T.C. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı İZMİR

advertisement
T.C.
Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Farmakoloji Anabilim Dalı
İZMİR BÖLGESİNDEKİ DİŞHEKİMLERİNİN
AKILCI ANTİBİYOTİK YAZMA ALIŞKANLIKLARI
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi Selin ERDEN
Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Cenk CAN
İZMİR-2015
ÖNSÖZ
Bu tez çalışmamda beni yönlendiren, destek ve ilgisini esirgemeyen
kıymetli Hocam, Prof. Dr. Cenk CAN’a teşekkürü bir borç bilir, saygılarımı
sunarım.
Tüm hayatım boyunca bana sınırsız destek olan, maddi manevi hiçbir
fedakarlıktan kaçınmayan, her zaman beni yüreklendiren, başarılarım da
olduğu kadar başarısızlıklarımda da yanım da olan, sevgilerini hiçbir zaman
esirgemeyen, annem Hafize KIR’e ve babam Bekir Faruk ERDEN’e ve biricik
küçük kardeşim Selen ERDEN’e teşekkür ederim.
İZMİR-2015
Stj. Diş Hekimi Selin ERDEN
İÇİNDEKİLER
Sayfa
1.
GİRİŞ VE AMAÇ
2.
GENEL BİLGİLER
2.1. Akılcı İlaç Kullanımı
1
2-2
2
2.1.1. Akılcı İlaç Seçimi Nasıl Yapılmalıdır?
2.1.2.1. Etkililik (İlaçların Farmakodinamik ve Farmakokinetik Özellikleri)
2.1.2.2. Güvenlilik (İlaçların Yan ve Toksik Tesirleri)
2.1.2.3. Uygunluk (İlaçların Kontrendikasyonları ve Dozaj Şekilleri)
2.1.2.4. Tedavi Maliyeti (İlaçların Fiyatı)
2.1.3. Piyasadaki K-ilacın Seçilmesi
2.1.4. Standart Dozlam Şemasının Seçilmesi
2.2. Akılcı Antibiyotik Tedavisinin Temel Kuralları
7
2.2.1. Antibiyotik tedavisinin gerekçelerinin saptanması,
2.2.2. Tedavi öncesi uygun örnek alınması ve incelenmesi,
2.2.3. Etken olabilecek organizma veya organizmaların düşünülmesi,
2.2.4. Antibiyotik seçiminde göz önüne alınması gereken noktalara uyulması,
farmakolojik özelliklerin bilinmesi,
2.2.5. Kombinasyon antibiyotik tedavisi endikasyonlarının olup olmadığının
araştırılması,
2.2.6. Konakçı faktörlerinin gözden geçirilmesi,
2.2.7. Antibiyoterapi modifikasyonu endikasyonlarının saptanması,
2.2.8. Antibiyotik tedavisine yanıtın izlenmesi.
2.3. Diş Hekimliğinde Akılcı Antibiyotik Kullanımı
12
2.4.Antibiyotik Direnciyle Mücadele
21
3.
GEREÇ VE YÖNTEM
24-27
4.
BULGULAR
28-30
5.
TARTIŞMA
31-32
6.
SONUÇ
33
7.
ÖZET
34
8.
KAYNAKLAR
9.
ÖZGEÇMİŞ
35-37
38
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Amaç: İzmir’deki diş hekimleri tarafından, akılcı antibiyotik kullanımı
farkındalığı, dental tedavi amacıyla antibiyotiklerin verilme nedenleri ve
antibiyotikler konusunda hastaya verilen bilgileri belirlemektir.
Türkiye, Avrupa’da en yüksek antibiyotik kullanımına sahip ülkedir. Antibiyotik
kullanımının azaltılması için Akılcı İlaç Kullanımı Ulusal Eylem Planı 20142017 yayınlanmıştır (1). Bakteriyel enfeksiyonlara karşı en önemli silahımız
olan antibiyotiklere direnç gelişimini önlemek için, antibiyotikleri doğru
kullanma
konusunda
toplum
olarak
farkındalığımızı
artırmamız
gerekmektedir. Antibiyotiklere karşı direnç gelişimi, antibiyotiklerin keşif
sürecinin ilk zamanlarından itibaren bilinmektedir. Zira penisilini keşfeden
Alexander
Fleming,
konuşmasında,
1945
laboratuvar
yılında
Nobel
ortamında
ödülünü
alırken
mikroorganizmaların
yaptığı
kendilerini
öldürmeye yetmeyen dozlarda, penisiline belirli bir süre maruz kalmaları
durumunda penisilin direnci kazanacaklarını ve aynı durumun vücutta da
geçerli olduğunu söylemiştir. Antibiyotik direnciyle mücadele küresel bir
sorundur ve küresel sorumluluk gerektirir. Bu doğrultuda uluslararası bir
konjontürde ulusal planların hazırlanması ve bu planların işbirliği ve uyum
içerisinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Diş hekimliğini ilgilendiren, rutin vakalarda antibiyotik kullanımı da, gün
geçtikçe
artmaktadır
(2).
yapılmadığı bilinmektedir.
Bu
konuda,
yeterince
“akılcı
reçeteleme”
2. GENEL BİLGİLER
2.1.Akılcı İlaç Kullanımı
İlaç, insanların yararı için, fizyolojik sistemleri veya patolojik durumları
değiştirerek tanı koymak veya tedavi etmek üzere kullanılan veya öngörülen
bütün maddelerdir. Akılcı (rasyonel) İlaç Kullanımı; "Bir hastalığın
önlenmesi, kontrol altına alınması veya tedavi edilmesi için doğru ilaçların,
uygun nedenlerle, gerektiği zamanlarda, uygun hastalara, gerektiği miktarda
ve uygun fiyatla ulaştırılması" olarak ifade edilir (3).
2.1.1. Akılcı İlaç Seçimi Nasıl Yapılmalıdır?
Reçete yazarken kullandığımız ilaçları, genel adı (jenerik) ya da ticari adı
(müstahzar) ile hatırlayabiliriz. Kısa bir sürede, her hastada doğru ilacı
seçmeyi başarmak için, ezberimizdeki, en iyi bildiğimiz ilaçları reçeteye
yazmaktayız. İşte bu ilaçlara size özel, kişisel (K)-ilaçlar diyebiliriz. Kişisel
ilaç kavramı, sadece müstahzar ya da jenerik bir maddenin adı değildir. İlacın
farmasötik şeklini (tablet, draje, kapsül gibi), dozlam şemasını (1X1, 2X1,
3X1 gibi) ve tedavi süresini de (üç gün, yedi gün, on gün devam edilecek
gibi) bilmeyi gerektirir (4).
K-ilaç seçimi süreci için kabaca altı adım (Tablo-1) ve ilaç seçimindeki dikkat
edilecek parametreler için de 4 kriter kullanılabilir (Tablo-2,3). Akılcı ilaç
kullanımında ilk basamak, doğru tanı koymaktır. Arkasından, eğer ilaçlı
tedavi gerekliyse, uygun ilaç ya da ilaçları seçip, gereken dozda, uygun
yoldan ve yeterli sürede uygulamayı planlamak gerekir. Tedavinin başarısını
değerlendirmek, yan etkileri ve hastanın uyuncunu izlemek, iyi bir hekimin en
önemli görevidir. Tüm bu aşamalarda standart bir tekniğimiz olmalıdır (4).
2
Tablo-1 K-İlaç Seçiminin Adımları
Adım 1: Standart Bir Hastalığı ya da Endikasyonu Tanımlamak
Adım 2: Tedavi Amaçlarınızı Belirlemek
Adım 3: Etkili İlaç Gruplarının Listesini Yapmak
Adım 4: Dört Genel Kritere Göre, Etkili Bir Grup Seçmek
Adım 5: Seçilen Grup İçinden, Piyasadaki K-İlacınızı Belirlemek
Adım 6: Farklı Hasta Grupları İçin Alternatif İlaçlar Hazırlamak
2.1.2. Etkili Bir İlaç Grubu Seçilmesi Kriterleri
2.1.2.1.
Etkililik
(İlaçların
Farmakodinamik
ve
Farmakokinetik
Özellikleri): Bir ilacın farmakodinamiği onun etkililiğini ve hangi yan etkilerin
oluşabileceğini belirler. Reçeteyi yazan kişinin bunun üzerinde etkisi yoktur.
Halbuki ilacın farmakokinetiği, istenen plazma konsantrasyonuna ulaşmak ve
o seviyeyi devam ettirmek için ne sıklıkta, ne miktarda ve hangi dozaj
formunda verilmesi gerektiğini belirler. Reçeteyi yazan kişi bu süreci aktif
olarak etkileyebilir.
