İslam devleti ne zaman gelecek diyenlere duyurulur... İslam devleti ne zaman gelecek diyenlere duyurulur... Ve aralarında kesin bir ayrılık başgösterîyor... Bu ayrılık esasına göre Allah'ın vaadi tahakkuk ediyor ve mü'minler muzaffer, müşrikler helak oluyor... Bu kesin ayrılık olmadan, saflar birbirinden tefrik edilmeden, peygamberle peygambere uyanlar kavimlerinden ayrılmadan, yakınlar ve tanıdıklar arasındaki münasebet akide gerçeği etrafında teşekkül etmeden bu vaadi ilâhî tahakkuk etmiyor... Kavimden ve akrabalardan geçmeden yalnız ve yalnız Allah'ın velayetine sığınıp Allah'a bağlı bulunan islâm karargâhına teslim olmadan, kullara kul olmaktan çıkıp bir tek Hakka kul olmadan... Allah'ın bu yüce vaadi gerçekleşmiyor ... İşte o zaman — önce değil — Allah'ın nusreti gelir ve mü'minler muzaffer olur... ALLAH'IN VAADİ Allah, aranızdaki iman edip iyi ameller işleyenlere, kendilerini tıpkı daha önceki mü'minler gibi yeryüzünde egemen kılacağını, kendileri için seçtiği dinlerini sarsılmaz temellere oturtacağını ve korkularını güvene dönüştüreceğini vadetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Bu aşamadan sonra kâfir olanlara gelince, onlar yoldan çıkmışların ta kendileridirler. nur-55 Şunu da hiç bir zaman için akıldan çıkarmamalıdır kî, yeryüzü tanrıları ve onlara hizmet eden rahipler ve salikler her zaman gerçek tanrıya mahsus olan. ilim, irade, kudret sıfatları gibi sıfatları kullanırlar. Kahhar sıfatını var güçleriyle çalıştırırlar. Çünkü insanları zorla kendi yollarına çekmek isterler. Tanrı olan zatta herkesi kendisine boyun eğdiren ulûhiyet vasfı bulunmalıdır tabiatiyle. Bunun için de rahiplerin ve mabed bekçilerinin haddinden fazla çaba sarfetmesi gerekir. Buna karşılık olarak tek Allah'a inananlar da yeryüzünün imarı ve hilafet vazifesinin ifası için son derece çaba sarfetmeleri gerekir. Yeryüzü tanrılarının kulları bu sahte tanrılar için ayinler icra eder, orglar çalar, dualar yapar ve buhurlar yakarken gerçek tanrının kulları da yeryüzünün imarı için çalışmalıdırlar. DUYDUNMU KARDEŞ...