Kölelik Kavramı Ve Köleliğin Ortaya Çıkışı

advertisement
ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-I
1.Ders
Dr. İsmail BAYTAK
Eskiçağ Tarihine Giriş
Eskiçağ Tarihi
• Bilimsel ilginin en az olduğu tarih dalı
• "Piramitler = Uzaylılar"
• "Sen de mi Brütüs?"
• "mağara adamları"
• "Kayıp kıta Atlantis" ve "Mu Kıtası"
karanlık
kurgusallık
hayalgücü
• Eskiçağ Uygarlıkları insanlık tarihinin %90'lık bir kısmını kapsar.
• İnsanlık tarihi nasıl başladı?
• Bu soru hayattaki en heyecan verici ve cevaplaması şart olan sorulardan biridir.
• Antropoloji,
• Arkeoloji,
• Eskiçağ Tarihi bilimlerinin verdiği bilimsel veriler yetersiz ve tatminsizdir.
• Uygarlığın bundan yaklaşık 2 milyon yıl önce ilk alet yapan insanlar olan
Kuzey ve Orta Afrika bölgesinde yaşayan grupların tüm dünyaya yayılan
GÖÇleriyle başladığını söylemek kimseyi tam olarak tatmin etmez.
• İnsan zihni=nedensellik=mantık=akılcı basit bir zincir= Başlangıç
• İnsana Kuzey Afrika'daki göçmenlerden bahsederseniz o ondan öncesini
soracaktır, sonra ondan öncesini, sonra ondan öncesini…
başlangıç
İnsan zihni
Akılcı zincir
nedensellik
mantık
Eskiçağ Tarihi araştırmaları bu aşamada devreye girmektedir.
Uygarlığın başlangıçtaki belirli bir döneminin resmini çizer.
Zaman olarak uzak, kültür olarak az benzer ancak insanlık olarak oldukça yakın
toplumların varlığının incelenmesi, onların toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel
özelliklerinin araştırılması çok daha büyük bir öneme sahiptir.
Eskiçağ Tarihi nedir?
Ne yapar?”
Dil bilimi, arkeoloji ve tarih çalışmaları ile bu alanda ciddi bir birikim sağlanmıştır.
Tabi bir bilim dalının bu kadar uzun süreli gelişimi, onun bazı metodolojik
prensiplerin de ortaya çıkmasını sağlamıştır.
“tarih” tanımı
zaman, insan ve insanın eylemi ile coğrafya olmazsa olmazlardandır.
Yazı=tarih
Yazı öncesi dönemde Eskiçağ Tarihi devreye girer.
“Tarih” dediğimiz zaman yazı öncesi dönemi de anlamamız gerekmektedir.
Arkeoloji ve antropoloji bu dönemle ilgili bilgi ve araştırma ihtiyacımızı büyük
ölçüde karşılar.
Ancak bunlar tarih bilimi değildir, yöntemleri farklıdır, sosyal antropolojiyi bir
kenara bırakırsak antropoloji de arkeolojide teknik kazı, kataloglama, tarihleme ve
tanımlama vasıflarını en uç düzeyde içinde barındırır. Bulgularına göre bir olguyu
toplumsal ve kronolojik süreç içerisine yerleştirme vasfına da sahiptir.
Ancak yine de, bunlar tarih bilimi gibi değildir.
Eskiçağ Tarihi
Yazı=MÖ 3000 ile Batı Roma’nın yıkılışı=MS 476 (MÖ 3.binyıl - MS 5. yy.)
Yazı öncesi dönemi de Eskiçağ Tarihi sınırlarına katarsak;
Bu geniş zaman dilimi içerisinde yaşayan insanlar o kadar çeşitlidir, incelenen
coğrafya ise o kadar büyüktür ki eskiçağ tarihi kendi içinde de
Eski Batı ve Eski Doğu olarak ayrılmıştır.
Eskiçağ Tarihi’nin coğrafi sınırları:
