Aferin Diyebilmek Kimi insanlar, dünyayı değiştirmek ister; daha yaşanılır bir dünya için uğraşmayı. Kimileri doktor olup hayat kurtarmayı. Bazı kız çocukları evlenecekleri günü düşleyip durur, bazı erkek çocukları ise önemli bir futbol maçının son saniyelerinde attıkları galibiyet golünü. Öyle ya da böyle, hayal kurmamış bir insan yoktur desek yanlış olmaz. Whiplash de hayali gelmiş geçmiş en iyi caz bateristlerinden biri olmak olan Andrew adlı gençle mükemmeli arayan Fletcher adlı öğretmeninin arasındaki gerilim dolu ilişkiyi anlatıyor. Filmi izlemeden önce okuduğum neredeyse tüm eleştirilerde vurgulanan nokta, filmin ne kadar gerilim dolu olduğuna dairdi. Filmin konusunu okuduğumdaysa bunun nasıl mümkün olabileceğini sorgulayıp durdum. Amerika'nın en iyi müzik okullarından birine giden, bir gün yeni "Birdman" olabileceğini hayal eden bir genç ve sert, mükemmeli arayan bir hoca. Filmi izlediğimdeyse Fletcher'ın ne kadar sert, tavizsiz, mükemmelliyetçi, Andrew'un ise ne kadar hırslı ve istekli olduğunu küçümsediğimi farkettim. Bu iki karakter gerçekten ortaya özgün, etkileyici, insanı geren bir film çıkmasını sağlamış. "Yeryüzünde aferinden daha tehlikeli bir kelime yoktur." diyor Fletcher bir sahnede. Filmin en düşündürücü sahnelerinden biri bu. Fletcher'ın öğretim anlayışının da bir özeti aslında. Birinin en "mükemmel" seviyeye ulaşması için onu en sert şekilde eleştirmelisin. Herhangi bir şekilde ona iyi olduğunu söylersen, çalışmayı bırakır, çünkü yeterince iyi olduğunu düşünür. Belki gerçekten iyidir fakat asla o mükemmelliğe ulaşamaz. Gerçekten doğru mu bu peki? Mükemmeliğe ulaşmak, ancak böyle mi mümkün? Neredeyse her küçük erkek çocuk gibi benim de futbolcu olma hayalim vardı. İlkokulun futbol takımına seçildiğimde o kadar mutlu olmuştum ki. Hiç bir idmanı kaçırmıyor, elimden gelenin fazlasını ortaya koyuyordum. Turnuva da Gençlerbirliği tarafından izlenilecek, beğenilecek, ve çağrılacaktım, orada oynarken ise bir kaç yıl içinde Galatasaray'a transfer olacak, şampiyonluklar yaşayacaktım. Kafamda her şey kuruluydu. Hayaller... Ne yazık ki hayat hayallere göre işlemiyor. Siz ne kadar çabalarsanız çabalayın, elde ettiğiniz sonuç, farklı etkenler nedeniyle sizi tatmin edemeyebiliyor. Herkes eleştirebilir. Doğrusu eleştirmek, gerçekten çok kolay. Zor olan, yapılan hatalara rağmen destek olabilmek, "aferin" diyebilmek bence. Çünkü insanlar çabalarının sonucunu görebilmek ister. Şişman bir kız çocuğu, çok kilo vermek istemesine ve ağır bir diyet uygulamasına rağmen, belli bir süre sonunda azıcık da olsa zayıfladığını göremezse eğer, umutsuzluğa kapılır. Onu o diyete devam etmeye teşvik edecek bir şey kalmaz ortada. Bu durum hayatın her alanı için geçerli. Bir öğrenci, çok çalışmasına rağmen kaldığı derse daha fazla ne kadar çalışabilir? Fletcher, mükemmel olan müzisyeni ancak kendi yöntemiyle bulabileceği yanılgısı içerisinde bir karakter. Onun sistemi sonucu hevesi kırılıp kaybolan mükemmellerin farkında değil. Tam bu noktada başka bir soru da aklıma takılıyor. Mükemmel olmak ne kadar gerekli? Önemli olan mükemmel olmak mı, yoksa kendi seviyenin üzerine çıkabilmek, kendini geliştirebilmek mi? Bize her zaman yaptığımız işte en iyisi olmamız öğütlendi. En iyisi olmak. Aslında gereksiz bir arzu bu. Başka insanların önüne geçme, onlardan üstün olma isteği. Narsistçe olduğu reddedilemez. Önemli olan, kendi sınırlarımızı aşarak kendimizi eğlendirebilmek. Doğrusu, filmde bu açıdan müzik kavramının başarısız işlendiğine inanıyorum. Andrew, büyük bir hırsla ellerini kanatıncaya kadar bateri çalarken, bundan bir kere bile keyif almış gözükmüyor. Keyif aldığı şey ise başkalarından daha iyi baterist olduğu düşüncesi. Ancak müzik, insanların sadece en iyi olmak için yarışacağı bir alan değil. Müzik, insanların içlerindeki her şeyi dışa vurabilmesini sağlayan, bu dışa vurumun tarif edilemez bir haz yaşatmasına olanak kılan, olağanüstü bir kavram. Filmin en büyük eksikliği de müziğin verdiği bu hazı aktaramamasında. Fletcher'ın sisteminin bir hatası daha var aslında. Mükemmeli arayan bir sistem. Gerçekten mükemmel olacak kişi, zaten mükemmel olur. Bir öğretmenin asıl yapması gereken, seviyesi daha düşük olan kişileri bir noktaya getirebilmek. Bir öğretmenin ne kadar iyi olduğu da buna bağlıdır bence.Whiplash, özgün senaryosuyla sadece eğlendiren bir film değil. Eğitim tarzlarına dair uzunca düşündüren, etkileyici bir film. Yazıyı sonlandırırken özellikle tüm öğretmenlere Whiplash'i izlemelerini tavsiye ederim.