Bilişsel Kuramlar I 1 ÖĞRENME KURAMLARI Yapılandırmacılık BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI Piaget Pavlov Skinner Thorndike Vygotsky Bilgiyi işleme Gestalt Bruner 2 Bilişsel Kuramlar… • Bilişsel kuramlara göre bireyin öğrenmesini algılama, düşünme, içselleştirme gibi bireyin zihinsel eylemleri sağlamaktadır, • Öğretim, öğrencinin anlamasını, kavramasını ve yargılamasını geliştirmektir, • Öğrenmenin gerçekleşmesi için, öğrencinin geçmiş yaşantılarına ve doğal gelişimine uygun konular seçilmeli, konular anlamlı bütünlere bölünmeli, bu bütünler onların temel öğelerini görebileceği biçimde öğrenciye sunulmalıdır. 3 Bilişsel Kuramlar… • • • • Bu kuramlara göre insan zihni çevreden gelen uyarıcıları etkin bir biçimde işler ve onları yeni biçimlere dönüştürür.Temel ilkeleri şunlardır. Öğrenme süreçleri insana özgü olabilir. Bireyler öğrenme sürecine aktif olarak katılırlar. Bilgi örgütlenir. Öğrenme daha önce öğrenilen bilgi ile yeni bilgiyi ilişkilendirme sürecidir. Öğrenme kuramları… Davranışçı Bilişsel •Öğrenme doğrudan gözlenebilen uyarıcı ile davranışlar arasındaki ilişki kurma işi olarak açıklanmaktadırlar. •Davranışçı kuramda önemli olan kişinin yaptığı gözlenebilen,başlangıcı ve sonu olan ve dolayısıyla ölçülebilen davranışlardır. Bu nedenle; • Davranışlar, • Davranışlarda meydana gelen değişmeler, • Bu değişikliklere neden olan uyarıcılarla ilgilenirler •Öğrenme içsel bir süreç olduğundan gözlemlenemeyecek bir olay olarak açıklanmaktadırlar. Bu nedenle • Algı • Bellek • Yaratıcılık •Hatırlama ile ilgilenirler Bilişsel Kuramlar… • • • • • • Gestaltçı (işaret) Kuram Bilişsel Gelişmeci Kuram Bilgi İşlem Kuram Fonksiyonalist Kuram Yapılandırmacı Kuram ….. • …üzerinde duracağız.. Bütünlükçü (Gestaltçı) yaklaşım • Davranışçıların aksine bütünlükçüler (Gestaltçı psikologlar) gözlenebilen davranışlarla ilgilenmekten çok davranımları derinlemesine ele almaktadır. • Bütünlükçülere göre davranışı açıklarken sadece uyarıcı ile davranım arasındaki ilişkiye bakmak yeterli olmayabilir. • Davranış bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bütün, onu meydana getiren parçalardan daha büyüktür, parçaların bir araya gelmesi her zaman bütün hakkında tam bilgi vermez. Bu nedenle, bütünlükçü yaklaşım insan davranışının parçalara bölünerek anlaşılamayacağını savunur. • Bireyin aldığı uyarımların anlamlı olabilmesi için bir dizi zihinsel sürecin tamamlanması gerekir. Buna kısaca algılama denir. • Her bireyin aldığı uyarımları zihinsel süreçlerden geçirme ve örgütleme biçimi farklıdır. • Öğrencilere sınıfta aynı uyarıcılar verilmesine rağmen öğrencilerin kazandıkları davranışlarda farklılık gözlenmektedir. Bütünlükçü (Gestaltçı) yaklaşım • • • • • Gestalt’a göre: İnsanlar gördüklerini bir bütün olarak algılarlar. Bir nesnenin algılanışı onun diğer nesnelerle olan ilişkisine bağlıdır. Öğrenme şekil-zemin arasındaki ilişkilerdeki bir değişmedir. İnsanlar çevrelerini bir düzen içerisinde görürler. Eşya ve olaylar tek başlarına değil organize edilmiş bir bütünlük içinde anlam kazanırlar. Davranışlar kişinin öğrenmesinin bir işaretçileridir. Bütünlükçü (Gestaltçı) yaklaşım….... • Bütünlükçü yaklaşımın öğretime yaptığı önerileri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: • Mademki parçalardan hareketle her zaman bütüne ulaşılamaz, o halde bütünden hareketle öğretim etkinlikleri düzenlemeliyiz. Tümdengelimci bu yöntem öğretim programlarının amaçları belirlenirken kullanılmaktadır. • Özellikle geometri tümevarımcı niteliği yanında daha çok tümdengelimci bir niteliğe de sahiptir. Bu nedenle, geometri öğretiminde tümdengelimci bir yaklaşım kullanılmalıdır. • Mademki öğrenmenin ön koşulu algılamanın gerçekleşmesidir ve aynı uyarıcı karşısında farklı algılamalar gerçekleşebilmektedir, o halde herkes için anlamlı öğrenmelerin gerçekleşebilmesi için sınıfta bireysel farklılıklara ve ihtiyaçlara dikkat edilmelidir. • Öğrenme ortamının düzenlenmesinde ve öğrencilere uyarıcıların sunulmasında öğrencilerin algılamalarını kolaylaştırıcı önlemler ve stratejiler belirlenmelidir. Bilişsel