KUZEY
BUZ
DENİZİ
BRITANNIA
anadolu
KUZEY
AFRİKA
BASRA
KÖRFEZİ
İRAN
Bu coğrafyanın belirlenmesinde kriter kültürel odak noktalarıdır, kültürel
arası geçirgenlik ve kültürün aktarılmasında süreklilik aranır.
Örneğin şöyle bir çizgi içerisinde düşünürsek eğer:
Mezopotamya, Mısır ve İran’da ortaya çıkan kültür odakları daha sonra
Suriye, Filistin, Anadolu, Yunanistan, İtalya ve Kuzey Afrika’da yaşayan
toplumları her anlamda etkilemiş, bölgelere yapılan göçler, tarihsel
süreci dinamize etmiş, halklar yaşadıkları coğrafyaya göre biçimlenirken,
bu kültür odaklarından aldığı birikimi sahiplenmiş, kullanmış ve
aktarmıştır. Kültürler dönüşmüştür, Persler Yunanistan’a kadar olan tüm
bölgeyi ele geçirmiş, kendi kültürlerini buraya getirmiştir.
Aleksandros’un seferleriyle Hellen kültürü, zaten daha önce de aşina
olunan doğu kültürünü asimile etmeye çalışmış, bunun sonucunda bir
doğu-batı senkretizmi oluşmuştur. Aleksandros Hindistan’a kadar
gitmiştir ancak kültürel dönüşüm Batı İran ile sınırlı kalmıştır.
Hellenistik Krallıklar’dan sonra Roma Akdeniz Havzası’na egemen
olmuş, doğu-batı senkretik Hellenizmini korumuş, benimsemiş ve
Avrupa’da gerçekleştirdiği seferlerle yeni oluşan Hellen-Roma kültürünü
Britannia’ya kadar taşımıştır.
Mezopotamya Uygarlıkları’nı anlamadan Anadolu Uygarlıkları’nı
anlayamayız. Anadolu Uygarlıkları’nı anlamadan Hellen Uygarlığı’nı
anlayamayız. Hellen Uygarlığı’nı anlamadan Roma’yı ve Bizans’ı
anlayamayız. Roma’yı ve Bizans’ı anlamadan Avrupa Tarihi ve
Osmanlı’yı anlayamayız. Avrupa Tarihi’ni ve Osmanlı’yı anlayamadan
Çağdaş Dünya tarihini anlayamayız. Eskiçağ tarihi zincirin başıdır.
Eskiçağ Tarihi; Britannia, İran, Mezopotamya, Karadeniz Havzası ve
Kuzey Afrika bölgesi arasında kalan coğrafyadaki toplumları yaşayış
biçimlerini ve geçirdikleri tarihsel süreci sosyoekonomik, sosyopolitik
ve sosyokültürel anlamda, belge-yorum ilişkisi içerisinde inceleyen
disiplindir.
“Eski Doğu” MÖ 3.binyılda Sümer ve Mısır Uygarlıkları’nın yazıyı kullanmaya ve
kurumsal siyasi kimliklerini ortaya çıkarmasından Makedonyalı lider
Aleksandros’un Doğu seferinin başladığı MÖ 4.yy’a kadar geçen süreyi ve genel
olarak Anadolu, Mezopotamya, Mısır, İran ve Suriye topraklarındaki toplumları ele
alır. Aleksandros’un seferi ve sonrasında yaşanan gelişmelerin baz alınmasının
nedeni büyük çaptaki kültürel değişimdir.
“Eski Batı” ise MÖ 2.binyılın başlarında Girit Adası’nda kurulan Minos Uygarlığı”
başlangıç kabul eder ve Eski Yunan ve Roma Uygarlığı’nı içerisine alarak MS
5.yy’a kadar olan zaman dilimini inceler. Coğrafyası Eski Doğu’nun incelediği
alanın yanında Roma İmparatorluğu’nın Avrupa ve Kuzey Afrika’daki yayılım
alanını da içerir.
Eski Doğu Tarihi için kronoloji:
- Eski Mezopotamya Tarihi ve Uygarlığı - Eski Mısır Tarihi ve Uygarlığı Anadolu’da Asur Kolonileri Çağı - Hitit Tarihi ve Uygarlığı - Demir Çağı
Uygarlıkları
Eski Batı Tarihi için kronoloji:
- Fenikeliler - Girit ve Miken Tarihi ve Uygarlığı - Eski Yunan Tarihi ve Uygarlığı Hellenistik Dönem Tarihi ve Uygarlığı - Roma Tarihi ve Uygarlığı
ESKİ DOĞU TARİHİ İÇİN SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA
- AKURGAL, E., (1993), Anadolu Uygarlıkları, İzmir.
- AKURGAL, E., (1995), Hatti ve Hitit Uygarlıkları, İstanbul.
- ALP, Sedat, (2001), Hititlerin Mektuplaşmaları, İstanbul.
- BAINAS, J.-MALEK J., (1986), “Eski Mısır”, Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansk., (çv. Z.Aruoba-O.Auroba), C.II, İst.
- BOTTERO, Jean, (2003), Mezopotamya: Yazı, Akıl ve Tanrılar, (çev. Mehmet Emin Özcan-Ayten Er), Ankara.
- BRYCE T., (2003), Hitit Dünyasında Yaşam ve Toplum, (çev. Müfit Günay), Ankara.
- CERAM, C. W., (1994), Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler: Arkeolojinin Romanı, (çev. Hayrullah Örs), İstanbul.
- CERAM, C. W., (2002), Tanrıların Vatanı Anadolu, (çev. Esat Mermi Erendor), İstanbul.
- DARGA, Muhibbe, (1984), Eski Anadolu’da Kadın, İstanbul.
- DARGA, Muhibbe, (1992), Hitit Sanatı, İstanbul.
- DEMİRİŞ, Bedia, (2002), Eskiçağ’da Yazı Araç ve Gereçleri, İstanbul.
- DİNÇOL, A. M., (1982), “Hititler”, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi I, İstanbul.
- DİNÇOL, Belkıs, (1999), Eski Önasya ve Mısır’da Müzik, İstanbul.
- DİNÇOL, Belkıs, (2003), Eski Önasya Toplumlarında Suç Kavramı ve Ceza, İstanbul.
- ERGİNÖZ-ŞAHİNBAŞ G., (1999), Hititlerde Anatomi ve Tıp, İstanbul.
- ERZEN, Afif, (1992), Doğu Anadolu ve Urartular, Ankara.
- EYUBOĞLU S.- ERHAT A., (1991), Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Ankara. (Giriş Kısmı)
- FREEMAN, Charles, (2003), Mısır, Yunan ve Roma: Antik Akdeniz Uygarlıkları, (çev. Suat Kemal Angı), Ankara.
- HORNUNG, Erik, (2004), Mısır Tarihi, (çev. Zehra Aksu Yılmazer), İstanbul.
- HUOT, J. L.-THALMANN, J. P.-VALBELLA, D., (2000), Kentlerin Doğuşu, (çev. Ali Bektaş Girgin), Ankara.
- KHURT, Amelie, (2010), Eskiçağ’da Yakındoğu, c.I-II, (çev.D.Şendil), İstanbul.
- KINAL, F., (1983), Eski Mezopotamya Tarihi, Ankara.
- MACQUEEN J. G., (2001), Hititler ve Hitit Çağında Anadolu, (çev. Esra Davutoğlu), Ankara.
- van de MIEROOP, Marc, (2006), Antik Yakındoğu’nun Tarihi: İ.Ö. 3000-323, (çev. Sinem Gül), Ankara.
- R, Michael, (1996), “Mezopotamya ve Eski Yakındoğu”, Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansk., (çv. Z.Kılıç), C. IX, İst.
- WIESEHÖFER, Josef, (2003), Antik Pers Tarihi, (çev. Mehmet Ali İnci), İstanbul.
ESKİ BATI TARİHİ İÇİN SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA
Giriş Kitapları
- BARROW, Reginald, (2006), Romalılar, (çev.E.Gürol), İstanbul.
