Çevresel faktörlerdeki değişim hızı

advertisement
1. ÇEVRENİN TANIMI VE ÇEVRESEL
FAKTÖRLER
İşletmelerin faaliyetlerini yürüttükleri karışık ve rekabetçi
ortamda yer alan ve işletme sınırları dışında kalan çeşitli
faktörlerin etkisi ile şekillenen dinamikleri “dış çevre”
olarak tanımlamak mümkündür.
İşletmeler için dış çevre, 1950'li yıllarda ortaya çıkan
"Sistem Yaklaşımı"yla anlam kazanmaya başlamıştır.
Açık sistem olan işletme, çevresinden sürekli girdiler alır ve
dinamik bir denge içinde faaliyetini sürdürmeye gayret eder.
Açık
k Sistem Olarak İşletme
letme ve Çevre İli
lişkisi
li kisi
1.1. Çevrenin Tanımı
Çevre, bir kişi veya topluluğu etkileyen, fiziksel ve
sosyal şartların toplamı olarak ifade edilmektedir.
Başka bir deyişle; çevre, örgütsel faaliyetlerin herhangi
bir yönünü etkileyebilen dış ve iç çevre güçlerinin
toplamını ifade eden genel bir kavramdır.
İşletme çevresi; “işletmelerin faaliyet gösterdiği
çevrede yer alan tüm ilgili etmenler” olarak ifade
edilir.
Bir işletmenin dış çevresi incelenirken, üç farklı çevre tanımlaması
yapılabilir:
• Gerçek Çevre: İşletmenin kendi iç çevresi dışında yer alan işletmeyle
ilgili faktör ve şartların tamamından oluşur (Hükümet düzenlemeleri,
rakipler, satıcılar, tüketiciler, genel ekonomik çevre, teknolojik çevre
gibi unsurlar).
• Algılanan Çevre: Gerçek dış çevreyi her yönetici farklı algılamaktadır.
İşletmenin dış çevresinde meydana gelen bir durum, bazı yöneticiler
acısından fırsat olarak, bazı yöneticiler tarafından da tehdit olarak
algılanabilmektedir. Gerçek dış çevre ile algılanan çevre arasındaki
mesafe mümkün olduğu kadar az olmalıdır ki, işletme hedeflerinde
başarıya ulaşabilsin.
• Karar Alanı ve Uygulama Çevresi: Bu çevre; yöneticinin algıladığı
çevre, “algılanan çevre” içinde tercih ettiği alanı ifade eder. Bu alan,
yönetimin seçtiği amaçlar, stratejiler ve görevlerle ilgili alandır.
1.2. Çevresel Faktörler
İşletmeyi Etkileyen Çevresel Faktörler
1.2.1. İç Çevre Faktörleri
İşletmenin iç çevresini oluşturan temel unsurlar; “çalışanlar”,
“yöneticiler”, “işletme sahipleri” ve “hissedarlar” ile tüm bunları
birarada tutan “örgüt kültürü” dür.
Örneğin, “bir örgütün üyelerinin paylaştığı temel değerler,
inançlar, anlayışlar ve normlar” olarak ifade edilen “örgüt
kültürü”, dış çevre ile yöneticilerin ve “işletme sahipleri” nin
öngördüğü işletme stratejilerini uyumlaştırıcı nitelikte olmalıdır.
Bir diğer unsur olan “yöneticiler”; örgüt içinde çalışanlar arasında,
makine ve malzemeler arasında, insanlar ile makineler arasında
işbirliği ve uyumu dikkate alıp onları etkin ve verimli bir şekilde,
işletmenin genel amaçları ve dış çevre faktörleri doğrultusunda
çalıştırmalıdır
1.2.2. Yakın Çevre Faktörleri
1.2.2.1. Tüketiciler
Pazarın türü, tüketicilerin ve onların ihtiyaçlarının incelenmesi ve
alınacak stratejik kararlar açısından büyük önem taşır.
Pazar, bir mal veya hizmeti satın almak isteyen ve satın alma gücü
bulunan tüm kişi, grup ve örgütleri ifade eder. Genel bir
sınıflandırmaya göre pazar türleri; tüketici pazarları, kullanıcı
pazarları (endüstriyel pazarlar) ve uluslar arası pazarlar olmak
üzere üç grupta toplanabilir.
