Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemi

advertisement
Uluslararası İşletmecilik,
Bölüm XIV - Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemi
1
Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemi
1. Genel Bilgiler
İşletmeleri uluslararası üretim yapmaya iten faktörler nelerdir?
- Uluslararası üretim yapmak isteyen yönetici, ilk olarak ulus dışındaki üretim fırsatlarını tanımalıdır
- İkinci olarak bu fırsatları değerlendirmek için gerekli olan kaynakları belirlemelidir.
- Daha sonra, kâr elde etmesinde etkili olan hükümet ve hükümet kararlarını incelemek durumundadır.
Uluslararası işletmelerde üretim sistemi nedir ve ulusal işletmelerden farkı nedir?
- Üretim sistemi; üretim ve destekleyici faaliyetler olmak üzere iki grupta toplanır:
- Üretim faaliyetleri, işgücü, makine ve hammaddeyi kullanarak istenilen miktar, kalite ve maliyetlerde üretim yapılmasını ifade eder
- Destekleyici faaliyet ise, üretimin aksamadan geçekleştirilmesini amaçlamaktadır.
Üretim sistemlerinin ve tesislerinin dünya çapında standartlaştırılmasının sağlayacağı yararlar nelerdir?
- Satın alma, üretim ve yatırım maliyetlerinde tasarruf sağlama yoluyla maliyetleri azaltmak
- Finansal ve yönetsel kaynakları az sayıda ürün üzerinde yoğunlaştırarak kaliteyi artırmak
- Tüketicinin, ürünü dünyanın neresine giderse gitsin bulmasını sağlayarak müşteri bağlılığı yaratmak.
- Tüm bu faktörler sonucunda işletmenin rekabet gücünün artmasına yol açar.
Uluslararası işletmelerde üretim sistemi ile ilgili karar alanları nelerdir?
- Üretim sistemi ile ilgili olarak ilk karar global kaynaklama kararıdır. Bunun sonucunda, işletmenin kullanacağı girdileri kendisinin mi
üreteceği yoksa satın mı alacağı belirlenir.
- İkinci karar ise, global faaliyetleri konumlandırma kararıdır. Bunun sonucunda işletme tarafından faaliyetleri için en uygun ülkeler
belirlenir.
- Üçüncü olarak global ürün geliştirme kararı verilir
- Daha sonra ise uygun teknoloji seçimi ve AR-GE çalışmaları ile ilgili çalışmalar düzenlenir.
2. Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemleri
Uluslararası işletme yöneticileri, uluslararası pazara girmeye karar verdikten sonra, öncelikle organizasyon yapısını düzenlemekte ve
finansal kaynaklarını belirlemektedirler. Bu noktada, uluslararası işletmeler asıl işlevlerini yerine getirmeye hazırdırlar: hammaddelerini
pazarlanabilir ürünlere dönüştürmek. Bu süreç üretim olarak adlandırılır.
Uluslararası üretim kararı, organizasyonun faaliyet planları tarafından desteklendiği gibi organizasyonun dışından gelen etkiler tarafından
da desteklenmektedir. Birçok ülke, satış ofisi ya da dağıtım merkezinden ziyade yerel bir fabrika kuran yabancı yatırımcıları tercih
etmektedir.
Hem iç hem dış faktörlerin etkisi, uluslararası üretim için gerekli koşulları sağlamaktadır. Ancak bu, uluslararası üretimin kolay olduğu
anlamına gelmemektedir. İlk önce yöneticiler, yurt dışında üretim fırsatlarını tanımlamalıdır. İkinci olarak ise, bu fırsatları değerlendirebilmek
için gerekli teknik bilgi ve kaynakları belirlemelidir. İşletme, hem ürün ve teknolojide hem de yönetsel bilgi bakımından rekabet üstünlüğüne
sahip olmalıdır.
Uluslararası üretimle ilgili çalışmaların çoğunda ilk olarak ülkelerin büyüme amaçlarının elde edilmesinde etkili olan endüstrileşme sürecinde
uluslararası işletmelerinin rolünün ve hükümetlerin, uluslararası işletmelerin kâr amaçlarına ulaşmasını sağlayan uluslararası üretimde
hükümetlerinin rolünün ne olduğunun araştırılmaktadır. Uluslararası işletme ve yatırım yapan ulusun karşılıklı bağımsız olarak
değerlendirildiği zaman, vurgu üretim stratejine yönelmektedir. Uluslararası üretim sürecinde, üretim stratejisi, üretim süreci için gerekli olan
girdilerin sağlanmasını ve uygun pazarlara zamanında ulaştırılmasını sağlayan faaliyetlerin bütünleştirilmesini sağlamaktadır.