- DAVIES, Norman., (2006), Avrupa Tarihi, (çev.M.A.Kaya), Ankara. (Giriş, Eski Yunan ve
Roma Bölümleri)
- DIAKOV, V. - KOVALEV, S. (2012, İlkçağ Tarihi, c.I-II, (çev.Özdemir İnce), İstanbul.
- FREEMAN, Charles, (2003), Mısır, Yunan ve Roma: Antik Akdeniz Uygarlıkları, (çev. Suat
Kemal Angı), Ankara.
- GRIMAL, Pierre, (2005), Yunan Mitolojisi, (çev.N.Özyıldırım), Ankara.
- MANSEL, Arif Müfit, (1988), Ege ve Yunan Tarihi, Ankara.
- MARTIN, Thomas, (2012), Eski Yunan, (çev.Ü.H.Yoysal), İstanbul.
- MOSCATI, Sabatino (2004), Fenikeliler, (çev.S. Gül), Ankara.
- İPLİKÇİOĞLU, Bülent (2010), Eski Batı Tarihi I, Ankara. (Özellikle Giriş bölümü
metodoloji anlamında oldukça faydalıdır. Ayrıca ileride gerçekleştireceğiniz tüm eski batı
tarihi araştırmaları için klavuz ve bibliyografik kitaptır.)
- TEKİN, Oğuz, (2008), Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul.
Klasik Kaynaklar
- EYUBOĞLU S.- ERHAT A., (1991), Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Ankara.
- HOMEROS, (1988), İlyada, (çev. Azra Erhat-A. Kadir), İstanbul.
- HOMEROS, (1992), Odysseia, (çev. Azra Erhat-A. Kadir), İstanbul.
- HERODOTOS, (2011), Tarih, (çev.Müntekim Ökmen), İstanbul.
- THUKYDIDES, (2010), Peleponnessos Savaşları, (çev.Furkan Akdemir), İstanbul.
- KSENEPHONE, (2011), Anabasis: Onbinlerin Dönüşü, (çev.Oğuz Yarlıgaş), İstanbul.
- DEMOSTHENES, (2001), Söylevler, (çev.Candan Şentuna), Ankara.
- EURIPIDES, (2010), Bakkhalar, (çev.Selahattin Eyüboğlu), İstanbul.
- SOPHOKLES, (2012), Kral Oidipius, (çev.Bedrettin Tuncel), İstanbul.
- ARISTOPHANES, (2006), Eşekarıları, Kadınlar Savaşı ve Diğer Oyunlar,(çev.A.Erhat- S.Eyuboğlu), İstanbul.
- PLATON, (2011), Devlet, (çev.M.A.Cimcoz-S.Eyüboğlu), İstanbul.
- ARİSTOTALES, (2011), Poetika, (çev.F.Akderin), İstanbul.
- ARRIANOS, (2005), İskenderin Seferleri, (çev.Furkan Akderin), İstanbul.
- PLUTARKHOS, (2010), Lykurgos'un Hayatı, (çev.Sebahattin Etüboğlu), İstanbul.
- LIVIUS,Titus, (1997), Roma Tarihi, Şehrin Kuruluşundan İtibaren, c.1,2,3,4¸(çev.Sebahat Şenbark), İstanbul.
- EUTROPIUS,(2007), Roma Tarihi'nin Özeti¸(çev.M.Küpüşoğlu), İstanbul.
- VERGILIUS, (1995), Aeneas, (çev.İ.Z.Eyüboğlu), İstanbul.
- PLUTARKHOS,(2006), Marchus Antonius, ( çev.F.Akderin), İstanbul.
- PLUTARKHOS,(2007), İskender & Caesar, ( çev.F.Akderin), İstanbul.
- CİCERO, (2012), Tanrıların Doğası, (çev.F.Gül Özaktürk, Fafo Telatar), Ankara.
- CAESAR, J. (2006), Gallia Savaşı, (çev.F.Akderin), Ankara.
- CAESAR, J., (2007), İç Savaş, (çev.F.Akderin), İstanbul.
- AUGUSTUS, (2009), Ankara Anıtı, (çev.Ç.Dürüşken), İstanbul.
- STRABON, (1993), Antik Anadolu Coğrafyası, (çev.Adnan Pekman), İstanbul.
- APULEIUS, (2006), Başkalaşımlar, (çev.Çiğdem Dürüşken), İstanbul.
- SUETONIUS,(2010), On İki Caesar'ın Yaşamı, (çev.F.Telatar-G. Özaktürk), Ankara.
Uygarlık Tarihi
Hedefler