Tüm bu pazarlarda yer alan ve mal veya hizmetlerini tüketen kişi
veya gruplardan oluşan tüketicilerin ürüne yönelik beklentileri, satın
alma güdüleri, teşvik uygulamaları gibi değişkenler göz önüne
alınmalıdır.
1.2.2.2. Rakipler
İşletmenin hem kendisini hem de rakiplerini ve onların
durumlarındaki değişmeleri, sürekli ve sistematik bir
şekilde incelemesi gerekmektedir.
Genel olarak rakiplerin analizi yapılırken aşağıdaki
unsurlar göz önünde bulundurulur:
Rekabet Yapısı ve Rakiplerin Analizi,
Rekabet Üstünlüğü,
Stratejik Gruplar,
Pazar Payı,
Piyasaya Giriş ve Çıkış Engelleri.
1.2.2.3. Satıcılar
Satıcılar; “işletmeye hammadde, yarı mamul, enerji gibi her
türlü girdiyi temin eden kişi veya örgütler”i ifade eder.
Bu çevrede; mevcut üretim faktörlerinin her zaman bulunabilir
olması, maliyetleri, ülke içinde üretilip üretilmediği, üretim
teknolojisi, ithalatı, uluslararası gelişmelerden etkilenip
etkilenmemesi gibi konular üzerinde durulmalıdır.
Bunlara ek olarak;
Mevcut üretim faktörlerinin yerine ikame edilebilecek başka faktörlerin
bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
İşletmenin girdilerinde kullanılan veya ikame mal veya hizmetlerin
üretiminde kullanılan teknolojilerdeki değişme ve gelişmeler takip
edilmelidir.
Satıcılar pazarının serbest rekabet içinde olup olmadığı (monopol veya
oligopol özellikleri) incelenmelidir.
1.2.2.4. Finansal Kuruluşlar
Borç kaynaklarının işletme amaçlarına ne kadar uygun kullanıldığı,
yenilik yaratmada ne kadar yardımcı olduğu, borçlanma
öncesindeki durumu daha iyiye mi daha kötüye doğru mu taşıdığı
mutlaka analiz edilmelidir.
Bu sebeple, yöneticiler para piyasasını, menkul kıymetler
piyasasını, merkez bankasının kararlarını, devletin para, maliye ve
kredi politikalarını dikkatle izlemeli ve bu durumun işletmeyi nasıl
etkileyeceğini tespit etmelidir.
1.2.2.5. Sendikalar
Sendikalar istihdam edilenlerin ekonomik ve diğer şartlarını
iyileştirmek amacıyla kurulmuş, üyeliği ve üyeler arası dayanışmayı
esas alan kurumlardır. İşgücü maliyetlerinin şekillenmesinde ve
çalışma hayatının niteliğinin artmasında önemli bir unsurdur
Eğer işletmeler ile sendikalar arasında anlaşma ve karşılıklı saygı
varsa, işçiler işletmenin amaçlarına ve yönetime katılabiliyorsa,
işletmenin amaçları daha etkili bir şekilde gerçekleşeceği için
büyüme ve gelişme fırsatları doğacaktır.
1.2.3. Ulusal (Yapısal) /Küresel Çevre Faktörleri
1.2.3.1. Ekonomik Çevre Faktörleri
İşletmeler ekonomik sistemde meydana gelen gelişmelerden doğrudan
veya dolaylı olarak etkilenmektedirler.
Ekonomik yapının incelenmesi sırasında dikkate alınması gereken faktörler
özetle şunlardır:
Milli Gelirdeki Eğilimler
Ekonomik Büyüme ve Yatırımlar
İşsizlik Oranları
Faiz Oranları
Enflasyonist ve Deflasyonist Eğilimler
Ekonominin Gelişme Devresi
Hükümetin Ekonomik Politikaları
Dış Ticaret ve Ödemeler Dengesi
1.2.3.2. Sosyo-Kültürel ve Demografik Çevre Faktörleri
Bireylerin davranışları ve sosyo-kültürel değerler, işletmeleri
etkileyen önemli bir diğer faktör grubu olarak karşımıza çıkar.