Gelişmeci Yaklaşım •Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişime bilişsel gelişim adı verilmektedir. •Bilişsel gelişim; bebeklikten yetişkinliğe kadar, bireyin çevreyi, dünyayı anlama yollarının daha karmaşık ve etkili hale gelmesi sürecidir. •Piaget, Vygotski, Bruner, Ausabel, … 10 Piaget Bilişsel Kuramlarda (Özellikle Yapılandırmacılıkta) İsviçreli Psikolog Jean Piaget (1896-1980)’in fikirleri önemli rol oynamaktadır. Piaget, …. öğrenmenin belirli yaş dönemlerinde belirli düzeyde gerçekleştiğini, öğrenmenin zihinsel haritalar (semalar) oluşturmakla meydana geldiğini, zihinde oluşturulan bu şemaların yaş ilerledikçe karmaşıklaştığını savunmuştur. Bilişsel Gelişmeci Yaklaşım •Piaget'ye göre çocuk, dünyanın pasif alıcısı değildir. •Bilgiyi kazanmada aktif bir role sahiptir. •Ayrıca, değişik yaşlardaki çocukların ve yetişkinlerin dünyaları birbirlerinden farklıdır. •Piaget bu farklılığın nedenlerini incelemiş ve bireyin dünyayı anlamasını sağlayan bilişsel süreçleri açıklamaya çalışmıştır. 12 Bilişsel Gelişmeci Yaklaşım •Piaget, bilişsel gelişimi, biyolojik ilkelerle açıklamıştır. Piaget'ye göre gelişim, Kalıtım ve çevrenin etkileşiminin bir sonucudur. 13 •Bilişsel gelişimi etkileyen ilkeler: * Olgunlaşma * Yaşantı * Uyum * Örgütleme * Dengeleme. Bilişsel Gelişmeci Yaklaşım 2 Temel Kavram •Şema: Bireyin çevresindeki problemleri anlama, çözme, dünyayla baş etme yollarının yapıları olarak düşünülebilir. •Şema yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir. •Bilişsel yapılar ya da şema yoluyla birey çevresine uyum sağlar ve çevreyi organize eder. •Şemalar gözlenemez, ancak davranışlardan 14 yordanabilir. Bilişsel Gelişmeci Yaklaşım 2 Temel Kavram •Şemalarla ilgili önemli bir nokta, sürekli olarak olgunlaşma ve yaşantı kazanma yoluyla değişmeye uğrayıp yeniden organize edilebilir olmalarıdır. 15 Bilişsel Gelişmeci Yaklaşım 2 Temel Kavram •Uyum: yaşam boyunca devam eder. Bilişsel gelişim açısından olduğu kadar diğer fiziksel ve psikososyal gelişim açısından da sürekli olarak uyum sağlanmak durumundadır. •Piaget'ye göre uyumun iki yönü vardır. Bunlar, özümleme (assimilation) ve düzenlemedir (accomodation) 16 Bilişsel Gelişmeci Yaklaşım 2 Temel Kavram:Uyum • Özümleme, bireyin, kendisinde var olan bilişsel yapılarla (şemalarla) çevresine uyumunu sağlayan bilişsel bir süreçtir. Diğer bir deyişle; çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, objeyi, kendisinde daha önceden var olan bilişsel yapı içine alması sürecidir. Çevresine, kendisinde var olan bilişsel yapılarla tepkide bulunmasıdır. (Senemoğlu, 2007) 17 Bilişsel Gelişmeci Yaklaşım 2 Temel Kavram:Uyum • Mevcut şemayı yeni durumlara, objelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecine "düzenleme" (accomodation) adı verilmektedir. Her yaşantı özümleme ve düzenlemeyi kapsar. Eğer mevcut bilişsel yapılar, yeni durumlara cevap vermek için uygun ise özümleme yapılır. Yeterli değilse, mevcut bilişsel yapılar yeniden düzenlenir. Bu yeniden düzenleme kabaca, öğrenmeye eşdeğer görülmektedir. Yeniden düzenleme olmadan tek başına özümleme ile öğrenme ve dolayısıyla da gelişme mümkün değildir. 18 Bilişsel Gelişmeci Yaklaşım 2 Temel Kavram:Uyum • Dengeleme: Piaget'ye göre, bilişsel gelişimin temelindeki itici güç, dengeleme kavramında yatmaktadır. Ona göre, tüm organizmalar, doğuştan, kendileri ve başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurmalarını sağlayacak özelliklere sahiptirler. Yani organizmanın tüm donanımı, en yüksek uyumunu sağlamaya yöneliktir. Dengeleme de bu içsel eğilimi, yaşantılarla organize edici bir süreçtir. 19 Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları 4 gelişim aşaması vardır 0-2 yaş duyusal hareket dönemi 1. aşama 2-7 yaş işlem öncesi dönem 7-11 yaş somut işlemler dönemi 11 + yaş soyut işlemler dönemi 2. aşama 3. aşama 4. aşama Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 1. Duyusal hareket (0-2 yaş) • Çevre ile fiziksel etkileşim • Çevre duyularla tanınır… süreklilik, ilişkilendirme yok… nesne kaybolduğunda yok.. • Görünmeyen bir nesnenin varolup olmadığının bilinmemesi (0-7 ay) Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 1. Duyusal hareket (0-2 yaş) •Birey sözel olmayan davranışlar gösterir. •Dönem içinde ilerledikçe çevresinde olanları ve kendisinin çevresinden farklı olduğunu keşfetmeye başlar. •Dönemin sonuna gelindiğinde bebek, karmaşık olmayan zihinsel işlemleri gerçekleştirmeye başlayarak işlem öncesi döneme geçer. Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 2. İşlem öncesi Dönem (2-7 yaş) •Bu dönemde birey sözcük dağarcığını zenginleştirerek dilini geliştirir, Benlik kavramı oluşur. Tümüyle ben merkezli bir düşünme yapısına sahiptir: kendi görüşlerinin olabilecek tek görüş olduğuna inanırlar, çevrelerindekilerin kendilerininkinden daha farklı bakış açılarına sahip olabileceklerini anlayamazlar. Dönemin sonuna doğru ilerledikçe ben merkezli düşünce gittikçe azalmaya ve yerini mantıklı düşünceye bırakmaya başlar. Böylece somut işlemler dönemine geçilir. Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 2. İşlem öncesi Dönem (2-7 yaş) benmerkezcilik taklit soyut düşünemez maddenin korunumu yok Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 2. İşlem öncesi Dönem (2-7 yaş) • Matematiksel anlamalara bu dönemde rastlanır… Lego… Çoklukların azlık ve çokluğundan sayı kavramı gelişir. Büyüklüğün korunumu (Çiçek-Kola), Süreklilik (Reversibility) yok… Reversibility means that at any given moment in an action one can imagine a previous moment or an initial moment as well as the next moment or the final moment. Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 3. Somut işlemler (7-11 yaş) • İlköğretimin ilk beş yılına denk gelir. Bu dönemde bireyin sınıflandırma, karşılaştırma, dört işlem yapma ve dönüştürme gibi becerileri gelişir, Çocuğun işlemleri muhakeme edişi mantıklı bir hale gelir. İşlem öncesi dönemde çözülemeyen korunum problemleri bu dönemde çözülür. Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 3. Somut işlemler (7-11 yaş) • Bu dönem zihinsel işlem yapma yeteneğinin henüz gelişmediği işlem öncesi düşünce ile mantık işletme yoluyla muhakeme yapabilen soyut düşünce arasında bir geçiş dönemi olarak kabul edilebilir. •Bilişsel yapı, bazı problemleri zihinsel olarak çözebilecek düzeye gelmiş olmakla birlikte, bu dönemde bir problemin çözülmesi somut nesnelerle bağlantılı olmasına bağlıdır. Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 3. Somut işlemler (7-11 yaş) • Sınıflama, sıralama basit problem çözme yetenekleri Uzunluk ve sayılarda maddenin korunumu anlaşılabilir. Çevrede parça yerine bütün görülür… Nesneler zihinde canlanır ve Süreklilik yapılır.. Somut materyal sayesinde çocukta sayı kavramı gelişir… Dönem sonunda somut materyale ihtiyaç ortadan kalkar…. Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 4. Soyut işlemler dönemi (12+) • Bu dönemde bireyde ayırt etme, değişkenleri belirleme ve kontrol etme, hayal kurma, soyut kavramları algılayabilme gibi beceriler gelişir. • Genelleme, tümdengelim, tümevarım gibi zihinsel işlemler yapılabilir. • Birey kendi düşünce süreçlerinin farkındadır, kendi düşüncelerini eleştirir, diğer bilinen gerçekleri ölçüt alarak kendi yargılarının doğruluğunu yoklayabilir. Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 4. Soyut işlemler dönemi (12+) Yetişkin gibi düşünür. Bütünün parçalarını görür, aralarında ilişki kurar, sebep sonuç ilişkilerinden hareketle varsayım ve genelleme yapar Mantık Düşünme, genelleme, tümevarım, tümdengelim * hipotez kurma * değişkenleri belirleme * oranlı düşünme * olasılıklı düşünme * kombinezonlu düşünme * korelasyonel düşünme Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları: 4. Soyut işlemler dönemi (12+) • Son dönem olan bu dönemden sonra bilişsel yapıda niteliksel bir gelişme olmaz. • Ancak geliştirilen yaşantılara bağlı olarak niceliksel gelişmeler her zaman mümkündür. Piaget’nin Gelişim-Öğrenme Aşamaları… • Piaget’ye göre; bu dönemler her bireyin gelişiminde mevcuttur, sıçrama olmaz. Ancak bazı dönemler daha hızlı geçilebilir. • Öğretmenler öğrencilerinin bilişsel gelişim açısından bireysel farklılıklarını