türkiye`de ekonomik sektörler kamu sektörü

advertisement
ÖĞR. GÖR.AYNUR ARSLAN BURŞUK
DERS 4
İÇERİK
• KAMU EKONOMİSİ VE TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ
• TÜRKİYE’DE KAMU HARCAMALARI
• TÜRKİYE’DE KAMU GELİRLERİ
• TÜRKİYE’DE İÇ BORÇLANMA VE BORÇ YÖNETİMİ
• TÜRKİYE BÜTÇESİNİN GELİŞİMİ
• TÜRKİYE’DE ÖZELLEŞTİRME
• TÜRKİYE’DE MAHALLİ İDARELERİN BÜTÇELERİ
Kamu Ekonomisi
 Devletin harcamaları, gelirleri, borçları ile ilgili




uygulamaların nedenleri sonuçları ve etkilerini
incelemektedir.
Bir ülkede uygulanan vergiler kimlerden ne oranda
alınmaktadır?
Yapılan harcamalar hangi kesim ve gruplara yöneliktir?
Kamu harcamalarının ve gelirlerinin gelir dağılımı ve
ekonomik istikrar üzerindeki etkileri nelerdir?
Önemli diğer nokta toplumda üretilen mal ve
hizmetlerin hangi kısmı hangi oranda ve hangi kesim
tarafından üretilmektedir?
 Kamu kesimi genellikle tam kamusal mal ve yarı
kamusal mal ve hizmet üretmenin yanında özel mal ve
hizmet de üretmektedir. Tam ve yarı kamusal mal ve
hizmetlerin üretimini üstlenen kamu kesimi bunları piyasa
fiyatlarından satma olanağı genellikle olmadığından,
finansmanını vergi ve benzeri gelirlerle karşılamaktadır.
 Tam Kamusal Mal: Bireylerden herhangi birisinin
tüketimi nedeniyle, diğerlerinin aynı malı tüketme
olanağında herhangi bir azalışın olmadığı, birlikte ve eşit
biçimde tüketilen mal ve hizmetlerdir.
 Yarı Kamusal Mal: Tüketimleri sonucu topluma yoğun
dışsal faydalar sağlarken, kişilere de ayrıca özel fayda
sağlayan mal ve hizmetlerdir.
Kamu Kesiminin Büyüklüğü
 Kamu harcamalarının ya da bu harcamaların finansmanını
sağlayan kamu gelirlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla’ya
(GSYH’ya) oranları kamu kesiminin büyüklüğünü ölçmede
kullanılan ölçütlerden biridir.
 Devletin milli hasıladan aldığı payın küçültülmesi gereği son
yıllarda ekonomik etkinlik açısından daha fazla önerilmektedir.
Tablo 1 (Kamu Gelirleri)
Tablo 1’de seçilmiş bazı ülkelerde kamu gelirlerinin GSYH’ya
oranları görülmektedir. Türkiye’nin bulunduğu konum dünya
ortalamasının biraz altında kalırken, sosyal devletin ağırlığının
olduğu AB üyesi ülkelerden İngiltere ve Yunanistan’da bu
oranlar %38’ler civarındadır.
Tablo 2 (Kamu Harcamaları)
 Kamu harcamaları açısından Tablo 2’ye baktığımızda AB
üyesi ülkeler İngiltere ve Yunanistan’da kamu
harcamalarının GSYH içindeki payı oldukça yüksektir.
 Kamu kesiminin verimliliğinin özel kesime göre düşük
olduğu düşünüldüğünde yüksek kamu harcama oranlarının
ekonomik sorunları ortaya çıkarması kaçınılmazdır.
 Kamu harcamalarının oranının çok yüksek olması
ekonomik sorunlara yol açarken çok düşük olması
durumunda da toplumun ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetler
yeterince karşılanamayacaktır.
 Bu noktada kamu harcamaları açısından optimum (en
uygun) oranın sağlanması önemlidir.
Kamu Açığı
 Kamu harcamaları ile kamu gelirleri arasındaki oluşan
fark kamu harcamalarının daha yüksek olması
şeklinde geliştiğinde kamu açığı oluşacaktır ve bu
açık borçlanma yoluyla karşılanmaktadır.