Başta eğitim ve kültür olmak üzere, toplumsal inançlar, gelenekler,
değer yargıları gibi faktörler sosyal çevreyi oluşturur.
Değişik eğitim ve kültür düzeyine sahip bireylerin, tüketim kalıpları,
eğilimleri, tercihleri ve satın alma alışkanlıkları değişik olduğu gibi,
işletmelerden beklentileri de farklı olmaktadır.
Sosyo-kültürel faktörler, insanların yaşama, çalışma, üretme ve
tüketme alışkanlıklarını şekillendirir.
Sosyo-kültürel faktörlerin yanısıra; nüfusun yapısı ile
ilgili olan demografik faktörler de yine işletmelerin
işleyişleri ve alacağı kararlar, pazarlama ve insan
kaynakları stratejileri üzerinde önemli düzeyde etkiye
sahip olan etmenler olarak değerlendirilmelidirler.
Bu faktörler; nüfusun büyüklüğü, yaşlara ve cinsiyete
göre dağılımı, coğrafi bölgelere göre dağılımı, okuryazar oranı, etnik dağılımı gibi unsurları içerir.
1.2.3.3. Hukuki ve Politik Çevre Faktörleri
Bir ülkedeki politik ve yasal güçler, yasal sınırları, düzenlemeleri ve
korumaya yönelik yaptırımları içermesi bakımından, o ülkedeki güç
dağılımını belirleyici niteliktedir.
Bu güç dağılımını belirleyen önemli unsurlardan biri de ülkelerin
birbirleriyle politik ve ekonomik yönden işbirliği yapmalarıdır.
Diğer taraftan devlet ve yerel yönetimler, işletmelere ve ekonomiye
artan bir şekilde müdahale etmeye başlamışlardır. Asgari ücretler,
fiyat kontrolleri, kuruluş yerlerinin belirlenmesi, organize endüstri
bölgeleri, teşvik politikaları, antitröst yasaları, iş kanunları, vergi
düzenlemeleri, iş güvenliği ve istihdam şartları ile ilgili
düzenlemeler ve çevre sağlığı gibi pek çok konuda hukuki
düzenlemeler yapılmaktadır.
1.2.3.4. Teknolojik Çevre Faktörleri
Teknoloji, genel çevrenin en hızlı değişen öğesidir.
Teknolojinin sağladığı fırsatlar sayesinde, üretim daha az hatayla
işleyen, müşteri isteklerine daha uygun olarak tasarlanabilen ve
daha seri bir süreç haline gelmiştir.
Ayrıca teknoloji sayesinde artan iletişim ve taşıma olanakları ile de,
yine işletmeler ulusal sınırların ötesindeki tüketiciler ya da
hammadde kaynaklarına daha hızlı ve az maliyetli bir şekilde
ulaşabilmektedirler.
Özellikle, iletişim teknolojilerinin başında gelen internetin
yaygınlaşması işletmelerin dağıtım ve işlem maliyetlerini de
azaltmış ve direkt satış yapma imkanını vermiştir.
İnternet teknolojilerinin yanısıra, bilgisayar destekli tasarım ve
üretim teknolojileri (CAD - Computer Aided Design ve CAM –
Computer Aided Manufacturing) de yaygın hale gelmiştir.
1.2.3.5. Tabii (Doğal) Çevre Faktörleri
Doğal çevre koşullarından kaynaklanan faktörler denildiği zaman;
maden yatakları, petrol rezervleri, limanlara ve havaalanına uygun
bir coğrafi yapıya ve konuma sahip olan bir bölgede faaliyet
göstermek, iklim koşulları, deprem bölgesinde olup olunmadığı gibi
faktörler düşünülmelidir. İşletmeler, faaliyet alanlarına göre, bu
faktörleri dikkate alarak yatırım yapmalıdırlar.
Bunlara ek olarak, son yıllarda ölçüsüz ve sorumsuz bir ekonomik
büyümenin sonucu olarak, çevre kirliliği önemli ölçüde artmış
bulunmaktadır.
Çevre kirliliğini önleyecek tedbirlerin alınması, oldukça büyük
oranda maliyet artışlarına neden olmaktadır. Hükümetler, bu
konularda düzenlemeler yaparak ve yaptırımlar uygulayarak, çevre
dostu teknolojiler kullanan ticaret ve hizmet sektörlerini
desteklemekte, çevre kirliliğine yol açabilecek endüstri işletmelerini
bir nevi cezalandırmaktadırlar.
