Gezi Parkı Olayları Dosyası

advertisement
GEZİ PARKI OLAYLARI DOSYASI
TAKSİM GEZİ PARKI
Emek Sineması, bir kültürü yüreğinde barındıran, İstanbul’u İstanbul yapan yegâne değerlerden biri. Halk istemedi, kendi sinemasının
geçmişte kalmasını, İstanbul ruhunun bir barınağının yok edilmesini. Bütün bunları engellemek için karşı durdu. Açıklama yapıldı, “Sadece
restorasyon yapılacak zarar verilmeyecek.” şeklinde ve halk yatıştı. Daha sonra anlaşıldı restorasyon yapılmasının o ruhu özel kılanlardan
bazılarının -özellikle gözleri dolduranların- bir
depoya atılması olduğu… İstanbul’un bir parçası duyulmayan haykırışlarıyla yok oldu. Bazıları bu haykırışları duydu, bazıları duymadı; ama
halk bu yok oluşu arkasında bırakmadı.
Bu yok oluş esnasında vücut bulan haykırışlar,
ağaçların iş makineleri ile sökülüp yok edilme
girişimiyle ayağa kalktı. Emek Sineması’na,
“İstanbul ruhunun bir barınağına sahip çıkamadık; ama dersimizi aldık.” diyen haykırışlara
şahit olanlar kitaplarını aldı sevgi dolu gözlerle
Gezi Parkı’nı yuva haline getirdi. Yeni kitaplar
merhaba dedi ve insanlar “saray”larını kurdular.
O gecenin sabahı zabıtalar iş makineleri ile birlikte alana girerek insanları kamuya açık alanda
zorla ve güç kullanarak dışarı çıkardılar. İşte bu
haksız ve yersiz müdahale ile Gezi Parkı uyandı.
İnsan haklarının üzerine kurulu bir düzende
insanın yok sayılması ve insanların sağlıklı
yaşam için ihtiyaç duyduğu alanlara el atılması
sebebiyle Gezi Parkı’na destek, tüm yurtta vuku
buldu. Toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma
haklarını kullanamayan vatandaşlar ise tencere ve tavalarıyla bazen balkonlarında bazen
caddelerde haklarını kullananlara destek verdi.
Gezi Parkı’nı insan hakları çerçevesinde korumak için kol kola giren halka, basına da yansıdığı üzere AİHM kararlarının tam aksi şekilde
müdahale edildi. Göz gözü görmeyecek hale
gelene kadar gaz kullanılarak, sokaklardan ana
yollara giriş ve çıkış kapatılıp, Anayasal haklarını kullanan insanlar hedef alınarak kapsüller fırlatılmak suretiyle yeni bir silah keşfedildi.
Toplumsal olaylara müdahale araçları, hakları
ve düşünceleri için dışarı çıkanları hedef alarak
kendilerine hedef tahtası yarattı. Hatta hastaneler dahi bu müdahaleden nasibini aldı.
Türk Tabipleri Birliği’nin 7 Haziran’da yaptığı
açıklamaya göre olaylar esnasında tazyikli su,
kısa mesafeli biber gazı atışları ve plastik kurşunlardan dolayı 43’ü ağır 4177 kişi yaralandı.
Toplumsal tepki büyürken “Yargı ne karar
verirse versin, biz aldığımız kararı uygulayacağız” ifadesi üzerine tüm yurtta tepki çığ gibi
büyüdü. Yargı kararının bekleneceği ve idare
aleyhine karar çıkarsa halk oylaması yapılacağının duyurulması üzerine 8 Haziran’da çadırları
2013/1 | Hukuk Gündemi 5 toplama ve yalnız bir çadırın simge olarak bırakılması kararının alınmasından hemen birkaç
dakika sonra çevik kuvvet müdahalesinin
gerçekleşmesi kamuoyunda soru işaretleri
oluşturdu.
Gezi Parkı ile başlayan sürecin manipüle
edilmesinin ardından bunun önüne geçilmesi amacıyla “Duran Adam”lar silsilesi vuku
buldu. Gezi Parkı olayları tencere - tavalar ve
Türkiye’nin dört bir yanındaki parklarda nöbet
tutan gençlerin forumlarıyla hâlâ devam
etmektedir.
#direnankara
31 Mayıs 2013 tarihinde İstanbul’daki Gezi Parkı
eylemlerine destek olmak ve polisin orantısız
şiddet kullanımını protesto etmek amacıyla
barışçıl şekilde Kuğulu Park ve etrafında yapılan
eylemde Gezi Parkı’na destek veren sloganlar
atıldı. Sonraki günlerde de devam eden eylemler sırasında halk, Kızılay Meydanı ve Kuğulu
Park’ta eylemlerine devam etti.