Şekil 14. 1 uluslararası üretim sistemini açıklamaktadır. Fabrika, dönüşüm sürecinin gerçekleştirildiği yerdir. Üretilen mal miktarı arttıkça
üretim maliyetleri düşmektedir. Fabrika sahipliğinin, uluslararası işletmeye ait olması gerekmemektedir. Uluslararası işletme, üretimin bir
kısmını ya da tamamını başka bir işletmeye yaptırmak üzere anlaşma yapabilir. Pazar ise, ürün ve hizmetlerin değişimini yapmak için alıcı
Uluslararası İşletmecilik,
Bölüm XIV - Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemi
2
ve satıcıların karşılaştığı yerdir. Uluslararası işletme pazarlama bölümleri de üretim bölümü gibi belli ilkeler doğrultusunda çalışmaktadır.
Genellikle pazarlama bölümünün etkinliği artıkça satışların dönüşüm hızı artmaktadır.
Pazarlama bölümünün gereksinim duyduğu mal miktarı stok ve lojistik alt sistemleri tarafından sağlanmaktadır. Eğer üretim bölümün ürettiği
ürünler, pazarlama bölümü tarafından hemen pazarlanamazsa üretilen ürünler stokta bekletilir. Lojistik ise, pazarlamanın beklenmeyen
taleplerini karşılamak için girdilerinin tedarikini hızlandırmakta ya da yavaşlatmaktadır. Diğer bir deyişle, stok ve lojistik sistemin tamponu
görevini üstlenmektedir.
Üretim sisteminin temel unsurları; fabrika ve pazardır. Bunlar arasındaki ilişkiyi belirleyen en önemli faktörler stok ve lojisiktir.
Kaynak: A. G. Kefalas. Global Business Strategy. South-Western Publishing Co, s.348.
Sürekli işleyen bir üretim hattının ve kitle üretimin önemini fark ettikten sonra Japon işletmeleri, pazar ve üretim tesisleri arasındaki etkileşimi
sağlayan network yaratmışlardır. Üretim kesintilerinin yüksek düzenleme maliyetleri ve teslim tazminatlarına neden olduğu için Japon
işletmeleri düzenli olarak gemi, uçak liman tesisleri gibi ulaştırma sistemlerini ve üretimin kesintiye uğramayacağı serbest ticaret bölgeleri
seçmektedir.
Uluslararası üretim yapmaya karar veren bir işletmede şu sorulara cevap aranmalıdır:
- Hangi pazara hitap edilecektir?
- Bütünleşme derecesi ne kadar olacaktır?
- Tedarikçiler nerededir?
- Üretim tek bir tesiste mi yoksa birden fazla tesiste mi gerçekleştirilecektir?
- Tesisler birbirleriyle ilişki olarak mı yoksa otonom olarak mı faaliyet gösterecektir?
- İşletme ne gibi üretim ekipmanlarına gereksinim duymaktadır?
- Hangi mevki en uygundur?
- AR- GE çalışmaları nerede konumlandırılacaktır?
Üretimle ilgili olarak uluslararası işletmelerin dikkate almak zorunda olduğu kararlar nelerdir?
Uluslararası üretim kararı, organizasyonun faaliyet planları tarafından desteklendiği gibi organizasyonun dışından gelen
etkiler tarafından da desteklenmektedir. Hem iç hem dış faktörlerin etkisi, uluslararası üretim için gerekli koşulları
sağlamaktadır. İlk önce yöneticiler, yurt dışında üretim fırsatlarını tanımlamalıdır. İkinci olarak, bu fırsatları değerlendirmek
için gerekli teknik bilgi ve kaynakları belirlemelidir. İşletme, hem ürün ve teknolojide hem de yönetsel bilgi bakımından
rekabet üstünlüğüne sahip olmalıdır.
3. Üretim Sistemi Faaliyetleri
Üretim sistemi faaliyetleri iki grupta toplanmaktadır. Bunlar; üretim faaliyetleri ve destekleme faaliyetleridir.
Üretim Faaliyetleri
İşçiler, üretim sistemi ile bütünleştiğinden bu yana yöneticiler, pazar talebini karşılamak üzere yeterli oranda üretim yapacak bir üretim
sistemi tasarlamak istemektedirler. Bu ise, en üst düzeydeki yöneticiden en düşük düzeydeki işçiyi de kapsayan organizasyon hattının bir
işlevidir. İşçileri, hammaddeyi ve makineleri kullanarak arzulanan kalitede ve bütçede belirtilen maliyetlerde üretim yapmak
amaçlanmaktadır. Bu amacın gerçekleştirilmesini engelleyen faktörler ise düşük üretim, aşırı kalite ve aşırı üretim maliyetleridir.
