Yrd.Doç.Dr.Yıldırım TURAN Dersin sonunda öğrencilerin aşağıdaki yeterlilikleri geliştirmeleri hedeflenmektedir: Devlet Nedir? Uluslararası İlişkilerde Devlet Küreselleşme ve Devlet Türk Uluslararası İlişkiler Çalışmalarında Devlet Kavramı 2 Dersin Haftalık İçeriği * Devlet Nedir? * Uluslararası İlişkilerde Devlet * Küreselleşme ve Devlet * Türk Uluslararası İlişkiler Çalışmalarında Devlet Kavramı Devlet Nedir? Devlet sabit bir tanımı olan bir kavram ve olgu değildir. ‘Tartışmalı’ bir kavramdır. Bir görüş: Devleti yaşanabilecek tek siyasal örgütlenme biçimi olarak görürken, Diğer bir görüş: Devleti baskı ve sömürü aracı olarak ele alır. Devletin Temel Özellikleri Devletin temel özellikleri: Sınırları belirli bir toprağının olması Egemen olması Merkezi bir karar ve zorlama mekanizmasının olması Sürekli bir nüfusunun olması Diğer devletler tarafından bir devlet olarak tanınması Devletin En Temel Özelliği (Egemenlik) Bir devletin en önemli özelliği ‘egemen’ olmasıdır. Egemenlik bir devletin kendi toprakları ve nüfusu üzerinde nihai karar mercii ve son otorite olması anlamına gelir. Bu bir devleti uluslararası kuruluşlardan ya da sadece üyeleri için bağlayıcı kararlar alabilen devlet dışı örgütlerden ayıran ve bir devletin bağlayıcı kararlar alabilme kabiliyetini gösteren özelliğidir. Devletin En Temel Özelliği (Egemenlik) Devletler hukuku, devletlerin egemen eşitliği ilkesine dayanır. Devletlerin egemen eşitliği pratikte bir anlam ifade etmese de, devletler arası ilişkilerde düzenleyici bîr norm olarak önemini korumaktadır. Uluslararası ilişkilerde Devlet Uluslararası İlişkiler de temel teorik tartışmalar çok genel hatlarıyla pozitivizm ve post-pozitivist dönem olarak ikiye ayrılır. Uluslararası ilişkilerde Devlet (Pozitivist Dönem) Pozitivist döneme ait teoriler devleti ontolojik bir veri, Uluslararası İlişkiler’in değişmez başlangıç noktası olarak alır. Pozitivist dönem: Realizm Liberalizm Davranışsalcı gibi bilimsel yaklaşımı benimseyen teorilerden/yaklaşımlardan oluşur. Bu anlayışa göre “devletlerin olmadığı, devletlerden önce veya devletlerden bağımsız bir siyasal hayat düşünülemez”. Uluslararası ilişkilerde Devlet (Post-pozitivist Dönem) Post-pozitivist dönem ise eleştirel dönem olarak da bilinir. Post-pozitivist dönem: Eleştirel Teori Tarihsel sosyoloji İnşacılık Postmodemizm Feminizm Yeşil teori gibi bilimsel yaklaşımı benimseyen teorilerden/yaklaşımlardan oluşur. Uluslararası ilişkilerde Devlet (Post-pozitivist Dönem) Post-pozitivist dönem ayrıca: Pozitivizmi reddeder Devleti ontolojik bir veri olarak almaz Devleti sorunsallaştırır Devlete daha tarihsel ve toplumsal olarak yaklaşır. Devlet’e İlişkin Yaklaşımlar Uluslararası İlişkilerde devlete ilişkin farklı yaklaşımları: Realist devlet anlayışı Liberal devlet anlayışı Eleştirel devlet anlayışı olarak üçe ayırabiliriz. Realist Devlet Anlayışı Uluslararası İlişkilere hâkim olan devlet anlayışı realizmin devlet anlayışıdır. Realizm Uluslararası İlişkilerde devletin en önemli aktör olduğunu ileri süren bir teoridir. Realizme göre; Devletler birbirleriyle rekabet içinde olan ve çıkarlarını kollayan rasyonel, özerk aktörlerdir. Devletlerin esas amacı ya güvenliklerini sağlamak (defansif realizm) ya da saldırmaktır (ofansif realizm). Realist Devlet Anlayışı Realist teori çerçevesinde devlet tartışmaları ile ilgili önemli başlangıç noktalarından birisini Kenneth Waltz’ın (1979) yapısalcı neorealist teorisi oluşturur. Waltz, devlet davranışlarını sistemin yapısıyla değil, devletlerin iç özellikleriyle açıklayan teorilere (emperyalizm teorileri, demokratik barış teorisi, insan doğasına ağırlık veren klasik realizm) indirgemeci teoriler adını verir. Realist Devlet Anlayışı Waltz’a göre; Devletlerin davranışlarını belirleyen, birimlerin davranışları değil, uluslararası sistemin yapısıdır. Devletler, anarşik ve rekabetçi bir sistemde kendi varlıklarını korumak zorunda olan birimlerdir. Liberal Devlet Anlayışı Liberalizmin devlet anlayışı, ‘çoğulculuk’ olarak bilinir. siyaset biliminde Liberal Devlet Anlayışı Liberal devlet anlayışı; Realizmin rasyonel aktör modelini ve devletin üniter yapısını sorgular. Devleti farklı grupların çıkarlarının temsil edildiği bir alan olarak ele alır. Devlet’i, realizmin düşündüğü gibi kapalı, otonom, monolitik bir yapı olarak görmez. Uluslararası ilişkileri, sadece devletlerarası ilişkiler olarak değil devlet dışı aktörlerin de yer aldığı bir karşılıklı-bağımlılık durumu olarak tanımlar. Liberal Devlet Anlayışı Liberal devlet anlayışında, dış politika kararları sabit bir ulusal çıkarı değil, devletlerin değişen ‘tercihlerini’ yansıtır. Odak noktası devlet kurumları arasındaki ilişki ve bu ilişkinin devletin politikalarını oluşturmadaki etkisidir. Eleştirel Devlet Anlayışı Post-pozitivist dönem de var olan teorilerin hepsi eleştirel ama farklı devlet anlayışlarını benimsemişlerdir. Geleneksel teorilerin bireyselci ve rasyonalist devlet anlayışını eleştirerek, “toplumsal bir devlet teorisi” geliştirmeye çalışırlar. Devleti stratejik bir nesne olarak değil, sosyo-ekonomik bir kurum olarak kuramsallaştırırlar. Eleştirel Devlet Anlayışı (Marksizm) Maksizmin tarihsel materyalist bir devlet anlayışı vardır. Devlete tarihsel olarak bakar ve devletin anlaşılmasında üretim biçimine ve sınıf ilişkilerine öncelik verir. Özellikle kapitalizmin devlet anlayışına odaklanır. Devletin sınıfsal niteliğini gösteren araçsalcı yaklaşım, yapısalcı yaklaşım, neo-Gramşiyanizm, siyasal marksizm, açık marksizm ve stratejik-ilişkisel yaklaşım gibi farklı devlet teorilerini benimsemektedir. Eleştirel Devlet Anlayışı (Marksizm) Marksist yaklaşımlardan Uluslararası İlişkileri en çok etkileyen Gramsci’nin devlet teorisi olmuştur. Gramsci; Devleti, sadece ekonomiyle ilişkisi açısından değil, sivil toplumu da içine alacak şekilde bütüncül bir perspektiften tanımlar. Eleştirel Devlet Anlayışı (Yeni-Weberci Yaklaşım) Uluslararası ilişkilerdeki devlet tartışmalarında son yıllarda etkili olmuş olan bir diğeri görüş yeni-Weberci yaklaşımdır. Weber’e göre devlet; “belli bir topraksal alanda fiziksel gücün meşru kullanımım tekelinde bulunduran bir insan topluluğudur.’’ Max Weber’in devlet tanımını ve çoklu nedenselliğe dayanan toplum bilim anlayışını temel alır. Toplumsal değişimde ulusal ve uluslararası faktörleri bir arada inceler. Uluslararası ilişkilerde Eleştirel Devlet Anlayışı (Yeni-Weberci Yaklaşım) Yeni-Weberci yaklaşım birinci ve ikinci dalga olmak üzere ikiye ayrılır. Her iki dalga da başlangıç noktası olarak Weber’in devlet tanımını benimser. Birinci dalga yeni-Weberci çalışmalar, toplumsal değişimde (devrimler, toplumsal hareketler) devletler sisteminin yerini inceleyen çalışmalardan oluşur. İkinci dalga yeni-Weberci yaklaşım, John Hobson’un görüşlerinden oluşur. Hobson devletlerin fail olarak düşünülmesi ve devletlerin gerek kendi toplumlarında gerekse de uluslararası sistemde değişiklik yapabilme kapasitesinin kavramsallaştırılmasına olan ihtiyacı vurgular. Uluslararası ekonomiyi de içine alan ve devletin toplumla ilişkisini inceleyen bir yaklaşım geliştirir. Uluslararası ilişkilerde Eleştirel Devlet Anlayışı (Yeni-Weberci Yaklaşım) Yeni-Weberci yaklaşımların uluslararası açısından en önemli sonuçları: ilişkiler kuramı Devletin hem ulusal hem de uluslararası boyutunu içine alması Araçsal/yapısal görüşlerin aşılarak yapı/fail ilişkisinin diyalektik ilişkisine (yapılaşmasına) ağırlık vermeleri Realist devlet anlayışından farklı olarak devleti tarihsel/toplumsal bir gelişme süreci içine yerleştirmeleri Uluslararası ilişkilerde Eleştirel Devlet Anlayışı (Frankfurt Okulu & Habermas) Uluslararası ilişkiler çerçevesinde Frankfurt Okulu ve Habermas’ın görüşleri içeren yaklaşımlardan bilineni Linklater’in insan/vatandaş ilişkisinin yarattığı ahlaki ikilemi çözmeye yönelik sosyolojik yaklaşımıdır. Linklater; Modern devletin dışlayıcı pratiklerini sorgular ve daha kapsayıcı ve kozmopolit siyasal topluluk biçimlerinin nasıl yaratılabileceği üzerine düşünür. Uluslararası ilişkilerde Eleştirel Devlet Anlayışı (İnşacılık) İnşacılık, neorealizmin eleştirisinde en ön plana çıkan yaklaşım olmuştur. İnşacılık, egemenlik, kimlik, vatandaşlık gibi kavramları idealist bir bakış açısıyla yeniden temellendirir. Gerçeğin toplumsal (fikirler, normlar, inançlar) olarak inşa edildiğini ileri sürer. Uluslararası ilişkilerde Eleştirel Devlet Anlayışı (Feministler) Eleştirel teoriler arasında feministlerin de uluslararası ilişkilerde devlet anlayışına önemli katkıları olmuştur. Feminist düşünce devleti cinselleşmiş gücü temsil etmekle eleştirir. Toplumun kamu ve özel alan olarak ikiye ayrılmış olmasının siyasal sonuçlarından söz eder. Feminist eleştirmenlere göre ana akım yaklaşımlarda siyaset, toplumun ataerkil yapısını yansıtmakta, kamusal alan da erkeklerin egemenlik alanı olarak tanımlanmaktadır. Uluslararası ilişkilerde Eleştirel Devlet Anlayışı (Post-Yapısalcı) Post-yapısalcı düşünce, devletin dışlayıcı pratikleriyle ilgili en ilginç görüşleri geliştiren düşünce akımlarından birisidir. Post-yapısalcı düşünürler ‘siyasal’ın düşünülmesi gerektiğini vurgularlar. yeniden Uluslararası ilişkilerde Eleştirel Devlet Anlayışı Özetle