14 Ekim 2009 2009 TÜRKİYE İLERLEME RAPORU'NUN İSTİHDAM VE SOSYAL POLİTİKA BAŞLIKLI 19. FASLI İLE EKONOMİK VE SOSYAL HAKLAR BÖLÜMÜNÜN İLGİLİ KISIMLARININ MESS UZMANLARINCA YAPILAN GAYRIRESMİ TERCÜMESİDİR 1.19. Fasıl: İstihdam ve Sosyal Politika İş hukukuna ilişkin müktesebatın aktarılması konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmemiştir. İş Kanunu'nun sınırlı uygulama alanı38 ve bazı direktiflerin mevzuata aktarılması konuları eksiklik olarak kalmaya devam etmektedir. Çalışma ve Sosy al Güvenlik Bakanlığı ile bağlı kurumların idari kapasiteleri halen yeterli değildir. Çocuk işçiliği ile mücadele konusunda bazı ilerlemeler kaydedilmişse de, süregelen bu problem için daha fazla kaynağa ihtiyaç vardır. İş hukuku alanında Türkiye, henüz yeterli derecede hazırlıklı değildir. İş sağlığı ve güvenliği alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Eğitim ve farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalar sayesinde mevzuata ilişkin uzmanlık artmıştır. İşçilerin işyerinde sağlık ve güvenliklerine ilişkin Çerçeve Direktifi iç hukuka aktaran bir düzenlemenin olmaması önemli eksikliklerden biridir. Kamu sektöründe istihdam edilen işçiler, hala iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının kapsamı dışındadır. Meslek hastalıkları ve iş kazaları hususunda istatistiklere ilişkin sistemin güçlendirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Son resmi istatistiklere göre; 2007 yılında 80,602 iş kazası meydana gelmiştir.39 Kayıt dışı sektördeki iş kazaları rapor edilmemektedir. Eğitim ve ilave personel istihdamı ile İş Müfettişliği Kuru mu'nun idari kapasitesi güçlendirilmiştir. Ne var ki; işçi başına düşen iş müfettişi oranı, mevzuatın uygulamasını etkili bir şekilde takip edebilmek için yetersizdir. 40 Bu alandaki hazırlıklar sürmektedir. Sosyal diyalog alanında çok az bir ilerleme kaydedilmiştir. 28 yıl sonra 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" olarak tekrardan kabulü ümit verici bir adım olmuştur. Sendikalar Kanunu'na ilişkin mevzuattaki reform çalışmaları, yıllardır beklemektedir. Türkiye'de tüm sendikal haklar henüz yerleşmemiştir. Gerek özel gerekse kamu sektörü için özellikle örgütlenme, grev ve toplu sözleşme hakkı olmak üzere hali hazırdaki yasal mevzuat, AB standartları ve ILO Sözleşmeleri ile uyumlu değildir. ILO Uzmanlar Komitesi, Türkiye'ye söz konusu hususlara ilişkin reformları gerçekleştirme konusunda çağrıda bulunmuş ve Hükümete yardımcı olmak üzere üst düzey tarafsız bir misyon gönderilmesi önerisinde bulunmuştur. 38 İş Kanunu, 50'den az işçinin çalıştığı tarım ve orman işkolunda faaliyet gösteren işyerlerinde, 3'den az kişinin çalıştığı esnaf ve sanatkârlara ait işyerlerinde uygulanmamaktadır. 39 Kaza sıklık oranının en yüksek olduğu sektör Makine h ariç metal mamul imalatıdır. Kotların kumlandığı atölyelerdeki kötü çalışma şartlarından kaynaklanan, silikoza bağlı ölümlü kazalar cereyan etmeye devam etmektedir. 40 Toplam 591 iş müfettişi olup, bunların 306'sı işin yürütümünü, 285'i ise iş sağlığı ve g üvenliğini denetleyen teftiş görevlerini yerine getirmektedir. Yaklaşık işçi sayısı, 19.500.000'dür (devlet memurları hariç). Bu da, yaklaşık olarak her 32.994 işçi için bir müfettiş demektir. ILO standartlarına göre; geçiş ekonomisi ülkelerinde bu oran he r 20.000 işçi için bir müfettiştir. Sektörler üstü, sektörel ve şirket düzeyinde sosyal diyalog, genel olarak zayıftır. Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi sayısı oranı halen düşüktür. 