T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANA BİLİM DALI HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELERİN İLETİŞİM YÖNETİMİ FAALİYETLERİ ÜZERİNE TEORİK VE UYGULAMALI BİR ÇALIŞMA M. Erhan SUMMAK DOKTORA TEZİ Danışman Doç. Dr. Mehmet FİDAN KONYA – 2011 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü BİLİMSEL ETİK SAYFASI Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm. M.Erhan SUMMAK i TEZ KABUL FORMU T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü M.Erhan SUMMAK tarafından hazırlanan “Küçük ve Orta Boy İşletmelerin İletişim Yönetimi Faaliyetleri Üzerine Teorik ve Uygulamalı Bir Çalışma” başlıklı bu çalışma tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiştir. Prof. Dr. Adnan ÇELİK Başkan Prof. Dr. Ahmet KALENDER Üye Prof. Dr. Çağatay ÜNÜSAN Üye Doç. Dr. Mehmet FİDAN Üye Doç. Dr. Başak SOLMAZ Üye ii ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), ekonomik yapıları ne kadar farklı olursa olsun hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde önem taşımaktadır. Küçük ve esnek yapıları ile ekonomiye katkı sağlayan KOBİ'ler tüm dünyanın gündemindedir. Rekabetin ve değişikliğin çok yoğun yaşandığı günümüzde, istihdamın ve üretimin büyük bölümünü sağlayan KOBİ'ler değişimlere kolay uyum sağlayabilen yapılarıyla ekonomilerde önemli yer tutmaktadır. KOBİ’lerde yaşanan iletişim yönetimi sorunlarına çok yönlü olarak yaklaşılması, bu sorunların sektör bazında değerlendirilmesi ve bu yönde çeşitli tespitler sunması açısından çalışma önem taşımaktadır. KOBİ özelliği taşıyan otomotiv yan sanayi, döküm sanayi, tarım makineleri sanayi ve deri ve ayakkabı sanayi sektörlerinde iletişim yönetimi unsurlarının hangi düzeyde algılandığı ve hangi sıklıkla kullanıldığının tespiti yapılarak bunun yanında yaşanan yapısal ve algısal sorunlar ortaya konulmuş bu sorunların aşılmasında güncel veriler sağlanmıştır. Bu doktora tezinin hazırlanmasındaki her aşamada büyük katkıları olan başta sayın hocam Doç. Dr. Mehmet FİDAN’a, tez izleme komitesinde bulunan değerli hocalarım Prof. Dr. Ahmet KALENDER ve Doç. Dr. Başak SOLMAZ’a minnettarlığımı ifade ederim. Ayrıca bana çalışma azmi veren sevgili eşime ve gösterdikleri sabır için çocuklarıma sonsuz teşekkür ederim. iii T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Öğrencinin SÖZ Adı Soyadı Ana BilimBilim Dalı Danışmanı Tezin Adı M.Erhan SUMMAK Numarası: 044121012001 Halkla İlişkiler ve Tanıtım/Halkla İlişkiler Doç. Dr. Mehmet FİDAN Küçük ve Orta Boy İşletmelerin İletişim Yönetimi Faaliyetleri Üzerine Teorik ve Uygulamalı Bir Çalışma ÖZET Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), ekonomik yapıları ne kadar farklı olursa olsun hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde önem taşımaktadır. Küçük ve esnek yapıları ile ekonomiye katkı sağlayan KOBİ'ler tüm dünyanın gündemindedir. Rekabetin ve değişikliğin çok yoğun yaşandığı günümüzde, istihdamın ve üretimin büyük bölümünü sağlayan KOBİ'ler değişimlere kolay uyum sağlayabilen yapılarıyla ekonomilerde önemli yer tutmaktadır. Bu çalışma, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin iletişim yönetimi sürecinde yaşamış oldukları yapısal ve algısal sorunların neler olduğu, bu sorunları aşmada hangi yöntem ve araçları ne sıklıkla kullandıkları, gerek kurum içine gerekse kurum dışına yönelik iletişim etkinliklerinin nasıl algılandığı ve neler yapıldığı aynı zamanda iletişim yönetimi sürecinde bilgi teknolojilerinin kullanım amaç ve sıklığının hangi düzeyde gerçekleştiği sorularına cevap aramaktadır. KOBİ’lerde yaşanan iletişim yönetimi sorunlarına çok yönlü olarak yaklaşılması, bu sorunların sektör bazında değerlendirilmesi ve bu yönde çeşitli tespitler sunması açısından çalışma önem taşımaktadır. KOBİ özelliği taşıyan otomotiv yan sanayi, döküm sanayi, tarım makineleri sanayi ve deri ve ayakkabı sanayi sektörlerinde iletişim yönetimi unsurlarının hangi düzeyde algılandığı ve hangi sıklıkla kullanıldığının tespiti yapılarak bunun yanında yaşanan yapısal ve algısal sorunlar ortaya konulmuş bu sorunların aşılmasında güncel veriler sağlanmıştır. iv Çalışmanın birinci bölümde, küçük ve orta büyüklükteki işletme kavramı farklı boyutlarda ele alınarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte KOBİ kavramının Dünya, Avrupa Birliği ve Türkiye boyutunda incelemesi yapılarak aralarındaki farklar ve benzerlikler ortaya konulmaya çalışılmış, zaman içerisinde geçirdikleri yapısal ve fonksiyonel değişimler tarihsel bir perspektifle ifade edilmiştir. KOBİ’lerin taşıdığı önemin, dünya, Avrupa Birliği ve Türkiye ekonomileri açısından değerlendirmeleri yapılarak bunların sosyal alana yansımalarına da vurgu yapılmıştır. Aynı zamanda ekonomilerin lokomotifi konumunda olan KOBİ’lerin gelişme yolundaki ekonomiler için ifade ettikleri anlam çok yönlü olarak değerlendirilmiştir. Bu anlam ve öneme sahip olan KOBİ’lerin birçok alanda yaşamış olduğu yapısal ve fonksiyonel sorunlar ortaya konulup iletişim yönetimiyle ilgi sorunlara da vurgu yapılarak birinci bölüm tamamlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, stratejik olarak iletişim yönetiminin taşıdığı önem üzerinde durularak işlev ve nitelik açısından bir değerlendirme yapılmıştır. Aynı zamanda iletişim yönetimi stratejisi oluşturmak noktasında sürecin işleyişi ve aşamalarına değinilerek bütüncül bir yaklaşım ortaya konulmuştur. Farklı bakış açılarında değerlendirilebilecek olan iletişim yönetiminin işlevsel boyutu dikkate alınarak bir sınıflandırmaya gidilmiştir. Bu sınıflandırma içerisinde, yönetim iletişimi kapsamında yöneticilerin algı ve uygulamalarının önemi vurgulanmış, kurumsal iletişim kapsamında ise işletmelerin çok yönlü olan iletişim alanları ifade edilerek işleyiş yönleri tanımlanmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde, KOBİ’lerde iletişim yönetimi olarak halkla ilişkiler kavramı üzerinde durulmuş amacı ve fonksiyonları ifade edilmiştir. Bununla birlikte KOBİ’lerde halkla ilişkilerin pazarlama amaçlı olarak kullanılmasına vurgu yapılarak, çeşitleri, kullanım alanları ve taşıdığı önem açıklanmıştır. İletişim yönetimi sürecinde yeni iletişim teknolojilerinin kullanılması farklı bakış açılarıyla değerlendirilerek küreselleşme noktasında taşıdığı anlam ortaya konulmuştur. Ayrıca KOBİ’ler açısından kurumsal kimlik oluşturma nedenleri içe ve dışa dönük hedefler olarak sınıflandırılarak iletişim yönetimi tekniklerinin sağlayacağı katkılar değerlendirilmiş ve böylece teorik kısım tamamlanarak uygulama bölümüne geçilmiştir. v Çalışmanın uygulama bölümünde ise, iletişim yönetimin KOBİ yöneticileri tarafından nasıl algılandığı ve bu algının uygulamaya ne şekilde yansıdığı, tanıtım araç ve yöntemlerinden yararlanma düzeylerinin ne şekilde gerçekleştiğinin sektör bazındaki tespitleri yer almaktadır. Bunun belirlenmesi için Konya merkezde bulunan organize sanayi bölgelerinde 279 KOBİ üzerinde bir alan araştırması yapılmış ve bu araştırma bulguları istatistik tekniğe uygun analiz yöntemleriyle değerlendirilerek, sonuç ve önerilerle birlikte bu bölümde sunulmuştur. Anahtar kelimeler: Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), İletişim Yönetimi, Kurumsal İletişim, Bütünleşik Pazarlama İletişimi, Halkla İlişkiler vi Öğrencinin T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Ana Bilim / Bilim Dalı Danışmanı Tezin Adı M.Erhan SUMMAK Numarası: 044121012001 Halkla İlişkiler ve Tanıtım/Halkla İlişkiler Doç. Dr. Mehmet FİDAN A Theoretical And Applied Research On The Communication Management Activities Of Small And Medium Sized Enterpeises SUMMARY How different the economic structures are, small and medium sized enterprises are critically important both in developing and developed countries. SMEs which are contributing to the economies with their flexible structures are on the agenda of the world. SMEs which constitute the majority of production and employment are key enterprises of the economies with their features of harmonizing to the changes under the fierce competition and changes of today. This study is managed in order to find out: the structural and perceptual problems faced by SMEs during the communication management process, the methods that are used to resolve these problems and their usage frequency, how the communication activities within the organization or towards other parties are perceived and what is done, the level of information technology usage intent and frequency in the process of communication management. This study is important regarding to examining the communication management problems of small and medium sized enterprises with a multidisciplinary perspective, evaluating these problems on an industrial basis and revealing different findings. The level of communication components perception and their usage frequency is determined and structural and perceptual problems are pointed out and up to date information is gathered in the industries which are characterized by small vii and medium sized enterprises such as spare parts industry, foundry industry, leather and footwear industry and agricultural machinery industry. In the first section of this study the small and medium sized enterprise concept is evaluated with all aspects. Moreover the SME concept is probed in accordance with the European, Turkish and world literature and the similarities and differences are demonstrated and the structural and functional changes of SMEs are detailed chronologically. SMEs are evaluated with respect to the Turkish, European and world economies and the effects of these evaluations on the social area are mentioned. Moreover the significance of SMEs which might be assessed as the leading drivers of developing economies is emphasized. This section is completed by mentioning the structural and functional problems that are faced by SMEs and by mentioning the problems relating to communication management. In the second section of the study strategic importance of communication management is mentioned and an evaluation relating to the functioning and quality is managed. Also the functioning and levels of the process are examined and an integrated approach is modeled with respect to the constitution of a communication management strategy. The functional aspect of communication management which might be evaluated from different perspectives is considered while making the classification. Within this classification the importance of perceptions and applications of managers are mentioned under the concept of managerial communication and multilateral communication areas of enterprises are expressed and the directions of functioning relating to these areas are defined. In the third section of the study public relations concept as a communication management of SMEs are emphasized and the goals and functions are dealt. Also, the use of public relations with the aim of marketing is emphasized and the types, usage areas and importance of public relations applications are explained. The use of new communication technologies within the communication management process is evaluated with different perspectives and its importance is displayed with respect to the globalization. Additionally, organizational identity creation reasons are classified as introvert and extrovert goals in order to evaluate the contributions of viii communication management techniques and by this means theoretical part is completed. Application part of the study includes the findings relating to the perceptions of SME managers regarding to the communication management, the reflections of these perceptions to the applications and the realization levels of utilization from promotion tools and methods on the industrial basis. For this purpose 279 SME were subjected to a field research and the research findings were analyzed in accordance with the statistical techniques and disseminated with the conclusions and recommendations in this section. Keywords: Small and Medium Sized Enterprises (SMEs), Communication Management, Organizational Communication, Communication, Public Relations. ix Integrated Marketing KISALTMALAR KOBİ : Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme. SBA : Small Business Administration. OECD : Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı. ECU : Europeon Cuurrency Unit. KÜSGET : Küçük Sanayi Geliştirme Teşkilatı. DİE : Devlet İstatistik Enstitüsü. DPT : Devlet Planlama Teşkilatı. İSO : İstanbul Sanayi Odası. KOSGEB : Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı. AB : Avrupa Birliği. TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu. GSİS : Genel Sanayi ve İşyeri Sayımı. İMKB : İstanbul Menkul Kıymetler Borsası. TOSYÖV : Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı. CPR : Corporate Public. Relations. MPR : Marketing Public Relations. YBS : Yönetim Bilişim Sistemleri. SMART : Spesific, Measurable, Actionable, Realistic, Time Spesific. BPİ : Bütünleşik Pazarlama İletişimi. x İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ETİK SAYFASI ...................................................................................... i TEZ KABUL FORMU .............................................................................................. ii ÖN SÖZ ve TEŞEKKÜR......................................................................................... iii ÖZET ......................................................................................................................... iv SUMMARY .............................................................................................................. vii KISALTMALAR........................................................................................................ x İÇİNDEKİLER ......................................................................................................... xi TABLOLAR LİSTESİ ............................................................................................ xvi GİRİŞ .......................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ..................................................................................................... 9 KÜÇÜK VE ORTA BÜYÜKLÜKTEKİ İŞLETMELERE GENEL BİR BAKIŞ 9 1.1. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) Kavramı ................................... 9 1.1.1. Dünyada KOBİ Kavramı ......................................................................... 13 1.1.2. Avrupa Birliğine Üye Ülkelerde KOBİ Kavramı .................................... 14 1.1.3.Türkiye’de KOBİ Kavramı ....................................................................... 17 1.2. KOBİ’lerin Tarihsel Gelişimi ......................................................................... 21 1.3. KOBİ’lerin Ekonomideki Yeri ve Önemi ....................................................... 23 1.3.1. KOBİ’lerin Dünya Ekonomisindeki Yeri ve Önemi ............................... 24 1.3.2. KOBİ’lerin AB Ekonomisindeki Yeri ve Önemi .................................... 27 1.3.3. KOBİ’lerin Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve Önemi ............................. 28 1.4. KOBİ’lerin Sorunları ...................................................................................... 32 1.4.1. Finansman Sorunları .................................................................................... 32 1.4.2. Örgütlenme ve Yönetim Sorunları ............................................................... 37 1.4.3. Üretim Yönetimi ile İlgili Sorunlar ............................................................. 39 1.4.4. Pazarlama Yönetimi İle İlgili Sorunlar ........................................................ 41 1.4.5. İnsan Kaynakları Yönetimi İle İlgili Sorunlar ............................................. 43 1.4.6. Halkla İlişkiler ile İlgili Sorunlar ................................................................. 46 1.4.7. İletişim Yönetimi İle İlgili Sorunlar ............................................................ 47 İKİNCİ BÖLÜM ...................................................................................................... 51 STRATEJİK ALGIDA İLETİŞİM YÖNETİMİ ................................................... 51 2.1. Kavramsal Olarak İletişim Yönetimi .............................................................. 51 2.2. İletişim Yönetiminin Taşıdığı Stratejik Önem................................................ 52 2.3. İletişim Yönetiminin İşlevsel Boyutu ve Nitelikleri ....................................... 55 2.4. Etkili Bir İletişim Yönetimi Stratejisi Oluşturmak ......................................... 56 2.4.1. Stratejik Amaçların Belirlenmesi............................................................. 60 2.4.2. Kurum İmajının Güvenilirliğinin Analizi ................................................ 62 2.4.3. Hedef Kitlenin Tanımlanması ve Analizi ................................................ 66 2.4.3.1. Tanımlanabilecek Hedef Kitle Çeşitleri ............................................ 67 2.5. İletişim Yönetiminin Sınıflandırılması ........................................................... 71 2.5.1. Yönetim İletişimi ..................................................................................... 71 2.5.2. Kurumsal İletişim .................................................................................... 75 2.5.2.1. Kurumsal İletişim Çeşitleri ............................................................... 79 2.5.2.1.1. Kurum İçi İletişim ...................................................................... 80 2.5.2.1.2. Kurum Dışı İletişim ................................................................... 81 2.5.2.2. Kurumsal İletişim Ağları .................................................................. 82 xi 2.5.2.2.1. Biçimsel (Resmi) İletişim Kanalları .......................................... 82 2.5.2.2.1.1. Kurum İçi Biçimsel İletişim Kanallarında İletişim Akışı ... 83 2.5.2.2.1.1.1. Yukarıdan Aşağıya İletişim .......................................... 83 2.5.2.2.1.1.2. Aşağıdan Yukarıya İletişim .......................................... 85 2.5.2.2.1.1.3. Yatay İletişim ............................................................... 87 2.5.2.2.1.1.4. Çapraz İletişim ............................................................. 88 2.5.2.2.1.2. Kurum Dışı Biçimsel İletişim Kanallarında İletişim Akışı . 88 2.5.2.2.2. Biçimsel (Resmi) Olmayan İletişim Kanalları........................... 89 2.5.3. Pazarlama İletişimi ve Bütünleşik Pazarlama İletişimi Yönetimi ........... 90 2.5.3.1. Pazarlama İletişimi Karması ............................................................. 92 2.5.3.2. Bütünleşik Pazarlama İletişimi ......................................................... 93 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM .................................................................................................. 96 KOBİ’LERDE İLETİŞİM YÖNETİMİ ................................................................ 96 3.1.KOBİ’lerde İletişim Yönetimi Olarak Halkla İlişkiler .................................... 96 3.1.1. Halkla İlişkilerin Anlamı ......................................................................... 96 3.1.2. KOBİ’lerde Halkla İlişkilerin Amacı ve Fonksiyonları .......................... 99 3.2. KOBİ’lerde Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkiler ............................................ 102 3.2.1. KOBİ’lerde Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkilerin Amaçları .................. 106 3.2.2. KOBİ’lerde Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkilerin Kullanım Alanları ... 107 3.2.2.1.Yeni Ürün Tanıtımına Yardımcı Olmak ........................................... 108 3.2.2.2.Var Olan Ürünün Tanıtımının Geliştirilmesi.................................... 109 3.2.2.3. Kamuyu Yakından İlgilendiren Ürünlerin Desteklenmesi .............. 110 3.2.2.4. Ürüne Destek Veren Güçlü Kurum İmajının Yansıtılması .............. 110 3.2.2.5.Ürüne Olan İlginin Pekiştirilmesi .................................................... 111 3.3. İletişim Yönetimi Sürecinde Yeni İletişim Teknolojileri ............................. 112 3.3.1. İnternet Teknolojisinin KOBİ’lerde İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanımı ......................................................................................................... 116 3.3.2. Web Teknolojisinin KOBİ’lerde İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanımı ......................................................................................................... 120 3.4. KOBİ’lerin İletişim Yönetimi Sürecinde Bütünleşik Pazarlama İletişimi ... 124 3.4.1.KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Özellikleri .................... 125 3.4.2. KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminde İletişimin Amaçları .... 128 3.4.3. KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Faydaları ..................... 131 3.4.4. KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Engelleri ..................... 133 3.4.5. KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Eşgüdümü ve Uygulama Süreçleri ........................................................................................................... 138 3.5. KOBİ’lerde Kurumsal Kimlik Oluşturmada İletişim Yönetimi ................... 140 3.5.1. Kurumsal Kimliğin Taşıdığı Önem ve İletişime Katkısı ....................... 145 3.5.2.KOBİ’lerin Kurumsal Kimlik Oluşturma Nedenleri .............................. 147 3.5.3. Kurumsal Kimliğin Oluşturulmasında İletişim Yönetimi Olarak Halkla İlişkiler ............................................................................................................. 150 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM .......................................................................................... 154 İŞLETMELERDE İLETİŞİM YÖNETİMİ FAALİYETLERİ: KÜÇÜK VE ORTA BÜYÜKLÜKTEKİ İŞLETMELERDE GERÇEKLEŞTİRİLEN ALAN ARAŞTIRMASI BULGULARI ............................................................................ 154 4.1. METODOLOJİ ............................................................................................. 154 4.1.1. Araştırmanın Amacı ve Araştırma Soruları ........................................... 154 xii 4.1.2. Katılımcıların Seçimi ve Temsil Gücü .................................................. 156 4.1.3. Ölçüm Aracı ........................................................................................... 156 4.1.4. Verilerin Toplanması Ve Kullanılan İstatistiksel Analizler .................. 157 4.1.4.1. Faktör Analizi ................................................................................. 157 4.2. Korelasyon Analizi ....................................................................................... 158 4.3. Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ........................................................ 158 4.4. BULGULAR VE YORUM .......................................................................... 159 4.4.1. Katılımcı Şirketlerin Ve Yöneticilerin Özellikleri................................. 159 4.4.1.1. Katılımcı Şirketlerin Özellikleri ..................................................... 159 4.4.1.1.1. İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör ..................................... 159 4.4.1.1.2. İşletmede Çalışan Sayısı ......................................................... 160 4.4.1.1.3. İşletmenin Kaç Yıldır Faaliyet Gösterdiği .............................. 160 4.4.1.1.4. Personel Devir Hızı .................................................................. 161 4.4.1.1.5. Müşteri Devir Hızı .................................................................. 161 4.4.1.2. Katılımcı Yöneticilerin Özellikleri ................................................. 162 4.4.1.2.1. Yöneticilerin Eğitim Düzeyi ................................................... 162 4.4.1.2.2. Yöneticilerin İşletmedeki Pozisyonları .................................... 162 4.5. İşletmelerin Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Tutumlarına İlişkin Faktör Analizi Bulguları.................................................................................................. 163 4.6. İşletmelerin Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetimi İle İlgili Tutumları, İletişim Yönetim Faaliyetleri Ve Faaliyetlerde Kullanılan Araçlara İlişkin Betimleyici Bulgular ............................................................................................................... 165 4.6.1. İletişim Yönetimi Tutumları ve Faaliyetleri İle Faktörlerine Yönelik Frekans Analizi Bulguları ................................................................................ 166 4.6.1.1. Genel İletişim Yönetimi Tutumları ve Faaliyetlerine İlişkin Frekans Analizi Bulguları.......................................................................................... 166 4.6.1.2. Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları ...................................................................................................... 171 4.6.1.3. Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları ..................................................................................................................... 172 4.6.1.4. Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları ...................................................................................................... 174 4.6.1.5. Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları.......................................................................................... 176 4.6.2. İletişim Yönetimi Tutumları ve Faaliyetleri İle Alt Boyutlarına Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları ................................................................. 178 4.6.2.1. Genel İletişim Yönetimi Tutumu ve Faaliyetlerinin Merkezi Eğilim İstatistikleri .................................................................................................. 178 4.6.2.2. Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları........................................................................................ 183 4.6.2.3. Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları........................................................................................ 185 4.6.2.4. Kurum İçi Halkla İlişkiler (Tutum) Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları ............................................................................ 186 4.6.2.5. Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları ............................................................................ 188 xiii 4.6.3. İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçlara Yönelik Betimleyici Analizler ....................................................................................... 189 4.6.3.1. İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçlara Yönelik Frekans Analizi Bulguları ............................................................................ 190 4.6.3.2. İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçlara Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları ............................................................. 192 4.7. İşletmelerin Kurum İçi Ve Dışı İletişim Yönetim Tutumları İle İletişim Yönetim Faaliyetleri Ve Kullanılan Araç İlişkisi ................................................ 193 4.7.1. İletişim Yönetim Tutumları ve İletişim Yönetim Faaliyetleri .............. 194 4.7.1.1. Genel İletişim Yönetim Tutumları ve İletişim Yönetim Faaliyetleri ..................................................................................................................... 194 4.7.1.2. Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Tutumu ve Faaliyetleri ............... 195 4.7.1.3. Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri .............. 196 4.7.1.4. Kurum İçi Halkla İlişkiler Tutum Faktörü ve Faaliyetleri .............. 197 4.7.1.5. Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Tutum Faktörü ve Faaliyetleri ................................................................................................... 198 4.7.2. İletişim Yönetim Tutumları ve Kullanılan Tanıtım Araçları İlişkisi ..... 199 4.7.3. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletme Nitelikleri İlişkisi .................... 200 4.7.3.1. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör ..................................................................................................................... 200 4.7.3.2. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Çalışan Sayısı .............. 202 4.7.3.3. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl 203 4.7.3.4. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Personel Devir Hızı ..... 203 4.7.3.5. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı ...... 204 4.7.4. Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Tutumları ve Yönetici Nitelikleri İlişkisi............................................................................................................... 205 4.7.4. 1. İletişim Yönetim Tutumları ve Yöneticinin Eğitim Durumu ........ 205 4.7.4.2. İletişim Yönetim Tutumları ve Yöneticinin İşletmedeki Pozisyonu ..................................................................................................................... 206 4.8. İşletmelerin Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Faaliyetleri İle Kullanılan Araç ve İşletme/Yönetici Nitelikleri İlişkisi ........................................................ 206 4.8.1. Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Kullanılan Tanıtım Araçları İlişkisi ................................................................................................ 207 4.8.2. Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletme Nitelikleri İlişkisi............................................................................................................... 207 4.8.2.1. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör ........................................................................................................... 208 4.8.2.2. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Çalışan Sayısı............ 208 4.8.2.3. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl ..................................................................................................................... 210 4.8.2.4. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Personel Devir Hızı... 211 4.8.2.5. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı .... 212 4.9. Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yönetici Nitelikleri İlişkisi ............................................................................................................................. 213 4.9.1. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yöneticinin Eğitim Durumu .............. 213 4.9.2. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yöneticinin İşletmedeki Pozisyonu ... 214 xiv SONUÇ VE ÖNERİLER....................................................................................... 216 KAYNAKÇA .......................................................................................................... 228 EKLER ................................................................................................................... 250 EK 1: İSTATİSTİKSEL ANALİZLER SONUCU ELDE EDİLEN TABLOLAR ................................................................................................................................. 250 EK 2: ANKET FORMU ........................................................................................ 284 xv TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Alt Ölçekler ve Genel Ölçeğe Ait Güvenilirlik Değerleri ......................... 157 Tablo 2: İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör ....................................................... 160 Tablo 3: İşletmede Çalışan Sayısı ............................................................................ 160 Tablo 4: İşletmenin Kaç Yıldır Faaliyet Gösterdiği ................................................ 161 Tablo 5: Personel Devir Hızı ................................................................................... 161 Tablo 6: Müşteri Devir Hızı..................................................................................... 161 Tablo 7: Yöneticilerin Eğitim Düzeyi ..................................................................... 162 Tablo 8: Yöneticilerin İşletmedeki Pozisyonları ..................................................... 162 Tablo 9: Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme Yöneticilerinin İletişim Yönetim Tutumlarının (Itemların) Faktör Yüklemeleri (N=279) ........................................... 164 Tablo 10: İletişim Yönetimi İle İlgili Tutumlara Yönelik Frekans Analizi Bulguları ................................................................................................................................. 166 Tablo 11: İletişim Yönetimi Faaliyetlerine Yönelik Frekans Analizi Bulguları ..... 169 Tablo 12: İletişim Yönetim Tutumları ve Faaliyetlerinin Sıralama Karşılaştırması 170 Tablo 13: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları .................................................................................................................. 171 Tablo 14: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörünün Uygulanmasına İlişkin Frekans Analizi Bulguları ........................................................................................ 172 Tablo 15: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması ......................................................................................................... 172 Tablo 16: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları . 173 Tablo 17: Kurumu Tanıma/Tanıtma Uygulama Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları .................................................................................................................. 174 Tablo 18: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması ......................................................................................................... 174 Tablo 19: Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları 175 Tablo 20: Kurum İçi Halkla İlişkiler Uygulama Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları .................................................................................................................. 176 Tablo 21: Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması ......................................................................................................... 176 Tablo 22: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları .................................................................................................................. 177 Tablo 23: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Uygulamalarına İlişkin Frekans Analizi Bulguları...................................................................................................... 177 Tablo 24: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması.............................................................................................. 178 Tablo 25: İletişim Yönetimi İle İlgili Tutumlara Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları .................................................................................................................. 179 Tablo 26: İletişim Yönetimi Faaliyet Sıklıklarına Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları .................................................................................................................. 181 Tablo 27: Genel İletişim Yönetim Tutumları İlk Beş Madde-Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması ......................................................................................................... 183 Tablo 28: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi (Tutum) Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları ........................................................................................ 183 xvi Tablo 29: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faaliyetlerine Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları.................................................................................................... 184 Tablo 30: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması ......................................................................................................... 184 Tablo 31: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları .................................................................................................................. 185 Tablo 32: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faaliyetlerinin Uygulanma Sıklığına Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları ......................................................................... 186 Tablo 33: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması ......................................................................................................... 186 Tablo 34: Kurum İçi Halkla İlişkiler Tutum Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları.................................................................................................... 187 Tablo 35: Kurum İçi Halkla İlişkiler Uygulama Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları.................................................................................................... 187 Tablo 36: Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması ......................................................................................................... 188 Tablo 37: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları ........................................................................................ 188 Tablo 38: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Uygulamalarına Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları ........................................................................................ 189 Tablo 39: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması.............................................................................................. 189 Tablo 40: İşletmenizde İnternet Kullanılıyor mu? ................................................... 190 Tablo 41: İşletmenize Ait Bir Web Sitesi Var mı? .................................................. 190 Tablo 42: İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçların Kullanım Sıklığına İlişkin Frekans Analizi Bulguları ............................................................................. 191 Tablo 43: İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçların Kullanım Sıklığına İlişkin Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları .............................................................. 192 Tablo 44: Genel İletişim Yönetimi ve Faaliyetleri Ortalamaları ............................. 194 Tablo 45: İletişim Yönetim Tutum ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları ................................................................. 195 Tablo 46: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Tutumu ve Faaliyetleri Ortalamaları ... 195 Tablo 47: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Tutumu ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları ........................................ 196 Tablo 48: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri Ortalamaları .. 196 Tablo 49: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları ........................................ 197 Tablo 50: Kurum İçi Halkla İlişkiler Tutum Faktörü ve Faaliyetleri Ortalamaları . 197 Tablo 51: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları ........................................ 198 Tablo 52: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Tutum Faktörü ve Faaliyetleri Ortalamaları ............................................................................................................. 198 Tablo 53: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları .......... 199 Tablo 54: İletişim Yönetim Tutumları ve Alt Boyutları İle Tanıtımda İnternet/Web Kullanım İlişkisine Yönelik Korelasyon Analizi Sonuçları .................................... 199 xvii Tablo 55: İletişim Yönetim Tutumları ve Faaliyet Gösterilen Sektör ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 201 Tablo 56: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Çalışan Sayısı ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 202 Tablo 57: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 203 Tablo 58: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Personel Devir Hızı ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 204 Tablo 59: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 204 Tablo 60: İletişim Yönetim Tutumları ve Yöneticinin Eğitim Durumu ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 205 Tablo 61: İletişim Yönetim Tutumları ve Yönetici Pozisyonu ANOVA Sonuçları 206 Tablo 62: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Tanıtımda İnternet/Web Kullanım İlişkisine Yönelik Korelasyon Analizi Sonuçları .................................................... 207 Tablo 63: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Faaliyet Gösterilen Sektör ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 208 Tablo 64: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Çalışan Sayısı ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 209 Tablo 65: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl ANOVA Sonuçları ................................................................................................... 211 Tablo 66: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Personel Devir Hızı ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 212 Tablo 67: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 213 Tablo 68: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yöneticinin Eğitim Durumu ANOVA Sonuçları .................................................................................................................. 214 Tablo 69: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yönetici Pozisyonu ANOVA Sonuçları ................................................................................................................................. 215 xviii GİRİŞ Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), ekonomik yapıları ne kadar farklı olursa olsun hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde önem taşımaktadır. Küçük ve esnek yapıları ile ekonomiye katkı sağlayan KOBİ'ler tüm dünyanın gündemindedir. Rekabetin ve değişikliğin çok yoğun yaşandığı günümüzde, istihdamın ve üretimin büyük bölümünü sağlayan KOBİ'ler değişimlere kolay uyum sağlayabilen yapılarıyla ekonomilerde önemli yer tutmaktadır. Ekonomik gelişme ile bu tür işletmelerin gelişmeleri arasında dikkat çekici bir paralellik olduğu söylenebilir. Gelişmekte olan bir ülke olarak nitelendirilen Türkiye’de, küçük ve orta büyüklükteki sanayi işletmeleri, sanayi sektörünün bir tamamlayıcısı olarak faaliyette bulunmakta ve ülkenin sosyal yapısının sağlam bir harcını oluşturmaktadır. KOBİ’lerin sanayi sektöründeki yeri, yarattığı istihdam oranı, büyük sanayi isletmelerine sağladıkları destek hizmetleri ve milli gelire sağladıkları katkı göz önüne alındığında önemleri bir kat daha anlaşılmaktadır. Ekonomik anlamda hızlı bir büyüme gösteren ülkemizde KOBİ’ler özellikle ekonomik büyüme ve gelişme sürecinde önemli rol üstlenmektedirler. TÜİK 2002 Genel Sanayi İş Yerleri Sayımı (GSİS) sonuçlarına göre, KOBİ’ler Türkiye’deki toplam işletmelerin %99.89’unu, istihdamın %76,7’sini, sermaye yatırımının %38’ini, yaratılan katma değerin %27’sini ve ihracatın ise yaklaşık olarak %11’ini oluşturmaktadırlar(http://www.tuik.gov.tr, 27.03.2007). Gerek ekonomideki ağırlıkları, gerek emek-yoğun nitelikte üretim yapılması ve ülke çapında yaratılan istihdam, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin ekonomik ve sosyal açıdan önem taşımasının nedenini oluşturmaktadır. KOBİ’ler de çalışan işçi sayısı yanında, bu işletmelerin genellikle sahibi ve yöneticisi durumundaki girişimciler ve aileleri dikkate alındığında, geçimini bu işletmelerde sağlayan nüfusun yoğunluğu ortaya çıkmaktadır. Bu haliyle KOBİ’ler gelir dağılımında denge unsuruna ve kuvvetli bir orta sınıfın oluşturulmasına katkıda bulunurlar. KOBİ’ler sosyal ve ekonomik işlevleri nedeniyle bütün ekonomiler için son derece önemli vazgeçilmez kuruluşlardır. KOBİ’ler bir ülkenin sosyo-ekonomik yapısı çerçevesinde sanayileşmenin, sağlıklı kentleşmenin en başta gelen sürükleyici 1 faktörü olma özelliği taşımaktadır. Küçük ya da orta büyüklükte bir işletme büyüklerle rekabetinde başarıyı; faaliyetlerini, yeni ürünler ve hizmetler geliştirme, etkin bir iletişim yönetimi stratejisi oluşturma ve pazarlama-tutundurma faaliyetleri üzerinde yoğunlaştırmak suretiyle elde etmektedir. Yani, büyük işletmelerin ürettikleri ürünlerin aynısını üreterek değil, esneklik üstünlüklerini iyi kullanarak büyüklerin giremediği pazar alanlarına girmek, talep değişimlerine uymak, hatta gerektiğinde üretim alanlarını değiştirmek biçiminde stratejiler izleme imkanına sahiptirler. Böylece, bu işletmeler yeniliklere giderek kendilerine daha geniş bir hareket alanı geliştirmiş olmaktadırlar. Dünya ekonomisinde yaşanan yenilikler ve hızlı gelişmelerle coğrafi sınırların önemi azalırken, rekabet şartları da değişmiştir. Türkiye’deki KOBİ’lerin de küresel değişime uyum sağlaması zorunluluk haline gelmiştir. Bu değişen ve gelişen rekabet ortamında iletişimi sistemli ve etkin bir şekilde kullanarak müşteri isteklerini değerlendirebilen, müşteri tatmini sağlayan işletmeler başarılı olabilmektedirler. KOBİ’lerin, temelde, esnek yapıları ve tüketici tercihleri doğrultusunda üretim yapabilme imkanlarına sahip olabilmeleri, gelişen ve yenilenen piyasa ortamında faaliyette bulunma şansları artmaktadır. Bir işletmenin varlığını sürdürebilmesi için ürettiği mal ve hizmetlerin satılması ve bu satışları devamlılığının sağlanması gerekir. Bunların gerçekleşmesinde etkin bir iletişim yönetiminin gerekliliği yadsınamaz. KOBİ’lerde pazarlama fonksiyonu, en önemli fonksiyonlarından biridir. Pazarlamaya büyük işletmeler gibi KOBİ’lerde ihtiyaç duymaktadırlar. Çeşitli dış çevre şartları altında faaliyette bulunan KOBİ’ler bu çevre koşullarına uyum sağlayabilmeleri için etkin bir pazarlama karmasına ihtiyaç duyarlar. Pazarlama karması elamanlarından biri olan tutundurma faaliyetleri, tüketicilerle iletişim kurmaya yönelik bir faaliyettir. Tutundurma faaliyetleri iki yönlü bir iletişim aracıdır. Bu faaliyetler KOBİ’lere, tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarını öğrenmede yardımcı olabilecekleri gibi, tüketicilere KOBİ’lerin ürün ve hizmetlerini tanıtmada, satın almasını sağlamada ve şirkete iyi bir imaj yaratmada yardımcı olmaktadır. İşletme, tüketicinin ihtiyaç ve isteklerinde uygun malı, uygun bir fiyatla, uygun dağıtım olanaklarıyla hazırlasa bile, hedef pazardaki tüketicilere işletmeyi ve 2 mallarını tanıtamıyorsa, sunduğu yararlardan haberdar edemiyorsa, onları satın almaya ikna edemiyorsa, pazarlama programının başarı şansı da olmayacaktır. İşte bu eksiklik tutundurma kararları ile giderilebilir. KOBİ’lerde tutundurma kararları önemli bir yere sahiptir. KOBİ’ler finansal olanakları kısıtlı işletmelerdir. Önemli olan mal veya hizmetlerinin dönüşümünü sağlamaktır. Bunun için de çok yoğun bir şekilde bu ürünleri için tutundurma faaliyetlerini kullanmak zorundadırlar. Ama ancak doğru yerde, doğru zamanda, doğru tutundurma aracını seçmek şartıyla başarıya ulaşabilirler. Bu işletmelerin sahip oldukları kaynaklarının planlı, doğru ve firma amacını gerçekleştirecek doğrultuda kullanımı büyük önem arz etmektedir. Bu çok yönlü anlayış ve etkinliğin sağlanabilmesi stratejik olarak belirlenen bir iletişim yönetimi konseptiyle mümkün olabilir. KOBİ’ler bağımsız ekonomik birimler olarak sadece mal ve hizmet üreten işletmeler olmayıp, aynı zamanda büyük işletmelerin kullandıkları mamul ya da yarı mamul girdileri de üreterek büyük işletmelerin gelişimine de ortak olmaktadırlar. Böylece büyük işletmeler için ekonomide bir “yan sanayi” oluşturarak büyük işletmelerle ilişki içinde olurlar. Ayrıca büyük işletmelerle rekabet ederek ortak müşteri gruplarına ürünlerini pazarlama çabasındadırlar. Rakiplerine karşı güçlü olmak için müşterilerin istediği nitelikte üretim yapmanın yanında onlara ulaşıp ürünlerini sunmayı da başarmalılardır. Bunun içinde iletişim ve pazarlama faaliyetlerinin güçlü olması gerekmektedir. Doğru pazara, doğru pazarlama ve doğru iletişim stratejisi ile girmeli ve orada yer edinmelidirler. Bugünlerde müşterinin dikkatini çekme rekabetinde olan ürünlerin sayısı öyle fazladır ki, tüketicilerin aklında yer tutabilmek önemli bir problemdir. Firma, ürünün, markasının bilinirliğini sağlamak için iletişime yatırım yapmalı, ürününün özelliklerini iletmeli, müşteriyi ürününün diğer firmaların ürünlerinden daha üstün özellikte olduğuna halkla ilişkiler tekniklerini de kullanarak ikna etmelidir. Yeni bir ürün tanıtımında ya da yeni bir pazara girişte iletişime yatırım yapılmadığı sürece, ürünün o pazarda kabul edilmesi, yer bulması yavaş olur. Böylece o pazarda yaşam sürdürebilmek için gereken satış miktarı gerçekleşemez. 3 Uzun süredir bulunulan bir pazarda iletişimin tercih edilmemesi ya da yetersiz oluşu o ürünün ya da markanın takdir edilmemesi riskini getirir ve rakiplerin liderlik ve yenilik konusunda firma imajına zarar vermesine neden olur. Bunun yanında hızla değişen ekonomik, sosyal, kültürel ve gelişen teknoloji gibi çevre koşulları nedeni ile KOBİ’lerin yalnızca ulusal pazarlara hitap etmesi düşünülemez. Gümrük Birliği ile ortaya çıkan uluslararası pazarlara açılma zorunluluğu, günümüzde KOBİ’lerin de bu anlayışla hareket etmeleri gereğini ortaya koymakta ve iletişime de küresel bir boyut kazandırmaktadır. Bu gelişme aynı zamanda, bugün hızla yaygınlaşan küreselleşme sürecinin zorunlu bir sonucu olarak da kabul edilmelidir. Başarı ve uzun dönemdeki büyüme potansiyelinin sağlanması açısından bunun gerekli olduğu görülmektedir. KOBİ’lerin hedeflediği yabancı pazarlara girişinde mesafenin koyduğu sınırlar, yabancı pazarlar için kullanılabilecek iletişim yöntemleri sayılarını azaltmaktadır. Bunun başka bir nedeni de yabancı pazarda bahsedilen iletişim yöntemlerinin kullanılmasının maliyetinin fazla olmasıdır. Bu nedenle dış pazarlara açılmada kullanılabilecek iletişimi yöntemi öncelikle internettir. Daha sonra ise aynı sektörlerin ya da birbiriyle ilişkili olan sektörlerin yılın belli zamanlarında bir araya geldikleri uluslararası ticari fuarlar ve sergiler gelmektedir. İletişim, bir bilgi alma sürecidir ve bu süreci kısaca bilgi değişimi süreci alarak da tanımlayabiliriz. Bilgi, KOBİ’lerin etkin yönetiminde temel rol oynamakta ve onların itici gücü olmaktadır. İşletme yönetiminin başarılı olması, işletme içi ve işletme dışı gereksinimlerini ne ölçüde karşılayabildiğine bağlıdır. Gereksinim duyduğu nitelik ve nicelikte bilgiye istediği zamanda sahip olmayan yönetici, işletme kaynaklarının kullanımına ilişkin olarak vereceği kararlarda başarılı olamaz. Yöneticilerin zamanlarının büyük bir kısmını karar almak için harcadıkları ve bu kararların da işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri, gelişebilmeleri için yaşamsal önem taşıdığı düşünüldüğünde, bilginin yönetim için ne kadar değerli olduğu ortaya çıkacaktır. Öte yandan eksik, yetersiz bilginin çalışanlar açısından da tatminsizlik ve stres yaratacağı unutulmamalıdır. Bu yüzden gerekli olan tüm bilgilerin çalışanların her kesimine aktarılması gerekir. İnsanların bulunduğu işletme hakkında olan biten 4 ve değişen durumlarından haberdar edilmesi etkin bir iletişim yönetimi stratejisi sayesinde sağlanacak ve çalışanlar motive olacaklardır. KOBİ’lerde etkin bir iletişim sisteminin kurulması, çok yönlü bilgi akışının sağlanabilmesi ile mümkündür. İletişim yönetim sistemini kuran ve etkin bir şekilde işlemesini sağlayan yönetim, sürekli geri besleme değerlendirmesi yaparak, elde edilen bilgilerin işletmeye dağıtımını da üstlenmelidir. İşletmede etkin bir iç iletişimin kurulması başta üst yönetici olmak üzere tüm yönetici ve çalışanların katılımıyla sağlanabilir. Bilgi ve feed-back (geri besleme) akışının kesildiği durumlarda işletmelerde, çatışma, uyuşmazlık ve kararlarda isabetsizlik, sorun çözmede isteksizlik kendini gösterecektir. Aynı zamanda çalışanlar arası beşeri ilişkilerin düzenlenmesinde ve faaliyetlerin etkin biçimlerde yönlendirilmesinde, iletişim önemli bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. İşletme strateji ve politikaları doğrultusunda belirlenmiş biçimsel iletişimin yanı sıra, işletme içinde önceden düzenlenmemiş, öngörülmemiş biçimsel olmayan iletişimin de varlığı unutulmamalı ve bu süreçte etkin bir şekilde yönetilmelidir. Çok yoğun bir rekabetin yaşandığı, iş mükemmeliyeti, kalite, verimlilik gibi kavramlarının sıkça duyulduğu, hızla değişen ve karmaşıklaşan günümüz iş dünyasında, sorumluluk ve önemli bir görev olarak kendine özgü bir işletmecilik fonksiyonu olarak değerlendirilen yönetim, iletişim yönetimi kavramına her zamankinden daha fazla önem vermek durumunda kalmıştır. Çünkü yönetim fonksiyonlarının doğru bir şekilde sürdürülebilmesi ve istenilen sonuca ulaşılması, düzenli bir şekilde işleyen sağlıklı bir iletişim sistemi ile mümkün olmaktadır. Ayrıca işletme yaşamını sürdürebilmesi için kendi içinde ve çevreyle sürekli iletişim içinde bulunması gerekir. İşletmeler öncelikle kendi çıkarlarını, elde edecekleri karı ve daha sonra ise sosyal fayda ve istihdamı göz önüne alarak faaliyetlerine devam ederler. KOBİ’lerin etkin ve verimli çalışması ülke kalkınmasının ve sosyal refahın artmasına olanak sağlar. Etkin ve verimli çalışan bir işletmede, fikir, bilgi ve düşüncelerin karşılıklı aktarılması koordinasyonun işlerliği açısından önemli bir gerekliliktir. Bilgi akışının aksaması demek koordinasyonun da aksaması demektir. Bu durum da etkinlik ve verimliliği olumsuz bir şekilde etkileyecektir. İletişim yönetimi, çalışanları birbirine 5 bağlar böylece kişiler ve birimler uyumlu ve eşgüdümlü çalışabilir, faaliyetlerin sürdürülmesi, sorun çözme ve yaratıcı gücün oluşturulmasına imkan verir, günümüzde hızla değişen çevre şartları karşısında sağlıklı bir bilgi akışını sağlayarak yeni şartlara uyumu sağlar. İletişim sisteminin statik durumdan dinamik duruma gelişini, iletişim araçları sağlar. İşletme içinde etkili iletişimin meydana gelmesinde kullanılan yöntem ve araçların önemi büyüktür. İşletme olgusunu yaratan ve işletmenin bir sistem olarak işleyişinde, işletmedeki tüm öğeleri birbirine bağlayarak bütünlüğünü sağlayan iletişim sürecidir. Bu süreç, işletme içinde çeşitli nedenlerle bağlı olarak tam anlamıyla işletilemediğinde bireyi ve dolayısıyla işletmeyi olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bu durumdan hareketle, çalışmanın problemi, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin iletişim yönetimi sürecinde yaşamış oldukları yapısal ve algısal sorunların neler olduğu, bu sorunları aşmada hangi yöntem ve araçları ne sıklıkla kullandıkları, gerek kurum içine gerekse kurum dışına yönelik iletişim etkinliklerinin nasıl algılandığı ve neler yapıldığı aynı zamanda iletişim yönetimi sürecinde bilgi teknolojilerinin kullanım amaç ve sıklığının hangi düzeyde gerçekleştiği sorularına cevap aramaktadır. KOBİ’lerde yaşanan iletişim yönetimi sorunlarına çok yönlü olarak yaklaşılması, bu sorunların sektör bazında değerlendirilmesi ve bu yönde çeşitli tespitler sunması açısından çalışma önem taşımaktadır. Çalışmanın amacı, KOBİ özelliği taşıyan otomotiv yan sanayi, döküm sanayi, tarım makineleri sanayi ve deri ve ayakkabı sanayi sektörlerinde iletişim yönetimi unsurların hangi düzeyde algılandığı ve hangi sıklıkla kullanıldığının tespit edilmesi bunun yanında yaşanan yapısal ve algısal sorunların ortaya konularak bunların aşılmasında güncel verilerin sağlanmasıdır. Bu amaçlar çerçevesinde birinci bölümde, küçük ve orta büyüklükte işletme kavramı farklı boyutlarda ele alınarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte KOBİ kavramının dünya, Avrupa Birliği ve Türkiye boyutunda incelemesi yapılarak aralarındaki farklar ve benzerlikler ortaya konulmaya çalışılmış, zaman içerisinde 6 geçirdikleri yapısal ve fonksiyonel değişimler tarihsel bir perspektifle ifade edilmiştir. KOBİ’lerin taşıdığı önemin, Dünya, Avrupa Birliği ve Türkiye ekonomileri açısından değerlendirmeleri yapılarak bunların sosyal alana yansımalarına da vurgu yapılmıştır. Aynı zamanda ekonomilerin lokomotifi konumunda olan KOBİ’lerin gelişme yolundaki ekonomiler için ifade ettikleri anlam çok yönlü olarak değerlendirilmiştir. Bu anlam ve öneme sahip olan KOBİ’lerin birçok alanda yaşamış olduğu yapısal ve fonksiyonel sorunlar ortaya konulup iletişim yönetimiyle ilgi sorunlara da vurgu yapılarak birinci bölüm tamamlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, stratejik olarak iletişim yönetiminin taşıdığı önem üzerinde durularak işlev ve nitelik açısından bir değerlendirme yapılmıştır. Aynı zamanda iletişim yönetimi stratejisi oluşturmak noktasında sürecin işleyişi ve aşamalarına değinilerek bütüncül bir yaklaşım ortaya konulmuştur. Farklı bakış açılarında değerlendirilebilecek olan iletişim yönetiminin işlevsel boyutu dikkate alınarak bir sınıflandırmaya gidilmiştir. Bu sınıflandırma içerisinde, yönetim iletişimi kapsamında yöneticilerin algı ve uygulamalarının önemi vurgulanmış, kurumsal iletişim kapsamında ise işletmelerin çok yönlü olan iletişim alanları ifade edilerek işleyiş yönleri tanımlanmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde, KOBİ’lerde iletişim yönetimi olarak halkla ilişkiler kavramı üzerinde durulmuş amacı ve fonksiyonları ifade edilmiştir. Bununla birlikte KOBİ’lerde halkla ilişkilerin pazarlama amaçlı olarak kullanılmasına vurgu yapılarak, çeşitleri, kullanım alanları ve taşıdığı önem açıklanmıştır. İletişim yönetimi sürecinde yeni iletişim teknolojilerinin KOBİ’lerde kullanılması farklı bakış açılarıyla değerlendirilerek küreselleşme noktasında taşıdığı anlam ortaya konulmuştur. Ayrıca KOBİ’ler açısından kurumsal kimlik oluşturma nedenleri içe ve dışa dönük hedefler olarak sınıflandırılarak iletişim yönetimi tekniklerinin sağlayacağı katkılar değerlendirilmiş ve böylece teorik kısım tamamlanarak uygulama bölümüne geçilmiştir. Çalışmanın uygulama bölümünde ise, iletişim yönetimin KOBİ yöneticileri tarafından nasıl algılandığı ve bu algının uygulamaya ne şekilde yansıdığı, tanıtım araç ve yöntemlerinden yararlanma düzeylerinin ne şekilde gerçekleştiğinin sektör bazındaki tespitleri yer almaktadır. Bunun belirlenmesi için Konya merkezde 7 bulunan organize sanayi bölgelerinde 279 KOBİ üzerinde bir alan araştırması yapılmış ve bu araştırma bulguları istatistik tekniğe uygun analiz yöntemleriyle değerlendirilerek bu bölümde sunulmuştur. 