2.1.2.2. Güvenlilik (İlaçların Yan ve Toksik Etkileri): Eğer bir ilaç etkili ise,
aynı zamanda yan etkiler de beklenir. İlaçlar terapötik dozlarda kullanılmaları
sırasında,
asıl
etkilerinin
yanı
sıra
istenmeyen
birtakım
etkiler
de
oluşturabilirler. Bunlara yan etkiler denir. Reçetelenecek ilaçların, en sık
rastlanan yan etkilerinin insidansı ve toksik etkileri sorgulanmalıdır. Hastane
başvurularının yaklaşık % 10’u ilaçların bu gibi yan etkilere bağlıdır. İlaçların
3
yan etkileri iki grupta toplanabilir: dozla ilişkili olanlar ve dozla ilişkili
olmayanlar.
-Dozla ilişkili olanların bazıları, beklenen farmakolojik etkinin bir uzantısı
olarak ortaya çıkarlar. Bazıları da, beklenen farmakolojik etkiden bağımsız
olan toksik etkilerdir.
-Dozla ilişkili olmayan yan etkiler ise, alerjik reaksiyonlar, aşırı duyarlılık
reaksiyonları ve genetik farklılığa bağlı oluşan reaksiyonlardır.
Alerjik reaksiyonlar toplumun nispeten ufak bir kısmında görülürler. Örneğin
penisiline bağlı alerjik reaksiyon insidensi genel nüfusun % 3-5’i civarında,
akut anafilaksi ise çok daha az oranda gözlenmektedir (5).
2.1.2.3. Uygunluk (İlaçların Kontrendikasyonları ve Dozaj Şekilleri):
Uygunluk hastanın özel durumuna bağlıdır. Normalde etkili ve güvenli bir ilaç
hasta özelinde uygun olmayabilir. Sorulması gereken sorular:
1- Etken madde ve dozaj şekli bu hasta için uygun mu?
2- Standart doz şeması bu hasta için uygun mu?
3- Standart tedavi süresi bu hasta için uygun mu?
Uygunluk yönünden her zaman dikkat edilmesi gerekli yüksek risk grupları:
yaşlılar, çocuklar, hamileler, emzirenler, böbrek ve/veya karaciğer sorunu
olanlar, ilaç alerjisi öyküsü olanlar, başka hastalığı olanlar ve bir nedenle
başka ilaç kullananlardır (4).
4
2.1.2.4. Tedavi Maliyeti (İlaçların Fiyatı): İster devlet veya sigorta şirketleri
tarafından, isterse hastanın kendisi tarafından karşılansın tedavi maliyeti
mutlaka sorgulanmalıdır. Bir hekimin, hastasının sağlık sigortasının şartlarını
ve geri ödeme şemalarını bilme zorunluluğu vardır. Hastalar “en iyi olanı
değil” geri ödeneni talep edebilir. Ayrıca, mutlaka birim maliyet yerine
toplam tedavi maliyetine bakılmalıdır. Bazı gruplar diğerlerine göre çok
belirgin bir şekilde daha pahalıdır. Bazen pahalı olan bir ilacı kullanmak,
hastaneye yatış ve/veya hastanede kalış süresini azaltabileceğinden, daha
akılcı olabilir.
Tablo-2 Akılcı İlaç Seçimi Optimizasyon Analizi - İlaç Grupları Açısından
İLAÇ
Etkililik
Güvenlilik
Uygunluk
Maliyet
GRUPLARI
Toplam
Puan
A İLAÇ GRUBU
B İLAÇ GRUBU
2.1.3.Piyasadaki K-ilacın Seçilmesi
Bir önceki adımda seçilen grubun içinde bulunan ilaçlar arasından, benzer
bir puanlama yapılarak, tek bir etken maddeye ve farmasötik şekle
ulaşılmaya çalışılır. Bir ilaç grubu içindeki değişik aktif maddeler aynı etki
mekanizmasını
kullansalar
da,
kinetiklerindeki
5
farklılıklardan
dolayı
uygunlukları, güvenlilikleri ve fiyatları arasında farklılıklar bulunabilir. Hastaya
uygunluğu açısından farmasötik şekil, tedaviye uyum üstünde güçlü bir etki
yaratır.
Jenerik isim altında satılan ilaçların, patentli ticari ürünlerden her zaman
daha ucuz olduğunu unutulmamalıdır. Eğer aynı gruptan iki ilaç eşdeğer
görünüyorsa, daha uzun süredir pazarda olanı ya da ülkemizde üretileni
tercih edebilirsiniz.
Tablo-3 Akılcı İlaç Seçimi Optimizasyon Analizi – Piyasadaki Grup-içi
İlaç Olarak
İLAÇLAR
Etkililik
Güvenlilik
Uygunluk
İÇİN
Maliyet
Toplam
Puan
A İLACI
B İLACI
2.1.4.Standart Dozlam Şemasının Seçilmesi
Önerilen dozlam şeması bir grup hasta üzerinde yapılan klinik araştırmalara
dayanmaktadır. Bununla beraber, bu istatistik ortalama sizin hastanız için
optimal dozlam şeması olmayabilir. Eğer hastanızın yaşı, metabolizması,
emilim ve atılım özellikleri ortalama değerlerde ise ve başka hastalığı ya da
kullandığı başka ilaç(lar) yoksa ortalama dozaj yeterli olacaktır. Hastanız bu
6
ortalamadan
ne
kadar
farklıysa,
dozlam
şemasının
da
o
oranda
bireyselleştirilmesi gerekebilir.
2.1.5.Standart Bir Tedavi Süresinin Seçilmesi
Bir hastaya K-ilacınızı reçete ederken tedavi süresi hakkında karar vermeniz
gerekir. Hastalığın patofizyoloji ve prognozu hakkındaki bilginiz, tedavinin ne
kadar sürdürülmesi gerektiğine dair bir ön bilgi verir.
2.1.6.Özelliği Olan Hasta Grupları İçin Alternatif İlaçların Belirlenmesi
Kısaca, standart hasta için kontrendikasyon yaratabilecek özel durumlara
uygun, yedek k-ilaç hazırlanmasıdır. Bu bölüm “Hastalık yoktur, hasta vardır”
tedavi prensibinin devreye girdiği bölümdür. Gebelik, emzirme, eliminasyon
organlarının yetmezliği, çocuklarda ve yaşlılarda ilaç seçimi ve ilaç
etkileşmeleri gibi durumlara dikkat edilmesi gerekir (4).
2.2. Akılcı Antibiyotik Tedavisinin Temel Kuralları
Antibiyotik kelime anlamı olarak bakterilerin çoğalmasını engelleyen veya
bakterileri öldüren biyolojik kaynaklı veya sentetik olarak elde edilen
maddelerdir. Antibiyotik tedavisinde temel ilkeler şu şekilde sıralanabilir (1,5,6):
1. Antibiyotik tedavisinin gerekçelerinin saptanması,
2. Tedavi öncesi uygun örnek alınması ve incelenmesi,
3. Etken olabilecek organizma veya organizmaların düşünülmesi,
4. Antibiyotik seçiminde göz önüne alınması gereken noktalara uyulması,
farmakolojik özelliklerin bilinmesi,
7
5. Kombinasyon antibiyotik tedavisi endikasyonlarının olup olmadığının
araştırılması,
6. Konakçı faktörlerinin gözden geçirilmesi,
7. Antibiyoterapi modifikasyonu endikasyonlarının saptanması,
8. Antibiyotik tedavisine yanıtın izlenmesi.
2.2.1. Antibiyotik Tedavisinin Gerekçelerinin Saptanması
Antibiyotik tedavisi endikasyonları oldukça kısıtlıdır. Bir hastada antibiyotik
tedavisine başlamak için iki durumdan birinin var olması gerekir:
- Antimikrobiyal ajanla tedavi edilebilecek bir enfeksiyon hastalığının varlığı
(tedavi amacı ile kullanım)
- Antimikrobiyal ajan tedavisi ile gelişmesi önlenebilecek bir enfeksiyon olasılığı
(profilaksi amacı ile kullanım).
Bir enfeksiyon hastalığında tedavi amacı ile antibiyotik kullanımı da iki şekilde
yapılır. Bunlardan birincisinde enfeksiyon hastalığının varlığı mikrobiyolojik veya
klinik olarak gösterilmiştir. İkinci endikasyonda ise eldeki veriler ciddi bir
enfeksiyon hastalığının varlığını düşündürmektedir, ancak enfeksiyonun varlığı
kesin olarak gösterilememiştir. Bu durumda "ampirik antibiyotik tedavisi"
gündeme gelmektedir. Her iki durumda hekimin bir antimikrobiyal ajanın
kullanımının endike olduğunu gösteren klinik belirti ve bulguların yanı sıra,
mikrobiyolojik tanı yöntemlerinden ve enfeksiyon hastalıklarında kullanılması
gereken diğer bazı laboratuvar yöntemlerinden yararlanması gereklidir.
