Hücre Adezyonu ve Hücre Dışı Matriks (Ekstrasellüler Matriks

advertisement
HÜCRE ADEZYONU VE HÜCRE DIŞI
beraber epidermal keratinositler dış yüzeyden
MATRİKS
sürekli olarak eksilirler ve eksilen bu hücreler
(EKSTRASELLÜLER
vücut bölgesine bağlı olarak, yaklaşık her 28
MATRİKS- ECM)
günde
bir
yenilenerek
çok
katmanlı
Çok hücreli organizmalar, hücreler birbirlerine
epidermisin bazal katmanından tekrar yerine
bağlanabildikleri
Bağlanma
konulurlar(Slayt). Bu yüzden kerotinositlerin
işlemine aracılık eden hücre özelliğine hücre
sürekli olarak yukarı doğru bir göç hareketi
adezyonu (cell adhesion) denir. Hücreler ya
vardır ve bu durum hem hücre-hücre hem de
hücre-hücre adezyonu ile (yapışmasıyla)
hücre-substrat yapışmasındaki değişiklikleri
birbirlerine doğrudan bağlanırlar ya da hücre
gerektirir. Kan trombositleri gibi diğer bazı
bağlantısı için yapısal bir çatı sağlayan hücre
hücreler ise kanda serbestçe hareket etmeli ve
dışı komponentlere bağlanırlar. Bu hücre dışı
bu
için
vardır.
yapışkan
olmamalıdır.
yaralanma
olduğu
zaman,
(extracellular matrix- ECM) denir. Hücrelerin
engelleyen,
kanın
ECM’ye bağlanmasına hücre-matriks veya
hemeostaza katılmak için hızla yapışkan hale
hücre-substrat adezyonu denmektedir.
gelmelidir. Açık ifade etmek gerekirse hücreler
komponentlere
hücre
dışı
matriks
yüzden
Fakat
kanamayı
pıhtılaşması
olan
Hücre yapışması ve ECM, birlikte,
yapışkanlıklarını yöneten mekanizmalara sahip
doku yapısının ve işleyişinin gelişimi ve
olmak zorundadır; yani hücre içinde ortaya
muhafazası için son derece önemlidir. Matriks
çıkan
veya yapışma anormallikleri doku işleyişini
değiştiren sinyaller olmalıdır. Ayrıca hücre
etkiler ve insanda hastalıklara neden olur. Bu
yapışmasıyla ilgili sinyaller kesinlikle tek
anormallikler, lökosit yapışmasında görev alan
yönlü değildir. bu durumda “içten dışa” sinyal
bir molekülü kodlayan gendeki mutasyon gibi
aktivitesine ek olarak hücre yapışmasında
spesifik olabilirken diğer taraftan kansere
hücreye çevreleriyle ilgili bilgi sağlayan
neden olan değişiklikler toplamının bir parçası
“dıştan içe” sinyaller de oluşturulur. Bu
da olabilir. Bu durumda da yapışmanın kaybı
sinyaller, gen aktivitesi ve farklılaşması, hücre
metastazı veya kanser hücrelerinin diğer
çoğalması ve
dokulara yayılmasını teşvik eder.
apoptozis
ve
hücre
gibi
yüzeyinin
yapışkanlığını
programlı hücre ölümü veya
hücre
işlevlerinin
önemli
Hücre yapışması, parçaları birbirine
düzenleyicileridir. Aynı zamanda hücreler ve
bağlayan yapısal bir eleman olmakla kalmaz,
ECM arasında dinamik bir ilişki vardır.
aynı zamanda son derece dinamik bir süreçtir.
Hücreler hem matriksi hem de onu parçalayan
Örneğin
epidermis
enzimleri üretirler ve böylece kompozisyonunu
hücreleri, sıvı kaybına, enfeksiyona ve günlük
ve döngüsünü düzenlerler. ECM’nin başlıca
aktivitelerin
ve
işlevlerinden biri de, hücre yapışması için
aşınmalara karşı insanları koruyan derinin
substrat (alt katman) olarak davranmak kadar
engelleyici özelliğini sağlamak için sıkıca
dokulara şekil, güç ve esneklik sağlamaktır.
birbirine
Bununla beraber matriks aynı zamanda hücre
keratinositler
neden
bağlanmak
denilen
olduğu
yıpranma
zorundadır.
Bununla
aktivitesini de düzenler. Kendisine bağlanan
hücredeki
büyüme faktörleri bakımından önemli bir depo
bölgedir ve bu yüzden sinyal iletiminde ve
niteliğindedir ve “dıştan-içe” hücre yapışma
yapışma düzenlenmesinde görev alır. Adezyon
sinyallerinin pek çoğu, hücrelerle matriks
molekülleriyle
arasındaki özel etkileşim tarafından üretilir.
bağlantısı ya, aynı tip molekülün birbirlerine
Hücre
yapışmasını
anlamak
sinyal
molekülleriyle
gerçekleştirilen
etkileşen
yapışma
için
bağlantısı anlamına gelen, homofilik veya,
molekülleri ve yapışmaya yön veren yapıları
farklı tip bir molekülün bağlanması anlamına
tanımak gerekir.
gelen, heterofilik olabilir (Slayt). Hücre-hücre
Yapısal bilgilerden sonra hücre davranışını ve
adezyonu her zaman olmasa da çoğu zaman
işleyişini etkileyen adezyon sinyallerine ve
homofilik, hücre-matriks yapışması ise her
adezyon dinamiklerine geçmek gerekir. Benzer
zaman heterofiliktir.
olarak hücrelerin matriksle nasıl etkileştiklerini
incelemeden önce ECM komponentlerini ve
Kaderinler Kalsiyum-Bağımlı Hücre-Hücre
bunların yapılarını öğrenmek gelmelidir. Hücre
Adezyon Molekülleridir
yapışmasını
Kaderinler,
adezyon
yöneten
moleküllere
molekülleri
(Cell
adhesion
moleküllerinin büyük bir ailesidir (Slayt).
Aynı
zamanda
Epitel hücrelerde oldukça fazla ifade edilen ve
molecules-CAM)
denir.
hücre
kalsiyum-bağımlı
adezyon
ligantlarına spesifik olarak bağlandıkları için
memeli
matriks proteinlerine veya diğer CAM’lara
oynadıkları rol sayesinde keşfedilen E-kaderin
hücre adezyon reseptörleri’ de denilmektedir
(epitel-kaderin) ile örneklendirilebilirler. Tipik
embriyosunun
erken
gelişiminde
olarak kaderinlerin hücre dışı (HD) alanı, boru
şeklinde olan ve bağlı durumdaki Ca2+ iyonları
HÜCRE ADEZYONU
tarafından
genişletilmiş
konfigürasyonda
Birçok Hücre Adezyon Molekülü Dört Gen
tutulan beş tane benzer altalandan oluşur.