Düşük Üretim Miktarı
Saptanan miktarda üretim yapmaya engel olan birçok neden bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, tedarikçilerin girdileri, istenilen zamanda
ve istenilen kalitede sağlayamamalarıdır. Bu sorun çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde görülen bir sorun olmakla birlikte gelişmiş ülkelerde
Uluslararası İşletmecilik,
Bölüm XIV - Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemi
3
de görülmektedir. Bu sorunu gidermek için ise tedarikçiler, ürünleri tam zamanında teslim etmeleri konusunda eğitilmelidir. Ancak, tek bir
tedarikçi varsa bu strateji istenilen sonucu vermemektedir. Tedarikçiler yapılan ödeme miktarlarının artırılması ya da satın alma tekniklerini
geliştirerek bu sorun, çözebilir.
Örneğin, Meksika’da otomobil üreticileri, tesislerinde kullanılan parçaların üretimi için tedarikçilere sadece teknik yardım yapmakla
kalmadılar; aynı zamanda, ABD’li tedarikçilerle lisans anlaşması yapılması ve üretim için gerekli makineleri almaları için banka garantileri
sağladılar. Bu büyük yardım programı, Meksika’da parça endüstrisinin gelişmesi için oldukça önemli bir sürükleyici güç olmuştur. Bu konuda
yaşanan ikinci sorun ise, personelin görevi ile ilgili olarak yeterince bilinçli olmamasıdır. Bunun yarattığı en önemli olumsuzluk ise düşük
koordinasyondur. Personelin sorumluluğun bilincinde olmamasının en önemli neden “genel resmin” farkında olmamalarıdır. İşi ile ilgili
sorumluluğun bilincinde bir personel için ilave eğitim ya da uzman ustabaşılar gerekmektedir. Personeline ne yapması gerektiğini ve bunun
neden önemli olduğunu anlatan işletmeler, çalışanların işleriyle ilgili olarak en iyi davranış tarzını geliştirmesine yardımcı olmakta ve bunun
sonucunda ise yüksek verimliliğe ulaşmaktadırlar. Bu aynı zamanda, katılımlı yönetim ve eş zamanlı üretim çalışmaları için de oldukça
önemlidir. Bireylerin otoriteye karşı tutumlarında sosyal faktörler önemli olmakla birlikte, birçok ülkede eğitim düzeylerine göre farklılık
gösterdiği de görülmektedir.
Bu konuyla ilgili olarak yaşanan diğer bir sorun ise devamsızlıklardır. Bu durum, her nerede olursa olsun tüm yöneticilerin karşı karşıya
olduğu sorunlardan biridir. Bu sorun özellikle, eş zamanlı üretim ve tam zamanında üretim sistemlerini kullanan işletmeler için önemli bir
sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yabancı ülkelerde yöneticiler, çalışanlarını korumak ve destek olmak istediklerinde, eğer çalışanların
etik değerleri yetercince yüksek değilse devamsızlıklar artmaktadır. Personelin kişisel sorunları, personel hataları ve politikalarla ilgili
sorunlar yönetici- personel arasındaki ilişkilerin parçasıdır.
İşletmenin belirlediği, üretim miktarına ulaşmasını engelleyen faktörler nelerdir?
Birinci sorun, tedarikçilerin girdileri, istenilen zamanda ve istenilen kalitede sağlayamamalarıdır. İkinci sorun, personelin
görevi ile ilgili olarak yeterince bilinçli olmamasıdır. Üçüncü sorun, devamsızlıklardır.
Aşırı Ürün Kalitesi
Kalite, mal ve hizmeti ekonomik olarak üreten ve tüketici isteklerine yanıt veren bir üretim sistemidir. Bu tanıma bakıldığında kalitenin
göreceli bir kavram olduğu görülmektedir. Endüstriyel ülkeler için kaliteli olarak kabul edilen bir ürün başka bir yerde, yeterince bakımonarım hizmetleri olamadığı ya da kullanacak uzmanlaşmış bir eleman olmadığı için daha az kalite olarak tanımlanabilmektedir. Ürün ya
da hizmet, tüketicilerin beklentilerini karşıladığı zaman satın alınır ve tüketiciler tarafından kaliteli olarak değerlendirilir.