8
Koruyucu amaçla antibiyotik kullanımı oldukça kısıtlı endikasyonlar içinde
yapılmalıdır. Bu tür antibiyotik tedavisi genellikle cerrahi işlemler sırasında
uygulanmaktadır. Cerrahi dışı koruyucu antibiyotik tedavisi endikasyonları
oldukça sınırlıdır.
2.2.2. Tedavi Öncesi Uygun Örnek Alınması ve İncelenmesi
Enfeksiyon hastalıklarının tanısında uygun örnek alınmasının ve incelenmesinin
önemi çok büyüktür. Çoğu enfeksiyon hastalığının tedavisinde uygun tedaviyi
seçebilmek için Gram boyası yapmak ve değerlendirmek yeterli olabilir.
2.2.3. Etken Olabilecek Organizma veya Organizmaların Düşünülmesi
Özellikle ampirik antibiyotik tedavisi verilmesi gereken hastalarda bu soruya
doğru cevap verilmesi, tedavinin başarılı olmasını sağlar. Bunun için de fokal
enfeksiyonlara neden olan patojenlerin iyi bilinmesi gereklidir.
Bazı fokal enfeksiyonlarda etken olabilecek organizmalar genellikle kolayca
düşünülebilir. Bir lober pnömonili hastada enfeksiyon etkeni büyük bir olasılık ile
Streptococcus
pneumoniae'dir.
Hastane
dışında
gelişen
üriner
sistem
enfeksiyonlarında etkenlerin başında Escherichia coli gelir. Yumuşak doku
enfeksiyonlarında
Streptococcus
pyogenes
veya
Stafilococcus
aureus
düşünülmelidir. Bunların çoğunun varlığı Gram boyası ile gösterilebilir.
Enfeksiyon hastalıklarında etkenlerin değişimi konakçı faktörleri ile ilgili olabilir.
Yaş, immünsüpresyon, kronik hastalığın varlığı gibi faktörler etkenlerde
değişiklik yapabilir. Etkenler düşünülürken bu faktörler de akla getirilmelidir.
Enfeksiyona neden olabilecek etkeni düşünürken, bu etkenin antibiyotik
duyarlılık paterni de akla gelmelidir. Hangi antibiyotiklere duyarlı veya
dirençlidir? Tedavi sırasında hangi antibiyotiklere dirençli hale gelebilir gibi
sorulara cevap verilmelidir.
9
Etkene etkili olabilecek bazı epidemiyolojik özellikler vardır. Bunlar arasında
enfeksiyonun hastane dışında veya hastanede gelişmesi, daha önce antibiyotik
kullanılması gibi faktörler bulunur.
2.2.4. Antibiyotik Seçiminde Göz Önüne Alınması Gereken Özellikler
Seçilecek antibiyotiğin olası etkene in-vitro aktivitesinin bilinmesi gerekmektedir.
Bu nedenle her hastane veya bölgenin çeşitli bakterilerin antibiyotik duyarlılık
paternlerini belli aralıklarla gözden geçirmesi ve hekimlere duyurması yararlı
olacaktır.
Kullanılacak antibiyotiğin yan etkileri bilinmelidir. Hangi hastalarda bu yan
etkilerin daha fazla görülebileceği veya yan etkileri ortaya çıkarabilecek
faktörlerin neler olabileceği önceden saptanmalıdır. Bu durumlarda hangi
alternatiflerin kullanılabileceğinin de bilinmesinde yarar vardır.
Seçilecek antibiyotiğin farmakolojik özelliklerinin bilinmesi çok önemlidir. Bu
özellikler arasında ilacın olası yan etkileri, veriliş yolları, oral absorpsiyonu,
serum
ve
doku
düzeyleri,
enfeksiyon
bölgesindeki
konsantrasyonu,
eliminasyonu ve diğer ilaçlarla etkileşimleri vardır. Özellikle enfeksiyon
bölgesindeki konsantrasyonu başarılı sonuç almak için çok önemlidir. İn-vitro
etkili olan bir antibiyotik, enfeksiyon bölgesinde yeterli konsantrasyona
ulaşamadığı
için
tedavide
yetersiz
kalabilir.
Antibiyotiklerin
enfeksiyon
bölgesindeki konsantrasyonları özellikle menenjit, beyin absesi, intraselüller
organizmalarla gelişen enfeksiyonlar ve enfektif endokardit tedavisinde önemli
rol
oynar.
Bazı
antibiyotikler
enfeksiyon
bölgesinde
yeterli
düzeylere
ulaşmamasına rağmen, ortam şartları nedeni ile, örneğin asit ortamda
aminoglikozidlerde olduğu gibi invaktive olabilirler.
10
2.2.5. Kombinasyon Antibiyotik Tedavisi
Birden fazla antibiyotik ile tedavi için sınırlı endikasyonlar vardır. Bunlar
arasında önemli olanlar şu şekilde sıralanabilir:
- Sinerjistik etki elde etmek,
- Birden fazla etken ile enfeksiyon olasılığı,
- Geniş spektruma gereksinim duyulması,
- Bakteriyal direnç gelişmesinin önlenmesi,
- İlaç toksitesinin azaltılması,
- Nötropenik hastalarda ciddi enfeksiyonlar.
2.2.6. Konakçı Faktörlerinin Gözden Geçirilmesi
Bu faktörler arasında yaş, genetik faktörler, gebelik, renal ve/veya hepatik
yetmezlik, humoral ve sellüler konakçı savunma faktörleri ve nötropeni yer alır.
Yenidoğanlarda ilaçların metabolizmasındaki değişiklik seçilecek antibiyotiği,
doz ve doz aralıklarını etkiler. Yaşlılarda da (60 yaş üzeri) özellikle açık olarak
ortaya çıkmayan renal fonksiyon değişikleri bazı ilaçların dozlarında değişiklik
yapılmasını gerektirebilir. Ayrıca bu yaş grubunda yan etkilerin daha sık ve ciddi
olarak çıkabileceği akılda tutulmalıdır.
Gebelerde de kullanılacak antibiyotiklerin seçiminde çok dikkatli davranılması
gerekmektedir. Bazı antibiyotikler annede, bazıları ise fetusda istenilmeyen
etkilere neden olabilir.
Değişik immün veya nötrofil yetmezliği olan hastalarda klasik kabul edilen
enfeksiyon hastalıklarının etkilerinde bile önemli değişiklikler vardır. Bu hasta
11
grubunda bazı enfeksiyon hastalıklarının ciddi sorunlar yaratabileceği de akılda
tutulmalıdır.
Renal ve hepatik yetmezliği olan hastalarda bazı antibiyotiklerin kullanılması
uygun değildir. Bazı antibiyotiklerin dozlarında değişiklikler yapılması gereği
vardır.
2.2.7. Antibiyotik Tedavisinin Modifikasyonu
Kültür sonuçları ve diğer tanı yöntemlerinin sonucu alındıktan sonra, gerekirse
antibiyotik tedavisi modifiye edilmelidir. Bu durumda en etkili, en az yan etkili ve
en ekonomik tedavi seçilmelidir. Ancak tedavinin etkinliğinden kesinlikle ödün
verilmemelidir.
Tedavi
sırasında
kolonizasyon/süperenfeksiyon
olasılığı
yakından izlenmelidir. Yan etkiler ortaya çıkarsa tedavi modifiye edilmelidir.
2.2.8. Antibiyotik Tedavisine Yanıtın İzlenmesi
Bir hastada antibiyotik tedavisine başlandıktan sonra bu tedaviye yanıtın
izlenmesi gerekir. Bu nedenle hastalardaki klinik belirti ve bulgulardaki
değişiklikler yakından izlenir. Bazı laboratuvar testleri (beyaz küre sayımı,
radyolojik bulgular, akut faz reaktanları gibi) tedavi sırasında ve sonrasında
tekrarlanmalıdır.
Tedaviye yanıtın en objektif kriterleri ise tedavi öncesi alınan kültürlerin tedavi
sırasında ve sonrasında tekrarlanması ile elde edilir. Alınan kültürler genellikle
tedavinin 36-48. saatinde tekrarlanmalıdır. Bakterinin eradike edilmiş olması
tedavinin başarılı olduğunu gösterir.
12
Bir hastada antibiyotik tedavisine başlandıktan sonra da aşağıdaki sorulara
cevap verilmesi gerekir.
-Antibiyotik tedavisi başlamak doğru karar mıydı?
-Antibiyotik tedavisine devam edilmesi gerekli mi?
-Alınan örnekler tanıyı koydurmaya yeterli mi?
-Üreyen organizma hastalığın etkeni mi?
-Verilen antibiyotik iyi bir seçenek mi?
-Verilen antibiyotiğin farmakolojik özellikleri bu enfeksiyonun tedavisi için yeterli
mi?
-Konakçı faktörlerinin prognoza veya antibiyotik seçimine etkileri var mı?
-Verilen tedavi modifiye edilmeli mi?
