Makale: Küresel ısınmanın siyaset bilimi

advertisement
MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ
Makale: Küresel ısınmanın siyaset
bilimi
Rupert Darwall / The Wall Street Journal
“Geçen
yüzyılın ortalarından bu yana gözlenen küresel ısınmanın temel nedeninin insan
etkisi olması kuvvetle muhtemel,” Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC)
beşinci değerlendirme raporunun Cuma günü yayınlanan ilk kısmındaki başlık buydu. Yüzde
95 ile yüzde 100 arasında bir olasılığa denk gelen “kuvvetle muhtemel” ifadesi, 2007
yılında yayınlanan dördüncü değerlendirme raporunda kullanılan “çok muhtemel”
ifadesinin bir kademe güçlendirilmiş hali. Ancak IPCC, iklim sisteminin karbon dioksite
cevap verebilme yeteneğinin 2007 yılındaki raporda düşünülenden daha yüksek olduğuna
karar verdi ve buna göre alt bandı 2 dereceden, 1.5 dereceye indirdi.
Bu aşikar bir çelişki. IPCC nasıl oluyor da karbon dioksitin iklim üzerindeki etkisinden emin
olmadığı halde 20. yüzyılın ortalarından bu yana meydana gelen sıcaklık artışının yarısından
fazlasının sera gazı salınımına bağlı olduğunu söyleyebiliyor? Açıklaması şu ki IPCC
raporları, özellikle de politikacılar için hazırlanan özetler aslında siyasi tüketim için
hazırlanıyor. İngiltere Başbakanı David Cameron da sanki planlanmış gibi IPCC raporunun
ardından, “Eğer biri evinizin yüzde 95 olasılıkla yanacağını söylerse bunun yüzde 5 olasılıkla
gerçekleşmeyecek olmasına rağmen sigorta yaptırırsınız.” dedi.
IPCC’nin son raporunun altı karıştırıldığında bunun için hazırlandığı görülecektir. IPCC’nin
1951 yılından bu yana küresel ısınmanın sera gazları, soğutmada kullanılan aerosoller gibi
farklı bileşenleri üzerinde yaptığı ölçümler yalnızca “muhtemel sonucunu verdi, bu da
yüzde 66 ile yüzde 100 arasında olasılık demek. Sadece IPCC tarafından, parçaların
toplamına, birleşenlerinden daha büyük bir olasılık verilebilirdi. Belki de, bu araştırmanın
en aydınlatıcı sonucu, iklim bilim adamlarının bu saçmalıklardan ya da politik çıkarlar için
verilerin manipüle edilmesinden utanç duymamaları oldu.
Bu kez IPCC için en zor olanı, atmosferdeki sıcaklık artışlarında 15 yılan bu yana süregelen
duraksamayı açıklamak oldu. IPCC 2011 ve 2005 arasında insan kaynaklı ışınım zorlaması,
yani atmosfere giren güneş ışınımı ile atmosferi terk eden kızılötesi ışınımı arasındaki
farkın yüzde 43 arttığını tahmin ediyor. Atmosfere giren ışıma ile atmosferden çıkan
ışımanın dengesinin ise ısının hapsolmasına neden olan gazların insan kaynaklı olarak aşırı
salınımıyla bozulduğuna inanılıyor. Ancak son 15 yıldan bu yana çok az ısınma meydana
geldi.
[email protected] | www.evrim.com
MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ
IPCC kısa dönemlerin uzun vadeli eğilimleri doğru yansıtmadığını söylemek yerine, kendi
yarattığı ikilemden kaçmayı seçti. Araştırmanın başyazarlarından Jochem Marotzke
muhabirlere konunun sürece biraz geç dahil olduğunu söyledi. 14 ekipten her biri bu
konuyu başka birinin çalıştığını düşünmüştü. Çalışma grubunun eş başkanı Thomas Stocker
IPCC’nin meslektaş incelemesinden geçmiş dergi makaleleri üzerinden gittiğini söyledi.
Uluslararası haber kuruluşu Christian Science Monitor’ün yazdığına göre Stocker konu
hakkında, “Korkarım bu ortaya çıkan bilimsel soruyu gereken derinlikte inceleyebilmemizi
sağlayacak çok sayıda akademik kaynak olmadığını söylemek zorundayım,” dedi. Akla
sıcaklıklar beklenenden hızlı artıyor olsaydı IPCC ve iklim dergileri sessiz kalır mıydı sorusu
geliyor. Açıkça ortada ki doğa iklim biliminin fikir birliğini mahcup etmiş.