Kalite standartları keyfi olarak belirlenmemelidir. Hedef pazar çalışması yapıldıktan sonra, bu pazarın beklentilerini karşılayacak fiyat- kalite
kombinasyonuna göre belirlenir. Bu temel bilgiye göre hammadde, süreçlenmiş kalemler ve üretilen ürünler için kalite standartları
belirlenecektir.
Çağdaş yönetim kavramlarından biri olan toplam kalite yönetimi ile birlikte; ürün tasarımı, ürünün nitelikleri ve kalitesi tüketicilerin istek ve
beklentilerine göre tanımlanmaktadır. Kalite, tüketicilerin arzu ettiği niteliklerde ürünün, istenilen zaman ve yerde ve uygun bir fiyatla
sunulmasından oluşan bir bütündür. Ürünün sadece çok iyi özelliklere sahip olması yeterli olmamaktadır. İstenilen zamanda ve uygun bir
fiyatla da sunulması gerekmektedir.
Eğer yöneticiler, yerel tesisler çok yüksek kalitede ürünlerde ısrar ederlerse, birçok sorunlar ortaya çıkacaktır. Üretim, eğer başka bir
tedarikçi seçeneği yoksa daha düşük kalitede girdileri kabul etmek zorundadır. Bitmiş ürün standartları ana merkez tarafından
belirlenmektedir. Kalite standartlarının yüksek olması işletme imajı için çok önemli olduğu durumlarda uluslararası işletmelerin çoğunluğu
işletme, bu sorunu ulus dışındaki tesislerinde daha düşük kalite ürünü, farklı bir marka adıyla üretmekle çözmektedir.
Aşırı Üretim Maliyetleri
Gerçekleşen maliyetlerin, bütçede belirtilen üretim maliyetlerden yüksek olması, üretim yöneticilerini olduğu kadar pazarlama ve finans
yöneticilerini de ilgilendirmektedir. Çeşitli nedenlerden kaynaklanan düşük üretim, aynı zamanda bütçedeki tahminlerin de hatalı olmasına
neden olmaktadır. Aşırı iyimser talep tahminleri, tedarikçilerinin teslim tarihlerine uymaması, hammaddelerin hükümet engelleri nedeniyle
zamanında ithal edilememesi, elektrik ve enerji kesintileri, üretim miktarının beklenenin altında gerçekleşmesine neden olan faktörlerdir.
Yönetim, genellikle hammadde ve bitmiş ürünlerin stok miktarını sınırlamak istemektedir. Eş zamanlı üretim sistemlerini benimseyen
işletmeler ise, stok kavramını tamamen ortadan kaldırmaktadırlar. Ancak tedarik konusundaki belirsizlikler, emniyet stoku kavramını önemli
hale getirmektedir. İşletmeler, talepteki dalgalanmalara karşı belirli bir stok bulundurmak ve arzı dengelemek istemektedirler. Ancak,
satışların düşmesi ya da tahminlerin altında seyretmesi halinde işletmeler işçi çıkarmayla ilgili düzenlemeler nedeniyle işçi çıkarmak yerine
üretime devam etmek zorunda kalmakta; bu ise stok miktarının istenen düzeyin üstüne çıkmasına neden olmaktadır. Bu takdirde ise, girdi
ya da bitmiş ürünlerdeki fireler, bozulma nedeniyle yaşanan kayıplar, depo maliyetleri ve alternatif maliyetlerden dolayı maliyetler artacaktır.
Destekleyici Faaliyetler
Her üretim sistemi, çalışmalarda destekleyici faaliyet sağlayacak birimlere gereksinim duymaktadır. Bu birimler; satın alma, bakım ve teknik
fonksiyonlardır.
Satın Alma
Uluslararası İşletmecilik,
Bölüm XIV - Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemi
4
Üretim, satın alma biriminin sağladığı hammadde, üretim gereci ve makineleri kullanmaktadır. Bunların sağlanmasındaki yetersizlikler,
faaliyetlerin durmasına ve satışlarda düşmelere neden olmaktadır. Eğer bu girdiler, rakiplerden daha yüksek bir fiyata sağlanıyorsa fiyat
daha yüksek olacak ve kâr daha az olacaktır. Aynı zamanda sağlanan hammaddelerin kalitesi yetersiz ise bitmiş ürünlerin kalitesi de düşük
olacaktır.
