Antitüberküloz Tedavi Sırasında Gelişen Addison Krizi ve Eşlik Eden Parsiyel Hipopitüitarizm Ayşe Sibel TURGUT, Ş. Nilgün KALAÇ, Ebru TANSEL PÜTÜN, Tülay BAKIRCI, H. Canan HASANOĞLU Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ANKARA ÖZET Addison krizi, Addison hastalığının hayatı tehdit edici akut komplikasyonudur. Öksürük, balgam, hipotansiyon, kilo kaybı, iştahsızlık şikayetleriyle başvuran 56 yaşındaki kadın hastaya akciğer tüberküloz (TB)’u tanısı ile rifampisin içeren standart anti-TB tedavi başlandı ve tedavinin üçüncü gününde bulantı, vücutta kasılmalar ve beşinci gününde bilinç kaybı, hiponatremi, hipoglisemi, mukozal pigmentasyon gelişti. Adrenokortikotropik hormon (ACTH) yüksekliği ve serum kortizol düşüklüğü ile Addison krizi tanısı kondu. Öyküsünde 25 yaşında postpartum menopoz tarifleyen hastada ek olarak parsiyel bir hipopitüitarizm (Sheehan sendromu) ile uyumlu hipogonadotropik hipogonadizm ve sekonder hipotiroidi, hipofiz manyetik rezonans (MR)’da ise empty sella görünümü saptandı. Balgam asidorezistan basil (ARB) kültürü pozitif bulunan hastaya steroid replasmanı eşliğinde tekrar anti-TB tedavi başlandı ve altı ay sonra klinik, radyolojik düzelme sağlandı. Potent bir mikrozomal enzim indüktörü olan rifampisin içermesi nedeniyle standart anti-TB tedavi, TB’li hastalarda primer adrenal yetmezlik kliniğini indükleyebilmektedir. ANAHTAR KELİMELER: Rifampisin, Addison krizi, Sheehan sendromu SUMMARY DEVELOPMENT OF ADDISONIAN CRISIS DURING THE ANTITUBERCULOSIS TREATMENT ASSOCIATED WITH PARTIAL HYPOPITUITARISM Addisonian crisis is the acute fatal complication of Addisonian disease. Fifty six years old female patient with complaints of cough, sputum, hypotension, loss of weight and appetite was admitted to hospital. Standard antituberculosis (anti-TB) treatment including rifampicin was started to the patient with the diagnosis of lung TB. At the third day of the treatment the patient had vomiting, body contractions, and at the fifth day she had unconsiousness, hypoglisemia, hyponatremia and mucosal pigmentation. She was diagnosed as Addisonian crisis with elevated adrenocorticotropic hormone (ACTH) and decreased serum cortisole levels. Additionally a partial hypopituitarism with hypogonadotropic hypogonadism and secondary hypothyroidism was established at the patient who described postpartum menopause while she was 25 years old (Sheehan syndrome). The pituitary magnetic resonance imaging (MRI) revealed empty sella. The anti-TB treatment asssociated with steroid replacement was restarted to the patient whose sputum AFB culture was found (+) and she recovered clinically and radiologically six months later. The standard anti-TB treatment including rifampicin, which is a potent inducer of the microsomal enzymes involved in steroid metabolism, can induce the primary adrenal insufficiency in the patients with TB. KEY WORDS: Rifampicin, Addisonian crisis, Sheehan’s syndrome 28 Solunum Hastalıkları 2005; 16: 28-32 Antitüberküloz Tedavi Sırasında Gelişen Addison Krizi ve Eşlik Eden Parsiyel Hipopitüitarizm