İklim bilimciler IPCC’nin yüzde 95′lik güven rakamının ifade ettiği şey kadar, gerçekten
iklimden anladıklarına güveniyorlarsa 15 yıldır süren bu duraksamanın ne zaman sona
ereceği ve sıcaklıkların IPCC’nin uzun vadeli eğilim olduğunu iddia ettiği gibi ne zaman
yükselmeye başlayacağını kesin tarih vererek söyleyebilir. Tahmin edilebileceği gibi IPCC
böyle tutarlı bir sınamadan kaçınacaktır. IPCC yalnızca 1986-2005 ile karşılaştırıldığında
2012-2035 için 0.3°ile 0.7°C arasında, muhtemel bir sıcaklık artışı bekliyor ve bu “orta
güvenli”.
İklim bilimcilerin gerçekte düşündüklerinin nasıl evrimleştiğinin daha iyi bir göstergesi
başka bir yerde bulunabilir. IPCC’nin 1990 yılında yayınladığı ilk değerlendirme raporunda,
o zamanlar küresel ısınmanın tahmin edilen işaretlerini güvenilir bir şekilde algılama gücü
olmayan bilim insanlarının tartışmaları yer alıyordu. 1995′teki ikinci raporda “işaretin”
halen arka plan değişkenliğinden kaynaklanan kirlilikten doğduğu belirtildi. Bilim insanları
en azından belirsiz olmayacak bir şekilde sera gazı işareti algıladılar mı? 2013 raporunun
özetinde bu kelimeden bir kez bile bahsedilmedi.
İkinci değerlendirmeden bu yana bu raporları çevreleyen bir anlaşmazlık söz konusu. İlk
olarak Frederick Seitz 1996′da, “meslektaş çalışmalarını değerlendirme sürecinin böylesine
rahatsız edici bir şekilde yozlaştığına tanık olmadığını” yazdığında patlak verdi. ABD
Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili metnin “uygun bir şekilde” düzeltilmesi emrini verdi.
IPCC’de önde gelen iklim bilimcilerden Stephen Schneider müdahaleyi onaylar bir şekilde
İkinci Değerlendirme Raporu’nun “politik anlamlarla dolu” olduğunu belirtti. Bu sırada
Clinton yönetimi bağlayıcı karbon salınımı kesintilerinin kabul edildiğini duyurmak
üzereydi.
Nitekim politikleşme IPCC raporlarının kökleşmiş bir özelliği. 2007 değerlendirmesindeki
fiyaskonun ardından BM Genel Sekreteri AkademilerArası Konsey’den (InterAcademy
Council) IPCC’nin süreçleri ve çalışmalarını değerlendirmesini istedi. Princeton
Üniversitesi’nden ekonomist Harold Shapiro başkanlığındaki komite, hükümet temsilcileri
ve bilim insanlarının “mesajın açıkça verilebilmesi” ve politikacıların “sürece dahil olması”
için politikacılar için hazırlanan özetin son sözleri üzerinde kelime kelime anlaşmak üzere
bir araya geldiklerini gözlemledi. Belki bu nezaket içindir. Esas soru ise kimin kimi satın
aldığı.
[email protected] | www.evrim.com
MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ
Komite ise IPCC’nin yönetiminde değişiklik yapılmasını tavsiye etti ki bu büyük ölçüde
görmezden gelindi. Komite özellikle de IPCC’nin sayısal olasılık ölçütünü kullanmayı
bırakmasını istedi ki bu ölçüt, yüzde 95 olasılık başlığında görülebileceği gibi geçen hafta
açıklanan raporda bir kez daha kullanıldı. Kurumun AkademilerArası Konsey’in bulgularına
alenen aldırmaması ve sıcaklık artışındaki 15 yıllık duraksamayı ele almakta gösterdiği
gönülsüzlük liderliğin başarısızlığının göstergesidir. Sonuç ise kaçınılmaz: IPCC ıslah
edilebilir değildir ve Beşinci Değerlendirme Raporu IPCC’nin son raporu olmalıdır.
Saygılarımızla,Best Regards
Evrim Haberleri; Gümrük mevzuatı,Dıs Ticaret,Lojistik, muhasebe, vergi, yatırım, danışmanlık alanlarında veya diğer türlü
profesyonel anlamda yayınlanan Kanun,Yönetmelik,Tebliğ,Genelge,Tasarruflu yazı,mevzuat taslakları en hızlı şekilde
yayınlanmakta ve bilgileri sunulmaktadır. Yayınlanan Gümrük ,Dış Ticaret,Haberler ile ilgili bilgiler belli bir konunun veya
konuların çok geniş kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel çerçevede bilgi verme
amacını taşımaktadır.
Yayınlanan Bilgileri konusuna hakim profesyonel bir Gümrük Müşavirine, Mevzuat Danışmanına,başvurmanız tavsiye edilir.
Bilgiler oldukları şekliyle Alıntı yapılar akta ve kaynak gösterilmek suretiyle de sunulmaktadır.
EVRİM YAZILIM VE DANIŞMANLIK
[email protected] | www.evrim.com
Download