dikkate almalı ve öğrencilerden bilişsel gelişim düzeylerinin üstündeki etkinliklerde başarılı olmalarını beklememelidirler. Bilişsel gelişimci yaklaşım…… Vygotsky • Lev Semonvich Vygotsky, Piaget’yle aynı dönemde yaşamış bir Rus Psikologdur. • Piaget’nin kuramında bilişsel gelişim çevresel değişkenlerden etkilenmez, kendiliğinden belli bir düzen içinde oluşur. • Vygotsky, öğrenmenin sosyo-kültürel yanını vurgulayarak çocuğun bilişsel gelişimi içinde yaşadığı sosyal ve kültürel ortamdan etkilendiğini söyler. • Dolayısıyla Piaget’nin aksine Vygostky bilişsel gelişimi sadece çocuğun biyolojik olgunluğuna bağlamamaktadır. Ona göre çocuğun bilişsel gelişiminde dil ve sosyal etkileşim de önemli rol oynar. Bilişsel gelişimci yaklaşım…… Vygotsky • Vygostsk’ye göre kavramlar iki şekilde öğrenilir: – kendiliğinden edinilen kavramlar ve – öğretilen kavramlardır. • Dolayısıyla çocuk problem çözerken, kendi bilgilerini kullanabileceği gibi, akranlarının veya yetişkinlerin yardımından da yararlanabilir. Yaklaşık öğrenme eşiği…. • zone of proximal development: (yaklaşık öğrenme eşiği, yakınsal gelişim alanı ya da bitişik gelişim alanı) the distance between the actual developmental level as determined by independent problem solving and the level of potential development as determined through problem solving under adult guidance, or in collaboration with more capable peers Bilişsel gelişimci yaklaşım…… Vygotsky • Vygotsky, öğrenme faaliyetinin, bireyin, bildikleriyle henüz daha bilmediği kritik bir alanda meydana geldiğine inanmakta ve buna “zone of Proximal development ” demektedir. • Bu alanda yer alan görevler çocuğun yalnız başına yapamadığı fakat yardımla yapabildiği henüz öğrenilmemiş becerilerdir. Bunlar, kısa bir süre sonra öğrenilebilecek görevlerdir. Yaklaşık öğrenme eşiği…. • zone of proximal development: (yaklaşık öğrenme eşiği yakınsal gelişim alanı ya da bitişik gelişim alanı) Ulaþýlmasýistenilen seviye Scaffolding (Ýskele)= Ýpuçlarý, ara çözümler, veriler ZPD Öðrecinin mevcut matematiksel seviyesi Yaklaşık öğrenme eşiği…. Yaklaşık Öğrenme Eşiği (Zone of Proximal Development) ZPD YGA Arkadaşlarımla beraber bu kadar daha öğrenirim Kendi başıma buraya kadar öğrenirim 39 Yaklaşık öğrenme eşiği…. scaffolding • Vygotsky’nin kuramında vurguladığı diğer bir kavram “scaffolding”dir. • Scaffolding basit bir tanımla çocuğun öğrenmesine yardım etmedir. Öğrenmenin henüz başında olan çocuk eğer desteklenirse (yardım edilirse) öğrenebilir. • Scaffolding kavramına bir babanın küçük kızına yüzme öğretmesi örnek verilebilir. Baba, küçük kızın kollarına küçük hava yastıkları takar ve havuza girerler. Baba küçük kıza “şimdi yüzükoyun suya uzan” der ve diğer yönergeleri (kol, bacak hareketleri, başın durumu vb.) yavaş yavaş vermeye başlar. İlerleyen günlerde zaman zaman eliyle yaptığı desteği kaldırır ve gerektiği zaman tekrar destek olur. Bir süre sonra desteği tamamen kaldırır. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… BRUNER • Bilişsel gelişmeci yaklaşıma katkıda bulunan psikologlardan biri de Bruner’dir. • Bruner’e göre birey karşılaştığı uyarıcıları kavramlaştırır ve onları sınıflandırır (kategorilere ayırır). – Kavramlaştırma, bir olayın, nesnenin veya olgunun soyutlandırılarak ifade edilmesidir. – Sınıflandırma ise kavramları ortak özelliklerine göre gruplandırmaktır. • Bruner’e göre öğrenciler kavram öğretimi sürecinde şu sırayı izleyerek kavramları sınıflandırırlar ve daha kolay öğrenirler: kavramın adı, kavramın tanımı, kavramın özellikleri ve kavramla ilgili örnekler Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… • Bruner’e göre, kavramların sınıflandırılması çevrenin kompleks yapısını sadeleştirmemize yardım eder. Birey karşılaştığı şeyleri bir sınıfa koyabilirse anlaması daha kolay olur. • Sınıflandırma aynı zamanda bireyin yeni duruma veya nesneye karşı davranışını da şekillendirir. • Bruner’e göre kodlanan bilginin saklanması ve geri çağrılması daha kolaydır. Kodlama bireye yeni bilgilerin keşfedilmesinde ve öğrenilen bilgilerin başka durumlara transfer edilmesinde de kolaylıklar sağlar. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… • Bruner de Piaget gibi öğrenmeyi aktif bir süreç olarak görmekte ve öğretimin öğrencilerin aktif katılımı ile gerçekleştirilmesini önermektedir. • O’na göre öğrencinin öğrenmeye aktif katılımı ancak buluş yoluyla öğretim ile mümkündür. • Buluş (keşfetme) yaklaşımı belli bir problemle ilgili verileri toplayıp, analiz ederek soyutlamalara ulaşmayı sağlayan, öğrenci aktifliğine dayalı, güdüleyici bir öğretim yaklaşımıdır. • Buluş Yoluyla Öğretimi ilerleyen zamanlarda ele alacağız. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Bloom • Öğrenmenin bilişsel boyutunu ön plana çıkaran Bloom’un tam öğrenme modeli de bilişsel gelişmeci öğrenme yaklaşımının içinde ele alınabilir. • Öğrencinin öğrenme ihtiyaçlarını merkeze alan bireyselleştirilmiş bir öğrenme yaklaşımıdır. Uygun öğrenme ortamlarında nitelikli bir öğretim sonucunda öğrenilecek konu için belirlenen hedef davranışların belli düzeyde her öğrenciye kazandırılabileceğini vurgulamaktadır. • Bloom tarafından “okulda öğrenme modeli” olarak ifade edilen tam öğrenme modeli ek zaman ve öğrenme olanakları sağlandığında bütün öğrencilerin okulda öğretilmek istenen yeni davranışları öğrenebileceğini ileri sürer. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Bloom • Tam öğrenme, “işin başından beri olumlu öğrenme koşulları sağlanmış ve bu öğrenme koşulları öğretme-öğrenme süreci boyunca devam etmiş ise dünyada herhangi birinin öğrenebileceği her şeyi hemen hemen herkes öğrenebilir” görüşü üzerine temellendirilmiş bir yaklaşımdır. • Öğrenmeye ne kadar zaman ayrılırsa o kadar başarı sağlanacağına inanan Bloom, iyi ve zayıf öğrenen yerine hızlı ve yavaş öğrenen tanımlamasını yapmaktadır. • Nitelikli bir öğretim yavaş öğrenenleri de arzu edilen öğrenme düzeyine çıkartabilir. Bu amaçla, öğrencinin hazır bulunuşluğu sağlanmalı, sürekli değerlendirmelerle öğrenciye kendi gelişmesi konusunda dönütler verilmeli, yetersiz gelişmeler için tamamlayıcı öğretim yapılmalıdır. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Bloom • Okulda öğrenmeyi birçok faktör etkilemektedir.Bunların bir bölümü öğrencinin olgunlaşma düzeyi,genel yeteneği,öğretmenin kişilik özellikleri, ailenin sosyo-ekonomik statüsü gibi öğretme-öğrenme süreciyle doğrudan geliştirilemeyecek faktörlerdir.Diğer bölümü ise öğrencilerin dersle ilgili ön öğrenmeleri; ilgisi,tutumu,başarılı olabileceğine olan inancı,öğretim hizmetinin niteliği gibi okullardaki öğretme-öğrenme süreci yoluyla değiştirilebilir değişkenlerdir. • Bloom,öğrenmeyi etkileyen değiştirilebilir özellikleri,öğretmeöğrenme sürecinde olumlu hale getirerek öğrencilerin öğrenme düzeyinin yükseltilebileceğini iddia eder. • Böylece öğrenciler arasındaki öğrenme farklılıkları en aza indirilebilir ve herkes aynı seviyede öğrenir. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel • Bilişsel gelişmeci yaklaşıma katkıda bulunanlardan biri de tam öğrenme yerine anlamlı öğrenme deyimini kullanan Ausubel’dir. • Ausubel’e göre bireyin (ön bilgilerin ve mevcut bilgilerin oluşturduğu) mevcut bilişsel yapısı (cognitive structure) vardır. • Birey, bilişsel yapısına bağlı olarak kendisine sunulanlar arasından seçim yapar ve onları mevcut bilgileri ile ilişkilendirerek işler ve anlamlaştırır. • Ausubel’in öğrenme kuramına göre, öğrenmeyi etkileyen en önemli faktör öğrencinin mevcut bilgi birikimidir. Bu ortaya çıkarılıp ona göre eğitim planlanmalıdır. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel • Bilginin örgütlenmesi ve saklanması ile ilgili açıklamaları birbirlerini tamamlar nitelikte olmasına rağmen Bruner’in önerdiği keşfederek öğrenmeyi zaman alıcı bulan Ausubel etkili sunuş yönteminin öğrencinin bilişsel yapısının geliştirilmesine daha çok yardım edeceğini düşünmektedir. • Ausubel, öğrenmenin daha çok sözel yollarla gerçekleştiğini vurgular ve sunuş yoluyla kazandırılan öğrenmenin pasif öğrenme olacağı şeklindeki eleştirilere de katılmaz. • Ona göre, öğrenci sunuş yoluyla öğrenirken mevcut bilişsel yapısını kullanır ve kendisine sunulanları bu yapı ile ilişkilendirerek seçer ve işler. • Bu seçme ve işleme bilinçli örgütlemeyi gerektirir. Sunuş, öğrencinin mevcut bilişsel yapısını kullanmasını sağlayamıyor ve bilinçli bir örgütlemeyi gerçekleştiremiyorsa orada anlamlı öğrenmeden de söz etmek oldukça zordur. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel • Öğrenmenin çoğu sözel olarak gerçekleşmektedir. • Önemli olan öğrenmenin anlamlı olmasıdır. • Eğer sözel öğrenme etkin yapılabilirse kısa sürede birçok bilgi anlamlı bir şekilde öğrenciye kazandırılır. • Yeni öğrenilecek olan kavram, bilgi ve ilkeler önce öğrenilmiş olanlarla ilişkilendirildiğinde anlam kazanır. Öğrenci zihninde bu ilişkileri kuramazsa konuyu kavrayamaz. • Her bilgi ünitesi kendi içinde bir bütün oluşturur. Bu bütünde belirli bir düzende sıralanmış kavramlar, kavramlar arası ilişkiler vardır. Öğrenci bu düzeni anlayamazsa ve yeni konunun ilişkilerini göremezse konuyu kavramakta güçlük çeker. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel • Yeni öğrenilecek konu öğrenci açısından kendi içinde tutarlı değilse veya öğrencinin önceki bilgileriyle çelişiyorsa öğrenci konuyu kavramakta ve benimsemekte güçlük çeker. • Öğrenci kendine verilen bir kuralı özel durumlara başarıyla uygulayamıyorsa onu kavramamıştır. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel • Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için üç evre vardır: – Ön organize ediciler – Öğrenme materyalleri – Zihinsel organizasyonun güçlendirilmesi. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel Ön düzenleyici kullanarak öğrenci yeni konuyu kavramaya hazırlanmalıdır Öğretmen; a. Öğrencinin dikkatini öğrenilecek yeni konuya, onun önemli yönlerine çekmeli, b. Öğrenilecek konunun ana düşüncelerine ve kavramlar arası ilişkilere ışık tutmalı, c. Öğrencinin önceki bilgilerinden yeni öğrenilecek konuyla ilişkili olanları ve zihin becerilerinden yeni öğrenmede kullanılacak olanları öğrenciye hatırlatmalıdır. 1. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel • Ders kitapları ya da bilimsel makalelerin başındaki özetler, konunun anahtar kelimeleri birer organize edicidirler. • Çevre kirliliği konusuna giriş yapmadan önce, kirli atık dökülen bir nehirdeki balıkların öldüğü haberinin öğrencilere izlettirilmesi. • Elektrik akımı konusuna girmeden önce, bir feneri getirip içerisinde neler olduğunun gösterilmesi. • Maddenin üç halini anlatacak olan öğretmenin, buzdağı, nehir ve kaynayan tencere resimlerini sınıfa göstermesi. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel 2. Yeni konunun bütün ayrıntıları adım adım ilerleyen ayırt etmelerle sergilenmelidir. • Öğrenciler ilkenin uygulandığı örnekler bularak, bunların daha önceki bilgileriyle benzerliklerini görmelidirler; böylece yeni öğrendikleri ilkeyi önceki bilgileriyle ilişkilendirebilirler. • Öğrenciler ilkenin uygulanmadığı örnekler bularak eski bilgileriyle yeni öğrendikleri bilgi arasındaki ayrılıkları bulabilmelidirler; bu yolla yanlış genellemelerden kaçınabilirler. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel 3. Yeni konunun ana ilkesi çeşitli örneklere uygulanarak öğrencinin yeni bilgiyi öncekilerle birleştirme, kaynaştırma veya bağdaştırma gibi zihin süreçlerini geliştirmesini sağlanmalıdır. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel • Anlamlı öğrenmede öğretmenlerin görevleri : – Öğrencinin dikkatini öğrenilecek yeni konuya, onun önemli yönlerine çekmeli, – Öğrenilecek konunun ana düşüncelerine ve kavramlar arası ilişkilere ışık tutmalı, – Öğrencinin önceki bilgilerinden yeni öğrenilecek konuyla ilişkili olanları ve zihin becerilerinden yeni öğrenmede kullanılacak olanları öğrenciye hatırlatmalıdır. – Öncelikle öğrencilerin ön bilgilerini ve dolayısıyla yanlış anlamalarını belirlemeli ve öğretimini bunları giderecek şekilde planlamalıdır. Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Ausubel Bilişsel gelişmeci yaklaşım…… Öneriler • Bilişsel gelişimci öğrenme yaklaşımının öğretime yaptığı önerileri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: • Mademki, öğrenci dış uyarıcıların pasif alıcısı değildir, öyle ise öğrenci merkezli öğretim ortamları tasarlansın ve öğrenci kendine sunulanları aktif olarak özümseyebilsin ve kendi bilgilerini mevcut bilişsel yapısına göre örgütleyebilsin. • Mademki, nitelikli öğretimle tam öğrenme sağlanabilir, öyle ise hızlı ve yavaş öğrenenler için uygun öğrenme ortamları oluşturulmalıdır. • Mademki, bireyin bilişsel yolla kazandığı davranışları örgütleyerek, kodlayarak saklama ve yeri geldiği zaman hatırlayıp kullanma yetisi vardır, öyle ise öğrenciye kavramlaştırma, sınıflandırma ve kodlama süreçlerini gerçekleştirme fırsatları sağlanmalıdır. • Mademki, örgütlenmiş ve anlamlaştırılmış bilgiler daha kolay hatırlanır, öyleyse öğrenciye doğrudan bilgi aktarma yerine ona problem çözme stratejileri, bilgiye ulaşmanın ve bilgiyi işlemenin yolları öğretilmelidir. Bilgi-işlem yaklaşımı • Bilgi-işlem yaklaşımı bilişsel gelişmeci yaklaşımı destekler niteliktedir. • Bilgi-işlem yaklaşımının ortaya koyduğu açıklamalar bilişim teknolojisinin gelişmesi ile birlikte daha iyi anlaşılmaktadır. • Bu yaklaşım insan beyninin çalışmasını bir bilgisayara benzeterek öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini açıklamaya çalışmaktadır. Dıştan Gelen Uyarıcılar GİRDİLER İşlem Merkezi DUYULAR Kısa Süreli Bellek Uzun Süreli Bellek SAKLAMA BİLGİYİ İŞLEME KURAMI • Yeni bilgi dışarıdan nasıl alınmaktadır? • Alınan yeni bilgi nasıl işlenmektedir? • Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır? • Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır? Bu sayıyı aklınızda tutabilir misiniz? 1601241365 1 60 1 24 1 365 Peki bu sayıyı aklınızda tutabilir misiniz? 24612357244684857984680 246 12 357 24 468 48 579 84 680 Kendinize göre bir kural belirleyerek çok kolay aklınızda tutabilirsiniz. Bilgi-İşlem Kuramında Öğrenme hafızada depolanan bilgideki değişim olarak tanımlanır. bağlantılar kurma benzetme kodlama O halde öğrenmek neyi gerektirir? olduğu gibi alma! anlam çıkarma (kendimizce) Bilginin duyusal bellekten kısa süreli belleğe geçişinde DİKKAT ve SEÇİCİ ÜST-BİLİŞ ALGI süreçleri süzgeç görevi yapar. Bu nedenle aralıksız ve monoton bir biçimde üst üste verilen bilgiler, bireyin dikkat ve algı alanına giremediğinden duyusal kayıttan, henüz kısa süreli belleğe aktarılmadan kaybolmaktadır. Bilgiyi işleme teorisi DUYUSAL KAYIT Duyusal kayıta gelen bilgi anında işlenmezse çok hızlı bir şekilde kaybolur. • Duyusal kayıdın varlığı insan yaşamında kritik bir öneme sahiptir. Birey okuduğu veya işittiği bir cümlenin sonu gelmeden başlangıçtaki sözleri unutsaydı cümleyi anlamlandırması olanaksız olurdu. DUYUSAL KAYIT Duyusal kayıta gelen sınırsız uyarıcıdan sadece dikkat edilen, öğrencinin beklentilerine, amaçlarına uygun olan az sayıdaki uyarıcı seçilerek kısa süreli belleğe gönderilir. Diğerleri duyusal kayıttan yok olur. Bu nedenle aralıksız ve monoton bir biçimde üst üste verilen bilgiler, bireyin dikkat ve algı alanına giremediğinden duyusal kayıttan, henüz kısa süreli belleğe aktarılmadan kaybolmaktadır. KISA SÜRELİ BELLEK • İŞLEYEN BELLEK olarak da adlandırılmaktadır. • Ortalama 20 saniye içerisinde bilgi işlenerek uzun süreli belleğe gönderilmezse unutulur ve unutulan bilgi geri getirilemez.Bu süreyi arttırmanın yolu ZİHİNSEL TEKRAR dır. • Kısa süreli belleğin işlem hacminin sınırlı olması nedeniyle öğrenci hızlı bir biçimde art arda gelen fikirleri anlamlandırıp uzun süreli belleğe gönderemeden unutmaktadır. UZUN SÜRELİ BELLEK • Sürekli bellek deposu olarak kabul edilir. Bir bilginin öğrenilmiş kabul edilmesi için mutlaka uzun süreli bellekte depolanmış olması gerekir. • Uzun süreli bellek, gerektiğinde kullanılmaya hazır olarak tutulan düzenlenmiş bilgilerin depolandığı bir kütüphaneye benzetilmektedir. UZUN SÜRELİ BELLEK • Bilgiler kısa süreli bellekte çok kısa süre kalmasına karşılık, burada uzun süre korunmaktadır. • Uzun süreli belleğin kapasitesinin sınırsız olduğu kabul edilmektedir. • Uzun süreli bellekte bilgiler kaybolmaz,ancak bilgi,uygun biçimde kodlanmamış ve uygun yere yerleştirilmemişse, geri getirmede zorluklarla karşılaşılır. UZUN