İktisadi Düşünce

advertisement
AKÖREN ALİ RIZA ERCAN MYO
İKTİSADA GİRİŞ
3.Konu: İktisadi Düşünce
Öğr.Gör.Refika Boyacıoğlu Atalay
İktisat biliminin bir bilim dalı olarak gelişmesinde çeşitli düşünce akımları
büyük rol oynar.İktisadi düşünce akımlarının hepsinin temel amacı iktisadi
sorunlara çözüm önerisi sunmaktır.
İktisadi düşünce akımları klasik iktisadi düşünce öncesi dönem ve sonrası olarak
ayrılmaktadır.
1.Klasik İktisadi Düşünce Öncesi Dönem
Bu dönem insanlığın var oluşuyla başlayan ve 18. yy(1776) kadar süren dönemdir.
Bu dönemde 3 farklı düşünce akımı yer alır;
-Bilimsel iktisat öncesi dönem
-Merkantilist iktisadi düşünce akımı
-Fizyokrasi
a)Bilimsel İktisat Öncesi Dönem
Bilimsel iktisat öncesi dönem ilkçağ ve ortaçağ olarak ayrılmaktadır.
İlkçağ ekonomileri tarıma dayanmaktadır ve dolayısıyla temel üretim faktörü
emektir.İlkçağ ekonomilerinde iktisadi faaliyetler kapalı aile ekonomileri
şeklindedir ve büyük ölçekli üretimler yoktur.Bu dönemde iktisadi sorunlar
felsefeciler ve din adamları tarafından çözülmeye çalışılmıştır.
Platon(Eflatun) “Devlet” adlı eserinde toplumun felsefeciler/hakimler
,savaşçılar ve üreticiler olmak üzere 3 sınıfa ayrılması gerektiğini
savunmuştur.Platon’a göre yönetici sınıf üretimle ve parayla
ilgilenmemelidir,iktisadi faaliyetler üretici sınıfını ilgilendirmektedir. Platon’a
göre özel mülkiyet olamamalıdır mallar müşterek olmalıdır.Devletin görevi
halkını korumaktır.
Aristo “Politika” adlı eserinde malların müşterekliğinin üretme isteğini
azaltacağını özel mülkiyetin olması gerektiğini savunur.Aristo’ya göre üretim
aile ekonomisi olmalıdır ve yine aile içinde tüketilmelidir.Ayrıca “faizi
başkasından alınan haksız para” olarak nitelendirerek faize karşı çıkmıştır.
Ortaçağ Avrupa’sında iktisadi faaliyetler senyörler(derebeyleri)tarafından
yürütülmüştür.Bu dönemde toprağa bağlı kölelik hakimdir ve özel mülkiyet
gelişmemiştir.
Şehirleşmenin gelişmesiyle birlikte eğitim seviyesi yüksek,zengin ve işveren
konumunda bir sosyal sınıf olan burjuvalar meydana çıkmıştır.
Burjuvazi,Haçlı seferleri,Reform ve Rönesans hareketlerinin etkisiyle
derebeylikleri yıkılmıştır.
Ortaçağ İslam toplumlarında ise iktisadi
faaliyetler serbestçe yapılıyordu devlet
halkın güvenliğini sağlamakla görevliydi.
İktisadi faaliyetler Kuran-ı Kerim’e göre
şekillendirilmiştir.Özel girişimlere izin verilmekle
birlikte ekonomide devlet müdahalesi de vardı.Vakıflar sayesinde iktisadi bölüşümde
etkinlik sağlanıyordu.
b)Merkantilist İktisadi Düşünce
Merkantilizm orta çağın sonları ile sanayi devrimi arasında kalan dönemdir
(1450-1750).