8 BİRİNCİ BÖLÜM KÜÇÜK VE ORTA BÜYÜKLÜKTEKİ İŞLETMELERE GENEL BİR BAKIŞ Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), sahip oldukları istihdam, üretim, katma değer büyüklükleri ve ülkenin toplam rekabet gücüne etkileri ile ülke ekonomisi ve sosyal görünüm açısından son derece önemlidir. Ekonomik yapıları ne kadar farklı olursa olsun hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde büyük bir öneme sahiptirler. Küçük ve esnek yapıları ile ekonomiye katkı sağlayan KOBİ'ler tüm dünya ekonomilerinin gündemindedir. KOBİ’lerin aynı önem ve hassasiyeti Türk ekonomisi içinde geçerlidir Türkiye’de KOBİ’ler ülkenin imalat sanayinde faaliyet gösteren işletmelerin %99.5’ini oluşturan, toplam istihdamın %61.1’ini ve toplam katma değerin %27.3’ünü sağlayan işletmeler olup, Türkiye ekonomisinin sahip olduğu rekabet gücünde önemli bir etkiye sahiptir. Toplam istihdam açısından istikrar unsuru olma, değişen pazar şartlarına hızlı uyum sağlama kabiliyetine ve büyük işletmeleri tamamlama özelliklerine sahip KOBİ’lerin bölgeler arası dengeli büyümeye ve çevre korunmasına da büyük katkıları vardır (Müslümov, 2002:1). KOBİ’ler tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye ekonomisinin de dinamik ve sürükleyici unsurlarından biri olup, ülkemizin sosyal ve ekonomik gelişmesi açısından büyük bir öneme sahiptirler. 1.1. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) Kavramı Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin meydana getirdiği değişme, fabrika üretimini köklü biçimde değiştirmiştir. Üretim ve istihdam arasındaki ilişkinin değişmesinden dolayı, artık üretimin ölçeği büyüdüğü halde, aynı ölçekte istihdamın geliştirilmediği görülmektedir. Teknolojik gelişmeler, işbirlikleri ve yeni modeller ortaya çıkarmış, üretimle para arasındaki ilişki değişmiş ve para, üretimin miktarından bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Yalın üretim yapan bir fabrikada istediğiniz bireysel, özel üretim, spesifik üretim, tercih edilmiş üretim yapabilecek bir esnekliğe fırsat veren modeller geliştirilmiştir. Buluş sayısı artmış, buluşların ticari hayata geçiş zamanı kısalmış, bu nedenle, pazarda kalabilmek yenilik kat sayısına bağımlı hale gelmiştir. Bunun sonucunda ürün ömürleri kısalmış buna bağlı olarak pazarda kalış süresi de azalmıştır. Bu gün, küçük, esnek, hızlı ve çevik hareket 9 edebilenlerin zenginlik üretmesi mümkün hale gelirken, yavaş kalanın, tutucu olanın kalıcı olması güçleşmiştir. İşte bütün bu gelişmeler, klasik sanayileşme döneminden farklı olarak küçük girişimciliği ön plana çıkarmıştır (Oralat, 2006:60). Dünya üzerindeki ekonomilerin temel dinamiğini oluşturmalarına rağmen, bu gün Dünya literatüründe üzerinde tam bir görüş birliği sağlanmış KOBİ tanımı bulunmamaktadır (Sarıaslan, 1994:12). KOBİ kavramının hukuki olmaktan çok ekonomik bir anlam taşıyor olması nedeni ile, işletmelerin faaliyette bulundukları iş kolları ve kullandıkları üretim tekniklerine bağlı olarak kültürden kültüre, ülkeden ülkeye ve hatta bölgeden bölgeye farklı şekilde tanımlandığı görülmektedir. Bunun yanında, ülkelerin ekonomik yapıları değiştikçe küçük ve orta büyüklükte işletmeyi belirleyen ölçütlerde değişebilmekte ve ülkenin o günkü durumuna bağlı olarak farklı ölçütler kullanılabilmektedir(Şimşek, 2002:1). KOBİ tanımlamalarında gerek ülkeler gerekse bazı uluslar arası örgütler de, kullanılan nitel ve nicel ölçütleri amaca ve uygulamaya yönelik olarak değişik şekillerde kullanabilmektedirler. Tedarik, üretim, pazarlama, finansman, personel ve yönetim gibi temel işletmecilik fonksiyonlarına ek olarak KOBİ’ler istihdam ettikleri personel sayısı, satış hacmi, sabit sermaye ve makine parkı değeri, kullandıkları enerji miktarı, kurulu kapasite düzeyi, katma değerleri, kar büyüklüğü ve piyasa payı gibi ölçülebilinen özellikler açısından büyük farklılıklar göstermektedirler. Bu nitel ve nicel ölçütleri kapsayan ve genel geçerliliği olabilecek bir tanım yapmak mümkün olmamakla beraber bir ülke içerisindeki tüm sektörler için bile bir tanım geliştirmek mümkün olmamaktadır (Sarıaslan, 1996:45). Genel olarak KOBİ’leri niteliksel ölçütlerle ifade edecek olursak; KOBİ’ler, az sermaye kullanımı yanında daha çok el emeği ile çalışan, çabuk karar verme yeteneğine sahip, düşük düzeyde yönetim giderleri ile çalışan ve ucuz bir üretim gerçekleştiren iktisadi teşebbüslerdir(Uludağ ve Serin, 1990:14). Başka bir tanımlamaya göre; İşletmenin aynı anda hem sahibi, hem de yöneticisi durumunda olan çevresinin dışına çıkmamış lokal faaliyetlerde bulunan, yalnızca öz kaynakları ile finanse edilmiş işletmeler olarak ifade edilmektedir(Baykal, 2000:7). 10 Tanımlamayı kolaylaştırması ve kavramsal bir çerçeve oluşturması açısından, KOBİ’lerin karakteristik özelliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu noktadan hareketle, KOBİ’leri tanımlarken dikkate almak üzere şu karakteristik özelliklerden söz etmek mümkündür( (Şimşek, 2002:3): • KOBİ’ler genel olarak, basit bir organizasyon yapısına sahiptirler ve profesyonel yöneticiler tarafından değil, bizzat işletme sahipleri veya ortakları tarafından yönetilirler. • KOBİ sahipleri veya yöneticileri, işletmeleri ile ilgili kararların alınmasında bağımsız hareket etmektedirler ve herhangi bir denetime tabi değillerdir. • KOBİ’ler faaliyet gösterdikleri pazarlarda, nispeten küçük bir pazar payına sahiptirler. KOBİ kavramının çok geniş bir alanı kapsıyor olması ortak tanımı zorlaştıran bir husus olarak karşımıza çıkar. Çok küçük bir atölye KOBİ olarak değerlendirilirken, son derece gelişmiş bir teknolojiye sahip olan bir fabrika da aynı kapsam içerisinde yer alabilmektedir. Konunun bu derece geniş olması, KOBİ tanımı yapılırken çok sayıda faktöründe ele alınmasını gerektirmektedir. KOBİ tanımlarını etkileyen bu faktörler şu şekilde sıralanabilir(Şimşek, 2002:2): • Zaman, • Ekonomik gelişmişlik düzeyi, • Sanayileşme düzeyi, • Kullanılan teknoloji, • Pazarın büyüklüğü, • Faaliyet gösterilen iş kolu, • Kullanılan üretim tekniği, • Üretilen ürünlerin özellikleri. 11 Bu kadar çok sayıda faktörün KOBİ tanımını etkilemesi ortak bir tanımın yapılamamasını ifade edebilmektedir. Bu faktörlerin etkinlik dereceleri ve taşıdıkları önem ülke ve sektörlere göre farklılık göstermektedir. Ayrıca tanımlamayı yapan kişi ve kurumlarda, tanımlama konusunda etkili olan faktörleri kendi görüş açılarına göre değerlendirmektedir. Bu ortamda KOBİ’ler ile ilgili olarak çok sayıda ve birbirinden farklı tanımların yapılması son derece doğal kabul edilmektedir(Şimşek, 2002:2-3). Çeşitli ülkelerde ve birçok ulusal ve uluslar arası kuruluşlar tarafından yapılan KOBİ tanımlarında ön plana çıkan başlıca özellikler şunlardır(Müftüoğlu ve Durukan, 2004:90): • Yapılan tanımların büyük bir çoğunluğunda işletmede istihdam edilen personel sayısı dikkate alınmaktadır. • Tanımlarda dikkate alınan diğer nicel ölçütler, yatırılan sabit sermaye, toplam sermaye(bilanço aktif toplamı) ve yıllık satış tutarıdır. Bunlardan yatırılan sabit sermaye sanayi işletmelerinde en sık kullanılan ikinci nicel ölçüt özelliğine sahiptir. Ticaret sektöründe ise ikinci nicel ölçüt olarak yıllık satış tutarının tercih edildiği görülmektedir. • Nitel ölçüt olarak en çok üzerinde durulan özellikler, işletme ile işletme sahibi arasında kader birliği veya özdeşleşme ile tüm teknik, ekonomik ve sosyal sorumlulukların işletme sahibinde toplanması hususlarıdır. • Tanımlarda dikkat çeken başka bir nokta, genellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelere ilişkin resmi bir tanımın olmamasıdır. Genellikle bir şemsiye tanımla veya tavsiye edilen bir tanımla yetinilmekte, farklı amaçlara yönelik tanımlara imkan sağlanamamaktadır. Bunun nedeni ise, küçük ve orta büyüklükteki işletme tanımının bilimsel değil pragmatik bir içeriğe sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle genel geçerliliğe sahip, herkesin kabul edebileceği, her yerde geçerli bilimsel bir tanım yoktur. Genel olarak küçük işletmeler, genellikle az sermaye kullanımının yanında daha çok el emeği ile faaliyette bulunan, ayrıca çabuk karar verme imkanına sahip ve 12 düşük düzeyde yönetim giderleri ile çalışan, ucuz bir üretim gerçekleştiren ekonomik teşebbüsler olarak tanımlanmaktadır(Şimşek, 2002:1-2). 1.1.1. Dünyada KOBİ Kavramı Uluslar arası kurumlar tarafından farklı nicel ve nitel ölçütlere göre KOBİ tanımlamaları yapılmıştır. Bunun yanında ülkeler de sahip oldukları özelliklere bağlı olarak kendilerine özgü KOBİ tanımlamaları yapmışlardır. ABD’de pek çok kurum ve kuruluş KOBİ’lere ilişkin farklı yaklaşımlar ortaya koyarak çeşitli tanımlamalara gitmişlerdir. Fakat genel olarak bu tanımlarda, işçi sayısı ve yıllık ciro esas alınmaktadır. Genel olarak 100 kişiye kadar işçi istihdam eden işletmeler küçük sanayi içerisinde yer almaktadır. Bazı durumlarda bu sınır 500 işçiye kadar genişletilmektedir. Orta ölçekli işletmeler için genel kabul gören sınır 1000 işçidir. Burada da istisnai durumlarda bu sınır 1500 işçiye kadar arttırılabilmektedir (Müftüoğlu, 2002:107). Fakat işçi sayısı tek başına kullanılmamakta diğer ölçütlerde dikkate alınmaktadır. Küçük İşletmeler İdaresi (Small Business Administration-SBA) çalışan sayısı ve sektörü baz alarak yıllık satış tutarına bağlı olarak işletmenin finansal, yönetsel yardım yada resmi işlere hak kazanıp kazanmadığını belirlemek amacıyla bazı ölçütler getirmiştir. Buna göre, küçük işletmeleri bağımsız olarak faaliyette bulunan ve ait olduğu sektörde egemen olmayan işletmeler olarak tanımlamış ve bunların şu kriterleri sağlaması gerektiğini belirtmiştir(Özgül, 2005:8): • Perakendeci ve hizmet işletmelerinin yıllık satış tutarının 3 milyon dolardan az olması(ancak bu bazı alt sektörlerde 13.5 milyon dolardır). • Toptancı işletmelerin 500’den az çalışanı olması. • Üretici işletmelerin 500’ den az çalışanı olması(bu sayı bazı alt sektörlerde 1500’e kadar çıkabilir). • Taşımacılık ve depolama işletmelerinin yıllık cirolarının 3.5 milyon dolardan az olması(bu miktar bazı işletmelerde 12.5 milyon dolara çıkabilir). • İnşaat işletmelerinin cirolarının 17.5 milyon dolardan az olması. 13 • Tarım işletmelerinin yıllık cirolarının 100 bin dolardan az olması (bazı durumlarda bu miktar 3.5 milyon dolara kadar çıkabilmektedir). Görüldüğü gibi ABD’de de KOBİ tanımlaması sektörden sektöre değişmekte, hatta yıllık cirolardaki sınırlamaların istisnaları dahi olabilmektedir. Japonya’da KOBİ ve küçük işletme tanımları ayrı ayrı yapılmıştır. Küçük işletme tanımında sadece işçi sayısı dikkate alınırken, KOBİ tanımında işçi sayısı ile birlikte sermaye ölçütü de esas alınmaktadır. Buna göre sanayi sektöründe 20, tarım sektöründe ise 5’ten az işçi çalıştıran işyerleri “Küçük işletme” olarak tanımlanmaktadır. Sanayi ve madencilik sektöründe; işçi sayısı 300’den az ve sermayesi 100 milyon Yen’den az olanlar, toptan ticarette; işçi sayısı 100 den az ve sermayesi 30 milyon Yen’den az olanlar, perakende ticaret ve hizmet sektöründe; işçi sayısı 50’den az ve sermayesi 10 milyon Yen’den az olan işletmeler KOBİ olarak tanımlanmaktadır(İraz, 2005:224). Japonya’da da KOBİ tanımlarında kullanılan kişi sayısı ve sermaye ölçütleri sektör bazında farklılık göstermektedir. 1.1.2. Avrupa Birliğine Üye Ülkelerde KOBİ Kavramı Avrupa Birliği, KOBİ tanımlamasında Avrupa Birliği Komisyonu, 7 Şubat 1996 yılında kabul ettiği bir tavsiye kararıyla, KOBİ’ler için ilk kez belirgin ve ikna edici bir tanım önermiştir. Komisyonun tanımında, personel sayısı, bilanço büyüklüğü, satış tutarı veya ciro bağımsızlık derecesi gibi ölçütlere dayanmaktadır (Müftüoğlu ve Durukan, 2004:91). Bu tanıma göre 250’den az işçi çalıştıran işletmelerin KOBİ olduğu kabul edilmektedir. Orta büyüklükte bir işletme; 50 ile 250 arasında işçi çalıştıran ve yıllık cirosu 40 milyon Euro’nun altında olan veya yıllık bilançosu 27 milyon Euro’yu aşmayan bir işletme olarak tanımlanmaktadır. Küçük işletmeye ilişkin ölçütler ise; 50 kişiden az işçi, 7 milyon Euro’yu aşmayan yıllık ciro veya 5 milyon Euro’nun altında bir yıllık bilanço değeri olarak ifade edilmiştir. 10 kişiden az işçi çalıştıran işletmeler “çok küçük” kategorisine girmektedir. Küçük veya orta büyüklükteki işletmelerin bir başka ölçütü ise sahip oldukları bağımsızlığın ölçüsüdür. Büyük ölçekli bir işletmenin veya ortaklaşa hareket eden birkaç büyük işletmenin bir KOBİ’de sahip olduğu hissesinin %25’in altında olması şartı getirilmiştir(Diken, 2007:5) OECD 14 (Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı)’nın KOBİ tanımına göre ; 20 kişiden az işçi çalıştıran işletmeler çok küçük, 20-99 arasında işçi çalıştıran işletmeler küçük, 100-199 arasında işçi çalıştıran işletmeler orta büyüklükte işletme olarak kabul edilmektedir (Müftüoğlu ve Durukan, 2004:91). AB’de bir süreç içerisinde tanımların daha da netleştiği görülmektedir. Avrupa Birliği KOBİ tanımları konusunda gerek ulusal gerekse birlik bazında karışıklığa neden olmamak amacıyla 1998 yılından itibaren geçerli olan yeni bir tanımlama yapmış ve bu tanımı değişen şartlara uyum sağlayacak şekilde 2003 yılında değiştirmiştir. Ancak bu yeni tanım 2005 yılından itibaren geçerli olmuştur. Buradaki tanım işçi sayısı, bilanço büyüklüğü ve bağımsızlık ölçütlerinden oluşmaktadır. Bağımsızlık ölçütü ile ifade edilen; sermayenin yada hisse senetlerinin %25 yada daha fazlası bir işletme tarafından üstlenilmemiş olan yada sermayesi küçük ve orta büyüklükteki işletme tanımı dışındaki işletmelerden meydana gelmemiş olan işletmeler anlatılmaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda (Özgül, 2005:4): • Mikro İşletme, 10 kişiden az çalışanı olan ve yıllık cirosu ve/veya bilanço değeri 2 milyon ECU’yu geçmeyen bağımsızlık kriterlerine sahip işletmeler. • Küçük işletmeler 50 kişiden az çalışanı olan ve yıllık cirosu ve/veya bilanço değeri 10 milyon ECU’yu geçmeyen bağımsızlık kriterlerine sahip işletmeler. • Orta ölçekli işletmeler, 250 kişiden az çalışanı olan ve yıllık cirosu ve/veya bilanço değeri 43 milyon ECU’yu geçmeyen bağımsızlık kriterine sahip işletmeler. Şeklinde tanımlanmaktadır. Avrupa Birliğinin yapmış olduğu bu tanımlamanın yanında üye ülkeler kendi kullanım amaçlarına göre farklı tanımlar geliştirmiştir. Bazı ülkeler ve yaptıkları tanımlar aşağıda verilmiştir. Belçika’da genel olarak işçi sayısını temel alan tanımlar kullanılmakta, ancak işletme sahibinin bütün yetkileri elinde toplayıp toplamadığı konusu nitel kriter olarak tanımlamaya eklenmiştir (Müftüoğlu, 1998:122). 15 Yunanistan’da kriter olarak çalışan sayısı alınmıştır. Buna göre 1-9 çalışanı olanlar çok küçük, 10-99 arası çalışanı olanlar küçük, 100 ve daha fazla çalışanı olan işletmeler ise orta ve büyük boy işletme olarak tanımlanmıştır. Burada dikkat çeken nokta orta ve büyük boy işletmelerin bir arada yer almasıdır ve bu durumun diğer Avrupa Birliği ülkelerinde mevcut olmamasıdır. Bu nedenle KOBİ’lerin açık bir tanımına rastlanmamaktadır (Savaşır, 1999:48). İspanya’da satış şekli, elde edilen karlar ve sermaye gibi değişik kriterler kullanılmış olsa da en yaygın olan kriter çalışan kişi sayısıdır. Buna göre 1-49 kişi arası çalışanı olanlar küçük, 50-499 çalışan kişiye sahip olanlar orta boy işletme olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanında İspanya Merkez Bankası’nın hazırladığı istatistiklere göre, 1-50 kişi arası çalışanı olanlar küçük, 50-250 kişi arası çalışanı olanlar ise orta boy işletme olarak tanımlanmaktadır(Müftüoğlu, 1998:111). İtalya’da küçük işletmelerle ilgili yasada KOBİ’ler şu şekilde tanımlanmıştır(Özgül, 2005:5): • Seri imalat yapılmıyorsa 18, yapılıyorsa 9 çalışanı olan(geleneksel el sanatları ve konfeksiyon atölyeleri için bu sayı 32, ulaşım sektöründe 8, inşaat sektöründe 10 kişidir). • İşletme sahibi işletme faaliyetleriyle doğrudan ilgilidir. • İşletmenin hukuki statüsü Anonim ya da Limited şirket olmayandır. Bunun dışında kullanılan diğer tanımlamalarda ise 1-9 arası çalışan kişi sayısı olan işletmeler mikro yada küçük, 10-99 kişi arası çalışanı olanlar küçük, 100499 kişi arası çalışanı olanlar ise orta boy işletme olarak kabul edilmektedir. Hollanda’da KOBİ’ler ile ilgili yapılan tanımlamalarda da en çok çalışan sayısı kullanılmıştır. Kullanılan diğer nitel kriterler arasında ise işletme örgütünün basitliği ile tüm işletmecilik işlevlerinin işletme sahibi tarafından üstlenilmesine yer verilmiştir. Çalışan işçi sayısı kriterine göre; 1-9 arası çalışanı olanlar küçük, 10-100 arası çalışanı olanlar ise orta boy işletme olarak kabul edilmiştir (Müftüoğlu, 1998:113). 16 KOBİ cenneti olarak görülen Almanya da resmi bir tanım bulunmamakla birlikte 1-49 arası personel istihdam eden işletmeler küçük, 50-499 arası personel istihdam eden işletmeler ise orta ölçekli olarak tanımlanmaktadır(Tutar ve Küçük, 2003:191). Almanya’da bulunan “Küçük ve orta Ölçekli İşletmeler Araştırma Enstitüsü” (Institut für Mittelstand Forschung) tarafından yapılan ve genel kabul görmüş KOBİ tanımlamasında 500 kişiden az çalışanı olan veya yıllık cirosu 50 milyon ECU’yü aşmayan işletmeler KOBİ olarak nitelendirilmektedir(Özgül, 2005:6). Fransa’da yapılan yasal düzenlemelere göre KOBİ, genel olarak yöneticilerin şahsen ve doğrudan doğruya mali, teknik, sosyal, ahlaki ve yasal zorunluluklar üstlendiği işletmeler olup bu konuda resmi bir tanımlama yoktur (Akgemici, 2001:10). Fransa’da “KOBİ Konfederasyonu” (General Confedertion for Small and Medium-Sized Enterprises) KOBİ’lerin tanımında sadece 1-500 arası istihdam edilen işçi sayısını kullanarak bir tanıma gitmiştir. Konfederasyon ayrıca 50 kişiden az istihdam yaratan işletmeleri küçük, 50-500 arası istihdam yaratanları orta boy işletme olarak tanımlamıştır(Özgül, 2005:6). İngiltere’de resmi bir tanıma rastlanmamaktadır. Tanımlama yapılırken esas alınacak nicel ölçüt sektörden sektöre değişiklik göstermektedir. Sanayi sektöründe genel olarak tanıma esas alınan nicel ölçüt istihdam edilen işçi sayısıdır. Ticaret sektöründe ise çalıştırılan personel sayısı yerine işletmenin yıllık satış tutarı tercih edilmektedir(Müftüoğlu, 2002:112). Aynı zamanda farklı kurumlar değişik KOBİ tanımları getirmişti. Bunlardan Bolton Komitesi(Bolton Committe) 1971’de işletmeleri küçük ve büyük işletme olarak sınıflandırmış küçük işletmeleri ise “sahibi yada sahipleri tarafından yönetilen, küçük bir pazar payına sahip bağımsız girişimler” şeklinde tanımlamıştır(Özgül, 2005:6). 1.1.3.Türkiye’de KOBİ Kavramı Ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısında çok önemli bir yere sahip olan KOBİ’lerin tanımlanmasında tüm kuruluşların ortaklaşa kabul ettiği bir tanım olmamakla birlikte genellikle çalışan personel sayısının temel alındığı görülmektedir. 17 Ülkemizde ilk KOBİ tanımlaması, 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde özel sektörü desteklemek amacıyla çıkarılan ve 1942 ye kadar yürürlükte kalan “Teşviki Sanayi Kanunu”nda yapılmıştır. Söz konusu kanuna göre, 5 işçiden az ve en çok 9 beygirlik muharrik güç çalıştıran iş yerleri “küçük”, bunun üzerindeki işyerleri ise “büyük” işletme olarak kabul edilmiştir (Müftüoğlu ve Durukan, 2004:91). Bu tanımlama o günün şartlarına uygun bir tanımlama olup, günümüz Türkiye’sinde ekonomik gerçekleri yansıtan bir tanımlama yapmak zorunludur. Yasalarda yapılan tanımlamalardan bir tanesi, 18 Ocak 2001 tarih ve 2429 sayılı KOBİ Teşvik Kararnamesinde yer alan tanımlama olup şu şekildedir: İmalat ve tarımsal sanayi sektöründe faaliyette bulunan işletmelerden; kanuni defter kayıtlarında arsa ve bina hariç, makine ve teçhizat, tesis, taşıt araç ve gereçleri, döşeme ve demirbaşları toplamının net tutarı 400 milyar TL’yi geçmeyen işletmelerden; 1-9 arası iş gören çalıştıranlar mikro ölçekli, 10-49 arası işgören çalıştıranlar küçük ölçekli, 50-250 arası işgören çalıştıranlar ise orta ölçekli işletme sınıfına girmektedir(Akgemici, 2001:9). Küçük Sanayi Geliştirme Teşkilatı (KÜSGET) şöyle bir tanımlama yapmıştır: 1-9 personel istihdam eden işletmeler küçük, 10-49 personel istihdam eden işletmeler orta ve 50’nin üzerinde personel istihdam eden işletmeler de büyük işletmeler olarak kabul edilmektedir(Tutar ve Küçük, 2003:193). Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından yapılan KOBİ tanımında da temel ölçüt olarak işçi sayısı kullanılmaktadır. DİE’nin KOBİ tanımında, OECD tarafından yapılan tanıma benzer dörtlü bir sınıflandırma kullanılmaktadır. Bu tanım aynı zamanda Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından da kabul görmektedir. DİE; 1-9 arası işçi çalıştıran işletmeler çok küçük işletme, 10-49 arası işçi çalıştıran işletmeler küçük işletme, 50-99 arası işçi çalıştıran işletmeleri orta boy işletme, 100’den fazla işçi çalıştıran işletmeleri büyük işletme olarak kabul etmektedir (Çolakoğlu, 2002:8). Dış Ticaret Müsteşarlığı yaptığı KOBİ tanımlamasında, işletmede çalışan sayısı ile sabit yatırım tutarını kriter olarak kullanmaktadır. Buna göre, 1-200 arası çalışanı bulunan ve sabit yatırım tutarı 2 Milyon Amerikan Dolar’ına kadar olan 18 işletmeler KOBİ olarak kabul edilmektedir. İstanbul Sanayi Odası(İSO); 1-19 arası işçi çalıştıran işletmeleri Çok Küçük, 20-99 arası işçi çalıştıran ve sermayesi 35 milyara kadar olan işletmeler Küçük, 101-150 arası işçi çalıştıran ve sermayesi 35-70 milyar arası olan işletmeler ise orta ölçekli işletmeler olarak sınıflandırılmıştır (Yakut, 2007:11-12). Türkiye de KOBİ tanımlamasında sadece istihdam edilen personel sayısının esas alınması tanımlamayı eksik kılmaktadır. KOBİ tanımlaması yapılırken üzerinde önemle durulması gereken kriterlerden birisi de, ortaklık yapısındaki bağımsızlık düzeyidir. Bir işletmenin ortaklık yapısında büyük işletmelerin yüksek oranda (en az %25) hissesinin olması, o işletmenin KOBİ davranışları göstermesini engellemektedir. Çünkü bu işletmeler, ortaklık yapısında büyük kuruluşların önemli hisseye sahip olması sonucu, finansman sorununu çözmüş ve güçlü nakit akışına sahip firmalardır. Bu işletmelerin KOBİ boyutunda olmalarının önemli nedeni büyüme zorluğu olmayıp, o boyutta olmanın getirdiği avantajlar olabilmektedir (Müslümov, 2002:7). 2005 yılına gelinceye kadar, KOBİ’lere yönelik çalışan kurumların her biri kendilerine özgü bir takım tanımlar yapmışlardır. Tanımlardaki sınırlar genellikle ülke ekonomilerinin büyüklüklerine bağlı olarak değişmektedir. Dolayısıyla KOBİ deyimi hukuki olmaktan çok ekonomik bir anlama sahiptir. Diğer ülkelerde olduğu gibi tüm bu tanımlamalarda kullanılan ölçüt, bir iktisadi teşebbüs de istihdam edilen kişi sayısıdır. Bu genel ölçüte ilave olarak bazı kuruluşlarca farklı kriterlerde kullanılabilmektedir (Müslümov, 2002:6). Türk hukukunda “Küçük ve Orta Büyüklük” deyimi değişik mevzuatlarda yer almaktadır. Ancak kavramın tanımı sadece 12 Nisan 1990 tarihinde 3624 sayılı yasa ile kurulan ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığının ilgili kuruluşu olarak çalışmalarını sürdüren Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının (KOSGEB) kurulması hakkındaki kanunda yer almaktadır. Bu tanım şu şekilde ifade edilmektedir: “İmalat sanayi sektöründe 1-50 arası işçi çalıştıran sanayi işletmeleri küçük sanayi işletmelerini, 51-150 arası işçi çalıştıran sanayi işletmeleri orta ölçekli sanayi işletmelerini ifade eder”. 19 12 Nisan 2005 tarihinde kabul edilen ve 16 Nisan 2005 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5331 sayılı “Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesine İlişkin Kanun” ile kurum ve kuruluşların KOBİ’lere ilişkin uygulamalarında kullanılacak tek bir tanımın yapılması kararlaştırılmıştır. Bu kanun maddesinde KOBİ tanımının yapılmasında esas alınacak kriterler belirlenmiştir. Buna göre KOBİ’lerin net satış hasılatları, mali bilanço tutarları ve çalışan sayıları dikkate alınarak tanımlama yapılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca kanun maddesinde, KOBİ tanımının, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulan bir yönetmelikle belirleneceği ve Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin kısaca “KOBİ” olarak adlandırılacağı da ifade edilmektedir. Yine kanun maddesinde kurum ve kuruluşların KOBİ’lere ilişkin uygulamalarında bu yönetmelik hükümlerinin esas alınacağı hükmü yer almaktadır(Çatal, 2007:8). Bu çerçevede Sanayi ve Ticaret Bakanlığı “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik” hazırlamış ve hazırlanan bu yönetmelik 19 Ekim 2005 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında onaylanarak 18 Kasım 2005 tarihinde resmi gazetede yayımlanmıştır. Yönetmelik yayım tarihinden altı ay sonra da yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin tanımlarla ilgili 4. maddesinin (b) fıkrasında KOBİ şu şekilde tanımlanmaktadır; “ Küçük ve orta büyüklükte işletme (KOBİ): İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu yirmibeş milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan ve bu Yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ve kısaca "KOBİ" olarak adlandırılan ekonomik birimleridir”. Yönetmelikte geçen, mali bilanço, bir işletmenin belirli bir tarihte sahip olduğu varlıklar ile bu varlıkların sağlandığı kaynakları gösteren mali tabloyu, net satış hasılatı; işletmenin brüt satışlarından satış iskontoları ve iadeleri ile diğer indirimlerin düşülmesi sonucu bulunan tutarı, yıllık işçi sayısı ise bir yıl boyunca tam zamanlı olarak işletmede veya işletme adına çalışan kişileri ifade etmektedir. Yönetmeliğin Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Sınıflandırılması ile 20 ilgi 5. maddesi şu şekildedir: Mikro işletme: On kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu bir milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan çok küçük ölçekli işletmeler, Küçük işletme: Elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu beş milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan işletmeler, Orta büyüklükteki işletme: İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu yirmibeş milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan işletmelerdir. Belirtilen bu tanımlamanın yürürlüğe girmesiyle Türkiye’de ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan tüm KOBİ tanımları uygulamadan kaldırılmış ve yönetmelik de belirtilen ortak tanımın kullanılması ile ülkemizdeki tanım kargaşası son bulmuştur. 1.2. KOBİ’lerin Tarihsel Gelişimi Bütün dünya ülkelerinde küçük işletmeciliğin tarihsel olarak önemli bir yere sahip olduğu ve çok eski bir geçmişe dayandığı görülmektedir. Bu işletmeler, Sanayi Devrimi gerçekleşip, makineler yardımı ile kitlesel üretim tarzı ön plana çıkana kadar ekonomilerin temel yapı taşı olarak hizmet vermişlerdir. Sanayi devriminden sonra, kitlesel üretim yapan ve bu yöntemle önemli maliyet avantajları elde eden büyük işletmelerin ortaya çıkması, küçük işletmeleri olumsuz yönde etkilemiş ve yeni rekabet şartlarına uyum sağlayamayan bu işletmelerin pek çoğu kapanmak zorunda kalmıştır. Sanayileşmiş ülkelerde 1970’li yıllarda görülen ekonomik krizlere kadar, üretim ve istihdamda tartışmasız üstünlük sağlayan büyük işletmeler, krizle birlikte değişen ekonomik, sosyal ve teknolojik şartlara uyum göstermede zorluk çekmeye başlamışlardır. Oysa küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, dinamik ve esnek yapıları sebebiyle emek-yoğun teknoloji kullanan sanayilerde etkili olarak değişen yeni şartlara uyum göstermeyi bilmiştir (Şimşek, 2002:14). İkinci dünya savaşı sonrası Batı ekonomileri “Sosyal Refah Devleti” modeline kaymıştır. Bu model kalkınmış Batı ekonomilerinde tam istihdam ve kitle üretimi üzerine kurulduğundan, bunun tabi sonucu olarak işletmeler kitle üretimine 21 geçmeye başlamışlardır. Böylelikle sanayi üretiminde yavaş yavaş KOBİ’lerin yeri ve önemi azalmaya başlamıştır. 1950-1965 yılları arasında KOBİ’ler, büyük işletmelere dönük ara malı ihtiyacını karşılayan bir yapıyla, küçük üretim-onarım işleriyle varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak büyük işletmelerin maliyetleri daha da aşağıya çekip, komple hizmet sunmak suretiyle KOBİ’lerin faaliyet alanlarına müdahale etmeleri, onları bir bakıma iflasın eşiğine getirmiştir. Buna karşılık KOBİ’ler fason üretim, ucuz ve düşük kaliteli mal üretme gibi stratejiler uygulamak suretiyle faaliyetlerine devam etmişlerdir(Esin, 1991:5). 1960’lı yılların sonuna gelindiğinde dünya ekonomisinde meydana gelen değişmeler KOBİ’lere karşı duyulan ilgisizliği ortadan kaldırmaya başlamıştır. Çünkü bu dönemde, KOBİ’lerin piyasalardaki değişmeler karşısında, üretim ve diğer faaliyetlerde büyük işletmelere göre çok daha esnek davranabildikleri ve daha başarılı oldukları görülmüştür. Özellikle 1973 yılında ortaya çıkan petrol krizi sonunda büyük bir ekonomik durgunluk dönemine girilmesi karşısında büyük işletmelerin sarsıldığı, iflas ve kapanmaların yanı sıra, bu kesimde önemli ölçüde işten çıkarmaların yaşandığı görülmüştür. Aynı dönemde, KOBİ’lerin bu durgunluk karşısında daha dayanıklı oldukları ve krizi daha az maliyetle aştıkları, hatta büyük işletmelerden boşalan Pazar alanlarını doldurdukları KOBİ’lerin etkinliklerini arttırdıkları ve daha fazla istihdam sağladıkları görülmüştür(Şimşek, 2002:14). 1970’li yılların başında meydana gelen hammadde krizi, özellikle petrol fiyatlarındaki ciddi atışlar, uluslar arası ticarette beklenmedik bir ortam yaratmıştır. Piyasada belirlenen sermaye birikimi ve hammadde fiyatlarına bağlı olan bu krizler, büyük işletmelerin eski karlılıklarını kaybetmelerine neden olmuştur. Bu ortam içinde büyük işletmeler dünya konjonktürü ve talepte meydana gelen değişikliklere uyumda zorluk çekerken, KOBİ’lerin kriz şoklarına daha iyi uyum sağladıkları tespit edilmişti (Savaşır, 1999:1). KOBİ’ler talep değişmelerine karşı genellikle çok hızlı uyum sağlayabilmektedirler. Bu tür işletmelerde çoğunlukla makine türü sabit varlıkların sınırlı olması ve daha çok emek yoğun çalışılması sayesinde ürün ve üretim şekilleri kolay bir şekilde değiştirilebilmektedir. Değişmelere karşı gösterilen reaksiyon ve esnekliğin hızlı olması, KOBİ’leri yeniliklere daha yatkın kılmaktadır. Ayrıca 22 KOBİ’lerin büyük işletmelere oranla daha az sermayeye sahip olmaları, onlara yapısal değişim ve dönüşüm kolaylığı vermekte, en azından ekonomik ortamdaki değişen şartlara daha çabuk uyum sağlamasına yol açmaktadır. Kriz ortamında KOBİ’lerin daha dayanıklı olmasının temel nedenlerinden birisi de bu üstünlükten kaynaklanmaktadır. Küresel pazarda müşteri kitlelerinin değişik özelliklere sahip olması ve müşteri isteklerinin sürekli olarak değişip, çeşitlenmesi; pazara yakın olan müşteri odaklı bir yönetim anlayışına sahip olan KOBİ’leri şanslı bir konuma getirmektedir (Şimşek, 2002:14). Böylece 1970’li yılların krizlerinde KOBİ’ler daha dayanıklı olduklarını kanıtlamışlar ve ekonominin dinamizm kazanmasına ve o dönemde kaybolan istihdamın yeniden yaratılmasına ciddi katkılar vermişlerdir. KOBİ’lerin ekonomik düzen içinde kazandığı bu önem günümüze kadar artarak devam etmiş, eskinin kalitesiz ve fason üretimin yapıldığı işletme anlayışı yerini büyük işletmelere lojistik destek sağlayan, hızlı, esnek, değişim ve yeniliklere kolay uyum sağlayabilen işletme anlayışına bırakmıştır. Dolayısıyla güçlü bir ekonominin büyük işletmeler kadar küçük işletmelere de ihtiyaç duyduğu anlaşılmıştır. Ancak küçük işletmelerin varlığını koruyup geliştirebilmeleri için optimum büyüklüğe erişmeleri gerektiğinden bazı resmi ve özel kurumların bu yönde çaba harcamaları gerekmektedir. Bu gün tüm ülkeler için KOBİ’lerin ekonomik, sosyal ve siyasi bakımdan taşıdığı önemin artışı KOBİ’lere verilen desteklerin de artmasını sağlamıştır. KOBİ’lerin güçlenerek varlıklarını devam ettirmeleri toplumun geleceği açısından büyük önem taşımakta, sağlıklı bir KOBİ yapısı ülkelerin iktisadi gelişmelerinin, siyasi istikrarın ve sosyal barışın kaçınılmaz bir şartı olmaktadır (Özgen ve Doğan, 1997:30). 1.3. KOBİ’lerin Ekonomideki Yeri ve Önemi KOBİ’ler ekonomik sistemdeki işletmelerin önemli bölümünü oluşturmakta ve bu işletmelerden elde edilen gelirle hayatlarını sürdüren işletme sahipleri ve ücretle çalışan işçilerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Bu nedenle KOBİ’ler ekonomik öneminin yanında sosyal olarak da önemli bir katkıya sahiptirler (Akbulut, 2007:17). 23 Bununla birlikte, KOBİ’lere tüm dünyada önem verilmesinin iki temel nedeni bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; kuvvetli bir ekonominin büyük işletmeler kadar küçük işletmelere de ihtiyaç duyacağı, ikincisi ise; küçük işletmelerin optimum büyüklüğe erişmeleri için, resmi ve özel kuruluşların çabalarının zorunlu olduğudur. Bu gün tüm ülkeler için KOBİ’lerin ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan taşıdığı önem gittikçe artmaktadır(Kendirli ve Bilginer, 2001:47). 1.3.1. KOBİ’lerin Dünya Ekonomisindeki Yeri ve Önemi Bu gün tüm ülkeler, KOBİ’lerin öneminin ve bunların ekonomik büyüme, sosyal birleşme, istihdam, bölgesel ve yerel kalkınmaya sağladığı katkıların farkındadırlar. KOBİ’lerin sahip olduğu bu önem tüm ülkelerde şu yaklaşımı ve değerlendirmeyi beraberinde getirmektedir; sağlam ve sağlıklı bir KOBİ yapısı ekonomik gelişmenin, politik istikrarın ve sosyal barışın vazgeçilmez şartı, en önemli güvencesi ve temel taşlarından biridir (Müftüoğlu, 1989:35). Bağımsız olarak ayakta kalma ve başarma güdüsü ile yönetilen KOBİ’ler, bir ekonominin canlılığının barometresidirler ve o ekonomiyi kemikleşmekten ve çökmeden korurlar. Zira KOBİ’lerin ekonomide ürettikleri katma değer, istihdam ve ihracat gibi bilinen ve doğrudan ölçülebilen ekonomik yaraların yanında, bir ekonomiye sağladıkları en önemli katkılardan biri de o ekonominin tümüne kazandırdıkları “dinamizm” dir. KOBİ’lerin yapılarından kaynaklanan bu dinamizmleri ekonomiye de yansımaktadır. Dinamizm kavramı ile bütün şartlara uyum sağlayabilen veya ani değişikliklere ve etkilere karşı kendini konumlandırabilen, kendisini yenileyebilen bir mekanizma akla gelmektedir. Ekonomide bu dinamizmi küçük olmanın sağladığı avantajla KOBİ’ler gerçekleştirebilmektedirler. Zira pazarda meydana gelebilecek ani bir değişme ve talep değişikliğine cevap verme durumunda, büyük işletmelerin bu ani değişikliklere cevap vermesi hem zaman hem de maliyet bakımından pek mümkün olamamaktadır (Çatal, 2007:32). İşletmelerin piyasa şartlarına uyum sağlama kabiliyeti olarak tanımlanan esneklikleri ile piyasayla sık ve kolay iletişim kurarak, tüketici tercihlerindeki değişmeleri hemen fark edip buna bağlı olarak gerekli üretim değişikliklerini kısa 24 sürede yapmaları mümkün olabilmektedir. KOBİ’lerin büyük işletmelere göre daha esnek bir yapıya sahip olduklarını söyleyebiliriz. Ayrıca KOBİ’ler yenilikleri daha kısa sürede ve daha az maliyetle gerçekleştirmektedirler. Çünkü KOBİ’ler genelde büyük işletmelere göre sınırlı bir pazarda ve tek bir malın üretimi üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Yani ürün çeşitlendirmesi yerine tek bir mal üzerinde uzmanlaşıp piyasa liderliğini ele geçirerek kar elde etmeyi düşünmektedirler. Tek bir ürün üzerinde ihtisaslaşmak işletmeye rekabet avantajı sağlayacak ve ürün geliştirme konusunda büyük işletmelere göre daha istekli olacaktır(Çatal, 2007:33). KOBİ’ler büyük işletmelerin yapamadığı ya da yapmak istemedikleri yeni fikirlerin, ürünlerin ve hizmetlerin genellikle temel kaynağını oluştururlar. Çünkü büyük firmalar ölçek ekonomisinin maliyet avantajından yararlanmak amacı ile makine, araç gereç ve işgücüne yaptıkları büyük yatırımlar nedeniyle aynı ürünü uzun süre üretmeye bağlı kalacaklardır. Halbuki KOBİ’lerin aynı ürünü uzun süre üretmek gibi bir mecburiyetleri yoktur. Çünkü ölçek ekonomileri küçüktür. KOBİ’lerin üretim sürecindeki bu esnekliği ile sahiplik ve yöneticilik fonksiyonlarının birleştiği karar mekanizması ile büyük ölçekli işletmelerin bürokratik yapısıyla karşılaştırılınca KOBİ’ler yeni yönetim ve organizasyon yapılarına, yeni üretim yöntemlerine, yeni ölçek tekniklerine, yeni pazarlama stratejilerine ve kendilerini kolaylıkla uyarlayabilecekleri biçimde yüksek ölçüde bir esneklik ve yenilik kabiliyetine sahip olabileceklerdir(Sarıaslan, 1996:25). Bağımsız olarak ayakta kalma ve başarma güdüsü ile yönlendirilen ve yönetilen KOBİ’ler bir ekonominin canlılığının da göstergesidir. Çünkü KOBİ’lerin ekonomide yarattıkları katma değer, sağladıkları istihdam ve gerçekleştirdikleri ihracat gibi genelde bilinen ve doğrudan ölçümlenebilen yararlarının dışında ekonomiye sağladıkları en önemli katkı o ekonominin tümüne kazandırdığı “dinamizm” dir (Sarıaslan, 1996:15). Bununla beraber KOBİ’ler daha ucuz ve daha çok sayıda istihdam sağlamaktadırlar. KOBİ’lerin sermaye eksikliği nedeniyle emek yoğun üretim alanlarına yönelmesi, diğer bir ifade ile tam otomasyon vb sistemlerden çok işgücünün geçmişe göre daha yüksek olan teknolojilerle birlikte harekete geçtiği işletme yapısı nedeniyle büyük işletmelere oranla daha az sermaye ile daha çok 25 istihdam yaratmaktadır. Nitekim KOBİ’lerin bir kişi istihdam etmek için yaptıkları yatırım harcamasının büyük işletmelere oranla 1/3 oranında olması bu durumun en açık göstergesidir. Ayrıca büyük oranda işletme sahibinin yaşadığı bölgede kurulduğundan ülke geneline yayılmış durumdadır. Bu durum genellikle büyük yerleşim yerlerinin etrafında yoğunlaşmış olan büyük işletmelere karşı ekonomik faaliyetlerin bölgeler arası dağılımının dengelenmesine yardımcı olmaktadır. Bölgedeki ekonomik canlılığın artması da göçün önlenmesi, bölgesel kalkınma gibi çok önemli sosyal yararları artırmaktadır. Dolayısıyla KOBİ’ler gelir dağılımını olumlu yönde etkileyerek sermayenin büyük sanayi kuruluşlarında ve az kişinin elinde toplanmasını önlediği gibi toplumda gelirin gerek fonksiyonel gerekse bölgesel düzeyde dağılımında dengeleyici rol üstlenmektedir(Bağrıaçık, 1989:18). Ülkenin refahı açısından temel ilkelerden biri mülkiyetin tabana yaygınlaştırılması olduğuna göre bunun gerçekleştirilmesini sağlayabilecek en uygun yollardan biri KOBİ’lerin sosyal ve ekonomik hayattaki varlıklarının sürekli olmasıdır. Bir diğer yararda KOBİ’lerin çalışanların eğitimine sağladığı katkı ile ilgilidir. Sonuçta KOBİ’ler birçok kalifiye elemanın ilk teknik eğitim aldıkları ya da almış oldukları teorik bilgileri uygulamalı olarak öğrendikleri bir eğitim merkezi durumundadır. Bu işlevleri hem insan kaynaklarının niteliğinin artmasında hem de KOBİ’lere oranla kalifiye eleman ihtiyacı daha fazla olan büyük işletmelere insan kaynağı sağlamada önemlidir. KOBİ’ler gerek bağımsız bir girişim olmaları gerekse büyük işletmelerin faaliyetlerini tamamlaması bakımından da önemlidir. Büyük işletmelerin yetenek ve ana faaliyet alanı dışında gördükleri veya üretimin verimli olmadığı, öz yeteneklerini kullanmasını engellediğini düşündüğü süreç veya işlemleri başka işletmelere, çoğu zamanda KOBİ’lere giderek daha fazla yönlendirmek zorunda kalmaları KOBİ’lerin büyük işletmeleri tamamlayıcılık özelliğini arttırmıştır. Bu işlem veya süreçler sadece tamir, bakım, servis, taşıma temizlik gibi destek hizmetlerini değil örneğin otomobil motoru, süspansiyon sistemi gibi önemli ancak ana faaliyet konusu olarak tanımladığı süreçler dışındaki tüm üretim işlemlerini de kapsamaktadır (Özgül, 2005:18-19). 26 1.3.2. KOBİ’lerin AB Ekonomisindeki Yeri ve Önemi AB’nin kuruluş temelini atan Roma Anlaşmasının (25 Mart 1957) temel hedefi, tarihin en kanlı iki dünya savaşını yaşamış Avrupa Kıtasında sürdürülebilir bir barışın tesisi, siyasi bütünleşmenin sağlanması ve AB’ni meydana getiren ülkeler arasında, mal ve hizmet mübadelesi, sermaye transferleri, insan gücü hareketleri, yerleşim ve serbest çalışma konularındaki engelleri ortadan kaldırarak ekonomi ve mali mevzuatı ve politikaları birbirine yakınlaştırmak suretiyle büyük bir pazar oluşturmak ve bu pazarın avantajlarından ortaklaşa faydalanmaktır. Başka bir ifade ile, daha yüksek yaşam standartları ve tam istihdamın sağlanmasını temin etmek üzere “Ekonomik Entegrasyon” u gerçekleştirmektir(TOBB, 2002:3). Birliğin anlaşma metninde ifade edildiği üzere, bu büyük pazar içerisinde KOBİ’lerin çok ciddi bir etkinliği vardır. AB’ni oluşturan ülkelerde ekonominin her sektöründe meydana getirdiği üretim artışı, bölgesel faaliyetlere katkıları ve rolleri ile ekonomik hayatın temel elemanlarından biri olarak kabul edilmektedir(TESK, 1993:151). KOBİ gerçeğinin tüm dünyada olduğu gibi 1970’lerdeki ekonomik krizlerin AB’nde fark edilmesinden sonra birlik tarafından atılan ilk ciddi adımın 1983 yılının “KOBİ Yılı” ilan edilmesi(İKV, 1991:75) şeklinde olduğunu görmekteyiz. AB’de KOBİ’lerin toplam işletme sayısı içindeki payının %99,78 ayrıca toplam istihdam içindeki payının %71,48 ve katma değer içindeki işgücü maliyetinin payının %59 oranında gerçekleştiğini görmekteyiz(Çolakoğlu, 2002:5). Bu oranlardan da anlaşılacağı üzere KOBİ’lerin AB ekonomisi için önemi açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. 2000 yılı 19 Avrupa Ülkesinde Özel Sektör Göstergeleri incelendiğinde, AB’de 20.415.000 işletme KOBİ’dir ve 80 milyon kişiye istihdam sağlarken 40 bin adet büyük işletme 40 milyon 960 bin kişiye istihdam sağlamaktadır. KOBİ’lerde işletme başına ortalama 4 kişi istihdam edilirken, büyük işletmelerde işletme başına 1020 kişi istihdam edilmektedir. İşletme başına ortalama satış, KOBİ’lerde 600 bin Euro iken, büyük işletmelerde 225 milyon Euro’dur. KOBİ’ler ürünlerinin %13’ünü 27 ihraç ederken, büyük işletmeler %17’sini ihraç etmektedirler. KOBİ’lerde kişi başına katma değer 65 bin Euro iken, büyük işletmelerde 115 bin Euro’dur (Çatal, 2007:44). Avrupa’da mikro işletmeler İtalya, İspanya ve İngiltere’de yaygın olarak görülürken, İskandinav ülkelerinde büyük işletmeler yer almaktadır. İtalya, ispanya ve Fransa’da KOBİ’lerin ekonomideki ağırlığı Kuzey Avrupa Ülkelerinden daha fazladır. Çalıştırılan kişi açısından da Kuzey ülkelerinde işletme başına düşen işçi sayısı Güney Avrupa ülkelerinden daha fazladır. İtalya, İspanya gibi güney Avrupa ülkelerinde küçük işletme kültürü oluşmuştur. Bu ülkelerde küçük işletmeler genellikle turizm, inşaat, perakende ticaret ve yerel hizmet gibi işlerle uğraşmaktadırlar. İngiltere’de ise mikro ve küçük işletmeler daha çok serbest meslek, finans, medya gibi gelir seviyesi yüksek işlerle uğraşmaktadırlar(Çolakoğlu, 2002:6) AB’de ekonomik büyüme, rekabet edebilirlik ve istihdamın arttırılmasının teşvik edilmesinde KOBİ’lerin temel unsuru oluşturduğu tüm üye ülkelerce kabul edilmektedir. İşletme politikaları, KOBİ’lerin ihtiyaçlarını ve karşılaştıkları sorunları dikkate alarak rekabet edebilirliklerini güçlendirecek şekilde yapılandırılmakta ve bu doğrultuda çeşitli mekanizmalar uygulamaya koyulmaktadır. Bu çerçevede, dünyada en rekabetçi ve en dinamik ekonomiye sahip olmayı hedefleyen AB’de, KOBİ’lerin ekonomiye ve buna paralel olarak makro ekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesine sağladığı katkı tüm üye ülkelerce kabul edilmekte ve bu işletmeler desteklenmektedir (Çatal, 2007:45). Bu gerçeklilik AB üyesi olma yolunda olan Türkiye içinde önemlidir. 1.3.3. KOBİ’lerin Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve Önemi Ülkemizde KOBİ’ler, ekonomik sürecin hangi döneminde olursa olsun, ekonomik, sosyal ve politik önemlerini her zaman korumuşlar ve ülkemizdeki politika ve stratejilerin belirlenmesinde önemli bir yere sahip olmuşlardır. KOBİ’lerin Türkiye gibi gelişmekte olan ülke ekonomileri için önemi 1990’lı yıllardan itibaren anlaşılmış ve buna paralel olarak KOBİ’lere yönelik bir destek sisteminin oluşturulması çalışmaları başlamıştır. Özellikle Gümrük Birliğine girişle birlikte başlatılan bu çalışmalar ile beraber 1996 yılı KOBİ yılı ilan edilmiştir. Bu vesileyle 16 Ekim 1996 tarihinde de KOBİ Teşvik Kararnamesi hayata geçirilmiştir. 28 Türkiye KOBİ gerçeğini fark ederek bu tarihten itibaren yeni düzenlemelere gitmiştir (Ören, 2003:15). KOBİ’ler makroekonomik düzeyde bölgeler arası dengesizliğin de bir düzenleyicisi olarak görülebilirler. Bunun yanı sıra KOBİ’ler, çoğu büyük işletmelerin yerine getiremediği bir takım fonksiyonları yerine getirerek başka bir ifadeyle tamamlayıcılık rolleri nedeniyle, ekonomide ön plana çıkmışlardır(Çatal, 2007:17). Ayrıca büyük çaplı işletmelerin yan sanayi ihtiyaçlarına cevap vermeleri, ekonomiye sağladıkları diğer bir faydadır. Büyük işletmeler gibi yüksek maliyetli yatırımlara bağlı kalmak zorunda olmadıkları için KOBİ’ler daha esnek üretim imkânlarına sahiptirler. Esneklik özellikleri ile de talep değişikliklerine kısa sürede uyum sağlamakta, tam rekabet şartlarına çabuk ulaşıp ve bu sayede milli gelire, istihdama, verimliliğe ve müteşebbis yetiştirmeye katkı yapmaktadırlar(Çatal, 2007:17-18). Bütün dünya ekonomilerinde olduğu gibi ülkemizde de KOBİ’ler, daha az yatırımla daha çok kişiye istihdam imkanı veren, teknolojik değişime daha yatkın, ekonomik dalgalanmalardan çok daha az etkilenen, talep değişiklik ve çeşitlerine kolay uyum sağlayan kuruluşlar olarak değerlendirilebilir(Savaşır, 1999:189). Türkiye nüfusu hızla artan ve genç nüfus karakterine sahip bir ülkedir. Bu nedenle bir yandan çalışma çağındaki nüfus artarken diğer taraftan her yıl işgücüne katılan nüfusun fazlalaşmasına sebep olmaktadır. Bu da ülke çapında istihdam sorununu gündeme getirmektedir ki Türkiye’nin en önemli problemlerinden biri olan işsizliktir. İşsizlikle mücadelede en önemli unsur ise, hiç şüphesiz yatırımların arttırılmasıdır. Zira ülkemizin genel problemi, hızlı nüfus artışına bağlı olarak artan işgücü fazlasını istihdam edecek yeni yatırım alanlarının oluşturulmasıdır. Yapısal işsizlik olarak tanımlana bilecek bu işsizlik probleminin çözümünde uzun süreli istihdam oluşturma özelliği olan yatırımların ortaya çıkması gerekmektedir(Savaşır, 1999:61-71). KOBİ’ler birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de istihdam ve iş imkanı yaratma açısından ekonominin temel taşları durumundadırlar. KOBİ’lerde bir kişi istihdam etmek için gerekli yatırım harcaması büyük işletmelere oranla daha az 29 olduğundan, bu işletmelerin desteklenmesi aynı zamanda ülkedeki işsizliğin azaltılması anlamına gelmektedir. KOBİ’lerin Türkiye ekonomisindeki yerini daha iyi anlayabilmek açısından TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu)’ nun 2002 yılında gerçekleştirdiği GSİS(Genel Sanayi ve İşyeri Sayımı)’ndaki, iktisadi faaliyet kollarında işyeri büyüklükleri dikkate alınarak işyeri sayısı ve çalışanların yıllık ortalama sayıları ile oranları incelendiğinde; Türkiye genelinde ve sektör ayrımı yapılmadan tüm işletmeler içerisinde KOBİ’lerin sayısal açıdan önemli bir büyüklüğe sahip olduğu inkar edilemez. Ülkemizde tüm işletmelerin %98,31’i KOBİ iken imalat sanayindeki işletmelerin ise %99,62’si KOBİ niteliğindeki işletmelerden oluşmaktadır. KOBİ’lerin istihdam içerisindeki payına bakıldığında; Ülkemizdeki KOBİ’ler toplam istihdamın %59,83’ünü oluştururken imalat sanayindeki istihdamın ise %67,88’ini oluşturmaktadır. Dolayısıyla KOBİ’lerin Türkiye ekonomisindeki ağırlığı sadece işletme sayısı bakımından değil, aynı zamanda toplam imalat sektöründeki istihdam payı açısından da dikkate değerdir. Bundan dolayı, ülkemizin en önemli sorunlarından birisi olan işsizliğin çözümünde KOBİ’lere başvurulması önem arz etmektedir (Çatal, 2007:26-27). KOBİ’lerle istihdam arasındaki bu yakın ilişki, KOBİ’lerin daha az sermaye ile daha çok sayıda insana istihdam sağladığı biçimindeki geleneksel görüşün ötesinde, çok daha önemli bir gerçeği ifade etmektedir. KOBİ’ler daha çok sayıda insana istihdam sağlamakla beraber, daha çok sayıdaki girişimcilik niteliğine sahip insanlara fiili birer girişimci olma imkanı sağlamaktadır. Bu şekilde KOBİ’ler insanlara sadece işgören olarak değil, aynı zamanda girişimci olarak da istihdam imkanı vermektedir. Bu sebeple, geleceğe yönelik istihdam programlarının belirlenmesinde KOBİ’lerin bu özelliğine daha çok ağırlık verilmelidir(TOBB, 1993:25). KOBİ’ler Türkiye’de geniş bir alana yayılmaları sebebiyle bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde, mülkiyetin geniş alanlara yayılmasında ve istihdam imkanlarının oluşturulmasında oldukça önemlidir. KOBİ’ler yapıları gereği ülkenin bütün coğrafi alanlarına yayılmaları yanında büyük işletmeler genellikle ticaretin en canlı ve yoğun yaşandığı büyük şehirlerde toplanmışlardır. KOBİ’lerin ülkenin tüm alanlarına dağılması ile ekonomik faaliyetlerin bölgeler arasında dengeli 30 dağılımına katkıda bulunmakla birlikte, emek-yoğun yapılarından dolayı bölgesel istihdam imkanlarını genişleterek küçük şehirlerde ve kırsaldaki insanların iş bulma sebebiyle büyük şehirlere göçlerini engelleyerek bölgenin kendi potansiyeli içinde kalkınmasını sağlarlar(Sarıaslan, 1996:22). DİE 2002 Genel Sanayi ve İşyeri Sayımı (GSİS) 1. aşama sonuçlarına göre, 2002 yılında Türkiye’de toplam 1.881.433 işletme faaliyet göstermektedir. Sayımda tarım dışı sektörlerde faaliyet gösteren ve Maliye Bakanlığı’nda vergi sicil kaydı bulunan tüm işyerleri kapsama alınmıştır. Bu işyerlerinde 6.484.168 kişi istihdam edilmektedir. İşletmelerin yoğunlaştığı sektörler, ticaret, komisyonculuk, tamirat, ulaştırma, depolama, haberleşme, imalat sanayi, otel ve lokantalar, diğer toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetleri ile gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleridir(Akbulut, 2007:22). KOBİ’lerin ülkemiz açısından taşıdıkları önemi aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (Akgemici, 2001:19). • Emek yoğun teknoloji ile çalışma ve kaynak kullanımında etkili olma özelliği özelliğine bağlı olarak ülke çapında istihdam yaratmaya ve işsizliğin azaltılmasına katkıda bulunmak. • Talep değişikliklerine ve çeşitlerine daha kısa sürede, daha kolay bir şekilde uyum sağlamak. • Büyük ölçekli işletmelerin kullandıkları hammadde, yardımcı malzeme, işletme malzemesi veya yarı mamul gibi girdiler üreterek onların gelişimini tamamlama ve böylece ekonomide “yan sanayi” oluşturmak. • Esneklik ve yenilikleri teşvik etmek. • Emek yoğun olmaları nedeni ile bölgesel istihdam olanaklarının arttırılmasına önemli katkıda bulunarak küçük şehirlerden büyük şehir merkezlerine insan göçünün engellenmesine ve bölgenin kendi potansiyeli içerisinde kalkınmasına temel oluşturmak. • Gelir dağılımını olumlu yönde etkileyerek sermayenin büyük sanayi işletmelerinde ve az kişinin elinde toplanmasını önleyerek toplumda 31 gelirin gerek fonksiyonel gerekse bölgesel düzeyde dağılımını olumlu yönde etkilemek. KOBİ’lerin sahip oldukları bu önemin yanında yaşamış oldukları önemli sorunlarda mevcuttur. 1.4. KOBİ’lerin Sorunları Ülke ekonomisinin dinamik güçlerinden birini oluşturan KOBİ’lerin son yıllarda ekonomik ve sosyal açıdan üretmiş oldukları katma değerin önemli oranda arttığı görülmektedir. Toplumun tüm kesimini kapsayan ve her yerleşim birimine yayılmış olan KOBİ’ler, gerek kendi içyapıları gerekse de dış çevreden kaynaklanan pek çok problemle iç içe yaşamaktadır. Ülke ekonomisindeki durgunluk, yüksek enflasyon, istikrarsızlık ve sık sık başvurulan değişken ekonomik tedbirler KOBİ’lerde başarısızlığa ve performans düşüklüğüne yol açabilmektedir. Bir kısmı bu sorunların üstesinden gelemeyerek ekonomik ortamdan çekilmekte, bir kısmı da ayakta kalma mücadelesine devam etmektedir. Bununla birlikte, gelişmeleri ve değişmeleri yakından izleyebilen KOBİ’ler, pek çok fırsatı değerlendirerek önemli avantajlar elde ederek büyüyüp gelişebilmektedir (Çelik ve Akgemici, 2007:126127). Bu bölümde KOBİ’lerin yaşadıkları ve çözüm bekleyen bazı öncelikli sorunlarına değinilecektir. 1.4.1. Finansman Sorunları KOBİ’lerin ekonomideki esnekliklerine rağmen varlıklarını devam ettirebilmeleri ve büyümeleri için gerekli en önemli unsurlardan biri finansmandır. Kaynak sorunu ve pazarlama paylarını arttırma KOBİ’lerin en büyük sıkıntılarıdır. KOBİ’lerin önünde bu sorunların çözümü için 2 seçenek bulunmaktadır. Bunlar iç kaynaklar ve dış kaynaklardır. İç kaynaklar, kaynağın ortaklarca karşılanması yani sermaye artırımı dış kaynaklar da borçlanmak olarak ortaya çıkar(Akbulut, 2007:35). KOBİ’ler alternatif finans kaynakları arasından yanlış seçim yapmalarına bağlı olarak da finansal sorunlar yaşamaktadırlar. İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yapılan bir araştırmaya göre KOBİ’lerin bu yöndeki sorunlarını aşağıdaki şekilde ifade edilebilir(Kendirli ve Bilginer, 2001:49): 32 • KOB;’lerde stok kalemleri, işletmenin likidite durumunu olumsuz yönde etkilemektedir. Stokların ve vadeli satışların finansmanı işletmeler açısından ayrı bir sorun oluşturmaktadır. • Kaynak temini açısından sadece bankaların etkin olarak görünmesi, KOBİ’lerin sermaye piyasası araçları gibi uzun vadeli borçlanmaya veya öz sermaye teminine yarayan finansal araçlardan yararlanamamasına neden olmaktadır. Böylece KOBİ’ler uygun maliyetli fonlardan yararlanamamaktadır. Ayrıca KOBİ’ler ticari bankalar karşısında ekonomik yönden yetersiz göründükleri için, kredilerde miktar, vade, faiz oranı ve teminat açısından, uygun olmayan kredi koşullarına muhatap olmaktadırlar. Ülkemizdeki KOBİ’ler diğer ülkelerdekine göre kredi hacminden daha az yararlanmaktadırlar. KOBİ’lerin bankacılık sisteminden kullandıkları kredilerin, toplam kredi içindeki payı çok fazla değildir. Uzmanlar, KOBİ’lere esnek garanti anlaşmaları adı altında uygun oranlarla orta ve uzun vadeli kredilerin verilmesi amacıyla özel, kamu ve yarı kamu finans kurumlarının oluşturulmasını önermektedirler. Sanayi alanında KOBİ’lere az maliyetli kredi imkanlarının sağlanması son derece önem taşımaktadır(Çetin, 1996:165). Türkiye’de KOBİ’lerin sorunları ile ilgili yapılan saha araştırmalarında işletme sahip ve yöneticileri en önemli sorunlarının finansal içerikli olduğunu ifade etmektedirler. Mutlak değer açısından Türkiye’de tüm reel sektörler finansman sorunuyla karşı karşıyadır. Devlet borçlarının ve faiz oranlarının 2003 yılına kadar ciddi biçimde yüksek olması ve devlet, borçlarını finanse etmek için yüksek reel faizle borçlanma yoluna gitmesi, bankacılık sisteminin finansman kaynaklarını üretim yapan reel sektöre değil, daha güvenilir oldukları hazineye aktarması sonucunu doğurmuştur. Sonuçta yüksek faiz oranları ile çalışma şansı düşük olan reel sektör bankacılık sisteminin finansman kaynaklarının çok düşük bir kısmından yararlanabilmiştir. Göreceli olarak ise reel sektöre aktarılan fonların önemli bir kısmının, daha düşük riske sahip olan büyük işletmelere aktarılması KOBİ’lerin ihmal edilmesine neden olmuş, bu durum da KOBİ’lerin finansman kaynağı teminleri sorunlarını arttırmıştır. 2003 yılında enflasyon ve faiz oranlarının 33 düşmesiyle birlikte yukarıda ifade edilen kredi temini sorunu olumlu yönde gitmekte ise de KOBİ’lerin dış kaynak sağlama yönündeki yılların getirdiği olumsuz yaklaşımların değişmesi zaman alacaktır(Özgül, 2005:30). KOBİ’ler kredi temin edebildiklerinde ise mali yapılarının yeterince iyi olmamasından dolayı miktar, vade ve faiz bakımından bankaların sunduğu ağır koşullara uyum sağlamak zorunda kalmaktadırlar. Ayrıca bankalar kredi talep eden işletmelerden gayrimenkul ipoteği istemekte, bu da büyük kısmı kirada faaliyet gösteren KOBİ’leri zorlamaktadır. Dolayısıyla KOBİ’ler yatırımlarını öz kaynak ile finanse etmek durumunda kalmaktadır. Örneğin konuyla ilgili bir araştırmada KOBİ’lerin kuruluşunda %94’ünün yatırımlarını öz kaynakla finanse ettikleri saptanmıştır. Yine aynı araştırmada KOBİ’lerin büyük bölümünün (%68) kredi kullanımına olumuz yaklaştığı, kullananların önemli bir bölümünün ise kısa süreli kredi bulabildiği tespit edilmiştir(Yörük, 2001:52) KOBİ’lerin alternatif finansman kaynakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması da önemli bir problemdir. Leasing, factoring, barter ve çok az kullanılsa da forfaiting gibi finansman tekniklerine KOBİ’lerin ilgi ve bilgi düzeyleri zayıftır. Örneğin Kayseri ilinde yapılan bir araştırmada KOBİ’lerin % 87’sinin factoring yöntemini duyduğu ancak sadece % 10’unun bu yöntemden yararlandığı bunların da tamamının yöntemi sadece alacakların vadesinden önce tahsili amacıyla kullandığı görülmüştür(Çonkar ve Kurt,2001:118). Uzun vadeli kredi kullandıran finans kuruluşları genellikle dış kaynakların (Dünya Bankası, Eximbank, Avrupa Yatırım Bankası, vb.) kullanımında aracılık etmektedir. Muhtelif bankaların KOBİ’lere yönelik kısa süreli işletme kredisi çalışmaları olmaktadır. Bu kredilerde de KOBİ’lere vade, limit, faiz oranı sorunu yaşanmaktadır. Finans kuruluşları riskli gördükleri KOBİ’lerle kredi ilişkilerine girmek için yüksek teminat istemektedirler. Bu durum KOBİ’leri bir kısır döngüye sokmaktadır. Eğer bir işletme kazandıklarını sermayesine ekleyip, taşınmaz edinmişse kredi alma şansı azalmakta, beklide hiç kalmamaktadır. Ayrıca yaşanan krizlerde finans kuruluşlarının yaptıkları ilk iş, kredi kullanımlarını durdurmak ve mevcut kredilerin geri çağrılması olmaktadır. Bu durumda da KOBİ’ler nakit akış planlarında olmayan bir durumla karşı karşıya kalmaktadırlar(Çetin, 1996:165). 34 KOBİ’lerin menkul kıymet borsalarındaki varlığı düşük düzeyde kalmıştır. Örneğin, İMKB(İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) aracılığıyla 1990-2000 yılları arasında 42 KOBİ halka açılmış ve toplam 310 milyon Dolar kaynak sağlanmıştır. Bu değer büyük işletmelere sağlanan kaynağın %2,7’si gibi çok düşük bir oranıdır. KOBİ’ler ilk arzda toplam hisselerinin ortalama %24,8’ini satışa sunmuşlardır. Halka açıklık oranının düşük tutulması ve daha sonra bu oranın yükseltilmemesi, sermaye piyasalarının işletme kontrolü üzerindeki aktif rol oynamasını engellemekte, borsalar aracılığıyla şirket birleşmeleri ve ele geçirmelerini zorlaştırmaktadır(Müslümov, 2002:17). KOBİ’lerin sermaye piyasalarından yararlanmaları yalnızca menkul kıymet ihracı hususuyla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda risk sermayesi ve finansal kiralama gibi mali enstrümanların da fazla yaygınlaşmamamsını doğurabilmektedir. Ülkemiz açısından bir diğer sorunda risk sermayesinde yaşanmaktadır. Risk sermayesinin gelişmemesinin en önemli iki nedeni vardır. Bunlardan biri ekonomik yapıdır. Büyük oranlarda risk içeren bu modelin yaşama geçirilmesi için devlet desteği beklenmektedir. Yüksek faiz oranları, yüksek enflasyon, para piyasalarındaki ani değişiklikler, risk sermayesiyle ilgili çalışmaların ertelenmesine neden olmaktadır. Bir diğer neden ise, risk sermayesi projesinin yönetimini üslenecek olan şirketin kurulmasında ortaya çıkan sorunlardır(Çetin, 1996:166). Bu açıklamalar doğrultusunda KOBİ’lerin sahip oldukları finansal özellikleri aşağıdaki şekilde ifade etmek mümkündür(Müftüoğlu, 1991:57): • KOBİ’lerde işletme sahibinin işletmesiyle özdeşleşmesi ve bir kader birliğine girmiş olması, bu işletmelerin kredilendirilmesi şartlarında da etkisini göstermektedir. Nitekim KOBİ’ler kredilendirilirken, kredi verilen işletmenin performansı ve ödeme gücünden ziyade işletme sahibinin kişi olarak gösterebileceği teminatlara bakılmaktadır. İşletmenin iflası durumunda küçük işletme sahibi işletmesindeki varlıklara ilave olarak tüm kişisel varlığını da kaybetmek durumunda kalmaktadır. Böyle bir risk dolayısıyla işletme sahipleri, kredi almaktan çekinebilmektedirler. 