. Ülkemizde son 3 yıldır yapılan ''Bağışlayın Bedeniniz Tıp Eğitiminde Yaşasın'' adlı kampanyada da amaç organ bağışı gibi vatandaşlarımızın çok kutsal bir hareket olarak bedenlerini ölüm sonrası tıp eğitiminde kullandırabilmek ve bunun sosyal değerini paylaşabilmektir. Tıp eğitiminin en büyük sorunu olan 'Kadavra Temini' yönündeki toplumsal duyarlılığı arttırmak yönündeki çalışmalara büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Yazılı ve görsel medyanın konuya gösterdiği duyarlılık oldukça önemlidir. “Beden bağışı ile ilgili ayrıntılı bilgiler Türk Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği web sayfasından (http://anatomidernegi.org) veya Tıp Fakülteleri Anatomi Anabilim Dalı Başkanlıklarından temin edilebilir. Bedenini bağışlayacak olan gönüllü bireyler Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Başkanlıklarına müracaat edebilir. “Bağışlayın Bedeniniz Tıp Eğitiminde Yaşasın” Kaynaklar 1. Gürbüz H, Mesut R, Karlıkaya E. Kadavra bağışı üzerine görüşler (http://www.anatomidernegi.org) 2. Şehirli Ü.S. Diseksiyon ve anatomi eğitiminde etik. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Anatomi AD, Doktora Tezi İstanbul: 2001. 3. Türk Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği, http:// www.anatomidernegi.org/kadavra-bagisi-vetemini (kadavra dosyası) Sağlığa Gündoğdu Sağlığa Gündoğdu 49 Nurgül ŞENOL ÖNDER Güney Genel Sekreterliği Grafik Tasarım ve Basım Yayın Birimi • Sağlık Bakanlığı tarafından İzmir’de yılın hemşiresi/ ebesi seçilen Ebe Elif DUMAN ödülünü 12 Mayıs’ta Ankara Green Park'ta düzenlenen Hemşireler/Ebeler Günü Ödül Töreninde almıştır. Kendisiyle yaptığımız röportajla, ödüle giden bu süreçte mesleki alanda yaşadıklarını bizlere anlattı. 50 Merhaba Elif Hanım, öncelikle kendinizden bahsedebilir misiniz? Ben Elif DUMAN. Kahramanmaraş/Elbistan İlçesi, 1961 doğumlu, 10 çocuklu ailenin en büyüğüyüm. 2 kız çocuğu annesiyim. 1978 yılında Kahramanmaraş Sağlık Meslek Lisesi’nden mezun olup meslek hayatıma başladım. İnsanları ve bu mesleği çok severek yapıyorum. • Göreviniz icabı birçok hizmetler yapmışsınızdır. Bazılarını öğrenebilir miyiz? 38 yıldır Türkiye’nin farklı bölgelerinde ebelik görevini yürüttüm. İlk görev yerim Kütahya/Gediz/Kızılkoltuk Köyünde 1 yıl, ardından Adıyaman/Gölbaşın’da 12 yıl, Kahramanmaraş’ta 4 yıl, Elbistan’da 12 yıl, Elazığı’nın ve İzmir’in en ücra köylerinde ve sağlık evlerinde görev aldım. Şuan 5 yıldır Urla Devlet Hastanesi’nde görev yapmaktayım. Aslında emeklilik vaktim geldi. Ama kendimi çalışamaz hissedinceye kadar çalışacağım. Herhalde ebelik mesleğini yapmasam başka bir iş yapamazmışım gibi hissediyorum. Sağlığa Gündoğdu HAYATINIZIN İLK ŞAPLAĞINI ATAN FEDAKAR ELLER • Sağlık Bakanlığı tarafından İzmir’de yılın hemşiresi-ebesi seçildiniz. Bu süreç nasıl gerçekleşti? Aslında benim için çok büyük bir sürpriz oldu. Her yıl Sağlık Bakanlığı İl bazında yılın hemşiresi/ebesi seçmektedir. Hastanemizin Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Keziban ÇAKAL benim haberim yokken benim adıma başvurmuş. Ödüle layık gördüklerini hastanenin hemşireler günü kutlamasında öğrendim. Dediğim gibi benim için çok büyük bir sürpriz ve mutluluk oldu. • Özellikle Urla Devlet Hastanesi’nin Türkiye’de 5. İzmir’de ilk kez “Anne Dostu Hastane Ödülü” almasında büyük bir katkınız var. Bize bu süreçten bahseder misiniz? Daha öncede söylediğim gibi 38 yıldır Ülkemizin değişik yerlerinde görev aldım. Birçok doğum gerçekleştirdim. Mesleğimi çok severek yaptım. Özellikle benim yaşımdaki insanlar nöbet tutmak istemezken