Merkantilist akımına göre zenginliğin temel kaynağı,değerli madenlerdir ve
küresel ticaret hacmini değiştiremeyiz.Devletlerin zenginliği ellerinde
tuttukları altın ve gümüş miktarıyla ölçülmektedir.Bu da ancak ihracatı artırıp
ithalatı kısarak mümkün olmaktadır.Merkantilizm yalnızca hammadde
ithalatına izin veren bir sistemdir.Bu akımda her iki ülkenin de kazanması
imkansızdır bu nedenle dış ticarette “kazan-kaybet oyunu”(win or lose game)
söz konusudur. Merkantilizm akımı ekonomide
devlet müdahalesini savunur.
Değerli maden biriktirmeye dayanan
bu sistem dünyada sömürge devletlerinin
artmasına neden olmuştur.
Merkantilizm akımı değerli maden
arzının artmasıyla ortaya çıkan enflasyon
sonucunda yıkılmıştır.
c) Fizyokrasi
Merkantilizm akımıyla birlikte Fransa’da kaynaklar sanayiye yönlendirilmiş
tarım kesimi yoksulluk içinde yaşamak zorunda kalmıştır.Bu duruma tepki
olarak ortaya çıkan Fizyokrasi akımı 17.yy ortalarından1776 yılına kadar
sürmüştür. Kurucusu François Quesnay’dır.
Fizyokrasi’ye göre tek üretken faktör topraktır.Fizyokrasi
Klasik iktisadi
düşüncenin temelini oluşturmakla birlikte ilk modern iktisadi düşünce
akımıdır.Bu akım ekonomide liberalizme giden yolu açmıştır.
Fizyokrasi akımı “Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler”(Laissez faire, laissez
passe) sözüyle ekonomide devlet müdahalesine karşı çıkmıştır.”
Doğal düzeni ve doğa kanunlarını ön plana çıkaran bu akım ekonomik sürecin
kendi haline bırakılması durumunda ekonominin dengeye geleceğini savunur.
SORU6:
• Tarımı ekonomik büyümenin motoru olarak görürüler
• Devlet Müdahalesine karşıdırlar
• Fransa’da ortaya çıkmıştır.
Yukarıdaki özelliklerin geçerli olduğu iktisadi düşünce
aşağıdakilerden
hangisidir?
A)Kameralizm
B)Merkantilizm
C)Fizyokrasi
D)Klasik iktisat
E) Keynesyen İktisat
SORU7:
Aşağıdakilerden hangisi Merkantilizm akımını
hazırlayan koşullardan biri değildir?
A)Avrupalı düşünürlerin doğal düzeni savunmaya
başlamaları
B)Deniz keşifleri
C)Tarımın yerini ticaretin alması
D)Rönesans
E)Milli ekonomilerin ortaya çıkması
SORU8:
Fizyokratlara göre ekonomik büyümeyi sağlayan
sektör hangisidir?
A)Sanayi
B)Tarım
C)Hizmetler
D)Ticaret
E)Sanayi ve Ticaret
2.Klasik İktisadi Düşünce
Klasik düşünce akımı Adam Smith’in 1776 yılında yayınladığı “Ulusların
Zenginliği” adlı eseriyle başlar.Adam Smith Ulusların Zenginliği adlı eserinde
işbölümünün emeğin verimliliğini artıracağından söz etmektedir.
Klasik iktisatçılar(Smith, Malthus,Mill, Ricardo,Say) ekonomide devlet
müdahalesine karşı çıkarak ekonominin piyasa ekonomisi (arz-talep)sayesinde
dengeye geleceğini devletin yalnızca eğitim,sağlık,güvenlik gb. alanlarda
etkili olması gerektiğini savunmuşlardır.
Klasik iktisadi düşünce arz(üretim) yönlüdür.Klasik iktisatçılardan olan Jean
Baptiste Say’a göre “her arz kendi talebini yaratır”.(mahreçler kanunu)
Say Kanunu’na göre üretilen her ürün tüketileceği için atıl kapasite
olamayacaktır.Dolayısıyla ekonomi tam rekabet koşulları altında kendiliğinden
tam istihdam düzeyinde dengeye gelir.Ekonomide deflasyon,enflasyon gb.
durumlar oluşsa da doğal düzeni sağlayan “görünmez el” sayesinde kısa
zamanda fiyatlar piyasa denge fiyatlarına ulaşacaktır.
