2010 türkiye ilerleme raporu`nun istihdam ve sosyal politika

advertisement
10 Kasım 2010
2010 TÜRKİYE İLERLEME RAPORU’NUN İSTİHDAM VE SOSYAL POLİTİKA
BAŞLIKLI 19. FASLI İLE EKONOMİK VE SOSYAL HAKLAR BÖLÜMÜNÜN İLGİLİ
KISIMLARININ MESS UZMANLARINCA YAPILAN GAYRIRESMİ TERCÜMESİDİR
I. 19. Fasıl: İstihdam ve Sosyal Politika
İş hukuku müktesebatının iç hukuku aktarımında herhangi bir gelişme olmamıştır. İş
Kanunu, bazı sektörlerde uygulanmamaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
bünyesinde dezavantajlı gruplar için yeni bir bölüm kurulmasına ilişkin karar, olumlu bir
adımdır. İş Teftiş Kurulu halen özellikle personel sayısının artırılması ve sosyal taraflarla
işbirliği konularında güçlendirilmeyi beklemektedir.
İş sağlığı ve güvenliği alanında düşük düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. AB fonları ile
desteklenen faaliyetlerin katkısı ile idari kapasitenin yanı sıra bilinç düzeyi de artmıştır.
Sadece kayıtlı işçileri kapsayan resmi istatistiklere göre, 2007 yılı verilerine oranla daha az bir
düşüşle, 2008 yılında 72 bin 963 iş kazası yaşanmıştır. Kayıt dışı sektör istatistiklere dahil
edildiğinde, veriler çok daha yüksek olacaktır. İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin Çerçeve
Direktifin iç hukuka aktarılması ile ilgili hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Bu durum, iç hukuka
aktarılmış mevzuatın uygulanması hususunda önemli bir eksikliktir. Bu alanın önceliklerinden
olan İş Teftiş Kurulu’nun idari kapasitesi, ilave personel istihdamı ve bu personelin eğitimi ile
güçlendirilmeye devam edilmiştir. Ne var ki; ekonominin ve işgücü piyasasının büyüklüğü ile
karşılaştırıldığında, iş müfettişlerinin sayısı çok düşük kalmaktadır. 33 Maden ve taşocaklarında
yaşanan ölümcül iş kazaları, mevzuatın uygulanmasının yanı sıra kamu otoriteleri tarafından
yürütülen denetimler ile ilgili kaygıları artırmıştır. 34 Kot kumlama atölyelerindeki kötü çalışma
koşullarından kaynaklanan ölümcül silikozis hastalığı meydana gelmeye devam etmektedir.
Sosyal diyalog alanında, özellikle kamu sektöründe, bazı gelişmeler olmuştur. Anayasa’da
kamu görevlileri ile diğer kamu çalışanlarının toplu pazarlık ve toplu sözleşme haklarının
tanınması hakkında, kamu görevlileri hakkındaki disiplin kararlarının yargı denetimine
açılması, bazı grevlerle35,36
ilgili yasakların kaldırılması, aynı zamanda ve aynı işkolunda
33
Şu anda, geçen yılla karşılaştırıldığında yaklaşık yüzde 5’lik artışla, iş sağlığı ve güvenliği alanında
teftiş yapan 276 iş müfettişi bulunmaktadır. Ne var ki; aynı dönemde, işgücü 575 bin kişi artmıştır.
(Ekim 2009-Şubat 2010), İş müfettişlerinin ve istihdam edilen kişilerin sayısı Eylül ayında
güncellenmiştir.
34
Madencilik sektöründe yaşanan iş kazaları ile ilgili resmi veri yoktur. Bursa, Mustafakemalpaşa
(Aralık 2009’da 19 Ölü); Balıkesir, Odaköy (Şubat 2010’da 16 ölü); Zonguldak, Kardon (Mayıs 2010’da
30 ölü); Edirne ve Keşan (Temmuz 2010’da 3 ölü).
35,36
Siyasi amaçlı grev ve lokavtlar , dayanışma grev ve lokavtları, genel grev ve lokavtlar işyeri işgali,
iş yavaşlatmalar, üretim yavaşlatmalar ve diğer direniş türleri.
1
birden fazla sendikaya üye olunamayacağına ilişkin yasağın kaldırılması ve aynı işyerinde aynı
dönem için birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamayacağı ve uygulanamayacağına ilişkin
yasağın
kaldırılmasına
ilişkin
değişiklikler
yapılmıştır.