2.3. Diş Hekimliğinde Akılcı Antibiyotik Kullanımı
2.3.1. Diş Hekimliğinde Terapötik Antibiyotik Kullanımı
Diş hekimliğini ilgilendiren enfeksiyonların çoğu için, rutin antibiyotik
kullanımının hiçbir yarar sağlamadığını gösteren çalışmalar sıktır. Fakat, diş
hekimliği pratiğinde, antibiyotik tüketimi giderek artmaktadır. Hekimlerin
genellikle risk almadan, garantili ve etkin çözüm anlayışıyla, tedavide önceliği
antibiyotiklere yönlendirmeleri bu artışın en önemli nedenidir (2, 7, 8).
Tek başına ağrı ya da lokal şişme ile seyreden odontojenik enfeksiyonlarda,
antibiyotiklerin gerekli olmadığı, lokalize enfeksiyonların çoğunun diş çekimi, kök
kanal tedavisi ve drenajla başarılı şekilde tedavi edilebileceği bilinmektedir.
13
Enfeksiyonun
sistemik
yayılma
olasılığını
düşündüren
ateş,
halsizlik,
lenfadenopati gibi klinik belirtilerin olması durumunda ya da yaygın ve
iyileşmeyen
enfeksiyonlarda,
tedaviye
yardımcı
olarak
antibiyotiklerin
kullanılması önerilmektedir. Ayrıca, vücut savunma mekanizmaları çeşitli
nedenlerle yetersiz olan hastalarda (organ transplantasyonu, zayıf kontrollü
diyabet vb.) dental tedaviyle birlikte antibiyotik kullanımı uygun görülmektedir
(9).
Ağız boşluğunun florası normalde patojen olmayan pek çok mikroorganizma
türü içerir. Odontojenik enfeksiyonlar genellikle polimikrobiyaldir. Çoğunlukla
gram-pozitif
aerop,
fakültatif
ve
zorunlu
anaeropların
birarada
olduğu
enfeksiyonlardır. Karakteristik klinik özelliklere sahip olan bu enfeksiyonların
tanısında anamnez ve klinik muayeneden yararlanılır. Antimikrobiyal ilacın
seçimi çoğunlukla ampiriktir, enfeksiyon etkeni mikroorganizma hakkındaki
bilgilere dayanır. Etkili ve gerçekçi tedavi için mikroorganizmanın duyarlı olduğu
en spesifik ve dar spektrumlu antibiyotik seçilmelidir. Dar spektrumlu
antibiyotikler normal mikroflorada daha az değişikliğe neden oldukları için
süperenfeksiyon gelişme oranının düşük olması da önemli bir avantajlarıdır (10).
Diş hekimleri en fazla akut dentoalveoler apselerde (periapikal apse, periodontal
apse, perikoronit) antimikrobiyal ilaç tedavisini tercih etmektedir. Cerrahi girişim
sonrasında antibiyotik tedavisi de oldukça yaygın bir uygulamadır. Tek başına
antibiyotik tedavisi apselerde zaten başarılı olamaz. Sistemik yayılım varsa
antibiyotiklerden destek alınabilir. Apsenin drenajından önce antibiyotik
kullanılması yetersiz tedavi nedeni olabilir. Çünkü apseler antibiyotiklerin
aktivitesini engeller. Cerahat ve doku bariyerleri antibiyotiğin apse içerisine
penetrasyonunu azaltır. Drenaj yapıldığında geçiş artacaktır. Apselerde kan
14
akımının, damarlanmanın az olması da antibiyotiğin geçişini kısıtlar. Bu
durumda antibiyotiğin etkili olabilmesi için gereken lokal konsantrasyonu da
düşük olur. Ayrıca, apselerde düşük pH ve oksijenlenme antibiyotiğin
aktivitesini inhibe eden faktörlerdendir. Apsede ve enfekte dokuda antibiyotiğin
farmakokinetik özellikleri de dikkate alınmalıdır. Ayrıca, apselerde antibiyotikleri
inaktive eden enzimler de yüksek orandadır. Beta-laktam antibiyotiklerin etkinliği
bu şekilde azalabilir.
Penisilinler odontojenik enfeksiyonlarda etken olan mikroorganizmaların hepsine
etkili olmasının dışında düşük toksisitesi, ucuz olması vb. pek çok özelliği
nedeniyle diş hekimliğinde ilk sırada tercih edilen ilaçlardır. Bazen betalaktamaz üreten mikroorganizma türlerine karşı etkisiz kalabilirler (11). Penisilin
V için genel erişkin dozlar ve intervaller 6 saatte bir 250-500 mg’dır. Amoksisilin
için 8 saatte bir 500 mg’lık dozlar önerilir. Amoksisilin + klavulanik asit
kombinasyonunun
beta-laktamaz
varlığının
saptandığı
ve
şiddetli
enfeksiyonlarda kullanımı uygun bulunmaktadır. Bu kombinasyon için normal
erişkin doz 12 saatte bir 500/125 mg’dır (500 mg amoksisilin + 125 mg
klavulanik asit).
Dental
enfeksiyonlar
genellikle
yüksek
kan
düzeyi
gerektiren
şiddetli
enfeksiyonlar değildir. Antibiyotik tedavisinde esas amaç tedavi süresince sabit
kan konsantrasyonunu koruyabilmektir. Bunu sağlamak için dozlar arasındaki
sürelere dikkat edilmelidir. Ancak hastanın vücut savunma mekanizmalarının
yetersizliği dozun yükseltilmesini gerektirir.
Bunların dışında odontojeneik enfeksiyonlarda klindamisin de anaeroplara etkili
olduğu için penisiline allerjisi olan ya da yanıt alınamayan kronik enfeksiyonlar
için kullanıma uygun görülmektedir. Kemiğe yayılmış ve ciddi enfeksiyonlarda ilk
15
seçim de olabilirler. Klindamisin de fakültatif ve zorunlu anaeroplara etkinliği
nedeniyle enfeksiyonlarda iyi bir alternatiftir. Genel erişkin dozu 6 saatte bir 150
mg ya da enfeksiyonun ciddiyetine göre 300 mg’dır.
Endodontide antibiyotik kullanılmasına ilişkin bilgiler endodontal enfeksiyonların
çoğunun
antibiyotik
kullanmadan
tedavi
edilebilirliği
yönündedir.
Bu
enfeksiyonların çoğunda sistemik antibiyotikler kök kanallarının boşaltılması,
sert ve yumuşak dokuların insizyon ve drenajının yerini tutamaz. Sağlıklı
kişilerde enfeksiyonun sistemik yayılma belirtilerinin olmadığı ağrı, lokalize şişlik,
semptomatik
pulpitis,
semptomatik
apikal
periodontitis
için
antibiyotik
kullanılmasına gerek yoktur. Nekrotik pulpa ve periapikal apsede kan
dolaşımının yetersiz olduğu da bilinmektedir. Sistemik antibiyotiğin enfekte kök
kanal sistemindeki tüm mikroorganizmalara etkili olmaları zordur. Endodontide
gerekli görüldüğünde antibiyotik drenajla birlikte kullanılabilir.
Endodontal enfeksiyonlarda dar spektrumlu antibiyotikler daha etkilidir.
Endodontide amoksisilin + klavulanik asit kombinasyonu gerekli değildir.
Çünkü duyarlılık testlerinde amoksisilinden etkili görülmemiştir. Ancak testlerle
beta- laktamaz saptandıysa ya da enfeksiyon çok ciddiyse kullanılabilir.
Penisilin
kullanılırken
semptomlarda
48-72
saat
içerisinde
hafifleme
görülmediğinde penisiline metronidazol eklenebilir. Penisilin kullanılmaya
devam ederken metronidazol de 8 saatte bir 500 mg dozunda uygulanır.
Genellikle kök kanalının boşaltılması ve yumuşak doku drenajıyla birlikte
antibiyotik kullanılıyorsa iki-üç gün içinde semptomlarda hafifleme görülür. Bu
durumdan sonra iki-üç gün daha antibiyotik kullanımına devam edilmelidir.
Penisiline allerjisi olan hastalarda enfeksiyon hafifse yeni makrolidler
kullanılabilir. Klaritromisin için genel erişkin doz 12 saatte bir 250-500 mg’dır.
16
Diş hekimliğinde antibiyotiklerin yaygın kullanılma nedenlerinden bir diğeri
cerrahi girişimler sonrasında enfeksiyon gelişmesini önlemektir. Cerrahi işlem
öncesi profesyonel bakımı yapılan ve cerrahi işlem başlamadan hemen önce bir
dakika süresince %0.12’lik klorheksidin gargara kullandırılan hastalarda üçüncü
molar çekimi sonrasında enfeksiyon belirtilerinin çekim sonrası antibiyotik
kullananlardan anlamlı oranda farklı olmadığını gösteren yayınlar mevcuttur (12,
13).
Cerrahların çoğu uzun süren cerrahi işlemler ve kapsamlı kemik cerrahisi
sonrasında
antibiyotik
kullanımını
gerekli
görmektedir.
Yine
çoğunlukla
benimsenen görüş, başka nedenlerle savunma sistemi zayıflamış hastalarda
çekim sonrası komplikasyon gelişme riskinin arttığı yönündedir. Bu çalışmalarda
hasta
nötropenik
olmadıkça
antibiyotik
endikasyonu
sayılamayacağı
bildirilmiştir.
Gömük üçüncü molar cerrahisinde antibiyotiklerin yaygın kullanılmasına karşın
cerrahi girişim sonrasında enfeksiyon gelişme olasılığının %1-5 gibi düşük
oranda olduğu saptanmıştır. Perikoronit hafif durumdaysa, yani lokal şişme,
ağrı, ısı, ekstraoral şişme ile seyrediyorsa, trismus yoksa ya da çekim öncesi
antibiyotik uygulanmışsa lokal tedaviler ya da üçüncü molar cerrahisi yeterli
görülmektedir. Geniş yayılımlı enfeksiyon ya da sistemik tutulum ve trismus
varlığında antibiyotik uygun bulunmaktadır.
Osteomiyelit tedavisinde destek olarak antibiyotik kullanımında streptokoklara
ve özellikle anaeroplara etkili ve kemiğe penetrasyonu mükemmel olan
klindamisin ilk seçimdir. Penisilinler de tek başına ya da metronidazolle kombine
olarak osteomiyelit tedavisinde başarılıdır.
17
İmplant yerleştirilmesinde de iyi bir teknikle dikkatli çalışma, işlem sonrası
enfeksiyon riskini ortadan kaldırmada yeterlidir. İmplant yerleştirilmesinden
sonra bir haftadan daha uzun süreli antibiyotik gereksiz bulunmakta ve kısa
süreli profilaksi yeterli görülmektedir.
Periodontal hastalıklar antibiyotiklerin diş hekimliğindeki diğer enfeksiyonlardan
farklı uygulamalar ve farklı sürelerde kullanılmalarıyla dikkati çeker. Bilindiği gibi
periodontal hastalıkların tedavisinde küretaj ve kök yüzeyi düzleştirmeyi
kapsayan mekanik tedavi ya da gerektiğinde periodontal cerrahi uygulanır.
Antibiyotikler ancak geleneksel mekanik tedaviye rağmen ataşman kaybının
devam etmesi halinde ya da dirençli vakalarda periodontal tedaviye destek
olarak kullanılır. Periodontal apse, agresif periodontitis vb. vakalarında destek
antibiyotikler olarak tetrasiklinler, metronidazol ve ornidazol, klindamisin,
amoksisilin + klavulanik asit kombinasyonu, amoksisilin + metronidazol
kombinasyonu tercih edilir. Tetrasiklinler odontojeneik enfeksiyonlar için uygun
seçim değilse de periodontal hastalıklarda tedavi değerleri yüksektir. Ancak
tetrasiklinlerin diş eti oluğu sıvısında plazma düzeyinden üç-beş kat fazla
olduğunun saptanmasıyla yıllardır öne çıkan üstünlüğü son çalışmalarda
tartışılan bir duruma gelmiştir. Yine de, özellikle doksisiklinle subantimikrobiyal
dozlarda görülen yüksek antikollajenaz etkileri periodontal hastalıklarda farklı
konumda olmalarını sağlamaktadır.
Dental enfeksiyonlar genellikle çok ciddi enfeksiyonlar değildir. Periodontal
hastalıklar dışında odontojeneik enfeksiyonlar için antibiyotik tedavisinin süresi
ortalama beş-yedi gün olarak belirtilmektedir.
Antibiyotiklerin dozları arasındaki süreler vücuttan atılım hızlarına göre
belirlenmiştir. Tedavi süresince etkin konsantrasyonun sürekliliği önemli olduğu
18
için dozlar arasındaki sürelerin aşılmamasına özen gösterilmelidir. Bunun
sağlanmasında hekimin hastasını ikaz etmesi kadar hasta uyumunun da katkısı
önemlidir. Özellikle konsantrasyon bağımlı antibiyotiklerde (penisilinler gibi)
dozlar arasındaki süreler etkinlik için önemlidir.
2.3.2. Diş Hekimliğinde Profilaktik Antibiyotik Kullanımı
Çeşitli dental veya medikal işlemler sırasında meydana gelen bakteremi ile
oluşabilecek en önemli komplikasyon enfektif endokardittir. İnfektif endokardit
için tanımlanan profilaktik antibiyotik rejimleri, diğer profilaksi gerektiren
hastalıklar için de standart kabul edilmiştir. İnfektif endokardit, hayatı tehdit
eden önemli bir hastalıktır (14).
İnfektif endokarditte etken, %85 viridans streptokoklar veya Staphylococcus
aureustur. Akut bakteriyel endokardit; S. aureus tedavi edilmezse altı hafta
içinde hasta kaybedilir. Subakut bakteriyel endokardit;Streptococcus viridians
tedavi edilmeden bir yıla kadar yaşayabilir. İnfektif endokardit; hospitalize
edilerek, uzun periyodlarda yüksek doz, intravenöz antibiyotik tedavisi
gerektiren bir enfeksiyondur. Zamanında müdahale edilirse ilk geçirilen
endokarditin iyileşme şansı %100 iken, geç teşhis edilen olgularda mortalite
riski yüksektir. Tekrarlayan endokarditlerde, tedaviye rağmen beş yıl yaşam
şansı %60’lara düşmektedir.
Kardiyak Hastalıklar Dışında Profilaksi Gerektiren Hastalıklar:
İmmünsüpresyona neden olan hastalıklar (AIDS, lösemi, multipl miyeloma,
aplastik anemi vs.),
19
İmmünsüpresif
ilaç
tedavisi
görenler
(organ
ve
kemik
iliği
transplantasyonu, SLE, romatoid artirit, Behçet hastalığı vs.),
Kemoterapi, radyoterapi alan hastalar,
Eklem protezi taşıyanlar (pin, plak ve vidalar dışında) sağlıklı bireylerde
operasyondan sonraki ilk iki yıl boyunca antibiyotik profilaksisi gerektirir.
Tip I diyabet,
Hemofili,
Daha önceden prostetik eklem enfeksiyonu geçirmiş hastalarda ömür
boyu dental tedaviler öncesi antibiyotik profilaksisi uygulanır,
Hidrosefali nedeniyle serebrospinal şant taşıyan hastalar,
Kalıcı vasküler kateterli diyaliz hastaları,
Koroner stent uygulanan hastalarda ilk dört hafta boyunca.
Standart genel profilaksi rejimi (penisilin allerjisi yok ve oral ilaç
alabiliyorsa):
• Ajan: Amoksisilin
• Doz: Yetişkin 2 g; çocuk 50 mg/kg
• Süre: İşlemden bir saat önce.
Oral ilaç alınamıyorsa profilaksi rejimi:
• Ajan: Ampisilin
• Doz: Yetişkin 2 g IM, IV; çocuk 50 mg/kg IM, IV
• Süre: İşlemden 30 dakika önce
20
Penisilin allerjisi var ve oral ilaç alabiliyorsa profilaksi rejimi 1:
• Ajan: Klindamisin
• Doz: Yetişkin 600 mg; çocuk 20 mg/kg
• Süre: İşlemden bir saat önce
Penisilin allerjisi var ve oral ilaç alabiliyorsa profilaksi rejimi 2:
• Ajan: Azitromisin, klaritromisin
• Doz: Yetişkin 500 mg; çocuk 15 mg/kg
• Süre: İşlemden bir saat önce
Penisilin allerjisi var ve oral ilaç alınamıyorsa profilaksi rejimi:
• Ajan: Klindamisin
• Doz: Yetişkin 600 mg IV; çocuk 20 mg/kg IV
• Süre: İşlemden 30 dakika önce
Antibiyotik profilaksisine ek olarak; risk grubundaki hastaların %0.2’lik,
klorheksidin içeren bir antiseptik solüsyon ile 30 saniye gargara yapmaları
sağlanmalıdır.
2.4. Antibiyotik Direnciyle Mücadele
Günümüzde antibiyotik direnci giderek daha önemli bir sağlık sorunu haline
gelmektedir. Çoklu ilaç direnci yaygınlaşmaktadır. Gram negatif bakteriler
arasında karbapenemaz ve geniş spektrumlu beta laktamaz taşıyan bakterilerin
insidansı artış göstermektedir. Bu durum özel bir önem arz etmektedir, zira
bahsedilen dirençli gram negatif bakteriler için hali hazırda kullanılacak fazla bir
alternatif bulunmamakta ve bu bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlar ciddi bir
21
sağlık tehditi oluşturmaktadır. Bu durumun önemli bir nedeni son dönemde,
özellikle de gram negatiflere karşı etkili, yeni bir etki mekanizmasına sahip bir
antibiyotiğin üretilememiş olmasıdır (gram negatif bakterilere karşı etkili olan ve
yeni bir etki mekanizmasına sahip son ilaç 1962 yılında keşfedilen nalidiksik
asid olarak gösterilmektedir). Bu durum, antibiyotik tedavisinin klinik etkililiğinin
devamının sağlaması için müdahalelerin yapılmasını zorunlu kılmaktadır (15).