GİRİŞ Addison hastalığı, sürrenal bezin otoimmün nedenli veya tüberküloz (TB)’a bağlı gelişebilen hipofonksiyonudur. Addison krizi bu hastalığın hayatı tehdit edici akut komplikasyonudur. Potent bir mikrozomal enzim indüktörü olan rifampisin içermesi nedeniyle standart anti-TB tedavinin TB’li hastalarda primer adrenal yetmezlik kliniği geliştirebileceğini göstermesi bakımından bu vaka sunulmuştur. OLGU Ellialtı yaşında kadın hasta servisimize öksürük, balgam, hipotansiyon, kilo kaybı, iştahsızlık şikayetleriyle başvurdu. Öyküsünden dört yıl önce başka bir merkezde teksif menfi akciğer TB’si tanısıyla anti-TB tedavi başlandığı ve 15. günde tolere edememesi nedeniyle kesildiği öğrenildi. Hastada beş aydır öksürük, yaklaşık 20 cc/gün yeşilimsi balgam çıkarma, sol yan ağrısı, ara sıra ateş yakınmaları mevcuttu. Sistem sorgusunda sık hipotansiyon atakları, 25 yaşında postpartum menopoz, süt verememe tarifledi. Fizik muayene (FM)’de, TA: 90/60 mmHg, vücut ağırlığı: 39 kg, palpabl tiroid, oskültasyonda sağ akciğerde önden dinlemekle ve solda alt zonda inspiratuar krepitan raller saptandı. PA akciğer grafide, sağ akciğer apikalde retiküler, nonhomojen dansite artımı, toraks bilgisayarlı tomografi (BT)’de sağda daha belirgin olmak üzere her iki akciğer apeksinde kaba retiküler değişikliklerle uyumlu dansite artışları, sağda daha belirgin olmak üzere her iki akciğerde yer yer mikroretikülonodüler görünümlü interstisyel infiltrasyonlarla uyumlu dansite artımları saptandı (Resim 1, 2 ve 3). Abdomen ultrasonografi (USG)’de karaciğer sağ lob diyafragmatik yüzde üç-dört adet kalsifikasyon saptandı. Laboratuvarda, kronik hastalık anemisi, glikoz: 50 mg/dL, Na: 134 mEq/L, Cl: 95 mEq/dL, Sed: 100 mm/saat, pürifiye protein derivesi (PPD): 17 mm, balgam asidorezistan basil (ARB) teksif bakıda dört kez negatif bulundu. Malignite şüphesiyle istenen tümör belirteçlerinde anlamlı yükseklik saptanmadı. Otoimmün hastalık belirteçleri negatif bulundu. Fleksibl bronkoskopik incelemede, tüm lob ve segment orifisleri açık, sağ akciğer üst lob mukozası soluk ve mukozal biyopsi incelemesi iltihabi proçesle uyumlu, bronş lavajında ARB yayma negatif idi. Solunum Hastalıkları 2005; 16: 28-32 Resim 1. PA akciğer grafisi: Sağ akciğer apikalde retiküler, non-homojen dansite artımı. L Resim 2. Toraks BT: Sağda daha belirgin olmak üzere her iki akciğerde, apekslerde kaba retiküler, retikülonodüler değişiklikler, interstisyel infiltrasyonlar, sağ akciğer orta lob düzeyinde lateral kostal plevrada kalınlaşma. Hastaya klinik ve radyolojik şüphe ile teksif menfi akciğer TB tanısı ile INH 300 mg/gün, RİF 450 mg/gün, EMB 1000 mg/gün, MPZ 2000 mg/gün başlandı (TB tanısı balgam ARB kültür pozitifliği ile sonradan doğrulandı). Anti-TB tedavinin üçüncü gününde hastada bulantı, vücutta kasılmalar ve beşinci günde bilinç kaybı gelişti. Serum glikoz: 16 mg/dL, Na: 119 mEq/dL, K: 4.4 mEq/L, Cl: 82 mEq/dL, normal karaciğer fonksiyon test değerleri ve FM’de mukozal pigmentasyon saptandı. Addison krizi tanısı ile anti-TB tedavi sonlandırıldı. Ön hipofiz