35 • Otofinansman bakımından KOBİ’ler büyük işletmelere göre daha olumsuz şartlar taşımaktadır. Otofinansman tutarı bu işletmelerde düşük düzeylerde kalmaktadır. • KOBİ’lerde sermaye yoğunluğunun nispeten düşük olmasının bir başka sakıncası da gizli ihtiyatların teşkilinde yatmaktadır. • KOBİ’lerin bu özelliklerinin yanında finansal avantajlara da sahiptirler: (Müftüoğlu, 1991:61): • Bağımsızlık, • Sübvansiyonlar. Finansal dezavantajları ise şu şekilde sıralanabilir: (Müftüoğlu, 1991:62): • Yetersiz finansman bilgisi, • Modern finansman tekniklerini yeterince izleyememe, • Sermaye piyasasına girememe, • Yeni ortak alımında her iki tarafta da tereddütler, • Otofinansman olanaklarının kısıtlı olması, • Genelde kredi almada teminat sorunu, • İşletme sahibinin kişisel varlıklarıyla sorumlu tutulması, • Kredi hacminin düşük, kredi maliyetinin yüksek olması. Türkiye’de kamu kesiminin piyasalardan borçlanma düzeyinin yüksek olması faizlerin yükselmesine ve KOBİ’lerin kredi piyasalarından dışlanmasına neden olmaktadır. Yaşanan ekonomik krizler nedeniyle bankaların kredi kullandırmada çekimser davranması da KOBİ’leri olumsuz yönde etkilemiştir. KOBİ’lere finansal destek veren Halk Bankası da görevini yerine getirememesi nedeniyle bankanın özelleştirilmesi planlanmıştır( DPT, 2004:38). Son yıllarda girişimciler, finansman kaynağı olarak halka açılma yöntemini de oldukça kullanmaktadırlar. Ancak halka açılma; borçlanma imkanı, az maliyetli sermaye sağlanarak firma değerinin artması ve likit halde olma imkanı sağlarken, 36 masraflı, bilginin ortaya çıkması, kontrol kaybı ve sürekli gelişme için baskının oluşması gibi dezavantajları da bulunmaktadır(Kaya ve Peçen, 1999:14). 1.4.2. Örgütlenme ve Yönetim Sorunları Örgüt; belirli birtakım amaçları gerçekleştirmek için iki veya daha fazla kişinin çabalarını bilinçli olarak birleştirmeleri neticesinde oluşan işbirliği sistemidir. Örgütlenme ise; örgüt yapısının oluşturulması ile ilgili eylemler dizisini veya süreci ifade eder(Şimşek, 1999:137). KOBİ’ler de, diğer işletmeler gibi bir takım örgütleme ilkeleri ile karşı karşıya kalabilmektedir. Örgütleme ilkeleri, örgütsel yapının oluşturulmasında KOBİ sahiplerinin, ortak ve/veya yöneticilerinin rehber olarak kullanabilecekleri kurallar bütünüdür. Yeni kurulacak bir işletme yapısı veya mevcut bir örgütsel yapının değerlendirilmesinde göz önüne alınması gereken bu ilkeler aşağıdaki şekilde ifade edilebilir (Akgemici, 2001:23): • Amaç birliği, • Kumanda birliği, • Yetki ve sorumluluk denkliği, • Görevlerin açıkça belirlenmesi, • Hiyerarşik basamakların belirtilmesi, • Fonksiyonel görev benzerliği, • İşe göre adam, • Yönetim birliği, • Sınırlı yönetsel alan, • Örgüt içi açık ilişkiler, • Yetki devrine gidilmesi, • Esnek bir yapı kurulabilmesi, • Merkezi ve yerinden yönetim dengesinin sağlanması, 37 • Örgütsel yaşamda sürekliliğin amaçlanması. KOBİ'lerde örgüt amaçlarını gerçekleştirecek işler, rasyonel bir takım kriterlere göre parçalara ayrılmalı ve herkes kabiliyetli olduğu işte derinlemesine uzmanlaşmaya çalışmalıdır. Ne var ki, kimi zaman yapılacak örgüt içi yer değiştirmeler veya etkin rotasyonlarla, olumsuz koşullarda karşılaşabilecek birçok sorun giderebileceği gibi, motivasyona dayalı bir yapı da kurulabilecektir. Burada, yönetim biçimi ve liderlik tarzı önemlidir. Herhangi bir örgütün koordineli bir biçimde faaliyetini sürdürebilmesi için iyi bir biçimde yönetilmesi gerekir. Bu yönetim fonksiyonunu da yönetici yerine getirir. Ancak, burada herhangi bir kimsenin bu pozisyonu doldurabilmesi ve yönetici rolünü oynamasını anlamamak gerekir. Bizim konumuz açısından anladığımız yönetici "Lider" yöneticidir. Yönetici lider, başında bulunduğu organizasyonu yöneten, ileriye götüren ona öncü olan kişidir (Akgemici, 2001:24). Koordinasyon, çalışmayı kolaylaştırmak ve başarıyı sağlamak için bir organizasyonun bütün çalışmalarının uyumlaştırılmasıdır(Mucuk, 2005:91). KOBİ’lerde koordinasyonun gerçekleştirilmesi genellikle tek kişinin sorumlu olduğu bir fonksiyondur. Bunlarda karşılaşılan en önemli sorun da belirlenen amaçlara ulaşabilmek için yapılması gereken işlerin sırasıyla ve birbirini tamamlayıcı biçimde işletme sahibi veya yöneticisi tarafından yerine getirilmemesinden kaynaklanmaktadır (Akbulut, 2007:32). KOBİ’lerde eşgüdüm sorunları arasında, yalın bir örgüt yapısının kurulamaması sayılabilir. Ayrıca, KOBİ amaç, plan ve programlarının uyumlaştırılamaması, örgüt içi iletişim biçiminin patron veya ortakların kişisel uygulamalarına bağlı olarak şekillenmesi, işbirliği ve ekip çalışması ruhunun patron, ortak ve yakınlarının tutumlarına bırakılıp, kararlara katılımında astların yeterince özendirilmemeleri sıralanabilir (Akbulut, 2007:33). Türkiye’deki KOBİ’lerde girişimcilik, yöneticilik ve mülkiyet aynı kişide toplanmaktadır. Bu kişi işletme sahibidir. KOBİ’lerin bu özelliği, onların en önemli sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. KOBİ’lerin yöneticileri, genellikle teknik ve ticari açıdan kabiliyetli ve risk yüklenebilen kişiler olarak bilinirler. Ancak, diğer 38 çalışanların değer ve tutumlarının örgütü etkileme derecesi düşüktür. Yani, sahip yöneticilerin işletme üzerindeki hakimiyeti esastır. Bu da, çalışanların yönetime katılmasını engellemektedir. Gerçekte, küçük işletmelerde yönetim tarzı, amaç ve varsayımlar, değerler, sahip yönetici tarafından ortaya konmakta ve şekillendirilmektedir. Dolayısıyla, işletme içinde yöneticinin hırs ve kararlılığı, niyet ve amaçları, varsayımları, ahlaki değerleri ve kişilik yapısı strateji seçiminde önemli bir rol oynamaktadır (Müftüoğlu, 2006:201). KOBİ’lerle ilgili yapılan araştırmalarda KOBİ sahip ve yöneticilerinin yönetim sorunlarını her ne kadar önemli bir sorun olarak görmese de finansman, pazarlama ve personel olarak sıralanan ilk üç sorun alanının temelinde işletmelerin yönetim eksikliğinin yattığı kabul edilen bir gerçektir (Müftüoğlu, 1997:269). 1.4.3. Üretim Yönetimi ile İlgili Sorunlar KOBİ’lerin üretim düzeyinde karşılaştıkları sorunlar kuşkusuz diğer fonksiyonlara ilişkin sorunlardan bağımsız olarak değerlendirilemez. Bu nedenle KOBİ’lerin özellikle finansman ve pazarlamada karşılaştıkları sorunların üretim bölümünde ciddi sıkıntılara neden olduğu söylenebilir. Bu sorunların ise önemli bir bölümü ekonomik ölçeklerde üretim yapmamasından kaynaklanmaktadır. Ölçek yetersizliği ise KOBİ’lerin tedarik ve üretim maliyetlerini artıran önemli bir faktördür. Sipariş hacminin düşüklüğü fiyat indirimi olanağını ortadan kaldırmakta ve fiyat artışlarından olumsuz etkilenmelerine neden olmaktadır. Bu durum özellikle ithal girdi kullanan işletmeler üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır. KOBİ’lerin sipariş verememelerinde üretim ölçeği yanında üretim teknolojisi de öneli rol oynamaktadır. Genellikle siparişe göre üretim yapan işletmeler, gereksinim duydukları malzemelerin siparişe göre farklılık göstermesi, tedarik miktarının sipariş miktarıyla sınırlı kalmasına yol açmaktadır(Özgül, 2005:34-35). KOBİ’lerin küçük miktarlarda hammadde ve malzeme siparişlerinde bulunmaları, tedarik noktasında fiyat, vade ve diğer alım şartları üzerinde pazarlık güçlerini zayıflatmakta ve rekabet şanslarını azaltmaktadır (Kazan ve Uygun, 2002:87). 39 Tedariklemede ortaya çıkan sorunlardan bir tanesi de, sipariş edilen hammaddelerin istenilen zamanda sağlanamamasıdır. Böyle bir durumda işletmeler, siparişlerini karşılayabilmek için hammadde stoğuna yönelmektedirler. Bu ise, kaynak israfına yol açmaktadır. Stoklamaya gidilmemesi halinde ise, sürekli fiyat artışlarından yoğun bir şekilde etkilenmek her zaman mümkün olmaktadır (Oktav, 1990:24-25). Hammadde yetersizliği yüzünden işletmeler düşük kapasiteyle çalışmaktadırlar. Küçük boy işletmeler girdilerini büyük ölçüde yerli üreticilerden sağlarken Orta Büyüklükte işletmeler arasında dış kaynaklı girdilere bağımlı olan işletme sayısı küçük işletmelere oranla daha fazladır(Çetin, 1996:162). KOBİ’leri büyük işletmelerden ayıran üretim işlevine ilişkin başlıca özellikler aşağıdaki şekilde sıralanabilir(Müftüoğlu, 1991:70): • KOBİ’lerde emek yoğun üretim teknikleri daha yaygındır. Bu özellik küçük işletmeler için daha geçerlidir. KOBİ’lerin bu özelliği, ücret seviyesinin nispeten düşük olduğu ülkeler açısından çok önemlidir. Genellikle bu özelliğe sahip gelişmekte olan ve geçiş devresinde bulunan ülkelerdeki KOBİ’ler, bu sayede uluslar arası piyasa da önemli rekabet üstünlüğü sağlayabilmektedir. • Büyük işletmeler genellikle piyasaya üretim yaparlar. KOBİ’lerde ise sipariş üzerine üretim daha yaygın olup, işletme ölçeği küçüldükçe bu üretim biçimi daha büyük önem kazanır. Bu özelliğin bir sonucu olarak küçük işletmelerde ürün stoku sorunu önemini kaybedebilir. • KOBİ’lerde iş bölümü çok ileri seviyelerde yer almaz. Ayrıca, aralıklı veya küçük seri büyüklüklerinde üretimin yapıldığı bu işletmeler de yapılan iş sürekli olarak değişmektedir. Dolayısıyla işgören yaptığı işin hangi sipariş için yapıldığını bilir ve sadece kendi yaptığı işle değil aynı zamanda siparişin kendisi ile de ilgilidir. Bu nedenlerle KOBİ’lerde işgörenin yaptığı işe karşı yabancılaşması önlenmiş olabilmektedir. • Büyük işletmelerin üstünlüğü daha çok fiyat ve kalite konusundadır. KOBİ’lerin rekabet gücü 40 ise daha ziyade teslim tarihinin çabuklaştırılması, sipariş verenin özel koşullarının dikkate alınabilmesi ve isteklerine uyum sağlanabilmesi gibi nitel konulardadır. • KOBİ’lerde, aynı zamanda işletme yöneticisi durumunda olan işletme sahibi, genellikle üretim tekniği konusunda tecrübeli, işin içinde yetişmiş, bu konularda bilgili bir kimsedir. Bu özellik, KOBİ’lerde ürün, teknik yenilikler ve esneklik konusunda önemli bir potansiyel oluşturabilmektedir. KOBİ’lerin üretim yaparken kullandıkları sipariş hacmi büyük işletmelere oranla daha düşük seviyededir. Bunun sonucunda büyük işletmeler gibi fiyat indirimlerinden fazla istifade edememektedirler. Büyük hacimli sipariş vermeleri durumunda da stok maliyetiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Talep değişiklikleri doğrultusunda üretim yaptıklarından dolayı istenilen malzemenin, istenilen miktarda ve istenilen zamanda tedarikinde büyük zorluklar yaşamaktadırlar (Akgemici, 2001:28). 1.4.4. Pazarlama Yönetimi İle İlgili Sorunlar KOBİ’lerde pek çok fonksiyonun aynı kişi üzerinde toplaması nedeniyle pazarlama faaliyetleri, üretime yön veren satış ve satış sonrası etkinlikleri kapsayan bir araç değil eş anlamlı bir sözcük olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla KOBİ’lerin pazarlama kavramına bakışlarında kavramsal bir yanlışlıktan söz etmek mümkündür. KOBİ’ler günümüz pazarlama anlayışının gerektirdiği biçimde hedef pazarı tanıma ve ona göre hareket etme konusunu yeterince önemsememekte, bu da bir pazar fırsatının kaçmasına neden olmaktadır. Yalnız üretimle ilgilenen bu tür işletmeler için üretim sonrası satış çoğunlukla sorun yaratmakta, nitelikli pazarlama elemanlarının istihdam edilmemesi genellikle üretimi sipariş üzerine yöneltmekte veya ürünün bizzat üretici işletme yerine diğer bazı kuruluşlar aracılığıyla pazarlanmasını gerektirmektedir(Özgül, 2005:33). Bu açıklamalar doğrultusunda KOBİ’lerin pazarlama işlevine ilişkin bazı özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir (Müftüoğlu, 1991:63): 41 • KOBİ’lerde pazarlama konusunda uzman kişilerin istihdam edildiği ayrı bir pazarlama bölümü yoktur. Bu açıdan bakıldığında KOBİ’lerde “az gelişmiş bir pazarlama” anlayışından söz etmek mümkündür. • KOBİ’ler pazarlama araçlarından yeterince yararlanamamaktadırlar. Ayrıca, düzenli bir pazarlama araştırması yapılmamaktadır. • Genel olarak KOBİ’lere ihracat pazarları kapalıdır veya bu işletmelerin ihracat pazarlarına girmesi çok zordur. KOBİ’ler daha çok yerel pazarlara hitap etmektedirler. • KOBİ’ler genellikle ürünlerinin pazarlamasında pahalı ve karmaşık satış kanalları ve satış örgütleri kullanamamaktadırlar. • Yan sanayi olarak büyük bir işletmeye yarı mamul veya parça imal eden küçük işletmeler, pazarlama açısından oldukça dezavantajlı bir konumda bulunur. Talep tekeline sahip büyük işletme, KOBİ’ye istediği şartları empoze etmekte, maliyetin altında bir fiyatı bile kabul ettirebilmektedir. Finans ve pazarlama faaliyetlerini gereği gibi yerine getiremeyen KOBİ’ler bu anlamda büyük işletmelere karşın diğer alanlarda oluşan üstünlüklerinden istenilen biçimde yararlanamamaktadırlar. Özellikle finansman sıkıntıları nedeni ile pazarlama fonksiyonuna yeterince önem verememektedirler. Bu konuda dezavantajlı konuma düşen bu tür işletmeler pazarlama faaliyetlerinin yerine getirilmesinde yetersiz kalmaktadırlar. Pazarlama için gerekli olan harcamalar KOBİ’lerin bünyesinde yeterli düzeyde oluşturulamamaktadır. Yeterli organizasyon ve yönetim eksikliği KOBİ’lerin yurtdışı pazarları bir yana yeni yurt içi pazarlara girmesini engellemektedir (Akyüz ve Çındık, 2001:3). Pazar analizi, KOBİ’ler için satış sürecinde talebin yeterli olup olmadığını ve var olan özel bir ürün için talebin yapısını belirlemede önemli bir rol oynamaktadır. Piyasa araştırması, işletmelerin yatırıma başlamadan önce piyasalar, müşteri grupları, ürün dizileri hakkında karar verme konusunda yardımcı olmaktadır. Pazar araştırması; işletmelere, çevrede meydana gelecek değişimlerin etkilerinin minimize edilmesi, beklentiler açık bir şekilde tasarlandığı için yöneticiye yönetim imkânlarını arttırma gibi olanaklar sağlamaktadır(Kaya ve Peçen, 1999:11-13). 42 KOBİ’ler hedef pazarlarını tanımlama ve pazarlama stratejileri geliştirmede yetersiz durumdadırlar. Çünkü Pazar araştırması için bütçe ayırmak yerine gözlemlerini kullanmaktadırlar(Çetin, 1996:158). 1.4.5. İnsan Kaynakları Yönetimi İle İlgili Sorunlar KOBİ’lerin tanımlanması ve sınıflandırılmasında güçlük çekilmesi ve özellikle ortak bir tanım yapılamaması sonucunda, çeşitli kurum ve kuruluşlar kendi özelliklerine göre farklı tanımlar geliştirmişlerdir. Bu tanımların bir çoğunda “istihdam edilen işgören sayısı” kriter olarak alınmıştır. Bu sebepten dolayı KOBİ’lerde İnsan Kaynakları Yönetimi önemli bir yere sahiptir. KOBİ'lerin, istihdam ettikleri personele ilişkin başlıca özellikleri şu şekilde ifade edilebilir (Müftüoğlu, 1991:73): • KOBİ’lerde insan faktörü büyük işletmelere göre daha büyük önem taşır. Bu durum, KOBİ’lerde emek yoğun teknolojilerin önemli olmasının doğal bir sonucudur. • KOBİ’lerde alt düzeyde çalışan personel genellikle nitelikli işgücünden oluşur. Büyük işletmelerde ise genellikle düz işgören istihdam edilir. • İşletmenin üst ve orta yönetim kademelerinde çalışan personel için tam tersi durum geçerlidir. Bu durum özellikle üst yönetim kademelerine ilerledikçe daha çok geçerlilik kazanır. Çünkü KOBİ’ler finansman, pazarlama, muhasebe, Ar-Ge gibi çeşitli işletmecilik işlevlerinde uzman kişileri istihdam edebilecek maddi güce sahip değillerdir. • KOBİ’lerde yönetim ve personel arasında doğrudan bir ilişki vardır ve bu ilişki kişiselleşmiş durumdadır. • Personelin ücret düzeyi, KOBİ’lerde büyük işletmelere göre genellikle daha düşüktür. • KOBİ’lerde çalışan personelin genel olarak işyerlerinden daha çok memnun oldukları görülebilir. Düşük ücret düzeyine rağmen böyle bir sonucun ortaya çıkması, büyük ölçüde bu işletmelerde işgücünün işe 43 yabancılaşması olgusunun asgari seviyede olmasından kaynaklanmaktadır. • Personel ile işletme arasındaki bireysel ilişki konjonktürel dalgalanmalarda kendini özellikle hissettirir. Ekonomik konjonktürün kötüye gittiği durumlarda büyük işletmelerin karlılık durumlarını koruyabilmek için genellikle ilk başvurdukları yol, çalışan sayısının azaltılmasıdır. Olumsuz konjonktürel şartlarda KOBİ’ler büyük fedakarlıkları göze alarak işgücünü koruma gayretindedirler. Bu tutum, burada çalışan personelin kaliteli olması ile beraber yerel çevreden gelebilecek olası tepkilerden de kaynaklanabilir. İnsan Kaynakları Yönetimi ile ilgili sorunların başında, kalifiye eleman bulma zorluğu gelmektedir. KOBİ sahibi veya yöneticilerinin işletmelerine kalifiye eleman tedarik edebilmeleri, oldukça fazla ücret ve yan ödemeleri gerektirebilmektedir. Diğer bir sorun ise, uzmanlığın çok önem taşıdığı günümüzde çok yönlü eleman istihdamının zorunluluğudur. Genellikle sanayimiz ve KOBİ’ler, vasıflı eleman temininde büyük güçlükler çekmektedir. Bu kesimin işletmelerinde emek yoğunluğun nispeten yüksek oluşu, alınan siparişlere göre farklı işler yapma zorunluluğu gibi nedenlerden dolayı, çok yönlü kalifiye elemana daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır (Akgemici, 2001:34). KOBİ sahipleri çoğu zaman yöneticilik vasfına sahip değillerdir. İşgörenleri yönlendireceklerine, işleri kendileri görme eğilimindedirler. Halbuki işletmeyi işler hale getirecek olan işgörenlerdir. Bir işletmenin sahibi olmak, yönetici sayılmak için tek kriter olamaz. KOBİ’lerde insan kaynaklarının yönetiminde “parayı verir, çalıştırırım” anlayışının etkin olduğu söylenebilir. İşletme faaliyetlerinin eşgüdüm içinde yürütülebilmesi için yöneticilerin liderlik yeteneğine sahip olmaları gerekir (Özgener, 2003:146-147). KOBİ’lerde çalışan işgörenlerin karşılaştıkları bazı sorunları aşağıdaki şekilde sırlayabiliriz(Uslu ve Demirel, 2002:51-52): • Ekip çalışması anlayışının yetersizliği, • Yetersiz iletişim düzeyi, 44 • Düşük bilgi seviyesi, • Güvenle ilgili sorunlar, • Motivasyon yetersizliği, • Yetersiz ücret politikası, • Çalışan ve yönetim arasında amaç ve hedef birlikteliğinin olmaması, • Çalışanlar arasında adam kayırmacılığı. Türk sanayisinde kalifiye eleman açığı, çırak-kalfa-usta üçlüsünden yüksekokul mezununa kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Kalifiye eleman ihtiyacının karşılanmasına yönelik eğitim programları, çırak-kalfa-usta üçlüsü ile çeşitli konulardaki teknik ve idari elemanlar ve yöneticiler yanında, bizzat girişimleri de kapsamaktadır(Müftüoğlu, 1991:254). Bu kapsamda, eğitim düzeyi ve personelin eğitimi de önemlidir. Eğitim, işletme örgütlerine genel anlamda, iş verimliliği artışı, örgüte moral yükselmesi, kontrol faaliyetlerinin azalması, iş kazalarını azalması, işletmede süreklilik ve uyumun sağlanması gibi faydalar sağlayabilir (Akgemici, 2001:34). Personel eğitimi, işgörenin belirli bir iş yapmak amacıyla bilgi ve becerisinin artırılmasına ve dolayısıyla geliştirilmesine yönelik sistemli uygulamalar bütünüdür. İyi hazırlanmış bir eğitim programının uygulanmasında gerek işletme ve gerekse çalışanların karşılıklı yararları vardır. Bir eğitim programı hazırlanırken belirli görevlerdeki işgörenleri işbirliğini sağlamak yararlı olacaktır. Eğitim, işgörenlere yapmakta oldukları işleri daha iyi yapma olanağı sağladığı gibi, onlara daha üst görevlere yükselme fırsatını da hazırlayabilmektedir. Bu olanakları tanıyan her eğitim öğretim programı işgörenlerce de arzu edilmektedir (Şimşek, 1999:27). KOBİ’lerde genellikle işletme sahibi ile yöneticinin aynı kişi olması, profesyonel bir yöneticinin bulunmaması, işletme sahibinin yönetsel ve girişimcilik yetenek ve bilgisinin önemini arttırmaktadır. İşletme sahibinin satın alma, pazarlama, finansman, üretim gibi işletme fonksiyonlarının yönetimini tek başına üstlenmiş olması yada bu konularla ilgili personel bulunsa da bu kişilere yetki devrinin düşük tutulması, işletmenin geleceğini ve performansını tek başına işletme sahibinin 45 becerilerine bağlamaktadır. Böyle bir durum işletme sahibinin eğitim düzeyinin önemini ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’de TOSYÖV’ün 2001 yılında yapmış olduğu bir araştırmada, KOBİ sahip ve yöneticilerinin % 19’unun ilkokul, % 42’sinin ortaokul, % 21’inin lise ve sadece % 14’ünün üniversite mezunu olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla KOBİ’lerin % 86’sı üniversite eğiti almamış kişilerden oluşmaktadır(Özgül, 2005:36). 1.4.6. Halkla İlişkiler ile İlgili Sorunlar Halkla ilişkiler, temelde bir iletişim faaliyeti olup, bir işletmenin toplumda kendisiyle ilgili çeşitli çıkar grupları ile iyi ilişkiler geliştirmesi, topluma yararlı faaliyetleri konusunda bilgi vermek suretiyle bu ilişkileri sürdürmeleri çabalarıdır (Mucuk, 2005:183). KOBİ yönetimleri toplumsal ve kültürel yapı ile beraber, inanç ve tutumlara gereken özeni gösterebilmelidirler. İşletmenin faaliyette bulunduğu toplumun nüfus yapısı, bileşimi, bilimsel ve kültürel düzeyi, gelenek ve görenekleri ve bütün bunlardaki değişme eğilimlerinin kurumların yönetimi üzerinde derin etkiler yapacağı kuşkusuzdur. Ekonomik yaşam ve faaliyetlerin hem amacı, hem üretici etmeni olan insan unsuru, böylece hem talebi, hem de arzı belirleme durumundadır. Bu nedenle KOBİ yöneticileri, toplumu meydana getiren bireylerin sosyo-psikolojik yapısını yakından tanımak durumundadırlar. Toplumun fiziksel ve psiko-sosyal yapısı, üretim etmenlerinin satıcıları ve üretilen malın alıcıları bakımından da önem taşır. KOBİ yöneticileri, ilişkide bulunduğu bütün toplumsal sınıf ve grupları yakından tanıdıklarında işletmelerini daha güvenli ve tehlikesiz bir şekilde yönetebileceklerdir. Yönetici, işletmesinde bir çok değişik insanın çalıştığını ve bunların farklı inanç ve tutumlara sahip olabileceğini unutmamalıdır (Akgemici, 2001:35). Büyük işletmelerdeki profesyonel bir yönetici, çalışanların inanç ve tutumlarını dikkate alarak bir olaya karşı nasıl tutum sergileyeceğini bilmek zorundadır. Bazen etnik köken, bazen mezhep farklılığı ya da bölgesel farklılıklar buradaki işgörenler arasında informel yapılanmaya, hatta çatışmaya neden olabilmektedir. KOBİ’lerde bu tür durumlara daha az rastlanmaktadır. KOBİ’lerde 46 işgörenlerin bazı olay ve gelişmeleri farklı şekilde değerlendirmeleri veya algılamaları sonucunda azda olsa örgütsel çatışma gündeme gelebilir. Çeşitli kaynaklardan doğan algı farklılıkları kişi veya grupları birbiriyle zıt duruma düşürüp, sorun doğurmakla beraber, KOBİ sahip ve yöneticileri genelde bire-bir ilişkilerle bu sorunları giderebilmektedirler. Büyük Ölçekli İşletmelerde planlı çabalar şeklinde örgütlenebilen halkla ilişkiler işlevi, küçük işletmelerde beklenen doğrultuda uygulama göremeyebilmektedir. Bu işler, genelde büyüme tutkusu içinde olan Orta Ölçekli işletmelerde kabul görmektedir. Küçük işletmeler çevre desteğini sağlamak için halkla ilişkiler etkinliğini düşünseler bile, bu işlev ayrı bir bütçe, program ve ekip çalışmasını gerektirdiği için hayata geçirilemeyebilmektedir. Orta Büyüklükteki İşletmeler ise, her ne kadar çevreleriyle iyi ilişkiler kurmayı planlamış olsalar da, buna yönelik ayrı bir program, bütçe ve uzman ekip oluşturmaktan çok, işletme sahip ve yöneticilerinin bireysel girişim veya karizmalarına güvenebilmektedirler (Akgemici, 2001:35-37). Halkla ilişkiler kurum ve hedef kitle arasında karşılıklı anlayış geliştirme ve sürdürülebilir bir iletişim ortamı oluşturmak, mesaj alış verişini düzenlemek gibi kritik fonksiyonlar gerçekleştirmektedir. Halkla İlişkiler faaliyetleri reklam ve diğer pazarlama iletişimi enstrümanları bütçelerine göre daha düşük bütçelerle uzun vadeli, kalıcı iş sonuçları üretmektedir. Elbette her halkla ilişkiler faaliyetinin bütçesi kapsam ve içeriğine göre farklılaşmaktadır. Büyük bütçeleri olan halkla ilişkiler projeleri de oldukça fazladır. Mütevazi bütçelerle etkin sonuçlar alabilmek halkla ilişkilerin gücünü göstermektedir. Halkla ilişkiler kullandığı çeşitli iletişim kanallarıyla markaların mevcut ve yeni pazarlarda tutunmalarına büyük katkı sağlamaktadır. KOBİ'ler için halkla ilişkiler bu anlamda büyüme ve markalaşma için etkili bir disiplindir (Yazar, 2006:1). 1.4.7. İletişim Yönetimi İle İlgili Sorunlar Birey ve gruplardan oluşan, bunlar arasındaki ilişkilerle olgunlaşan ve kendisine özgü amaçlarını gerçekleştiren yada gerçekleştirmek üzere çeşitli çabalara girişen sosyal organizmalar birer örgüt olarak tanımlanabilir(Efil, 2002:309). Bu bağlamda KOBİ’lerde örgütsel bir yapı olarak toplumun ekonomik ve sosyal hayatında yerini almıştır. 47 Amaçları ne olursa olsun, kurumsal özellikleri taşıyan ve bu özellikleriyle toplumsal yapının bir parçası olan örgütler, yaşamlarını içte ve dışta kurulan bir ilişkiler düzeni içinde sürdürürler. Bu işkillerin denetim altına alınması, belirli bir yapısal düzen ve amaç içinde işlemesi etkili bir iletişim politikasının izlenmesini zorunlu kılmaktadır. Çünkü örgütlerin işlevleri doğrultusunda dinamik bir yapıyı oluşturmaları ve geliştirerek sürdürmeleri gerekmektedir. Verimli ve kaliteli hizmet üretmek amacında olan örgütler, en azından örgüt içinde gelişen yatay ve dikey iletişimi örgütün başarısını arttırmaya yönelik olarak kılavuz almak durumundadırlar (Sabuncuoğlu ve Tüz, 2001:64). Örgütsel iletişim, örgütün hedeflerine ulaşmak üzere yapılan planlama, yöneltme, eşgüdümü sağlama ve denetim gibi eylemleri gerçekleştirmek amacıyla örgüt içinde ve dış dünya ile sürdürülen bilgi alış verişidir. Hem örgütsel yapının ayrılmaz bir öğesi hem de örgüt yönetiminin önemli bir aracı durumundadır (Türkmen, 2000:40). Örgütler geliştikçe, iletişim düzeni, örgütün en çok üzerinde durması gereken konusu haline gelmiştir. İletişim olmaksızın örgütsel yapıdan söz edilemez. Örgütsel iletişim, mesaj açısından mesajın akışını, kapsamını, yönetimini ve araçlarını kapsar. Ayrıca örgütsel iletişim, işgörenler açısından onların tutum ve davranışlarını, duygu ve düşüncelerini, birbirleri ile olan ilişkilerini ve becerilerini kapsar. Başka bir deyişle, örgütsel iletişim, KOBİ içindeki çok sayıda kişinin birbirleri ile ilişkilerini düzenleyen bir sistemdir (Aşıkoğlu, 1986:22). Özellikle KOBİ’nin amaçlarına ulaşmasını sağlamak, yeni plan ve projeler geliştirmek, işgörenleri en iyi şekilde organize etmek ve onların verimli çalışabilecekleri bir çalışma iklimi yaratmak ancak iletişimle mümkündür. Bu bağlamda KOBİ’ler içinde geçerli olan örgütsel iletişimin işlevlerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (Türkmen, 2000.40-41): • Örgütsel iletişim, KOBİ’deki kişi ve birimleri birbirine bağlayan temel bir alt sistemdir. Böylece kişiler ve birimler, uyumlu ve koordineli çalışabilir. Bu açıdan bakıldığında örgütlerin yoğun bir iletişim ağından oluştuğu görülür. 48 • Örgütsel iletişim, örgütteki kişi ve grupların örgütün amaçları doğrultusunda yaptıkları mesaj alış verişidir. KOBİ’deki faaliyetlerin sürdürülmesi, sorun çözme ve yaratıcı gücün oluşturulması, örgütsel iletişimle gerçekleşebilir. • Örgütsel iletişim, dış dünya ile KOBİ arasındaki sağlıklı bir bilgi alışverişi sağlayabilir. • Örgütsel iletişim, KOBİ yönetiminin en önemli aracıdır. İşletmede planlama, eşgüdüm, karar verme, güdüleme ve denetim sağlanabilmesi, etkin bir örgütsel iletişim gerektirir. • Örgütsel iletişim, KOBİ’de hiyerarşik basmakların belirlenmesinde ve otoritenin sağlanmasında önemli rol oynar. Gelen ve giden mesajlar, belgeler, bilgiler ve dokümanlar örgütsel iletişim kuralları çerçevesinde saklanır, bilgi ve belge arşivleri oluşturulur. • Örgütsel iletişim KOBİ’de çalışanların kurdukları küçük grupların birbirleriyle ve işletme bütünüyle ilişkilerinin sağlanmasında önemli rol oynar. • Örgütsel iletişim, işletmelerde endüstriyel ilişkilerin iyileştirilmesi, işçiişveren sendika ilişkilerinin düzenlenmesi ve geliştirilmesine yardımcı olur. • KOBİ’de içsel olarak çalışanlar arasında karşılıklı güvenin ve serbest bilgi akışının, dışsal olarak da iyi hizmet ve müşteri ilişkilerine ilginin kaynağıdır. KOBİ’lerde yeni teknik ve yöntemlerin sağlıklı bir şekilde islemesi ve başarıyla uygulanabilmesi için iyi bir iletişim düzeninin kurulması gerekir. Örgütün hedef, politika ve stratejilerinin tüm takim tarafından paylaşılması, bireylerin yetki ve sorumluluklarının arttırılarak ayni hedefe yönlendirilmeleri, alınan kararlara temel oluşturulacak verilerin süratle toplanması gerek iç müşteri gerekse dış müşteri güvenini sağlamak için, ortaya çakacak problemlerin çözümünde birlikte hareket için etkin bir iletişim modeli gereklidir. Daha önceleri ile destekleyici fonksiyon olan 49 iletişim günümüzde yönetimin temel fonksiyonları arasına girmiştir(Uslu ve Demirel, 2002:180). KOBİ'lerin pazarlama bütçelerinin kısıtlılığı ve iletişim mecralarını çok sınırlı bir şekilde kullanmaları bu faaliyetler hakkında yeterli bilince sahip olmadıklarının bir göstergesidir. Yapılan reklam faaliyetleri de genel olarak bir iletişim planı dahilinde yapılmamaktadır. İstanbul ve birkaç büyük şehrin dışında KOBİ'lere danışmanlık yapacak onları yönlendirecek profesyonel firmaların olmaması da pazarlama iletişimi yatırımlarının olmamasında büyük bir etkendir. Anadolu'da büyük bir yaygınlığa kavuşan KOBİ'ler imalat sanayisinde çok önemli işler başarmaktadırlar. Onların sanayideki gelişmelerine paralel bir şekilde hizmetler sektörü gelişmemektedir. Bu olgular KOBİ'lerin markalaşma perspektifini olumsuz etkilemektedir (Yazar, 2006:1). KOBİ'ler şu ya da bu şekilde iletişim faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Web sitesi, tanıtım cd'leri, katalog, fuarlar, promosyon, basın reklamları gibi ortamlardan sıklıkla yararlanmaktadırlar. Fakat bu kanallar iş hedeflerine uygun stratejik iletişim ekseninde kurgulanmamaktadır. İletişim uzmanlarının KOBİ'lere bu anlamda sağlayacağı önemli katkılar bulunmaktadır. KOBİ'lerin küçük bütçelerinin içinde yaratıcı halkla ilişkiler programlarının geliştirilebileceği ve medya ile sürekli, sağlık bir ilişki kurularak firma ve marka tanınırlılıklarının arttırılmasının mümkün olduğu gösterilmelidir (Yazar, 2006:1). 50 İKİNCİ BÖLÜM STRATEJİK ALGIDA İLETİŞİM YÖNETİMİ 2.1. Kavramsal Olarak İletişim Yönetimi Tüketicilerin tercihlerindeki değişmeler, yeni medya teknolojileri, etik anlayışların yaygınlaşması, güçlü ekonomik faktörler ve stratejik birleşmeler organizasyonların ve kurumların yeniden yapılanmasında etkili olan faktörlerdir (Goodman, 2000:70). Küreselleşmenin etkisiyle bu yeniden yapılanma süreci içerisinde şeffaflık, dolayısıyla iletişim önem kazanmaktadır. Bu noktada karşımıza çıkan, yeni işlevsel bir araç olarak “iletişim yönetimi” dolayısıyla kurumsal iletişimdir. Organizasyonlar ve kurumlar için hayati önemi bulunan bir yönetim fonksiyonu ve iletişimin etkin, amaca yönelik olacak şekilde gerçekleşebilmesi için gösterilen çabaların toplamı olarak ifade edilebilen iletişim yönetimi, güçlü yapıya sahip iç ve dış ilişkilerin oluşturulması, geliştirilmesi ve sürdürülmesinin sağlanmasıdır (Goodman, 2000:69). Bu sürecin etkin bir şekilde organize edilmesi amaçların gerçekleştirilmesi noktasında önemli bir unsurdur. İletişim yönetimi; hem kurum içi hem de kurum dışı iletişimi ifade etmektedir. Ayrıca, kurum içerisinde geleneksel disiplinler olan, halkla ilişkiler, ortaklarla ilişkiler, sendikalarla ilişkiler, personelle ilişkiler, sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler, kamu yönetimiyle ilişkiler, teknik iletişim, bütünleşik pazarlama iletişimi gibi alanları kapsamaktadır. Bu kapsamda iletişim yönetimi; kurumun bu hedef grup veya gruplara yönelik olarak amaçlarını gerçekleştirmek için iletişim araç ve yöntemlerinin yönetilmesini ifade etmektedir. Kurum tarafından tüm ilgili hedef gruplara yönelik olarak gerçekleştirilen iletişim faaliyetlerini kapsayan ve kurumsal kimliği taşımak aynı zamanda vurgulamak zorunda olan bütünleşik bir yaklaşım olarak ortaya çıkan kurumsal iletişim, kurumun planlanmış hedeflerine ulaşabilmek için gerçekleştirdiği iletişim faaliyetlerinin tamamıdır (Riel ve Van, 1995:25). Bu faaliyetlerin sistemli bir şekilde gerçekleştirilmesi etkinlik açısından bir zorunluluktur. Bu durum, iletişimin yönetilmesi anlamına gelir ve bu anlamda İletişim Yönetimiyle, Kurumsal İletişim birbiriyle örtüşür. 51 İletişim yönetimi dolayısıyla kurumsal iletişim, bilinçli olarak içe ve dışa yönelik iletişimi uyumlu, etkin ve verimli kullanan bir yönetim fonksiyonu ve aracıdır (Riel ve Van, 1995:26). Bu bağlamda kurumsal iletişimi; kurumun iç ve dış hedef kitlelerinin tamamına yönelik olarak gerçekleştireceği iletişim faaliyetlerini, planlı bir şekilde, uyumlu, etkin, verimli ve stratejik olarak yöneterek içselleştirilmiş bir iletişim tutumuna çevirme süreci (İçel, 2004:5) olarak değerlendirebiliriz. Bu açıklamalar kurumsal iletişimi; kurumun görüşmeleri, mülakatları, konuşmaları, raporlar, imaj reklâmları, online iletişim ile hedef kitlelerine tüm mesajlarını ilettiği bir yöntem olarak tanımlamakta ve ideal olarak kurumsal iletişimin çalışanlar tarafından içselleştirilmiş iletişim tutumu olması gerekliliği vurgulanmaktadır. Kurumun iç ve dış olarak ilgili gruplara gönderdiği notlar, mektuplar, raporlar, web siteleri, e-mailler, konuşmalar, haberler vb. araçlar bağlamında iletişimin bir ürünü olarak da yorumlanmaktadır (Arganti ve Forman, 2002:3). Bu ürünler farklı teknik ve uygulamaları içeren geniş bir yelpaze oluşturmaktadır. 2.2. İletişim Yönetiminin Taşıdığı Stratejik Önem Stratejik bir yönetim aracı olan kurumsal iletişim, günümüz yoğun rekabet ortamında kurumsal yapılar için artı bir değer olarak ifade edilebilir. İç ve dış hedef kitleyle olan iletişimi daha iyi yönetebilmek, onları motive edebilmek, ikna edebilmek, kurumsal bağlılığı sağlayabilmek için kullanılırken, stratejik yönetim için gerekli olan vizyonun oluşmasında önemli bir role sahiptir. Değişen ve gelişen ekonomik ve ticari şartlar, müşteri odaklılık gibi yaklaşımların yanı sıra küreselleşme süreci içerisinde kurumların daha şeffaf olmaları ve hedef kitleleriyle daha güçlü bir iletişim gerçekleştirmeleri beklentisini beraberinde getirmektedir. Bu açıdan kurumlar için merkezi yönetilen iletişim yapısının, vatandaş ve müşterilerle kurulan iletişimde, hızlı ve geniş hareket kabiliyetine sahip olması önem kazanmaktadır. Merkezi yapı içerisinde oluşturulan iletişim grupları kurum imajı ve kurum kültürü oluşturmaya, bunların sürekliliğini sağlamaya yönelik olarak projeler geliştirir. Geliştirilen projeler stratejik hedeflere yönelik olarak tutarlı, planlanmış mesajları ve politikaları içerir. Güçlü kurum 52 kültürü, tutarlı kurum kimliği, samimi ve duyarlı kurumdaşlık, basın ilişkilerinde etkinlik, sorumluluk duygusu içerisinde gerçekleştirilen acil durum ve kriz yönetimleri, iletişim araçlarının ve teknolojisinin anlaşılması ve özel sofistike bir iletişim yapısı kurumsal iletişimi destekler ve gelişimine katkı sağlar (Goodman, 2000:71). Kurumsal yapının etkinliğinin yansımaları iletişim yönetimi süreci içerisinde kendini göstermektedir. Kurumlar oluşturdukları değerleri kurumsal iletişim sayesinde hedef kitlelerine taşırlar. Bu açıdan kurumların felsefesi ve misyonu önem kazanmakta, bunlar kurumların var olma sebebini açıklayarak, amaçlarını çalışmalarını anlatmada ve bu doğrultuda imaj oluşturmada etkin bir rol oynamaktadır(İçel, 2004:11). İletişim yönetimi süreci, gerek kurumsal değerlerin oluşmasında gerekse bu değerlerin iç ve dış unsurlara aktarılmasında stratejik bir öneme sahiptir. Kurumsal yapılar için stratejik bir öneme sahip olan kurumsal iletişimin yönetilme sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır(Riel ve Van, 1995:169): • Kurumsal iletişim, kurumlarda bir yönetim fonksiyonu olarak görülmeli ve bir yönetim enstürmanı olarak kullanılmalıdır. Planlamada ve uygulamada kurumsal iletişim bir uzmanlık alanı olarak belirlenmeli ve uygulamada tüm kurum tarafından üstlenilmelidir. Koordinasyonu, yüksek seviyede verimlilik ve en az seviyede çatışma olacak şekilde yapılmalıdır. Bu görevler halkla ilişkiler yöneticisi, kurum yöneticisine bağlı olan bir proje grubu veya kurum dışından bir uzman danışman tarafından yürütülmelidir. • Başarılı bir kurumsal iletişimin temeli, hedef grubun tam bir tanımının yapılmasıdır. Buna sadece müşteriler değil, aynı zamanda, kanaat önderleri, ortaklar, rakipler, medya çalışanları, kamu yöneticileri vb. dâhil edilmelidir. • Kurumsal temeller açık olarak belirlenmeli, davranış ve karar prensipleri herkese açık olarak formel bir biçimde iletilmelidir. Bu kurumsal 53 temeller, ortak değer yargılarını, davranış temellerini, kuruluşun hedef ve sorumluluklarını içermelidir. • Kurumsal hedefler kesin olarak ifade edilmeli ve stratejik olarak uygulanmalıdır. Bunun için bir program hazırlanıp öncelikler ortaya konulmalı ve bu program aynı zamanda bir tarihi ve bir bütçe planlanmasını da içermelidir. Kurum hedeflerinin uygulanması için kurumsal iletişimin tüm araçlarının kullanılması mümkündür. • Uygulamada etkinliğin sağlanması için özel ajanslardan profesyonel yardım alınmalıdır. • İletişimin etkisini kontrol edebilmek için nitelik ve nicelik açısından bir değerlendirme tablosu hazırlanmalıdır. Stratejik yaklaşım, ideal bir kurumsal iletişimin sınırlarını çizmekte, kritik noktaları işaret etmektedir. Sistemin doğru işleyebilmesi, hedeflerde istenilen yönde bir imajın oluşabilmesi ve hedeflenen sonuçlara ulaşılabilmesi için belirtilen unsurlara dikkat edilmelidir (İçel, 2004:9). İstenen seviyeye ulaşmış olan kurumsal iletişim uygulaması kurumsal kimliğin en iyi şekilde yansıtılmasına olanak sağlar. Etkin bir şekilde konumlandırılan ve kurumsal iletişim sayesinde hedef gruplara iletilen kurumsal kimlik stratejik açıdan kuruma ciddi katkılar sağlamaktadır (Okay, 2002:164) bu katkılar şu şekilde ifade edilebilir: • Kurum yönetimi, belirledikleri yönetim anlayışının iletişime yansıyacağı konusundan emin olurlar. • Yönetimin sahip olduğu yetki geniş bir çalışan kesimine aktarılabilir. • Etkin bir iletişim koordinasyonu, pazar ve tüketiciler için yüksek bir tanınılırlık sağlar ve bir güven iklimi oluşturur. • Çok sayıda sabit unsurların tekrarıyla tanınılırlık derecesinin yükselmesi sağlanır. 54 • Kurum kimliği, iletişimsel görev konumlarının açık, karıştırılmayacak ve yanlış anlaşılmaya yol açmayacak şekilde ifade edilmesini sağlar. Hayal kırıklıkları ve kızgınlıklar bu şekilde engellenmeye çalışılır. • Kurum kimliği, çalışanlar ve bölümler arasında ilişkileri kolaylaştırır. Stratejik olarak planlanan ve etkin bir şekilde yönetilen kurumsal kimlik, kurumsal iletişimin etkisi altında işlevine kavuşur ve onu şekillendiren unsurlardan biri olarak ortaya çıkar. Bu çerçevede, kurum yönetiminin genel tarzının, iletişime yansıdığını ve kurumsal iletişimi şekillendiren önemli unsurlardan biri olduğu söylenebilir. 2.3. İletişim Yönetiminin İşlevsel Boyutu ve Nitelikleri • Temel olarak kurumsal iletişimin gerçekleştirilmesi beklenen dört işlevi bulunmaktadır(Okay, 2005:9): • Düzenleme işlevi; Kurum içi ve kurum dışı olarak gerçekleştirilen faaliyetleri düzenlemek. • İkna etme işlevi; Kurum ve ürün yönetimine kimlik oluşturmak. • Bilgi verme işlevi; Kurum içi ve kurum dışı hedef kitleye bilgi vermek. • Bütünleştirme işlevi; bir kurum üyesi olarak kişileri sosyalleştirmek. Kurumsal iletişim bu temel işlevlerinin dışında kalan en önemli işlevi, eşgüdüm işlevidir. Eğer temel işlevler olan düzenleme, ikna etme, bilgi verme ve bütünleştirme işlevleri arasında bir eşgüdüm sağlanmadığı takdirde, kurumsal iletişimin başarılı olması mümkün olmayacaktır. Aynı eşgüdüm ihtiyacı kurumsal iletişimin kullanıldığı çeşitli uygulamalar içinde söz konusudur. Kurumun temel iletişim alanı içerisinde iletişimin yürütülmesi yine eşgüdüm içerisinde olmak durumundadır ve bunun sağlanmasında sorumluluk yine kurumsal iletişime aittir. Bu gerçekleşmediği takdirde mesajların etkinliği azalacak ve kurum itibar kaybedecektir. Bu açıdan kurumsal iletişim, kurumun içerisinde bir yönetim fonksiyonu ve tüm birimlerle bağlantılı bir eşgüdüm enstrümanı olarak 55 çalışmalıdır (Riel ve Van, 1995:18). Kurumsal iletişimin eşgüdüm sağlama işlevi kurumsal amaçların gerçekleştirilebilmesi için hayati bir öneme sahiptir. Kurumsal iletişimin bu temel işlevlerine ek olarak birçok işlevi bulunmaktadır. Bunlar önem sırasına göre; iletişim stratejilerini belirlemek, medya ile ilişkileri sağlamak, halkla ilişkiler faaliyetlerini yürütmek, yönetici pozisyonlarının konuşmalarını hazırlamak, kriz iletişimi oluşturmak, iletişim politikalarını belirlemek, yıllık raporları hazırlamak, kurumsal kimlik çalışmalarını sürdürmek, internet ve intranet faaliyetlerini düzenlemek, derneklerle ilişkileri yönetmek, sorun yönetimini düzenlemek, reklam çalışmalarını yürütmek, pazarlama iletişimini düzenlemek, kurum kültürünü etkinleştirmek ve yönetmek, kurumun hayır işlerini yürütmek, personel ilişkilerini planlamak ve yürütmek, kurumun misyonunu yaymakta yardımcı olmak, yatırımcı ve hükümet ilişkilerini düzenlemek, kurumun etik yaklaşımına katkıda bulunmak şeklinde ifade edilebilir (Goodman, 2001:119). Bütün bu işlevler iletişim yönetimi sürecinde bir bütünlük içerisinde koordine edilerek etkinleştirilmelidir. 2.4. Etkili Bir İletişim Yönetimi Stratejisi Oluşturmak Stratejik yönetim süreci, stratejik bilince sahip olmakla başlar. Stratejik bilinçlilik ise kurumlarda yöneticilerin, iş dünyasının sürekli bir değişim içinde bulunduğunu, sektördeki kurumlar ve rakiplerin değişime uygun çeşitli stratejiler ürettiği ve uyguladığını, bu stratejilere cevap verebilecek hatta kurumu daha verimli duruma getirecek yeni stratejilerin gerekliliğini anlayabilmesidir. Bu ve benzeri konulara kafa yorması, fikir üretmesi ve bu yönde çalışmalar yapmasını ifade etmektedir (Solmaz, 2007:60). Stratejik yönetim sürecinin aşamalarını aşağıdaki şekilde ifade edebiliriz (Ülgen ve Mirze, 2004:57). • Stratejilerin seçilmesi ve görevlendirilmesi aşaması. • Stratejik analiz aşaması: Çevresel olanakların belirlenmesi, kurum içi ve kurum dışı çevrenin analizi. 56 ve sınırlılıkların • Stratejik yönlendirme aşaması: Misyon ve vizyon amaçlarının tespit edilmesi. • Strateji belirleme aşaması: Ana ve tali stratejilerle birlikte kurumsal, sektörel, işlevsel stratejilerin belirlenmesi ve seçilmesi, bunların uygulanmasında kullanılacak yöntemlerin belirlenmesi. • Strateji uygulama aşaması: Bu aşamada kurumun yapısı, kullanılacak bilgi ve karar sistemleri, uygun liderlik anlayışı, kurum kültürü ve yönetim tarzı ile alakalı çalışmaların yapılması. • Stratejik kontrol aşaması: Stratejilerin uygulanması sonucu elde edilen performansın kontrolü. Özellikle yaşanan küreselleşme, teknolojik gelişmeler, rekabet gibi unsurlar kurumlar için stratejik yönetim ve planlama gerekliliğini beraberinde getirmiştir. Rekabete dayanan ekonomik bir ortamda strateji, her şeyden önce, yeniliği, ilerlemeyi ve kurumun devamlı olarak çevreye adapte olmasını veya çevre ile karşılıklı uyum içinde olmasını sağlayarak meydana gelen deşiklikleri kontrol altına alan yönetsel bir araçtır. Stratejik faaliyetler için belirli miktarda kaynakların el altında bulundurulması, çevresel değişiklikler karşısında bu kaynaklar ışığında kararlar verilmesi gerekir. Alınan bu kararlar ve gerçekleştirilen tercihler kurumun bilgi ve iradeye dayanan dinamik ve ilerici bir yönetim içinde çalışmasını sağlayacak, geleceğin uzun vadeli değişmelerini öngörerek sistematik bir şekilde düzenlenmesini temin edecektir. Böylece kurum hayatında kadere veya şansa bırakılan hususları azaltmış veya kontrol altına almış olacaktır(Eren, 2002:6). Bu açıdan stratejik yönetim; kurumun çevresel faktörleri dikkate alarak, sistematik bir şekilde yönetilmesi ve sonuçların şansa bırakılmamasıdır. Bu yönetim anlayışında başarılı olabilmek için stratejik yönetimin kurumun tüm alanlarına uygulanması ve etkin kılınması gerekmektedir. Bu uygulama alanlarından en önemlilerinden bir tanesi de iletişim yönetimi dolayısıyla kurumsal iletişimdir. Kurumsal iletişimin stratejik olarak yönetilmesi ve planlanması sürecinde öncelikli olarak kurumun belirli bir felsefesi ve vizyonunun olması gerekmektedir. Hazırlanacak iletişim stratejisinin bu temelden hareket edilerek gerçekleştirilmesi, 57 kurumsal iletişim ile çabalanan kurumsal imaja gerçek anlamda ulaşılabilmesini sağlar. Belirli felsefesi ve vizyonu olmayan kurumlar hedef kitleye kurumsal iletişim ile bir “bütünlük” görüntüsü veremez. Kurumsal iletişimin stratejik olarak planlanması; iletişim bir bütün olarak, öngörülere sahip, gelişimci, kurum felsefesinden yön alan, koordineli bilgi akışına sahip, duruma, soruna ve hedef grubuna göre spesifik şekilde gerçekleşmesini sağlar (Okay, 2002:41). Bu açıdan iletişimin stratejik olarak yapılandırılması, kurumun tüm faaliyetlerine bir bütün olarak bakılarak ve ileriye yönelik olarak hazırlanacak iletişim çalışmalarında kurum felsefesinden yararlanılarak sistematik bilgi akışıyla ulaşılmak istenilen hedeflere göre faaliyetler ve hedef kitlelerin belirlenmesini sağlar. Kurumsal iletişim süreci içerisinde kurumların başlıca amacı, saygınlıkları ve güvenilirlikleri konusunda kamu oyunu ikna ederek, kendilerine yönelik bilgisizliği, önyargıyı ve düşmanlığı yok etmektir(Ülger, 2003:80). Kurumsal iletişim, tüketiciden kurum içi çalışana, dağıtımcıdan ortaklara kadar geniş bir yelpazede gerçekleştirilen stratejik iletişim yönetimidir(Peltekoğlu, 2001:181). Bu yönetim ikna merkezli birçok yöntem ve aracı bünyesinde barındırmaktadır. Hedef kitlelere yönelik iknaya dayanan iletişimin oluşturulması ve geliştirilmesi esasına dayanan kurumsal iletişimin etkinliği, stratejinin gerçek bilgiler üzerine kurulmasına bağlıdır. Fırsatları değerlendirebilmek ve karşılaşılabilecek sorunların üstesinden gelebilmek, ancak önceden planlanmış bir iletişim süreci ile mümkündür. Bu sürecinin dört aşamada değerlendirilmesi mümkündür, bunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir: • Durum tespiti ve bilgi toplama; bu süreç mevcut durumu belirlemek ve bilgi toplamakla başlar (Peltekoğlu, 2001:149-150). İlk aşamayı oluşturur ve gerçeklere dayalı şekilde hazırlanması sonraki aşamalar için önemlidir. • Planlama süreci; iletişim yönetimi sürecinin planlanması aşamasında, gerçekleştirilecek iletişim uygulamaları için gerekli para, kullanılacak iletişim araçları, çalıştırılacak personel, kampanya süresi, atılacak adımlar ve hedef kitleye ulaştırılacak mesajlar, ayrıntıları ile belirlenir 58 (Asna, 1998:82). Geleceğe yönelik uygulamaların kararları bu aşamada alınır. • Uygulama aşaması; toplanan bilgiler ışığında belirlenen mesajlar, uygun iletişim araçlarıyla tespit edilen hedef kitlelere ulaştırılır. Amaçların gerçekleştirilmesi açısından oldukça önemlidir. • Sonuçların değerlendirilmesi; bu aşamada geri bildirim alınarak ölçülür ve sonuçlar uzmanlar tarafından yorumlanır. Bu yorumlama, kampanyanın başarı derecesini ortaya koyar. Kampanyada çıkan aksaklıklar, iletişim kanallarında ve mesajların kapsamında görülen bozukluklar inceden inceye anlamlandırılarak, bundan sonraki çalışmalara ışık tutacak veriler elde edilir (Asna, 1998.85-86). Mesajların etkinliği, kalıcılığı ve beklenen tutum ve davranış değişikliğinin sağlanması kontrol edilir. İletişim yönetimi planlarının hazırlanmasında, kurumun hedeflerinin kurumsal iletişim hedefleri olarak yorumlanması ve yönetim tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Böylece kurum yönetimiyle iletişim hedeflerini görüşmek, aynı zamanda hazırlanacak iletişim planlamasında zamanın da belirlenmesine katkıda bulunacak ve böylece kurumun önceliklerinin neler olduğu ortaya konulacaktır. İletişim yönetimi planlarının hazırlanmasında, kurumun değişik hedef gruplarını nasıl algıladığının, güçlü ve zayıf yönlerinin neler olduğunun, kurumun hedef kitleleri tarafından ne ölçüde farkına varıldığının ortaya konulması önemlidir. Ayrıca rakiplerin kurumu nasıl gördükleri ve yönetimi nasıl değerlendirdiklerinin yanı sıra kuruluşun faaliyette bulunduğu alanla ilgili olarak ideal bir kurumda hangi özelliklerin bulunması gerektiğinin de araştırmasının yapılmış olması gerekmektedir. Bu ve buna benzer öğeleri kapsayan bir araştırmanın yapılması kuruluşa hedef kitlelerce nasıl algılandığı, belirlenen hedeflerin, kurumun ihtiyaçlarıyla uyumlu olup olmadığının kontrol edilmesini, gelecekte yapılacak değerlendirme işlemlerinde nasıl bir sonuç alındığını belirlemede fayda sağlayacaktır(Okay, 2002:48). Bu çok yönlü araştırmalar neticesinde planlama sürecinin de etkin bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. 59 İletişim yönetimi süreci içerisinde üç çeşit kurumsal iletişim planlaması yapılabilmektedir (Moorcroft, 2004:8): • Temel Stratejik Plan: Genel iletişim planının tamamını içerisine almaktadır. Misyon, vizyon, sponsorluk, içsel iletişim, kurum kültürü gibi kapsamlı içeriğe sahip olup bir yada birkaç yıllık bir zaman dilimini kapsayan çalışmaları içermektedir. • Operasyonel Plan: Genellikle hedef kitlelerin davranışlarının sonucu olarak işin hedeflerine nasıl ulaşacağına yönelik çalışmalardır ve belirli bir konuya özel stratejiler geliştirilmesini kapsar. • Proje Planı: Operasyonel plana benzeyen fakat onun kadar kapsamlı olmayan proje bazlı yapılan stratejik planlamalardır. İndirim ya da promosyon kampanyalarının planlanması gibi kısa vadeli çalışmaları içerir. Stratejik yönetim süreci, kurumlar açısından genel yönetim sürecinden ayrı düşünülmelidir. Genel anlamda kuruluşun yönetimi, kuruluşun amaçlarını gerçekleştirebilmesi için yapılması gereken faaliyetlerin planlanması, örgütlenmesi, koordinasyonu, uygulanması ve kontrol edilmesi sürecidir. Stratejik yönetim ise, kuruluşların genel yönetim süreçlerinin bir parçası olarak görülmelidir. Stratejik yönetim, kurum hiyerarşik olarak düşünüldüğünde üst yönetimin ilgilendiği özel bir yönetim alanı olarak karşımıza çıkar (Solmaz, 2007:59-60). Dolayısıyla iletişim yönetimi sürecindeki aşamaları gerçekleştirecek olan ayrı bir ekibin olması ve bu ekibi oluşturan iletişim profesyonellerinin bulunması gerekmektedir. 2.4.1. Stratejik Amaçların Belirlenmesi Kurumun gelecekle ilgili stratejilerine yol gösterecek, bunların ölçülmesine ve değerlendirilmesine yardımcı olacak bir takım amaç ve hedeflerinde belirlenmesi gerekmektedir. Kurumun amaçları, yaptığı işi niçin ve ne kadar yapabildiğini tanımlayacak, üst yönetimin ve operasyonel yönetimlerin performansının değerlendirilmesinde denetçilere yardımcı olmaktadır. Amaç ve hedefler kesin ve ölçülebilir özellikte olup, genelde vizyonun, belirli bir zaman sürecinde nicelik olarak belirtilmiş şeklidir. Bir kurumun işlevlerini etkin olarak yerine getirebilmesi o 60 kurumun amaçlarının gerçekçi, belirgin ve ölçülebilir olmasına bağlıdır (Ülgen ve Mirza, 2004:69-70). Amaç ve hedefler bir ölçüde değerlemeyi sağlayan unsurlar olaraktan karşımıza çıkar. Stratejik olarak kurumsal amaçlar, kurumun uzun dönemde gerçekleştirmeyi hedeflediği sonuçları ifade eder, geleceğe yönelik kurumsal uygulamaları şekillendirir ve yönlendir. Stratejik amaçlar, kuruluşun genel olarak ulaşmayı düşündüğü noktanın ne olduğunu gösterir. Bu amaçlar kurum ya da kuruluşun işlevlerini daha ileriye götürecek nitelikte olmalıdır. Aynı zamanda gerçekçi, tutarlı ve ulaşılabilir özelliklere sahip olmalıdır. Bu açıklamalar ışığında stratejik amaçların taşıması gereken özellikleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz (DPT, 2006:32): • Kuruluşun misyonunu gerçekleştirmesine katkıda bulunmalıdır. • Misyon, vizyon ve temel değerlerle uyumlu olmalıdır. • İddialı, ama gerçekçi ve ulaşılabilir olmalıdır. • Ulaşılmak istenen sonuçları açık bir şekilde ifade etmeli, ancak bunlara nasıl ulaşılacağını ayrıntılı olarak açıklamamalıdır. • Hedefler için bir çerçeve çizmelidir. • Durum analizi sonuçlarına göre şekillenmelidir. • Orta vadeli bir zaman aralığını kapsamalıdır. • Önemli dışsal değişiklikler olmadığı sürece değiştirilmemelidir. Amaçların, bir kuruluşun uzun vadede stratejik pozisyonunun güçlenmesini sağladığını söylemek mümkündür. Bu bağlamda kuruluşların sadece bir değil birden fazla alanda kendilerine stratejik amaçlar belirlendiği söylenebilir(Solmaz, 2007:57). Dolayısıyla iletişim yönetimi süreci içerisinde de amaçlar çeşitlilik gösterebilecektir. Bu amaçlar iknadan imaj yaratmaya kadar geniş bir yelpaze oluşturabilir. Aynı zamanda stratejik amaçların, uzun dönemde ulaşılmak istenilen sonuçlar olduğu da söylenebilir. Stratejik planlama içinde amaçlar, tüm misyonun gerçekleştirilmesi için belirgin hedeflere dönüştürülmektedir. Kurumun projelerine veya planlarına yol gösteren bir birer unsur oldukları gibi, hedeflerine ne ölçüde 61 ulaştığını yönetime bildiren birer araç görevini de ifade ederler (Pira ve Sohodol, 2004:92). Yönetim belirgin amaçlar üzerinden hedeflerin gerçekleştirilmesini kontrol imkanına da sahip olacaktır. Stratejik amaçlar, politikaların belirlenmesinde, kaynakların seçiminde ve programların hazırlanmasında kurumun yöneticilerine yol gösterici niteliklere ve fonksiyonlara sahiptirler(Eren, 1990:69). Bu bakımdan, politika, program, kaynak seçimi ve programların hazırlanması gibi temel kararların alınması da kolaylaşmaktadır. Çünkü amaçlar, neyin ne zaman ne şekilde yapılacağını göstermektedirler. Bu nedenle, açıkça yazılı, tarihleri belirlenmiş amaçlar ciddi avantajlar sağlar (Pira ve Sohodol, 2004:92). Bu açıdan amaçlardaki belirginlik sürecin yönetilmesinde yönetimin işini kolaylaştırmaktadır. 2.4.2. Kurum İmajının Güvenilirliğinin Analizi İletişim amaçları saptanıp, bu amaçların gerçekleştirilebilmesi için kurumun sahip olduğu kaynakların belirlenmesinden sonra, kuruluşun hedef kitlenin gözünde nasıl bir imaja sahip olduğu belirlenmelidir (Arganti, 1998:36). Kurum imajı, bir kuruluşun ya da kişiler grubunun, bir kurumuma gösterdiği duygusal olduğu kadar rasyonel öğelerin bütünüdür (Peltekoğlu, 2001:369). Bunun yanında itibar ise, bir şirketin ya da endüstrinin, genel bir değerler dizisine dayanan güvenilirliği, itimada layık oluşu, sorumluluğu ve yeterliliği (gücü) hakkında çok sayıda kişisel ve kolektif yargıdan oluşmuş bir bütündür (Okay ve Okay, 2001:451). Bu iki unsur iletişim yönetimi süreci içerisinde önemli bir yere sahiptir. Olumlu bir imajın oluşturulmasında, kurumun uyguladığı iletişim tarzı önemli bir rol oynar. Bu iletişim tarzı ise, ağırlıklı olarak proaktif bir iletişim tarzı olmalıdır. Kurumun iletişim hedefi, büyük ölçüde ürün veya hizmetini kullanacak kişilerin firmaya güven duymalarını sağlamaya yöneliktir. Kurumun çevresindeki insanlarda oluşacak imajın tesadüflere bırakılmaması, bilinçli şekilde yapılandırılması, kurumsal iletişimin en önemli görevlerinden biridir. Bir kurumun iletişiminin sürekli olmasının gerekliliği, proaktif iletişimin benimsenmesine yol açmakta ve henüz sorun oluşmadan, çözümüne yönelik tedbirler geliştirilmektedir 62 (Peltekoğlu, 2001:53-54). İmajın güvenilirliği, kurumun kendi gerçekliliğinden çok, hedef kitlenin kuruluşu algılayışıyla ilgilidir. Kuruluşların ürün, hizmet ve markalarını tanıtmalarının yanında, kurum imajını da iç ve dış hedef kitlelere tanıtması gerekir (Garih, 2000: 100). Kuruluşlar, olumlu yönleriyle kendilerini hedef kitlelere anlatmak, göstermek, tanıtmak ve bu nedenle de zihinlerde kuruluş hakkında olumlu imajlar yaratmak zorundadır (Üzün, 2000: 75). Bu durum, kurumsal imajın taşıdığı öneme işaret etmektedir. Kurumsal imajı iyi olan kuruluşlar, hedef kitlelerinde "saygın", "güvenilir", "birlikte iş yapılabilir", "gelecek vaad eden" vb. görünüştedirler. Belirtilen bu ifadeleri çağrıştırır biçimde anılırlar (Tikveş, 2003: 15). Ayrıca, kurumsal imajını kuvvetlendiren kuruluşlar "öne" geçmekte, daha çok saygı görmekte, daha çok sevilmekte, daha çok aranmakta, daha çok rağbet görmekte, daha çok satmakta, daha çok kazanmakta ve daha iyi yaşamaktadır (Ak, 1998: 174-175). Olumlu algılanış şeklinin hedef kitlelerin tutum ve davranışlarına da olumlu yansıması söz konusu olacaktır. Bir firmanın ekonomik değerinin, güçlü kurum imajları oluşturmasına katkı sağladığı söylenebilir (Hatch ve Schultz, 2000: 13). Hisselerinin sermaye piyasasında değerlenmesini isteyen kuruluşların, kurumsal imaj oluşumuna yönelik çalışmalardan mutlaka yararlanması gerekmektedir (Garih, 2000: 93). Kurumun dışa yansıttığı görüntü olarak ele alınabilen kurumsal imajın olumlu olması durumunda, hissedarların ellerindeki değerlerin artması mümkündür (Kadıbeşgil, 1999: 35). Olumlu kurumsal imajlar, kurumların finansal pazarlarda değer yaratmasına katkı sağlamaktadır (Grayser, 1999: 178-179). Doğru ve uygun bir imaj, şirketlerin sermayelerini büyütmesinde de önemli bir rol üstlenmektedir. Şirketlerin satılması gündeme geldiğinde, kurumsal imaj hayati bir konuma gelmektedir (Saffir ve Tarrant, 1992: 96). Şirket değeriyle kurumsal imajın doğru bir orantı içerisinde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Günümüzde müşteriler, herhangi bir ürünü, yalnız markasına ve kalitesine bakarak değil, aynı zamanda onu üreten kurumun imajına da bakarak tercih etmektedirler (Garih, 2000: 100). Ayrıca kurumsal imajın, müşterilerin, kendilerine 63 sunulan hizmetin kalitesine ilişkin algılamalarında etkili bir unsur olduğu iddia edilmektedir (Gronroos, 1990: 67). Yani, müşteriler bir hizmetin kalitesi hakkında bir değerlendirme yapacaklarında, o hizmeti sunan kuruluşun imajından da etkilenmektedirler. İmajı kötü olan kuruluşların yeni bir ürünü satması, reklamdan yararlansa bile oldukça zordur. Bu durumlarda, öncelikle kurumsal imajın düzeltilmesi zorunluluktur. Bu nedenle, özellikle beyaz eşya, otomobil, elektronik gibi kurum imajı oldukça önemli olan sektörlerde, firmalar imajlarına çok büyük önem vermektedir (Ak, 1998: 145). Tüketici bağlılığının tesis edilmesinde, olumlu bir kurumsal imaj önemli bir rol oynamaktadır (Kadıbeşgil, 1999: 35). Bu bağlılık olumlu yönde gerçekleşen bir bağlılık olacaktır. Halk nezdinde dürüst ve güvenilir bir kurumsal imaj oluşturan firmalar, ürettiği mal ve hizmetleri kolayca pazara sokabilir. Örneğin, sağlam bir kurum kimliği olduğu benimsenen bir firmanın, üreteceği her türlü mal ve hizmete gerek ilgi, gerekse güven kolaylıkla sağlanır. Bunun da ötesinde, firma ürettiği mal veya hizmetin fiyatını rakip firmalara nazaran biraz yüksek tutsa bile pazar payını büyütebilir (Sabuncuoğlu, 1998: 7). Firmaların olumlu imajı piyasaya yeni sürdükleri ürünlere de yansımakta ve pazarda rahatça tutunabilmektedirler. Bir kuruluşla ilgili, tek ve uyumlu bir imajın mevcut olması temel gereklilik olmakla birlikte, kuruluşun farklı uygulamalarından farklı biçimlerde etkilenen birden fazla hedef kitlesi olması nedeniyle, her birinin gözünde farklı imajın oluşabilmesi söz konusudur. Bu durum, imajın oluşması değil, oluşturulmasına yönelik çabaların temelinde yatan gerçeklerden biridir. İşletmeler, hedef kitlelerini oluşturan farklı kesimlerin işletmeye bakış açılarını, farklı yöntemlerle etkileme gayreti içerisindedir (Peltekoğlu, 1997: 131). Farklı hedef kitlelere karşı farklı iletişim yöntemleri kullanmak suretiyle imaj yüklemesi yapılabilmektedir. Bir kuruluşun hedef kitleleri arasında müşteriler, tedarikçiler, çalışanlar, hissedarlar, medya, eğitimciler, potansiyel yatırımcılar, hükümet kuruluşları (Pride ve Ferrell, 2000: 473), rakipler, yasa yapanlar ve kuruluşun içinde yer aldığı toplum (Arens, 1999: 310) yer almaktadır. Günümüzde, hedef kitleleri oluşturan gruplardan her birinin, aynı zamanda bir başka kategori içinde de yer alması mümkündür. Tedarikçilerin, aynı zamanda hissedar veya müşteri, çalışanların aynı zamanda 64 hissedar olabildikleri görülmektedir (Olins, 2000: 60). Bu çok yönlü ilişki imajın farklı konumlardaki algısının dikkate alınması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır. Kuruluşların hedef kitlelerini , iç ve dış olmak üzere iki kategoride ele almak mümkündür (Duimering ve Safayeni, 1998: 63) îç hedef kitleler arasında, kuruluş içerisinde bulunan ofis elemanları, denetçiler, yöneticiler, hissedarlar ve direktörler kurulunun üyeleri yer almaktadır. Dış hedef kitleler arasında ise, doğrudan kuruluşla bağlantılı olmayan basın, hükümet, eğitimciler, müşteriler, toplumsal çevre ve tedarikçiler bulunmaktadır (Okay ve Okay, 2002: 227). Dış hedef kitleler, örgüte yönelik tavırlarını belirlerken örgütün, ürünlerinin veya hizmetlerinin taşıdığı imajın olumlu veya olumsuzluğunu dikkate almaktadır. Bu durumda yatırımcılar, şayet örgüte ilişkin olumlu imaj taşıyor iseler yatırım yapabilirler, müşteriler ise, yine örgütün ve ürünlerinin imajını olumlu görüyorlarsa ürünlerini satın alabilirler (Duimering ve Safayeni, 1998: 63). Dolayısıyla olumlu imaj yatırımcıları işletmeye yönlendirdiği gibi tüketicileri de ürüne yönlendirmektedir. Çalışanların, değişik beklentileri nedeniyle, kuruluşla ilgili diğer hedef kitle gruplarından farklı bir imaja sahip olabilecekleri göz önüne alınmalıdır. Onlar nezdinde olumlu bir kurumsal imaj yaratmak için iletişim, kuruluş yayınları, ilan panoları, memorandum, ödeme çekleri gibi yöntemlerden yararlanılmalıdır (Peltekoğlu, 2001: 367). Çalışanların kuruma yönelik algılarının dış hedef kitleden farklı olması doğaldır. Çünkü öncelik ve beklentiler bu iki kesim arasında farklılık gösterir. Örgütün, çalışanları nezdinde oluşturacağı imaj büyük önem taşımaktadır. Örgütün dış hedef kitleler üzerinde oluşturduğu imajı nasıl çalışanlarına yansıyorsa, çalışanlar arasında oluşan imaj da, dış hedef kitleleri etkilemektedir. Çalışanlar nezdinde tutarlı ve sürdürülebilir imajlar oluşturulduğunda, bu tutarlılığın diğer hedef kitle gruplarına da olumlu biçimde yansıyacağı (Markwick ve Fiil, 1997: 397) göz ardı edilmemelidir. Müşteriler, satın aldıkları ürün ve hizmetlerin arkasında hangi kuruluşun olduğunu bilmek ve onu tanımak isterler. Ayrıca kuruluşun düşüncelerini de bilmek 65 isterler. Kuruluş, tutumlarını ne kadar iyi ifade ederse, o kadar güçlü hale gelir (Kunde, 2002: 8). Bunun sağlanmasında iletişim yöntem ve araçları oldukça etkili olacaktır. Müşteriler, ürünleri üreten ve pazarlayan şirketlere ilgi göstermekle birlikte, onlardan sosyal olmalarını ve çevreye yönelik sorumluluk bilinci taşımalarını beklemektedir. Öte yandan, üretim ve yenilikçilik bakımından mükemmelliği sağlayarak elde edilen başarı, müşteriler nezdinde olumlu imaj oluşturulmasına yardımcı olmaktadır. Müşteriler, şirketlerden sadece ürün sunumu esnasında değil, üretim sürecinde de çevreye karşı duyarlılık istemektedir (Gupta, 2002: 2-3). Bu durum şirketlerin sosyal sorumluluk anlayışı içinde değerlendirilebilir. Müşterilerin, antipatik bir kuruluşun yönetimine ilişkin algılamalarını tersine çevirmek, şirketin başarısı açısından hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle, tüm yöneticilerin en öncelikli dikkat ettikleri husus, müşterilerin olumlu değerlendirmelerini ve güvenini güçlendirme gerekliliğidir. Kurum gerçeğiyle müşteri algılamaları farklı olabilir. Kurumsal imaj programları doğrultusunda yerinde (uygun) bir imaj iletimi, kurum gerçeğiyle müşteri algılamalarını benzer duruma getirmeyi gerektirir (Canlı, 1996: 3-4). Olumsuz bir imajı olumluya çevirmek, yeni bir imaj oluşturmaktan daha zordur. Bunun için imaj programları gerçek temeller üzerine kurgulanmalıdır. 