ben nöbet tutmak, çalışmak, annelerle iletişimde bulunmak yeni bir can dünyaya gelmesine yardımcı olmak istiyorum. Sağlığa Gündoğdu 51 Röportaj Çalışmak hep beni canlı tutuyor. Buraya geldiğimde ayda 10 normal doğum gerçekleşiyordu. Hastanemizde uygulamaya geçilen Anne Dostu Hastane Uygulamaları çalışmaları doğrultusunda annelerimizi normal doğuma teşvik ettik. Şimdi ayda 60-100 arasında normal doğum gerçekleşiyor. Tüm ebe arkadaşlarımız ve hastane yönetimi Anne Dostu Hastane Uygulaması için çok emek verdi. Çok güzel bir ekip ve sistem kurduk burada. Önce aday gösterildik. Beğenildik ve bunun karşılığı olarak Anne Dostu Hastane Ödülü aldık. Eskiden ilçe hastanelerinden İzmir’e doğum yapmaya giden olurdu. Şimdi İlçelerle beraber İzmir’den bize doğum yapmaya gelen oluyor. • Uzun süredir mesleğiniz ile ilgili çalışıyorsunuz. Peki, ebe olarak çalışmanın sizce artı ve eksi yönleri nelerdir? • Bugüne kadar mesleğinizde en fazla zorlandığınız konular nelerdir? İlk görev yerime gittiğimde daha 17 yaşında ve bekardım. Ebelik mesleğine çok genç yaşta uzak bir köyde başladım. Aslında biraz olgulaşınca köylerde çalışılsa daha iyi olur. Tek başınıza oluyorsunuz çünkü. Köyde sadece 1 imam, 2 öğretmen bir de ebe ve köylüler oluyor. Ama yine de mesleğini seven bir insan için çok da zor bir şey değil. Ayrıca doğu bölgesinde çalıştığım için Türkçe bilmeyen çok hastam vardı. Hastalarıma her zaman anlayacakları dilden yaklaştım. Onlara dil öğretmek mümkün olmadığı için kendim dil öğrendim. Burada kullanılan Kürtçe tüm kelimeleri liste yaptım ve öğrendim. Buraya geldiğimde Kürtçe bilmiyordum ama şuan Kürtçe konuşulan şeyleri anlayabiliyorum. Çünkü benim için önemli olan anne ve bebek. Onun güvenini kazanarak güler yüzlü davranmak çok önemli. Zaten ondan sonra gerisi geliyor. Hasta nerde olursa olsun en iyi hizmeti hak etmektedir. İster hastanede olsun ister köyde olsun. Sonuçta kendi şartlarında yaşayan bir insandır. Ben oraya görevli olarak gitmişim ve ben onun şartlarında ona uyum sağlamak zorundayım her zaman. Ebelik mesleğinin yapmanın maddi yararını geçersek manevi çok güzellikleri var. Bir doğumu yaptırdığınız zaman, bir canlı dünyaya getirirken karşınızdaki insanlar çok mutlu oluyor doğal olarak siz de mutlu oluyorsunuz. O canlının dünyaya gelmesinde çok büyük emeğiniz oluyor. Hele de o bebekleri, büyüyüp karşınızda görünce daha da mutlu oluyorsunuz. Ve insanlar tarafından nereye gidersen git “Bu benim ebem” diye anılıyorsunuz. Ayrıca o hastaların öyle dualarını alıyorsunuz ki manevi olarak çok mutlu ve rahat oluyorsunuz. Her yerde ve her koşulda çalıştığımı söyleyebilirim. 30 yıl önceki zamanda koşullar daha da kötü ve zordu. Bir hastaya gidebilmek için önce sağlık ocağına ait cipe binerdik. Cipin gidemediği yerde traktörle giderdik, traktörün yetmediği yerde atla giderdik. Atın gidemediği yerde de yürüyerek giderdik. Her koşulda bir şekilde oraya varırdık. Gittiğin yerden de aynı gün içinde dönemezsin, orada hastanın evinde kalırsın. O dönem Eylül dönemlerinin olduğu dönemlerdi yani çok karışıktı. Ancak ben mesleğimi, insanları çok sevdiğim için korkmuyordum. Her ne kadar o dönem karışık olmasına rağmen mesleğimi severek yaptığımdan insanlara davranışlarımdan dolayı herkes tarafından saygı duyulurdum. Çok zorluklar çektim ama yaşanması gereken şeylerdir diye düşünüyorum. Ben bu mesleği seçmişim bir kez, insanlar benden fayda bekliyor ve benim bir şeyler yapmam gerekir diye düşünüyorum. 