Antibiyotiklerin
tıp
pratiğindeki
öneminin
büyüklüğü
düşünüldüğünde,
antibiyotiklerin etkisini geçersiz kılma tehdidi oluşturan antibiyotik direncinin ve
bu probleme karşı akılcı mücadelenin önemi açıklama gerektirmemektedir.
Herhangi bir probleme karşı akılcı bir müdahale gerçekleştirmek için önce
problemin ve problemin tarihi süreç içerisinde gösterdiği seyrin tanımlanması,
müdahalenin kısa ve uzun vadedeki hedefinin belirlenmesi, bu hedefler
doğrultusunda ayrıntılı bir müdahale planının oluşturulması, bu planın plan
kapsamında
sorumluluk
taşıyan
kişilere
anlatılması
ve
bu
doğrultuda
gerçekleştirilen eylemlerin değerlendirilerek gereken durumlarda hedef yönünde
düzeltici müdahalelerde bulunma imkânının sağlanması gerekmektedir.
Antibiyotik direncine karşı mücadele iki başlık altında değerlendirilebilir.
Bunlardan ilki yeni ilaçların geliştirilmesi (antibiyotikler, direnç gelişimini veya
etkililiğini baskılayan ilaçlar vb.); ikincisi ise antibiyotik direnci gelişimini
yavaşlatarak mevcut antibiyotiklerin etkililiğini artırmaktır. Bu iki yol hiçbir
durumunda birbirinin alternatifi değildir; ve antibiyotik direnciyle mücadele
sürecinde birlikte sürdürülmeleri gerekmektedir.
Akılcı antibiyotik kullanımına yönelik müdahaleler, davranışları antibiyotik
direncinin
gelişmesi
ve
yayılması
üzerinde
etki
oluşturan
kişileri
hedeflemektedir. Bu kişiler antibiyotikleri tüketenler, reçeteleyenler, dağıtanlar,
22
hastane yöneticileri, veterinerler, tanı laboratuvarları, ulusal hükümetler, ilaç
firmaları, meslek kurumları ve uluslararası ajansları kapsamaktadır. Belirtilen
sorumlu tarafların ortak irade ve çabasıyla antibiyotik direncine karşı mücadele
etkili olarak planlanabilir, işbirliği ve uyum içinde uygulanabilir, izlenebilir ve
değerlendirilebilir.
23
3. GEREÇ VE YÖNTEM
İzmir’de, İzmir Dişhekimleri Odası tarafından, 28 - 30 Kasım 2014 tarihlerinde
“Kaya İzmir Thermal ve Convention Center” da düzenlenen, 21. Uluslararası
Bilimsel
Kongrede,
“Dişhekimliğinde
Tıbbi
Problemli
Hastalarda
İlaç
Kullanımı” oturumuna katılan 150 diş hekimine anket dağıtıldı. Anketler,
hekimlere elden verildi. Anketteki sorular; diş hekimliğinde, terapötik ve
profilaktik antibiyotik kullanımı hakkında açık uçlu sorulardı. Anketler analiz
edildi ve her bir soruya verilen yanıtlar, mutlak frekanslar olarak belirlendi.
Diş hekimleri tarafından reçete edilen antibiyotikler, tanımsal istatistik
yöntemi olan sıklıkla analiz edildi.
ANKET İÇİN KULLANILAN ANKET FORMU (16,17)
İZMİR
BÖLGESİNDEKİ
DİŞHEKİMLERİNİN
ANTİBİYOTİK
YAZMA
ALIŞKANLIKLARI
Branşınız:……. İsim yazılmaması ve tam olarak doldurulması rica olunur.
1. Cinsiyetiniz:
2. Yaşınız:
Erkek
21-30
Kadın
31-40
41-50
51-60
60yaş üzeri
3. Mezuniyet sonrası mesleğiniz ile ilgili bir eğitim aldınız mı?
Evet(belirtiniz)………………………
Hayır
4. Akademik eğitiminiz varsa belirtiniz.
Yüksek Lisans
Uzmanlık
Doktora
yok
5. Halen çalışıyorsanız çalışmakta olduğunuz yer:
Devlet Kurumu
Özel Kurum
Üniversite
Muayenehane
Diğer (belirtiniz )
6. Kaç yıldır aktif olarak diş hekimliği yapmaktasınız.
0-10
11-20
21-30
31- 40
7. En sık hangi yaş grubuna reçete yazıyorsunuz?
24
40 üzeri
Çocuk(0-13 yaş)
Erişkin(14-50 yaş)
İleri yaş(50 üzeri)
8. Reçetelerinizde en sık yazdığınız 10 antibiyotiği, en sık yazdığınıza 1
vermek suretiyle, 1’den 10’a kadar sıralayınız.
Amoksisilin
Eritromisin
Amoksisilin+ klavulanik asit
Spiramisin
Ampisilin
Klaritromisin
Siprofloksasin
Klindamisin
Sefalosporin
Tetrasiklin
Metronidazol
Benzatin fenoksimetil penisilin
Ornidazol
Diğer
(belirtiniz)………………………………………………
9. Antibiyotikleri kullanma amacınız hangisidir?
Tedavi
Profilaksi
Her ikisi
10. Tedavi amacıyla en sık reçete ettiğiniz antibiyotiğin adını, endikasyonunu,
farmasötik formunu, dozunu ve tedavi süresini belirtiniz.
Antibiyotik Adı:……
Endikasyon:………
Farmasötik form ve mg:………
Günde kaç defa:………
Kaç gün süre ile:……
11. Bu antibiyotik tedavisi ile ilgili, hastayı bilgilendirmek amacıyla hastaya
verdiğiniz bir mesaj varsa belirtiniz.
Var(belirtiniz)………………………………
12.
Profilaksi
amacıyla
en
sık
Yok
reçete
ettiğiniz
antibiyotiğin
adını,
endikasyonunu, farmasötik formunu, dozunu ve uygulama süresini belirtiniz.
Antibiyotik Adı:……………
Farmasötik form ve mg:……………
Girişimden ne kadar süre önce başlanacak:……………
Nasıl uygulanacak………………………
13. Bu antibiyotik profilaksisi ile ilgili, hastayı bilgilendirmek amacıyla hastaya
verdiğiniz bir mesaj varsa belirtiniz.
Var(belirtiniz)……………………………
Yok
14. Penisiline alerjisi olan erişkin hastada reçete ettiğiniz ilk üç antibiyotik
hangisidir, işaretleyiniz.
25
Amoksisilin
Eritromisin
Amoksisilin+ klavulanik asit
Spiramisin
Ampisilin
Klaritromisin
Siprofloksasin
Klindamisin
Sefalosporin
Tetrasiklin
Metronidazol
Benzatin fenoksimetil penisilin
Ornidazol
Diğer
(belirtiniz)………………………………………………
15. Penisiline alerjisi olan çocuk hastada reçete ettiğiniz ilk üç antibiyotik
hangisidir, işaretleyiniz.
Amoksisilin
Eritromisin
Amoksisilin+ klavulanik asit
Spiramisin
Ampisilin
Klaritromisin
Siprofloksasin
Klindamisin
Sefalosporin
Tetrasiklin
Metronidazol
Benzatin fenoksimetil penisilin
Ornidazol
Diğer
(belirtiniz)………………………………………………
16. En sık reçete ettiğiniz antibiyotiği reçete ederken yanında reçete ettiğiniz
başka ilaçlar var mıdır?
Evet(belirtiniz)……
Hayır
Bazen(belirtiniz)…………
17. Reçete ettiğiniz ilaç gruplarında marka seçiminizde etkili olan ilk üç faktör
nedir, işaretleyiniz.
Tıbbi mümessilin verdiği emek ve hizmet
Alışkanlık
Tıbbi mümessile olan güven
Müstahzarların iyi bir şekilde tanıtılması
İlacın etkisine güven
Firmaya olan güven
Markaya olan güven
Diğer(Lütfen belirtiniz)
Diğer markalar hakkında bilgimin yeterli olmaması
18. Reçetelerinize antibiyotik yazma oranınız-bir ay süre ile-ortalama nedir?
1-50
51-100
101-150
151-200
200’den çok
19. Hastalarınızda aşağıdaki durumlardan hangilerini sorguluyorsunuz?
Hastada mevcut başka bir sistemik hastalığının olup olmadığını
Hastanın halen kullanmakta olduğu ( akut – kronik ) bir ilaç olup olmadığı
Hastanın halen kullanmakta olduğu bitkisel bir ürün olup olmadığı
26
Hastanın reçete edilen ilaçlarını nasıl, ne şekilde ve ne süre ile kullanması
hakkında bilgisinin yeterli ve doğru olup olmadığı
Hastanın reçete edilen ilaçlarını kullanırken, bu ilaçları nerede ve nasıl
saklaması gerektiği hakkında bilgisinin olup olmadığı
Diğer ( Lütfen belirtiniz .............