Ayrıca,
Anayasa’da
yapılan
değişikliklerle, Ekonomik ve Sosyal Konsey, ekonomik ve sosyal alanlarda oluşturulacak
politikalar konusunda istişarelerde bulunacak, Anayasal bir kurum haline gelmiştir. Bunun
yanı sıra Başbakanlık, kamu görevlilerinin durumunu, kamu sektöründe sendikal hakların
kullanımının kolaylaştırılmasını da içerecek şekilde geliştirmeyi hedefleyen bir sirküler
hazırlamıştır. Ancak, yasal çerçeve hala kısıtlayıcı nitelikte olup, AB standartları ve ILO
sözleşmeleri ile aynı çizgiye getirilmesi gerekmektedir. ILO Standartların Uygulanması
Komitesi’nin işveren ve işçi kesimlerinin sözcülerinden oluşan ikili bir ILO üst düzey Türkiye
Heyeti; ilgili mevzuatın iç hukuka aktarılmasına ilişkin kayda değer bir gelişme not
edememiştir. Hükümet, örgütlenme özgürlüğü ve toplu iş görüşmelerinin işyeri düzeyinde
sürdürülebilmesinin güvence altına alınması gibi bazı kilit konuları, özel sektörde sendikal
haklar konusunda hazırlanan ve sosyal taraflardan destek görmeyen yeni bir kanun taslağı ile
çözme girişiminde bulunmuştur. Toplu iş sözleşmelerinin kapsamı içerisinde kalan işçi sayısı
halen çok düşüktür37. Temel sosyal diyalog mekanizmalarının (Üçlü Danışma Kurulu,
Ekonomik ve Sosyal Konsey) işlerinin ve sosyal taraflarının kapasitelerinin ayrıca
güçlendirilmeye ihtiyacı vardır. (Bakınız: Siyasi kriter – İşçi hakları ve sendikalar). Anayasal
değişiklik paketi kamu çalışanları için grev hakkını getirmemiştir.
İstihdam politikası alanında bir miktar ilerleme kaydedilmiştir. Türkiye ulusal istihdam
stratejisini hazırlamaktadır. Mali krizin ortasında açıklanan iş yaratmaya yönelik teşviklerin
süresi uzatılmıştır. 2009 yılı ile karşılaştırıldığında, işsizlikte düşme eğilimi görülmektedir.
İŞKUR, işsizlerin kayıt altına alınması ve işsizlere hizmet sunulması yönündeki çabalarını
sürdürmüştür. Aktif işgücü piyasası tedbirleri önemli ölçüde uzatılmıştır 38 . Ancak, işsizlik
ödeneğinin kapsamı çok dardır. Mart 2010’da, işsizlerin sadece yüzde 6’sı işsizlik ödeneğinden
faydalanabilmiştir. Türkiye’de kamu istihdam hizmetlerinin idari kapasitesi zayıftır. İşgücüne
katılım ve istihdam oranları düşüktür 39 . En düşük katılım oranlarına Güneydoğu bölgesi
sahiptir 40 . Genç işsizliğinin oranı yüksektir ve ekonomik ve finansal krize bağlı olarak
artmaktadır. 41 Kayıt dışı çalışan oranı Haziran 2009’da zirveye çıktıktan sonra düşüşe
37
2008 ve 2009 yıllarında bağıtlanan toplu sözleşmeler 767,582 işçiyi kapsıyor. İstihdam edilen toplam
kişi sayısı 20.000.000 civarlarında.
38
2008 yılında 30.000 olan yararlanıcı sayısı, 2009 yılında 200.000’e yükselmiştir.
39
2009 verileri sırasıyla yüzde 47,9 ve yüzde 41,2’dir.
40
TÜİK 2008 verilerine göre, katılım oranı Diyarbakır için yüzde 26,9, Siirt için yüzde 27,2 ve Şırnak
için yüzde 29,8’dir. Ancak, 2009 yılında istihdam oranındaki en yüksek artış güneydoğuda
kaydedilmiştir.
41
Genç işsizliği oranı 2009 yüzde 25,3 olarak gerçekleşmiş, 2008 verisine göre (yüzde 20,5) önemli
ölçüde artmıştır.