 Hükümet borçlarının GSYH’ya oranına (Tablo 3)
baktığımızda bu oranların artma eğiliminde olduğu
gözükmektedir.
Tablo 3 (Kamu Borçları)
Alınan borçlar başlangıçta çeşitli kamusal mal ve hizmetlerin
sağlanmasında kullanılırken, borçların hızlı büyümesi ile yeni
borçlanmalar,faiz
ödemeleri
ile borç taksitlerini
ödemede
kullanılmaktadır. Bu ise ekonominin ihtiyaç duyduğu yatırımların ve
üretimlerin yapılamaması anlamına gelmektedir. Giderek artan borç
taksitleri ve faiz ödemeleri ülke ekonomilerini kısır döngü içine
sokmaktadır.
TÜRKİYE’DE KAMU HARCAMALARI
Grafik 1’e baktığımızda 1924-2011 döneminde kamu harcamalarında
genel artış trendi (eğilimi) olmakla birlikte dönemsel dalgalanmaların da
mevcut olduğunu görebiliriz.
TÜRKİYE’DE KAMU HARCAMALARI
 Devletçi politikaların uygulandığı 1930’lu yıllar ile İkinci Dünya
Savaşı döneminde kamu harcamalarında ani dalgalanmalar
mevcuttur. Savaştan sonraki dönemde kamu harcamalarının
GSYH’ya oranında tekrar bir artış trendi söz konusudur.
 1970’lerin ilk yıllarına kadar bütçe denkliği genel olarak
önemsenirken, bu tarihlerden sonra belirgin bir şekilde açık bütçeler
söz konusudur.
 1990’lı yıllar kamu harcamaları ve kamu gelirleri arasındaki farkın
iyice açıldığı yıllardır.
 Kriz yılı olan 2001’de ise kamu harcamaları ile gelirleri arasındaki
fark maksimum (en yüksek) seviyeye ulaşmıştır. 2001 krizi
sonrasında uygulanan istikrar programı (Güçlü Ekonomiye Geçiş
Programı) sonrasında bu oranlarda büyük düşüş sağlanmıştır.
Kamu Harcamalarının Sınıflandırılması ve
Türkiye’deki Durum
 Kamu harcamaları idari (kurumsal), işlevsel (fonksiyonel)
ve ekonomik sınıflandırmalara tabi tutulur.
 İdari sınıflandırmada genel bütçe, özel bütçe ve
düzenleyici denetleyici kurum bütçelerinden oluşan bir
sınıflama mevcuttur.
 İşlevsel sınıflandırmada savunma, sağlık, eğitim gibi
hizmetler, o hizmetleri hangi kuruluşların yaptığı
dikkate alınmaksızın harcamaların hangi amaçları
gerçekleştirdiğine bakılır.
 Ekonomik sınıflandırılması, devlet hizmetlerinin
ekonomik faaliyet düzeyi üzerindeki etkilerini ölçmeye
yardımcı olur.
Tablo 4 (Kamu Harcamalarında İşlevsel
Sınıflandırma)
 Tablo 4’e göre eğitim ve sağlık hizmetlerinin bütçe içindeki
payları artış trendi gösterirken savunma hizmetlerinin bütçeden
aldığı pay yıllar itibarıyla düşme eğilimine sahiptir.
 Fonksiyonel sınıflandırmada sosyal güvenlik hizmetlerinin
bütçeden aldığı payda çok belirgin yükselişler mevcuttur.
Tablo 5 (Kamu Harcamalarında Ekonomik
Sınıflandırma)
 Tablo 5’e baktığımızda personel harcamalarının payı




%21’ler civarında seyretmektedir.
Faiz giderlerindeki düşüş eğilimi bu tabloda da görülmektedir.
Sosyal güvenlik harcamalarında belirgin artış söz konusudur.
Kamu personelinin sağlık hizmetlerinin Sosyal Güvenlik
Kurumuna devri ve genel sağlık sigortası uygulamasının da
etkisiyle Merkezi Yönetim Bütçesindeki sağlık harcamaları
azalırken, sosyal güvenlik harcamalarında artışlar olmuştur.