52 Sağlığa Gündoğdu Röportaj Röportaj • 7.Sizce bir hemşire ya da bir ebede mutlaka bulunması gerekiyor dediğiniz özellikler var mı? Varsa bu özellikler nelerdir? Bizim mesleğimizde hastalarla olan iletişimin, ona olan davranışların çok önemli. Karşındaki hastaya güven vermen gerekiyor. Ben tüm meslek hayatım boyunca bunu çok önemsedim ve hastama her zaman bu güveni verdim. Onlar da her zaman bu güvenle çok mutlu bir şekilde ayrıldılar. Bir ebe-hemşire çok merhametli ve vicdanlı olmalıdır ayrıca. Kesinlikle çok güleryüzlü ve özverili olması gerek. Örneğin nöbetten çıktığımda özellikle çocuklarım küçükken eve gidip yatıyordum ama hastaneden aradıkları zaman hemen uyanıp işe gidiyordum. Bana “hastanede yat kal, sana hastanede yaşamak iyi geliyor.” derlerdi. • Yaptığınız meslek alanında bir şeyler değiştirme fırsatınız olsa bunlar neler olurdu? Şuan çalıştığım hastane ve klinik çok güzel koşullarda. İstediğimiz bir malzemeyi hemen bulabiliyoruz. Burada her hastanın kendine ait banyo ve tuvaletli odası var. Ama bu şartların doğuda ya da birçok hastanede de olmasını isterdim Yani bu fiziksek koşulların ve anne dostu uygulamaların tüm hastanelerde uygulanmasını isterdim. Ayrıca annelere eğitim verilmesini isterdim. Eğer anneye eğitim verirsen, korkusunu yok edersin ve normal doğuma teşvik etmiş olursun. • Görevinizle ilgili unutamadığınız bir hatıranızı anlatır mısınız ? Çok anılarım var aslında. Mesela düğünümden bir gün önce kınagecem vardı. Kınamın yakıldığı gece komşumun kızının doğum sancıları tuttu. Ben kınamı yıkayıp hemen doğum yaptırmaya gittim. O gecenin sabahında da düğünüm oldu. Daha sonra doğurttuğum o kız çocuğu büyüdü, ebe oldu ve onunda çocuğunu doğurttum. Aynı zamanda kendi torunlarımın da ebesiyim. Ayrıca eski eşimin yeni karısının da doğumunu ben yaptırmıştım. Gösterdiğim ilgi, alakadan ötürü çok memnun bir şekilde ayrıldı buradan. Sonrasında çok hediyeler gönderdi bana. Hayat bazen çok ilginç olabiliyor. Bizim işimiz, mesleğimiz insan, can olduğu için hastamız kim olursa olsun her zaman en iyi hizmeti göstermişimdir. • Son olarak bize söylemek istediğiniz bir şey var mı ? Çok mutluyum, bunca yıl çalıştığımın emeğini aldığımı düşünüyorum. Her şey geliyor geçiyor. Geriye baktığımda böyle bir ödülün verilmesinin ve idarenin, amirlerin sizi takdir etmesi ve diğer insanların bunu bilmesi çok gurur verici. İnşalllah diğer arkadaşlarımı da aynı şekilde ödüllendirirler. Onlar da mesleklerinde daha iyi olma yolunda ilerlerler. Bulunduğunuz görevden ayrılınca nasıl anılmak istersiniz ? Şuan zaten çok iyi anıldığımı düşünüyorum. Çünkü pazara gittiğimde “benim ebem” diye arkamdan sesleniyorlar. Sağlığa Gündoğdu 53 DİKKAT ET YANARSIN Y Uzm. Dr. Ahmet Deniz UÇAR Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezi Birim Sorumlusu 54 anık, bilinen tüm travmalar içinde en ölümcül, en yüksek oranda sakat bırakabilen ve tedavisi son derece uzun ve zor bir yaralanma türüdür. İnsanlık tarihi kadar eski bir yaralanma şekli olan yanık yaralanması Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışmaya göre yılda her 100.000 kişide 125 görülen, her 100.000 kişide 1.25 öldüren bir hastalıktır. Yanık yaralanmasına insidans ve prevelansı ilginç bir şekilde gelişmemiş ve gelişmiş ülkelerde nispeten daha düşükken yarı gelişmiş toplumlarda çok daha yüksektir. Bunun nedeni gelişmemiş ülkelerde elektrik, ısınma, sanayileşme, şehirleşme geriliği nedeni ile insanların yanık yaralanmasına maruz kalabileceği etmenin az bulunması ve gelişmiş ülkelerdeki modern sanayi, düzgün kentleşme, bilinçli toplum yapısıdır. Oysa ki yarı gelişmiş ülkelerde çarpık kentleşme, geri kalmış sanayileşme, bilinçsiz