1.2.4. Diğer Küresel Çevre Faktörleri
İşletmelerin içinde bulunduğu pazarın küreselleşmesi sürecine
bağlı olarak her geçen gün dünyanın herhangi bir yerinde meydana
gelen bir gelişme çok kısa zamanda bir başka ülkedeki işletmeyi
olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkileyebilmektedir.
Uluslararası çevredeki bazı önemli unsurları; en fazla kayırılan ülke
statüsü, savaş olasılıkları, ülkeler arası birleşme ve ayrılmalar,
serbest ticaret bölgeleri, gümrük birliği anlaşmaları, ortak pazar
anlaşmaları, küreselleşme eğilimleri, ambargolar ve kotalar
şeklinde sıralamak mümkündür.
Bölgesel kuruluşların girişimlerine rağmen, işletmeler
faaliyet gösterdikleri küresel çevrede birçok engelle
karşılaşmaktadırlar.
Uluslararası Ticarette Engeller
2.
ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN YÖNETİLMESİ
İşletmeleri etkileyen bu denli çok faktörün yer aldığı işletme çevresini ve
bu faktörlerin olası etkilerini yönetebilmek, hiç kuşkusuz işletme
yöneticisinin en önemli görevleri arasında yer almaktadır.
Çevreyi incelerken dikkate alınması gereken en önemli boyutlar;
çevredeki belirsizlik, çevresel faktörlerin değişim hızı, ve işletme
çevresinde yer alan faktörlerin sayısı (karmaşıklık) olarak kabul
edilmiştir.
İlerleyen bölümde, söz konusu unsurlar çerçevesinde, işletme
çevresinde yer alan “çevresel faktörlerin yönetilmesi” ve bu faktörleri
yöneterek işletmelerin gerçekleştirmek istedikleri “büyüme güdüleri”
konuları tartışılacaktır.
2.1. Çevresel Faktörlerdeki Karmaşıklık, Değişim Hızı ve
Belirsizlik
İşletme çevresinde yer alan ve işletme üzerinde yüksek derecede
etkiye sahip olan faktörlerin sayısının fazlalığı ve çeşitliliği çevresel
faktörlerin karmaşıklığını ifade etmektedir. Diğer bir deyişle,
işletmelerin karar alma süreçlerinde etkili olan faktörlerin sayısı ve
çeşidi ne kadar fazla ise, işletme o kadar karmaşık bir çevreye
sahiptir denilebilir.
Çevresel faktörlerdeki değişim hızı ise, işletme ile ilgili çevre
unsurlarında belirli bir zaman içinde görülen değişim olarak ifade
edilir. Değişim hızına bağlı olarak, işletme çevresi durgun ya da
değişken olarak iki farklı şekilde tanımlanabilir.
DURGUN ÇEVRE ÖZELLİKLERİ
DEĞİŞKEN ÇEVRE ÖZELLİKLERİ
Mal ve hizmetlerin son yıllarda
değişmemiş olması
Mal ve hizmetlerde sürekli ve önemli
değişiklikleri olması
Teknolojik yeniliklerin yokluğu
Yeni teknolojilerin kullanılması,
eskilerinin yetersiz hale gelmesi
Rekabetin azlığı
Müşteri ve rakiplerin oluşturduğu setin
sürekli değişmesi
Müşteri ve rakiplerin sayı ve yapısında pek
az değişme olması
Kestirilmesi güç devlet müdahalelerinin
sürekliliği
Sosyal, ekonomik ve politik koşulların
dengeli olması
Devlet politikalarının, toplumdaki
değişmeler göre sürekli değişmesi
Devlet politikalarının belirli olması ve
değişmemesi
Organizasyonun faaliyetlerini etkileyen
değer yargılarının sürekli değişmesi
Çevresel belirsizlik ise, çevresel olaylar hakkında yeterli bilginin
bulunmadığı durumu açıklayan bir kavramdır. Belirsizliğin derecesi,
çevresel faktörlerin sayısı ve bu faktörlerin değişim hızı ve
karmaşıklığına bağlı olarak değişmektedir.