2
geçmiştir. Ancak, halen istihdam edilenlerin yüzde 40’ından fazlası 42 herhangi bir sosyal
güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışmakta, böylece iş kanununun getirdiği güvenceler ile
emeklilik haklarından mahrum kalmaktadır. Hükümetin kayıt dışı eylem planının sonuçları
halen beklenmektedir. İstihdamda öncelikli politikalar konusundaki İstihdam Politikası
Önceliklerine İlişkin Ortak Değerlendirme Belgesi (JAP)’nin sonuçlandırılmasına yönelik halen
hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.
Avrupa Sosyal Fonu (ESF) için yapılan hazırlıklarda bir miktar ilerleme kaydedilmiştir. IPA
IV. Bileşeni altındaki İnsan Kaynaklarını Geliştirme Operasyonel Programı’nın (HRD OP)
yönetiminden sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı altında oluşturulan yapının
kapasitesinin artırılmasına devam edilmiştir. Resmi gereklilikler yerine getirilmiş, HRD OP’un
uygulanması ödül prosedürlerinin başlaması ve ilk anlaşmaların imzalanmasıyla başlamıştır.
Ancak, değerlendirme süreci ile ilk anlaşmaların imzalanması sırasında önemli boyutlarda
gecikmeler olmuştur. Önemli miktarda mali zarar oluşmasını önlemek için başlayan
faaliyetlerin
uygulanmasının
hızlandırılması
gerekmektedir.
Programları
izleme
ve
değerlendirme metotlarının güçlendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Sosyal içerme alanında çok az miktarda ilerleme kaydedilmiştir. Anayasa’da yapılan
değişiklik ile çocuklara, yaşlılara ve engellilere karşı pozitif ayrımcılığın yolu açılmıştır.
Türkiye’nin yoksulluğa karşı kapsamlı bir politika çerçevesi bulunmamaktadır. Yoksul kalma
riskiyle karşı karşıya olan nüfusun oranı yüksektir ve çocuklar halen orantısız şekilde yoksul
kalma riskiyle karşı karşıya kalmaya devam etmektedir. Mevsimlik işçiler, geçimlik tarımda
çalışanlar ve kayıt dışı çalışanlar başta olmak üzere, çalışan nüfus arasında yoksulluk halen
bir risk olarak algılanmaktadır.
Ekonomik Koordinasyon Kurulu tarafından benimsenen bir eylem planı, sosyal hizmetler ile
kamu istihdam hizmetleri arasında bağlantı kurmayı amaçlamaktadır 43 . Hükümet, kamu
kurumlarında engelli kişilerin istihdam edilmesine yönelik bütçeyle ilintili kısıtlamaları
kaldırmıştır 44 . Ancak, sosyal içermeyi teşvik eden ulusal Türk kurumları dağınık ve zayıftır.
42
Hane halkı İşgücü İstatistikleri Şubat 2010 verilerine göre yüzde 41,7’dir.
Bu eylem planına göre, çalışma yaşında olan ve çalışabilen sosyal yardım yararlanıcıları, kamu
istihdam ajansı veritabanında kayıtlı olacak ve ilgili istihdam hizmetlerinden faydalanabilecektirler.
44
Ocak 2010’da, engelli kişilere yönelik 48.943 kamu sektörü kadrosunun (tüm kadronun yüzde 3’üne
denk gelmektedir), bütçe kısıtlamalarından dolayı sadece 14.325’i doldurulabilmiştir. Şu anda, engelli
43
3
Engelli kişilerin kamu ve özel sektörde istihdam edilebilirliklerinin yükseltilmesine yönelik daha
fazla çaba harcanmalıdır. Ortak Sosyal Koruma ve Sosyal İçerme Belgesi’nin (JIM)
sonuçlandırılmasına yönelik hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.