Kapsamı Belirleyen Kriterler
 Coğrafya: Avrupa, Asya, Amerika,…
 Tarih: Prehistoryadan (İlk İnsan Yaşamından) Roma
İmparatorluk Dönemi Sonuna Kadar

Herhangi Bir Uygarlığın En Önemli Eserlerini Özetleyebilmek
Gördüğümüz Bir Eseri Doğru Uygarlıkla İlişkilendirebilmek
İnsanlık Tarihinin Herhangi Bir Dönemindeki Önemli
Uygarlıkları veya Gelişimleri Anlayıp, Bu Bilgileri
Aktarabilmek


1. Prehistorya



= “tarihöncesi”
ilk insanlardan ilk yazılı kaynaklara
 M.Ö.
 karbon 14 tarihlenme
“Taş Devri”
ca. 2 milyon yıl önce – ca. M.Ö. 5.500
 “taş” = aletler taştan yapılmış

Eski (veya Yontma) Taş Devri = Paleo-litik Devri
 Orta Taş Devri = Meso-litik Devri
 Geç Taş Devri = Neo-litik Devri


İlk insanlar

Homo habilis ca. 2.5 – 1.5 milyon yıl önce
“habilis” = becerekli
 ilk taştan yapılmış aletler


Homo erectus ca. 1.8 milyon – 70.000 yıl önce
ayakta duruyordu
 ateşi kullanımı


Homo sapiens ca. 250.000 yıl önce – şimdi
ilk sanat
 Homo sapiens sapiens = bugünkü insanlar

İnsanlık tarihinin % 99’u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ
ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi gerçekleşti
Bu basit bir şekilde: gerçek insanlık tarihi çok daha kompleks
İlk âletler tahta, kemik ve taş parçalarıdır. Bunlar parçalamp kırılmış ve yontulup
sivriltilerek. kullanıma uygun hâle getirilmişlerdir
Paleolitik Çağ insanları ekonomik açıdan, avcı ve toplayıcı toplulukları temsil
ederler.
Çakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi doğal maddelerden yapılan ilk aletlerin
kullanılmaya başlandı
ve insanlar mağara, kaya sığınağı gibi yerlerde
veya kaya sığınaklarının bulunmadığı yerlerde ise açık havada kurdukları
sığınaklarda yaşıyorlarmış
besin üretmeyi bilmeyen bu insanlar, avcılık yaparak, hazır bitki ve meyve
toplayarak beslenmişlerdir

Çakmaktaşı “sanatı”

En meşhur: Olduvai Tanzania

Ca. 2 – 1.8 myö
İlk taş aletler çok basitti (akarsuda
yuvarlanarak şekillenen yumrulardan
birkaç parça kopartılarak biçimlendirilen
taşlar
Yavaş yavaş daha ince ve sofistike oldu
İlk aletler modern insan tipinden önce

Türkiye
Karain Mağarası (Antalya)
 Yarımburgaz Mağarası (İstanbul)

Sanat eserleri deri, ağaç, ağaç kabuğu
gibi organik maddelerden yapıldığı için
çok şey çürüyüp yok olmuştur.
Paleolitik sanatı
ca. 2 myö – 12.000 yö

Taşınamaz sanat:



Taşınabilir sanat :