20. Antibiyotikler konusunda bilginizin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet
Hayır
Daha fazla bilgi edinmeye ve yenilikleri
takip etmeye ihtiyacım var.
27
4. BULGULAR
Dağıtılan anketlerin 93 adedi yanıtlandı (% 62). Başlıca yazılan antibiyotikler;
tedavi amacıyla amoksisilin ve klavulanik asit kombinasyonu, profilaksi
amacıyla amoksisilin idi. Diş hekimlerinin %80’inden fazlası hastalarına
antibiyotikle ilgili bilgi verdiğini belirtmesine karşın, verilen bilginin içeriği
kısıtlıydı. Hastalar, yazılan ilaçların dozlarına ve doz aralıklarına uymaları
konusunda bilgilendirilmişlerdi.
Tablo-4 Anketi Yanıtlayan Dişhekimlerinin Demografik Özellikleri
Yaş Aralığı:
Cinsiyet:
21-30
7 (% 7)
Erkek: 54 (% 58)
31-40
24 (% 25)
Kadın: 39 (% 42)
41-50
44 (% 47)
Uzmanlık:
50 Yaş üzeri
18 (%19)
Pratisyen:
78 (% 83)
Uzman:
15 (%17)
Reçetelerde en sık yazılan ilk beş antibiyotik:
1- Amoksisilin+ klavulanik asit
2- Amoksisilin
3- Ornidazol
4- Klindamisin
5- Spiramisin idi.
28
Tedavi amacıyla en sık reçete edilen antibiyotikler: Abse, akut apikal
apse ya da lenfadenopati ile birlikte abse endikasyonları için aşağıdaki
şekillerde uygulanmaktadır.
1- Augmentin BID Tab.
2X1
7 Gün
2- Biteral 250 mg Tab.
2X1
7 Gün
3- Macrol 500 mg Tab.
2X1
5 Gün
4- Largopen 500 mg Tab.
2X1
7 Gün
5- Rovamycine Tab.
2X1
5 Gün
Profilaksi amacıyla en sık reçete edilen antibiyotikler: Cerrahi amaçlı
girişimlerden önce aşağıdaki şekillerde uygulanmaktadır.
1- Augmentin BID Tab.
İşlemden 1 saat önce 2 Tab.
6 Saat sonra 1 Tab.
2- Alfoxil 500 mg Tab.
İşlemden 6 saat önce 1 gr.
Sonra 3X1
3- Tetra 500 mg Cap
2 Gün
2X1, 2 gün önce başla, 3 gün devam
Penisiline alerjisi olan erişkin hastada reçete edilen ilk üç antibiyotik:
1- Klindamisin
2- Klaritromisin
3- Ornidazol
Penisiline alerjisi olan çocuk hastada reçete edilen ilk üç antibiyotik:
1- Eritromisin
2- Ornidazol
29
3- Klaritromisin
En sık reçete edilen antibiyotiğin yanında reçete ettiğiniz başka ilaçlar
var mıdır?
1- İbuprofen
2- Naproksen Sodyum
3- Parasetamol
Hastalarınızda aşağıdaki durumlardan hangilerini sorguluyorsunuz,
sorusuna sıklıkla verilen yanıtlar:
1- Hastada mevcut başka bir sistemik hastalığının olup olmadığı,
2- Hastanın halen kullanmakta olduğu ( akut – kronik ) bir ilaç olup
olmadığı,
3- Herhangi bir allerjisi olup olmadığı şeklinde idi.
“Antibiyotikler
konusunda
bilginizin
yeterli
olduğunu
düşünüyor
musunuz?” sorusuna büyük bir çoğunluk, (Daha fazla bilgi edinmeye ve
yenilikleri takip etmeye ihtiyacım var.) şıkkını işaretlemişlerdi.
30
5. TARTIŞMA
Antibiyotikler, değerli terapötik maddelerdir. Bunların yaygın kullanımları,
hastanelerde ve halk arasında çok sayıda, çoklu-dirençli bakterilerin ortaya
çıkmasına yol açmıştır. Antibiyotik kullanımının direnç gelişimiyle direkt
olarak ilişkili olduğuna dair -metisiline dirençli Staphylococcus aureus
(MRSA), vankomisine dirençli enterokok dirençli gram negatif basili ve
Clostridium difficile gibi- kanıtlar bulunmaktadır (18).
Hekimlerin elektronik ortamda reçeteleme davranışlarının analiz edilmesine
imkan sağlayan “Reçete Bilgi Sistemi (RBS)”nden yararlanılarak, birinci
basamakta 2011 yılında düzenlenmiş reçeteler değerlendirildiğinde; ilk
sıranın %12,71 oranıyla antibiyotiklerden oluştuğu tespit edilmiştir(19).
Ülkemizde ayrıntılı olarak belgelendirilememiş olsa da, akılcı olmayan
reçeteleme alışkanlığı göz ardı edilemeyecek düzeydedir. 2010 yılından beri,
akılcı ilaç kullanımının yaygınlaştırılması için ulusal çapta programlar
düzenlenmektedir. Ayrıca hastayı gerek hastalığı konusunda, gerekse
yazılan ilaçlar konusunda bilgilendirmek çok önemli bir parametredir (20).
Mevcut çalışma, diş hekimlerinin; periodontal, endodontik ve cerrahi işlemlerin
tedavisi için en fazla yazdıkları antibiyotiğin; geniş spektrumlu bir antibiyotik
olan, amoksisilin klavulanik asit, amoksisilin ve ornidazol olduğunu
göstermiştir.
Literatürle
karşılaştırıldığında,
amoksisilin
klavulanik
asit
kombinasyonun, ülkemizde hem terapötik amaçlı hem de profilaktik amaçlı, çok
sık kullanıldığı gözlenmektedir. Özellikle abselerde bu kullanım şekli akılcı
değildir. Apseler çoğunlukla yavaş çoğalan mikroorganizmaları içerir. Betalaktam antibiyotikler ise hızlı bölünen bakteriler üzerine etkilidir. Bu nedenle
31
apselerde etkinlikleri zayıftır. Yine, sağlıklı kişilerde oral enfeksiyonlardan
kaynaklanan apselerde uygun lokal tedavi yapıldığında (insizyon, drenaj)
sistemik antibiyotik kullanılmasına gerek yoktur. Dentoalveoler apselerde
drenajla birlikte destek olarak antibiyotik kullanılmasına karar verildiğinde
penisilinler, metronidazol, klindamisin uygun seçimlerdir. Apselerde bulunan
fakültatif ve zorunlu anaerop bakteriler bu antimikrobiyal ilaçlara duyarlıdır.
Özellikle nötropenik hastalarda bakterisidal antibiyotiklerle tedavi şarttır.
Metronidazol ve ornidazol, zorunlu anaerop bakteriler üzerine etkili olmaları
nedeniyle iyi sınırlanmış apselerde, kronik enfeksiyonlarda başarılı antianaerop
ilaçlardır. Anket sonuçlarına göre, bu antibiyotikler sık kullanılmaktadır.
Penisilin alerjisi olan erişkin ve çocuk hastada en sık kullanılan antibiyotikler,
klaritromisin ve klindamisin bulunmuştur. Bu doğru bir yaklaşımdır. Penisine
alerjisi olan hastalarda, farklı kimyasal yapıda bir antibiyotik kullanmak akılcıdır.
Anketimize verilen yanıtların çoğunda, diş hekimlerinin hastalarının, başka bir
sistemik hastalığı olup olmadığını, başka bir sebeple ilaç kullanımını ve ilaç
alerjisinin olup-olmadığını sorguladığını belirtmiş olmaları memnuniyet vericidir.
Hatta, antibiyotikler konusunda, mezuniyet-sonrası bilgi ve eğitim talep etmeleri
olumlu bir bulgudur.
Anket sonuçlarımız, anketimize katılan diş hekimlerinin, hastalarını antibiyotik
kullanımı konusunda (doz ve doz aralığı hariç), özellikle tedavi süresi ve
muhtemel
yan
etkiler
yönünden
oluşturmaktadır.