Ailesinden Birine Aittir
Kalsiyumun çıkartılması hücre dışı alanın
CAM’lerin hepsi olmasa da çoğu dört gen
çökmesine ve yapışkanlığın kaybedilemesine
ailesinden
sebep olur. E-kaderin de dahil olmak üzere
birine
aittir:
kaderinler,
imunoglobulin (Ig) ailesi, selektinler ve
çoğu
integrinler (Slayt). İnsan dokularında bunların
yapışkan bağlantı tercihen homofiliktir; karşı
çoğu tek-geçişli transmembran proteinlerdir.
hücre
Bu nedenle bu moleküller, yapışmada görev
terminal
alan bir hücre dışı alanına, proteini hücre
gerektirir.
zarında kenetleyen bir transmembran alana, ve
hücre iskeletiyle olan bağlantıya aracılık eden
bir sitoplazma alanına sahiplerdir. Hemen her
zaman NH2 ucu hücre dışında, COOH ucu
hücre içindedir. Sitoplazma alanı aynı zamanda
kaderin
yüzeyleri
tarafından
gerçekleştirilen
üzerindeki
moleküllerin
arasında
etkileşimleri
altalanları
genellikle hücre-hücre şeklinde olur. Bazı sinir
sitoplazma
yapışma
sistemi adezyon molekülleri bu grup içindedir
fonksiyonu için önemlidir. α-katenin, β-
ve sinir sisteminin gelişimi ve rejenerasyonu
katenin moleküllerine
sırasında nöronal kılavuzluğu ve kümelenmeyi
Kaderin‘in
katenin
ve
p-120
bağlanır
(Slayt).
engellemek
için
alanı
Katenin
bağlantısını
E-kaderinin
sitoplazma
yapışma molekülü (NCAM), L1 ve TAG
mutasyona
bunlar arasındadır. Epitel hücrelerinde, Ig
uğratılması, adezyon ortadan kaldırır. E-
ailesi molekülü nektin, E-kaderinle yakından
kaderin, β-katenin ve α-kateninin, aktin hücre
bağlantılıdır. Ig aile üyeleri aynı zamanda
iskeletine bağlanan ve böylece hücredeki
lökositlerin yapışmasında da önemlidir. Bu
adezyon molekülüne kenetlenmeyi sağlayan
yüzden iki Ig-benzeri molekül olan lenfosit
şekillendirebileceği
fonksiyon bağlantılı antijen-2 (LFA-2) ve
alanının
bir
deneysel
olarak
kompleksi
düşünülmektedir.
veya toplanmayı gerektiren
nöral hücre
homofilik
LFA-3 arasındaki heterofilik bağlantı, T
bağlantının, embriyo gelişimi sırasında doku
hücrelerinin hücre-hücre adezyonuna katkıda
segregasyonuna
katkıda
bulunur. Enflamatuar tepkinin önemli bir
bulunduğuna inanılıyor. Örneğin merkezi sinir
parçası olan lökositlerin endotel hücrelerine
sisteminin öncüsü olan nöral borucuk (neural
yapışması,
tube) ilk oluşturulduğunda N-kaderin ifade
hücreler arası adezyon molekülü (ICAM)
ederken, onu oluşturan ektoderm E-kaderin
veya vasküler hücre adezyon molekülü
ifade eder. Mide ve göğüs kanseri gibi bazı
(VCAM) ile lökositler üzerindeki integrinler
kanserlerle E-kaderin mutasyona uğrar ve/veya
arasındaki heterofilik bağlanma ile gerçekleşir
Kaderin‘lerle
(ayrılmasına)
endotel
hücreleri
üzerindeki
azalır ise muhtemelen kanserin yayılmasını
kolaylaştırır.
Selektinler
Karbonhidrat-Bağlı
Adezyon
Reseptörleridir
İmmunoglobulin Ailesinde Bir Çok Önemli
Selektinler,
Hücre Adezyon Molekülü Bulunur
karbonhidrat
CAM’lerin
hücre
dışı
alanları,
antikor
uçlarında
karşı
hücre
yüzeyinin
belli
kalıntılarına
bağlanan
NH2
lektin-benzeri
bir
alana
sahip
moleküllerinin veya imunoglobulinlerin temel
oldukları için, yanlızca heterofilik hücre-hücre
alt alanlarının yapısına benzeyen en azından
bağlantısında yer alırlar (Slayt). Tamamen
bir, ama genellikle de birden fazla altalan
düzenleyici protein tekrarları serisiyle devam
bulunması ile karakterize edilir. (Slayt). Bu Ig
eden epidermal büyüme faktörü-benzeri alan,
alt alanlarının yapısı, Ca2+ iyonları tarafından
hücre dışı alanın kalan kısmından oluşur ve
değil disülfit bağlar tarafından sabitleştirilir ve
transmembran bir alan ve hücre iskeleti ile
böylece
bağlanan kısa bir sitoplazmik alan ile devam
bu
moleküller
kalsiyum-bağımlı
yapışmaya katılmış olur. Adezyon homofilik
eder.
(Slayt) veya heterofilik olabilir ve bazı hücre-
Selektin ailesi üç üyeden oluşur: L
matriks etkileşimleri de bilinmesine rağmen
(lökosit), E (endotelyal) ve P (trombosit)
kalsiyuma
diğerleri karmakarışıktır. Bu yüzden α5β1,
bağımlıdır. Selektin ligantları arasında sialil-
ECM proteini fibronektinin arginin-glisin-
Lewis X sakaridler vardır ve en tipik karşı-
aspartik
reseptör, lökositlerde bulunan, musin-benzeri
kodlamasında RGD) tripeptit dizinine bağlanır,
bir glikoprotein (GP) olan P-selektin GP
fakat αvβ3, vitronektin, fibronektin, fibrinojen,
selektin.
Adezyon
ligant-1’dir.
bağlantısı
Selektinler,
enflamatuar
ve
asit
(tek
harfli
amino
asit
von Willebrand faktör (vWF), trombospondin
hemeostatik tepkimeler sırasında lökosit ve
ve osteopontin’i içeren birkaç
trombosit adezyonunun başlatılmasında önemli
komponentlerine bağlanır. Belli bir fibronektin
bir fizyolojik role sahiptirler. Ayrıca L-
alanına bağlanabilen ama endotelyal hücreler
selektin,
üzerindeki
periferik
lenf
düğümlerindeki
Ig
ailesi
yapışma
matriks
reseptörü
endotelyuma lenfosit bağlantısına aracılık eden
VCAM’ye de bağlanabilen α4β1 ilginç bir
bir “ev sahibi reseptördür.”