Fiyatı, belirleyen en önemli unsurlardan biri maliyetler olduğuna göre yüksek maliyetlerle çalışan bir işletmenin
rekabetteki şansını değerlendiriniz.
Yüksek maliyetle çalışanları rekabette fazla şans tanımaz, çünkü yüksek maliyet yüksek fiyatı da getirecektir. Maliyeti
azaltmak, AR- GE çalışmalarında kolaylık sağlayacaktır.
Endüstrileşmiş ülkelerde, tam zamanında üretim sistemi (Just In Time) sunulmadan önce bile, satın alma acenteleri, işletmelerinin
beklentilerini çok düşük düzeyde tatmin etmekteydi. Bu işletmeler, tedarikçilerin tesislerini ziyaret ederek ve işletmelerin ürünlerini
düzenlemek ve materyal sorunlarını çözmek için uzman personel sağlayarak tedarikçilerinin gelişimine destek olmak zorundaydılar.
Gelişmekte olan ülkelerde çoğu işletme satış gücüne önem vermemektedir. Çünkü, onlar üretilen her şeyi satabilmektedirler, bu nedenle
tedarikçilerin gelişimi daha önem kazanmaktadır.
İşletme büyük ölçüde ithal maddelere bağımlı olduğunda ise, satın alma görevlilerinin ithalat yöntemi ile ilgili bilgileri ve hükümet görevlileri
ile ilişkileri kritik bir öneme sahip olmaktadır. Satın alma görevlileri, değişim sürecini etkileyecek hükümet faaliyetlerini sürekli olarak izlemek
zorundadır.
Bakım
İkinci destekleyici işlev ise binaların ve ekipmanlarının bakımıdır. Bakımın amacı, ekipmanlarındaki arıza nedeniyle beklenmeyen üretim
kesilmelerinin önlenmesidir. İthal makinelerin özel parçalarını kısa sürede getirmek olanaklı olmadığından dolayı birçok bakım bölümü bu
parçaları üretmektedir.
Bakım faaliyetleri ile ilgili olarak endüstrileşmiş ülkelerde görülen en yaygın uygulama üretim planlarına göre, üretim durduğu zaman
eskimiş parçaların değiştirilmesidir. Bu konuyla ilgili olarak üretim bölümü, üretimin kesildiği dönemlerde makinelerin bakımını yapmak ve
üretimin aksamadan devamını sağlamak açısından oldukça yüksek bir dikkate sahip olmalıdır. Ancak bu yaklaşım, “bozulunca tamir ettiririz”
görüşünün kabul gördüğü gelişmekte olan ülkelerde çok fazla yaygın değildir. Bunun da ötesinde, bakım personeli üretim ve pazarlama
yöneticisi tarafından makinenin işler halde tutulması konusunda baskı altına alınmaktadır.
Bakım faaliyetleri, personel davranışlarından çok daha önemlidir. Çünkü, bir personelin izin alması ve bu nedenle işinin başında olmaması
üretimin aksamasına neden olmaz. Ancak kilit öneme sahip makinelerden birinin bozulması üretimin durmasına neden olacaktır. Bu durum,
bakım faaliyetlerinin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
Teknik Fonksiyon
Teknik bölümün işlevi ise üretimle ilgili spesifikasyonları sağlamaktır. Genellikle, teknik personel girdilerin ve bitmiş ürünlerin kalitesini
kontrol etmektir. Yabancı ülkelerdeki uluslararası işletmelerin uzantısı olan işletmelerdeki teknik bölümlerin görevleri, aynı özelliklerde
hammaddeleri temin etmek zor olduğu için bakım bölümünün görevleri kadar basit değildir. Teknik yönetici, ürünlerin kalitesinin
korunmasında kritik bir rol oynamaktadır.
4. Üretim Sistemlerinin ve Tesislerinin Dünya Çapında
Standartlaştırılmasının Yararları
Global ürün ve hizmetlerin ve toplam kalite kontrolünün sağladığı üstünlükler, işletmelerin neden global ürün geliştirmek zorunda olduklarını
açıklamaktadır. Kesinlikle nerede olursa olsun tüm tüketiciler, kaliteyi ucuza almak istemektedirler. Avrupa Birliği ve Japonya gibi büyük
pazarlarda, bazı ABD işletmeleri kendi ülkelerindeki üretim sistemlerini aynen uygulamaktadırlar. Osilografın ABD’li üreticisi olan Tecktronix,
İngiltere’de kendi ülkesindeki tesisin benzerini kurmuştur. Ford’un Almanya’daki tesisinde uygulanan Just- in- time sistemini Avrupa’nın
diğer tesislerinde de uygulamaktadır.