41 Üçlü sosyal diyaloga ilişkin mekanizmaların, özelikle Ekonomik ve Sosyal Konsey'in güçlendirilmesine ihtiyaç vardır. Sosyal diyalog alanında Türkiye, henüz yeterli derecede hazırlıklı değildir. İstihdam Politikası alanında, özellikle ekonomik krizin olumsuz etkilerinin azaltılmasında bir miktar ilerleme kaydedilmiştir. Ağustos 2009 tarihinde istihdamı teşvik etmek amacıyla bazı tedbirler alınmış, kısa çalışma uygulamasının süresi 6 ay uzatılmıştır. Bu tedbirler, 2 008 yılında yürürlüğe konulan İstihdam Paketi'ni tamamlayıcı tedbirler olmuştur. Kayıt dışı ekonomiyle mücadele ön plana çıkarılmıştır. Hükümet, bir dizi teşvik ve yasal yaptırımı bir araya getiren eylem planını uygulamaya koymuştur. Ancak, eylem planı ölç ülebilir göstergeler içermemektedir. Kayıt dışı ekonomiyi ölçmek için kullanılan yöntemlerin geliştirilmesi gerekmektedir. İstihdam ve işgücüne katılma oranları düşük seviyelerde seyretmekte olsa da, işgücüne katılma oranının yıllardan beri ilk kez arttığı görülmektedir.42 (bkz. Ekonomik Kriterler.) İşgücü piyasasında, krizin etkileriyle birlikte daralma yaşanmıştır. Başta genç işsizliği olmak üzere; işsizlik oranı 2009 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 13,6'ya kadar çıkmıştır. Genç işsizliği ise aynı dönemde yüzde 24,9'a ulaşmıştır. Bunun sonucunda, İŞKUR'un hizmetlerine olan talepte artış olduğu gözlemlenmektedir. Ancak, bu durum insan kaynaklarına uyumlu bir şekilde gelişmemiştir. Türkiye'nin PROGRESS Topluluk Programı'na katılımını öngören yasa yürürlüğe girmiştir. İstihdam Politikası Önceliklerine İlişkin Ortak Değerlendirme Belgesi'nin (JAP) sonuçlandırılmasına yönelik hiçbir ilerleme raporlanamamaktadır. Bu alandaki hazırlıklar başlangıç aşamasındadır. Avrupa Sosyal Fonu'na (ESF) hazırlık çerçevesinde önemli ilerleme kaydedilmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı altındaki, IPA İnsan Kaynaklarını Geliştirme Operasyonel Programı'nın yönetiminden sorumlu olan çalışma yapısı yeni personel istihdam etmiş ve eğitim sağlamıştır. IPA yönetimi ve kontrol sisteminin yönetiminde Türk yetkililere yetki verilme süreci sonlandırılmış ve ilgili finansman sözleşmesi imzalanmıştır. Kayıtlı, genç ve kadın istihdamının teşvik edilmesi, yaşam boyu eğitim aktiviteleri ve kız çocuklarının okula kayıt oranlarına yönelik faaliyetler IPA Operasyonel Programı tarafından desteklenmektedir. Bu alandaki hazırlıklar olması gereken şekilde sürmektedir. Sosyal içerme alanında çok az bir ilerleme kaydedilmiştir. Yoksulluk riskiyle karşı karşıya olan nüfusun oranı çok yüksek seviyededir. Son yapılan Yoksulluk Araştırması'na (2007) göre, 2006'dan bu yana küçük bir artışla, Türkiye nüfusunun yüzde 18,56'sı yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Kırsal kesimde yaşayan insanlar, kentte yaşayanlara kıyasla dikkate değer derecede daha yüksek yoksulluk riskiyle karşı karşıyadır. Yoksulluk oranı, aynı zamanda çalışan nüfus içerisinde özellikle de günlük/mevsimlik işçiler ile ücretsiz aile işçileri, kendi hesabına çalışanlar ve tarım işçileri arasında yüksektir. Sosyal farklılıkların kapatılamamasından dolayı, çocuklar orantısız yoksulluk riski altında bulunmaktadırlar. Yoksulluğu izleme 41 2007 ve 2008 yılında akdedilen toplu iş sözleşmeleri, istihdam edilen 21.194.000 işçinin 694.474'ünü kapsamakta, bu da %3'lük bir orana tekabül etmektedir. 