Klasik iktisada göre para yalnızca işlem(mübadele) amacıyla talep edilir.
SORU9:
Adam Smith’e göre emeğin verimliliği aşağıdaki faktörlerden hangisine
bağlıdır?
A)Doğal düzen
B)Bireycilik
C)Özgürlük
D)İş bölümü
E)Piyasa ekonomisi ve rekabet
Adam Smith
Jean-Baptiste Say
David Ricardo
John Stuart Mill
Thomas Malthus
3. Neo Klasik( Marjinalist ) İktisadi Düşünce
1870-1914 yılları arasındaki dönemi kapsayan iktisadi düşünce akımıdır.
İngiltere'de Alfred Marshall, Fransa'da Léon Walras ve Avusturya'da Carl
Menger etrafında oluşan okulları içine alan bir genel düşünce çerçevesidir.
Klasik iktisada tepki olarak ortaya çıkan Neo Klasik Akım, Klasik İktisadi
düşünceden çokta farklı olamamıştır. Temel prensipler olarak Klasik İktisadi
Düşünceye benzeyen bu akımda farklı olan analizlerin mikro bazda olmasıdır.
Bu alt-okulların ortak yanları, piyasa süreçlerini koordine eden özellikleri
piyasada kişilerin planları ve sübjektif değerleriyle açıklamaya verdikleri
ağırlıktır. Kişiler piyasada teknolojik bilgi, sosyal alışkanlıklar ve
uygulamalarla kaynakların kıtlığı gibi zorlayıcı faktörlerin etkisi altında
değerlendirme yapmaktadır.
Alfred Marshall
Carl Menger
Léon Walras
SORU10:
Aşağıdaki iktisatçılardan hangisi Klasik Düşünce
Akımına mensup değildir?
A)Adam Smith
B) John Stuart Mill
C)Alfred Marshall
D)David Ricardo
E)Thomas Malthus
4.Keynesyen İktisadi Düşünce ve Modern Makro İktisat
a)Keynesyen İktisat
1929 Büyük Buhranı ile 1970 Stagflasyon krizi arasındaki dönemi kapsayan
iktisadi düşüncedir.Kurucusu John Maynard Keynes’tir.1936 yılında yayınlamış
olduğu “İstihdamın, Paranın ve Faizin Genel Teorisi” adlı eserinde Keynesyen
Düşüncenin görüşlerine yer vermiştir.
1929 yılında yaşanan temelde borsa spekülasyonlarına dayanan krizde “her
arzın kendi talebini yaratır” görüşü çürümüştür.Kriz sonrası alım güçleri düşen
toplum arzın tek başına yeterli olamayacağını göstermiştir.
Talep yönlü iktisat olarak da adlandırılan Keynesyen Düşünce ekonomide
devlet müdahalesini öngörür.
Klasik ve Keynesyen İktisadı şu şekilde kıyaslayabiliriz;
• Klasik İktisat ekonomide devlet müdahalesine karşıdır,Keynesyen iktisat ise
devletin özel sektörü engellemeyecek şekilde ekonomiye müdahale etmesi
gerektiğini savunur.
• Klasik iktisat arz yönlüdür,Keynes İktisat ise talep yönlüdür.
• Klasik İktisat teorisinde para yalnızca mübadele aracıdır ve para yansızdır yani
tek başına hiçbir reel değişkeni(fiyat gb.)etkileyemez.
Keynesyen İktisat teorisinde ise para üç güdüyle talep edilir;İşlem,ihtiyat ve
spekülasyon
• Klasik İktisada göre faiz bugünkü tüketimden vazgeçmenin yani tasarrufların
karşılığıdır.Yani tasarrufları faiz oranı belirler.
Keynesyen İktisat ise yatırım(firmalar) ve tasarruf (hanehalkları)yapanların
farklı birimler olduğunu ileri sürer ve tasarrufu belirleyen etmenin gelir düzeyi
olduğunu öne sürer.Keynesyen iktisada göre faiz oranları yalnızca tasarrufların
nasıl kullanılacağı konusunda fikir verir.