toplum, yetersiz önleyici faaliyetler vb. bir araya geldiğinde yanık hastası sayı ve tipi açısından çeşitlilik göstermektedir. Ülkemizde ki yanık sebepleri daha çok mevsimsel özellikler arz etmektedir. Yaz aylarını yaşadığımız şu günlerde mangal ateşi yakmaya çalışırken tutuşturucuyu ateşin üstüne dökmeden tutunda arabadaki oto spreyi ile ateş yakmaya çalışanlar nedeni ile polikliniğimize başvuranlar artmıştır. Havalar ısındıkça otomobil radyatörlerinin su kaynatması, su ilavesi için kapağının kontrolsüz açılması ve neticesinde genellikle sağ kol, gövde ve yüz yanıklarının olmasını beklemekteyiz. Bunun yanında yaz günlerinin klasiği motosiklet egzozuna temas sonrası sağ bacak iç yüzde 3. derece yanıklar da gelmeye başlar. Yaz sonlarına doğru düğün nişan sünnet kutlamalarının vazgeçilmezi uçan balon yanıkları göçmen kuşların habercisidir. Sağlığa Gündoğdu Röportaj Sonbahar aylarında her ne hikmetse inşaat işçilerinin ellerindeki demir malzemeyi gerilim hattına temas ettirmesi sonrası her iki el ve ayaklarda ampütasyona varan elektrik yanıklarının olmasını beklemekteyiz. Kışa girmeden cam kavanozla konserve yapımı esnasında yanan ev hanımları sıraya girerler. Havalar soğuyunca sanayi mahalleleri, kötü şartlardaki işyeri ya da imalathanelerde ısınma ihtiyacı hâsıl olur. Teneke içine konan tiner emdirilmiş veya dökülmüş üstüpü yakılırken meydana gelen her iki el kol ve yüz yanıkları sağanak halinde gelmeye başlar. Bunu özelikle genç bayan hastaların sıcak su torbaları ile karın, göbek ve genital bölgelerini haşlayarak gelmeleri ve damar hastalıkları nedeni ile ayaklarında kronik üşüme hissi olan ileri yaş hastaların elektrikli sobaların karşısında her iki ayaklarını bir güzel pişirerek gelmeleri takip eder. Kış iyice bastırınca soba yangınları kurbanların aynı zamanda gaz zehirlenmesi ile birlikte geldikleri aylar başlar. Bir de bölgesel yanıklar söz konusudur. Ege bölgesinde tandır yanığı pek olmaz fakat Kuzey Ege’de tek başına yaşamak zorunda bırakılmış ileri yaştaki insanların piknik tüpte yemek yaparken pantolon ya da eteklerinin tutuşması, söndürememeleri ve neticesinde ağır yanık vakaları hiç de az değildir. Güney Ege yöresinde trafolara keçi, tavuk, Sağlığa Gündoğdu kedi kaçması (!) sonrası ağır elektrik yanıkları rutindir. Son zamanlarda lazer ile daha da güzelleşmek isterken bacakları Dalmaçyalı gibi puanlı bir şekilde yanan genç bayan hasta grubumuzda hızla çoğalmaktadır. Kupa çekilirken yakılanlar, birer “çocuk haşlama” işine dönen çay içme yöntemlerinden hiç bahsetmiyorum. Yanık yaralanmaları kanser, kalp damar hastalıkları gibi ileri yaş grubunda değil, daha çok çalışan, genç ve bakacak nüfusu olan vatandaşları etkilemektedir. Yanık travmasının en etkin tedavisi yanmamaktır. Bu önlenememiş ise tedavi hasta yanıyorken başlar. Hastanemize gelen hastaların ölüm ya da sakat kalmasına neden olan etmenlerin başında uygun olmayan kurtarma, yanlış ilk müdahale ve özensiz sevk şekilleri gelmektedir. Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile hekim ve yardımcı sağlık personellerine yönelik 2 kez yapılan eğitim toplantıları her ne kadar gözle görülür sonuçlar vermiş olsa da bu sorunun üstesinden gelmek içi İl Sağlık Müdürlüğü ve Bakanlık düzeyinde halk eğitim faaliyetleri ve düzeltici önleyici faaliyetler elzemdir. Bu görev Çalışma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatlarının katılımı ile et kemiğe bürünebilir. Acısız, sızısız günler dilerim. 