Sürdürülebilir Kalkınma: Bir süründürme reçetesi – Cihan Erdönmez

advertisement
HAKKIMIZDA
YAZARLARIMIZ
İLETİŞİM
Anasayfa / Yorum / Köşe Yazıları / Sürdürülebilir Kalkınma: Bir süründürme reçetesi – Cihan Erdönmez
Sürdürülebilir Kalkınma: Bir süründürme reçetesi – Cihan
Erdönmez
Konuk Yazar 28/11/2014
SON PAYLAŞIMLAR
“Bugünün gereksinmelerini, gelecek kuşakların da kendi gereksinmelerini karşılayabilme
olanağından ödün vermeksizin karşılamak.”
Yeşil Gazete
35.650 beğenme
O zamanki Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland başkanlığını yaptığı için Brundtland
Komisyonu olarak da bilinen ve 1983 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kurulan Dünya Çevre ve
Kalkınma Komisyonu 1987 yılında Ortak Geleceğimiz adlı raporunu yayımlamıştı. İnsanoğlunun
Sayfayı Beğen
neden olduğu çevresel yıkımları önlemek üzere raporun sunduğu reçete bir üst paragraftaki
cümleydi.
5 arkadaşın bunu beğendi
Türkiye Çevre Vakfı tarafından Türkçeleştirilen rapor bir anda başucu kaynağımız olmuştu,
önceleri öğrenci sonraları da hoca olarak girdiğimiz derslerde. Aslını sorarsanız, sürdürülebilirlik
denilen şey ormancılıkta neredeyse iki yüz yıldır bilinen ve uygulanan süreklilik ilkesinden başka
bir şey değildi. Lakin moda kavram herkes gibi bizi de kapsama alanına almıştı. Ormancılıktaki
ilke sürekli odun hasılatı elde etmek amacıyla ortaya çıkmış, sonraları ormanın bir ekosistem
olarak sürekliliğine evrilmişti doğal olarak ve uzun yıllar içerisinde. Oysa burada kalkınmanın
sürekliliğiydi odakta olan ve gereksinme yahut ihtiyaç dediğimiz, bilinen en göreceli kavramı
temeline oturtmuştu. Eğer o ihtiyaç, ekonomi biliminin tanımında kullanılan ve sınırsız olduğu
varsayılan ihtiyaçsa –ki öyleymiş, zamanla anladık, sürdürülebilir kalkınma daha baştan karaya
oturmuş ya da kızaktan hiç inememiş bir gemiydi, farkına varamadık. Biz de o gemiye binip, peşi
peşine türetilen sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir turizm, sürdürülebilir ormancılık gibi kavramlarla
başlayan süslü makaleler, bildiriler, kitaplar yazdık, dersler verdik.
Aradan neredeyse 30 yıl geçti. Ve dönüp baktığımızda geriye, sürdürülebilir kalkınma denilen
şeyin aslında bir süründürme reçetesi olduğunu yeni yeni anlayabiliyoruz. Sürdürülebilir kalkınma
anlayışının neyi çözdüğünü ya da ne işe yaradığını bilen varsa anlatır elbet. Ben size neden işe
yaramadığını anlatayım, kısa kısa.
2010 yılı rakamlarıyla, dünya toplam nüfusunun %16’sını barındıran yüksek gelir grubu ülkeleri
küresel gelirin %55’ine sahipken, dünya toplam nüfusunun %72’sini barındıran düşük gelir grubu
ülkelerinin sahip olduğu gelir küresel gelirin %1’inden biraz daha yüksek[1]. 1990­2007
döneminde en yoksul %40’lık kesim küresel gelirden aldığı payı %1’den daha az artırabilmiş[2].
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 2013 yılının eylül ayında 5. Değerlendirme
Raporunu yayımlayarak küresel iklim değişikliği ile ilgili durumun vahametini, bugüne kadarki en
ağır şekliyle ortaya koymuş durumda. Rapordan alıntılar[3]:
İklim sistemindeki ısınma tartışmasızdır.
İklim sisteminde 1950’den beri eşi benzeri görülmemiş değişmeler yaşanmaktadır.
Atmosfer ve okyanuslar ısınmış ve ısınmaktadır.
Kar ve buz miktarı azalmakta deniz seviyesi yükselmektedir.
Atmosferdeki sera gazı birikimleri artmaktadır.
1983­2012 arası 30 yıllık dönem son 1400 yıldaki en sıcak periyottur.
IPCC tarafından yapılan bir başka çalışmaya göre 2000 yılı itibariyle atmosfere salınan CO2
miktarı 23,5 Gt/yıl’dır. Daha korkunç olanı ise 2040 yılında bu miktarın 44 Gt/yıl ve 2050 yılında
ise 84 Gt/yıl’a ulaşacağına ilişkin senaryolar bulunmaktadır[4].
Yeşil Gazete
15 dk.