Global ürün ve hizmetlerin, işletmelere sağladığı yararları; maliyetleri azaltma, kalitenin artması, müşteri bağlılığının yaratılması ve rekabet
gücünün artırılması olarak dört grupta toplamak olanaklıdır.
Maliyetleri Azaltma
Maliyetleri azaltma, global ürün ve hizmet geliştirmenin belki de en yaygın nedeni olarak gösterilmektedir. Maliyetleri azaltma içinde, satın
alma, üretim ve yatırım maliyetlerinde tasarruf ve AR- GE çalışmalarında kolaylık sağlamak sayılabilmektedir. Bu nedenle, yüksek ürün
maliyetlerinden kurtulmak isteyen işletmeler, global ürüne doğru yönelmektedir. Yüksek ürün geliştirme maliyetleri nedeniyle, işletmeler
birçok ulusal üründen ziyade bir ya da birkaç global ya da bölgesel ürün üretmeyi tercih etmektedirler. Bu durum aynı zamanda, teknik ve
pazar geliştirme açısından da önemlidir. Pazardan çok teknik geliştirme maliyetleri, global ürün geliştirilmesinde çok daha önemlidir.
Örneğin, ilaç sektöründe yeni bir ürün geliştirme süreci yıllar almakta ve yaklaşık 200 milyon dolara mal olmaktadır. Bu nedenle, ilaç
işletmeleri olanaklı olduğunca global ürün geliştirmek istemektedirler.
Uluslararası İşletmecilik,
Bölüm XIV - Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemi
5
Satın alma üretim ve yatırım maliyetlerinde tasarruf ise büyük miktarlarda üretim yapıldığında, birim başına düşen sabit maliyetlerin
düşürülmesi ile sağlanabilmektedir. Ürünün standartlaştırılması, aynı zamanda ölçek ekonomisini artırarak, tek bir ürüne odaklanmaktan
elde edilecek gelirleri de katlamaktadır.
Black & Decker, ürünlerinin sayısını başarıyla azaltan işletmeler içinde yer almaktadır. Nolan Archibold’un 1985 yılında Black & Decker’ın
yöneticiliğine gelmesinden önce işletme; İngiltere, Fransa ve Almanya’da kendi geliştirdikleri ürünleri üretip satan birçok bağımsız işletmeye
sahipti. İşletme dünya çapında 100′den fazla farklı motor satıyordu. Bu nedenle, ölçek ekonomisinden yararlanma olanağı yoktu. Archibold
yönetim kurulu başkanlığına geldiğinde, dünya çapında kabul görecek standart bir ürün üretilmesini istedi. 1989′a kadar Black & Decker
sadece 20 farklı motor üretmekteydi ve bunu beşe indirmeyi planlıyordu.
Sizce bir işletme, global özelliklere sahip az sayıda mı yoksa yerel beklenti ve değerlere sahip çok sayıda ürün mü
üretmelidir?
Bir işletmenin global özelliklere sahip az sayıda ürün üretme kararı verirdim. Çünkü globallik işletmenin daha kaliteli ürünler
üretmesine neden olacaktır.
Kalitenin Geliştirilmesi
Peters ve Waterman tarafından gerçekleştirilen Mükemmeli Arayış adlı çalışmada başarılı işletmelerin temel özelliklerinden biri olarak
“sadece en iyi yapılan işe bağlı kalıp onunla ilgilenmek” gösterilmektedir. Bu işletmeler, çeşitlilik kavramını benimsemeyen işletmelerdir.
Kalitenin geliştirilmesi, maliyetlerin azaltılması kadar belirgin bir etkiye sahip olmamakla birlikte, en azından ürün standartlaştırılması kadar
önemli olan bir konudur. Dünya çapında üretilen ürünlerin sayısının standartlaştırma yoluyla sayıların azaltılmasıyla birlikte finansal ve
yönetsel kaynakların daha az sayıda ürüne odaklanması sağlanmaktadır. Böylece, tüketici beklentilerini tam olarak karşılayan ürün ve
hizmetler uygun maliyetlerle üretilmektedir.
Tüketici Bağlılığının Artması
Ürünlerin standartlaştırılması, yerel zevklerdeki farklılık nedeniyle müşteri memnuniyetini azaltırken; birçok durumda ise tüketici bağlılığını
artırmaktadır. Tüketicinin ülkesinde olduğu kadar ulus dışında da satın aldığı tüketim ürünlerinde, standartlaştırma müşteri bağlılığını
artırmaktadır. Coca- Cola, McDonald’s, Philip Morris ve Nestle dünya çapında standart ürünlerden oldukça önemli gelirler elde edilmektedir.