2.4.3. Hedef Kitlenin Tanımlanması ve Analizi Hedef kitleyi genel olarak, iletişim sürecindeki mesajların ulaşılması amaçlanan kişi, grup ya da kitle olarak tanımlamak mümkündür. Başka bir ifadeyle, iletişimcinin ulaşmayı hedeflediği ve iletişimin başarısı için önceden özelliklerinin ve yapısının analiz edilmesi gereken önemli bir iletişim öğesi denilebilir. İletişim yönetimi faaliyetlerinde ise hedef kitleyi, yapılan tüm faaliyetlerin yönlendirildiği, bu faaliyetler sonucunda kendilerinden tutum ve davranış değişikliği beklenen toplumsal kesimler olarak tanımlamak mümkündür(Kocabaş vd., 2004:77). Bu toplumsal kesim birbirinden farklı birçok özellikleri taşıyabilmektedir. İletişim yönetimi kapsamında düzenlenecek olan kampanyalarda, hedef kitlenin belirlenmemesi ya da belirlenmiş olsa dahi hedef kitleye dair özelliklerin 66 tüm ayrıntılarına kadar tespit edilmemesi durumunda, gerçekleştirilecek olan çalışmaların başarıyla sonuçlanması mümkün olmayacaktır. Hedef kitlenin önceden belirlenmesinin sağladığı bazı ciddi avantajlar vardır. Bunları aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz (Peltekoğlu, 2001:145-146): • İletişim programıyla ilgili bütün grupların önceden belirlenmesi, • Bütçe ve kaynak kullanımında öncelikli unsurların belirlenmesi, • Kullanılacak iletişim araç ve tekniklerinin seçilmesi, • Kabul edilebilir ve etkili bir şekilde mesajların hazırlanabilmesi, hedef kitlenin, doğru ve belirgin bir biçimde belirlenmesine bağlıdır. Bununla birlikte kurumun hedef kitlelerini belirlememesinin olumsuz sonuçları olacağı aşikârdır. Bu olumsuzlukları ise aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz (Peltekoğlu, 2001:145-146): • Kurum, çok fazla sayıda hedef kitleye ulaşma çabasında rastgele mali kaynak, çaba ve zaman harcayacaktır, • Farklı yapıdaki gruplara uygunluğu saptanmadan aynı türden mesajların iletilmesine yol açacaktır, • Zamanın ve materyallerin etkin olmayan bir biçimde kullanılmasına neden olacaktır. Yanlış kişilere yanlış araçlarla gönderilen mesajların beklenen etkiyi yapamamasının yanında, zaman, para ve emeğinde boşa gitmesine neden olacaktır. Planlama yapılırken hedef kitlenin kim veya kimler olduğu açık bir şekilde belirlenmelidir. 2.4.3.1. Tanımlanabilecek Hedef Kitle Çeşitleri İletişim yönetimi kapsamında gerçekleştirilecek olan kampanyaların öncelikli olarak hangi kitleye yönelik olacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirlenirken öncelikler arasında da bir sıralama yapmak mümkündür. Diğer bir ifadeyle, hedef kitleler kendi aralarında da önceliklerine bağlı olarak; birinci derecede öncelikli, ikinci derecede öncelikli hedef kitle şeklinde sıralanabilmektedir. 67 Kurum açısından tanımlanabilecek hedef kitleleri aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz: Müşteriler: Müşteriler, üretilerek piyasaya sunulan ürün veya hizmetleri satın alan, bunların nitelik ve niceliği ile yakından ilgilenen birey veya örgütlerden oluşmaktadır. Müşterileri ile olumlu bir iletişim kurmayan örgütlerin amaçlarına ulaşmaları mümkün olmayacaktır. Günümüz pazar koşulları içerisinde, benzer sektörlerde faaliyet gösteren firmalar arasında rekabet her geçen gün daha da artarak devam etmektedir. Ancak bu rekabet ortamından sıyrılıp çıkabilen örgütler; kalite, servis, fiyat vb. unsurların yanında özellikle müşteri istek ve beklentilerini dikkate alan ve onlardan gelen veriler doğrultusunda kendini yenileyen örgütler olmuştur (Kocabaş vd., 2004:85). Müşterilerle ilişkiler sadece bir pazarlama konusu olarak değerlendirilemez. Pazarlamada tüketici kuşkusuz önemli bir kesimi oluşturmaktadır. Tüketicide satın alma güdüsü yaratmak ve yakından izlemek pazarlama bölümünün görevidir. Ancak halkla ilişkiler bölümü de toplumun önemli bir kesimini oluşturan ve kurumun çıkarlarını çok yakından ilgilendiren müşterilerle yakın ilişki içerisinde olmak zorundadır. Müşterilerle sağlıklı bir iletişim ve ilişki kurmayan bir işletmenin toplumun diğer kesimleriyle iyi ilişkiler kurması pek mümkün olmamaktadır (Sabuncuoğlu, 1998:118-119). Bunun yanında müşteriler, işletmenin hayatiyetini sağlayan en önemli unsurların başında gelir. Tedarikçiler: İşletmeler faaliyet gösterdikleri alanda hammadde, yarı mamul veya mamul madde ya da çeşitli araç, malzeme vb. sağlayan kuruluşlarla ilişki içerisindedir. Hammadde ve hizmet sağlayan kuruluşlarla iyi ilişkilerin kurulması, talep edilecek malın veya hizmetin devamlılığı, güvenilirliği ve kalitesi açısından önem taşımaktadır. Çünkü işletmeler devamlılıklarını sağlayabilmek için düzenli olarak kaliteli ürün sunmak zorundadırlar. Bunun yanında, tedarikçilerin işletmeler için mal veya hizmet temin etmenin yanı sıra finans sağlama, bilgi verme ve işgücü temin etme gibi birtakım ek faydaları da mevcuttur. İşletmelerin varlıklarını sürdürebilmesi için gerekli bu girdilerin temin edilemediği durumlarda 68 satışlar düşebilir, malı pazara sunamamaktan dolayı pazar payında küçülme ya da tamamen yok olma görülebilir ve her şeyden önemlisi olarak da firmanın imajı olumsuz yönde etkilenebilir. Bundan dolayı tedarikçilerle işletme arasında kurulacak güvene dayalı ilişkiler işletmenin kalite faaliyetlerinin sürekliliğini sağlayacaktır (Kocabaş vd., 2004:87). Aynı zamanda, işletmeden sürekli mal alan tüketicilerle işletme arasında bir köprü görevi üstlenen toptancı ve perakendeci gibi “tüccar aracılar” ile ilişkilerde önem taşır. Malı zamanında teslim etmek, bu aracılara kredili satış yapmak tek başına yeterli değildir. Ayrıca işletmenin yeni yatırımları, yeni ürünleri, fiyat, kalite, finans ve organizasyon yapısı ile ilgili tüm gelişmeleri ilişki içinde bulunduğu tüccar aracılara zamanında iletilmesi gerekmektedir (Sabuncuoğlu, 1998:121). Bu zamanlamanın doğru olabilmesi büyük ölçüde etkin bir iletişim yönetimine bağlıdır. Bayilerle İlişkiler: Bayiler, bir işletmenin gözü, kulağı, cephedeki askerleri gibidir. Ürünün kalitesinden memnuniyet payını büyük ölçüde üretici alır fakat ürünle ilgili karşılaşılan olumsuzluklarda ilk muhatap bayiler olmaktadır. Bayiler son derece duyarlı ve titizdirler ve işletmeden yakın ilgi ve alaka beklerler. Bu nedenle bayilerle ilişkiler son derece önemlidir. Birçok işletmenin bayilere yönelik olarak düzenlediği “bayi toplantıları” bu amaca yönelik olarak gerçekleştirilir(Kadıbeşgil, 1986:202). Bu toplantıların medyada yer alması işletmenin saygınlığına da katkı sağlayacaktır. Rakipler: Bir örgüt çevresinde faaliyetlerini sürdüren tüm örgütler, birbirlerinin rakipleri konumundadırlar. Bir örgütün çevreye yazılı ve sözlü biçimde ilettiği mesajlar, diğer örgütlerin mesajlarıyla kuşatılmış bulunmaktadır. Çevreyi oluşturan kişi ve gruplar, kişisel ve çevresel faktörlerin etkisiyle birlikte bu mesajları algılamak durumundadırlar. Bir örgüt, rekabet ortamında bir yandan diğer örgütlerin kendisine yönelttikleri olumsuz mesajlarla yarışmak, diğer yandan da kendi işleyişi hakkında yayımladığı mesajların ve eylemlerin yerindeliğini kanıtlamak durumundadır. Bu mesajların iki yönlü bir etkiye sahip olması gerekir. Bir yandan rakipleri pasivize ederken biryandan işletmeyi ön plana çıkarmak şeklinde. Günümüz rekabet ortamında varlığını sürdürmek aynı zamanda olumlu bir imaj oluşturarak kalıcı olmak isteyen işletmelerin reklam ve halkla ilişkiler 69 programlarını hazırlarken daha güncel, daha çarpıcı ve daha yaratıcı olabilmeleri için söz konusu rakip firmaları ve çalışmalarını yakından takip etmeleri, bu çalışmaları değerlendirerek kendi çalışmalarına yön vermeleri gerekmektedir. Gerçekleştirilecek bu çalışmalarla rakiplerle ilişkilerin geliştirilmesi, mal, hizmet üretimi, kalite iş tatmini gibi ticari konularda olumlu gelişmeler sağlamakta, hem de işletmeleri harekete geçirerek toplumsal fayda sağlamaya yönelmektedir (Kocabaş vd., 2004:8788). Kaynak ve Kredi Sağlayan Finansal Kurumları: Kurumlar her zaman kendi öz kaynakları ile yeterli sermaye birikimi sağlayamazlar. Küçük bir kuruluş için yerel bankalarla başlayan finansal hedef kitle, sigorta şirketleri, ticari bankalar, yatırım analizcileri, ticari birliklere kadar uzanmaktadır. Özellikle önemli yatırım ve girişimler söz konusu olduğunda dış kaynaklara açılmak, bir başka deyişle yabancı sermaye aramak zorunda kalabilirler. Gelecekte dış kaynaklara başvurma gereğini önceden hesaplayarak bu tür kuruluşlarla iyi bir diyalog kurmak son derece önemlidir. Banka, yatırım ortaklıkları gibi finansal kuruluşlarla iyi ve güvenilir ilişkiler kurmuş bir işletme yabancı sermayeye gereksinme duyduğu zaman istediği krediyi elde etmekte pek zorlanmaz. Özellikle bankalar için, işletmenin taşınmaz mal varlıkları kadar o firmanın imajı da önemli bir etkiye sahiptir. İşletme, sadece büyüme aşamasında değil, ekonomik krizlerle karşılaştığında, yanında kendisini destekleyen ve kredi imkanlarını kolaylıkla sunan banka bulabilir. Bu katkı ve destek işletmenin finansal kuruluşlarla kurmuş olduğu sürekli ve sağlıklı iletişim politikalarının bir sonucudur (Sabuncuoğlu, 1998:123124). İşletmelerin finansal kaynaklara ihtiyaç duymaları her zaman mümkün olabilmektedir. Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar: Kurumların çalışmaları ile yakından ilgilenen bu grup içinde yer alan kişi ve kuruluşlar, örgütlerin çalışmalarını düzenleyen ve denetleyen bir özellik taşımaktadır. Bu özelliğinden dolayı söz konusu gruplar iletişim çalışmalarında dikkate alınması gereken önemli bir konuma sahiptir. Bu grup içerisinde yerel yönetimler, kamuoyu liderleri, kamu yönetimi, eğitim kurumları, sağlık kurumları, siyasi partiler, meslek örgütleri, sendikalar, dernekler ve 70 vakıflar, din görevlileri ve uluslar arası örgütleri saymak mümkündür (Kocabaş vd., 2004:89). Bunlarla da sağlıklı ve sürekli işleyen bir iletişim kanalı kurmak önemlidir. Yakın ve Uzak Çevre: Her kurumun içinde bulunduğu bir yakın, birde uzak çevresi vardır. Yakın çevre, kurumun bulunduğu yeri çevreleyen diğer işletmeler, komşu kuruluşlar ve diğer kişilerden oluşur. Kurum özellikle yakın çevresiyle iyi ilişkiler kurmak ve bunu geliştirmek durumundadır. Kurum köşesine çekilerek çevreden kopuk bir şekilde hayatını devam ettiremez. Yakın çevreyle işbirliği her zaman kurulabilir. Çevre sakinlerinin görüş, düşünce, öneri ve dilekleri dinlenmeli, onlara kurum konusunda bilgi vermekten kaçınmamalıdır. Yakın çevrede olumlu bir görünüm yaratan, güven ve sempati kazanan bir kurum halkla ilişkilerde önemli bir amacı gerçekleştirmiş olur (Sabuncuoğlu, 1998:124). 2.5. İletişim Yönetiminin Sınıflandırılması Giderek karmaşıklaşan dünyada, yeni iletişim teknolojilerinin ortaya çıkması ve şeffaflığın artmasıyla kurumlar kendilerini çevreden soyutlayamaz bir hale gelmişleridir. Yaşaya bilmek, rekabet edebilmek için çevresel faktörlerin dikkate alınması ve yönetsel süreçlere dahil edilmeleri bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu durum beraberinde kurumların sürekli bir iletişim çabası içinde olmalarını gerektirmektedir. Bu iletişim çabalarının, kurumun amaçlarına, hedef kitlelerin özelliklerine vd. faktörlere bağlı olarak farklı içerik ve şekillerde gerçekleştirilmesi mümkün olabilir. Bu bağlamda İletişim Yönetimini; Yönetim iletişimi, Kurumsal İletişim ve Pazarlama İletişimi şeklinde sınıflandırmak mümkün olacaktır. 2.5.1. Yönetim İletişimi İletişim, yöneticinin iş yaptırmak için kullandığı en temel araçtır. Yönetici ne istediğini, ne zaman istediğini ve nasıl istediğini iletişim yoluyla ekibine anlatmaktadır (Koçel, 2003:529). Örgütlerde yöneticiler çok iyi plan yapıp çok iyi kararlar alsalar dahi, bunlar iletişim aracılığıyla uygulamaya aktarılmadıkça ve diğer çalışanlarla paylaşılmadıkça kararlar anlam ifade etmemektedir (Can vd., 2006:339). Günümüzde örgütler insan odaklı bir yönetim anlayışını benimsemiş ve bu durum beraberinde iletişim olgusunun ön plana çıkmasına neden olmuştur. Örgüt ve birey üzerinde önemli etkileri olan iletişim, yöneticilerin başarısı ve örgütün 71 etkinliğinde de büyük rol oynayan bir süreçtir ve bu sürecin etkin bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir(Çöllü ve Summak, 2010:278). Yönetim etkinliği açısından en önemli unsurlardan biri olan iletişimin, örgütsel amaçlara ulaşma adına istenileni verebilmesi için yöneticilerin iletişimi şekillendiren duygularını etkin bir şekilde yönetebilmesi gerekmektedir. Kendi duyguları ile iletişimi konusunda sorun yaşamayan yöneticilerin, diğer bireylerle olan iletişimlerinin daha sağlıklı bir hal alacağını öngörmek mümkündür. Özellikle örgüt ikliminin huzura açısından yöneticiler duyguları konusundaki zaaflarını bilmek durumundadırlar. Günümüzde çalışan bireyler sağlıksız ve stresle dolu çalışma ortamının hayatlarına ne şekilde yansıyacağının bedelinin ne olduğunu bilmekte ve ücretten öte öncelikli olarak huzurlu bir çalışma ortamını tercih etmektedirler (Stein ve Book, 2003:77). Bilginin paylaşılmadığı bir örgüt yapısı içerisinde çalışanların başarısı ve motivasyonu beklenen seviyede gerçekleşmez. Güçlü bir iletişim, örgüt içerisinde yöneticiler için vizyon ve misyonu çalışanlarla paylaşmak adına önemlidir(Kakabadse vd., 2004:149). Vizyon ve misyonun çalışanlara iletilmesi ve onları bu ortak hedefler çerçevesinde bir araya getirip örgüte ivme kazandırmak örgüt içerisinde kurulacak sağlıklı bir iletişim ağıyla sağlanabilir. Bu konuda bu iletişimi yönlendirecek yöneticilere büyük görevler düşmektedir. Bu aşamada iyi bir yöneticinin, iletişimin iç içe geçmiş iki yönlü bir süreç olduğunu kabul etmesi gerekmektedir. Bu süreci anlayan yöneticiler kendi duygularıyla birlikte iletişim şekillerini analiz edip aynı zamanda kendi iletişim programlarını tasarlayıp, bu yolla örgütsel ihtiyaçları karşılayabilmektedirler (Kreitner vd., 2002:289). Örgütlerde iletişim ve işbirliği sayesinde yönetici ve işgörenler örgütsel rollerini gerçekleştirmede daha başarılı olacaktır. İletişim ile işbirliği düzeyinin geliştirilmesi de ancak bireyin duygularına ilişkin değişkenleri öğrenmesi ve kullanması ile mümkündür (Ural, 2001:212). Örgütsel yapı içerisindeki konumlar ve rol gerekleri etkin bir iletişim yönetimiyle belirginlik kazanacaktır. Kurumsal yapılar için önemli bir fonksiyona sahip olan yönetim; kurumun hedeflerine ulaşabilmesi için gerekli faaliyetlerin planlanması, organizasyonu, 72 uygulanmasını ve denetimini içerir. Bu bağlamda yönetim; geleceği planlamak, faaliyetleri organize etmek ve sistemi baştan sona kontrol altında tutmaktan sorumludur (Jackson ve Musselman, 1987:82). Bunlara bağlı olarak işletmenin yönünü belirleyen vizyon, misyon, stratejik plan, uzun vadeli hedefler ve politikaları geliştirir. Genel ekonomik şartlar, siyasi atmosfer, kanunlar ve kamuoyu gibi dış etkenlerle de ilgilenir (Clayton, 2000:40). Yönetim birçok kesimle farklı düzeylerde ve biçimlerde sürekli iletişim halindedir. Gerçekleştirilen bu iletişimle aşağıdaki sonuçlara ulaşılmak istenir(Riel ve Van, 1995:9): • Kuruluş içinde şirketin paylaşılan vizyonunu geliştirmek, • Güven ortamı oluşturmak ve bunu devam ettirmek, • Süreç değişimini başlatmak ve bunu yönetmek, • Çalışan motivasyonunu en üst seviyede sağlayabilmek. Gerek kamu ve gerek özel sektörde görev yapan tüm yöneticilerin yönetsel ve örgütsel amaçları gerçekleştirebilmek için belirli temel yönetim fonksiyonlarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu fonksiyonların arzu edilen düzeyde gerçekleşebilmesi, büyük oranda yöneticilerin bilgi gereksinimlerini karşılama derecesiyle doğru orantılıdır denilebilir (Ülgen, 1978: 372). Yönetim fonksiyonlarının yerine getirilebilmesi için alınacak kararlarla ilgili bilgiler ise örgüt içinden ve dışından iletişim yoluyla sağlanabilmektedir (Polatoğlu, 1984: 65). Bu bilgilerin hızlı ve doğru bir şekilde yönetime ulaşması etkin bir kanal seçimiyle de alakalıdır. Karar süreci ile ilgili olarak; doğru, güvenilir, açık ve net nitelikli bilgilerin zamanında sağlanabilmesi yöneticinin etkili bir iletişim becerisine sahip olmasını gerektirmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi iletişim, örgütlerde yöneticinin sağlıklı ve doğru kararlar alabilmesi için gerekli temel faktörlerden birisidir. Örgütsel ve yönetsel faaliyetlerle ilgili olarak doğru, güvenilir ve gerçekçi kararların alınması için tarafların karşılıklı anlayış içerisinde birbirlerini doğru anlayabilecekleri bir alt yapı, ancak iletişimle mümkün olabilir (Berberoğlu, 1997: 73). Dolayısıyla yöneticinin kişisel iletişim becerileri etkin bir rol oynamaktadır. 73 Yöneticilerin zamanlarının büyük bir kısmını iletişimin değişik şekillerini kullanarak geçirdikleri ve yoğun bir iletişim süreci içerisine girdikleri ileri sürülmektedir. Toplantılar, telefon görüşmeleri ve yazışmalar (günümüzde daha çok elektronik mesajlar) her yöneticinin görevi kapsamına giren ve iletişimi içeren (Griffin, 1996: 540) faaliyetler arasında yer almaktadır. Yöneticiler, bu ve diğer iletişim yöntemleri ile hem içeriden hem de dışarıdan örgütün ihtiyacı olan önemli bilgileri toplayıp uygun bilgileri çapraz ve aşağı doğru iletişim yöntemi ile tüm örgüt çalışanlarına aktarırlar. Eğer bilgiyi toplayan alt ve orta kademe yönetici ise, bu durumda uygun bilgiler yukarı doğru iletişim yöntemi ile üst düzey yöneticilere ulaştırılır(Şahin, 2007:83-84). Görüldüğü gibi iletişimin etkinliği kurumlar içerisindeki iletişim kanallarının etkinliğiyle alakalıdır. Diğer taraftan iletişim ve yönetim arasındaki bağlantı, yönetim fonksiyonları ve bunların yerine getirilebilmesi için yöneticilerin üstlendikleri yönetsel roller çerçevesinde ele alınmaktadır. Temel yönetim fonksiyonları olan planlama, örgütleme, liderlik, eşgüdüm ve kontrol fonksiyonlarının başarısı iletişimin başarısına bağlıdır. Yöneticiler, yönetim işlevlerini gerçekleştirirken örgüt çalışanlarını hedefe ulaşmak için motive etmek ve paylaşılması gereken vizyonu anlatabilmek amacıyla personel ile iletişim kurmak zorundadır (Daft, 2000: 567). Nitekim etkin bir yönetim için etkin bir iletişim yönetimi şarttır. Yönetimle ilgili tüm faaliyetlerin, hazırlanan planlarının, oluşturulan vizyonlar ve alınan kararların başarılı bir şekilde uygulanmasını ve bunlarla ilgili yararlı bilgilerin tüm ilgili birim ve kişilere ulaştırılmasını sağlayan iletişim sistemine yönetsel iletişim denilmektedir(Şahin, 2007:84). Yönetsel iletişimin, çalışan psikolojisinin örgüt amaçlarına uyarlanması ve belirlenen hedeflere ulaşmak için sürekli olarak teşvik edilmeleri gibi çeşitli yararları söz konusudur (Bilgin, 1996: 27). Yönetsel iletişim, yöneticilerin zamanlarının büyük bir kısmını alan ve her yönetsel aktivitenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak bir örgütü bütün olarak görebilmek buna bağlı olarak da yönetsel ve örgütsel başarıyı yakalayabilmek için yönetsel iletişimin tek başına yeterli olabileceğini söylemek 74 mümkün değildir. Örgüt bir yapıyı, yönetim de onu çalıştıran bir gücü ifade etmektedir. Dolayısıyla bir örgüt içerisinde yönetsel iletişim alanı dışında ortak iletişim alanı ve örgütsel iletişim alanları da mevcuttur. Yönetim en genel anlamı ile “başkalarının aracılığı ile iş yapma” olarak tanımlanmaktadır. Bu işlev, planlama, örgütleme, uygulama, eşgüdüm ve denetleme fonksiyonlarını içerir. Ekili bir yönetim süreci için yönetilmesi arzulananın isteği ve onayı gereklidir. Yönetilmek istemeyen bir kişi yada grubu yönetmek oldukça zordur. Bundan dolayı yöneticinin görevlerinden birisi de kurumun hedeflerini gerçekleştirmek için çalışma isteğini çalışanlarda oluşturmaktır. Bu nedenle iletişimin sadece yetkiyi iletmek için değil, işbirliğinin, dayanışmanın ve motivasyonun gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla da bir zorunluluk olduğunu ifade edebiliriz(Tosun, 2003:177). Bu bağlamda iletişim, bilgi aktaran dar bir çerçeve olmayıp etkinlik temelli fonksiyonel bir süreçtir. Yönetim iletişiminin sorumluluğu işletmelerin tüm yönetim kademelerine yayılır. Bundan dolayı, gerek üst gerekse orta düzey yönetim aşağıda belirtilen amaçları gerçekleştirmek için iletişimi kullanır (Pincus vd., 1991:141): • Kurum içerisinde ortak bir anlayış ve tutum oluşturma ve bunu pekiştirme, • Çalışanları yetkilendirme ve motive etme, • Lidere güven yaratma, • Değişim sürecini başlatma ve yönetme. Bu amaçların gerçekleştirilmesi örgütsel başarıyı da beraberinde getirmektedir. 2.5.2. Kurumsal İletişim Kurumsal iletişim; birden fazla insanın bir amaç etrafında toplanmasını sağlayan, bir araya gelen insanların güç birliği yaparak kurumun amaçları yönünde etkili bir biçimde çalışabilmeleri için aralarında olması gereken işbirliğini ve çevresiyle uyumlarını sağlamada önemli bir rolü olan biçimsel ya da biçimsel olamayan yapılardaki anlam yükü taşıyan 75 her türlü insan etkinliğinin paylaşılmasıdır(Karakoç, 1989:83). Nitekim kurumsal iletişimin bir açıdan iletişimin uygulamasına çevrilmiş kurum kimliği olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü kurumsal iletişim, tüm pazar alanlarına kurumsal davranışın etkinliğini iletir. Kurumsal iletişim, pazarda başarılı olmak adına, reklam, halkla ilşkiler, satış geliştirme, pazar ve kamuoyu araştırması, personel iletişimi gibi araçlardan faydalanmaktadır (Okay, 2000:66) Kurumsal doğrultusunda iletişim, etkileşimde kurumdaki bulunmasını tüm sağlar öğelerin ve kurumsal kurumsal amaçlar bütünlüğü gerçekleştirmek için son derece önemli bir işlev görür. İletişim sisteminde meydana gelebilecek olumsuzluklar kurumdaki mevcut sistemlerin çalışmalarını etkiler, kurumun bütünlüğünü bozar ve kurumu amaçlarından uzaklaştırarak çeşitli problemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet veriri (Gürgen, 1997:109). Kurumsal yapıda yaşayan birçok problemlerin temelinde iletişim sisteminin etkin bir fonksiyon yerine getirmemesi yatmaktadır. Hangi amaca yönelik olarak faaliyet gösteriyor olursa olsun, kurumsal özelikler taşıyan ve bu özellikleriyle toplumsal yapının bir parçası olan işletmeler yaşamlarını gerek kurum içinde gerekse kurum dışında kurdukları bir ilişkiler düzeni içinde sürdürürler. Bu ilişkilerin denetim altına alınması, belirli bir düzen ve amaç doğrultusunda, etkili bir iletişim yönetimi politikasının uygulanmasını zorunlu kılar (Solmaz, 2004:107). Kurumsal iletişim; kurum içinde kurum üyelerinin birbirleriyle mesaj ve anlam paylaşma süreçleri olarak nitelendirilebilirken, kurum dışında ise daha çok kurumun tüzel kişiliğiyle zaman zaman da yine üyeleriyle dış çevre arasında mesaj ve anlam paylaşma süreci olarak tanımlanabilir. Öneminin bir kanıtı olarak kurumsal iletişim; "kuruma hayat veren kan" olarak adlandırılmaktadır (Gülnar, 2007:43). Bu damarlar hem kurum içerisindeki hem de kurum dışındaki unsurlara mesaj akışını sağlar. Kurumsal iletişim; kurumun işleyişini sağlamak ve kurumun amaçlarını gerçekleştirmek için gerek kurumu meydana getiren çeşitli bölüm ve öğeler, gerekse kurum ile çevresi arasında girişilen sürekli bilgi ve düşünce alışverişi ya da bölümler 76 arasında gerekli ilişkilerin kurulmasına olanak sağlayan toplumsal bir süreçtir (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1996:31). Bir başka tanıma göre kurumsal iletişim; şirketin bağımlı olduğu gruplarla ilişkilerini düzenlemek amacıyla içsel ve dışsal iletişim yöntemlerini etkin ve verimli bir şekilde, uyum içerisinde kullanan idari bir araçtır. (Theaker, 2006:119). Bu açıdan yönetimin bir fonksiyonu olarak değerlendirilebilir. Kurumsal iletişim, reklam ve imaj oluşturma, değişimi gerçekleştirme, kurum kültürünü oluşturma, medya ve yatırımcı ilişkilerini geliştirme, uluslararası iletişimle birlikte genel iletişim politikaları belirleme, kurum içinde iletişim, kurumsal vatandaşlık, etik ve teknoloji konularında gerekenleri yapma, halkla ilişkiler, liderlik ve iletişimi sağlama gibi işlevleri yerine getirmektedir (Solmaz, 2007:28). Kurumsal iletişim, kültürel öğelerin çalışanlara iletilmesinde ve kültürün benimsetilmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Bu açıdan bakıldığında kültür ve iletişim kurumsal performansın asıl göstergeleri olarak tanımlanmaktadır. Kültür ve iletişim kurumsal davranışı etkilemekte, iletişim kurum kültürünün daha derin seviyelerinin anlaşılmasında bir pencere işlevi görmektedir (Durğun, 2006:126). Bu sayede kurumsal kültürün oluşmasında ve devamının sağlanmasında ciddi bir misyon yerine getirmektedir. İletişim son derece karmaşık bir iştir. Hatta zaman onu daha kompleks bir hale dönüştürür. İki kişinin çalıştığı atölyeler, yüzlerce kişinin çalıştığı fabrikalar haline geldiğinden bu yana örgüt çapında önem kazanmaya başlayan iletişim bir sorun olarak bugünün yöneticisinin karşısına dikilmektedir. Bu nedenle organizasyon kuramları üzerinde inceleme yapan birçok araştırmacılar, kurum ile iletişim düzenini neredeyse aynı anlamda kullanma gereği duymuşlardır. Öyle ki kurum ve iletişim kavramı birleştirilerek "kurumsal iletişim" biçiminde kullanılmaya başlanmıştır (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1996: 31). Organizasyonlarda etkin iletişim, iki nedenden dolayı önemlidir; bunlardan ilki, iletişim sayesinde yönetim planlama, örgütleme, yönlendirme ve kontrol fonksiyonunu başarıyla yerine getirilir; ikincisi, iletişim, yöneticilerin koordinasyon için zamanlarının büyük bir kısmını ayırdıkları bir yönetsel aktivitedir (Tutar, Yılmaz 77 ve Erdönmez, 2003:64). Eğer kurumsal iletişimde bir sorun olursa, sistemde gözlemlenen sorunların sonucunda yaşanan olumsuzlukların tekrarlanması kaçınılmazdır ( Mısırlı, 2003:12). Yönetim fonksiyonu olarak kurumsal iletişim kurumda etkin koordinasyonu sağlayan bir gerekliliktir (Cornelissen, 2004:11). Olumlu bir itibarın oluşturulmasında kurumun uyguladığı iletişim tarzı önemli bir rol oynamaktadır. Bu iletişim tarzları ise ağırlıklı olarak proaktif bir iletişim tarzı olmalıdır. Proaktif iletişim tarzında, iletişimci kuruluşun ihtiyaçları doğrultusunda düşünerek, bunları bir plan şeklinde hazırlamalı ve yeri geldiğinde uygulamaya sokmalıdır. Bir kurumun proaktif iletişim çabaları olarak kurumun tüm kurumsal iletişim çabaları gösterilebilir (Okay ve Okay, 2001:457) ve bu durum genel anlamda bir iletişim yönetimi sürecini ihtiva eder. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçerken kurumlar en önemli kaynaklarının "insan" unsuru olduğunu anlamışlardır. Bir kurumun ve sosyal paydaşlarının (kurumu etkileyen ve kurumun etkilediği kişi ya da kurumlar örneğin, tedarikçiler, çalışanlar, aracılar, müşteriler v.d.) ihtiyaçlarını karşılayacak bir ortam yaratabilmek son derece önem kazanmış, bunu gerçekleştirebilmenin ön koşulu olan "kurumsal iletişimin" gerekliliğine yöneticilerin her zamankinden daha çok inanmaları söz konusu olmuştur (Kocabaş, 2005: 2). Zaman kurumsal iletişimin gerekliliğini daha da ön plana çıkarmaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda belli kurallar ve dinamik süreçler çerçevesinde gerçekleşen kurumsal iletişimin beklenen işlevlerini ve amaçlarını aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (http://www.eylem.com/tem/wruhtabki.htm, 13.02.2010): • Kurumsal iletişim, kurumda çalışanları ve kurumun birimlerini birbirine bağlayan temel bir alt sistemdir. Böylece, çalışanlar ve birimler hem uyumlu ve hem de eşgüdümlü çalışabilirler. • Kurumsal iletişim, kurumda çalışan kişi ve grupların kurumun ortak amaçlar doğrultusunda gerçekleştirdikleri ileti alışverişidir. Kurumda 78 eylemlerin sürdürülmesi, sorunların çözülmesi ve yaratıcı gücün oluşturulması kurumsal iletişim ile gerçekleşebilir. • Kurumsal iletişim dış dünya ile kurum arasında sağlıklı bir bilgi alışverişi sağlayabilir. Hızla değişen çevre ve rekabet koşulları karşısında kurumların kendilerini yeni koşullara uyarlamaları da kurumsal iletişim ile sağlanabilir. • Kurumsal iletişim kurum yönetiminin en önemli aracıdır. Kurumda planlama, eşgüdüm, karar verme, güdüleme ve denetimin sağlanabilmesi etkili bir kurumsal iletişimi gerektirir. • Kurumsal iletişim kurumda hiyerarşik basamakların belirlenmesinde ve otoritenin sağlanmasında önemli rol oynar. Gelen ve giden iletiler, belgeler, bilgiler ve dokümanlar kurumsal iletişim kuralları çerçevesinde saklanır, bilgi ve belge arşivleri oluşturulur. • Kurumsal iletişim kurumda çalışanların oluşturdukları küçük grupların birbirleriyle ve kurumun bütünüyle sağlıklı ilişkiler kurmalarında önemli rol oynar. Kurumun bütünlüğünün ve çalışanların ait olma duygularının geliştirilmesini sağlamaktadır. • Kurumsal iletişim içsel olarak kurumda karşılıklı güvenin ve serbest bilgi akışının, dışsal olarak da iyi hizmet ve müşteri isteklerine ilginin kaynağıdır. Kurumsal iletişim, kurum içinde önemli bir yönetim fonksiyonu olarak kabul edilir. Kurumun efektif ve karlı iletişim çabalarının toplamı olup ayrıca profesyoneller tarafından stratejik bir hareket olarak uygulanır. Bu uygulamalar sonucunda ise içsel ve dışsal anlamda güçlü iletişim ve ilişkiler meydana gelir (Solmaz, 2004:109) ve bunun devamını sağlar. 2.5.2.1. Kurumsal İletişim Çeşitleri Kurumsal iletişim üzerinde yapılan araştırmalar, kurumlarda çok farklı türlerde iletişim biçimlerinin kullanıldığını ortaya çıkarmıştır. Kurumsal iletişim biçimleri, kurum ve yönetiminin yapısına göre değişiklikler göstermektedir. Örneğin; 79 kurum yapısı, dışa dönük, katılımcı, profesyonelce ve kurum kültürü de bu yapıyı destekleyici biçimde olduğunda kurumsal iletişim çok daha rahat kurulabilir. Buna karşın merkezi, otoriter yapının ve geleneksel kültürlerin yoğun hissedildiği kurumlarda ise, iletişim çok daha güç sağlanır (Akat vd., 1999:286). Kurumsal yapının özelliğine bağlı olarak kurumsal iletişimin uygulanabilirliği farklılık gösterebilmektedir. Bütün kurumların başarıya ulaşması için çalışanlar arasındaki etkili iletişim büyük öneme sahiptir. İster büyük ya da küçük olsun bir kurumun kendi içinde bölümler arasında ya da dış dünyayla yaptığı bilgi paylaşımı kurumu birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır. İster üst düzey bir yönetici olsun ya da alt düzey bir çalışan kurumun bir üyesinde diğerlerinin işlerini yapmak için ihtiyaç duydukları bilgiler olacaktır. Aynı zamanda diğerleri de o kurum üyesi için büyük önem taşıyan bilgilere sahip olacaktır(Gülnar, 2007:37). Yapı içerisindeki her birim ve kişi mutlaka bilgiye ihtiyaç duyar. Kurumlar; kurumsal iletişim açısından hedef kitlelerini temel olarak kurum içindekiler ve dışındakiler olmak üzere ikiye ayırmaktadırlar. Kurum içindekiler kurumun üyeleri ya da çalışanlardan oluşmaktadır. Bu kimseler kurumu hem içeriden hem de dışarıdan gözlemleme olanağına sahip oldukları için kurum açısından önemli bir etkinliğe sahiptirler. Çünkü kurum içi iletişimin muhatabı olan bu gruplarda kurumla ilgili olarak olumlu bir görüş oluştuğunda, bu durum onların yakın çevrelerini dolayısıyla da kurumun dış çevresindeki kitleyi etkileyecektir (Okay, 1999: 177) ve bu etki silsile halinde yayılacaktır. 2.5.2.1.1. Kurum İçi İletişim Gittikçe modernleşen kurumlardaki yöneticiler kurum içi iletişimin hayati önemini kavramışlardır. Bunun bir sonucu olarak bazı kurumlar iletişim planları geliştirirken diğer taraftan iletişim politikaları yapılandırmaktadırlar. Kurum içinde biçimsel ya da biçimsel olmayan mesajların alınıp verilmesi kurum içi iletişim olarak adlandırılmaktadır. Diğer bir deyişle kurum içi iletişim, bir kurum içinde bilgi ve fikirlerin alınıp verilmesine karşılık gelmektedir(Gülnar,2007:38)ve süreç kurum içerisinde işlemektedir. 80 Kurumun içi iletişimin yapı içerisinde gerçekleştirdiği işlevleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir(Varol, 1993: 124-125): • Amaçların benimsetilmesi ve çalışanların motivasyonu, • Ast-üst ve eşit düzey çalışanların işbirliği ve uyumu, • Görevlerin ne olduğunun ve nasıl yapılacağının bilinmesi, • Karar alma, eşgüdüm ve denetim gibi süreçlerde etkin rol oynar, • Etkileşim, işbirliği, liderlik gibi süreçler genel iletişim sürecinin parçası olarak ele alınabilirler, • Örgütsel yaşam ve toplumsal yaşamın her ikisinde de sağlam bilgilere dayanmayan düşmanlık iletişimsizlikten beslenir, • Girdilerin (insan, madde, bilgi) çıktıya dönüştürülebilmesi alt sistemler arasındaki ve insanlar arasındaki iletişime bağlıdır, • İletişim sadece sorunların çözümünü kolaylaştırmaz aynı zamanda sorunların açığa çıkmasını da sağlar. İç iletişim; kısa hatırlatma notları, raporlar, öneriler, toplantılar, sözlü sunumlar, konuşmalar, bireyler arası ve telefonda yapılan görüşmeler gibi yazılı ya da sözlü kanallar aracılığıyla yapılan iletişimi içerir. İç iletişim yardımcı çalışanlar arasında ve hatta yöneticiler arasında önemli bir yere sahiptir. İç iletişim problem tespitini ve çözüm yollarının geliştirilmesini sağlar. Ayrıca karar vermeye ve politika oluşturmaya dayanak oluşturarak (Gülnar, 2007:38) etkin bir yönetime imkan sağlar. 2.5.2.1.2. Kurum Dışı İletişim Bir kurumun dış iletişimi iç iletişimi kadar önemlidir (Boone vd., 1997: 19).Kurum tarafından yürütülen iletişimin büyük bir bölümü bireylerle ya da kurum dışındaki gruplarla gerçekleştirilir. Dış iletişim kurumun etkileşimde olduğu toplumun farklı katmanlarını içerir ve çeşitlilik gösterir (Lahif ve Penrose, 1997: 7). Dış iletişimle kurumlar sürekli olarak müşterilerle, satıcılarla, dağıtıcılarla, yatırımcılarla, gazetecilerle, topluluk temsilcileriyle, diğer ticari kuruluşlar ve hükümet görevlileriyle iletişimde bulunurlar (Bovée ve Thill, 2000: 12; Boone, vd., 81 1997: 19). Özellikle kriz zamanlarında dış iletişimin yönetilmesi daha dikkatli bir biçimde yapılmaktadır. Diğer zamanlarda ise iş operasyonlarının rutin bir parçası olarak ortaya çıkar (Bovée ve Thill, 2000: 12). Dış iletişimle kurumlar pazardaki yerlerini konumlandırırlar ve bunu korumaya çalışırlar (Bone vd., 1997: 19). 2.5.2.2. Kurumsal İletişim Ağları Bütün örgütsel çevrelerde iki temel iletişim ağı vardır. Bunlar biçimsel ve biçimsel olmayan iletişim ağlarıdır (Richmond vd., 2005: 27). Biçimsel ve biçimsel olmayan iletişim kanalları kurumdan kuruma farklılık gösterir (Ewald ve Burnett, 1997: 41). Bir kurumun iç ve dış iletişim ağları bağlamında biçimsel (resmi) ve biçimsel olmayan (gayr-ı resmi) iletişim kanalları mesajın nereden gönderildiğine göre tanımlanır. Biçimsel kanallar; mektuplar, raporlar, kısa notlar, öneriler, konuşmalar ve sözlü sunumları kapsar. Biçimsel olmayan iletişim kanalları ise ofis dedikodusu, bireysel temaslar, arkadaşlıklar gibi kanalları içerir(Erdoğan, 2005: 269) ve her iki ağında yönetilmesi gerekir. 2.5.2.2.1. Biçimsel (Resmi) İletişim Kanalları Bir işletmenin örgütsel yapısına bağlı olarak gerçekleşen iletişim sistemi biçimsel iletişim olarak tanımlanmaktadır (Genç, 2005:329). Biçimsel iletişim kanalı örgüt içersinde emir konuta zinciri şeklinde görülür. Bu konuda en çok rastlanan aşağı doğru olan bir başka ifade ile üst noktalarda yer alan yöneticilerin otorite yoluyla daha alt mevkilerde çalışanlara yönelik ilettiği mesajlardır (Robbins, 2005:138). Biçimsel örgüt yapısında gerçekleşen iletişim biçiminin özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür (Can vd., 2006: 349): • Biçimsel iletişim kurumsal bir nitelik taşıdığından biçimsel örgütün temelini makamlar, roller ve kurallar oluşturmaktadır, • Örgütsel davranışı oluşturan örgüt yapısı çerçevesinde uyum ve düzen sağlanmaktadır, • Biçimsel örgüt yapısında kaynak ve alıcı arasındaki uzaklık iletişimin bozulması ve gecikmesine neden olmaktadır, 82 • Biçimsel örgüt yapısı çalışanların yöneticiyle kurdukları iletişimi farklılaştırabilmektedir. Bu bağlamda her çalışanın yöneticiyle kurduğu iletişim eşit miktarda olamamaktadır. Yöneticiler iletişim için biçimsel kanallara bağlı kaldıklarında; mesajda bozulma ya da yanlış anlama riski ile karşılaşırlar. İletişim zincirindeki her halka yanlışlık olasılığına açıktır. Bir mesaj zincirin yukarı ya da aşağısına doğru akarken sahip olduğu orijinal fikre çok az benzerlik gösterebilir. Bunun bir sonucu olarak alt düzeydeki insanlar üst yönetimin onlardan beklentilerine ilişkin belirsiz bir düşünceye sahip olurlar ve yöneticiler de zincirin daha aşağısında neler olduğuna ilişkin pek de mükemmel olmayan bir resim elde edebilirler (Bovée ve Thill, 2000: 8) ve bu durum doğru karar vermeyi zorlaştırır. 2.5.2.2.1.1. Kurum İçi Biçimsel İletişim Kanallarında İletişim Akışı Biçimsel kanaldaki iletişimin yönü iletişim akışı olarak bilinir (Boone vd, 1997: 20). İletişim kurumda üç yönde akar: dikey, yatay ve çapraz (Kutanis, 2003: 134). Dikey iletişim kurumdaki farklı hiyerarşik düzeydeki çalışanlar arasında gerçekleşen iletişimi içerir (Kreps, 1989: 203; Richmond vd, 2005: 28). Dikey iletişim, yöneticiler ve çalışanlar arasında aşağı ve yukarı doğru iletişime odaklanır (Richmond vd., 2005: 28; Lahif ve Penrose 1997: 26). Yatay iletişim ise kurumda aynı düzeydeki çalışanlar arasında gerçekleşen iletişimdir. Bir kurumda eşit düzeyde ya da çok yakın düzeylerde çalışanlar arasındaki iletişime odaklanır. Kurumun tamamına yayılan bir iletişimdir (Richmond vd., 2005: 28; Lahif ve Penrose 1997: 26). Çapraz iletişim ise farklı çalışma birimlerindeki birbirinin astı ya da üstü olmayan çalışanlar arasındaki bilgi alışverişidir (Ober, 2001: 13). 2.5.2.2.1.1.1. Yukarıdan Aşağıya İletişim Mesajın örgütte yüksek pozisyondan hiyerarşide daha aşağıda olan birey ya da gruba yollanması durumudur. Bu durum sıklıkla yöneticiler ve alt çalışanları arasında gerçekleşir. Yöneticilerin çalışanlarına yönelik, yönerge, geri bildirim ve kritik bilgi sağladığı durumlar içindir. Örnek olarak çalışanların performans değerlendirmeleri, iş tanımları, yeni çalışanlar için uyum, övgüve takdir, şirket stratejileri ve hedefler, şirket kural ve prosedürleri aşağı doğru iletişim şekli olarak 83 sayılabilir (Robbins, 2005:138). Bu iletişim şekli genellikle kural ve emirlerin aktarılması için kullanılır. Üst kademelerden alt kademelere doğru genişleyen bir yol izlediği görülür. Bu yol tüm basamakları içine aldığı zaman iletişimin yavaşlaması söz konusu olacaktır. Fakat basamak atlanarak yapılan kestirme iletişim atlanan basamaklarda yer alan organlarda rahatsızlık yaratması muhtemeldir(Fidan, 2009:45). Özellikle katı bir hiyerarşik yapıya sahip olan kurumlarda bu basmak ihlalinin mazur görülmemesinin yanında müeyyidelere bağlaması da mümkün olabilmektedir. İnsanların önemli ihtiyaçlarından birisi "bilme" ihtiyacıdır. Çalışanların "bilme ihtiyacına" yönelik bir analiz bu ihtiyaçların genellikle iki kategoriye indirgendiğini göstermektedir. Bunlardan ilki işin gerekleriyle ilgili bilgiyi içermektedir. Tüm çalışanlar görevlerinin ne olduğunu, nasıl bir performans göstermeleri gerektiğini, kurumun hedeflerine ulaşmak için diğer alanlarla nasıl ilişki kurabileceklerini, ne zaman ve nerede görev verileceğini bilmek isterler. Çalışanlar ayrıca, kesin görevlerini, bu sınırlar içerisindeki özgürlüklerini ve üstlerinin kendilerini nasıl değerlendirdiklerini de bilmek isterler. Bilme ihtiyacıyla ilgili ikinci kategori çalışanın kurumla ve kurumun dünyayla ilişkisidir. Çalışanlar; firmanın hedeflerini ve amaçlarını, kısa ve uzun vade planlarını, sendikanın yeni talebine şirketin yanıtının ne olacağını vb. şeyleri bilmek isterler (Sigband ve Bell, 1989: 26) ve bunların süreç içerisinde tatmin edilmesi gerekmektedir. Aşağı doğru iletişim çok kullanılırsa aşırı bilgi yüklemesine neden olabilir. Aşın bilgi yüklemesinin de stres, korku (endişe) ve düşük verimliliğe neden olduğu bilinmektedir. Aşağı doğru iletişimde kritik öğe; doğru mesajı, doğru kişiye, uygun içerikle, doğru zamanda gönderebilme yeteneğine (O'Hair vd., 2001: 459) sahip olmaktır. Tüm kurumlarda genellikle beş farklı öğe aşağı doğru akış gösterir. Bunlar iş yönetmeliği, açıklama, ideoloji, bilgi ve geribildirimdir (Richmond vd., 2005: 29): İş yönetmeliği; astların yapmaları beklenen işle ilgili bilgiyi onlara taşır. Bu bilgiler doğrudan emirler, yazılı kısa notlar, işin nasıl yapılacağına ilişkin atölye 84 çalışmaları vb. yollarla iletilebilir. Buradaki anahtar nokta iş yönetmeliklerinin net ve doğrudan birinin işine yönelik olarak uygulanması gerekliliğidir. Açıklama; bir görev ya da işi akılcı biçimde açıklama ve bireyin zaten yaptığı işle nasıl uyumlulaştırıldığıdır. Yine bu da sözlü ya da yazılı çeşitli yöntemlerle iletilebilir. İdeoloji, açıklamanın genişletilmiş bir halidir. Bu tarz aşağı doğru iletişim çalışanlarının bağlılığını elde etmeye çalışır. İdeoloji kurumun felsefesidir. Yöneticiler çalışanlarını örgütsel felsefenin içine dahil etmek isterler. Herkes aynı ya da benzer ideallere ve hedeflere sahip olduğunda iletişim daha kolay hale gelir. Çoğu kurum yazılı bir ideolojiye sahiptir ve bunu yeni çalışanlarına verirler. Bilgi; düzenlemeler, çalışan yararlılığına ilişkin değişiklikler ve genel politikalar gibi çalışanların bilmeye ihtiyaç duydukları bilgiyi onlara sağlamayı içerir. Genellikle bilgi verici (aydınlatıcı) bir doğaya sahiptir ve çalışandan bir yanıt istemez. Basit bir biçimde çalışanlara gerek duydukları bilgiyi verir. Geribildirim; çalışanların iş durumlarıyla ilgili onlara bilgi verme yoludur. Geribildirim; ücret artışı ya da azalışı, hafifçe sırt sıvazlama, bir gülümseme ya da kaşlarını çatma gibi farklı biçimlerde olabilir. Astların kötü yaptıkları bir işi nasıl düzelteceklerini bilebilmeleri ve iyi yaptıkları bir işi de sürdürebilmeleri için yöneticilerin iş performansına ilişkin geribildirim vermeleri gerekir. Geribildirim ayrıca; net, uygun ve gerekli değişikliklerin nasıl yapılacağına ilişkin talimatları da içeren bir biçimde olmalıdır. 2.5.2.2.1.1.2. Aşağıdan Yukarıya İletişim Mesajların hiyerarşik yapıda alt pozisyonlardan daha üst pozisyonlara gönderilmesidir. Bu durum yöneticilere bireylerin, takımların ve şirket içi birimlerin performansları hakkında bilgi verir. Herhangi bir aksaklık olduğunda yöneticiler gerekli düzenlemeleri yapabilirler. Yukarı doğru iletişimin en büyük işlevlerinden biri yöneticinin çalışanların örgüt politikaları hakkında neler düşündüklerini öğrenmesine imkân tanıyan bir geribildirim imkanı sunmasıdır. Bu sebeple örgüt içersinde bilginin filtrelenmeden 85 iletileceği bilgi kanallarına yönelik olarak çalışanlann gerçek mesajları iletmeleri teşvik edilmelidir. Yukarı doğru iletişimde ortaya konulan mesajlar, verilen görevlerle ilgili durum raporları, karar alma ve sorunları çözme durumunda yardım talepleri, örgüt geliştirme ile ilgili öneriler, mesai programındaki değişmeler, yıllık izinlerle ilgili sürekli karşılaşılan istekler ve örgütle ilgi duygular şeklinde ortaya konulmaktadır (Williams ve Eggland,1991: 60-61). Burada geçen duygular şu şekilde verilmektedir (Akat vd., 1997:297): • İşle ilgili duygular (çalışma saatlerinin rasyonelliği, kullanılan araç ve gereçlerin sağlamlığı ve güvenilirliği). • Yönetici ile ilgili duygular (çalışanların takdir edilmesi, kişisel sorunlarıyla ilgilenilmesi). • İşletme ile ilgili duygular (olası değişiklikler hakkında çalışana bilgi verilmesi, terfi etme şansı, şirket politikalarının adil olup olmadığı) sayılabilir. Yukarı doğru iletişim, aşağı doğru iletişim kadar önemlidir. Problemleri çözmek ve akılcı kararlar alabilmek için yöneticiler kurumun nereye doğru gittiğini bilmek zorundadırlar. Yöneticiler aynı anda her yerde olamazlar; dolayısıyla daha alt düzeyde çalışanların problemlerle ilgili raporlarla, ortaya çıkan yönelimlerle, gelişim için fırsatlarla, şikayetler ve performansla ilgili verecekleri bilgilere bağımlıdırlar (Gürgen, 1997: 67). Yukarı doğru iletişim pek çok farklı biçimlerde akışını gerçekleştirebilir. Bu süreçler; çalışanın kendisi, çalışması ve sorunları, diğer çalışanlar ve onların sorunları, örgütsel uygulamalar ve politika, yapılması gerekenler ve bunların nasıl yapılacakları (Katz ve Kahn, 1977: 263) şeklinde sıralanabilir. Mesajı alacak insanlardan daha alt hiyerarşideki insanlar iletişimi başlatırlar ve yazdıkları ya da söyledikleri uygun olmayan bir şekilde algılanırsa diye endişeye kapılabilirler. Bunun bir sonucu olarak çalışanlar; üstlerinin kendileriyle iletişim kurduklarından daha az sıklıkla üstleriyle iletişim kurarlar. Örneğin, yöneticilerin bir 86 çalışması toplam iletişim zamanının sadece yüzde 15'inin yukarıya doğru yönelen mesajları içerdiğini ortaya koymuştur (Luthans ve Larsen 1986: 161-179). 2.5.2.2.1.1.3. Yatay İletişim Örgüt içersinde alıcı ve gönderenin aynı seviyede olmasıdır. Bu durum özellikle aynı takımın üyeleri, takımlar arası üyeler, farklı ünitelerdeki çalışanlar arasında görülür (Robbins, 2005: 138). Bu tarz iletişim çalışanlar arasında beceri ve yeterliliklerin paylaşılmasına olanak sağladığından daha da önemli hale gelmeye başlamıştır. Kurumlarda bir günde dikey iletişimden daha çok yatay iletişim gerçekleşmektedir. Bu durum iki sebepten kaynaklanmaktadır: Bunlardan birincisi, yöneticilerden daha fazla çalışanlar vardır ve ikincisi ise aynı düzeydeki çalışanlar birbirleriyle konuşurlarken farklı otorite düzeyindeki insanlarla konuşmalarından daha fazla kendilerini rahat hissetmektedirler (Richmond vd., 2005: 31; Boone vd., 1997: 22). Bununla birlikte; çalışanlar aynı sınırlı şirket kaynakları için birbirleriyle rekabet ettikleri yönünde bir algılamaya sahip olduklarında problem ortaya çıkabilir (Boone vd., 1997: 22). Eşit düzeyde olmak statü farkından kaynaklanan birçok problemi ortadan kaldırmaktadır. Yatay iletişimin kurum için sağladığı faydalar aşağıdaki şekilde ifade edilebilir (Varol, 1993:135): • Görevler, her iş sürecinde eşit düzey çalışanlar arasında eşgüdümü gereksiz kılacak kadar ayrıntılı olarak belirlenemezler. Bundan dolayı yatay iletişim öncelikle eşgüdüm amaçlarına hizmet eder. • Aynı düzey ya da pozisyonda bulunan kimseler benzer sorunları yaşar ve paylaşırlar. Bu durumdaki bireyler arasında gerçekleşen iletişimin taraflara duygusal destek sağlayacağı düşünülmektedir. Aynı düzeydeki tüm çalışanların bütün işletme işlemleri hakkında bilgisini arttırmanın yanı sıra, kurumun bölümleri arasında bir aile duygusunu yaratmaya yardım eder. 87 • Yeni fikirlerin doğuşuna yardım ederek çalışanları aynı türden çabaların tekrarlanmasından kurtarabilir. • Çalışanların kendi iş sahaları dışındaki işlemlerle ilgili olarak doğrudan bilgi edinmelerine ve bütün olarak kurumun hedefleriyle ilgili geniş bir anlayışa sahip olmalarına katkıda bulunur. • Eşit düzeydeki çalışanlara hiçbir görev eş güdümü bırakılmazsa çalışanlar arasındaki iletişim konularının iş yaşamının dışında ve hatta iş yaşamına zararlı konulardan oluşma olasılığı vardır. • Otoriter sistemler, yatay iletişimi muhbirlik endişesiyle sınırlar. Bu durum ise huzursuzluk kaynağı olarak çalışanların karşısına çıkabilir. 2.5.2.2.1.1.4. Çapraz İletişim Örgüt hiyerarşisinde farklı düzeydeki bölümlerin basamaksal kanalları kullanmadan gerçekleştirdikleri iletişim çapraz iletişim olarak adlandırılmaktadır. Bu tarz iletişimde bir bölümden çalışanlar kendi bölümü dışındaki diğer bölümlerden ast ve üst kademedekilerle ilişki kurma imkanına sahiptirler (Genç, 2005:332). Farklı çalışma birimlerindeki birbirinin astı ya da üstü olmayan çalışanlar arasındaki bilgi alışverişidir. Personel uzmanları çapraz iletişimi sıkça kullanırlar çünkü kurumdaki çoğu bölüm onların sorumluluk alanı içerisindedir. Onlar iletişim kurdukları insanlar üzerinde doğrudan bir otoriteleri olmadığı için sıklıkla ikna edici yeteneklerine güvenmek zorundadırlar. Örneğin insan kaynakları bölümü bir iş tatmini anketini çalışanlara tamamlatmak istediğinde ikna edici yeteneklerine güvenmekten başka çok fazla seçeneğe sahip değildir (Ober, 2001:13). 2.5.2.2.1.2. Kurum Dışı Biçimsel İletişim Kanallarında İletişim Akışı Kurum dışıyla biçimsel olmayan bağlantılar müşterilerin ihtiyaçlarını öğrenmek için önemli olsa da şirketler dışarıyla daha çok biçimsel anlamda iletişim kurmak zorundadırlar. Özenli bir biçimde hazırlanmış mektuplar kurum dışındakilere kurumun kalitesi hakkında önemli bir mesaj iletir. Aslında basın bildirileri, yatırımcılara mektuplar, reklâmlar, fiyat artış duyuruları ve dava açma başvurulan dikkatli bir planlama gerektirdiği için işleri sadece dışarıdakilere biçimsel mesaj 88 yaratmak ve yönetmek olan kişilerden oluşan bir takım tarafından bu mesajların taslakları oluşturulur (Bovée ve Thill, 2000: 12). Nitekim bu takımın profesyonellerden oluşması önemlidir. Kurum dışı biçimsel iletişim akışı çoğunlukla halkla ilişkiler bölümü tarafından yönetilir. Halkla ilişkiler, bir kurumun hisse sahiplerine ve genel kamuoyuna çeşitli kamusal paylaşımlarını ilettiği bir iletişimdir. Halkla ilişkilerin genel amacı kurumun prestij ve şöhretini inşa etmektir. Yazılı iletişim; gazeteler, dergiler, televizyon ve radyoyu da içeren basın bildirileri şeklinde şirket duyurularının çeşitli medyaya gönderildiği belgeler olup sıklıkla ele alınan biçimsel bir formdur (Boone vd., 1997: 22). 2.5.2.2.2. Biçimsel (Resmi) Olmayan İletişim Kanalları Örgütlerde biçimsel yapının yeterli olmayışı biçimsel olmayan iletişim kanallarının artmasına neden olabilmektedir. Buna en iyi örnek bilginin biçimsel olmayan kaynaklardan çıkarak içsel bilgi kanalları aracılığıyla yayıldığı söylenti ve dedikodudur. Birçok araştırma çalışanların en sık olarak başvurduğu bilgi kaynağı olarak söylentiyi işaret etmektedir. Resmi kanallarla çalışanlara ulaşması beklenen mesajlar günler sürebilirken resmi olmayan söylenti yoluyla mesajın ulaşması daha kısa sürede gerçekleşebilmektedir (Boone ve Kurtz, 2003:380-381). Bu noktada söylenti, bir kişinin örgütte bir kaynaktan elde ettiği bilgiyi veya haberi kendi kişisel amaçlarına göre değiştirerek iletmesi olayına verilen addır. Dedikodu ise bir haberin örgüt içersinde doğru veya yanlış olarak yayılması durumudur (Akat vd, 1997:301). Biçimsel olmayan iletişim kanalları, kurum üyeleri arasındaki biçimsel düzenlemelere bağlı olmayan iletişim ilişkilerini içerir. Biçimsel olmayan iletişim sistemi, kurum çalışanlarının arasındaki yakınlık sonucunda ortaya çıkar ve kurumdaki biçimsel kanalların dışında gelişir. Kurumun tüm iletişim ihtiyacı biçimsel iletişim sistemi tarafından karşılanamaz. Biçimsel olmayan iletişim sistemi biçimsel iletişim sistemini tamamlar. Fakat genellikle söylenti ya da dedikodu kavramlarıyla açıklanan biçimsel olmayan iletişim sistemi, bazen örgütsel amaçların gerçekleştirilmesinde sorunlar yaratabilir (Atabek, 2000: 12) ve bu sorunların kalıcı hasarlar bırakması söz konusu olabilir. 89 Gayr-ı resmi bir sistem olarak dedikodu; neredeyse tümüyle sözlü iletişim aracılığıyla gerçekleştirilir. Çoğu çalışan yazılı iletişimi dedikodu mesajını göndermek için çok riskli bulmaktadır. Bazı insanlar belirli dedikoduları taşırken diğerleri bunu yapmaz. Dedikodunun dalları kurumun tüm seviyelerinde ve tüm bölümlerinde bulunabilir. Örneğin, halkla ilişkilerde bir büro çalışanının üretim bölümünde dedikodu yapacağı orta düzey yönetici bir arkadaşı olabilir. Bu orta düzey yöneticinin de nakliye bölümünde dedikodu yaptığı bir başka arkadaşı olabilir (O'Hair vd., 2001: 463). Dolayısıyla bunun kurumun tüm birimlerini etkileme durumu olabilir. Kurumun bir üyesi olarak çalışanlar dış dünyayla iletişim kurmak için otomatik olarak resmi olmayan bir kanal kimliğine bürünürler. Çalışan; günlük etkinlikleri sırasında farkında olmadan bilgi parçacıkları ve kırıntılarını şirketin genel bilgisine katmak için bünyesine alır. Her zaman çalışanlar şirketleri için konuşurlar ya da onun hakkında mesaj gönderirler. Kurum dışındaki çoğu kimsenin çalışanın kurumunun ince temeller üzerindeki izlenimi çalışanın bilinç dışı olarak sağladığı ses tonu, yüz ifadeleri ve genel görünümünden elde edilen ipuçları aracılığıyla oluşabilir (Bovée ve Thill, 2000: 12). İnformel iletişimler iki sebepten dolayı artabilir; bunlardan birincisi, farklı bölgelerdeki insanlar onların formel başarıları için birbirlerini daha iyi tanıyabilirler ve onlar birbirleriyle informel tabanlarda daha fazla konuşabilirler. İkincisi ise, diğer bölümlerde yapılan işlere dair artan büyük merakla diğer departmanlardaki kişilerin işleri hakkında daha fazlasını keşfetmek isteyebilirler (Saunders, 1981:431). Demek ki kişilerin birbirlerini tanıyabilmek ve merak gibi unsurlar informel iletişimin ağırlığını etkileyebilmektedir. 2.5.3. Pazarlama İletişimi ve Bütünleşik Pazarlama İletişimi Yönetimi Pazarlama iletişimini, bir ürünün hedef kitlesi tarafından kolayca fark edilip satın alma kararlarını etkileyebilmek için işletmeler tarafından gerçekleştirilen satış ve tanıtım çabalarının tümü olarak ifade edilebilinir. Ancak pazarlama iletişimiyle tutundurma ve satış çabalarından daha geniş, kapsamlı bir alan ifade edilir ve ürünün sadece sunduğu hizmet doğrultusunda değil, fiyat, dağıtım, içerik, marka ve 90 kurumsal imajı, görsel özellikleri ile birlikte bir bütün içerisinde değerlendirilmesi ön görülür. Bu doğrultuda sunulan ürünün hem psikolojik hem de fiziksel anlamda hedef kitleyi tatmin etmesi ve beklentilerini karşılaması üzerinde durulur. Klasik pazarlama anlayışından farklı olarak, tüketici ile işletme arasında süregelen bir diyalog oluşturma ve devam ettirme çabası söz konusudur. Pazarlama iletişimi; ürünün toplam önerisini tüketicilerin amaçlarına, hedeflerine ulaşmasını sağlayacak hem de işletmeyi kendi hedeflerine yaklaştıracak biçimde tüketicilerle paylaşmak olarak açıklanabilir(Odabaşı ve Oyman, 2005:36). Bu açıdan bakıldığında her şey bir iletişim aracıdır pazarlama için; ürün tasarımı, fiyat, dağıtım, reklam, halkla ilişkiler, satın alma süreci ve satış sonrasında alıcı ile kurulan her türlü ileti alışverişi pazarlama aracı olarak değerlendirilir. Aynı zamanda pazarlama iletişimi, mal ve hizmetlerin tüketiciler tarafından fark edilip satın alınmasına ve satış sonrası tüketici memnuniyetinin sağlanmasına kadar olan süreçtir. Promosyon alanından daha geniş bir alanı kapsayan pazarlama iletişimi ile ürünün tüketiciler tarafından fark edilmesi ve tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyebilmek için pazarlama yöneticilerinin yerine getirdikleri tüm eylemler ifade edilmektedir(Bozkurt, 2004:16). Bu bağlamda ürünün kendisi, ambalajı, fiyatı, dağıtım şekli, marka imajı, kısacası psikolojik ve fiziksel özellikleri iletişimsel bir platformda ele alınır ve iletişimsel boyutu göz önünde bulundurulur. Başka bir ifadeyle pazarlama iletişimi, "bilgilendirme, hatırlatma, ikna etme yoluyla hedef pazarın kurum teklifi ile ilgili algılamaları ve bu teklif arasında uyum sağlamak sureti ile değişim ilişkileri kurmak ve sürdürmek, hedef kitlelerde kurum kimliği ve misyonu ile ilgili izlenimlere dayanan imaj oluşturmak sureti ile iletme hedeflerine ulaşmayı amaçlayan bir iletişim sürecidir”(Yurdakul, 2006:22). Bu bilgilendirme ve ikna etme süreci içerisinde, kitle iletişim araçları vasıtasıyla, belirlenen pazardan mesajları elde edip işletmenin hedefleri doğrultusunda hedef tüketicilerin tutum ve davranışlarını değiştirmeye yönelik faaliyetler belirlenmektedir. Bu iki yönlü iletişim çerçevesinde, pazar araştırmaları sonucu elde edilen geri bildirimler doğrultusunda tüketicilerin talepleri, beklentileri, eğilimleri 91 tespit edilip, değerlendirilip, tatmin edilmeye yönelik düzenlemelerin yapılmasıyla ortaya yeni bir iletişim süreci konmaktadır. Özetle pazarlama iletişimi, "bir ürün veya hizmetin, marka ya da kuruluşun pazar payını arttırmak, imajını yükseltmek için, tüketici beklentilerinin saptanmasından, rekabet koşullarının araştırılıp incelenmesine, markalamadan ambalaja, tutundurma ve lansman kampanyalarına, satış noktası aktivitelerinden dağıtım kanallarının işlerliğine dek tüm pazarlama, reklam, halkla ilişkiler, kurum kimliği, satış promosyonu gibi hedef kitleye yönelik iletişim çalışmaları ile yöntem ve araçlarını, planlama ve uygulama öğelerini birleştirip, bütünleştirerek koordine edilmesi ve yönlendirilmesi"(Saraçer, 2008:67) olarak da ifade edilebilinir. Buradaki amaç ürünün veya hizmetin, tüketici nezdinde istek uyandırmasını, özendirilmesini sağlayarak, tüketiciyi ürünü veya hizmeti almaya teşvik etmek, memnuniyet hissi uyandırmak ve sonucunda da marka değeri yaratarak, marka sadakati oluşturmaktır. Pazarlama iletişimi modeli de genel olarak iletişim modellerinde bulunan öğeler temel alınılarak oluşturulmaktadır. Pazarlama iletişimi, kaynak ile alıcı arasında kanal tarafından iletilen mesajlarla gerçekleştirilir ve alıcıdan kaynağa doğru bir geri besleme süreci ile devam eder ve bu öğeler pazarlama boyutu içerisinde ele alınır. 