eleştirel görüşler; Toplumsal bir devlet anlayışı geliştirmeye yönelik farklı yaklaşımlardır. Devletin nasıl ortaya çıktığını, devletler arası ilişkileri yöneten hakim ilkelerin nasıl oluştuğu, hangi araçlarla kendini yeniden ürettiği ve devlet ötesi siyasal biçimlerin nasıl oluşabileceği üzerine odaklanırlar. Bu yaklaşımlar ortodoks uluslararası ilişkilerdeki devlet anlayışını temelden değiştirmiş ve uluslararası ilişkilere çok farklı açılardan bakmamızı sağlamıştır. Küreselleşme ve Devlet Küreselleşmenin yoğunlaşması ve kapitalizmin uluslararasılaşması devlet gücüne ve davranışlarına etki etmektedir. Siyasal, kültürel ve ekonomik küreselleşme devletin konumunu önemli ölçüde etkilemiştir. Küreselleşme ve Devlet Liberal görüşe göre; Küreselleşme ile birlikte ‘devletin geriye çekilmesinden’ ya da ‘sınırların olmadığı bir dünyadan’ bahseder. Marksist görüşe göre; Üretimin uluslararasılaşması ulusüstü bir kapitalist sınıfın ortaya çıkmasına ve devletin de uluslararasılaşmasına neden olmaktadır. Üretimin uluslararasılaşması ulusüstü bir yönetici kapitalist sınıf ortaya çıkarmıştır. Türk Uluslararası İlişkiler Çalışmalarında Devlet Kavramı Türk uluslararası ilişkiler çalışmalarında devleti kavramsal düzeyde ele alan ve sorunsallaştıran çalışmalar yok denecek kadar azdır. Türkiye uluslararası ilişkiler disiplininde genellikle problem çözücü bir teori anlayışı benimsenmiştir ve devlet denilince dış politika yapmak anlaşılmaktadır. Realizmin yanı sıra, son yıllarda dış politika analizinde inşacı ve yapısalcı kuramlar kullanılmış olsa da bu yaklaşımlar devletin kendisini sorunsallaştırmamış, sadece dış politika kararlarının farklı oluşum biçimlerini ve sonuçlarını irdelemiştir. -Bu derste olmaması gerekenler 33 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Devlet nasıl tanımlanabilir? Neorealizmîn devlet anlayışı hangi açılardan eleştirilebilir? Uluslararası ilişkilerde tarihsel sosyolojik çalışmaların en önemli katkısı nedir? Birinci VVeberci tarihsel sosyolojinin devlet anlayışı nedir? Gramsci'nin devlet teorisinin temel özellikleri nelerdir? Hegemonya kavramı Uluslararası ilişkilerde hangi anlamlarda kullanılmaktadır? Uluslararası İlişkiler teorisinde niye devlet bir veri olarak alınmış, tarihselliği sorgulanmamıştır? 8. Marksist düşüncede ekonomik alan ile politik alan arasında kapitalizmde ortaya çıkan ayrım neye dayandırılmakta ve bu ayrım niye eleştirilmektedir? 9. Devletin uluslararasılaşmasının nedenleri nelerdir? 10. Küreselleşme devletin gücünü zayıflatmış mıdır? Ek Okuma Önerileri E. Fuat Keyman, Küreselleşme, Devlet, Kimlik/ Farklılık: Uluslararası İlişkiler Kuramını Yeniden Düşünmek, istabul: Alfa, 2000 Ralph Miliband vd., Kapitalist Devlet Sorunu, İstanbul: iletişim, 1990 Erdem Özlük, Uluslararası İlişkilerde Devlet Tanım, Teori ve Devlet Istisnacılığı, Konya: Çizgi, 2012 Nicos Poulantzas, Siyasal İktidar ve Toplumsal Sınıflar, İstanbul: Belge Yayınları, 1992 Kaynakça Şaban Kardaş, Ali Balcı, (Editörler), Uluslararası İlişkilere Giriş, Küre Yayınları, İstanbul, 2014 Ders Bitti…