KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ VE 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ HAZIRLAYAN MELEK YAĞCI EĞİTİM HEMŞİRESİ 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı. 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın «Dünya Kadınlar Günü» olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. TARİHSEL SÜREÇTE KADININ YERİ İlk çağdan itibaren kadınlara gerekli değer verilmediğini tarihsel kaynaklarda görmekteyiz. Eski Türk Boylarında hakanın yanında Hatun da devlet işlerinde ağırlığı olan bir konumdaydı ve kadının toplumda saygınlığı vardı. Ancak İslam öncesi arap coğrafyasında ve birçok avrupa toplumunda kadınlar değersiz görülüyor ve hertürlü eziyete maruz kalıyorlardı. Bu yüzden kız çocuğu olan babalar «utanç» duyuyor ve kızı kötülüğe uğramasın !!! diye diri diri toprağa gömüyordu. Ortaçağ avrupasında birçok kadın «CADI» olduğu düşünüldüğü içi yakılmıştır. İslâm Dini, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir nizam ve sistemin veremediği müstesna bir makama sâhip kılmıştır ve Cahiliye dönemine ait tüm kötü uygulamalara son vermiştir. TÜRKİYE’DE KADININ YERİ VE HAKLARI Türkiye'de kadın hakları konusu, 19. yüzyıl ortalarından itibaren gündeme gelmiştir. Günümüzde Türkiye'de kadınların başlıca sorunları şunlardır. Aile içi şiddete ve kabadayılığa maruz kalmak. Toplumsal ve kültürel baskı. Eğitim-öğretim imkânlarından yoksun bırakılmak. Çalışma hakkından yoksun bırakılmak. İş yerinde ayrımcılık ve gelir adaletsizliği. FIRSAT EŞİTLİĞİ Tüm insanlara, cins, dil, din, fiziksel özellikler, etnik köken farkı gözetmeksizin, eğitim, sağlık, barınma, sosyal güvenlik hakları gibi alanlarda eşit şans tanımaktır. CİNSİYET EŞİTLİĞİ Cinsiyet eşitliği, kadın ve erkeklerin, sosyal değerler, şanslar, kaynaklar ve kazanımlar anlamında eşit haklara sahip olmaları gerektiğini savunur. CİNSİYET EŞİTLİĞİ ve KADINA YÖNELİK ŞİDDET Kadına yönelik şiddet; Cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona acı veren fiziksel, cinsel, zihinsel hasarla sonuçlanan veya sonuçlanma olasılığı bulunan, kamusal alanda ya da özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıştır. Cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için kadına yönelik olarak uygulanan her tür şiddetin ortadan kaldırılması birincil derecede önemlidir. KADINA YÖNELİK ŞİDDET HEPİMİZİN SORUNU Gelişmekte olan ülkelerde günde bir dolardan daha aza yaşayan 1.3 milyar insanın %70’i kadındır. Küresel üretimin %66’sı kadınlar tarafından gerçekleştirilmesine rağmen, küresel gelirden kadınların aldığı pay sadece % 10’dur. Kadınlar, dünya mal varlığının sadece %1’ine sahiptirler KADINA YÖNELİK ŞİDDET HEPİMİZİN SORUNU Dünyada, okuma yazma bilmeyen nüfusun üçte ikisi kadındır. İşsiz kadın nüfusu işsiz erkek nüfusunun 1.5 katıdır. 15 yaş üzeri kadın nüfusun iş gücüne katılım oranı AB ülkelerine %42 iken, Türkiye’de %26’dır. Oysa ki, varılmak istenen oran, AB Lisbon Stratejisine göre, 2010 yılı itibariyle %60 ‘dır. KADINA YÖNELİK ŞİDDET HEPİMİZİN SORUNU Tüm dünyada, kadınlar erkeklere göre %20 ila %50 oranında daha az maaş ve ücret almaktadır. Bu oran Türkiye’de %60’ dır. Kadınların %49’u psikolojik şiddet görerek yaşamlarını sürdürmektedir. Kırsalda yaşayan kadınların %41’i, şehirde yaşayan kadınların %27’si, evliliklerinde, en az bir kez fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Söz konusu şiddetin %95’i ise çiftlerin yaşadıkları evde meydana gelmektedir. KADINA YÖNELİK ŞİDDET HEPİMİZİN SORUNU %36 Kadın, hamilelikleri sırasında şiddete maruz kalmaktadır. Fransa’da, her ay 6 kadın, İngiltere’de her ay 8 kadın ve Finlandiya’da her yıl 27 kadın aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Türkiye’de, yargıya intikal eden, töre cinayetlerine kurban giden kadın sayısı, 2000-2004 yılları arasında, 54 olarak belirtilmektedir. %45 oranında kadın çalışan iş yeri tacizine maruz kalmaktadır. KADINA YÖNELİK ŞİDDET HEPİMİZİN SORUNU 27 Milyon mültecinin %49’u kadındır. Her yıl Avrupa ülkelerinde 500 000, Asya ülkelerinde ise 250 000 kadın insan tacirlerinin eline düşmektedir. Bu kadınların %93’üne müşterileri tarafından şiddet uygulanmaktadır. KADINA YÖNELİK ŞİDDET HEPİMİZİN SORUNU Yeni teknikler ile fetusun cinsiyetinin belirlenmesi sonucu, kadın cinsinin aleyhine bir ayrımcılık yapılarak, dişi nüfusun hayatı