Cari transferler bütçenin en büyük harcama kalemi olmuştur.
TÜRKiYE’DE KAMU GELİRLERİ
 Kamu bütçesinde harcamalar›n finansmanında
kullanılan kamu gelirlerinin en önemlisi vergi
gelirleridir.
 Bunun dışındaki gelirler vergi dışı normal gelirler,
özel gelirler ve fon gelirleri, diğer gelirler ve katma
bütçe gelirleri olarak sınıflandırılmaktadır.
 Vergi dışı gelirleri içinde teşebbüs ve mülkiyet
gelirleri, faiz, pay, ceza gelirleri, sermaye gelirleri yer
almaktadır.
Tablo 6 Kamu Gelirlerinin Bütçe
İçindeki Payları (%)
 Kamu gelirlerinin bütçe içindeki paylarına baktığımızda
gelir vergisinin payı 1975 yılında %40’ın üzerinde iken,
bu pay istikrarlı biçimde düşmüş ve 2010 yılında %22,1
değerini almıştır.
 Gelir vergileri dolaysız vergilerin en önemli bölümünü
oluşturmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Türk Vergi
Sisteminde dolaysız vergileri payı düşerken, dolaylı
vergilerin payı artmıştır.
 Devletin dolaylı vergilere yönelmesinin en önemli
sebepleri bu vergilere karşı tepkinin düşük olması, vergi
maliyetinin düşük olmasından kaynaklanmaktadır.
Tablo 7 Türkiye’de Vergi Yükü
Türkiye’de Vergi Yükü
 Vergi Yükü ödenen vergi ile gelir arasındaki oranı ifade
eder.
 Tablo 7’de 1965 yılından 2010 yılına kadar seçilmiş bazı
OECD ülkelerinin toplam vergi gelirlerinin GSYH’ya
oranı verilmiştir.
 Tablo 7’e bakıldığında vergi yükünün ülkeler arasında
oldukça farklılıklar gösterdiği görülür.
 Türkiye’de vergi yüküne baktığımızda 1975 yılında sosyal
güvenlik harcamaları dâhil %13,8 olan oran 2010 yılında
%28,4’e çıkmıştır.
TÜRKİYE’DE İÇ BORÇLANMA VE BORÇ YÖNETİMİ
 Kamu ihtiyacı olan kaynakları ya borçlanma yada vergi gelirleri
yoluyla elde edecektir.
 Devletin diğer bir ifadeyle kamunun borçlanmasını vergilerden
ayıran en önemli özellik ise borçlanmanın gönüllü yapılmasıdır.
 Kamu (devlet) iç borçlanmada bazen gönüllülüğü ortadan
kaldırabilmektedir. 1962 yılından sonra Türkiye’de uygulanan
Tasarruf Bonoları zorunlu olarak kamu borç vermeye iyi
örnektir.
 Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan borçlar
ve borç yönetimindeki sorunlar nedeniyle borçlanma konusunda
oldukça temkinli davranmıştır. İkinci Dünya Savaşı döneminde
iç ve dış borçlanma konusunda gelişmeler yaşanmıştır. İlk defa
bütçe açıklarının finansmanı için iç borçlanmaya gidilmiştir.
TÜRKİYE’DE İÇ BORÇLANMA VE BORÇ YÖNETİMİ
 Bütçe açıkları 1950-60 arasında iç borçların önemli




sebeplerinden biri olmuştur.
1980 sonrası dönemde kamu açıkları ağırlıklı olarak iç
borçlanmayla karşılanır hâle gelmiştir.
Şubat 2001’de yaşanan ekonomik krizin faizler ve borçlanma
vadeleri üzerinde yarattığı olumsuz etkiler sonucunda iç borç
stoku büyük bir artış göstermiştir.
Kamu finansmanında verginin yerine iç borçlanmanın tercih
edilmesi, belirli kesimlere kaynak transferi sağlamıştır. Diğer
yandan kamuya borç verenler zenginleşirken, borç vermeyenler
fakirleşmiştir.
Türkiye’de özellikle yüksek enflasyonist dönemde kamunun daha
rahat borçlanması için yüksek tutulan reel faiz oranları, özel
sektörü yatırım yapmak yerine, kamuya borç vererek risksiz ve
yüksek getiri sağlamaya yönlendirmiştir.