55 iş Sağlığı ve Güvenliği İş Kazası ve Meslek Hastalığı ? Nedir Değerli okurlar, dergimizin bu sayısında sizlere kaza, iş kazası ve meslek hastalığı nedir tanımlarını yaparak iş kazası ve meslek hastalığı meydana geldiği zaman bidirimini SGK’ya nasıl yapacağızı açıklamaya çalışacağım. İ şverenler, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlayabilmek için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler. İş kazaları ve meslek hastalıklarına maruz kalmanın en önemli nedenlerinden birinin bu konudaki bilgisizlik veya eğitim yetersizliği olduğunu söyleyebiliriz. İş kazalarının % 2’si insan dışı önlenemez nedenlerden kaynaklanmakta, %98’i ise insan davranışı ile olan önlenebilir tehlikeli hareketler ve durumlardan kaynaklanmaktadır. Bu noktada, işverenlerin eğitim konusunda yeterince bilinçli olmamaları ve eğitimi hala bir maliyet unsuru olarak görmeleri, bunun yanı sıra çalışanların da işyerindeki tehlikelere karşı eğitilmemiş olmaları veya aldıkları eğitimin gereğini yapmamaları da insan hatasıyla iş kazalarının olduğuna işaret etmektedir. İnsanlarda yaralanma veya ölüm, ekipman hasarı, çevreye zarar ya da ürün kaybı ile sonuçlanan istenmeyen olaylara kaza denir. Oysa biz bir kazaya iş kazası diyebilmemiz için kanunlarda yapılan tanımlara uygun olması gerekmektedir. Dolayısıyla önce bu tanımları biliyor olmalıyız. 56 Safiye ÇOŞKUN Güney Genel Sekreterliği İş Sağlığı ve Güvenliği Birim Sorumlusu Sağlığa Gündoğdu iş Sağlığı ve Güvenliği İş kazası 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmaktadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun’unun 13’üncü maddesine göre ise iş kazası; • • • • • Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay şeklinde tanımlanmaktadır. Örnek verecek olursak; işçinin işyerinde kalp krizi geçirmesi iş kazası olarak kabul edilir. Bu olayda işverenin veya üçüncü bir kişinin kusuru olması şart değildir. 6331 sayılı Kanunda yapılan tanımda; İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana” gelmesi yeterlidir. Yine eğer işyerinde intihar eylemi gerçekleşmiş ise intihar eden çalışanın gördüğü işle ilgili ve işvereninin kusurundan kaynaklanması şartı aranmaksızın olayın işyerinde olması nedeniyle iş kazası olarak değerlendirilmektedir. Çalışanın işyerine servisle gidip gelmesi sırasında geçirmiş olduğu kaza da iş kazası olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda çalışanın servisi beklerken kaza geçirmesinin de iş kazası sayıldığı yargı kararlarını da görmekteyiz. Şöyle ki;“ sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülmesi sırasında veya servis aracına binmek üzere işveren tarafından belirlenen yerde beklediği sırada kaza meydana gelmiş ise de iş kazası sayılmaktadır.” Örnek vermeye devam edecek olursak; işyerinde çalışanın ıslak zeminde kayarak düşmesi, batıcı delici alet yaralanması veya kimyasal maddelerin solunmasıyla zehirlenmesi yine iş kazası olarak kabul edilmektedir. Meslek hastalığı 5510 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinde “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir” şeklinde yapılmıştır. 6331 sayılı Kanun’da ise meslek hastalığını “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık” olarak tanımlandığı görülmektedir. Sağlığa Gündoğdu 57 İlk etapta iş kazası gibi görünmese bile iş kazası olarak değerlendirilen olaylarda bulunmaktadır. Çalışanın işyeri bahçesinde bir cismin başına isabet etmesi sonucu yaralanması, işyerinde yediği yemekten zehirlenmesi, işyerinde bir şahıs tarafından saldırıya uğraması gibi fiziksel olmayıp çalışanın ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açan yangın vb. olaylarda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre iş kazası olarak sayılmaktadır. İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının Bildirimi Nasıl Yapılmalıdır? 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 14’üncü maddesi göre işveren istihdam ettiği çalışanın iş kazası veya meslek hastalığı geçirmesi durumunda bildirimde bulunmak ve bununla ilgili araştırma yaparak rapor hazırlamak ve kayıt altına almak zorundadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 4’üncü maddesine göre işveren “çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması” ile yükümlüdür. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun öncelikli amacı; çalışanların ruh ve beden sağlığını korumak ve çalışanların güvenli ve sağlıklı ortamlarda çalışmalarını sağlamaktır. Bu konuda işverenlere ciddi sorumluluklar yüklenmektedir. 58 İşverenin İş Kazasını Bildirme, Rapor Düzenleme ve Kayıt Altına Alma Yükümlülüğü: 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14’üncü maddesine göre işveren; İşveren iş kazasını o yerin yetkili kolluk kuvvetlerine derhal, SGK’ya da en geç kazadan sonraki 3 gün içinde bildirmek zorundadır. İşyeri hekimi veya sağlık hizmeti sunucuları; meslek hastalığı ön tanısı koydukları vakaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularına sevk eder. Yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları da meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirirler. Bundan sonra SGK bünyesindeki Kurum Sağlık Kurulu devreye girerek, yasal tanıyı koyar ve durumu ilgili işverene bildirerek, 3 işgünü içinde bildirim yapılmasını sağlar. Kurum Sağlık Kurulu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliğine göre, kayıp oranını tespit ederek yasal tanıyı koyar. İhtilaf halinde SGK yüksek sağlık kurulu nihai kararı verir. 6331 sayılı Kanun’da İşveren öncelikle meydana gelen bütün iş kazalarını ve meslek hastalıklarını SGK’ya bildirmek, gerekli araştırmaları yaparak rapor hazırlamak, yaralanma veya ölüme sebep olmamasına rağmen zarara uğratma potansiyeli olan olayları ve ramak kala olarak nitelendirilen olayları da kayıt altına almakla yükümlüdür. Sağlığa Gündoğdu Sağlığa Gündoğdu 59 DÜNYA’NIN TESCİLLEDİĞİ BAŞARI Erken evrede tanı alan, yayılmamış yemek borusu, mide ve barsak kanserlerinde tümörü açık ameliyata gerek kalmadan “Endoskopik Submukozal Diseksiyon” adı verilen yöntemle alan Doç. Dr. Fatih Aslan geliştirdiği endoskopik teknikle Endoskopi şampiyonasında Dünya Birincisi oldu. Amerika’da yapılan Dünya Endoskopi Yarışmasına Türkiye adına kendi geliştirdiği endoskopik teknikle katılan ve seçilmiş 10 ülke arasından dünya birincisi olan Doç. Dr. Aslan’a Amerikan Gastrointestinal Endoskopi Derneği tarafından madalya verildi. Sunumunu, Egenin yöresel efe kıyafeti ile yapan Doç Dr. Aslan, Türkiye’de az sayıda merkezde uygulanan, “Endoskopik Submukozal Diseksiyon Yöntemini”, gastroenteroloji kliniğini ve ödül gecesinde yaşananları bizlere anlattı. 60 Sağlığa Gündoğdu Röportaj - Kliniğinizi tanıyabilir miyiz? Kliniğimiz, 1960 yılında Doç. Dr. Namık Kemal Menteş tarafından Ege Bölgesi’nin ilk gastroentoloji kliniği olarak kurulmuştur. Ardından 1975-1990 yılları arasında Dr. Naci Çalış klinik şefliğini yürütmüş ve hizmet vermiştir. 1990-1997 yılları arasında Prof. Dr. Sadun Koşay klinik şefi olarak görev yapmıştır. 