2.5.3.1. Pazarlama İletişimi Karması Klasik anlamıyla pazarlama karmasına indirgenen; reklam, halkla ilişkiler, kişisel satış ve satış geliştirme faaliyetleri ile özdeşleştirilen pazarlama, bu alandaki gelişmeler, değişen pazar koşulları ile birlikte pazarlama işlevinin farklı bir boyut kazanmasına ve genişlemesine olanak tanımıştır. Buna bağlı olarak pazarlama karması, pazarlama iletişimi kapsamında değişik bir tutumu gerekli kılmıştır. Böylece, pazarlama iletişimi, pazarlama karması elemanlarının tümüne odaklanarak tüketiciye mesaj yollama amacını güder ve tutundurma çalışmaları ile beraber, ürünün özellikleri ve ambalajıyla başlayan, satış ve satış sonrası hizmetlere kadar uzanan geniş bir kavram haline gelmiştir(Saraçer, 2008:69). Buna göre de pazarlama iletişimi karması reklam, kişisel satış, satış tutundurma ve halkla ilişkiler gibi geleneksel tutundurma faaliyetlerinin yanı sıra doğrudan pazarlama, sponsorluk, marka, ürün ambalajı, ürün geliştirme vs. ve 92 tutundurma dışındaki ürün, fiyat ve dağıtım gibi elemanlardan oluşmaktadır. Buna göre pazarlama iletişimi karması araçları aşağıdaki gibi sıralanabilir (Yurdakul, 2006:36-40): • Reklam, kişisel satış, satış tutundurma, halkla ilişkiler gibi geleneksel tutundurma araçları, • Doğrudan pazarlama, sponsorluk, amaca yönelik pazarlama ve melez mesajlar gibi uyumlaştırılmış unsurlar, • Pazarlama karmasının tutundurma dışındaki ürün, fiyat ve dağıtım unsurlarıdır. Burada belirtilen uyumlaştırılmış pazarlama iletişim araçları; tutundurma araçlarının yetersiz kaldığı durumlarda destek olarak kullanılan elemanları, sponsorluk; işletmenin, ürününün, markasının imajını kimliğini geliştirmek amacıyla belirli aktivitelere bir bedel karşılığı yaptığı desteği ifade etmektedir. Amaca yönelik pazarlama; bir işletmenin sosyal sorumluluk çerçevesinde sosyal bir konuyu pazarlama iletişimi mesajlarında kimlik haline getirmesini, melez mesajlar ise; ticari bir önemi olmayan iletişim türlerinin ticari amaçla kullanılarak hedef kitleyi etkilemek için kullanılmasını ifade etmektedir(Saraçer, 2008:70). Pazarlama iletişimi yönetimi, hedef pazar ve yapısı, ürün niteliği, rakiplerin durumu gibi unsurlar değerlendirildikten sonra hangi pazarlama iletişimi elemanı veya elemanlarının kullanımının uygun olduğunu değerlendirme sürecini de ifade etmektedir. Buna göre de işletme kendi temel pazar stratejisini belirlemek, planlamak ve uygulamaya koymak durumundadır. 2.5.3.2. Bütünleşik Pazarlama İletişimi Yıllardır, kitlesel medya reklamcılığının çoğu iş kollarının tutundurma faaliyeti üzerinde büyük etkisi olmuştur. Bu yüzden reklam ajansları, bu aracın kullanımına ayrılan zaman ve bütçeye daima öncelik tanımışlardır. Pazarlamacılar; reklamları, satış geliştirme ve doğrudan pazarlama gibi pazarlama iletişimi araçlarını kullandıkları gibi daha alt düzeyde ambalaj tasarımının üzerinde durmakta, halkla ilişkiler ajanslarının pazarlama iletişimi sürecinin bir parçası olarak görülmesi pek 93 nadirdir. Birçok pazarlamacı, daha geniş çaplı pazarlamanın ve tutundurma araçlarının hedef kitle ile etkili biçimde iletişim kurulması ve hedef pazarlarda sürekli bir imaj yaratmak için kullanılması gerektiğini fark etmişlerdir (Belch ve Belch, 2001:15). Bütünleşik pazarlama iletişimi genel anlamda, bir organizasyonun tüm iletişim faaliyetlerinin eşgüdümünün sağlandığı bir süreç olarak tanımlanmakta, ilke olarak iletişimi, birebir pazarlamayı ve en önemlisi de karşılıklı güveni oluşturacak ilişkileri, bu ilişkiler üzerinden de tüketiciler yerine müşteriler yaratmayı amaçlamaktadır (Bozkurt, 2004:15). Bütünleşik pazarlama iletişimi yaklaşımında, satış merkezli iletişim stratejilerinin yerine, müşterileri merkeze alan bir strateji uygulanmaktadır. İletişim olgusu yaklaşımının temelinde, tüketicilerle iletişim sürecini çift yönlü gerçekleştirmek üzere yer almaktadır. Bütünleşik pazarlama iletişimi hem bir süreç hem de bir kavramdır. Süreçtir çünkü uzun dönemli kurumsal kimliğe katkı sağlayacak ve yönetsel anlamda iletişimi kullanacak bir yaklaşımı gerekli kılmaktadır. Bir kavramdır, çünkü pazarda üstünlük ve farklılık yaratacak bütün yaratıcı pazarlama iletişimi faaliyetlerinin pazarlama karması ile bütünlük sağlayacak genel bir sinerji sağlamaktadır (Ebren, 2006:62). İşletmeler, tutundurma yöntemleri olarak, sırasıyla kişisel satış, reklam ve halkla ilişkilerden yararlanmaya başlamışlardır. Bu yöntemlere sonra satış geliştirme yöntemleri eklenmiştir. Daha sonra geleneksel bu dörtlü ayırıma beşinci unsur olarak doğrudan pazarlama katılmıştır. Bu yöntemleri ayrı ayrı kullanmak yerine hepsini birbiriyle bağlantılı bir biçimde kullanma zorunluluğu doğmuştur. Bu zorunluluk, bütünleşik pazarlama iletişimi kavramını ortaya çıkarmıştır (Mucuk, 2001:172-173). Bütünleşik pazarlama iletişimi, zaman içinde müşteriler ve olası müşterilere yönelik çeşitli ikna edici program biçimleri geliştirip yürütürken, seçilen kitlenin davranışını doğrudan ya da dolaylı etkilemeyi amaçlamaktadır. Bu yaklaşım, tüm marka kaynaklarını ya da örgüt bağlantılarını göz önüne almaktadır. Dahası, bütünleşik pazarlama iletişimi müşteri ile ilgili olan tüm iletişim biçimlerinden faydalanmaktadır. Özellikle bütünleşik pazarlama iletişimi süreci, müşteri ile 94 başlamakta ve ikna edici iletişim programlarının geliştirmesi gerektiği yöntemlerle devam etmektedir (Bozkurt, 2004:20). Temel anlamda bütünleşik pazarlama iletişimi ile firmanın tüm ana ürünü, firma mesajları, imajı ve kimliği, halkla ilişkiler konuları, doğrudan satış kampanyası ile aynı şeyi söylemesi, yapılan reklamların da web sitesiyle aynı görünüm ve hissi eşgüdümlü şekilde vermesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, bütünleşik pazarlama iletişimi terimi bir marka için birkaç iletişim amacı olduğunu ve bu amaçlara ulaşmak için yine birkaç iletişim türünün olmasını ifade etmektedir. Herhangi bir iletişim seçeneğinin etkisi diğer iletişim seçeneği tarafından oluşturulan iletişim etkilerine bağlı olmaktadır. Bu yüzden pazarlama iletişimi programlarının birbirinden ayrı olarak geliştirilemediği belirtilmektedir (Erben, 2006:63). Bütünleşik pazarlama iletişiminin işletme içerisinde oturtulması esnasında büyük çabalar gerekse de, kavram iletişim bünyesinde yerleştirildikten sonra önemli bir rekabet avantajı, satış ve kazanç yükselişi, zaman tasarrufu yarattığını ifade etmek mümkün olmaktadır. İşletme bütünleşik pazarlama iletişimi mantığı ile hareket ederek, müşterisi nezdinde kademeli olarak kurumsal imajını, müşteri ile varolan diyalogunu ve ilişkilerini geliştirmektedir. Uzun vadeli olarak bir müşteriyi elde tutabilmek önemli bir rekabet avantajı oluşturmaktadır (Smith ve Taylor, 2002:15). Plan ve sinerjinin, bütünlüğün oluşturulduğu bir yaklaşımın bulunduğu bu pazarlama stratejisinin diğer bir özelliği de müşteri odaklı olmasıdır(Yurdakul, 2006:66-67). Bu doğrultuda tüketicilerden müşteriler yaratma süreci, markanın ve kurumsal itibarın bütünleştirilmesi ile yaratılmaktadır(Bozkurt, 2004:18). Bütünleşik pazarlama iletişimi stratejileri sadece mevcut veya muhtemel müşterilerin değil belirlenen tüm hedef kitlelerin ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda şekillendirildiği için işletmenin içerisinden değil dışından içeriye doğru planlanmaktadır. Gelişen teknolojilerle beraber bütünleşik pazarlama iletişimi sürecinde de veri tabanlarından yararlanma fırsatı doğmuştur. Buna bağlı olarak da hedef kitlenin demografik, sosyal, ekonomik, kültürel profili, satın alma geçmişi, davranış biçimleri gibi bilgiler kolaylıkla oluşturulmaktadır. 95 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KOBİ’LERDE İLETİŞİM YÖNETİMİ 3.1.KOBİ’lerde İletişim Yönetimi Olarak Halkla İlişkiler Örgütlerin amaçlarına ulaşabilmeleri için ilişki içerisinde olduğu iç ve dış hedef kitleleriyle iyi organize edilmiş bir iletişim çabası içerisinde olmaları bir zorunluluktur. İletişim, yönetim sürecinde en etkili araçların başında yer almaktadır. Bu açıdan örgütün iletişim yönetimi görevini üstlenen halkla ilişkiler, örgütler için önemli bir yönetim fonksiyonudur (Sabuncuoğlu, 2004:6). Yönetimin amaçlarını, politikalarını, planlarını ve örgütün işleyişine ilişkin bilgileri ilgili halk kesimlerine aktararak yönetimin etkinliğini arttırmaktadır(Sezgin, 2007:3). Bu açıdan örgütsel yapılar olarak karşımıza çıkan KOBİ’lerinde etkin olarak organize edilmiş bir iletişim sistemine ihtiyaçları vardır. KOBİ’lerdeki bu sistem içerisinde halkla ilişkilerin iletişim yönetimi görevini yerine getirmesi ve böylece KOBİ yönetiminin etkinliğini arttırması mümkün olabilecektir. KOBİ’lerin birçoğunun aile şirketi olma özelliği taşıması (bu durum Konya’da bulunan KOBİ’ler içinde geçerlidir) dolayısıyla kurumsallaşma noktasında ciddi sorunlar yaşamaktadır. Kurumsallaşmak isteyen KOBİ’ler içinde iletişim yönetimi olarak halkla ilişkiler ciddi katkılar sağlar. 3.1.1. Halkla İlişkilerin Anlamı Literatürde yaygın olarak kullanılan halkla ilişkiler tanımlamaları analiz edildiğinde, bunların yoğunluklu olarak “yönetim fonksiyonu” ve “iletişim yönetimi” kavramları üzerinde odaklandığı görülmektedir(Kalender, 2008:21). Bu iki anlayıştan hareket ederek halkla ilişkiler kavramına yönelik bazı tanımlamalar yapmak mümkündür. Halka ilişkiler örgütsel amaçların gerçekleştirilmesine, örgüt felsefesinin tanımlanmasına ve örgütsel değişimin sağlanmasına yardım eden bir yönetim fonksiyonudur. Halka ilişkiler uygulayıcıları olumlu ilişkiler geliştirmek ve örgütsel amaçlar ile sosyal beklentiler arasında uyum sağlamak için, ilgili tüm iç ve dış kamuyla iletişim kurar. Halkla ilişkiler uygulayıcıları, bir örgütün bütün birimleri ve kamuları arasındaki etki ve anlayışın değiş tokuşunu teşvik eden örgütsel programları 96 geliştirir uygulamaya koyar ve sonuçları değerlendirir (Baskin vd., 1997:5). Aynı zamanda halkla ilişkiler, kuruluşun çevre koşullarına uyum sağlaması gibi önemli bir yönetim görevini de üstlenmektedir (Peltekoğlu,2004:4). Bu tanımlamalarda örgütsel amaçların gerçekleştirilmesinde ve çevreye uyumun sağlanmasında halkla ilişkilerin bir yönetim fonksiyonu olduğuna vurgu yapılmaktadır. Aynı zamanda halkla ilişkilerin, özel ya da tüzel kişilerin belirtilmiş kitlelerle dürüst ve sağlam bağlar kurup geliştirerek onlarda olumlu inanç oluşturup harekete yöneltmek, tepkileri değerlendirerek tutumuna yön vermek, böylece karşılıklı yarar sağlayan ilişkiler sürdürme yolundaki planlı çabaları kapsayan bir yöneticilik sanatıdır (Asna, 2006:23). Halka ilişkiler, uygulamacı ve deneyci nitelikleriyle anlam kazanan bir yönetim faaliyetidir. Bireysel beceri, ve yeteneklere dayalı olan bu alan, bilimden ziyade sanat yönüyle de öne çıkmaktadır. Bunun yanında halkla ilişkiler, yönetici azınlığın inisiyatifinde belirlenen etkinlikler olarak da karşımıza çıkmakta ve uzun dönmede yönetsel mekanizmanın çıkarını gözetmektedir (Bıçakçı, 2000:107). Bu tanımlamada halkla ilişkilerin yönetim faaliyetlerine vurgu yapmakla beraber, beceri ve yeteneğin gerekliliğini de ifade ederek sanat yönünün de olduğunu hatırlatmaktadır. Halkla ilişkilerle ilgili yapılan bir grup tanımlamada halkla ilişkilerin, örgüt ve kamular arasında uyum sağlama amaçlı iletişim yönetimi veya ilişkilerin yönetimi olarak (Varol, 2002:25) ön plana çıktığı görülmektedir. Halkla ilişkiler, gerek uygulamada var olan ama önemi son yıllarda iyiden iyiye hissedilen pazarlama iletişimindeki yeri, gerekse yönetim fonksiyonu olarak algılanmasının ortak noktası, iletişim sürecinin varlığı ve vazgeçilmezliğidir. İletişim ister kurum içine yönelik isterse kurum dışına yönelik olsun her zaman mevcuttur. Bundan dolayı halkla ilişkiler hangi alanda değerlendirilirse değerlendirilsin “iletişim” değişmeyen temel öğe olarak varlığını ve etkinliğini sürdürecektir (Tengilimoğlu ve Öztürk, 2004:24). Dolayısıyla halkla ilişkiler iletişim temelli olarak bir çok alanda uygulama imkanı bulmaktadır. Halkla İlişkiler, halkın tutumlarını değerlendiren bir bireyin ya da örgütün siyasetlerini ve usullerini halkın çıkarlarıyla birleştirebilen ve halkın anlayış ve 97 kabulünü kazanmak için bir eylem programı yürüten bir faaliyet olarak tanımlanabildiği gibi bunun yanında iki yönlü iletişime dayalı sosyal sorumluluğu içeren bir işleyişle kanaat ve eylemleri etkilemek üzere gerçekleştirilen planlı çabalar olarak da tanımlanabilmektedir(Üzün, 2000:67-68). Vatandaşın güven ve sempatisini kazanmak için bünyesinde birçok plan ve programı da barındıran halkla ilişkilerin sosyal sorumluluk boyutu da önemli öncelikleri arasındadır. Bir tanıma ve tanıtma süreci olarak halkla ilişkiler örgütlerin duyarlı olduğu çevreyi tanıması ve kendisini bu çevreye tanıtması amacıyla iletişim tekniklerini planlı, programlı bir şekilde iki yönlü olarak, yönetim felsefesine dayandırarak uygulanmasıdır (Sabuncuoğlu, 2004:4). Genel olarak iki temel sürece sahip olan halkla ilişkiler, bu temel süreçleri destekleyen planlı ve programlı bazı alt süreçleri de ihtiva etmektedir. Bu süreçlerin bir tanesinin çalıştırılmaması veya ihmal edilmesi halkla ilişkilerin temel felsefesine ters düşer. Bu açıdan halkla ilişkiler reklam ve propaganda dan ayrılmaktadır. Yapılan halkla ilişkiler tanımlarında özellikle ön plana çıkan bazı vurguları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür(Okay ve Okay, 2001:4-5): • Genel olarak anlayış, sempati, güven yaratmak bunu geliştirmek ve sürekliliğini sağlamak, • Bunları gerçekleştirirken çevrelerinde bir sistem oluşturmak, bunu kurumsallaştırarak sağlamlaştırmak, • Başka örgütlerle, gruplarla ve sistemlerle sürekliliğe dayalı bir iletişim sistemi kurmak, • Örgütsel amaçları dış unsurlarla paylaşmak ve bunları geçerli kılmak, • Örgütün, sistem, grup içerisinde amaçlarını açıkça ifade etmesi ve bunun sürekliliğini sağlaması, • Kamuoyunu örgütsel amaçlar doğrultusunda etkilemek, • İlgili kesimlerle, üretim ve işbirliğine yönelik anlaşmalar yapmak, karşılıklı ilişki kurmayı ve birlikte hareket etmeyi amaçlamak. 98 • Organizasyonun varlığını ve gelişmesini desteklemek. Yukarıda yapılan bu tanımlamalar ve ifade edilen özellikler doğrultusunda KOBİ’ler açısından da halkla ilişkilerin önemli bir yere sahiptir. KOBİ’ler farklı özellik ve önceliklere sahip olularsa olsunlar halkla ilişkiler bu örgütsel yapılar içinde organize edilmesi gereken bir iletişim yönetimi olarak değerlendirilir. 3.1.2. KOBİ’lerde Halkla İlişkilerin Amacı ve Fonksiyonları Yaşanan yoğun rekabet ortamında KOBİ’ler, müşterilerinin henüz talep etmediği, fakat gereksinimini duyduğu ve duyabileceği ürüne veya işletmeye rekabetçi bir üstünlük sağlayacak farklılıkları yaratma çabasına yöneltmektedir. Rekabetin baskısı işletmeleri "yaptığını satan" olmaktan çıkarıp "satılabileni yapan" hale getirmektedir. Satılabilenin ne olduğunu anlamak için, "kaliteyi müşteri belirler" anlayışını benimsemek önemlidir. Müşterinin görünür isteklerinin yanı sıra gizli isteklerini de saptayabilme ise ancak müşteriye yakın olmakla, onunla çift yönlü bir iletişimi gerçekleştirmekle olanaklıdır (Gürgen, 1997:53). Bunu sağlayacak tekniklerin başında halkla ilişkiler gelmektedir. Günümüzde KOBİ’lerin ticari hayat içinde varlıklarını sürdürebilmeleri ne yöneticinin kapasite ve kalitesine ne de sahip olduğu finansal güce bağlıdır. İyi yöneticilerle, gelişmiş makine ve teçhizatla belki en ekonomik şekilde en kaliteli ürünü üretmek mümkündür ama eğer ürün iyi tanıtılamamışsa, eğer hedef kitle ile sıkı ve düzenli ilişkiler kurulamamışsa kısaca o kurumun yöneticileri etkin bir reklam ve halkla ilişkiler çabasının faydasına inanmıyorlarsa o mamulün bütün üstün niteliklerine rağmen satmak mümkün değildir (Kocabaş vd., 2004:47). Satışı sürekli olarak ön planda tutan KOBİ’ler içinde halkla ilişkilerin önemi bu noktada açıkça anlaşılmaktadır. Halkla ilişkiler, kişi ya da kurumun hedef kitlesi ile sürekli, hızlı ve geribildirimli doğrudan iletim sağlayan, hedef kitleden gelen yankılarla çalışmalarına yön veren, kuruluş felsefesini oluşturan önemli bir yönetim görevidir. Halkla ilişkiler bu doğrultuda doğru hedefe doğru mesajı sunmakla görevli (Mengü, 2003:149) olup KOBİ’lerin başarı sağlamaları açısından bu iletişim sürecinin halkla ilişkiler felsefesi doğrultusunda etkin bir şekilde yönetilmesi önemlidir. 99 Aynı zamanda KOBİ’lerin başarılı olabilmeleri için toplumun istek ve ihtiyaçlarına kayıtsız kalmamaları önemlidir. Bununla birlikte topluma kendini tanıtabilmesi, doğru iletişim kurabilmesi de gerekmektedir. KOBİ’ler, ancak halkla ilişkiler faaliyetleri ile müşterinin ve potansiyel müşterinin istek ve ihtiyaçlarını anlayabilir, buna uygun pazarlama stratejileri oluşturabilir. Çünkü halkla ilişkiler satışı ve müşteri memnuniyetini teşvik eden, firmaları ve ürünlerini tüketicilerin istekleri, gereksinimleri, çıkarları ve özel ilgi alanları ile özdeşleştiren inanılır, güvenilir, bilgilendirici ve ikna edici iletişimi kullanan bir planlama, uygulama ve değerlendirme sürecidir (Büyükbakkal, 2002:558). Bu sürecin tüm aşamalarıyla beraber uygulanması KOBİ’lerin iletişim kalitesini arttıracak ve bu durum büyümek isteyen KOBİ’lerin önünü açacak ve bu sayede KOBİ’ler etki alanlarını genişletebileceklerdir. Halkla ilişkilerin sunduğu fırsatlardan biri inanırlıktır. Yeni hikayeler, tanıtım makaleleri ve etkinlikler okuyucu için reklamlara göre daha gerçek ve inanılırdır. Halkla ilişkiler pazarlamacılardan ve reklamlardan kaçınan kesime ulaşabilir; mesaj alıcıya satış yönelimli iletişim olarak değil "haber" olarak ulaşır. Ve tıpkı reklamlar gibi halkla ilişkiler bir şirket ve ürünü dramatize edebilir(Kotler ve Armstrong, 1991:434). KOBİ’lerin bu avantajı kullanabilmeleri için medya ile olan ilişkilerini geliştirmek durumundadırlar. En azından yerel medya unsurlarına yönelik uygulamaların gerçekleştirilmesi bölgesel olarak KOBİ’lerin tanınırlığını arttıracak ve güven yaratacaktır. İnsanlar, güvenmedikleri kaynaklardan gelen fikirleri kabul etmek istemezler. Bu bağlamda halkla İlişkilerin amacı, bir işletmeye yönelik birçok insanın güvenini arttırmak ve bu güvenin korunmasını sağlayarak işletmenin itibarını arttırmaktır. Günümüz pazarlama anlayışı içerisinde KOBİ’lerin müşteri sadakati oluşturma sorunu sadece kalite ve fiyat politikalarıyla çözülememektedir. Rekabetin çok yoğun olduğu sektörlerde artık herkes aynı kalite malı, aynı seçeneklerle aynı fiyata satmaktadır. Müşteri odaklı pazarlama teknikleri ön koşul olmakla birlikte yeterli olmayıp (Narin, 2007:68) halkla ilişkiler teknik ve araçlarıyla desteklenmesi gerekmektedir. 100 Yoğun rekabetin yaşandığı ve bu rekabet baskısıyla her gün birbirinden pek de farklı olmayan "yeni" ürünlerin pazara sunulduğu bir ortamda KOBİ’ler, müşterileriyle ya da tüketicileriyle daha etkili bir iletişim kurmak için çeşitli kanallar aracılığıyla mesajlar göndermektedirler. Reklâmlarla, satış tutundurma teknikleriyle, halkla ilişkiler ya da kişisel satış girişimleriyle gönderilen bu mesajların amacı tüketicilerle uzun dönemli iletişim kurmak, marka imajı oluşturarak marka bağımlılığı yaratmaktır (Narin, 2007:69). Markalaşma sıkıntısı çeken KOBİ’ler açısından halkla ilişkiler ayrı bir öneme sahiptir. Bununla birlikte markaların oluşmasında medya oldukça önemlidir. Buna sadece radyo ve televizyon değil, afişler, posterler ve halkla ilişkiler yoluyla sağlanan haberler gibi her an karşımıza çıkabilecek kitlesel medya da dahildir. Bir markanın ortaya koyduğu vaat, açık olmalıdır. Bu vaadi bir markanın manifestosu olarak genişletmek, iletişimin en önemli rolüdür ve reklam ile halkla ilişkiler etkinliklerine yapılan yatırımın işlevi de budur (Pringle ve Thompson, 2000:53). Bu açıdan KOBİ’ler markalaşma yolunda halkla ilişkileri bir yatırım aracı olarak görerek ona kurumsal bir yapı kazandırmak durumundadırlar. Çünkü marka yaratımında tanıtım çalışmalarının oldukça büyük önemi vardır. Bir anlamda, "Marka yaratmak, iyi planlanmış bir İletişim / Tanıtım işidir" de diyebiliriz. Bir marka, daha çok yaratılan görsel kimlik, yapılan reklam ve halkla ilişkiler çalışmaları ile beyinlerde yer etmekte ve olumlu ya da olumsuz bir imaj oluşmaktadır(Ak, 1998:129). Halkla ilişkiler sadece marka yaratmakta yardımcı bir araç olmakla kalmayıp aynı zamanda markaya imaj yükleyen bir teknik olmaktadır. Marka için yeteri kadar iyi niyet oluşturulabilirse, problemler olduğunda, müşteriler daha hoşgörülü davranacaktır. Eğer müşterilerle arada bir bağ oluşabilirse, bir rakip markaya saldırdığında müşteriler marka tarafında yer alacaktır (Zyman, 2000:136). Marka yönetimi orkestra yönetimine benzer. Bu orkestranın enstrümanları ise işletme, yönetim, üretim, pazarlama, satış, reklam ve halkla ilişkiler v.s..'dir. Marka başarılarında Halkla İlişkiler bu kuvvetler arasında her geçen gün daha da önemli bir hale gelmektedir(Ak, 1998:94). 101 Yüksek rekabet ortamında güçlü bir marka olarak var olabilmenin temel koşulu, iletişimde kullanılan unsurların, sürecinin tüm aşamalarında, tüketiciye tutarlı ileti aktarabilmesidir. Ancak bu biçimde markanın sahip olduğu temel değerler korunabilmektedir. Bu nedenle güçlü bir marka yaratabilmek için, her bir iletişim öğesinin marka ile birlikte, aynı tarzda güçlendirilmesi ve tüketiciye diğerlerinden farklı bir değer sunacak olan markanın temel önermesini oldukça sade bir biçimde duyurması gerekmektedir. Bu aşamada, halkla ilişkilerin bütünleştirici ve koordine edici olma vasfı gündeme gelmekte ve halkla ilişkiler, bütünleşik marka iletişiminin sağlanmasında, yönetim işleviyle, büyük bir önem arz etmektedir (Zeytin, 2005:125). 3.2. KOBİ’lerde Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkiler Günümüzde halkla ilişkiler faaliyetlerinin amacını yalnızca, örgüt için iyi niyet destek ve iyi bir ün sağlamak şeklinde sınırlandırmak doğru olmaz. Yaşadığımız 21. yüzyıl iletişim çağı olarak değerlendirilmekte KOBİ’ler yoğun rekabet ortamı içerisinde her geçen gün ağırlaşan pazar şartlarına ve ulaşılması her geçen gün zorlaşan tüketicilere ulaşmak ve onları kendi lehlerine etkilemek zorundadırlar. Dolayısıyla halkla ilişkiler gibi işletmenin üst yönetimine yakın ve örgüt içinde, iletişim becerisine sahip böyle bir birimin faaliyet amaçlarını pazarlama amaçları dışında düşünmek günümüz yönetim anlayışıyla uyuşmaz (Bozkurt, 2000:115). Bu bağlamda halkla ilişkilerin pazarlama amaçlarına da sahip olduğunu anlamak ve süreci bu yönde organize etmek KOBİ’ler açısından önemlidir. Halkla İlişkiler denildiği zaman çoğunlukla akla gelen ilk anlayış kuruma yönelik halkla ilişkiler çalışmaları (CPR-Corporate Public Relation) olmaktayken, ürün ve markanın önem kazanması, tüketicinin etkinliğinin artması ve iletişimin pazarlama düşünceleri içerisindeki değerinin ortaya çıkması, halkla ilişkilerin değişime uğrayarak pazarlama içerisinde etkin rol oynamasına neden olmuştur. Zaman içerisinde pazarlamaya yönelik halkla ilişkiler çalışmaları olarak adlandırılan Marketing Public Relation-MPR kavramı gündeme gelmiş ve sonuçta halkla ilişkiler çalışmaları kuruma yönelik ve pazarlamaya yönelik olarak iki yönlü ele alınmaya başlamıştır (Koçabaş vd., 1999:83). Bu yaklaşım KOBİ’ler açısından da iki yönlü olarak değerlendirilebilir. 102 Bu açıdan halkla ilişkiler hem KOBİ’lerin kurumsal yapılarına yönelik uygulamaları içerirken diğer yandan da ürünlere yönelik uygulamaları içeren bir teknik ve yöntem olarak değerlendirilebilir. Kurumsal halkla ilişkiler (CPR), KOBİ’lerin başarısını etkileyebilecek çevresel konulara ve sorunlara kurumun tepkisini, çeşitli kesimlerin gözündeki imajını değerlendirmek ve yönetime tavsiyelerde bulunma faaliyetlerini kapsamaktadır (Odabaşı ve Oyman, 2002:141-142). Bu yönüyle halkla ilişkiler kurumsal yapıyı ön planda tutan bir teknik olarak karşımıza çıkar. Aynı zamanda halkla ilişkiler, bütün hedef kitlelerle olan ilişkileri düzenleyen iletişimsel bir olgudur. MPR ise daha çok pazarlamaya daha yakın bir kavramdır. Kurumsal halkla ilişkiler veya genel olarak halkla ilişkiler kavramı ise pazarlamadan çok örgütsel ilişkiler ve imaj oluşturmakla ilgilenirken pazarlama ağırlıklı halkla ilişkiler ürün, satış ve pazarlama ile ilgilenmektedir (Bozkurt, 2000:122). Genel bir bütün olarak KOBİ’lerin kurumsal yapısı kendi içinde ürün ve satış gibi alt temel unsurları da barındırmaktadır. Halkla ilişkilerin bütüncül anlayışı içerisinde ürün ve satış gibi unsurlara da yönelerek onlarla ilgili teknikleri geliştirmesi normaldir. KOBİ’lerde pazarlama amaçlı halkla ilişkiler (MPR) kavramı ise işletmelerin, ürünlerini ve hizmetlerini tüketicilerin ihtiyaçları, istekleri, ilgileri ve çıkarlarıyla özdeşleştiren izlenimler ve güvenilir bilgi aktarımı aracılığıyla, tüketicilerin satın almaya yönelten programların planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi süreci olarak ifade edilebilir (Kitchen ve Papasolomou, 1997:73). Bu süreç pazarlama hedeflerine hizmet etme amaçlı bir halkla ilişkiler konseptini, satışı ve müşteri memnuniyetini amaçlayan, işletmeleri ve ürünleri tüketicilerin istekleri, ihtiyaçları ve özel ilgi alanları ile özdeşleştiren inanılır, güvenilir bilgi ve etkileşim iletişimini kullanan toplam bir planlama, yürütme ve değerlendirme programını içermektedir (Saçkan, 1994:6). KOBİ’ler yapıları gereği pazarlamayı ön planda tutan işletmelerdir. Aynı zamanda esnek bir üretim tarzına sahip olup müşteri beklenti ve isteklerine kolay cevap verebilen bir üretim tarzını benimsemişleridir. Pazarlama amaçlı halkla ilişkiler teknikleriyle müşteri memnuniyetini sağlayabilecek programlar geliştirebilirler. 103 Pazarlama amaçlı halkla ilişkiler, pazarlama hedeflerine hizmet etme amaçlı, satışı ve müşteri tatminini, işletmeyi ve ürünleri tüketicilerin beklentileri doğrultusunda geliştirmeyi hedefleyen halkla ilişkiler sürecidir. Aynı zamanda, işletmenin satışlarını arttırmak amacıyla pazarlama stratejileri doğrultusunda pazarlama faaliyetlerini destekleyen halkla ilişkiler uygulamalarını da içermektedir (Okay ve Okay, 2002:541). Bu bağlamda halkla ilişkiler ve pazarlama KOBİ amaçlarına hizmet eden koordineli faaliyetleri kapsayan ve uygulamada birbirlerini destekleyen tekniklerdir. Günümüzde birçok alanda yaşanan hızlı gelişmeler, KOBİ’leri ürün kavramı üzerinde yoğunlaştırarak, reklâm uygulamalarına ağırlık vermeye yöneltmiş, bunun sonucu olaraktan pazarlama amaçlı halkla ilişkiler kavramı ortaya çıkmıştır. Özellikle reklam harcamalarındaki artışlar, satış promosyonu masraflarındaki ve doğrudan pazarlamada ulaşılan kişi başına maliyetin artışı gibi nedenlerden dolayı pazarlama amaçlı halkla ilişkilerin önemi giderek artmıştır (Okay ve Okay, 2002:541-542). Ürünü ön planda tutan KOBİ’lerin ürüne yönelik uygulamaları da ön plana almaları doğal bir sonuçtur. Fakat bu sonuç özellikle reklam ve satış promosyonundaki maliyetler noktasında sıkıntı yarattığı için pazarlama amaçlı halkla ilişkiler KOBİ’lerin elini güçlendirmektedir. Reklam ve satış promosyonuna bütçe ayıramayan KOBİ’ler daha düşük bir maliyetle MPR uygulamaları gerçekleştirerek amaçlarına hizmet edebilirler. KOBİ’lerin amaçlarını bir bütünlük içerisinde gerçekleştirmeye çalışan halkla ilişkilerden farklı olarak pazarlama amaçlı halkla ilişkiler, pazarlama amaçlarını desteklemeye çalışmaktadır. Bu iki alan arasında yetenek ve deneyim benzerliğinde değil, aynı zamanda kurum amaçlarıyla pazarlama amaçlarını bütünleştirme ihtiyacı nedeniyle yakın çalışma ilişkisini sürdürmektedirler (Okay ve Okay, 2002:547). KOBİ içerisindeki bütün amaçların genel amaca hizmet etmesi bir zorunluluk olduğu için pazarlama amaçlarının da genel amacı bir bütünlük içerisinde desteklemesi gerekmektedir. Pazarlama amaçlı halkla ilişkiler çalışmalarının kuruluşun tespit ettiği birçok amaca hizmet ettiği söylenemez. Pazarlama amaçlı halkla ilişkiler KOBİ’lerin pazarlama çalışmalarını desteklemekle birlikte, belirli ve tek bir amaca hizmet eder 104 (Kitchen ve Papasolomou, 1997:73). Bununla birlikte kullanım yeri fazla olmasına rağmen amaç tektir. KOBİ’lerin başarılı bir biçimde ürettiği ürün ve hizmetleri pazarlayamadıkça hayatlarını devam ettirmesi mümkün değildir. Bu gerçeklikten hareketle çeşitli hedef gruplarıyla KOBİ’lerin sürekli ve düzenli iletişim halinde olmaları bir zorunluluktur. Hedef gruplardan bazıları az veya çok KOBİ’lerin başarısını etkilemekte fakat piyasadaki başarıda müşterilerle olduğu kadar müşteri olmayan ve geniş bir yelpazede oluşan hedef gruplarla kurulacak olan sağlıklı iletişime bağlıdır. KOBİ’lerin yakın ve uzak çevreyle olan ilişkileri piyasayı etkilemektedir. Çünkü insanlar bildikleri ve güven duydukları kuruluşlarla iş yaparlar. Daha önceleri pazarlamacılar doğru bir iletişim stratejisi ve promosyonla doğru yerde, doğru zamanda, doğru insanlara doğru ürünleri dağıtmakla ilgilenmişler fakat daha sonra ürünlerin pazarlanmasını büyük ölçüde etkileyen hükümet kuruluşları, kanun koyucular, siyasi kişilikler, çevreci gruplar, tüketici yararına çalışan sivil toplum kuruluşlarını etkilemeye yönelik daha fazla zaman ve emek harcamaya başlamışlardır (Okay ve Okay, 2002:549). Bu unsurlara yönelmek tek başına pazarlama amaçlarıyla ifade edilemez. Bunun yanında bir halkla ilişkiler anlayışının da bütüncül bir yaklaşımla pazarlamayı da desteklediği söylenebilir. KOBİ’lerin bütün hedef gruplarıyla kuracağı ilişkiler bir bütünlük içerisinde olup halkla ilişkilerle pazarlamayı birbirine bağlamaktadır. Uygulamada halkla ilişkiler profesyonellerinin çoğu zaman yeni ürün ve hizmetlerin medyada yer alması ve tanıtım yazılarının yazılmasıyla kuruluşun pazarlama çalışmalarına yardımcı olmaktadırlar(Harris, 1991:26). KOBİ’ler bütüncül düşünmek ve halkla ilişkiler ve pazarlamayı bir birini destekler bir süreç içerisinde yönetmek durumundadırlar. Fakat bazı durumlarda KOBİ’ler hem halkla ilişkiler faaliyetlerini hem de pazarlama amaçlı halkla ilişkiler faaliyetlerini tek başlarına veya her ikisini de birden yürütebilir. Her ikisinin de birlikte yürütüldüğü durumlarda kurumsal halkla ilişkilerin görevi kurumsal amaçları desteklemek, pazarlama amaçlı halkla ilişkilerin görevi de pazarlama amaçlarını desteklemek olacaktır(Kitchen ve Papasolomou, 105 1997:73-74). Bunların ayrı veya birlikte yürütülmesinde kurumsal yapı ve kurumsal özellikler belirleyici olabilmektedir. 3.2.1. KOBİ’lerde Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkilerin Amaçları Genel olarak ürünün satışını artırmaya yönelik halkla ilişkiler uygulamaları olarak ifade edilen pazarlama halkla ilişkilerin, ürün satışının sürekliliğinin sağlanması için ürüne ve ürünün konumlandığı markaya imaj yüklemesinin bir zorunluluk olduğu günümüz koşullarında, temelde imaj oluşturma görevini üstlendiği belirtilmektedir(Tosun, 2003:15-16). Pazarlama halkla ilişkilerin öncelikli amaçları, ürün-marka gereksinimi oluşturma ve geliştirme; markayı tanıtma ve hatırlatma yolu ile farkındalık sağlama; marka bilgisi sağlama; marka tutumu yaratma ile marka bağlılığı sağlama olarak ifade edilmektedir(Tosun, 2003:26). Pazarlama halkla ilişkilerin daha çok diğer pazarlama çalışmalarının tamamlayıcısı olarak müşteriler ve potansiyel müşteriler üzerine odaklanmakta olup başlıca amaçları şu şekilde sıralanabilir(Duncan, 2002:551-552): • İşletme ve onun markaları için kabul görme şartlarını oluşturmak. • Marka bilinirliliğini artırmak. • Markanın iddialarının inandırıcılığını ve itibarını artırmak. • Haberleri ve insan ilgilerini kullanarak ticari mesaj karmaşasını ortadan kaldırmak. • Diğer hissedarlara ulaşmak. • Bütün bunları çok etkili bir şekilde yapmak. Bunlarla beraber özellikle yeni mamulün pazara sunulması, belli bir mamul hattına yönelik ilgi oluşturulması ve özel hedef kitleleri etkilemek amaçlandığında pazarlama halkla ilişkiler daha spesifik roller üstlenmektedir (Odabaşı ve Oyman, 2003:152). Yeni mamul pazara sunulduğunda pazarlama halkla ilişkiler, reklâmı ve diğer tutundurma metotlarını aşan, ayırt edici ve destekleyici bir görev almakta; yazılı basın, televizyon ve radyo yoluyla iletişim sağlayarak taktik açıdan yardımcı olmayı amaçlamaktadır (Kitchen ve Papasolomou, 1999:343). Bu destekleyici faaliyetlerle pazarlamanın etkinliği arttırılmaya çalışılmaktadır. 106 Uzun dönemde stratejik imaj oluşturulması, güvenilirliğin geliştirilmesi, işletmenin profilinin yükseltilmesi ve diğer pazarlama faaliyetlerinin arttırılmasında kullanılan pazarlama halkla ilişkiler, bu kullanım biçimiyle geniş tutundurma faaliyetlerinin bir unsuru olmakta ve onlarla birlikte iş görmektedir. Yeni bir mamul veya yenilikçi bir reklâm kampanyasının başlangıcında ilgi ve haberdarlıktan oluşan somut medyayı hedefleyen planlanmış pazarlama halkla ilişkiler faaliyetleri, çok sayıda fayda sağlamaktadır (Brassington ve Pettitt, 2000:45). Pickton ve Broderick pazarlama halkla ilişkilerin avantajlarını, "itibar", "görünürlük-etki alanı" ve "maliyet" başlıkları altında toplamakta; sakıncalarını, "denetim" başlığı altında ifade etmektedir. Pazarlama halkla ilişkiler bu avantajları yönünden diğer bütünleşik pazarlama iletişimi unsurlarıyla kıyaslandığında işletmelere özel yararlar sağlamaktadır. İtibarla ilgili unsurlar arasında, pazarlama halkla ilişkilerin tarafsız görünmesi; hedef kitlelerde işletmenin onlara ilettiklerine yönelik olarak güven yaratması; marka bilinirliliği ve bilinci oluşturulmasına yardım etmesi; beğenilen fikirlerin oluşturulması ve güçlendirilmesine katkı sağlaması ve satışlara olumlu yarar sağlaması sayılabilir (Pickton ve Broderick, 2001:504-507). 3.2.2. KOBİ’lerde Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkilerin Kullanım Alanları Halkla ilişkiler pazarlamaya destek sağlayan bir fonksiyon olarak bir çok amacı başarmak için kullanılmaktadır. Bunlardan en önemlileri farkındalığı arttırmak, haber ya da bilgi vermek, anlayış kazandırmak, güven oluşturmak, dostluklar kurmak, insanlara satın almaları için nedenler göstermek (bazı durumlarda da onay vermek ) ve sonuç olarak tüketici kabulü için bir iklim yaratmaktır (Harris, 1991:14). Pazarlama Halkla İlişkileri; ister bir ürün için olsun, ister bir hizmet ya da bir kavram için, tercih edilen stratejik bir iletişim aracıdır. Pazarlama Halkla İlişkileri diğer rakiplere rağmen bir ürünün bir markasını - ki bu bir içecek, CD çalar, videofilm, diş macunu ya da otomobil olabilir - kişinin tercih edip satın almasını sağlamak için harekete geçirir. Avukatlar, mali müşavirler ve mimarlar da verdikleri hizmet için gerekli talebi yaratmak için 107 pazarlama iletişimi yöntemlerini kullanabilmektedirler. İlk kez gösterime girecek bir film için daha çok yer satabilmek, özel bir tatil beldesi için daha fazla ilgi çekerek kazanılan parayı arttırmak, bir havayolu şirketini ya da bir oteli diğerlerine göre tercih edilir kılmak mümkündür (Henry, 1995:5). Pazarlama Halkla İlişkileri izleyicinin diğerlerine rağmen bir kanalı ya da spor ve eğlence için kablolu bir yayını tercih etmesini sağlamak için etkileyebilir. Hastaneler, müzeler ya da güzel sanatlarla ilgili gruplar hedeflerine ulaşmak için pazarlama iletişimini kullanabilirler. Yeni ev aletlerinin piyasaya sürülmesinde, moda ve tüketiciyle ilgili ürünlerde, yeni ev ve yazlık satımında kullanılabilmektedir. Pazarlama halkla ilişkileri ürün ya da pazara ilişkin olarak birçok alanda pazarlama programlarına belirgin katkılar sağlamaktadır. Özellikle yeni ürünlerin tanıtılması, varolan ürünlerin tanıtımlarının geliştirilmesi, pazardaki rekabet içerisinde ürünlerin desteklenmeleri, tüketici talebinin oluşturulması kadar pekiştirilmesi gibi konularda önemli işler başarabilmektedir. 3.2.2.1.Yeni Ürün Tanıtımına Yardımcı Olmak Bir markayı oluşturmak halkla ilişkilerin görev ve sorumlulukları içindedir. Reklamın rolü, pek çok araç kullanarak harekete geçen halkla ilişkiler mesajlarının devamlılığını sağlamaktır. Kullanılan araçların farklılığı halkla ilişkiler programlarının politikasında değişiklik yaratmamaktadır. Reklam bu süreçte halkla ilişkilere ait kavram ve düşünceleri güçlendirmeye devam etmelidir. Bir marka "haber" yaratma kapasitesi ile birlikte doğar. Bu da yeni markanın temel niteliğidir. Yeni bir marka oluşturmada başarıya ulaşılmak isteniyorsa halkla ilişkiler ve reklamın uygun bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Genel kural temel tanıtım olanakları ortaya çıkarılmadan reklama girişilmemesidir(Ries ve Ries, 2002:197). KOBİ’lerin markalaşma noktasında yaşadığı sorunlar göz önüne alındığında bu açıklama yol gösterici nitelikte olabilir. Bugün çoğu pazarlamacı yeni bir ürünün duyurulmasının, tanıtımın gerçekleşmesi ve ürünün gösterimi için önemli bir fırsat sunduğunu kabul etmektedir. Pazarlamacılar aynı zamanda ürün hakkındaki haberin reklamdan önce gelmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar. Reklam bir kez tüketici tarafından görüldüğünde ürün 108 artık medya için bir haber niteliğini kaybetmektedir (Harris, 1991:15). Reklam ne kadar güçlü ve etkili olsa da tanıtılan ne olursa olsun yeni ürün ve hizmet üzerinde basın ya da fikir önderlerinin yorumları güvenilir bir hava yaratmak için en önemli unsur olmaktadır. Bir çok ürün ve hizmet televizyon reklamlarının üretim maliyetleri ile değil halkla ilişkiler bütçeleri ile tanıtılmaya başlanmaktadır (Haywood, 1998:172). Bu durum halkla ilişkilerin diğer bazı tekniklere göre avantajlı bir konumda olduğunu göstermektedir. 3.2.2.2.Var Olan Ürünün Tanıtımının Geliştirilmesi Pazarlama halkla ilişkilerinin yeni bir ürünün tanıtılmasındaki rolü pazarlamacılar tarafından geniş bir şekilde kabul edilmekte ve aynı zamanda pazarlama çabalarının toplam tanıtımının da önemli bir parçası olmaktadır. Bir markanın geliştirilmesinde, varolan markanın korunmasında, gerileyen markaların desteklenmesindeki kullanımı daha az anlaşılmaktadır. Gerçekte halka ilişkiler programları ürün yaşam seyrinin (product life cycle) her aşamasında ürünü desteklemektedir (Harris, 1991:144). Pazarlama halkla ilişkileri gerek reklamın uzandığı alanları genişletmek gerekse marka sadakatinin oluşturulması konusunda ortaya koyduğu fırsatlarla pazarlamaya destek sağlamaktadır. Şirketler açısından var olan ya da gerileyen markalar konusunda pazarlama halkla ilişkilerinin ortaya koyduğu yeniden canlandırma, gündeme getirme, yeniden konumlandırma ve pazarda devamını sağlama konusunda üstlendiği rol bir şirket için, yeni bir ürünün tanıtımındaki çabuk ve hissedilir bir etkinin başarılmasından çok daha büyük bir değer taşımaktadır (Harris ve Whalen, 2006:160). Var olan bir ürüne ilişkin haber değeri yaratmak için en iyi yollardan biri de yeni kullanımlarını ya da tüketiciye sağladığı yeni faydaları ortaya çıkarıp geliştirmektir. Pazarlama Halkla İlişkileri büyük şirketler ve önde gelen pazarlamacılar tarafından akıllarda kalmayı sağlayan, tüketicilerin değişen istek ve ihtiyaçları ile ilişkili haberler üretmek için yoğun bir şekilde kullanılmaktadır(Harris ve Whalen, 2006:172). Bu açıdan KOBİ’ler içinde ciddi bir öneme sahiptir. 109 3.2.2.3. Kamuyu Yakından İlgilendiren Ürünlerin Desteklenmesi Halkla ilişkiler KOBİ’lerin pazar içinde karşı karşıya geldiği tüketici gruplarıyla ilgili olarak gerekli araştırmalar yapmak, istek ve çıkarlarını takip ederek uygun şekilde cevap verebilmek için planlar ve programlar hazırlamaktadır. Bununla birlikte öngörülemeyen pazar gelişmeleri, ürün hataları ve eksiklikleri işletmeleri savunmasız bırakabilmektedir. Pazarlama halkla ilişkileri hem pazarlamadan kaynaklanan sorunların aşılması, tüketicilerden gelen soru ve baskıların yanıtlanması hem de tüketici istek ve ihtiyaçlarının pazarlama hedefleri ile kamu yararı noktasında birleştirildiği yeni fırsatları içeren programları ortaya konulmasında önemli görevler üstlenmektedir(Tolga, 2006:48). Sorunların çözümü yanında müşteri beklenti ve isteklerine cevap veren bu bağlamda da müşteri memnuniyetini sağlayan bir tekniktir. 3.2.2.4. Ürüne Destek Veren Güçlü Kurum İmajının Yansıtılması Pazarda kurumun başarısını etkileyecek olan kurumsal ün ve itibar, 2000'li yılların temel halkla ilişkiler etkinlikleri olarak görülür. Kurumsal ün, bir firmanın geçmişteki eylemlerinden çıkartılarak firmaya atfedilen nitelikler toplamı olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle kurumsal ün; bir kurumun ne olduğunda ve nasıl davrandığında odaklanarak, zaman içinde kuruma ilişkin oluşturulan algılamalara karşılık gelir. İşletmenin geçmişte yapmış olduğu eylemlere bağlı olarak, yani uzun bir zaman sürecine dayanarak, kurumun iyi, kötü, dürüst, güvenilir, inanılır vb. olmasına yönelik algılanmasıdır (Bozkurt, 2004:113). Kamu oyunun sahip olduğu olumlu yönde gelişen böyle bir algı KOBİ’yi gelecek projeksiyonları noktasında cesaretlendirecektir. Ülkemizde de birtakım önemli kuruluşlar bunun farkında olarak halkla ilişkiler faaliyetlerinin de önemli desteğiyle kazandıkları güçlü kurum imajını ürünlerine yansıtmaktadırlar. Koç ve Sabancı toplulukları bu konuda önemli iki örnektir. Bu topluluklara ait Aygaz, Arçelik, Maret (Koç) ve Akbank, Lassa (Sabancı) gibi ürünlere ilişkin reklamlarda ürün ya da hizmet tanıtımının sonunda kuruluşa ait amblemlerine yer verilmekte ve tüketicilerin zihninde bir güven duygusu oluşturularak satın alma yönündeki tercihleri olumlu yönde şekillendirilmektedir 110 (Tolga, 2006:50). Bu saye güçlü kurum imajı tüketicilerin tüketim davranışlarını işletme lehine olumlu yönde geliştirecektir. 3.2.2.5.Ürüne Olan İlginin Pekiştirilmesi Halkla ilişkiler çalışmaları sonucunda bir ürünün farkına varılması, o ürün hakkında bilginin oluşturulması ve hedeflenen gruplar üzerinde bir davranış değişikliği yaratılarak genel olarak tüketimin yaygınlaştırılması amacıyla çeşitli kampanyalar düzenlenmektedir. Halkla ilişkiler açısından ilk iş hedeflerin ortaya konulmasıdır. California Şarap üreticileri, önemli gördükleri iki pazarlama hedefini desteklemek için program geliştirilmesi konusunda bir halkla ilişkiler şirketi kiralamıştır. Amerikan halkını iyi yaşamın hoş bir parçasının şarap içmek olduğuna ikna etmek ve tüm şaraplar içerisinde California şaraplarının pazar payını arttırarak imajını yükseltmek. Bu doğrultuda, Şarap konusunda hikayeler yazmak, bunu en çok satan dergilere (Time, House, Beatiful gibi) ve gazetelerin yiyecek bölümlerine yayımlamak üzere vermek; şarabın sağlık açısından önemini belirten hikayeler geliştirerek bunların konularında uzman profesörler tarafından onaylanmasını sağlamak; genç pazarı, yetişkin pazarı gibi spesifik pazar grupları için özel tanıtımlar yapmak gibi halkla ilişkiler hedefleri ortaya konulmuştur (Kotler ve Armstrong, 1996:489). Amerika'da 60 Dakika (60 Minutes) adlı programda günde iki bardak kırmızı şarabın tüketilmesi ile kalp krizi riskinin yaklaşık %50 oranında azaldığına dair bir raporun yayınlanması sonucunda kırmızı şarap satışlarının %44 oranında arttığı görülmüştür (Harris, 1998:290). Bu durum halkla ilişkilerin pazarlamayı destekleyecek ürüne olan ilgiyi pekiştirmesine yardımcı olmuştur. Özellikle besin değeri yüksek insan sağlığı açısından büyük önem taşıyan ürünlerin tüketiminin arttırılması için geniş ölçüde halkla ilişkiler çalışmalarından yararlanılabilmektedir. Ülkemizde de süt tüketiminin arttırılıp yaygınlaştırılması için Pınar Süt'ün öncülük ederek yürüttüğü faaliyetler ve fındık üreticilerinin Fındık Tanıtma Grubu adı altında fındığın besin değeri konusundaki ilgi çekici çalışmalara yönelmeleri bu konudaki örnekleri oluşturmaktadır(Tolga, 2006:51). Özellikle besin 111 ve sağlık konularına yönelik ürünlerde halkla ilişkiler desteğinin reklamdan daha etkileyici olduğunu söylemek yanlış olmaz. 3.3. İletişim Yönetimi Sürecinde Yeni İletişim Teknolojileri Yeni iletişim teknolojilerinin KOBİ’lerde kullanılmaya başlanmasıyla, örgütlerde iletişimin niteliği değişime uğramıştır. Bu durum örgüt yapısını, iş ve çalışma yöntemlerini, yönetici ve çalışan profilini ve genel olarak iş hayatını değiştirmekte ve özellikle örgüt içi ve dışı ile iletişimde yeni uygulamalar ortaya koymaktadır. İletişim teknolojileri kavramı, "genellikle, iletişim alanındaki bütün teknolojileri kapsayan bir kavram olarak kullanılmakta olup, iletim, telekomünikasyon, iletişim, enformasyon, yayın, yayım ve basım kelimeleri ile ilgili bütün teknolojileri içermektedir" (Uluç, 2003:14). İletişimin tarihçesinde işaretlerden, sözlü-yazılı araçlara, basma, basından telekomünikasyona ve uydu yayıncılığına değin gelişen bilgi, haber ve enformasyon akış yolu görülmektedir. Bu gelişim süreci içinde yeni gelen sistem eski sistemi ortadan kaldırmamış, her sistem kendi içinde gelişerek daha geniş kitlelere ulaşma yolunu kendisine amaç edinerek geniş çapta örgütlenme yoluna gitmiştir (Parsa, 1993:9-10). Bu örgütlenme yolunda radyo ve televizyon kurumlan insanların günlük hayatlarının seyrini değiştirmiştir. Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmelerin en önemli özelliği, bu gelişmelerin getirdikleri yeniliklerin ürün üzerine olmaktan ziyade üretim sürecine yönelik olmasıdır. Teknolojik gelişmeler üretim süreci üzerinde etkili olmuş ve son olarak bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler üretim, dağıtım ve ulaşım safhalarını gözle görülür bir şekilde değiştirmiştir. Ama artık günümüzde bu teknoloji iletişim ve halkla ilişkiler alanında da etkin olarak kullanılmaya başlanmıştır. İnsanlık sahip olduğu teknolojik olanaklara bağlı olarak iki aşamadan geçmiştir. Sözlü iletişimin yaygın olduğu ve tekerlek teknolojisine bağlı ilk aşama ve yazılı iletişim ve mekanik teknolojiye bağlı ikinci aşama. İkinci aşamada bilgilerin basılarak çoğaltılması, farklı insanların ya da bir tek kişinin düşüncelerinin ardışık sıralar halinde birbirine bağlanması toplumları rasyonelleştirmekte ve buna bağlı 112 olarak sanayileştirmektedir. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler neticesinde farklı mekanlarda yaşayan insanlar sadece kendi ülkelerinde olup bitenlerle değil tüm dünyada olup bitenlerle ilgilenmeye başlamışlardır (Eşkinat, 1998:37) ve böylece mesafe ve zaman mevhumu bir anlamda ortadan kalkmıştır. Günümüzde iletişim teknolojilerindeki gelişim sayesinde artık iletişim teknolojilerinde eski yeni ayrımına gidilir duruma gelinmiş ve bu çerçevede İletişim teknolojilerindeki eski-yeni ayrımının yapılmasında çeşitli yaklaşımlar ortaya konulmuştur. Bunlardan bir tanesi yeni iletişim teknolojilerini iletişimin yönü, kullanıcı/izleyicinin konumu açısından ayırt ederek bir kategorilendirmeye giden yaklaşımdır. Bu yaklaşıma göre (Breitrose, 1985:78): 1. Eski teknolojiler birkaç azınlığın çoğunlukla iletişim kurmasına izin vermekte, çoğunluğun istek ve beğenileri azınlık tarafından belirlenmektedir. Yeni teknolojiler ise çoğunluğun kendi istediği bilgiye ulaşmasına imkan vermektedir. 2. Eski iletişim teknolojileri üretici merkezlidir ve aynı iletişim içeriğini bütün izleyiciler için sağlamaktadır. Yeni iletişim teknolojileri ise alıcı merkezlidir ve bilgisayarın hafızasındaki enformasyona erişim biçimi çoklu bir yapıya kavuşturulmuştur. Bu tür yaklaşımlardan biri de Rogers’e aittir ve Rogers, yapısal bir sınıflandırma ile, yeni iletişim teknolojilerinin üç özelliğini şöyle tanımlamıştır (Geray, 2002:18-19). 1. Karşılıklı Etkileşim: İletişim sürecinde, karşılıklı etkileşimin varlığı gereklidir. Karşılıklı etkileşim özelliği geleneksel basılı ve elektronik kitle iletişim araçlarındaki tek yönlü işlevi değiştirmektedir. Şöyle ki, bu özellik sayesinde iletişim süreci kişilerarası iletişimdekine benzer bir şekilde tarafların anında iletilerini birbirlerine aktarmalarına olanak sağlar, ancak bu süreç kişilerarası iletişime benzemez. Yeni teknolojiler kişilerarası iletişimdekinden çok daha geniş kitlelere hitap eder. 2. Kitlesizleştirme: Yeni iletişim teknolojileri büyük bir kullanıcı grubu içinde, her bireyle özel mesaj değişimi yapılabilmesini sağlayacak kadar 113 kitlesizleştirici olabilir. Bu özellik kitle iletişim sisteminin kontrolünün kaynaktan alıcıya doğru kayması anlamına gelir. Söz konusu özellik bireyin yüz yüze olmayan, iletişim içerisinde geniş hedef kitleler ile mesaj alışverişi yapmasını sağlar, 3. Eşzamansız (Asenkron) Olabilme: Yeni iletişim teknolojileri birey için uygun bir zamanda mesaj gönderme ve alma yeteneklerine sahiptirler. Mesajın alınması veya yollanmasının zamanını kullanıcı kendisi ayarlar. Bu anlamda bakıldığında insanoğlu, senkron iletişimi asenkron iletişime dönüştürmek için tarihi süreç içerisinde hep bir çaba içerisinde olmuştur. 5000 yıl önce yazı bulunmadan iletişim türü olarak sözsüz iletişim ve sözlü iletişim insanların anlaşmalarını sağlamaktaydı. Bu iletişim türlerinin özelliği fiziksel mekan birlikteliğinin olma zorunluluğudur. Yani bir kişi bir başkasıyla iletişime girecekse iletişim esnasında iletişime giren kişilerin aynı zamanda aynı ortamda bulunmaları zorunludur. İnsanoğlu bu zorunluluktan kurtulma yollarından ilkini yazıyı bulmakla başarmıştır. Yazı sayesinde iletişim asenkron olmaya başlamıştır. Yazımn bulunduğu dönem düşünülürse o dönem için yazı çok büyük bir buluş ve yeniliktir. İletişimde asenkron olabilmek için daha sonra da birçok buluş ve icatlar (videokaset kaydedici, internet) gerçekleştirilmiştir. Gelişen iletişim teknolojilerinin insanlara sağlayacağı en büyük yararlardan birisi insanların zaman çizelgeleri üzerinde daha fazla denetim kurabilmesini (Gates, 1999:70) sağlamasıdır. Yukarıdaki ayrımlar göz önünde tutulduğunda yeni iletişim teknolojilerinin tanımının yapılması gerekirse Rice'ın şu tanımını burada kullanmak yerinde olacaktır (Rice, 1984:35), yeni iletişim teknolojilerini, "tipik olarak mikroişlemci ya da bilgisayar yetilerini kullanan ve kullanıcılar arasında ve kullanıcıyla enformasyon arasında etkileşime olanak tanıyan ya da bunu zorunlu kılan iletişim teknolojileri" olarak tanımlamıştır. Yeni iletişim teknolojileri, iletişim araçlarıyla bilgisayarların birlikte düşünülüp, geliştirilmesi neticesinde eskiye oranla daha kullanışlı teknolojik araçlar olarak ortaya çıkmışlardır. Bu şekilde geliştirilen iletişim teknolojilerinden ilk akla gelenler; kablolu televizyon, dijital televizyon, bilgisayarlarla gerçekleştirilen bilgi 114 transferi, ses ve görüntü CD'leri, elektronik mektup, iletişim uyduları, internet sistemleri, iletişim ağları (data ağlar- network yapılar) ve multi medya sistemleri (ses, hareketli ya da tek tek görüntü ve yazı öğelerinin birlikte sunumu)dir (Tutar vd., 2003:131). Yeni iletişim teknolojileri iletişim yönetimi faaliyetlerinde araştırma, planlama, uygulama ve değerlendirme aşamalarının her birinde kullanılabilecek özelliklere sahiptir. Örneğin bir halkla ilişkiler faaliyeti gerçekleştirilmeden önce internet ortamında kısa süreli bir araştırma gerçekleştirilerek yapılacak faaliyetin daha sağlam temeller üzerine oturtulması sağlanabilir. Yeni iletişim teknolojilerinin kitlesizleştirici olma özelliği halkla ilişkilerin hedef kitlesi içinde yer alan her birey veya kurum ile ayrı ayrı iletişim içerisine girmesine olanak vermektedir. Yeni iletişim teknolojilerinin en önemli özelliği olan etkileşimlilik ise hedef kitlelerin gerçekleştirilen faaliyetler hakkında anında feed-back vermelerine olanak tanımakta ve bu artı değer yürütülen faaliyetin gelen tepkilere göre sürdürülmesine olanak sağlamaktadır. Ayrıca bu özellik hedef kitleyi edilgen konumdan etken konuma getirmiştir. Artık hedef kitle düşüncelerini istediği anda söyleme ve ilgili birimlere iletme imkanına sahip olmuştur. Diğer araçlarda bu süreç genelde gecikmeli olarak işlemekte ve sonuca fazla etki etmemektedir(Akar, 2004:67-68). Bu teknolojilerin yazıyı, görüntüyü ve sesi aynı anda iletebilmeleri bu araçlara olan ilgiyi artırmaktadır. Günümüzde hem dijital televizyon yayıncılığı hem kablolu televizyon yayıncılığı hızlı bir yayılım içine girerken bunlardan daha hızlı bir şekilde yayılan internet artık dünyadaki bütün sınırlan ortadan kaldırmıştır. Günde milyonlarca insanın gezinti yaptığı bir ortam, halkla ilişkiler faaliyetleri için önemli bir ortam niteliğini taşımaktadır. İnternet ortamının birilerinin kontrolünde olmaması ve isteyen herkesin bağlanabildiği bir ortam sunması da bu ortamın kullanımını daha da özgür kılmaktadır. Şöyle ki, isteyen her kişi veya organizasyon paylaşmak istediği bilgi, düşünce ve duygularını bu ortamda sınırsız bir şekilde paylaşma olanağına sahiptir (Akar, 2004:68). Bu durum bilgiye ulaşmak isteyen alıcıların az bir emek ve kısa bir zamanda bilgiyi elde etmelerine de olanak sağlamıştır. 115 KOBİ’ler geliştirecekleri bir web sayfası ile tüm halkla ilişkiler faaliyetlerini sanal ortamda yürütebilmektedirler. Burada ne süre kısıtlaması vardır ne de birilerinin sizin sunmak istediklerinize müdahale hakkı. İnternette hedef kitleye sunulacak iletiler tamamen KOBİ’nin kendi inisiyatifi doğrultusunda düzenlenebilir ve bu iletiler yedi gün yirmi dört saat hedef kitle ile paylaşılabilir. Bu ortamın sunduğu pek çok olanak, faaliyetlerin hem daha hızlı hem de daha başarılı bir şekilde işlemesine fırsat vermektedir. 