Sosyal koruma alanında çok az miktarda ilerleme kaydedilmiştir. Başbakanlık tarafından,
mevsimlik göçmen tarım işçilerinin konaklama, eğitime erişim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi
konulardaki karşılaştığı koşullara yönelik Genelge yayımlanmıştır. Sosyal konularda yardım
amaçlı ücretsiz 114 yardım hattı kurulmuştur. Sosyal güvenlik sistemi tarafından
kapsananların oranı yüzde 80’de kalmaktadır. Primsiz sosyal yardım ve ödemeler hakkındaki
taslak kanun halen askıdadır. Türkiye, krizde önemli ölçüde genişleyen yüksek bir emeklilik
sistemi açığına sahiptir. Emeklilik sisteminin kapsamının kayıt dışı çalışanları kapsayacak ve
kapsamdaki çalışanları kayıtlı sektörde daha çok çalışmaya teşvik edecek şekilde
genişletilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık sigortası programında
gelişme kaydedilmiştir. Sağlık sistemi için personel eksikliği üstesinden gelinmesi gereken bir
sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Ayrımcılık yasağı konusundaki müktesebatın aktarımı konusunda gelişme olmamıştır. İş
Kanunu iş sözleşmesinin imzalanmasından önceki döneme uygulanmamaktadır. Türk
mevzuatında dolaylı ve doğrudan ayrımcılık konularında bir tanım bulunmamaktadır. Irk veya
etnik köken, din veya inanç sebebiyle, engellilik, yaş ve cinsel eğilim konularını kapsayan
müktesebat henüz aktarrılmamıştır.
Fırsat Eşitliği alanında bazı ilerlemelerden söz edilebilir. Anayasa değişikliği, kadın ve erkek
arasında eşitliğin sağlanması için yapılacak düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamayacağını
öngörmektedir.
İstihdamla
ilgili
mevzuat
ve
politikalar,
işyeri
denetimleri, stratejik planlar ve hizmet içi eğitimlerin cinsiyet konuları ile bütünleştirilmesi için
Başbakanlık tarafından bir genelge yayımlanmıştır. Kadınlar ve erkekler için fırsat eşitliği ile
ilgili Meclis Komisyonu, raporlar hazırlayarak ve ilgili taraflarla istişareler yaparak çalışmalarını
sürdürmüştür. Kadın istihdamı ve kadının işgücü piyasasına katılım oranı 45 , AB üyeleri ve
OECD ülkelerine kıyasla düşük seviyededir. Kadınlar, tarım sektöründe kayıt dışı çalışma
koşullarından ve tarımda ücretsiz işçilikten orantısız şekilde etkilenmektedirler. Uygun çocuk
bakımı ile ilgili hükümler yetersizdir. Cinsiyetler arası ücret farkı devam etmektedir. Çalışma
hayatı ve aile hayatının uyumunu sağlamayı amaçlayan mevzuat ve politikalar, henüz kabul
edilmemiştir. Cinsiyet eşitliği ile ilgili 2008-2013 yıllarını kapsayan ulusal eylem planının
kişilerin istihdam edilmesine yönelik bütçeyle ilintili kısıtlamaların kaldırılması şeklinde bir muafiyet
getirilmiş ve geri kalan kadro sayısı için işe alım süreci başlamıştır.
45
Sırasıyla yüzde 22,3 ve yüzde 26.
4
uygulanmasına ilişkin çabalarla ilgili nitelikli insan ve mali kaynak eksikliği bulunmaktadır.
(bknz. Siyasi Kriterler- Ekonomik ve Sosyal Haklar)
Sonuç
Genel olarak; Türkiye sosyal politika ve istihdam alanında bazı ilerlemeler kaydetmiştir.
Anayasa değişiklik paketi, kamu sektöründe sosyal diyalog alanında önemli ilerlemeler
getirmekte ve kadın, yaşlı ve engelliler için pozitif ayrımcılığın önünü açmaktadır. Ne var ki;
Türkiye’nin sosyal politika ve istihdam alanındaki uyumu sınırlı kalmaktadır. AB standartlarına
ve ILO sözleşmelerine uygun olarak tüm sendikal hakları sağlamayı amaçlayan kapsamlı
sendikal haklara ilişkin mevzuat reformu hala beklemededir. Anayasa değişiklik paketi,
memurların grev hakkı ile ilgili usul ve esasları içermemektedir. Türkiye işgücü piyasasının
büyük oranda kayıt dışı çalışma özelliği ile düşük orandaki kadın istihdamı özelliği devam
etmektedir. İş hukuku kapsamının ve İSG mevzuatının uygulama kapsamının sınırlı olması
endişe
vericidir.
Yoksullukla
mücadele
için
genel
bir
politika
çerçevesi
henüz
oluşturulmamıştır. Sosyal politika ve istihdam alanındaki müktesebatın etkin şekilde
uygulanmasını sağlamak için idari kapasitenin güçlendirilmesi gerekmektedir.