1997 yılında klinik şefliğine atanan Doç. Dr. Belkıs Ünsal halen bu görevini sürdürmektedir. Doç. Dr. Ünsal 1998 yılında her ay binlerce tanısal ve tedavi amaçlı girişimsel endoskopik işlemlerin yapıldığı bir endoskopi ünitesini kurmuştur. Kliniğimiz Avrupa’da ve Amerika’da pek çok sunumları olmuş akabinde Türkiye’de ve yurt dışında pek çok ödül almıştır. Daha sonra bu 10 ülke daha önce gönderdiği tekniği canlı olarak sırasıyla sundu. Bundan sonra aynı Eurovizyon yarışması gibi diğer ülkeler tarafından puanlama yapılarak birinci belirlendi. Bizim ülkemiz ilk kez seçilen 10 ülke içinde Dünya Endoskopi şampiyonasını kazandı. Amerika 2, Japonya 3. oldu. Daha öncede İspanya-Barselona’da da sunum yapmıştık. Orada da 7 ülke arasına girmiş ve ödül kazanmıştık. - Ödül aldığınız Endoskopik Submukozal Diseksiyon Yöntemi nedir? - Klinik olarak aldığınız ödülden bahseder misiniz? Ödülümüz yaptığımız işle yani endoskopiyle ilgili. Gastroenteroloji’ de endoskopik işlemler hem tanı hem de tedavi amacıyla yapılmaktadır. Tanı amaçlı endoskopik işlemler erken evre kanserlerin saptanması için, bunların çıkarılması ise tedavi amaçla yapılmaktadır. Bu lezyonların çıkarılmasında ameliyatsız yöntemler teknolojinin ilerlemesiyle devreye girmeye başlamıştır. İlk yöntemler Japonya’da başlayarak tüm dünyaya yayılmaya başlamıştır. Bizde bu amaçla Japonya’ ya 2012, 2013 ve 2014 de üç kez gittik ve bu konuda eğitim aldık. Eğitim sonrasında öğrendiğimiz tüm uygulamaların üzerine kendi tekniğimizi de koyarak hastanemizde uygulamaya başladık. Şuan Türkiye’de ilk uygulamaları hatta bazı Avrupa Ülkelerinde ve Amerika’da yapılmayan uygulamaları hastanemizde uygulamaya başladık. Sonra geliştirdiğimiz tekniklerden birini Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bütün ülkelerin ve 20 bin doktorun katıldığı bir kongrede sunmaya karar verdik. Kongre öncesi tüm ülkeler uyguladıkları endoskopik tekniklerin videolarını buraya gönderdi. Ardından bu videolar arasında seçim yapılarak 10 ülkeye indirildi. Sağlığa Gündoğdu Tümörler erken evrede yani bağırsak duvarının, mide duvarının ya da yemek borusu duvarının dışına çıkmamış olarak endoskopik ve radyolojik olarak tespit edersek, vücutta herhangi bir kesi olmadan ameliyatsız olarak, ağız ya da makat yolundan endoskopla girerek tümörü bu işlemler için geliştirilmiş özel aletlerle endoskopik olarak sıyırıp çıkartıyoruz. Bu yönteme Endoskopik Submukozal Diseksiyon(ESD) diyoruz. - Bu yöntemin diğer yöntemlerden farkı nedir? Hasta bu uygulamanın ertesi gününde su içmeye ve diğer gününde de taburcu oluyor. Hasta için çok avantajlı bir yöntem. Kendisinin büyük bir ameliyat olduğunu fark etmeden normal yaşantısına devam ediyor. Mesela kalın bağırsak için yapılan klasik ameliyatlarda eğer tümör anal kanala çok yakınsa, ameliyat sonraı hastanın dışkılamasını yapması için torba takılıyor. Hayatını sonuna kadar bu böyle devam ediyor. Ama bizim bu yöntemle hastada ne kesi ne dikiş oluyor ne de organ kaybı olmadan, hasta normal yaşantısına devam ediyor. Örneğin mide için düşünürsek midede erken evre bir kanser tespit edildiğinde kişinin midesinin tamamı alınmadan sadece hastalıklı bölge ağızdan çıkartılıyor ve kişi normal yaşantısına devam ediyor. 61 Röportaj - Kaç hastada bu yöntemi kullandınız? Yaklaşık 4 yılda 1200 hastada erken evrede yemek borusu, mide veya kolon kanserleri veya daha kanserleşmemiş polipler için endoskopik submukozal diseksiyon(ESD) ve endoskopik mukozal rezeksiyon(EMR) yöntemini uyguladık. Yani ülkemizde bu yöntemi en fazla sayıda, başarıyla uygulayan kliniğiz. - Diğer ülkelerin bu tekniğe ve size bakışı nasıl oldu? - Bu yöntem hangi organlara yapılabiliyor? Bu yöntem yemek borusu, mide ve bağırsağa uygulanabiliyor. Japonya’da kulak burun boğaz bölümlerinde uygulanmaktadır. Ancak ilerleyen