mağara sanatı
kaya sanatı
figürinler (heykelcikler)
küçük malzemelerin süslemesi
Paleolitik sanatının anlamı
Sanat eserleri deri, ağaç, ağaç kabuğu gibi organik
maddelerden yapıldığı için çok şey çürüyüp yok olmuştur.
Hayvanları bazen öyle gerçekçi biçimde ve tüm anatomik
ayrıntılarıyla çizilmiştir ki, bunların türlerini hatta ırklarını
bile teşhis etmek mümkündür
Çevresinde yaşayan hayvanlarını tüm çeşitliliği ve canlılığı
ile mağara duvarlarına çizerken nedense kendini pek fazla
görüntülememiştir
Üstelik hayvanı özenle, doğal boyutları içinde ve anatomik
ayrıntılarıyla tasvir ederken, insanı ya kuş gagasını
anımsatan ağız yaparak çizmiş, ya da yarı insan yarı hayvan
şeklinde yapmıştır. Doğal görünümü içinde çizilen insan
figürü çok azdır.
Bu resimler, önce kenar çizgileri taşa oyularak, sonra da
araları renklendirilerek yapılmıştır. Renklendirme; odun
kömürü, manganez toprağı ve kırmızı tebeşir gibi
maddelerin ezilmesi ve su ile karıştırılması ile elde edilen bir
boya ile yapılıyordu. Boyalar ise ya parmakla, ya kıldan veya
tüyden fırça ile, ya da çomaklarla sürülüyordu
Kullandığı toz boyaları hayvan yağı ve kömür tozu ile
karıştırdı. Mağara duvarları, genellikle gözenekli kalkerden
oluştuğu için, sürülen boya hemen absorbe oluyor ve kalıcı
hale geliyordu. Boyalar genelde doğadan elde edilen
minerallerden oluşuyordu. Kırmızı için okr, siyah için
manganez dioksidi kullanıyordu. Ayrıca limonid ve hematit
de renklendirici olarak kullanılmıştır. Boyaları taşımak için
kemik kaplar yada deniz yumuşakçalarının kabuklarından
yararlanıyordu. Karanlık mağara içinde resim yaparken
taştan oyulmuş bir kap içinde yağ yakılarak ışık elde
ediliyordu,
Boyalı resimlerin yapımında insanın kendi parmağı, bükülmüş deri, hayvan tüyleri
ve kıllarından yapılmış fırçalar, ot topaklarından tamponlar, ezilmiş ağaç dalları,
hatta püskürgeçler(aerografi) (toz boyayı boru yoluyla kamış, kemik aracılığı ile
üfleme) kullanılmıştır.
Birçok durumlarda mağara resimleri üst üste yapılmışlardır. Yani çizilip boyanmış
bir hayvan resminin üzerine bir başkası, sonra onun da üzerine bir başkası
yapılmıştır. İlkel insan bu resimlerin güzel olup olmadığına, saklanmaya değip
değmediğine bakmıyordu. Eğer resmin büyüsel etkisi kalmamışsa, üstüne bir
yenisi yapılabiliyordu.
Mağara sanatı


En erken ca. 30.000 yıl önce (Fransa’da)
En meşhur örnekler Fransa’da


ve İspanya’da


Lascaux mağarası
Altamira mağarası
= ca. 15.000-13.000 yıl önce
Magara = buzul çağı = kötü iklim şartlarından korunmak
Mağara sanatı




figüratif (en çok hayvan, bazen insan)
abstre (çizgiler, noktalar,…)
kazıma resim
boyalı resim

renkler: doğal maddelerden yapılmış (kil, kömür,
bitkisel maddeler…)
En erken mağara sanatı: Chauvet
(Fransa)


30.000 yıl önce
monokrom (tekrenkli) resim

<> sonraki: çeşitli renk (polykrom)
Peche-Merle (Fransa)

ca. 25.000 yö
Lascaux
ca. 15-13.000 yıl önce
Lascaux

Lascaux: 1940 köpeği ararken tesadüfen çocuklar buldular
Mağara sanatının muhteşem bir örneği
Adeta (virtually) bir sanat galerisi gibidir (aynı Altamira)
inekler ve yaban öküzleriatları ve dağ keçilerini
kat kat şeritler halinde yerleştirilmiş resim ve gravürlerle bezenmiştir.
Altamira

ca. 15-13.000 yıl önce
Altamira
Tuc d’Audoubert (Fransa)


ca. 13.500 yö
(pişmemiş) kil
Bu tür sanattan muhtemelen çok daha
örnek varmış fakat kullanılan madde
den dolayı (pişmemiş kil) korunmamış
Kaya sanatı
kaya üzerinde, açık havada, mağaralarda