• Klasik iktisat ekonominin “görünmez el” sayesinde tam istihdamda dengeye
geleceğini savunurlar ancak 1929 krizi eksik istihdamda da ekonominin
dengeye gelebileceğini göstermiştir.Keynesyen iktisada göre ekonomi aşırı
istihdamda ve eksik istihdamda da devletin düzenleyici ve müdahale edici
önlemleriyle dengeye gelebilir.
b)Stagflasyon Krizi ve Monetarist(Parasalcı) Teori
Keynesyen iktisatla birlikte birçok ülke ekonomide devlet müdahalesine
başvurmuştur. Ancak zamanla bu durum suiistimal edilmiş Merkez Bankaları
hükümetlerin kasası haline gelmiş hükümetlerin karşılıksız para basmasıyla o
zamana kadar hiç rastlanmayan bir kriz ortaya çıkmıştır.1970’te yaşanan bu krizde
durgunlukla birlikte fiyatlar genel seviyesi sürekli artmaktadır. Bu nedenle bu
krize “durgunluk içinde enflasyon” anlamına gelen Stagflasyon Krizi denilmiştir.
Arz-talep kanununa göre fiyatlar yükseldiğinde üreticiler daha fazla üretmek
isteyecek dolayısıyla işsizlik azalacak ekonomik durgunluk ortadan kalkacaktır.
Ancak hükümetlerin para arzını haddinden fazla artırmaları alım gücünü
düşürerek talebi azaltmış ve ekonomiyi durgunluğa sokmuştur.
Enflasyonist süreçle birlikte faiz oranları artmış ancak tasarruflar yatırım yerine
spekülasyonlara yönelmiştir.
1970 Stagflasyon Krizi Keynesyen İktisadın yetersiz kaldığını göstermiş
Milton Friedman öncülüğünde Monetarist(parasalcı) akım ortaya çıkmıştır.
Friedman’a göre “enflasyon her zaman her yerde parasal bir olgudur.”
Monetaristlere göre parasal genişleme daima enflasyona neden olur ve
ekonomik istikrarsızlıkların temeli parasaldır.Bu nedenle para arzı kontrol
altına alınmalı ve sıkı para politikası uygulanmalıdır ve üretimin karşılığı
olmayan para basımı yapılmamalıdır.
Monetaristlere göre ekonomi tam istihdamda dengeye gelmez.Ekonomide
daima friksiyonel ve yapısal işsizler olacaktır bu durumu doğal işsizlik olarak
literatüre girmiştir.
Milton Friedman
5.Yeni Klasik Makro Teori(YKMT)
1970’li yıllarda ortaya atılan makro iktisadi bir teoridir.Öncüleri Robert
Lucas,Thomas Sargent,Robert Barro’dur.YKMT temelini Rasyonel Beklentiler
Hipotezi oluşturmaktadır.Rasyonel Beklentiler Hipotezine göre;
İktisadi karar birimleri(hanehalkları ve firmalar) geçmişten ve bugünden ders
çıkararak hükümetlerin uygulayacağı politikaların kendileri üzerinde nasıl
etkiler ortaya çıkaracağını tahmin ederek önlem almaktadırlar.
Bu hipotez şu varsayımlar altında işlemektedir;
• Karar birimleri piyasa hakkında tam bilgiye sahiptirler ve rasyoneldirler
• Fiyatlar ve ücretler esnektir
• Uzun dönemde para yansızdır
• Adaptif beklentilerin aksine iktisadi karar birimleri aynı hataları
tekrarlamazlar dünden ders alırlar.
Örneğin;Enflasyonun talep fazlalığından olduğunu deneyim etmiş ekonomiler
talebin arttığı dönemlerde buna yönelik önlemler alarak enflasyon
tehlikesini bertaraf edeceklerdir.
6.Arz Yanlı İktisat Teorisi(AYİT)
1970 yılında ortaya çıkan Stagflasyon Krizi ve 1973 yılında yaşanan Petrol Krizi
ekonominin dünya genelinde durgunluğa(resesyon) girmesine neden olmuştur.
Bu durgunluğa çözüm olarak 1980’li yıllarda ABD’de başbakan olan Ronald
Reagan tarafından Arz Yanlı İktisat Teorisi ortaya atılmıştır.
AYİT’te temel amaç üretim yoluyla ekonomik büyüme sağlarken bir taraftanda
enflasyonu düşürmekti. Reagan döneminin ekonomi danışmanlarından olan
Laffer bu temel amaç için bir çözüm sunmuştur ki bu literatürde Laffer Etkisi
olarak geçmektedir.
Laffer vergi oranlarının düşürülmesiyle üretimin teşvik edilebileceğini böylece
üretimi artırarak vergi gelirlerinin (hasılatının) artırılabileceğini ve dolayısıyla
ekonomik büyümenin artırılabileceğini savunmuştur.
Laffer Eğrisi
Arthur Laffer’e göre vergiler yükseldikçe bireyler ya da firmalar vergi
ödemekten kaçınacaklardır.Vergi ödemekten kaçınma bazen kaçakçılık yoluyla
bazen de az çalışmak,tasarruf ve yatırımlardan kaçma şeklinde ortaya
çıkacaktır.Bu nedenle vergi oranlarındaki artışlar devletin daha az vergi
hasılatı(geliri) elde etmesiyle sonuçlanacaktır.
SORU11:
Arthur Laffer aşağıdaki iktisat okullarından hangisinde
yer alır?
A)Monetarist iktisat
B)Neo Klasik İktisat
C)Klasik İktisat
D)Arz yanlı iktisat
E)Keynesyen İktisat
SORU12:
Laffer eğrisi aşağıdakilerden hangisinde verilen iki
ekonomik değişken arasındaki ilişkiyi gösterir?
A)Faiz ve para talebi
B)Vergi oranları ve vergi hasılatı
C)Enflasyon ve İşsizlik
D)GSYİH ile Bütçe açığı
E)Bütçe Açığı ile Dış ticaret açığı
SORU13:
Keynesyen İktisat teorisine göre tasarrufları belirleyen
değişken aşağıdakilerden hangisidir?
A)Faiz oranları
B)Yatırım oranları
C)Gelir düzeyi
D)Teknolojideki değişimler
E)İstihdam
SORU14:
Genel teori ve Ulusların Zenginliği adlı eserlerin
yazarları aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
A)Keynes, Qusney
B)Ricardo,Smith
C)Say,Laffer
D)Keynes,Smith
E)Malthus,Mill
SORU15:
Fizyokratlarla aşağıda verilen bilgilerden hangisi
yanlıştır?
A)Fransa’da doğmuş bir akımdır
B)Öncüsü François Quesnay’dir
C) Quesnay’in Ekonomik Tablo en önemli çalışmasıdır
D)Parasal ilişkiler yerine ekonomik büyüme ve kalkınma
üzerine yoğunlaşmışlardır
E)Dış ticaretle ilgili görüşleri merkantilizm akımıyla
benzerlik gösterir.
SORU16:
1930’larda yaşanan Büyük Dünya Bunalımı sonucunda
aşağıdaki makro ekonomik yaklaşımlardan hangisi ağırlık
kazanmıştır?(KPSS-2005)
A)Yeni Keynesyen Yaklaşım
B)Fizyokrasi
C)Monetarist Yaklaşım
D)Keynesyen Yaklaşım
E)Klasik Yaklaşım
SORU17:
Aşağıdaki yaklaşımlardan hangisi,kısa dönemde üretim ve fiyat
düzeyindeki değişmelerin temel kaynağının para arzındaki
değişmeler olduğunu ileri sürer?(KPSS-2001)
A)Rasyonel beklentiler
B)Parasalcılar
C)Arz Yönlü İktisat
D)Keynesyen
E)Yeni Klasik Makro Teori
Download