SÜRELİ BELLEK • Uzun süreli bellekteki bir bilgiyi kullanmak isteyen birey, bu bilgiyi orada bularak işleyen belleğe aktarır, ardından da onu davranışa dönüştürür. • Uzun süreli bellekteki bilgilerin hatırlanma süresi, bilginin belleğe depolanma biçimine göre değişir. İyi örgütlenmiş bilgiler çabuk hatırlanırken, diğerleri daha uzun zamanda hatırlanır. UZUN SÜRELİ BELLEK Uzun süreli bellekte bilgi ŞEMA adı verilen yapılar içinde depolanmaktadır. Şemalar, birbirine bağlı olan fikirler, ilişkiler ve işlemler setidir. Diğer bir deyişle şema, bir olayı, bir kavramı ya da beceriyi anlamak için rehber ya da biçimdir. Bilgi-işlem yaklaşımı…….. Öneriler •Tıpkı bilgisayarda olduğu gibi dıştan gelen uyarımlar girdi olarak beyne girer orada işlenir, değerlendirilir, daha önceki bilgilerle bütünleştirilir ve kodlanarak belleğe yerleştirilir. •Bu işlemden sonra davranım gerçekleşir. Bilgilerin belleğe yerleştirilmesi önce kısa süreli belleği oluşturur. Kısa süreli belleğe gelen bilgiler organize edilir, işlenir, anlamlaştırılarak kodlanır ve saklanmaya hazır hale gelir. Bu da uzun süreli belleğin oluşması anlamına gelir. •Dışarıdan gelen her türlü mesaj önce duyu organlarımız tarafından algılanır. Algılanan bilgi belli bir seçim sonrası kısa süreli belleğe gelir. • Bilginin özelliği ve mevcut bilgi birikimi veya bilişsel yapı bu seçimde önemli rol oynamaktadır. •Bu aşamadan sonra bilginin işlenme ve saklanma süreci başlar ve bu tamamlandığında uzun süreli bellek oluşur. •Uzun süreli belleğin oluşmasında gelen bilginin mevcut bilgi birikimi veya bilişsel yapıya göre sınıflanabilir olması, kodlanabilir olması önemlidir. Bilgi-işlem yaklaşımı…….. Öneriler • Bilgi-işlem yaklaşımın öğretime yaptığı önerileri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: • Dıştan gelen mesajların öğrenci tarafından istendik düzeyde algılanabilmesi için birden çok duyu organına hitap eder nitelikte olması önemlidir. Bu nedenle öğrenme ortamları tasarlanırken farklı öğretim yöntemlerinin kullanılmasına dikkat edilmelidir. • Öğrenciye sunulan bilgiler öğrenci için sınıflanabilir ve kodlanabilir olmalıdır. Bu nedenle öğretilecek konular sistematik bir yapı içinde sırayla sunulmalıdır. Bilgi-işlem yaklaşımı…….. Öneriler • Bilgi-işlem yaklaşımın öğretime yaptığı önerileri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: • Madem ki Bilgi hafızada organize edilir. O halde derslerin (bilginin) iyi bir şekilde organize edilerek sunulması gerekir. • Madem ki Öğrenme, öğrencilerin mevcut bilgilerinden etkilenir. O halde Dersten önce öğrencilerin ne bildiğini belirleyin ve dersinizi bu doğrultuda düzenleyin • Madem ki Öğrenmede dikkat, kodlama ve geri çağırma (hatırlama)’dan oluşan bilişsel süreçler etkilidir. O halde Dikkat çekici soru sorma, vurgulama, benzetişim (analoji) ve kısaltmalar gibi akılda kalmayı kolaylaştırıcı teknikler kullanın Fonksiyonalist yaklaşım • Fonksiyonalist yaklaşım davranışçıları ve bilişsel gelişimcileri benimser. Ancak farklı olarak öğrenmenin amaca yönelik boyutunu öne çıkarır. • Fonksiyonalistlere göre, bireyin davranışları bilinçlidir ve çevreye uyum sağlamak amacını taşırlar. • Bu nedenle, algılama, düşünme, duygu ve irade gibi çeşitli içsel eylemler hayatta karşılaşılan sorunların çözülmesine yöneliktir. • Benzer nedenlerle zihinsel süreçler de bireyin çevresiyle uyum içerisinde yaşamını sürdürmesi amacıyla gerçekleştirilir. • Bu açıklamalardan fonksiyonalistlerin öğrenmeyi faydalılık, işlevsellik yönleriyle ele aldıkları anlaşılmaktadır. Fonksiyonalist yaklaşım……. • Fonksiyonalist yaklaşımın öğretime yaptığı önerileri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: • Mademki insan davranışları amaca yöneliktir, o halde öğretim programları hazırlanırken öğrenci ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrenilecek konunun ne işe yarayacağı, çevreye uyum probleminin çözümüne nasıl katkıda bulunacağı öğrenci tarafından bilinirse konuya karşı ilgi artacaktır. • Öğretmen öğreteceği konuları günlük hayatla ilişkilendirerek vermeli, konunun günlük hayattaki işlevleri vurgulanmalı.