3.3.1. İnternet Teknolojisinin KOBİ’lerde İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanımı Birçok yeni iletişim teknolojilerinde olduğu gibi, internet de, iletişim uzmanlarında iletişim yönetimi faaliyetlerinde kullanılabilmesi açısından büyük ilgi uyandırmıştır. Birçok uzman ve akademisyen, internet ve world wide web gibi internet bileşenlerini, etkin bir iletişim aracı olarak görmektedir. Bir kısım uzman ve akademisyenler ise bu teknolojinin sadece organizasyonlar ve hedef kitleleri arasındaki iletişimi reformize etme ve yenileme potansiyeline sahip olduğunu belirtmektedirler. Araştırmacılar internet ve world wide web'in potansiyeli konusunda farklı görüşler öne sürseler de, bu teknolojilerin önemli iletişim araçları oldukları konusunda hemfikirdirler (Esrock ve Leichty, 2000:327-328). İnterneti halkla ilişkiler planlamasında stratejik olarak kullanmak için bir web sitesi kurulabilir. Bu web sitesi KOBİ ile ilgili yayınların, haberlerin, fotoğrafların, araştırmaların yayınlanmasında ve KOBİ’nin finansal durumu hakkındaki rakamlar ve gerçeklerin duyurulmasında, ayrıca ortaklarının seçkin tartışma guruplarına katılmasında ve internet reklamlarının (banner) yayınlanmasında kullanılabilir. Ayrıca internetten birde haber gurupları, arama motorları, diğer web hizmetleri ve abone olunan mail listeleri kullanılarak KOBİ!nin çevresi ile ilgili araştırmalarda yararlanılabilir (Kamat, 2002:21). Günümüzde teknolojik gelişmeler, dünyayı küçük bir köy haline getirmiştir ve bu gelişmeler sonucu olarak her türlü pazar, ulusal olmaktan çıkıp uluslararası boyut kazanmıştır. Buna paralel olarak ta organizasyonların kendilerini hem ulusal çapta hem de uluslararası çapta tanıtma gereği ortaya çıkmıştır. KOBİ’ler küresel ağ 116 olarak adlandırılan interneti, genişleyen hedef kitlelerine kendilerini ve sunmuş oldukları mal ve hizmetleri etkin bir şekilde tanıtmak ve hedef kitlelerini tanımak amacıyla bir halkla ilişkiler aracı ve ortamı olarak kullanmaktadırlar (Göksel ve Yurdakul, 2002:321). Bu açıdan halkla ilişkilerin iki temel süreci olan tanıma ve tanıtma internet sistemi üzerinden yapılabilir. Benzer hedeflere sahip çok sayıda KOBİ’nin, yoğun rekabet ortamında varlıklarını sürdürebilmesi, mal ve hizmetlerini farklı kılacak değişiklikleri hangi ölçüde ve ne kadar sürede yapabildiklerine bağlıdır. KOBİ’ler bu hedeflerini gerçekleştirirken teknolojinin kendilerini sunduğu olanakları kullanarak, işletme içinde ve işletmenin dış dünyayla ilişkisinin sağlanıp sürdürülmesinde bilgi teknolojilerinden ve onun sunduğu çeşitli araçlardan yararlanmaktadırlar. Bu noktada internet, sözü geçen değişiklik ve iyileştirmelerin hızlı ve güvenilir şekilde yapılmasına yardımcı olmakta (Akar, 2004:71)ve böylece KOBİ bir rekabet avantajı kazanmaktadır. İnternet'in iletişim yönetimi faaliyetlerinde sunmuş olduğu karşılıklı iletişim ve etkileşim özelliği onu, geleneksel iletişim araçlarından ayıran üstünlük olarak algılanmaktadır. Bu özellik sayesinde internet ortamında kısa sürede ve az bir maliyetle gerçekleştirilecek anketler ve kullanıcı grupları ile girişilecek iletişim sayesinde kullanıcıların, bir anlamda hedef kitlenin temel özellikleri ve beklentileri öğrenilebilir (Esrock ve Leichty, 2000:327-328)ve bunu yönetsel kararlara aktararak etkin bir halkla ilişkiler gerçekleştirebilir. Eğer KOBİ interneti sadece rakamları ve gerçekleri yayınlamak için kullanırsa internetten tek-yönlü iletişim aracı olarak yararlanmış olur. İnternet ve bu anlamda web siteleri halkla ilişkilerin tarihsel gelişim süreci içerisinde ortaya konan modellerden "halkı bilgilendirme modeli" anlayışına uygun kullanılmış olur. Bir de KOBİ yöneticilerinin veya uzmanların halk ile (chat, e-mail vb. yoluyla) düzenli haberleşmeleri iki-yönlü iletişim yolunu açar (Kamat, 2002:21-22). Günümüzde internetin halkla ilişkiler uygulamalarında verimli bir şekilde kullanımını sağlamak için onun en önemli özelliği olan etkileşimlilik özelliğinin uygulamalarda etkin bir şekilde kullanılması gerekir. Çünkü halkla ilişkiler uygulamaları hedef kitle ile 117 karşılıklı iletişim sonucunda hedef kitleleri bir konuda ikna etme veya yönlendirme amacını taşımaktadır ve bu da internet aracılığıyla gerçekleştirme imkanına sahiptir. Internet, halkla ilişkiler açısından hem uygulama alam hem de araç olarak yeni ufuklar açacak güçte ve önemdedir. Çünkü internet yukarıda da belirtildiği gibi hem bireylerle bire bir iletişim kurma olanağım sunmakta hem de çok ekonomik bir şekilde tüm dünyaya anında açılma imkanı sunarak halkla ilişkiler faaliyetlerinin herkese açık olmasını sağlamaktadır (Kazancı, 2002:277). Bu sayede hem KOBİ’lerin hem de hedef kitlelerinin karşılıklı olarak birbirlerine ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, yapılan araştırmalar günümüzde organizasyonların interneti halkla ilişkiler amaçlı olarak, “rakiplerin ve sektörün takibi”, “diğer ofislerle haberleşme”, “şirket içi bilgi paylaşımı” gibi bilgi ve iletişim amaçlı konularda da kullandıklarını ortaya çıkarmıştır. Diğer yandan organizasyonlar, kendi ortakları ve hedef kitleleri ile yürütülen süreçlerde de internetten faydalanma yolunu seçmektedirler (Andersen, 2001:135). Bu açıdan internet kurum içi hedef kitleye yönelik olarak da bir halkla ilişkiler aracı olarak kullanılmaktadır. İnternet teknolojisi halkla ilişkiler açısından değerlendirildiğinde bu teknoloji hedef kitlelerle sürekli, hızlı ve birebir iletişim kurmak açısından büyük avantajlar sağladığı görülür (Göksel ve Yurdakul, 2002:321). İletişimin hızlı olması gecikmeleri önlediği gibi KOBİ’lerin iletişim maliyetlerinin de düşmesine yardımcı olmaktadır. Günümüzde işletmelerin çoğu internet sistemini örgüt içi ve dışı haberleşmede yaygın olarak kullanmakta, aynı zamanda müşteriler ve diğer iş ortakları ile e-ticaret işlemlerini gerçekleştirmektedir. Bu şekilde işletmenin kendi kuracağı özel veri iletişim sisteminin maliyeti ortadan kalkmakta ve bu durum KOBİ’lerin bile e-ticaret faaliyetlerinde bulunabilmesine olanak sağlamaktadır. Ancak bu tür kamu iletişim araçlarının kurum bilgilerinin transferinde kullanılması halinde güvenlik sorunları yaşanabilecektir. Bu sakıncanın ortadan kaldırılmasında şifreleme vb. teknikler geliştirilmekle birlikte yüzde yüz güvenlik mümkün 118 olamamaktadır (Kodaganallur, 2006:44). Ancak son günlerdeki güvenlik sistemlerindeki gelişmeler güvenlik konusundaki endişeleri azaltmaya başlamıştır. Günümüzde örgütsel iletişim alanında yapılan araştırmalar bilgi teknolojilerindeki yeni gelişmelerin etki ve katkılarını belirlemeye yöneliktir. Ancak tersi durum, yani örgütsel iletişim yapısının bilgi teknolojilerinden yararlanma biçimini, örneğin web-sitelerinin tasarımını etkilemesi de söz konusudur. Diğer bir deyişle, web tasarımcıları örgütsel amaçların bu ortamlara başarıyla yansıtılabilmesi için örgüt ve tasarımcılar arsında etkin bir iletişimin sağlanması gereklidir (Lin, 2007:35). Başarılı kuruluşlara baktığımızda, iletişim teknolojilerini ön planda tuttukları görülmektedir. Küreselleşen dünyada bir çığ gibi çoğalan ve hemen hemen her yerde yaygın bir şekilde kullanılan bilgisayarlar, günümüzde her çeşit örgütte ki bunlara KOBİ’lerde dahil başarılı bir görev üslenmiştir. Bilgisayarların sayılamayacak kadar çok özelliği ile, örgütsel iletişimin etkinliğinde önemli bir araç haline gelmiştir. Örgütler de "etkin ve hızlı karar alma ve örgütsel iletişim" süreçlerinin her kademesinde bilgisayarları kullanmaya başlamışlar, bilgisayarlar örgütlerin bu anlamda bir parçası olarak(Ada, 2007:545)iletişimin vazgeçilmez bir unsuru haline dönüşmüşlerdir. Genel olarak bilgi teknolojileri “bilginin toplanması, saklanması, işlenmesi, erişilmesi ve dağıtılmasına hizmet eden teknolojiler, uygulama ve hizmetlerin bütünü ve sistem üzerindeki bilgilerin tümü” olarak açıklanabilir (Sarıhan, 1999:9). Bilgi teknolojileri örgütlerde iletişimi değiştirmiş ve yeni gelişmeler sonucu giderek yönetimi, üretimi, pazarlamayı ve işletme fonksiyonlarını etkilemeye devam etmektedir. Bu teknolojilerin; yönetim bilgi sistemi, yönetici bilgi sistemi, karar destek sistemleri ve elektronik mesaj sistemleriyle kullanılması örgüt iletişiminde yeni bir dönemi başlatmıştır (İraz, 2004:418). İnternet, iletişim sürecinin eşik bekçileriyle ilgili kısmını ya da reklam için harcanacak parayı hesaba katmadan, web sitesi, e-mail kısa mesajı, forum vs. aracılığıyla işletmenin hedef kitleleriyle daha kısa ve doğrudan iletişim kurmalarını mümkün kılmaktadır (Ülger, 2003: 203). 119 Yönetim Bilişim Sistemleriyle (YBS) yöneticiler her türlü bilgiyi istenen düzeyde takip etmek ve bilgisayar ekranlarından bu bilgileri görebilmek imkanına kavuşmuşlardır. Bu sayede yöneticiler, yönetiminden sorumlu oldukları örgütlerin nabzını her an ellerinde tutabilmekte(Soysal, 1989:5-8)ve böylece etkin bir yönetim sağlayabilmektedir. 3.3.2. Web Teknolojisinin KOBİ’lerde İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanımı Günümüzde internetin iletişim alanında giderek daha fazla önem kazanmaya başladığını görmekteyiz. İnternet, üzerinden araştırma yapmak, zaman ve mekan kısıtlaması olmadan dünyanın herhangi bir yerinden istenilen bilgilere ulaşmak mümkün hale gelmiştir. Benzer şekilde işletme yada kişiye ait web sayfaları aracılığıyla verilmek istenen bilgilerde başkalarının erişimine açılabilir. Bunun yanında bireyler ve işletmeler e-posta aracılığı ile mesaj alış verişi yapmakta, sohbet odaları kullanmakta, haber gruplarına üye olmakta, video konferans olanaklarıyla uzak mesafedeki kişiler bir araya gelerek etkileşime dayalı iletişimi gerçekleştirebilmekte (Öztürk ve Ayman, 2007:57) aynı zamanda gerek bireysel gerekse kurumsal olarak iletişim maliyetleri ciddi şekilde azalmaktadır. Maliyeti azalan iletişim kurumsal yapıları hedef kitleleriyle iletişime geçme noktasında cesaretlendirmektedir. Web sayfaları KOBİ ile ilgili bilgileri sunmanın yanında kurum kimliğini yansıtan unsurların verilmesi, kurum yayınlarının daha ucuz ve geniş ölçekli dağıtılması, medyayla olan ilişkilerin kolaylaştırılmasını ve iletişim olanaklarının genişletilmesini sağlamaktadır(Öztürk ve Ayman, 2007:57). Böylece KOBİ’ler kısıtlı olan tanıtım bütçelerini Web teknolojisi aracılığıyla daha etkin bir şekilde kullanma imkanı bulabilmektedirler. KOBİ’ler farklı hedef kitlelerle ilişki kurar ve bu ilişkilerden olumlu sonuçlar elde etmek isterler. Çevre ile kurulan ilişkiden işletme için olumlu sonuçlar çıkarılması, işletmenin daha sonraki çalışmalarına yön verebilir. KOBİ’lerin açık ve saydam olması hedef kitleleriyle daha rahat iletişim kurmasını sağlayabilir (Kazancı 1997: 30). KOBİ’lerin web sayfalarında işletme ile ilgili bilgileri sunması açıklık ve 120 saydamlık yaratabilir. Böylece hedef kitle ile iletişim kurması açısından atılmış önemli bir adım olarak görülebilir. Mükemmel halkla ilişkiler çalışmalarının iki yönlü iletişime dayandırıldığı temel alınsa da günümüzde bilgilendirme amacıyla tek yönlü iletişimi barındıran halka ilişkiler çalışmaları da varlığını sürdürmekte(Grunig ve Grunig 2005: 330)fakat bu tek yönlülük halkla ilişkilerin toplumsal fayda anlayışına ters düşmektedir. Çünkü amaç açıklık ilkesi doğrultusunda toplumsal kesimlerle bilgi paylaşımıdır. İşletmeler web sayfalarında işletme hakkında pek çok bilgi sunabilmektedir; KOBİ’nin tarihçesi, kuruluş hikayeleri, kurucular ve yöneticiler, onların özgeçmişleri, işletmenin faaliyet gösterdiği alanlar ve organizasyon şeması gibi. Böylece web sayfasında yer alan bu öğelerle hedef kitlenin bilgilendirilmesi sağlanır (Öztürk ve Ayman, 2007:58)bununla da kalmayıp hem bu teknolojinin kullanılması hem de bilgi paylaşımı KOBİ’lerin toplumun algısındaki itibarına da ciddi katkı sağlayacaktır. Web teknolojisi aracılığıyla gerçekleştirilen kurumsal kimlik çalışmalar işletmenin tanınmışlık derecesini arttırmaya yöneliktir. Kurum kimliği kuruluşta çalışanların davranışları, kuruluşun iletişim biçimleri, felsefesi ve görsel unsurlarından oluşmaktadır. Bir kurumun kimliği ile ilgili izlediği strateji diğer kurumlar arasındaki farklılığını ve üstünlüğünü ortaya koyacak nitelikte olmalıdır. Yapılan bütün bu çalışmalar işletmenin dışarıdan görünümüne yansıyacak (Okay 1999: 79) ve işletmeye karşı olan tutum ve davranışları etkileyecektir. Web sayfalarının, kurum kimliğini yansıtacak unsurları da içinde barındırması halkla ilişkiler açısından önemlidir. İşletmeler web sayfalarında kurum kimliği hedeflerini karşılayacak görsel öğelere yer verdiği gibi kurum misyonunu ve vizyonunu da sunmalıdır. Web sayfalarında kurum kimliğini yansıtacak görsel öğeler olarak, işletme logosu ve amblemi incelenebilir. Kurum kimliği kavramının geliştirilmesi aşamalarında, bu kavramın tamamlanması ve kontrolüne yönelik olarak akustik tanımlamaların da oluşturulabileceği düşüncesi göz önünde bulundurulduğunda tamamlayıcı bir öğe olarak tanıtım müziği, kurum şarkı ve marşlarının da web sayfalarında yer alması değerlendirilebilir (Okay, 1999: 92). Bu 121 şekilde kurumsal kimlik web sayfası aracılığıyla ekin bir şekilde ifade edilme imkanına sahip olacaktır. Web sayfalarında kurum kimliğini yansıtan bu tür öğelerin yer alması hem kuruma özgü öğelerin kullanımının yaygınlaşmasını hem de tanınmışlığını artıracaktır. Ayrıca kurum tarafından iletilen mesajların inandırıcılığı da kurum kimliğinin oluşmasında önemli etken olarak görülmektedir. Böylece web sayfaları KOBİ’nin sahip olduğu temel değerler, sorumluluklar ve özelliklerin hedef kitleye ulaştırılmasında önemli bir araç olarak ele alınmaktadır(Öztürk ve Ayman, 2007:59). Bu araç etkin ve düşük maliyetli bir özelliğe sahiptir. Aynı zamanda web sayfaları, medya çalışanlarının doğrudan ve hızlı bir biçimde bilgiye ulaşmasını sağlamaktadır. İnternet basınla iletişimi kolaylaştıran bir unsurdur ve medya çalışanlarının bilgi edinirken ve eldeki bilgileri aktarırken internetin nimetlerinden ciddi şekilde yararlanmaktadırlar. KOBİ’ler, web sayfalarında, tüm hedef kitleye yönelik bilgilerin yanı sıra medya çalışanlarının haber hazırlarken ihtiyaç duyduğu bilgileri de erişime sunulabilir(Theaker, 2006: 213). Bu bilgilerin doğrudan medya çalışanlarına ait bir bölümde yer almasını büyük bir kolaylık sağlar. Böylece medya çalışanlarının bilgiye kolay erişimi sağlanabilir (Stewart, 2005: 217). Elde edilen bilgilerle medya çalışanları, internet aracılığı ile oturdukları yerden istedikleri saatte işletme ile ilgili bilgi edinme ve bu bilgileri kullanarak haber oluşturma imkânına sahip olacaklar (Okay ve Okay 2002: 119)ve böylece bu süreç hem KOBİ’nin hem de medyanın işini kolaylaştıracaktır. Eski tarihli basın bültenleri, önemli konuşma metinleri, faaliyet raporları, istatistiki veriler, fotoğraflar ve grafikler bu bilgiler arasında yer alabilir. İşletmenin web sayfasında kurumun gelecek dönem içerisinde gerçekleştireceği etkinliklere yönelik bir takvimin yer alması medya çalışanlarının çalışmalarını planlamasına da yardımcı olabilir. Ayrıca bu web sayfalarında KOBİ’nin iletişim bilgilerine ulaşılması yine medya çalışanlarına kolaylık sağlayabilir. KOBİ’ler internetten ayrıca medya mensupları ile iletişim kurabilmek amacıyla da yararlanabilirler. Basın bültenlerinin gönderilmesi, basın toplantısı davetlerinin yapılması, online broşür ve tanıtım filmlerinin gönderilmesi hem zaman 122 açısından çabukluk sağlar hem de maliyet açısından daha ekonomiktir. Ayrıca bazı durumlarda ikili görüşmeler için de e-posta kullanılabilir. İşletmeler web sayfaları aracılığı ile işletme yayınlarını da yayınlama imkanına sahip olabilmektedirler. Yayınladıkları dergi ve gazetelerle kontrollü bir halkla ilişkiler çalışması gerçekleştirmektedirler. Hedef kitleyi bilgilendirmek ve onları etkilemek için çeşitli biçim ve periyotlarla yayınlar yapılmaktadır. İşletmeler bu yayınların internet üzerinden dağıtımını gerçekleştirdiğinde, kolaylıkla güncelleme yapabilir. Ayrıca basım ve postalama masrafları ortadan kalktığı için ekonomik açıdan tasarruf da sağlar. Yayınlar işletme içine yönelik ya da müşterilere yönelik olabilir. Periyodik online gazete ve dergilerin önceki sayılarına da kolaylıkla erişim imkanı sağlanabilir. Sadece bu yayınlar değil aynı zamanda işletmenin güncel haberlerinin duyurulması, işletme raporları da işletme yayınları olarak sunulabilir. Bunların dışında işletmenin basılı olarak hazırladığı bazı halkla ilişkiler iletişim araçları, broşürler, tanıtım filmleri ve e-kitaplar yine web sitesi aracılığı ile kolaylıkla dağılabilir(Öztürk ve Ayman, 2007:59). Bu durum iletişim uygulayıcılarının da işini kolaylaştırmaktadır. İşletmeler web sayfalarını diğer halkla ilişkiler etkinliklerinin duyurum alanı olarak da kullanabilmektedir. Halkla ilişkiler kampanya faaliyetleri internet üzerinden yürütülebilir. Yapılan ve yapılacak olan etkinliklerin duyurulması, seminer ve konferanslar, sergi, festival, fuar ve yarışmalar, alınan ödüller, düzenlenen törenler hakkında bilgilerin web sayfalarında verilmesi dikkat çekecek ve işletmeye olumlu bir imaj kazandırabilir. Ayrıca web sayfalarında sponsorluk bilgileri de verilebilir. Bu bilgiler, işletmenin web sayfalarını ziyaret edenlerin işletmenin ne tür sponsorluk faaliyetlerinde bulunduğunun fark edilmesini sağlayabilir. Diğer önemli bir konu da işletmelerin sosyal sorumluluk kampanyalarının da internet üzerinden yürütülmesine olanak sağlamasıdır. Web sayfalarında böyle bir kampanyanın varlığı hem kampanyanın tanıtımı, hem kamuyu kampanya hakkında bilgilendirme hem de yapılacak yardımların web sayfası üzerinden gerçekleştirilmesi olanağı verebilir. Halkla ilişkiler iletişim modelleri açısından ele alındığında iki yönlü iletişime dayalı olması ön plana çıkar. Geribildirim elde etmeksizin halkla ilişkilerin iletişim süreci eksik kalmış olur (Kazancı 1997: 53). Halkla ilişkilerin amacı hedef 123 kitle ile iki yönlü iletişim yoluyla iyi ilişkiler kurmaktır. Internet etkileşime olanak veren bir iletişim aracıdır. Bundan dolayı internet aracılığıyla hedef kitle ile iki yönlü iletişim kurulması mümkündür. KOBİ’lerin web sayfalarında müşterilerinin istek ve şikâyetlerini iletebilecekleri bir form oluşturması, bir geribildirim aracı olarak, halkla ilişkiler açısından oldukça önemlidir. Web sayfalarında, bu form alanının dışında soru sormak ve karşılıklı iletişim sağlamak amacıyla e-posta adreslerinin verilmesi de önemlidir. Özellikle medya çalışanlarının bu adreslere ihtiyaçları olabilir. Bu iletişim özelliklerinin dışında işletmeler haber grupları ya da forumlar oluşturarak hedef kitle ile etkileşimini arttırmayı hedefleyebilir. İki yönlü iletişim olanaklarına yer verilmesi işletmenin halkla ilişkilere verdiği önemi ortaya koyan en büyük göstergedir (Öztürk ve Ayman, 2007:60). Fakat KOBİ’lerin bilgilendirme amaçlı olarak web sayfalarını tek yönlü olarak kullanmaları da mümkündür. 3.4. KOBİ’lerin İletişim Yönetimi Sürecinde Bütünleşik Pazarlama İletişimi Bütünleşik pazarlama iletişimi yaklaşımı, KOBİ’yi ilgilendiren farklı iletişim mesajlarının tüketicilerle buluşmadan önce bütünleştirilmesine olanak verdiği için farklı kaynaklardan, birbirini tamamlamayan mesajların üretilmesini önlemesi ve müşterinin satın alma karar süreci üzerindeki olumsuz etkileri ortadan kaldırması bakımından büyük önem taşımaktadır(Kotler, 2000:169). Bu bütüncül yaklaşım müşterilerin tüketim davranışlarında KOBİ lehine olumlu yönde bir etki meydana getirecektir. Pazarlama iletişimi unsurlarının her biri eğer bir bütünlük içinde çalışırsa yani tüm bu unsurlar arasında bir uyum gerçekleştirilebilirse bir sinerji ortamı yaratmak mümkün olmaktadır. Sinerji, bireysel ve bağımsız çabaların birbirlerini desteklemesiyle, her bir fonksiyonel alana bu çabaların bağımsız çalışmasından çok daha fazla etki yaratılabilmesi anlamını taşımaktadır(Duncan ve Everett, 1993:32). Bu nedenle de, bütünleşik pazarlama iletişimi yaklaşımının iletişim aracına bağlı olmaksızın sinerji ve mesaj tutarlılığı yaratmaya yardımcı olan stratejik bir unsur görevi görmesi KOBİ’ler için büyük önem taşımakta olup(Eagle ve Kitchen, 2000:669), kurum imajını iletmek açısından da stratejik bir unsur olarak 124 kullanılmaktadır(Odabaşı ve Oyman, 2002:72). Bu sayede kurum imajının olumlu yönde gelişmesi ve etkinliğinin kalıcılığı noktasında de önemlidir. 3.4.1.KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Özellikleri Bütünleşik pazarlama iletişimi, pazarlamaya farklı bir bakış açısı kazandıran, tüketicileri müşteri olarak tanımlayan ve onların tüm pazarlama planlarının merkezine alan bir yaklaşımdır. Tüketiciler, elbette ki birçok iletişim faaliyeti için son derece önemlidir ancak, bütünleşik pazarlama iletişiminde sürecin merkezine konumlandırılmış durumdadır(Percy, 1997:10). Klasik pazarlama anlayışından farklı olarak satış merkezli iletişim stratejilerinin yerine, müşterileri merkeze alan bir strateji uygulama özelliğine sahiptir(Bozkurt, 2000:10). Süreç içerisinde üretimin, işletmenin, pazarlamanın, dağıtımın, finansın, iletişimin ve diğer tüm iş faaliyet türlerinin bütünleşmesi dünyanın teknolojik gelişmesi karşısında kaçınılmazdır. Hatta, böyle bir bütünleşme sadece pazarlamacılara, ajanslara ve medya sahiplerine değil aynı zamanda tüketicilere de kazandırmaktadır (Schultz, 1996:139-146). Bu açıdan değerlendirildiğinde bütünleşik pazarlama iletişiminin stratejik olarak planlamasında pazarlamacılardan çok tüketicilerin ele alınması gerekmektedir (Schultz, 1993:17). Halkla ilişkiler uzmanlığı, bütünleşik pazarlama iletişiminin önemli unsuru olup satışları ve hisse değerlerini artırmaktan daha çok marka değerini arttırmayı amaçlamaktadır (Moriarty, 1997:7). Müşteriler ve paydaşlar marka mesajlarını doğrudan bütünleştirmektedir. Bu sebeple pazarlamacılar bu süreçte dikkatli olup pazardaki hedef kitlenin algıladığı mesajın ne olduğunu araştırmalıdırlar (Schultz, 1993:17). Ayrıca bütünleşik pazarlama iletişimi bakış açısı müşterinin bir mal, hizmet veya bir kuruluş hakkında bilgiyi birçok kaynaktan aldığının farkındadır (Englis ve Solomon, 1996:183)ve bu durum mesajlardaki tutarlılığın önemini ortaya koymaktadır. Bütün iletişim araçlarının pazarlama karmasıyla bütünleşmesi, teknolojinin pazarlama alanında tam anlamıyla kullanılması, müşterilere odaklanması, ölçülebilir nitelikler taşıması, veri tabanı bazında planlama ve uygulama yapılması, içeriden dışarıya değil, dışarıdan içeriye doğru planlama yapılması ve sıfır bazlı planlamanın esas alınması bütünleşik pazarlama iletişiminin önemli özelliklerinden olup (Bozkurt, 125 2000:18-19), KOBİ’lerin sahip olduğu yapısal özelliklere göre bu unsurların şekillendirilmesi, stratejik amaçların gerçekleştirilmesi açısından önemlidir. Bütünleşik pazarlama iletişimi sürecinde iki farklı karakteristik özelliğin ön plana çıktığını söylemek mümkündür(Sirgy, 1998:5-6): 1 - Kampanya Sürekliği: Kampanya sürekliliği, farklı medyalarda yer alan farklı iletişim mesajların ilişkilendirilmesi anlamına gelmektedir. Kampanya sürekliliği kendi içerisinde fiziksel ve psikolojik olmak üzere iki ayrı unsurdan oluşmaktadır. Fiziksel unsur; pazarlama iletişimi çalışmaları içerisindeki tüm yaratıcı unsurları ifade etmektedir. Bu noktadaki bir süreklilik de pazarlama iletişimi aktiviteleri içinde aynı slogan, etiket ya da ticari karakteristik unsurların kullanılmasıyla sağlanabilmektedir. Psikolojik unsur ise, fiziksel unsurla eşit derecede önem taşımakta ve KOBİ’nin ve markalarının tutarlı ve sürekli davranışlarıyla ilgilidir. Psikolojik unsur, tüketicilerin, KOBİ’nin düşünceleri ve kişiliği ile ilgili algılamalarını ifade etmektedir. Bu konudaki başarı da tutarlı ve sürekli olarak izlenen bir tema, imaj ya da tüm pazarlama iletişimi faaliyetlerinde bu şekilde bir tavır izlenmesiyle mümkün olmaktadır. 2- Stratejik Yönlendirme: Bütünleşik pazarlama iletişimi kampanyalarının başarısında, söz konusu kampanyaların KOBİ’nin stratejik amaçlarını gerçekleştirmek için planlanmış olması önemli rol oynar. Bütünleşik pazarlama iletişiminde tüm mesajlar KOBİ’nin, satış, pazar payı ya da kar gibi stratejik amaçlarının başarılmasına yönelik olarak geliştirilmekte ve medya seçimleri de buna göre yapılmaktadır. Bütünleşik pazarlama iletişiminde ortaya çıkan önemli bir nokta da, pazarlama iletişimi araçlarının ve faaliyetlerinin bir plan çerçevesinde, pazarlama karmasının tüm unsurları ile bütünleşmesini sağlamasıdır. Bu bütünleşmede kişisel satış, reklâm, halkla ilişkiler, satış geliştirme ve doğrudan pazarlama faaliyetleri tek bir ses ve ortak bir tema sağlamaya yönelik olarak kullanılmaktadır. Bu doğrultuda, mesajlar amaca ve hedef kitleye uygun kanallar ile uygun zamanda iletilmektedir. 126 Kanallar ve mesajlar arasındaki tutarlılık ve işbirliğinin yarattığı sinerjinin sonucunda ise iletişim çalışması daha etkin ve verimli olmakta (Tosun, 2003:8) ve böylece KOBİ’nin satışlarında iletişimin etkisini kullanabilme imkanı bulmaktadır. Bütünleşik pazarlama iletişiminin uygulamaya aktarılması ile teknoloji, pazarlama alanında tam anlamı ile kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle veritabanı oluşturma ve birebir pazarlama bilgisayar teknolojilerinin kullanılması ile mümkün olabilmiştir. Bütünleşik pazarlama iletişiminde bütün pazar bölümleri ve tüketici gruplarının satın alma alışkanlıkları, marka ve kurumsal kimliğe yönelik davranış ve tutumları, demografik, sosyolojik, psikolojik ve coğrafik özellikleri tanımlanmakta ve stratejiler bu veriler baz alınarak oluşturulmaktadır (Bozkurt, 2000:16-19). KOBİ’lerde veri bazında yönetilen iletişim sürecindeki mesajların etkisi daha yüksek bir seviyede gerçekleşecektir. Özellikle teknolojik gelişmelerle hem tüketicilere, pazar bölümlerine ve onların özelliklerine ilişkin verileri kapsayan veri tabanlarından daha etkin yararlanılmaya başlanmış, hem de belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını değerlemek kolaylaşmıştır. Stratejik kararlardan, taktiklere ve hedeflere değin belirgin bir müşteri odaklı anlayış ve interaktif iletişim kurulması mümkün olabilmiştir. Belki de tüm bu faktörlerin etkisiyle hem pazarlama iletişimi araçlarının kendi aralarında hem de pazarlama karmasıyla bütünleştirilmesi sinerjik bir kaynak etkisi yaratabilmiştir(Odabaşı ve Oyman, 2005:64-65). Bütünleşik pazarlama iletişimi ile mesajlarının iletilmesinde mevcut potansiyel ya da nihai müşterilerle sınırlı kalınmaz, tüm hedef kitleye yönelik planlar ve çalışmalar yapılır. Tanıtım faaliyetleri ve ilgili herkesin etkin bir biçimde yönetilmesi, tüm ürün/marka çalışmalarının birleştirilmesi, kişisel ve kişisel olmayan tüm tutundurma karması unsurlarının bütünleştirilmesi hedeflenir. Pazarlama iletişimi mesajları sadece kitle iletişim kanallarıyla değil tüm medya araçları kullanılarak iletilir. Pazarlama iletişiminde kullanılan mesajların karşılıklı çıkarları koruyucu veya uyumsuzluğu en aza indirecek düzeyde olmasına çalışılmaktadır (Pickton ve Broderick, 2001:64-68). Uyumun sağlanmış olması KOBİ’nin pazardaki itibarına olumlu katkılar sağlayacaktır. 127 3.4.2. KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminde İletişimin Amaçları Pazarlama iletişimde öncelikle KOBİ’nin stratejik planında belirlenen amaçlara ve bunlara uygun olarak saptanan pazarlama amaçlarına uyumluluk esastır. Pazarlama iletişiminin gerekse bütünleşik pazarlama iletişiminin işletmeye genel bir perspektifle yaklaşması; işletmenin geleceği ile ilgili vizyonunu, genel hedeflerini ve amaçlarını tanımlanması, KOBİ’yi ilgilendiren bütün kararların müşteri odaklı alınmasına dayanmaktadır (Yurdakul 2006:161). Dolayısıyla pazarlama iletişim amaçları, pazarlama amaçları ile problemler ve fırsatlar analizinin çıktılarına dayalı olarak belirlenir (Odabaşı ve Oyman 2005:402) ve bu amaçlar aşağıdaki gibi sıralanabilir (Odabaşı ve Oyman 2005:403): • Pazara nüfuz etme oranını artırmak, • Müşteri ilişkileri oluşturmak, • Talebi harekete geçirmek, • Ürünü farklılaştırmak, • Ürün imajı oluşturmak, • Satış hacmini etkilemek, • Tutum oluşturmak, değiştirmek ve pekiştirmek, • İlgi uyandırmak, • Ürünü denemeye teşvik etmek, • Tekrarlanan satın alma davranışı geliştirmek, • Tüketim oranını artırmak, • Haberdar etmek, bilgilendirmek, • Anlayış oluşturmak. Birçok KOBİ pazarlama iletişiminin sadece satışlar üzerindeki etkisinde yoğunlaşmaktadır. Ancak bu yanlış bir yaklaşımdır çünkü satışlar üzerinde ekonomi, 128 teknoloji vb. gibi çevresel faktörlerin yanı sıra, ürün kalitesi, fiyat, rekabet, dağıtım ve pazarlama iletişimi etkilidir. Dolayısıyla satış üzerindeki etkili faktörlerden sadece birisi pazarlama iletişimi (Odabaşı ve Oyman 2005:404) olup diğer unsurlarında katkısı göz ardı edilmemelidir. Amaçlar incelendiğinde pazarlama ve iletişim hedefleri olarak temel iki ayrıma gidilebilir. Pazarlama hedefleri genellikle satışlar, pazar payı, dağıtım kanalı genişliği, yeni ürünlerin oluşturulmasıdır. İletişim hedefleri ise farkındalık yaratmak, tutumları, ilgiyi ve ürünün kullanımın etkilemek olarak sıralanabilir. Bu ayrıma rağmen amaçların mümkün olduğu ölçüde SMART (spesific, measurable, actionable, realistic, time spesific) yani belirgin, ölçülebilir, uygulanabilir, gerçekçi ve zaman açından sınırları çizilmiş olması gerekmektedir.(Smith ve Taylor 2002:41-42). Bu durum uygulamada kolaylık sağlamakla kalmayıp, değişen piyasa şartlarına bağlı olarak amaçların revize edilebilmesine de imkan yaratacaktır. Amaçlar uzun dönem ve kısa dönem olarak ele alındığında iletişimin kısa dönemli, satışın ise uzun zaman alacağından ötürü uzun dönemli amaçlar olarak ele alınması mümkündür. (Dunn vd. 1994:171). KOBİ’lerin iletişim hedefleri belirlenmesi süreci temel işletme hedeflerinin, daha sonra pazarlama ve pazarlama iletişim hedefinin belirlenmesi, temel hedefler doğrultusunda oluşturulacak kampanyanın hedeflerinin belirlenmesi ve son olarak kampanya kapsamında oluşturulacak iletişim karması elemanlarının her birine ilişkin hedeflerin belirlenmesi şeklinde tümden gelim mantığı ile gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla süreçteki alt kademelere geçtikçe hedeflerin daha spesifik ve net olması doğal bir sonuç olarak görülebilir. Bu bakış açısı ile oluşturulan bir kampanyanın kapsadığı hedefler ise (Fletcher 1995:284): • İlk talebi yaratmak, • Pazar payını artırmak, • Dağıtım kanalı üye sayısını ve kalitesini artırmak, • Dış pazar oluşturabilmek, • Ani satın alma davranışını etkilemek, 129 şeklinde sıralanabilir. Belirlenen çerçeve doğrultusunda her bir iletişim karması elemanının kullanımı için ayrı ayrı hedefler belirlenebilir. Basit bir örnekle bu yapıyı şu şekilde ortaya koymak mümkündür; Bir KOBİ yapılan pazar araştırması ve aldığı bilgiler sonunda yeni bir markanın kendi sektörüne gireceğini duyduğunda pazar payının azalmasına engel olmak ve yeni markanın etkinliğini minimum seviyede tutmak gibi temel bir pazarlama iletişim hedefi belirleyebilir. Bu hedefe ulaşmak için uzun dönemli bir kampanya tasarlanabilir ve kampanyada mevcut müşterilerin kullanım düzeylerini en azından sabit tutmak, yeni müşterileri kazanmak gibi temel iki hedef belirlenebilir. Kampanya hedefine yönelik olarak reklâm ve ürünlerde aynı fiyatla gramaj artışı şeklinde bir satış tutundurma çabası uygulamalarının birlikte kullanımına karar verilebilir. Satış tutundurma çabasının hedefi, rakip marka pazara girdiğinde kendi pazar payını korumak ve %5'lik pazar payı artışı sağlamak şeklinde belirlenebilir. Reklâm aracılığıyla gerek markanın hatırlatılması gerekse promosyonun duyurulması ile kampanyanın desteklenmesi gibi ayrı bir hedef belirlenebilir. Hatta bir adım daha ileri gidilerek farklı medya kanalları için ayrı hedef tespit edilebilirse (Fletcher 1995:285-289) medya etkinliği daha geniş bir tabana yayılabilir. Pazarlama iletişimin amaçları belirlendikten sonra etkili olabilecek bir mesajın oluşturulmasına geçilir. Mesajın dikkat çekecek, ilgiyi koruyabilecek, arzu yaratabilecek ve eyleme yöneltecek şekilde olması ideal olandır. İdeal olan mesaja ulaşmak için mesajın içeriğinin (ne söyleneceğinin), mesaj yapısının (mantıksal olarak nasıl söylenebileceğinin), mesaj formatının (sembolik olarak nasıl söylenebileceğinin) ve mesajın kaynağının (mesajı aktarma işinin kim tarafından yapılacağının) belirlenmesi gerekir (Kotler 2003:569). Veri tabanında hedef kitle ile ilgili oluşturulan bilgiler, mesajların hazırlanmasında etkin bir şekilde kullanılarak mesajların şekillenmesi sağlanmalıdır. 130 3.4.3. KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Faydaları KOBİ’lerde kurumsallaşma noktasında yaşanan ciddi sorunlara bağlı olarak bütünleşmenin çok fazla çaba gerektirmesinin yanında birçok faydayı da beraberinde getirdiği görülmektedir. Bu faydalar; rekabetçi avantaj, satışlar ve karlılıkta artış, zamandan ve paradan tasarruf sağlarken stresin azalması, imaj ve müşteriye olan ilgideki tutarlığa bağlı olarak müşteri ile iyi ilişkiler ve müşteri ilişkilerindeki gelişmeye paralel olarak artırılmış sadakat, şeklinde ifade edilebilir (Smith ve Taylor, 2002:15). Aynı zamanda mesaj iletiminde tutarlılık bağlamında; bütünsel yaklaşımla yapılan planlama sonucunda mesaj birliği sağlamak ve stratejilerin iletişim karması elamanlarına odaklı olarak değil de, marka odaklı olarak yapılmasına yol açmaktadır. Kurumsal bütünlüğün gerek örgüt içi gerekse örgüt dışında imaj ve mal/hizmetin faydalarının stratejik bir araç olarak kullanımına imkân vermektedir. Diğer getiriler ise müşteri ilişkiler kapsamında değerlendirilebilir. Özellikle ajanslar açısından bütünleşmenin iletişim programı oluşturmada ve daha verimli bir iletişim için ortaklık kurmada potansiyel oluşturmasının yanında bu durum aynı zamanda iletişimde sadakat oluşturmaktadır. Geliştirilmiş iyi ilişkinin sonuç olarak güç ve güce bağlı olarak rekabetçi avantaj sağlamaktadır. Aynı zamanda, açık ve çift taraflı oluşturulacak bir bilgi akış yapısının bireysel ya da ayrı gündemlerden çok strateji gelişimine yardımcı olacaktır. Motivasyon ve katılım noktasında da bütünleşme ciddi faydalar sağlayacaktır. Birlikte düşünmeyle hem herkesin yaratıcı fikrinden faydalanma hem de motivasyon artışı sağlanacaktır. Birlikte çalışan, karar veren ve uygulayan kişilerin planın tümüne hâkim olmasına dayanan katılım felsefenin sağlanmasını katılım getirisi olarak karşımıza çıkar. Ayrıca iletişim programının ölçülebilir hedefler ve tepkilere göre planlanmasının da göz ardı edilmemesi gereken önemli özelliklerinden biri olup (Yeshin, 2004:75-76) değişiklik gösterebilecek olan dönemsel beklentileri yakalamak açısından da stratejik bir öneme sahiptir. Yukarıdaki açıklamalarla beraber bütünleşik pazarlama iletişiminin KOBİ’lere sağlayacağı yararları sinerji etkisi, mesaj tutarlılığı oluşturulması ve kurumsal bütünlük sağlanması şeklinde üç ana başlık altında toplamak mümkündür (Odabaşı ve Oyman, 2005:71-76): 131 - Sinerji etkisi: Sinerji ile bireysel, bağımsız çabaların her birinin yarattığı etki ile elde edilen yarardan, bağımsız çabaların toplamının yarattığı yarar daha fazladır. Pazarlama iletişimi unsurlarının her birinin bütünlük içinde çalışması ile elde edilecek yarar arttırılmaktadır. Böylece, bütünlüğün sağlayacağı pazarlama iletişimi etkisi, her bir unsurun ayrı ayrı çalışmasından daha fazla olacaktır. Örneğin dağınık ve tutarsız bir biçimde iletilen mesajların yaratacağı etki, bu iletişim çabalarının bütünleşik bir yaklaşımla ele alınması durumunda ortaya çıkacak sinerji etkisinden dolayı daha az olacaktır. Benzer bir biçimde ajanslar aracılığıyla oluşturulacak iletişim etkisi, bilgi akışının paylaşılması ve bütünleşik bir şekilde kullanılmasıyla sinerji kullanılabilir. Ajansların, iletişim yaratacak biçimde unsurlarının eşgüdümünün sağlanmasıyla verimlilik ve etkinlik artacaktır. Bu ise maliyetlerin düşmesini, mesajların etkinliğinin artmasını beraberinde getirecektir. Ayrıca, bütünleşik pazarlama iletişimi ile pazarlama performansını arttırmak mümkün olmakta, satışlar ve kar üzerinde olumlu etkiler yaratabilmektedir. - Mesaj tutarlılığı oluşturulması: Tüketicilere her gün binlerce mesajın iletildiği göz önüne alındığında bu mesajların birbiriyle tutarlı bir biçimde planlanması ve uygulanması çok daha önemli hale gelmektedir. Konuya bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşıldığında iletişim programlarının tüm unsurları hedef kitlelere aynı mesajı tutarlı bir biçimde iletmek üzere düzenlenebilir. Pazarlama iletişiminin her bir unsuruna dönük ayrı ayrı stratejiler geliştirip uygulamaktansa, tutarlı bir stratejinin geliştirilmesi daha yararlı olmaktadır. Böylece tüketici zihninde bir karışıklık yaratılması engellenebilir. Bütünleşik pazarlama iletişimi mesajları sadece tutundurma düzeyinde değil içsel/dışsal ve stratejik bakış açısından da tutarlı olmak durumundadır. Tutarlılık iki ana bileşene ayrılmaktadır: Yapısal ve davranışsal. Yapısal tutarlılık müşteri ve ajans ilişkilerini içermekte ve pazarlama iletişimi sektörüyle ilişkisini belirlemektedir. Davranışsal bileşen, açıklık ve dürüstlük üzerine kurulu olmak üzere tüm ilgili 132 grupların bilgiyi paylaşma ve ilişki geliştirme isteği ve ihtiyacı açısından incelenebilmektedir (Fill, 2001:409). - Kurumsal bütünlük sağlanması: KOBİ’nin imajı, mal ve hizmetler ile bunlardan elde edilecek yarar tüketiciler için önemlidir. Tüketiciler kendilerini rahat ve güvencede hissettikleri kurumlara daha sıcak bakarlar. Kurumca yansıtılan imaj tüketicilerin kendilerini bu kurumlara yakın hissetmelerinde önemli bir rol oynamaktadır. Tüketicilerin istenen biçimde algılama yapabilmeleri, kurumsal bütünlük sayesinde gerçekleşmektedir. Kurum içinde geliştirilecek bütünlük hem amaçlara ulaşmayı kolaylaştırmakta hem de yansıtılan imajla tutarlı durumda bulunmaktadır. KOBİ’nin farklı bölümlerinden ve işletme dışındaki ajanslardan oluşturulan birimleri kullanarak, çapraz ve fonksiyonel yönetim anlayışıyla, bütün mesajlar uyumlu hale getirilebilir ve bütünlük sağlanabilir. 3.4.4. KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Engelleri Bütünleşmenin getirileriyle birlikte KOBİ’lerde uygulamasına engel olabilecek bazı durumlarda mevcuttur. Engel oluşturan koşullar farklı bakış açıları ile genel başlıklar halinde şu şekilde sıralanabilir: (De Pelsmacker vd. 2000:25) • KOBİ’lerde fonksiyonel uzmanlaşma, • İletişim ajanslarının fonksiyonel olarak belirli bir alanda uzmanlaşmış olması, • KOBİ’lerin mevcut hiyerarşik ve marka yönetimine dayalı yapılarının uzun geçmişe sahip olmasından ötürü uyarlamanın zor olması, • Mevcut hiyerarşik yapıya bağlı olarak yönetici kademenin yüksek egosundan ve muhtemel yeni yetki paylaşımından sorun çıkma ihtimali, • İç iletişim süreçlerinin yeterli düzeyde olmaması, • Bütünleşme faaliyetlerine ilişkin planlama uygulamalarının algısal olarak karmaşık görülmesi. 133 ve koordinasyon Bunların yanında planlamanın zaman ölçeğine göre yapılmasının yaratacağı çatışma ve yönetimin bütünleşme sürecine dair bilgi eksiliği de eklenebilir (Smith ve Taylor 2002:16). Bu bağlamda bütünleşme sürecinde kilit rol oynayabilecek ve KOBİ’lerde birçok iletişim aracı konusuna bilgi ve deneyime sahip personelin eksikliği de diğer bir engeldir. Ayrıca örgütsel yapı içinde bütünleşme uygulamaları ile birlikte uzmanların yetkilerinde azalmaya bağlı olarak ilginin azaldığına dair algısının oluşması ve buna paralel olarak bireylerde korumacı bir davranışın oluşacağı da bütünleşmenin önündeki engellerden biridir. Bütünleşmenin önündeki diğer önemli engel ise işletme bütçeleme anlayışıdır. Zira yeni yaklaşım gereği bütçelemenin bütünsel bir yaklaşımla oluşturulması gerekir. Yani bütünselliğin gereği olarak amaca yönelik genel bir bütçe oluşturulur ve bu bütçe uygulamaları özel amaçlarına göre pay edilir. Bu yaklaşımın geleneksel doğrusal bütçelemeden farklı olarak bütünsel bütçeleme şeklinde olması diğer bir engeldir. Ayrıca yönetimde bütünleşmenin global yaklaşımından ötürü bütçenin artırılacağı yönündeki önyargı da bütünleşmenin önündeki diğer bir engel olarak ifade edilebilir(Yeshin, 2004:8081). Üzerinde çalışılan süre kısaldıkça bütünleşik pazarlama iletişimi daha çok engelle karşılaşmaktadır. Bu bir yöneticinin bir yıl kadar belli bir marka çalışması üzerinde çalışıp ayrıldığı durumlarda sıkça görülmektedir. Bu gibi yöneticilerin bütünleşik pazarlama iletişiminin değerini öğrenmek için ne bir fırsatı ne de zamanı olmaktadır. Böylece ne bütünleşme üzerinde çalışabilmekte ne de bu konuda söz söyleme tecrübesi edinmektedirler (Novelli, 1990:9). Bütünleşik pazarlama iletişiminde karşılaşılan sorunların büyük bir kısmı, köklü değişimi gerektiren bu anlayış karşısında gösterilen dirençle ilgilidir. Çünkü bütünleşik pazarlama iletişimi hem KOBİ’ler hem de iletişim tedarikçileri için yeni düzenlemeleri ve değişimi beraberinde getirmektedir. Böyle bir durumda da direnç ortaya çıkmaktadır. Direncin altında yatan nedenler ise; KOBİ yöneticisinin bütünleşik pazarlama iletişiminin önemini kavrayamaması, planlamada pazar ve tüketiciyi odağa koyma konusuna önem vermeme, iletişim tedarikçilerinin gücü ve kontrolü kaybetme korkuları olarak sıralanabilir(Oyman, 2003:165). 134 Uygulama sürecinde karşılaşılan engeller ile örgüt içindeki tüm kararların aynı zamanda hedef kitleler için birer iletişim mesajı taşıdığı gerçeği, bütünleşik pazarlama iletişiminin örgütün en üst düzeyinden başlayarak tek elden stratejik olarak planlanması ihtiyacını doğurmaktadır. Sürecin tek elden, KOBİ içinde stratejik olarak planlanması, yürütülmesi ve tüketicilerin, işletmeyi saran iç ve dış çevrelerin gereksinimlerini anlayabilen, stratejiyi ve strateji uzmanlarını eşgüdümleyen, üst yönetime geri bildirim sağlayabilen bir yöneticiye gereksinimi, sürecin kim veya kimlerin sorumluluk ve yetkisinde oluşturulacağı sorusunu gündeme getirmektedir (Bozkurt, 2002:143-144). Özellikle pazarlama iletişimini bir yatırım olarak görmekten çok, bir maliyet faktörü olarak gören KOBİ’lerde, bütünleşik pazarlama iletişimi dirençle karşılanır. Bu durum, müşteri yönelimli olmaktan çok finansal yönelimli olan KOBİ’lerde kendini daha çok hissettirir ve bütünleşik pazarlama iletişiminin yararları göz ardı edilebilir. Bu da planlamaya müşteri-tüketici istek ve beklentilerini esas alan bir yaklaşımla değil de kar, satış gibi bir finansal bakış açısıyla yaklaşılmasına neden olabilir. Bu tür bir yaklaşım bütünleşik pazarlama iletişimi için önemli bir engeldir. Çünkü bütünleşik pazarlama iletişiminde planlamaya kar gibi finansal bakış açısıyla yaklaşılmasına neden olabilir. Çünkü bütünleşik pazarlama iletişiminde planlamaya kar gibi finansal motifler ile içsel bir odaklılıkla değil, müşteri beklentileri, tatmini gibi müşteri odaklı motiflerle yaklaşılması savunulur(Ebren, 2006:91). Bu durumun KOBİ’ler tarafından bir maliyet olarak görülmesi, planlamayı ve uygulamayı olumsuz yönde etkilemektedir. Bütünleşmede bir diğer örgütsel engel olarak bilgiyi paylaşma yaklaşımları görülebilir. Bütünleşmeyi uygulamaya çalışan kurumlar için birimler arasında iletişim sorunları ciddi bir sorun oluşturabilmektedir. Bilgiyi paylaşmada sorunlarla karşılaşmamak ve bütünleşmeyi kolaylaştırmak amacıyla, KOBİ’ler belirli bilgileri paylaşmak konusunda, bilgi türleri ve politikalarını netleştirmelidirler(Odabaşı ve Oyman, 2002:74). Fakat gelenekçi bir anlayışla yönetilen KOBİ’ler için bilgilerin paylaşılması noktasında bir direncin oluşması söz konusu olacaktır. Pazar açısından bakıldığında tüketicilerin odak olduğu ilişkilere ve iletişime önem verilmesi gereken pazar ortamlarının varlığı bütünleşmeyi zorlamaktadır. 135 Müşterileri anlamak, tanımak ve onlara ulaşmak için bilgiyi kullanmak gerekir, ama bu durum farklı kaynaklardan farklı mesajların akışıyla mesaj karmasına neden olabilmektedir. Ancak özellikle teknolojik gelişmeler, iletişim perspektifinden bakıldığında, hem kişiye özel mesajları hem de bütünlüğü sağlamayı kolaylaştırabilmektedir. Mesajlarda bütünlüğü sağlayarak marka imajlarındaki karmaşayı azaltmak, tutarlı bir iletişim yaratmak KOBİ’lerin iletişim alanındaki belirgin beklentileridir. Bu bağlamda bütünleşme bunu olanaklı kılabilecektir (Oyman, 2003:156-157). Fakat bu gerçeğin KOBİ yöneticileri tarafından anlaşılması önemlidir. Yukarda ifade edilen engellerin ortadan kaldırılması ve bütünleşmenin sağlanabilmesi için KOBİ’lerde bazı uygulamaların yapılmasının yanında bazı anlayışların yerleştirilmesi gerekmektedir. Bunlar aşağıdaki şekilde ifade edilebilir (Smith ve Taylor 2002:18): • Üst yönetime bütünleşmenin faydaları anlatılarak girişimler için destek alınmalıdır. Bu açıdan ISO 9001:2000 uygulamaları pazarlama dâhil tüm süreçleri denetleyip kontrol ettiğinden ötürü bütünleşme yaklaşımı ile örtüşmektedir. Bu açıdan yönetim desteği alarak içsel pazarlama uygulamaları ile bütünleşik pazarlama iletişim kavramının yayılımı tepeden alt düzeye kadar sağlanabilir. • Farklı yönetim seviyeleri bütünleştirilmelidir. Yıllık toplantılar ya da yaratıcı düşünce pazarlama birimi toplantıları aracılığıyla bütünleşme felsefesinin yetkilisi dışında kalan aynı seviyedeki diğer yöneticilerce de benimsenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca reklâm, halkla ilişkiler ve satış tutundurma uygulamalarından sorumlu diğer personel de, mesaj bütünleşmesinin sağlandığı konusunda emin olmalıdır. Bu iki noktada başarı için iç pazarlamada çok önemli olan iç iletişimin dikkatlice planlanması gerekir. • İmajlar, renkler ve kullanılan karakterlerden vb. den oluşan görsel öğeler için standartlar oluşturulmalıdır. 136 • Açık ve net bir pazarlama stratejisi üzerinde odaklanılmalıdır. Açık iletişim hedefleri ve net konumlandırma amaçları belirlenirken, tüm iletişim çabaları ile temel değerler arasında ilişki kurulmalıdır. Marka ve KOBİ açısından tüm iletişim çabalarının katma değer yarattığından emin olunmalıdır. Rekabetçi avantajı sürdürebilmek için tüm imkânlar kullanılmalıdır. • Sıfır temelli bir bütçeleme uygulanmalıdır. Yeni bir iletişim planı oluşturulmalıdır. Ne tür amaçlara ulaşılacağı ayrıntılı olarak belirlenmelidir. Genellikle sahip olunan bütçe ihtiyaç duyulandan düşüktür, dolayısıyla uygulamalar açısından öncelikler belirlenmelidir. • İlk olarak müşteri düşünülmelidir. İletişim müşterinin satın alma sürecine göre tasarlanmalıdır. Her bir aşama için doğru iletişim aracı seçilmelidir. Müşterinin her aşamadan rahatça geçmesi için ardışık iletişim faaliyetleri belirlenmelidir. • İlişki ve marka değeri oluşturulmalıdır. Her iletişim çabası müşteri ile daha iyi ilişki kurmak için tasarlanmalıdır ve her bir iletişim aracının buna ne kadar katkı sağlayacağı değerlendirilmelidir. Müşterinin zihninde yer edinmenin satın alınma kadar önemli olduğu unutulmamalıdır. • Kimin ne tür bilgiye ne zaman ihtiyaç duyabileceğini tanımlayacak bir pazarlama bilgi sistemi kurulmalıdır. Ayrıca bir veri tabanının doğrudan pazarlamaya, satış geliştirmeye ve diğer tüm tutundurma ve satış çabalarına yardımcı olacağı unutulmamalıdır. • Medyaya yönelik çalışma ve uygulamalar paylaşılmalıdır. Hangi uygulamaların ve çalışmaların ne şekilde ve ne amaçla kullanılabileceğine karar verilmelidir. • Çalışmaların tamamını değişmek için hazır olmalıdır. Deneyimlerden yararlanılmalıdır. Sonuç olarak optimum pazarlama iletişim karması için araştırma yapılmalıdır ve elde edilen karma sürekli denenmelidir. 137 Bütünleşik pazarlama iletişimi programlarının uygulanmasında bütün KOBİ’ler için geçerli olabilecek bir reçete bulmak, farklı işletme yapıları ve pazarlama iletişimi anlayışları nedeniyle zor görülmektedir. Örneğin yapılan bazı araştırmalar küçük işletmelerin iletişim programlarının basit yapısı gereği bütünleşik pazarlama iletişimi programlarını uygulamaya daha elverişli olduğu ya da hizmet işletmelerinin tüketim ürünleri üreten işletmelere göre böyle bir programa daha yakın oldukları sonuçlarını vurgulamaktadır (Ebren, 2006:93). KOBİ’nin faaliyet alanı, büyüklüğü ve yönetimin bakış açısına bağlı olarak bütünleşik pazarlama iletişimi uygulamaları farklılık gösterebilmektedir. 3.4.5. KOBİ’lerde Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Eşgüdümü ve Uygulama Süreçleri Bütünleşik pazarlama iletişimi etkinliklerinin planlanması konusundaki modellerden biri altı aşamalı bir sürece dayalıdır. Sürecin ilk aşaması spesifik bilgileri içeren bir veri tabanıyla başlamaktadır. Bu veri tabanı tüketicilerin demografik, psikografik, satın alma geçmişi gibi verilerine ek olarak tutumlarına ilişkin verileri de içermektedir. Daha sonraki aşamada ise farklı bir ürün kategorisi ve marka ağı içinde bölümlere ayrılan her bir müşteri gruplamasıyla, müşteriler sadakat düzeylerine göre; sadık kullanıcılar, rakiplerin sadık kullanıcıları, marka değiştirenler şeklinde ayrıştırılmaktadır. Üçüncü adımda temas noktalarının yönetimi ve mevcut ya da potansiyel müşterilerle iletişim kurulabileceği, mesajların iletilebileceği yer, zaman ve durumların saptanması ön plana çıkmaktadır. Sonraki aşama bir iletişim stratejisi geliştirmektir. Bu aşama önemli ölçüde, iletişim hedeflerinin ve istenen tepkilerin açık, anlaşılır, özlü ve niceliksel bir şekilde belirlenmesine bağlı olacaktır. Beşinci aşama hedeflere ulaşmak için yararlanılan pazarlama iletişimi araçlarının kombinasyonunun nasıl olacağına karar vermektir. Son aşama ise iletişim araçlarına ulaşmaya yardımcı olacak çeşitli pazarlama iletişimi taktiklerine karar vermektir. Bu sürecin temel odağı, tüm iletişim çabalarının uzlaşılan hedefleri beslemek için tasarlanmasıdır(Oyman, 2003:165-166). Küçük işletmelerin, işletmenin yapısından ve fonksiyonlarından (üretim, pazarlama, finans) dolayı pazarlama iletişim faaliyetlerinin bütünleştirilmesi ve yönetimi konusunda çok fazla çaba harcamaları gerekmemektedir. İşletmeler 138 büyüdükçe, üretim artmakta, sahip olunan ürünlerin pazarı ve alıcıları genişlemekte ve iletişim kurulması gereken noktalar da artmaktadır. Böyle bir yapıda işletmelerin pazarlama iletişim faaliyetlerini bütünleştirerek koordine etmeleri zorlaşabilmektedir. Ancak böylesi bir yaklaşım elbette bütünleşik pazarlama iletişiminin olanaksız olması durumunu yaratmamakta, ancak yapılacak olan faaliyetlerin eşgüdümünün ve yönetiminin özenliliğini gerekli kılmaktadır(Kaya, 2003:367-368). İşletme büyüdükçe iletişim konusunda uzmanlığın da ön plana çıktığı görülmektedir. Bütünleşik pazarlama iletişiminin uygulanmasında başlıca tartışmalar örgütsel ve yönetsel anlamda bütünleşmenin nasıl gerçekleştirileceği, tüm pazarlama iletişimi etkinliklerinin nasıl merkezileştirileceği ile ilgilidir. Pazarlama iletişimi etkinliklerine bütünlük kazandırmada organizasyonun nasıl olacağı, eşgüdümün ve kontrolün nasıl sağlanacağı önemli bir tartışma konusudur. Örneğin; reklam ajansları bütünleşik pazarlama iletişiminin eşgüdüm ve kontrol görevinde başrolü oynamak isterken, reklam veren organizasyonları ve çeşitli iletişim disiplinleri aynı görüşü paylaşmayabilmektedir. Bununla birlikte daha yakın çalışma ilişkilerinin olması gerektiği her iki taraf içinde destek gören bir görüştür. Kaldı ki pazarlama iletişimi alanındaki yeni örgütsel yapılanmalarda, bilgi teknolojilerinin de yardımıyla çeşitli iletişim disiplinlerinde uzmanlaşan diğer organizasyonlarla işbirliklerine, ortak çalışmalara, iletişim ağları gibi girişimlere zaten başlanmıştır. Ajanslar yapılarını değiştirmeye başlamış, standart etkinliklerinin ötesinde, bütünleşme için gerekli iletişim disiplinlerinde gelişme zorunluluğunu kavramışlardır(Oyman, 2003:164). Bütünleşik pazarlama iletişimi programlarının eşgüdümünün gerçekleştirilebilmesi için, KOBİ’ler çeşitli faaliyetlerden sorumlu olacak bir kişiyi görevlendirebilmekte ya da yapısal bir raporlama ilişkisi kurulabilmektedir(Mc Arthur ve Griffin, 1997:20). Birçok iletişim profesyoneli kendi fonksiyonel alanlarında eğitim aldıklarından dolayı kendi uzmanlıkları diğer tüm iletişim alanlarıyla ilgilenmeleri ya da yönetmeleri için yeterli gelmemektedir(Duncan ve Everett, 1993:32). Pazarlama iletişimi fonksiyonları dışardan bir profesyonel tarafından yönetilebilir ya da yaratıcı grup, medya hizmetleri, doğrudan satış, satış tutundurma ve halkla ilişkiler hizmetleri gibi faaliyetler organizasyon içinde yürütülebilmektedir(Low, 2000:29). Bütünleşik pazarlama iletişimi programı için, 139 fonksiyonel alanlar birlikte çalışabilmeleri için stratejik olarak organize edilmelidir. Her sorumlu kendi otorite, bütçe ve gücünü korumak istemektedir. O sebeple bütünleşik pazarlama iletişimi programının üstesinden gelinebilmesi için organizasyonlardaki ego ve güç mücadelesinin üstesinden gelinmesi gerektiği gerekmektedir (Duncan ve Everett, 1993:33). Bu sağlanmadığı sürece bütünleşik pazarlama iletişiminin etkin olarak uygulanması zorlaşacaktır. Geleneksel ve fonksiyonel pazarlama iletişiminden farklı olmak üzere BPİ yöneticisinin amacı, bireysel tüketici ve potansiyel tüketiciler hakkında veri ve bilgiyi biriktirerek ve bunlardan yararlanarak olabildiğince bilgi sahibi olarak onların istek ve ihtiyaçlarına cevap verebilmek için kampanyalar oluşturmaktır. Burada önemli olan bütünleşik pazarlama iletişiminin dışarıdan içeriye anlayışıyla tüketicinin ne yaptığı ya da yapmış olduğunu ve tersine olarak bu davranışların nedenini açıklamaya ve sonradan ortaya çıkan davranışını-tutumunu etkilemeye çalışmaktadır (Schultz vd., 1993:52). 3.5. KOBİ’lerde Kurumsal Kimlik Oluşturmada İletişim Yönetimi Kurumsal kimlik bir KOBİ’nin sektör içerisindeki varlığını ortaya çıkarmak, güçlendirmek ve rakiplerinden farklılığını sağlamak için önemli bir unsurdur. Kurumsal kimlik oluşturmak, bir KOBİ’nin öncelikle adının zihinlere yerleşmesini ve işletme imajının en kısa yoldan ve hızlı bir şekilde hedef kitlesine ulaşmasını sağlar. Rakiplerinden ayrıldığı üstün yönlerini ortaya çıkartırken, kalite ve güven noktasında olumlu izlenimler yaratır. Kimlik kavramı kaba bir anlatımla, insanın kim olduğu hakkında kafasında var olan imajları kapsamaktadır. Kısaca ben kimim sorusunun yanıtıdır (Sabuncuoğlu, 2004:67). "Her kuruluş toplam kültür içerisinde bir alt kültür olarak bağımsız bir biçimde içe ve dışa doğru etkide bulunan ve hem kurum içinde, hem de dışında yaşanan sosyokültürel ve sosyo-psikolojik bir kimliğe sahiptir" (Okay, 2000:39). Kimlik kültürel yön üzerine vurgu yapan bir kavramdır. Bir kimsenin, bir grubun üyesi olarak hissetmekte olduğu, aidiyet, güven, bilinme ve önemden 140 hareketle, o gruptaki diğer insanlara ortak değerler ve yaşam biçimlerini paylaşmaları durumunu çağrıştırır(Lull, 2001:240). Bütün kimlikler, bir toplumsal ilişkiler sistemi içinde oluşmakta ve birbirlerini karşılıklı tanımaları gerekmektedir. Kimlik bir nesne olarak değil bir simgeler ve iletişim sistemi olarak düşünülmelidir. Herhangi bir failin kimliğinin sürdürülmesi, tek, belirli bir kimlik değil; sürekli bir yeniden oluşum sürecidir (Morley ve Robins, 1997: 74). Kurumlar, kendilerini, yürüttükleri iletişim, personelinin davranış biçimleri, dış görünüş, isimler, binalar ve çevresi ve ahlaki standartları ile ifade ederler. İletişim, kurumun her türlü araçlarla yürüttükleri iç ve dış haberleşmeyi içermektedir. Bir kurumun personeli, kurumun insanlarda vücut bulmuş somut davranış biçimini yansıtır; ve insan ilişkilerinin ve kurumla ilişkide bulunan kişilere karşı muamele biçiminin açık bir göstergesidir. Kurumun dış görünüşü, ürettiği ürünler, sahip olduğu binalar ve araçlar, bunların dizaynı, kurumu ifade eden özel işaretler ve renkler, kılık kıyafet ve diğer hatırda kalıcı görünen unsurları kapsamaktadır. İsimler ise, gerek kurumun faaliyet alanını ve sahiplerini tanımlayan, gerekse onunla birlikte anılan hukuki varlıları, enstitüleri, markaları, kuruluşları ve komiteler gibi daha geçici insan topluluklarını ifade etmektedir. Kurum felsefesini oluşturan ahlaki standartlar ve değerler de, kurumun gerek mensuplarına ve gerekse müşterilerine ve ilişkide bulunduğu çevreye karşı sorumluluklarını belirtir. Tüm bunları, bir kurumun 'ne olduğu', ya da 'ne olamaya çalıştığına' dair bir gösterge teşkil ederek, onun kurumsal kimliğini ve bu kimliğin dış imajını ifade ederek (Oktay, 2000:340) kişiliğini ortaya koymaktadır. Kurumsal kimlik, bir kurumun hatırlanabilir kişisel karakteristik özelliklerinin ve onu diğerlerinden ayıran yeteneklerinin tasarlanması, yansıtılması, kurumun somut kişiliğinin ortaya koyulmasıdır. 'Kimlik' kavramı bu anlamda, kurumun farklılığını ve hatırlanabilirliğini de kapsamaktadır. Bu şekilde kurumun işletme şekli ve anlayışı, ürünü, hizmeti, tutumu, içindeki estetiği ve resmi ifadesi olarak ortaya konulmakta, aynı zamanda iç ve dış hedef kitleler arasında algılanabilir hale getirilmekte ve sonuçları ölçülebilmektedir. Kurumsal kimlik, kurumun ekonomik gücünün, performansının ve etkinliğinin artmasına yardımcı olan bir 141 stratejidir (Ak, 1998: 19-20). Bu strateji sayesinde işletme rakiplerine oranla bir üstünlük elde edebilmektedir. Kurumsal kimlik, bir kurumun 'kim olduğunu', 'ne yaptığını' ve 'nasıl yaptığını' belirten bir gösterge olup, kurumun ürünlerini ve hizmetlerini iç ve dış çevresini, iletişim biçimini ve davranışlarını da içeren bir yapı oluşturmaktadır. Bu yapıda, kurumun ürünleri ve hizmetleri, kimliğinin algılanmasında en önemli somut unsurlardan birisi olup, kurumun iç ve dış çevresini oluşturan çalışılan mekanlar, binalar, bunların çevresi, iç ve dış dizayn, kılık - kıyafet biçimi, bunu pekiştirmektedir. Kurumun iletişim biçimi ise, kullanılan yazılı, basılı, görsel ve işitsel malzeme, verilen ilanlar ve reklamlar, yeni ürünlere ilişkin kampanyalar, yürütülen çeşitli halkla ilişkiler ve sponsorluk çalışmaları gibi unsurları kapsamaktadır. Aynı zamanda, kurumun temel değerlerini yansıtan simgeler ve semboller de buna dahildir. Kurumsal davranış biçimi de, kurum mensuplarının gerek kendi aralarındaki gerekse ilişkide bulundukları insanlara karşı, muamele biçimini genel atmosferi ve havayı yansıtmaktadır. Etik ve ahlaki değer ve tutumların ortaya çıktığı kurum felsefesi de kurum kimliğinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Kurumsal kimlik ve imaj oluşturmaya yönelik çalışmalar, tutarlı ve organize bir biçimde yürütülmelidir. Dış tutarlılığın en önemli belirleyicisi ise, kurumun kendi iç tutarlılığıdır. Kurumun amaçları, hedefleri ve değerleri, kurumsal kültürden ve onun parçasını teşkil eden kurumsal kimlikten ayrı düşünülemez(Olins, 1990: 11-12). Bu bağlamda kurumsal kimlik soyut bazı unsurları da içine alan kurumsal kültürle şekillenebilmektedir. En basit anlamda kurum kimliği; bir kurumun kendisini halka nasıl gösterdiğidir. Kurumun fikri ve felsefesi, kurum yönetimi ve çalışanlarının tavır ve davranışları, kurumun ulaşmak istediği kitleyle iletişim kurmak için kullandığı görsel ve sözel araçlarının bir birleşimidir kurum kimliği. Bu sebeple, büyüklüğü, faaliyet alanı ve karlılığı ne ölçüde olursa olsun her kuruluşun bir kimliği vardır. Sonuçta, kuruluşları birbirinden ayıran ve özellikli yapan şey onların kimlikleridir. Gerçekte kurum kimliği müşteri ve kurumun karşılıklı etkileşimde bulunduğu her alanı kapsayacağı için basılı malzemeler, analiz raporları, tabelalar, ofis iç dizaynı, reklam, 142 promosyon dili ve web siteleri de kimliği oluşturan unsurlar arasında yer almakta(Uslu, 2006: 19)olup KOBİ’ler içinde bu unsurlar önemlidir. Kurum kimliği dendiğinde bireylerin aklına gelen ilk şey kuruluşların logoları, kullandıkları renkler ve amblemi gibi görsel, kurumsal dizayn unsurlarıdır. Ancak kurum kimliği, yukarıda sayılan unsurların yanı sıra kurumsal iletişim, kurumsal davranış, kurum felsefesi, kurum kültürü ve kurum imajı ile oldukça yakın ilişkili kavramdır. Günümüzde işletmelerin ekonomik başarısı, kendilerini iç ve dış hedef kitlesine ifade etmesine, çalışanlarına 'biz' duygusu yaratmasına, pazarda uzun süre var olmasına bağlıdır. Bu anlamda kurum kimliği KOBİ’ler için kendilerini, nereye gittiklerini ve nasıl gideceklerini tanımlayan önemli bir unsurdur. Kurumsal kimlik kurumların gerçeğidir ve işletmelerin karakterini yansıtmaktadır. İşletmenin ne olduğu sorusuna cevap aramaktadır (Sabuncuoğlu, 2004: 67). KOBİ’yi oluşturan bütün görsel, sözel ve davranışsal öğeler kurum kimliği tarafından kapsanmaktadır. Bu öğelerin kurumun misyonunu desteklemesi için tam olarak planlanıp, yönetilmesi gerekmektedir (Howard, 1998:.4). Dünyadaki ekonomik, sosyal ve politik baskılar arttıkça kurumların ve kuruluşların adresleri ve işlevleri de sık-sık değişmektedir. Örgütlerin de kendi kimlikleri bulunmaktadır. Değişen teknolojiler, ticaretin büyümesi üretilen ürün veya hizmetlerin dünya pazarlarına aynı anda sunulması onların da değişmesini gerektirir. Kuruluşun sunduğu ürün veya hizmet ne olursa olsun her işin karar mekanizmalarına ilişkin yönetsel, stratejik veya destekleyici bir işlevi bulunmaktadır (Sampson, 1995: 26). Kurum kimliği, bir kurumun kişiliği ve görüntüsü, görsel ve fiziksel özelliklerle, kurum kültürünün oluşturduğu kimliktir. Kurum kimliği, kurumun yapmış olduğu bütün faaliyetlerden ve ortak yönetimden meydana gelir ve kurum kimliği bir kuruma ait dört noktayı yansıtabilmektedir(Olins, 1990:108): • Kim olduğunu, • Ne yaptığını, • Nasıl yaptığını, 143 • Kim için yaptığını. Belirtilen bu noktalar kurum kimliğiyle açık bir şekilde ifade edildiği taktirde hedef kitlenin soracağı ve sorması muhtemel bir çok soru cevap bulacaktır. Kurum kimliği, kişilerin diğerlerine kim olduklarını bildirmek ve onları ürkütmek isteyen bir anlayışla ortaya çıkmıştır. Gemilerinin yelkenleri üzerinde ürkütücü kuşların resimlerini taşıyan Vikingler, savaşta ordularını kalkanlarının üzerindeki haçlar ve kartallarla yöneten krallar, kullandıkları simgelerle bir yandan yandaşları tarafından tanınırken, diğer taraftan da karşı tarafa mesaj göndermektedir. Tarihin başlangıcından bu yana belirleyici olan kurum kimliği; gemilere, yolcu vagonlarına, giderek demiryollarına, otobüslere ve hava yollarına kısacası her türlü ulaşım aracına uygulanmıştır. Birbirine uyumlu renk, biçim ve isimlerin birleşiminden oluşturulması gereken, ayırt edici kurum kimliğini oluşturmanın bugün ayrı bir meslek haline gelmesinin belki de en önemli nedenlerinden birisi, başarılı bir kurumsal görüntünün kuruluşun hatırlanması açısından oynadığı rol(Peltekoğlu, 2007:305)olup rekabet sürecinde bu hatırlamanın sağlayacağı avantajlardır. Bunun yanında işletmelerin başarıyı yakalayabilmesi küresel, dinamik, sınırların ve kültürlerin birleştiği bir dünya için, bugünün hedefi, işletmenin kimliğini ve imajını yönetmek, aynı zamanda işletmenin gerçek değerlerini, çalışanlarını, ürünlerini, markalarını, yöntemlerini, inançlarını temsil etmektir (Howard, 1998:66). Bunun önemli bir boyutunu da kurumsal kimlik oluşturmaktır. Kurum kimliği, işaretler, anlamlar, imajlar ve gösterilerle dalgalanıp duran "tüketim kültürü" olgusunun içinde yerini almaktadır. "İhtiyacın doyurulmaz olma özelliği, çağdaş endüstri verimliliğinin artması ile, insanların arzu kapasiteleri de gelişmiş ve arzular rafine edilmiş, imgesel ve sofistike hale gelmişlerdir. Aynı zamanda, insanlar kendilerini ekonomik olarak daha yükseklere getirme çabalarında, arzularında bulunmaktadır. Kurumlar tarafından oluşturulan ve tüketiciler tarafından kullanılan değerler, artık günlük hayatımızın birer parçası haline dönüşmektedir" (Odabaşı,1999,s.29). Bu nedenle, kurum kimliği yaratmak günümüzde her şirketin zorunlulukları arasına girmektedir. 