32
yeterince
bilgilendirmediği
kanaati
6. SONUÇ
Sağlık otoritelerinin 'Akılcı olmayan ilaç kullanımı'nı önleme politikalarını
saptarken, antibiyotikleri ilk hedef olarak almaları, doğru bir yaklaşımdır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2011 Dünya Sağlık Gününün temasını
antibiyotik direnci olarak belirlemiş ve direnç gelişimini durdurmak için tüm
dünyayı bu konuyu düşünmeye, konuyla ilgili harekete geçmeye ve
sorumluluk almaya çağırmıştır. DSÖ, doktorlara antibiyotiklerle ilgili bir
veri havuzu oluşturmaları ve hastalara gereksiz yere antibiyotik
vermemeleri çağrısında bulunuyor. Yine, DSÖ antibiyotik çağının yakında
sona ereceğini açıkladı. Örgüt yetkilileri, yaygın ve tehlikeli hastalıklara karşı
kullanılan tedavilerin artık etkili olmadığını bildirdi. Amerika Birleşik
Devletleri'nde
programlarına
bile,
hastanelerde
rağmen
uygulanmakta
antibiyotiklerin
yaklaşık
olan
sıkı
%50'si
kontrol
uygunsuz
kullanılmakta olduğu bildirilmektedir. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri,
Amerika’da 23 bin kişinin bakteriyel hastalıklardan öldüğünü açıkladı (21).
Yine, akılcı antibiyotik kullanımında, hastanın tedaviye “uyuncu”, yani reçete
edilen ilaç veya ilaçları, tavsiye edilen dozda, zamanda, sürede ve uyarılara
uygun bir şekilde kullanması, tedavinin başarısını etkileyen en kritik
çabalardan birisidir. Bu nedenle, hekim hastasına bilgilendirme konusunda,
daha fazla zaman ayırmalıdır (22,23).
Bu verilerin ışığında, diş hekimliği pratiğinde akılcı olmayan antibiyotik
kullanımı, antibiyotik kullanımı konusunda hastaların yetersiz bilgilendirilmesi
veya genel olarak akılcı olmayan ilaç kullanımı, lisans ve lisansüstü eğitimin
yeniden yapılandırılmasında dikkate alınmalıdır.
33
7. ÖZET
İzmir’de, İzmir Dişhekimleri Odası tarafından, düzenlenen bir kongrede,
yapılan bir anket çalışmasıyla, dişhekimlerinin akılcı antibiyotik kullanımı
farkındalığı ve verilen antibiyotikler konusunda hastalarına verdikleri uyarılar
değerlendirilmek istenmiştir. Reçetelerinde en fazla yazdıkları antibiyotiğin;
geniş spektrumlu bir antibiyotik olan, amoksisilin klavulanik asit olduğu
gözlenmektedir. Hastalarına bu geniş spektrumlu antibiyotiği yazma sebebi,
muhtemel bir enfeksiyon olasılığından kaçınmak olduğu düşünülmektedir.
Penisilin allerjisi olasılığı olan hastalara, genellikle, klaritromisin yazdıkları
gözlenmektedir. Reçetelerine antibiyotik yanında ek bir ilaç olarak ibuprofen
ya da parasetamol tercih ettiklerini belirtmişlerdir.
Ankete katılan dişhekimlerinin büyük çoğunluğunun, hastalarını yazdıkları
antibiyotik
konusunda,
doz
ve
doz
aralığı
hariç
bilgilendirmedikleri
gözlenmiştir. Özellikle antibiyotikler konusunda mezuniyet-sonrası daha fazla
eğitim faaliyetleri yapılması konusunda ihtiyaç belirtmişlerdir.
Akılcı antibiyotik kullanımında diş hekimlerine ve hastalara düşen sorumluluk
akılcı tüketimdir. Akılcı antibiyotik kullanımının sağlanmasında sağlık
otoritesinin alacağı tedbirlerin yanında, hekimlerin eğitimi ve bu eğitimin akılcı
antibiyotik kullanımını sağlamaya yönelik davranış kalıplarına dönüşmesi
önem kazanmaktadır.
34
8. KAYNAKLAR
1.
Versporten, A. et. al, Antibiotic use in eastern Europe: a crossnational database study in coordination with the WHO Regional
Office for Europe, Lancet Infect Dis 2014, 14: 381–87
2.
Bal F. Diş Hekimliğinde Profilaktik ve Terapötik Antibiyotik
Kullanımı:
Diş
Hekimliğinde
Doğru
Antibiyotik
Kullanımı
Hastane enfeksiyonları Dergisi 2006, 10: 30-36
3.
The Rational Use of Drugs. Report of the Conference of
Experts. Nairobi, November 1985
4.
Reçete Yazma Rehberi. Pratik El Kitabı. ‘World Health
Organisation Action Programme on Essential Drugs 1994,
Geneva’den Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü tarafından –
2000’de çevirisi yaptırtılmış ve Nisan-2003’te ikinci basımı
yapılmıştır.
www.spgk.saglik.gov.tr
Web
sayfasından
ulaşılabilmektedir.
5.
Akova
M.
Kayaalp
S.O.
Beta-Laktam
Antibiyotikler
I:
Penisilinler, sayfa 182-202, Kayaalp SO. Akılcıl Tedavi
Yönünden Tıbbi Farmakoloji. 13. Baskı. Pelikan Yayıncılık,
İstanbul, 2012.
6.
http://kbb.uludag.edu.tr/antibiyotik01.htm
7.
Bal F. Antimikrobik ilaç tedavisinde başarısızlık nedenleri.
Dişhekimliği Derg 2004, 1:1301-13.
35
8.
Bayındır Y. Dental enfeksiyonlarda doğru antibiyotik kullanımı.
İnönü Ü Tıp Fak Derg 2003, 104:213-6.
9.
Poveda Roda R, Bagan JV, Sanchis Bielsa JM, Carbonell
Pastor E. Antibiotic use in dental practice. A review. Med Oral
Patol Oral Cir Bucal. 2007,12(3):E186–192.
10.
Oberoi SS, Dhingra C, Sharma G, Sardana D. Antibiotics in
dental practice: how justified are we. Int Dent J. 2015, 65(1):410.
11.
Kuriyama T, Nakagawa K, Karasawa T, Saiki Y, Yamamoto E,
Nakamura S. Past administration of beta-lactam antibiotics and
increase in the emergence of beta-lactamase-producing
bacteria in patients with orofacial odontogenic infections. Oral
Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. 2000 89(2):18692.
12.
Lawler B, Sambrook PJ, Goss AN. Antibiotic prophylaxis for
dentoalveolar surgery: is it indicated? Aust Dent J. 2005,
50(Suppl 2):S54–S59.
13.
Kaczmarzyk T, Wichlinski J, Stypulkowska J, Zaleska M, Panas
M, Woron J. Single-dose and multi-dose clindamycin therapy
fails to demonstrate efficacy in preventing infectious and
inflammatory complications in third molar surgery. Int J Oral
Maxillofac Surg.2007, 36(5):417–422.
14.
Er N. Diş Hekimliğinde Profilaktik ve Terapötik Antibiyotik
Kullanımı: Diş Hekimliğinde Profilaktik Antibiyotik Kullanımı
Hastane enfeksiyonları Dergisi 2006, 10: 37-40
36
15.
http://www.akilciilac.gov.tr/?page_id=832
16.
Sinan Şermet. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Diş
Hekimliği Fakültesi Farmakoloji Bilim Dalı, İstanbul, 2010.
17.
Şermet S, Akgün MA, Atamer-Şimşek Ş. Antibiotic prescribing
profile in the management of oral diseases among dentists in
Istanbul. MÜSBED. 2011, 1(1): 35-41.
18.
http://www.akilciilac.gov.tr/?page_id=1068
19.
Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni, Cilt 2; Sayı 1; Ocak 2015
20.
Akıcı A. Oktay Ş. Kayaalp S.O. Reçete Yazma Kuralları ve
Akılcıl İlaç Kullanımı, sayfa 140-154, Kayaalp SO. Akılcıl Tedavi
Yönünden Tıbbi Farmakoloji. 13. Baskı. Pelikan Yayıncılık,
İstanbul, 2012.
21.
http://www.amerikaninsesi.com/content/antibiyotik-cagibitiyormu/ 2612829.html
Erişim Tarihi: 26 Ocak Pazartesi,
2015
22.
Yılmaz M, Kırbıyıkoğlu Fİ, Ariç Z, Kurşun B. Bir Diş Hekimliği
Fakültesi Hastanesi’ne Başvuran Bireylerin Akılcı İlaç
Kullanımlarının Belirlenmesi. ERÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi
Dergisi 2014,Cilt 2, Sayı 1.
23.
Öcek Z, Sahin H, Baksi G, Apaydin S. Development of a
rational antibiotic usage course for dentists.Eur J Dent
Educ.2008,12:41–47.
37
9. ÖZGEÇMİŞ
4 Mayıs-1992 de, Adana’da doğdum. İlk ve Orta Öğrenimimi
Kocaeli’nde,
Atafen
İlköğretim
Okulunda
tamamladım.
Lise
öğrenimimi, İstanbul Haydarpaşa Lisesinde 2010 yılında tamamladım.
Aynı yıl Ege Üniversitesi Diş Hekimliği fakültesini kazandım.
38
Download