Zaman zaman şiddetin dozunun arttığı bu
eylemler sırasında çok sayıda eylemci yaralandı.
Eylemlerin gece saatlerinde devam etmesi
6 Hukuk Gündemi | 2013/1
üzerine polis, eylemcilerin bir kısmını gözaltına aldı. Ankara Barosu CMK Merkezi, gözaltılar
sonrası oluşturduğu kriz merkezi ile gözaltına
alınan ve polis şiddetine maruz kalan kişilere
hukuki yardımda bulundu.
Devam eden eylemler sırasında Ankara
Barosu Başkan Vekili Av. Sema Aksoy ve Ankara
Barosu yönetim kurulu üyeleri polisin orantısız şiddet kullanımını kınadı ve konuyla ilgili
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞININ
BASIN AÇIKLAMASI:
TAKSİM GEZİ PARKI’NDA YAŞAM HAKKINA
ÖLÇÜSÜZ SALDIRI: BİR FOTOĞRAF DEMOKRASİ
İLLÜZYONUNU SONA ERDİRDİ
“Özgürlükçü anayasa yapacağız, toplumsal
barış sağlayacağız, statükoyu ve demokrasinin
önündeki engelleri kaldıracağız, Türkiye’yi dünyanın bir parçası haline getireceğiz” denilirken
Taksim Gezi Parkı’nda çekilen bir fotoğrafla,
yaratılan demokrasi illüzyonu sona erdi. Bir kaç günden bu yana, yaşamın simgesi
ağaçları kestirmemek için temel haklarını, barışçıl gösteri yapma hakkını
kullanan yurttaşlar
üzerinde uygulanan ölçüsüz, pervasız ve sonsuz şiddeti bütün dünyaya
açık seçik gösteren
bir fotoğraf bunu
yaptı. İstanbul’un
dünyaya bakan
yüzü Taksim’de
genç-yaşlı, hamileçocuk, yurttaş-turist,
gösteri yapan-oradan geçen ayrımı yapılmaksızın herkese uygulanan kör şiddetin fotoğrafı
gerçekleri ortaya koydu. Kendi yurttaşlarına, kamusal alanlarına kimyasal gaz sıkmak, bütün bir bölgeyi soluk alınamaz hale getirmek, özgürlüğü değil korkuyu
hissettirmek ve yaymak konusunda kararlılığını
gösteren bir yönetimin özgürlük getirmesini
beklemek hayal olmuştur. Barışçıl gösteri hakkı demokratik toplumun
test noktalarından biri iken, 2010 “özgürlükçü”
anayasa referandumundan bu yana her tür
demokratik gösteride, kendi yurttaşlarına düşman muamelesi yapan bir yönetim toplumsal
barışı nasıl sağlayacaktır? Hukuk devleti ve insan haklarını korumakla
görevli bir hukuk örgütü olarak; devletin kendi
yurttaşlarına yönelttiği bu şiddeti kaygıyla
ve tepkiyle izliyoruz. Kamu hizmeti sunmak,
güvenliği sağlamak ve özgürlüğü korumakla
görevli polislerin, komşusu, okul arkadaşı,
tanıdığı, akrabası
ve hemşerisi olan
kendi insanlarına
bu kadar yabancılaşarak sert ve
ölçüsüz müdahalede bulunmasının
altında yatan siyasal-sosyal ve ekonomik nedenleri
biliyoruz.
Ankara Barosu,
her türlü olumsuzluğa rağmen, bağlı
olduğu temel
değerleri, insan hakları ve özgürlüğü, demokratik hukuk devleti
ideallerini sonuna kadar savunmaya devam
edecektir. Ankara Barosu olarak, son yıllarda
artarak gelişen bu “totaliter” eğilimlerle ilgili
takibini sürdürecek ve gerekli hukuki tepkilerini
her zaman ortaya koyacaktır.
Ankara Barosu olarak, temel haklarını kullanmak istediği için yaralanan, korkutulan,
sindirilmek istenen ve temel değerlerinden
vazgeçirilmeye çalışılan tüm yurttaşlarımıza
geçmiş olsun dileklerimizi iletir, sürecin sonuna
kadar takipçisi olacağımızı ve üzerimize düşeni
yapmakta kararlı olduğumuzu bir kez daha
vurgulamak isteriz.
2013/1 | Hukuk Gündemi 7 
Download