örnektir. Durumu karmaşıklaştıran bir başka
şey ise farklı hücre tiplerinin genellikle birden
İntegrinler, Hücre-Hücre ve Hücre-Matris
Adezyonlarında
Kullanılan
Dimerik
yapışma
trombositleri,
fibrinojene,
fibronektine,
vWF’ye ve vitronektine bağlanan αIIbβ3’ten
Reseptörlerdir
Diğer
fazla integrin ifade etmeleridir. Örneğin kan
reseptörlerinin
aksine
(GPIIb/IIIa) çok miktarda ifade ederken, αvβ3,
integrinler bir α alt birimi ve bir de β alt
α5β1, α2β1, α6β1 (kollajen) ve α6β1 (laminin)’den
biriminden oluşan heterodimerlerdir (Slayt).
daha az miktarlarda ifade eder .
Integrinler,yalnızca heterofilik etkileşimlere
Integrin alt birimlerinde büyük bir
katılan önemli bir hücre-hücre ve hücre-
hücre dışı alanlar, tekli transmembran alanlar
ailesidir.
ve (büyük bir sitoplazma alanına sahip olan β4
Omurgalı dokularında bilinen onsekiz farklı α
dışında) kısa sitoplazma alanları vardır. Hem α
alt birimi ve sekiz farklı β alt birimi vardır. Bu
hem de β alt birimleri ligant bağlantıya
alt birimler çeşitli ikili kombinasyonlarla
katılırlar. Hücre dışı alan, ligant bağlamayan
birleşebilirler ve integrinler hangi β alt birimini
düşük afinite durumundan, ligant bağlayan
içermesine bağlı olarak farklı alt aileler olarak
yüksek
sınıflandırılabilirler. Bu yüzden β1 Integrin,
değiştirme
farklı ligant özelliği olan ve esas olarak bir dizi
sinyallerle tetiklenebilir ve böylece hücreler
matriks reseptörü oluşturabilmek için, dokuz
yapışkan olmayan durumdan yapışkan duruma
farklı α alt biriminden biri ile bağlanabilir.
geçmiş
Oysa β2 integrinler, üç alternatif α alt birimi
aktivasyonu
olan, lenf hücrelerine ait bir grup hücre-hücre
davranışını düzenlemek bakımından önemlidir.
yapışma reseptörleridir. Ayrıca bazı α alt
Yüksek afinite durumu, çift değerli Mn2+ veya
birimleri farklı β alt birimleri ile de birleşebilir
Mg2+ katyonlarına bağımlıdır ve düşük afinite
(örneğin α6 β1 ve α6β4). Bazı integrinler çok
durumu Ca2+ tarafından dengelenir.
matriks
spesifik
yapışma
bağlantı
molekülleri
özelliklerine
sahipken,
afiniteli
duruma
işlemi
olurlar.
Bu
diye
hücre
geçebilir.
içinden
mekanizma
adlandırılır
Bu
gelen
integrin
ve
hücre
İntegrin sitoplazma alanları, yapışkan
bağlantıyı
“içten-dışa”
Oysa dış katmanlar ölüdür veya ölüyordur
sorumludur.
fakat yukarı doğru ilerleme sürecinde, bariyer
Ayrıca integrinin aktin hücre iskeletiyle ve
fonksiyonu için gerekli olan sert, geçirimsiz
“dıştan-içe” sinyallerin aktarımına katılan bir
özellikler gelişmiştir. Barsak mukozası gibi
dizi sinyal molekülüyle etkileşimini de yönetir.
basit epitellerde, yapı ve fonksiyon polaritesi
sinyallerinin
yönlendiren
yüzeyden eksilenleri tamamlamakla ilgilenir.
aktarılmasından
her bir hücrenin içindedir. İnce barsak
Bağlantılar Epitel Bariyer Fonksiyonunu ve
hücrelerinde, emilimde uzmanlaşmış bir apikal
Polariteyi Korur
yüzeye ve emilen molekülleri dokulara taşımak
İnsan vücudunda 200’den fazla hücre türü
konusunda
vardır ve ilginçtir ki bunların %65’i epiteldir;
sahiptir.
yüzeylerini
ve
yüzeye
boşluklarını
Hücre yapışması, hücre katmanlarının
kaplayan hücre tabakalarının komponentleridir.
bütünlüğünü muhafaza ettiği ve polaritenin
Epiteller vücuttaki biyolojik kompartımanlar
korunmasını
arasında fonksiyonel ve fiziksel ayrım sağlar
fonksiyon için çok önemlidir. Basit bir
ve aynı zamanda sıklıkla koruyucu veya
epitelde, hücre-hücre yapışma bağlantıları yan
engelleyici bir rol oynarlar. Böylece epidermis,
yüzeydedir
insan vücudunu su kaybından ve çevresel
integrin-bazlı
patojenlerin ve toksinlerin girişinden korur ve
bağlanmayı
sürekli maruz kaldığı küçük aşınma ve
yapışkan olmaması da son derece önemlidir;
gerilime direnir. Solunum yollarını
yoksa
yani
vücut
bazolateral
farklılaşan
döşiyen
epitele emici bir yüzey sağlayarak solunulan
sağladığından
ve
dolayı
yüzeyinde
bazal
yapışmalar,
yönlendirir.
barsakların
epitel
bulunan
bazal
Apikal
karşı
zara
yüzeyin
yüzleri
birbirine
yapışırdı ve lümen tıkanırdı.
havayı doku sıvısından ayırır fakat aynı
zamanda hava yoluyla gelen patojen ve
Enfeksiyon ve Yaralanmayla Savaşmak İçin
alerjenlerin içeri girişine karşı koruyucu bir
Lökositlerin Yapışması ve Hareket Etmesi
bariyer
Gerekir
sağlar.