doğmadan önce sonlandırılabilmektedir. Böylece, 1991-2001 yılları arasında, 0-6 yaş grubuna ait dişi - erkek oranının %94.5’ tan %92.7’ e düştüğü bilinmektedir. TÜRKİYE’DE YAPILAN ÇALIŞAMALAR Türkiye’de yapılan yasal düzenlemeler ile başta kadın erkek eşitliği olmak üzere; kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engellilere yönelik pozitif ayrımcılık uygulamaları Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesine katkı sağlamak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde denetleme, soruşturma ve yasama alanlarında tavsiyelerde bulunma ve hak ihlallerini izleme yetkisi olan “KadınErkek Fırsat Eşitliği Komisyonu” kurulmuştur. TÜRKİYE’DE YAPILAN ÇALIŞAMALAR Avrupa Sosyal Fonu aracılığıyla, kadınlar uzmanlaşmış eğitim ve danışmanlık alabilmektedir. AB ayrıca, yeni açtığı kadın girişimciliği portalı ile kadın girişimcileri Avrupa ülkeleri içinde ve arasında ağ oluşturmaya teşvik etmektedir. Türkiye’de de kadın istihdamı kanun ve genelgeler yoluyla teşvik edilmekte ve kadınlar, işgücü piyasasına her yıl artan oranlarda katılmaya devam etmektedir. 2000 yılından bu yana oluşturulan istihdam olanaklarının yaklaşık %60’ından kadınlar yararlanmıştır. AB uyum sürecinde kabul edilen Yeni İş Kanunu ile çalışma hayatında kadın ve erkeğe farklı muamele yapılması veya cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret ödenmesi engellendi. TÜRKİYE’DE YAPILAN ÇALIŞAMALAR Türkiye’de yapılan kanun değişiklikleriyle şiddet tanımları genişletilmekte ve cezalar ağırlaştırılmaktadır. Töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi de dâhil olmak üzere kadına yönelik her türlü şiddetin ortadan kaldırılmasına ilişkin düzenlemelerde değişiklik yapılarak töre cinayetleri için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kabul edilmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından Türkiye’de şiddete uğrayan kadınlara hizmet vermek amacıyla nüfusu 50 bini geçen belediyelere sığınma evi açma yükümlülüğü getirilmiş, şiddete uğrayan kadın ve çocuklara danışmanlık hizmeti veren ALO 183 aile, kadın, çocuk, özürlü ve sosyal hizmet danışma hattı hizmete açılmıştır. TÜRKİYE’DE YAPILAN ÇALIŞAMALARIN KRONOLOJİSİ 1926: Türk Medeni Kanunu'nu ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kaldırıldı, kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanındı. 1930: Kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı. 1930: Doğum izni düzenlendi. 1933: Kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kuruldu. 1933: Köy Kanunu'nda değişiklik yapılarak kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hakları verildi. 1934: Anayasa değişikliği ile kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. 1936: İş Kanunu yürürlüğe girdi. Kadınların çalışma hayatına düzenleme getirildi. 1937: Kadınların yeraltında ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmasını yasaklayan 1935 tarihli 45 sayılı ILO sözleşmesi kabul edildi. 1945: Analık sigortası (doğum yardımı) 4772 sayılı yasa ile düzenlendi. 1949: Yaşlılık sigortasının kadın ve erkekler için eşit esaslara göre düzenlenmesi 5417 sayılı yasa ile sağlandı. TÜRKİYE’DE YAPILAN ÇALIŞAMALARIN KRONOLOJİSİ 1952: Sağlık Bakanlığı bünyesinde ana çocuk sağlığı hizmetleri verilmeye başladı. 22 Aralık 1966: Eşit değerde iş için kadın ve erkek işçiler arasında ücret eşitliğini sağlayan 1951 tarihli 100 sayılı ILO sözleşmesi onaylandı. 1985: Türkiye, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzaladı ve sözleşme ertesi yıl yürürlüğe girdi. 1985: 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda kadınlar konusu ilk kez ayrı bir başlık olarak yer aldı ve bu konuda politikalar belirlendi. 1987: Kadınlar konusuna odaklanmış ilk resmi kurum olan Devlet Planlama Teşkilatı Kadına Yönelik Politikalar Danışma Kurulu kuruldu. 1989: İstanbul Üniversitesi'nde ilk Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi kuruldu. Bugün üniversiteler bünyesinde kurulan bu merkezlerin sayısı yurt çapında 13'e ulaştı. 24 Ocak 1989: İçişleri Bakanlığı kaymakamlık sınavlarına kadınların da alınacağını açıkladı. 29 Kasım 1990: Kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan Medeni Kanun'un 159. maddesi Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. İptal kararı 2 Temmuz 1992 tarih ve 21272 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı.