Melike Erdoğan EKONOMETRİ BÖLÜMÜ KONU: Kayıt Dışı Ekonomi, Vergi Politikaları Ve Mükellef Eğilimleri • Kayıt dışı ekonomi kavramı aslında birden çok kavramla isimlendirilebilecek faaliyetlerin genel kabul görenidir. Ekonominin, farklı faaliyetleri kapsayan karmaşık bir olgu olması nedeniyle bu kavramın tanımlanmasında ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle tanımı kadar, adlandırılmasında da değişik görüşler ortaya çıkmıştır. Kayıt dışı ekonomi; kara ekonomi, nakit ekonomisi, gizli ekonomi, saklı ekonomi, yasadışı ekonomi, informal sektör, yeraltı ekonomisi, gözlenemeyen ekonomi gibi farklı adlar almaktadır. Ancak kayıt dışı ekonominin adlandırılmasındaki bu çeşitlilik, kayıt dışı ekonomiyi oluşturan faaliyetlerin içeriğindeki çeşitlilikten kaynaklanmaktadır. • Bu tanımlar farklı içeriklere sahip olmalarına rağmen, üzerinde uzlaşmaya varılmış bir tanımın olmaması nedeniyle birbirleri yerine de kullanılabilmektedir. Kayıt dışı ekonomi, devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen/geçirilemeyen ve bu sebeple denetlenemeyen faaliyetler olarak tanımlanabilir. Bu tanımdan yola çıktığımızda, bazı kayıt dışı ekonomik faaliyetler yasadışı faaliyetler olduğu halde, bazıları ise yasaklanmamış bir faaliyetin bilinçli olarak kayıtlara geçirilmemesi, dolayısıyla vergilendirilmemesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. • Bu çerçevede, yasaklanmamış faaliyetlerden olup bilinçli olarak kayıt dışı kalan işlemler ve bu işlemler dolayısıyla ortaya çıkan vergi kayıp ve kaçağı önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. • Kayıt dışı ekonominin diğer önemli alt ayrımı ise yasadışı mal ve hizmet üretimi sonucunda oluşan kayıt dışı ekonomi, bir başka ifadeyle suç ekonomisidir. Suç ek onomisinde belirleyici unsur faaliyetin yasalar ın öngördüğü şekilde yapılmaması değil kendisinin yasaklanmış olmasıdır. Kayıt dışı ekonominin diğer tanımlarında, gelirin yasalara aykırı bir şekilde kayıt dışına çıkarılması söz konusu iken, suç ekonomisinde üretim tamamen yasalara aykırı olarak gerçekleşmektedir • Faaliyet yasadışı olduğundan, bu faaliyetin sonucunda elde edilen gelir, doğası gereği gizlenecektir. Diğer taraftan kayıtlı ekonomi içerisinde, konusu suç oluşturan faaliyetler sonucunda elde edilen ekonomik değerler de kayıt dışı olarak değerlendirilecektir. Ancak, suç ekonomisinde nihai amaç yasalara aykırı faaliyetleri kayıt altına almak değil ortadan kaldırmak olduğundan, mücadeleye yönelik olarak alınan önlemler, kaçınılmaz olarak yasadışı faaliyetleri ortadan kaldırmayı da içermektedir. • Bu kapsamda; suç sektörü ile kayıt dışı ekonominin suç sektörü dışında kalan diğer alt sektörleri farklılaşmakta ve dolayısıyla yürütülen mücadelenin amaçları değişmektedir. Kayıt dışı ekonominin suç ekonomisi dışında kalan boyutu ile mücadelede amaç kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak iken; suç ekonomisi-kara para ile mücadelede amaç bu sektörü ve elde edilen geliri ortadan kaldırmaktır. Buradan hareketle kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin iki temel amacı olduğu ifade edilebilir • Birincisi, devletin ekonomik faaliyetleri kayıt ve beyan altına alarak yasaların öngördüğü koşullarda vergi toplaması, bu ekonomik büyüklüğü vergi, istihdam ve milli gelir boyutlarıyla kavraması; ikincisi, suç kaynaklı ekonomik faaliyetleri denetim altında tutarak önlemesidir. Devletlerin yasadışı faaliyetlerden gelir (vergi) elde etmek gibi bir yaklaşımı ve amacı olacağı düşünülemeyeceğinden bu sektörü kayıt altına almaktan da söz edilemez. • Bunların yanı sıra, kayıt dışı ekonomi kapsamında değerlendirilen ekonomik faaliyetler, genel ekonomi içerisinde piyasa kurallarına göre yürütülen ekonomik faaliyetlerden farklı özellikler arz etmektedir. Bu özellikler genel olarak gelir ve fayda sağlaması, istatistiksel olarak ölçülememesi, kanunsuz ve kuralsız olması ve ahlaki olmaması olarak sıralanabilir. 2-EKONOMİK KALKINMA VE VERGİ POLİTİKASI • İktisadi kalkınmanın sağlanması; uygulanan vergi politikası ile yakından ilgilidir. İktisadi kalkınma için en gerekli unsur sermaye birikimi ve biriktirilen sermayenin yatırımlara aktarılması olduğu için uygulanacak vergi politikasının sermaye birikimini ve yatırımları teşvik eder bir yapıda olması gereklidir. İktisadi kalkınmanın ekonomik boyutu olan “iktisadi büyüme” sözü edilen bu iki unsurun gerçekleştirilmesi ile mümkün olabilmektedir. • Oysa vergiler mükelleflerin satın alma güçlerini azalttıkları için sermaye birikimi için gerekli olan tasarrufları da azaltmaktadır. Vergiyle ekonomideki kaynakların bir kısmı kamu kesimine aktarıldığı için; alınan bir vergi piyasadaki yatırımlara gidecek kaynaklar azalmakta ve nihayetinde yatırımları azaltmaktadır. Yatırımlardaki azalış ise milli gelir artışlarını olumsuz etkilemektedir. Vergi çarpanı bu mekanizmayı göstermek üzere geliştirilmiştir. • Alınan vergiler bireylerin harcanabilir gelirlerini düşürdüğü için, milli geliri marjinal tüketim eğilimine bağlı olarak azaltmaktadır. Dolayısıyla konulan bir vergi milli geliri vergi çarpanı kadar azaltmaktadır. • Bu nedenle iktisadi büyüme için yapılması gereken; sermaye birikimini teşvik edici vergi politikalarını uygulamaktır. Bunun için öncelikle vergi oran ve/veya miktarlarının oldukça düşük olması gereklidir. Özelikle dolaysız vergilerin düşüklüğü üreticilerin (firmaların) yatırım kapasitesini artırıcı etki meydana getirmektedir. Benzer şekilde tüketicilerin harcanabilir gelirlerinin fazla törpülenmesini engelleyen dolaylı vergilerin düşük olması toplam talep üzerinde fazla kısıcı etki meydana getirmemektedir. Toplam talep artışları ise yatırımlara ivme kazandırarak milli gelir üzerinde artırıcı etkiler meydana getirebilmektedir. • İktisadi kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunabilecek bir diğer unsur; vergi muafiyet ve istisnalarıdır. Muafiyet ve istisnalarla mükelleften alınacak olan verginin bir kısmından vazgeçildiği için özellikle yatırımcılar açısından finansman kaynağı sağlanması yönüyle olumlu etkiler doğurmaktadır. Sosyal amaçlı muafiyet ve istisnalar; iktisadi kalkınmanın sosyal boyutunu teşvik ederken iktisadi amaçlı muafiyet ve istisnalar ise iktisadi boyutunu teşvik etmektedir. 3-POLİTİKA ETKİNSİZLİĞİNİN/YETERSİ ZLİĞİNİN YOL AÇTIĞI SORUNLAR • Yukarıda da açıkladığımız üzere uygulanacak vergi politikaları ülkenin iktisadi kalkınmasında ve iktisadi büyümesinde oldukça önemlidir. Türkiye’de yıllardır tartışılan ve gerekli politikaların oluşturulamamasından ve/veya uygulanamamasından dolayı bir türlü kesin çözüme kavuşturulamayan kayıt dışı ekonominin oluşma nedenlerine vergisel açıdan bakıldığında şu sonuçlarla karşılaşmaktayız • Mevzuattaki karmaşıklığın,kanunların anlaşılabilmesini ve uygulanabilirliğini zorlaştırması, • Vergi oranlarının yüksekliği,oranların sık değişmesi ve ek vergilerin konulması, • Denetimde koordinasyon eksikliği, • Denetimde etkinliğin ve