hormonları, serum ve 24 saat idrar elektro- 29 30 0.1 20 0.15 54.3 0.34 0.85 0.32 <1 < 0.2 35-430 ug/mL 0.07-0.45 ng/mL 32.1-73.1 pg/mL 0.7-2 ng/mL 1.8-4.9 pg/mL 0-10 0.41-4.01 ng/mL uIU/mL 14.4-62.2 3.6-16.3 mIU/mL ng/mL 25.8-134 mIU/mL Prl LH FSH <1 106 16 2.94 Kriz Yaygın adrenokortikal yetersizlik (Addison hastalığı); mineralokortikoid ve glukokortikoid hormonların salgılanmalarının azalmasına sebep olan adrenokortikal doku hasarı, bilateral adrenalektomi veya steroid yapımındaki bozukluklar sonucu oluşur. Tedavi edilmezse çoğunlukla öldürücüdür. Kortizol Pl. 24 saat sabah idrar kortizol kortizol ACTH TARTIŞMA Tablo 1. Hormon profili. Hastanın idame oral prednizolon tedavisi iki katına çıkarılarak anti-TB tedavisi basamaklı ve düşük doz (vücut ağırlığı < 50 kg) olarak tekrar başlandı. Tiroid hormonu ve gonadotropin replasman tedavisi eklendi. Hastada altı ay sonra radyolojik ve klinik düzelme saptandı. Balgam ARB kültür negatifliği, kilo artışı, sedimentasyonda düşme elde edildi (Resim 5). GH Hormon profili, ACTH yüksekliği ve serum kortizol düşüklüğü ile seyreden primer adrenal yetersizlik ve eşlik eden hipogonadotropik hipogonadizm ve sekonder hipotiroidi ile uyumlu bulundu (Tablo 1). Primer adrenal yetmezlik etyolojisine yönelik çekilen sürrenal BT‘de her iki sürrenal bez normaldi. Hipofiz MR’de empty sella görünümü saptandı (Resim 4). Sistem sorgusunda 25 yaşında postpartum menopoz ve süt verememe tariflemesi nedeniyle parsiyel hipopitüitarizm tablosu Sheehan Sendromu ile uyumlu bulundu. 10-80 pg/mL TSH sT3 lit ve kortizol düzeyi örneklemesi sonrası prednizolon 20 mg (oral) başlandı. Oral alımının yetersiz olması üzerine metilprednizolon 30 mg 1 x 1 (IV) başlandı. Hipoglisemisi %10’luk dekstroz ve hiponatremisi %3’lük NaCl ile replase edildi, ikinci günde hastanın bilinci açıldı. < 150 Ug/24 saat sT4 E2 Resim 3. Toraks BT: Sağda daha belirgin olmak üzere her iki akciğerde, apekslerde kaba retiküler, retikülonodüler değişiklikler, interstisyel infiltrasyonlar, sağ akciğer orta lob düzeyinde lateral kostal plevrada kalınlaşma. Normal 3.6-16.3 değerler ug/mL Prog DHEA-S sTest L 0.3-3.9 pg/mL Turgut AS, Kalaç ŞN, Tansel Pütün E, Bakırcı T, Hasanoğlu HC. Solunum Hastalıkları 2005; 16: 28-32 Antitüberküloz Tedavi Sırasında Gelişen Addison Krizi ve Eşlik Eden Parsiyel Hipopitüitarizm Tablo 2. Kronik primer adrenokortikal yetersizlikte klinik bulgular. Semptom ve belirtiler Resim 4. Hipofiz MR: Empty sella görünümü. Resim 5. Altıncı ay kontrol PA akciğer grafisi: Sağ akciğer apikaldeki lezyonlarda gerileme. yetersizliği anoreksiya, kilo kaybı, halsizlik, apati, hipotansiyon ve streslere karşı direncin azalmasına sebep olur (Tablo 2) (1). %80 vakada sebep otoimmün iken; TB, histoplazmoz, diğer mantar hastalıkları, metastatik karsinoma, amiloidoz, bilateral adrenal kanamalar ve AIDS sonucu meydana gelebilir (1,2). Addison krizi, primer adrenal yetmezliğin akut komplikasyonudur. Dolaşım kollapsı, dehidratasyon, bulantı, kusma, hipoglisemi ile karakterizedir (2). Kritik bir hastada adrenokortikal yetersizlik Solunum