BORÇ YÖNETİMİ
 Borç yönetiminde temel amaç faiz oranları, döviz kurları ve
likidite dalgalanmalarını minimum düzeyde etkileyecek borç
yüküne sahip olmak ve bunu sürdürebilmektir. Bu yüzden
devletler borç yükünü azaltmak isterler.
 Türkiye’de kamu borçlanmasından sorumlu olan birim Hazine
Müsteşarlığı’dır.
 Borçlanmada sabit faizli borçlanmaya ağırlık verilmesi, geri
ödemede ortalama vadenin uzatılması, likidite riskini azaltmak
için güçlü rezerve sahip olmak gibi stratejileri uygulanması
gerekmektedir.
 2001-2010 döneminde borç yükündeki azalmada faiz
harcamalarındaki düşüş birincil etkendir.
Kamu Kesimi Borçlanma Gereği
 Ülkelerarası karşılaştırmalar yapabilmek ve bütçe açığı
ölçümü ile ilgili sorunlardan kurtulmak, standartlara uyum
sağlamak ve maliye politikasının sürdürülebilirliğinin
analiz edilebilmesi için kamu kesimi borçlanma gereği
(KKBG) bütçe açığı göstergesi olarak kullanılmaktadır.
KKBG, kamunun toplam nakdi harcamamaları ile toplam
nakdi gelirleri arasındaki farktır.
Tablo 8 (KKBG)
 Türkiye’de KKBG’nin gelişimine baktığımızda 1990’lı
yılların ortalarından 2002 yılına kadar sürekli artışlar
gözlenmiş ve 2001 yılında KKBG’nin GSYH oranı
%12’ye kadar yükselmiştir. Faiz ödemeleri 2001 yılında
%18 oranına ulaşmıştır.
 2002 yılından sonra uygulanan ihtiyatlı (sıkı) maliye
politikası sayesinde azalan bütçe açığına paralel olarak
kamu kesimi borçlanma gereği de önemli ölçüde azalmış
ve 2005 yılında negatife dönmüştür.
TÜRKİYE’DE ÖZELLEŞTİRME
 Özelleştirme
kamu mülkiyetindeki ekonomik kuruluşların
(KİT’lerin) yönetim ve mülkiyetinin özel sektöre devredilmesidir.
 Burada KİT’lerin sermayesinin en az %51’inin özel sektöre devri
gerekmektedir.
 KİT çatısı altında yer alan fakat devletin %50’den daha az paya sahip
olduğu iştiraklerdeki kamu payının özel sektöre devrini ise kamunun
elindeki menkul değerlerin satılarak paraya dönüştürülmesi ifade
edebiliriz.
 Özelleştirmede ilk şart mülkiyet devrinin gerçekleşmesidir. Çünkü
bu sayede söz konusu kuruluş devlet kontrolünden çıkmakta ve bütçe
üzerindeki yükü (varsa) azalmaktadır. Yönetim devride
özelleştirmenin ikinci koşuludur.
Grafik 2 Türkiye’de Özelleştirme
TÜRKİYE’DE ÖZELLEŞTİRME
 Grafik 2’de 1986-2012 döneminde yıllık özelleştirme
gelirleri görülmektedir.
 Hazine’nin Türk Telekom’da bulunan yüzde 55 oranındaki
hissesi 2005 yılında 6.5 milyar dolar bedelle
özelleştirilmiştir ve bu işlem şimdiye kadar ülkemizde tek
kalemde yapılan en büyük özelleştirme uygulaması
olmuştur.
 Ayrıca 2005 yılı en fazla özelleştirme gelirinin sağlandığı
yıl olmuştur.
TÜRKİYE’DE ÖZELLEŞTİRME
 Özelleştirme sürecinde çerçevenin iyi çizilmesi, farklı
düşünen kesimlerle iyi diyalog kurulması fayda-maliyet
analizinin iyi yapılması gerekir.
 Ayrıca elde edilecek gelirlerin üretken yatırımlara
yönlendirilmesi, kamu tekellerin yerine özel tekellerin
yaratılmaması gerekir.
 Amaç piyasa ekonomisini gelifltirmek, rekâbet düzeyini
artırmak ve sonuç olarak ekonomide etkinliği
gerçekleştirmek olmalıdır.
TÜRKİYE’DE MAHALLİ iDARELERiN BÜTÇELERi
 Mahalli idareler bütçeleri denildiğinde belediyeler, il özel idareleri,
iller Bankası ve su ve kanalizasyon idareleri bütçeleridir. Mahalli
idare
bütçelerinin
%90’ı
belediyeler
tarafından
gerçekleştirilmektedir. Merkezi yönetimin ağırlık kazandığı
ülkelerde mahalli idarelerin etkisi sınırlıdır.
 Türkiye’de son yıllarda mahalli idarelerin bütçe ve yetkileri
arttırılmaya çalışılmaktadır. Türkiye’de mahalli idarelerin yasa
yapma ve vergi koyma yetkileri yoktur. Bu nedenle yetkileri,
görevleri, gelir kaynakları ve harcamaları merkezi yönetim
tarafından belirlenir.
 1980 sonrası dönemde emlak vergileri ve bazı vergilerin toplanması
belediyelere bırakılmış ve belediyelere genel bütçeden daha çok
kaynak transfer edilmeye başlanmıştır.
Soru 1
 Aşağıdakilerden hangisi kamu kesiminin
büyüklüğünü gösteren ölçütlerden biri değildir?
a. Kamu Gelirleri/GSYH
b. Devlet Borçları/GSYH
c. Devlet Bütçesi/GSYH
d. Vergi Gelirleri/GSYH
e. Kamu Harcamaları /GSYH
Cevap 1
 b. Devlet Borçları/GSYH
Soru 2
 Harcamayı yapan yönetim birimlerini esas alan kamu
harcamaları sınıflandırması aşağıdakilerden
hangisidir?
a. Fonksiyonel
b. İdari
c. Ekonomik
d. Harcamacı
e. Hukuki
Cevap 2
 b. İdari
Soru 3
 Ekonomide etkinlik açısından aşağıdaki vergilerden
hangisi daha avantajlıdır?
a. Gelir üzerinden alınan vergiler
b. Servet üzerinden alınan vergiler
c. Harcamalar üzerinden alınan vergiler
d. Veraset ve İntikal vergisi
e. Kurumlar Vergisi
Cevap 3
 c. Harcamalar üzerinden alınan vergiler
Soru 4
 Türkiye’de kamu borçlanmasından sorumlu kurum
aşağıdakilerden hangisidir?
a. Maliye Bakanlığı
b. Kalkınma Bakanlığı
c. Merkez Bankası
d. Hazine Müsteşarlığı
e. Dış Ticaret Müsteşarlığı
Cevap 4
 d. Hazine Müsteşarlığı
Soru 5
 Türkiye’de 1980 sonrasında belediyelere
aşağıdakilerden hangi verginin toplama yetkisi
verilmiştir?
a. Katma Değer Vergisi
b. Emlak Vergisi
c. Veraset ve İntikal Vergisi
d. Özel Tüketim Vergisi
e. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi
Cevap 5
 b. Emlak Vergisi
Soru 6
 Aşağıdakilerden hangisi bütçe açığı göstergesi olarak
KKBG’nin kullanılma nedenlerinden biri değildir?
a. Ülkelerarası karşılaştırmalarda kolaylık sağlamak
b. Bütçe açığı ölçümü ile ilgili sorunlardan kurtulmak
c. Maliye politikasının sürdürülebilirliğinin analiz
edilebilmek
d. Nakit bazında ölçüm yapabilmek
e. Borç yükünü azaltmak
Cevap 6
 e. Borç yükünü azaltmak
Soru 7
 Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’de özelleştirmenin
amaçlarından biri değildir?
a. Devletin ekonomideki ticari faaliyetlerinin en aza
indirilmesi
b. Rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması
c. Devlet bütçesi üzerindeki KİT finansman yükünün
azaltılması
d. Sermaye piyasasının geliştirilmesi
e. İstihdamın artırılması
Cevap 7
 e. İstihdamın artırılması
SON
Download