GENETIGI DEGISTIRILMIS ORGANilMALAR (GDO)

advertisement
. "'•
"'•
.
. .
ILMIS,
GENETIGI DEGISTIR
,
ORGANilMALAR
(GDO)
1
j
-::
-...::::
....
_
Doc.
, Dr. Muzaffer DENLi
SEKTÖREL ETÜTLER
RMALAR
VE ARASli
,
YAYlN NO: 2010-90
~
....
iSTANBUL
TiCARET
ODASI
."" . "" . . . .
GENEllGI DEGISTIRILMIS
ORGANilMALAR ,
(GDO)
Doç. Dr. Muzaffer DENLİ
YAYlN NO: 2010 - 90
İstanbul, 2012
Copyright © İTO (İstanbul Ticaret Odası)
Tüm haklar saklıdır. Bu yayının hiç bir bölümü, yazarın ve İTO ~nun
önceden yazılı izni olmaksızın mekanik olarak, fotokopi yoluyla veya
başka herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri veya
paragrafları, sadece araştırma veya özel çalışmalar amacıyla, yazann
adı ve İTO belirtilmek suretiyle kullanılabilir.
ISBN 978-9944-60-8 ı 4-5 (Basılı)
ISBN 978-9944-60-8ı5-2 (Elektronik)
İTO ÇAÖRI MERKEZi
Tel: (212) 444 O 486
İTO yayınları için ayrıntılı bilgi
Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi
Dokümantasyon Servisi'nden alınabilir.
Tel
: (212) 455 63 29
Faks
: (212) 512 06 4ı
E-posta : [email protected]
İnternet : www.ito.org.tr
Adres : Reşadiye Cad. Eminönü
34ıı2, Fatih- İstanbul
Odamız yayınıarına
tam metin ve ücretsiz olarak
internetten ulaşabilirsiniz.
YAYINA HAZlRLlK, BASKI, CİLT
İnter Basım, Yayın, Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti.
İOSB, Eskoop Sanayi Sitesi B ı Blok No:63 Başakşehir/İstanbul
Tel: (2ı2) 671 70 92 Faks: (2ı2) 67ı 70 93 www.interbasim.com.tr
e
V
e
V
e
e
•
•
GENEllGI DEGISTIRILMIS
ORGANilMALAR ,
{GDO)
Doc., Dr. Muzaffer DENLi
Adıyaman' da doğdu.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni
Bölümü'nden 1997 yılında mezun oldu. Aynı üniversitede Yüksek Lisans ve
Doktora eğitimini tamamladı. İspanya Universitat Autonoma de Barcelona,
Facultat de Veterinaria'da 2005-2008 yılları arasında doktora sonrası çalışmalar­
da bulundu. "Gıda Kalitesi ve Güvenliği" isimli Avrupa Birliği Projesinde 3 yıl
süreyle Araştırmacı olarak çalıştı. Bilimsel çalışma alamyla ilgili ulusal ve uluslararası bilimsel dergilerde yayımianmış ve kongrelerde sunulmuş çok sayıda
eseri bulunmaktadır. Halen Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni
Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak araştırma, eğitim ve öğretim çalışmalarına
devam etmekte olup, İngilizce ve ispanyolca bilmektedir. Güncel konuları
Bölge gazetelerindeki "Akademik Bakış" isimli köşesinde haftada bir yazmaktadır.
iCiNDEKiLER
1
Şekil
Listesi ........................................................................................................8
Çizel ge Listesi ....................................................................................................9
Kısaltınalar ..................................................................................................... 11
Sunuş ..............................................................................................................13
Onsöz ................................................................................................................15
Giriş ..................................................................................................................17
1. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ...........................................21
1.1. GDO Nedir? ..........................................................................................21
1.2. GDO'ların Tarihçesi ..............................................................................22
1.3. Genetik Mühendisliği ve Gen KI onlaması ........................................... .24
2. GDO'lu Ürünlerin Kullanım Alanları .................................................... .27
2.1. Biyoteknolojik Ürünlerin Kullanım Amaçları .......................................27
2.2. Bitkisel Üretimde Kullanılması ............................................................ .28
2.2.1. Bitkilerde Gen Transferi .................................................................29
2.2.2. Gen Transferinde Kullanılan Yöntemler ........................................ .31
2.2.3. Genetiği Değiştirilmiş (Transgenik) Bitkilerin Ekim Koşulları .... .33
2.2.4. Bitkisel Üretimde Kullamlan Çeşit Sayısı ...................................... 33
2.3. Hayvansal Üretimde Kullanılması ........................................................ .34
2.3.1. Hayvan Beslemede Kullaıurru ........................................................ .35
2 .3 .1 .ı. Kanatlı Hayvan Beslemede Kullanımı .................................. .36
2.3.1.2. Ruminant Hayvan Beslemede Kullanımı ............................. .39
2.3.1.3. Balık Beslemede Kullanımı .................................................. .42
2.3.2. Hayvancılıkta Biyoteknolojik Uygulamalar ................................... .42
2 .4. Sağlık Sektöründe Kullanılması ........................................................... .44
2.4.1. İlaç ve Aşı Üretiminde Kullanılması ...............................................45
2.4 .2. Hastalık Tedavisinde Kullanılması ................................................. .46
2.4.3. Organ Naklinde Kullanılması ......................................................... .47
2.5. Endüstride Kullamlması ........................................................................4 7
2.5.1. Rio-Fabrikalarda Kullanırnı ............................................................ .47
2.5.2. Endüstriyel Kullanım ......................................................................48
..
3. GDO'Iu Urünlerin Etkileri ........................................................................51
3 .ı. Tanm Üzerine Etkileri .......... .. ...............................................................51
3.1.1. Bitkisel Üretim Üzerine Etkileri ......................... ............................53
3 .1.1.1. Tahıliann Üretimi Üzerine Etkileri ........................................57
3.1 .1.2. Sebze ve Meyve Üretimine Etkileri ................... ...................60
3.1.2. Hayvansal Üretime Etkileri .............................. ........... ...................60
3.1 .2.1. Et Üretimine Etkileri ............................................................. 62
3.1 .2.2. Süt Üretimine Etkileri ........................................................... 63
3.1.2.3. Yumurta Üretimine Etkileri .. ........................ .. .......................64
3.1.2.4. Bal Üretimine Etkileri ...........................................................65
3.1 .2.5. Su Ürünleri Üretimine Etkileri .............................................. 66
3 .2. Ürünlerin İnsan Sağlığına Etkileri .........................................................66
3 .3. Ekolojik Dengeye Etkileri .................. ......... .. ........................................68
4. GDO'lu Ürünlerin Mevcut Durumu, Ekim ve Üretim Alanları ............71
4.1. Dünya'da GDO'lu Ürünlerin Mevcut Durumu ve Üretim Alanlan .....71
4 .2. Türkiye'de GDO'lu Ürünlerin Mevcut Durumu ve Üretim Alanlan .... 80
4.3. Aktanlan Özellikler Açısından GDO'lu Ürünler ................................... 80
4.4. Dünya'daki GDO'lu Ürün Pazanna Sahip Firma ve Kurumlar ...........84
4.5 . Dünya'daki GDO'lu Ürünlerin Etiketlenmesi ve Patentlenmesi .......... 88
4.6. GDO'lu Ürünlerin Güvenlik Değerlendirmesi ................................. :... 92
5. GDO'Iu Ürünlere Genel Bakış ..................................................................93
5 .1. Dünyada GDO'lara Genel Bakış .........................................................93
5 .1.1. ABD' deki Bakış Açısı .....................................................................95
5.1.2 . Çin, Japonya ve Diğer Ülkelerdeki Genel Bakış ............................98
5.1.3 . Avrupa Birliği'nin Bakış Açısı (Ülkelere Göre) ........................ :.....99
5.1.4. Türkiye'de GDO'lu Ürünlere Genel Bakış .................................. .l02
6. GDO'Iu Ürünlerin Potansiyel Yarar ve Zararları ................................103
6.1. GDO'lu Ürünlerin Yararlan ................................................................104
6.1.1. Bitkisel Üretime Sağladığı Yararlar .............................................. 105
6.1.2. Hayvansal Üretime Sağladığı Yararlar .............. .. ......................... .107
6.1.3. Çevresel Faydalar .......... ...............................................................108
6.1 .4 . Sosyo-Ekonomik ve Ticari Yararlar ............................ .. ........... :... .1 09
6.2. GDO'lu Ürünlerin Yarattığı Zarar ve Riskler ..................................... .110
6.2.1. GDO'lu Ürünlerin Potansiyel Zararları ......................................... lll
6.2.2. Gıda Güvenliği ve Kalitesindeki Değişiklik ................................. 112
6.2 .3. Alerjik Reaksiyonlar ve Toksik Etkiler ........................................ .114
6.2.4. Biyolojik ve Genetik Çeşitliliğin Azalması .................................. 114
6.2.5. Hayvan Refahı ile İlgili Kaygılar .................................................. 115
6.3. Dini, Etik ve Kültürel Kaygılar ........................................................... 116
6.4. Geleceğe Yönelik Bilinmeyen Korkular ............................................. 116
7. GDO'Iu Ürünler ile İlgili Kanun, Yönetmelik ve Mevzuatlar ..............117
7 .1. İlgili Direktif, Yönetmelik ve Tüzüklere Genel Bakış ........................ 118
7.2. ABD, Çin, Japonya ve Diğer İlgili Ülkelerde GDO Mevzuatı .......... .118
7.2.1. ABD'de GDO Mevzuatı ................................................................ 118
7.2.2. Çin'de GDO Mevzuatı .................................................................. 121
7.2.3. Japonya'da GDO Mevzuatı ........................................................... 122
7 .2 .4. Diğer Ülkelerde GDO Mevzuatı .................................................. .123
7.3. Avrupa Birliği'nin GDO Mevzuatına Genel Bakışı ........................... .127
7 .4. Cartagena Biyogüvenlik Protokolü ..................................................... 133
7.5. GDO'lu Ürünlerin ithalatı ve İhracatı ................................................ .l34
7.6. Avrupa Birliği'nde GDO'lu Ürünlerin Durumu .................................. 135
7.7. Türkiye'nin GDO Mevzuatına Genel Bakış ........................................ 139
7.7. 1. Gıda ve Yem Amaçlı GDO ve Ürünlerinin İthalatı, işlenmesi,
İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik ........................ l40
7.7 .2. Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair 20 Kasım 2009 Tarih
ve 27412 Sayılı Yönetmelik .......................................................... 155
7.7 .3. Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair 28 Nisan 2010 Tarih
ve 27565 Sayılı Yönetmelik .......................................................... 156
7.7 .4. Biyogüvenlik Kanunu .................................................................. .158
8. G·e nel Değerlendirme ................................................................................181
8.1. GDO 'lu Ürünlerin Güvenlik Değerlendirmesi ................................... 182
8.2. GDO'lu Ürünlerin Risk Değerlendirmesi ........................................... 182
8.3. Sosyo-Ekonomik Değerlendirme ........................................................ 183
Sonuç ..............................................................................................................185
Kaynaklar ......................................................................................................187
SEKiL
LiSTESi
,
Şekil
1. GDO Üretim Tekniği ..........................................................................30
Şekil2 . Geleneksel ve Bitki Teknolojisi Yoluyla Bitki Islahı. ........................ .32
Şekil 3. 2009 Yılında GDO'lu Ürün Üreten Ülkelerin Durumu ......................75
Şekil4. Transgenik Bitkilerin 1996-2009 Yıllan Arasındaki Global Ekim
Alanlan ................................................................................................78
Şekil S. ABD'de Tüketkilerin Kaynaklara Göre GDO'lu Gıdalara Olan
Güven Düzeyleri .................................................................................98
Şekil6. ABD'de Onay Alan GDO'lu Ürünler .............................................. .119
Şekil 7. Avrupu Birliği'nde GDO'lu Ürünlerin Onay Prosedürü ..................131
CiZELGE
LiSTESi
,
Çizelge 1. Etlik Piliç Yemlerine Genetiği Değiştitilmiş Mısır (Bt 5506 BTX)
İlavesinin Besi Performansı ve Karkas Özelliklerine Etkisi.. ...... .37
Çizelge 2. Süt Sığırı Yemlerine Genetiği Değiştitilmiş Mısır İlavelerinin
Hayvanların Performans ve Verim Özelliklerine Etkisi ............... .41
Çizelge 3. Fermantasyon ile Üretilen Bazı Kimyasal Maddeler ....................49
Çizelge 4. Endüstride Biyoteknoloji Teknikleri ve Uygulama Örnekleri ..... .50
Çizelge 5. Genetiği Değiştirilmiş Ürün Çeşitleri ................... ... .... ............... .55
Çizelge 6. Ticari Amaçlı Genetiği Değiştirilrniş Mısır Çeşitleri (2004 yılı) ..58
Çizelge 7. Dünyada Transgellik Bitkilerin Yıllara Göre Ekim Alanları .........72
Çizelge 8. Ülkelere Göre Ekimi Yapılan Transgenik Bitkiler ve Ekim
Alanları ............ .... ............................ ... .................. ........... ..............74
Çizelge 9. Avrupa Birliği Ülkelerinde 2007-2009 Yılları Arasında Transgellik
Mısır Ekim Alanlan (hektar) ................................. .... ....................76
Çizelge 10. Dünya'da Transgenik Bitkilerin 2007 ve 2008 Yıllarındaki
Toplam Ekim Alanları (milyon hektar) .........................................77
Çizelge ll. Transgenik Bitkilerin 2008 Yılı İtibariyle Ekim Alanları ve
Toplam Ekim Alanı İçindeki Payı ........................ ............ .............79
Çizelge 12. Dünya'da 2003-2009 Yılları İtibariyle Eklenen Özellikler
Balmnından Transgen1k Bitk11edn Ekim Alanları
(milyon hektar) ...................... ........................................................81
Çizelge 13. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş GDO'lu
Pamuk Çeşitleri ....... .... ................................... ...... .... ..................... 86
Çizelge 14. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş GDO'lu
Soya Fasülyesi Çeşitleri ................................................................86
Çizelge 15. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş GDO'lu
Mısır Çeşitleri ........... .............. ................ ........................... ...... ......87
Çizelge 16. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullamrmna Onay Verilnıiş GDO'lu
Kanola, Patetes ve Şeker Pancan Çeşitleri ................................... 88
Çizelge 17. Ülkelerin Etiketierne Politikaları ve Yürürlük Düzeyleri ............. 89
Çizelge 18. Katılık Derecesine Göre Üç Gruba Ayrılmış Olan Ülkelerin
Ulusal Etiketierne Sistemlerinin Özellikleri ..... .. ..........................91
Çizelge 19. Kuzey Amerika Kıtasındaki Bazı Ülkelerin GDO'lu Ürünlere
İlişkin Yasal Düzenlemeleri ........................................................ 124
Çizelge 20. Güney Amerika Kıtasındaki Bazı Ülkelerin GDO'lu Ürünlere
İlişkin Yasal Düzenlemeleri ........................................................ 125
Çizelge 21. Bazı Ülkelerin GDO'lu Ürünlerine İlişkin Yasal Düzenlemeleril26
Çizelge 22. Biyogüvenlik Protokolünü imzalayan Bazı Avrupu Birliği
Ülkelerinin GDO'lar ile İlgili Bazı Ulusal Düzenlemeleri .........129
Çizelge 23. Biyogüvenlik Protokolünü imzalayan Bazı Avrupu Birliği
Ülkelerinin GDO'lar ile İlgili Bazı Ulusal Düzenlemeleri ......... 130
Çizelge 24. Avrupa Birliği Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktiii ile
Kullanımına İzin Verilen Onaylı Mevcut GOO'lu Ürünler ......... l36
Çizelge 25. Avrupa Birliği Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktifine Göre
Geçerli Yetkilendirme Verilmiş GDO'lu Mısır Çeşitleri ........... .137
Çizelge 26. Avrupa Birliği Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktifine Göre
Geçerli Yetkilendirme Verilmiş GDO'lu Ürün Çeşitleri ........... .138
Çizelge 27. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Yasak Getirilmiş GDO'lu
Ürünler ........................................................................................139
KI SALTMALAR
AB
Avrupa Birliği
ABD
Amerika Birleşik Devletleri
AEBC
APHIS
İngiltere Tanm ve Çevre Biyoteknoloji Komisyonu
Bt
Bacillus thuringiensis
DNA
Deoksiribonükleik asit
DTÖ
Dünya Ticaret Örgütü
EFSA
EPA
FAO
FDA
GDO
GMO
Avrupa
Amerikan Tanm Bakanlığı
Birliği Gıda Güvenliği
Amerika
Birleşik
Devletleri Çevre Koruma Ajansı
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi
Genetiği Değiştitilmiş
Organizmalar
Genetically Modified Organism
HerbTol
Herbisit Dayanıklı
losRes
Böcek Dirençli
ISAAA
NRC
OECD
PCR
Uluslararası
RNA
Otoritesi
Zirai-Biyoteknoloji
Uygulamaları Kuruluşu
ABD ulusal Araştırma konseyi
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü
Polimeraz Zincirleme Tepkimesi
Ribonükleik asit
SUNU S'
Oldukça yeni bir biJi m dalı olan "moleküler biyoteknoloji", bünyesinde
geliştirdi ği "genetik mühendisliği" ile bitki ve hayvan türlerinin ıslah
çalışmalarında yepyeni bir çığır açmıştır. Bıtki ve hayvanıann genlerini
değiştiren bu yeni bilim dalından, hem gıda sektöründe bem de tıpta
yararlan ılmaktadır.
Bu bilim dalı ile bitkilerde böceklere, kuraklığa, tuzluluğa ve virüslere karşı
direncin, mahsul miktarının ve raf ömrünün; hayvanlarda et-süt-yumurta
veriminin, hastalıklara karşı dayanıkJıltğın ve büyüme hızının artırılması
hedeflenmektedir. Tıpta ise genetiği değiştirilmiş hayvanlar aracılığıyla organ,
doku ve kan üretiminin yanı sıra, genetiği değiştirilrniş bitkiler aracılığıyla da aşı
ve ilaç yapılmasına, aynca bizzat hasta şahsın genetiği değiştirilerek kalıtımsal
hastalıkların tedavisine çalışılmaktadır.
Gen teknolojisi ile gıda üretiminin başladığı 1960 yılından bugüne kadar,
kitlelerin hafızas ında yer alan iki gelişmeden biri, 1997 yılında klonlama
yöntemi ile dünyaya getirilen ve Dolly adı verilen koyun, diğeri ise değişik tarih
ve bölgelerde GDO'lara karşı yapılan protestolardır. O protestolardan anlaşıldığı
gibi, insan sağlığını ilgilendirdiğinden dolayı üreticiler kadar geniş halk
yığınlarınıo da bu konuda hassasiyeti söz konusudur.
Yararlılık
- zararlılık konusunda belirtilen hassasiyetleri dikkate alarak,
yapılan bilimsel çalışmalann neticelerini sergileyen "Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar (GDO)" isimli bu çalışması için Doç. Dr. Muzaffer Denli'ye
teşekkür eder, eserin tüm ilgililere faydalı olmasını dilerim.
Dr. Cengiz ERSUN
Genel Sekreter
ÖN SÖZ
Son
yıllarda Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar (GDO) ve ürünlerinin
y~amın birçok alanmda kullanılmaya başlanması onları dünyada ve ülkemizde
üzerinde en fazla tartışılan konulardan biri haline getirmiştir. Tartışmalar daha
çok bu ürünlerin sağlık ve çevreye olan etkileri üzerine yoğunlaşmış ve dünyada bu ürünlere karşı başta bilim adamlan olınak üzere toplumun farkl ı kesimleri
arasında iki farklı bakış açısı oıtaya çıkmıştır. Bu ürünlerin kullanılmasına taraf
kesim GDO'ların yaşamın vazgeçilmez! olarak görürken, karşı olanlar ise bu
ürünlerin yaşamın sonunun başlangıcı olabileceğini savunmaktadır.
Dünya genelinde GDO ile ilgili çok sayıda araştırma yapılıruştır. Değişik
alanlarda farklı amaçlarla yürütülen çalışmalar ile bu ürünlerin insan sağlığı ve
çevre üzerine olan etkileri araştınlmaktadu. Ülkemiz gündemine girdiği günden
beri GDO'lar birçok platformda tartışılmalcta ve bunlara ilişkin farklı görüşler
ileri sürülmektedir.
Ancak. GDO ve ürün1erinin toplumun her kesimi tarafından kolayca
anlaşumasını sağlayacak bilimsel araştırmalara dayalı kapsamlı bir Türkçe esere
rast1anmamıştır. Böylesi bır boşluğu doldurmak ve bu alandaki gereksinimi
karşılamak üzere bu kitabın yazımı gerçeldeştirilıniştir.
Bu kitapta GDO ile ilgili temel bilgilere yer verilerek konunun daha iyi
anlaşılması için bu bilgiler bölümler halinde şekil ve çizelgelerle donatılmıştır.
Konuların ana ve alt başlıkların belirlenmesinde spesifik yaklaşımlardan
kaçımlarak. genel detaylar şeklinde verilmeye çalıştlmıştır. Kitapta GDO'nun
tanLm.ı ve tarihçesi hakkıoda genel bi lgiler verildikten sonra GDO'lu ürünlerin
dünyadaki mevcut durumu, ekim, üretim ve kullanım alanları, potansiyel yararları , olası zararları, bu ürünlere ilişkin hazırlanmış ve uygulanmakta olan kanun,
yönetmelik ve mevzuatıara yer verilmiştir.
Yaklaşık bir yıllık bir emeğin
ürünü olan bu kitap, Tarım, Gıda ve Sağlık sektörlerinde görev alan meslek mensuplan ile İthalat ve İhracat yapan şirketler ve
konuya ilgi duyan herkesin yru·arlanması amacıyla hazırlanmıştır.
Bu kitabın ilgili meslek mensupları, iş dünyası çalışanları ,
akademisyenler ve ilgi duyan herkese faydalı olmasını diliyorum.
öğrenciler,
Doç. Dr. Muzaffer DENLİ
Arahk 2010, Diyarbakır
..
GIRIS,
Açlık
ve yetersiz beslenme tarih boyunca
insanoğlunu
en fazla
endişelendiren konuların başında gelmiştir.
Dünyadili hızlı nüfus artışına paralel olarak gıdalara duyulan ihtiyaç her geçen gün ciddi düzeyde katlanarak artış
göstermektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre
2006 yılında
açlık
ve yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya olan insan sayısı
854 milyon civarında iken, bu sayı büyük bir artış göstererek 2009 yılı itibariyle
yaklaşık
olarak 1 milyar seviyesine ulaşmıştır.
Sanayi devriminden sonra bilim ve teknolojideki yeniliklerio
timde
kullanılmaya başlanmasıyla
tarımsal
üretimde
üre-
birlikte birim alan ve birim hayvandan daha
fazla ürün elde edilerek artan dünya nüfusunun ihtiyaç
karşılanmaya çalışılmıştır.
tarımsal
duyduğu gıda miktarı
gıda açığının karşılanması amacıyla
Bu sözkonusu
gerçekleştirilen çeşitli ıslah çalışmaları
sonucunda genetik
kapasitesi yüksek hayvan ırkları ve bitki tohumları elde edilmiştir. Ancak, gerek
ekilebilir tarım
iklim
alanlarının
bilinçsiz ve amaç dışı kullamını ve gerekse de küresel
değişiklikleri tarımsal
üretimin hedeflenen düzeylerde
gerçekleşmesini
engellemiştir.
Dünya' da özellikle 1950 'li
mekanizasyonun
tarımsal
artması
üretimde ciddi
artışlar sağlanmıştır.
tim
şeklinin
politikası
geliştirilmesi
ile
tarımsal
ile birlikte
Ancak, daha fazla ürün
artışı
kimyevi gübre kullanımı toprakların kirlenmesi ve
kaynaklarının azalmasına
çeşitlerinden
Devrim"
ve sulama tekniklerinin
sağlamak amacıyla pestisit ve
temiz su
yıllarda "Yeşil
sebep
olmuştur. Ayrıca
mevcut yerel bitki
istenen verim artışının sağlanamaması ve uygulanan tarımsal üredoğal çevreyi ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilernesi tarımsal
üretimde alternatif arayışları gündeme
getirmiştir.
Alternatif arayışlarda yeterli
düzeyde güvenli gıda üretimi yapılarak söz konusu yetersiz beslenme veya açlık
sorununun çözüme kavuşturulması amaç
edinilmiştir.
Son
yıllarda,
genetik
mühendisliği
ve moleküler biyoteknolojideki yeni
gelişmeler organizmaların genetik yapılarını değiştirilebilmesine olanak
sağlamıştır. Bu teknolojiden yararlanılarak canlıların genetik yapılannda
değişiklikler yapılmak suretiyle daha fazla ve kaliteli ürün veren, hastalık ve
zararlılara karşı
daha dayanıklı bitki ve hayvan türleri elde edilmeye çalışılmıştır.
Modem biyoteknolojik teknikler kullanılarak farklı canlı türleri arasında gen
transferi yapılmak suretiyle yeni genetik özelliklere sahip canlı türleri elde edilmiştir. Bu yöntemle elde edilen canlı veya ürünler Genetiği Değiştitilmiş
Organizmalar (GDO) olarak tammlanmaktadır. Bitki, hayvan ve mikroorganizmalar farklı amaçlar için kullamlan canlılardır.
Moleküler biyoteknoloji uygulamaları sonucunda tarımsal üretimde
sağlanacak verim artışı ile dünyadaki açlık sorununun çözülebileceği
öngörülmüştür. Ancak, verim artışı yamnda bu ürünlerin insan sağlığı ve çevre
üzerine yaratabileceği olası birtakım olumsuz etkiler bu teknolojik ürünlere karşı
bir takım kuşkuların oluşmasına neden olmuştur.
Dünyada GDO 'lu ürünlerin ekim ve kullanım alanları ile ilgili yasal düzenlemeler birçok ülkede yeniden yapılmakta ve kamuoyunda bu ürünler üzerindeki tartışmalar piyasaya sürüldükleri ilk yıllardan itibaren devam etmektedir. Bu
ürünlerin ekimi ve kullamını ile ilgili yasal düzenlemeler başta Amerika Birleşik
Devletleri (ABD) olmak üzere birçok ülkede yapılmıştır. Bu ürünlerin ticari
olarak pazara sunulmasıyla birlikte Avrupa Birliği (AB) ülkeleri de gerekli
yönetmelik ve kanunları çıkararak bazı GDO'lu ürünlerin ithalatı ve üretimini
serbest bırakmıştır. Bilindiği üzere, Türkiye ve AB arasındaki üyelik müzakerelerinin en önemli başlıklanndan biri de Gıda Güvenliği, Bitki ve Hayvan
Sağlığı bölümleridir. Cartagena Biyogüvenlik Protokolünü imzalamış olan
Türkiye, gerek AB uyum süreci kapsamında ve gerekse de küresel ekonominin
olası etkilerinden kaynaklanabilecek sorunlan gerekli yasal düzenlemelerle
çözmek zorundadır.
Son yıllarda sıklıkla karşılaşılan sağlık sorunlan tüketiciletin güvenilir ürün-
lere olan taleplerini artırmıştır. Bu da küreselleşen dünyada gıda güvenliği ve
kalitesini dünya ticaretinin en önemli koşullan haline getirmiştir. Sağlık ve
çevreye olan etkileri nedeniyle üzerinde hararetli tartışmaların yaşandığı
GDO'lu ürünlerin ekim ve kullanım alanları birçok ülkede yeniden düzenlenmektedir. Bu kapsamda hazırlanan bu çalışmanın amacı; GDO'lann ne oldukları, nasıl elde edildikleri, potansiyel yarar ve zararlarının neler olabileceği irdelenerek, Dünya'da ve Türkiye'de GDO'lu tarımsal ürünlerin üretim, tüketim,
ekim ve kullanım alanlan hakkında genel bilgi ortaya koymaktır. Aynca,
ülkelerin GDO ve ürünlerinin kullamını ve ticareti ile ilgili yasal düzenlemeleri
yanında toplumların bu biyoteknolojik ürünlere olan bakış açıları da
karşılaştırmalı olarak incelenecektir.
1. Genefiği Değiştirilmiş Orgonizmolar (GDO}
1.1. GDO Nedir?
ünümüze kadar klasik ıslah yöntemleri kullanılarak yüksek verimli
bitki çeşitleri ve hayvan genetipleri geliştirilmeye çalışılmıştır. Ancak,
ıslah çalışmalannın çok uzun zaman alması, maliyetli olması ve başarının hedeflenen düzeylere tam olarak ulaşamaması genetik bilimini sürekli yeni arayışlara
sürüklemiştir. Özellikle genetik mühendisliği ve gen teknolojisindeki yeni
gelişmelerin tarımsal üretimde kullanılmaya başlanmasıyla ıslah çalışmalanmn
daha kısa sürede ve ekonomik olarak başarıyla gerçekleştirilmesine olanak
sağlamıştır. Son yıllarda geliştirilen genetik mühendisliği uygulamaları
sayesinde organizmalann genetik yapılarında değişimler başarıyla
sonuçlandınlmıştır. Çeşitli doku kültürü teknikleri kullanılarak organizmaların
genetik yapılarının değiştirilmesi biyoteknolojiyi kullarnın alanlan bakımından
en geniş bilim dallanndan biri haline getirmiştir. Biyoteknolojik yöntemler kullamlarak bir canlı türüne kendi türü dışındaki bir canlıdan gen veya genler
aktanlmak suretiyle kahtımsal olarak belirli özellikleri değişikliğe uğrattırılmış
bitki hayvan veya mikroorganizmalara "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar
(GDO)" denilmektedir. Bu uygulama, DNA denilen ve yaşamı belirleyen genlerin sarmal şeklinde bulunduğu bu yapının dışandan bir müdahale ile değişti­
rilmesi esasına dayanmaktadır. Kısacası, GDO üretmede temel ilke bir canhya
başka bir canlıdan gen aktarılması ile genetik yapısının değiştirilmesi ve yeni
genetik özellikler taşıyan bir canlının elde edilmesidir. Bu gen teknolojisi tekniği
"rekombinant DNA teknolojisi" olarak adlandırılır. İngilizce'de "Genetically
Modified Organism (GMO)" olarak tanımlanan bu teknoloji ile elde edilen hayvanlara "transgenik hayvanlar", bitkilere ise "transgenik bitkiler" denilmektedir.
Yapısında GDO barındıran veya GDO'lardan elde edilen ürünlere ise genel
olarak genetiği değiştirilmiş ürünler denilmektedir.
G
Geliştirilen bu
yeni teknoloji birçok farklı alanda kullamlmaya başlanmıştır.
Bu teknoloji ile yapılarında değişiklikler yapılmak suretiyle daha fazla ve
22
İSTANBUL TİCARET ODASI
kaliteli ürün veren, hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı bitki ve hayvanlar
elde edilmeye çalışılmıştır.
1.2. GDO'Iorın Tariheesi
,
Moleküler biyoteknoloji ve gen teknolojisinde meydana gelen hızlı
gelişmeler sonucunda, 1960 yılında gen teknolojisi ürünü ilk gıda üretilmiştir.
1973 yılında bakterilerde gen aktarımı ile başlayan süreç, 1980'li yıllardan
itibaren giderek hız kazanmıştır. 1990'da ticari olarak ilk transgellik bitki üretimine başlanması ve 1996 yılından itibaren de rekorubinant DNA teknolojisi ile
elde edilmiş genetiği değiştirilmiş FlavrSavr isimli domatesin dünya ticaretine
girmesiyle birlikte bu ürünlerin üretimi dünya genelinde hızlı bir şekilde
yaygınlaşmaya başlamıştır. GDO'lar sadece tarımsal üretimde değil aynı zamanda tıp, sanayi ve çevre ürünleri gibi birçok alanda kullanılmaya başlanmıştır.
Dünyada GDO ile ilgili önemli gelişmeler aşağıda sıralanmıştır..
1980, ABD Yüksek Mahkemesi genetik olarak değiştirilmiş mikroorganizmaların patentlenebilecegine karar verdi. (petrol yiyen bakteri için patent
verildi).
•
• 1982, Rekombinant DNA teknolojisi ile üretilmiş insülin hormonu
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) izniyle satışa sunuldu. Avrupa'da rekornbinant DNA teknolojisi ile üretilmiş ilk hayvan aşısının kullanımı onaylandı.
•
1983, Genetiği
değiştirtmiş
plazmidler bitkilerin transformasyonu için
kullanıldı.
• 1985, Böcek, bakteri ve virüslere dirençli bitkilerin toprakta
rilmesi çalışmalan başladı.
•
1986, İlk rekorubinant aşı (sarılık, Hepatit B) üretildi.
•
1990, ABD' de peynir üretimi için rekorubinant kimozin
başlandı.
yetişti­
kullanılmaya
GENETIGt DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
• 1994, ilk genetik mühendisliği ile
Örgütü tarafından kabul edildi.
geliştirilmiş
domates Dünya
23
Gıda
• 1996, Genetik olarak değiştirilmiş bitkiler ticari amaçla büyük ölçekte
eleilmeye başlandı.
•
1997, Koyun (Dolly) klonlandı.
•
2000, 'Altın pirinç' (provitamin A üreten pirinç)
geliştirildi.
2000 yılından sonra GDO'lu ürünlerin üretimi ve pazarlanması her geçen yıl
artış göstermiştir. ABD, Almanya ve Belçika gibi ülkelerde yapılan bilimsel
çalışmalar sonucunda, hayvan ve bitkilerin genetik transformasyonuna izin
veren gelişmiş gen teknolojisi tarım, sağlık ve gıda endüstrisi gibi pek çok alanda kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde, dünyada biyoteknolojik uygulamalar
sonucu genetiği değiştirilmi ş tarımsal ürün üretiminin önemli kısmı ABD,
Arjantin, Brezilya, Kanada, Hindistan ve Çin'de yapılmaktadır.
Dünyada üretilen ve ticareti
yapılan
GDO'lu ürünlerin
tamamına yakını
bitkisel kaynaklıdır. Hayvanlar üzerinde de çeşitli çalışmalar yürütülmekle birlikte transgenik hayvanların hayvansal üretimde kullanılması henüz pek yaygın
değildir.
GDO'lu ürünlerin ekim alanı her yıl hızlı bir
şekilde artış göstermiştir. Bu tarihler arasında GDO'lu ürünlerin ekim alanı
kümülatif olarak 930 milyon hektarı geçmiştir. 2009 yılı itibariyle transgenik
bitkilerin tüm dünyadaki ekim alanı yaklaşık olarak 134 milyon hektar düzeyine
ulaşmıştır. Aym yıl itibariyle 25 ülkede ekimi gerçekleştirilen transgenik tohumların pazar değerinin kümülatif olarak yaklaşık 60 milyar dolar civarında olduğu
tahmin edilmektedir. Bu alanda üretimi en fazla üretimi yapılan transgenik bitkiler sırasıyla soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola olmuştur.
1996-2009
yılları arasında
GDO'lu ürünler ile ilgili yapılan çeşitli araştırmalarda tüketidierin bu ürünlere karşı olan tutumu açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Genel olarak dünya-
24
İSTANBUL TİCARET ODASl
da bu ürünlere karşı iki farklı bakış açısı ortaya çıkmıştır. Bu ürünlere olumlu
yaklaşım sergileyenler ve karşı olanlar. GDO'lu ürünlere olumlu yaklaşım
sergileyenler; verimlilikte artış, tarımsal ilaç kullanınada azalma, çevre
koşullanna kolay adaptasyon, ürünlerin raf ömrü ve besin değerinin artışı ve
ayrıca, dünyadaki nüfus artışının sebep olduğu açlıkta artışı azaltına gibi sorunların çözüleceğini iddia etmektedirler. GDO'ların tarımsal üretimde
kullanılmasını sağlık açısından son derece tehlikeli ve riskli bulan kesimler ise,
böyle bir üretimin kısa vadede yararlı gibi görünse de aslında beraberinde büyük
sorunlar getireceğini öne sürmektedirler. Ekolojik dengenin bozulacağı, insan
sağlığı için büyük riskler yaratacağı, biyoçeşitliliğin kaybına neden olacağı,
ürünlerde patent vb uygulamaların ise tekelci bir piyasanın oluşacağı ve
ekonomik açıdan gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkeler için sakıncalar
doğurabileceği belirtilmektedir. Bu süreçte AB bu ürünlerin bir kısmımn üretimine müsaade etmiş ancak risk oluşturma ihtimali yüksek olan ürünlerin üretimi veya tüketimine ciddi sınırlandırmalar getirmiştir.
1.3. Genetik Mühendisliği ve Gen Klonlomost
İnsanların hayatın gizemlerine olan ilgisi ınsanın var oluşuyla birlikte
başladığı
tahmin edilmektedir. Yaşamın ilk zamanlarında, insanlar ilk önce
bulundukları çevreyi tanırolayarak anlamlar kazandırmaya başlamıştır. Bitkiler
ve hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen araştırmalardan yola çıkılarak, canlılar
arasındaki ilişkiler çözümlenıneye çalışılmış, elde edilen bulgulardan
yararlanılarak dünyadaki yaşam döngüsünün farkına varılmıştır.
Genetik mühendisliği etki alanı bakımından son derece geniş bir alana sahip
olup, canlıların kalıtsal özelliklerinin araştırılması ve bunlara yeni işlevler
kazandırılınasına yönelik araştırma ve uygulamalarla uğraşan bir bilim dalıdır.
Genler bir organizmanın sahip olduğu özellikleri belirleyen bilgileri bünyesinde
bulunduran ve farklı özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan yapılardır. Dolayısıyla
da genler değiştirilerek organizmanın özellikleri değiştirilebilir ve yeni özellikler kazandırılabilir. Genlerin tanımlanması, yalıtılması, çoğaltılması, ayın veya
GENETiöl
farklı canlı
üzerinde
türleri
çalıştığı
arasında
genel
gen
DEÖiŞTİRİLMiŞ ORGA~iZMALAR
25
aktarımırun yapılması
konulardır.
genetik mühendisliğinin
Bu teknoloji; nükleik asit, hibridizasyon,
rekorubinant DNA, RNA, PCR ve hücre kültürü ve gen
klonlanması
teknikleri-
nı ıçerır.
Günümüzde genetik
birçok alanda
liği
başarılı
bir
mühendisliğindeki
yeni ve
hızlı
teknolojik
şekilde kullanılmaya başlanmıştır.
gelişmeler
Genetik mühendis-
bilimi temel olarak belli bir amaca yönelik istenilen özelliklere sahip
canlı
elde etmeyi amaç edinmektedir. Bu kapsamda bu bilim dalının çalışmalarından
elde edilen sonuçlar bilimsel katkı ve uygulama alanlarına katkı olarak sırala nabilir.
Sağlık, tarım
ve ilaç sektörleri günümüzde bu teknolojinin en yaygın şekilde
kullanıldığı endüstriyel alanlar olmuştur. Özellikle sağlık sektöründe bir takım
kahtımdan
kaynaklanan
yoğun
şekilde yararlanılmaktadır. Tarım
bir
hastalıkların tanısında
ve tedavisinde bu teknolojiden
endüstrisinde ise
istenilen özellik ve miktarlarda elde edilmesi için
farklı
ürünlerin
yapılan çalışmalar
daha
ekonomik bir tarımsal üretime olanak sağlarken, bitki ve hayvanlardaki genetik
uygulamalar bu bilim dalının giderek gelişmesine neden olmaktadır. Canlının
genetik yapısının tıpatıp aynı olan kopyasının elde edilmesi (gen ldonlaması)
çalışmaları
ise
yakın
bileceği ideasını
gelecekte bu bilim
dalının
birçok alanda
katkılar sağlaya­
güçlü kılmaktadır.
Genetikte klonlama, istenilen özelliklere sahip bir genin
aynısın konakçı
bir
hücre kullanılarak elde edilmesi olayıdır. Gen klonlamasında, elde edilmek istenen geni içeren DNA fragmenti vektör olarak adlandırılan bir DNA
molekülünün içine sokularak rekorubinant DNA molekülleri oluşturulur. Vektör
genellikle virüs veya bakteri (çoğunlukla E. coli) içine gönderilir. Konakçı
hücresinde vektör
çoğalırken,
sadece kendisinin
değil aynı
zamanda
taşıdığı
genin de çok sayıdaki kopyasını oluşturur. Konakçı hücre bölündüğü zaman,
rekorubinant DNA molekülünün kopyaları yeni oluşan hücreye geçer ve daha
fazla vektör replikasyonu meydana gelir. Konak hücre bölündükçe rekorubinant
26
iSTANBUL TİCARET ODASI
DNA molekülü nesilden nesile geçer (Gürlek ve ark. 2007). Çok sayıda hücre
bölünmesinden sonra kolaniler oluşmakta ve kolanideki her bir hücre bir veya
daha fazla rekombinant DNA molekül kopyasını içermektedir (Gürlek ve ark.
2007). Rekombinant molekül ile taşınmış olan bu gen böylece klonlanmış olur.
Klonlanmış bir genin söz konusu özelliği, aktanldığı farklı bir organizmada aynı
işlevi yerine getirebilmekdir.
En fazla bilinen gen kopyalama metodu bakteri plazmidlerinin kullanıldığı
yöntemdir. Bu metotta kopyalanacak gen bakterilerden izole edilen plazmid
içine yerleştirilir, rekombinant DNA ismi verilen bu plazmid daha sonra bakteri
hücresi içine yerleştirilir. Plazmid aktarılmış bakterilerin çoğalmaları için uygun
üı·eme kültürü hazırlanır. Bakteriler çoğaldıkça istenen genin de birçok kopyası
yapılmış olur. Böylelikle istenilen özellikteki gene sahip çok sayıda hücreler
elde edilmiş olur.
2. GDO'Iu Ürünlerin Kullamm Alanlan
2.1. Biyoteknolojik Ürünlerin Kullanım Amaçlan
ir canlı türünden kendisinden farklı bir canlı türüne gen aktanlması veya
mevcut genetik yapıya müdahale edilmesi yoluyla yeni genetik özellikler kazandırılınasını sağlayan gen teknolojisi uygulamalan günümüzde birçok
alanda farklı amaçlar için kullanılmaktadır. Gen teknolojisi uygulamalannın en
etkili ve yaygın olarak kullanıldığı alanlar ise sağlık, endüstri, çevre ve tanmdır.
B
Sağlık alanındaki
temel kullanım alanları; hastalık teşhisinin konulması,
tedavisi, organ nakli, gen terapisi, aşı ve ilaç üretimi gelmektedir. Genetiği
değiştirilmiş hayvanlar kullanılarak elde edilen protein ve hormon gibi maddeler aşı üretiminde ve ilaç yapımında kullanıldığı gibi hastalık tedavisinde de kullanılabilmektedir. Bu teknİklerle genetiği değiştirilmiş hayvanlardan insülin
bonnonu elde edilerek diabet hastalarında kullanılmakta ve yine benzer şekilde
pıhtılaştırma faktörü de hemofili hastalannda başarıyla kullanılabilmektedir.
Ayrıca klonlanabilen hayvanlar kullanılarak insanlara uygun karaciğer, böbrek
veya böbrek hücreleri geliştiftebilinmektedir (Uzogara, 2000).
GDO'lar ilaç endüstrisinde kullanılan vitaminler, monoklonal antikorlar,
aşılar, antikanser bileşikleri, anti-oksidantlar, plastikler, fiberler, polyesterler,
afyonlu ilaçlar/uyku ilaçları, interferon, insan kan proteinleri ve karotenoid üretmek için kullanılmaktadır (Çelik ve Balık, 2007). Gen aktanınının kullanım
alanlarından birisi de gen tedavisidir.
Gıda
endüstrisinde de GDO'ların yaygın bir kullanım alanı bulunmaktadır.
Emülgatör, tatlandıncı, enzim, gıda yapısını koruyucu, lezzet artıncı veya renk
değiştirici amaçlar için kullanılabilmektedir.
GDO'ların tarımsal amaçlı kullanıım
belki de dünyada üzerinde en fazla
tartışılan konu olmuştur. Bitki ve hayvanların genetik yapıları değiştirilerek ve rimlerinin yükseltilmesi ve ürünlerinin kalitesinin artırılması yanında onları
zararlı mikroorganizma ve diğer hastalık etmenlerine karşı korumak ayrıca
28
İSTANBUL TİCARET ODASI
olumsuz çevre koşuHanna daha dayanıklı yeni canlılar haline getirmek amaçlanmaktadır.
GDO'lann başta pestisit olmak üzere bitkisel üretimde ilaç kullanımını
sınıriayarak çevre kirliliğini azahabileceği ileri sürülmektedir. Ayrıca kimyasal
gübre kullanımının azalmasına bağlı olarak özellikle su kaynaklarının kirlenmesinin önüne geçilebileceği iddia edilmektedir.
2.2. Bitkisel Üretimde Kullamlması
Gen aktanını uygulamalarının en fazla kullanım alanlarından biri bitkisel
üretimdir. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin dünya ticaretine girmesiyle birlikte
bu ürünler bitkisel üretimde yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.
Bitkilerde moleküler biyoteknoloji uygulamaları , bitkisel üretimi ekonomik
bir şekilde artırılması , herbisitlere dayanıklılık , böceklere direncin artırılması,
virüs , bakteri ve funguslann neden olduğu hastalıklann önlenmesi, elde edilen
ürünlerin raf ömrünün uzatılması, ürünlerin besin bileşiminin iyileştirilerek
kalitesinin artırılması amacıyla yapılmaktadır. Ayrıca bitkilerin kuraklık, tuzluluk,
don, yüksek asitlik gibi ekstrem koşullara dayanıklılığın artırılması gen aktanım
uygulamalannın diğer amaçlan arasındadır. Bitkisel üretimde herbisitlere
dayanıklılık, gen transferi youluyla bitkilere aktanlan en yaygın özelliktir.
Dünyada bu teknolojinin en başarılı bir şekilde uygulandığı bitkiler mısır,
soya fasulyesi , kanola, pamuk, tütün, kolza, patates ve domatestir (Çabuk ve
ark. , 2005) . Kullanım alanlan dikkate alındığında ise en fazla üretimin soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola ürünlerinde olduğu görülmektedir.
Modem biyoteknolojinin bitkilerdeki uygulanması farklı şekillerde olabilmektedir. Örneğin bir toprak bakterisi olan Bacillus thuringiensis 'in doğal
olarak ürettiği toksin bitkisel üretimde bir böcek ilacı olarak kullanılmaktadır.
Bu endotoksin özellikle pamuk ve mısır bitkilerinde zararlı etkileri bulunan
tırtınara karşı etkili olmaktadır. Bu bakteriden Lepidopter 'lere dayanıklılık
OENETICI DEÖIŞTIRILMJŞ OROANİZMALAR
sağlayan
Bacillus thuringiensis endotoksin (Bt) geni özellikle
yetiştiriciliğinde zararlı
mücadele
tırtıllara karşı
ilaçları kullarumını
düşürmekte
etkili olmakta;
değiştirilmek
dolayısı
kaldınnaktadır
sağlığı
getirilmiş,
ile
tarımsal
(Çetiner, 2005).
üzerindeki olumsuz
Benzer
attınlarak
domatesin ise raf ömrü
değişiklik sağlanmıştır (Yeşilbağ,
şekilde genetiği
yabancı
suretiyle soya, pamuk ve kolza bitkilerinde
hale
ve pamuk
azaltmakta böylece hem üretim maliyetini
hem de lcimyasal ilaçlan n çevre ve insan
etkilerini ortadan
dayanıklı
olan
mısır
29
ot
ilacına
aromasmda
2004).
2.2.1. Bitkilerde Gen Transferi
kullanılarak
Günümüzde gen teknolojisi teknikleri
arasında
birbirlerine
aktarılabilmektedir.
arzu edilen bir genin bir
olayına
kopyası
gen transferi veya gen
teknolojisininin
genler farklı
canlı
türleri
Etlci ve özellikleri belirlendikten sonra
elde edilerek
aktarırnı
yaygın uygulamalarından
başka
bir
canlıya aktanlması
denilmektedir. Rekorubinant DNA
biri olan gen
transfeıi
ile bir canlının
hücrelerine başka bir canlının DNA'sının belli kısım veya kısımJarırun aktanlması
yapılmaktadır.
işleminde
Bakteri1er, maya, bitki ve hayvan hücreleri gen
vektör (aracı moleküller) olarak
yaygın
bir şekilde
Bitkilerde gen transferi nedenleri genel olarak
kullarulmaktadır.
aşağıdaki şekilde sırala­
nabilir.
•
Herbisit ve böcek.lere karşı
dayanıklılık kazandırılması
•
Virüs, fungus ve bakterilere karşı dirençlilik kazanduılması
• Kurakhk, sıcaklık, tuzluluk vb çevre koşullaıma karşı tolerans
•
Azot kullanırnın
•
Geç
•
Besin değeri ve kalitesinin artınlması
•
İlaç, aşı, amino asit, metabolit vb. üretimi
olgunlaşma
iyileştirilmesiyle
ve raf ömrünün
ürün
artışı sağlanması
uzatılınası
aktarırru
3Q
İSTANBUL TİCARET ODASI
Bitkilerde gen transferi
işlemidir (Şekil 1).
işleminde
aşama
ilk
istenen
genın klonlanması
Şekil 1. GDO Üretim Tekniği
GDO Üretim Tekniği
Verici
Organizma Hücresi
Protein
DN Ası
~ _.
•
Rekombinant
Plazmid DNAsı
~ o~~~~
10) ~9)
Protein
.
~
o
('iY o) -+
Bakteri
Hücresi
. -.:;- ,
Rekoınbinant
Bakteri Hücreleri
P lazmid
--,-
~
\
(ijf:_
\.!':-
'~öı~
~
Rekombinant
Protein ~-
DNAsı
(Öztürk, 2004)
Bu amaçla ilk önce arzu edilen geni içeren DNA parçası özel ve seçici enzimler kullanılarak kesilir ve rekombinant DNA molekülünü oluşturmak genellikle vektör denilen taşıyıcı bir DNA molekülüne (plazmid veya virüs) yerleşti­
rilir. Plazmidler bakterilerin sitoplazmasında bulunan ve replike olabilen basit
organizmalardır. Vektör genellikle bakteri olan bir konukçu hücreye geni taşıyan
bir araç vazifesi görür. Elde vektör kültüre alınır. Konukçu hücre bölünüp
gelişirken aym zamanda milyonlarca klon elde edilir. Hedeflenen miktarda gen
elde edilineeye kadar konukçunun üremesi sağla~. Daha sonra elde edilen klon
genler yine seçici enzimler aracılığıyla çıkanlarak istenilen bitkiye aktarılır. Bu
yöntem bütün bitkilere gen aktanmını sağlayabilen bir uygulamadır.
GENETICl
DEÖI~"TIRILMIŞ ORGANIZMALAR
31
2.2.2. Gen Transferinde Kullanılan Yöntemler
ıslah
Klasik
yöntemlerinde bir bitki
çeşidindeki
arzu edilen özelliklere
sahip genler uzun yıUar süren çalışma l ar sonucu ile blr çeşitte toplanmaya
çalışılırken.
gen teknolojisinde söz konusu gen tespit edildikten sonra isteneo
canlıya aktanını
gen transferi yoluyla
yapılabilmektedir (Şeki l
2). Gen trans-
ferinde amaç istenilen genin hedef hücreye aktarılmasıdır. Gen transferi fiziksel,
kimyasal yöntemler ve viral vektörler kullanılarak gerçe.ldeştirilebilir. K:imyasal
yöntemlerde en fazla kullamlan Kalsiyum-fosfat transfeksiyonu yöntemidir. Bu
yöntemde arzu edilen gen ekspresyon için ihtiyaç duyulan elementler ile birlikte konak hücre üstüne çöktürülürler. Kalsiyum-fosfat ile çöktürülen plazmid
DNA, endositoz veya fagositoz yoluyla hedef hücrenin içine
Böylece gen ve elementlerden
transferi
tamarnlanmJŞ
oluşan
çözelti hedef hücre
alması sağlanır.
ıçıne aktarılarak
gen
oJur.
Mikroenjeksiyon, elektroporasyon ve biyoJistik teknikleri gen transferinde
kullanılan
fiziksel yöntemlerdir. Elektroporasyon yöntenrinde istenilen özellik-
lere sahip DNA molekülü, kJsa elektıik akım1 etkisinde bırakılarak zann
kararlılığl düşürülmüş
ve yüzeyinde yanklar oluşturulmuş hedef hücrelerin içine
aktarılır. İnsan, bakteri ve maya hücrelerine gen transferinde bu işlemden faydalawJmaktadır.
molekülü,
kılcal
siteplazmasına
lıızlandınlıruş
mikro pipetler
veya
transferinde bir
olarak
Mikroenjeksiyon teknik ile gen transferinde.
yardımıyla
mikroskop
çekirdeğille doğrudan aktarılır.
ateşleme mekanizmasından
hazırlanmış
altında
DNA
hedef hücrenin
Biyolistik teknik ile gen
faydalarularak yüksek derecede
1-2 mm çapındaki altın veya tungsten yapılmış metal mikro taşıyıcı
adlandınlan parçacıklar aracılığtyla DNA'nın
hedef hücrelere
aktanlması
sağlanır.
Basil olmalanna
başarı sın ıriJ
karşın
fiziksel ve kimyasal gen transfer yöntemlerinde
düzeyde kalmaktadır. Transferi
yapılan
genler belirli bir süre fonk-
siyonel kalabil:mektedlr. Bu nedenle gen teknolojisindeki
virüs kökenli vektörlere
yönelmişlerdir.
Vektör
aJaştırmalar
taşıyıcı anlamına
daha çok
gelmektedir.
32
İSTANBUL TİCARET ODASI
Şekil
2. Geleneksel ve Bitki Teknolojisi Yoluyla Bitki Islahı
(FDA Consumer Mafazine, 2006)
Geleneksel Islah Yöntemi ile Gen Transferi
Birçok gen transfer edilmiştir~
i stenen Gen
X
Ticari Bitki
DonörBitki
Çeşidi
Yeni Bitki
Çeşidi
Bitki Biyoteknolojisi Yöntemi ile Gen transferi
Bitki biyoteknolojisi yoluyla sadece tek bir gen ilave etmek mümkündür.
Tek bir gen transfer
edilmi tir. 4
istenen
Gen
~o
1
.-K
-a
di
.(i
e_Ç
_i_
çe
-ğı
-.--,
+
B-karoten j
Pirinç
Pirinç
Gen transferinde virüslerin taşıyıcı olarak kullanıldığı yönteme viral gen
aktarım teknikleri denilmektedir. Bu yöntemde genetik materyalin hedef
hücrelere aktarılmasında virüsler ve onların doğal olarak sahip oldukları avantajlanndan faydalanılrr. Viral gen aktanm yönteminde, virüslerin hastalık yapan
gen molekülleri yerine istenilen tedavi edici özelliklere sahip rekorubinant gen-
ler yerleştirilir. Böylece tedavi edici genleri içinde taşıyan virüsler hedef hücreye kendi yöntemlerini kullanarak girerler ve genin kodladığı protein üretilmeye başlanır. Arzu edilen genin kodladığı protein yani ilaç üretilir ve genetik
bozukluk nedeniyle üretilemeyen proteinin yerini alır. En çok kullanılan viral
vektörler, retrovirüsler, adenovirüsler ve herpesvirüslerdir.
GENETİ<~İ DEÖİŞTIRlLMiŞ ORGANİıMALAR
33
2.2.3. Genefiği Değişiiriimiş (Tronsgenik) Bitkilerin Ekim Koşulion
Gelişen
ve
değişen
dünyada, ekolojik dengede meydana gelen iklimsel
değişiklikler kuşkusuz tanını ciddi anlamda etkilemektedir. Gelecek yıllarda
tüm dünyada kuraklığınartmasıyla birlikte çölleşmenin de giderek artacağı tahmin edilmektedir. Güntimüze kadar gen teknolojisi tekniklerinden yararlanılarak
bitkilerin herbisit ve diğer çeşitli zararlılara karşı dayanıkldığı artınlmış, elde
edilen ürünlerin kalite ve raf ömründe belirli düzeylerde iyileşmeler
sağlanmıştır. Benzer şekilde bu teknikler kullanılarak kuraklığa, sıradışı iklim
değişimlerine (yüksek veya düşlik sıcaklık ve don gibi), tuzlu ve mineral madde
eksiklik veya fazlalığı bulunan topraklarda yetişebilecek bitkilerin geliştirilme­
si yönünde çalışmalara devam edilmektedir. Dünyada mineral madde eksikliği
veya fazlalıklarının yarattığı toksisite yüzlinden bitkisel üretirnin sınırlandığı
topraklann payının toplamdaki orammn %60 düzeyinde olduğu bildirilmektedir
(Çakmak, 2002).
Gerek çevre ve ekstrem iklim koşullarına ve gerekse de toprak
karşı dayanıklı
bitki
sorunlarına
çeşidi geliştirme çalışmalan
modem biyoteknolojik
teknikler kullanılarak yoğun bir şekilde devam edilmektedir. Ancak, bu özelliklerin birden fazla gen veya gen gruplan tarafından belirleniyor olması, bunların
gerek belirlenip klonlanmalan gereksede bitkilere aktarma teknolojilerinin
yetersizliği sebebiyle henüz beklenen başarı düzeyine ulaşılamamıştır (Çetiner,
2005).
2.2.4. Bitkisel Üretimde Kullamlan Çeşit Soyısı
Dünya genelinde genetiği değiştirilmiş ürünlerin üretimi ticari amaçlı ilk
tiretildiği 1996 yılından 2009 yılına kadar yaklaşık olarak 80 kat arttığı
görülmüştür. Ekim alanındaki artışlada birlikte genetiği değiştirilmiş bitki
çeşidi sayısında da çok önemli artışlar meydana gelmiştir. Gen teknolojisinin
tarımsal tiretirnde yoğun kullamını sonucu günümüze kadar 4.500'den fazla
genetiği değiştirilmiş bitkinin pilot tarla uygulamalan yapılmış ve başta mısır,
soya fasulyesi, pamuk, domates ve patates gibi 40'tan fazla türün ticari olarak
34
İSTANBUL TİCARET ODASI
ekimi yapılmıştır (Ölçer, 2001).
Gen transferi uygulamasının başarıyla gerçekleştirildiği bitkiler sırasıyla
domates, patates, mısır, soya fasulyesi, pamuk ve kolza'dır (Karaoğlu ve
Kotancılar, 2007). Agrobacterium tumefaciens toprakta yaşayan bitki patojeni
bir bakteri olup bitkilerde gen transformasyonu işleminde yaygın bir şekilde
kullanılmaktadır. Bu bitkilere aktanldığında bitkiyi herbisitlere karşı dayanıklı
hale getiren ve Streptomyceses hygroscopicus bakterisinden izole edilen bar
geni ile Bacillus thuringiensis bakterisinden izole edilen Bt endotoksin geni
transfer edilmiştir. Bt geni bitkilere aktarıldığında bazı böceklere toksik etki
yapan bir protein üreterek bitkileri böceklere karşı daha dayanıklı hale getirmektedir.
Dünyada 2009 yılı itibariyle toplam 25 ülkede genetiği değiştirilmiş ürünlerin üretimi yapılmıştır. Toplam 57 ülkede ise gıda ve yem amaçlı tüketimi için
ithalat iznine onay verilmiştir. Genetiği değiştirilmiş 24 üründe 155 gen
(events) olmak üzere toplam 762 ürün resmi onay almıştır (James, 2009). Aynı
kaynağa göre 2015 yılı itibariyle yaklaşık olarak 40 ülkede 200 milyon hektarlık
alanda genetiği değiştirilmiş ürün üretiminin gerçekleştirileceği tahmin
edilmektedir. Bu süre zarfında yeni özelliklere sahip olan genetiği değiştiTilmiş
ürünlerin geliştirileceğide beklenmektedir. Verilecek kullanım onayına bağlı
olarak, önümüzdeki yıllarda yeni farklı özelliklerin aktarıldığı birçok farklı bitki
çeşidinin elde edilmesi ve üretiminin yapılması planlanmaktadır.
2.3. Hayvonsal Üretimde Kullamlmasi
Dünya genelinde genetiği değiştirilmi ş bitkilerin ekim alanının her geçen yıl
artış göstermesi, soya fasulyesi ve mısır gibi hem insan gıdası hem hayvan yemi
olarak yoğun bir şekilde kullanılan bu ürünlerin üretimini ciddi düzeyde
artırmıştır. 2008 yılında toplam ekim alanı içinde genetiği değiştirilmiş soya
fasulyesinin ekim alanı %70, mısırın ise %24'lük bir düzeye ulaşmıştır. Genetiği
değiştirilmiş bitkilerden elde edilen ürünlerin hem insan gıdası ve hem de hay-
GENETI(;t
kullanılıyor olması
van yemlerinde
ise bir
DEGİŞTtRİLMİŞ ORGANİZMALAR
takım endişeleri
35
beraberinde
getirmiştir. Özellikle transgenik mısır ve soya fasulyesi gibi hammaddelerin
yoğun
hayvan yemlerinde
ürünlerin
bir
şekilde kullamlması
güvenliğinin sorgulanmasına
neden
hayvanlardan elde edilen
olmaktadır.
GDO'lu hammadde
içeren yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünlerin insan beslenkullanılmasının
mesinde
sağlığı
insan
oluşturabileceği olası
üzerinde
riskler
üzerinde en fazla tartışılan konu haline gelmiştir. Yapılan çeşitli hayvan besleme
denemelerinde bu söz konusu kuşkular araştırılmıştır.
2.3.1. Hayvan Beslemede Kullamını
Günümüze kadar
yapılan
ıslah çalışmalan
klasik
sonucunda
aynı
tür
içerisinde benzerlerine göre daha yüksek verim veren genetik kapasiteye sahip
birçok hayvan elde edilmiştir. Bu yüksek verim kapasitesine sahip hayvanlar
ancak uygun beslenme rejimine tabi
tutulduklarında
genetik kapasiteleri
ölçüsünde verim verebilmektedirler. Örneğin uzun yıllar süren ıslah çalışmalan
geliştirilen
sonucu
ağırlıktan
2200 g
tavuk hibrit hatlan 40-42 günlük bir sürede 35 g
lık
bir ağırlığa
ulaşabilmektedir.
Benzer
şekilde
canlı
günde ortala-
ma 10 lt. süt veren bir süt ineği bu bilimsel çalışmaların sonucunda günde 30-40
lt. süt verebilmektedir. Hayvanlardan yüksek düzeyde verim almak
ihtiyaç
duyduğu
Çiftlik
kuru ve
besin maddelerinin karşılanmasıyla mümkün
hayvanlarının
yaş
yemlerinde hayvan türüne göre
bitkilerin gövde, sap ve yapraklan
yanında
onların
olmaktadır.
değişmekle
birlikte
bunlardan elde edilen
soya, mısır, buğday, pirinç, yulaf, çavdar, patates gibi ürünler de kullamlmaktadır.
Genetiği değiştitilmiş
geniş kullanım alanı
değiştiritmiş
bitkilerden elde edilen bu ürünler hayvan beslemede de
bulmaktadır. Hayvan yemlerinde kullanılan bu genetiği
ürünlerin hayvan
sağlığı
ve hayvandan elde edilen ürünlere olan
etkisi bilim adamları tarafından yoğun bir şekilde araştınlmaktadır. Başta et,
yumurta ve süt olmak üzere hayvansal kökenli ürünlerin elde edildiği birçok hayvan türünde
genetiği değiştirilmiş
ürünlerin etkileri
vanlar (özellikle etlik piliç ve yumurta
incelenmiştir. Kanatlı
tavuğu) , sığır,
koyun, domuz ve
haybalık
36
İSTANBUL TİCARET ODASI
araştırmalarda
'
en fazla kullanılan hayvan materyalleri olmuştw·.
Yürütülen araştırmalarda genetiği değiştirilmiş farklı ürünler yem olarak
hayvan beslemede kullanılmıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan bilimsel
araştırmalarda, yemierin yapısında bulunan ve biyolojik olarak aktif olan gen ve
proteinlerin vücuda alındıktan sonra sindirim sisteminde hızlı bir şekilde DNA
veya peptidlere parçalandıkları görülmüştür (EFSA, 2007). Ayrıca genetiği
değiştitilmiş yem hammaddeleri ile hazırlanan yemler ile beslenen çiftlik hayvanlanndan elde edilen et, süt, yumurta ve diğer ürün ve dokularda genetiği
değiştiritmiş bitki DNA parçacıkları veya proteinin kalıntısına rastlanmadığı
bildirilmiştir (EFSA, 2007).
2.3.1.1. Konatlı Hayvon Beslemede Kullanımı
Genetiği değiştirilmiş
ürünlerin etkilerinin araştırılmasında kanatlı hayvanlar üzerinde çok sayıda besleme çalışması yürütülmüştür. Yumurta tavuğu ve
etlik piliçler (broiler) kullanılarak gerçekleştirilen denemelerde, hayvanların
yemlerine belirli oranlarda genetiği değiştiritmiş ürünler ilave edilerek bu ürünlerin hayvan metabolizması, sağlığı, besi performansı ve ürün bileşimleri üze rine etkileri araştırılmıştır.
Brake ve Vlachos (1998), etlik piliçlerde yürüttükleri bir araştırmada, 38
gün süreyle yemiere konvansiyonel (geleneksel) mısır ve böcek dirençli genetiği
değiştirilmiş mısır ilavelerinin hayvanların besi performansı ve karkas özellikleri
üzerine olan etkilerini incelemişlerdir. Araştırmacılar çalışma sonunda yemlerine genetiği değiştirilmiş mısır ilave edilen etlik piliçlerin yemi daha iyi bir
şekilde et' e dönüştürdükleri ve göğüs deri miktarında bir artış sağladığını tespit
etmişlerdir (Çizelge 1).
Jennings ve ark. (2003), etlik piliçlerde yürüttükleri çalışmalarında, hayvanlan 42 gün süreyle transgenik mısır ilave edilmiş yemlerle beslemişlerdir.
Çalışma sonucunda etlik pilçlerin farklı dokularında yaptıkları analizlerde hiçbir
şekilde transgenik DNA kalınıtısına rastlamadıklannı bildirmişlerdir.
GENETİGİ DEGIŞTiRtLMiŞ ORGANİZMALAR
Araştıncılar,
37
yem proteinlerinin hayvanlarm sindirim sisteminde sürekli olarak
çok hızlı bir şekilde
yıkıma uğradığını belirtmişlerdir.
Çizelge 1. Etlik Piliç Yemlerine Genetiği Değiştirilmiş Mısır (Bt 5506
BTX) İlavesinin Besi Performansı ve Karkas Özellikleri Üzerine Etkisi
Parametreler
Canlı ağırlık,
Kontrol
Genetiği değişticilmiş
mısır
(Bt 5506 BTX)
(CA), kg
1.80
1.82
Yemden yararlanma oranı, (Yem/CA)
1.75a
1.72b
Yaşama oranı,
97.8
96.1
Boyun
5.6
5.7
Bacaklar
10.6
10.5
Butlar
12.3
12.5
Kanatlar
8.2
8.2
Yağ
1.36
1.42
1.89a
2.08b
%
Karkas Özellikleri (0/o Canlı Ağırlık)
Göğüs
derisi
a,b Önemlilik düzeyi (P<0.05 , (Brake ve Vlachos , I 998)
Einspanier ve ark. (2001) ,
değiştirilmiş mısır
gerçekleştirdikleri araştırmalarında, genetiği
içeren yemlerle beslenen etlik piliç ve yumurta
doku ve ürünlerine
mısıra aktanlmış
geçmediğini araştırmışlardır. Çalışma
rekombinant DNA
tavuklarımn
fragınanlarının
geçip
sonunda, incelenen kas , dalak, karaciğer
ve böbrek dokulannda mısırın kloroplast gen parçacıkları saptanmış, buna karşın
tavuk
yumurtasında
ne bitkiye ait yabancı bir DNA fragınanı ne de
diğer
örnek
38
İSTANBUL TİCARET ODASI
numunelerde rekombinant Bt-Mısır'a ait herhangi bir fragınana rastlanmıştır.
Bir diğer çalışmada, etlik piliç yemlerine ilave edilen genetiği değiştmlmiş
soya küspesi ile konvansiyonel soya küspesinin etlik piliçlerin performans,
karkas verimi ve göğüs etinin besin maddeleri içeriğini değiştirmedİğİ saptanmıştır (Kan ve Hartnell, 2004).
Chesson ve Flachowsky, (2003) yürüttükleri çalışmalannda, etlik piliç ve
yumurtacı tavuk yemlerine böceğe dayanıklı genetiği değiştirilmiş mısır (BtMısır) ve herbisite toleranslı (glyphosate) genetiği değiştirilmiş soya fasulyesinden elde edilen küspeyi ilave etmişlerdir. Araştırma sonunda bitki DNA fragınallian hayvaniann kas, karaciğer, dalak ve böbrek dokulannda saptanmış,
yumurtada ise tespit edilmemiştir. Ancak, ineelen doku ve yumurtada genetiği
değiştmlmiş DNA fragınaniarına rastlanılmadığı bildirilmiştir.
Taylor ve ark. (2004), etlik piliç yemlerine 20 gün süreyle genetiği değişti­
riimiş kanola (Roundup Readyl (Event RT73)) küspesi ilavesi yaparak gerçekleştirdikleri araştırmalarında, hayvanların besi performansı, karkas ve et özelliksonunda ölçümünü yaptıklan karkas
randımanı, karkas yağ oram, göğüs eti, kanat ve but oranlan bakımından yemlerine genetiği değiştitilmiş kanola küspesi veya konvansiyonel kanola küspesi
ilavelerinin farklı bir etki meydana getirmediklerini bildirmişlerdir.
leri
incelenmiştir. Araştırıcılar çalışma
Aeschbacher ve ark. (2005), etlik piliç ve yumurta tavuğu yemlerine% 60
oranında konvensiyonel mısır ve genetiği değiştirilmiş mısın (Bt176) ayn ayn
ilave ederek bu yemierin hayvanlar ve onlardan elde edilen ürünler üzerine etkilerini araştırmışlardır. Araştırma sonunda yemiere ilave edilen farklı mısır
çeşitlerinin, hayvanlann besi performansı ve metabolizmalan üzerindeki herhangi bir farklı etki yaratmadığını saptamışlardır. Çalışmada, yemlerine genetiği
değiştitilmiş ınısır verilen tavukların organ, et ve yumurtalannda yaptıklan analizlerde, genetiği değiştirilmiş mısırda bulunan böceğe dayanıklı Bt geninin DNA
fragınaniarına rastlamadıklarını bildirmişlerdir.
GENETl<~t DEGİŞTİRILMIŞ ORGANİZMALAR
39
Etlik piliçlerde yürütülen bir başka çalışmada ise McNaughton ve ark.
(2008), genetiği değiştirilmiş soya (DP-305423-1) ürünleri (yağ, un ve küspe)
ve konvansiyonel soyanın aynı ürünlerinin eşit miktarlarda bulunduğu iki farklı
yemi 42 gün süreyle hayvaniara yedirmişlerdir. Deneme sonunda iki farklı
yemin hayvanların besi performansı (canlı ağırlık, ölüm oranı ve yemden yararlanma oranı) karaciğer ve böbrek ağırlıkları ile karkas özellikleri (göğüs, kanat,
but ve abdominal yağ oranı) üzerine herhangi bir farklı etki yaratmadığını saptamışlardır.
Gerçekleştirilen
bir çok araştırmada, farklı genetiği değiştmlmiş yem hammaddelerinin yemiere ilave edilmesinin hayvanlardan elde edilen ürünlerin
bileşimine herhangi bir olumsuz veya değiştirİCİ bir etki yaratmadıkları ve bu
ürünlerin genetiği değiştirilmemiş benzer ürünler ile benzer sonuçlar verdikleri
bildirilmiştir (Brake , ve ark. , 2003, Brake ve ark., 2005).
Konuyla ilgili yapılmış birçok araştırma incelendiğinde , genetiği değiştiril­
miş yem hammaddelerinin kanatlı hayvanların beslenmesinde kullanılmasında
bir sakıncanın olmadığı ayrıca bu ürünlerle beslenen hayvanlardan el ede edilen
et ve yumurta gibi ürünlerin besin bileşimi üzerine herhangi bir fark yaratmadığı
görülmektedir. Ayrıca incelenen araştırmalarda hayvan doku ve ürünlerinde
bitkiye ait DNA fragınaniarına rastlanmadığı bildirilmektedir.
2.3.1.2. Ruminant Hayvan Beslemede Kullanımi
Genetiği değiştirilmiş
ürünler rurninant
hayvanların (sığır,
koyun ve keçi)
yemlerinde yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Bu konuyla ilgili yapılan
araştırmalar, bu ürünlerin hayvan performansı üzerine olan etkisinden çok özellikle süt bileşimine olan etkileri üzerine yoğunlaşmıştır. Ruminant hayvanlar
sindirim sistemi bakımından diğer hayvanlardan büyük farklılıklar gösterirler.
Ruminant hayvanların midesi dört bölmeden meydana gelir. Bu mide yapıları
sayesinde ruminant hayvanlar ihtiyaç duydukları birçok besin maddesini kendi
ön midelerinde yeniden sentezleyebilme kabiliyetine sahiptirler. Yani ruminant
hayvanlar yemlerle tükettikleri besin maddelerinin (karbonhidrat, protein ve yağ
40
İSTANBUL TİCARET ODASl
gibi) büyük bir bölümünü farklı fonnlara dönüştürdükten sonra kullanmaktadır­
lar. Genetiği değiştirilmiş yem hammaddelerinin hayvan yemlerinde kullanımı­
nın, hayvan performansı ve metabolizması, elde edilen ürünlerin bileşimleri ve
besin madde kompozisyonları üzerine ne gibi etkiler yarattığı belirlemek
amacıyla birçok bilimsel çalışma gerçekleştirilmiştir.
Phipps ve ark. (2001), 10 adet Holstain/Friesian sığırı üzerinde
gerçekleştirdikleri araştırmalarında , hayvan yemlerine 4-5 haftalarda %26 . ı
oranında kullandıklan konvansiyonel kanola küspesi yerine aynı oranda herbisite toleranslı genetiği değiştirilmiş soya (glyphosate, CP4EPSPS) küspesi ve
6-12. haftalar arası da toplam yemin %13.9'na denk gelecek şekilde genetiği
değiştitilmiş soya küspesi ilave etmişlerdir. Araştırıcılar deneme sonunda yem
ve süt örneklerinde yaptıklan PCR (polymerase chain reaction) analizinde;
4-12 . haftalar arası aldıklan yem örneklerinde genetiği değiştmlmiş DNA tespit
ettiklerini ancak sütte herhangi bir genetiği değiştirilmiş DNA fragınanına rastlamadıklannı bildirmişlerdir.
Ruminant hayvanlarda yapılan bir diğer çalışmada, glyposata toleranslı
genetiği değiştirilmiş soya fasulyesi hatlarının süt ineklerinin yemlerine
ilavesinin süt verimi ile bileşimi ve rumen özellikleri üzerine olan etkileri incelenmiştir (Hammond ve ark. 1996). Araştırma sonunda yemiere geneti ği
değiştirilmiş soya kullanımının süt verimi ve süt yağında belirli düzeyde artışlar
meydana getirdiği saptanmıştır.
Ruminant hayvanlarda gerçekleştirilen birçok çalışmada, yemlerde genetiği
değiştitilmiş ürün kullanılmasının benzer konvansiyonel ürünlerle kıyaslandiğın­
da hayvanların süt verimi ve bileşiminde bir farklılık yaratmadığı (Çizelge 2)
(Faust, 2000), ve sütte genetiği değiştirilmi ş DNA fragınanlarının tespit edilmediği bildirilmiştir (Flachowsky ve Aulrich, 2001).
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANiZMALAR
4ı
Çizelge 2. Süt Sı ğı rı Yemlerine Genetiği Değiştirilıniş Mısır İlavelerinin
Hayvanların Performans ve Verimleri Üzerine Etkisi (Faust, 2000)
Parametreler
Konvansiyonel
Mısır
Genetiği Değiştirilıniş Mısır
Bt Event 176
Btll
Yem tüketimi, (kg/gün)
43.4
44.8
47.0
Süt verimi (kg/gün)
40.4
39.5
38.2
Süt yağı, (%)
3.41
3.50
3.47
Süt proteini, (%)
2.72
2.66
2.80
Süt laktozu, (%)
4.77
4.78
4.88
Süt üre azotu, (mg/dL)
16.9
17.2
19.4
Clark ve lpharraguerre (200 ı), konu ile ilgili yapılmış toplam 23
araştırmanın sonuçlannı inceledikleri çalışmalannda, ticari olarak pazarda bulunan genetiği değiştiTilmiş mısır ve soya ürünlerinin çiftlik hayvanlan yemlerinde
kullammının diğer konvansiyonel ürünler gibi hayvaniann beslenme özellikleri
üzerine benzer etkiler yarattığını gösterdiğini bildirmişlerdir. Yine bu konuda
yapılan bilimsel araştırmalar incelendiğinde, hayvan yemlerinde genetiği
değiştiTilmiş ı. kuşak ürünlerin hayvaniann sağlığı, beslenme özellikleri üzerine
konvansiyonel ürünlerden farklı bir etki yaratmadığı gibi hayvanlardan elde
edilen ürünlere bu genetiği değiştirilmiş DNA fragmanlannın geçmediği
bildirilmiştir (Flachowsky ve ark. 2005). Aynı araştırmacılar 2. kuşak ürünler
için aynı şeyleri söylemenin henüz erken olduğunu ve yapılacak yenı
araştırmalarla bunun ortaya konulması gerekliliğini vurgularnışlardır.
42
İSTANBUL TİCARETODASI
2.3.1.3. Balık Beslemede Kullanımı
Ticari olarak
yetiştirilen balıkların
fasulyesi ürünleri enerji ve protein
değiştirilmiş
yemlerinde
kaynağı
olarak
işlenmiş mısır
ve soya
kullanılmaktadır. Genetiği
ürünlerin birçok hayvan türünün yemlerinde
olduğu
gibi
balık
yemlerinde de kullanıldığı bilinmektedir. Balık yemlerinde protein kaynağı
olarak ekstrakte edilmiş soya fasulyesi yaygın bir şekilde kullanılmaktadır
(Kroghdal, 2003).
Balıklarda gerçekleştirilen
değiştiritmiş
soya,
değiştirilmemiş
mısır
ve
birçok
bunların
araştırmada, balık
genetiği
kullanılmasının genetiği
ürünlerinin
olanlarla karşılaştırıldığında
yemlerine
balıkların
besi performansında her-
hangi bir farklılık yaratmadığı ve incelenen balık doku ve organlarda önemli bir
farklılık gözlemlenmediği bildirilmiştir (Hemre ve ark. 2005, Chainark ve ark,
2006, Sanden ve ark. 2006.)
2.3.2. Hoyvoncılıkto Biyoteknoloiik Uygulamolar
Tarımın
iki ana kolundan biri olan hayvancılık, bitkisel üretim ile iç içedir.
Hayvancılık işletmelerinde
toplam işletme giderlerinin çok büyük bir bölümünü
yem giderleri oluşturmaktadır. İşletme yapısına göre değişmekle beraber bu
miktar yaklaşık olarak toplam üretim maliyetinin %50-70'i arasında kabul edilir.
Durum böyle olunca yem hammaddelerini bitkisel üretimden sağlayan hayvancılık
sektörü, bitkisel üretimde meydana gelebilecek her türlü
değişiklikten
etkilenmektedir.
Diğer
sektörlerde olduğu gibi hayvancılıkta da temel amaç
sağlıklı
ve güve-
nilir ürünleri en ekonomik bir şekilde elde etmektir. Hayvancılıkta ekonomik bir
üretim için modem biyoteknolojik
tadır.
uygulamaların
önemi gün geçtikçe artmak-
Modem biyoteknolojik uygulamalar ve gen teknolojisi ile
hayvanların
genetik özelliklerinin geliştirilmesi, büyüme parametrelerin artırılması, yemden
yararlanma kabiliyetinin iyileştirilmesi, üreme performansının yükseltilmesi,
verim
miktarı
ve ürün kalitesinin
artırılması yanında
çevresel
şartlara
adaptasy-
on ve hastalıklara dirençli hayvaniann elde edilmesi amaçlanmaktadır.
GENETİÖİ DEÖİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
43
Son yıllarda hayvancılık sektöründe embriyo transferi, klonlama (kopyalama), cinsiyet tayini ve gen transferi gibi biyoteknolojik uygulamalar başarılı bir
şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle embriyo transferi ile hayvanların
üreme performansında ciddi yükselmeler elde edilmiştir. Aynı zamanda
biyoteknolojik uygulamalar sayesinde önemli protein, rekorubinant organizmalar elde edilmiştir. Rekorubinant DNA teknolojisi sayesinde büyüme hormonlarını üreten mikroorganizmalar elde edilmiştir. Yine, genç buzağıların son
mide bölmesinde (abomasum) salgılanan ve peynir yapımında kullanılan
kimozin (lag fermenti) günümüzde rekorubinant DNA teknolojisi ile mikroorganizmalara ürettirilmektedir (Ekinci ve ark. 2005).
gen transferi uygulamalarında mikroenjeksiyon
tekniği başarılı bir şekilde kullanılan bir yöntemdir. Hücrelerine dışarıdan
yabancı gen transfer edilmiş hayvanlar genetiği değiştiritmiş hayvan olarak
tanımlanmaktadır. Başka organizmalardan istenilen özelliklere sahip genlerin
çiftlik hayvaniara aktanlması ile hayvanların genetik kapasitelerinin iyileşti­
rilmesi bu hayvanlardan elde edilen et, süt, yumurta ve yapağı gibi ürünlerin
kompozisyonlarının değiştirilmesi, kalitesinin artırılması mümkün olabilecektir.
Ancak, genetik mühendisliği tekniklerinden yararlanılarak hayvaniara dışardan
gen transferi yapmak suretiyle istenilen özelliklerle ilgili genleri taşıyan
genetiği değiştirilmiş hayvanlar üretmenin yolu henüz açık değildir (Karademir,
2007).
Çiftlik
hayvanlarında
Gen teknolojisini hayvancılık sektöründe en etkin tekniklerinden biri de
klonlama olmuştur. Bir canlının tıpa tıp aynısının üretilmesi olarak tanımlana
klonlama, yakın gelecekte çok amaçlı kullanılabileceği tahmin edilmektedir.
Hayvan klonlanması işleminde , yetişkin hayvanlardan alınıp laboratuar
ortamında kültürü yapılmış hücrelerden birinden genetik bilgiyi içeren hücre
çekirdeği çıkartılır ve yine hücre çekirdeği çıkarılmış bir yumurta hücresine
aktarılır (Karademir, 2007). Bu yumurta hücresi, spermle döllerneye gerek
kalmadan, gelişmek üzere, taşıyıcı anne hayvanın rahmine yerleştirilir. Gebelik
sürecinin sonunda doğan hayvan, genetik maddesi alınan hücrelerin sahibi hay-
44
İSTANBUL TİCARET ODASl
vanla her açıdan aynıdır. İlk somatik kopya olan Dolly bu şekilde elde edilmiştir
(Wilnıut ve ark. 1997).
Hayvanıara
gen transferinin olası uygulamalarından biri de süt ineklerinin
mastitis hastalığına karşı olan dirençlerini artırmaya yöneliktir. Bu amaçla
moleküler biyoteknoloji teknikleri kullanılarak mastitise karşı dirençli genetiği
değiştiriliDİş sığır elde edilmiştir. Yine sütü besin madde içeriği bakımından
daha zengin bir hale getirmek için yüksek kazein içerikli süt veren genetiği
değiştirilmiş sığır geliştirilmiştir (Brophy ve ark., 2003).
Hayvan beslemede biyoteknolojik tekniklerden yararlanılarak kanatlı ve
diğer tek mideli hayvanların ihtiyaç duydukları bir takım amino asitlerin (esansiyel amino asitler) ve nişasta yapısında olmayan polisakkariderin parçalanmasını sağlayan betaglukanaz, ksilanaz, likenaz, fitaz gibi enzimierin üretimi
yapılabilmektedir. Bu üretilen enzimler yemiere ilave edilelerek hayvanların bu
yemlerden daha etkin bir şekilde yararlanması sağlanmaktadır. Ayrıca, rumen
bakterilerinin genetik modifikasyon ile selüloz sindiriminin artırılması ve silajın
besleme değerinin enzimatik olarak artınıması yine modem biyoteknolojik
uygulamaların sayesinde gerçekleştirilmektedir.
Patojen mikroorganizmaların ve virüslerin doğrudan teşhisi, hastalıklara
dirençli genetiği değiştirilmiş yeni hatların geliştirilmesi, rekombinant aşıların
ve farmasötik moleküllerin üretimi, genetiği değiştiTilmiş hayvanlara organ,
doku ve kaQ ürettirme imkanları bulunmaktadır. Ayrıca hayvan ırklarının biyoteknolojik yöntemlerle DNA düzeyinde karakterize edilerek ırk ayrımının kesin
bir şekilde yapılması da mümkün olabilmektedir.
2.4. Sağlık Sektöründe Kullanılması
Modem biyoteknolojinin en yaygın kullanım alanlarından biri de sağlık sektörüdür. Özellikle hastalıkların doğru ve etkin teşhisine olanak sağlayan biyoteknolojik gelişmeler, hastalıklardan daha iyi bir şekilde korunınayı ve tedavi
yöntemlerinden yararlanmayı sağlamaktadır. ABD başta olmak üzere ileri
teknolojiye sahip birçok ülke modem biyoteknolojideki gelişmeleri ekonomik
GENETlGt DEGİŞTİRİLMIŞ ORGANİZMALAR
faydaya
45
dönüştürme çalışmalanna hız vermiştir.
Sağlık
sektöründe modern biyoteknoloji uygulamaları genel olarak
hastalıklardan koruma, teşhis ve tedavi, hücre tedavileri, ilaç keşfi, terapötik ilaç
ve protein üretimi ve biyoinformatik araç ve ürünlerin elde edilmesini hedeflemektedir (Anonim, 2004).
2.4.1. ilac ve Ası Üretiminde Kullanılması
1
1
Son yıllarda moleküler biyoteknolojide meydana gelen hızlı gelişmeler
birçok alanda geniş kullanım olanağı bulmuştur. Söz konusu teknolojiler ilerleyişin itici gücü olmuş ve giderek çok daha fazla sayıda sanayi ve hizmet sektörünü kapsar ve etkiler hale gelmiştir (Ak:alın, 2005). Günümüzde sağlık sektörüne yönelik olarak ilaç ve aşı üretiminde bu teknolojiden yararlanılmaya
başlanmıştır.
Bilindiği
gibi çok çeşitli kaynaklardan elde edilen doğal bileşikler ilaçların
etken maddesi olarak kullanılabilmektedir. Ayrıca elde edilen bu etken bileşikler
yarı sentezle (modifikasyon) değiştirilerek daha etkili moleküller elde
edilebilmektedir.
nedenleri ortaya çıkarıldıkça
bu hastalıkların birçoğunun önlenmesinde en etkili yöntemlerin ilaç ve aşı
olduğu görülmüştür. Ancak, aşıların üretiminin pahalı olması ve ilaç üretiminde
verirnin her zaman istenilen düzeylerde gerçekleşmemesi biyoteknolojik yöntemlerin kullanımını zorunlu hale getirmiştir.
Dünya üzerinde
insanların sağlık sorunlarının
Koruyucu hekimliğin en önemli silahlarından biri olan aşı, moleküler biyoloji alanındaki gelişmelerden fazlasıyla payını almakta, aşı üretim teknolojileri ve uygulama yöntemleri büyük bir hızla gelişmektedir. Bu nedenle, modem
biyoteknolojik uygulamalann en etkin kullanım alanlarından biri ilaç ve aşı üretimi olmuştur. Gen teknolojisinden faydalanılarak bitkilere genler aktanını ile
patojen mikroorganizmaların çeşitli proteinlerini sentezleyebilen bitkiler elde
edilebilmektedir. Örneğin, olgunlaştığında tüketilen muz gibi bazı tropikal ürünlerin
genetiği değiştirilerek
üretilecek proteinler,
gelişmekte
olan ülkelerde
46
lSTANBUL TlCARET ODASI
hepatit, kuduz, dizanteri, kolera ve ishal enfeksiyonlarına karşı kullanılabilmek­
tedir (Uzogara,2000). Yenilebilir aşılar bu çabaların bir ürünüdür. Muz, patates
gibi, çocukların kolay kolay hayır demiyeceği bitkilere bulaşıcı hastalık
unsurlarının (bakteri veya virüs) bağışıklık sistemini uyaracak bir proteinini kodlayan genini aktararak, muz veya patateste bu proteinin varlığını sağlamak, bu
meyve veya sebzeyi tüketen bireylerde aşı etkisi yapmaktadır (Akalın , 2005).
İnsan
için zararlı bir virüs veya mikroorganizmanın insan bağışıklık siste mini uyarıcı yeteneğe sahip bir protein dizisini kodlayan gen başka organizmalara aktarılarak , bol miktarda ve yan etkisi çok az aşı üretimi artık
kanıksanmış bir teknik olarak görülmektedir. Günümüzde bu yöntemle geliştir­
ilmiş birçok aşı güvenli bir şekilde kullanılmaktadır (Akalın , 2005).
Genetiği değiştmlmiş
çiftlik hayvanlarında da rekorubinant proteinler
üretilebilmektedir. Tıbbi öneme sahip olan proteinler bu teknolojiden
faydalanılarak üretilebilmekte ve bunlar insan ve hayvan hastalıklarında
kullanıla-bilmektedirler.
Genetik klonlama ve rekorubinant DNA teknolojileri kullanılarak deneysel
biyo-ilaçlar büyük miktarlarda üretilebilmektedir. Yakın gelecekte rekorubinant
proteinlerin büyük bir pazar haline geleceği tahmin edilmektedir. Bazı enzimler,
hormonlar, kan pıhtılaştırma faktörleri ve monoklonal antikorlar bu ürünlerden
bazılarıdır. Bazı insan genleri bitkilere aktanlarak insan serum albümini ve
insülin hormonu üretimi üzerinde çalışılan konulardır.
2.4.2. Hastahk Tedavisinde Kullanılmasi
Günümüzde hastalıklardan korunınada ve hastalık tedavisinde moleküler
biyoteknoloji ve gen teknolojisinden yaygın bir şekilde yararlanılmaktadır.
Genetiği değiştirilmiş hayvan ve bitkiler kullanılarak aşı ve ilaç üretimi
yapılabilmektedir. Aynca, gen teknolojisi teknikleri ile hastanın genetik yapısının
değiştirilmesi bu ilaç ve rekorubinant aşıların hastanın kendisi tarafından
üretilmesine olanak sağlamaktadır. Gen terapisi olarak adlandırılan bu yöntem
ilaç tedavisiyle transplantasyonun birleşimi olarak düşünülmektedir. Günümüz-
GENETİGİ DEGİŞTiRİLMİŞ ORGANİZMALAR
47
de kahtımsal hastalıkların tedavisinde hastaların hücrelerine işlevsel olarak eksik
olan genin yerine yeni sağlıklı bir genin aktarılması ile yapılan gen terapisi
çalışmalan en yaygın çalışılan konulardır. Retrovirüsler, adenovirüsler ve herpes
virüsleri gen terapisi uygulamalannda vektör olarak kullamlmaktadır. Gen terapisi tekniği kan talamisi, kistik fibrozis ve bazı kanserierin tedavisinde
kullanıla bilmektedir.
2.4.3. Organ Naklinde Kullamlması
Günümüzde karaciğer, kalp, akciğerler, bağırsaklar, pankreas ve böbrekler
gibi temel organ nakilleri başarıyla yapılmaktadır. Aynca doku nakli grubunda
kemik iliği, kornea, kemik ve tendon nakilleri de geniş bir uygulama alanı
bulmuşlardır. Moleküler biyoteknoloji uygulamalarının kullanılmasımn organ
nakillerinin daha başarılı bir şekilde yapılmasına olanak sağlayacağı tahmin
edilmektedir.
Transgellik hayvanlar, meme bezlerindeki sütü fibrinojen gibi rekorubinant
proteinleri büyük miktarda üretmek için kullanılabilmektedir (Çelik ve Balık,
2007). Klonlanmış hayvanların insan hastalıklarının tedavisinde model olarak
kullanılabilmesi çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir. Klonlanan koyun
keçi ve domuz gibi bazı çiftlik hayvanları kullanılarak insana nakil için uygun
olan kalp, karaciğer, böbrek ve fetal hücreler geliştirilerek kullanılabilmektedir
(Uzugara, 2000).
2.5. Endüstride Kullamlması
Genetiği
değiştirilmiş
organizmalar, ilaç ve yem sanayi ve gıda
endüstrisinde kullanılan enzim, protein, aşı, ilaç, kanseri önleyici bileşikler,
antikorlar, vitaminler, sentetik aminoasitler, hormonlar, antioksidanlar ve daha
birçok ürünlerin üretiminde kullanılabilmektedirler. Gıda endüstrisinde
kullanılan enzim, emülgatör, tatlandırıcı, renklendirici, koruyucu veya stabilizatör üretiminde GDO'lardan yararlanılmaktadır.
2.5.1. Rio-fabrikalarda Kullamını
Gen aktanm tekniğiyle elde edilen ürünlerin endüstriyel alanda kullanımının
48
İSTANBUL TİCARET ODASI
geleneksel olarak üretilenlerden daha ekonomik ve avantajlı olduğu ileri sürülmektedir. Örneğin peynir yapımında kullanılan rennin (kimozin) enzimi genetiği
değiştirilmiş mikroorganizmalar kullanılarak daha kolay ve daha ucuz
üretilebilmektedir. Aynca gen aktanını ile kullanım amacına uygun olarak arzu
edilen özelliklere sahip ürünün elde edilmesi de endüstriyel kullanımda büyük
kolaylıklar sağlamaktadır. Benzer şekilde teknoloji kullanılarak arzu edilen bir
ürün, fazla miktarda, çok daha ucuz, nakil ve depolama işlemleri daha uygun
olarak üretilebilmektedir (Çelik, Balık, 2007).
2.5.2. Endüstriyel Kullanım
Modem biyoteknolojinin gelişmekte olan kullanım alanlarından biri de
endüstriyel kullanımdır. Genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar (küf, bakteri,
maya) kullanılarak biyolojik temelli polimerlerin, vitamin, aşı, protein ve
antibiyotikler yanında tekstil, deterjan, hayvan yemi ve yiyecek-içecek gibi
çeşitli endüstriler için enzimierin üretiminde kullanılmaktadır (Karademir,
2007).
Çevresel kaygılar ve fosil yakıtların tükenme tehlikesi nedenleriyle, alternatif enerji kaynaklarının, tüketilen enerji içerisindeki oranının önümüzdeki
yıllarda giderek artacağı ve 2l.yüzyılın ikinci yarısında dünyanın birincil enerji
kaynağı olabileceği beklenmektedir (Anonim, 2004). Moleküler biyoteknolojik
uygulamaların bu alandaki hedefleri ise alternatif enerji kaynaklarının ve çevre
dostu endüstriyel üretim süreçlerinin geliştirilmesidir. Tahıllardan elde edilen
biyoetanol düşünülen yenilenebilir alternatif enerji kaynaklarının başında
gelmektedir. ABD ve Brezilya'da biyoetanol üretimi ve kullanımı artmakta
diğer birçok ülkede ise bu yöndeki çalışmalar devam etmektedir.
Endüstriyel biyoteknoloji gıda endüstrisinde çok geniş bir uygulama alanı
bulmaktadır. Alkollü içecekler, mayalanmış ürünler, fermente edilmiş ürünler,
meyve suları, gıda koruyucu ve lezzet artıncı maddeler, süt ve süt ürünleri, sirke
gibi gıda maddelerinin üretimi için yüksek performans gösteren maya, bakteri
ve gıda üretim süreçlerinin belirli asamalannda gerekli enzimierin geliş tirilmesi
ve kullanımı buna örnek olarak verilebilir (Karademir, 2007).
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
Günümüzde modern biyoteknolojik tekniklerden
amaçlar için
kullanılmak
Genetiği değiştirilmiş
49
yararlanılarak farklı
üzere birçok kimyasal madde üretilebilmektedir.
mikroorganizmalar
kullanılarak
fermantasyonla elde
edilen kimyasal maddeler ve kullanım alanlan Çizelge 3 'te
verilmiştir.
Çizelge 3. Fermantasyon ile Üretilen Bazı Kimyasal Maddeler
(Karademir, 2007)
Organik
Kimyasal
Mikrobiyal
kaynak
Kullanım Alanları
Endüstriyel çözücü ve birçok organik kimyasal
için ara ürün
Endüstriyel çözücü ve birçok organik kimyasal
için ara ürün
Endüstriyel çözücü ve birçok organik kimyasal
için ara ürün
Asetik asit
Acetobakter
Aseton
Clostridium
Bütanol
Clostridium
Etanol
Saccharomyces
Formik asit
Aspergillus
Gliserol
Saccharomyces
İzopropanol
Clostridium
Laktik asit
Propilen
glikol
Suksinik asit
Lactobacillus
Bacillus
Rhizopus
Endüstriyel çözücü, sir k e, ester, eter ve
mesrubatlar
Tekstil boyama, deri terbiyesi, lastik üretimi
Çözücü, tatlandırıcı, patlayıcı, baskı, kozmetik,
sabun, antifri
Endüstriyel çözücü, kozmetik ürünler, antifiriz,
mürekkepler
Gıda eksilendirici, boya, deri terbiyesi
Antifiriz, çözücü, sentetik resin üretimi, küf
önleyici
Vernik üretimi, parilimler için boya ve esterler
Modem biyoteknolojik teknikler sanayi ve endüstrinin
değişik şekillerde kullanılmaktadır.
temizlik,
gıda,
darklı alanlarında
Günümüzde biyoteknolojik uygulamalar
ilaç, maden ve metal endüstrisi gibi birçok üretim sektöründe
kullanılmaktadır. Genetiği değiştirilmiş
deterjan, ekmek , antibiyotik,
mikroorganizmalardan
kağıt ağartma,
yararlanılarak
etanol, polyester, vitamin ve
farklı
50
İSTANBUL TİCARET ODASI
kimyasal içerikleresahip bileşikler elde edilmekte ve üretim endüstrisinde kullanılmaktadır (Çizelge 4).
Çizelge 4. Endüstride Biyoteknoloji Teknikleri ve Uygulama Örnekleri
(Karademir, 2007)
Ürün
Deterjan
Biyotek Süreci
Parlatıcı ve temizleyici olarak
biyotek ürünleri; Proteaz, Lipaz,
Amilaz
Ekmek
Sertlik; daha uzun süren tazelik
Polyester
üretimi
Biyoteknoloji ürünü polyester
mısır nişastasından elde edilir
B2 Vitamini
Bitkisel yağ ve glikoz kullanılan
tek hasarnaklı fermantasyon
reaksiyonu
Eskitilmiş
kotkumaşı
Kağıt
Üretimi
(Ağartma)
Tüketici Yararı
Çevre kirliliğinin önlenmesi Daha
düşük sıcaklıkta etkili sonuç; Enerji
Tasarrufu
Daha yüksek kalitede ekmek; daha
uzun raf ömrü; Potasyum Bromatsız
üretim
Diğer polimerlerdeki gibi koku
üretınez; parçalanma ve yanınayla
toksik maddeler vermez;
Biyolojik olarak üretim; atık
oluşumunu büyük ölçüde azaltınası
Biyoteknoloji enzimi selülaz
Enerji tüketiminin azalması; Daha
sayesinde tek aşamada yıkanması düşük maliyet; daha yumuşak
ve yumuşatılması
ürünler; daha az islenme.
Klorin kullanımını ve çevreye toksik
Enzimler lignin ve hücre
dioksinin verilmesini azaltır;
duvarlannı parçalayarak süreci
kullanılan daha az enerji ve
gerçekleştirirler
kimyasala bağlı olarak maliyetin
azalması
Etanal yakttı
Selülaz enzim teknolojisi
tanelerinin
önce şekere ardından etanole
kullanılarak tahıl
dönüştürülmesi
Antibiyotik
Kontakt
Lens
Solüsyonları
Tek hasarnaklı biyolojik süreçle
dogrudan fermantasyonun
yapılarak antibiyotik
medyumunun hazırlanması
Proteaz enziminin
kullanılmasıyla protein
kalıntılarının temizlenmesi
Sera gazı etkisinin azaltılması;
domestik enerji üretiminin artması;
önceki üretim ürecinden daha verimli
Enerji tüketiminde % 65 azalma; tüm
maliyetle azalma
Daha etkili temizleme; daha az tahriş
ve daha az enfeksiyon
Bu ürünlerin çevre kirliliğinin azaltılması, tasarruflu enerji
daha düşük maliyetli üretim sağladığı öne sürülmektedir.
kullanımı
ve
3. GDO'Iu Ürünlerin Etkileri
odern biyoteknolojinin en yaygın kullanıldığı alaniann başında tarım
ve gıda sektörü gelmektedir. Tarımda endüstrileşmeyle beraber yeni
bilgi teknolojilerinin ortaya çıkanlması onları gıda üretim ve işlenmesinde kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Tarım ve gıda sektöründe 20. yüzyılda
başlayan endüstrileşme, gıda güvenliği ve kalitesi yanında su ve çevre kirliliğine
neden olmayacak tarımsal üretim modellerinin kullanılmasını teşvik etmiştir.
M
Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde tarımsal üretimde modern biyo teknolojik tekniklerin daha yaygın bir şekilde kullanımı sağlanarak üretimde
daha fazla artış elde edilmesi hedeflenmiştir. Tarım teknolojileri ve modern
biyoteknolojinin bütünleşmesi sonucu ortaya çıkan GDO'lar ise kısa bir zaman
zarfında tarımsal üretimin birçok alanında etkin bir şekilde kullanılmaya
başlanmıştır. Ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak GDO farklı amaçlar
için kullanılmaktadır. Toplumlardaki bilinç düzeyinin gelişmesine bağlı olarak
da üretimde yeni teknolojilerin kullanımının insan, hayvan, tarım ve gıda ve
çevre üzerine olan etkileri tartışılmaya başlanmıştır.
3.1. Tarım Üzerine Etkileri
Günümüzde tarımsal üretimde ciddi ve çok önemli gelişme ve değişiklikler
yaşanmaktadır. Tarım işletmeleri sayı olarak azaimalanna karşın üretim potansiyeli bakımından büyüme göstermektedirler. Dünyadaki hızlı nüfus artışına
bağlı olarak gıdalara olan ihtiyacın her geçen gün artış gösterdiği bir gerçektir.
Dünyada işlenebitir tarımsal alanların sınırlı olması ise mevcut alaniann daha
verimli bir şekilde kullanılmasını zorunlu hale getirmektedir. Birim alandan
daha fazla ürün elde edilerek ihtiyaç duyulan miktarda gıda üretiminin sağlan­
ması tarımda üzerinde en fazla çalışılan konu olmuştur.
Yeni teknolojiler birim alan veya birim hayvandan daha fazla ürün elde
etmeyi ve farklı ürünler elde etmeyi olanaklı hale getirmiştir. 20. yüzyılın
başlanndan itibaren, genetik biliminde meydana gelen gelişmelerin bitki ve
hayvan ıslahında yaygın olarak kullanılması yüksek verimli bitki çeşit ve hayvan
52
İSTANBUL TİCARETODASI
ırklarının geliştirilmesine olanak sağlamıştır (Atsan ve Kaya, 2008). Üretimde
çeşitliliğin artmasıyla
birlikte gıda üretiminde tüketici talep ve tercihleri dikkate
alınmaya başlanmıştır. Tüketici tercihleri tarım ve gıda sektöründe birçok
değişim ve gelişmeye neden olmuştur. Üreticiler, yeni bilgi teknolojilerinden
faydalanarak tüketici isteklerine uygun ürün elde etmeye yönelik çalışmalara
başlamıştır.
Tarımsal
üretimde mekanizasyon ve ihtisaslaşmaya paralel olarak üretim
artışını sağlamak için çeşitli arayışlara gidilmiştir. Bu amaçla tanmsal üretimde
kimyasalların kullanımına başlanmış ve kısa bir süre zarfında birçok kimyasalın
tarımsal üretimdeki kullanımı yaygınlaşmıştır. Tanm ve gıda üretim sektöründe
teknik bilgi ve teknolojilerin önemi artıkça üretimde artış sağlanmış bu
gelişmeler de beraberinde tarımsal endüstrileşmeyi getirmiştir. Biyoteknoloji
özellikle tarımsal biyoteknoloji, tanmda klasik ıslah yöntemleri ile çözülemeyen
ekonomik öneme sahip bazı problemierin çözümünde önemli katkılar
sağlamıştır (Atsan ve Kaya, 2008). Ancak, zamanla tarımsal üretimdeki
kimyasal madde ve gübre kullanımının ekolojik denge üzerinde ciddi zararlar
yarattığı anlaşılmıştır. Bu da su, toprak ve çevre kirliliğine neden olmayacak
tarımsal üretim tekniklerinin kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Gelişmiş
ülkeler, modem biyoteknolojik yöntemlerden faydalanarak hem dünyadaki hızlı
nüfus artışının ihtiyaç duyacağı gıda miktannı üretmek ve hem de çevreye zarar
vermeyecek bir üretim için GDO'lan yaratmış ve çözüm olarak sunmuştur.
Tarımsal
üretimde GDO kullanımının bitkilerde hastalık yapıcı etmenlerin
ortadan kaldınlabileceği, kimyasal madde ve tanm ilaçlannın kullanımııun
düşürerek insan, hayvan ve çevreye olan zararların azaltılabileceği ve yeraltı su
kaynaklannın kirlenmesinin önüne geçilebileceği iddia edilmektedir. Aynca
modem biyoteknolojik uygulamalar sonucunda elde edilecek GDO'lar ile
gıdaların besin madde değerinin artırılabileceği ve raf ömrünün uzatılabileceği
öngörülmekte, bitki hastalık ve parazitlerle daha etkin mücadele edilebileceği
ileri sürülmektedir. Aynca yüksek nem, sıcaklık, soğuk, kuraklik, tuzluluk vs.
GENETİGİ DEÖiŞTİRiLMiŞ ORGANİZMALAR
gibi sıradışı çevre koşullarına dayanıklı bitki çeşitleri
time büyük kolaylıklar sağlayacağı savunulmaktadır.
geliştirilerek tarımsal
53
üre-
Bitkisel üretimde elde edilen genetiği değiştirilmiş ürünlerin hayvansal üretimde kullanılabileceği göz önüne alındığında bunların hayvan ve onlardan elde
edilecek ürünlerde yaratabileceği etkiler gerek hayvan ve gerekse de insan
sağlığı açısından ele alınması gereken bir diğer tartışma konusudur. Nitekim
genetiği değiştitilmiş bitkilerden elde edilen yem hammaddelerinin hayvan
beslemede kullanımı başta biyogüvenlik olmak üzere birçok sorunun ortaya
çıkmasına neden olduğu bildirilmektedir (Gürlek ve ark, 2007). GDO'ların insan
ve hayvan sağlığı ile çevre üzerinde yaratabileceği olası olumsuz etkileri bunların tarımsal üretimde kullanımını sınırlandıran temel unsurlardır.
3.1.1. Bitkisel Üretim Üzerine Etkileri
Modem biyoteknolojik uygulamalar bitkisel üretimde oldukça geniş bir
kullanım alanına sahiptir. Gen teknolojisi ve doku kültürü teknikleri kullanılarak
bitki ve hücrelerin çoğaltımı, özelliklerinin değiştirilmesi ve geliştirilmesi yapı­
labilmektedir. Ayrıca bu yöntemlerden yararlanılarak, genetik ve stoplazmik
uyuşmazlık gibi nedenlerle bitki cins ve türleri arasında veya cins ve tür içindeki bit.ltiler arasında başarılı melezlerneleri engelleyen, doğanın engelleyici
mekanizmaları da devre dışı bırakılabilmektedir (Karademir, 2007) .
İlk genetiği değiştitilmiş bitkinin elde edildiği 1980'lerden günümüze
kadar modem biyoteknoloji alanında çok hızlı gelişmeler yaşanmıştır. Tarımsal
ve ekonomik açıdan önemli olan bitkilere gen aktanını yapılarak farklı özelliklere sahip birçok bitki çeşidi elde edilmiştir.
Bitkisel üretimde biyoteknoloji uygulamaları daha çok çeşit geliştirme, herbisitlere dayanıklılık, böceklere dirençlilik, hastalık ve zararlılara dirençlilik,
ektrem çevre koşullarına dayanıklılık ve besin madde bileşiminin zenginleştir­
ilmesi veya raf örnrünün artırılması üzerinde yoğunlaşmıştır.
54
İSTANBUL TİCARET ODASI
Yabancı
otlarlamücadele bitkisel üretimde üzerinde en fazla durolan konulardan biridir. Yabancı otlar çoğunlukla kültür bitkilerinin su, besin maddesi ve
güneş gibi gelişmelerini etkileyen faktörlerden yararlanmada kültür bitkileriyle
rekabet ederek verim azaimalarına neden olurlar. Bu verim artışını önlemek
amacıyla herbisit (yabancı ot öldürücü) ilaçlar kullanılmaktadır. Yabancı ot probleminin çözümünde modern biyoteknoloji tekniklerinden faydalanılarak kültürü
yapılan bitkilere herbisitlere dayanıklılık kazandıracak özellikler gen transferi
uygulamaları ile sağlanmıştır. Gen transferi yoluyla buğday, mısır, pamuk, şeker­
pancarı, şeker kamışı, soya fasulyesi, sebze ve meyveler gibi birçok bitki çeşidi
herbisitlere dayanıklı hale getirilmiştir.
Bitki
hastalık
etmenleriyle mücadele de modem biyoteknolojiden
yararlanılmaktadır. Özellilde virüs ve küf hastalıkianna dayanıklı genetiği
değiştirilmiş bitki çeşitleri etme çalışmalan devam etmektedir. Bu alanda
yapılan çalışmalar sonucunda hastalıklara direnç geni aktanlmış birçok bitki
çeşidi geliştirilmiştir.
Bitkisel ürünlerin besin madde içeriğinin zenginleştirilmesi ve raf ömrünün
uzatılınası çalışmalan yamnda, değişen iklim koşullannda ekonomik verim
sağlanacak bitki çeşitlerinin geliştirilmesi çalışmalan devam etmektedir. Bu
amaçla modern biyoteknolojik tekniklerden yararlanılarak vitamin, esansiyel
yağ asitleri, antioksidan maddeler, esansiyel amino asitler, mikro elementler
bakımından zenginleştirilmiş ürün çeşidi elde edilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca
kuraklik, aşırı soğuk ve sıcaklık gibi ektsrem iklim ve çevre koşullarına dayanıklı
bitki çeşidi elde etme hedeflenen diğer çalışmalardır.
1996 yılından itibaren GDO'lu ürünlerin ticaretinin yapılmaya başlanması
dünya genelinde transgenik bitkilerin ekim alanında yadsınmayacak bir artışa
neden olmuştur. 2009 yılı itibariyle de ticari amaçlı yetiştirilen genetiği değiştir­
ilmiş bitkilerin ekim alanı dünya genelinde toplamda yaklaşık olarak 134 milyon hektara ulaştığı bildirilmiştir (James, 2009).
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMiŞ ORGANİZMALAR
55
Günümüze kadar, birçok bitki çeşidine dışarıdan gen aktanını yapılmak
suretiyle genetiği değiştiTilmiş yeni bitki çeşitleri elde edilmiştir. Arpa, buğday,
kanola, alfa alfa, yonca, pamuk ve keten gibi tarla bitkileri yanında brokoli,
havuç, kabak, domates gibi sebzelerde ve kiraz, kivi, narenciye meyvelerinde
genetiği değiştirilmiş birçok çeşit elde edilmiştir. Şimdiye kadar gen aktarımı
yapılmış ürün çeşitleri Çizelge 5 'te sunulmuştur.
Çizelge 5. Genetiği Değiştirilmiş Ürün Çeşitleri (Runge, 2004)
Tarla bitkileri
Sebzeler
Diğer
Meyveler
Alfa alfa
Arpa
B rokoli
Elma
Acı
Kabak
Muz
Kakao
Kanola
Havuç
Kavun
Kahve
Tapyoka
Karnabahar
Kiraz
Sarımsak
Yonca
Salatalık
Narenciye
Acıbakla
Pamuk
Patlıcan
Hindistan cevizi
Hardal bitkisi
Keten
Marul
Üzüm
Palm yağı
Mısır
Soğan
Kivi
Haşhaş yağı
Pirinç
Bezelye
Mango
Zeytin
Ayçiçeği
Papaya
Yerfıstığı
Sorgum
Biber
Patates
Ananas
Tütün
Soya fasulyesi
Ispanak
Erik
.Şekerpancarı
Lahana
Şeker kamışı
Domates
Çilek
Karpuz
marul
Aspur
Buğday
Dünyada ticari üretimi yapılan en fazla GDO'lu ürünler soya fasulyesi,
mısır, pamuk ve kanola'dır. Ayrıca domates, patates, şeker pancarı, arpa, kabak,
marul, ananas, kiraz, buğday ve birçok meyve ve sebzenin genetiği değiştir­
ilrnek suretiyle üretimi yapılmaktadır.
56
lSTANBUL TİCARET ODASJ
Tarımda
gün geçtikçe GDO'lu tohumların üretimleri de artış göstermektedir. Bitkisel üretimde genetiği değiştirme çalışmalarının daha çok herbisitlere
dayanıklılık, böceklere direnç, virüs ve fungus gibi hastalıklara dayanıklılık,
ürünlerin raf ömrünün artırılması. besin madde kompozisyonlarının yükseltilerek
kalitelerinin iyileştirilmesi üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. Hayvansal üretimde ise et ve süt üretiminin artırılması, hastalıklara karşı dayanıklılık ve insan
sağlığında da kullanılan bir takım hormon, enzim ve aşıların yapısına giren proteinlerin üretimi amacıyla genetik değiştirme çalışmaları yürütülmektedir.
Tarımda genetiği değiştirilmiş
ürünlerin üretimi ve kullammının insan, hayvan veya çevreye olan etkisinin uzun vadede neler olacağı henüz tam olarak
bilinmemektedir. Ancak mevcut bilgiler, melez nesil oluşturma aşamasında gen
kaçışı nedeniyle değiştirilen genetik özelliklerin çevreye kontrolsüz olarak
yayılmasına bağlı riskler bulunduğu yönündedir (Akgönül ve ark. 2007).
Genetiği değiştirilmiş ürünlerdeki genlerin geniş bir alana yayılarak kontrol
edilemez bir durum alabileceği ihtimali ve sonrasında meydana gelebilecek
sonuçlar ile ilgili kuşkular da giderek artmaktadır. Bitkilere aktarılan genlerin
gen kaçış yoluyla diğer yabani türlere bulaşması ve yabaniliğin artması ve yeni
yabaru türlerin ortaya çıkması ekosistemde önemli tahribatlar yaratabilme ihtimalini artırmaktadır (Aydın, 2008) . Aynca, GDO'lu bitki "yok edici gen-terminating gene" olarak adlandırılan genler nedeniyle yeniden üremeden yoksun
bırakılmış olması doğada bulunan diğer bitkilerin herhangi bir gen kaçışıyla döllenmesini olası hale getirir bu da bitkilerde kısırlığa yol açabilmektedir (Akgönül
ve ark, 2007) . Genetiği değiştirilmiş tohum üretimi artıkça dünya tek tip tohumlara bağımlı hale geleceği bunun da ürün çeşitliliğin azalmasım beraberinde
getirerek, gelecekte çıkabilecek olası yeni hastalıklarla mücadeleyi zorlaştıra­
bileceği ileri sürülmektedir (Meseri, 2008).
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANiZMALAR
57
3.1.1.1. Tahıliann Üretimi Üzerine Etkileri
Tahıllar,
gerek insan ve gerekse de hayvan yemi olarak kullanılan en yaygın
bitkisel kaynaklı ürünlerdir. Son zamanlara kadar, klasik ıslah ve melezierne
yöntemleri ile tahılların iklim, hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı hale
getirilmesi için birçok çalışma yürütülmüştür. Günümüzde ise gen teknolojisindeki gelişmelerden yararlanılarak tahıliara pek çok genin transferi yapılarak
bunların söz konusu hastalık ve zararlılara karşı tolerans ve dayanıklılığı
artırılınaya çalışılmaktadır. Gen transferi uygulamalarında tahılların in vitro
rejenerasyonyaya inatçılıkları ve Agrobacterium'a karşı olan dirençlerinden
dolayı bazı zorluklar bulunmaktadır (Karaoğlu ve Kotancılar, 2007). Buna
rağmen, rekombinant DNA teknolojisi kullanılarak mısır, pirinç, buğday ve arpa
gibi önemli tahıllara birçok gen başarıyla aktarılmıştır. Şimdiye kadar gen transferinde en başarılı olunan tahıllar mısır, pirinç ve buğdaydır.
Gen teknolojisi tekniklerinden yararlanılarak; herbisit dayanıklı, böcek
dirençli ve herbisit dayanıklı-böcek dirençli çok sayıda genetiği değiştirilmiş
ticari mısır çeşidi elde edilmiştir (Çizelge 6).
58
İSTANBUL TİCARET ODASr
Çizelge 6. Ticari Amaçlı
Genetiği Değiştirilmiş Mısır Çeşitleri
(Karaoğlu
ve
Mısır
Kotancılar,
(2004 yılı)
2007)
Özellik
Hibrit sayısı
Btll
Böcek dirençli ve herbisit toleranslı
Bt176
Böcek dirençli
TC1507
Böcek dirençli ve herbisit toleranslı
Mon810
Böcek dirençli
936
Mon863
Böcek dirençli
260
MonGA21
Herbisit toleranslı
387
Nk603
Herbisit toleranslı
383
T25
Herbisit toleranslı
83
Mon81 O+GA2 1
Böcek dirençli ve herbisit toleranslı
202
Mon810+NK603
Böcek dirençli ve herbisit toleranslı
203
Mon810+T25
Böcek dirençli ve herbisit toleranslı
4
Mon863+GA21
Böcek dirençli ve herbisit toleramlı
21
Mon863+NK603
Böcek dirençli ve herbisittoleranslı
43
60
3
34
İnsan gıdası ve hayvan yemi olarak en fazla üretimi yapılan tahıllardan biri
olan mısır' dır. Yüksek enerji ve orta düzeydeki protein içeriği mısırın çok amaçlı
kullanımını sağlamaktadır. Dünyada üretilen toplam mısırın %60'ı hayvan yemi,
%20'si insan gıdası (doğrudan tüketim), %10'u işlenmiş gıda ve %10'u diğer
tüketimler ile tohumluk olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir (Özcan, 2009).
GENET!Ci DECİŞTlRILM!Ş ORGANIZMALAR
59
Gen teknolojisi yöntemleriyle bitkileri böceklere karşı dirençli bir duruma
getirmek amacıyla bunlara toprakta yaşayan Bacillus thuringiensis bakterisine
ait bir gen aktarılmaktadır. Bu gen bitki zararlılanna karşı toksik etki gösteren
"Bt endotoksini" üretmektedir. Bu proteini kodlayan gen bitkiye aktanldığında
bitkide böcek öldüren bir proteinin üretilmesini sağlamaktadır. Mısıriara bu
genin aktanlması sonucuBt-Mısır'lar elde edilmiştir. Bt-Mısır elde edilmesiyle
insektisit kullamlmadan böceklerden kaynaklanan zararlar en aza indirilmiştir.
Böceklere dayanıklı hale getirilmiş genetiği değiştmlmiş mısır çeşitleri
sayesinde böceklere karşı ilaçlama yapılmaksızın üretimde %30 oranında artışlar
sağlanabilmektedir (Özcan, 2009) . Böceklere dirençli genetiği değiştitilmiş
mısır çeşitleri günümüzde 7'si AB ülkesi olmak üzere toplam 17 ülkede yaklaşık
37 milyon hektarlık bir alanda üretilmekte ve 54 ülkede de gıda ve yem amaçlı
kullanılmaktadır (Özcan, 2009). Dünyada 2007 yılı itibariyle küresel olarak 780
milyon ton mısır üretiminin gerçekleştiği (Özcan, 2009) ve bunun yaklaşık
olarak %20-24'lük kısmının genetiği değiştitilmiş mısır olduğu tahmin edilmektedir (James , 2008).
Dünyada en fazla tüketilen tahıllardan biri olan buğdayda ilk gen transferi
denemesi Triticum monococcum buğdayına protoplazmadan oluşan hücre süspansiyonu içine nptll geni transfer edilerek uygulanmıştır (Karaoğlu ve
Kotancılar, 2007). Daha sonraki zamanlarda diğer tahıllarda olduğu gibi
Agrobacterium aracılığı ile gen transferi gerçekleştirilmiştir.
Tahılların
besin madde bileşimlerinin zenginleştirilmesine yönelik yapılan
en önemli çalışmalardan biri Avitamininin ön vitamini olan beta karotence zengin pirinç elde edilmesidir. "Altın Pirinç" veya "Golden Rice" olarak
adlandırılan bu pirince iki farklı mikroorganizmadan alınmış A vitamini senteziyle ilgili üç farklı gen aktarılmıştır. Altın pirinç endosperminde beta karoten
sentezi arttığı için diğer pirinçlerden daha yüksek düzeyde karoten içeriğine
sahiptir. Aynca, esansiyel amino asit içeriği yükseltilmiş ve mikro minerallerce
zenginleştirilmiş tahıl ürünlerinin yakında üretilmesi beklenmektedir.
60
İSTANBUL TİCARET ODASI
3.1.1.2. Sebze ve Meyve Üretimi Üzerine Etkileri
Modern biyoteknolojinin tarımsal üretimdeki temel kullanım amaçlan
arasında daha ekonomik bir üretim yanında, ürünlerin besin madde bileşimi
bakımından zenginleştiTilerek daha fonksiyonel hale getirilmesi ve raf ömrünün
uzatılınası da bulunmaktadır. Meyve ve sebzelerin yapılannda özellikle üretimden tüketiciye ulaştırma sürecinde erken olgunlaşma veya uygun çevre
koşullannın sağlanamamasına bağlı olarak yumuşama ve bozulmalar meydana
gelmektedir. Domates, çilek ve kiraz gibi kısa zamanda tüketilmesi gereken
ürünlerdir.
Meyvelerde olgunlaşma ve yumuşama hücrelerinde üretilen Etilen
düzeyine bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Modem biyoteknolojik
yöntemlerden yararlanılarak özellikle kısa sürede bozulan bazı meyve ve
sebzelerin raf ömrünün uzatılınasını sağlayacak çalışmalar yürütülmektedir. Bu
uygulamalar ile etilen üretiminde rol oynayan genlerin kontrol edilmesi veya
farklı bir strateji olarak hücre duvarını bozan bir enzim olan poligalakturonaz
enziminin baskılanarak pektin yıkımının ertelenmesi ile meyve ve sebzelerdeki
olgunlaşma geciktirilebilmektedir (Akgönül ve ark, 2007). Bitki biyoteknolojisi
ve özellikle gen teknolojisi alanındaki gelişmeler sayesinde ilk genetiği değiştir­
ilmiş ürün bitkisi olan uzun raf ömürlü domates FlavrSavr adı ile 1996 yılında
pazara sürülmüş ancak, pazarlama stratejilerindeki yanlışlıklar ve tüketiciler
tarafından kabul görmemesi sonucu üretimden kaldırılmıştır. (Çetiner, 2005)
Biyoteknolojik uygulamalar kullanılarak sebze ve meyvelerin raf ömürlerinin uzatilması özellikle kısa sürede tüketilmesi gereken domates, çilek,
şeftali, muz, ahududu ve kiraz gibi ürünlerin daha ekonomik bir şekilde
pazarianmasına olanak sağlayabilmektedir.
3.1.2. Hayvonsol Üretim Üzerine Etkileri
Günümüzde gen teknolojisi ile canlılar arasında gen transferi yapılabilmek­
tedir. Gen transferi insan, bitki, mikroorganizma ve hayvan arasında değişik
amaçlar için uygulanabilmektedir. Farklı canlı türleri arasında yapılan gen trans-
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
61
feri sayesinde doğada daha önce hiç bulunmayan gen bileşimleri üretilebilmektedir. Çiftlik hayvanlarında şimdiye kadar tavşan, koyun, domuz gibi birçok
hayvan üzerinde embriyoları hücre aşamasındayken yüzlerce değişik gen denenmiş ve değişik türler elde edilmiştir. Modem biyoteknolojik uygulamaların hayvansal üretimdeki temel hedefi hayvanlardan elde edilebilecek en ekonomik
verim artışını sağlamaktır. Bu amaçla hayvanın genetik yapısımn değiştirilmesi
ve geliştirilmesi, klonlama ve ürün kalitesinin artırılması çalışmaları
yürütülmektedir. Genetik kapasite olarak üstün hayvanların elde edilmesi ve
yine sağlık açısından büyük önemi olan terapötik maddelerin biyoteknolojik
yöntemler kullamlarak hayvaniara ürettirilmesi çalışmaları bu teknolojinin
üzerinde çalıştığı diğer konulardır.
Gününıüze
kadar, ticari olarak genetiği değiştiritmiş hayvanlar henüz
üretim amaçlı kullanılmamaktadır. Ancak bazı hayvan türlerinin genetiğinin
değiştirilmesi çalışmalarının devam ettiği bilinmektedir. Son zamanlarda,
genetiği değiştirilmiş hayvanlarla ilgili çalışmaların olası çevresel etkileri ve
kaygılan çalışmalan ABD Ulusal Araştırma Konseyi (NRC), İngiltere Tarım ve
Çevre Biyoteknoloji Komisyonu (AEBC, 2002) ve Pew Gıda ve Biyoteknoloji
Girişimi (PIFB, 2003) tarafından yapılmaktadır.
Hayvansal üretimde ekonomik verimlilik ancak ekonomik yem varlığında
mümkün olmaktadır. Günümüzde hayvan yemlerinde kullanılan hammaddelerin
büyük bir kısmı artık genetiği değiştmlmiş olarak da üretilmektedir. Genetiği
değiştirilmiş bitkilerden elde ürünler ve genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalardan üretilen enzimler hayvan yemlerinde yaygın bir şekilde kullanılmak­
tadır. Dünyada global olarak hayvan yemlerinin yaklaşık olarak 600 milyon ton
gibi bir oranda olduğu tahmin edilmektedir. En fazla yemi üretilen hayvan türleri tavuk, domuz ve sığırlardır. Mısır ve diğer tahıllar yanında soya fasulyesi ve
kanola bu hayvanların yemlerinde en fazla kullanılan bitkisel ürünlerdir.
Genetiği değiştirilmiş
ürünlerin hayvan yemlerinde kullanılmasıyla ilgili
üzerinde en fazla durolan konulardan biri; ürünlerden gelen değişime uğramış
62
İSTANBUL TlCARET ODASI
DNA' mn hayvansal ürünlere geçmesinin neden olabileceği potansiyel risklerdir.
Ancak hayvanların sindirim sisteminde salgılanan bir takım enzimlerin bitkilerden gelen genetiği değiştmlmiş DNA'ları parçaladığı ve bunların hayvansal son
ürünlere geçmesini engellediği tespit edilmiştir. Bu yüzden de elde edilen hayvansal ürünlerin hayvan ve çevre üzerinde herhangi bir risk oluşturmadığı ileri
sürülmektedir.
3.1.2.1. Et Üretimine Etkileri
Hayvanlardan elde edilen en önemli ürünlerinden biri ettir. Hayvansal üretimdeki biyoteknolojik uygulamalar daha çok et üretimini artırmaya yönelik
çalışmalan kapsamaktadır.
Hayvanların hızlı
büyümelerini ve et verimlerini artırmak, besin maddelerince daha zengin hayvansal kökenli ürünler elde etmek ve hastalıklara karşı
dirençli hayvanlar yetiştirmek için hayvanların gen ve kromozom haritalanm
çıkarmaya yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Gen teknolojisi tekniklerinden
yararlanılarak istenilen özelliklere sahip genleri taşıyan hayvanları elde etmek
henüz olası değildir. Ancak, daha hızlı büyüme ve daha kaliteli et üretiminden
sorumlu olan çok sayıdaki genin varlığı tespit edilmiştir.
Farelerde büyüme hormonun salgılanmasından sorumlu olan genler
keşfedildikten sonra çiftlik hayvanları üzerinde bu yönde birçok araştırma
yürütülmüştür. Yapılan araştırmalarda, balıklarda sorumlu genlerde bir takım
değişiklikler yapılarak büyüme hormonu salgılanmasının artırılabileceği ve
bunun sonucunda büyümenin hızlandırılabileceği bildirilmiştir (Zbikowska,
2003). Söz konusu bu etkinin domuzlarda da gözlemlenmesine rağmen koyunlarda büyüme veya karkas kalitesini artırıcı bir etki yaratmadığı bildirilmiştir
(Nottle ve ark. 1997).
Domuz ve koyunlarda yapılan çeşitli araştırmalarda, yapılacak gen transferleri ile büyüme hormonu seviyesinin artırılmasının hayvanlarda istenmeyen bir
takım patolojik oluşurnlara neden olabileceği tespit edilmiştir.
GENETiGİ DEGİŞTiRiLMİŞ ORGANiZMALAR
63
3.1.2.2. Süt Üretimine Etkileri
Süt, doğum yapmış memelilerden elde edilen ve içerdiği vitamin, protein,
mikro ve makro mineral öğeleri ile insan yaşamının her döneminde ihtiyaç
duyulan değerli bir besin kaynağıdır. Dünyada en fazla tüketilen gıdalardan biri
olan süt, hayvanlardan elde edilen temel ürünlerden biridir. Gerek klasik ıslah
yöntemleriyle ve gerekse de günümüz genetik mühendisliği teknikleri ile hayvanlardan daha fazla süt elde etme çalışmalan devamlılık arz etmektedir.
Şimdiye kadar, genetik mühendisliği uygulamaları sayesinde süt verimi
bakımından yüksek genetik potansiyele sahip birçok hayvan ırkı elde edilmiştir.
Günümüz koşullarında gen teknolojisi uygulamalanndan yararlanılarak hayvanlardan daha fazla süt verimi elde etmek yanında istenen özelliklere sahip süt elde
edilmesi hedeflemektedir.
Gen teknoloji teknikleri kullanılarak farklı hayvan türleri üzerinde gerçekleştirilen birçok çalışmada önemli sonuçlar elde edilmiştir. Domuzlar üzerinde
yapılan çalışmalarda, gen transferi yapılaraksütün laktalbumin ve immünglobulin konsantrasyonlannın artırılarak sütün domuz yavruları için daha besleyici bir
hale getirilebileceği görülmüştür. Wheeler ve ark. (2003), yürüttükleri
yavrulannın sağlığını
korumada, büyüme ve
gelişmeleri
üzerinde önemli etkiler
sağladığını belirtmişlerdir. Genetiği değiştirilmiş keçilerden daha düşük doymuş
yağ asidi içeren süt elde edilebileceği ve aynca sütün lizozim enzimince zenginleştirilerek tüketiciletin bakterilerin hastalık yapıcı etkisinden korunabiieceği
bildirilmiştir (Murray ve ark.2003). Genetiği değiştiTilmiş rneklerden elde
edilen sütün hayvaniara mastitisden sorumlu bir patojen olan Staphylococcus
aureus'un gelişiminin önlenebileceği ve hayvanıann mastitise dirençli hale
getirilerek mastitisin neden olacağı ekonomik kaybın önüne geçilebileceği
bildirilmiştir (Kerr et al., 2001).
Günümüze kadar, farklı hayvan türleri kullanılarak gerçekleştirilen
çalışmalarda, sütün laktoz içeriğinin düşürülerek laktoz toleranssızlığı olan
64
İSTANBUL TİCARET ODASI
hastaların
süt tüketiminin sağlanabileceği ve sütteki kazein protein düzeyinin
artınlarak peynir yapımında daha etkin bir şekilde kullanılabileceği ortaya
konulmuştur. Ancak, genetiği değiştiTilmiş hayvanlardan elde edilen sütün uzun
vadede insan sağlığı üzerinde ne gibi etkiler yaratabileceği tam anlamıyla
açıklığa kavuşturulmadığı için bu yöndeki çalışmaların pratikteki uygulamalarını
duraksatmaktadır.
Günümüzde modem biyoteknoloji tekniklerinin hayvansal üretimde kullanılması ile genetiği değiştitilmiş hayvanlardan arzu edilen özelliklere sahip süt
elde edileceği gibi sütün işlenınesini kolaylaştıracak bir takım özelliklerin de
süte kazandırılabilecek çalışmalar üzerinde çalışılmaktadır.
3.1.2.3. Yumurta Üretimine Etkileri
Besin bileşimi bakımından en kaliteli gıda olarak kabul edilen yumurta
insan beslenmesinde son derece önemli bir yere sahiptir. Tavukların daha hızlı
büyümeleri, hastalıklara karşı direnç kazanmaları, yemleri daha iyi değerlendir­
meleri ve daha fazla yumurta vermeleri amacıyla gen teknolojisi uygulamalanndan yararlanılmaktadır. Günümüze kadar, yukarıda sıralanan hedeflere ulaşmak
amacıyla birçok farklı tür hayvandan tavuklara gen transferi çalışmalan
yapılmıştır. Mozdziak ve ark. (2003), E.coli bakterisinden elde ettikleri betagalaktozidaz enzimini kodlayan geni tavuk embriyosuna aktarmışlardır. Aynca
lizozimi kodlayan gen tavuklara başarıyla aktarılarak genetiği değiştitilmiş
tavuklar elde edilmiştir. Tavukların çevre yüksek sıcaklık koşullarına adaptasyonunu sağlamak amacıyla gen teknolojisinden faydalanılarak çıplak boyunluluğu sağlayan gen tavuklara başarıyla aktarılmıştır.
Yumurta hayvansal kaynaklı gıdalar içinde en kaliteli gıda olması yanında
diğer gıdalara göre daha ucuz olduğu için en fazla tüketilen gıdalardan biridir.
Bu yüzden gen teknolojisi çalışmalannın büyük bir bölümü de yumurta
bileşimini değiştirmek amacıyla yürütülmektedir. Çalışmalar genellikle yumurtanın vitamin, antiaksidan madde, esansiyel yağ asitleri ve mikro mineral maddelerince zenginleştirmeye yönelik yapılmaktadır. Günümüzde taze yumurta
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGAN!ZMALAR
65
yanında,
yumurtadan elde edilen yumurta tozu veya yumurta kreması üretimi de
yapılmaktadır. Endüstriyel olarak yumurta ürünlerinin elde edilmesi sırasında
genetiği değiştirilmiş n1İkroorganizmalardan elde edilen lipaz ve glukoz oksidaz enzimleri kullamlmaktadır.
Modem biyoteknolojinin en geniş kullanım alanlanndan biri de enzim ve
esansiyel asit üretiminde kullanımıdır. Tavuk gibi bazı monogastrik hayvanlar
vücutlarında sentezleyemedikleri beta-glukanaz ve ksilanaz gibi bazı enzimlerde-n dolayı özellikle buğday ve arpa ağırlıklı yemlerde bulunan bazı polisakkarideri sindirememektedir. Benzer şekilde bitkisel ürünlerde bulunan fosforun
büyük bir kısmından yararlanamamaktadır. Günümüzde genetiği değiştirilmiş
mikroorganizmalar kullanılarak bu söz konusu enzimler ve esansiyel amino
asitler üretilerek tavuk yemlerinde kullanılmaktadır. Aynca yumurtacı tavukların
yemlerinde genetiği değiştmlmiş bitkilerden elde edilen soya fasulyesi, mısır ve
bunlardan elde edilen ürünler dünya genelinde yaygın bir şekilde kullanılmak­
tadır. Yapılan birçok araştırmada genetiği değiştirilmiş bitki ürünleri içeren yemlerle beslenen tavuklardan elde edilen yumurtalarda herhangi bir olumsuz duruma rastlanmadığı bildirilmiştir.
3.1.2.4. Bol Üretimine Etkileri
Bal, Apis melifera denilen bal arılarının çiçek ve meyve tomurcuklarından
topladığı nektan vücutlarında intervaz enzimi sayesinde kimyasal değişime
uğratılması sonucu meydana getirdikleri bir besin maddesidir. Genetiği değişti­
riimiş bitkisel ürünlerin ekiminin tüm dünyada giderek yaygınlaşması bu bitkilerin polen ve nektarını toplayarak beslenen ve bal üreten arıların ne şekilde et kilenebileceği henüz tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Anlar çok geniş bir
alandan polen ve nektar toplama kabiliyederi göz önüne alındığında, GDO'lu
tohumların ekiminin yapıldığı alanlara yakın olan yerlerin yakınlığı da önem
kazanmaktadır. Ancak, arıların transgellik bitkilerden topladığı polen GDO'lu
kategorisinde değerlendirilmemektedir (Anonim, 2010'a). Aynca transgenik
bitkilerden toplanan polen ve nektar AB direktiflerine göre de GDO kapsamında
66
İSTANBUL TİCARET ODASL
değerlendirilmemektedir
(EU-1829/2003). Almanya'da genetiği değiştirilmiş
bitkilerden elde edilen polen ve nektarın eşik değerinin (%0 .9) altında GDO
içermesi nedeniyle herhangi bir etiketierne işlemi yapılmamaktadır.
3.1.2.5. Su Ürünleri Üretimine Etkileri
çiftlik hayvanlarında yapılan araştırma
sonuçlarından yola çıkarak farklı gen teknolojisi teknikleri kullamlarak daha hızlı
büyüyen, gelişen ve hastalıklara dirençli balıkların elde edilmesi amacıyla çeşitli
çalışmalar yürütmektedirler. Dondurucu su soğukluğuna, sudaki düşük oksijen
düzeyine ve hastalıklara dirençlilik genetiği değiştirilmele suretiyle balıkiara
kazandıniması hedeflenen başlıca özelliklerdir. Ayrıca yemi en iyi şekilde
değerlendiren ve kas dokuda hızlı büyümeye sahip balık elde edilmesi de
Son
yıllarda, araştırmacılar, diğer
amaçlanmaktadır.
Şimdiye
kadar gerçekleştirilen çalışmalarda, Chinook salmon balığının
büyüme hormonunun kodlayan gen Atıantik salmon balığına aktarılarak yemden
yararlanma ve hızlı büyüme özellikleri kazandırılmıştır. Diğer birçok balık türüne
amaca uygun özellikler kazandırmak için araştırmalar devam etmektedir.
Su ürünleri üretiminde diğer önemli bir konu ise kaliteli yem üretimidir.
Balık yemleri, yüksek düzeyde kaliteli protein ve diğer hayvan türlerine nazaran
nispeten daha düşük düzeyde enerji içeren yemlerdir. Ekonomik balık üretimi
için kullanılacak yemin kalitesi son derece önemlidir. Genetiği değiştirilerek
besin madde kompozisyonu zenginleştirilmiş yem hammaddeleri balık yemlerinde kullanılabilmektedir. FDA genetiği değiştirilmiş balıklar ile ilgili yasal
düzenlemeleri diğer gıdalara oranla daha yüksek standartlar öngörmektedir.
3.2. Ürünlerin insan Sağlıği Üzerine Etkileri
Modem biyoteknolojik uygulamalar sonucu tarım ve gıda sektöründeki
GDO'lu ürünlerin sayısı ve miktarında hızlı bir artış meydana gelmiştir. GDO'lu
ürünlerin bir kısmının insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığı yapılan
araştırmalarda ortaya konulmuştur.
GENETİGİ DEÖİŞTtRiLMiŞ ORGANİZMALAR
67
Kısa
vadede insan sağlığı üzerinde çeşitli zararlı etkileri tespit edilen bu
ürünlerin üretim ve kullanımı yasaklanmıştır. Ancak, GDO 'lu gıdaların uzun
vadede insan sağlığı üzerindeki olası etkilerinin neler olabileceğinin saptanması
uzun süreli araştırma ve çalışmalar gerektirdiğinden henüz belirsizliğini korumaktadır. GDO'lu gıdaların antibiyotiklere dirençli genetik materyal taşımasının
insanların bağırsak ortamında bulunan bakterilerin yapısına geçebileceği ve
böylelikle insanlarda bu antibiyotiklere karşı bağışıklık oluşmasına neden olabileceği ileri sürülmektedir. Böyle bir durumun gerçekleşmesi durumunda,
insanlarda hastalık sırasında antibiyotik kullanımının etkisiz olabileceği
bildirilmektedir (Meseri, 2008). Ancak, yapılan bazı bilimsel çalışmalarda da
genetiği değiştirilmiş bitkilerden bakterilere gen transferi ihtimalinin yok
denecek kadar az düzeyde olduğu ortaya konulmuştur. Çünkü gıdalarla alınan
DNA'nın çok büyük bir kısmının (%98) sindirim enzimleri tarafından çok hızlı
bir şekilde parçalandığı bildirilmiştir (Royal Society, 2001). Ancak, bir kısmının
vektör virüsler tarafından kullamlması ve buradaki mikroorganizmaların
yapılarına dahil olması durumunda kanser gibi ciddi riskleri yaratabilileceği ileri
sürülmektedir. Konuyla ilgili olarak FDA Uzman Komitesi ve Avrupa Gıda
Güvenliği Otoritesi (EFSA) Uzman Paneli uzmanlarının ortak görüşünü belirtikleri raporlarında, genetiği değiştirilmiş ürünlerde kullanılan nptll antibiyotiğe
dirençlilik geninin insanlara geçişinde tehlikeli bir oluşuma yol açmayacağı ve
insan, hayvan ve çevre sağlığı üzerinde bir risk yaratmayacağı bildirilmiştir
(EMEA, 2007).
GDO'lu ürünlerin insanlarda bir takım alerjik reaksiyonlara neden olabileceği veya mevcut alerjik reaksiyonları şiddetlendirebileceği ileri sürülmektedir. Brezilya fındığında bulunan bir genin soya fasulyesine aktanlması sonucu
alerjite oluşturduğu saptanmıştır (Kıyak , 2004). Soya fasulyesindeki alerjik proteinin fındıktan aktarılan protein olduğu tespit edildikten sonra genetiği değişti rilmiş soyanın geliştirilmesi durdurulmuştur (Nordlee ve ark. 1996). Diğer
taraftan , genetiği değiştirilmiş ürünlerin ilgili laboratuar testlerinden geçirildİk­
ten sonra ve sonra bu tip yan etkilerin en aza indirildikten sonra tüketilmesine
68
iSTANBUL TİCARET ODASI
izin verildiği için bir risk yaratmayacağı ileri sürülmektedir. Aynca, genetik
modifikasyonla elde edilen ürünlerin alerji oluşturma bakımından diğer klasik
yöntemlerle elde edilen ürünlerden daha fazla olmadığı bildirilmiştir (König ve
ark., 2004). Aktanını yapılan genlerin aktarıldığı organizmada tek başlarına
çalışmadığı için bir takım olumsuz etkiler yaratabileceği ileri sürülmektedir.
3.3. Ekoloiik Dengeye Etkileri
Ekolojik denge, dünyada var olan bütün canlıların doğal koşullarda varlık ve
gelişmelerini sürdürebilmeleri için gerekli olan ş~rtlann bütünü olarak tanımlan­
maktadır. GDO'lann çevre üzerine etkileri iki yönlü ele alınarak tartışılmaktadır.
Gen transferi uygulamalarının bitkisel üretimde kullanılması gerektiğini savunanlar, şimdiye kadar tanmsal ilaç ve gübrelerin yoğun ve bilinçsiz kullanılma­
sından dolayı ekolojik dengeyi olumsuz etkilediği ve bunu önlemenin yolunun
GDO'lu bitkisel tohumlann ekimiyle mümkün olabileceğini ileri sürmektedirler.
Öte yandan çevreciler, GDO 'lu bitki tohumu ekiminin çevre üzerinde doğrudan
veya dolaylı yaratacağı risklerden dolayı kaygı duymaktadırlar.
Özellikle türler arası meydana gelebilecek gen kaçışının ekolojik dengeyi
olumsuz etkileyebileceği, GDO'lu tohumların ekim alam genişledikçe de söz
konusu riskin daha da büyüyebileceği öngörülmektedir. GDO'lu bitki tohumlannın sahip olduğu "terminating gene" ,"yok edici gen" yeniden ürernekten
yoksun olduğu ve bu genlerin doğada bulunan diğer bitkileri yatay gen kaçışı
yolu ile döllendiğinde o bitkilerin de bir daha üreyemeyeceklerinden dolayı
ekolojik dengenin bozulabileceği ileri sürülmektedir. Diğer bir kuşku ise
genetiği değiştiiiimiş bitkilerin doğal türlerle rekabet ederek onları oıtadan
kaldırabileceği gibi, çapraz tozlaşma sırasında bitkilere aktarılan yeni genetik
özelliklerin başka doğal türlere, yabani türlere ve böceklere kaçışının söz konusu
olabildiğidir (Akgönül ve ark, 2007). Aynca, GDO'lu tohumlara aktanlmış herbisit toleranslı veya böcek dirençli genlerin çapraz tozlaşma yoluyla diğer
yabani otlara geçerek onlara aynı özelikleri kazandırabiieceği idea edilmektedir.
Genetiği değiştirilmiş bitkilerin hasattan sonra toprakta kalan kısmımn toprak
GENETİGİ DEGİŞTİRiLMİŞ ORGANİZMALAR
mikroorganizmalara
bir iddiadır.
geçebileceği
yine çevreciler
tarafından
ileri sürülen
69
diğer
GDO'lu ürünlerin ekolojik dengeye zarar değil katkı sağlayacağını savunanlar, genetiği değiştirilmiş bitkilerden gen kaçışının ekolojik denge üzerinde
olumsuz bir etki yaratmayacağını, çünkü gen kaçışının engellemek için genetiği
değiştmlmiş bitkilerle akraba türlerin bulunduğu ekasistemde genetiği değişti­
riimiş bitkilerin kesinlikle yetiştirilmemesinin öngörüldüğünü belirtmektedirler.
GDO'lu ürünlerin tamamının FDA, Amerikan Tarım Bakanlığı (USDA/APHIS)
ve Çevre Koruma Dairesi (EPA) tarafından çok kapsamlı bilimsel incelemeler
yapıldıktan ve geleneksel muadilinden daha fazla bir risk taşımadığına karar verildikten sonra izin verilmektedir (Çetiner, 2005).
4. GDO'Iu Ürünlerin Mevcut Durumu, Ekim ve Üretim Alanlan
4.1. Dünya' do GDO'Iu Ürünlerin Mevcut Durumu ve Üretim Alanları
lavrSavr ismi verilen uzun ömürlü ilk transgenik domates 1996 yıllında
pazara sunulmuştur. B u yıldan itibaren gen aktarım yolu ile elde edilen
soya fasulyesi, mısır, pamuk, kanola ve patates gibi ürünlerin ekim alanlarında
giderek bir artış gözlenmiştir. İlk yıllarda sınırlı alanlarda üretimi yapılan
genetiği değiştirilmiş bitkilerin ekim alanı gün geçtikçe artış göstermiştir.
F
Ürün verimliliği, ekonomik olması ve çevresel katkıları giderek önem
kazanmaya başlayan transgenik bitkilerin ekim alanları sürekli artış eğilimi
göstermektedir.
Dünyada transgenik bitkilerin en fazla yetiştiriciliğinin yapıldığı ülkelerin
başında ABD gelmektedir. 2007 yılı itibariyle 12'si gelişmiş ve ll 'i endüstri
ülkesi olmak üzere toplam 23 ülkede transgenik bitkilerin üretimi 114 bin hektarlık bir alanda gerçekleştirilmiştir. Bu ülkeler sırasıyla ABD, Arjantin,
Brezilya, Kanada, Hindistan, Çin, Paraguay, Güney Afrika, Uruguay, Filipinler,
Avustralya, İspanya, Meksika, Kolombiya, Şile, Fransa, Honduras, Çek
Cumhuriyeti, Portekiz, Almanya, Slovakya, Romanya ve Polonya olmuştur
(James, 2007). 2008 yıh itibariyle sıralamada pek bir değişiklik meydana
gelmezken, transgeDik üretim yapan ülke sayısı 25'e ulaşmıştır. Ekim alanı ise
125 milyon hektara yükselmiştir. Dünya genelinde 1996 yılı itibariyle sadece 6
ülkede 1.7 milyon hektar alanda transgenik bitkilerin ekimi yapılırken, 2009 yılı
itibariyle toplamda 25 ülkede 134 milyon hektarlık bir ekim alanına ulaşmıştır
(Çizelge 7).
72
İSTANBUL TİCARET ODASI
Çizelge 7. Dünyada Transgenik Bitkilerin Y ıliara Göre Ekim Alanları
(1996-2009
Yıllar
yılları arası)
(James, 2009)
Hektar (Milyon)
1996
1.7
1997
11.0
1998
27.8
1999
39.9
2000
44.2
2001
52.6
2002
55.0
2003
68.0
2004
81.0
2005
90.0
2006
102.0
2007
114.0
2008
125.0
2009
134.0
Dünya üzerinde transgenik ürünlerin ekim alanlarındaki artışın en büyük
nedenlerinden biri bu ürünlerin büyük bir pazar payına sahip olmasından kaynaklanmaktadır. 2005 yılı itibariyle GDO'lu ürünlerin satışından elde edilen
gelirlerin yaklaşık olarak 6 milyar dolar düzeyinde olduğu ve bu rakamın 5 yıl
içinde yaklaşık olarak 20-25 milyar dolara kadar ulaşabileceği tahmin edilmektedir.
GENET1Gi DEGiŞTiRtLMiŞ ORGANİZMALAR
73
Dünya genelinde 2007 yılı transgenik bitki ekimine yönelme açısından çok
önemli bir yıl olmuştur. Gelişmiş ülkelerde yaklaşık olarak 1O milyon çiftçi bu
ürünlerin ekimini gerçekleştirmiş toplamda ise bu rakam dünya genelinde 12
milyon s ayıya ulaşmıştır
Geçmiş yıllarda olduğu
gibi 2009 yılında da transgenik bitki ekiminde belirgin bir artış meydana gelmiştir. 2009 yılı itibariyle 9 sanayileşmiş 16 gelişmekte
olan ülke olmak üzere toplam 25 ülkede GDO'lu ürün üretimi yapılmıştır
"Almanya 2008 yılında üretimi durdurmuş , 2009 yılında ise Costa Rika üretime
başlamıştır) . 2009 yılında ekim alanı büyüklüğü bakımından ülkeler sıralandığın­
da 64 milyon hektar ekim alanı ile ABD ilk sırada bulunmaktadır. Diğer ülkeler
ekim alanı (milyon hektar) büyüklüğüne göre sırasıyla; Brezilya (21.4) , Arjantin
(21.3)" Hindistan (8.4) , Kanada (8.2) , Çin Halk Cumhuriyeti (3.7), Paraguay
(2.2) ve Güney Afrika (2.1). Geriye kalan diğer 17 ülke toplamda 2.7 milyon
hektarlık bir alanda GDO'lu ürün ekimi gerçekleştirmişlerdiL Bu ülkeler;
Uruguay, Bolivya, Filipinler, Avustralya, Burkina Faso , İspanya, Meksika, Şili,
Kolombiya, Honduras , Çek Cumhuriyeti, Portekiz, Romanya, Polonya, Kosta
Rika, Mısır Arap Cumhuriyeti ve Slovakya'dır.
1996-2009 yıllan arasında GDO'lu ürünlerin ekim alanlan kümülatif olarak
yaklaşık 950 milyon hektar olarak hesaplanmıştır.
2009 yılında Güney Afrika, Burkina ve Mısır gibi ülkelerde de transgenik
bitkilerin yetiştirilmeye başlanması ile birlikte dünya genelinde hemen hemen
tüm kıtalarda bu bitkiler yetiştirilmeye başlanmıştır. The International Service
for the Acquisition of Agri-biotech Applications (ISAAA) 2009 verilerine göre
ülkeler itibariyle ekimi yapılan transgenik bitkiler ve ekim alanları Çizelge 8'de
sunulmuştur (James, 2009).
74
ISTANBUL TiCARET ODASI
Çizelge 8. Ülkelere Göre Ekimi Yapılan TransgeDik Bitkiler ve Ekim
Alanları
(2009
yılı)
(*15 Mega ülkelerle 50,000 hektar veya daha fazla
alanda Transgellik (GDO'lu) ürün üretilmektedir. (James, 2009))
Sıra
Ülke
Ettim Alanı
(milyon hektar)
Ekimi YapıJan Transgenik Bitkiler
ı
ABD*
64.0
2
Brezilya*
21.4
Soya fasulyesi, mısır, pamuk, kanola,
kabak, alfalfa, papaya, şekerpancan
Soya fasulyesi, mısır, pamuk
3
Aıjantin*
21.3
Soya fasulyesi, mısır, pamuk
4
Hindistan*
8.4
5
Kanada*
8.2
Pamuk
Kanola, mısır, soya fasulyesi ,
şekerpancan
6
Çin
3.7
7
Paraguay*
2.2
Pamuk, domates, kavak, papaya, tatlı
biber
Soya fasulyesi
8
Güney Afrika*
2.1
Soya fasulyesi, mısır, pamuk
9
Uruguay*
0.8
Soya fasulyesi, mısır
10
Bo1ivya*
0.8
Soya fasulyesi
ll
Filipinler*
0.5
Mısır
12
Avustralya*
0.2
Pamuk, Kanola
13
Burkina Faso *
0.1
Pamuk
14
İspanya*
0.1
Mısır
15
Meksika*
0.1
Mısır,
soya fasulyesi
16
Şili
<0.1
Mısır,
soya fasulyesi, kanola
17
Kolombiya
<0.1
Pamul(
18
H anduras
<0.1
Mısır
19
Çek Cumhuriyeti
<0.1
Mısır
20
Portekiz
<0.1
Mısır
21
Romanya
<0.1
Mısır
22
Polanya
<0.1
Mısır
23
Kosta Rika
<0.1
Pamuk, soya fasulyesi
24
Mısır
<0.1
Mısır
25
Slovakya
<0.1
Mısır
GENETICl DECIŞTIRILMIŞ ORGANI~1ALAR
75
Şekil 3. 2009 yılmda GDO'Iu Ürün Üreten Ülkelerin Durumu
...
#~O
~
ün-·
(James, 2009)
Jı;.uıp•
l'wttl1:
D.l ~bt,.. n..
ll-U..
'19
·•!2
{..ı. fk'""'"nJ 1/J
f,fi,NfJil
d*: \ r,~tt.a
llllltltSllıiJ.•
If! S
'tivt tl1 n
lta
4.1!1W:ıuflli
ı:-.. ı.ıı..t Sor>
~
...
AJIII•
....u,.. u.
!loyoı. ı.ı....-
"-" ı:.ı..ı.
Plı;:ın-•
Yan.
'i<tao
1
JJ,..'SI.t.ı•
uw,..ıa
""'"*.Son
•••
li»J'd•rın
ıC0~\11)-1' •
M..,
lflJ
nunıRJ.,,
..ıllt5,1 ...... ff•
~ll
~wJmhJ)Q
.....
.. .,ıs~a.._
..
•••
IL>U.,..
.uptattt•
uaıı:-ııa
J.U)aı-11&
\t. ..
(tl GDO'Iu
",.
ıt-ı.
" • ' Wuoı
~...,.if~W·
tJ '""ra BA
'"--*
L....:._ _ __J
_ . . , . .....
Urün üretimi yapan ülkenin dünya global üretimindeki sıralaması)
Şekil
3'te görüldüğü gibi bütün kıtalarda GDO'Iu ürün ekimi yapılmakta ve
her geçen gün küresel ekim alamuda artış meydana gelmektedir. Hindistan , 2008
yılında
toplam 7.6 milyon hektarlık transgenik bitki ekim alanlarını 0.8 milyon
hektar artuarak 2009 yılı itibariyle 8.4 milyon hektara yükseltmiş ve düınyada en
fazla transgenik bitki ekim
alanıasahip
5. ülke olmuştur. Hindistan 'da 2009 yılı
itibariyle yaklaşık olarak 5 milyon çiftçinin ttansgenik pamuk (Bt-cotton) ekimi
yaptığı bilinmektedir.
76
İSTANBUL TİCARET ODASI
Çin, transgenik pamuk (Bt-cotton) yetiştiriciliğinin yoğun bir şekilde
yapıldığı bir diğer ülkedir. Çin' de 2008 yılında yaklaşık olarak 7 milyon çiftçinin
transgellik pamuk ekimi yaptığı tahmin edilmektedir.
Transgellik bitki ekim alanlan başta ABD ve Güney Amerika ülkelerinde
sürekli artış yönünde bir eğilim gözlenirken, AB ülkelerinin büyük
çoğunluğunun bu ürünlere kuşkuyla bakması sonucu üye ülkelerde transgenik
bitki ekimi sınırlı düzeyde kalmıştır. AB ülkeleri, kamuoyunda söz konusu ürünlere karşı oluşan tepki bu ülkelerde üretimi kısıtladığı gibi bu ürünlerin üye
ülkelerde kullanımına da ciddi düzeyde sınırlamalar getirmiştir. Aynca, Avrupalı
tüketicilerin büyük çoğunluğunun GDO 'lu ürünleri kabullenmedikleri
görülmektedir. İspanya , Almanya, Fransa, Polonya, Romanya, Slovakya ve Çek
Cumhuriyeti transgenik bitki ekiminin yapıldığı AB ülkeleridir. Avrupa Birliği
ülkeleri arasında transgellik bitki ekiminin en fazla yapıldığı ülke İspanya' dır.
2007 yılına kadar transgellik bitki yetiştiriciliği yapılan Fransa'da son yıllarda bu
yönde bir ekim yapılmadığı görülmektedir. AB ülkelerindeki transgenik bitkilerin ekim alanianna baktığımızda 2008 yılına kadar yükselme eğiliminde olan
artış 2009 yılı itibariyle azalma meydana gelmiştir (Çizelge 9).
Çizelge 9. AB Ülkelerinde 2007-2009 Yılları Arasmda Transgenik Mısır
Ekim Alanları (hektar) (James, 2009)
2007
2008
2009
75.148
79.269
76.057
5.000
8.380
6.480
Romanya
350
7.146
3.344
Portekiz
4.263
4.851
5.094
Almanya
2.685
3.173
-
Polonya
327
300
3000
Slovakya
900
1.900
875
Toplam
88.673
107.717
94.750
Ülkeler
İspanya
Çek
Cumhuriyeti
GENETİGİ DEGiŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
77
Çizelge 9'da daAlmanya'nın 2009 yılında transgenilc bitki ekimi yapmadığı,
Slovakya'nın
Romanya, Çek Cumhuriyeti ve
önemli düzeylerde
kısıtlamaya
gittiği, İspanya'nın ise bir önceki yıla göre daha az düzeyde bir ekim
gerçekleştirdiği
görülmektedir.
yetiştirilen
Dünyada en fazla
gelmektedir. Soya fasulyesini
pancarı,
başında
transgenik bitkilerin
sırasıyla
transgenilc
mısır,
soya fasulyesi
pamuk, kanola,
papaya ve patates izlemektedir. Bu ürünlerin 2007 ve 2008
itibariyle toplam ekim alanlan Çizelge lO' da
şeker
yıllan
verilmiştir.
Çizelge 10. Dünyada Transgenik Bitkilerin 2007 ve 2008 Yıllarındaki
Toplam Ekim Alanları (milyon hektar) (James, 2008)
2007
o;o
2008
o/o
Soya fasulyesi
58.6
51
65.8
53
7.3
+13
Mısır
35.2
31
37.3
30
2.1
+6
Pamuk
15.0
13
15.5
12
0.5
+3
Kanola
5.5
5
5.9
5
0.4
+7
-
-
0.3
<I
0.3
-
Bitkiler
Şeker Pancarı
o/o
+/-
Alfalfa
<0.1
<1
o.ı
<1
-
-
Papaya
<0.1
<1
<0.1
<1
<0.1
-
Diğerleri
<0.1
<1
<0.1
<1
<0.1
-
Toplam
114.3
100
125.0
100
+12.3
Transgellik soya fasulyesi ekim
bu alan 2008
Mısır ve
yılında
%13 'lük bir
alanı
artışla
2007
yılında
+9.4
58.6 milyon hektar iken
65.8 milyon hektarlı
olmuştur.
Kanola,
Pamuk 2008 yılı itibariyle ekim alanında artış gözlenen diğer transgenik
bitkiler olmuştur.
78
ISTANBUL TICARIITODASI
1996 yılından
2009 yılı sonuna kadar dünyada en fazla yetiştirilen dört ana transgenik bitkinin
ekimi her geçen yıl artış göstermiştir (Şekil 4).
TransgeDik bitkilerin tican olarak ilk üretUmeye
Şeki14.
başlandığı
Transgenik Bitkilerin 1996-2009 Yılları Arasındaki Global Ekim
AJanları(Jannes,2009)
(MiJyoo hektar)
80
70
60
-<
Soyu tasuJyesi
~ Mısı r
Pamul<
50
Kanola
40
30
20
lO
o
--
1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009
Ekimi en fazla yapılan bu dört transgeDik ürünün dünyadaki toplam ekim
alanlan içindeki payı her yıl biraz daha artış göstermektedir (Çizelge ll).
Örneğin dünyada soya fasulyesinin toplam ekim alanı 2008 yılı itibariyle 95
milyon hektar olarak gerçekleşirken, bu toplam alanın 65.8 milyon hektarlık
alanında (%70) transgenik soya fasulyesi ekimi gerçekleştirilmiştir. Benzer
şekilde dünyada ekilen pamuğun yaklaşık olarak yansiDI (%46) transgenilc
pamuk oluşturmaktadır. Mısır ve kanola ekiminde de benzer durumlar söz
konusu olup, dünyadaki toplam mısır ve kanola ekim alanlarının yaklaşık olarak
%24'ünde transgenik mısır ve %20'sinde transgenikkanola ekimi yapılmaktadır
(James, 2009).
GENETiCil DEÖİŞTiRiLMİŞ ORGANİZMALAR
79
Çizelge ll. Transgenik Bitkilerin 2008 Yılı İtibariyle Ekim Alanları ve
Toplam Ekim Alanı İçindeki Payı (*FAO, 2006 ve James, 2008)
Toplam Ekim
Alanı* (milyon
hektar)
Transgenik Bitki
(milyon hektar)
Tr ansgenik Bitkilerin
Toplam Ekim
Alanındaki Oranı ( 0/o)
Soya
fasulyesi
95
65.8
70
Pamuk
34
15.5
46
Mısır
157
37.3
24
Kanola
30
5.9
20
Diğerleri
-
0.5
-
Toplam
316
125.0
40
Ürünler
EkimAlanı
2009 yılı itibariyle bu dört transgenik ürünün ekim alanları rekor sayılacak
düzeye ulaşmıştır. Transgenik soya fasulyesinin üretimi 90 milyon hektarlık
toplam küresel soya ekim alanı içinde %7 5 oranına çıkmıştır. GDO 'lu pamuk
üretimi ise toplam global 33 milyon hektarlık ekim alanı içerisinde %50'lik bir
paya yükselmiştir. GDO'lu mısırın payı 158 milyon hektarlık toplam ekim alanın
içerisinde %33, GDO'lu kanolanın ise 31 milyon hektarlık global ekim alanı
içerisinde %20'1ik bir paya ulaşmıştır (James, 2009).
Dünyadaki transgenik ekim alanlarındaki artış çiftçi sayısına da yansıyarak
2007 yılında 12.3 milyon olan çiftçi sayısı 2008 yılında 1.3 milyonluk bir artış
göstererek toplamda 13.3 milyon olmuştur. 2009 yılında ise bu sayı yaklaşık
olarak 14 milyon olmuştur (James, 2009).
8Q
İSTANBUL TiCARET ODASI
1996 yılından günümüze kadar dünyada, GDO'lu ürünleri üreten 25 ülke ile
birlikte bu ürünleri ithal eden ve kullanan 32 ülke olmak üzere toplam 57 ülkede
GDO'lu ürünlerin gıda ve yem amaçlı tüketimleri için ithalat izni ithalat onayı
vermişlerdir. GDO'lu ürünler, 24 üründe 155 gen (events) olmak üzere toplam
762 resmi onay almıştır.
4.2. Türkiye' de GDO Ürünlerin Mevcut Durumu ve Üretim Alanları
Ülkemiz toplam yüzölçümünün yaklaşık olarak % 36'sı tarıma elverişli
arazilerden oluşmaktadır. Ancak, çok uzun bir süreden beri bu söz konusu arazitarımsal amaçlı
lerin
verimli bir
şekilde kullanılmaması tarımsal
üretimde geri-
lernelere neden olmuştur. Bilinçsiz tarım uygulamalan ile aşırı ilaç ve kimyasal
gübre kullanımı toprak verimliliğinde azalmalar yaratırken, ekolojik dengeye de
ciddi zarar
vermiştir.
Mevcut meralann
işlenerek tarım
ıslah
rilmesi mevcut yerel genetipierin istenilen düzeylerde
tarımsal
arazileri haline getiedilmemesi sonucu
üretimde ciddi azalmalar meydana gelmiştir.
Dünyadaki
gelişmelere baktığımızda,
tarımsal
üretimde bitki
ıslahı
çalışmalarında
biyoteknolojik yöntemlerden geniş ölçüde yararlanıldığı
görülmektedir. Özellikle tarımda "Yeşil Devıim" sonrası dünya ticaretine girdiği
1996 yılından itibaren transgellik bitkiler birçok ülkede yetiştirilmeye başlanmış
ve her
yıl
bu ürünlerin ekiminin
yapıldığı
alan sürekli
artış göstermiştir.
Buna
karşılık Türkiye' de
transgellik bitki ekimi üretim amaçlı henüz yapılmamaktadır.
Ancak, deneme amaçlı birçok transgellik bitki çeşidinin ekiminin yapıldığı tah-
min edilmektedir.
4.3. Aktarılan Özellikler Ac1smdan GDO'Iu Ürünler
'
Gelişmiş
ülkelerdeki biyoteknolojik
araştırma
ve
geliştirme çalışmalan
diğer
alanlarda olduğu biri tarımsal üretimde çok yoğun bir şekilde kullanılmaya
başlanmıştır. Tarımsal ürünlerde üretim artışı sağlamak, ürün kalitesinde
iyileşme
artış
ve daha ekonomik bir üretim
yönde bir ivme kazanmıştır.
amacıyla
GDO'lu ürünlerin
kullanımı
GENETICI DEÖIŞTIRi LMIŞ ORGANIZMALAR
81
BitkiJerde biyoteknolojik uygularnalar daha çok bitkilerin zararlı organizma
ve
hastalıklara dayanıklılığını artırmak,
eransıru geliştirmek,
ürünlerin besin madde bileşimi ve raf ömrünü artırmak
amacıyla yapıJmaktadır.
oraru yiliara göre
alanları
Aktanlan özellikler bakımından ekimi
değişiklikler
yapılan
bitkilerin
göstermektedir. GlobaJ transgellik ürün ekim
içerisinde 2003-2009 yılları arasmda herbisite dayanıklılık özelliği
bakımından gehştirilen
bitkilerin ekiminin giderek
49.7 milyon hektar olan ekim
ekim
bitkilerin o.l umsuz çevre koşullarına tol-
alanına ulaşmıştır.
dirençlilik
özelliği
Benzer
yönünden
kombine özellik (herbisit
bitkilerin ekim
aJanı
alanı
şekilde
geliştirilen
dayanıklı
ise 28.7
yılı
2009
m.iı1yon
artış
göstererek 2003
itibariyle 83.6 milyon
2009
yılı
hektarlık
sonu itibariyle
transgellik bitkilerin ekim
ve böcek dirençli)
yılında
geliştirilen
bir
böceğe
alanı
21.7,
transgenik
hektar olmuştur (Çizelge 12).
Çizelge 12. Dünyada 2003-2009 Yılları İtibariyle Eklenen Özetlikler
Bakımından Transgenik Bitkilerin Ekim Alanları (milyon hektar)
(Jaınes,2008,James,2009)
Özellik
Herbisit Toleranslı
(HT)
Böceğe Dayanıklı
(Bt)
2003
.2004
2005
2006
2007
2008
2009
49.7
58.6
63.7
69
72.2
79.0
83.6
12.2
15.6
16.2
19.0
20.3
19.1
21.7
5.8
6.8
10.1
13.1
21.8
26.9
28.7
<0.1
<0.1
<0.1
<0.1
<0.1
<0.1
<0.1
67.7
81.0
90.0
102.0
114.3
125.0
134.0
Böceğe Dayamklı
ve Herbisit
Tolerans lı
Virüs bastalıklarına
dayanıklı ve diğer
Toplam
Bitkilere gen
aklarımının diğer
bir amacı
aşı
ve hormon benzeri maddelerin
insan ve hayvanlarda kullanmak üzere üretimini artınnaktır. GDO'lu üıünlere en
fazla ve en
yaygın
olarak
aktarılan
özellik herbisitlere tolerans
sağlayan
82
iSTANBUL TiCARET ODASI
özelliktir. Böcekler, bitkilerin yapısını bozarak onlara çok yönlü zarar verebilirler. Eöcekierin bitkiler üzerine olan bu zararlı etkilerini önlemek amacıyla
böcekler için öldürücü etkisi bulunan Lepidopter 'lere dayanıklılık sağlayan
Bacillus thuringiensis endotoksin geni (Bt) aktarılrruş transgenilc bitkiler sadece
zararlı böceklere etkili olan bir takım toksinler meydana getirerek böceklere
dayanıklılığını artırmaktadır. Bt geni mısır ve pamuk zararlısı tırtıllara karşı etkili
olmakta ve tarımsal ilaçların kullanımı m azaltarak üretim maliyetini düşürmek­
te ve tarımsal ilaçların neden olduğu çevre kirliliğini büyük ölçüde azalttığı
bildirilmektedir. (Çetiner, 2005). Yapılan biyoteknolojik çalışmalar sonucunda
herbisit ve hastalıklara dayanıklı genler aktarılmış mısır, soya fasulyesi, şeker
pancarı, pamuk, kanola, domates, patates, lahana, brokoli vb bitki çeşitleri
geliştirilmiştir.
besin maddelerinin bileşimlerini birtakım etkicil maddeler
bakımından zenginleştirilmesi üzerinde yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Bu
biyoteknolojik uygulamaların temel amacı ürünün sahip olduğu etkicil madde
düzeyini artırarak onu daha zengin bir besin maddesi haline getirmektir. Bu
amaçla besin madde kompozisyonu A vitaminin provitamini olan beta-karoten
bakımından zenginleştirilmiş pirinç geliştirilmiştir. Bilindiği gibi pirinç
canlıların yaşamının devarnı için elzem olan ve dışarıdan mutlaka besinlerle
yeterli düzeylerde alınması gereken vitamin Abakımından fakir olan bir gıdadır.
Pirincin A vitamini bakırnından zenginleştirilmesi bunu tüketen insanların ye terli düzeydeA vitamini almalarını sağlamaktadır. Pirinç tohumuna beta-karoten
sentezini gerçekleştirecek genleri aktarılarak pirinçte karoten sentezi
gerçekleştitilmiş, gen aktarırru sonucunda elde edilen pirince danelerindeki renk
değişiminden dolayı "Altın Pirinç" ismi verilmiştir (Zülal, 2003). İnsan sağlığını
korumaya yönelik olarak GDO üretimi yapılmaktadır. Bu amaç için insan sağlığı
üzerinde faydalı etkileri saptanmış vitamin, anti-oksidant maddeler ve antikarsinojenik bileşiklerin gıdalardaki düzeyini artırma çalışmaları bulunmaktadır. Süt
yağında bulunan konjuge linoleik asit (CLA) domateste bulunan likopen, çoklu
doymarruş yağ asitleri insan sağlığı üzerinde faydalı olan çok önemli maddeSon
yıllarda,
GENETiGi DEC!ŞTIRILM!Ş ORGANiZMALAR
83
lerdir. Gen teknolojisi kullanılarak bu etkicil maddelerin gıdalardaki düzeyi
artırılarak daha kaliteli ve sağlıklı besinierin üretimi gerçekleştirilmesi olasıdır.
Değişen
iklim ve çevre koşullarına bitkilerin toleransının artırılması,
üzerinde çalışılan bir diğer önemli özelliktir. Bu teknoloji kullanılarak bitkilerin
soğukluk, sıcaklık, susuzluk veya tuzluluk gibi çevre koşullarına karşı daha
dayanıklı bir hale getirilmektedir. Bitkilere başka canlılardan gen aktanını
yapılarak bitkilerin kuraklığa direnci artırılabilmekte ve su kaynaklarının daha
verimli bir şekilde kullanılmasına yardım edebilmektedir. Ayrıca gerek olumsuz
çevre koşullarının ve gerekse de ani iklimsel değişikliklerin bitkilerde yaratacağı
stres de bu şekilde azaltılabilmektedir.
Gıdalar
muhafaza, taşınma ve pazarlarunalan sırasında erken olgunlaşma­
lanndan ve uygun olmayan çevre koşullanndan kaynaklanan bir takım olumsuzluklara maruz kalabilmekte ve yapılarında bozulmalar meydana gelebilmektedir. Gıdaların yapısında meydana gelen bu bozulmalan azaltmak için onların
çevre koşullarına dayanıklılıklannın artırılarak raf ömürleri uzatılabilmektedir.
Özellikle domates, çilek, kiraz ve kavun gibi sebze ve meyvelerde görülen bu
olumsuzluklara yönelik biyoteknolojik uygulamalardan başarılı sonuçlar elde
edilmiştir (Açıkgöz, 2003). Nitekim bir balık türünden elde edilen soğuğa
dayanaklılık geni domates bitkisine aktanlarak domatesin raf ömrü uzatılmıştır
(Kefi, 2003).
Hayvansal üretimde et, süt, yumurta verim ve kalitelerinin artırılması veya
laktozsuz süt, düşük yağlı süt vb amaçlar için hayvanların genetiğini değiştirme
çalışmaları sürdürülmektedir. Nitekim FDA tarafından onaylanan rekorubinant
sığır büyüme hormonunun (rSBH) süt sığırlarında kullanımı ile süt veriminde
artış sağlanmıştır.
84
İSTANBUL TICARET ODASl
4.4. Dünya' daki GDO'Iu Ürün Pazarına Sahip Firma ve Kurumlar
Modem biyoteknolojideki hızlı gelişme ve yenilikler, her geçen gün giderek
artan bir kullanım alanı meydana getirmiştir. FlavrSavr ismi verilen uzun ömürlü ilk GDO'lu domatesin pazara sunulmasıyla birlikte biyoteknolojik uygulamalar kullamlarak yeni transgellik bitkilerin elde edilmesinde de çok hızlı bir
artış meydana gelmiştir. Ürün kalitesinin artırılması yönünde bir çok biyoteknolojik çalışma yürütülmüştür. Mısır, soya fasulyesi, pamuk, kanola, çeltik,
şeker pancarı, domates ve patates farklı özellikler kazandırmak bakımından
üzerinde en fazla çalışılan bitkisel ürünlerdir.
Biyoteknolojik araştırmaların en fazla yapıldığı ülke ABD' dir. Son yıllarda
Japonya'nın da ABD'de olduğu gibi bilimsel ekonomik biyoteknolojik
çalışmalara ciddi yatırımlar yaptığı görülmektedir. Latin Amerika ülkeleri
yamnda son yıllarda Çin, Hindistan ve Güney Afrika'da transgellik bitki üretim
çalışmalarına hız verilmiştir. AB ülkelerindeki büyük şirketler ise ilk zamanlarda çeşitli sebeplerden dolayı biyoteknolojik ürünlere olan olumsuz bakışım
değiştirerek bu yöndeki yatırımlara hız vermiştir.
Dünyada gittikçe küresel bir endüstri haline gelen biyoteknoloji sektörü
dünya tarımsal üretimine yön verir hale gelen büyük şirket ve firmalar
yaratmıştır. ABD'nin biyoteknoloji sektörünün lideri konumunda olması ve bu
teknolojinin kullamını ve uygulamaları ile ilgili gerekli yasal düzenlernelerin
yapılmış olması biyoteknoloji firmalarının büyük çoğunluğunun burada konumlanmasına neden olmuştur. Monsanto, BayerCrop Science, Sygenta Seeds,
Pioneer, Novartis,AgrEvo, Dow AgroSciences LLC, KWS SAAT AG, Calgene,
Suntory, Avenlis Crop Science, Bejo Zaden BV, DuPont ve bu firmaların bir
araya gelerek kurdukları şirketler dünya transgellik ürün pazarım elinde bulunduran ve dünya tarımsal üretimine yön veren başlıca firmalar olmuşlardır.
GDO'lu ürün pazarında en büyük pazara sahip plan Monsanto, BayerCrop
Science ve Sygenta Seeds şirketlerinin, transgenik soya fasulyesi, mısır, pamuk
ve kanola pazarının tamamına yakınını ellerinde bulundurduğu görülmektedir.
GENETİGİ DEGİŞTtRiLMiŞ ORGAN1ZMALAR
85
Transgenilc bitkiler ve bunlardan elde edilen ürünler başta ABD olmak
üzere dünyamn birçok ülkesinde pazara sunulmaktadır. Ancak, AB ülkeleri bu
ürünlerin üretim ve tüketilmesine kaygı ile yaklaşmaktadır. AB komisyonu
çıkardığı yönetmeliklerle GDO'lu ürünlerin üye ülkelerdeki üretim veya tüketimine bir takım sınırlamalar getirmiştir. 2010 yılının Mayıs ayı itibariyle AB
ülkelerinde geçerli yetkilendirme ve onay verilmiş bazı GDO'lu ürünlerin
(Pamuk, Soya fasülyesi, Mısır, Kanola, Patates) üretici firma isimleri sırasıyla
Çizelge 13,14,15 ve 16'da sunulmuştur.
86
İSTANBUL TİCARET ODASI
Çizelge 13. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullammına Onay Verilmiş
GDO'Iu Pamuk Çeşitleri (Anonim, 2010b)
Durum
PAMUK
Firma
Özellik
BayerCrop
HerbTol
Science
Monsanto
HerbTol
ve işleme
Gıda ve Yem
MON 531
MON 531 X
MON 1445
Monsanto
Gıda ve
Yem
Gıda ve
Yem
MON 15985
MON15986 X
MON1445
Monsanto
İsim
GY
LLCotton 25
OMÜ
OMÜ
MON 1445
OMÜ
OMÜ
OMÜ
Monsanto
Mo nsanto
InsRes
lnsRes
HerbTol
InsRes
InsRes
HerbTol
Kullanım alanı
Gıda,
yem, ithalat
Gıda
ve Yem
Gıda
ve Yem
GY: Geçerli yetkilendirme, OYÜ: Onaylan mış mevcut ürün, HerbTol: Herbisit toleranslı, TnsRes: Böceğe dayanıklı
Çizelge 14. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş
GDO'Iu Soya Fasulyesi Çeşitleri (Anonim, 2010b)
Durum
İsim
GY
MON 89788
GY
A2704-12
OMÜ
MON40-3-2
SOYA FASULYESİ
Firma
Özellik
Monsanto
BayerCrop
Science
Monsanto
HerbTol
HerbTol
HerbTol
Kullanım alanı
Gıda,
yem, ithalat
ve işleme
Gıda, yem, ithalat
ve işleme
Gıda ve Yem
GY: Geçerli yetkiJendirme, OYÜ: Onaylanmış mevcut üriin , HerbTol: Herbisit toleranslı , TnsRes: Böceğe dayanıklı
GENETİÖİ DEÖİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
Çizelge 15. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş
GDO'Iu
Mısır Çeşitleri
(Anonim, 2010b)
MISIR
İsim
Durum
Firma
Özellik
GY
MIR 604
Syngenta
InsRes
GY
59122 X NK
603
Pioneer
Hi-Breed
GY
MON 88017
Monsanto
InsRes
HerbTol
InsRes
HerbTol
GY
GA21
GY
59122
GY
1507
603
X NK
OMÜ
NK 603 X
MON 810
Bt ll
OMÜ
MON 810
OMÜ
T25
GY
1507
GY
MON 863
GY
OMÜ
GY
MON 863 X
MON 810
NK603
Syngenta Seeds
SAS
Pioneer HiBreed/Mycogen
Seeds
Pioneer HiBreed/Mycogen
Seeds
HerbTol
InsRes
HerbTol
lnsRes
HerbTol
Syngenta
InsRes
HerbTol
InsRes
Monsanto
InsRes
Monsanto
BayerCrop
Science
Pioneer/ Dow
Agroscience
HerbTol
InsRes/
HerbTol
Kullanım alanı
Gıda,
ve
yem, ithalat
işleme
Gıda,
ve
yem, ithalat
işleme
Gıda,
yem, ithalat
ve işleme
Gıda, yem, ithalat
ve işleme
Gıda,
yem, ithalat
ve işleme
Gıda,
ve
yem, ithalat
işleme
Gıda
ve yem
Gıda
ve yem
Gıda, yem, ithalat
ve işleme ve yet.
Gıda, yem, ithalat
ve işleme ve yet.
Gıda
Gıda,
ve yem
yem, ithalat
Monsanto
InsRes
Monsanto
InsRes
Gıda
ve yem
Monsanto
HerbTol
Gıda
ve yem
ve işleme
GY: Geçerli yetkilendirme, OYÜ: Onaylanmış mevcut ürün, HerbTol: Herbisit toleranslı, InsRes: Böceğe dayanıklı
87
İSTANBUL TİCARET ODASI
88
Çizelge 16. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş
GDO'Iu Kanola, Patates ve
İsim
Durum
Şeker Pancarı Çeşitleri
Firma
(Anonim, 2010b)
Kullanım alanı
Özellik
KANOLA
GY
T45
BayerCrop
Science
HerbTol
GY
OMÜ
MS8 xRF3
BayerCrop
Science
HerbTol
GY,
OMÜ
GT73
Monsanto
HerbTol
Gıda,
yem, ithalat
ve işleme
Gıda,
yem, ithalat
ve işleme
Gıda,
ve
yem, ithalat
işleme
PATATES
GY
EH92-527-l
ŞEKER
GY
H7-l
Bileşimi
BASF Plant
Science
değiştirilmi ş Gıda
ve Yem
PANCARI
KWS Saat
AG/Monsanto
HerbTol
Gıda
ve Yem
GY: Geçerli yetkilendirme, OYÜ: Onaylanmış mevcut ürün, HerbTol: Herbisit toleranslı , InsRes: Böceğe dayanıklı
4.5. Dünya'daki GOO'Iu Ürünlerin Etiketlenmesi ve Patentlenmesi
Biyoteknolojik uygulamalar sonucu elde edilen ürünler geleneksel yöntemler kullanılarak elde edilmiş ürünlerden bir takım farklılıklar göstermektedirler.
Ancak bu farklılığı ayırt etmede bir takım güçlükler yaşanmaktadır. Tüketicinin
seçme hakkı ve etkin ticaret gereği bu ürünlerin etiketleome zorunluluğu
doğmuştur.
Gen teknolojisi yöntemleri kullanılarak elde edilmiş tohumların ve ürünlerin etiketleurnesi ve patentleşmesi konularında dünyada farklı uygulamalar
bulunmaktadır. Elde edilen GDO'lu ürünlerin etiketlenmesinin zorunlu veya
isteğe bağlı olması gerektiği konusu en çok tartışılan konulardan biri olmuştur
GENETilll
Oi:!CIŞTIRILMIŞ ORGANIZMALAR
89
ve hala güncelliğini korumaktadır. Ülkelerin GDO' lu ürüıılerin etiketietme politika ve bu uygulamalan Çizelge 17 ve 18'de verilmiştir. Ülkelerin kendine özgü
gıda
güvenlik politika ve tüketici hassasiyetlerinin
uluslararası
ticareti etkiler hale
olması
etiketietme
ol aymı
getirmiştir.
Çizelge 17. Ülkelerin Etiketierne PoUtikalar1 ve Yürürlük Düzeyleri
{*Sadece eşdeğer ürünler için, Gruere, 2007; Anonim, 2009)
Etiketleme*
Etiketiernenin
Zorunlu
oldoğu Ülkeler
Avustralya,
Çin, AB
Ülkeleri, Yeni
Zelanda,
Zorunlu
İsteğe bağlı
Malazya,
Norveç,
Japonya,
Rusya, Suudi
Arabistan,
Güney Kore,
İsviçre, Tayvan
Etiketiernenin
Kısmen veya
Ta ma men Zorunlu
olmadığı Ülkeler
Brezilya, Şile,
H LrVatistan,
Ekvator,
El Salvador,
Endonezya,
Morityus, Sırbistan,
Srilanka (yeni),
Ukrayna, Tayland
(kısmen), Vietnam,
Türkiye
Etiketlerneye
Gitmeyi Planlayan
Ülkeler
Bolivya, Kamerun,
Kolombiya, Mısır,
Etopya, Gürcistan,
Hindistan, İsrail,
Fildişi
Sahilleri,
Jamaika, Malezya,
Namibya, Nijerya,
Paraguay, Peru,
Singapur, U ganda,
UAE, Uruguay,
Zambiya, Filipinler
Kanada, Hong
Kong, Güney
Afrika, ABD
GDO'lu veya bunlardan elde edilen ürünlerin etiketlerrmesi tüketicinin
seçim
yapmasına
olanak
vereceği içitı
çok önemlidir. Son
yıllarda sağlıksız
glda
90
İSTANBUL TİCARET ODASI
ya da beslenme alışkanlıklanna bağlı ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunlan insanIann gıda seçimininde sağlık, güvenlik ve kaliteyi ön plana çıkarmasına neden
olmuştur. GDO'lu ürünlerin en çok üretildiği ABD'de soya fasulyesi ve mısır
içeren işlenmiş gıdalann % 60'dan fazlasının GDO'lu ürün içermesine rağmen,
bu ürünleri tüketen insanların bunun farkında olmadığı bildirilmektedir.
Etiketierne zorunluluğu pazarianan ürünün GDO içeriğine göre de farklılık
göstermektedir. Aynca bir takım tarımsal uygulamalann ekolojik dengeyi tehdit
etmesi nedeniyle modem tanmda çevre sağlığını korumanın önemini artırmıştır.
Dünya genelinde GDO'lu ürünlerin en büyük üreticisi ve ithalatçısı konumundaki ülkeler (ABD, Kanada ve Avustralya) diğer GDO'lu ürün üretimi
yapan ülkelerin desteğini alarak bu ürünlerin ticaretinde ortak hareket etmektedirler.
ABD' de GDO'lu ürünlerde etiketlenmesi ile ilgili herhangi bir zorunluluk
yoktur ve buna sıcak bakmamaktadır. Ancak, GDO'lu ürünün besin madde
bileşiminde bir değişiklik varsa veya sağlıkla ilgili bir uyarı gerektiriyorsa
etiketleurnesi gerekmektedir (Kulaç ve ark. 2006). Çevre Koruma Ajansı
(Environmental Protection Agency-EPA) gıda güvenliği açısından biyogenetik
dönüşüm ürünlerine karşı tüketicilerin korunmasına özel önem verilmesi gerektiğini belirtirken, Amerikan Tıp Birliği ise GDO'lu ürünlerin etiketlenmesinin
zorunlu olmasını ve bunlan içeren gıdalann tüketici güvenliğinin henüz açık
olmadığının dekiare edilmesi gereğini savunmaktadır (Topal, 2005). GDO'lu
ürünlerin denetimini farklı kurumlar yapmaktadır. ABD'de GDO'lu ürünler
FDA, EPA ve ABD Tarım Bakanlığı, Hayvan ve Bitki Sağlık Denetim Servisi
olmak üzere üç resmi kurumun denetimindedir (Kulaç ve ark. 2006).
Avrupa Birliği Komisyonu kararlarına (EC-1829/2003 ve EC-1830/2003)
göre herhangi bir gıda, yem veya bunlardan elde edilen ürünlerin GDO'lu ürün
içermesi bunların izlenebilirliğini kontrol altında tutmak ve diğer geleneksel
ürünlerden ayırabilmek için etiketlenmesi zorunludur. EC-1829/2003 sayılı
Yönetmelik ile GDO 'lu gıda ve yemierin kullanımı iznini belirli bir güvenlik
OENF..l'ICt OllCIŞTIRILMIŞ OROAI'IIZ.\o!Al.AR
91
değerlendirmesinden
geçirildikten sonra verilmesini öngörmektedir. EC
1830/2003 sayılı Yönetmelik ise GDO'lu gıdalardan e lde edilen gıda ve yem
ii.rünlerinin izlenebiUrliğini ve bu ürünlerin etiketlenmesini öngörmektedir.
Yönetrneliklerle GDO'Iu ürünlerin güvenlik değerlendirmesini Avrupa Gıda
Güvenliği
Kurumu (EFSA) tarafından yapılmasını öngörmektedir .
Çizelge 18. Kablık Derecesine Göre Üç gruba ayrılmiŞ olan Önemli Ülkelerin
Ulusal Etiketierne Sistemlerinin Özellikleri (Gruere, 2007; Anonim, 2009)
Ülkeler
Etiketierne
Ürün/
Etiketlenıeye
Şekli n
İşlem
ürünler
tabi
Gıda,
Zorunlu, &
Avrupa
tsteğe bağlı
Birliği
ulusal
yönetme! ikler
Brezilyab
Zorunlu,
Çin
Zorunlu,
Avustralya,
Zorunlu
Yeni
Zelanda
Zorunlu, &
Japonya
yem, katkı
maddeleri,
GDO'lu
işlem
ürünlerden elde
EtiketlemeEşik
den muaf
Düzeyi
ürünler
edilmiş üıünler,
restaurantlar
Gıda, yem,
GDO'lu
ürünlerden elde
İşlem
Hiçbiri
edilmiş ürünler, et
ve hayvansal
iirün]er
Liste; GDO'Iu
ürünlerden elde
Liste
İşlem edilmiş ürünler, et
dışındaki ler
ve bayvansal
ürünler
Ürün
Bütün ürünler
İsteğe bağlı
Ürün
Bütün ürünler
Zorunlu
Ürün
Endonezyab Zorunlu
Ürün
Gıdalann lamaını
Rusya
Ürün
Bütün
Zorunlu
Et ve
bayvansal
ürünler
Listedeki
gıdalann
tamamı
üıiinler
İşlenmiş
ürün
işlenmiş
ürün
İşlenmiş
ürün
%0.9
%1
Yok
%1
%1
%5f
%51
%0.9
92
iSTANBUL TİCARET ODASI
Suudi
Arabistan
Zorunlu
Güney Kore
Tayvan
Zorunlu &
İsteğe bağlı
Zorunlu &
İsteğe bağlı
Ürün
Gıdaların tamamı
%1
Ürün
Gıdaların tamamı
%3g
Ürün
Gıdaların tamamı
%5
Gıdaların tamamı
%5f
Taylandc
Arjantind
Zorunlu
İsteğe bağlı
Ürün
Ürün
Güney
Afrika
Filipin!e{
İsteğe bağlı
Ürün
İsteğe bağlı
Ürün
Bütün ürünler
%5
Kanada
İsteğe bağlı
Ürün
Bütün ürünler
%5
ABD
İsteğe bağlı
Ürün
Bütün ürünler
-
Belirtilmemiş- Bütün Ürünler
Belirtilınemiş- Bütün Ürünler
asadece önemJj eşdeğer ürtinler için
~tiketleme yönetmeliği henüz tam olarak uygulanmamaktadır
cisteğe bağlı uygulanan. Cezai işlem dolandıncılık durumunda uygulanır
dözeı bir yasa yok
estiketleme yönetmeliği önerilmiş
fHer ürünün üç ana bileşeni üzerinde
gHer ürtinün eb çok beş temel bileşeni üzerinde
GDO' lu ürünler
alanında
ürünlerin
patentleşmesidir.
ürünlerin
patentleşmesinde
üzerinde durolan önemli bir konu ise elde edilen
Biyoteknolojik
bir
takım
çalışmalar
sonucu elde edilen bu
yasal zorluklar yaşanmaktadır.
4.6. GDO'Iu Ürünlerin Güvenlik Değerlendirmesi
Dünyada GDO'lu ürünlerin üretimindeki çok
hızlı artış
bu ürünlere karşı bir
takım sağlık ve güvenlik kaygılarını beraberinde getirmiştir. Ülkelerin bu ürün-
ler konusunda
farklı
güvenlik kurallan ve hukuki düzenlemelere sahip
veya birçok ülkede bu ürünlerin üretimi ve
düzenlemenin henüz
oluşturulamaması
çeşitli zorlukların
ortaya
gelmiş
tarımında
günümüz
oluşturmaktadır.
çıkmasına
kullanımına
olması
dair herhangi bir yasal
bu ürünlerin üretiminde ve ticaretinde
neden
olmaktadır.
biyoteknolojik
Bu da endüstriyel hale
gelişmelerin
önünde bir engel
5. GDO'Iu Ürünlere Genel Bakıs'
5.1. Dünyoda GDO'Ioro GenelBakış
S
bunların
on
yıllarda, dünyanın
en çok
ilgilendiği
ve üzerinde en fazla
tartıştığı
konulardan biri genetik mühendi s li ği teknikleriyle elde edilen GDO ve
ürünlerinin kullanıırudır. Bu ürünlerin
başta
olmak üzere birçok alanda kullamlması
eye yayılmas ına neden o lm aktadır.
sağlık ,
ilaç,
tartışmayı
tarım
daha
ve gıda sanayi
geniş
bir yelpaz-
GDO ve ürünlerine yönelik insan ve hayvan sağlığı üzerine olan potansiyel
yararlan veya riskleri, biyolojik çeşitlil ik, çevre ve sosyo-ekonomik etkileri,
hukuki boyutu yanında dini, etik ve kültürel boyutlan bakımından dünyada farklı
ve birbirine zıt bakış açılan mevcuttw-. Bu görüş aynlıldan ülkeler arasında
olduğu
kadar toplumların farldı kesimleri ile bilim adamları arasında da olabilmektedir. GDO' lara karşı organilc tanmcılar, çevreci örgütler, tüketici örgüt-
leri, bazı politikacılar, tarımsal üretim örgütleri, küreselleşme karşıtlan ve
akademisyen grupların olumsuz görüşleri bulunurken, üretici firmalar,
tarımsal
üreticiler, bilimsel kunımlar, uzman kamu kunıJuşları ile
lerdeki tüketicilerinse destek verdjği görülmüştür (Kaynar, 20 10).
bazı
bazı
bazı
ülke -
GDO'lu ürünler üzerine yaptlan tartışmaların genel olarak üç temeJ konu
üzerinde yoğu nlaştığı görülmektedir. Bu konular sağlık, ekonomi ve çevre ve
biyoçeşitlili k'tir.
GDO'lu ürünlerin beslenme
amaçlı kullanılmasının
insan ve hayvan
sağlığında yaratabileceği olası
değerlendirilmektedir.
risk ve olumsuzluklar gıda güvenliği kapsamında
GDO'Iu ürünlerin insan ve hayvanlarda antibiyotiklere
geliştirtebileceği, çeşitli
taksisite ve alerjik reaksiyonlara neden olabileceğini vurgulayan kesim, GDO'Iu gıdaların gerek insanlar ve gerekse de
hayvanlar tarafından tüketilmesini tehlikeli bulmaktadır. Öte yandan, bu ürün-
direnç
lerin
izin
kuUaıulmadan
verilruğiru
önce ilgili bilimsel testlerden geçtikten sonra
belirtenler, bilimsel komiteterin
onayuıdan
kullanımına
geçen bu ürünlerin
94
ISTANBUL TICARET ODASI
insan ve hayvan sağlığı üzerinde herhangi bir tehdit oluşturmayacağını vurgulamaktadırlar. Bilim adamlannın bir kısmı GDO'lu ürünlerin herhangi bir olumsuz etkilerinin olmadığım belirtirken, bazı bilim adamlan da GDO'lann zararlı
olduklannı ve uzun vadedeki etkilerinin çok kötü sonuçlar doğurabileceğini ileri
sürmektedirler.
Tarımsal
ve uygulanma şekli dikkate alındığında,
GDO'ların kullanımının küreselleşme sürecinde yaygınlaşmasına bağlı olarak
gelişmekte olan ülkelerin gen kaynaklarını ve sosyo-ekonomik yapılanın tehdit
edebilecek bir dizi sorunların ortaya çıkabileceği gibi kaygılar mevcuttur
(Türkoğlu, 2007). GDO'lu bitki tohumlan üretiminin çok büyük bir kısmının
ABD şirketlerinin elinde olması, bu şirketlerin genetiği değiştirilrniş tohumların
patentini alarak, hukuken kendilerinin rızası olmadan bu tohumların
kullanılmasım engellemeleri neticesinde, ortaya çıkabilecek tekel ve haksız rekabetin çok ciddi ekonomik sorunlara yol açabileceği ileri sürülmektedir. Bu
tekelci politikaların yerel tarım sistemlerini zayıftataeağı ve biyoçeşitliliğin
giderek azalmasına neden olarak, tanının sürdürülebilirliğini de giderek azaltabiyoteknolojinin
gelişim
cağı endişesini oluşturmaktadır.
GDO'lu ürünlerin risk taşıdığı ve kullanımında gerekli güvenlik tedbirlerinin yasal düzenlemelerle yapılması gerektiği görüşü gelişmiş ülkelerde daha
çok kabul görmektedir. ABD, Avustralya, Kanada, Arjantin, Brezilya gibi ülkeler GDO'lu ürünlerin üretimi ve kullammına sıcak bakarken, Avrupa Birliği
ülkelerinde bu ürünlerin üretim ve kullammına biyogüvenlik kavramı ile
bağlantılı olarak sınırlamalar getirilmiştir. GDO'lu ürünlerin en fazla yetiştiril­
diği ülke olan ABD, bu ürünlerin üretilmesi konusunda liberal bir bakış açısına
sahip iken, AB ülkeleri GDO'lu ürünlerin tüketici, sağlık ve çevre üzerine olası
olumsuz etkileyebileceği kaygılanndan hareketle etiketierne de dahil, yoğun bir
kamu düzenlemesine tabi olmaktadır. Ancak, AB ülkeleri arasında da GDO 'lu
ürünlere bakışta bazı farklılıklar bulunmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde
yaşayan insaniann büyük çoğunluğu GDO'lu ürünlerin etiketlenmesini istemektedirler (Roe ve Teisi, 2007).
GENETIÖJ
GDO'Iarın
ekasistemde bulunan
kaldırabileceği
gen
yoluyla
olasılığının
yaratma
artırmaktadır.
ve
kaçışı
bunların
doğal
bulunması
bitkilerin
bozacağı encüşe
yapıldığı
edilmektedir.
ekimiııin
yakın
GDO'ların
doğal
duyulan
kontrollü alanlarda
yerlerde
bitki
arzu edilemeyen etkiler
karşı
GDO'Iu ürünlere
alanlara
izin verilmediği için
yapısında
95
zamanla ortadan
yerlerde GDO'lu bitkilerden
Buna karşın, GDO' lu ürün
ekiminin
yapılmasına
yapıldığı
kaynaklarını
gen
ve bunun da ekolojik dengeyi
GDO'Iu ürünlerin ekiminin
çeşitlerine
doğal
UECIŞI'lRıLMIŞ ORCJANıZMALAR
diğer
endişeyi
yapıldığı
bitkilerin ekiminin
gen kaçışı yoluyla ekasisteme zarar
verme olasılığının düşük olduğu belirtilmektedir. Organik tarımsal üJetimi ekolojik dengenin korunması için en makul çözüm olarak gören kesim, GDO'Iann
üretimiııi
organik
savunucuları
başka
bir
tarım
için bir tehdit olarak görmektedirler. Hayvan
hakları
ise modern biyoteknolojinin hayvanlar üzerinde klonlama veya
şekilde kullanmalarını
istememektedirler (Kaiser. 2005).
Etik ve dini açıdan GDO'lara karşı olan kesimlerde mevcuttur. İngiltere'de
yapılan
bir araştırmada, insan DNA'sı veya hayvanlarla ilgi U genetik çalışmalara
karşı çık ılırken,
edilebilir bir
boyutta
bilki ve mikroorganizmalarda
bakış açısının olduğu saptanmıştır
incelendiğinde donıuz
geni içeren
yapılan çalışmalara
gıdalan
bakıldığında bazı
(Frewer ve ark, 1997). Dini
eti tüketmeyen Müslüman ve Yahudiler domuz
tüketmek istememektedirler
kesimler insan geni içeren
(Türkoğlu,
gıdalann
(Uzogara,2000), vejetaryenler ise bayvan geni
gıdaları
daha kabul
2007). Etik
açıdan
tüketimini reddetmekle
aktanlmış
bitkisel
kaynaklı
tüketmeye tepki göstermektedirler (Crist, 1996).
5.1.1. ABD'deki Bakıs,
Dünyada transgenik bitki ekiminin en fazla
yapıldığı
ABD'de 2009
yılı
ilibariyle yaklaşık olarak 64 milyon hek1:arlık bir alanda ekim yapılmıştır. İlk
nesil GDO
çeşitterinin
çiftçilerıo düşük
tarafından
ticari olarak üretilmeye
maliyetlerle dah:a fazla ürün elde etmeleri
benimsenmesine neden
doğrultusunda
başlanmasından
olmuştur.
soma ABD'deki
GDO'ların
üreticiler
Tüketici çevrelerden gelen talepler
özellikle AB ülkelerinde GDO'Ju tanm ürünlerinin üretimi ve
kullanınu sınırlandınlırken. ABD'de
GDO'Iu ürünlerin
kullanımında
herhangi bir
96
İSTANBUL TİCARET ODASI
sınırlama
veya etiketierne gerekliliği bulunmamaktadır (Comejo ve Caswell,
2006). FDA, genetiği değiştiTilmiş gıdalar ve benzeri olan konvansiyonel
gıdalar ile büyük ölçüde eşdeğer olduğunu açıklamıştır. Bu yüzden, Amerikan
vatandaşlarının büyük bir kısmı tükettiği gıdaların GDO içerikliklerinin farkında
değildirler (Comejo ve Cawell, 2006). Öte yandan, ABD'de çoğu insanın yeni
teknolojik gelişme ve dolayısıyla da genetiği değiştmlmiş gıdalardan haberdar
olduklan ve herhangi bir kaygı duymadan bu gıdalan tükettikleri bildirilmiştir
(Hoban, 1999).
Araştırma
ve geliştirme çalışmalanna bağlı olarak elde edilen biyoteknolojik buluşların kullanımı ve ticaretinin yapılması büyük oranda tüketici taleple rine bağlı olarak şekillenmektedir. ABD de yapılan çeşitli araştırmalarda, tüketicilerin GDO'lu ürünlere olan bakış açısı incelenmiştir. Falk ve ark. (2002),
ABD 'de tüketicilerin çoğunun genetiği değiştmlmiş ürünlerin pazardaki
varlığından haberdar olmadığım, bunların farkında olan tüketiciletin sayısımn ise
son on yılda artış gösterdiği ve bunlarında büyük bir çoğunluğunun bilimsel
çalışmalara güvendiği için bu gıdalan tükettiğini belirtmişlerdir. Pew Gıda ve
Biyoteknoloji Girişiminin (The Pew Initiative On Food And BiotechnologyPIFB), hazırlamış olduğu raporda, Amerikalıların %61 'nin bilimsel gelişmeler­
den haberdar olduğu, %58'nin ise GDO'lu gıdalardan hiç haberdar olmadığı,
%41 'inin ise bu gıdalar hakkında çok az bilgiye sahip olduğunu belirtilmiştir
(PIFB , 2006). Ayın rapora göre 2001 yılında GDO'lu gıdalan sağlıklı bulanların
oranı %48 iken bunun 2005 yıllında %21 'e düştüğü görülmektedir.
Pew Gıda ve Biyoteknoloji Girişimi 2001- 2006 tarihleri
anketin sonuçlanın 7 ana başlık altında toplamıştır. Bunlar;
biyoteknolojik gelişmeler hakkında nispeten az bilgiye sahip
olduğu, 2001-2006 yıllan arasında değişimler olduğu görülmüştür. Tüketiciletin
büyük bir çoğunuluğunun GDO'lu gıda tükettiklerinin farkında olmadığı ortaya
1.
Halkın
arasında yaptığı
çıkmıştır.
GENETiGi
DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANiZMALAR
97
2. Tüketiciletin hangi gıdaların ne düzeyde GDO içerdikleri hakkında az
bilgiye sahip olduklan ve bu gıdaları daha önce tükettikleri konusunda yeterli
bilgiye sahip olmadıkları görülmüştür. Tüketiciletin %26'sı GDO'lu gıda
tüketmiş olabileceğini belirtirken %60 'ı bu gıdaları tüketmediklerini
bildirmişlerdir.
3. GDO'lu gıdaları savunanların tutumu istikrarlı iken, karşı olanların bakış
açılarında yumuşama meydana geldiği tespit edilmiştir. 2001 yılında GDO'lu
gıdaların pazara girmesini isteyenlerin oram %26 karşı çıkanların oram %58
iken, 2006 yılında GDO'lu gıdalan savunanların oranında önemli bir değişiklik
yaşanmazken, bunların pazara girmesine karşı çıkanların oranında azalma meydana gelerek %46'ya düştüğü görülmüştür.
4. Hayvan klonlamaya karşı muhalefetin bitkilerde gen modifaksyonuna
karşı çıkmadan daha güçlü olduğu tespit edilmiştir.
5. Tüketiciletin GDO'lu
gıda
ve biyoteknolojisi konulannda sevdikleri
kişilerin
ve yakın çevresindekilerin etkisinde kaldığı ve onları bilgi için güvenilir
kaynak olarak gördüğünü ortaya koymuştur. Tüketicderin %37'si arkadaş ve
ailesini güvenilir kaynak olarak görürken, %33'ü çiftçileri, %32'si bilim
adamları ve akadernisyenleri, %29'u FDA'yı, %19'u çevreci ve tüketici grupları,
%16'sı dini !iderleri, %14'ü hükümet düzenlemelerini ve gıda imalatçılarını,
%11 'i üretici firmalan ve %9'u da medyayı güvenilir kaynak olarak gördüğünü
belirtmiştir (Şekil 5).
6. Dini inançların bu gıdalara bakış açısı üzerinde biraz etkili
karşın, bunun biyoteknolojiye karşı tutumun önemli bir kaynağı
olmasına
olmadığı
bildirilmiştir.
7. Genel olarak GDO'lara karşı tutumunun katı olmadığı ve
düşüncelerin ortaya çıkmasına fırsat verebileceği belirtilmiştir.
yenı
98
ISTANBUl. TICARETIJDASI
Şekil
S. ABD'de Tüketicllerin Kaynaklara Göre GDO'lu Gıdalara Olan
Güven Düzeyleri
% Guven d!lzeyi
Arkadaş aile ~~~~~~~~~~~~
w
.ııı
Çiftçiler
ve
Bilim adamJan Ve akadenıisyeole~
Amerika Gıda ve ilaç Dairesi
Çevı:eei
gruplar
TUkeLici gruplar
%32
ı.ı %29
v %19
~=:::=:::=:::::;;;;;;;;~~~~ % 19
Dini liderler
11 %16
%14
Hükümet düzeolemeleri
Gıda imalatc;ılan
Üretici fiımal.ar
%3:3%37
,.If% 14
%1 ı
Medy_a~==~u~o/<~o9~----------------------l<aynak;PlFB, 2006
Amerikalıların
GDO' lu ürünlere karşı kanşık bir tutum içinde oldukları ve
son yıllarda başta AB ülkeleri olmak üzere birçok ülkede GDO'lu ürünlere karşı
duyulan
endişenin
yalanda ABD'deki insanlan
etkileyeceği
görünmektedir.
2001-2006 yıllan arasında yapılan bir araştırmada. GDO'lu ürünleri güvenli
bulan Amerikalıların oranm1n %29'a %34'e yükseldiği, bu gıdalan güvenli bulmayanların oranının
ise
bildirilmiştir (PIFB, 2006).
aynı yıllar arasında
%25'den 29'a
yükseldiği
5.1.2. Çin, Japonya ve Diğer Ülkelerdeki Genel Bakış
Çin, GDO'lu ürün üretimini her geçen y1l biraz daha
artırarak
2009
yılında
3.7 milyon hektarlık bir alanda ekim gerçekleştirerekdünyada en geniş GDO'Iu
ürün ekim alaruna sahip 7. ülke olmuştur (James, 2009).
Çin'de GDO'lu ürün olarak başlıca Bt pamuk, Bt pirinç ve Fitaz
timi
yapılmaktadır.
Ho ve Vermeer (2004)
çalışmasında, ankete katilaniann% 71 'i GDO'lu
tarafından yapılan
mım üre-
bir anket
ürünlerden haberdar olduklannı.
GENETi(;l
DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
99
büyük bir çoğunluğunun bu ürünlerin kullanımından kaygı duymadıklarım ve
%82 'sinin bu ürünleri güvenle tükettiklerini bildirmişlerdir. Ayrıca, ankete
katılanlardan %53 'ünün işlenınemiş GDO'lu ürünleri güvenli bulmadıklan
ortaya çıkmıştır. Çin'de Lin ve ark. (2006) tarafından gerçekleştirilen bir diğer
anket araştırmasında, ankete katılanların %60 veya daha fazlasının fiyat indiri mine bakılmaksızın biyoteknolojik ürünleri alabileceklerini bildirirken, %20'si
bu ürünleri hiçbir şekilde almak istemediklerini bildirmişlerdir. Ayrıca,
katılımcıl-arın ortalama olarak %23-53 'ü biyoteknolojik olmayan soya yağını ve
%42-74'ünün GDO'lu olmayan pirinç almak için daha fazla ödeme yapmaya
istekli olmadıklarını belirtmişlerdir.
Japonya, GDO'lu ürün yetiştirmemesine rağmen, biyoteknolojik araştırma
ve uygulamaların hem bilimsel hem de ekonomik-ticari düzeyde en fazla
yapıldığı ülkelerden biridir. Japonlar AB ülkelerindeki tüketiciler gibi GDO'lu
ürünlere kuşku ile yaklaşmaktadırlar. GDO'lu ürünlerin pazarlandığı ülkede,
Japon hükümeti, 2001 yılında, soya fasulyesi, kanola, patates ve pamuk dahil
olmak üzere toplam 24 GDO'lu ürüne etiketierne zorunluluğu getirmiştir
(Terewaki, 2008). Ancak, gıda işlemecileri bu söz konusu etiketlenmiş GDO'lu
ürünleri tüketici kaygıları ve gelebilecek tepkilerden dolayı henüz üretip pazara
sunmamaktadır.
Güney Kore, 2001 yılmda GDO'lu ürünlere etiketierne zorunluluğu getiren
bir diğer ülkedir. Bu ülkede tüketicilerin gıdalarakarşı olan tutum ve davranışları
çok önemli kabul edilir. Tüketkilerin büyük çoğunluğunun GDO'lu ürünleri
doğal bulmadığı ve gelecekte sağlık riskleri yaratacaklarını düşündükleri bildirilmiştir (Finke ve Kim. 2003).
5.1.3. AB Topluluğunun Bakış Açısı (Ülkelere Göre)
Avrupa Birliği ülkeleri GDO'ların üretimi ve kullanımı ile ilgili ABD'den
farklı bir bakış açısına sahip olmakla birlikte, üye ülkeler içinde de GDO'lu
ürünlere karşı farklı tepkiler bulunmaktadır. AB üye ülkeleri içinde GDO'lu
ürünlere karşı olan tüketicilerin büyük bir kısnn GDO 'lu ürünlerin AB içinde
ı 00
İSTANBUL TİCARET ODASI
kullanımının
tamamen
yasaklanması gerektiğini savunmaktadırlar.
Tepki
gösteren tarafların bazıları GDO'lu ürünlerin AB içinde tamamen yasaklanması
talebinde bulunurken, diğer bir kesim ise bu ürünlerin kullanım kararının EFSA
yerine üye devletlerin kendilerinin vermesi gerektiğini savunmaktadırlar. AB
Komisyonun GDO'lann üretimi ve pazarlanması konularında alacağı kararlarda
Avrupalı tüketiciletin tavır ve davramşlanmn belirleyici bir role sahip olduğu
belirtilmektedir.
Transgenik bitkisel üretimin yapıldığı 6 AB ülkesinde (İspanya , Portekiz,
Çek Cumhuriyeti, Romanya, Slovakya ve Polonya) 2009 yılında toplam 94.750
hektarlık bir alanda transgellik bitki üretimi yapılmıştır. AB ülkelerinde transgellik bitki ekim alanı bir önceki yıla göre %9-ı2 düzeyinde azalma meydana
gelmiştir. İspanya, transgenik bitki yetiştiriciliğinin en fazla yapıldığı AB
ülkesinden biridir. AB ülkeleri arasında GDO'lu ürünlere karşı yapılan eylem ve
gösterilen tepkilerin en az gösterildiği ülke yine İspanya'dır. Font, (2009),
tarafından İspanyada tüketiciler üzerinde yapılan bir anket çalışmasında, ankete
katılanların %6ı 'nin bilimsel çalışmaların sonuçlarına güvendiği ve %63'ünün
de şimdi veya gelecekte çıkabilecek olası bir problem durumunda bilimin bunun
üstesinden gelebileceğine inandıklarının belirtmişlerdir. Ankete katılanların
%50'si GDO'lu ürünleri sağlıklı bulduklarını söylerken, %20'si bir fikri
olmadığını ve %30'uda GDO'lu ürünleri sağlıksız bulduklarım belirtmişlerdir.
Aynı anketi cevaplayanların %90'ını GDO içeren ürünlerin etiketlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Fransa'da gelen büyük tepkiler üzerine 2009 yılı itibariyle GDO'lu ürün
üretirninden vazgeçmiş, ayrıca Biyoteknoloji Yüksek Kurulu ülkede satılacak
olan ürünün %0. ı düzeyinde GDO içermesi durumunda ürünün etiketinde belirlenmesi koşulunu getirmiştir. Bununla birlikte AB Komisyonun ortak kararı
olan %0.9 eşik düzeyinde dikkate alınacağı belirtilmektedir.
İtalya' da gerçekleştirilen bir anket çalışmasında, İtalyanların gıda seçiminde
bilgi ve fiyat faktörlerinin etkili
olduğu
tespit
edilmiştir
(Boccalleti ve Moro,
GENETiGi
2000).
Araştırma
ürünlerin
katılanların
anketine
farkında oldukları
gözlernlenirken, anketi
ge~miş yıllarda,
yürürlükte olan
kanun hükmündeki karamameler GDO'lu bitki
getirmiş
ve 2008
yılında
İ Ü1
%52'sinin biyoteknolojik veya GDO'lu
bu ürünler hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları
Almanya'da
DEGİŞTİRİLMiŞ ORGANilMALAR
cevaplayanların
%82'sinin
görülmüştür.
bazı
düzenlenıeler
yasal
ve
yetiştirilmesine kısıtlamalar
da Almanya'da GDO'lu bitkilerin
yetiştiriciliğinin
yapılmasım durdurmuştur.
Almanya biyoteknolojik uygulamaların
alanında kullanılmasına karşı katı bir tutum sergilemektedir.
gıda
üretimi
İngiltere hükümeti 2004 yılında GDO'lu ürünlerin ülkede üretilmesini
yasaklamak için bilimsel bir neden olmadığını belirtmiş, ancak gıda ve yemleri n
izlenebilirliğini sağlayabilmek amacıyla
hükümet
yılında
halkın
GDO'lu ürünler
bir anket çalışması
yasal düzenlemeler
hakkındaki
öğrenmek
için 2008
yaptırmıştır.
Britanya'da tüketicilerin GDO'lu ürünler
üzere Clery ve Bailey (2010)
katılanların %40'ı
fikirlerini
yapmıştır. Ayrıca,
hakkındaki
fikirlerini belirlemek
tarafından gerçekleştirilen araştırmada,
GDO'lu ürünler hakkından yeterli bilgiye sahip
ankete
olmadıklarını
belirterek bu yüzden olumlu veya olumsuz bir görüşe sahip olmadıklanm belirtmişlerdir. Ankete katılanların bir lasmı (%19) diğer dünya ülkeleriyle rekabet
için GDO'lu ürünlerin üretilmesinden yana
fikirde
olmadıklarını
ifade
olduklarını bazılan
etmişlerdir. Gerçekleştirilen
bir
(%41)
aynı
başka araştırmada,
yaklaşık
olarak halkın beşte birinin ürünlerin GDO içerip içermediğini görmek
istediklerini bildirmişlerdir (Brock, 2009). Bir diğer araştırma sonucuna göre;
İngilizlerin bitki ve mikroorganizmalar üzerinde yapılan biyoteknolojik uygulamaları
kabul edilebilir
çalışmalar yapılmasının
gördüğü
ancak insan veya hayvanlar üzerinde bu tür
pek doğru bulmadıklarını ortaya koymuştur (Frewer ve
ark. 1997).