Barsak
mukozası,
barsak
sistemi içindekileri doku sıvısından ayırır,
Sürekli yapışkan durumda kalmaları gereken
sindirim fonksiyonunu yerine getirir, sindirilen
epitel hücrelerinin aksine, bazı hücrelerin
ürünleri seçerek emer, ve alerjenlerin ve
normalde
bakterilerin girişini engeller.
fonksiyonel
Tüm bu fonksiyonları yerine getirmek
yapışkan
olmamaları,
olarak
yapışkanlıklarını
gerekli
ancak
olduğunda
arttırmaları
gerekir.
için epitellerin kutuplanması gerekir; yani
Lökositler buna iyi bir örnektir (Şekil 6-21).
apikal (tepe) yüzeyleri yapısal ve fonksiyonel
Çoğunlukla birbirlerine, diğer kan hücrelerine
olarak bazal (taban) yüzeylerinden farklıdır.
veya
Epidermis gibi tabakalanmış epitellerde taban
hücrelere bağlanma eğilimi göstermeden kan
katmanı, alttaki matrise bağlanıp kök hücre
içinde serbestçe dolaşırlar. Fakat doku hasarı
popülasyonundan yeni hücreler üreterek dış
veya enfeksiyon yüzünden gerekli olduğunda
kan
damarlarını
astarlayan
endotel
sorunla
mücadele
etmek
üzere
kandan
lökositlerle
ayrılmaları ve uygun yerde toplanmaları
molekülleri
gerekir. Bu enflamatuar tepki
anlaşılamayan yapışma etkileşimlerine tepki
olarak
isimlendirilir. Bu olay, hem lökositler için hem
kan
arasındaki,henüz
endotel
yapışma
çok
hücrelerin
iyi
bağlantı
kontaktlarının gevşemesini etkiler (Slayt).
astarlayan endotel hücreler için yapışma
Fışkırmadan sonra lökositler, kemokinler
özelliklerinde değişiklikleri gerektirir.
olarak
yaraya
ince
bağlantılı
damarlarını
de
yakın
olarak
endotel
Enflamatuar tepki, hasarlı dokudan
isimlenen,
moleküllere
yayılabilir
doku-salgısı
doğru
kemotaksisin
dağılabilen moleküller, enflamatuar aracıların
(organizmanın
(mediatörlerin ) salınımıyla veya komplement
verdiği cevap) yönlendirmesiyle doku içindeki
aktivasyonu
yara veya enfeksiyon noktasına göç ederler.
ile
başlar.
Bunlar,endotelyal
kimyasal
uyaranlara
karşı
hücrelerin yüzeyinde, hücre içinde, Weibel-
Enflamatuar tepki, yaralanma veya
Palade cisimleri diye adlandırılan vaküollerde
bölgesel enfeksiyondan sonra normal şartlara
depolanan P-selektinin hızlı ekspresyonuna
dönmeyi (homeostaz) amaçlayan bir savunma
(ifade edilmesine) ve E-selektinin yüzey
mekanizmasıdır.
ifadesinde daha yavaş bir artışa neden olur.
ettiğinde son derece önemlidir. Fakat aşırı aktif
Yeni açığa çıkan selektinler dolaşımdaki
hale gelebilir ki bu durumda eklem iltihabı
lökositlerin
karbonhidratlara
(arthritis) gibi enflamatuar (ateşli) hastalıklarda
bağlanarak endotel hücrelere daha gevşek
doku hasarına sebep olur. β2 integrin genindeki
bağlanmalarına sebep olur. Bu ilk bağlantı
nadir olan mutasyonlar ise lökosit adezyon
sonucu, kan akışı kuvvetinin etkisi altında
bozukluğu denen bir hastalığa sebep olur. Bu
lökositler
hastalığa yakalananlar, beyaz kan hücresi
yüzeyindeki
endotel
hücrelerin
etrafında
yuvarlanır.
İlk
Düzenli
şekilde
hareket
toplanması yapamazlar ve aşırı enfeksiyondan
yapışma
ve
enflamatuar
ölüm riskleri yüksektir.
mediatörler, endotel hücrelere sıkı yapışmayla
sonuçlanan bir lökosit tepkisini tetikler. Bu,
Embriyo Gelişimi Pek Çok Yapışmaya Bağlı
lökosit
Olayı Kapsar
yüzeyinde
bulunan
ve
normalde
fonksiyonel olmayan integrin dimerleri aktive
Hücre yapışması başından sonuna kadar
eden “içten-dışa” sinyali olması anlamına gelir
embriyo gelişiminde çok önemli bir işleve
ve Ig ailesi yapışma molekülü ICAM’e
sahiptir.
bağlanarak
lökositlerin
morfogenetik olay, sekiz hücreli embriyonun
sıkıca yapışmalarına imkan sağlar. Bu yapışma
çok sıkı birleşmeyen (gevşek hücrelerinin)
güçlü
veya
endotel
olmasına
hücrelere,
rağmen,
işlemin
sonraki
Memeli
blastomerlerinin
gelişimindeki
yapışkan
“fermuarlayarak”
Bu noktada lökositler endotel hücrelerin
geçmelerini sağlayan sıkışmadır (Şekil 6-23,
arasından doku matriksine doğru hareket
A [i, ii]). Bu olay yapışma molekülü E-
ederler. Fışkırma, enflamatuar aracılara ve
kaderini
diğer
sıkı
bağlarını
aşaması, fışkırma için, hücre göçüne izin verir.
ve
birbirlerine
ilk
yapışkan
sıkıya
bağlantı
komponentlerini kapsar. Bu aşamada hücreler
düzenlenir.
arasında sıkı bağlantılar da oluşmaya başlar.
yönlendirir ve doğru pozisyona ulaştıklarında
İçi boş bir hücre topu oluşana kadar, blastosit,
hücrelerin durup kümelenmelerine sebep olur.
ilk epitel olan ve plazentayı oluşturacak olan
Bunlar
Sinir
hareketi
başlatır
ve
sistemi
gelişimi,
pek
çok
hücre
hareketini
ve
sinir
trofektoderm sıkı bağlantı, yapışkan bağlantı
yönlendirilmiş
ve dezmozom tamamına sahip olmuş olur ve
liflerinin uzamasını kapsar. Bu olayların her
bu
olur.
biri sırasında hareket halindeki hücreler doğru
İmplantasyondan kısa süre sonra gastrulasyon
hedefe varmak zorundadır. Örneğin motor
başlatılır. Bu, dışta ektoderm, içte endoderm
nöronlar yerine ulaşıp doğru iskelet kaslarıyla
ve ikisi arasında mezoderm olmak üzere
motor uç plakları denen sinapsları oluşturmak
embriyonun üç katmanlı organizasyonunu
zorundadır. Aynı şekilde duyu sinir lifleri,
ortaya çıkaran (bazılarına göre yaşamımızdaki
beynin ilgili bölümüyle hatları kesin olarak
en önemli olayı olduğu söylenen) olaydır.