Hastalıkları 2005; 16: 28-32 Yüzde Halsizlik ve bitkinlik 100 Kilo kaybı 100 Anoreksiya 100 Hiperpigmentasyon 92 Hipotansiyon 88 Gastrointestinal semptomlar 56 Tuz isteği 19 Postüral semptomlar 12 şüphesi olduğu zaman, daha sonra ölçüm yapılmak üzere kortizol, aldosteron, ACTH ve renin aktivitesi ölçümü için tedaviden önce kan alınması ve tedavinin laboratuvar sonuçları alınana kadar geciktirilmemesi gerekir. Adrenal krizde günde 200-300 mg hidrokortizon veya buna eşdeğer dozda glukokortikoidlerle tedaviye başlanmalıdır. Birlikte olan mineralokortikoid tedavisi en iyi şekilde mineralokortikoid hormon yerine parenteral sıvı ve tuz replasmanı ile yapılır. Hipoglisemi hızla düzeltilmelidir (2). Olgumuzda pnömoni, malignite, otoimmün hastalık ekarte edildikten sonra başlanan anti-TB tedavinin beşinci gününde tipik Addison krizi gelişmiştir. Hastaya geciktirilmeden IV metilprednizolon verilmiş, elektrolit dengesizliği ve hipoglisemisi parenteral sıvı replasmanı ile düzeltilmiştir. Sürrenal tutulum, TB’nin %1’den az görülen nadir bir manifestasyonudur. Klinik tablonun aşikar olması ise bilateral adrenal korteksin %80-90 hasarlanması ile oluşur (3,4). Olgumuzda otoimmün aile öyküsü saptanmamış, metastatik karsinoma, AIDS, adrenal kanama gibi nedenler ekarte edilmiştir. Ancak sosyal ve teknik yetersizlik nedeniyle antiadrenal antikor testi ve sürrenal biyopsi yapılamamıştır. Hastamızın başvuruda Addison hastalığı tanısı yoktur. Hastada kilo kaybı, iştahsızlık, sık hipotansiyon gibi bulgular öncelikle TB’yle ilişkili düşünülmüştür. Bu da TB’li bir hastada Addison hastalığı tanısı koymanın zorluğunu göstermektedir. Lam ve arkadaşlarının Hong-Kong’dan bildirdiği çalışmada 28 yıllık 13.492 otopsi ve 270 adrenalektomi materyali adrenal TB ve aktif TB bulgusu açısından retrospektif olarak incelenmiştir. Sekizyüzyetmişbir aktif 31 Turgut AS, Kalaç ŞN, Tansel Pütün E, Bakırcı T, Hasanoğlu HC. TB’li hastada 52 adrenal TB saptanmış (%6). Sadece yedi hastada Addison hastalığının semptom ve bulguları bulunmuştur. Dört hastada ACTH stimülasyon testi uygulanmış ve pozitif bulunmuştur (5). Olgumuzda Addison krizine neden olabilecek HRZE tedavisi dışında araya giren ek bir faktör olmamıştır. Kriz anında karaciğer fonksiyon testleri normal bulunmuştur. Dört yıl önce de benzer bir tabloyla tedavisinin 15. günde kesildiği öyküden öğrenilmiştir. Literatürde rifampisinle indüklenen Addison hastalığı veya krizi olguları bildirilmiştir (6-9). TB tedavisi için rifampisin alan hastaların karaciğer biyopsilerinde sitokrom p450 aktivitesinde artış ve düz endoplazmik retikulumlarında yoğun proliferasyon saptanmıştır, ancak klasik Dahiliye kitaplarında rifampisinin bu letal etkisinden söz edilmemektedir (6). Wilkins ve arkadaşları, spinal TB’si ve subklinik adrenal TB’si olan bir olguda anti-TB tedavinin 13. gününde Addison krizi saptamışlardır (8). Kyriazopolou ve arkadaşları ise Addison tanısı ile kortikosteroid replasman tedavisi alan üç hastada rifampisinin kortizol metabolizması üzerine etkilerini incelemiş ve bir hastada rifampisin içeren anti-TB