Diğer
AB üye ülkelerinin büyük
pazarlanması
çoğunluğu
GDO'lu ürünlerin üretimi ve
konulannda Komisyon kararlarına göre hareket etmektedirler. Yeni
102
İSTANBUL TİCARET ODASl
üye ülkelerin birçoğunda gerek ulusal bazda yasal düzenlemeler ve gerekse de
laboratuar alt yapı eksiklikleri bulunmaktadır.
5.1.4. Türkiye'de GDO'Iu Ürünlere Genel Bakış
Türkiye'de tüketiciler GDO'lu ürünler konusunda henüz yeterli bir bilgiye
sahip değildir. Demir ve Pala (2007) tarafından gerçekleştirilen bir anket
çalışmasında, ankete cevap verenlerin %41 'inin GDO terimini ilk kez televizyondan,%29'unun ise anket çalışması sırasında duyduğu anlaşılmıştır.
Ankete katılanların %46'sı GDO 'ların sağlık sorunları yaratabileceğini belirtirken, %96'sı da ürünlerin üzerinde GDO içerip içermediği belirtilmesi gerektiğini belirtmiş, üzerinde GDO olduğu belirtilen ürünü satın almayacağını
söyleyen katılımcı oranı ise %86 olmuştur.
6. GDO'Iu Ürünlerin Potansiyel Yorar ve Zararlan
on yıllarda, genetik mühendisliği bilimi
S
organizmaların
lemeler
olanaklı
manipülasyonunu
yararlanılarak
canlılar
şekilde
sağlık,
getirmiştir.
uygulanmaya
başlanması
Modern biyoteknolojik
ması başta gıdaların
GDO'ların
endüstrisi gibi birçok alanda
birçok
tartışmayı
uygulamaların tarımsal
üretimde
yapılmasım
ve
Bu konuda kamuoyu adeta iki gruba
limsel ilerlemenin
doğal
getirmiştir.
etkiler ise
kirliliği başta
elde edilen
farklı şekilde
ayrılmıştır. Bunların
bir sonucu olarak görenler, bu teknoloji ile
çevre
getirmiştir.
pazarlanması
faydalanılarak
yaratacağı
bir
kullanılmaya başlan­
zorunlu hale
yorumlanmaktadır.
den
başarılı
da beraberinde
gıdaların işlenmesi
üretimi olmak üzere
insan, hayvan ve çevre üzerinde
açlık,
ve
genler aktanlmak suretiyle
üretimde gen teknolojisi tekniklerinden
minin dünyada
değiştirilmesi
Gen teknolojisi yöntemlerinden
dışında yabancı
gibi birçok konuda yeni düzenlernelerin
Tarımsal
ve iler-
elde edilebilmektedir. Söz konusu biyoteknolojik
tarım, gıda
ilaç,
yapılarının
genetik
organizmalara kendisi
yeni özelliklere sahip
tekniklerin
hale
alanındaki hızlı gelişme
gıda
bi-
üreti-
olmak üzere birçok sorunun üstesin-
gelineceğini savunmaktadırlar. Diğer
bir grup ise böyle
uygulamaların
çözümden çok kalıcı sorun ve felaketiere neden olacağını iddia etmektedirler.
Tarımsal
üretimde biyoteknolojik ürünlerin kullanımını savunanlar; GDO'lu
ürün üretimi ile çok
gıda
düzeyde
bir
şekilde artış
gösteren dünya nüfusuna yetecek
üretilerek, dünyada mevcut ve
önlenebileceğini
tarıınsal
hızlı
ileri sürmektedirler.
Ayrıca,
gelişebilecek olası
GDO'lu ürün
açlığın
kullanımının;
ilaç kullanımında azalma, verimlilikte artış, ürün kalitesi ve raf ömründe
artma ve ekstrem çevre koşullarına daha kolay adaptasyon gösteren bitkilerin
elde edilmesi gibi pratik yararlar sağlayabileceğini savunrnaktadırlar.
Diğer
farklı
yandan, GDO'lann
olarak
kullanımının doğada yetişen diğer
yapılarına dışarıdan yabancı
bir türden gen
yeni özellikler taşıdığını ve bu ürünlerin insan ve hayvan
bitkilerden
aktarılması
nedeniyle
sağlığı, gıda güvenliği,
104
İSTANBUL TİCARET ODASI
biyolojik çeşitWik, çevre ve sosyo-ekonomik yapı üzerinde önemli düzeyde risk
oluşturma olasılığının olduğu
ileri sürülmektedir.
Ayrıca, GDO'ların kullanı­
mının
ekasistemde tür dağılımında bozulmalara neden olarak ekolojik dengenin
bozulacağı ileri sürülmektedir.
6.1. GDO'Iu Ürünlerin Yorarları
GDO'lu ürünlerin potansiyel
yararlarımn başında
dünyada halk
sağlığını
tehdit eden yetersiz beslenme sorununun çözümü gelmektedir. Bu söz konusu
sorunun daha fazla ürünün ekonomik bir şekilde üretimiyle çözüme kavuşturu­
lacağı öne sürülmektedir. Ayrıca bazı besinierin insanlar üzerinde yarattığı alerjik özelliklerin ortadan kaldırılabileceği , besiniere kazandırılacak yeni özellikler
ile
hastalıklara karşı bağışıklık sağlanacağı
ve
gıdaların
düşürülerek gıdalara ulaşırnın kolaylaştırılabileceği
üretim maliyetinin
GDO'ların yararları olarak
gösterilmektedir.
GDO'lu ürünlerin besin madde içeriklerinin zenginleştirilmesiyle insanların
ayın miktarlardaki gıda tüketimiyle daha fazla besin maddesi alabilmesi için
çalışmalar
sürdürülmektedir. Tahminlere göre dünyada özellikle üçüncü dünya
ülkelerinde insanların büyük bir bölümü günlük besin maddeleri ihtiyacımn
yarısına yakınını
sadece bir gıda maddesi tüketerek
karşılamaktadır.
Tek
gıdada
bulunan vitamin, protein, karbonhidrat ve mineral madde gibi besinierin miktarı
sınırlı
düzeylerde olduğu için insanların besin madde ihtiyacım karşılamaktan
uzaktır. Ayrıca, insanlar üretilen bitkisel kökenli gıdaların toplum sağlığı
açısından yararlı
ve kimi hastalık etmenlerini azaltmaya ve yaşlılığı geciktirmeye
yönelik işlevlere sahip bileşiklerce
zenginleştirilmiş olmasına
giderek artan bir
şekilde
önem vermektedir (Anonim, 2004). Bu nedenle bu söz konusu gıdaların
hem verim hem de besin içeriklerinin zenginleştirilmesi ile yetersiz beslenmenin önüne geçilmesine çalışılmaktadır. Bu amaçla, gıdaların besin maddesinin
zenginleştirilmesine. yönelik biyoteknolojik yöntemlerle vitamin A bakımından
zengin pirinç
(altın
pirinç-golden rice) üretimi
gerçekleştirilmiştir.
Elde edilecek GDO 'lu ürünlerle alerjenik etkiye sahip yer fıstığı, inek sütü,
GENETlöl
soya fasulyesi,
fındık
Ayrıca hastalıkların
ve
balık
gibi
gıdaların
önlenmesinde kullanılan
DEGiŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
bu olumsuz etkileri
aşılar
105
azaltılabilir.
GDO'lu ürünlerde üretilerek
daha etkili ve ekonomik aşı kullanırnma olanak sağlanabilir. GDO'ların diğer bir
yaran ise tanmsal ilaç ku11anımmm azalmasına bağh olarak su kaynaklan ve
çevrenin kirleurnesi önlenebilir.
6.1.1. Bitkisel Üretime Sağlad1ğ1 Yararlar
Genetik
mühendisliği
değiştirilmesi
teknikleri kullamlarak bitkilerin genetik
yapılarının
birçok sorunun çözümünü birlikte getirmektedir. Bitkilerin gen
yapılannda değişikliğe
gidilerek, hastalık ve zararlılarla daha etkin mücadele,
ekonomik verim artışı, ürün kalitesi ve raf ömrünün artırılması, çevre kirliliğinin
önlenmesi,
naklarına
yeraltı
olan
su
kaynaklannın korunması
ve yenilenerneyen enerji kay-
bağımlılığın azaltılması koşulları sağlanabilir..
Bu amaçla bitk-
ilere atmosferden azotun fiske edilmesi özelliğinin kazandınlmasıyla ilave gübre
kullanımı azaltılarak su kaynaklannın kirlenmesi önlenebilir.
Klasik
ıslah
yöntemleriyle uzun
yıllar
alacak
yerine modern biyoteknolojik yöntemlerden
çeşit geliştirme çalışmaları
yararlanılarak
arzu edilen özellik-
lere sahip bitkiler daha kısa bir sürede elde edilebilir. Ayrıca, bitkilere
gen transferi
yapılarak bitkileriıı
olumsuz çevre
koşullarına
dışarıdan
dayanma kabiliyeti
artırılabilir.
Dünyada bitkisel üretimi sınırlayan faktörlerin başında çeşitli bitki hastalık
ve zararWarı gelmektedir. Günümüze kadar değişik biyoteknolojik tekniklerden
yararlamlarak birçok bitki
leme ve
hastalık
başarılar kaydedilmiştir.
etmeni ve
zararlılarla
mücadelede ciddi iler-
dayanıklı
ve böceklere dirençli
Herbisitlere
transgenik bitki çeşitleri elde edilmesiyle tarımsal ilaç kullanımı ve bu ilaçların
çevreye olan olumsuz etkileri azaltılabilmektedir. Bu amaçla herbisitlere
dayanıklı
tütün,
gen mısır, patates, buğday, sebze ve meyve türlerine, direnç geni ise
tatlı
patates , mısır, domates , şeker
kamışı,
soya fasulyesi, kolza, pamuk,
patates , yonca, nohut, yer fıstığı, patlıcan, brokoli, lahana ve kavun çeşitleri
geliştirilmiştir. Ayrıca viral ve fungal hastalıklara dirençli GDO'lu ürünler
İ 06
İSTANBUL TİCARET ODASI
üretilerek bu hastalıklada ekonomik ve kalıcı mücadele yapılabilir.
Günümüzde besin
maddeleıinin yapısının zenginleştirilmesiyle
toplum
sağlığının korunması yanında
bir takım ilave yararlarının da olabileceği inancıyla
bu ürünlere biraz daha ilgiyle yaklaşılabilinmektedir. GDO'lu gıdalann sağlığa
yönelik faydalannı artırmak için bir takım etkicil maddelerle (proteinler, mikro
elementler, antioksidant maddeler, doymamış yağ asitleri, vitamin A, E ve C,
likopen, flavonoidler) zenginleştirilebilmektedir. Bu yöntemlerle elde edilmiş
GDO'lu ürünlerin kullanırm toplumda birçok kronik hastalığın ortaya çıkma
oranının azaltılabileceği belirtilmektedir. Biyoteknolojik uygulamalarla tüketici
istek ve talepleri doğrultusunda aşağıda belirtilen amaçlara yönelik GDO'lu
ürünler elde edilebilmektedir.
1. Yem ve gıdalann aminoasit ve enzim düzeyleıinin
2.
Gıda
ve yemierin protein,
yağ,
değiştirilmesi,
vitamin ve mineral madde düzeylerinin
değiştirilmesi,
3. Gıda ve yemlerde etkicil madde (likopen, flanovidler, karotenler, esansiyel yağ asitleri, uçucu yağ asitleri) düzeylerinin artırılması,
4. Renk, koku ve tat gibi fiziki
değişiklikler yapılabilir.
Tanmsal ürünlerin pazarlanması sürecinde erken olgunlaşma göstermeleri
ve çevre koşnilanna yeterli direnç gösterememelerinden dolayı büyük düzeyde
ekonomik kayıplar söz konusu olmaktadır. Özellikle kısa sürede tüketilmesi
gereken domates, kiraz ve çilek gibi raf ömürleri az olan ürünlerde bu zararlar
daha fazla meydana gelmektedir. Gen teknolojisi teknikleriyle bu söz konusu
ürünlerin olgunlaşmasmm yavaşlatı l arak bu ürünlerin raf ömrü uzatılahilmekte­
dir. Raf ömrü uzatılmış gıdalann nakliye ve pazarianma sırasında meydana
gelebilecek kayıpların önüne geçilebilmektedir.
GENETiGi
DEGiŞT[RiLMiŞ ORGANiZMALAR
107
6.1.2. Hayvansal Üretime Sağladığı Yararlar
Genetik
mühendisliği
uygulamalan hayvansal üretimde klonlama ve bir
takım
genetik modifikasyonlar yapılarak kullamlabilmektedir. Modern biyoteknoloji ve gen teknolojileri teknikleri ile hayvanların verim performansı özellik-
lerinin iyileştirilmesi, yemierin sindirim etkinliğinin geliştirilmesi, hastalıklara
karşı direncin artırılması, birçok hastalığın tedavisinde kullanılan bir takım proteinlerin elde edilmesi mümkün olabilmektedir.
Ayrıca,
hayvan metabolizma-
sında değişiklikler
yapağı
gibi ürünlerin özellik-
yaparak; et, süt, yumurta ve
lerinin geliştirilmesi sağlanabilir. Hayvaniara diğer tür canlılardan gen transferi
yapılarak büyüme hormonu, büyüme hormonunu serbest bırakıcı faktör, insülin
benzeri büyüme faktörü gibi büyüme ile ilgili genlerin organizmaya transfer
edilmesi şeklindedir (Kleter ve Kuiper, 2002).
Hayvancılıkta hayvanların
lerinin
iyileştirilmesi
genetik kapasitesinin yükseltilerek verim özellik-
uzun süreli
klasik ve son derece zahmetli olan
ıslah çalışmalan
ıslah çalışmaları
yöntemlerinin kullanılması hayvansal üretime
kısa
ile mümkün
olmaktadır.
Bu
yerine modern biyoteknoloji
sürede büyük katkılar
sağlaya­
bilmektedir. Hayvansal üretimde moleküler biyoteknolojik yöntemler kullanılarak
hayvanların verim özelliklerinin tespiti, etkili ebeveyn tayini, hastalıklara karşı
direnci belirleyen genlerin tespiti, cinsiyet tespiti, embriyo transferi gibi birçok
uygulama gerçekleştitilerek daha etkin ve ekonomik bir üretim
Genetiği değiştirilerek hastalıklara
antibiyotik ve
sağlayarak
dirençli hale
diğer ilaçların kullanımını azaltabileceği
üretim
artışı
sağlanabilir.
getirilmiş
hayvanlar,
gibi, hayvan refahını
ve yine hayvan patojenlerinin insanlarda hastalık yapıcı
etkisini azaltılabilmektedir (Müller, 2000). Hayvanlarda genetik modifikasyona
gidilerek yemierin sindirilebilirliğinin geliştirilmesi ve yem kullanımı optimize
edilebilir veya yeni
kaynakların
yem olarak
kullanınuna
olanak
sağlanabilir.
Örneğin , biyoteknolojik yöntemler kullanılarak yemiere enzim katkısına alter-
natif olarak hayvanların bağırsaklarında yemden
enzimler geliştirilmiştir (Golovan ve ark, 2001).
yararlanımı artıracak
yeni
ı 08
İSTANBUL TİCARET ODASI
Gen modifikasyonu
yapılarak
hayvanlardan elde edilen ürünlerin
arzu edilen
şekillerde değiştirilip geliştirilebilir.
larak ve süt
bileşiminde birtakım değişiklikler yapılarak
Bu uygulamalardan
bileşimi
faydalanı­
tüketicilerde laktoz toleranssızlığı alerjisi azaltılabilir. Aynca sütün bileşimi protein ve yağ besin maddeleri bakımından zenginleştitilerek tüketici sağlığı korunabilir (Houbedine, 2003).
İnsan sağlığını koruyucu besin maddesi elde etmek amacıyla gerçekleştirilen
çalışmalarda,
keçilere
artınlıruş, doymuş yağ
dışardan
asidi
gen transferi
içeriği
ise
yapılarak
düşürülmüştür.
sütün lizozom
içeriği
Bu uygulama ile
zararlı
bakterilere karşı sterilizasyon görevi gören sütteki lizozimin tüketicileri patojen
bakteri enfeksiyonlarına karşılcoruyacağı belirtilmektedir (Murray ve ark, 2003).
Aynca genç buzağılann son mide bölmesinde salgılanan ve peynir yapımında kullanılan
kimozin enzimi biyoteknolojik olarak kimojen formunda
günümüzde peynir yapımında
yoğun
üretilmiş
bir şekilde kullanılmaktadır. Benzer
ve
şelçilde
sığırlarda
süt verimini artıran protein yapısındaki sığır büyüme hormonu (Bovine
somatotropin, BST) geni, rekorubinant DNA teknolojisiyle üretilmiş (rBST) ve
süt veriminde artışlar sağlanmıştır. FDA'nın ı993 yılında
kullanım onayı verdiği rBST hormon un un sığırların süt verimini % ı 0-15 oranında
hayvaniara
artırdığı
aktarılarak
bildirilmektedir (Boa-Amponsem ve Minozzi, 2006). Domuzlara
sığır­
laktalbumin geni aktanlarak domuzlann daha fazla süt verimi vermeleri ve yavruların doğum ağırlığında artış sağlanmıştır
(Wheeler, 2003).
Dolly isimli kuzunun kloruanması modern biyoteknolojinin hayvancılıktaki
kullanım olanaklarını
görmek
bakırnından
son derece önemli bir
gelişme
olmuştur.
Klonlama hayvansal üretimde, et ve süt üretimini artırmak amacıyla
kullanılmaktadır. Aynca klonlanrnış hayvanlar henüz tedavisi mümkün olmayan
insan hastalıklannın teşhisi ve tedavi yöntemleri denemelerinde, ınodel olarak
kullanılabilmektedir.
6.1.3. Çevresel Foydolor
GDO'lann ilk oıtaya çıkmasının en önemli hedeflerinden biri giderek artan
çevre kirliliğinin azaltılması idi. Konvansiyonel tanmda, bitki hastalık ve
GENETiC i DEGiŞTİRİLMİŞ ORGAMZMALAR
zararlılarla
mücadele için
kullanılan
109
kimyasal gübre ve ilaçlar çevre üzerinde
ciddi olumsuz etkiler yaratmıştır. Biyoteknolojik yöntemlerin tarımsal üretimde
kullanılmasıyla birlikte hem üretim artışı hem de çevreyi koruma yönünden
büyük
katıaları sağladığı
belirtilmektedir. Bitki hastalık ve
zararlılarla
kimyasal
mücadele yerine bitkilerde gen modifikasyonuna gidilerek elde edilen transgenilc bitkilerde bu kimyasalların kullanımının azalmasıyla çevre kirliliğinin
önemli düzeyde azaltıldığı ileri sürülmektedir. GDO'lu ürünlerden üretilen biyoyakıtlar
yakıtlara
enerji
amaçlı k:ullanılabilmektedir.
Bu ürünler
nazaran atmosfere daha az karbondioksit
kirliliğini azalttığı
kullanıldığında diğer
yayılıını olduğu
için çevre
ileri sürülmektedir.
Çevre dostu olarak
şekilde kullanılmaktadır.
tanımlanan
GDO 'lar enzim üretiminde de yoğun bir
Bu enzimierin deterjanlarda kullanılmasıyla birlikte
çok daha düşük düzeyde enerji kullamını ile temizlik olanaklı hale gelmektedir.
Biyoteknolojik ürünlerin temizlik amaçlı kullanımı enerji, kimyasal madde ve
suyun daha az ve etkin bir şekilde kullamlmasını
GDO'ların
en büyük üreticisi ve
ithalatçısı
sağlamaktadır.
konumundaki ABD'de GDO' lu
ürünler elde edildikten sonra farklı kurumların denetiminden geçmektedir.
GDO'lu ürünler, Tarım Bakanlığı (USDA), Gıda ve İiaç İdaresi (FDA) ile Çevre
Koruma Ajansının (EPA) risk değerlendirmesine tabii tutulmakta ve
li bilimsel
çalışma
ve incelemeler
yapıldıktan
eğer
sonra çevreye ve insan
gerek-
sağlığına
olumsuz etkileri olmadığı tespit edilirse bunlara üretim, ithalat ve pazarlama izni
verilir. Bu yüzden de GDO'ların çevre sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisinin
olmadığı
iddia edilmektedir.
6.1.4. Sosyo-Ekonomik ve Ticari Yororlor
Dünya nüfusundaki hızlı artış, enerji kaynaklarının giderek azalması insanların açlık ve yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.
FAO verilerine göre 2006
yılı
itibariyle dünyada 854 milyon
kişi açlık
ve
yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıya kalmıştır (FAO, 2006). Açlık ve yeter-
ll Ü
!STANBUL TICARET ODASI
siz beslenmenin en fazla
gelişmemiş
görülmektedir. Günümüzde
yılında
8 milyara
ulaşacağı,
beslenme sorununu daha da
bu
hızlı
artışının
olduğu
olan ülkelerde
dünyadaki
açlık
ve yetersiz
neden olacağı tahmin edilmektedir.
alanda
ve yetersiz beslenme sorununun
gelişmekte
7 milyar olan dünya nüfusunun 2025
nüfus
artmasına
tarımsal
Bilim ve teknolojinin
açlık
yaklaşık
veya
kullanılmasıyla
birlikte dünyadaki
çözülebileceği savunulmaktadır. Tarımsal
biyoteknolojik çalışmaların bir sonucu olarak elde edilen GDO'lu ürünlerin üretimi ve pazara
dünyadaki
sunulmasının
açlık
üretim maliyetlerini
düşürücü
olacağı
ve yetersiz besienmeyi gidermede çözüm
sürülmektedir. GDO'lu ürünlerin üretimindeki
artış
yanında
etkileri
yıl
her geçen
ileri
rekor
düzeylerde gerçekleşmekte ve başta üretici, pazarlamacı ve tüketici olmak üzere
büyük bir kitleyi
etkileıuektedir.
GDO'lu
üıünleri üretinıinin
1996-2009
yılları
arasında
80 kat artış göstererek üreticiye toplam 5 1 .9 milyar dolar bir ilave gelir
sağladığı
ve bu ilave gelirin yaklaşık olarak yansının üretim maliyeti azalması ve
diğer yansımn
da
veıim artışından kaynaklandığı belirtilmiştir.
dünya genelinde GDO'lu ürün üretimi yapan
makta ve
bunların %90'nı
yaklaşık
Günümüzde
14 milyon üretici bulun-
küçük ve fakir üreticilerden
oluşmaktadır
(James,
2009).
6.2. GDO'Iu Ürünlerin Yarattığı Zarar ve Riskler
GDO'lu ürünlerin 1996 yılında dünya ticaret pazarına girmesiyle birlikte bu
ürünlere duyulan kuşkular her geçen gün biraz daha artış
getirdiği
üretimde
devrim
niteliğindeki
yenilikler
başta
olmak üzere üretici ve pazarlamacı gibi birçok kesim
nimsenmiştir.
lerinden
Ancak, özellikle insan ve çevre
dolayı
kamuoyu
bu ürünlere
karşı bazı
biyoteknoloji firmalan
tarafından kısa
sağlığına olası
tüketici ve çevreciler
sürede be-
olumsuz etki-
tarafından
bir karşı
oluşturulmuştur.
GDO'lu ürünlerin üretim ve
kullanımına karşı çıkanlar;
insanlarda toksik etkiler ve alerjik reaksiyonlar
dirençli
göstermiştir. Tarımsal
mikroorganizmaların gelişebileceği,
GDO'lu
yaratabileceği,
gıdaların
antibiyotiklere
biyolojik ve genetik
çeşitliliğin
GENETİGi DEGİŞTiRiLMiŞ ORGANiZMALAR
lll
azalacağı,
ekolojik dengenin bozulacağı ve hayvan refahının olumsuz etkilenebileceği kaygılarını ileri sürmektedirler. Ayrıca, bu ürünlerin ticari
kullanımının belli sayıdaki biyoteknoloji firma ve şirketlerinin elinde olması bir
takım ekonomik kaygılara neden olabileceği ifade edilmektedir. GDO 'lu ürünlerin tarımının ve ticaretinin büyük ölçekle belirli sayıdaki çok uluslu şirketler
tarafından yapılması nın tekelci bir piyasanın oluşmasına neden olacağı öne
sürülen diğer kaygılardır.
Tekelci piyasanın oluşması yerel çeşitlerin zamanla azalmasına ve kaybolmasına yol açabileceği gibi bu GDO'lu tohumların patentleşmesi üreticileri aynı
çeşit ürünlerin ekimine iteceğinden biyoçeşitliliğin giderek azalabileceği
endişesinin oluşmasına neden olmaktadır.
6.2.1. GDO'Iu Ürünlerin Sağlık Üzerine Potansiyel Zararlan
GDO'lu ürünlerin insan sağlığı üzerindeki olası olumsuz etkileri uzun
zamandan beri tartışılmaktadır. GDO 'ların söz konusu olumsuz etki ve riskleri
sırasıyla; zehirlenmelere neden olma ihtimali, alerjik reaksiyon tetikleme
eğilimi, antibiyotiklere direnç gelişimi, gen eklenmesinin yan etkileri, toksik
etkisi olabilecek özel içeriklerin meydana gelme riski, beslenmeyle ilgili etkiler
ve klonlanan genin stabilitesi şeklinde sıralanabilir.
GDO'lu gıdaların üzerinde en fazla yapılan tartışma bunların alerjik reaksiyon riski tetİklernesi özellikleridir. Bir üründeki bilinen bir alerjik proteini kodlayan genin bir başka ürüne transferi, zaten alerjik olduğu bilinen bir besinin
yapılan uygulamalar sonunda alerjik özelliğinin daha da artması, yeni alerjik
proteinlerin ortaya çıkmasına neden olabilir (Kulaç ve ark., 2006). Örneğin soya
fasulyesinin besin değerini artırmak amacıyla Brezilya fındığından alınan bir gen
soyaya aktarılrmştır. Alerjik özelliği bilinen bir besin türü olan Brezilya
fındığından alınan bir genin transfer edilmesi sonucu elde edilen genetiği
değiştirilmiş soya fasulyesinde beklenmedik alerjik reaksiyonlar meydana getirdiği için bu ürünün kullanımı yasaklanmıştır (Nordlee ve ark., 1996). Bu olumsuzluğu önlemek için aktarılacak genin alerjik özellik taşıyıp taşımadığının belir-
112
İSTANBUL TİCARET ODASI
leurnesi amacıyla bir takım testten geçirilmektedir. Bu testlerde, alerjik olduğu
bilinen proteinlerle benzer aminoasit dizilerinin olup olmadığı, aktarılan genlerin
kodladığı proteinlerin sindirim enzimlerine dayanıklılığı test edilmektedir
GDO'lu gıdaların tüketiminin bu antibiyotiklere dirençli patojen mikroorganizmaların veya insan bağırsağındaki mikroorganizmaların kısa sürede
gelişmesine imkan yaratacağı ve bu antibiyotiklere karşı direnç kazanacaklan
bununda birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olacağı ileri sürülmektedir.
Patojen mikroorganizmalarda böyle antibiyotiklere karşı direnç oluşması durumunda birçok hastalık esnasında kullanılan antibiyotikleri etkisiz kalabileceği
belirtilmektedir (Meseri, 2008) .
üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla
çeşitli araştırmalar yürütülmüştür. Ancak, bu ürünlerin sağlık üzerinde uzun
vadede yaratabilecekleri olası olumsuz etkiler ile ilgili henüz net bir bilginin
bulunmaması tüketicilerin büyük bir bölümünün bu ürünlere kaygıyla yaklaşım
sergilemelerine neden olmaktadır.
GDO'lu
gıdaların
insan
sağlığı
6.2.2. Gıda Güvenliği ve Kalitesindeki Değişiklik
Gen teknolojisi kullamlarak besin maddesi içerik bakımından zenginleştiril­
miş gıdalar elde edilebilmektedir. Gen transferi yapılarak besinierin protein, vitamin, karbonhidrat ve yağ bileşimlerinde değişiklikler yapılabilmektedir.
Genellikle tahılların protein kalitesini yükseltmek amacıyla yapılan gen transferleri sonucunda az düzeyde bulunan lizin ve metiyonin gibi esansiyel amino asitleri~ düzeyi artırılabililmektedir. Altın pirinç örneğinde olduğu gibi GDO'lu
ürünlerin bazı spesifik vitaminler bakımından da zenginleştirilmesi olasıdır.
GDO'lu gıdaların bileşimlerinde meydana getirilen değişiklikler bunların
doğal benzerlerinden farklılaştırmaktadır. Gen transferi yapılarak elde edilen bu
gıdaların, besin içeriklerindeki değişimierin besin etkileşimleri , besin-gen etkileşimi, canlıda besinin varlığı, besin gücü ve besin metabolizması üzerine etkisi hakkında henüz yeterli bilgi bulunmamaktadır (Akgönül ve ark., 2007 ). Bu
da bu ürünlere kuşkuyla bakılınasına neden olmaktadır. GDO'lu ürünlerin sağlık
GENBTI(;I
OEClŞTIR.ILMIŞ ORGANIZMALAR
]}3
açısından
uzun vadede etkileri henüz tam olarak bilinmediğinden ve bir takım
riskler yaratabileceği göz önüne alınarak bu ürünlerin etiketlenmesi yoluyla
tüketicilerin bilgilendirilmesi ve bu şekilde tüketicilerin ürün seçme hakkını kullanması gerektiği düşünülmektedir.
Günümüze kadar
yapılan
bilimsel
Iemelerin en büyük hedefi daha fazla
çalışma
gıda
ve
geliştirilen
teknolojik iler-
üretiminin ekonomik bir şekilde elde
edilmesi olmuştur. Ancak, biyoteknolojik yöntemlerle elde edilen bazı gıdalarm
tüketiminin insan sağlığını olumsuz etkilernesi gıda sağlığı ve güvenliğinin öneınirıi
giderek artınruştır. Hayvan ve bitkilerde yapıJan genetik modifikasyonlar
bunlardan elde edilen nihai ürünlerin kullarnın amacına göre jnsan sağlığı
üzerinde yeni farklı riskler oluşturabileceği kaygılan biyoteknolojik uygulamalar sonucu elde edilen ürünlerin biyogüvenlik testinden geçirilmesini zorunlu hale getirmi ştir.
GDO'lu ürünlerin çok kısa bir zamanda dünya pazanna giımesi bu ürünleıin
biyogüvenlik testlerinden geçirilerek bunJann gıda güvenirliği değerlendiril­
mesini de zorunlu hale getirmiştir. Gen transferi yapılarak gıda bileşiminde
yapılan değişikliklerin
iJeyeceği
insan sağlığını kısa ve uzun vadede ne düzeyde etkhenüz tam olarak açıklığa kavuşturulamarruştır. Ayrıca gıda ürünlerine
aktanlan genlerin insan veya hayvan genomunda yer
alıp almayacağı
veya her-
neden olup olmayacağı bilinmemektedir. Yapılan çeşitli
araştrrmalarda, tüketilen bu gıdalarm hayvan ve insanlarm sindirim sırasında
çeşitli enzimJerin aktivitelerine veya kimyasal reaksiyonlara maruz kald1ğı ve
hangi bir
değişikliğe
parçalanıp
bazı
sindirildikten sonra vücuttan
atıldığı
yönündedir. Ancak, gıdalardaki
rekorubinant DNA'nın tamamen parçalanmadığı ve bir kısmının stabil kala-
bildiği görülmüştür.
Biyogüvenlik, "modern biyoteknoloji tekniklerinin,
uygulamaJannın
ve
modern biyoteknoloji ürünleıinin insan sağlığı ve biyolojik çeşitlilik üzerinde
oluşturabileceği olumsuz etkilerin belirlenmesi sürecini (risk değerlendirme) ve
belirlenen riskierin meydana gelme
olasılığırun
ortadan
kaldmiması
ya da , mey-
114
!STANBUL TİCARET ODASI
dana gelme durumunda oluşacak zararların kontrol altında
yönetimi) alınan tedbirleri" ifade eder (Karademir, 2007).
tutulması
için (risk
6.2.3. Allerjik Reaksiyonlar ve Toksik Etkiler
Gıda
alerjileri bağışıklık sisteminin spesifik bir protein içeren zararsız bir gıda
veya gıda bileşenine karşı vücudun verdiği normal olmayan bir cevaptır. Gıda alerjileri birçok farklı immünolajik tepkiler şeklinde görülebilir (Sampson ve Burks,
1996). En fazla ve en yaygın görülen gıda alerjisi türü immünglobulin E (IgE)
antikorunun neden olduğu alerji reaksiyonudur. Farklı gıda çeşitleri yanında polen,
küf sporları vb çevresel etmenlerinde neden olduğu IgE alerjisi anında aşırı
duyarlılık reaksiyonları olarak bilinir çünkü gıda alımından sonra birkaç dakika
içinde görülür. IgE alerjisine neden olan gıdalar süt, yumurta, balık, fıstık, buğday,
soya fasulyesi ve kabuklu deniz ürünleri ve kuruyerni~lerdir (FAO/WHO, 2001).
6.2.4. Biyolojik ve Genetik Çeşitliliğin Azalmasi
GDO'ların
çevre üzerinde farklı şekillerde sorun meydana getirme potansiyelleri vardır. Bunlar gen kaçışı riski, hedef dışı canlıların zarar görme olasılığı
ve biyoçeşitliliğin ciddi oranda azalması riskidir (Şakiroğlu, 2010).
Bitkiler arasında gen kaçış riski genetiği değiştirilmiş bitkilerin barındırdığı
en önemli risktir. Çünkü tarımsal alanlarda transgellik bitkilerden diğer aynı türden olan bitkilere gen kaçışını önlemek çok zordur. Gen kaçışı GDO'lu tohumların ekildiği arazilere yakın mesafede bulunan aynı bitki türüne ait yabani
bireyler ile tozlaşması sonucu bir genin yabancı bireylere taşınmasıdır. Gen kaçması, doğal varyetelerin transgellik varyetelerde sıkça kullanılan herbisit ya da
böcek direnç genleri taşımasına neden olacağı için de süper aynk ot gibi
yayılınacı türlerin üretilmesine yol açabilir (Şakiroğlu, 2010). Ayrıca çapraz
tozlaşma sırasında bitkilere aktarılan yeni genetik özelliklerin doğal türlere,
yabani türlere ve böceklere kaçışı söz konusu olabilir (Çelik ve Balık , 2007).
Benzer şekilde, organizmaların zamanla genetik özgünlüklerini kaybetmesi,
uzun vadede yabani ot ve böceklerin ortaya çıkması sonucu tarım ilaçları kullanımının artması, tür sosyolojisinin bozulması nedeniyle populasyonlar arası
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMiŞ ORGANİZMALAR
dengelerin ortadan
kalkması
riskini
artırmaktadır
115
(Ekmekyapar ve Kay kı oğlu,
2006). Böyle bir olayın meydana gelmesi söz konusu riskin kontrol edilemez bir
hale dönmesine neden olarak genetik çeşitliliğin giderek
bileceği belirtilmektedir.
GDO'ların biyolojik çeşitlilik
bir etkisi ise hedef dışı
canlıların
azalmasına
neden ola-
üzerinde sorun yaratma potansiyeli olan diğer
zarar görme riskidir. Bitkiler ekildikten sonra
yapılan
gözlemler, genetiği değiştirilmiş bitkilere kazandırılan bir takım özelliklerin hedef zararlı dışındaki canlılar üzerinde de etkili olduğu görülmüştür.
Örneğin gen teknolojisi teknikleriyle mısır kurduna direnç sağlamak amacıyla
bu ve benzeri başerelerin gelişimini engelleyen toksin üretmesini sağlayan bir
bakteri geni mısıra aktanlmıştır. Yapılan araştırmalar mısır tarlalarının yakınındaki
su sistemlerindeki küçük canlılarm bir kısmının suya düşen Bt mısır polenlerinin
taşıdığı
toksinlerden
dolayı
zarar
göımüş olabileceğini
göstermektedir.
6.2.5. Hayvon Refahı ile ilgili Kaygılar
Toplumda GDO'lar ile ilgili tartışmalar daha çok bunların ekonomik, ekolojik ve insan sağlığı üzerindeki etkileri dikkate alınarak yapılmaktadır. Özellikle
GDO'lu ürünlerin sağlık ve güvenlik testlerinde hayvanların kullanılması hayvan
refahı
ile kaygıların
oluşmasına
neden
Fare, rat ve kobay gibi laboratuar
tavşan
gibi çiftlik
hayvanları
kullanılmaktadır. Farklı
olmaktadır.
hayvanları yanında
bilimsel
domuz, tavuk ve
çalışmalarda yoğun
bir
şekilde
amaçlar için kullanılan bu hayvanlar ile birçok hastalığın
etmeni ortaya çıkarılmış ve bunların elimine edilmesi için çeşitli çözümler üretilmiştir. Ancak, hayvanların bu şekilde farklı amaçlar için kullanılması farklı kesimlerde kaygılar yaratmıştır. Ilayvan haklarını savunan gruplar, denemelerde
hayvanıara acı çektiiiidiğini
ilmesinin
haklı
ve her ne amaçla olursa olsun bir canlı ya acı çektirbir nedeninin olamayacağını belirterek hayvanların deneme
amaçlı kullanılmasına karşı çıkmaktadırlar.
Genetiği değiştirilmiş hayvanların
elde edilmesinin hayvan
refahını
olum-
ı ı6
ISTANBUL TİCARET ODASI
suz etkileyeceği gibi hayvanların fazla ürüne zorlanmasının bir takım olumsuz
çevre koşullannın oluşmasına sebebiyet verebileceği belirtilmektedir.
6.3. Dini, Etik ve Kültürel Koygtlor
Gen transferi yapılarak yeni özelliklere sahip canlı elde edilmesinin bir
takım etik, dini ve kültürel kaygılara neden olabileceği çeşitli kesimler
tarafından öne sürülmektedir. Yeni canlı elde edilmesini sağlayan bu teknolojinin yaradılışa dolayısıyla da tanrının rolüne müdahale olduğu ve doğaya aykırı
olarak nitelenebilecek böyle bir oluşumun tahmin edilmeyecek düzeyde olumsuz sonuçlar yaratabileceğine dikkat çekilmişti!.
Hayvan hakları savunucuları, araştırmalarda hayvan kullanılması, hayvan
klonlama ve hayvanların genetiğinin değiştirilmesine şiddetle karşı çıkmaktadır­
lar. GDO'lu ürünler bazı dini inançlarda birtakım sorunlara neden olmaktadır.
Bilindiği üzere Müslümanlar ve Yahudiler domuz eti veya bunu içeren ürünleri
tüketmemektedirler. Bu iki inanç grubuna mensup insanlar domuzdan gen
aktanlmış
bitkisel ürünlerin tüketimine sıcak bakmamaktadırlar. Yine bazı inanç
grupları bir hayvandan gen aktanlmış bitkisel gıdalan tüketmemektedirler.
Benzer şekilde bazı vejetaryenler hayvan geni aktanlmış bitkisel kökenli gıdalan
tüketimine karşı çıkmaktadırlar (Crist, ı996).
6.4. Geleceğe Yönelik Bilinmeyen Korkular
Moleküler biyoteknoloji yöntemlerinden yararlanılarak yeni genetik ve
fenotipik özelliklere sahip canlıların elde edilmesi ve bu canlılardan elde edilen
ürünlerin kullanılması beraberinde birtakım kaygı ver korkular getirmektedir.
Günümüz koşullarında geneti ği değiştiritmiş canlı ve GDO 'lu ürünlerin
kullanımının uzun vadede insan, hayvan ve çevre etkilerinin henüz tam olarak
ortaya konulamaması bu korku ve endişelerin giderek artmasına neden olmaktadır.
Dışandan yabancı
bir gen aktanlarak elde edilen canlıların ileriki kuşaklar­
da da ne gibi özellikleri ortaya çıkarabileceği henüz bilinmemektedir. Yeni özelliklere sahip canlıların çevreye ve diğer canlı türleri ile etkileşiminin uzun vadede nasıl gelişeceği yine en fazla merak edilen konulardan bir tanesidir.
7. GDO'Iu Ürünler ile ilgili Kanun, Yönetmelik ve Mevzuatlar
ABD olmak üzere birçok ülkede GDO'lu ürünlerin yoğun bir
şekilde üretilmeye başlanması ve gıda zincirine girmesiyle birlikte bu
ürünlerin önemlerinin gün geçtikçe artmasına neden olmaktadır. GDO 'lu
gıdaların süpermarket raflannda yer almaya başlamasıyla da gerek gıda işlet­
mecilerinin ve gerekse de tüketicilerin gıdalarla ilgili tercih hakkını yapabilmesi için bir takım yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Ancak, ülkelerin
GDO'lu ürünlere karşı yaklaşımlan büyük farklılıklar göstermektedir. Bu farklı
yaklaşımlar özellikle Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri,
ABD ile AB ülkeleri arasında mevcuttur. ABD' de GDO' lu ürünlerin kullammına
olumlu yaklaşırken, AB ülkeleri bu ürünlere daha kuşkuyla yaklaşmaktadır.
Yaklaşım farklılıklan GDO'lann üretimi ve kullanımına ilişkin mevzuat düzenlemelerine de yansımıştır. ABD'de pazarda GDO'lu ürünler benzerlerinden
ayıracak bir yasal zorunluluk mevcut değilken, AB ülkeleri, Japonya, Çin,
Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde bu ürünlerin GDO'lu olduğunun
etiketlenınesi zorunlulu ğu getirilmiştir.
B
aşta
GDO'ların
dünya ticaretine girmesiyle birlikte tüketiciyi bilinçli tercih yapmasım sağlamak amacıyla etiketierne uygulamasının ne şekilde yapılacağı
tartışma konusu olmuştur. Etiketin hangi bilgileri çereceği, zorunlu veya isteğe
bağlı mı olacağı ulusal bazda bazı ülkelerde tespit edilmesine rağmen dünya
genelinde henüz geniş tabanlı bir uzlaşmaya vanlamamıştır. Dünya Ticaret
Örgütü (DTÖ) ile OECD ülkeleri biyoteknolojik ürünlerin ticaretinde bir takım
engellerin kaldırılması konusunda çalışmalar yürütmektedir.
GDO' lara ilişkin çeşitli uluslararası veya ulusal geçerliliği olan bir takım
mevzuat ve yasal düzenlemeler dünya ticaretini yönlendiren tüketici talepleri
dikkate alınarak yapılmaktadır. Dünyada GDO'larla ilgili iki mevzuat sistemi
bulunmaktadır. ABD ve Kanada gibi ülkelerde ürün temelli bir mevzuat sistemini benimserken,AB ve Avustralya'da süreç temelli mevzuat sistemini benimsemişlerdir. Tarımsal biyoteknolojinin tehditlerine karşı koyacak bir mevzuat sis-
118
İSTANBUL TİCARET ODASI
temi geliştirmek hem zaman, hem de bütçe isteyen bir konu olduğundan, birçok
gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkede hala böyle bir mevzuat düzenlemesi
bulunmamaktadır (Türkoğlu, 2007).
GDO'lu tohumlann alan denemeleri ve hangi koşullarda laboratuar denemelerinin gerçekleştirileceği ile ilgili araştırma ve geliştirme çalışmalanna
ilişkin bir takım mevzuatlar geliştirilmiştir. Ayrıca GDO'lann insan sağlığı ve
çevreye olan riskierin kontrol altında tutulmasını sağlayacak mevzuat da mevcuttur. Benzer şekilde, GDO 'lara karşı kaygıların artması sonucu bu ürünlerin
ithalatını sağlayacak bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Bu amaçla, gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerin birçoğu "Cartagena Biyogüvenlik Protokolü 'ne taraf
olmuşlardır.
7.1. ilgili Direktif, Yönetmelik ve Tüzüklere Genel Bakış
GDO'lu ürünlerin dünya ticaretine girmesiyle birlikte bu ürünlerin risk
değerlendirmesine ilişkin uluslararası ve ulusal kuruluşlar tarafından birtakım
yasal düzenlemeler geliştirilmiştir. Bunlar genel olarak incelendiğinde , GDO'lu
ürünlerle ilgili yasal düzenlernelerin insan ve hayvan sağlığım korumak amacıyla
gıda ve yemierin pazara sunulmadan önce biyogüvenlik değerlendirilmesini
amaçladığı görülmektedir.
7.2. ABD, Çin, Japonya ve Diğer ilgili Ülkelerde GDO Mevzuatı
Ülkelerin veya toplumların bu ürünlere yaklaşımı değişiklik gösterdiğinden
GDO'ların üretimi, pazarlanması, işlenmesi ve tüketimi ile ilgili yapılan yasal
düzenlemeler bakımından ülkeler arasında farklılık olmaktadır.
7.2.1. ABD' de GDO Mevzuatı
Dünyamn en büyük GDO'lu ürün üreticisi ve ihracatçısı konumundaki
ABD'de Tarım Bakanlığı (USDA), FDA ile Çevre Koruma Ajansı (EPA) ,
GDO ' ların çevreye ve insan sağlığına olan risklerini değerlendirmekle sorumlu
olan birimlerdir. GDO 'lu ürünlerin üretimi , ihracatı , ithalatı ve pazarlanması bu
birimlerden biri veya birden fazlasının izniyle gerçekleşmektedir. ABD' de
GllNIITiCI
GDO'lu iiTünlerin pazara sunulmasında Tarım
uygunluk
ABD
tarımsal
zorunluluğu
DEOfŞTlRIL.'<IIŞ OROANI7..MAI.AH
Bakanlığı'nın belirlediği
}
19
nonnlara
bulunmaktadu· (USDS, 2005).
Tarım Bakanlığı'nın
Hayvan ve Büki
Sağlığı Teftiş
Birimi (APHIS)
biyoteknolojik ürünlerin tarla testlerini düzenlernede temel bir rol oyna-
maktadrr. Ticari amaçlı
geliştirilen GDO'lara
üretim ve pazarlama onayıAPIDS
tarafından verilmektedir. Ürünü geliştiren firma bu ürüne onay almak için
APHIS'e
başvurur.
APHIS
ve çevre için bir risk
yıllar
süren testlerden sonra eğer GDO'lu ürün
oluşturrnuyorsa
bu ürüne üretim ve pazarlama izni ve-
rilmektedir (Comejo ve Caswell, 2006). 2005
GDO'lu ürünlerin üretim ve
tarım
pazarlaması
için
yılına
kadar APHIS'e
başvuran
geliştirilen
ve onay alan ürün
çeşit
ve sayılan Şekil 6'te sunulmuştur.
Şekil6. ABD'de Onay Alan GDO'Iu Ürünler {Cornejo ve Caswell, 2006)
• 2560
CMısır - l
•soya
04968
o 358
OPalates
O Pamuk
•Domates
O
Buğday
: •Diğer
.843
120
İSTANBUL TİCARET ODASI
ABD'nin en eski ve en saygın tüketici koruma kuruluşlarından biri olan
FDA, son teknolojik yenilikleri kullanarak bütün gıda ve yemierin (GDO'lar
dahil) sağlık ve güvenirliği bakımından gerekli düzenlernelerin yapılmasını
sağlamaktadtr. FDA genel olarak tüketicilerin korunması amacıyla. FDA'nın biyoteknolojik ürünler için uyguladığı spesifik bir yasal düzenleme mevcut
değildir.
FDA tarafından 1992 yılında yayımlanan yönetmelik, hem geleneksel hem
de biyotoeknolojik yöntemlerle elde edilmiş gıdaların aynı testlerden geçirilmesini öngörmektedir. Bu düzenleme biyoteknolojik ürünlerin besin madde
bileşimleri ve değerlerinin saptanmasında nasıl bir bilimsel değerlendirmeye
tabii tutulacaklarını belirtmektedir.
FDA' nın uyguladığı
bilimsel değerlendirme işleminde, gıda çeşitlerinin
hangi yöntem kullanılarak elde edilmesinden ziyade bu gıdaların özelliklerini
belirlemeye yöneliktir. Yeni geliştirilmiş biyoteknolojik gıdaların beklenmeyen
etkileri tespit edilmesi amacıyla bir takım testlerden geçirilirler. Bu testler;
toksin ya da anti besin düzeylerindeki değişiklikler, besin konsantrasyonların­
daki değişiklikler ve alerjenik değişikliklerdir. Bu testlerden sonra biyoteknolojik ürünlerin geleneksel olarak üretilen benzerleriyle (geleneksel muadillik)
eşdeğerlikleri üzerinde durmaktadır. Yani elde edilen GDO'lu ürün, eğer
geleneksel olan bezeriyle besin yapısı, dış özellikleri ve olumsuz etkileri
bakımından benzerlik gösteriyorsa bu ürün eşdeğer sayılarak aynı yasal mevzuata göre işleme tabii tutulmaktadır.
Pestisit dirençli olarak geliştirilmiş transgenik bitkilerin çevreye olan etkileri ve ürünlerin güvenidiliğinin denetimi EPA tarafından yapılmaktadır.
Federal İnsektisit , Fungisit ve Rodentisit Yasası (FIFRA) altında uygulanan
gıdaların kalıntı ve güvenirliği nin denetimi de EPA sorumluluğundadır. EPA'nın
sorumluluğu dışındaki herbisit dirençli ürün çeşitlerinin sağlık ve güvenirlik
denetimi ise FDA'nın sorumluluğundadır (FDA, 2000). GDO'lann olası zararlı
etkilerinin saptanması ve aktarılmış genin stabilitesinin test edilerek bu ürünlerin
GENETİGİ DEGIŞTtRiLMlŞ ORGANiZMALAR
güvenirlik değerlendiımesinin
rilmektedir.
yapılması
ise USDA
121
tarafından gerçekleşti
-
ABD'de GDO'lu ürünlerin etiketleome zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak, biyoteknolojik yöntemlerle elde edilen bu ürünlerde insan sağlığını
tehdit edici alerjik gen gibi gen bulunduran ürünlerin farklı şekilde etiketlenmesi
zorunluluğu bulunmaktadır. Firmaların GDO'lu ürünlerin güvenliği ve besin
madde değerlendirmesi ile ilgili bilgilerini FDA'ya sunmalan zorunlu değildir.
GDO, aktarılan gen dışında, geleneksel muadilinden farksız olarak
değerlendirilmektedir ve bu nedenle güvenliği ile ilgili çok ayrıntılı testler
yapılmamaktadır (Türkoğlu, 2007).
7.2.2. Cin'
de GDO Mevzuatı
,
Çin, GDO'lu ürünleri üretiminin çok hızlı bir şekilde yaygınlaştığı ülkelerden biridir. İlk genetiği değiştiriliDiş Bt-pamuk ekimi 1885 yılında yapılmıştır.
1996 yılında başlayan biyoteknolojik uygulamalar sonucunda birçok ürüne gen
transferi gerçekleştirilmiştir. Çin' de GDO'ların denetimini yapan beş devlet
kurumu vardır. Bunlar; Bilim ve Teknoloji Bakanlığı (MOST), Devlet Çevre
Koruma İdaresi (SEPA), Tarım Bakanlığı (MOA), Sağlık Bakanlığı ve Kalite
Kontrol Teftiş ve Karantina İdaresi (AQSIQ) (Yang, 2003)'dir.
Bilim ve Teknoloji Bakanlığının (MOST) görevi genetik çalışmalarla ilgili
düzenlemeler yapmaktır. Çevre koruma ve biyoçeşitliliğin korunması Devlet
Çevre Koruma İdaresinin (SEPA) sorumluluğunda bulunmaktadır. Ayrıca biyogüvenlikten sorumlu devlet birimidir. Sağlık bakanlığı gıda güvenliğini düzenler.
Tarım Bakanlığı
lemeler
Bunlar;
1)
yapmıştır.
Tarımsal
(MOA), 2002 yılında GDO'lu ürünlerle ilgili bir seri düzenBu düzenlemeler 3 yönetmelik ile yürürlüğe konulmuştur.
GDO Güvenlik Değerlendirme Uygulama Yönetmeliği,
2) Tarımsal GDO İthalat Güvenliği Uygulama Yönetmeliği ,
122
İSTANBUL TiCARET ODASJ
3) Tanmsal GDO Etiketierne Uygulama Yönetmeliği' dir.
Bu yönetmeiiiderin temel amacı tarımsal GDO'lu ürünlerin güvenirlik
yönetimini güçlendirmektir. Aynca insan sağlığırn korumak yanında hayvan,
bitki ve mikroorganizmaların güvenliğini sağlamak, çevreyi korumak ve
tanmsal GDO araştırmalarını teşvik etmektir. 2002 yılında çıkanlan bu düzenlemelerden önce ürün temelli olan tarımsal biyogüvenlik düzenlemeler yerini
etiketiernenin zorunlu olduğu bir anlayışa bırakmıştır. GDO'lu ürünlere getirilen
zorunlu etiketierne yöntemi, Çin'in ürün temelli biyogüvenlik yönetim sistemini, biraz olsun değiştirerek, süreç temelli bir sisteme dönüştürmüştür (Türkoğlu,
2007).
7.2.3. Japonya'do GDO Mevzuati
Japonya GDO 'lu ürünlere yaklaşımı ve etiketierne sistemi AB ülkeleri ile
benzerlik göstermektedir. Japonya' da 2006 yılı itibariyle transgellik bitki ekimi
yapılmamış ancak, GDO'lu mısır, soya, kolza ve pamuk ithal edilmiştir (Tanaka
ve Kawaguchi, 2006).
Tarım, Orman ve Balıkçılık Bakanlığı (MAFF), Sağlık, İşgücü ve Refah
Bakanlığı
(MHLW) ile Çevre Bakanlığı bünyesindeki Biyoçeşitlilik etki
Değerlendirmesi grubu GDO 'lu gıdaların güvenliği ile ilgili yasal düzenlemelerden sorumludurlar. MAFF ve MHLW tüketicilerin gen teknolojisi hakkında
bilinçlendirmek ve doğru gıda seçimi yapmalanın sağlamak için bir takım yasal
düzenlemeler yapmışlardır. Buna göre MHLW GDO 'lu ürünlerin etiketierne sistemi iki standarda göre yapmaktadır.