II. Ekonomik ve Sosyal Haklar bölümünün çalışma hayatına ilişkin kısımları
Kadın hakları alanına ilişkin olarak; Anayasa değişikliği kadınların lehine pozitif ayrımcılık
düzenlemelerini kabul edilebilir kılmaktadır. Kadınların istihdama katılımını ve özellikle işgücü
piyasasında eşit fırsatlar tanınmasını teşvik etmek amacıyla bir Başbakanlık Genelgesi
yayımlanmıştır. Genelge, kadın istihdamının koordinasyonu ve izlenmesinden sorumlu bir
ulusal komitenin kurulmasını, komite çalışmalarına sosyal ortaklar ile sivil toplum örgütlerinin
katılımını ve toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili düzenlemelerin ve politikaların oluşturulmasının
ve uygulanmasının takibini sağlamaktadır.
Meclis’te Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu çalışmalarına devam etmiştir. Pek çok
araştırma yürütmüş, raporlar hazırlamış, sivil toplum örgütleri de dahil olmak üzere ilgili
kurumlara danışmanlık yapmıştır.
İlköğretimde cinsiyet farklılığında daralma devam etmiştir ve ulusal düzeyde farklılıklar
hemen hemen kapanmıştır 19 . Kızların ilkokula kayıt ettirilmesinin teşvikinin sürdürülmesi ve
özellikle kırsal alanlarda okul terklerinin önlenmesi gerekmektedir.
19
(İlköğretim kayıt oranı (1–8. sınıf) erkeklerde %98.47’ye, kızlarda ise % 97,84’e yükselmiştir.)
5
Bununla birlikte, cinsiyet eşitliği ve kadına şiddetle mücadele konularında temel sorunlar
devam etmektedir.
Kadınların politikada, kamu idarelerinin üst düzey pozisyonlarında ve sendikalarda temsili 20
düşük düzeydedir.
Kadınların işgücü piyasasına katılımı ile ilgili olarak, çocuk bakımı ile ilgili yeterli imkânların
olmayışı, orta ve ileri eğitime erişimdeki zorluklar ve kalıplaşmış bakış açısı soruna katkıda
bulunmaktadır. Ücretsiz aile işçiliği ve kayıt dışı sektör sorun olmaya devam etmektedir.
Kadınlar
için,
yoksulluğun,
göçün
ve
diğer
sosyo-ekonomik
problemlerin
etkilerini
dengeleyecek sosyal içerme mekanizmaları mevcut değildir.
Başta kız çocukları olmak üzere tüm çocukların durumu ile ilgili olarak; ilkokul düzeyinde okul
terklerinin engellenmesine ve eğitim kalitesinin artırılmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Başta kızlar olmak üzere bu kurumlardaki çocukların güvenliği basında da tartışılan bir endişe
nedenidir. Sistemin şeffaf ve objektif şekilde gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır. Ortaöğretim
ve eğitim sisteminin diğer seviyelerinde cinsiyet farklılığı devam etmektedir.
Cinsiyet eşitliği ve kadına şiddetle mücadele ulusal eylem planının uygulanmasında nitelikli
insan ve finansal kaynak eksikliği mevcuttur. Eylem Planı işletmeleri ve ölçülebilir hedefleri
kapsamamaktadır. Kadın örgütlerinin katılımı ile kadın haklarına ilişkin kapsamlı bir yaklaşım
kabul edilecektir.
Sonuç olarak, kadın hakları ve cinsiyet eşitliğini teminat altına alan geniş yasal bir çerçeve
ortaya konmuştur. Bu çerçeve kadınlar için pozitif ayrımcılık düzenlemelerinin kabulüne imkan
veren anayasa değişikliği ile de güçlenmiştir. Bununla birlikte; bu yasal çerçeveyi politik,
sosyal ve ekonomik alanda gerçekliğe dönüştürmek için çaba sarf edilmesi gerekmektedir.
Çocuk haklarıyla ilgili olarak Anayasa’da yapılan bir değişiklik, çocuk haklarını garanti altına
alan düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağını belirtmektedir. Bu,
çocuklara yönelik pozitif ayrımcılık düzenlemelerinin kabul edilmesine imkân tanıyacaktır.
20
(2009 yılı sonunda verilen bir soru önergesine cevaben; Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf; devlet
kurumlarında 2282 müdürün istihdam edildiğini belirtmiştir. Bunların 1995’i erkek, 287’si kadındır.