belirlenmiş
(Ektoderm epidermisi ve sinir sistemini,
zorundadır; örneğin gözdekiler tavuk ve
mezoderm kasları ve kemikleri, endoterm ise
kurbağalarda kontralateral optik tektumla,
sindirim sistemi ve bazı ilgili organlarını
memelilerde ise visual korteksle bağlantılıdır.
oluşturur. Gastrulasyon (embriyo bazında) çok
Ig ve kaderin ailesi üyelerinin dahil olduğu
büyük miktarda hücre hareketi gerektirir. Bu,
özel yapışmalar, bu karmaşık ağlar sisteminin
doğru embriyo şeklini ve hücre katmanlarının
yönlendirilmesinde önemli roller oynar.
implantasyondan
birbirlerine
önce
göre
oynayan E-kaderin gibi moleküllerle
ciddi
anlamda hücre yapışmasına bağlıdır.
bağlantı
borucuğun
oluşumu,
HÜCRE
kurmak
YAPIŞMA
RESEPTÖRLERİ, HÜCRE DAVRANIŞINI
DÜZENLEYEN
Merkezi sinir sistemlerinin öncüsü
nöral
dizi
pozisyonlarını
üretir/oluşturur. Bu olaylar yine anahtar bir rol
olan
bir
SİNYALLER
GÖNDERİRLER
onunla
ayrıldığı ektoderm arasında farklı kaderin
Bir
moleküllerinin ifade dilemsini gerektirir. Nöral
oluşturmak
borucuk ile ektoderm arasındaki bağlantıdan
taramaları ve aldıkları sinyallere göre tepki
nöral
vermeleri gerekir. Büyüme faktörleri ve
taç
veya
ektomesenkim
diye
önemli
dokunun
için
komponentini
hücrelerin
kemokinler
ortaya çıkar (Şekil 6-24). Bu, baştaki sinir ve
sinyaller alan çeşitli yüzey reseptörlerine
kemikleri ve gövdedeki otonom ve periferik
sahiplerdir. Fakat çevrelerindeki çözülümeyen
sinir sistemlerinin bazı parçalarını oluşturur.
(insoluble) komponentlerden yani ECM’den ve
Nöral taç hücrelerinin hareketi ve kesin
diğer hücrelerden de sinyaller alırlar. Bu
pozisyonu, yapışma moleküllerinin, özellikle
sinyallerin aktarımı, adezyon moleküllerinin ve
de
adezyon
fibronektin
ve
integrinlerin
ifadelerindeki bir dizi değişiklik tarafından
yayılabilir
çevrelerini
adlandırılan hareketli bir hücre populasyonu
kaderin,
gibi
bir
reseptörlerinin
fonksiyonudur.
moleküllerden
ikinci
temel
Herhangi
bir
molekülü
adezyon
bulmasının sebebi, hücreler arası kontaktlar
tanımlanmadan önce incelenen önemli bir
oluşması
değil,
adezyon sinyali örneği kontakt inhibisyon
tükenmesidir. Sık sık ve yanlış olarak bundan
olarak bilinir. Bu nedenle doku kültüründeki
“gelişmenin kontakt inhibisyonu” olarak söz
subsatratın yüzeyi üzerinde hareket halinde
edilir. Gerçekte pek çok hücre türü, birleşme
olan fibroblast gibi bir hücre bir başka
haline ulaşıldıktan sonra yani diğer hücrelerle
hücreyle karşılaştığında, öndeki lamellipodya
tam
ile önce diğer hücrenin yüzeyiyle yapışkan
bölünmeye
devam
bağlantı oluşturur ve hareket yönünde uzaması
bölünmesi
giderek
durur. Bağlantı, ilk doğrultu yönünde hareketi
gelişmenin kontakt inhibisyonunun genellikle
engellemiştir ve sonunda hücre bir başka
in vivo
yönde hareket eder. Bu davranışın net sonucu,
biliniyor; yoksa (yaralanmadıkça) her zaman
hücreler kültür içinde birbirleri üzerinde
ardışık katmanlar halinde kalan epitel hücreleri
hareket etmeyip substrat üzerinde tek katman
kayıp
halinde kalırlar. Bir araya gelerek birleşmiş tek
bölünemelerine devam etmezlerdi.
bağlantı
büyüme
faktörlerinin
oluşturduktan
eder.
sonra
Sonra
yavaşlar.
yerini
hücre
Büyümenin/
olarak gerçekleşmediği
hücrelerin
da
çok iyi
almak
üzere
katmanlar halindeki hücreler yani birbiriyle
bağlantı halindeki ardışık hücre katmanları
tamamen statik olmasalar da genellikle çok
HÜCRE DIŞI MATRİS (ECM)
fazla hareket etmezler. Fakat eğer tek katman
Tüm dokular iki komponentten oluşur, bir
serbest bir kenar elde etmek üzere deneysel
hücre komponent ve bir de hücre dışı
olarak yaralanırsa, o kenardaki hücreler yaraya
komponent. Hücre dışı komponent, ECM’yi
doğru hareket etmeye başlarlar. Kontakt
oluşturan
çeşitli
inhibisyonu olayıyla ilgili ilk heyecan, pek çok
meydana
gelir.
hücre
transforme
türünün
buna
tabi
olmamasından kaynaklanmıştı. Onun yerine,
edebildikleri
hücrlerinin
ve
yayılmacı
ettikleri
görülmüştür.
kontakt
inhibisyonu,
yoğunluğa
böylece
tümör
davranışını
taklit
Hücre
hücre
bağlı
karıştırılmamalıdır.
Bu
yapılardan
matriksin
moleküler
komponentleri, dokunun hücreleri tarafından
salgılanır ve belli ölçüde biraraya toplanır.
başka hücrelerin yüzeyleri üzerinde serbestçe
hareket
uzmanlaşmış
ECM miktarı farklı dokular arasında
çok büyük farklılıklar gösterir. Bu nedenle
kemik,
kıkırdak’ta
ve
derinin
dermis
hareketinin
kısmında dokunun çoğu matriksten oluşur.
gelişmesinin
Oysa epitellerde ve kaslarda dokunun çoğu
inhibisyonuyla
matriks,
hücre
komponentini
bağlı
çevreleyen veya altında yatan bir bazal zarla
(untransforme)
veya bazal laminayla sınırlıdır. ECM’nin
hücrelerin yavaşlama ve sonunda da birleşme
kompozisyonu ve miktarı, dokunun işlevine
değişmemiş
inhibisyon,
haline
ulaşıldığında
durdurmalarına
tanımlar.