figüratif
abstre
en eski sanat türü: abstre = « cupules »
Orta Hindistan (Madhya Pradesh ilinde)
ca. 700.000 – 290.000 yö (Bhimbetka mağarası)
ca. 1.8 myö – 400.000 yö (Daraki-Chattan mağarası)
Yani, en eski magara sanatindan en az 7 kere daha eski
modern insanlardan önceki insan türü
10 Cupule-ler ve meander
“cupule” diye adlandırdıkları, taş üzerine kasıtlı olarak açılmış ve genellikle çapı 5
sm olan delikler…
Çok geniş bir alanda bulunur: Asia, Avrupa, Avustralya
Kaya sanatı

Avustralya
Ubirr (K.
Avustralya)
 kırmızı okr
 ca. 30.000 –
20.000 yö

Ubirr
Dal gibi insan figürleri
Nesli tükenmiş hayvanlar
Garip varlık: yarı insan yarı “yam”
(tatlı patates) (önemli bir ürün)
Dal gibi insan, av aletleri taşıyor
Garip varlık: yarı insan yarı “yam”
(tatlı patates) (önemli bir ürün)
Ubirr
Figürinler


Taşınabilir sanat
küçük boylu


en çok kadın figürleri « Venus »
en eski: ca. 800.000 – 230.000 yö çoğu 35.000 – 18.000
Yumuşak taştan, kemik, fildişi, ağaç, kilden yapılmış
10 – 15 cm
İspanya'dan, Rusya'da Sibirya içlerine kadar çok geniş bir alanda rastlıyoruz
Hepsi aynı özellikleri var: göğüs, kalça ve karın kısımları şişirilmiş olarak
gösterilen kadın; yüzlerde ayrıntı yok
19. yy: prehistorik kadın güzellik idealı gösteriyor, diye, “Venüs” adı verilmiştir
(Roma güzellik tanrısı)
Figürinler


Berekhat Ram (K.
Israel) Venüsü
Tan-Tan Venüsü (Fas)
ca. 800.000 – 230.000
modern insanların tarafından değil
(Homo)
Doğal kadın figüre benzeyen bir
çakıldan yapılmış
mikroskop analiziyle belirtmiş ki insan
tarafından yivlerle figür daha belli bir
şekil verilmişti
Figürinler

Hohle Fels Venüsü
(Almanya)

ca. 40.000 – 35.000 yö
Mamut dişinden yapılmış
göğüs, şişirilmiş olarak gösterilen
kadın; yüzlerde ayrıntı yok (hemen
de yüzü yok)
Figürinler

Willendorf Venüsü
(Austria)

ca. 30.000 – 18.000 yö
kireç taşından yontulmuştur
Okr ile kaplıyda
göğüs, şişirilmiş olarak gösterilen kadın; yüzlerde
ayrıntı yok
baş, tıpkı bir dut ya da böğürtlene benzer şekilde
işlenmiştir;
Örgüler? Baş örtüsü mü?
Göğüş üstünde ince kol çizilmiş
Figürinler



Dolni Vestonice
Venüsü (Çek Cumh.)
ca. 34.000-26.500 yö
pişmiş kilden

En eski “seramik”
Figürinler

Brassempouy (Fransa)

ca. 22.000-20.000 BC

3.5 cm
mamut dişi
yüzü gösteren en eski örnek
Figürinler

Vogelherd Mağarası (Almanya)



fil dişinden
çeşitli obje (3-6 cm)
ca. 35.000-31.000 yö
Figürinler



Hohlenstein-Stadel (Almanya)
“Aslan Bayanı”
ca. 32.000 yö
Mamut dişi
28 cm yüksek
200 parçadan fazla
Küçük malzemeler