tedavi başlanmasından bir hafta sonra Addison krizi gelişmiş, bir diğerinde ise hidrokortizol kinetik çalışma sırasında hipotansiyon, hiperkalemi, hiponatremi gelişmiştir ve adrenal yetmezlikli hastalarda rifampisin tedavisinin idame steroid replasman dozu iki veya üç katına çıkarılarak uygulanması gerektiğini önermişlerdir (6). Olgumuzda kortikosteroid replasman tedavisinin ikinci gününde hiponatremi, hipoglisemi düzelmeye başlamış ve hastanın bilinci açılmıştır. Kortikosteroid replasman tedavisi başlandıktan bir ay sonra idame doz iki katına çıkarılarak tekrar düşük doz (vücut ağırlığı < 50 kg) anti-TB tedavi başlanmıştır. Olgunun bir diğer ilginç yönü; hastada primer adrenal yetmezliğe ek olarak ACTH traktının korunduğu hipogonadotropik hipogonadizm ve hipotiroidizm ile karakterize parsiyel bir hipopitüitarizm saptanmasıdır. Hastada 25 yaşında postpartum menopoz ve süt verememe öyküsü ile Sheehan sendromu düşünülmüştür. Bu hastalık sıklıkla postpartum hemoraji sonrası gelişir; ancak şok, distozi, 32 sezaryen ve eklampsi de bu hastalığa neden olabilmektedir (10). Hipofiz MR’de empty sella görünümü bu tanıyı desteklemektedir. Sonuç olarak; TB’li hastalarda Addison hastalığı semptomları TB’nin sistemik semptomları ile karışabilmektedir ve rifampisin bu krizi indükleyebilmektedir. Rifampisin içeren standart anti-TB tedavi sırasında hayatı tehdit eden bu komplikasyon açısından dikkatli olmalıdır. KAYNAKLAR 1. Andreoli TE, Bennett JC, Carpenter CJ, et al (eds). Cecil Essentials of Medicine. 3. baskı. Çeviri: Tuzcu M (ed). İstanbul: Yüce Yayım, 1995:483. 2. Dambro MR (ed). Klinik Tanı ve Tedavi El Kitabı. Çeviri: Değerli Ü (ed). İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 1998. 3. Bajaj S. Disseminated tuberculosis causing bilateral adrenal enlargement and Addison’s disease. JAPI 2000;48: 919-20. 4. Karul S, Yılmaz V, Gürocak M, et al. Bir akciğer tüberkülozu olgusunda gelişen Addison hastalığı. Klinik Gelişim 1989;2:603-5. 5. Lam KY, Lo CY. A critical examination of adrenal tuberculosis and a 28-year autopsy experience of active tuberculosis. Clin Endocrinol 2001;54:633-9. 6. Kyriazopoulou V, Parparousi O, Vagenakis AG. Rifampicin-induced adrenal crisis in addisonian patients receiving corticosteroid replacement therapy. J Clin Endocrinol Metab 1984;59:1204-6. 7. Wilkins EG, Hnidzo E, Cope A. Addisonian crisis induced by treatment with rifampicin. Tubercle 1989;70:69-73. 8. Okudaira S, Shimoji K, Yogi Y, et al. A case of partial Addison’s disease activated with the administration of rifampicin (RFP). Kekkaku 1999;74:115-20. 9. Schulte HM, Monig H, Benker G, et al. Pharmacokinetics of aldosterone in patients with Addison’s disease: effect of rifampicin treatment on glucocorticoid and mineralocorticoid metabolism. Clin Endocrinol 1987;27:655-62. 10. Singh RK, Singh VK, Sharma RC, et al. Postpartum hypopituitarism following caesarean. Patna J Assoc Physicians India 2001;49:386-7. Yazışma Adresi Ayşe Sibel TURGUT Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ANKARA Solunum Hastalıkları 2005; 16: 28-32