Paylaş
Yetmediyse devam edelim; Gelişmekte olan ülkeler küresel iklim değişikliğinin etkilerinin onda
dokuzuna katlanmakta. Açmak gerekirse, havayla ilişkili felaketler nedeniyle ölenlerin %99’u, ciddi
şekilde etkilenenlerin ise %98’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Toplam ekonomik kaybın %90’ı
da yine gelişmekte olan ülkelerde görülmekte. Oysa en az gelişmiş 50 ülke küresel karbon
salımının %1’inden bile sorumlu değil[5].
Yapılan tahminlere göre 2050 yılında gıda üretimini bugünküne göre %50 oranında artırmış olmak
gerekecek. Buna karşılık, iklim değişikliği, arazi bozulması, tarım alanlarının azalması, su
yetersizliği gibi nedenlerin bileşik etkileri sonucunda toplam gıda üretiminin talebin %25 gerisinde
kalması bekleniyor[6]. Bu ise halihazırda insanlığın en büyük sorunlarından biri olan açlığın ve
buna bağlı ölümlerin yaygınlaşması demek. Elbette dünyanın gelişmemiş bölgelerinde. Bu arada
su yetersizliği ya da kuraklık demişken, bırakalım dünyanın geri kalmış bölgelerini, AB sınırlarında
bile (çoğunlukla Akdeniz kuşağı ülkelerinde) dört farklı yılda yaşanan şiddetli kuraklık olayları
sonucu birlik coğrafyasının %37’sinde toplam nüfusun %20’si (yaklaşık 100 milyon kişi) bu
olaylardan önemli ölçüde etkilenmiş durumda. Birliğe üye beş güney ülkesinde 1976 yılından bu
yana 8 ile 21 arasında değişen kuraklık olayı saptandı[7].
ANA SAYFA
HABER
YORUM
EKOLOJİ
KÜLTÜR-SANAT
HAFTASONU
KİTAP
NEWS
Hal böyleyken, hala sürdürülebilir kalkınmayı yahut onun ekseninden türetilen diğer fiyakalı sektör
bazlı yaklaşımları genelde doğal çevre ve özelde insanoğlunun geleceği için çare olarak sunmak
ne anlam taşır, okurun değerlendirmesine sunmak gerek. Sürdürülebilir kalkınma çağı çoktan
bitmiş durumda. Birilerinin çıkıp malumun ilanını yerine getirmesi gerekiyor, hepsi bu. Peki, “sizin
reçeteniz ne?” diye soran olursa, onu da başka bir yazının konusu yapmak daha yararlı olacak
kanımca.
[1] UN, 2013. Inequality Matters: Report on the World Social Situation 2013. New York.
[2] Ortiz, I., Cummins, M. 2011. Global Inequality: Beyond the Bottom Billion. A Rapid
Review of Income Distribution in 141 Countries. UNICEF Social and Economic Policy
Working Paper. New York.
[3] IPCC, 2013. Fifth Assessment Report: Climate Change 2013 (Approved Summary for
Policymakers). Geneva.
[4] IPCC, 2005. Carbon Dioxide Capture and Storage. Cambridge University Press, New
York.
[5] Global Humanitarian Forum, 2009. Human Impact Report Climate Change: The
Anatomy of a Silent Crises. Geneva.
[6] UNEP, 2009. The Environmental Food Crises: The Environment’s Role in Averting
Future Food Crises.
[7] European Parliament, 2008. Water Scarcity and Droughts. IP/A/ENVI/ST/2007­17
Doç. Dr. Cihan Erdönmez
0
İlgili Yazılar
1
iklim değişikliği
0
0
Kalkınma
sürdürülebilirlik
← Önceki Haber
Sonraki Haber →
“Hepimiz feminist olmalıyız”*
HDP’nin seçim riski
Şunlar da ilginizi çekebilir...
ABD’nin İlk İklim Göçmenleri:
Chesapeake Körfezi Sakinleri
İklim değişikliği haberlerinin
güvenirlilik testi aracı: Climate
Feedback
Kanser olan meteorolog ve
NASA astronotundan iklim
değişikliği mektubu
Ara
Chesapeake Körfezi Sakinleri
güvenirlilik testi aracı: Climate
Feedback
NASA astronotundan iklim
değişikliği mektubu
Ticari amaçlar dışında kullanacaksanız, buyurun, içeriğimizi alın ve kullanın (içeriğimizi ticari bir amaç
için kullanmayı düşünüyorsanız, lütfen önce sorun ki sonra tatsızlık olmasın). Binbir emekle hazırlanan
haberlerimizin, yorumlarımızın, köşe yazılarımızın ve diğer içeriğimizin bu şekilde çoğalması bizi
sadece mutlu eder. İçeriğimiz kullanılırken kaynak gösterilmesini ve bu şekilde içeriği oluşturanın
emeğine saygı gösterilmesini elbette tercih ederiz; ancak, kaynak belirtmeyenin de canı sağ olsun.
Giriş
Download