Yoğunluğa
hücreseldir;
hücre
bölünmesini
göre farklılık gösterir. Kemik kuvvet sağlamak
olan
özelliklerini
için (kalsifiye olur) kalsiyumlanır ve büyük
neden
Büyümenin
bu
şekilde
son
ölçüde ECM’den oluşur; bu durum da,
yumuşak dokulara kuvvet ve destek sağlama
Kollajen, Hücre Dışı Matriste En Çok
ve hareket halindeyken kaldıraç fonksiyonunu
Bulunan Proteindir
kolaylaştırmak üzere kas bağlantılarını taşıma
Kollajen tek bir protein değil, genetik olarak
işlevlerini yerine getirebilir. Kıkırdak da
farklı 26 ayrı proteinden oluşan bir ailedir.
ağırlıklı
fakat
Kollajenler bütün bağ dokuların temel yapısal
kemikten çok farklı özelliklere sahiptir çünkü
unsurudur. Üç amino asitten oluşan tekrarlı bir
eklemlerde artikülasyon sağlaması gerekir;
dizinle
aynı zamanda sıkıştırmaya direnmesi ve sert
oluşturdukları
kemikler arasında yastık vazifesi görmesi
ayrılabilirler. Bu gruplar fibril-oluşturan veya
gerekir. Dermis, epidermisi alttaki dokulara
fibril
bağlar ve deri üzerine uygulanan gerilimi
şebeke-oluşturan
dağıtmak için büyük kuvvet ve elastikiyet
fibrilleri, transmembran (zar üstü) kollajenler,
sağlar. Bazal zar esasen hücre bağlantısı için
bazal zar kollajenleri ve diğerleridir. Bunlar
kullanılan ince bir destek tabakasıdır fakat
arasında en bol olanı, toplam kollajenin %
böbrek
90’nını oluşturan fibril kollajenlerdir. Kollajen
olarak
gibi
ECM’den
dokularda
oluşur
diğer
özelleşmiş
işlevlere de sahiptir.
aile
karakterizedir.Farklı
yapılara
kollajenler,
göre
fibril-bağlı
kollajenler,
üyeleri
gruplara
kollajenler,
kenetleme
tip I ve V’den meydana gelen fibriller kemiğin
Yetişkin organizmalarda hücre dışı
yapısal çerçevesini oluştururlar; tip II ve VI
matrikslerin çoğu yavaş döngüye sahiptir; yani
kollajenler ise artiküler kıkırdağın fibriler
sürekli ya da yarı sürekli bir özelliğe
matriskine katkıda bulunur.
sahiplerdir. Fakat kırık veya yararlın iyileşmesi
Bu kollajenlerin yapısı onlara bu dokular için
gibi yaralanma durumlarındaki değişikliklere
temel özellikler olan büyük gerilim kuvveti ve
tepki
korumaları
torsiyon (dönme) stabilitesi sağlar.Tip IV
gerekir. Bir başka matriks türü olan kan pıhtısı
kollajenin esnek üçlü sarmalları, bazal zarda
yaralanmaya tepki olarak hızla oluşmak ve
bir ağ doku oluştururlar. Tip IX, XII ve XIV,
doğru konumda olmak durumundadır ama yara
diğer
iyileştikçe
kollajen fibrillerle basit moleküller halinde
verebilme
kapasitelerini
dağılması
modülasyonu,
gerekir.
yaralanma
ECM’in
veya
tümör
gelişmesine tepki olarak yeni kan damarları
üretimi
anlamına
kollajenler
tarafından
oluşturulan
birleşen fibril-bağlı kollajenlerdir
Protein zincirlerinin farklı trimerik
de
kompozisyon oluşturmalarından dolayı farklı
önemlidir. Matriksin rolü yalnızca yapısal
kolajenlerin farklı yapı ve özellikleri vardır
değildir; komponentlerine bağlanan yapışma
Kollojeler
reseptörleri tarafından hücrelere gönderilen
homotrimerler ya da iki veya üç farklı
sinyallere temel oluşturur ve onu oluşturanlara
zincirden oluşan heterotrimerler olurlar. Tip II
iki
ve III kolajenler, homotrimer örnekleri, tip I ve
taraflı
gelen
(reversible)
anjiogenezde
bağlanan
büyüme
faktörleri için de bir havuz görevi görür.
ya
üç
eş
zincirden
oluşan
IV ise heterotrimer örnekleridir.
Kollajenlerin ortak özelliği, üç α zincirinin
karşılıklı olarak sarılmasıyla oluşan üçlü
sarmaldır. Bu üçlü sarmal yapıyı oluşturan
GAG’ler
genellikle
kollajen alanlarda, α sarmal oluşumu için
oluşturumak
için
önceden olması gereken (GLy-X-Y)n tekrar
GAG’lar, uzun ve dallanmayan zincirler
amino asit dizini olmasıdır.
halinde
Kollajen fibrillerin oluşturduğu yapılar
gerçekten
dikkat
çekicidir.
bağlanan
meydana
gelirler.
protoglikanları
proteinlere
tekrarlı
bağlanırlar.
disakaridlerden
Tekrarlı
birimlerdeki
Örneğin,
şekerlerden biri bir amino şeker olan N-
tendonlar, sıkıca birbirlerine paralel olan, ve
asetilglikozamin, diğeri ise bir üronik asittir.
tendonların tekrarlanan gerilim uygulamalarına
GAG’lar şekerlerinin çoğu karboksil asit
karşı dayanmasını sağlayan belirsiz uzunlukta,
gruplar taşıdığı için güçlü şekilde negatif
büyük çaplı kollajen fibrillerden oluşurlar. Bu
yüklüdür ve kondroitin sülfatta, dermatan
uzun, paralel fibril kümelerinin oluşumu,
sülfatta, heparan sülfatta ve keratan sülfatta
kısmen
kendi
amino şekerler genellikle sülfatlıdır. Bu uzun
üreten
karbonhidrat zincirlerinde, doku yapı ve
kollajen
toplanmalarına
moleküllerinin
kısmen
de
onları
hücrelerin aktivitesine bağlıdır.
işleyişinde oynadıkları ana rolün altında yatan
mutasyonlar,
iki önemli özellik vardır. Birincisi, protein
kondroplazi, osteojenezis imperfekta, Alport
zincirlerinin aksine karbonhidrat zincirleri
sendromu, Ehler-Danlos sendromu ve distrofik
katlanarak kompakt birimler oluşturmazlar.