Etiketierne sisteminde gıdalar GDO'lu, GDO'suz ve üretim veya dağıtım
sırasında GDO 'lu gıdalar kanşmış durumda olan gıdalar olmak üzere üç gruba
aynlır. Etiketierne GDO'lu ve karışmış durumda olan gıdalar için zorunlu iken
GDO içermeyen gıdalar için etiketierne isteğe bağlıdır (Hino, 2007).
GENETI(;I
DEÖIŞTtRtLMİŞ ORGANIZMALAR
123
7.2.4. Diğer Ülkelerde GDO Mevzuatı
Avustralya ve Yeni Zelanda'da GDO'lu ürünler
Güvenliği kapsamında değerlendirilmekte
etiketietme sistemi
benimsenmiştir.
Gıda Standartları
ve ilgili düzenlemeler
Biyogüvenlik protokolünü
ve
Gıda
yapılarak
imzalamış
veya
onaylamış
ithalatı
birçok ülkede, GDO'lu ürünlerin üretimi, etiketletilmesi, ticareti ve
konulannda birtakım düzenlemeler yapılmıştır.
Kuzey Amerika kıtasındaki bazı ülkelerin GDO'lu ürünlerine
düzenlemeleri Çizel ge 19' da sunulmuştur.
ilişkin
yasal
124
İSTANBUL TİCARET ODASI
Çizelge 19. Kuzey Amerika Kıtasındaki Bazı Ülkelerin GDO'lu Ürünlerine ilişkin
Yasal Düzenlemeleri (Gıda Güvenliği Merkezi, 2006)
ÜLKE
Biyogüvenlik
Protokolü
Etiketietme
Ticarileştirmedeki Yasak
Geciktirmeler
İmzaladı
İmzaladı
Kanada
Kosta Rika
Küba
Dominik
Onayladı
Onayladı
El Salvador
Onayladı
Grenada
Guatemala
Haiti
Honduras
Jamaika
Onayladı
Sadece biyoteknolojik
pamuk deneme ekimlerine
izin veriliyor
Onayladı
İmzaladı
İmzaladı
İmzaladı
Onayladı
Meksika
1999'da GD mısırın deneme
amaçlı ekimi yasaklandı.
2003 'te GDO'lar 2003 'te yetiştirilen transgenik
içinbiyogüvenlik ürünlerin deneme amaçlı
yasası çıkanldı
ekimlerine izin verildi.
2004'de GD mısırın ticareti
yasaklandı.
Onayladı
Nikaragua
Panama
Onayladı
%ı' den
Avustralya
Yeni
Zelanda*
ve
-
İmzaladı
fazla
GDO içeren
ürünlerde
zorunlu
%ı 'den fazla
GDO içeren
ürünlerde
zorunlu
*Yasak değil ancak katı yasalar GDO'lann ithalatını
zorlaştırıyor.
Yasak değil. Ancak, katı
yasalardan dolayı serbest
bırakılmamış.
GENETıOı OEÖIŞTIRIJ..MIŞ ORGM<IZM.\l. \R
Kanada' da ABD' deki gibi GDO ' lu
gıdaları
etikelietme
zorunluluğu
J25
bulun-
mamaktadır.
Gerek geleneksel yöntemde gerekse de moleküler biyoteknoloji
yöntem leri
kullanılarak
elde edilen
bütün
gıdalar
gıda
yeni
olarak
değerlendirilmektedir. Biyoteknolojik ürünlerin uzun vadedeki sağlık etkilerini
iz lemek için Biyoteknoloji Tavsiye Kornitesi
ABD'den sonra
ürünlere
ilişkin
GDO'ların
ülkeJer
bazuıda
en fazla
bir
yapılandm !mıştır.
üretildiği
takım
Güney Amerika' da da bu
yasal düzenlemeler
geliştirilmiştir
(Çizelge 20). Bolivya, Brezilya, Kolombiya, Ekvator, Paraguay, Peru ve
Venezüella Biyogüvenlik protokolünü onaylarken , Arjantin,
Şile
ve Uruguay
imzalamışlardır.
Çizelge 20. Güney Amerika Kıtasındaki Bazı ÜD{elerin GDO'lu Ürünlerine İlişkin
Yasal Düzen1emeleri (Gıda Güvenliği Merkezi, 2006)
ÜLKE
Brezilya
Ş ile
Ekvator
Venezüella
Etiketietme
Ticarileştirmedeki
yasak ve
geciktirmeler
2004'de soya
dışında, % l 'den 2000'de transgenik soya ekimi
ledbir amaçlı yasaklandı.
fazla GDO
içereı1 ürünlere
2005'den itibaren 2006'nın Ocak
ayına kadar izin verildi. 2004
etiketietme
zoıunluluğu
yılmda bu ürünlerin
getirildi. Bu
biyogüvenliği ile ilgili Senato
ürünlerin
karanyla Ulusal Biyogüvenlik
ithalatı
teknik Komisyonunu tekrar
belirsizliği ni
güçlü konırma getiri lecek.
koruyor
İthalat Yasağı
Önceden onay
almamış
GDO'ların
ithalan yasak.
2000'de
Hükümet Ka ran
2001 . Tüketiciyi
Koruma yasası
2004'de devlet Başkaru Chavez bütün transgenik
ürün ekiınin yasaklanacağını dekiere etti. Ancak,
resmi bir düzenleme yapılmamış.
126
iSTANBUL TiCARET ODASI
Transgenik bitki ekiminin çok fazla yaygın olmadığı ancak GDO'lu ürünleri
ithal eden ülkelerden İsviçre, Türkiye, Ukrayna ve Norveç biyogüvenlik protokolünü onaylarken, İzlanda ve Makedonya bu protokolü imzalayarak ürünlerin kullanımı için
bazı
özel yasal düzenlemeler yapmışlardır (Çizelge 21).
Çizelge 21. Bazı Ülkelerin GDO'Iu Ürünlerine İlişkin Yasal Düzenlemeleri
(Gıda Güvenliği Merkezi, 2006)
ÜLKE
Etiketietme
Ticarileştirmedeki
yasak
ve geciktirmeler
İthalat Yasağı
2005'te GDO'lu
gıdalaraAB
İsviçre
standardı
olan%
0,9 eşik değeri
getirildi.
2003'te transgenik bitkiler,
gıdalar ve gıda yardımı da
dahil olmak üzere on beş
yıl yasak uyguladı.
Arnavutluk
1996'da ilgili yasa
çılancaya kadar GDO'lu
ürünlerin ekimi ve
Gürcistan
ithalatını yasalcladı.
Norveç
1997'de %2den
daha fazla GDO
içeren ürünler
etiketlendi.
Yasak değil. Ancak,
Birliğin Gıda standartlan
kuralına uymak zorunda.
GDO'lu ürün kullanımını
ret etmektedir.
2003'te
transgenilc
bitkiler, gıdalar
ve gıda yardımı
da dahil olmak
üzere on beş yıl
yasak u_yguladı.
1996'da ilgili
yasa çıkıncaya
kadar GDO'lu
ürünlerin ekimi
ve ithalatını
yasakl adı.
GENETİGİ DEGİŞTlRiLMiŞ ORGANİZMALAR
}
27
7.3. Avrupa Birliği'nin GDO Mevzuatma Genel Bakışı
AB' nin GDO' 1u ürünlere
lanımına
kadarki bütün
ilişkin mevzuatı,
aşamaları
bu ürünlerin üretiminden kuldüzenlenmiştir.
göz önünde bulundurularak
Birlik ülkeleri bu ürünlerin alan denemeleri dahil olmak üzere üretilmesi, işlen­
mesi ve
pazarlanması
almaktadırlar.
konulannda Avrupa
Birliği
AB Komisyonu, GDO konusunda
ların alınmasında
Komisyon
yapılacak
kamuoyu tepki ve taleplerini dikkate
kararlarını
dikkate
düzenleme ve karar-
almaktadır.
AB 'nin GDO' lara ilişkin yasal düzenlemelerde üzerinde durduğu en önemli konu; insan ve hayvan
düzeyde
sağlığını
korumak, çevrenin ve insan
korunmasını sağlamaktır.
Bu amaçla
gıda
haklarının
ve yemierin pazara sunul-
değerlendirmelerinin yapılması
madan önce gerekli biyogüvenlik
ve gerekiyor-
sa ürünlerin etiketletilmesine önem verilmektedir. 27 Ocak 1997
çıkarılan
1997
258/97/EC
yılında
yeni
sayılı
gıdalar yasasıyla
tüketicilerin bilgili bir
Benzer
şekilde
tüzük "Yeni
şekilde
etiketietmesinin sağlanması
GDO'larla ilgili
kurallarım
seçme
zorunluluğu
ile
kullanabilmesi
sağlanmıştır.
gıda
ve yemierin
bilgilendirilmesi için
amaçlanmıştır.
birliğin yaptığı
belirledikleri bir
hakkını
yılında
düzenlemiştir.
ve içeriklerini
birlikte getirilen etiketietme
doğru
çiftçilerin
Gıdalar"
en üst
takım
düzenlemeler
yanında
yasal düzenlemeler de
üye ülkelerin kendi
bulunmaktadır.
Genel
olarak AB Komisyonu güvenlik mevzuatının ilgili direktiileri (90/220/EEC veya
200 1118/EC) göz önünde
90/220/ECC direktifiile
belirlenmiştir.
yayılmasının
ların
bulundurulmaktadır. Birliğin
GDO'ların
ticareti ve çevreye
Bu direktif, GDO'lu ürünlerin
önlenmesi ve riskierin
girerek 90/220/EEC
sayılı
sayılı
salınımı
kasıtlı
bir
değerlendirilmesi yanında,
önlenmesi için gerekli tedbirlerin
Komisyonunun 200 ll 18/EC
23 Nisan 1990 ta-rihli
alınmasını
ile ilgili kurallar
şekilde doğaya
bu olumsuzluk-
öngörmektedir. AB
direktifi 12 Mart 2001 tarihinde
yürürlüğe
konsey direktifini yürürlükten kaldırmıştır.
Komisyonun 2001118/EC direktifi 90/220/EEC direktifinin yerine geçerek
İSTANBUL TİCARET ODASI
128
bu konularla ilgili ana direktif olarak GDO'ların alan denemeleri, ithalat ve
işleme uygulanabilirliğini düzenlemektedir. Bu ana direkrif genel olarak gıda ve
yemiere ilişkin temel düzenlemeleri içermektedir. Bu direktif başlıca;
•
GDO'ların
•
GDO'lu ürünleri etiketietme zorunluluğu ve kurallanm,
•
Hasat soması ve pazarlamada izlenebilirliğin
•
GDO'lu ürünlerin kısa ve uzun vadede çevre etkileşimlerini,
•
Koruma tedbirlerini,
•
GDO'lann salınımında ilk iznin 10 yılla sınırlandırılmasım,
•
Bilimsel korniteye
•
GDO'lann
çevre risk
salımı
değerlendirme
prensiplerini,
sağlanması,
danışmanın zorunluluğunu,
için izin
kararında
Avrupa Parlamentosuna
danışılma
zorunluluğunu,
• Bir GDO'nun izni için Komisyon kararının salt çoğunlukla benimsenmesi veya reddi için Bakanlar Konseyi olasılığı konularını kapsamaktadır
(Türkoğlu, 2007).
AB üye ülkelerin hepsi biyogüvenlik protokolünü onaylamış ve bu ürünlerin etiketletilmesin konusunda tam bir uyum içerisinde olduğunu göstermiştir
(Çizelge 22 ve 23). Ancak, her üye ülke için farklılık gösteren bu düzenlernelerin
katılığı , ülkeden ülkeye göre farklılık gösterebilmektedir. Örneğin, transgeDik
mısır ekiminin en fazla yapıldığı İspanya'da bu ürünlere karşı tutum daha esnek
iken, Almanya ve Belçika'nın tutumu oldukça katı olduğu görülmektedir.
Bazı
ürünlerin kullanımının tamamen veya geçici bir süre için yasaklanması
bakımından üye ülkeler arasında birtakım uygulama farklılıklan oluşabilmekte­
dir. Örneğin, Avusturya 1997-2000 yılları arasında 3 genetiği değiştmlmiş mısır
çeşidinin kullanımım AB komisyonunun Mevzuatının ilgili direktilleri gereğince
GENETİGİ DEGiŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
129
(90/220/EEC veya 200 1118/EC) tamamen yasaklamıştır. Benzer şekilde Fransa,
aynı direktife göre 2 genetiği değiştmlmiş kanola çeşidinin kullanımını 1998
yılında yasaklamıştır. Macaristan ise 2005'de geçici olarak MON810 mısır
çeşidinin kullanımı ve ticaretini yasaklamıştır.
Çizelge 22. Biyogüvenlik Protokolünü imzalayan Bazı AB Ülkelerinin
GDO'lar ile .İlgili Bazı Ulusal Düzenlemeleri
ÜLKE
Ticarileştirmedeki
Yasak ve
Geciktirmeler
1997-2000 yıllan arasında 3 GD
mısır çeşidinin kullanımı yasaklandı
mevzuatının
İthalat Yasağı
1997-2000 yıllan arasında 3
GD mısır çeşidinin kullanımı
yasaklandı (AB mevzuatının
güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya
2001118/EC)
Avusturya
(AB
Bulgaristan
2005'de GDO Yasası. (State
Gazette No. 27/29/03/2005)
Fransa
1998'de 2 GD kanola çeşidi
yasaklandı (AB mevzuatının
güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya 2001/18/EC)
1998'de 2 GD kanola çeşidi
yasaklandı (AB mevzuatının
güvenlik maddesi gereğince 90/220/EEC veya
2001/18/EC)
2000'de bir GD mısır çeşidinin
kullanımı yasaklandı (AB
mevzuatının güvenlik maddesi
gereğince-90/220/EEC veya
200 1118/EC) 2005'de Genetik
2001 'de birçok GD mısır
çeşidi yasaklandı (AB
mevzuatının güvenlik maddesi
gereğince-90/220/EEC veya
200 1118/EC)
Almanya
güvenlik maddesi
gereğince-90/220/EEC veya
2001118/EC)
Mühendisliği Yasası yürürlüğe
girdi.
Macaristan
2005'de geçiçi olarak MON81 O
mısır çeşidinin kullanımı ve ticareti
yasaklandı.(AB onaylı ürün)
2005'de geçiçi olarak
MON8 I Omısır çeşidinin
kullamını ve ticareti
yasaklandı.(AB onaylı ürün)
İSTANBUL TİCARET ODASI
130
Çizelge 23. Biyogüvenlik Protokolünü imzalayan Bazı AB Ülkelerinin
GDO'Iar ile İlgili Bazı Ulusal Düzenlemeleri
ÜLKE
Ticarileştirmedeki
Yasak ve
Geciktirmeler
Yunanistan
1998'de birçok GD kanola çeşidi
yasaklandı (AB mevzuatının
güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya 2001/18/EC)
İtalya
2005'de İtalyan parlamentosu 2000
deki gıda ve yemlerdeki genel GDO
yasağı yerine her bölgeye kendi
kurallarını belirlemeye yönelik
yetki verilmiştir.
Lüksemburg
1997'de birçok GD mısır çeşidi
yasaklandı (AB mevzuatının
güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya 2001/18/EC)
Romanya
2006'da GDO'lu soya ekimini
2007 'den itibaren geçerli olmak
üzere yasakladı.
İspanya
İngiltere
2004'de Sygenta şirketinin Bt1 76
mısır çeşidinin ticareti yasaklandı.
2001 'de GD şeker pancan ekimi
yasaklandı (AB mevzuatının
güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya 2001/18/EC)
İthalat Yasağı
1998'de birçok GD kanola
çeşidi yasaklandı (AB
mevzuatının güvenlik maddesi
gereğince-90/220/EEC veya
2001 /18/EC)
1997'de birçok GD mısır
çeşidi (AB mevzuatının
güvenlik maddesi gereğince 90/220/EEC veya
2001/18/EC)
GENE11CI DECIŞTlRII.MtŞ ORGANlzMALAR
AB üye ülkelerde biyoteknolojik
araştmnalar
ile üretim konulan
)3}
ayrı ayıı
ele alınmaktadır. Biyoteknolojik ürünlere karşı katı tutum sergileyen
Almanya 'da "Gen Teknolojisi Yasası' mevcut olup, birçok çok uluslu bi yateknoloji şirketı veya bununla ilgili Ar-Ge birimlerini başta ABD olmak üzere
bu tür araştumaların daha kolay yapılabileceği diğer ülkelere kaydırmışttr
(Türkoğlu,
2007). Biyoteknolojik
oluşturabileceği
gıda
sağlığı açısından
ve yemlerin insan
riskler nedeniyle bu ürünlerin izlenilmesi ve etiketlenilmesine
ilişkin ulusal düzenlemeler Danimarka'da 1986 yılında, İngiltere'de ise 2004
yılında yapılrruştır.
GDO'Iu
gıdatarla
ilgili mevzuallarda AB
topluluğunun
kamuoyu talepleri
doğrultusunda
sürekli güncelleştiı-me çabası içinde olduğu görülmektedir.
Topluluğun GDO'lu ürünlere ilişkin en yetkili düzenlemesi 1829/2003 (EC)
tarih ve nolu lüzük ve buna ek olarak düzenlenen 1830/2003 (EC) numaralı
tüzüktüı·. Yüıiirlüğe girdiği
onaylanmaktadır.
2003 tarihinden bu yana GDO'lu ürünler bu tüzükle
Bir ürünün onayı için farklJ aşamalar söz konusudur (Şekil 7).
Şekil 7.AB'de GDO'Iu Ürünlerin Onay Prosedürü (Borchgrave, 2010)
Onay Prosedürü (Yönetmelik1829/2003)
Süreler
..
Dosyanın Sunulması
Üye Devlet
Dosyanın
~ Avrupa Komlııyonu
Tetkiki
Risk
Değerlendiı·mesi
EFSA Rlsk Değerlendirmesi
Avrupa
Saglık
•...
Komi~yonu
Risk Yönetimi
w TOketki Groel Oln>ktörllljii(SANCO)
(;ıda
Zinciri n
dalıil)
Raynn"S:iğlı!il>almi
Komlıe.ı;i
(SCoFC,\HJ _ _ _~
Bakanlar Konseyi
1~:;.~. .,.,. .
1
l:x,•. d•mşm• "'~'
1
KARAR
lBelirsit
3ay
Avrupa Komisyonu
- - BENİMSEME
Rodolplıe
!
de Borc-lıgraı-e. (20/0)
132
iSTANBUL TiCARET ODASl
İlk önce onayı alınmak istenen ürünün dosyası üye devlet tarafından AB
Komisyonu'na sunulur. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) , ürün hakkında
gerekli risk değerlendirmesinin ardından nihai kararım bildirir, AB Komisyonu
Sağlık ve Tüketici Genel Direktörlüğü (SANCO) ve Gıda Zinciri ve Hayvan
Sağlığı Daimi Komitesi (SCoFCAH) gerekli değerlendirmelerde bulunur ve
Bakanlar konseyi kararını verir, verilen karar AB komisyonu tarafından benimsenır.
GDO'lardan elde edilen biri mısır ve biri de soyadan olmak üzere iki ürün,
geçici bir süre için 258/971AB sayılı Tüzük kapsamında düzenlenınektedir
(Türkoğlu , 2007) . Buna ek olarak GDO' lu ürünlerin etiketlenmesine ve
izlenebilirliğine ilişkin düzenleme 1830/2003 (EC) tarih ve nolu tüzük ile yasallaştırılmıştır.
AB mevzuatının GDO'lara ilişkin uygulamalarında en yetkili iki kurum AB
Komisyonyonu ve EFSA kurumudur. 1829/2003 sayılı Direktife göre herhangi
bir genetiği değiştirilmiş gıda veya yem pazara sürülmeden önce başvuru
doğrudan doğruya EFSA'ya yapılacaktır. EFSA'mn bu süreçteki rolü, risk
değerlendirme sorumluluğu da kendisine geçmiş olduğundan, artık çok daha
merkezi bir şekil almıştır (Renckens, 2004). GDO mevzuatı, Risk değerlendir­
mesi konusunda Avrupa Komisyonundan tamamen bağımsız olan EFSA'nın
GDO'lar konusunda görüş bildirmesi yasal bir zorunluluktur.
GDO'lu ürünlerinin etiketlenmesi ve izlenebilirliği tüketici sağlığı ve çevrenin korunmasına yönelik olarak üzerinde en fazla durulan
konulardır. Bu nedenle üye ülkelerde satılan tüm gıda ve yemlerde GDO içerip
içermediklerini gösteren etiketleri taşıma zorunluluğu bulunmaktadır. Satılan
ürünü GDO eşik değeri %0.9 'dan az olan gıda ve yemler bu şartlara tabü
AB
mevzuatında
değildir.
AB üye ülkelerinde, GDO'lu ürünlerin izlenmesi için etkin bir kontrol sistemine gerek duyulmaktadır. Ancak, özellikle yeni üye ülkelerde gerekli
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANlıMALAR
altyapının
yetersiz
olması
gerekli izlenme ve kontrollerin
133
yapılmasını
zorlaştırmaktadır.
7.4. (ortogeno Biyogüvenlik Protokolü
GDO'lann insan sağlığı ve çevre üzerindeki riskleri göz önünde bulundurularak bunlann orta ve uzun vadedeki yaratabilecekleri olası olumsuz etkilerinin
azaltılmasına yönelik bir takım önlemler hayata geçirilmeye çalışılmıştır.
GDO'lann biyolojik güvenliğine temel oluşturan belgelerden biri 1992 yılında
Brezilyamn Rio de Jenerio' da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve
Kalkınma Konferansı ' da kabul edilen Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik
Çeşitlilik Sözleşmesidir. Bu sözleşmenin, ilgili hükümleri uyannca takip edilecek amaçlan , biyolojik çeşitliliğin korunması; bu çeşitliliğinin unsurlannın
sürdürülebilir kullanımı ; genetik kaynaklar ve teknoloji üzerinde sahip olunan
bütün haklan dikkate almak kaydıyla, bu kaynaklara gereğince erişimin ve ilgili
teknolojilerin gereğince transferinin sağlanması ve uygun finansmanın tedariki
de dahil olmak üzere, genetik kaynaklann kullammından doğan yararların adil
ve hakkaniyete uygun paylaşımıdır (Anonim, 1996). GDO'lann biyolojik
güvenliğine ilişkin hukuki bağlayıcılığı olan düzenlemeler, Biyolojik Çeşitlilik
Sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki olan Cartagena Biyogüvenlik protokolüdür.
(Özcanalp ve Erbaş, 2007).
BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin 8 (g) ve 19.3 maddelerinin uygulanmasına yönelik olarak ve Sözleşmenin II/5 no'lu Taraflar Konferansı Kararı
gereğince hazırlanan Biyogüvenlik Protokolü 130'dan fazla ülke tarafından 29
Ocak 2000 tarihinde Fransa' da kabul edilmiştir. Türkiye 24 l\1ayıs 2000 tarihinde Protokolü imzalamıştır (Yanaz, 2003). 2007 yılı itibariyle 143 taraf protokolü imzalamıştır. Bir ülkenin bir protokolü imzalaması protokolün genel
ilkelerine destek verdiğini belirtmekte ve o ülkenin yasal olarak protokolün
hükümlerine bağlanmak için niyeti olduğunu göstermektedir. Ancak, yasal
olarak yürürlüğe girmesi için imzalayan ülkece onaylanması da gereklidir
(Türkoğlu , 2007). Dünyada 1996 yılında başlayan bir surecin sonunda, BM
134
iSTANBUL TiCARET ODASI
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesine ek olarak hazırlanan Cartagena Biyogüvenlik
Protokolü, ll Eylül 2003'de yürürlüğe girmiştir (Özcanalp ve Erbaş, 2007) .
Türkiye' de ise 17.06.2003 tarihinde T.B .M.M.'de görüşülerek 4898 sayılı kanun
ile kabul edilmiş, 24.06.2003 tarih ve 25148 sayılı resrru gazetede yayınlanmış
ve 24.01.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir (Haspolat, 2004).
Cartagena Biyogüvenlik Protokolü genel olarak insan sağlığına ilişkin riskleri de dikkate alarale biyoçeşitliliğin sürdürülebilir kullanımı ve korunmasına
etkisi olabilecek tüm GDO'ların sınıraşan hareket, transit, ele alınış ve
kullanımım kapsamaktadır. Ancak, insan kullanımına yönelik GDO'lu eczacılık
ürünleri eğer başka bir uluslararası sözleşme veya düzenlernede yer alıyor ise
Protokol kapsamı dışında tutulmuştur. Protokol ile esas itibariyle GDO'lann
uluslararası ticaretine bir düzenleme getirilmektedir. Bu itibarla Protokolün
"Biyo-Ticaret Protokolü" olarak isimlendirildiği de görülmektedir (Yanaz,
2003).
7.5. GDO'Iu Ürünlerin ithalati ve ihracatı
Dünya ticaretinde GDO'lu ürünlerin pazar payı hızla artmaktadır. İlk olarak
pazara sunulduğu 1996 yılından bu yana dünya ticaretine yaklaşık olarak 80 adet
ürün girmiştir. GDO'lu tohumların küresel pazar büyüklüğü her geçen gün artış
göstermektedir. 2008 ve 2009 yıllarında sırasıyla 7.5 ve 10.5 milyar dolara
ulaşan pazar büyüklüğünün 2010 yılı itibariyle 25 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. 1996-2008 yıllannda arasında bu değer kümülatif olarak
toplam 50 Milyar dolar ile bir başka tarihi değere ulaşmıştır. Dünyada mısır,
soya ve pamuk gibi GDO'lu ürünlerin ticari Pazar büyüklüğü 2008 yılında 130
milyar ABD doları seviyesinde olup yıllık bazda %10-15 arasında büyüyeceği
tahmin edilmektedir (James, 2009).
Uluslararası
ticarette diğer ürünlerde olduğu gibi GDO'larda da Dünya
Ticaret Örgütü'nün kuralları geçerlidir. Ayrıca her ülkenin ulusal yasal düzenlemeleri de ithalat koşullarını etkilemektedir. Ancak, GDO'lu ürünlerin ticareti
diğer ürünlerden farklılık göstermektedir. OECD ülkeleri , ABD ve AB ülkeleri
GENETiGİ DEGiŞTiRtLMiŞ ORGANİZMALAR
arasında
GDO'lu ürünlerin
ithalatı
konusunda büyük fikir
135
ayniıldan vardır.
Arjantin ve Filipinler bu ürünler için ürünlerin risk değerlendirmesi ve benzer tabii ürünlere benzerlik göstermesi ticaret için yeterliyken, Avustralya,
Brezilya, Japonya, Meksika ve Güney Afrika gibi ülkeler ürünlerin etiketlenmiş
olması yönünde yasal düzenlemelere gitmişlerdir. AB ise bu ürünlerin risk
değerlendirmesi ile birlikte etiketletilmesi ve izlenebilirliğine ilişkin düzenlemeler gerçekleştirmiştir.
AB GDO'lu ürünlerin kullanımı üzerinde titizlikte durmakta ve
hazırladıklan mevzuatlar ile bu ürünlerin depolanmasından kullanımına kadar
her aşama için bazı yasal düzenlemeler getirmiştir. Avrupa Birliği'nin GDO'lar
hakkındaki mevzuat çerçevesi, özellikle Avrupa'daki ve üçüncü ülkelere ürün
ihracatçılarının zorunlulukları söz konusu olduğunda 1ı Eylül 2003 'te yürürlüğe
giren Cartegena Biyogüvenlik Protokolü'nü dikkate almaktadır (Özcanalp ve
Erbaş, 2007). 2001 yılında revize edilen 2001/18/AB sayılı Direktifi yasal
çerçevenin temelini oluşturmaktadır. Bu direktif, GDO'ların etiketlenmesini ve
izlenilmesini zorunlu kılarak, çevreye kasıtlı salınımlarını önlemeye yöneliktir.
7.6. Avrupa Birliğin' de GDO'Iu Ürünlerin Durumu
GDO'lann çevreye kasti salınınuna ilişkin mevzuat hükümlerine göre
(2001/18/EC ve öncesinde 90/220/EC sayılı Direktifler) birçok GDO farklı kullanım amaçlan için onaylanmış bulunmaktadır. Bu onaylardan bazıları
yetiştirme, bazıları ithal ve işleme, bazıları da yem ve gıda olarak kullanım için
verilmiştir.
AB Komisyonunun yeni yasal çerçevenin altında (EC 1829/2003) 30 Nisan
2009 yılına kadar 68 başvuru yapıldı. Bu başvurulardan;
• 10 başvuru (mısır 1507, mısır NK603xMON810, mısır DAS59122, mısır
1507xNK603, RR şeker pancarı, mısır GA21, A2704-12 soya fasulyesi,
LLCotton25, MON89788 soya fasulyesi, T45 kanola) onaylanmış,
•
5
başvuru
iptal edilmiş,
İSTANBUL TİCARET ODASl
13 6
•
9 başvuru EFSA'nın olumlu görüşü
alınmış
ve beklemededir.
Kalan 44 başvuru hakkındaki nihai bilimsel karar henüz
Bunların ll 'i ekim başvurulandır.
AB Komisyonun ilgili yasal çerçevesi
altında
verilmemiştir.
(EC 1829/2003)
onaylı
mev-
cut GDO 'lu ürünlerin listesi Çizelge 24 'te verilmiştir.
Çizelge 24. AB Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktiii ile Kullanımına İzin
Verilen Onaylı Mevcut GDO'Iu Ürünler
Ürün
Pamuk
Ticari isim
MON 1445
MON 531
MON531 x
MON1445
MON 15985
MON 15985
MON 1445
Btll
Firma
Monsanto
Monsanto
Monsanto
Monsanto
X
MON810
Özellik
HerbTol
InsRes
InsRes,
HerbTol
Kapsam
Gıda ve yem
Gıda ve yem
Gıda
ve yem
InsRes
Gıda
ve yem
Gıda
ve yem
Syngenta
lnsRes,
HerbTol
InsRes
Gıda
Monsanto
InsRes
İthalat-işleme,
Monsanto
ve yem
Gıda ve yem,
Yetiştirme
Bayer
CropScience
T25
MON863
MON863
NK603
Monsanto
X
Monsanto
Soya
Fasulyesi
MON40-3-2
Monsanto
Çiçek
Camation
Moonshadow 1
Camation
Moonshadow 2
Florigene
Ltd
Florigene
Ltd
lnsRes: Böcek Dirençli, HerbTol: Herbisit Dayanıklı
Gıda
HerbTol
ve yem,
İthalat-işleme,
Yetiştirme
InsRes
InsRes,
HerbTol
Gıda
ve yem
Gıda
ve yem
HerbTol
Gıda
ve yem
-
Yetiştirme
Değişticilmiş
çiçek rengi
İthalat-işleme
GENETi<:;t
DEÖİŞTİRİLMtŞ ORGANİZMALAR
137
AB ülkelerinde ilgili yasal mevzuata uygun olarak (EC 1829/2003) geçerli
yetkilendirme
almış
AB Komisyonu
yetkilendirme
GDO'lu ürünlerin listesi Çizelge 25 ve 26'de
tarafından
bu ürünlerin
kullanımına
sunulmuştur.
belirli süreler için geçerli
verilmiştir.
Çizelge 25. AB Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktifine Göre Geçerli
Yetkilendirme Verilmiş GDO'lu
Ticari isim
Firma
MON863 X MON81 o X
Monsanto
NK603
Mısır Çeşitleri
Özellik
InsRes, HerbTol
Monsanto
InsRes, HerbTol
MON863 x MON81 O
Monsanto
InsRes
MIR604
Syngenta
InsRes
59122 X NK603
Pioneer Hi-Bred
InsRes, HerbTol
MON88017
Monsanto
InsRes, HerbTol
MON89034
Monsanto
InsRes
MON863
X
NK603
GA21
59122
1507 X NK603
NK603
X
1507
MON81 o
Kapsam
Gıda ve yem,
İthalateme,
Gıda ve
yem,
İthalat-işleme,
Gıda
ve yem
Gıda ve yem,
İthalat-işleme,
Gıda
ve yem,
İthalat-işleme,
Gıda
ve yem,
İthalat-işleme,
Gıda
ve yem,
İthalat-işleme,
Syngenta Seeds
HerbTol
SAS
Pioneer Hi-Bred
InsRes, HerbTol
1Mycogen Seeds
Pioneer Hi-Bred
InsRes, HerbTol
1 Mycogen Seeds
Gıda
Monsanto
InsRes, HerbTol
Gıda
ve yem
InsRes, HerbTol
Gıda
ve yem
Gıda
ve yem,
Pioneer 1Dow
Agı-oScience
MON863
Monsanto
InsRes
NK603
Btll
Monsanto
Syngenta
HerbTol
InsRes
InsRes: Böcek Dirençli, HerbTol: Herbisit Dayanıklı
ve yem,
İthalat-işleme,
Gıda
ve yem,
İthalat-işleme,
Gıda
ve yem,
İthalat-işleme,
İthalat-işleme,
Gıda
ve yem
Gıda ve yem
138
iSTANBUL TlCARET ODASI
Çizelge 26. AB Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktirine Göre Geçerli
Yetkilendirme Verilmiş GDO'Iu Ürün Çeşitleri
Ürün
Ticari isim
Firma
Amylogen
HB
BASF Plant
Science
EH92 -527-l
Patates
EH92 -527-l
T45
Kanola
MS8 xRF3
GT73
Özellik
Bileşimi
değiştirilmiş
Bileşimi
değiştirilmiş
Bayer
CropScience
HerbTol
Bayer
CropScience
Male
sterility,
HerbTol
Monsanto
HerbTol
Kapsam
Yetiştirme
Gıda
ve yem
Gıda
ve yem,
İthalat işleme,
Gıda
İthalatişleme,
İthalat işleme
Gıda
MON89788
Monsanto
Bayer
CropScience
A2704 -1 2
pancarı
ve yem,
İthalatişleme,
Soya
Fasulyesi
Şeker
HerbTol
ve yem,
KWS Saat
AG/
Monsanto
Florigene
Ltd
BayerCrop
Science
H7-l
Çiçek
Camation
Moonlite
Pamuk
LLCotton 25
Gıda
HerbTo
ve yem,
İthalatişleme,
HerbTol
Gıda
Çiçek rengi
İthalat-
değiştirilmiş
işleme
HerbTol
ve yem
İthalatişleme
InsRes: Böcek Dirençli, HerbTol: Herbisit Dayanıklı
AB Komisyonu 25 Nisan 2007 tarihi itibariyle bazı GDO'lu mısır ve kanola
çeşitlerinin kullanımına
yasak
getirmiştir
(Çizelge 27).
GENETİGİ DEGİŞTiRiLMiŞ ORGANiZMALAR
139·
Çizelge 27. AB Ülkelerinde Kullammına Yasak Getirilmiş GDO'Iu Ürünler
Ürün
Ticari isim
Swede-rape
(MSI, RFl,
MSlxRFl)
Kanola
Firma
Özellik
BayerCropscience
Swede-rape
(MSl , RF2,
MSlxRF2)
Bayer
Cropscience
Swede rape
(TOPAS19/2)
Bayer
Cropscience
Male sterility
HerbTol
Male sterility
HerbTol
HerbTol
Kapsam
Gıda
İthalat -işleme,
Yetiştirme
Gıda
Syngenta
InsRes
ve yem,
İthalat -işleme,
Yetiştirme
Gıda
ve yem,
İthalat-işleme
Gıda
Btl76
ve yem,
ve yem,
İthalat -işleme,
Yetiştirme
Mıs1r
Maize (GA21 x
MON810)
lnsRes: Böcek Dirençli. HerbTol: Herbisit
InsRes,
HerbTol
Monsanto
Dayanıklı, Male Steıility:
Erkek
Gıda
ve yem,
Kısırlık
7.7. Türkiye' nin GDO Mevzuatına Genel Bak1ş
Türkiye 24 Mayıs 2000 tarihinde Biyogüvenlik Protokolü 'ne imza atmıştır.
Türkiye'de mevzuat çalışmaları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
yürütülmektedir. Bu kapsamda, konu genetiği değiştiritmiş bitkilerin alan denemeleri, tescili ve GDO'lu ürünlerin üretilmesi, pazara sürülmesi ve gıda olarak
kullanımı üç kısma ayrılmıştır. Bakanlık Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü
140
İSTANBUL TİCARET ODASI
(KKGM) GDO'lann gıda ve yem boyutu ile ilgilenmekte, Tanmsal Araştırmalar
Genel Müdürlüğü (TAGEM) ise yetiştincilik boyutu ile ilgili konulara bakmaktadır (Türkoğlu, 2007).
Türkiye'de GDO 'lu
gıdalann
üretimi henüz yapılmadığı ileri sürülmektedir.
Ancak, bu ürünler ile ilgili bir takım yasal düzenlemeler hayata geçirilmiştir.
Türkiye'de Tanm ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan "Gıda ve Yem
Amaçlı Genetik Yapısı Değişticilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin ithalatı , işlen­
mesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik 26 Ekim 2009 tarih ve
27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir.
~.7.1. Gıd~ ve Yem ~maçlı Genetik Yapısı Değişiiriimiş Organizmalar ve Ürün-
lerin Ithalatı, Işlenmesi, Ihracatı, Kontrol ile Denetimine Dair Yönetmelik
Türkiyede GDO ve ürünlerinin üretimi
ithalatının yapılıyor olması birtakım
hale
yapılmamasına rağmen,
yasal düzenlernelerin
yapılmasını
bunlann
zorunlu
getirmiştir.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığınını hazırladığı ve 2009 yılı başlarında Türkiye
Büyük Millet Meclisi (TBMM) 'nde üzerinde görüşülen taslak daha sonra
Yönetm~lik
haline getirilerek yasallaştınlmıştır.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 26 Ekim 2009 tarih ve
27388 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik;
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 - (1) Bu Yönetmeliğin amacı, insan yaşamı ve sağlığı, hayvan
sağlığı ve refahı, tüketici çıkarlan ve çevrenin en üst düzeyde korunması için
genetiği değişticilmiş organizma ve ürünleri ile genetiği değişticilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddeleri hakkında karar verme, işleme,
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
141
ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili usul ve
esasları belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2 - ( 1) Bu Yönetmelik;
a) Tohumluklar
dışındaki genetiği değiştirilmiş
organizma ve ürünleri ile
genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddeleri
hakkında karar verme, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol
ve denetim ile ilgili usul ve esaslan kapsar.
b)
Sağlık Bakanlığınca
ruhsat veya izin verilen ürünleri kapsamaz.
Dayanak
MADDE 3 - (1) Bu Yönetmelik; 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım
Kanununun 10 uncu maddesi, 7/8/1991 tarihli ve 441 sayılı Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine
Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştitilerek Kabulü Hakkında Kanun,
29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu ile 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı
Ürünlere hişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanmasına Dair Kanuna dayanılarak
hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4- (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Ayıncı kimlik: Aktarılan her bir gen için bir kod ve her bir GDO için ise,
taşıdığı ge nin kodunu da içeren nümerik ve alfa nümerik kodlama sistemini,
b) Bakanlık:
Tarım
ve
Köyişleri Bakanlığını,
c) GDO: Genetik yapısı değiştiritmiş
ç)Genetik
yapısı değiştirilrniş
organizmayı,
organizma: Modem biyoteknoloji
kullanıla-
142
İSTANBUL TİCARET ODASI
rak genetik materyali değiştiTilmiş olan, insan haricindeki
organizmayı,
d) GDO ve ürünleri: GDO, GDO içeren, GDO lardan oluşan, GDO içerdiği
halde GDO lardan oluşmayan ve/veya kısmen veya tamamen GDO lardan elde
edilen ürünleri,
e) GDO'lu gıda: GDO, GDO içeren veya GDO dan üretilen bileşen içeren
veya GDO dan üretilen gıda maddelerini,
f) GDO'lu ürün: GDO, GDO içeren veya GDO dan üretilen
bileşen
içeren
bileşen
içeren
veya GDO dan üretilen ürünleri,
g) GDO'lu yem: GDO, GDO içeren veya GDO dan üretilen
veya GDO dan üretilen yem maddelerini,
ğ)
GDO'suz eşdeğer ürün: Genetik
eşdeğer gıda veya yemi,
değiştirme
h) Gen sahibi: GDO ve ürünlerinde
patent hakkını elinde tutanı,
değiştirilmiş
teknolojisi uygulanmayan
olan gen ya da genlerin
ı) İzleme: Bir GDO ve ürününün, biyolojik çeşitlilik, bitki, hayvan ve insan
sağlığı
üzerindeki etkilerini belirlemek üzere bir program dahilinde yürütülen
gözlem, analiz ve kontrolleri,
i) İzlenebilirlik: GDO ve ürünlerinin, üretim ve dağıtım zinciri boyunca her
aşamada geriye dönük takibini, belirlenınesini ve tanımlanmasını,
j) KKGM: Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünü,
k) Komite: Bu Yönetmelikle kuruluşu öngörülen bağımsız, bilimsel, teknik
risk değerlendirme komitesini,
GDO ve ürünlerinin, genetik değişiklikten dolayı,
insan, hayvan ve bitki sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve çevre üzerinde, doğrudan
veya dolaylı, derhal veya gecikmeli sebep olabileceği riskierin ve risk
1) Risk
değerlendirme:
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
kaynağının
143
olumsuz etkiye sebep olma potansiyelinin test, analiz, deneme gibi
bilimsel yöntemlerle belirlenmesi ve
değerlendirilmesi
sürecini,
m) Risk yönetimi: Risk değerlendirme sonucunda öngörülen ve/veya tahmin edilen olumsuz etkilerin gerçekleşmesini önlemek veya gerçekleşmesi
durumunda zararı en az seviyede ve kontrol altında tutarak ortadan kaldırmak,
GDO ve ürününün izin verilen amaç ve kurallar dahilinde kullanılmasını ve
muamelesini
sağlamak amacıyla alınan
önlemleri,
n) TAGEM: Tanmsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünü,
o) TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunu,
ö) TÜGEM: Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünü ,
p) Uzmanlar listesi: GDO ile ilgili
tarafından oluşturulan
çalışmalara
yön verecek
Bakanlık
uzman listesini ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler ve İzin Koşulları
Genel Hükümler
MADDE 5 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerine
yemierin
işleme
aykın
olan GDO'lu
ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili,
ve transit geçişleri yasaktır. Gümrük idarelerince bu Yönetmelik
ürünler için GDO ya ilişkin ek bir belge aranmaz.
gıda
ve
ihracatı
kapsamındaki
(2) ithal edilen, üretilen veya dağıtımı yapılan GDO'lu gıda veya yemin
çevre, insan veya hayvan sağlığı açısından olumsuzluğu tespit edildiğinde, gıda
veya yem işletmecisi sağlığı ve çevreyi korumak amacıyla gerekli tedbirleri
almak, Bakanlığı , diğer ilgili merciieri ve tüketicileri acilen bilgilendirmek ve
söz konusu
gıda
veya yemi, piyasadan geri çekmek zorundadır.
144
İSTANBUL TİCARET ODASI
(3) GDO'lu ürünlerin, bebek
marnaları
marnaları
ve bebek formülleri, devam
ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde
kullanılması yasaktır.
(4) İnsan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasaktır.
GDO'lu gıda ve yemierin ithalat ve ihracat
gerektiğinde düzenleme yapabilir.
(5)
Bakanlık,
kapılarıyla
ilgili
veya yem, GDO'lardan biri ya da birkaçını toplamda en az% 0,9
oranında içeriyor ise, GDO'lu olarak kabul edilir.
(6)
Gıda
(7) Gıda veya yemin % O,5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde
ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtırnma ve satışına izin verilmez.
(8) GDO'suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO'suz
bulunamaz.
(9) Bu Yönetmelikte yer almayan hususlarda
olduğuna
Bakanlık
dair ifadeler
her türlü düzenle-
meyi yapmaya ve tedbiri almaya yetkilidir.
İzin Koşulları
MADDE 6- (I) Her bir GDO için, bilimsel esaslara göre değiştirilmiş gen
ya da genler esas alınarak bir defaya mahsus olmak üzere Komiteler tarafından
risk değerlendirmesi yapılır.
(2) Her bir risk değerlendirmesinin sonucuna göre GDO'lu gıda veya yemin
çevre, insan veya hayvan sağlığı ile diğer inceleme konularında herhangi bir
olumsuzluğun tespit edilmediğine dair bir karar belgesi hazırlanır. Karar belgesi en az aşağıdaki hususları içerir:
a) İznin geçerlilik süresi,
b) GDO ve ürünlerinin ithalatı için uygulanacak kural ve işlemler,
GENETİGİ DEGİŞTİRiLMİŞ ORGANİZMALAR
c) Kullanım amacı ve
145
kısıtlamalar,
ç) Risk yönetimi, piyasa denetimi ve
gerektiğinde aşamalı
üretim planla-
ması,
d) İzleme ve izlenebilirlik koşulları,
e) Belgelerne ve etiketierne koşulları,
f) Ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakil kuralları,
g) İşleme ile atık ve artık arıtım ve imha koşulları,
ğ)
Güvenlik ve acil durum tedbirleri,
h)
Kullanım
ı)
Devir ve/veya kullandırmaya ilişkin koşulları ,
ile ilgili yıllık raporlama
i) Tedarik ve amaca göre kullanım ve
(3)
Bakanlık
(4)
Kürrıitenin
koşullan,
işleme koşulları.
onaydan önce, GDO ile ilgili Komite
görüşlerine açabilir.
kararını
kamuoyunun
karan, Bakanlık onayından sonra yürürlüğe girer.
(5) Bakanlık, izin verilen GDO ve
internet sitesinde yayımlar.
diğer
GDO larla ilgili bilgileri Bakanlık
(6) İzin verilen GDO ve ürünlerinin kayıt altına alınması ve ürünün her
aşamada takibinin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerini ithal edenler,
işleyenler ve piyasaya sunanlar Bakanlığa beyanda bulunmak, GDO ve ürünlerini GDO içerdiğine dair belgeler eşliğinde nakletmek, taşımak ve etiketierne
kurallarını uygulamakla yükümlüdür.
(7) İzin , karar belgesinde belirtilen koşulların ihlali veya olası zarar ve
risklerle ilgili yeni bilimsel bilgilerin edinilmesi, kullanım sonucunda olumsuz
sonuçların ortaya çıkması durumunda, Bakaniıkça iptal edilir. izni iptal edilen
146
İSTANBUL TİCARET ODASI
GDO ve ürünleri
toplatılır
ve imha edilir.
(8) Karar belgesinde belirtilen hususlara
uyulmaması
halinde izin iptal
edilir. İznin iptal gerekçesine göre idari yaptırımlar uygulanır.
(9) GDO'lu ürünler, izin verilen amaçlar dışında kullanılamaz .
(10) Gen sahibi, GDO ve ürünleriyle ilgili olarak yeni bir risk ya da risk
şüphesini öğrendiği
takdirde durumu derhal
Bakanlığa
rapor etmek ve tedbir
almakla yükümlüdür.
(1 1) Gen sahibi, aldığı izne konu olan GDO ve ürünlerinin
satışı
ve
dağıtımı
sırasında taşıma ,
lik kuralları
depolama, işleme ve ambalajlama gibi işlemlere ilişkin güvenve tedbirler hakkında alıcıları bilgilendirmekle yükümlüdür.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Komite, Başvuru ve
Çalışma Grupları
Komite
MADDE 7- (1) Bakanlık tarafından GDO ile ilgili bilimsel ve teknik verileri araştıracak , yorumlayacak ve görüş oluşturacak , görev süreleri iki yıl olan
uzmanlar listesi teşkil edilir. Uzmanlar listesi, Bakanlık TAGEM, TÜGEM,
KKGM birimlerinden temsilciler ile üniversiteler, TüBİTAK ve araştırma
enstitülerinde görevli konu ile ilgili uzman veya öğretim üyelerinden oluşur.
Uzmanlar listesinden
Bakanlık tarafından
bir komite her bir başvuru için aynca
(2) Komitenin
sekretaryası
TAGEM'in daveti üzerine
belirlenecek on bir üyeden
oluşacak
oluşturulur.
TAGEM
tarafından
yürütülür. Komite
toplanır.
(3) Komite en az dokuz üye ile toplanır. Komite her başvuru için bir başkan
seçer. Kararlar üye tam
kararların
sayısının
gerekçeleri sahipleri
almak üzere
başkana
salt
çoğunluğu
tarafından yazılıp
teslim edilir.
ile
alınır.
Lehte ve aleyhteki
imzalanarak, karar ekinde yer
GENETICI
DEGiŞTiRILMİŞ ORGANİZMALAR
147
(4) Komite, başvuruları toplantının ilk gününden başlamak üzere doksan
gün içinde karara bağlamak zorundadır. Ek bilgi ve belge istendiğinde bu süre
durdurulur. Komite tarafından ek bilgi ve belgenin talep edilmesi durumunda ek
bilgi ve belgenin en fazla otuz gün içerisinde tamamlanması zorunludur.
(5) Komitenin başvuruyu reddetmesi durumunda
den itibaren bir
yıl
yeniden başvuru
yapılamaz.
aynı
ürün için red tarihin-
dolmadan ve yeni bilimsel veri ve bulgular sunulmadan
(6) Korniteye sunulan bilgilerin üçüncü
paylaşılması, başvuru
sahibinin talebi dikkate
(7) Komite, her türlü iş ve
şahıslada
alınarak
veya kamuoyuyla
Komitenin iznine tabidir.
işlemlerinde Bakanlığa karşı
sorumludur.
Komitenin Görev ve Yetkileri
MADDE 8- (1) Komitenin görev, yetki ve yükümlülükleri aşağıda belirtilmiştir:
a)
Yapılan başvurularla
Bakanlığa
ilgili
değerlendirmeler
yapmak,
hazırlanan
raporu
sunmak,
b) Yapılan bir başvuru ile ilgili olarak işlem sürecinde Bakanlık
olmadan herhangi bir açıklama yapmamak, bilgi ve belge vermemek,
ıznı
c) İhtiyaç duyması halinde uzmanlar listesinden danışma amacıyla uzmanlardan bir veya birkaçını, en çok iki defa olmak kaydıyla toplantılara davet
etmek.
Başvuru
MADDE 9- (1) GDO'lu ürünün Komite tarafından ilk değerlendirilme­
sinin yapılması amacıyla gen sahibi, aşağıdaki bilgi ve belgelerle Bakanlığa
başvuruda bulunmak zorundadır.
a) GDO'nun
yapısında değişikliğe
neden olan gen veya genlerle ilgili bilgi
İSTANBUL TİCARET ODASI
148
ve belgeler,
b) GDO'nun tespitinde
kullanılacak
yöntem ve referans materyal ile tespit
için yapılacak iş ve işlemleri kolaylaştıracak her türlü bilgi, belge ve destekleyici doküman,
c) Ayıncı kimlik bilgileri,
ç) GDO ile ilgili risk
değerlendirmeye
esas bilgi ve bilimsel
çalışma
sonuçları,
d) Kullanım amacı ve kısıtlamalada ilgili talep ve bu talebi destekleyen bilgi
ve belgeler,
e)
Kullanım
ve üretim koşullarını
açıklayan
bilgi ve belgeler,
f) Risk yönetimi, otokontrol ve üretim planlaması ile ilgili bilgi ve belgeler,
g) İzleme ve izlenebilirlik koşullarının nasıl olacağını açıklayıcı bilgi ve belgeler,
ğ) İşleme sonucu atık ve artıkların arıtım ve imha koşullarını açıklayıcı bilgi
ve belgeler,
h) Güvenlik ve acil durum tedbir
planı
ve
uygulamaları
ile ilgili
açıklayıcı
bilgi ve belgeler,
ı)
Devir veya kullandırmaya müsaade edilip edilmeyeceği, müsaade edilme-
si durumunda
i)
uyulması
Başvuru yapılan
öngörülen
GDO'lu
şartlar,
gıda
veya yemin
taşıma,
muhafaza ve nakil
koşulları,
j) Başvuru yapılan gen veya genlerin, geliştirilmiş oldukları ülkede başvuru
yılından
en az üç yıl öncesinde tescil edildiğini, piyasada satışının serbest
olduğunu gösterir bilgi ve yetkili merciierden alınmış onaylı belgeler,
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
149
k) Çeşidin başta tescil edildiği ülke olmak üzere ilgili mevzuatın uygulanmakta olduğu ülkelerde de ticari olarak üretildiğini gösterir bilgi ve yetkili merciierden alınmış onaylı belgeler,
1) Türkiye flora ve faunası için potansiyel bir tehlike oluşturmasını engellemek üzere GDO nun Türkiye'de yakın akraba ve yabanileri olan türlere ait
olmadığını gösterir bilgi ve belgeler.
(2) Komite, gerek
gördüğü
durumlarda ek bilgi ve belgeler de isteyebilir.
(3) Komite tarafından istenilen belge ve bilgilerin süresi içinde temin
edilmemesi durumunda başvuru reddedilir.
(4) Yapılan bir başvurunun sonucu diğer başvurular için emsal teşkil etmez.
Yapılan
bir başvuroya verilen izin başvurulan ve takip eden ithalatlar için geçer-
lidir. Ancak, ithalatın gerçekleştirilebilmesi için ilgili
lerinin de yerine getirilmesi zorunludur.
diğer
mevzuat hüküm-
Çalışma Grupları
MADDE 10- (1)
listesinden
Aşağıdaki
oluşan,
çalışma grupları
üye sayısı
kurulabilir:
konularda çalışma yapmak üzere; uzmanlar
ve çalışma süresi TAGEM tarafından belirlenen
a) Uluslararası gelişmeleri izleyerek ülkenin GDO ve ürünleriyle ilgili politika ve stratejileri için önerilerde bulunmak,
b) Hassas tüketici grupları için GDO ve ürünleriyle ilgili
yaparak tavsiyelerde bulunmak,
değerlendirmeler
c) Uluslararası kullanımda bulunan GDO ve ürünleriyle ilgili
meler yaparak Bakanlığa önerilerde bulunmak,
değerlendir­
ç) GDO çalışması yapılmış ve üretime sunulmuş riskli ürünleri belirleyerek
ilgili kurumları bilgilendirmek,
d) Biyogüvenlikle ilgili
yakın,
orta ve uzun vadeli risk
senaryoları hazırla-
150
İSTANBUL.. TİCARET ODASI
mak ve bunlarla ilgili çözüm önerileri sunmak,
e) Ülke ihtiyaçları dikkate alınarak, özellikle acil durum tedbirleri ile ilgili
önerilerde bulunmak.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
GDO'lu Ürünlerin ithalatı, işlenmesi ve Depolanması, İhracatı,
Etiketlenmesi, İzleme ve İzlenebilirlik, Denetim ve Kontrolü İthalat
MADDE ll- (1) Komite tarafından değerlendirilmesi yapılarak Karar belgesinde ithalatı uygun görülmüş GDO ve ürünlerinin ithalatında aşağıdaki
hususlar dikkate
alınır:
a) GDO ve ürünlerinin üretildiği ülkenin yetkili otoritesinden parti
numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranır.
b) Ürünün üretildiği ülke dışında başka bir ülkeden yüklenmesi durumunda
üretici ülkenin vermiş olduğu belgeyle beraber yüklendiği ülkenin yetkili
otoritesince düzenlenmiş, parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten
belge aranır.
c) Bakanlık, kontrol ve denetim
amaçlı
analizler yapabilir.