La Madeleine Mağarası (Fransa)

ca. 20.000-12.000 yö
Mamut disi
Küçük malzemeler
Bizon
Geyik çatallı boynuzundan

La Madeleine Mağarası (Fransa)

ca. 20.000-12.000 yö
Böcek onu soktu; soktuğu
yeri yalıyor
Mızrak fırlatıcı
Paleolitik sanatının anlamı
Les Trois Frères Mağarası (Fransa)
Les Trois Frères Mağarası (Fransa)
Paleolitik sanatının anlamı

avcılıktaki başarılarını artırmak için
Bazı mağaralarda insanlar hayvan maskesi altında görüntülenmiştir; bunlar
hayvan postuna bürünmüş büyücüler miydi?
toplumlarındaki şamanlar ya da dini liderler miydi?
gövdesi , kimliği belirsiz iri yapılı bir hayvan gövdesine ; arka bacaklarının dizlere
kadar ki kesimi, insan bacağına; kuyruğu (yasak kelime kullandınız)yada tilki
kuyruğuna benzememektedir. Ön bacakları anormal yapıda olup, ön ayakları insan eli
biçimindedir. Tepesinde bir çift geyik boynuzu bulunan tuhaf yüzü, kuş yüzüne
benzemektedir.
duvardan dosdoğru, izleyene bakmaktadır.
Paleolitik sanatının anlamı

Bazı teori
avcılıktaki başarılarını artırmak için
 fakat bazı gösterilen hayvanların avlanılmıyordu


vb. mamut, aslan, gergedan, mağara ayıları
bir varlığın hayaline sahip olmak, onu elde etmek demektir
Yani resimdeki hayvanı yaralamak veya öldürmek, gerçek hayattaki av
hayvanının da ölmesine veya gücünden kaybetmesine yol aşacağına
inanılıyordu. Bu inanış, halen yaşayan bazı ilkel kavimlerde de benzer şekillerde
devam etmektedir.
Mağaraların duvarlarında resmedilmiş hayvanların üzerinde, parmakları açık
eller görülür. Ya da çoğunlukla, hayvan bir okla yaralı gösterilir. Bunlar; ele
geçirme işaretleri midir?
Paleolitik sanatının anlamı

verimlilik
göğüs, kalça ve karın kısımları şişirilmiş olarak gösterilen
kadınlar; yüzlerde ayrıntı yok
 “Ana tanrısı”

Anaerki = matriarchy
 hamile kadınlara bir nazar boncuğu

Paleolitik sanatının anlamı

abstre çizgiler

belli değil



erkek – kadın simgeleri
ava bağlı
…
Bu işaretler çok çeşitlidir;
bunlardan bazıları sıradandır;
kırmızı, sarı ve siyah renkli dal biçimliler veya «damalılar» ise
bir erkek dizi ve bir dişi (female) dizi.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
TAŞ DEVRİ
A. Paleolitik (Eskitaş/Yontmataş):M. Ö. 600.000- 12/10.000
1. Alt Paleolitik:
M. Ö. 600.000- 180.000
2. Orta Paleolitik: M. Ö. 180.000- 80/70.000
3. Üst Paleolitik: M. Ö. 80/70.000- 12/10.000
B. Epipaleolitik-Mezolitik (Ortataş):M. Ö. 12/10.000- 9.000/8.500
C. Neolitik (Cilalıtaş):
M. Ö. 9.000/8.500- 5.400
1. Akeramik Neolitik:M. Ö. 9.000/8.500- 6.500
2. Erken Neolitik: M. Ö. 6.500- 5.600
3. Geç Neolitik:
M. Ö. 5.600- 5.400
D. Kalkolitik (Bakırtaş): M. Ö. 5.400- 3.200/3.000
1. Erken Kalkolitik: M. Ö. 5.400- 4.750/4.000
2. Geç Kalkolitik: M. Ö. 4.750/4.000- 3.200/3.000
• MADEN DEVRİ
•
•
•
•
•
•
•
•
A. Tunç/Bronz Çağı:
M. Ö. 3.200/3.000- 1.275/1.200
1. İlk Tunç Çağ:
M. Ö. 3.200/3.000- 2.000 Tarih çağlarına geçiş
2. Orta Tunç Çağ: M. Ö. 2.000- 1.500
3. Son Tunç Çağ: M. Ö. 1.500- 1.200
B. Demir Çağı: M. Ö. 1.275/1.200- 500
1. Erken Demir Çağ:
2. Orta Demir Çağ:
3. Geç Demir Çağ:
Download