Çevresel Belirsizlik Düzeyleri
Eğer bir işletme; rekabet, müşteriler, tedarikçiler, yasal
düzenlemeler gibi çeşitli faktörler bakımından yüksek
düzeyde belirsizliğin hakim olduğu bir çevrede faaliyet
gösteriyorsa, bu çevreye uyum sağlayabilmek için çeşitli
stratejiler geliştirmek durumunda kalır.
Bu stratejilerin en önemlileri şunlardır:
Çevresel Kontrol:
İşletmelerde bu rolü üstlenen kişiler ya da departmanlar,
işletmenin dış çevre ile arasında yer alan sınırda
bulunmaları bakımından, örgüt ile dış çevresindeki çeşitli
önemli faktörler arasında bağlantı kurarak koordinasyonu
sağlarlar.
Teknolojideki son yenilikleri takip etmesi bakımından
Araştırma – Geliştirme Departmanı, tedarikçiler ve
müşteriler ile sürekli irtibat halinde olup onların
taleplerindeki değişiklikleri işletmeye iletmeleri bakımından
Pazarlama ve Satın Alma Departmanı, ya da sahip oldukları
geniş çevresel ağ sayesinde her an işletmeyi ilgilendiren
güncel bilgiler elde eden üst düzey yöneticiler, işletmelerde
çevresel kontrol rolünü üstlenen birimlere örnek olarak
verilebilirler.
İşletmeler Arası Ortaklıklar:
İşletmeler tarafından tercih edilen bir başka strateji de,
işletmelerin çevresindeki sınırları mümkün olduğu kadar
ortadan kaldırarak, aynı çevrede faaliyet gösteren diğer
işletmeler ile işbirliği yapmaktır.
İşletmeler böylece, zayıf oldukları konularda, yüksek
düzeyde bilgi paylaşımı ve her iki işletmeden temsilcilerin
yer aldığı takımlar kurma yoluyla birbirlerine destek
sağlamakta ve belirsizliğe karşı güçlerini birleştirerek
mücadele etmektedirler.
Şirket Evlilikleri, Satın Almalar ve Ortak Girişimler:
Şirket evlilikleri ve satın almalar; iki ya da daha fazla
işletmenin birleşerek tek işletme haline gelmesini ifade eder.
Ortak girişimler ise; iki ya da daha fazla işletmenin kendi
kimliklerini kaybetmeden bir stratejik işbirliği yürütmek
amacıyla yeni bir şirket kurmaları anlamına gelir.
Çevredeki belirsizlik düzeyine ve elindeki mevcut
kaynaklara göre, işletme, ya belli bakımlardan güç birliği
yapmak üzere diğer bir işletme ile ortak girişim kurma
yolunu seçer, ya da tüm kaynaklarını ortak kullanmak üzere
şirket evliliği yapmayı tercih eder.
2.2. İşletmelerde Büyüme Güdüleri
İşletmenin hayatta kalmayı ve büyümeyi başarması için, kendi iç
çevresinde yer alan unsurlar ile içinde faaliyet gösterdiği dış
çevredeki faktörleri çok iyi tanıması ve bunlar arasında denge
kurmayı başarması gerekmektedir. Bu dengeyi kurabilen işletmeler,
ellerindeki kaynakları en iyi şekilde değerlendirerek büyümelerini
sağlayacak stratejiler oluşturma yoluna giderler.
Büyüme stratejileri; “bir işletmenin faaliyet sayısını ve çeşitliliğini
arttırmaya yönelik olan; satış gelirlerinde, çalışan sayılarında, ya
da pazar paylarında artışa yol açan stratejiler” olarak
tanımlanmaktadır.
2.2.1. İşletmelerde Büyümenin Nedenleri
Ölçek Ekonomilerinden Yararlanma ve Sinerji Yaratma:
İşletmeler için; büyümenin amaçlarının başında; büyük ölçekte
üretimde bulunmanın sağladığı üstünlük, başka deyişle; “ölçek
ekonomisi” nden yararlanma eğilimi gelmektedir.
Ölçek ekonomisi; “herhangi bir ürünün üretilmesinde
yeterince büyük kapasitelerin oluşturulması ve bu
kapasitenin etkin kullanımı ile birim başına sabit
maliyetlerin en aza indirilmesi ve maliyet açısından bir
rekabet avantajı elde edilmesi” olarak tanımlanabilir.