ç) Yapılacak analizierin sıldığı, risk esasına göre Bakaniıkça belirlenir.
(2) GDO riski taşıyan ancak, GDO suz ürün olduğu taahhüt edilen ürünlerin
ithalatında aşağıdaki esaslar uygulanır:
a) İthalatta, GDO riski taşıması nedeniyle analize tabi tutulacak ürünler ve
bunların sıklıldan Bakanlık onayı ile belirlenir. Gerektiğinde yine Bakanlık onayı
ile güncellenir.
b) Belirlenen analiz sıkiıkianna göre ürünlerin analizi yaptınlır. Analiz sonucunun uygun olması durumunda söz konusu ürünlerin ülkeye girişine izin verilir.
GENETİGi DEGiŞTiRiLMİŞ ORGANiZMALAR
c)
Yapılan
girişine
analiz sonucunda GDO'lu
izin verilmez. Söz konusu
İthalatçı
olduğu
ve
151
tespit edilen ürünün ülkeye
ihracatçı
firma ve ülke risk liste-
sine alınır.
(3) Tespit ve kontrol
analizlerde
kullanılan
işlemleri
için istenecek her türlü analiz yöntemi ve
özel ürünler de dahil, bilgi, belge, ürün ve malzemeyi
temin etmekle İthalatçı yükümlüdür.
GDO'lu Ürünlerin İşlenmesİ ve Depolanması
MADDE 12 - (1) ithal edilen GDO ve ürünlerinin gıda veya yem maddelerinin üretiminde
kullanılabilmesi
başvurularında gıda
için bu ürünlerin izin, ruhsat ve tescil
veya yem işletmecisi, gıda veya yem mevzuatında belir-
tilenlere ilave olarak
aşağıda
belirtilen şartlan
sağlamak zorundadır:
a) Hammadde olarak kullanmak üzere temin ettiği GDO ve ürünleri ile ilgili
aşağıdaki bilgi ve belgeleri bir ay içerisinde Bakanlığa vermek;
1) Ürünü kimden, ne miktarda temin ettiği ile ilgili bilgiler,
2) Bu ürünlerin ne amaçla kullanılacağı,
3) Etiket ve/veya GDO ve ürünlerinin beraberinde
taşınması
zorunlu he]-
gelerin sureti.
b) GDO'suz gıda veya yem, GDO'lu
bir hatta üretilmeli ve
gıda
depolanmalıdır. Aynı
munda, üretim hattında gerekli
temizliği
veya yemin işlendiği hattan farklı
üretim
hattının kullanılması
duru-
yapmak,
c) İşleme sonrası riskierin öngörülm.e si h~Hinde acil tedbir planları,
muhafaza ve nakil koşullanyla ilgili ek tedbirleri
Bakanlığa
bildirmek,
ç) Atık ve artıkların güvenli arıtım ve imha koşullarını belirleyerek Bakanlığa
bildirmek.
152
İSTANBUL TİCARET ODAST
GDO'Iu Ürünlerin İhracatı
MADDE 13- (1) İhracatta alıcı ülkenin talebi doğrultusunda işlem yapılır.
Alıcı ülkenin GDO ile ilgili talebinin olmaması durumunda genel ihracat mevzuatına göre işlemler gerçekleştirilir.
Gıdaların
Etiketleurnesi
MADDE 14- (1) Bu Yönetmelik hükümlerine göre izin verilen GDO'lu
gıdaların %0,9' un üzerinde GDO içermesi hruinde, 16/1111997 tarihli ve 23172
sayılı Res:ml Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde yer alan
gerekliliklere ilave olarak aşağıdaki hususlar çerçevesinde etiketlenmeleri
zorunludur.
tek bileşenden oluşması durumunda "genetik olarak
değiştirilmiştir" veya ürün ismi ya da hammaddenin ismi "genetik olarak
değiştiritmiş ........... 'den üretilmiştir" ifadesi ile birlikte etiket üzerinde yer
almak zorundadır.
a) GDO'lu
gıdanın
b) GDO 'lu gıdanın birden fazla bileşen ihtiva etmesi durumunda, ürün ismi
ya da bileşen ismi, "genetik olarak değiştirilmiş .........." veya "genetik olarak
değiştirilmiş ... ....... 'den üretilmiştir" ifadeleri ile birlikte bileşen listesinde söz
konusu bileşenden hemen sonra gelecek şekilde parantez içerisinde yer almak
zorunda olup , parantez içindeki ifade diğer bileşenlerle aynı karakter
büyüklüğünde olmalıdır.
c) GDO 'lu dökme gıdaların beraberinde, etiket bilgilerini içeren belge
bulundurolmak zorundadır.
ç) Yukarıda belirtilen etiketierne gerekliliklerinin yanı sıra , GDO'lu gıdaların
GDO'suz eşdeğer ürünlerden; bileşimi, beslenme etkileri veya beslenme değeri,
kullanım amacı açısından farklılık gösterdiği durumlarda, bu hususlar etiket
üzerinde belirtilmelidir. Besin bileşeninde farklılık gösteren GDO'lu gıdalarda,
beslenme etiketlernesi yapılması zorunludur.
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
15 3
d) GDO'lu gıdaların GDO'suz eşdeğer ürünlerden farklı olması durumunda,
tüketilmesi sonucunda sağlık riski oluşturabilecek tüketici gruplarına ait
uyanların etiket üzerinde belirtilmesi zorunludur.
e) GDO kullanılarak elde edilen gıdanın GDO'suz eşdeğerinin olmaması
durumunda, söz konusu ürünün doğası ve özelliklerine ait bilgilerin Türk Gıda
Kodeksinde belirtilen hükümlere uygun olarak etiket üzerinde belirtilmesi
zorunludur.
Yemierin
Etikettenınesi
MADDE 15 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerine göre, yem veya yemlik
madde olarak kullanımına izin verilen GDO'lu yemierin %0,9'un üzerinde GDO
içermesi halinde, yem mevzuatında yer alan etiket gerekliliklerine ilave olarak
aşağıdaki şekilde etiketleurnesi zorunludur.
a) GDO'lu yemin özel adının yanında parantez içinde "genetik olarak
değiştirilmiş ......... " ifadesi bulunmalıdır. Bu ifade yem bileşen listesi altında
dip not olarak da yer alabilir. Bu durumda yazı karakter büyüklüğünün listede
belirtilen ürünlerin karakter büyüklüğünden az olmaması gerekir.
b) GDO'dan elde edilerı yemln admın yanında parantez içinde "genetik
olarak değiştitilmiş ... ...... 'den elde edilmiştir" ifadesi yer almalıdır. Bu ifade
yem bileşen listesi altında dip not olarak da yer alabilir. Bu durumda yazı karakter büyüklüğünün listede belirtilen ürünlerin karakter büyüklüğünden az olmaması gerekir.
c) GDO 'lu dökme yemierin beraberinde, etiket bilgilerini
bulundumlmak zorundadır.
ıçeren
belge
ç) GDO'lu yemin GDO'suz eşdeğerinden farklı olması halinde bileşiminin,
besleme özelliklerinin, kullanım amacının, belirli hayvan türü ya da kategorisi
için yapılan sağlık beyanlarının etiket üzerinde bulundurulması zorunludur.
d) GDO'lu yemin GDO'suz eşdeğeri yok ise, o yemin
yapısı
ve karakteris-
154
İSTANBUL TICARET ODASI
tilderi ile ilgili uygun bilgilerin etiket üzerinde
bulundurulması
zorunludur.
İzleme ve İzlenebilirlik
MADDE 16- (1) GDO ve ürünlerini ithal veya ihraç eden, işleyen, depolayan, dağıtan ve tüketime sunanlar, son tüketiciye ulaşınca ya kadar olan süreçte
gerekli kayıtlan tutmak ve izlenebilirliği sağlamak, ayıncı kimlik numarası ile
ilgili tüm bilgi ve belgeleri ürün ile birlikte bulundurmak zorundadır.
(2) GDO ve ürünlerini ithal veya ihraç eden, işleyen, depolayan,
tüketime sunanların, ürünlerie ilgili bilgi ve belgeleri yirmi
belgelerle ilgili bir kayıt sistemine sahip olması zorunludur.
dağıtan
yıl saklaması
ve
ve bu
(3) GDO ve ürünleri ile ilgili olarak karar belgesinde belirtilen koşullara
uyulup uyulmadığı Bakanlık tarafından görevlendirilen birimler tarafından
izlenir.
Şikayet
durumunda
Bakanlık tarafından
görevlendirilen birimler bu
Yönetmelik hükümleri ile birlikte ilgili mevzuata göre
işlem
yapar.
Denetim ve Kontrol
MADDE 17- (1) GDO ve ürünlerinin denetim ve kontrolleri bu Yönetmelik hükümleri ile birlikte ilgili mevzuata göre yapılır.
BEŞİNCi BÖLÜM
Çeşitli
ve Son Hükümler
Numune Alma ve Analiz
MADDE 18- (1) GDO'lu gıda ve yemin numune alma ve laboratuvar analizleri ile ilgili usul ve esaslar Bakaniıkça belirlenir.
İdari Yaptırımlar
MADDE 19 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerine
hakkında;
a) 4703
sayılı
Kanunun 11 inci ve 12 nci maddeleri,
aykırı
hareket edenler
GENETiC i
sayılı
b) 5179
DEGİŞTİRİLMIŞ ORGANİZMALAR
15 5
Kanunun 29 uncu maddesi,
c) 1734 sayılı Kanunun 12 nci, 13 üncü, 14 üncü maddeleri
uyarınca işlem
tesis edilir.
Yürürlük
MADDE 20- (1) Bu Yönetmelik yayınu tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 21 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve
Köyişleri Bakanı
yürütür.
Tarım
Köyişleri Bakanlığı'nın
ve
yayımlandıktan yaklaşık
miştir.
Bu
değişiklikler
26 Ekim 2009 tarihinde Resmi Gazetede
25 gün sonra yönetmelikte bir takım değişikliğe gidil-
20
Kasım
2009 tarih ve 27412
sayılı
Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
7.7.2. Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasma Dair 20 Kasım 2009 Tarih ve 27412
Soyılı Yönetmelik
26 Ekim 2009 tarihinde Yönetmelik ilk yürürlüğe girdiğinde farklı kesimlerden değişik tepkiler alınıştır. Tanın ve Köyişler Bakanlığı gelen bu tepkilerin
bir
kısmını
gitmiştir.
dikkate alarak Yönetmelik hükümlerinin bir
Bu
değişiklikler aşağıdaki
ve Yem
Amaçlı
revizyona
gibidir.
MADDE 1 - 26110/2009 tarihli ve 27388
yayımlanan Gıda
kısmında
Genetik Yapısı
sayılı
Resmi Gazete'de
Değiştirilmiş
Organizmalar ve
Ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair
Yönetmeliğin 5 inci maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 2- Ayın Yönetmeliğin 6
gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiş,
ncı
maddesinin ikinci fıkrasından som·a
diğer fıkralar teselsül ettirilmiştir.
" (3) Komite, ticarete konu olan ve risk
Avrupa
Birliğinde
tüketime uygun
değerlendirmesi yapılması
olduğuna
dair
onaylanmış
genler
sonucu
hakkında
156
İSTANBUL TİCARET ODASI
değerlendirme
yapar. Değerlendirme sonucu bu
görülenierin listesi Bakanlığa bildirilir."
MADDE 3 - Aynı Yönetmeliğin 8
aşağıdaki bentler eklenmiştir.
onaylı
ıncı
genler
arasından
maddesinin birinci
uygun
fıkrasına
"ç) Ticarete konu olan ve risk değerlendirmesi yapılması sonucu Avrupa
Birliğinde tüketime uygun olduğuna dair onaylanmış genler hakkında
değerlendirme yapmak ve yapılan değerlendirme sonucu bu onaylı genler
arasından uygun görülenleri Bakanlığa bildirmek.
d) GDO'lu ürünlerle ilgili etiketierne koşullanın belirlemek."
MADDE 4 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5 - Bu Yönetmelik hükümlerini
yürütür.
Tarım
ve
Köyişleri Bakanı
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı özellikle ithalatta oluşan sorunlan da dikkate
alarak ilgili yönetmelikte bir takım değişliliklere gitmiştir. 28 Nisan 2010 tarih
ve 27565 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikler
aşağı verilmiştir.
7.7.3. Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasma Dair 28 Nisan 2010 Tarih ve 27565
Soyılı Yönetmelik
Tarım
ve Köyişler Bakanlığı gelen bu tepkilerin bir kısmım dikkate alarak
Yönetmelik hükümlerinin bir kez daha değişikliğe gitmiştir. Bu değişiklikler
aşağıdaki gibidir.
MADDE 1 - 26/10/2009 tarihli ve 27388 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanan Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştmlmiş Organizmalar ve
Ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair
Yönetmeliğin 5 inci maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
GENETiGi DEGİŞTiRİLMİŞ ORGANİZMALAR
MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 6
gelmek üzere
ncı
aşağıdaki fıkra eklenmiş, diğer fıkralar
"(3) Komite, ticarete konu olan ve risk
Avrupa
Birliği'nde
değerlendirme
tüketime uygun
yapar.
görülenierin listesi
Bakanlığa
MADDE 3 - Aym
aşağıdaki
dair
sonucu bu
sonra
teselsül ettirilmiştir.
değerlendirmesi yapılması
olduğuna
Değerlendirme
fıkrasından
maddesinin ikinci
157
onaylanmış
onaylı
genler
genler
sonucu
hakkında
arasından
uygun
bildirilir."
Yönetmeliğin
8
ıncı
maddesinin birinci
fıkrasına
bender eklenmiştir.
"ç) Ticarete konu olan ve risk
değerlendirmesi yapılması
sonucu Avrupa
Birliğinde
tüketime uygun olduğuna dair onaylanmış genler hakkında
değerlendirme yapmak ve yapılan değerlendirme sonucu bu onay lı genler
arasından
uygun görülenleri Bakanlığa bildirmek.
d) GDO'lu ürünlerle ilgili etiketierne koşullarını belirlemek."
MADDE 4 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5 - Bu Yönetmelik hükümlerini
Tarım
ve
Köyişleri Bakanı
yürütür.
Cartagena protokolüne imza atan Türkiye, GDO ile ilgili
Yönetmeliği
hazırlayıp yasallaştırdıktan
sonra GDO'larla ilgili geniş kapsamlı yasal düzenleme olan "Biyogüvenlik Yasası" TBMM'de kabul edildi. Kabul edilen
Biyogüvenlik Yasasına göre, birçok ülkede olduğu gibi GDO'lu ürünlerin bebek
mamalan ile bebek ve çocuklann ek gıdalannda kullanılını
yasaklanmıştır.
Biyogüvenlik Kanunu genel olarak bilimsel ve teknolojik
çerçevesinde, modem biyoteknoloji
kullanılarak
gelişmeler
elde edilen GDO ve ürün-
lerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemeyi, insan, hayvan ve bitki
ile çevrenin ve biyolojik
masını amaçlamaktadır.
sağlığı
çeşitliliğin korunması , sürdürülebilirliğinin sağlan­
158
tSTANBUL TİCARETODASI
7.7.4. Biyogüvenlik Konunu
BİYOGÜVENLİK KANUNU
Kabul Tarihi: 18/3/2010
Kanun No. 5977
BİRİNCİBÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve Kapsam
MADDE I
(1) Bu Kanunun amacı; bilimsel ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde,
modem biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemek, insan, hayvan
ve
sağlığı
bitki
ile
çevrenin
ve
sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla
uygulanması,
biyolojik
çeşitliliğin
korunması,
biyogüvenlik sisteminin kurulinası ve
bu faaliyetlerin denetlenmesi, düzenlenmesi ve izlenmesi ile ilgili
usul ve esasları belirlemektir.
(2) Bu Kanun; genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünleri ile ilgili
olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat,
ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri
faaliyetlere dair hükümleri kapsar.
(3) Veteriner
beşeri tıbbi
tıbbi
ürünler ile
Sağlık Bakanlığınca
ruhsat veya izin verilen
ürünler ve kazınetik ürünleri bu Kanun kapsamı
dışındadır.
Tanımlar
MADDE2
(1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a)
Ayırt
edici kimlik: Her bir GDO için
taşıdığı
her bir genin kodunu da
GENETiGi DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
159
içeren nümerik ve alfa nümerik bir kodlama sistemini,
b) Bakan:
Tarım
c) Bakanlık:
ç)
ve Köyişleri
Tarım
ve
Köyişleri Bakanlığını ,
Basitleştirilmiş işlem:
gi bir riskin
olmadığı;
Bakanını,
GDO ve ürünlerinden kaynaklanabilecek herhan-
insan, hayvan ve bitki
sağlığı
ile çevre ve biyolojik
çeşitliliğe
herhangi bir zararının bulunmadığı yönünde mevcut bilgiye ve daha
önce yapılmış olan risk değerlendirmesine dayanan basitleştirilmiş karar alma
sürecını,
d) Biyogüvenlik: İnsan , hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik
çeşitliliği
korumak için GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerin güvenli bir
şekilde yapılmasını,
e) Biyogüvenlik bilgi
değişim mekanizması:
imsel, teknik ve uygulamaya
seviyede
ilişkin
bilgi ve belgelerin ulusal ve
alışverişinin kolaylaştırılması
karar sürecine katılımı
uluslararası
ile kamuoyunun bilgilendirilmesi ve
amacıyla oluşturulacak
..
l'k sıstemı:
.
.
f) R'
_ ıyoguven_ı__
GDO ve ürünleri ile ilgili bil-
bilgi alışverişi sistemini,
s·ıyoguven_ıgın
.. r"· sag"1anınasııçın
. . yurutu
.. .. "1..en h.er tur
.. 1··
.u
faaliyet ile idari, hukuki ve kurumsal
yapılanmanın tamamım,
g) Biyolojik çeşitlilik: Ekasistem de dahil olmak üzere, türler arası ve tür içi
farklılıklan,
ğ) Bulaşan: Gıda
veya yeme kasten ilave edilmeyen ancak, gıdanın birincil
üretim aşaması dahil üretimi, imalatı , işlenmesi, hazırlanması, işleme tabi tutulması , ambalajlanması, paketlenmesi , nakliyesi veya muhafazası ya da çevresel
bulaşma
sonucu
gıdada
bulunan, hayvan tüyü, böcek parçası gibi
yabancı
mad-
deler hariç olmak üzere her tür maddeyi,
h) Canlı organizma: Mikroorganizma, steril organizma, virüs, vırıon ve
viroidler de dahil olmak üzere genetik materyali çağaltabilen ya da aktarabilen
160
İSTANBUL TİCARET ODASI
herhangi bir biyolojik varlığı,
ı)
Deneysel amaçlı serbest bırakma: GDO ile ilgili deneysel amaçlarla
yapılacak faaliyetlerin, harici çevre ile temasını önleyecek şekilde, kontrollü
şartlar altında, sınırlandınlmış belirli bir alanda yürütülmesini,
i) Genetik yapısı değiştirilmiş organizma (GDO): Modem biyoteknolojik
yöntemler kullanılmak suretiyle gen aktanlarak elde edilmiş, insan dışındaki
canlı organizmayı,
j) GDO'lardan elde edilen ürünler: Kısmen veya tamamen GDO'lardan elde
edilmekle birlikte GDO içermeyen veya GDO'dan oluşmayan ürünleri,
k) GDO ve ürünleri:
Kısmen
veya tamamen GDO'lardan elde edilen, GDO
içeren veya GDO'lardan oluşan ürünleri,
1) İlgililer: GDO ve ürünleri ile ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme,
piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama,
paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri faaliyetlerde
bulunanları,
m) İşleme: GDO ve ürünlerinin, gıda, yem veya diğer amaçlarla
kullanılmasını sağlamak için yapılan ve ürünün ilk halini önemli ölçüde
değiştiren herhangi bir faaliyeti,
n) İzleme: GDO ve ürünlerinden kaynaklanabilecek herhangi bir riskin
olmadığı ve insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe herhangi bir zararının bulunmadığı tespit edilmiş, piyasaya sürülen bir GDO ve
ürününün işleme ve dağıtım zinciri boyunca her aşamada takibi ve her türlü
gözlem, kontrol ve denetimi,
o) Kapalı alanda kullanım: İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde genetiği değiştirilmiş organizmalardan kaynakla-nabilecek olumsuz etkilerin biyolojik, kimyasal ve fiziksel engellerle tamamen
önlenerek kontrol edilen laboratuvar ve tesislerdeki işlemlerini,
GENETİGİ DEGiŞTIRtLMiŞ ORGANİZMALAR
161
ö) Karar: GDO veya ürünlerine ilişkin yapılan bir başvuru hakkında bilimsel esaslara göre yapılan risk değerlendirmesi ve sosyo-ekonomik değerlendir­
me sonuçlanna göre Biyogüvenlik Kurulu tarafından verilen kararı,
p) Komite: Bilimsel
oluşturulan komiteleri,
değerlendirmeleri
yapmak üzere Kurul
tarafından
r) Kurul: Biyogüvenlik Kurulunu,
s) Modern biyoteknoloji: Geleneksel ıslah ve seleksiyenda kullanılan
teknikler dışında, doğal fizyolojik üreme engelini aşarak, rekorubinant deoksiribonükleik asidin (rDNA) ve nükleik asidin hücrelere ya da organallere doğrudan
aktarılmasını sağlayan in vitro nükleik asit tekniklerinin ya da taksonamik olarak
sınıflandınlmış familyanın dışında, farklı tür ve sınıflar arasında hücre füzyonu
tekniklerinin uygulanmasını,
ş) Muamele: İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğin
korunması
için alınacak tedbirler göz önünde bulundurularak ambalajlama,
paketleme, etiketleme, nakil ve depolama gibi GDO üzerinde gerçekleştirilen
herhangi bir işlemi,
t) Piyasaya sürme: Bu Kanun
bedelsiz olarak piyasaya arzını,
kapsamındaki
her türlü ürünün bedelli veya
u) Protokol: 17/6/2003 tarihli ve 4898 sayılı Kanunla onaylanması uygun
bulunan ve 17/7/2003 tarihli ve 2003/5937 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla
onaylanan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ' nin Biyogüvenlik Kartagena
Protokolünü,
ü) Risk değerlendirme: GDO ve ürünlerinin, genetik değişiklikten dolayı,
insan, hayvan ve bitki sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve çevre üzerinde sebep olabileceği riskierin ve risk kaynağının test, analiz, deneme gibi bilimsel yöntemlerle tanımlanması, niteliklerinin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve risk
unsurlarının belirlenınesini kapsayan dört aşamalı süreci ,
162
İSTANBUL TİCARET ODASI
v) Risk iletişimi: Risk analizi sürecinde risk değerlendiricileri, risk yöneticileri ve diğer ilgili tarafların, tehlike, risk, riskle ilgili faktörler ve riskin algılan­
masına ilişkin bilgi ve görüşler ile risk değerlendirmesi bulguları ve risk yönetimi kararlannın açıklamalarını da kapsayan bilgi ve düşüncelerin paylaşımını,
y) Risk yönetimi: GDO ve ürünlerinin, risk değerlendirmesi ve yasal faktörler göz önünde tutularak ilgili taraftarla istişare ile izin verilen amaç ve kurallar d§hilinde kullanılınasını ve muamelesini sağlamak amacıyla alınan önlemleri,
uygun olabilecek kontrol önlemlerine ilişkin alternatiflerin değerlendirilmesi,
tercih edilmesi ve uygulanması sürecini,
z) Sosyo-ekonomik değerlendirme: Başvuru hakkında karar verilmeden
önce değerlendirilmek üzere, GDO ve ürünlerinin çevreye serbest bırakılması ve
kullanılması sürecinde biyolojik çeşitlilik ve kullanıcıları ile çiftçiler üzerindeki
etkilerinden kaynaklanacak sosyo-ekonomik bedelleri belirlemek üzere bilimsel
esaslara dayanarak yapılan tüm çalışmaları, ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Temel Esaslar
Başvuru, Değerlendirme
ve Karar Verme
MADDE3
(1) İnsan , hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı gözönünde bulundurularak GDO veya ürünlerinin ithalatı , ihracatı, deneysel amaçlı serbest bırakılması, piyasaya sürülmesi
ile genetiği değiştmlmiş mikroorganizmaların kapalı alanda kullanımına, bilimsel esaslara göre yapılacak risk değerlendirmesine göre karar verilir. Risk
değerlendirme sonuçlarına göre risk oluşturmayacağı belirlenen başvurular için
verilen kararın geçerlilik süresi on yıldır.
(2) Her bir GDO ve ürününün ilk ithalatı için gen sahibi veya İthalatçı, yurt
içinde geliştirilen GDO ve ürünü için ise gerçek ve tüzel kişiler tarafından
GENETİGi DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
163
Bakanlığa başvuru yapılır. Başvurularda, başvurunun içeriğine ilişkin
bilgiler ile
GDO ve ürününün ne amaçla kullanılacağının belirtilmesi zorunludur. GDO ve
ürünü için birden fazla amaçla kullanım başvurusu yapılabilir. Birden fazla
amaçla kullanım başvurusu yapıldığında, her bir amaç için ayn başvuru yapılmış
sayılır.
(3)
etmez.
Yapılan
bir
başvurunun
sonucu
başka başvurular ıçın
emsal
teşkil
(4) Alınan başvurular Bakanlık tarafından Kurula iletilir. Kurul doksan gün
içerisinde başvurunun kabul edilip edilmediğini ve diğer değerlendirmelerini
Bakanlığa gönderir. Bakanlık on beş gün içerisinde başvuru sahibine bildirimde
bulunur. Ek bilgi veya belge talebi nedeniyle geçen süre, bu sürenin hesabında
dikkate alınmaz.
(5) GDO ve ürünlerinin;
a) İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliği tehdit
etmesi,
b) Üretici ve tüketicinin tercih hakkının ortadan kaldınlması,
c) Çevrenin ekolojik dengesinin ve ekasistemin
bozulmasına
neden
olması ,
ç) GDO ve ürünlerinin çevreye yayılma riskinin olması,
d) Biyolojik çeşitliliğin
devamlılığını
tehlikeye düşürmesi,
e) Başvuru sahibinin biyogüvenliğin sağlanmasına yönelik tedbirleri
uygulamak için yeterli teknik donamma sahip olmadığının anlaşıldığı,
durumlarda bu başvurular reddedilir.
(6) Karar alma süresi, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre alınan kararın
Bakanlık tarafından başvuru sahibine bildirilmesinden sonr~ başlar ve bu süre
İSTANBUL TİCARET ODASI
164
iki yüz
yetmiş
günü geçemez. Ek bilgi veya belge talebi nedeniyle geçen süre,
karar alma süresinin hesabında dikkate
alınmaz .
(7) Başvuru sahibi gizli turulmasını istediği bilgilere ilişkin talebini yazılı
olarak bildirir. Bakanlık bu talebin tamamen veya kısmen karşılanmasına karar
vermesi öncesinde başvuru sahibi ile gizlilik talebi
hakkında
bilgi
alışverişinde
bulunur. Bakanlık bu görüşmenin ardından taleple ilgili gerekli tedbirleri alır ve
başvuru sahibine bildirir. Başvuru sahibinin veya İthalatçının adı ve adresi, GDO
ve ürünlerinin
kullanım amacı,
sahip
olduğu
özellikler, ayırt edici kimlik bilgi-
leri, bilinen ve bilimsel isimleri, transfer edilen genin alındığı organizma, alıcı ve
verici
organizmanın
orijin ülkesi, transfer yönteminin genel
tanımı,
acil durum-
larda uygulanacak olan yöntem ile planlar ve risk değerlendirmesinin özeti gizli
bilgi olarak değerlendirilemez.
(8)
Başvurularda,
GDO veya ürünlerinin
geliştirildiği
veya tescil
edildiği
ülkede çevreye serbest bırakılmasına, tüketim amacıyla piyasaya sürülmesine
izin verildiğine, verilen iznin devam ettiğine, üretimine ve tüketimine devam
edildiğille
ve
Bakaniıkça
edilen belgenin
sunulması
belirlenen süreyle piyasada yer
aldığına
dair talep
zorunludur.
(9) Deneysel amaçlı serbest bırakma veya piyasaya sürme amacıyla ilk defa
ithal edilecek GDO ve ürünleri için ithalattan önce, yurt içinde geliştirilenler
için ise piyasaya sürülmeden önce Bakanlığa ayn ayn başvuru yapılır.
(10) GDO ve ürünlerinin transit geçişinde her bir geçiş için Bakanlıktan izin
alınması
zorunludur. Transit
geçişler, Bakanlık tarafından
belirtilen koşullara ve 27/10/1999 tarihli ve 4458
uygun olarak gerçekleştirilir.
sayılı
verilen
yazılı
izinde
Gümrük Kanununa
yapmaya yetkili kuruluşlar tarafından bilimsel araştırma
amacıyla ithal edilecek GDO ve ürünleri için Bakanlıktan izin alınır. İthalat,
(ll)
yazılı
Araştırma
izinle belirlenen koşullara uygun olarak gerçekleştirilir. Araştırma
olan GDO ve ürünleri ile
amaçlı
genetiği değişticilmiş mikroorganizmaların kapalı
GENETiGi DEGİŞTİRİLMiŞ ORGANiZMALAR
165
alanda kullammı için, faaliyeti yürüteceklerin kapalı alanda kullanım koşullarını
ve
standartlarını karşılaması
ve kaza ile çevreye yayılması durumunda uygul a -
nabilecek tedbirlerin mevcut olması gerekir. Araştırma amaçlı yapılacak faaliyet
ve sonucundan Bakanlığa bilgi verilmesi zorunludur.
(12) GDO ve ürünleri ile ilgili
yapılan başvurular hakkında
risk ve sosyo-
ekonomik değerlendirmeye ilişkin bilimsel raporlar, Kurul tarafından, biyogüvenlik bilgi değişim mekanizması vasıtasıyla kamuoyuna açıklanır. Kurul, bu
görüşleri
toplantı
de dikkate alarak nihai
değerlendirme
raporu ile olumlu
tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde gerekçeleri, varsa
karannı
karşı
oy
gerekçeleri ve imzalan ile birlikte tekemmül ettirmek ve Bakanlığa sunmak
zorundadır. Kurul kararları Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girer.
(13) Kararın olumsuz olması durumunda; bu karar, Bakaniıkça başvuru
sahibine yazılı olarak bildirilir Başvuru sahibi olumsuz karann değiştirilmesine
sebep olabilecek yeni bilgilere sahip
olumsuz
kararın
olması
halinde, Bakanlığa
başvurarak
bu
gözden geçirilmesini isteyebilir. Bu durumda Kurul, sunulan
yeni bilgileri dikkate alarak
altmış
kararı
gözden geçirir ve
Bakanlığa
iletir. Verilen nihai
gün içinde
sonuçlarını başvuru
sahibine bildirilmek üzere
karar karnuoyuna duyurulur.
(14) Kurul, Komitenin kararına uymaması durumunda bu durumu gerekçeli
olarak açıklar.
(15) Kararda
aşağıdaki
hususlar yer
alır:
a) Geçerlilik süresi.
b) İthalatta uygulanacak işlemler.
c)
Kullanım amacı.
ç) Risk yönetimi ve piyasa denetimi için gerekli veriler.
d) İzleme koşulları.
166
İSTANBUL TİCARET ODASI
e) Belgelerne ve etiketierne koşulları.
f) Ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakil kuralları.
g) İşleme, atık ve artık arıtım ve imha koşulları.
ğ)
Güvenlik ve acil durum tedbirleri.
h) Yıllık raporlamanın nasıl yapılacağı.
(16) Başvuru sahibi, geçerlilik süresi dolmadan en az bir yıl önce Bakanlığa
müracaat ederek uzatma talep edebilir. Bu talep Kurul tarafından değerlendirilir
ve sonucu başvuru sahibine bildirilmek üzere Bakanlığa gönderilir. Sonucun bir
yıllık süre içerisinde başvuru sahibine bildirilmemesi durumunda, izin süresi
karar verilineeye kadar uzar.
(17) Bu maddenin
düzenlenir.
uygulanmasına ilişkin
usul ve esaslar yönetmelikle
Risk Değerlendirme, Sosyo-ekonomik Değerlendirme ve Risk Yönetimi
MADDE4
(1) Bu Kanuna göre yapılan her bir başvuru için bilimsel esaslara göre risk
değerlendirmesi ve sosyo-ekonomik değerlendirme ayn ayn yapılır. Başvuruda
verilen bilgilerin yeterli görülmemesi durumunda başvuru sahibinden yeniden
deney, test, analiz ve araştırma yapılması talep edilebilir. Risk değerlendirmesi
ve sosyo-ekonomik değerlendirme işlemleri ile ilgili masraflar başvuru sahibi
tarafından karşılanır.
(2)
her bir başvuru için ayrı risk değerlendirmesi
yapılır. Risk değerlendirmesinde laboratuvar, sera ve tarla testlerini içeren alan
denemeleri ile gıda analizleri, taksisite ve alerji testleri yanında gerekli görülen
diğer testıerin sonuçlarının başvuru sahibi tarafından verilmesi zorunludur.
Yapılan başvurularda
(3) Her bir başvuru hakkında karar verınede esas
alınmak
üzere GDO'ların,
GENETIÖİ DEÖfŞTIRiLMIŞ ORGANlZMALAR
biyolojik
}
67
çeşitliliğin korunınası
kullanıcılar
ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, tüketici ve
üzerindeki etkilerinin belirlenmesi için sosyo-ekonomik değerlen­
dirme yapılır.
(4)
Başvurusu yapılan
GDO ve ürünleri için risk ve sosyo-ekonomik
değerlendirme sonuçlanna dayanarak risk yönetimi esasları belirlenir. Risk
yönetimi ile ilgili detaylı bir plan hazırlanır. Risk yönetim planımn hazırlanması
ve uygulanmasından başvuru sahibi sorumludur.
(5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yasaklar
MADDE S
( 1) GDO ve ürünlerine
ilişkin aşağıdaki
fiillerin yapılması
yasaktır:
a) GDO ve ürünlerinin onay alınmaksızın piyasaya sürülmesi.
b) GDO ve ürünlerinin, Kurul
kararlarına
aykın olarak
kullanılması
veya
kapsamında
belir-
kullandınlması.
c) Geneti ği
değiştitilmiş
bitki ve hayvanların üretimi.
ç) GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme
lenen amaç ve alan dışında kullanımı.
d) GDO ve ürünlerinin bebek mamalan ve bebek formülleri, devam
mamalan ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde
kullanılması.
Basitleştirilmiş İşiemi
MADDE6
(1) GDO ve ürünlerinden kaynaklanabilecek herhangi bir riski olmayan ve
168
İSTANBUL TİCARET ODASI
insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe herhangi bir
zararının bulunmadığı yönünde mevcut bilgiye ve daha önce yapılmış olan risk
değerlendirmesine dayanan başvurular için, sosyo-ekonomik değerlendirme
sonuçları da dikkate alınarak basitleştirilmiş işlem uygulanabilir.
(2) Basitleştirilmiş işleme müracaat esnasında Bakanlık tarafından belirlenecek diğer hususlar dışında aşağıdaki şartların karşılanması zorunludur:
a) Gen kaynağı ile transfer edilen canlı
lojisinin biliniyor olması.
organizmanın
taksonomisi ve biyo-
b) GDO'nun insan, hayvan, çevre sağlığı ve biyolojik çeşitliliğe olabilecek
etkileri hakkında yeterli bilgi bulunması.
c) GDO'nun diğer canlı organizmalarla ilişkisi ile ilgili olarak kullanılabile­
cek daha önce yapılmış risk değerlendirmelerinden elde edilen olumsuz bir etki
olmadığına dair bilginin mevcut olması.
ç) Transfer edilen genetik materyalin tanımlanması ve transfer edildiği canlı
organizma içinde belirlenmesi için detaylı yöntem ve verilerin bulunması.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Karar Sonrası Yapılacak İşlemler
MADDE7(1) GDO ve ürünlerinin piyasaya sürülmesinden sonra, kararda verilen
koşullara
uyulup uyulmadığı, insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik
çeşitlilik üzerinde herhangi bir beklenmeyen etkisinin olup olmadığı Bakanlık
tarafından kontrol edilir ve denetlenir. Bu amaçla yapılacak analiz işlemleri,
Bakanlık tarafından belirlenen laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilir. İtha­
latçı, kontrol ve denetim işlemleriyle ilgili olarak talep edilen hususları yerine
getirmekle yükümlüdür.
GENETİGİ DEGİŞTIRILMİŞ ORGANİZMALAR
169
(2) Kararda belirtilen koşulların ihlali veya GDO ve ürünleriyle ilgili olarak
herhangi bir riskin ortaya çıkabileceği yönünde yeni bilimsel bilgilerin ortaya
çıkması durumunda, karar Kurul tarafından iptal edilebilir. Kararı iptal edilen
GDO ve ürünleri toplatılır. İnsan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik
çeşitliliğe olumsuz etkisi olduğu tespit edilenler derhal imha edilir~ herhangi bir
olumsuz etkisi tespit edilmeyenierin ise mülkiyeti kamuya geçirilir. Bu fıkra
uyarınca Bakaniıkça alınacak tedbirlerle ilgili yapılan masraflar ve diğer giderler, kusur ve sorumluluklan dikkate alınarak ilgililerden tahsil edilir.
(3) izlenebilirliğin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerinin ülkeye girişi
ve dolaşırnında, Bakanlığa beyanda bulunulması, gerekli kayıtların tutulması,
karann bir örneğinin bulundurulması ve etiketierne kurallarına uyulması zorunludur. Her bir GDO ve ürününe ayırt edici kimlik verilerek kayıt altına alınır.
Kayıt altına alınan GDO ve ürünlerine ilişkin belgelerin yirmi yıl süreyle saklanması zorunludur.
(4) Herhangi bir ürünün
Bakanlık tarafından
belirlenen
üzerinde GDO ve ürünlerini içermesi halinde~ etikette, GDO
belirtilmesi zorunludur.
eşik değerin
içerdiğinin açıkça
(5) İlgililer, GDO ve ürünleriyle ilgili olarak yeni bir risk ya da risk şüp­
hesini öğrendiği takdirde durumu derhal Bakanlığa bildirmek ve tedbir almakla
yükümlüdür.
(6) İlgililer; GDO ve ürünlerinin pıyasaya sürülmesi sırasında alıcıları
muamele, işleme, taşıma, saklama ve diğer işlemlere ilişkin kararda yer alan
güvenlik kurallan ve tedbirleri hakkında bilgilendirmekle yükümlüdür.
(7) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
170
İSTANBUL TİCARETODASı
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Bakanlığın
Görev ve Yetkileri ile
Kurul ve Komiteler
Bakanlığın
Görev ve Yetkileri
MADDE 8- (1) Bakanlığın görev ve yetkileri
a) Kurula uygun
hizmetlerini yürütmek.
şunlardır:
çalışma koşullarını sağlamak
ve Kurulun sekretarya
b) Kurulca talep edilen bilgi ve belgeleri temin etmek, istenen araştırma,
deneme, kontrol ve denetlemeleri yaparak veya yaptırarak sonuçlarını Kurula
bildirmek.
c) Bu Kanunda belirtilen iş ve işlemlerin uygulanması, istenmeyen GDO
bulaşiklannın engellenmesi, izlenmesi, kontrolü ve denetimini sağlamak.
ç) Gerek görülmesi halinde GDO ve ürünleri ile ilgili çalışmalar yapmak
için gerçek veya tüzel kişileri yetkilendirmek, yetkilendirilen bu gerçek veya
tüzel kişileri denetlernek ve bunlara ilişkin usul ve esasları düzenlemek.
d) Ülkesel biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynakların korunması ve
sürdürülebilir kullanımı için strateji geliştirmek, uygulamak veya uygulanmasını
sağlamak.
e) Biyogüvenlik bilgi değişim mekanizması aracılığıyla kamuoyunun GDO
ve ürünleri ile ilgili bilgilendirilmesi ve karar alma sürecine katılımının sağlan­
ması için gerekli tedbirleri almak.
f) Kurul ve bilimsel komitelerin faaliyetleri ile ilgili usul ve esaslan belir-
lemek.
g) GDO ve ürünlerinin bu Kanunda düzenlenen haller dışındaki dolaşımını
ve kullanımını önlemek için, sınır kontrolleri hususunda ilgili kurumlarla iş
GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
birliği
ı7 ı
yapmak.
ğ) İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması
hususunda öngörülemeyen durumlara
yönelik acil durumlarda uygulanacak yöntem ile acil eylem planlarını hazırla­
mak ve uygulamak.
h) Kurulun görüşleri
eşik değerini belirlemek.
doğrultusunda
GDO ve ürünlerinin özelliklerine göre
ı)
Bu Kanun kapsamındaki ürünler ile GDO'lardan elde edilen ürünlerin
etiketlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek.
gerekli hallerde bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak,
diğer bakanlıklar ve ilgili kurum ve kuruluşlar ile iş birliği yapar.
(2)
Bakanlık,
(3) GDO ve ürünleri ile bunlara ilişkin her türlü faaliyet sürecinde meydana
gelebilecek kaza durumunda, çevre, biyolojik çeşitlilik, tarımsal üretim ve insan
sağlığı üzerinde olabilecek zararların önlenmesine yönelik acil eylem planlanmn
zamanında hazırlanması ve uygulanmasından Bakanlık sorumludur.
insan , hayvan , bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik
çeşitliliğin korunması amacıyla bu Kanun kapsamına giren ürünler hakkında
tamamen veya kısmen toplatma, mülkiyetİn kamuya geçirilmesi , ürünün
mahrecine iadesi, faaliyetin geçici olarak durdurulması, ürünün imhası, piyasaya
arzı, ticareti ve işlenmesinin yasaklanması gibi ihtiyati tedbirleri almaya ve her
türlü düzenlemeyi yapmaya yetkilidir.
(4)
Bakanlık;
Biyogüvenlik Kurulu
MADDE9(ı)
GDO ve ürünleri ile ilgili yapılan başvuruların değerlendirilmesi ve bu
maddede belirtilen diğer görevlerin yürütülmesi için Biyogüvenlik Kurulu
oluşturulur.
172
İSTANBUL TİCARETODASI
dört, Çevre ve Orman Bakanlığınca iki, Sağlık
Bakanlığınca bir, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir ve Dış Ticaret
Müsteşarlığınca bir üye olmak üzere, üç yıllık süre için, ilgili bakanlar tarafından
belirlenen toplam dokuz üyeden oluşur. Bakaniıkça seçilecek üyelerden birinin
üniversite, diğerinin ise meslek örgütleri tarafından gösterilen adaylar arasından
seçilmesi zorunludur. Kurul Başkam, Bakan tarafından belirlenir. Kurul Başkam
yokluğunda yerine vekalet etmek üzere bir üyeyi tayin eder.
(2) Kurul,
(3) Kurul
Bakaniıkça
Başkan
ve üyeleri en fazla iki dönem için görevlendirilebilir.
(4) Boşalan Kurul Başkanlığı ve üyeliklerine en geç bir ay içerisinde ilgili
bakanlar tarafından yeni görevlendİrille yapılır.
(5) Kurul üyesi olabilmek için en az lisans düzeyinde yükseköğrenim
görmüş olmak ve 1417/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4) , (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde
belirtilen şartları taşımak zorunludur. Kurul üyelerinin bu Kanun kapsamına
giren konularda en az
beş yıllık
tecrübeye sahip olması
şartı aranır.
(6) Kurul Başkan ve üyelerinin görev süreleri dolmadan görevlerine son
verilemez. Ancak, Kurul Başkanı veya bir üyenin bu görevi yapamayacak derecede hastalık veya sakatlık durumunun ortaya çıkması, görevlendirilmeleri için
gerekli şartlan kaybetmeleri ya da bu Kanuna aykın işlem yaptıklarımn tespit
edilmesi durumunda Bakan tarafından görevine son verilir.
(7) Kurul Başkan ve üyeleri ile bunların eşleri, evlatlıkları ve ikinci derece
dahil kan ve kayın hısımları, Kurulun karar almakla görevli olduğu faaliyet veya
alanlarla ilgili herhangi bir ticari faaliyette bulunamaz veya sermaye piyasası
araçlarına sahip olamaz. Bu fıkra hükmüne aykırı davramldığımn tespit edilmesi
durumunda, bunlann üyelikleri Bakan tarafından derhal sona erdirilir.
(8) Kurul Başkan ve üyeleri, görevlerinden ayrılmalarını izleyen üç yıl
içinde bu Kanunla düzenlenen faaliyet ve alanlardaki özel kuruluşlarda görev
alamaz.
GENETİGİ DEGIŞTİRİLMIŞ ORGANİZMALAR
173
(9) Kurulda görev alan üyelere yılda on iki toplantı gününü geçmemek üzere
katıldıkları her toplantı günü için (5 .000) gösterge rakamının memur aylık kat
sayısı
ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda huzur hakkı ödenir. Kurulda görev
alan üyelere harcırab ödenmesini gerektiren hallerde 10/211954 tarihli ve 6245
sayılı Harcırab
harcırab
Kanunu hükümlerine göre en yüksek Devlet memuruna ödenen
esas alınır.
Biyogüvenlik Kurulunun
Çalışma Esasları
MADDE lO(1) Kurul görevini yaparken bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, merci ve
kişi
Kurula emir ve talimat veremez.
(2) Kurul,
Başkanın
daveti üzerine gündemli olarak
toplanır.
Her bir
toplantının
gündemi toplantıdan en az bir hafta önce Kurul Başkanı tarafından
hazırlanarak Kurul üyelerine bildirilir. Gündemde yer alan maddelerin
görüşülmesi tamamlanmadığı
sürece
toplantı
sona ermiş
sayılmaz.
(3) Kurul en az yedi üyenin hazır bulunması ile toplanır. Kurul, üyelerden en
az
beşinin aynı
yöndeki oyuyla karar
alır.
Kurul karan tutanakla tespit edilir ve
imza altına alınır.
(4)
G~çerli
mazereti
olmaksızın
bir takvim
yılında
toplam üç
toplantıya
katılmayan
üye, bu durumun Kurul karan ile tespit edilmesi koşuluyla, üyelikten çekilmiş sayılır. Toplantıya katılmasına rağmen karşı oy kullanmadığı halde
Kurul kararlannı süresi içinde imzalamayan veya karşı oy kullandığı halde, karşı
oy gerekçesini süresi içinde yazmayan Kurul üyeleri, yazılı olarak ikaz edilir. Bu
durumun bir takvim yılı içinde toplam üç defa tekrar etmesi halinde, ikaz edilen
üye çekilmiş sayılır. Bu durumun, üyenin katılmadığı üçüncü toplantıda Kurul
tarafından
tespit edilip karara bağlanarak Bakanlığa bildirilmesi zorunludur.
(5) Kurul üyeleri,
hısımlarıyla
eşleri, evlatlıklan
ve üçüncü derece dahil kan ve
ilgili konularda müzakere ve oylamaya katılamaz.
kayın
İSTANBUL TİCARET O DASI
174
Biyogüvenlik Kurulunun Görev ve Yetkileri
MADDE ll
(1) Kurulun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Uzmanlar listesini oluşturmak.
b) Uzmanlar listesindeki kişilerden seçilen bilimsel komiteleri
oluştur-
mak.
c) Her bir
üyelerini seçmek.
başvuru ıçın
uzmanlar listesinden bilimsel ko mitelerin
ç) Risk ve sosyo-ekonomik
Kurul kararlarını
değerlendirme raporlarını
dikkate alarak
oluşturmak.
d) İzleme raporlarına dayanarak karann kısmen veya tamamen iptali ile
yasaklama, toplatma, imha ve benzeri yaptınmlara ilişkin kararlarını Bakanlığa
sunmak.
e) Etik komite oluşturmak.
Bilimsel Komitelerin Oluşumu, Görev ve Yetkileri
MADDE12her bir başvuru için, risk değerlendirme komitesi ve
sosyo-ekonomik değerlendirme komitesi ile ihtiyaca göre diğer bilimsel
komiteler oluşturulur. Bu komiteler on bir kişiden teşekkül eder.
(1) Kurul
tarafından
(2) Uzmanlar listesi, üniversiteler ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu ile Kurul tarafından gerekli görülen alanlarda çalışanlar
arasından seçilir.
(3) Komitelerin görev ve yetkileri şunlardır:
a) Bu Kanun kapsamında yapılan başvurularda risk değerlendirmesi için
GENETiGi DEGIŞTIRtLMIŞ ORGANiZMALAR
sağlanan
yeterliliğini
bilgilerin bilimsel
175
belirlemek.
b) Test, deney, deneme, analiz ve
diğer işlemleri
belirlemek, gerekli
hallerde ek bilgi istemek.
c) Risk
değerlendirme
ve sosyo-ekonomik
değerlendirme raporlarını
hazırlamak.
ç) Karar
bilgiyi
sonrasında
değerlendirerek
ortaya çıkan veya elde edilen her türlü yeni veri ve
bilimsel
görüş oluşturmak.
değerlendirmeler
d) Bilimsel
yapmak, Kurula bilgi vermek ve rapor
hazırlamak.
hazırladıklan
(4) Komitelerin
bilimsel
değerlendirme raporları
hizmete özel
olup, bu raporlar Kurul haricinde hiçbir gerçek ve tüzel kişiye, kuruma ve kuruluşa
verilemez. Komite üyeleri hukuka aykın eylemleri dışında hazırladıkları bil-
imsel
değerlendirme raporlarından dolayı
sorumlu tutulamaz.
(5) Komiteler görevlerini yaparken
bağımsızdır.
Hiçbir organ, makam,
merci ve kişi komitelere emir ve talimat veremez.
...
go.. rev
f6\
Komı·t~ı~
d~
'
J .1.
......, vı.
V
üzere
katıldıkları
ı.
her
1 .rı') "'"
alan
;ı
..,~ı~...~ y·J.J.UU
J. U
UJv.I. .....J.v
VU
toplantı
a ...; top1?. .... t. gu·•n;'nu·'
J.J.'-l l.
J.u.11l..l
"'""CffiP.
........ı"'kJ ~u v ..~
o'-'~
günü için uhdesinde kamu görevi bulunanlara
(3.000), kamu görevi bulunmayanlara ise (5.000) gösterge
aylık
JUJ.
rakamının
memur
kat sayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda huzur hakkı ödenir. Bilimsel
koroitede görev alan üyelere harcırab ödenmesini gerektiren hallerde 6245
Harcırab
harcırab
Kanunu hükümlerine göre en yüksek Devlet memuruna ö'denen
esas
alınır.
(7) Davet
zeretsiz
edildiği
katılmayan
belirlenir.
sayılı
halde, bir
başvuru
üyenin komite
ile ilgili en fazla iki
üyeliği düşer.
Kurul
toplantıya
tarafından
ma-
yeni bir üye
176
ISTANBUL TİCARET ODASI
Yükümlülük
MADDE 13(1) Bu Kanun
kapsamındaki Bakanlık
personeli, Kurul ve komite üyeleri,
görevlerini yerine getirmeleri sırasında edindikleri gizlilik taşıyan her türlü bilgi
ve belge ile ticari sırları, kanunlarla yetkili kılınan merciierden başkasına
açıklayamaz, kendilerinin veya üçüncü şahısların yararına kullanamaz.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Hukuki Sorumluluk, İdari Yaptırımlar ve Ceza Hükümleri
Sorumluluğa İlişkin Temel İlkeler
MADDE14(1) GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanun
kapsamında
izin almış olsalar dahi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve
biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanmasına karşı oluşan
zararlardan sorumludur. Bu sorumluluk, GDO ve ürünlerinin, başvuru ve kararda yer alan koşullan sağlamadığının anlaşılması durumunda zarar oluşmasa dahi
geçerlidir.
alanda kullanımı ve gıda, yem, işleme ve tüketim
amacıyla piyasaya sürülmesi, ithalatı ve transit geçişi için izin alma zorunluluğu
olduğu halde, bu faaliyetleri izinsiz olarak gerçekleştirenler ile GDO'lan çevreye serbest bırakanlar ve üretenler bu faaliyetler sonucunda meydana gelen her
türlü zarardan sorumludur.
(2)
GDO'ların kapalı
(3) Ortaya çıkan bir zarann GDO'lardan kaynaklandığının kabul edilebilme-
sahip olduğu yeni özelliklerden veya organizmaların yeniden üretiminden veya değiştirilmesinden ya da organizmalann
değiştiiiimiş materyalinin başka organizmalara geçişinden kaynaklanması
gerekir. Zararlardan kaynaklanan sorumluluğun tespitinde; zararların tarım,
orman, gıda ve yem ürünlerinin içindeki genetik değişiklikten kaynaklanmış
si için,
zararın organizmaların
GI!NETII:'il DEGIŞTiRil.MIŞ ORGANIZMALAR
177
olup olmadığı göz önünde tutulur.
(4) Her ne amaçla olursa olsun piyasaya sürülmüş GDO ve ürünlerini karar
koşullarına
uygun olmayan bir
şekilde
muameleye tabi tutmak suretiyle veya
başka
bir yolla zararm ortaya çıkmasına ya da sonuçlannın ağırlaşmasına sebep
olanlarla bunları ticari olarak üretenler, işleyenler, dağıtanlar ve pazarlayanlar
bu zararlardan müteselsilen sorumludur.
(5) GDO ve ürünlerini piyasaya süren, ticari olarak işleyen, dağıtan ve
pazarlayanlar meydana gelebilecek zararlar ve bunlara ilişkin sorumluluklar
hakkında
(6)
birbirlerini bilgilendirmek zorundadır.