Kamu idarelerinde üst düzeyde çalışanların sadece %12,5’i kadındır)
6
4 ve 5 yaşlarındaki çocukların okul öncesi öğretime kayıt oranı 2008-2009 dönemindeki %33
seviyesinden 2009-2010 döneminde %39’a yükselmiştir. İlköğretime kayıt oranı (1-8. sınıf)
hem kız hem de erkeklerde artmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, okulu bırakma riski olan çocuklar
için erken uyarı sistemi geliştirmiştir. Ortaöğretimde (9-12. sınıf) net okula kayıt oranı 20082009 öğretim yılındaki % 59 seviyesinden 2009–2010 öğretim yılında %65’e yükselmiştir.
18 yaşın altındaki tüm çocuklara ücretsiz sağlık hizmeti sağlanmıştır. Aile hekimliği sistemi
tüm ülkeye yayılmıştır. Yeterli uygulama kapasitesine erişilirse, bu sistem çocukların sağlığının
daha iyi izlenmesini sağlayabilir.
Dezavantajlı Gruplar için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda bir birim kurulmuştur.
Birimin görevlerinden birisi, çocuk işçiliğiyle mücadele etmek için kurumlar aracılığıyla
çalışmaları koordine etmektir.
Meclis’teki Çocuk Haklarını İzleme Komisyonu daha aktif hale gelmiştir. Diğer çalışmalar
arasında, Komisyon interaktif bir web sayfası kurmuştur. Ancak, Komisyon hala gayri resmi
niteliktedir ve teklif edilen tüm yasaların çocuk haklarıyla uyumluluğunu izlemekle sorumlu
kılınmamıştır.
Çocuk işçiliğini önlemeye yönelik sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Halen etkili bir izleme sistemi
mevcut değildir.
Çocuk haklarıyla ilgili temel uluslararası belgelerdeki 1 çekinceleri kaldırmaya yönelik hiçbir
ilerleme sağlanamamıştır.
Sonuç olarak, çocuk haklarına ilişkin yasal çerçeve, çocuk mahkemeleri ve ilköğretimde
cinsiyet farklılığı ile ilgili ilerleme kaydedilmiştir. Ancak, eğitim, çocuk işçiliği, sağlık, çocuk
mahkemeleri, idari kapasite ve koordinasyon da dahil olmak üzere bu alanlardaki
uygulamaların güçlendirilmesi için çaba harcanması gerekmektedir.
Sosyal açıdan korunmaya muhtaç olanlar ve/veya özürlülere ilişkin olarak, özürlüler için eşitlik
ilkesine aykırı olarak kabul edilmeyen özel düzenlemelerin belirtildiği Anayasa’daki değişiklik
24
Türkiye çocuk haklarıyla ilgili BM Sözleşmesi’ni 1995 yılında onayladı. Ancak, Sözleşme’nin –dil
hakları ve/veya kültürel kimlik ile ilgili olan- 17., 29. ve 30. maddeleriyle ilgili yorumlama ve uygulama
hakkını Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na ve 1923 Lozan Anlaşması’na uygun olarak saklı tuttu.
7
ile özürlülerin yararına pozitif ayrımcılığın yolu açılmıştır. 2010 yılı “Herkes için Ulaşılabilirlik
Eylem Yılı” olarak ilan edilmiştir. Bununla birlikte henüz Ulaşılabilirlik Stratejisi ve ilgili ulusal
eylem planı kabul edilmemiştir. Özürlülerin hakları ile ilgili BM Konvansiyonu uygulamalarının
izlenmesine yönelik ulusal bir mekanizma ve tercihli protokol halen oluşturulmamıştır.
Kamu kuruluşlarında özürlülerin istihdamının genel bütçedeki işe alım sınırlamalarından muaf
tutulması onların istihdam beklentilerinin artmasına zemin hazırlamıştır. İstihdamın alternatif
yöntemlerinin teşvikini de kapsayacak biçimde, hem kamuda hem de özel sektörde
özürlülerin istihdam edilebilirliğini artıracak daha fazla düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Özürlülere ve akıl sağlığı bozuk kişilere yönelik araştırma ve verilerin azlığı politika yapıcıların
bilgilendirilmesinin önünde engel teşkil etmektedir.