42 Sırasıyla %4,1 ve %46,39. ve sosyal içerme için ulusal mekanizmalar zayıftır. Ortak Sosyal Koruma ve Sosyal İçerme Belgesi'nin (JIM) sonuçlandırılması ile ilgili hiçbir gelişm e raporlanmamıştır. Bu alandaki hazırlıklar başlangıç aşamasındadır. Sosyal koruma alanında hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Sosyal güvenlik kapsamındaki nüfusun oranı yüzde 80'in biraz altındadır ve gerilemektedir. Sosyal koruma, sosyal yardım ve sosyal hizmetlerin etkin planlaması, koordinasyonu ve tedariki halen yetersizdir. Bu durum amaç ve şeffaflık kriteri olmaksızın hizmetlerin ve faydaların keyfi dağılımı ile sonuçlanmaktadır.43 Sosyal yardım ve prim dışı ödemeler ile ilgili kanun tasarısının bu konuları kapsaması beklenmektedir, ancak kanun henüz kabul edilmemiştir. Yakın zamanda gerçekleştirilen sosyal güvenlik reformunun, sosyal açıdan dışlanmışlar üzerindeki etkisi henüz net değildir. Bu alandaki hazırlıklar başlangıç aşamasındadır. Ayrımcılıkla mücadele alanında bir ilerleme olmamıştır. Doğrudan ve dolaylı ayrımcılık gibi genel ilke ve tanımlar ulusal mevzuatta yer almamaktadır. Irk veya etnik köken, din veya inanç, özgürlük, yaş ve cinsel eğilim konularındaki ayrımcılığı yasaklayan AB direktifl eri henüz iç hukuka aktarılmamıştır. AB direktifleri ile düzenlendiği şekilde bir Eşitlik Kurumu Türkiye'de henüz mevcut değildir. Bu alanda sivil toplum kuruluşları ile diyalog geliştirilmelidir. Bu alandaki düzenlemeler pek de ileri bir düzeyde değildir. Fırsat Eşitliği alanında bazı ilerlemelerden söz edilebilir. TBMM bünyesinde Kadın -Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuştur (bknz. Siyasi Kriterler- Ekonomik ve Sosyal Haklar) Bu Komisyon toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki gelişmeleri takip eder, yasa taslakları hakkında fikir beyan eder ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara uyum sağlamak üzere yasama alanında yapılması gerekenlere yönelik ihtiyaçları belirler. Aynı zamanda Komisyon, Meclis Başkanlığı tarafından iletilecek kadın -erkek eşitliğinin ihlali ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık iddialarını araştıracaktır. Türkiye cinsiyet eşitliği için 2008-2013 yıllarını kapsayan bir ulusal eylem planı kabul etmiştir ancak; bu planda insan kaynağına ve mali kaynaklara ilişkin bilgi verilmemektedir. İşgücü piyasasında kadının rolü hem AB üyeleri hem de OECD ülkelerine kıyasla Türkiye'de en düşük seviyededir. Cinsiyete göre ücret farklılığı da devam etmektedir.44 AB direktifleri ile düzenlendiği şekilde bir Eşitlik Kurumu Türkiye'de henüz mevcut değildir. Bu alandaki hazırlıklar devam etmektedir. Sonuç Genel olarak; Türkiye sosyal politika ve istihdam konularında sınırlı bir ilerleme kaydetmiştir. Parlamentoda bir Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulması olumlu bir adımdır. Avrupa Sosyal Fonu'na katılım hazırlıkları ivme kazanmıştır. Bununla birlikte, iş hukuku, iş güvenliği ve ayrımcılıkla mücadele konularındaki mevzuat AB standartlarına uymamaktadır. Sendikal hakları AB standartlarına ve ILO sözleşmelerine uygun hale getirmeyi sağlamak adına bir ilerleme sağlanmamıştır. Kadınların işgücüne katılı oranı çok düşüktür. Kayıt dışı ile mücadeleye ağırlık verme ihtiyacı vardır. Toplumun önemli bölümü; 43 Devlet Denetleme Kurulu'nun raporu da bu sorunları doğrulamakta ve sosyal yardım türlerinin ve miktarlarının daha iyi tanımlanmasını ve yoksulluğun tanımlamasının yapılmasını tavsiye etmekte; ayrıca bu alanda faaliyet gösteren kurumların tek bir çatı altında birleştirilmesini ve ortak bir veri tabanı oluşturulmasını önermektedir. özellikle çocuklar, yoksulluk riski altındadır. Ortak Sosyal Koruma ve Sosyal İçerme Belgesi'ni ve İstihdam Politikaları Önceliklerini Değerlendirme Belgesi'ni sonuçlandırmaya gereken önem verilmelidir. Sosyal politika ve istihdam alanlarında AB müktesebatının etkin bir biçimde uygula nması için idari kapasite geliştirilmelidir. II. Ekonomik ve Sosyal