verimliliğin arttırılması gerektiği, • Vergi cezalarının caydırıcı olmaması, • Vergi afları, • Vergi Kanunlarında yer alan muafiyet ve istisnalar, • Vergi kanunlarını uygulayacak birimlerin bürokratik işlemlere takılması, • Muhasebe ve mali müşavirlik hizmetlerinin yetersizliği • Kayıt dışılıkla mücadelede etkinliğin sağlanabilmesi ve kayıt dışılığın azaltılması için bunun devlet politikası haline gelmesi, bununla ilgili bir kurul oluşturulması ve teşkilatlanması, eylem planının hazırlanması, kurumlar arası işbirliği ve eşgüdüm sağlanması ve etkin bir izleme ve değerlendirme sisteminin oluşturulması için gerekli çalışmaların hızlı bir şekilde yapılması gerekmektedir.Unutmamak gerekir ki kayıt dışılığın herhangi bir önlem alınmadığı takdirde artmaya devam edeceği aşikardır • Kayıt dışı ile mücadele, ulusal kalkınmamızın da öncelikli konularından olup, bu konuda bizi hedeflerimize ulaştıracak yolda ilk adımımız bugünü doğru analiz etmekten geçmektedir. Kayıt dışılığı etkileyen sebeplerin doğru analiz edilerek etkin ve kararlı çözüm sunabilen bir strateji ile kayıt dışılığı önleme konusunda ciddi mesafeler katedileceği de bir gerçektir. • Buraya kadar yaptığımız açıklamalar doğrultusunda bakıldığında vergiden kaçınmanın, vergi kaçakçılığının ve dolayısıyla kayıt dışılığın ülkemizde ciddi sıkıntılara yol açtığı görülmektedir.Bu sıkıntıları gidermek için öncelikle etkin ve uygulanabilir vergi politikaları oluşturulması gerekmektedir. • Bundan sonraki bölümlerde uygulanmakta olan vergi politikalarının mükellef eğilimlerine etkisi üzerinde durulacaktır. 4-VERGİ POLİTİKALARININ MÜKELLE FLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: • 4.1-Mükelleflerin Vergi Mevzuatının Anlaşılırlığı Konusundaki Düşünceleri: • Mükelleflerin E,7’si mevzuatın açık ve anlaşılır olmadığını düşünürken, yalnızca (’i mevzuatın açık ve anlaşılır olduğunu düşünmektedir. Bu oransal yapı bize mevzuatın açıklığı ve anlaşılabilirliği konusunda sıkıntı olduğunu göstermektedir. 4.2-Mükelleflerin Vergi İndirimine Yönelik Düşünceleri: • Mükelleflerin büyük bir kısmı vergi oranlarında yapılacak indirimlerin vergi ödemeyi teşvik edeceğini düşünmektedir. Bilimsel olarak da belli bir oranın üzerindeki vergilerde yapılacak indirimlerin tahsilatı arttıracağı Laffer eğrisiyle de anlaşılmıştır. 4.3-Mükelleflerin Yakalanma ve Denetlenme Hakkındaki Düşünceleri • Grafikler incelendiğinde denetimlerin önemi anlaşılmaktadır. Daha sıkı bir şekilde uygulanacak denetimlerin vergide adalet ve eşitlik ilkelerinin gereği olduğu da unutulmamalıdır 4.4-Mükelleflerin Cezaların Caydırıcılığı Konusundaki Düşünceleri: • Mükelleflerin, vergi kaçıranlara yönelik uygulanan cezaları caydırıcı bulmadıkları ve bu cezaların değiştirilerek daha caydırıcı hale getirilmesi gerektiğini düşündükleri anlaşılmaktadır. 4.5-Mükelleflerin Vergi Affına Yönelik Düşünceleri: • Yakın zamanda vergi affı olacağı beklentisi artık mükelleflerin vergisel yükümlülüklerini daha az yerine getirmelerine sebep olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında kriz dönemleri hariç vergi affı uygulamalarının mükellefleri kayıt dışılığa iten bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır 4.6-Vergi Bilincine Yönelik Düşünceler • Toplumsal gelişim için ödenen vergilerin önemi büyüktür. Bununla birlikte vergi kaçıranları, vergiden kaçınanları uyarma konusunda toplumun bilinçlenmesi gerektiği gibi ihbar müessesesinin de sağlıklı işletilmesi gerekmektedir