Bu alandaki düzenlemelerin mevcudiyetine rağmen özürlülerin eğitim, sağlık, sosyal ve kamu
hizmetlerine erişimleri kritik bir konudur. Kamu binalarına erişimdeki fiziksel engeller sorun
oluşturmaktadır. 25 Özürlülerin sosyal ve ekonomik yaşama katılımlarının artırılması yönündeki
bakış açısı ile birlikte, özürlülere yönelik önyargılarla mücadele konusunda farkındalığın
artırılmasına ilişkin çabalar yoğunlaştırılmalıdır.
İşçi haklarına ve sendikalara ilişkin olarak, Anayasa’da yapılan değişiklikler kamu
görevlileri ve diğer kamu çalışanlarına toplu pazarlık hakkını vermekte ve devlet memurları
hakkında verilen disiplin kararlarının yargısal denetime tabi olmasını sağlamaktadır. Siyasi
amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grevi ve lokavtları, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, iş
yavaşlatma, üretim yavaşlatma ve diğer direniş türleri üzerindeki yasaklar kaldırılmıştır. Aynı
işkolunda aynı zamanda birden fazla sendikaya üyelik mümkün kılınmıştır. Ekonomik ve
Sosyal Konsey Anayasal bir temel kazanmıştır. Bir Başbakanlık sirküleri kamu sektöründe
sendikal hakların kullanımının kolaylaştırılması gerektiği yönünde çağrıda bulunmuştur. 1
Mayıs’ı kutlamak için yapılan yürüyüşler barışçıl bir şekilde devam etti. Taksim Meydanı, 1977
yılındaki
işçi
bayramı
gösterilerinde
34
kişinin
öldürülmesi
ve
pek
çok
insanın
yaralanmasından bu yana ilk defa kutlamalar için açılmıştır.
25
(2005 tarihli Özürlülüler Kanunu’nda; 2012 yılı itibariyle mevcut kamu kurumlarında, kaldırımlarda,
yaya geçitlerinde, açık ve yeşil alanlarda, spor alanlarında ve benzeri kamuya hizmet veren sosyal ve
kültürel altyapılarda özürlülerin uygun şekilde erişimlerinin sağlanacağı belirtilmektedir. Ancak; 4
belediyedeki pilot projeler dışında bu alanda bir ilerleme kaydedilmemiştir.)
8
Yine de, AB standartları ve ILO sözleşmeleri ile uyumlu olmayan yasaklayıcı düzenlemeler
halen mevcuttur. İkili üst düzey ILO heyeti hükümete ve sosyal taraflara bir uzlaşma arayışı
içerisine girmeleri konusunda davette bulunmuş ve aynı zamanda uluslararası yükümlülüklere
uygunluğun sağlanmasının devletin sorumluluğunda olduğunu vurgulamıştır.
TEKEL (Tütün işleme konusundaki devlet tekeli) işçilerinin gösterileri özelleştirmeden sonra
geçici işçi olarak devlet tarafından istihdam edilecek işçilerle ilgili olarak endişe uyandırmıştır.
Genel olarak, anayasal değişiklikleri kamu sektöründeki sendikal hakları genişletilmiştir.
Ancak, mevcut olan hukuki çerçevede, AB standartları ve ILO sözleşmeleri ile uyumlu
olmayan kısıtlayıcı hükümler bulunmaktadır. Sosyal taraflar ve hükümet arasındaki uzlaşma
eksikliği yeni mevzuatın kabul edilmesinin önünde bir engeldir. Anayasa değişikliği paketi
kamu görevlileri için grev hakkını getirmemiştir.
Ayrımcılık yasağına Anayasa’da yer verilmiş ve bazı çeşitli kanunlarla da desteklenmiştir.
Hükümet Eşitlik Kurulu’nun kuruluşuyla ilgili taslak kanun için sivil toplum kuruluşları,
üniversiteler ve ilgili yetkililere danışmıştır.
Ancak, mevcut hukuki çerçeve AB müktesebatı ile yeterince uyumlu değildir. (Bkz. Bölüm 19.
Sosyal Politika ve İstihdam). İşyerinde eşcinsel çalışanların cinsel eğilimleri sebebiyle işten
çıkarıldıkları birden fazla ayrımcılık vakaları olmuştur. Türk Ceza Kanunu’nun ‘teşhircilik’ ve
‘genel ahlaka karşı suçlar’ hükümlerinin bazen farklı cinsel tercihlere sahip kişilere karşı
ayrımcılık amacıyla kullanılmıştır. Kabahatler Kanunu sıklıkla cinsiyetini değiştiren kişilere para
cezası kesmek amacıyla kullanılmıştır.
9
Download