EB gibi çeşitli insan hastalıklarını kapsar ve
İkincisi, bunların negatif yükleri ozmotik
diğer kollajen anormallikleri osteoartritis ve
olarak aktif olan ve bu yüzden büyük
Kollajen
katkıda
osteoporozis’e
iyileşmesi
genlerindeki
sırasında
bulunur.
kollajenin
Yara
miktarlarda su çeken Na+ gibi katyonları
yeniden
kendilerine doğru çekerler. Bu özellikler,
modellenmesi gerekir. Matriks metaloproteinaz
GAG’ların
ailesinin belli üyeleri, bu süreç için gerekli
doldurdukları
olan kolajen parçalanmasında görev alırlar. Bu
uygulanan büyük basınçlar gibi sıkıştırma
enzimler, fibroblastların, granülositler gibi
kuvvetlerine direnebilmeleri anlamına gelir.
enflamatuar hücreler kadar ve kıkırdak ve
Sülfatsız bir GAG olan hyaluronik asit (HA)
kemiğin yeniden modellenmesinde görev alan
25.000’e kadar çıkan disakarid
hipertrofik
ve
oluşur ve dokulara yaygın şekilde dağılır. HA
osteklastların da aralarında bulunduğu çeşitli
molekülleri birkaç milyon daltonluk moleküler
hücre tipleri tarafından üretilirler.
ağırlıklara ulaşabilirler ve suyla yutulmuş tek
kondrositler,
osteoblastlar
büyük
ve
hacimli
eklemlerdeki
boşlukları
kıkırdağa
birimlerden
bir molekül 107 nm3’lük bir alan işgal edebilir.
Glikozaminoglikanlar
Suyu
Emerler
Ve
ve
Protoglikanlar
Kompresyona
(
diğer
glikosaminoglikanlar
isimlenen
uzun
gelişimi ve yara iyileşmesi süreçlerinde hücre
göçünü kolaylaştırır.
Sıkışmaya) Direnirler
ECM’nin
HA eklemlerde bir yağlayıcıdır ve embriyo
önemli
unsurları,
Protoglikanlar, polipeptit bir zincire,
olarak
nüve proteine, kovalent olarak bağlı sülfatlı
zincirleridir.
GAG’lardan oluşur. Büyüklük ve karbonhidrat
(GAG)
karbonhidrat
kompozisyonu
büyük
olmaları, bozulduktan sonra normal şekillerine
büyüğünün
dönebilmeleri gerekir. Bu özellik deride,
ağırlığının % 95’i karbonhidrattan oluşabilir ve
akciğerlerde ve kan damarlarında özellikle
ana kıkırdak unsurlarından biri olan agrekanın
önemlidir. Doku elastikliği, büyük ölçüde
moleküler ağırlığı yaklaşık 3 milyon Da’dır.
kollajen liflerle iç içe geçmiş bir elastik lifler
Diğer uçtaki dekorinin moleküler ağırlığı ise
ağından meydana gelir. Elastik liflerin ana
40 kDa’dır ve tek bir karbonhidrat zincirden
komponentleri, elastin ve fibrilin proteinleridir.
oluşur. Kıkırdakta bulunan ve zaten çok büyük
Elastin
bir molekül olan agrekanlar, 100 milyon Da’lık
bakımından büyük atardamarların % 50’sini
moleküler ağırlıkları olan ve 5 x 10 nm yer
oluşturur. Elastikiyet özelliklerinden sorumlu
kaplayan dev kompleksler oluştururlar.
olan hidrofobik alanlar dizisinden ve komşu
Agrekan kümesi, bir orta nüve HA molekülü
moleküllerle
ve bağlayıcı proteinler sayesinde yanal olarak
görev alan, lizin bakımından zengin α-sarmal
kendisine
agrekan
bağlayıcı segmentlerden oluşur. Ortaya çıkan
molekülden meydana gelir; bu alt yapı elektron
ECM kompleksi, fibrillere aynı boydaki elastik
mikroskobuyla
bir banttan beş kat daha fazla uzama yeteneği
farklılıklar
bakımından
gösteririler.
çok
En
16
bağlanan
pek
bakıldığında
çok
şişe
3
fırçasına
benzer. Protoglikanlar, boşluk doldurma ve
ana
komponenttir
köprü
ve
bağlantı
ağırlık
oluşturmakta
sağlayan bir ağdan oluşur.
mekanik özelliklerinin yanında birkaç ilave
Elastik lifler, fibrilin proteininden
işlevlere daha sahiptir. Örneğin fibroblast
oluşan 10 nm çapında bir mikrofibril kılıfla
büyüme faktörü (FGF) ve transforme edici
kaplıdır. Bunlar lif toplanması için önemlidir.
büyüme faktörü-α (TGF- α) gibi büyüme
Fibrilin
faktörlerine ve kemokinlere bağlanarak bu
sendromu denen kalıtsal hastalığa sebep olur;
yayılabilir sinyal moleküllerinin aktivitesini
bu hastalıkta, elastik liflerin bütünlüğü bozulur
düzenleyebilirler. Dekorin, bu tip düzenleyici
ve ciddi vakalarda aortta yırtık meydana gelir.
güçleri olan ve kollajene bağlanabilmesi
Elastin
sayesinde kollajen lifler oluşturma işinde de
atardamarlarda daralmaya sebep olur.
genindeki
mutasyonlar
genindeki
Marfan
mutasyonlar
ana
görev alan bir proteoglikan örneğidir. Bazı
protoglikanlar ECM komponentlerinden ziyade
Fibronektin hücre yapışması için önemlidir
transmembran
Örneğin
Fibronektin,
yapışma
davranışının düzenlenmesinde rol alan pek çok
özelliklerine katkıda bulunan integral zar
kollajen olmayan ECM proteinleri arasında en
protoglikanlarıdır.
iyi
sindekanlar,
proteinlerdir.
fokal
kontaktların
hücre
incelenmiş
hücrelerinin
yapışması
olanıdır.
kültürlerinde
ve
Belli
hücre
tümör
normal
Elastin ve Fibrilin Doku Elastikliği Sağlar
hücrelerinkilere göre ciddi anlamda daha az
Gerilmeye, bükülmeye (torsiyon) ve çok yönlü
olduğunun anlaşıldığı için ve tümörlerin düşük
kuvvetlere direnç göstermelerinin
yapışkanlık ve metastatik özelliklerine katkıda
yanında
dokuların büyük bir elastikiyete de sahip
bulunuyor olabileceği ileri sürüldüğü için ilk
Klasik
laminin
molekülü
laminin-1’dir.
keşfedildiğinde büyük heyecan yaratmıştır.