GDO'ları
muameleye tabi tutanlar, muamele nedeniyle çevrede zararın
meydana gelmemesi veya meydana gelen zararın sonuçlarının ağıdaşmaması
için risk değerlendirmesine göre belirlenen tedbirlerin masraflarını karşılamakla
yükümlüdür. Sorumlular, çevrenin zarar görmüş veya tahrip olmuş unsurlannın
eski haline getirilmesi veya aynı değerdeki unsurların yerine konulması için
gerekli masraflan da karşılar.
(7) GDO ve ürünlerinin neden
hakkı,
olduğu zararıann
zarar görenin, zarardan veya zarar verenl
ve her halükarda
zararı doğuran olayın
tazmin edilmesini talep
öğrenmesinden
itibaren iki yıl
meydana gelmesinden itibaren yirmi
y ıl
sonra düşer.
(8) Zararın sel, dolu, heyelan, deprem gibi tabii afetlerden veya zarar
görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklandığının tespit edilmesi
halinde sorumluluk hükümleri uygulanmaz.
Ceza Hükümleri
MADDE lS
(1) GDO ve ürünlerini bu Kanun hükümlerine
üreten veya çevreye serbest bırakan kişi, beş
bin güne kadar adli para cezası ile
aykırı
olarak ithal eden,
yıldan on iki yıla kadar hapis ve on
cezalandınlır.
178
İSTANBUL TİCARET ODASI
işlenen
(2) Bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde ithal edilen veya
GDO' ları veya GDO ve ürünlerini, ithal izninde belirlenen amaç ve alan dışında
kullanan, satışa arz eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini bilerek ve
ticari amaçla satın alan, kabul eden, nakleden veya bulunduran kişi, dört yıldan
dokuz yıla kadar hapis ve yedi bin güne kadar adli para cezası ile
cezalandınlır.
işlenen
(3) Bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde ithal edilen veya
GDO 'lardan elde edilen ürünleri, ithal izninde belirlenen amaç ve alan
kullanan,
satışa
ticari amaçla
arz eden, satan veya devreden ya da bu
satın
özelliğini
alan, kabul eden, nakleden veya bulunduran
yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile
işleme
iznini alan
kişi,
fiili daha
ağır cezayı
bilerek ve
üç
yıldan
cezalandınlır.
alınması
(4) Yalan beyanda bulunarak bu Kanun hükümlerine göre
ithal veya
kişi,
dışında
gerektiren
gereken
başka
bir suç
oluşturmadığı
takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandınlır. Bu
izne dayalı olarak GDO'ların, GDO ve ürünlerinin veya GDO'lardan elde edilen
ürünlerin ithal edilmesi, işlenmesi , kullamlması, satışa arz edilmesi, satılması,
devredilmesi, kabul edilmesi, rtakledilmesi veya bulundurulması halinde, ayrıca
yukarıdaki fıkralardaki
hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(5) Bu maddede yer alan suçlann bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde ve
yararına olarak işlenmesi halinde, bu tüzel kişiye yüz bin Türk Lirasından iki
yüz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir ve aynca tüzel kişi hakkında
bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(6) Bu Kanunun 7 nci maddesinde düzenlenen yükümlülükleri yerine
getirmeyen
başvuru
yükümlülük ihlali
sahiplerine, fiilieri suç
dolayısıyla
on bin Türk
oluşturmadığı
Lirasından
takdirde, her bir
otuz bin Türk
Lirasına
kadar idari para cezası verilir.
(7) GDO ve ürünlerini bu Kanun hükümlerine
kullananlara, fiilieri suç
cezası
verilir.
oluşturmadığı
aykırı
olarak
takdirde, on bin Türk
kapalı
Lirası
alanda
idari para
GENETiGi DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANIZMALAR
(8) 9 uncu maddenin sekizinci
2/1011981 tarihli ve 2531
sayılı
fıkrası
hükmüne uymayanlar
ı 79
hakkında
Kamu Görevlerinden Aynianların Yapamayacak-
ları işler Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen cezalar uygulanır.
(9)
Beşinci fıkra
hükmüne göre idari para
cezasına
karar vermeye davaya
bakan mahkeme, altıncı ve yedinci fıkralar hükümlerine göre idari para cezasına
karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir. Bu Kanuna göre verilen idari para
cezaları tebliğinden itibaren bir ay içerisinde ödenir.
BEŞİNCi BÖLÜM
Yönetmelik ve Son Hükümler
Yönetmelik
MADDE16
(1) Bu Kanunun
uygulanması
yayımı
melikler, Kanunun
ile ilgili usul ve esaslan düzenleyen yönettarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde Bakanlık
tarafından çıkarılır.
Yürürlük
MADDE 17(ı)
Bu Kanun
yayımı
tarihinden
altı
ay sonra yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 18- (l) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
8. Genel Değerlendirme
on yıllarda moleküler biyoloji ve gen teknolojisindeki ~~lı gelişmeler
birçok alanda farklı sonuçlar meydana getirmiştir. üzeilikle gen
teknolojisi tekniklerinden yararlanılarak organizmalann genetik yapısının
değiştirilmesi bütün dünyada büyük bir ilgi uyandırmıştır. Günümüzde tarım,
sağlık, ilaç vb gibi birçok alanda kullanılmaya başlanan bu teknolojinin kullanım
alanı her geçen gün artış göstermektedir. Tarımsal üretimde ürün miktarı ve
kalitesinin artırılması yönündeki beklentiler genetiği değiştiriliDİş bitki tarımının
tüm dünyada giderek yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Transgenik bitkilerden
elde edilen GDO'lu ürünler gıda ve yem olarak kullanılmaya başlanmıştır.
S
GDO'lu ürünler elde edildikten sonra bu ürünlerin insan, hayvan sağlığı ve
çevre üzerindeki olası olumsuz etkileri tartışma konusu olmuştur. Her yeni
teknoloji ürünlerinde olduğu gibi GDO'lu ürünlerinin de olası riskleri göz
önünde bulundurularak çeşitli değerlendirmelere tabii tutulmaktadır. Ticari
olarak ilk üretilmeye başlandığı tarihten günümüze kadar dünya genelinde transgellik bitki ekim alanının her yıl katlanarak artması bu üretim şekli ve ürünlerin
farklı yönlerden değerlendirilmelerine neden olmuştur. GDO'lu ürünlerin
güvenlik ve risk değerlendirilmesi yanında bunların ekonomik ve sosyal etkilerinin değerlendirilmesi de yapılmaktadır. Ülkelerin bu ürünlere bakış açısı
bakımından birtakım farklılıklar olduğundan bu ürünlere yönelik yapılan
değerlendirmeler de ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. AB' de olduğu
gibi bir takım genel değerlendirmeler yapılabildiği gibi her ülke bireysel olarak
da bu ürünler ile ilgili güvenlik ve risk değerlendirmesi yaparak bu ürünlerin
üretimi veya ithalatına karar verebilme hakkına sahiptirler.
GDO'lu ürünlerin en fazla üretildiği ülke olan ABD'de bu ürünlerin risk ve
güvenlik değerlendirmesi Amerikan Tarım Bakanlığı (USDA), Amerikan Gıda
ve İlaç İdaresi (FDA) ve Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından yapılmaktadır.
Çok yönlü incelemeler yapıldıktan sonra bu ürünlerin doğal benzerlerinden
aynştıracak çok belirgin bir farklılık tespit edilmediği sürece insan gıdası ve/veya
182
ISTANBUL TİCARET ODASI
hayvan yemi olarak tüketilmelerine izin verilmektedir. ABD' de bu ürünleri
diğer doğal benzerlerinden ayıncı etiketietme gibi bir uygulama bulunmamaktadır. AB ülkeleri ise bu ürünlerin üretim ve ithalatına çok sıcak bakınarnakla birlikte AB Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) gibi bağımsız bilimsel kuruluşların
görüşlerine başvurarak GDO içeren bazı ürünlerin tüketimine izin vermektedir.
8.1. GDO'Iu Ürünlerin Güvenlik Değerlendirmesi
GDO'lu ürünlerin güvenlik değerlendirmesinde bu ürünlerin doğal benzerleri ile karşılaştırmalı bir yönteme başvurulmaktadır. Bu karşılaştırmalı yöntemde ürünler iç ve dış özellikler bakımından bir karşılaştırmaya tabii tutulurlar.
Dış kalite ölçütlerinde ürünün şekli, rengi, hacmi, büyüklüğü, kokusu vb. özellikler dikkate alınırken, besin madde içerikleri, anti besinsel faktörler ve diğer
zararlı toksinler iç kalite ölçütlerinde başlıca üzerinde durolan özelliklerdir.
GDO'lu ürünlerin güvenlik değerlendirmesi iki aşamalı olarak yapılmak­
tadır. İlk aşamada bu ürünlerin doğal benzerleri ile arasındaki farklılıklar tespit
edilir. Bu farklılıklar ürünün dış görünüşü ve kimyasal bileşimi ile ilgilidir.
Sonraki aşamada ise tespit edilen farklılıkların gıda, yem, beslenme ve çevresel
açısından etkileri değerlendirilir. Güvenlik değerlendirmesinde üzerinde en fazla
durolan husus eşdeğeriilik kavramıdır.
GDO'lu ürünlerin güvenlik değerlendirilmesindeki kilit unsurlar verici ve
konakçı organizmaların karakterize edilmesi, genetik modifıkasyon olgusunun
moleküler karakterizasyonu, agronomik ve bileşimsel özelliklerin analizi, spesifik toksisite, alerjenisite ve besin testleri, pazarlama sonrası izleme, çevresel
risk değerlendirmesi ile çevresel izlemedir (Renckens, 2004).
8.2. GDO'Iu Ürünlerin Risk Değerlendirmesi
GDO ve ürünlerinin, genetik değişiklikten dolayı, insan, hayvan ve bitki
sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve çevre üzerinde sebep olabileceği riskierin ve risk
kaynağının test, analiz, deneme gibi bilimsel yöntemlerle tanımlanması, niteliklerinin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve risk unsurlarının belirlenınesini kap-
GENETİÖİ DEGİŞTiRILMIŞ ORGANİZMALAR
183
sayan süreç risk değerlendirmesi olarak tanımlanır.
Gıda,
yem,
işleme
ve tüketim
amacıyla kullanılacak
GDO'lu ürünlerin risk
değerlendirmeleri; gıda güvenliği, insan, hayvan, bitki ve çevre sağlığı ile biyoçeşitlilik esas alınarak yapılmaktadır. Risk değerlendirmesinin hedefi GDO
ve ürünlerinin insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik
üzerinde olası potansiyel olumsuz etkilerinin neler olabileceğini tespit etmek ve
bu özellikleri tanımlamaktır. Risk testi yapılarak piyasaya sürülen bir GDO ve
ürününün işleme ve dağıtım zinciri boyunca her aşamada takibi ve her türlü
gözlem, kontrol ve denetimi yapılarak bunların olası olumsuz etkileri izlenir.
GDO ve ürünlerinin risk değerlendirmesinde yasal faktörler dikkate
alınarak belirli kurallara göre yapılmaktadır. Sağlık risk değerlendirmesinin
hedefi GDO ve ürünlerinin gıda veya yem olarak tüketime sunum neticesinde
insan ve hayvan sağlığı üzerine yaratacağı potansiyel olumsuzluklar tanımlanır.
Çevresel risk değerlendirmesinde ise GDO'ların çevreye kasti salınımı veya
pazara sunulması neticesinde çevre üzerinde oluşturabileceği katlanmış ve uzun
vadeli etkileri dikkate alınmak suretiyle her türlü direkt ve endirekt sonuçlar risk
tahmini yapılır.
8.3. Sosyo-Ekonomik Değeriendirme
dünyada, biyoteknoloji bilimindeki gelişmeler ulus
sınırlarını aşarak uluslararası düzeyde etkilerini göstermeye başlamıştır. Modern
biyoteknolojinin gelişim ve uygulama alanları göz önüne alındığında, GDO ve
ürünlerinin kullanımının sosyo-ekonomik yapı üzerinde de önemli düzeyde etkiler yaratabileceği görülmektedir. Bu ürünlerin üretimiyle birlikte dünyada
giderek artan açlık ve yetersiz beslenmenin önlenebileceği idea edilmektedir.
Ancak, GDO'lann uzun vadede birçok olumsuzluğa neden olacağı da ileri
sürülmektedir.
Giderek
küreselleşen
GDO ' ları
üreten biyoteknoloji şirketlerinin sınırlı sayıdaki
ülkelerin elinde bulunması tekelci, dengesiz rekabetçi bir pazar
gelişmiş
piyasanın
18 4
İSTANBUL TİCARET ODASI
oluşmasına
ve bu ülkelerin dünyada giderek büyük ekonomik bir güç haline
gelmelerini sağlayacak olması diğer ülkeler üzerinde bir risk oluşturabilir.
Aynca ekonomik açıdan bu ürünlerin patent hakkının tüm dünyada birkaç çok
uluslu şirketin elinde olması diğer ülkeleri kendilerine ekonomik olarak bağımlı
hale getirebilir. Bunun sonucunda da küreselleşen dünyada bu ileri teknolojiye
sahip olmayan gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkeler yerel gen kaynaklarını
kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirler.
GDO'lu ürünlerin üretiminde gen kaçışı ve yapay tozlaşma olasılığı göz
önüne alındığında bu ürünleri yetiştirmeyen üreticilerin sağlıklı bir şekilde üretim yapmalarını giderek imkansız hale getirebilir. Çünkü üreticiler ekonomik
kaybını önlemek için diğer üreticiler gibi GDO'lu ürün yetiştirmek zorunda
bırakılmış olacaktır. Bu da üreticileri üretimde GDO 'lu ürün çeşitlerine bağımlı
hale getirecektir. Olası gen kaçışı sonrasında oluşabilecek ekolojik tahribat
tarımsal çeşitliliği azaltarak ekonomik kayıplara neden olabilir. GDO ürün
yetiştiriciliği yerli gen ürünlerin zamanla tercih edilmemesi ise yerel gen kaynaklannın belli bir süre sonra tamamen ortadan kalkmalarına neden olabilir.
SONUÇ
Gelişen
ve
değişen
dünyada biyoteknolojik ürünlerin üretimi ve birçok
alanda kullanımının önümüzdeki yıllarda giderek artacağı görülmektedir.
Teknolojik gelişmelere paralel olarak GDO 'lar hakkındaki tartışmalar çok
boyutlu olarak devam etmektedir. GDO ve ürünlerinin üretimi ve kullanımının
yaygınlaşmasıyla birlikte yapılacak çok yönlü bilimsel çalışmalar neticesinde bu
ürünlerin yarar ve olası zararlannın daha net bir şekilde ortaya konulması
mümkün olacaktır. Bu ürünlerin üretim ve kullanımına bağlı olarak kısa veya
uzun vadede ortaya çıkabilecek olası olumsuzlukianna karşı, ilgili kurum ve
kuruluşlar tarafından hazırlanan ve birçoğu yasallaşmış bulunan biyogüvenlik
kanun, yönetmelik ve direktiflerine uymak günümüz koşullarında en etkili
korunma yolu olarak görünmektedir.
KAYNAKLAR
Açıkgöz,
N., 2003. Tanmsal Biyoteknolojiye Sosyo-Ekonomik
Tanm ve Mühendislik. Sayı 66-67.
Yaklaşımlar.
AEBC, 2002. Animals and Biotechnology. AReport by The AEBC. September,
2002.
Aeschbacher, K, Messikommer, R, Meile, L and Wenk, C. 2005. Bt176 Com
in Poultry Nutrition: Physiological Characteristics and Fate of Recombinant
Plant DNA in Chickens. Poult. Sci. 84: 385-394.
Akalın, E.
2005. İlaç, Sağlık Hizmetleri Ve Biyoteknoloji. Ek-12.
http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/vizyon2023/si/EK-12.pdf.
Akgönül, B., Erem, C., Çınar, D., Halimoğlu, G.,. 2007. Genetiği DeğiştiTilmiş
Organizmalar. Http://Kisi.Deu.Edu.Tr/Bulent.Cavas/Ders/Bokl.Pdf. Erişim
Tarihi:05 .05 .201 O.
Anonim, 1996. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi.
http://www .ogm .gov.tr/yuklelbiyolojik.doc Erişim tarihi: 25.05.201 O.
Anonim, 2004. Biyoteknoloji Ve Gen Teknolojileri Stratejisi. Tubitak, Vizyon
2023 Projesi Biyoteknoloji Ve Gen Teknolojileri Strateji Grubu.
Anonim, 2006. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi.
Anonim,2009 .http:/ /en .wikipedia.org/wiki/Genetically _modified_food#
cite_note-Northwestem-31 Erişim tarihi: 11.08.2010.
Anonim, 2010a. GM plants no problem for the honey industry. http://www.gmocompass .org/eng/news/stories/280 .gm_plants_no_problem_honey _industry .ht
ml. Erişim tarihi: 07.05.2010.
Anonim, 2010b. Genetically Modified Food and Feed: Authorization in the EU.
http://www.gmo-compass.org/eng/gmo/db/ Erişim tarihi :23.04.2010
Atsan, T., ve Kaya, T.E., 2008. "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalann Tarım ve
İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri", UÜ Ziraat Fakültesi Dergisi 22 (2) , 1-6. Aydın,
H., 2008. Genetiği Değişticilmiş Ürünlerin Toprak Ekosistemine Etkileri. F.Ü.
Sağ. Bil. Derg., 22(1): 49-52.
Aydın, H., 2008. Genetiği Değiştmlmiş Ürünlerin Toprak Ekosistemine Etkileri.
F.Ü. Sağ. Bil. Derg., 22(1): 49-52.
Boa-Amponsem, K. and Minozzi, G . 2006. The state of development ofbiotechnologies as they relate to the management of animal genetic resources and their
potential application in developing countries. Background Study Paper 33
(available atftp.fao.org/ag/cgrfa/BSP/ bsp33e.pdf).
Boccaletti, S., and Daniele, M., 2000. "Consumer Willingness-To-Pay for GM
Food Products in Italy," AgBioForum. 3: (www.agbioforum.org).
Borchgrave, R., 2010. Avrupa Birliği GDO Mevzuatı ve Türk Biyogüvenlik
Kanunu. Türkiye Yem Sanayicileri Birliği 10. Uluslar arası Yem Kongresi.
Antalya, 24 Nisan 2010.
Brake , J., and Vlachos, D. , 1998. Evaluation of transgenic event Btl76 "Bt"
com in broiler chickens . Poult. S ci. 77: 648-653.
Brake, J., Faust, M.A. and Stein, J., 2003. Evaluation oftransgenic event Bt ll
hybrid com in broiler chickens. Poult. Sci. 82: 551-559.
Brake, J., M . A . Faust, and J. Stein. 2005. Evaluation oftransgenic hybrid com
(VIP3A) in broiler chickens. Poult. Sci. 84: 503-512.
Brock,A., 2008 . DNADiagnostics: Technologies and Global Markets (available
at www .bccresearch.com/report/BI0063A.html).
Brophy, B., Smolenski, G., Wheeler, T., Wells , D., Huillier, P., and Laible, G.,
2003. Cloned Transgenic Cattle Produce Milk with Higher levels of BCaseinand k-Casein. Nature Biotech. 21 : 157-162.
Chainark, P., Satoh, S., Hiino. T., Kiron, V., Hirono, 1., Aoki, T., 2006 .
Availability of genetically modified soybean meal in rainbow trout
Oncorhynchus mykiss diets. Fish. Sci. 72: 1072- 1076.
Chesson, A., Flachowsky, G. 2003. Reviews Transgenic plants in poultry nutrition. World's Poultry Science Journal. 59: 201-207 .
Clark, J.H., Ipharraguerre, R., 2001. Livestock Performance: Feeding Biotech
Crops J. Dairy Sci. 84, E. Suppl., 2001 E9-E18.
Comejo, J .F., and Caswell, M ., Mitchell, L ., Golan, E., and Kuchler, F., 2006.
The First Decade of Genetically Engineered Crops in the United States. United
States Department of Agriculture. Economic Information Bulletin Number 11.
www.ers.usda.gov Erişim tarihi: 10.05.2010.
Crist W.E., 1996. Waiter, there's a flounder in my fruit. (Bio-engineered fruits
and vegetables with animal genetic materials are not so labeled). Vegetarian
Times 231: 22.
Çabuk, M., Alçiçek, A., Bozkurt, M., Eratak, S ., 2005. Hayvan beslemede
genetik olarak değiştitilmiş bitkilerin (GMO) kullanımı ı. genetik olarak
değiştiritmiş yemler ve özellikleri. llLUlusal Hayvan Besleme Kongresi, Adana
s. 540-543.
Çakmak, I., Graham, R., and Welch, R. M., 2002. Agricultural and Molecular
Genetic Approaches To Improving Nutrition and Preventing Micronutrient
Malnutrition Globally. In: Encyclopedia of Life Support Systems. Seetion Eds:
I. Cakmak and R. M. Welch. UNESCO-EOLSS Publishers Co Ltd. UK, ISBN:
O 9542989-0-X, 3490 pp.
Çelik, V., ve Balık, D.T., 2007. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO).
Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 23 (1-2); 13-23 .
Çetiner S., 2005. Türkiye ve Dünyada Tarımsal Biyoteknoloji ve
Güvencesi: Sorunlar ve Öneriler. GDO Bilgi Platformu.
Gıda
Einspanier, R., Klotz, A., Kraft, J ., Aulrich, K., Poser, R ., Schwagele, F., Jahreis,
G. and Flachowsky, G. , 2001. The fate of forage plant DNA in farm animals: a
collaborative case-study investigating cattle and chicken fed recombinant plant
material. Eur. Food Res. Technol. 2ı2 ı29-134.
Demir, A., ve Pala, A. 2007. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara Toplumun
Bakış Açısı. Hayvansal Üretim 48(1): 33-43.
EFSA, 2007. EFSA statement on the fate of recombinant DNA or proteins in
meat, milk and eggs from animals fed with GM feed.
Ekinci, M.S., Akyol, i., Karaman, M., Özköse, E., 2005. Hayvansal
Biyoteknoloji Uygulamalarında Güncel Gelişmeler. KSÜ. Fen ve Mühendislik
Dergisi, 8(2):89-95.
Ekmekyapar, F, ve Kaykıoğlu , G ., 2007. T ransgenik Bitki Kalıntılarının Toprak
Ekolojisi Üzerine Etkileri ve Transgenik Bitkilerin Çevresel Yönetimi. 6. Ulusal
Çevre Mühendisliği Kongresi.
EMEA European Medicine Association (2007) www .emea.europa.eu/pdfs/
human/opiniongen/5693707en.pdf Erişim Tarihi: 07 .05 .20 ı O.
Falk, M. C., Chassy, B.M. , Harlander, S. K ., Hoban, T. J., McGloughlin, M. N.,
and Akhlaghi, A. R., 2002. Food biotechnology: Benefits and concerns. Journal
of Nutrition. 32; 1384-1390.
FAO/WHO, 2001. Evaluation of Allergenicity of Genetically Modified Foods.
Report of a Joint FAO/WHO Expert Consultation on Allergenicity of Foods
Derived from Biotechnology 22-25 January 2001 .
FAO, 2006. Food and Agriculture Organization. The state of food insecurity in
the World.
Faust, M. A., 2000 . Livestock products-Corn composition and conjunction with
American Dairy Science Assodation and American Society of Animal Science
Meeting. Baltimore, USA, July 2000.
Faust, M . A., and S. M . Spangler. 2000. Nutritive value of silages from
MON810 Bt and non-Bt near-isogenic com hybrids. J. Dairy Sci. 83:1184
(Abstr.).
Finke, M.s. and Kim, H. (2003). Attitudes about genetically modified foods
among Korean and American college students. AgBioForum, 6(4), 191-197.
Available on the World Wide Web: http://www.agbioforum.org.
Flachowsky, G., Aulrich, K., 2001 . Nutritional assessment of feeds frdm genetically modified organism. J. Anim. Feed Sci. 10; 181-194.
Flachowsky, G., Chesson, A., Aulrich, K., 2005 . Review: Animal nutrition with
feeds from genetically modified plants . Archives of Animal Nutrition . 59(1): 1
-40.
Font, M.C ., 2009. PhD. Thesis. Consumer Acceptance, Choice and Attitudes
towards genetically modified (GMO) food. February-2009. Castellfedels,
Barcelona.
Frewer, L. J., Howards, C., Shepherd, R., 1997. Public concems in the United
Kingdam about general and specific applications of genetic engineering: risk,
benefits and ethics. Science, Technology and Human Values 22: 98-124.
Golovan, S .P., Meidinger, R.G., Ajakaiye, A., Cottrill, M., Wiederkehr, M.Z .,
Bamey, DJ., Plante, C., Pollard, J.W. , Fan, M.Z., Hayes, M.A., Laursen, J.,
Hjorth, J.P. , Hacker, R.R., Phillips J.P. and Forsberg, C.W. 2001 . Pigs expressing salivary phytase produce low-phosphorus manure. Nat. Biotech., 19(8):
741-745.
Gruere, G.P, & Rao, S.R. (2007). A review of internationallabeling policies of
genetically modifıed food to evaluate lndia's proposed rule. AgBioFonım,
10(1), 51-64.Available on the World Wide Web: http://www.agbiofonım.org.
Gürlek,M, Turan, F., Turan C ., 2007. Genetiği Değiştiritmiş Organizmalar Ve
Hayvan
Beslemede
Kullanımı.
http://www.akuademi .net/USG/
USG2007/B/bl3.pdf. Erişim tarihi: 05.05.2010.
Hammond. B.G, Vicini, J.L., Hartnell , G.F., Naylor, M.W., Knight, C.D.,
Robinson, E. H., Fuchs, R. L., Padgette, SR., 1996. The feeding value of soybeans fed to rats, chickens, catfısh and dairy cattle is not altered by genetic
incorporation of glyphosate tolerance. J. Nutr. 126:717-727.
Haspolat 1., 2004. Genetik Olarak Değiştirilmiş Ürünlerin Üretimi , Ticareti ve
Ticaretin Düzenlenmesi, Lisansüstü Tez Çalışması, Ankara Üniversitesi
Biyoteknoloji Enstitüsü , Ankara .
Hemre, G.I .. , Sanden, M .. Bakke-Mckellep, A.M., Sagstad, A., Krogdahl, A.,
2006 Growth performance and organ development in Atlantic salmon, Salmo
salar L. parr fed genetically ınodified (GM) soybean and maize. Aquaculture
Nut. 12: 1-14.
Hino, A., 2005. Regulation and Policy on GM Labeling and Detection in Japan.
Asian Productivity Organization.
Ho, P., and Vermeer, E.B., 2004. Food safety concerns and biotechnology:
Consumers' attitudes to genetically modified products in urban Ch.ina.
AgBioForum, 7(4), 158- 175. Available on the World Wide Web:
http://www.agbiofonım.org.
Hoban TJ., 1999. Consumer acceptance of biotechnology in the United States
and Japan. Food Technology. 53(5):50-53.
Houdebine, L, M. 2003. Generation and use of genetically modified farm animals. FAO/WHO Expert consultation on safety assessmenl of foods derived
from genetically modified animals including fish, 17-21 November, 2003,
Rorne.
James, C. 2006. Preview: Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops:
2006. ISAAA, International Service for the Acquisi tion of Agri-biotech
Applications Briefs No. 35.
James , C. 2007 . Preview: Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops:
2007. ISAAA, International Service for the Acquisi tion of Agri-biotech
Applications Briefs No. 37.
James, C. 2008. Preview: Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops:
2008 . ISAAA, International Service for the Acquisi tion of Agri-biotech
Applications Briefs No. 39.
James, C. 2009. Preview: Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops:
2009. ISAAA, International Service for the Acquisi tion of Agri-biotech
Applications Briefs No. 41.
Jennings, J.C.,Albee, L,D., Kolwyck, D.C., Surber, J .B., Taylor, M.L., Hartnell,
G F ., 2003. Attempts to Detect Transgenic and Endogenous Plant DNA and
Transgenic Protein in Muscle from Broilers Fed YieldGard1 Com Borer Com.
Poult. Sci. 82:371-380.
Kaiser, M., 2005. Assessing ethics and animal welfare in animal biotechnology
for farm production. Revue scientifique et technique (International Office of
Epizootics), 24( 1), 75-87 ..
Kan, C.A., and Hartnell, G.F., 2004. Evaination of Broiler Performance When
Fed Insect-Protected, Control, or Commercial Varieties of Dehulled Soybean
Meal. Poult. Sci. 83:2029-2038.
Karademir, R.G, 2007. Biyoteknoloji. Teknoloji İzleme Araştırma Müdürlüğü
Yayını, TR-2007 , Ankara.
Karaoğlu,
M.M., Kotancılar, H .G. 2007 . Transgellik Tahıllar. GIDA 32 (1): 51-
59
Kaynar, P., 2010. Genetik Olarak Değiştitilmiş Organizmalar (GDO)'a Genel
Bir Bakış. Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi 2009; 66 (4): 177-185.
Kefi, S., 2003 . Tarımsal Biyoteknoloji ve Biyogüvenlik. Tarım ve Mühendislik.
Sayı: 66-67.
Kerr, D.E., Plaut, K., Bramley, A.J., Williamson, C.M., Lax, A.J., Moore, K.,
Wells, K.D. and Wall, RJ., 2001. Lysostaphin expressian in mammary glands
confers protection against staphylococcal infection in transgenic mice. Nature
Biotechnol. 19: 66-70.
Kıyak,
S., 2004. Genetik Olarak Değiştitilmiş Gıdalar, Cartagena Biyogüvenlik
Protokolü ve Türkiye'de Durum (2), Çevreye Genç Bakış, 5;1-20.
Kleter, G.A., Kuiper, H.A,. 2002. Considerations for the assessment of the safety genetically modified animals used for huınan food or animal feed. Livestock
Production Science. 74: 275-285.
König,A., A. Cockburn, R .W.R . Cravel, U. Hammerling, I. Kimber, l.Knudsen,
H. A. Kuiper, A. H. Penninks, M. Schauzu, J.M. Wal. 2004. Assessment of the
safety of foods derived from genetically modified (GM) crops. Food and
Chem.icaJ Toxicology 42: 1047- L088.
Krogdahl, A., Bakke-McKellep, A.M .• Baeverfjord, G., 2003 Efects of graded
levels of standard soybean meal on intestinaJ structure, mucosal enzyme activities, and pancreatic response in Atlantic salmon (Salmo salar L.). Aqacull. Nutr. ,
9, 361-371.
Kulaç, İ., Ağırdil, Y. , Yakın, M., 2006. Sofralarım.ızdaki Tatlı Dert , Genetiği
Değiştiiiimiş Organizmalar ve Halk Sağlığına Etkileri. Türk Biyokirnya Dergisi.
31 (3); 151-155.
Lin, W., Somwaru, A., Tuan, F.. Huang, J., and Bai, J., 2006. Consuıners' wiUingness to pay for biotecb foods in cbina: A contingenl valuation approach.
AgBioForurn, 9(3), 166-179 . Available on the World Wide Web:
http://www.agbioforum.org.
McNaughton, J., Roberts, M., Smith, B., Rice, D. , Hinds , M., Sanders, C.,
Layton, R. , Lamb, I., Delaney, B. 2008. Comparison of Broiler Performance
When Fed Diets Containing Event DP-305423-1, Nonlransgeııic Near-Isoline
Control, or Coınmercial Reference Soybean Meal, Hulls, and Oil. Poult. Sci.
87:2549-2561 .
Meseri, R. , 2008. Beslenme ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. TAP
Preventive Medicine Bulletin, 7(5): 455-460.
Mozdziak, P.E. , Pophal, S., Borwornpinyo, S., and Petitte, J.N., 2003.
Transgenic Chickens Expressing B-Galactosidase Hyd.rolyze Lactose in tbe
lntestine. The American Society for Nutritional Sciences J. Nutr. 133:30763079.
Murray, J. , 2003. Changing tbe compasİtion ofmilk to improve human health.
In Transgenic Animal Reseaı·cb Conference IV, Tahoe City USA, page: 20.
Müller. M .. 2000. Increasing disease resistance in transgenic domestic animals.
In: Toutant. J .P., Balazs , E. (Eds), Malecular Farming, INRA Editions, pp. 87-98
Nottle, M.B., Nagashima, H., Verma, P.J., Du, Z., Gıupen, C.G., Mcllfatrick,
S.,M 1997. Production and analysis of growth bonnone transgenic pigs. In:
Murray JD, Anderson GB, Oberbauer AM ·and McGloughlin MM (eds .),
Transgenic Animals In Agriculture. (pp. 145- 156). CAB International, New
York.
Nordlee, J.A., Taylor, S .L., Townsend, J.A. , Thomas, L.A., Bush, R.K., 1996.
Idendification of A Brazil-Nut Allergen in Transgenic Soybeans. The New
England Journal of Medicine. 344: 688-692.
Ölçer, H., 2001. Transgellik Bitkiler: Tarımsal Uygulamalan, Üretim ve
Tüketiminin Kontrolü. Ekoloji Çevre Dergisi. 10 (40): 21-24.
Özcan, S., 2009. Modem Dünyanın Vazgeçilmez Bitkisi Mısır: Genetiği
Değiştirilmiş (Transgenik) Mısırın Tarımsal Üretime Katkısı. Türk Bilimsel
Derlemeler Dergisi 2(2): 01 -34.
Özcanalp, E.G. , Erbaş , H. 2007. Türkiye'de Biyogüvenlik Çalışmaları. 6th
Ankara Riotechnology Days: Biotechnology, Biosafety and Socio-economic
Approaches, 15-17 Nov., 2007 Ankara-Turkey.
Öztürk, 2004. Biyoteknolojiye Genel Bakış. http://fens .sabanciuniv.edu/ biyotek05/docs/1 0Sep/2-Mehmet%200zturk.ppt.
PIFB, 2003. Pew Initiative on Food and Riotechnology (PIFB) , 2003. Pharming
the field: a look at the benefits and risks of bioengineering plants to produce
pharmaceuticals. Workshop proceedings , July 2002 , Washington , DC. Pew
Initiative on Food and Biotechnology. http://pewagbiotech.org/events/07171
ConferenceReport.pdf.
PIFB, 2006. Pew Initiative on Food and Biotechnology (PIFB) 2006.
Phipps, R.H. , Beever, D.E., Humphries , D.J. , 2002. Detection of transgenic
DNA in milk from cows receiving herbicide tolerant (CP4EPSPS) soyabean
meal. Livestock Production Science. 74: 269-273.
Renckens, S., 2004. Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu EFSA ve AB 'de GDO'lar
ın Bilimsel Risk Değerlendirmesi. Modem Biyoteknoloji, Genetiği Değiştilil­
miş Organizmalar ve Gıda Güvenliği Konferansı. 6 Aralık 2004.
Roe B, and Teisl , M .F., 2007 . Genetically Modifıed Food Labeling: The Impacts
of Message and Messenger on Consumer Perceptions of Labels and Products.
Food Policy. 32: 49-66.
Royal Society, 2001. The use of genetically modified animals. Policy document
5/0 1. Royal Society, London.
Sampson, H. A. and Burkes, A. W., 1996. Mechanisms of food allergy. Annual
Review of Nutrition 16: 161-177.
Sanden, M., Krogdahl, A., Bakke-Mckellep, A.M., Buddıngton, R.K., Hemre,
G.I., 2006. Growth performance and organ development in Atlantic salmon,
Salmo salar L. parr fed genetically modified (GM) soybean and maize.
Aquaculture Nutrition.12: 1-14.
Şakiroğlu,
M., 2010.
Fırsatlar
Ve Korkular
Arasında
GDO'lar. Seta Analiz.
Sayı:14.
Tanaka, J., and Kawaguchi, K., 2006. Regulatory Framework of Genetically
Modified Plants in Japan. International Sympoium. Ecological and
Environmental Biosafety of Transgenic Plants P:93-100
Taylor, M.L., Stanisiewski,E.P., Riordan, S.G., Nemeth, M.A., George, B.,
Hartnell, G .F. 2004. Comparison of Broiler Performance When Fed Diets
Containing Roundup Readyl (Event RT73), Nontransgenic Control, or
Commercial Canola Meal. Poult. Sci. 83:456-461.
Terawaki, T., 2008. Can information about genetically modified com and its oil
have significant effects on Japanese consumers' risk perception and their valuation? AgBioForum, 11(1), 39-47. Available on the World Wide Web:
http://www .agbioforum.org.
The Center for Food Safety (Gıda Güvenliği Merkezi), 2006. Genetically
Engineered Crops and Foods: Worldwide Regulation and Prohibition. Available
at http://www.centerforfoodsafety.org/ (accessed 26 May 2010).
Topal, 2005. Tarım ve Mühendislik TMMOB Ziraat Mühendisleri Yayın Organı
Sayı :72.
Türkoğlu,
S. 2007. Avrupa Birliğinde Genetiği Değiştitilmiş Organizmalar ve
Yeni Gıdalara İlişkin Düzenlemeler. AB Uzmanlık Tezi. Ankara, 2007.
USDS , 2005. US Department of State. US regulation of agricultural biotechnology. The Promise of Biotechnology. eJournal USA: Economic Perspectives ,
10(4). Retrieved September/October, 2006, from http://usinfo.state.gov/journals/ites/ 1005/ijee/regulation .htm.
Uzogara, S.G., 2000. The Impact of Genetic Modification of Human Foods in
The 21st Century, Biotechnology Advances. 18; 179-206.
Wheeler, M. 2003. Lactation performance and piglet development in bovine lactalbumin and human IGF-I transgenic swine. In: Proceedings of Transgenic
Animal Research Conference IV, held 10-14 August 2003, Tahoe City, USA. p.
31.
Wilmut, I., Schnieke, A.E., McWhir, J., Kind., A.J, Campbell, K.H., 1997.
Viable offspring derived from fetal and adult marnmahan cells. N ature 385:
810-3.
Yanaz, S. 2003 . Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Konusu ve
Cartegena BiyogüvenlikProtokolü. http://www .dtm.gov .tr/dtmadmin/upload/
EAD/TanitimKoordinasyonDb/genetik.doc Erişim tarihi: 26.05.201 O.
Yang, W., 2003. Regulation ofGenetically Modified Organisms in China. Reciel
12 (1).
Yeşilbağ,
D., 2004. tarımsal ve hayvansal ürünlerde modem biyoteknoloji ve
organik üretim Uludag Univ. J. Fac. Vet. Med. 23: 157-162.
Zbikowska, H.M., 2003. Fish can be first-advences in fish transgenesis for commercial applications. Trans. Res. 12: 379-389.
Zülal, A., 2003. Gen Aktanmlı Tarım Ürünleri, Bilim ve Teknik. 426; 38-43.
iTO YAYlNLARI (2010)
İstanbul'un Renkli Hazineleri: Bizans Mozaiklerinden
2010-1
Osmanlı
2010-2
2010-3
2010-4
2010-5
2010-6
2010-7
2010-8
2010-9
2010-10
2010-11
2010-12
2010-13
'>n HL 1 Ll.
"-V.L'-'
..&.
1
2010-15
2010-16
2010-17
2010-18
2010-19
2010-20
2010-21
2010-22
2010-23
2010-24
Çinilerine
Çarşı - Esnaf: Kapalıçarşı
Bir Zamanlar İstanbul: Şehir Mektupları (2.bs.)
İstanbul'da Kırk Yıllık 40 Lezzet Durağı (=Forty Years
Old 40 Taste Havens in İstanbul) (29x29 cm)
İstanbul' da Kırk Yıllık 40 Lezzet Durağı (=Forty Years
Old 40 Taste Havens in İstanbul (20x20 cm)
Türk Yan Sanayi Borsası Üye Profil Araştırması (Türkçe-İng)
Edebiyatımızda Ticaret ve Tacirler
Haberlerden Yansıyan İTO: 2009
Fiyat İndeksleri (=Price Indices)
Makroekonomik Göstergeler
(=Macro Economic Indicators)
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Özel Girişimciliğe Yönelik
DevIet Politikaları
Büyümenin Yolu Mrika'dan Geçiyor
Bilim-Teknoloji- İnovasyon Temelli Ekonomi ve Toplum
İstanbul Özürlüler İstihdam .Araştırma ve Geliştirme Raporu' 2009
İstanbul Halkının Dilencilik Olgusuna Bakış Açısı
Şehbender Raporlarına Göre !.Dünya Savaşı Öncesi
Osmanlı Ticareti
Türkiye'de AR-GE Teşvikleri
Avrupa Birliği'nin Serbest Ticaret Anlaşmaları'na
Türkiye'nin de Dahil Edilmesi
Dünyada ve Türkiye'de e-İhracat Uygulamalan
Mesleki ve Teknik Ortaöğretİrnde Finansman
Harcamalar ve Maliyet
Türkiye İçin Yeni Bir Büyüme Modeli
Güneş Koliektörü Uygulamaları
İstanbul Kentiçi Ulaşımında Servis Taşımacılığı
Türkiye' den Az Gelişmiş Ülkelere Sermaye Göçü (Relokasyon)
2010-25
2010-26
2010-27
2010-28
2010-29
2010-30
2010-31
2010-32
2010-33
2010-34
2010-35
2010-36
2010-37
2010-38
2010-39
2010-40
2010-41
2010-42
2010-43
2010-44
2010-45
2010-46
2010-47
2010-48
2010-49
2010-50
ABD Deneyimi Işığında Emek Piyasası Reformu ve
İşsizliği Azaltıcı Politikalar
Ekonomik Rapor
Karik:atürlerle İstanbul' da Toplu Ulaşım: 1908-1982
Kurumsallaşma ve Kriz Yönetimi
250 Soruda İthalatta KDV
İşletmelerde Kurumsallaşma ve Kurumsal İletişimin Önemi
Dünyada Ve Türkiye'de Mikro Finansman ve
Yoksulluğun Azaltılması- Teori ve Uygulamalar
Tüketim ve Değerler
Suyun İki Yakası: Selanik-İstanbul
Kaybolan Meslekler ve Son Ustalar
Global Krizde Türk Yan Sanayi Borsası'nın Genel
Durumu ve Beklentileri
Gelişen Çin Turizm Pazarı ve Türkiye
İstanbul Ticaret Odası: Türkiye' nin Gelişimine
Adanmış Bir Kurum
The İstanbul Chamber of Commerce: An Institution
Devoted to Development of Turkey
Avrupa Birliği ve Türkiye'de KOBİ'lerin İstihdam Artırıcı Etkileri
Rekabet Gücü Perspektifinde Lojistik Faaliyetlerde
Performans Geliştirme
Türk Vergi Yargısı'nda Bilirkişilik
Economic Report
Labor Law in Turkey
Avrupa Birliği'ne Uyum Sürecinde Türk Tekstil
Sektörünün Durumu
Türk Sineması: Sorunlar ve Fırsatlar
Türkiye El Halıcılığı Sektörü: Eski Halı Tamir Sektörü
ve ihtisas Gümrüğü Uygulamaları
Aile Kültürünün Aile İşletmesi Kültürü Üzerindeki Etkisi
Osmanlı Gümüş Damgaları
Aile Şirketlerini Büyüten Yeni Nesiller: Oğlum
Nobel'in izinde İktisat Kuramının Gelişimi
Sağolsun
2010-51
2010-52
2010-53
2010-54
2010-55
2010-56
2010-57
2010-58
2010-59
2010-60
20 10-61
2010-62
2010-63
201 0 -65
2010-66
2010-67
2010-68
2010-69
2010-70
2010-71
2010-72
2010-73
2010-74
20 10-75
2010-76
2010-77
20 10-78
2010-79
Mikroekonomi ve Makroekonomi Düzeyinde Küresel
Rekabet Gücünü Etkileyen Faktörler ve Stratejiler
Yolu İstanbul'dan Geçen Kervan'ın Sarayları
Çarşı-Pazar İstanbul
El'muallim-i El'eseriyete El'islamiyete fi Medmeteistanbul
Kurumlarla Yakın Ekonomi Tarihi
Türk Basım Sanayisi Temel Göstergeler ve
Eğilimler 2009
Sigorta Prim Teşvikleri ve İşçi Ödenekleri
Dünden Bugüne İstanbul 'da Ulaşım
Piyasa Ekonomisine Geçiş Sürecinde Azerbeycan
Hazır Giyim İşletmelerinde Kurum Kültürtinün İşletme
Verimliliğine Etkisi
Sosyolojik Açıdan Türkiye'de Halkın Vergiye Bakışı
Toplumsal Yapı ve Verginin Sosyal Bileşenleri: Tercilıli Vergi
Türk-Japon Ticaret İlişkileri
Tarihin ve Medeniyetin B eşiği Çarşılar
Gökyüztinden İstanbul ibadethaneleri
(=Sanctuaries of İstanbul From The Sky)
Birinci İktisat Tarihi Kongresi Bildirisi (2 cilt)
Ticaret ve Hayat
Bactyan-ı Rı1m'dan Günümüze Türk Kadınının İktisadi
Hayattaki Yeri
Lojistik Sektöründe Durum Analizi ve Rekabetçi Stratej iler
Türkiye' de Yayın Hayatı
AB' ye Uyum Sürecinde Türkiye'de Büyükbaş Hayvancılık
Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkelerinde Ekonomik Dönüşüm
KOBİ'ler için Çin Halk Cumhuri yeti Rehberi
istanbul-The Grand Bazaar: From Past to Present
İstanbul'un Atlı ve Elektrikli Tramvaylar-ı
Dünyada ve Türkiye'de Doğalgaz Sektörünün Yapısı
ve İnovasyonun Rolü
Şehristan İstanbul: Seyyahların Hayal Şehri
Osmanlı ' dan Cumhuriyet'e Endüstriyel Mirasmuz
2010-80
2010-81
2010-82
2010-83
2010-84
2010-85
2010-86
2010-87
2010-88
Avrupa Birliğinin Girişimcilik Politikası:
KOBİ Yaklaşımı ve Türkiye
İslam Ülkeleri Arasındaki Ticaretin Geliştirilmesi
Yeni Dünya Düzeninde Yapısal Refonnlar ve Türkiye
Dış Ticaret Bilgilendirme Dizisi 1: Sorularla ATR Dolaşım Belgesi
Dış Ticaret Bilgilendirme Dizisi 2: Sorularla EUR.1
EUR-MED Dolaşım Belgesi
Dış Ticaret Bilgilendirme Dizisi 3: Sorularla ABC
Menşe Şehadetnamesi ve Form A Belgesi
Batılılaşma Dönemi İstanbul'unda Hanlar ve Pasajlar
Ticaret Sicili Rehberi
Sosyal Güvencesi Olan Hastalar ve Sağlıkta Dönüşüm
Programına Bakış
2010-89
2010-91
2010-94
2010-95
2010-96
2010-97
2010-98
2010-99
2010-100
2010-101
2010-102
2010-103
2010-104
2010-105
2010-106
Dış
Ticaret Bilgilendirme Dizisi 4: Sorularla Dış Ticarette
Korunma Önlemleri, Haksız Rekabetin Önlenmesi ve
Gözetim Uygulaması
Avrasya'nın Yükselen Yıldızı Kazakistan
Rekabet ve Firma Stratejisi
Karşılaştırmalı İdare Hukukunda Kamu İlıale Uygulamaları
Organik Ürünlerin Pazarlanması ve Etik Sorunlar
Osmanlı Ticaret ve Sanayi Albümü
Küreselleşmenin Sektörel Etkileri: Araştırma Projesi
Sosyal Politikada Yerelleşme
İlan-ı Ticaret: Res_imli İlanlar Perspektifinde
Osmanlıdan Cumhuriyete İstanbul Ticari Hayatı
Türkiye'de Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları:
Üretim ve Pazarlama Esasları
Başarılı Vergi Mükellefleri 2009 (cd-kitap)
İstanbul' da Yaşam Kalitesi Araştırması
2009 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması
Türkiye'de İş Ortaklıkları: Durum, Çözüm, Öneriler
Sağlık Sektöründe Kalite ve Maliyet Analizi:
Kamu-Özel Karşılaştırması
201 O-ı 02
Başarılı
Vergi Mükellefleri 2009 (cd-kitap)
2010-103 İstanbul'da Yaşam Kalitesi Araştırması
20 ı O-ı 04 2009 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması
20ı0-ı05 Türkiye'de İş Ortaklıkları: Durum, Çözüm , Öneriler
20 ı O-ı 06 Sağlık
Sektöründe
Kalite
ve
Maliyet Analizi:
Kamu-Özel
Karşılaştırması
20ı0-107 İstanbul Ticaret Odası: Türkiye' nin Gelişimine Adanmış Bir Kurum
20 ı 0-108
20 ı O-ı 09
20 ı O-ll 1
2010-112
(2.bs.)
The Istanbul Chamber of Commerce: An Institution Devoted to Development of Turkey (2.bs.)
Dersaadette Ticaret
Teknoparklar: Teknolojik Bilginin Ticarileşmesi
KOBİ ' lerde Esnek Çalışına
2010-113 Doğal Taşlar ve Çin Halk Cumhuriyeti Rekabeti
2010-114 Avrupa Birliği ' ne Uyum Sürecinde Türk İplik Sektörü
20 ı 0-115 Türkiye' de Yayın Hayatı
2010-116 Türkiye'de Film Endüstrisinin Konumu ve Hedefleri
20 ı 0-1 17 Küresel Mali Piyasalarda Yeniden Yapılanma ve Türkiye
20 ı O-ı 18 İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Eylül ı923 - Mayıs ı926 Faaliyet ve
Uygulamalarına Dair Genel Rapor
2010-119 Sayılada İstanbul 20 ı O
2010-120 Dış Ticaret Bilgilendirme Dizisi 5: Sorularla TIR Karnesi Sistemi
2010-123 Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Avrupa Birliği Mevzuatı Çerçevesinde
Ticaret Sicili
20ı0-124 Yapı Malzemeleri Sektöründe Rekabet Gücünü Geliştirme Projesi
iTO YAYlNLARI (2011)
2011-ı
Başan h İhracatçılar (=Outstanding Exporters) 2009
2011-2
Fiyat İndeksleri (=Price Indices)
Makroekonomik Göstergeler( Macroeconomic Indicators)
Haberlerden Yansıyan İTO: 201 O
Ekonomik Rapor: 20ıo Yılında Türkiye ve Dünya Ekonomisi
Economic Report: Turkish and World Economy in 20 ı O
Uluslararası Finans Merkezleri, Ülke Ekonomilerine Etkileri ve
İstanbul ' un Potansiyeli
Elektronik Bankacılık Hizmetleri ve Denetimi
Limited Şirketler Rehberi
Ekmekçilik Sektör Araştırması
Sultan II. Abdülhamid'in Mirası: İstanbul'da Kamu Binaları
Ticaretin Efsanesi
İstanbul 'un Afetlerden Zarar Görebilirliği Sempozyumu Bildiriler
20ıl-3
20ıl-4
2011-5
2011-6
20 ll-7
2011-8
20ı1-9
2011-10
2011-11
2011-12
2011-13
Kitabı
2011-14
2011-18
2011-19
2011-20
2011-21
2011-23
2011-24
2011-25
2011-29
2011-30
2011-31
2011-32
Turkish Television Broadcasting 20 ı 1
Teşvik 1 Destek Rehberi Serisi 2: Yatırımlarda Devlet Yardımları
Teşvik 1 Destek Rehberi Serisi 3: K OSGEB Destekleri
Teşvik 1 Destek Rehberi Serisi 4: İhracatta Devlet Yardımları
Teşvik 1Destek Rehberi Serisi 5: AR-GE, Yenilik, Bilim ve
Teknoloji Destekleri
İslam ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilatı
Türkiye'de Televizyon Yayıncılığı
Büyük Dönüşüm: Ekonomi - Şirketler - Girişimci
Rakamlarla Türkiye Ekonomisi
Turkey in Figures
2000 Sonrası Türkiye iktisadının Değişimi
Türk Fikri Mülkiyet Hukuku'nda Güncel Gelişmeler
( = Emerging Issues in Turkish Intelleetual Property Law)
2011-33
2011-34
2011-35
20 ll-36
20 ll-37
2011-38
Eski Eserlerin Onarımında Karşılaşılan Zorluklar, Sorunlar ve Çözüm
Önerileri
Bir Dünya Şehri Olarak İstanbul 'un Küresel Konumu
Avrupa Birliği'ne Uyum Sürecinde Genç İşsizliği
İstanbul 'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri
Social and Economic Indicators of İstanbul
2010 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması
İTO YAYlNLARI (2012)
2012-2
2012-4
2012-5
2012-6
2012-8
2012-12
Osmanlı
Ticaret ve Sanayi Albümü (2.bs)
Fiyat İndeksleri (=Price Indices)
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu: "Ticari İşletme" ve "Ticaret
Şirketleri"ne Getirilen Yenilikler
Makroekonomik Göstergeler (=Macroeconomic Indicators)
Haberlerden Yansıyan İTO 2011
Dünden Yarına Bugünün Sözleri
=> Haziran 2012 itibariyle
NOT: YAYINLARIMIZA İNTERNET SİTEMİZDEN TAM
METiN OLARAK ÜCRETSiZ ULAŞILABİLMEKTEDİR.
GENETiGi DEGiSTiRiLMiS
,
,
•
ORGANilMALAR
(GDO)
Moleküler biyoteknoloji ile bazı bjtki ve havvanların Qenlerinde deRişiklikler
yapılması, hem saRlık hem de verimlilik açısından birçok tartışmalara
sebep olmaktadır.
GDO'Iarın potansiyel fayda ve zararları, il~ili bilim camiası kadar, dünya
Qenelindeki üretici ve tüketicileri n de il~isini çekmektedir. Ancak çok
yeni olan ~eneti k mühendisliQi alanına ait bu ürünlerin uzun vadede
doRuracaQı fayda ve zararlar için kesin bir şeyler söylemek için henüz
çok erkendir. Buna raQmen, kısa vadede elde edilen sonuçlar, il~ili
konuda uluslararası birçok mevzuatın hazırlanmasına yol açmıştır.
Bu çalışma GDO'Iarın üretim tarzlarının yanı sıra saQhk ve hukuk açısından
~erekli bll~ileri vermektedir.
(Elektronik) ISBN 978-9944-60-815-2
iSTANBUL
TiCARET
ODASI
9944
Tn rTI
9 7899 4 4 60814 5
Download