Haklar bölümünün çalışma hayatına ilişkin kısımları Kadın hakları alanında; Parlamento'da Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu yayımlanan Kanun ile Mart 2009'da kurulmuştur. Komisyon cinsiyet eşitliği konusundaki gelişmeleri izlemekte, yasa tasarıları hakkında görüşlerini bildirmekte, Türk mevzuat ve uygulamalarının uluslararası anlaşmalarla uyumlulaştırılmasına ilişkin atılacak adımları tespit etmektedir. Komisyon ayrıca kadın erkek eşitliğinin ihlaline ve cinsiyete dair ayrımcılık vakalarına ilişkin iddiaları da araştırmaktadır. Yapılan bir yasa değişikliği ile iş akdiyle çalışan kamu çalışanlarına, memurlarla aynı düzeyde 16 haftalık ücretli analık izni ve ilaveten analık izni sonunda başvuruları halinde aynı göreve dönebilme hakkı verilmiştir. 2008 Türkiye Nüfus Sayımı ve Sağlık Araştırması'nın ilk sonuçları; son beş yılda anne ve çocuk sağlığı göstergelerinde bazı bölgesel farklılıklara rağmen iyileşme kaydedildiğini ortaya koymaktadır. 44 Kamu hizmetinde çalışanlara ve sağlık personeline dönük bilinçlendirme kampa nyaları ve cinsiyet hassasiyeti eğitim programları devam etmiştir. Nisan 2009'da T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı arasında kadınlara dönük şiddet konusunda yargı mensuplarının eğitilmesine ilişkin protokol i mzalanmıştır. Kadın Sivil Toplum Örgütleri yerel seçimlere kadınların katılımının artırılması hedefiyle, Avrupa Kadın Lobisi'nin yürüttüğü "50/50 Cinsiyet Eşitliği Yoksa Modern Avrupa Demokrasisi de Yok" kampanyası ile eşzamanlı olarak "50/50 Eşitlik" kampanyasını uygu lamıştır. Bununla birlikte; cinsiyet eşitliği Türkiye'de önemli bir sorun olmaya devam etmektedir ve AB müktesebatına uygun bir "Cinsiyet Eşitliği Kurulu" henüz kurulmamıştır. ( Bkz. 19. Fasıl-Sosyal Politika ve İstihdam) Kadınların işgücü piyasasına katılım oranı düşük seviyelerdedir.45 İşgücü piyasalarına katılan kadınların, kayıt dışı sektörde istihdam edildiği düşünülmektedir, bu da, onların konumunu hassas hale getirmektedir. Kadınlar, eşit değerde işler için erkeklerden daha az ücret almaktadır. 44 Sağlık personeli tarafından sağlanan doğum öncesi bakım %13 oranında artmış ve kapsam % 93'e ulaşmıştır. Sağlık personeli tarafından yaptırılan doğum oranı %8 artarak genel kapsam oranı %90'a çıkmıştır. 45 2008 yılı sonu ile 2009 yılı başında, kadınların işgücüne katılımında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla, olağan dışı bir artış gözlemlenmiştir. Ne var ki, bu olağan dışı artış, global ekonomik ve finansal kriz ile bunu izleyen genel olarak istihdamdaki düşüşle bağlantılı olarak düşünülmelidir. Kadınların eğitime erişimi AB Üye Devletleri ve OECD ülkeleri arasında en düşük düzeydedir. İlköğretimde cinsiyet eşitsizliğini azaltmada elde edilen iyi sonuçların devam ettirilmesi ve geliştirilmesi ve özellikle de kızların okula devamlılığının sağlanması , aynı zamanda okuldan ayrılma nedenlerinin tespit edilerek ele alınması gereklidir (Bkz. Çocuk hakları) . Genel olarak, kadın hakları ve cinsiyet eşitliğini sağlayan yasal çerçeve yürürlüktedir. Ancak, yasal çerçevenin uygulamaya yansıtılması ve ekonomik katılım ve fırsatlarda, politik yetkilendirmede ve eğitime erişimde kadın -erkek arasındaki farkı kapatmak için önemli adımların atılması gerekmektedir. Aile içi şiddet, töre cinayetleri ve erken ve zorla evlendirmeler ülkenin bazı bölgelerinde ciddi problemler teşkil etmektedir. Kadın-erkek eşitliği ve kadın hakları alanlarında ileri eğitimler sağlanarak kamu bilincinin artırılması gerekmektedir. Çocuk hakları konusunda, 2007/2008 döneminde yüzde 2,3 olan ilköğretimdeki cinsiyet farkı, 2008/2009 döneminde yüzde 1'e gerilemiştir. 