Buna karşın, yurt dışında nadir olarak alınan deterjan gibi ürünlerde dünya çapında standartlaştırılmış ürünler, müşteri bağlılığını
artırmamaktadır. Aynı şekilde, kredi kartı, seyahat çeki ile yapılan yolculuklar gibi hizmetler de olanaklı olduğunca standartlaştırılmalıdır.
Diğer işletmeler yetersiz bir hizmet verirken American Express gibi bazı işletmeler, bu alanda mükemmel bir hizmet vermektedir.
Endüstriyel ürünler ise, standartlaşmayı desteklemektedir. Özellikle, ne kadar çok endüstriyel müşteri globalleşme kararı alırsa, global ürün
üreten işletmelerin sayısı o kadar artmaktadır. Global nitelikte ürün üreten işletmeler, tedarikçilerinin çalışma sistemlerini etkilemekte ve
global ürün geliştirme sürecine tedarikçilerini de katmaktadırlar.
Rekabet Gücü
Tamamen standartlaştırılmış global ürün; ürün maliyetlerinin düşürülmesi yoluyla rekabet gücünü artırmaktadır. Uluslararası pazara
girdiklerinde birçok Japon işletmesi, farklı ülkeler için farklı ürünler üretme için gerekli olan kaynakları bulma konusunda başarısız oldular.
Bu zayıflığı üstünlüğe dönüştürmek için; rakipleri, yerel beğenilere hitap eden ürünler üretirken Japon işletmeleri az sayıda global ürüne
odaklanmayı seçtiler. Japonya deneyimi, küçük rakiplerin standart ürünleri üretmeye çok daha fazla gereksinimi olduğunu ortaya
koymuştur. ABD’de faaliyet gösteren Avrupa ve Japon işletmelerin pazar payı ve kâr performanslarını inceleyen bir araştırma, ABD
pazarına yönelik olarak üretim yapan işletmelerin, global ürün üreten işletmelere oranla daha başarısız olduğunu ortaya koymuştur.
Bu bilgiler ışığında, siz bir uluslararası işletmenin yönetici olsaydınız; global nitelikte az sayıda mı ürün üretmeyi
tercih ederdiniz yoksa çeşitli müşteri isteklerine hitap eden çok sayıda yerel ürünler mi üretirdiniz?
Global nitelikte az sayıda ürün üretip, müşteri portföyünü oluşturmak isterdim. Müşterilerin isteklerine göre ürün üretmek her
ne kadar işletme için önemli olsa bile, her müşterinin değişik istekleri olacağı için, tek bir ürün üretip, dünya çapında tanınmak
daha mantıklı gelmekte.
5. Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Yenilik Stratejileri
Geçmişte üretim faaliyetleri imalat işlemleri üzerinde yoğunlaşıyordu. Ancak günümüzde, üretim stratejilerinin imalat sürecinden çok önce,
yeni ürün geliştirme faaliyetleriyle başladığı fark edilmiştir. Uluslararası işletmeler, yeni ürün ve hizmet yaratamadıkları takdirde en azından
mevcutlarını geliştirmek zorundadır. İster yeni ürünler ortaya koymak ister mevcut ürünleri iyileştirmek olsun her ikisinde de araştırmageliştirme ve yenilik stratejilerine gereksinim duymaktadır.
İşletmeler Araştırma- Geliştirme (AR- GE) stratejileri kendileri üretmeyebilirler. Dünya üzerinde çok sayıda işletme, yalnızca AR- GE
faaliyetleriyle uğraşmakta ve yeni buluşlarını başka uluslararası işletmelere satmaktadır. Örneğin, Kyocera Coorparation of Japan az sayıda
ürünü kendi adına üretmekte; bir çoğunluğunu ise başka işletmelerin adı altında üretmektedir.
Yeni ürünlerin ortaya çıkarılmasında, kullanılan kaynakların niteliği ve maliyeti stratejik önem taşımaktadır. Uluslararası işletmeler genellikle,
küresel kaynak kullanımını tercih ederler. Küresel kaynak kullanımı, üretim faktörlerinin satıcılarının bulundukları coğrafi konum dikkate
alınmaksızın, dünyanın neresinde olursa olsun maliyet ve nitelik açısından daha uygun üretim yapan işletmeden satın alınmasıdır. Çoğu
Uluslararası İşletmecilik,
Bölüm XIV - Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemi
6
zaman sabit sermaye satıcıları, parça satıcıları ve taşeronlardan oluşan bir şebeke ağı kullanarak yeniliklerin tüketiciye en kısa yoldan
süratle ulaştırılması olanaklı olmaktadır.