dönemlerde bu teknik geliştirilip bizde de diğer organlara uygulanabilir. - Bu yöntemin zorlukları nelerdir? Bu yöntemin sıkıntısı uzun eğitim süreçlerini ve adaptasyonu gerektirmesidir. Bunun için ayrı bir ekip kurmanız gerekli bu ekibinde size inanması ve güvenmesi gerekiyor. Bundan dolayı şuan Ülkemizde bu tekniği başarıyla uygulayan nadir kliniklerden biriyiz 62 Biz bu tekniği 2012 yılında başladık. Ardından 2013 ve 2014 yılında verileri hem yurt içi hem de yurt dışı kongrelerde paylaştık. Başlangıçta vaka sayımız düşük olduğu için bir dikkat oluşturmadı. Vaka sayımız arttıkça, yeni teknikler ve farklı yaklaşımlar oldukça diğer ülkelerin dikkatini çekmeye başladı. Ve nihayetinde hem İspanya/Barcelona’da hem de Amerika Birleşik Devletlerinde sunumu bunların üzerine yaptık. Sunum sonrası özellikle Orta Doğu Ülkelerinde, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Ürdün, Arabistan, Asya Ülkeleri’nden Pakistan, Hindistan, Avrupa Ülkeleri’nden Norveç, İsveç gibi ülkelerdeki doktorlar bu konuda eğitim almak için bize başvuruda bulundular. Eğitim konusunda biz Avrupa Eğitim Merkezi olduktan sonra eğitime başlamak istediğimizi belirttik. Neticesinde yaptığımız bu işlemler ve yaptığımız ileri derece endoskopik uygulamalar için Avrupa’dan denetlemeye geldiler ve bize Avrupa Eğitim Merkezi Sertifikası verdiler. İkinci önemli nokta ise bu ülkelerdeki hastaların bizim hastaneye gelmesi konusunda girişimlerde bulunmak istediler. Şuan kliniğimize yabancı hastalar gelmeye başladı. Sağlığa Gündoğdu Röportaj - Hedeflerinizden ve ilerisi planlarınızdan bahseder misiniz? Hedefimiz her zaman ilerlemeye devam etmek. Tekniklerimizi anlatmamız için ülkelerden sürekli davet almaktayız. Amerika Birleşik Devletlerinde ödül gecesinde ülkemizi temsil ederek ilk kez bayrağımızla ve yerel kıyafetimizle sunum yapmamıza olanak verildi. Madalya töreninde de milli marşınız çalındı. Bunlar ülkemiz adına onur verici. Bu işlemlere, yeni tekniklere devam etmeye ve geliştirmeye devam edeceğiz.. Aynı zamanda yeni endoskopik uygulamalar üzerine çalışıyoruz ve bunları da yakında sunacağız. - Bu ödülle ile yaptığınız uygulamalar Dünyaca tescillendi, klinik olarak uyguladığınız farklı yöntemler var mı? Klinik olarak, hem farklı hem de sadece bizim uyguladığımız teknikler var. Örneğin yemek borusunun gevşemediği, kişinin yemek yiyemediği ve kilo kaybı ile sonuçlandığı Akalazya diye adlandırılan hastalığın tek tedavisi endoskopik balon dilatasyonu ya da açık ameliyattır. Ancak endoskopik balon dilatasyonun başarı oranı çok düşüktür. Bizde bu yoldan çıkarak Japonya’nın geliştirdiği peroral endoskopik myotomi tekniğini öğrenmek için Japonya’ya ve Fransa’ya eğitime gittik. Akabinde Türkiye’de hiç yapılmamış bu yöntemi 27 Mayıs 2014 tarihinde ilk kez gerçekleştirdik. Şuana kadar bu tekniği 150 hastaya hastanemizde uyguladık. Bu tekniği ülkemizde bizim hastanemiz ve kliniğimiz dışında hiçbir yerde uygulanmamaktadır. Sağlığa Gündoğdu Doç. Dr. Fatih ASLAN kimdir? Fatih Aslan, 21 Temmuz 1977, Kütahya/Tavşanlı doğumludur. İlk, orta ve lise eğitimini Kütahya’da tamamlamıştır. Tıp Fakültesini Bursa/ Uludağ Üniversitesi, İç Hastalıkları uzmanlık eğitimini Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesinde, Gastroenteroloji uzmanlık eğitimini İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapmıştır. Evli ve 2 çocuk babasıdır. Japonya’da ileri endoskopik uygulamalar üzerine eğitim almıştır. İleri endoskopik işlemler ve minimal invaziv endoskopik tedavi yöntemleri konusunda ilgilenmektedir. 63 64 Sağlığa Gündoğdu