2007 ve 2008 yılları arasında okul öncesi eğitimdeki çocukların sayısı yüzde 14 artarken, ülke genelinde okul öncesi eğitime katılım oranı yüzde 33'e yükselmiştir. Okul öncesi eğitimde bulunan öğretmen sayısı da 2007 ve 2008 yılları arasında yüzde 14 artış göstermiştir. e-Okul sistemi ile Milli Eğitim Bakanlığı eğitim görmeyen çocukları belirleyip onlara eğitim götürebilmektedir. İlkokula kaydolma konusunda bölgesel farklılıklar devam etmektedir. Ülkenin bazı batı ve doğu bölgeleri arasında yüzde 10'un üzerinde fark vardır. Ortaokula devam etme konusunda, ilkokuldaki yüzde 96,5'lik okula kaydolma oranı, ortaokulda yüzde 58,5'e düşmektedir. Ulusal kurumların kapasitesindeki zayıflık devam ettiği için, çocuk işçiliğiyle mücadele konusunda hiçbir ilerleme yoktur. Hiçbir etkin denetleme sistemi mevcut değildir. İyi kurulmuş yapılarla ve çocuk işçiliğini yok edecek yeterli kaynaklarla birlikte, bütünleşik bir yaklaşım benimsenmelidir. Genel olarak; çocuk haklarına ilişkin tüm alanlarda; idari kapasite, sağlık, eğitim, çocuk mahkemeleri sistemi ve çocuk işçiliği de dahil olmak daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Sosyal açıdan korunmaya muhtaç olanlar ve/veya özürlülere ilişkin olarak; Türkiye Aralık ayında Özürlülerin Haklarına ilişkin BM Sözleşmesi'ni imzalamıştır. Özürlülerin sorunlarına yönelik çok sayıda kamu kaynaklı proje hayata geçirilmiştir. Sendikalar ve çalışma hakları konusunda, 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" tatili olarak kabul edilmesi ve sendikaların Taksim Meydanı'nda (küçük gruplar halinde) gösteri yapmalarına izin verilmesi, 1980 askeri darbesinden sonra kısıtlanan sendikal haklar konusunda atılan iki sembolik adımdır. Bununla beraber, sendikalar mevzuatındaki reform çabaları sonuç vermemiştir. Mevcut yas al çerçeve gerek özel sektörde, gerekse kamu sektöründe; -sendikal haklar konusundaki Anayasa hükümleri de dahil olmak üzere- AB standartları ve ILO Sözleşmeleri ile özellikle örgütlenme hakkı, grev hakkı ve toplu görüşme hakkı konularında uyumlu değildir (Bkz. 19. Fasıl-Sosyal Politika ve İstihdam) . Var olan sendikal hakların uygulanması konusundaki kısıtlamalara (Bkz. Örgütlenme özgürlüğü hakkındaki bölüm) ve sendika üyeliği nedeniyle işten çıkarmaların bulunduğuna ilişkin raporlar bulunmaktadır. Türkiye'de sosyal diyalog zayıftır. Son olarak toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin oranı düşüktür. Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC) üyesi olan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun (KESK) üyeleri terör karşıtı bir operasyonda tutukl anmıştır (Bkz. Doğu ve Güneydoğudaki durum hakkındaki bölüm). Ayrımcılıkla mücadeleye ilişkin ilkelere Anayasa'da ve pek çok kanunda yer verilmiştir. Hükümet bu konudaki farkındalığı artırmış ve eğitim yılının ilk konuşmasının bu konuyu kapsamasına karar vermiştir. Bununla beraber, konuyla ilgili yasal çerçeve AB müktesebatıyla uyumlu değildir (Bkz. 19. Fasıl-Sosyal Politika ve İstihdam) . İşyerinde ayrımcılığa ilişkin pek çok olay yaşanmıştır, eşcinsel çalışanlar cinsel eğilimleri yüzünden işten çıkarılm ıştır. Türk Ceza Kanunu'nun "teşhircilik" ve "genel ahlaka karşı suçlar" konusundaki hükümleri bazen eşcinseller aleyhine ayrımcılık yapılması için kullanılmaktadır. Kabahatler Kanunu da cinsiyet değiştirmiş kişiler aleyhine ceza verilmesi için sık sık kullanılmaktadır. 44 "Kadınlar için Küresel İstihdam Trendleri 2009" başlıklı ILO Raporu 'na göre Türkiye'de imalat sanayinde istihdam edilen erkekler kadınların iki misli kazanç elde etmektedir.