Faaliyeti Çeşitlendirme:
Durgun veya düşük büyüme hızına sahip bir sektör veya iş
kolundaki bir işletme, daha hızlı büyüyen ve büyüme potansiyeli
olan daha karlı sektörlere yatırım yaparak faaliyet alanını
çeşitlendirmek isteyebilir.
Çeşitlendirme isteği, faaliyette bulunulan sektörün olgunluk
dönemini yaşaması, büyümesinin sona ermesi, işletmenin
pazar payının sınırına yaklaşmış olması veya işletmenin daha
karlı ve satışı daha istikrarlı ya da satış potansiyeli yüksek
ürünlere gereksinim duyması gibi nedenlerden kaynaklanabilir.
Yetenekli Yönetime Sahip Olma ve Yönetim Değişikliği:
Yetenekli bir yönetimden yoksun bulunan ve yüksek yetenekli
yöneticiler bulma ve çalıştırma olanakları sınırlı işletmeler,
birleşme yoluyla yönetim sorunlarına çözüm arayabilirler.
Bu tür birleşmeler genellikle “füzyon” olarak adlandırılır.
Füzyon (merger); “büyük bir işletmenin bir ya da daha fazla
sayıda küçük işletmeyi satın alması” anlamına gelmektedir.
Füzyon şeklindeki birleşmelerin başlıcaları şunlardır:
Tek kişilik birkaç küçük işletme sahibinin bir araya gelerek
işletmelerini şirket şeklinde birleştirmeleri,
Herhangi bir işletmenin veya ticaret şirketinin daha küçük bir
işletmeyi satın alarak bünyesine katması,
Birkaç ticaret şirketinin birleşerek yeni bir anonim şirket
oluşturmaları.
Kaynak Sağlama Kapasitesini Genişletme:
Genellikle; İki işletmenin birleşmesi sonucunda varlığını
sürdüren veya birleşme sonucu oluşan işletmenin borçlanma
kapasitesinin daha fazla olduğu ileri sürülmektedir
İşletmenin büyümesi, yalnız borçlanma kapasitesini
genişletmekle kalmayıp aynı zamanda daha elverişli koşullarla
yabancı kaynak bulunmasına da olanak verebilir.
Prestij Sağlama:
Pazarda işletmenin prestijini artırmanın sağlayacağı
üstünlüklerden (pazarlama, kaynak bulma v.b.) yararlanma
düşüncesi de işletmeleri birleşmeye iten etmenler arasındadır.
Pay Senetlerinin Değerini Artırma, Pay Senetlerinin
Fiyat / Gelir Oranını Yükseltme:
Birleşme sonucu pay senetlerinde değer artışı, yani fiyat/kazanç
oranının yükseleceğini bekleyen işletmeler, bunu
gerçekleştirmek için birleşme yoluna gidebilirler.
Değerli Sınai Haklara Sahip Olma:
İşletmeler değerli sınai haklara sahip diğer işletmeleri satın
alarak veya birleşerek bu haklardan yararlanabilir, yeni buluş
kapasitelerini genişletebilir veya patent açısından gelecekte
sorun yaratabilecek işletmeleri satın alarak patent durumlarını
güçlendirebilir, olası bir rekabeti önleyebilirler.
2.2.3. İşletmelerde Büyümenin Yönleri
Yatay Büyüme:
Yatay büyüme, bir işletmenin faaliyette bulunduğu iş kolundaki pazar
payını artıracak yönde büyümesidir. İşletme yarattığı fonları aynı
işkolundaki yatırımlara ayırarak veya benzer malları üreten işletmeleri
satın alarak ya da birleştirerek yatay büyümeyi sağlayabilir.
Dikey Büyüme:
Dikey büyüme ise girdi üretiminden perakende satışa kadar birbirini
izleyen aşamaların aynı firma bünyesinde toplanmasıdır.
Çapraz Büyüme:
Çapraz büyüme bir işletmenin kendi esas faaliyeti dışındaki sektörlere
de yatırım yapması veya başka iş kollarında faaliyette bulunan
işletmeleri satın alması, yönetimleri ele geçirmesi ya da onlarla
birleşmesidir.
Download