Laminin-1, yaklaşık 400 kDa’lık bir α-
Fibronektin, gastrulasyon hareketlerini
zincirden ve her biri yaklaşık 200 kDa olan β
ve nöral taç hücrelerinin göç hareketini
ve γ zincirden oluşur (Slayt). Bu zincirler bir
yönlendiren bir substrat sağladığından embriyo
araya gelerek haç işareti şeklinde bir molekül
gelişiminde önemlidir. Bir ECM komponenti
oluştururlar. Globuler alanlar, üç zincirin de
olmasının yanında, plazma zarında çözülebilir
NH2-terminal alanlarında ve α zincirinin
bir fibronektin formu bol miktarda bulunur; bu
COOH ucunda bulunur. β ve γ zincirlerinin
formun kan pıhtılaşmasına, yara iyileşmesine
COOH bölgeleri, α zincirinin çubuk şeklindeki
ve fagositoza katkı sağladığına inanılır
bölgesiyle birleşen bir α-sarmal alan oluşturur
Fibronektin, her biri yaklaşık 200 kDa
haç işareti şeklindeki yapının NH2-terminal
moleküler ağırlığa sahip olan iki disülfit bağla
globuler alanları, bazal zar yapısının temeli
COOH uçlarına yakın bir yerden bağlanan iki
olan
tane benzer veya eş protein zincirinden oluşan
lamininin,kendi kendine bağlantı alanlarını
bir dimerdir. Zincir boyunca dağılmış halde,
içerir.
heparin, kollajen, hücre bağlantısı ve kendi
örneğin α6β1 integrin yoluyla, hücre bağlantı
kendine bağlanma alanlarının da aralarında
noktası vardır. Laminin-5 gibi diğer laminin
bulunduğu,
bağlantı
formları, haç işareti şekli oluşturmayan ama
noktaları vardır. Ana hücre bağlantı noktası,
yine de diğer zar komponentlerine bağlanarak
bir ilmek üzerinde bulunan tripeptit bir
hemidezmozomal yapışma için substrat (alt
dizinden (Arg-Gly-Asp; tek harfli amino asit
katman) oluşturan üç tane tepesi kesik NH2
kodlamasına göre RGD) oluşur. Bu nokta, ana
zincirinden meydana gelir.
diğer
moleküllerle
bir
ağ
COOH
oluşturmasını
terminal
sağlayan
globuler
alanda,
hücre fibronektin reseptörü olan α5β1 integrin
bağlantı noktasıdır.
Bazal
Hücre
Zarlar
Yapışmasında
Uzmanlaşmış İnce Matriks Tabakalardır
Laminin
Bazal
Zarların
Anahtar
zarlar,
Bazal
epitel
ve
endotel
hücre
Konumdaki Bir Komponentidir
tabakalarının altında yatan ve kas hücrelerini,
Bazal zarlarının önemli bir komponenti,
yağ
trimerik bir protein olan laminindir. Laminin,
çevreleyen, ince (50–100 nm), kesintisiz olan
üç farklı protein zincirinden, farklı genlerin
ECM katmanlarıdır. Hücre yapışması için bir
ürünleri olan- α, β ve γ’dan oluşurlar. Aslında
substrat ve altta uzanan bağ doku için bir
her biri bir gen ailesidir ve çeşitli α, β ve γ
bağlantı oluşturur. Elektron mikroskobuyla
zincirleri ve beş farklı α zinciri, üç β zinciri ve
bakıldığında bazal
üç γ zinciri çeşitli laminin’leri vermek için
olduğu
birleşebilirler.
yüzeylerinin hemen yanında bulunan açık veya
hücrelerini
ve
Schwann
hücrelerini
zarların iki komponenti
görülüyor:
hücrelerin
bazal
elektron parlaklığı olan tabaka ve bunun
altında bulunan koyu veya elektron-yoğun
tabaka. Bu tabakalara sırasıyla lamina lucida
tedarik edemezlerse birkaç milimetre bile ileri
ve lamina densa denir (Slayt).
gidemezler, ya da anoksiyadan ölürler. Tümör
ve
hücreleri
anjiojenezi
protoglikandan oluşan net şekilde çapraz bağlı
faktörleri
üretirler.
komplekslerdir. Yapısal komponentleri, tip IV
hücrelerinin çoğalmalarını ve göç hareketlerini
kollajen, laminin, nidojen / entaktin adlı bir
engeller ve böylece yeni damarlar oluşturmak
protein ve heparan sülfat proteoglikandır.
üzere dallanmalarının önüne geçer. Tümör
Toplamda yaklaşık 50 bazal zar proteini
gelişimi
tanımlanmıştır; bunlardan kollajenler, özellikle
içindeki enflamatuar ve stromal hücreler,
de tip IV tüm bazal zarların % 50’sini
vasküler taban zarını parçalayan matriks
oluşturur.
metalloproteinazlarını üretir, böylece endotel
Bazal
zarlar,
birkaç
protein
Farklı dokulara ait bazal zarlar,
sırasında
destekleyen
Bazal
tümöre
yakın
matriks
hücrelerin
olarak kendilerine has özelliklere de sahiptir.
imkan sağlar ve tümörü besleyen yeni kan
Bu özellikler, farklı tip IV kollajen, laminin ve
damarları
heparan
izoformlar
araştırmalar, anjiojenez inhibisyonunun tümör
tarafından sağlanır. Bilinen 7 farklı tip IV
gelişimini engellemek için kullanılabileceği
kollajen ve 12 farklı laminin vardır. Bu
ümidini uyandırıyor.
protoglikan
özellikler farklı doku ve organların çeşitli
işlevlerini düzenleyebilmesi bakımından son
derece
önemlidir.
Başlıca
bazal
zar
komponentlerinden olan, tip IV kollajen ve
laminin bir tabaka yapısını oluşturmak için
kendi
kendilerine
diğer
toplanabilirlerken
komponentler bunu yapamaz. Kültürlenmiş
hücrelerle
yapılan
taban zarı
toplanması
çalışmaları, laminin önce integrin yapışma
reseptörleri (özellikle β1) ve bir transmembran
protoglikan olan distroglikan yoluyla hücre
yüzeyleriyle birleşen bir ağ oluşturduğunu
göstermiştir.
Bazal
bazı
zarlar
insan
hastalıklarının hedeflerdir. Tip IV kollajenin α5
zincir
genindeki
mutasyonlar,
nefrit
ve
sağırlığa sebep olan bir hastalık, Alport
sendromuyla bağlantılıdır.
Tümör
gelişiminin önemli bir komponenti, yeni kan
damarlarının
oluşumunu
hazırlayan
anjiojenezdir. Büyüyen tümörler yeni kan
şekillenir.
Bu
göç
endotel
hücre bağlantısı için gerekli olanlara ilave
sülfat
çoğalmalarına,
zar,
gelişme
etmelerine
süreçle
ilgili
Download