6. Ölçme ve Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisi uluslararası üretim yapmak isteyen bir yöneticinin karar vermesi gereken alanlardan biri değildir?
a. Ulus dışı üretim fırsatlarının değerlendirilmesi
b. Fırsatları değerlendirmek için hangi kaynakların gerekli olduğunun belirlenmesi
c. Faaliyet gösterilen ülkelerdeki tüketicilerin, işletme amaçları doğrultusunda nasıl yönlendirileceğinin belirlenmesi
d. Kâr hedeflerine ulaşmasında etkili olacak hükümet kararlarının izlenmesi
e. Üretim süreci için gerekli olan girdilerin sağlanmasını ve uygun pazarlara zamanında ulaştırılmasını sağlayacak faaliyetlerin
belirlenmesi
2. Tedarikçilerin istenilen girdileri zamanında ve istenilen kalitede sağlayamamaları nedeniyle, üretim hedeflerine ulaşılmaması halinde
aşağıdaki sorunlardan hangisi ortaya çıkar?
a. Düşük üretim
b. Aşırı kalite
c. Aşırı üretim
d. Eş zamanlı üretim
e. Kontrat kararları
3. Aşağıdakilerden hangisi global ürün ve hizmet geliştirmenin sağlayacağı yararlardan biri değildir?
a. Yönetsel ve finansal kaynakların az sayıda ürün üzerine odaklaştırılması yoluyla kalitenin artırılması
b. Girdi sağlama, üretim ve yatırım maliyetlerinde tasarruf sağlanması
c. Müşteri bağlılığının yaratılması
d. Farklı tüketici beklentilerini karşılayacak çok çeşitli ürün alternatiflerinin sunulması
e. Maliyetleri düşürerek rekabet gücünün artırılması
4. Aşağıdakilerden hangisi düşük üretime neden olan faktörler içinde yer almaz?
a. Personelin sorumluluklarının bilincinde olmaması
b. Vardiya sayısının artırılması nedeniyle çalışılan sürelerin artırılması
c. Tedarikçilerin teslim tarihlerine uymaması
d. Hammaddelerin zamanında ithal edilememesi
e. Elektrik ve enerji kesintileri
5. Aşağıdakilerden hangisi destekleyici faaliyetlerden biri değildir?
a. Satın alma
b. Bakım
c. Onarım
d. Teknik faaliyetler
e. İmalat
6. “Yap ya da satın al” aşağıdaki kararların hangisi ile ilgilidir?
a. Global kaynaklama
b. Global faaliyetleri konumlandırma
c. Araştırma ve geliştirme
d. Global ürün geliştirme
e. Uygun teknoloji düzeyini belirleme
7. Global kaynaklama ile ilgili, ülke dışına beyin göçüne engel olmak isteyen bir hükümet için tercih edilecek strateji aşağıdakilerden
hangisidir?
a. Uluslararası kontrat
b. Uluslararası üretim
c. Uluslararası ihracat
d. Uluslararası şube açma
e. Uluslararası satın alma
8. Aşağıdakilerden hangisi global faaliyetleri konumlandırma ile ilgili olarak kullanılabilecek stratejilerden biri değildir?
a. İhracat temelli strateji
b. Ülke merkezli strateji
c. Yerel işletme stratejisi
Uluslararası İşletmecilik,
Bölüm XIV - Uluslararası İşletmelerde Üretim Sistemi
7
d. Yabancı direkt yatırım
e. Tam global strateji
9. Satın alma fonksiyonu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a. Satın alma faaliyetleri destekleyici faaliyetler arasında yer alır
b. Özellikle eş zamanlı üretim sistemini kullanan işletmelerde kritik öneme sahiptir
c. Maliyetleri belirleyen en önemli faktörlerden biridir
d. Satın alma fonksiyonu ile en son teknolojinin işletmede kullanılması olanaklı olur
e. Sağlanan hammaddelerin kalitesi düşük ise bitmiş ürünlerinde kalitesi de düşük olmaktadır
10. Girdi ve bitmiş ürünlerle ilgili kalite özelliklerini belirleyen birim aşağıdakilerden hangisidir?
a. Teknik
b. Satın alma
c. Bakım- onarım
d. İmalat
e. Depolama
Download