144 3.5.1. Kurumsal Kimliğin Taşıdığı Önem ve İletişime Katkısı Kimlik imaj yaratır. Kimlikler şirket ve marka imajı yaratırlar. Ancak organizasyon ve marka kimliğinin yanında, pek çok pazarlama faaliyeti de imaja katkıda bulunmaktadır. Bunlardan bazıları sponsorluk, halkla ilişkiler ve destekleyici reklamcılıktır. Tüm bunlar, bir markanın, bir kurumun halk tarafından algılanan imajını etkileyen faktörlerdir. Diğer faaliyetlerin aksine kimlik yönetimi görsel ve diğer türden duyusal bileşenler içermekte (Schmith ve Simonson, 2000: 43)olup çok yönlü bir özelliğe sahiptir. Bu özelliği dolayısıyla etkin bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Günümüz dünyası iletişim çağı olarak nitelendirilmekte ve tek yönlü iletişimin etkisiz kaldığı bir dönemi yansıtmaktadır. Günümüzde her işletmenin ki buna KOBİ’lerde dahildir görsel tasarıma sahiptirler. Hepsi de birbirinden farklı, hedefi vuran tasarımlar olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak her gün sınırların biraz daha genişlediği, kültürlerin birbirine yaklaştığı, iletişimin gittikçe büyüyen bir değer kazandığı dünyamızda sadece ürün ya da marka tasarımı yetersiz kalmaktadır. Kurumlar, bir adım daha öne çıkabilmek amacıyla hedef kitlelerine kendi felsefelerini, davranış şekillerini, yönetim anlayışlarını da aktarmak zorunda kalmaktadırlar. (Howard, 1998:66). Bu iletişimin önemli bir boyutunu da çalışanlar oluşturmaktadır. Kurum kimliği, kurumda çalışan bireylerin Biz Kimiz? Sorusuna verdikleri yanıttır. Bir işletme çalışanları arasından kolektif bir yaşam oluşturabilmesi ve çalışanları kuruma bağlaması için belli değerlere ve normlara sahip olması gerekmektedir. İşletme çalışanları genellikle kendilerini tanımlarken çalıştıkları kurumları kullanmaktadırlar. Çalışanların gözünde genellikle işletmeye ait iki imaj bulunmaktadır. Bunlardan birincisi bireylerin inandıkları, diğerlerinden ayırt ettikleri, merkez kabul ettikleri organizasyona yani kurumsal kimliğe ilişkin sezgilerinin oluşturduğu imajdır. İkincisi ise, işletme dışındakilerin, işletmeye ait inançları ve yorumlamaları ile oluşan dışsal imajdır. Söz konusu iki imajın uyumu, çalışanların kurumlarına bağlılıklarını oluşturmakta(Oktay, 2000: 67)olup bu her iki imajda kurumsal kimlikten ciddi şekilde beslenir. 145 Bir işletmenin adının yazılış biçiminden, işletmeye ait her araç ve gereçte hakim olan renge kadar, geniş bir alanı kapsayan kurumsal görüntü kurum imajını yükseltmektedir. Özellikle basılı araçlar, kuruluş ile hedef kitlesi arasında etkili bir iletişim gerçekleştirmek adına önemli bir yere sahipti. Bu nedenle kurumsal görüntünün oluşturulması ve bütünlüğün korunması için basılı araçlar birer aracı olarak düşünülmelidir. Büyük ölçekli işletmelerde, basım işlerinden sorumlu birimler olabilir, ancak bütünlüğün korunabilmesi için halkla ilişkiler biriminin görüşü mutlaka alınmalı, KOBİ’lerde ise, basım işleri tamamen halkla ilişkiler biriminin denetimine bırakılmalıdır. Pek çok kuruluşun kurumsal görüntüsü öylesine güçlüdür ki, ürün ve reklamları derhal fark edilmektedir. Bu ise bir logo, bir renk, değişik bir yazı stili veya tüm bu faktörlerin birleşmesi ile elde edilmiş olabilmektedir. Kurumsal bütünlük antetli kağıttan, taşıma aracının üzerindeki yazı renk yada ambleme kadar geniş bir yelpazeyi içermektedir. Özellikle bir kuruluş, işletme raporu, kuruluş gazetesi, referans kitabı, katalog gibi çok sayıda yayına sahipse, basılı araçlarda bütünlüğe dikkat etmenin önemi daha da artmaktadır. Bütün bu yayınların aralarındaki ilişkiyi vurgulayacak bir görüntüye sahip olması kurumsal görüntüde bütünlüğü oluşturabilmek açısından son derece büyük önem taşımaktadır (Peltekoğlu, 2001: 374-375). İşletmelerin sahip olduğu birbirinden farklı birçok unsurun bu çeşitliliğe rağmen bir uyum ve bütünlük içerisinde olması önemlidir. Çünkü bunlar işletmenin imajı üzerinde etkilidir. Değişen Pazar şartlarında ürünlerin benzerliğinin arttığı, çalışanların kuruma olan bağlılığının azaldığı, rekabetin arttığı bugünün küresel dünyasında kurum kimliği oluşumu ve yönetimi; yönetim ve pazarlama yöntemleri arasında yeni bir öneme sahip olmaktadır. Kurum kimliğinin yönetimi; bir kurum dilinin, davranış stilinin, kurum geleneğinin ve kurumun kendini bir şekilde ifade etmesine odaklanan bir diyalogun yaratılmasına neden olmaktadır. Bu diyalog, müşterilerin ve çalışanların; işletmenin ne için var olduğu, geleneklerinin, prensiplerinin ve ana güçlerinin neler olduğu konusundaki beklentileri ve anlayışlarıyla birbirine uymaktadır. Kurum kimliği yönetimi, bir açıdan toplam kalite yönetiminin saf tanımıdır. Buna göre kurumla ya da kurumun müşterileriyle ilişkili olan her şey, kurum kimliğiyle de ilişkilidir (Howard, 1998:3-4). Bu açıdan KOBİ’lerin kurum 146 kimliğini bir bütünlük içerisinde yönetmeleri gerekmektedir. Bu şekilde hem çalışanlarına hem de hedef kitlelerine vermek istedikleri mesajları verebileceklerdir. Bu sayede imajlarını güçlendirerek ciddi bir avantaj yakalayacaklardır. 3.5.2.KOBİ’lerin Kurumsal Kimlik Oluşturma Nedenleri Aslında bütün KOBİ’lerde dahil olmak üzere bütün kuruluşlar kendi kontrolleri altında olsun veya olmasın yani ister istemez bir kimliğe sahiptirler ve mevcut kimliklerinden sıyrılmadan, kendilerini belirleyen temel niteliklerden soyutlanmadan da değişen, gelişen dünyaya uyum gösterebilirler. Buna karşılık birkaç KOBİ’nin birleşmesi veya daha büyük kurumlar tarafından satın alınması gibi durumlarda, önemli ölçüde erime ve diğerleriyle ayrılaşma yani bir bütünleşme söz konusu olacağından mevcut kimliği yenileme ya da yepyeni bir kimlik geliştirme gereksinimi duyabilirler. Ve zaman zaman kurumlar böyle bir birleşme veya satın alma söz konusu olmasa bile, kamuoyu önündeki imgelerini yeniden oluşturmak, kendilerine eskisinden daha değişik bir kimlik edinmek isteyebilirler(Topsümer, 1991: 80). Yenilenme ve değişim örgütsel yapılar içerisinde her zaman mümkün olmasa dahi hedef kitle algısında KOBİ kendini hissettirebilmek için kimlik değişikliğine gidebilir. Fakat bu değişiklik bazen toplumsal değişikliğe bağlı olarak bir zorunluluk olabilir. Toplumsal değişiklikler doğal olarak kurumların yapısına ve kültürlerine de yansımaktadır. Değişen koşullar nedeniyle bir KOBİ, kimliğine ihtiyaç duyabilmekte veya zaten bir kurum kimliğine sahip olan bir KOBİ meydana gelen bir takım değişikliklerden dolayı kurum kimliğinin gözden geçirilmesini isteyebilmektedir. Bir KOBİ için kurum kimliği stratejisi geliştirilmesinin nedenlerini aşağıdaki şekilde ifade etmek mümkündür(Okay, 2000: 68-71): • Yeni Oluşum / Yeniden Kuruluş: Bir işletme ilk kurulduğu zaman o işletmenin sahibi veya başındaki yönetici ileri görüştüyse ve kurum kimliğinin öneminin farkındaysa, stratejisinin geliştirilmesini bir kurum kimliği programının sağlayarak, eksikliğini gidermeye çalışmaktadır. 147 kurumunun bu alandaki • Değişiklik: Bir kurum kimliği geliştirilmesinin diğer bir nedeni, kuruluşta iç ve dış hedef kitleyi etkileyecek değişikliklerin meydana gelmesidir. Ülkemizde meydana gelen bu tür değişikliklere örnek olarak özelleştirilen kamu kurumları verilebilir. • Görev Profilinin veya Ürün Patentinin Değişmesi: Bir işletme görevinde veya ürettiği ürünlerde bir değişiklik meydana gelirken, kurum kimliği stratejisinin de değişmesi gerekmektedir. Ülkemizden verilebilecek bir örnek, taşımacılık sektöründe faaliyet göstermiş olan Ulusoy kuruluşunun tekstil alanına da geçmesiyle birlikte yeni bir kurum kimliği geliştirmesidir. • Kuruluşun Yeniden Yapılanması: Zaman zaman işletmeler değişen koşullar veya müşterilerinden gelen talepler doğrultusunda yapılarını değiştirmek durumunda kalmaktadırlar. Zaten esnek bir üretim tarzına sahip olan KOBİ’ler bu taleplere daha kolay cevap vermektedirler. Örneğin toptan alım -satım yapan bir KOBİ’nin müşteri talepleri üzerine dağıtım yöntemini değiştirmesi, kurum kimliği stratejisinin değiştirilmesini gerektirebilmektedir. • Yönetimin Değişmesi: Bir organizasyonda yönetimin değişmesi kurum kimliği stratejisini etkileyen en önemli unsurlardan birisidir. Nasıl ki kurum kimliğinin tarihsel gelişim aşamalarından biri olan 'geleneksel dönem'de kuruluş sahibi o kurumun kimliğini etkileyip belirliyorsa, günümüzde de bir kuruluşta yönetim bazında meydana gelen değişiklikler o kurumun kurum kimliği stratejisinin ön plana çıkmasını veya tam tersi duruma düşmesini sağlayabilmektedir. • İşyerinin Taşınması ve Yeniden Organizasyon: Bu tip kurum kimliği stratejisi geliştirme nedenine başarılı bir örnek olarak 17 Mayıs 1992'de Münih'de açılan yeni havaalanını göstermek mümkündür. Kapsamlı bir kurum kimliği stratejisi için buradaki başlıca neden, eski havaalanı anlayışının yeni çalışma yerine nakledilmesinin mümkün olmayışıydı. Bu nedenle yeni havaalanı için de yeni stratejilerin geliştirilmesi hedeflenmiş 148 ve uygulamaya sokulmuştur. Uzun süreli kurum kimliği toplantıları sonucunda bugün Almanya'nın en çağdaş havaalanı planlanmış ve uygulamaya konulmuştur. • Kuruluşların Birleşmesi: İki kuruluşun birleşmesi kurum kimliğinin değişmesi veya yeniden oluşturulması için önemli bir nedendir. Kuruluşlar birleştiklerinde genellikle büyük olanın, diğer kuruluşu 'satın alanın' kimliği geçerli kılınmaktadır. İki kuruluşun birleşmesi durumunda kurum kimliği açısından yalnızca harici hedef kitlenin değil, aynı zamanda kuruluşta çalışanların da imaj düşünceleri göz önünde bulundurulmalıdır. Satın alındığında veya bileşildiğinde arka planda kalan kuruluş çalışanlarının kendilerini kötü durumda hissetmemeleri için dahili kurum kimliği ve halkla ilişkiler tedbirleri alınmalıdır. Kurum kimliği içe ve dışa dönük hedefler besleyebilmektedir. İşletmenin hangi hedeflere ulaşmak istediği düzenli geniş bir araştırma ve çevrenin analizi ile mümkündür. Kurum kimliğini var eden ve onu önemli bir konuma oturtan sebeplerin başında üretime sağladığı katkı ve kurumsal başarıyı arttırmasıdır. Bu katkı ve başarı aşağıdaki şekilde ifade edilebilir (Kiessling ve Spanagli, 1996:23): Birlikte verilen kararlar ile süreçler ve yapı daha açık ve belirgin olacaktır. Çalışanlar kendilerinden nelerin beklendiğini bilecek ve davranışlarını yönetimin istekleri doğrultusunda yapılandıracaktır. Bütün çalışanlar ortak bir hedef için uğraşırlar. Bu da işletmenin yönlendirilmesini olumlu yönde etkilemektedir. İletişim sayesinde daha önceden güvenilirlik ve kabul edilme sağlanmışsa reklam güvenilir olmaktadır. Böylece üretim ve gelişim giderleri azalabilmektedir. Kurum kimliği çalışanların ortak değerler doğrultusunda davranmasını sağlamaktadır, aynı zamanda çalışanların istek ve beklentilerinin de dikkate alınmasına yardımcı olmaktadır. 149 Çalışanların istek ve beklentilerini dikkate almak giderek önem kazanmaktadır. Çünkü çalışanlar iş hayatında daha fazla önemli bir yere sahip olmak isterler. İşleri onları memnun etmez ve eğlendirmez ise kendi alanlarına çekilirler. Çalışanların kuvvetli bir şekilde işe dahil edilmeleri neticesinde yüksek memnuniyet ve motivasyon sağlanacak aynı zamanda üretim başarının artması da söz konusu olacaktır. Kurum kimliğinde dışa dönük hedefler işletmenin pazara ve çevreye uyumunu sağlamaktır. Kurum kimliği hedef kitlenin gözünde tanımlanmış bir hedef belirlemeli ve bu şekilde kimliğini oluşturmalıdır. Değişmeyen karakteristik imaj işletmenin ve ürünün bilinmezlik enformasyon akışından çıkmasını sağlamaktadır. Tanınırlık, sempati, güven, işletmenin davranışını kuvvetlendirmekte ve hedef kitlenin davranışlarını desteklemektedir. Öte yandan kurum kimliği şu unsurların oluşmasını sağlamaktadır (Çil, 2002:24): • Az ücretli kazanç sağlamaktadır. • Rakiplerine karşı kendini korumasını sağlamaktadır. • Tüketicilerin ürüne ve markalara daha eleştirisel bakmalarını sağlamaktadır. • Yatırımcıları teşvik etmektedir. • Kendini pazara kabul ettirmektedir. 3.5.3. Kurumsal Kimliğin Oluşturulmasında İletişim Yönetimi Olarak Halkla İlişkiler Bir kurumdaki halkla ilişkiler faaliyetleri, kararlaştırılmış kurumsal kimliğe uygun olarak gerçekleştirilir. Kurumsal kimlik meselesi, kar amaçlı kurumlarda olduğu kadar, kar amacı gütmeyen gönüllü kurumlarda da geçerlidir. Kurumsal kimlik, kurumun yönetim felsefesini ve amaçlarını yansıtır; ve idari fonksiyonlarla yakın bağıntı içindedir. Kurumun olumlu bir imajının oluşturulması ve tanıtılması işleriyle görevli bulunan halkla ilişkiler birimi, bölümü, danışmanının da kurumsal kimliğin oluşturulması ve benimsetilmesi sürecine katılması gereklidir. Kurum yönetimi, kurumsal kimliğin personele ve dış çevreye benimsetilmesi faaliyetlerinin 150 yanında, kuruma yeni katılacak üyelerin ve çalışanların da bu kimliğe ayak uyduracak kişilerden oluşması için özen göstermek zorundadır. Kurumdaki herkes, bu kimliği yansıtır ve ona katkıda bulunmaktadır(Haywood, 1991: 13-15). Kurumsal kimliğin oluşturulmasında ve bunun çevreye yansıtılmasında halkla ilişkiler teknikleri önemli roller yerine getirirler. Halkla ilişkilerin her yönetimin, ister kamusal alanda olsun ister özel sektörde olsun, hayatını sürdürebilmek, belirlediği amaca ulaşabilmek, uygulamalarını yönlendirebilmek için bütünsel kurumsal felsefesi denebilecek ticari ve toplumsal varlık nedenlerini ve gelecek projeksiyonunu da içeren, bütünsellik arz eden bir yönetim felsefesi vardır. İşte bu bütünsel kurum felsefesinin toplumsal yönünü oluşturan kamu ya da özel sektörde etkinlik gösteren yönetim içinde yer aldığı, toplum tarafından kabulünü kuvvetlendirecek, ilişkide bulunan hedef kitleler ile karşılıklı bir iletişim içerisinde olmasını onların destek ve sempatisini kazanmasını sağlayacak olan yönetimin şimdiki uygulamasıyla gelecek projelerin şekillenmesinde yardımcı olacak unsur, yönetimin toplumsal felsefesi yani halkla ilişkilerdir (Kocabaş vd., 1999: 110). Bu toplumsal felsefe kurum içine dönük özel uygulamaları da içermektedir. Kurumsal tutumların değiştirilmesi, iş görenlerin motive edilmesi ve kurumsal kimliğin benimsetilmesi, iletişim gerektiren faaliyetler içermekte; halkla ilişkiler birimlerinin de bu faaliyetler içindeki rolü her geçen gün artmaktadır. Kurum geliştirme teknikleri, kurum kültürlerinin değiştirilmesinde ve böylece iş görenlerin davranışlarının biçimlendirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Kurum yöneticilerinin, kurum mensuplarının kurumsal tutumlarının ve değer yargılarının kurumun amaçları doğrultusunda yönlendirilmesi sürecinde, diğer ilgili bölümlerin yanı sıra, halkla ilişkiler ile görevli birimlerin de yardımını aldıkları görülmektedir. Örneğin, personel bölümü, görevlerin tanımlanması, işe alma koşullarının saptanması, toplu sözleşmelerin hazırlanması gibi işlerle uğraşırken, halkla ilişkiler personeli de yönetimin, kurum içi iletişiminde kullanacağı metinlerin, bildirilerin, video mesajlarının ve brifinglerin hazırlanmasında, ve medya seçiminde yardımcı olur (Oktay, 2000:345). 151 Bir başka deyişle kurumsal kimliğin oluşturulması, tüm kurumu ve yönetim fonksiyonunu ve kurumsal iletişimi ilgilendiren bir mesele olması nedeniyle, halkla ilişkiler biriminin ya da uzmanlarının da bu faaliyet içinde yerini alması zaruri bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır(Oktay, 2000:341). Bu bağlamda kurumsal kimliğin oluşturulmasında ve yönetilmesinde halkla ilişkiler etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Halkla ilişkiler birimlerinin, kurumsal kültürü yansıtan semboller, söylem biçimi, kullanılacak dil gibi unsurların oluşturulmasında; ve bunların kurumsal etkinliğin sağlanması için kullanılmasında büyük katkıları olmaktadır(White, 1991: 124). Kurumsal amaçların gerçekleştirilmesi doğrultusunda, kurum kültürünün değiştirilmesine hizmet eden ' örgüt geliştirme yöntemleri' de genelde, 'personel ya da insan kaynakları' bölümlerinin sorumluluğunda olan bir konu olmasına karşın, son yıllarda halkla ilişkiler bölümlerinin de buna katkıda bulunduğu görülmektedir. Kurum geliştirme, kurumda grup bütünleşmesinin sağlanması, etkin çalışma gruplarının oluşturulması, gerilimin ve anlaşmazlıkların azaltılması gibi konuları kapsamaktadır. Kurumsal iletişim vasıtasıyla gerçekleştirilen bu hedefler, halkla ilişkiler biriminin de katkısını gerektirmektedir. Örneğin, kurum yönetimi, personelin moralinin yükseltilmesi, iş doyumunun arttırılması, kurumun sevdirilmesi ve benimsetilmesi, kurumsal tutumların iyileştirilmesi, devamsızlığın önlenmesi ve örgüt geliştirme grubunun yanı sıra, halkla ilişkiler biriminin de yardımını isteyebilir. Halkla ilişkiler görevlileri, aynı zamanda, kurum simgelerinin ve logosunun oluşturulmasında ve kurum tarihçesi hakkında yaratılacak inançların, hikayelerin ve mitlerin oluşturulmasında, böylece kurumsal kimliğin yaratılmasında önemli katkıları olmakta (White, 1991: 127-137) olup bunu asli görevleri içerisinde değerlendirmelidirler. Olumlu bir kurum kimliği oluşturmada en önemli faktörler ise özellikle kurum faaliyetleri ile ürün veya hizmetlerdeki kaliteyle birlikte yöneticilerin halkla ilişkiler yetkilileri ile birlikte beraber ve uyum içinde çalışmalarıdır. Halkla ilişkiler bu kimliğin oluşmasında yönetim kurulu veya yöneticiler ile grafik ve reklam şirketleri arasında bir iletişim köprüsü oluşturmakta rol oynar. Ayrıca kurum 152 alanındaki personelin kuruluş ve faaliyetler hakkında eğitilip, bilgilendirilmesi yine halkla ilişkiler biriminin görevlerindendir. Halkla ilişkiler kuruluşun içinde bulunduğu dış çevre ile olan yakın temaslarında önemli pay sahibidir. Amaç, çalışanlara, rakiplere ve topluma kuruluşun ne için var olduğunu anlatmaktır (Büyükbaykal, 2002: 793). Bu durum kurumsal kimliğin algılanması noktasında önemlidir. Günümüzde ekonomik başarı, kuruluşun iç ve dış hedef kitlesine kendisini ifade etmesi, çalışanların "biz" duygusunu hissetmesi, halkla ilişkiler alanının çalışmaları, kuruluşun pazarda uzun vadede kalıcı olması "kurum kimliği" ile bağıntılıdır. 153 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM İŞLETMELERDE İLETİŞİM YÖNETİMİ FAALİYETLERİ: KÜÇÜK VE ORTA BÜYÜKLÜKTEKİ İŞLETMELERDE GERÇEKLEŞTİRİLEN ALAN ARAŞTIRMASI BULGULARI Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler arasında gerçekleştirilen alan araştırması bulgularının değerlendirilmesine geçilmeden önce söz konusu araştırmaya ilişkin yöntem daha ayrıntılı olarak ortaya konacaktır. 4.1. METODOLOJİ Bu başlık altında araştırmanın amacı ve araştırma soruları, örneklem seçimi ve temsil gücü, ölçekler, veri toplama ve kullanılan istatistiksel analizlere ilişkin ayrıntılar yer almaktadır. 4.1.1. Araştırmanın Amacı ve Araştırma Soruları Çalışma temel olarak, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerdeki iletişim yönetimi faaliyetlerine ilişkin var olan durumu tespit etmeyi hedefleyen betimleyici bir tasarıma sahiptir. Çalışma iki aşamalı olarak bu amaca ulaşmayı plânlamaktadır. Birinci aşamada iletişim yönetimi ile ilgili daha çok tutumsal bulgular incelenirken, ikinci aşamada ise işletmelerin daha çok araçsal ve uygulamaya dönük faaliyetleri mercek altına alınacaktır. Bu temel amaca, aşağıda belirtilen araştırma soruları aracılığı ile ulaşılması plânlanmaktadır: Araştırma Sorusu 1: Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kurum içi ve dışı iletişim yönetim tutumlarına ilişkin alt boyutlar nelerdir? Araştırma Sorusu 2: Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler kurum içi ve dışı iletişim yönetimi genel tutumu ve alt boyutlara ilişkin tutumları hangi düzeyde benimsemektedirler? Araştırma Sorusu 3: Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler kuruluşun iletişim yönetimi ile ilgili ne tür faaliyetleri hangi sıklıkta yerine getirmektedirler? 154 Araştırma Sorusu 4: Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ne tür tanıtım araçlarını hangi sıklıkta kullanmaktadırlar? Araştırma Sorusu 5: Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kurum içi ve dışı iletişim yönetim tutumları ve alt boyutları ile onların konu ile ilgili gerçekleştirdikleri faaliyetler ve alt boyutlar arasında bir ilişki var mıdır? Araştırma Sorusu 6: Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kurum içi ve dışı iletişim yönetim tutumları ve alt boyutları ile onların kullandıkları tanıtım araçları arasında bir ilişki var mıdır? Araştırma Sorusu 7: Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kurum içi ve dışı iletişim yönetim tutumları ve alt boyutları ile söz konusu işletme nitelikleri arasında bir ilişki var mıdır? Araştırma Sorusu 8: Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kurum içi ve dışı iletişim yönetim tutumları ve alt boyutları ile çalışmaya katılan yöneticilerin nitelikleri arasında bir ilişki var mıdır? Araştırma Sorusu 9: Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin yürüttükleri iletişim yönetimi faaliyetleri ve alt boyutları ile kullandıkları tanıtım araçları arasında bir ilişki var mıdır? Araştırma Sorusu 10: Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin yürüttükleri iletişim yönetimi faaliyetleri ve alt boyutları ile işletme nitelikleri arasında bir ilişki var mıdır? Araştırma Sorusu 11: 155 Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin yürüttükleri iletişim yönetimi faaliyetleri ve alt boyutları ile çalışmaya katılan yöneticilerin nitelikleri arasında bir ilişki var mıdır? 4.1.2. Katılımcıların Seçimi ve Temsil Gücü Çalışmanın evrenini; Konya organize sanayi bölgelerinde bulunan ve otomotiv yan sanayi, döküm sanayi, tarım makineleri sanayi, ayakkabı ve deri üretim sanayinde faaliyet gösteren küçük ve orta büyüklükteki işletmeler oluşturmaktadır. Konya sanayi odasından bu sektörlerde faaliyet gösteren firmaların isim listeleri temin edilmiş ve firmalardan tesadüfi örneklem yöntemiyle 287 tanesi belirlenmiştir. Hazırlanan anket formu pilot çalışmaya tabi tutularak 10 firmaya uygulanmış ve geri dönüşümler alınmıştır. Bu geri dönüşümler değerlendirilerek sorularda bazı düzeltmeler yapılmış ve daha sonra anket formları anketörler aracılığıyla yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak 287 firmaya uygulanmıştır. Anket formlarının geri dönüşümleri sağlandıktan sonra 8 tanesi eksik ve özensiz doldurulduğu için araştırma dışı bırakılmış ve 279 adet anket formu değerlendirmeye alınmıştır. 4.1.3. Ölçüm Aracı Dört ana bölümden meydana gelen soru formu toplamda 81 sorudan oluşmaktadır. Ölçeğin birinci bölümünde yer alan 24 soru, işletmelerin iletişim yönetimine ilişkin yönetici tutumlarını ölçerken, takip eden 26 soru iletişim yönetimi ile ilgili faaliyetlerin sıklıklarını, sonraki 24 soru ise iletişim yönetimi faaliyetlerinde kullanılan araçları ve bunların kullanım sıklıklarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Soru formunun son bölümünde yer alan 7 soru ise çalışmaya katılan yöneticilerin bireysel özelliklerini ve işletmelerinin niteliklerini sorgulamaktadır. Söz konusu alt ölçeklerin güvenirlik değerleri alfa hesaplaması aracılığıyla ortaya konmuştur. Buna göre iletişim yönetimine ilişkin yönetici tutumu ölçeğinin alfa değeri. 853, iletişim yönetim faaliyetlerini ölçen ölçeğin alfa değeri .927 ve iletişim yönetim faaliyetlerinde kullanılan araçları ölçen ölçeğin alfa değeri ise .873 olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin tamamına ait alfa güvenilirlik değeri ise .867 olarak hesaplanmıştır. Alt ölçeklerin ve tüm ölçeğin geçerliliği ise yüzey geçerliliği ile 156 sağlanmıştır. Tablo 1 tüm alt ölçeklerin ve genel olarak tüm ölçeğin güvenirlik değerlerini içermektedir. Tablo 1: Alt Ölçekler ve Genel Ölçeğe Ait Güvenilirlik Değerleri Ölçekler N İletişim yönetimine ilişkin yönetici tutumu ölçeği İletişim yönetim faaliyetleri ölçeği İletişim yönetim faaliyetleri tanıtım araçları Genel Güvenilirlik 278 Madde Sayısı 24 Cronbach Alpha .853 278 225 26 24 .927 .873 223 72 .867 4.1.4. Verilerin Toplanması Ve Kullanılan İstatistiksel Analizler Katılımcılardan elde edilen verilerin girişi, SPSS 17.0 adlı program aracılığıyla yapılmış ve araştırma sorularını yanıtlayabilmek için uygun istatistiksel analizler uygulanmıştır. Araştırmada betimleyici istatistikler, faktör analizi, korelasyon analizi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. 4.1.4.1. Faktör Analizi Faktör analizi birbirleriyle ilişkili veri setlerini birbirlerinden bağımsız ve daha az sayıda yeni veri setlerine dönüştürmek, herhangi bir olayı açıkladıkları varsayılan değişkenleri gruplayarak ortak faktörleri belirlemek, bir olayı ya da oluşumu etkileyen değişkenleri gruplamak, majör ve minör faktörleri tanımlamak amacıyla uygulanan bir yöntemdir (Özdamar, 2004: 235). Faktör analizi pek çok sayıdaki değişkenler arasındaki ilişkiyi analiz etmek ve bu değişkenlerin ortak boyutlarını ortaya çıkarıp açıklamaya çalışır. Buradaki temel amaç bu değişkenlerdeki bilgiyi en az bilgi kaybıyla az sayıdaki boyutlara indirmektir. Faktör analizinin iki temel amacı vardır (Erdoğan, 2003: 352): Değişkenler arası ilişkinin yapısını ortaya koymak: Bu amaca ulaşabilmek için değişkenler arasında korelasyon analizi yapılır. Analiz sonucuna göre kategoriler gruplandırılır. Veri Azaltma (data reduction): Bu yöntemle çok sayıdaki değişkenlerden onları belli bir başlık altında toplayan değişkenler belirlenir. Çok daha az sayıda değişken setleri oluşturulur. 157 Faktör analizi temelde üç ya da daha fazla değişkenle ilgili insanların puanları tarafından paylaşılan varyansın tanımlanmasıyla ilgilenir. Bu varyans “ortak varyansa” karşılık gelmektedir ve diğer iki tür varyans tarafından ayırt edilmelidir. “Specific varyans” diğer bir değişken tarafından paylaşılmayan birleşik (bütünleşik) bir farklılaşmayı tanımlar. Diğer yandan “hata varyansı” ise bir şeyin ölçümünün kaçınılmaz dalgalanmasından kaynaklanan farklılaşmadır. Örneğin çok sık aralıklarla kilosunu ölçen bir insan aslında bu kadar kısa zamanda kilosu değişmemesine rağmen daha sonra her ölçümnde farklı rakamları okuduğunu görecektir. İşte ölçümdeki bu dalgalanma hata varyansı olarak bilinmektedir. Böylece toplam varyans; ortak, spesifik ve hata varyansı olmak üzere üçe ayrılabilen özel bir değişkeni ölçer (Bryman ve Cramer, 2001: 264). 4.2. Korelasyon Analizi Değişkenler arasındaki ilişkinin ortaya konması, değişkenlerin ölçme yapısına, dağılımın özelliklerine, aralarındaki ilişkinin doğrusal olup olmamasına, değişken sayısına ve kontrol durumuna bağlı olarak farklı istatistiksel araçlar kullanılarak yapılmaktadır. İki değişken arasındaki ilişki, ikili ya da basit korelasyon olarak adlandırılan korelasyon teknikleri aracılığıyla hesaplanır (Büyüköztürk, 2002: 31). Araştırma tasarımında kullanılan ölçüm düzeyleri mesafeli ya da oranlı olabilir. Bu ölçüm düzeyine ait değişkenlerde “Pearson product moment correlasyon” testi yapılır. Bu test aracılığıyla hem anlamlı bir ilişkinin olup olmadığı test edilir, hem de eğer anlamlı ilişki varsa, ilişkinin yönü ve gücü belirlenir (Erdoğan, 2003: 292). 4.3. Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Tek yönlü varyans analizi ilişkisiz iki ya da daha çok örneklem ortalaması arasındaki farkın sıfırdan anlamlı bir şekilde farklı olup olmadığını test etmek için kullanılır. Bu analizin yapılabilmesi için aşağıdaki varsayımların yerine getirilmiş olması gerekir (Norusis, 2002: 301): 1. Bağımlı değişkenin ölçüm düzeyi en az aralık ölçeğinde olmalıdır. 158 2. Puanlar bağımlı değişkende etkisi araştırılan faktörün her bir düzeyinde normal dağılım gösterir. 3. Ortalama puanların karşılaştırılacağı örneklemler ilişkisizdir. 4. Örneklemlerin varyansları eşittir. 4.4. BULGULAR VE YORUM Bu bölümde ilk olarak çalışmaya katılan şirket yöneticilerinin ve şirketlerin özellikleri ele alınacaktır. Sonraki aşamada ise iletişim yönetim tutumlarının alt boyutları ve bu boyutlara verilen önem düzeyi, iletişim yönetim faaliyetlerine ilişkin tutumlar, bu faaliyetler ve bu faaliyetlerde kullanılan araçlar ayrı ayrı değerlendirilecektir. Son aşamada ise söz konusu tutumlar, faaliyetler ve kullanılan araçların birbirleri ile aralarındaki ve demografik niteliklerle aralarındaki olası ilişki sınanacaktır. 4.4.1. Katılımcı Şirketlerin Ve Yöneticilerin Özellikleri Bu başlık altında iki farklı alt başlıkta değerlendirme yapılacaktır. İlk olarak katılımcı işletmeye ait faaliyet gösterdiği sektör, çalışan sayısı, işletmenin kaç yıldır faaliyet gösterdiği, personel devir hızı ve müşteri devir hızına ilişkin değerlendirmeler yapılacaktır. İkinci bir alt başlıkta ise çalışmaya katılan yöneticiye ait eğitim durumu ve yöneticinin işletmedeki pozisyonuna ilişkin değerlendirmeler yapılacaktır. Söz konusu değerlendirmeler betimleyici istatistikler aracılığıyla gerçekleştirilecektir. 4.4.1.1. Katılımcı Şirketlerin Özellikleri Yukarıda da belirtildiği gibi bu başlık altında işletmenin faaliyet gösterdiği sektör, çalışan sayısı, kaç yıldır faaliyet gösterdiği, personel ve müşteri devir hızına ilişkin değerlendirmeler betimleyici istatistikler aracılığıyla gerçekleştirilecektir. 4.4.1.1.1. İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör Çalışmaya katılan işletmelerin faaliyet gösterdiği sektörlere ilişkin dağılım Tablo 2’de yer almaktadır. Buna göre çalışmaya katılan işletmelerin % 34,9’u otomotiv yan sanayinde faaliyet gösterirken, % 29,9’u deri ve ayakkabı sanayi, % 159 19,8’i tarım makinaları sanayi ve % 15,5’i de döküm sanayi sektörlerinde faaliyet göstermektedirler. Tablo 2: İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Otomotiv Yan Sanayii Deri ve Ayakkabı Sanayi Tarım Makinaları Sanayi Döküm Sanayii Toplam Cevapsız 97 83 55 43 278 1 34,8 29,7 19,7 15,4 99,6 ,4 34,9 29,9 19,8 15,5 100,0 Genel Toplam 279 100,0 4.4.1.1.2. İşletmede Çalışan Sayısı Çalışmaya katılan işletmelerin faaliyet gösterdikleri sektörler incelendikten sonra bu başlık altında da söz konusu işletmelerdeki çalışan sayıları incelenmiştir. Tablo 3’de yer alan dağılıma göre çalışmaya katılan işletmelerin % 30,8’inde 11 ile 20 arası çalışan bulunurken, % 20,1’inde 1 ile 10 arası, % 19’unda 21 ile 30 arası, % 14,3’ünde 50’den fazla, % 9,0’unda 31 ile 40 arası ve % 6,8’inde ise 41 ile 50 arası çalışan bulunmaktadır. Tablo 3: İşletmede Çalışan Sayısı 11 ile 20 arası 1 ile 10 arası 21 ile 30 arası 50'den fazla 31 ile 40 arası 41 ile 50 arası Toplam Frekans Yüzde Geçerli Yüzde 86 56 53 40 25 19 279 30,8 20,1 19,0 14,3 9,0 6,8 100,0 30,8 20,1 19,0 14,3 9,0 6,8 100,0 4.4.1.1.3. İşletmenin Kaç Yıldır Faaliyet Gösterdiği İşletme nitelikleri ile ilgili olarak inceleme konusu yapılan diğer bir özellik ise çalışmaya katılan işletmelerin kaç yıldır faaliyet gösterdikleri ile ilgilidir. Tablo 4’de de görüldüğü gibi çalışmaya katılan işletmelerin % 73,5’i 10 yıldan fazla süredir 160 faaliyet gösterirken, % 9,7’si 4-7 yıl arası, % 9,0’u 8-10 yıl arası, % 7,9’u ise 1-3 yıl arası süredir faaliyet gösterdiklerini ifade etmişlerdir. Tablo 4: İşletmenin Kaç Yıldır Faaliyet Gösterdiği 10 yıldan fazla 4-7 yıl arası 8-10 yıl arası 1-3 yıl arası Toplam Frekans Yüzde Geçerli Yüzde 205 27 25 22 279 73,5 9,7 9,0 7,9 100,0 73,5 9,7 9,0 7,9 100,0 4.4.1.1.4. Personel Devir Hızı Çalışmaya katılan işletmelere ayrıca personel devir hızlarının (personelin işten ayrılma oranı) ne olduğu da sorulmuştur. Tablo 5’de de görüldüğü gibi çalışmaya katılan işletmelerin % 63,8’i personel devir hızlarının düşük olduğunu belirtirken, % 29,4’ü orta, % 6,8’i ise yüksek olduğunu ifade etmişlerdir. Tablo 5: Personel Devir Hızı Düşük Orta Yüksek Toplam Frekans Yüzde Geçerli Yüzde 178 82 19 279 63,8 29,4 6,8 100,0 63,8 29,4 6,8 100,0 4.4.1.1.5. Müşteri Devir Hızı Çalışmaya katılan işletmelerin personel devir hızları ortaya konduktan sonra bu kez de müşteri devir hızları (müşterinin işletmeyi bırakma oranı) incelenmiştir. Tablo 6’da da görüldüğü gibi çalışmaya katılan işletmelerin % 78,9’unda müşteri devir hızı düşükken, % 16,1’inde orta, % 5,0’inde ise yüksek düzeydedir. Tablo 6: Müşteri Devir Hızı Düşük Orta Yüksek Toplam Frekans Yüzde Geçerli Yüzde 220 45 14 279 78,9 16,1 5,0 100,0 78,9 16,1 5,0 100,0 161 4.4.1.2. Katılımcı Yöneticilerin Özellikleri Bu başlık altında da işletmelerin niteliklerinin ardından bu kez de anketleri yanıtlayan yöneticilerin eğitim düzeyleri ve işletmedeki pozisyonları incelenmiştir. 4.4.1.2.1. Yöneticilerin Eğitim Düzeyi Çalışmaya yanıt veren şirket yöneticilerinin eğitim düzeylerine ilişkin dağılım Tablo 7’de yer almaktadır. Söz konusu dağılıma göre çalışmayı yanıtlayan yöneticilerin % 29,4’ü lise muzunuyken, % 29,0’u fakülte, % 17,9’u yüksekokul, % 13,6’sı ilköğretim, % 9,7’si ise ortaöğretim mezunudur. Tablo 7: Yöneticilerin Eğitim Düzeyi Lise Fakülte Yüksekokul İlköğretim Orta öğretim Cevapsız Genel Toplam Frekans Yüzde Geçerli Yüzde 82 81 50 38 27 1 279 29,4 29,0 17,9 13,6 9,7 ,4 100,0 29,4 29,0 17,9 13,6 9,7 ,4 100,0 4.4.1.2.2. Yöneticilerin İşletmedeki Pozisyonları Bu kapsamda ayrıca çalışmayı yanıtlayan yöneticilerin işletmelerdeki pozisyonları da incelenmiştir. Tablo 8’de de görüldüğü gibi yanıtlayanların % 28,0’i alt düzey yönetici, % 25,1’i üst düzey yönetici, % 24,7’si işletme sahibi, % 22,2’si de orta düzey yönetici pozisyonlarındadırlar. Tablo 8: Yöneticilerin İşletmedeki Pozisyonları Alt Düzey Yönetici Üst Düzey Yönetici İşletme Sahibi Orta Düzey Yönetici Genel Toplam Frekans Yüzde Geçerli Yüzde 78 70 69 62 279 28,0 25,1 24,7 22,2 100,0 28,0 25,1 24,7 22,2 100,0 162 4.5. İşletmelerin Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Tutumlarına İlişkin Faktör Analizi Bulguları Küçük ve orta büyüklükteki işletme yöneticilerinin iletişim yönetim tutumlarını 24 sorudan (item) oluşmaktadır. Metodoloji kısmında da belirtildiği gibi ölçek literatür taraması ve önceki çalışmalarda kullanılan ölçeklerden elde edilen bilgiler ışığında geliştirilmiştir. Aşağıdaki tabloda da görüldüğü ve metodoloji kısmında ayrıntılı olarak açıklandığı gibi ölçeğin güvenilirlik ve geçerlilik şartları sağlanmıştır. 24 madde (item) faktör analizine tabi tutulmuştur. Analizde rotasyon varimax seçilmiştir çünkü bu yolla varyasyonun bütün faktörlerde maksimize olması sağlanmıştır. Öz değer (eigenvalue) 1'den büyük ve minimum yükleme değeri 0,30 alındığında küçük ve orta büyüklükteki işletme yöneticilerinin iletişim yönetim tutum faktörleri için toplam varyansın % 60,55'ini açıklayan 4 faktör elde edilmiştir. Analizde altı soru (item) farklı gerekçelerle analiz dışı tutulmuştur. Tablo 9 analiz sonuçlarını ayrıntılı olarak açıklamaktadır (bkz. Ek-1 Tablo 1). Küçük ve orta büyüklükteki işletme yöneticilerinin iletişim yönetim tutumlarını ortaya koyan ilk ve en güçlü faktör “Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi” faktörüdür. Bu sonuç katılımcıların iletişim yönetim tutumları içinde en fazla önemsedikleri faktörün “Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi” olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu faktör daha çok örgüt içi iletişimle ilgili maddeleri içermektedir. Bu sonuç yöneticilerin örgüt içi iletişimi ve iletişim iklimini ne denli önemsediklerini ortaya koymaktadır. Elde edilen bu ilk faktör yüksek yük değerlerine sahiptir. Birinci faktörün güvenilirlik değeri de oldukça tatmin edici düzeydedir (Cronbach's alpha= 83.4). İlk faktörle ilgili olarak belki de en çarpıcı bulgu, bu faktörün varyansı açıklama gücüdür. Söz konusu faktör varyansın (tek başına) % 40.9 gibi önemli bir kısmını açıklamaktadır. 163 Tablo 9: Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme Yöneticilerinin İletişim Yönetim Tutumlarının (Itemların) Faktör Yüklemeleri (N=279) Faktörler 2 3 Ort SS 4.31 4.38 .818 .885 .796 .726 4.37 .904 .666 4.37 .789 .630 4.34 .766 .588 4.19 .828 .571 4.32 .831 4.30 .793 .761 4.19 .794 .710 4.17 .844 .656 4.13 .866 .609 4.28 .742 .573 4.19 .812 3.83 .893 .748 3.85 .929 .706 4.16 .764 .598 3.93 .887 .589 3.94 .868 3.71 .983 .819 4.15 .851 .610 4.01 .808 .555 3.95 .880 4.10 .847 1 4 Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilmelidir İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler 1. Faktör Maddeleri Genel Aritmetik Ortalama Kurumu Tanıma/Tanıtmaya Yönelik Tutumlar İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılmalıdır İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmalıdır İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapması gerekir İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmalıdır İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır 2. Faktör Maddeleri Genel Aritmetik Ortalama Kurum İçi Halkla İlişkiler Uygulama Tutumları Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenmelidir 3. Faktör Maddeleri Genel Aritmetik Ortalama Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla (sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri güçlendirir İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmalıdır 4. Faktör Maddeleri Genel Aritmetik Ortalama Tüm Faktör Maddeleri Aritmetik Ortalama Eigenvalue Açıklanan Varyans (%) Cronbach’s alpha KMO sampling adequacy Barlett's of sphericity 7.373 40.960 83.415 .928 x²=2095.706 164 sd=153 1.397 7.764 84.713 1.208 6.712 71.611 p=0.0001 .921 5.119 72.78 Küçük ve orta büyüklükteki işletme yöneticilerinin iletişim yönetim tutumları ile ilgili olarak "Tanıma/Tanıtma Faaliyetlerine Yönelik Tutumlar" faktörü ikinci faktör olarak elde edilmiştir. Adında da anlaşılacağı üzere bu faktör de - halkla ilişkilerin önemli bir unsuru olan - tanıma/tanıtma faaliyetlerini içermektedir. İkinci faktörün de güvenilirlik değeri ve yük değerleri oldukça yüksektir (Cronbach's alpha= 84.7). İkinci faktör de toplam varyansın % 7.7'sini açıklamaktadır. Analiz sonucunda elde edilen üçüncü faktör ise "Kurum İçi Halkla İlişkiler Uygulama Tutumlarıdır" faktörüdür. Bu faktör de daha çok kuruma dönük halkla ilişkileri kapsamaktadır. Üçüncü faktör de oldukça yüksek yük değerlerine sahiptir. (Cronbach's alpha= 71.6). Üçüncü faktör toplam varyansın % 6.7'sini açıklamaktadır. Yöneticilerin iletişim yönetimi tutumlarına ilişkin olarak dördüncü ve son faktör ise “Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma” faktörüdür. Adından ve tablodan da anlaşıldığı üzere kurumun sosyal sorumluluk kampanyalarını ve kamuoyu oluşturma çabaları bu faktörde söz konusudur. Dördüncü faktör de yüksek güvenilirlik ve yük değerlerine sahiptir. (Cronbach's alpha= 72.7). Dördüncü faktör toplam varyansın % 5.1'ini açıklamaktadır. Dört faktör toplamda toplam varyansın % 60.55 gibi oldukça önemli bir kısmını açıklamaktadır. Ayrıca tüm faktörlerin sahip oldukları yüksek güvenilirlik değerleri de faktör analiziyle ilgili dikkat çekici bir diğer unsurdur. 4.6. İşletmelerin Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetimi İle İlgili Tutumları, İletişim Yönetim Faaliyetleri Ve Faaliyetlerde Kullanılan Araçlara İlişkin Betimleyici Bulgular Bu başlık altında küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kurum içi ve dışı iletişim yönetimi ile ilgili tutumları (alt boyutları), bu alanda yürüttükleri faaliyetler ve kullandıkları araçlara ilişkin betimleyici analizler iki faklı başlık altında incelenmiştir. İlk alt başlıkta frekans analizi ile ilgili maddeler değerlendirilirken ikinci alt başlıkta ise merkezi eğilim istatistikleri aracılığıyla bir diğer değerlendirme gerçekleştirilmiştir. 165 4.6.1. İletişim Yönetimi Tutumları ve Faaliyetleri İle Faktörlerine Yönelik Frekans Analizi Bulguları Söz konusu tutumlar, faaliyetler ve alt boyutları frekans analizi aracılığıyla karşılaştırmalı olarak ortaya konmuştur. 4.6.1.1. Genel İletişim Yönetimi Tutumları ve Faaliyetlerine İlişkin Frekans Analizi Bulguları Çalışmaya katılan yöneticilerin kurum içi ve dışı genel iletişim yönetimi tutumları ile ilgili olarak alınan yanıtların frekans analizi sonuçları toplu halde Tablo 10’da yer almaktadır. Tablo 10: İletişim Yönetimi İle İlgili Tutumlara Yönelik Frekans İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır Yapılması gereken işler kişilere yazılı olarak verilmelidir Tüm çalışanlar işletme ile ilgili gelişmelerden hemen haberdar edilmelidir Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır Çalışanları ilgilendiren yasalarda, tüzüklerde, sözleşmelerde ya da yönetmeliklerde bir değişiklik olduğu zaman kendilerine bildirilmelidir Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir İşletmede çalışanların işle ilgili verimliliklerini ölçen ve değerlendiren kurallar, düzenlemeler bulunmalıdır İşletmede tüm çalışanlar işletmenin değerleri, amaçları, inançları ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilmelidirler İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilmelidir İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kararsızım İfadeler Katılmıyorum Kesinlikle Katılmıyorum Analizi Bulguları F % F % F % F % F % 8 2.9 10 3.6 3 1.1 107 38.4 151 54.1 7 2.5 29 10.4 18 6.5 119 42.7 106 38.0 10 3.6 52 18.6 28 10.0 113 40.5 76 27.2 7 2.5 4 1.4 9 3.2 133 47.7 126 45.2 8 2.9 14 5.0 9 3.2 139 49.8 108 38.7 11 3.9 1 0.4 7 2.5 110 39.4 150 53.8 5 1.8 5 1.8 9 3.2 123 44.1 137 49.1 4 1.4 12 4.3 14 5.0 137 49.1 111 39.8 3 1.1 13 4.7 17 6.1 141 50.5 105 37.6 3 1.1 10 3.6 6 2.2 121 43.4 139 49.8 4 1.4 7 2.5 5 1.8 135 48.4 128 45.9 1 0.4 9 3.2 29 10.4 144 51.6 96 34.4 166 İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır. Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenmelidir İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmalıdır İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla (sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri güçlendirir Halkla ilişkiler pazarlamadan önce harekete geçerek müşteri ihtiyaçlarının belirlenmesiyle ürün/hizmet hakkında müşterilerin düşüncelerinin alınmasını sağlamalıdır İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapması gerekir İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılmalıdır İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmalıdır İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmalıdır 4 1.4 21 7.5 56 20.1 128 45.9 70 25.1 2 0.7 28 10.0 41 14.7 150 53.8 58 20.8 4 1.4 18 6.5 40 14.4 145 52.2 71 25.5 4 1.4 10 3.6 35 12.5 159 57.0 71 25.4 5 1.8 35 12.5 50 17.9 133 47.7 56 20.1 6 2.2 9 3.2 20 7.2 146 52.3 98 35.1 4 1.4 12 4.3 20 7.2 140 50.2 103 36.9 3 1.1 14 5.0 19 6.8 138 49.5 105 37.6 4 1.4 5 1.8 9 3.2 150 53.8 111 39.8 3 1.1 8 2.9 16 5.7 126 45.2 126 45.2 3 1.1 12 4.3 12 4.3 153 54.8 99 35.5 3 1.1 15 5.4 25 9.0 134 48.0 102 36.6 Tablo 10’da da görüldüğü gibi frekans analizi sonuçlarına göre katılımcıların en yüksek oranlarda katıldıklarını ifade ettikleri bazı maddeler şunlardır: 1) İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır 2) İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler. 3) Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır. 4) İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır 5) İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır Aşağıda ise katılımcıların en düşük oranlarda katıldıklarını belirttikleri bazı maddeler yer almaktadır: 1) Tüm çalışanlar işletme ile ilgili gelişmelerden hemen haberdar edilmelidir. 2) Yapılması gereken işler kişilere yazılı olarak verilmelidir. 167 3) İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır. 4) Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır. 5) İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır. Çalışmaya katılan yöneticilerin iletişim yönetim tutumlarına ilişkin frekans analizi bulguları ortaya konduktan sonra aynı analiz bu kez bu tutumlara ilişkin uygulama sıklıkları için gerçekleştirilmiştir. Böylece sahip olunan tutumların hangi düzeyde hayata geçirildiği ortaya konmuş olacaktır. Çalışmaya katılan yöneticilerin kurum içi ve dışı iletişim yönetimi faaliyetleri ile ilgili olarak alınan yanıtların frekans analizi sonuçları toplu halde Tablo 11’de yer almaktadır. Tablo 11’de de görüldüğü gibi frekans analizi sonuçlarına göre katılımcıların işletmelerinde sıklıkla yerine getirdiklerini ifade ettikleri bazı faaliyetler şunlardır: 1) Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi vardır. 2) Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi verir. 3) İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınır. 4) İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilir. 5) İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkilemektedir. 168 Tablo 11: İletişim Yönetimi Faaliyetlerine Yönelik Frekans Analizi Hiçbir Zaman Nadiren Zaman Zaman Her Zaman İfadeler İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınır Yapılması gereken işler kişilere yazılı olarak verilir Tüm çalışanlar işletme ile ilgili gelişmelerden hemen haberdar edilir Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi vardır Çalışanları ilgilendiren yasalarda, tüzüklerde, sözleşmelerde ya da yönetmeliklerde bir değişiklik olduğu zaman kendilerine bildirilir Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi verir İşletmede çalışanların işle ilgili verimliliklerini ölçen ve değerlendiren kurallar, düzenlemeler kullanılır İşletmede tüm çalışanlar işletmenin değerleri, amaçları, inançları ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilirler İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip ederler İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkilemektedir İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilir İşletme, halkla ilişkiler çalışmalarında kendi alanında uzman kişilerden yararlanmaktadır İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmaktadır Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmaktadır Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenir İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmaktadır İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır Halkla ilişkiler çalışmaları neticesinde sivil toplum kuruluşlarıyla(sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) ilişki içerisindeyiz Halkla ilişkiler pazarlamadan önce harekete geçerek müşteri ihtiyaçlarının belirlenmesiyle ürün/hizmet hakkında müşterilerin düşüncelerinin alınmasını sağlamaktadır İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında çevreden bilgi almaktadır İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılır Sıklıkla Bulguları F % F % F % F % F % 98 35.1 97 34.8 59 21.1 20 7.2 5 1.8 65 23.3 75 26.9 60 21.5 42 15.1 37 13.3 70 25.1 72 25.8 73 26.2 45 16.1 19 6.8 100 35.8 99 35.5 44 15.8 28 10.0 8 2.9 107 38.4 79 28.3 52 18.6 27 9.7 14 5.0 125 44.8 97 34.8 27 9.7 25 9.0 5 1.8 90 32.3 87 31.2 68 24.4 24 8.6 10 3.6 76 27.2 93 33.3 81 29.0 18 6.5 11 3.9 78 28.0 94 33.7 62 22.2 33 11.8 12 4.3 125 44.8 91 32.6 36 12.9 19 6.8 8 2.9 132 47.3 95 34.1 24 8.6 20 7.2 8 2.9 87 31.2 69 24.7 55 19.7 46 16.5 22 7.9 47 16.8 63 22.6 66 23.7 52 18.6 51 18.3 36 12.9 71 25.4 55 19.7 71 25.4 46 16.5 34 12.2 50 17.9 88 3.15 63 22.6 44 15.8 56 20.1 63 22.6 52 18.6 77 27.6 31 11.1 40 14.3 56 20.1 55 19.7 71 25.4 57 20.4 93 33.3 96 34.4 46 16.5 28 10.0 16 5.7 78 28.0 79 28.3 68 24.4 37 13.3 17 6.1 54 19.4 79 28.3 61 21.9 52 18.6 33 11.8 76 27.2 89 31.9 57 20.4 40 14.3 17 6.1 83 29.7 73 26.2 64 22.9 38 13.6 21 7.5 169 İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmaktadır İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmaktadır İşletmemizde kurumsal kimliğin (logo, amblem, renk vb.) korunmasına özen gösteriliyor İşletmemizin markalı ürünleri üzerinde işletmemizin ismi ve logosu bulunur 59 21.2 77 27.7 68 24.5 45 16.2 29 10.4 61 21.9 74 26.5 64 22.9 49 17.6 31 11.1 174 62.4 67 24.0 22 7.9 11 3.9 5 1.8 191 68.5 58 20.8 15 5.4 9 3.2 6 2.2 Aşağıda ise katılımcıların en düşük sıklıkla işetmelerinin yerine getirdikleri bazı maddeler yer almaktadır: 1) İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır 2) Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmaktadır. 3) İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmaktadır. 4) İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmaktadır. 5) Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb. organizasyonlar düzenlenir. Tablo 12 ise frekans analizi sonuçlarına göre yöneticilerin en yüksek düzeyde katılım gösterdikleri beş iletişim yönetim tutumunun uygulanan faaliyetler kısmında kaçıncı sıklıkla gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır. Tabloda da görüldüğü gibi iletişim yönetim tutumlarında en yüksek düzeyde katılım gösteren sıralamada ilk beşte yer alan sadece iki madde aynı zamanda faaliyetler kısmında da ilk beşte yer almıştır. Buna karşın tutumlarda ilk beşte yer alan üç madde faaliyetler sıralamasında ise ilk beşte bulunmamaktadır. Tablo 12: İletişim Yönetim Tutumları ve Faaliyetlerinin Sıralama Karşılaştırması En Yüksek Düzeyde Katılım Gösterilen Beş İletişim Yönetim Tutumu İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır 170 İletişim Yönetim Faaliyetleri Sıklığında Kaçıncı Sırada Yer Aldığı 3 >5 1 >5 >5 4.6.1.2. Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları İletişim yönetim tutumlarının ilk faktörü olan ast-üst iletişimi/iletişim iklimi faktörünün maddelerine ilişkin frekans analizi sonuçları Tablo 13’de yer almaktadır. Tablo 13’de de görüldüğü gibi, “İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır” ve “Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir” maddeleri birinci faktör içinde daha yüksek düzeylerde yöneticiler tarafından kabul görmüştür. Tablo 13: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörüne İlişkin Frekans İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilmelidir Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kararsızım İfadeler Katılmıyorum Kesinlikle Katılmıyorum Analizi Bulguları F % F % F % F % F % 8 2.9 10 3.6 3 1.1 107 38.4 151 54.1 7 2.5 4 1.4 9 3.2 133 47.7 126 45.2 11 3.9 1 0.4 7 2.5 110 39.4 150 53.8 3 1.1 13 4.7 17 6.1 141 50.5 105 37.6 3 1.1 10 3.6 6 2.2 121 43.4 139 49.8 4 1.4 7 2.5 5 1.8 135 48.4 128 45.9 Ast-Üst iletişim iklimi faktörünün uygulaması ile ilgili frekans analizi bulguları da Tablo 14’de yer almaktadır. Tablo 14’de de görüldüğü gibi, “İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilir” ve “Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi verir” maddeleri birinci faktör içinde sık düzeylerde yerine getirilen faaliyetler olmuştur. 171 Tablo 14: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörünün Uygulanmasına İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınır Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi vardır Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi verir İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip ederler İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkilemektedir İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilir Hiçbir Zaman Nadiren Zaman Zaman İfadeler Sıklıkla Her Zaman İlişkin Frekans Analizi Bulguları F % F % F % F % F % 98 35.1 97 34.8 59 21.1 20 7.2 5 1.8 100 125 35.8 44.8 99 97 35.5 34.8 44 27 15.8 9.7 28 25 10.0 9.0 8 5 2.9 1.8 78 28.0 94 33.7 62 22.2 33 11.8 12 4.3 125 44.8 91 32.6 36 12.9 19 6.8 8 2.9 132 47.3 95 34.1 24 8.6 20 7.2 8 2.9 Tablo 15’de de söz konusu faktörün tutum ve uygulama ağırlıklarının karşılaştırması yer almaktadır. Tablodan da anlaşıldığı üzere tutumlar ve faaliyetlerin sıralamasında çok ciddi bir farklılık gözlenmemiştir. Tablo 15: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Tutumlarının Katılım Düzeylerine Göre Sıralaması 1 2 3 4 5 6 İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilmelidir Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip ederler İletişim Yönetim Faaliyetleri Sıklığında Kaçıncı Sırada Yer Aldığı 1 2 5 3 4 6 4.6.1.3. Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları İletişim yönetim tutumları faktörlerine yönelik frekans analizi bu kez de ikinci faktör olan “kurumu tanıma/tanıtma faaliyetlerine yönelik tutumlar” faktörü 172 için gerçekleştirilmiştir. Söz konusu faktörün maddelerine ilişkin frekans analizi sonuçları Tablo 16’da yer almaktadır. Tablo 16’da da görüldüğü gibi, “İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmalıdır” ve “İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır” maddeleri ikinci faktör içinde daha yüksek düzeylerde yöneticiler tarafından kabul görmüştür. Tablo 16: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörüne İlişkin Frekans Analizi İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapması gerekir İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılmalıdır İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmalıdır İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmalıdır Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kararsızım İfadeler Katılmıyorum Kesinlikle Katılmıyorum Bulguları F % F % F % F % F % 3 1.1 14 5.0 19 6.8 138 49.5 105 37.6 4 1.4 5 1.8 9 3.2 150 53.8 111 39.8 3 1.1 8 2.9 16 5.7 126 45.2 126 45.2 3 1.1 12 4.3 12 4.3 153 54.8 99 35.5 3 1.1 15 5.4 25 9.0 134 48.0 102 36.6 İletişim yönetim faaliyetlerinin alt boyutlarına yönelik frekans analizi bu kez de ikinci faktör olan “kurumu tanıma/tanıtma faaliyetlerine yönelik tutumlar (faaliyetler)” faktörü için gerçekleştirilmiştir. Söz konusu faktörün maddelerine ilişkin frekans analizi sonuçları Tablo 17’de yer almaktadır. Tablo 17’de de görüldüğü gibi, “İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında çevreden bilgi almaktadır” ve “İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılır” maddeleri ikinci faktör içinde daha sık yüksek düzeylerde gerçekleştirilen faaliyetler olmuştur. 173 Tablo 17: Kurumu Tanıma/Tanıtma Uygulama Faktörüne İlişkin İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında çevreden bilgi almaktadır İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılır İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmaktadır İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmaktadır Hiçbir Zaman Nadiren Zaman Zaman İfadeler Sıklıkla Her Zaman Frekans Analizi Bulguları F % F % F % F % F % 54 19.4 79 28.3 61 21.9 52 18.6 33 11.8 76 27.2 89 31.9 57 20.4 40 14.3 17 6.1 83 29.7 73 26.2 64 22.9 38 13.6 21 7.5 59 21.2 77 27.7 68 24.5 45 16.2 29 10.4 61 21.9 74 26.5 64 22.9 49 17.6 31 11.1 Tablo 18’de de söz konusu faktörün tutum ve uygulama ağırlıklarının karşılaştırması yer almaktadır. Tablodan da anlaşıldığı üzere tutumlar ve faaliyetlerin sıralamasında çok ciddi bir farklılık gözlenmemiştir. Tablo 18: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Maddelerinin Katılım Düzeylerine Göre Sıralaması 1 2 3 4 5 İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmalıdır İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılmalıdır İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapması gerekir İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmalıdır İletişim Yönetim Faaliyetleri Sıklığında Kaçıncı Sırada Yer Aldığı 3 1 2 5 4 4.6.1.4. Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları İletişim yönetim tutumları faktörlerine yönelik frekans analizi üçüncü faktör olan “kurum içi halkla ilişkiler uygulama tutumları” faktörü için gerçekleştirilmiştir. Söz konusu faktörün maddelerine ilişkin frekans analizi sonuçları Tablo 19’da yer almaktadır. 174 Tablo 19’da da görüldüğü gibi, “İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır” ve “Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenmelidir” maddeleri üçüncü faktör içinde daha yüksek düzeylerde yöneticiler tarafından kabul görmüştür. Tablo 19: Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktörüne İlişkin Frekans Analizi İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır. Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenmelidir Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kararsızım İfadeler Katılmıyorum Kesinlikle Katılmıyorum Bulguları F % F % F % F % F % 1 0.4 9 3.2 29 10.4 144 51.6 96 34.4 4 1.4 21 7.5 56 20.1 128 45.9 70 25.1 2 0.7 28 10.0 41 14.7 150 53.8 58 20.8 4 1.4 18 6.5 40 14.4 145 52.2 71 25.5 İletişim yönetim tutumları (faaliyetleri) faktörlerine yönelik frekans analizi üçüncü faktör olan “kurum içi halkla ilişkiler uygulama tutumları” faktörünün faaliyetleri için de gerçekleştirilmiştir. Söz konusu faktörün maddelerine ilişkin frekans analizi sonuçları Tablo 20’de yer almaktadır. Tablo 20’de de görüldüğü gibi, “İşletme, halkla ilişkiler çalışmalarında kendi alanında uzman kişilerden yararlanmaktadır” ve “İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmaktadır” maddeleri üçüncü faktör içinde daha sık düzeylerde gerçekleştirilen faaliyetler olmuştur. 175 Tablo 20: Kurum İçi Halkla İlişkiler Uygulama Faktörüne İlişkin İşletme, halkla ilişkiler çalışmalarında kendi alanında uzman kişilerden yararlanmaktadır İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmaktadır Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmaktadır Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenir Hiçbir Zaman Nadiren Zaman Zaman İfadeler Sıklıkla Her Zaman Frekans Analizi Bulguları F % F % F % F % F % 87 31.2 69 24.7 55 19.7 46 16.5 22 7.9 47 16.8 63 22.6 66 23.7 52 18.6 51 18.3 36 12.9 71 25.4 55 19.7 71 25.4 46 16.5 34 12.2 50 17.9 88 3.15 63 22.6 44 15.8 Tablo 21’de de söz konusu faktörün tutum ve uygulama ağırlıklarının karşılaştırması yer almaktadır. Tablodan da anlaşıldığı üzere tutumlar ve faaliyetlerin sıralamasında çok ciddi bir farklılık gözlenmemiştir. Tablo 21: Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktör Maddelerinin Katılım Düzeylerine Göre Sıralaması 1 2 3 4 İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenmelidir Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır İletişim Yönetim Faaliyetleri Sıklığında Kaçıncı Sırada Yer Aldığı 1 4 3 2 4.6.1.5. Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörüne İlişkin Frekans Analizi Bulguları İletişim yönetim tutumları faktörlerine yönelik frekans analizi, dördüncü ve son faktör olan “Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma” faktörü için gerçekleştirilmiştir. Söz konusu faktörün maddelerine ilişkin frekans analizi sonuçları Tablo 22’de yer almaktadır. Tablo 22’de de görüldüğü gibi, “Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla (sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri 176 güçlendirir” maddesi son faktör içinde yüksek düzeyde yöneticiler tarafından kabul görmüştür. Tablo 22: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörüne İlişkin İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmalıdır İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla (sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri güçlendirir Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kararsızım İfadeler Katılmıyorum Kesinlikle Katılmıyorum Frekans Analizi Bulguları F % F % F % F % F % 4 1.4 10 3.6 35 12.5 159 57.0 71 25.4 5 1.8 35 12.5 50 17.9 133 47.7 56 20.1 6 2.2 9 3.2 20 7.2 146 52.3 98 35.1 İletişim yönetim tutumları (faaliyet) faktörlerine yönelik frekans analizi, dördüncü ve son faktör olan “Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma” faktörü için gerçekleştirilmiştir. Söz konusu faktörün maddelerine ilişkin frekans analizi sonuçları Tablo 23’de yer almaktadır. Tablo 23’de de görüldüğü gibi, “Halkla ilişkiler çalışmaları neticesinde sivil toplum kuruluşlarıyla(sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) ilişki içerisindeyiz” maddesi son faktör içinde yüksek düzeyde yöneticiler tarafından kabul görmüştür. Tablo 23: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Uygulamalarına İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmaktadır İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır Halkla ilişkiler çalışmaları neticesinde sivil toplum kuruluşlarıyla(sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) ilişki içerisindeyiz Hiçbir Zaman Nadiren Zaman Zaman İfadeler Sıklıkla Her Zaman İlişkin Frekans Analizi Bulguları F % F % F % F % F % 56 20.1 63 22.6 52 18.6 77 27.6 31 11.1 40 14.3 56 20.1 55 19.7 71 25.4 57 20.4 93 33.3 96 34.4 46 16.5 28 10.0 16 5.7 177 Tablo 24’de de söz konusu faktörün tutum ve uygulama ağırlıklarının karşılaştırması yer almaktadır. Tablodan da anlaşıldığı üzere tutumlara verilen önem ile söz konusu tutumun uygulama sıklıkları bire bir örtüşmektedir. Tablo 24: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktör Maddelerinin Katılım Düzeylerine Göre Sıralaması 1 2 3 Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla (sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri güçlendirir İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmalıdır İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır İletişim Yönetim Faaliyetleri Sıklığında Kaçıncı Sırada Yer Aldığı 1 2 3 4.6.2. İletişim Yönetimi Tutumları ve Faaliyetleri İle Alt Boyutlarına Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları Çalışmaya katılan yöneticilerin kurum içi ve dışı iletişim yönetimi tutumları ve faaliyetleri ile ilgili olarak frekans analizi bulguları ortaya konduktan sonra bu başlık altında da aynı tutumların ve gerçekleştirilme sıklıklarının merkezi eğilim istatistikleri değerlendirilmiştir. 4.6.2.1. Genel İletişim Yönetimi Tutumu ve Faaliyetlerinin Merkezi Eğilim İstatistikleri Tablo 25’de de görüldüğü gibi maddeler en yüksek katılım düzeyinden düşüğe doğru sıralanarak bu sayede daha net bulgulara ulaşılması hedeflenmiştir. Tabloda da görüldüğü gibi yüksek aritmetik ortalama değeri ilgili maddeye yüksek düzeyde katılımı ifade etmektedir. Merkezi eğilim istatistik sonuçlarına göre katılımcıların en yüksek oranlarda katıldıklarını ifade ettikleri ilk beş madde şu şekilde sıralanmaktadır: 1) Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler. 2) İşletmedeki kişilerin kendilerini alınmalıdır. 178 ilgilendiren konularda fikirleri 3) İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler. 4) İşletmede çalışanların işle ilgili verimliliklerini ölçen ve değerlendiren kurallar, düzenlemeler bulunmalıdır. 5) İşletmede tüm çalışanlar işletmenin değerleri, amaçları, inançları ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilmelidirler. Tablo 25: İletişim Yönetimi İle İlgili Tutumlara Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler İşletmede çalışanların işle ilgili verimliliklerini ölçen ve değerlendiren kurallar, düzenlemeler bulunmalıdır İşletmede tüm çalışanlar işletmenin değerleri, amaçları, inançları ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilmelidirler Çalışanları ilgilendiren yasalarda, tüzüklerde, sözleşmelerde ya da yönetmeliklerde bir değişiklik olduğu zaman kendilerine bildirilmelidir İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilmelidir Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılmalıdır İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmalıdır İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapması gerekir Halkla ilişkiler pazarlamadan önce harekete geçerek müşteri ihtiyaçlarının belirlenmesiyle ürün/hizmet hakkında müşterilerin düşüncelerinin alınmasını sağlamalıdır İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla(sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri güçlendirir İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmalıdır Yapılması gereken işler kişilere yazılı olarak verilmelidir İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmalıdır Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb. organizasyonlar düzenlenmelidir 179 En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 4,3871 ,88593 279 1,00 5,00 4,3728 ,90409 279 1,00 5,00 4,3728 ,78939 279 1,00 5,00 4,3692 ,78880 279 1,00 44,00 4,3620 2,52501 279 1,00 55,00 4,3513 3,18019 279 1,00 5,00 4,3477 ,76637 279 279 1,00 1,00 5,00 5,00 4,3154 4,3047 ,81850 ,79364 279 1,00 5,00 4,2867 ,74201 279 1,00 5,00 4,1935 ,79465 279 1,00 5,00 4,1900 ,82874 279 1,00 5,00 4,1756 ,84478 279 1,00 5,00 4,1685 ,84624 279 1,00 5,00 4,1649 ,76435 279 1,00 5,00 4,1505 ,85174 279 279 279 1,00 1,00 1,00 5,00 5,00 5,00 4,1362 4,0323 4,0143 ,86670 1,04350 ,80899 278 1,00 5,00 3,9388 ,88705 İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır Tüm çalışanlar işletme ile ilgili gelişmelerden hemen haberdar edilmelidir 279 279 1,00 1,00 5,00 5,00 3,8566 3,8387 ,92966 ,89310 279 1,00 5,00 3,7168 ,98300 279 1,00 5,00 3,6918 1,16219 Aşağıda ise katılımcıların en düşük oranlarda katıldıklarını belirttikleri beş madde sırasıyla yer almaktadır: 1) Tüm çalışanlar işletme ile ilgili gelişmelerden hemen haberdar edilmelidir. 2) İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır. 3) Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır. 4) İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır. 5) Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb. organizasyonlar düzenlenmelidir İletişim yönetim değerlendirildikten sonra tutumlarının tutumlar ile merkezi gerçekleştirilen eğilim istatistikleri faaliyetler arasında karşılaştırma yapabilmek adına bu aşamada da iletişim yönetim faaliyetlerinin merkezi eğilim istatistikleri değerlendirilmiştir. Tablo 26’da da görüldüğü gibi faaliyetler, en sık yerine getirilenlerden seyrek yerine getirilenlere doğru sıralanmıştır. Yüksek aritmetik ortalama değeri ilgili faaliyetin yüksek düzeyde sıklıkla yerine getirildiğini ifade etmektedir. Merkezi eğilim istatistik sonuçlarına göre işletmelerin en sık yerine getirdikleri ilk beş faaliyet şu şekilde sıralanmaktadır: 1) İşletmemizin markalı ürünleri üzerinde işletmemizin ismi ve logosu bulunur. 2) İşletmemizde kurumsal kimliğin (logo, amblem, renk vb.) korunmasına özen gösteriliyor. 3) İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilir. 4) Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi verir. 180 5) İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkilemektedir. Aşağıda ise katılımcı işletmelerin en seyrek biçimde yerine getirdikleri beş faaliyet sırasıyla yer almaktadır: 1) İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır. 2) Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenir. 3) Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmaktadır. 4) İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmaktadır. 5) İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmaktadır. Tablo 26: İletişim Yönetimi Faaliyet Sıklıklarına Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N İşletmemizin markalı ürünleri üzerinde işletmemizin ismi ve logosu bulunur İşletmemizde kurumsal kimliğin (logo, amblem, renk vb.) korunmasına özen gösteriliyor İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilir Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi verir İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkilemektedir İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınır Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi vardır Çalışanları ilgilendiren yasalarda, tüzüklerde, sözleşmelerde ya da yönetmeliklerde bir değişiklik olduğu zaman kendilerine bildirilir İşletmede çalışanların işle ilgili verimliliklerini ölçen ve değerlendiren kurallar, düzenlemeler kullanılır Halkla ilişkiler çalışmaları neticesinde sivil toplum kuruluşlarıyla(sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) ilişki içerisindeyiz İşletmede tüm çalışanlar işletmenin değerleri, amaçları, inançları ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilirler İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip ederler 181 En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 4,5018 ,90114 279 1,00 5,00 4,4122 ,92448 279 1,00 5,00 4,1577 1,04065 279 1,00 5,00 4,1183 1,02679 279 1,00 5,00 4,0968 1,04982 279 1,00 5,00 3,9427 1,00553 279 279 1,00 1,00 5,00 5,00 3,9140 3,8530 1,08279 1,17983 279 1,00 5,00 3,7993 1,09406 279 1,00 5,00 3,7957 1,17430 279 1,00 5,00 3,7348 1,05321 279 1,00 5,00 3,6918 1,12763 İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında çevreden bilgi almaktadır Halkla ilişkiler pazarlamadan önce harekete geçerek müşteri ihtiyaçlarının belirlenmesiyle ürün/hizmet hakkında müşterilerin düşüncelerinin alınmasını sağlamaktadır İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılır İşletme, halkla ilişkiler çalışmalarında kendi alanında uzman kişilerden yararlanmaktadır Tüm çalışanlar işletme ile ilgili gelişmelerden hemen haberdar edilir İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmaktadır Yapılması gereken işler kişilere yazılı olarak verilir İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmaktadır İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmaktadır İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmaktadır Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmaktadır Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenir İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır 279 1,00 5,00 3,5986 1,20108 279 1,00 5,00 3,5878 1,19892 279 1,00 5,00 3,5699 1,25289 279 1,00 5,00 3,5484 1,29623 279 1,00 5,00 3,4624 1,21938 278 1,00 5,00 3,3309 1,26542 279 279 1,00 1,00 5,00 5,00 3,3190 3,3047 1,33655 1,29346 279 1,00 5,00 3,2473 1,28905 279 1,00 5,00 3,1290 1,31859 279 279 1,00 1,00 5,00 5,00 3,0108 2,9283 1,35042 1,29826 279 1,00 5,00 2,8817 1,23075 279 1,00 5,00 2,8244 1,34965 Genel iletişim yönetim tutumları ve bu tutumların hayata geçirilmesi anlamında gerçekleştirilen faaliyetlerin karşılaştırılması amacıyla Tablo 27’de yer alan kıyaslamalara yer verilmiştir. Bu sayede tutumlarda ilk beşte yer alan maddelerin uygulanma sıklığındaki sıralamasını karşılaştırma olanağı elde edilmiştir. Tablo 27’de görüldüğü gibi sahip olunan tutumlar ile bunların uygulanma sıklığı arasında ciddi sıralama farklılıkları bulunmaktadır. Öyle ki tutumlar sıralamasında ikinci sırada yer alan madde uygulamada altıncı sırada; dördüncü sırada yer alan madde dokuzuncu sırada ve son olarak tutumlarda beşinci sırada yer alan madde de uygulama sıklığında on birinci sırada yer almıştır. Buna göre maalesef iletişim yönetimine ilişkin sergilenen pozitif tutum uygulamada kendini pek gösterememiştir. 182 Tablo 27: Genel İletişim Yönetim Tutumları İlk Beş Madde-Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması Genel İletişim Yönetim Tutumu İlk Beş Madde 1 2 3 4 5 Faaliyet Sıklığındaki Sıralaması 4 Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler İşletmede çalışanların işle ilgili verimliliklerini ölçen ve değerlendiren kurallar, düzenlemeler bulunmalıdır İşletmede tüm çalışanlar işletmenin değerleri, amaçları, inançları ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilmelidirler 6 5 9 11 4.6.2.2. Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları Yöneticilerin iletişim yönetim tutumları genel olarak değerlendirildikten sonra benzer değerlendirme söz konusu tutumların alt boyutları (faktörler) için gerçekleştirilmiştir. İletişim yönetim tutumlarının ilk faktörü olan ast-üst iletişimi/iletişim iklimi faktörünün maddelerine ilişkin merkezi eğilim istatistikleri Tablo 28’de yer almaktadır. Buna göre yöneticilerin en yüksek katıldıklarını ifade ettikleri birinci faktöre ait madde “Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir” olurken, en düşük düzeyde onaylanan madde ise “İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler” olmuştur. Tablo 28: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi (Tutum) Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilmelidir Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler 183 En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 4,3871 ,88593 279 1,00 5,00 4,3728 ,78939 279 1,00 5,00 4,3728 ,90409 279 1,00 5,00 4,3477 ,76637 279 279 1,00 1,00 5,00 5,00 4,3154 4,1900 ,81850 ,82874 Ast-üst iletişimi/iletişim iklimi faktör tutumlarına ilişkin değerlendirmenin ardından aynı değerlendirme bu kez bu faktörün uygulanma sıklığı için gerçekleştirilmiştir. Tablo 29’da da görüldüğü gibi yöneticilerin en sık düzeyde gerçekleştirdikleri birinci faktöre ait madde “İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilir” olurken, en nadir düzeyde gerçekleştirilen faaliyet ise “İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip ederler” olmuştur. Tablo 29: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faaliyetlerine Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilir Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi verir İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkilemektedir İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınır Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi vardır İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip ederler En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 4,1577 1,04065 279 1,00 5,00 4,1183 1,02679 279 1,00 5,00 4,0968 1,04982 279 279 279 1,00 1,00 1,00 5,00 5,00 5,00 3,9427 3,9140 3,6918 1,00553 1,08279 1,12763 Söz konusu faktörün tutum ve uygulanma sıklığını daha net bir biçimde gerçekleştirebilmek adına Tablo 30’daki karşılaştırmalar yapılmıştır. Tabloda da görüldüğü gibi ilgili faktörün tutum ve uygulanma sıklığı sıralamalarında göze çarpan çok ciddi bir farklılığa rastlanmamıştır. Tablo 30: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktör Tutumu Maddeleri Sıralaması 1 2 3 4 5 6 Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilmelidir Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler 184 Faaliyet Sıklığındaki Sıralaması 2 3 4 1 5 6 4.6.2.3. Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları İletişim yönetim tutumlarına ait ikinci faktör olan “kurumu tanıma/tanıtma faaliyetlerine yönelik tutumlar” faktörünün maddelerine ilişkin merkezi eğilim istatistikleri de Tablo 31’de yer almaktadır. Buna göre yöneticilerin en yüksek düzeyde katıldıklarını ifade ettikleri ikinci faktöre ait madde “İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılmalıdır” olurken, en düşük düzeyde onaylanan madde ise “İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmalıdır” olmuştur. Tablo 31: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılmalıdır İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmalıdır İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapması gerekir İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmalıdır En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 4,3047 ,79364 279 1,00 5,00 4,2867 ,74201 279 1,00 5,00 4,1935 ,79465 279 1,00 5,00 4,1756 ,84478 279 1,00 5,00 4,1362 ,86670 Kurumu tanıma/tanıtma faaliyetlerine yönelik faktör tutumlarına ilişkin değerlendirmenin ardından aynı değerlendirme bu kez bu faktörün uygulanma sıklığı için gerçekleştirilmiştir. İletişim yönetim tutum faktörlerinden ikincisi olan “kurumu tanıma/tanıtma faaliyetleri” faktörünün uygulama maddelerine ilişkin merkezi eğilim istatistikleri de Tablo 32’de yer almaktadır. Buna göre en sık düzeyde yerine getirilen ikinci faktöre ait faaliyet “İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında çevreden bilgi almaktadır” olurken, en nadir düzeyde gerçekleştirilen faaliyet ise “İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır” olmuştur. 185 Tablo 32: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faaliyetlerinin Uygulanma Sıklığına Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında çevreden bilgi almaktadır İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılır İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmaktadır İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmaktadır İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 3,5986 1,20108 279 1,00 5,00 3,5699 1,25289 278 1,00 5,00 3,3309 1,26542 279 1,00 5,00 3,3047 1,29346 279 1,00 5,00 3,2473 1,28905 Söz konusu faktörün tutum ve uygulanma sıklığını daha net bir biçimde gerçekleştirebilmek adına Tablo 33’deki karşılaştırmalar yapılmıştır. Tabloda da görüldüğü gibi ilgili faktörün tutum ve uygulanma sıklığı sıralamalarında göze çarpan çok ciddi bir farklılığa rastlanmamıştır. Tablo 33: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu Maddeleri Sıralaması 1 2 3 4 5 İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılmalıdır İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmalıdır İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapması gerekir İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmalıdır Faaliyet Sıklığındaki Sıralaması 2 1 3 5 4 4.6.2.4. Kurum İçi Halkla İlişkiler (Tutum) Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları İletişim yönetim tutumlarına ait üçüncü faktörle ilgili olarak da merkezi eğilim istatistikleri uygulanmıştır. Kurum içi halkla ilişkiler uygulama tutumları faktörünün maddelerine ilişkin merkezi eğilim istatistikleri de Tablo 34’de yer almaktadır. Buna göre yöneticilerin en yüksek düzeyde katıldıklarını ifade ettikleri üçüncü faktör maddesi “İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır” olurken, en düşük düzeyde onaylanan madde ise “Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır” olmuştur. 186 Tablo 34: Kurum İçi Halkla İlişkiler Tutum Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb. organizasyonlar düzenlenmelidir İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 4,1649 ,76435 278 1,00 5,00 3,9388 ,88705 279 279 1,00 1,00 5,00 5,00 3,8566 3,8387 ,92966 ,89310 İletişim yönetim tutumlarına ait üçüncü faktörün faaliyetleri ilgili olarak da aynı analiz uygulanmıştır. Kurum içi halkla ilişkiler uygulamalarına ilişkin merkezi eğilim istatistikleri de Tablo 35’de yer almaktadır. Buna göre yöneticilerin en sık düzeyde gerçekleştirilen üçüncü faktör maddesi “İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmaktadır” olurken, en nadir düzeyde gerçekleştirilen faaliyet ise “Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenir” olmuştur. Tablo 35: Kurum İçi Halkla İlişkiler Uygulama Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N İşletme, halkla ilişkiler çalışmalarında kendi alanında uzman kişilerden yararlanmaktadır İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmaktadır Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmaktadır Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenir En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 3,5484 1,29623 279 279 1,00 1,00 5,00 5,00 3,0108 2,9283 1,35042 1,29826 279 1,00 5,00 2,8817 1,23075 Söz konusu faktörün tutum ağırlığı ve uygulanma sıklığını daha net bir biçimde gerçekleştirebilmek adına Tablo 36’daki karşılaştırmalar yapılmıştır. Tabloda da görüldüğü gibi ilgili faktörün tutum ve uygulanma sıklığı sıralamalarında göze çarpan çok ciddi bir farklılığa rastlanmamıştır. 187 Tablo 36: Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktör Tutumu Maddeleri Sıralaması 1 2 3 4 İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb. organizasyonlar düzenlenmelidir İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır Faaliyet Sıklığındaki Sıralaması 1 4 2 3 4.6.2.5. Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları İletişim yönetim tutum faktörlerinin dördüncüsü ve aynı zamanda da sonuncusu olan “sosyal sorumluluk/kamuoyu oluşturma” faktörü için de merkezi eğilim istatistikleri uygulanmıştır. Söz konusu istatistiklere ilişkin bulgular Tablo 37’de yer almaktadır. Buna göre yöneticilerin en yüksek düzeyde katıldıklarını ifade ettikleri dördüncü faktör maddesi “Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla(sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri güçlendirir” olurken, en düşük düzeyde onaylanan madde ise “İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır” olmuştur. Tablo 37: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörüne Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla(sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri güçlendirir İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmalıdır İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 4,1505 ,85174 279 1,00 5,00 4,0143 ,80899 279 1,00 5,00 3,7168 ,98300 İletişim yönetim tutum faktörlerinin dördüncüsü ve aynı zamanda da sonuncusu olan “sosyal sorumluluk/kamuoyu oluşturma” faktörünün uygulanmasına ilişkin de merkezi eğilim istatistikleri uygulanmıştır. Söz konusu istatistiklere ilişkin bulgular Tablo 38’de yer almaktadır. Buna göre en sık düzeyde yerine getirilen dördüncü faktör faaliyeti “Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla 188 (sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) ilişki içerisindeyiz” olurken, en nadir düzeyde gerçekleştirilen faaliyet ise “İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır” olmuştur. Tablo 38: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Uygulamalarına Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N Halkla ilişkiler çalışmaları neticesinde sivil toplum kuruluşlarıyla (sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) ilişki içerisindeyiz İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmaktadır İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 279 1,00 5,00 3,7957 1,17430 279 1,00 5,00 3,1290 1,31859 279 1,00 5,00 2,8244 1,34965 Söz konusu faktörün tutum ağırlığı ve uygulanma sıklığını daha net bir biçimde gerçekleştirebilmek adına Tablo 39’daki karşılaştırmalar yapılmıştır. Tabloda da görüldüğü gibi ilgili faktörün tutum ve uygulanma sıklığı sıralamaları bire bir örtüşmektedir. Tablo 39: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktörünün Tutum ve Faaliyet Sıklığı Karşılaştırması Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktör Tutumu Maddeleri Sıralaması 1 2 3 Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla (sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri güçlendirir İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik faaliyetler yapmalıdır İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır Faaliyet Sıklığındaki Sıralaması 1 2 3 4.6.3. İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçlara Yönelik Betimleyici Analizler İletişim yönetimi faaliyetlerinde kullanılan araçlara yönelik olarak frekans analizi ve merkezi eğilim istatistikleri aracılığıyla iki farklı biçimde değerlendirme gerçekleştirilmiştir. 189 4.6.3.1. İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçlara Yönelik Frekans Analizi Bulguları Bu başlık altında öncelikle işletmelerdeki internet kullanım oranı ortaya konmuştur. Tablo 40’da yer alan dağılıma göre çalışmaya katılan işletmelerin % 93,2’si işletmelerinde internet kullandıklarını belirtirken, % 6,8’i de kullanmadıklarını ifade etmişlerdir. Tablo 40: İşletmenizde İnternet Kullanılıyor mu? Frekans Yüzde Geçerli Yüzde 260 19 279 93,2 6,8 100,0 93,2 6,8 100,0 Evet Hayır Toplam Tablo 41 ise işletmelerdeki web sitesi sahipliliğine ilişkin dağılımı içermektedir. Söz konusu dağılıma göre çalışmaya katıla işletmelerin % 82,2’sinin bir web sitesi bulunurken % 17,8’inin ise bir web sitesi bulunmamaktadır. Tablo 41: İşletmenize Ait Bir Web Sitesi Var mı? Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Evet Hayır Toplam Cevapsız 226 49 275 4 81,0 17,6 98,6 1,4 82,2 17,8 100,0 Genel Toplam 279 100,0 Yukarıda internet kullanımı ve web sitesi ile ilgili değerlendirmeler yapıldıktan sonra bu aşamada da internet ve diğer araçların kullanım biçimi ve sıklığına ilişkin frekans analizi sonuçları ele alınacaktır. Tablo 15 söz konusu araçların kullanım sıklığına ilişkin frekans analizi sonuçlarını içermektedir. Buna göre en sık kullanılan yöntem ve araçlardan bazıları şunlardır: 1. İşletmemiz web sitesi üzerinden kurum tanıtımı yapmaktadır. 2. İşletmemiz web sitesi üzerinden ürün tanıtımı yapmaktadır. 3. Yüzyüze görüşmeler. 4. İşletme hedef kitleleriyle olumlu ilişkiler kurmakta internetten yararlanmaktadır. 190 5. İnternet ve Web sitesi Diğer taraftan en nadir kullanılan yöntem ve araçlardan bazıları da şunlardır: 1. Radyo 2. Televizyon 3. Açık hava alanları 4. Tanıtım filmleri Tablo 42: İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçların Kullanım Sıklığına Hiçbir Zaman Nadiren Zaman Zaman Her Zaman İfadeler İşletme hedef kitleleriyle olumlu ilişkiler kurmakta internetten yararlanmaktadır İşletmemizde bölümlerin çoğu bilgi teknolojilerine (internet, bilgisayar vd) ihtiyaç duymaktadır İşletme internet üzerinden sipariş almaktadır İşletme internet üzerinden hammadde, malzeme vb. siparişler verir İnternetin iletişim amaçlı kullanılması iletişim maliyetlerini azaltıyor İnternet aracılığıyla müşterilerle daha iyi iletişim kuruluyor İnternet işletme içi her türlü iletişim faaliyetlerinde kullanılıyor Bilgi teknolojilerinin (internet, bilgisayar vb.) kullanımı çalışanların motivasyonunu arttırıyor Müşteri ilişkilerine yönelik e-posta kullanılmaktadır İşletmemiz web sitesi üzerinden kurum tanıtımı yapmaktadır İşletmemiz web sitesi üzerinden ürün tanıtımı yapmaktadır İşletme web sitesi üzerinden ürün satmaktadır Televizyon Radyo Tanıtım filmleri İnternet ve Web sitesi Gazete Dergi Afiş Broşür Açıkhava Alanları Yüzyüze görüşmeler Sıklıkla İlişkin Frekans Analizi Bulguları F % F % F % F % F % 133 51.2 66 25.4 39 15.0 14 5.4 8 3.1 104 40.0 93 35.8 41 15.8 17 6.5 5 1.9 76 57 29.2 21.9 50 57 19.2 21.9 60 54 23.1 20.8 25 40 9.6 15.4 49 52 18.8 20.0 101 38.8 63 24.2 41 15.8 28 10.8 27 10.4 76 29.2 66 25.4 60 23.1 31 11.9 27 10.4 80 30.8 64 24.6 40 15.4 52 20.0 24 9.2 54 20.8 77 29.6 52 20.0 39 15.0 38 14.6 141 53.8 54 20.6 28 10.7 17 6.5 22 8.4 165 72.1 31 13.5 17 7.4 8 3.5 8 3.5 158 69.9 35 15.5 13 5.8 11 4.9 9 4.0 64 16 4 20 141 35 38 40 77 14 165 28.3 5.7 1.4 7.2 50.5 12.5 13.6 14.3 27.6 5.0 59.1 41 12 6 16 36 30 38 35 43 13 55 18.1 4.3 2.2 5.7 12.9 10.8 13.6 12.5 15.4 4.7 19.7 38 27 18 35 27 57 48 49 43 33 27 16.8 9.7 6.5 12.5 9.7 20.4 17.2 17.6 15.4 11.8 9.7 33 40 36 38 14 52 41 39 38 55 11 14.6 14.3 12.9 13.6 5.0 18.6 14.7 14.0 13.6 19.7 3.9 50 184 215 170 61 105 114 116 78 164 21 22.1 65.9 77.1 60.9 21.9 37.6 40.9 41.6 28.0 58.8 7.5 191 4.6.3.2. İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçlara Yönelik Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları Çalışmaya katılan yöneticilerin kurum içi ve dışı iletişim yönetimi faaliyetlerinde kullanılan araçlar ve bu araçların sıklığına ilişkin olarak frekans analizi bulguları ortaya konduktan sonra bu başlık altında da aynı araçların kullanım sıklıklarının merkezi eğilim istatistikleri değerlendirilmiştir. Tablo 16’da da görüldüğü gibi en sık kullanılan araçlardan en seyrek olarak kullanılanlara doğru sıralanmıştır. Tabloda da görüldüğü gibi yüksek aritmetik ortalama değeri ilgili araçların yüksek düzeyde sıklıkla yerine getirildiğini ifade etmektedir. Merkezi eğilim istatistik sonuçlarına göre işletmelerin en sık kullandıkları ilk beş araç şu şekilde sıralanmaktadır: 1. İşletmemiz Web sitesi üzerinden kurum tanıtımı yapmaktadır. 2. İşletmemiz Web sitesi üzerinden ürün tanıtımı yapmaktadır. 3. Yüz yüze görüşmeler 4. İşletme hedef kitleleriyle olumlu ilişkiler kurmakta internetten yararlanmaktadır 5. İşletmemizde bölümlerin çoğu bilgi teknolojilerine (internet, bilgisayar vd) ihtiyaç duymaktadır. Sıralamadan da anlaşıldığı üzere iletişim yönetim faaliyetlerinde web/internet ve yüz yüze iletişim ağırlık arz etmektedir. Tablo 43: İletişim Yönetimi Faaliyetlerinde Kullanılan Araçların Kullanım Sıklığına İlişkin Merkezi Eğilim İstatistik Bulguları N İşletmemiz web sitesi üzerinden kurum tanıtımı yapmaktadır İşletmemiz Web sitesi üzerinden ürün tanıtımı yapmaktadır Yüzyüze görüşmeler İşletme hedef kitleleriyle olumlu ilişkiler kurmakta internetten yararlanmaktadır. İşletmemizde bölümlerin çoğu bilgi teknolojilerine (internet, bilgisayar vd) ihtiyaç duymaktadır Müşteri ilişkilerine yönelik e-posta kullanılmaktadır 192 En En Düşük Yüksek Ortalama S.Sapma 229 1,00 5,00 4,4716 1,01538 226 1,00 5,00 4,4248 1,06504 279 260 1,00 1,00 5,00 5,00 4,1900 4,1615 1,22170 1,06400 260 1,00 5,00 4,0538 ,99661 262 1,00 5,00 4,0496 1,29004 İnternetin iletişim amaçlı kullanılması iletişim maliyetlerini azaltıyor İnternet ve Web sitesi İnternet aracılığıyla müşterilerle daha iyi iletişim kuruluyor İnternet işletme içi her türlü iletişim faaliyetlerinde kullanılıyor İşletme internet üzerinden sipariş almaktadır Bilgi teknolojilerinin (internet, bilgisayar vb.) kullanımı çalışanların motivasyonunu arttırıyor İşletme Web sitesi üzerinden ürün satmaktadır İşletme internet üzerinden hammadde, malzemem vb. siparişler verir Broşür Dergi Afiş Gazete Tanıtım filmleri Açıkhava alanları Televizyon Radyo 260 1,00 5,00 3,7038 1,35310 279 260 1,00 1,00 5,00 5,00 3,6523 3,5115 1,63073 1,30483 260 1,00 5,00 3,4769 1,35119 260 260 1,00 1,00 5,00 5,00 3,3038 3,2692 1,45856 1,34013 226 260 1,00 1,00 5,00 5,00 3,1593 3,1038 1,52646 1,43077 279 279 279 279 279 279 279 279 1,00 1,00 1,00 1,00 1,00 1,00 1,00 1,00 5,00 5,00 5,00 5,00 5,00 5,00 5,00 5,00 3,0108 2,4444 2,4409 2,4194 1,8459 1,7742 1,6953 1,3799 1,58791 1,47019 1,48224 1,40392 1,26146 1,13919 1,16468 ,81736 İşletmelerin en seyrek kullandıkları beş araç ise şu şekilde sıralanmaktadır: 1. Radyo, 2. Televizyon, 3. Açık hava alanları, 4. Tanıtım filmleri, 5. Gazete 4.7. İşletmelerin Kurum İçi Ve Dışı İletişim Yönetim Tutumları İle İletişim Yönetim Faaliyetleri Ve Kullanılan Araç İlişkisi Bu başlık altında küçük ve orta büyüklükteki işletme yöneticilerinin kurum içi ve dışı iletişim yönetim tutumları ile bu alanda yürüttükleri faaliyetler arasında farklılık olup olmadığı incelenmiştir. Ardından yine bu tutumlarla tanıtımda kullanılan araçlar arasındaki ilişki ayrıca incelenmiştir. Son aşamada ise bu tutumların işletme ve yönetici niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediği ele alınmıştır. 193 4.7.1. İletişim Yönetim Tutumları ve İletişim Yönetim Faaliyetleri Kurum içi ve dışı iletişim yönetim tutumları ile iletişim yönetim faaliyetlerinin farklılık gösterip göstermediğini diğer bir ifadeyle tutumların ne ölçüde uygulamaya yansıdığını ortaya ortaya koyabilmek amacıyla aralıklı ölçüm düzeyindeki her iki değişkene ait veri (compute komutu aracılığıyla) sürekli ölçüm düzeyine (aritmetik ortalamaların hesaplanması sonucu) dönüştürülmüştür. 4.7.1.1. Genel İletişim Yönetim Tutumları ve İletişim Yönetim Faaliyetleri Bu başlık altında öncelikle genel iletişim yönetim tutumları ile faaliyetleri arasında anlamlı farklılığın olup olmadığı incelenmiştir. Tablo 44 genel iletişim yönetim tutumları ve faaliyet sıklıklarının aritmetik ortalamalarını içermektedir. Tabloda da görüldüğü gibi iletişim yönetim tutumlarının ortalaması ( Χ = 4.155), faaliyetlerin ortalamasından ( Χ = 3.535) oldukça yüksek görülmektedir. Tablo 44: Genel İletişim Yönetimi ve Faaliyetleri Ortalamaları Genel İletişim Yönetim Tutumu Genel İletişim Yönetim Faaliyeti N En Düşük En Yüksek 279 279 1.67 1.58 5.0 5.0 Aritmetik Ortalama 4.1559 3.5351 Betimleyici olarak görülen yukarıdaki farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı tek örneklem t testi aracılığıyla sınanmıştır. Tek bir örnekleme ait olan aralıklı ölçüm düzeyindeki değerleri anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği bu yolla sınanmıştır. Analizde test değeri olarak genel iletişim yönetim tutumunun ortalaması olan 4.1559 değeri alınmış bu değere göre faaliyet ortalamasının anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği test edilmiştir. Tablo 45’de yer alan sonuçlara göre genel iletişim yönetim faaliyetlerinin uygulanma sıklığı bu faaliyetlerle ilgili tutumlara verilen öneme göre anlamlı biçimde farklılık göstermektedir (t= -.62080, p<.000) (bkz. Ek-1 Tablo 2). Diğer bir ifadeyle yöneticilerin iletişim yönetimi ile ilgili ortaya koydukları pozitif tutum aynı oranda faaliyetlere yansımamaktadır. 194 Tablo 45: İletişim Yönetim Tutum ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları Χ Genel İletişim Yönetim Faaliyeti 3.5351 Ortalama t-value Farkı (Test Value = 4.1559) -.62080 -14.029 P N .000 279 Genel iletişim tutumları ve uygulanma sıklıkları arasındaki fark ortaya konduktan sonra benzer bir uygulama iletişim yönetim tutumlarının alt boyutları için de uygulanmıştır. 4.7.1.2. Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Tutumu ve Faaliyetleri Tıpkı genel iletişim yönetim tutumları ve faaliyetleri arasındaki incelemede olduğu gibi öncelikle bu faktörün tutum ve uygulanma sıklığına ilişkin merkezi eğilim istatistikleri incelenmiştir. Tablo 46 ast-üst iletişimi/iletişim iklimi tutumu ve faaliyet sıklıklarının aritmetik ortalamalarını içermektedir. Tabloda da görüldüğü gibi ast-üst iletişimi/iletişim iklimi tutumu ortalaması ( Χ = 4.33), faaliyetlerin ortalamasından ( Χ = 3.98) oldukça yüksek görülmektedir. Tablo 46: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Tutumu ve Faaliyetleri Ortalamaları Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Tutumu Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faaliyetleri N En Düşük En Yüksek 279 279 1.00 1.17 5.0 5.0 Aritmetik Ortalama 4.3309 3.9869 Betimleyici olarak görülen yukarıdaki farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı tek örneklem t testi aracılığıyla sınanmıştır. Tek bir örnekleme ait olan aralıklı ölçüm düzeyindeki değerleri anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği bu yolla sınanmıştır. Analizde test değeri ast-üst iletişimi/iletişim iklimi tutumunun ortalaması olan 4.33 değeri alınmış bu değere göre faaliyet ortalamasının anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği test edilmiştir. Tablo 47’de yer alan sonuçlara göre ast-üst iletişimi/iletişim iklimi faaliyetlerinin uygulanma sıklığı bu faaliyetlerle ilgili tutumlara verilen öneme göre anlamlı biçimde farklılık göstermektedir (t= -7.673, p<.000) (bkz. Ek-1 Tablo 3). 195 Tablo 47: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Tutumu ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları Χ Ortalama t-value P N .000 279 Farkı (Test Value = 4.3309) Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faaliyeti 3.9869 -.34404 -7.673 4.7.1.3. Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri Öncelikle bu faktörün tutum ve uygulanma sıklığına ilişkin merkezi eğilim istatistikleri incelenmiştir. Tablo 48 kurumu tanıma/tanıtma tutumu ve faaliyet sıklıklarının aritmetik ortalamalarını içermektedir. Tabloda da görüldüğü gibi kurumu tanıma/tanıtma tutumu ortalaması ( Χ = 4.21), faaliyetlerin ortalamasından ( Χ = 3.40) oldukça yüksek görülmektedir. Tablo 48: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri Ortalamaları Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu Kurumu Tanıma/Tanıtma Faaliyetleri N En Düşük En Yüksek 279 1.00 5.0 Aritmetik Ortalama 4.2194 279 1.00 5.0 3.4093 Betimleyici olarak görülen yukarıdaki farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı tek örneklem t testi aracılığıyla sınanmıştır. Tek bir örnekleme ait olan aralıklı ölçüm düzeyindeki değerleri anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği bu yolla sınanmıştır. Analizde test değeri kurumu tanıma/tanıtma tutumunun ortalaması olan 4.21 değeri alınmış bu değere göre faaliyet ortalamasının anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği test edilmiştir. Tablo 49’da yer alan sonuçlara göre kurumu tanıma/tanıtma faaliyetlerinin uygulanma sıklığı bu faaliyetlerle ilgili tutumlara verilen öneme göre anlamlı biçimde farklılık göstermektedir (t= -13.835, p<.000) (bkz. Ek-1 Tablo 4). 196 Tablo 49: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları Χ Ortalama t-value P N .000 279 Farkı (Test Value = 4.2194) Kurumu Tanıma/Tanıtma Faaliyeti 3.4093 -.81008 -13.835 4.7.1.4. Kurum İçi Halkla İlişkiler Tutum Faktörü ve Faaliyetleri Diğer boyutlarda olduğu gibi öncelikle bu faktörün tutum ve uygulanma sıklığına ilişkin merkezi eğilim istatistikleri incelenmiştir. Tablo 50 kurum içi halkla ilişkiler tutumu ve faaliyet sıklıklarının aritmetik ortalamalarını içermektedir. Tabloda da görüldüğü gibi kurum içi halkla ilişkiler tutumu ortalaması ( Χ = 3.95), faaliyetlerin ortalamasından ( Χ = 3.09) oldukça yüksek görülmektedir. Tablo 50: Kurum İçi Halkla İlişkiler Tutum Faktörü ve Faaliyetleri Ortalamaları Kurum İçi Halkla İlişkiler Tutum Faktörü Kurum İçi Halkla İlişkiler Faaliyetleri N En Düşük En Yüksek 279 1.75 5.0 Aritmetik Ortalama 3.9507 279 1.00 5.0 3.0923 Betimleyici olarak görülen yukarıdaki farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı tek örneklem t testi aracılığıyla sınanmıştır. Tek bir örnekleme ait olan aralıklı ölçüm düzeyindeki değerleri anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği bu yolla sınanmıştır. Analizde test değeri kurum içi halkla ilişkiler tutumunun ortalaması olan 3.95 değeri alınmış bu değere göre faaliyet ortalamasının anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği test edilmiştir. Tablo 51’de yer alan sonuçlara göre kurum içi halkla ilişkiler faaliyetlerinin uygulanma sıklığı bu faaliyetlerle ilgili tutumlara verilen öneme göre anlamlı biçimde farklılık göstermektedir (t= -13.503, p<.000) (bkz. Ek-1 Tablo 5). 197 Tablo 51: Kurumu Tanıma/Tanıtma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları Χ Ortalama t-value P N .000 279 Farkı (Test Value = 4.2194) Kurum İçi Halkla İlişkiler Faaliyeti 3.0923 -.85841 -13.503 4.7.1.5. Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Tutum Faktörü ve Faaliyetleri Diğer boyutlarda olduğu gibi öncelikle bu faktörün tutum ve uygulanma sıklığına ilişkin merkezi eğilim istatistikleri incelenmiştir. Tablo 52 sosyal sorumluluk/kamuoyu oluşturma tutumu ve faaliyet sıklıklarının aritmetik ortalamalarını içermektedir. Tabloda da görüldüğü gibi sosyal sorumluluk/kamuoyu oluşturma tutumu ortalaması ( Χ = 3.96), faaliyetlerin ortalamasından ( Χ = 3.24) oldukça yüksek görülmektedir. Tablo 52: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Tutum Faktörü ve Faaliyetleri Ortalamaları Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Tutum Faktörü Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faaliyetleri N En Düşük En Yüksek 279 1.00 5.0 Aritmetik Ortalama 3.9606 279 1.00 5.0 3.2497 Betimleyici olarak görülen yukarıdaki farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı tek örneklem t testi aracılığıyla sınanmıştır. Tek bir örnekleme ait olan aralıklı ölçüm düzeyindeki değerleri anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği bu yolla sınanmıştır. Analizde test değeri sosyal sorumluluk/kamuoyu oluşturma tutumunun ortalaması olan 3.96 değeri alınmış bu değere göre faaliyet ortalamasının anlamlı biçimde farklılık gösterip göstermediği test edilmiştir. Tablo 53’de yer alan sonuçlara göre sosyal sorumluluk/kamuoyu oluşturma faaliyetlerinin uygulanma sıklığı bu faaliyetlerle ilgili tutumlara verilen öneme göre anlamlı biçimde farklılık göstermektedir (t= -11.321, p<.000) (bkz. Ek-1 Tablo 6). 198 Tablo 53: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faktör Tutumu ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları Χ Ortalama t-value P N .000 279 Farkı (Test Value = 4.2194) Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faaliyeti 3.2497 -.71090 -11.321 4.7.2. İletişim Yönetim Tutumları ve Kullanılan Tanıtım Araçları İlişkisi Bu başlık altında da kurum içi ve dışı iletişim yönetim tutumları ile iletişimde kullanılan tanıtım araçları ve bu araçların sıklıkları arasındaki olası ilişki incelenmiştir. Söz konusu tutumlar hem genel hem de alt boyutlar aşamasında incelenmiştir. Söz konusu araçları içeren sorular compute edilerek tek bir sürekli değişkene dönüştürülmüş ve yine sürekli değişken olan iletişim yönetim tutumları ve faktörleri ile aralarındaki olası ilişki Pearson Correlation analizi aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 54’de de görüldüğü gibi çalışmaya katılan küçük ve orta büyüklükteki işletme yöneticilerinin genel iletişim yönetim tutumları ile tanıtım aracı olarak internet/web kullanım sıklığı arasında pozitif yönlü, çok zayıf kuvvette, anlamlı bir ilişki vardır (r= .163, p <.01). Yine iletişim yönetim tutumlarının alt boyutları olan kurumu tanıma/tanıtma (r= .124, p <.05), kurum içi halkla ilişkiler uygulama tutumları (r= .157, p <.01) ve sosyal sorumluluk/kamuoyu oluşturma ile internet/web kullanım sıklığı arasında pozitif yönlü, çok zayıf kuvvette, anlamlı bir ilişki vardır (bkz. Ek-1 Tablo 7). Tablo 54: İletişim Yönetim Tutumları ve Alt Boyutları İle Tanıtımda İnternet/Web Kullanım İlişkisine Yönelik Korelasyon Analizi Sonuçları İnternet/Web Kullanımı Genel İletişim Yönetim Tutumu Ast-Üst İletişimi/İletişim İkl. Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi H.İ. Uyg. Sosyal Sorum./Kamuoyu Ol. .163** .099 .124* .157** .133* 199 4.7.3. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletme Nitelikleri İlişkisi Bu başlık altında da yöneticilerin kurum içi ve dışı iletişim yönetim tutumları ile işletmelerinin sahip oldukları nitelikler arasındaki olası ilişki değerlendirilmiştir. Diğer bir ifadeyle iletişim yönetim tutumlarının işletme niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediği ortaya konmaya çalışılmıştır. Söz konusu işletme nitelikleri faaliyet gösterilen sektör, çalışan sayısı, kaç yıldır faaliyet gösterildiği, personel devir hızı ve müşteri devir hızından oluşmaktadır. 4.7.3.1. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim tutumlarının sıralı ölçüm düzeyindeki sektör türlerine göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 55’de de görüldüğü gibi yöneticilerin iletişim yönetim tutumları onların işletmelerinin faaliyet gösterdiği sektörlere göre anlamlı biçimde farklılaşmaktadır (F= 4.585, p< .01). (bkz. Ek-1 Tablo 8). Söz konusu farklılığın hangi alt gruplar arasında olduğunu tespit etmek amacıyla çoklu karşılaştırma tablosu hesaplanmıştır. Söz konusu tabloyu ortaya koyabilmek amacıyla Bonferroni testi uygulanmıştır. Çoklu karşılaştırma tablo sonuçlarına göre otomotiv yan sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletme yöneticilerinin iletişim yönetim tutumları (χֿ = 4. 319) tarım makineleri (χֿ = 4.017) ile deri ve ayakkabı sanayi sektöründe (χֿ = 4.098) faaliyet gösteren işletme yöneticilerinin tutumlarına göre anlamlı biçimde daha pozitiftir (bkz. Ek-1 Tablo 9). İletişim yönetim tutum faktörlerinin de işletmenin faaliyet gösterdiği sektöre göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Buna göre ast-üst iletişimi/iletişim iklimi faktörüne verilen önem de işletmelerin faaliyet gösterdiği sektörlere göre anlamlı biçimde farklılık göstermektedir (F= 3.369, p< .05). (bkz. Ek-1 Tablo 8). Söz konusu farklılığın hangi alt gruplar arasında olduğunu tespit etmek amacıyla çoklu karşılaştırma tablosu hesaplanmıştır. Söz konusu tabloyu ortaya koyabilmek amacıyla Bonferroni testi uygulanmıştır. Çoklu karşılaştırma tablo sonuçlarına göre otomotiv yan sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletme yöneticilerinin ast-üst 200 iletişimi/iletişim iklimi tutumları (χֿ = 4.475) tarım makineleri (χֿ = 4.172) sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletme yöneticilerinin tutumlarına göre anlamlı biçimde daha yüksektir (bkz. Ek-1 Tablo 10). İşletmelerin faaliyet gösterdiği sektörlere göre farklılaşan bir diğer faktör ise kurum içi halkla ilişkiler faktörüdür (F= 3.193, p< .05). (bkz. Ek-1 Tablo 8). Söz konusu farklılığın hangi alt gruplar arasında olduğunu tespit etmek amacıyla çoklu karşılaştırma tablosu hesaplanmıştır. Hesaplamada Bonferroni testi uygulanmıştır. Çoklu karşılaştırma tablo sonuçlarına göre otomotiv yan sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletme yöneticilerinin ast-üst iletişimi/iletişim iklimi tutumları (χֿ = 4.095) tarım makineleri (χֿ = 3.795) sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletme yöneticilerinin tutumlarına göre anlamlı biçimde daha yüksektir (bkz. Ek-1 Tablo 11). Öte yandan kurumu tanıma/tanıtma (F= 3.193, p< .05) ve sosyal sorumluluk faktörleri faaliyet gösterilen sektöre göre anlamlı biçimde farklılaşmamaktadır. Tablo 55: İletişim Yönetim Tutumları ve Faaliyet Gösterilen Sektör ANOVA Sonuçları N Ortalama 97 43 55 83 97 43 55 83 97 43 55 83 97 43 55 83 97 43 55 83 4.319 4.074 4.017 4.098 4.475 4.325 4.172 4.267 4.338 4.176 4.138 4.159 4.095 3.843 3.795 3.939 4.085 4.074 4.017 4.098 Sektör İletişim Yönetim Genel Tutum Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi 201 F Testi Sig. 4.585 .004 3.369 .019 1.739 .159 3.193 .024 2.151 .094 4.7.3.2. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Çalışan Sayısı Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim tutumları ve alt boyutlarının sıralı ölçüm düzeyindeki çalışan sayısına göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 56’da da görüldüğü gibi yöneticilerin genel iletişim yönetim tutumu ve alt boyutlara ilişkin tutumları onların işletmelerindeki çalışan sayısına göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (bkz. Ek-1 Tablo 12). Tablo 56: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Çalışan Sayısı ANOVA Sonuçları Çalışan Sayısı İletişim Yönetim Tutum Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma 1-10 Arası 11-20 Arası 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla 1-10 Arası 11-20 Arası 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla 1-10 Arası 11-20 Arası 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla 1-10 Arası 11-20 Arası 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla 1-10 Arası 11-20 Arası 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla N 56 86 53 25 19 40 56 86 53 25 19 40 56 86 53 25 19 40 56 86 53 25 19 40 56 86 53 25 19 40 202 Ortalama 4.094 4.183 4.184 4.015 4.175 4.223 4.294 4.356 4.380 4.100 4.342 4.400 4.150 4.179 4.312 4.240 4.263 4.245 3.919 3.991 3.905 3.830 3.907 4.062 3.904 3.914 4.044 3.946 4.087 3.975 F Testi Sig. .634 .674 .940 .456 .462 .804 .580 .715 .408 .843 4.7.3.3. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim tutumlarının sıralı ölçüm düzeyindeki işletmenin faaliyet gösterdiği yıla göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 57’de de görüldüğü gibi yöneticilerin iletişim yönetim tutumları onların işletmelerinin faaliyet gösterdiği yıla göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= .632, p> .05). (bkz. Ek-1 Tablo 13). Tablo 57: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl ANOVA Sonuçları İletişim Yönetim Genel Tutum Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla N Ortalama 22 27 25 205 22 27 25 205 22 27 25 205 22 27 25 205 22 27 25 205 4.187 4.086 4.286 4.145 4.287 4.308 4.526 4.314 4.336 4.177 4.280 4.204 3.977 3.861 4.080 3.943 4.000 3.913 4.213 3.931 F Testi Sig. .632 .595 .935 .424 .393 .758 .532 .661 1.228 .300 4.7.3.4. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Personel Devir Hızı Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim tutumlarının sıralı ölçüm düzeyindeki işletmenin personel devir hızına göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 58’de de görüldüğü gibi yöneticilerin iletişim yönetim tutumları onların işletmelerinin personel devir hızına göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= .184, p> .05). (bkz. Ek-1 Tablo 14). 203 Tablo 58: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Personel Devir Hızı ANOVA Sonuçları N Ortalama 19 82 178 19 82 178 19 82 178 19 82 178 19 82 178 4.221 4.166 4.143 4.421 4.386 4.295 4.326 4.222 4.206 4.026 3.942 3.946 3.964 3.951 3.964 Personel Devir Hızı İletişim Yönetim Genel Tutum Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük F Testi Sig. .184 .832 .819 .442 .301 .740 .142 .868 .010 .990 4.7.3.5. İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim tutumlarının sıralı ölçüm düzeyindeki işletmenin müşteri devir hızına göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 59’da da görüldüğü gibi yöneticilerin iletişim yönetim tutumları onların işletmelerinin müşteri devir hızına göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= .282, p> .05). (bkz. Ek-1 Tablo 15). Tablo 59: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı ANOVA Sonuçları N Ortalama 14 45 220 14 45 220 14 45 220 14 45 220 14 45 220 4.113 4.211 4.147 4.250 4.366 4.328 4.185 4.275 4.210 3.839 3.944 3.959 4.047 4.000 3.947 Müşteri Devir Hızı İletişim Yönetim Genel Tutum Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük 204 F Testi Sig. .282 .754 .197 .822 .217 .805 .231 .794 .213 .808 4.7.4. Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Tutumları ve Yönetici Nitelikleri İlişkisi Bu başlık altında da yöneticilerin kurum içi tutumları ile onların sahip oldukları nitelikler ve dışı iletişim yönetim arasındaki olası ilişki değerlendirilmiştir. Diğer bir ifadeyle iletişim yönetim tutumlarının yöneticilerin niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediği ortaya konmaya çalışılmıştır. Söz konusu yönetici nitelikleri eğitim durumu ve işletmedeki pozisyondan oluşmaktadır. 4.7.4. 1. İletişim Yönetim Tutumları ve Yöneticinin Eğitim Durumu Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim tutumlarının sıralı ölçüm düzeyindeki yönetici eğitim düzeyine göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 60’da da görüldüğü gibi yöneticilerin iletişim yönetim tutumları onların eğitim düzeylerine göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir(F=.904,p>.05).(bkz. Ek-1Tablo 16). Tablo 60: İletişim Yönetim Tutumları ve Yöneticinin Eğitim Durumu ANOVA Sonuçları Eğitim Düzeyi İletişim Yönetim Tutum Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte 205 N Ortalama 38 27 82 50 81 38 27 82 50 81 38 27 82 50 81 38 27 82 50 81 38 27 82 50 81 4.129 4.081 4.118 4.286 4.146 4.232 4.284 4.315 4.420 4.351 4.115 4.170 4.204 4.336 4.222 4.072 3.824 3.844 4.025 3.993 4.000 3.913 3.959 4.033 3.913 F Testi Sig. .904 .462 .574 .682 .715 .583 1.431 .224 .274 .895 4.7.4.2. İletişim Yönetim Tutumları ve Yöneticinin İşletmedeki Pozisyonu Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim tutumlarının sıralı ölçüm düzeyindeki yönetici pozisyonuna göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 61’de de görüldüğü gibi yöneticilerin iletişim yönetim tutumları onların işletmedeki pozisyonlarına göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= 1.475, p> .05). (bkz. Ek-1 Tablo 17). Tablo 61: İletişim Yönetim Tutumları ve Yönetici Pozisyonu ANOVA Sonuçları N Ortalama 69 70 62 78 69 70 62 78 69 70 62 78 69 70 62 78 69 70 62 78 4.056 4.230 4.116 4.208 4.200 4.407 4.303 4.399 4.185 4.234 4.235 4.223 3.811 4.067 3.919 3.993 3.884 4.023 3.876 4.038 Yönetici Pozisyonu İletişim Yönetim Genel Tutum Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici F Testi Sig. 1.475 .222 1.764 .154 .091 .965 2.049 .107 1.052 .370 4.8. İşletmelerin Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Faaliyetleri İle Kullanılan Araç ve İşletme/Yönetici Nitelikleri İlişkisi Bu başlık altında küçük ve orta büyüklükteki işletme yöneticilerinin kurum içi ve dışı iletişim yönetim faaliyetleri ile bu faaliyetlerde kullandıkları tanıtım araçları arasındaki olası ilişki ilk aşamada incelenmiştir. Ardından yine bu faaliyetler ile işletme ve yönetici nitelikleri arasındaki olası ilişki incelenmiştir. 206 4.8.1. Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Kullanılan Tanıtım Araçları İlişkisi Bu başlık altında kurum içi ve dışı iletişim yönetim faaliyetleri ile iletişimde kullanılan tanıtım araçları ve bu araçların sıklıkları arasındaki olası ilişki incelenmiştir. Kullanılan tanıtım araçları içerisinde özellikle web/internet üzerinde durulmuştur. Yukarıda da belirtildiği gibi bu araçlar en sık kullanılan araçlar olduğu için burada özellikle üzerinde durulmuştur. Söz konusu araçları içeren sorular compute edilerek tek bir sürekli değişkene dönüştürülmüş ve yine sürekli değişken olan iletişim yönetim tutumları ile aralarındaki olası ilişki Pearson Correlation analizi aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 62’de de görüldüğü gibi çalışmaya katılan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kurum içi ve dışı iletişim yönetim faaliyetlerinden ast-üst iletişimi/iletişim iklimi (r= . 121, p< .05), kurum içi H.İ. uygulamaları (r= . 182, p< .01) ve sosyal sorumluluk/kamuoyu oluşturma (r= . 185, p< .01) boyutları ile internet/web kullanım sıklığı arasında pozitif yönlü, çok zayıf kuvvette, anlamlı bir ilişki vardır. Ayrıca kurumu tanıma/tanıtma (r= . 282, p< .01) ve genel iletişim yönetim faaliyetleri (r= . 237, p< .01) ile yine internet/web kullanım sıklığı arasında pozitif yönlü, zayıf kuvvette, anlamlı bir ilişki vardır (bkz. Ek-1 Tablo 18). Tablo 62: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Tanıtımda İnternet/Web Kullanım İlişkisine Yönelik Korelasyon Analizi Sonuçları Faaliyetİnternet/Web Kullanımı Genel İletişim Yönetim Faaliyeti Ast-Üst İletişimi/İletişim İkl. Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi H.İ. Uyg. Sosyal Sorum./Kamuoyu Ol. .237** .121* .282** .182** .185** 4.8.2. Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletme Nitelikleri İlişkisi Bu başlık altında da kurum içi ve dışı iletişim faaliyetleri ile işletmelerinin sahip oldukları nitelikler arasındaki olası ilişki değerlendirilmiştir. Diğer bir ifadeyle iletişim yönetim faaliyetlerinin işletme niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediği ortaya konmaya çalışılmıştır. Söz konusu işletme nitelikleri faaliyet 207 gösterilen sektör, çalışan sayısı, kaç yıldır faaliyet gösterildiği, personel devir hızı ve müşteri devir hızından oluşmaktadır. 4.8.2.1. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim faaliyetlerinin sıralı ölçüm düzeyindeki sektör türlerine göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 63’de de görüldüğü gibi iletişim yönetim faaliyetleri işletmelerinin faaliyet gösterdiği sektörlere göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= 1.078, p> .05). (bkz. Ek-1 Tablo 19). Tablo 63: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Faaliyet Gösterilen Sektör ANOVA Sonuçları N Ortalama 97 43 55 83 97 43 55 83 97 43 55 83 97 43 55 83 97 43 55 83 3.519 3.714 3.537 3.468 4.001 4.124 4.027 3.877 3.354 3.567 3.367 3.433 3.082 3.255 2.936 3.138 3.154 3.472 3.351 3.184 Sektör İletişim Yönetim Genel Tutum Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi Otomotiv yan sanayi Döküm sanayi Tarım makinaları sanayi Deri ve ayakkabı sanayi F Testi Sig. 1.078 .359 1.135 .335 .523 .667 .789 .501 1.193 .313 4.8.2.2. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Çalışan Sayısı Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim faaliyetlerinin sıralı ölçüm düzeyindeki çalışan sayısına göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 64’de de görüldüğü gibi yöneticilerin iletişim yönetim faaliyetleri onların işletmelerinin 208 çalışan sayısına göre anlamlı biçimde farklılaşmaktadır (F= 2.946, p< .05). (bkz. Ek1 Tablo 20). İşletmedeki çalışan sayısına göre farklılık gösteren genel iletişim yönetim faaliyetlerinin hangi alt gruplar arasında (çalışan sayısı grupları) farklılaştığını ortaya koymak amacıyla Bonferroni testi uygulanarak çoklu karşılaştırma tablosu hesaplanmıştır. Çoklu karşılaştırma tablosuna göre 11-20 arası personel çalıştıran gösteren kuruluşların iletişim yönetim faaliyet sıklıkları 1-10 arası personel çalıştıran kuruluşlara göre anlamlı biçimde daha yüksektir. Diğer gruplar arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır (bkz. Ek-1 Tablo 21). İşletmedeki çalışan sayısı ayrıca iletişim yönetim faaliyet sıklıklarının alt boyutları açısından da incelenmiştir. Sonuçlara göre ast-üst iletişimi/iletişim iklimi boyutu da işletmedeki çalışan sayısına göre anlamlı biçimde farklılaşmaktadır (F= 2.525, p< .05). İşletmedeki çalışan sayısına göre farklılık gösteren ast-üst iletişimi/iletişim iklimi faaliyetlerinin hangi alt gruplar arasında (çalışan sayısı grupları) farklılaştığını ortaya koymak amacıyla Bonferroni testi uygulanarak çoklu karşılaştırma tablosu hesaplanmıştır. Çoklu karşılaştırma tablosuna göre 11-20 arası personel çalıştıran kuruluşların ast-üst iletişimi/iletişim iklimi faaliyet sıklıkları 4150 arası personel çalıştıran kuruluşlara göre anlamlı biçimde daha yüksektir. Diğer gruplar arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır (bkz. Ek-1 Tablo 22). Tablo 64: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Çalışan Sayısı ANOVA Sonuçları Çalışan Sayısı Genel İletişim Yönetim Faaliyet Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma 1-10 Arası 11-20 Arası 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla 1-10 Arası 11-20 Arası 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla 1-10 Arası 11-20 Arası N 56 86 53 25 19 40 56 86 53 25 19 40 56 86 209 Ortalama 3.282 3.700 3.540 3.711 3.296 3.529 3.839 4.145 3.990 4.120 3.587 3.954 3.032 3.525 F Testi Sig. 2.946 .013 2.525 .030 Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla 1-10 Arası 11-20 Arası 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla 1-10 Arası 11-20 Arası 21-30 Arası 31-40 Arası 41-50 Arası 50’den Fazla 53 25 19 40 56 86 53 25 19 40 56 86 53 25 19 40 3.505 3.576 3.336 3.490 2.794 3.293 3.084 3.190 2.855 3.137 3.011 3.391 3.245 3.480 3.140 3.191 2.284 .047 1.769 .119 1.201 .309 İşletmedeki çalışan sayısına göre farklılaşan bir diğer alt boyut ise kurumu tanıma/tanıtma boyutudur (F= 2.284, p< .05). İşletmedeki çalışan sayısına göre farklılık gösteren kurumu tanıma/tanıtma faaliyetlerinin hangi alt gruplar arasında (çalışan sayısı grupları) farklılaştığını ortaya koymak amacıyla Bonferroni testi uygulanarak çoklu karşılaştırma tablosu hesaplanmıştır. Çoklu karşılaştırma tablosuna göre 11-20 arası personel çalıştıran kuruluşların kurumu tanıma/tanıtma faaliyet sıklıkları 1-10 arası personel çalıştıran kuruluşlara göre anlamlı biçimde daha yüksektir. Diğer gruplar arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır (bkz. Ek-1 Tablo 23). 4.8.2.3. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim faaliyetlerinin sıralı ölçüm düzeyindeki işletmenin faaliyet gösterdiği yıla göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 65’de de görüldüğü gibi yöneticilerin genel iletişim yönetim faaliyetleri onların işletmelerinin faaliyet gösterdiği yıla göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= 1.841, p> .05). (bkz. Ek-1 Tablo 24). İşletmenin faaliyet gösterdiği yıl, iletişim yönetim faaliyet sıklıklarının alt boyutları açısından da incelenmiştir. Diğer alt boyutlarda anlamlı farklılaşmaya rastlanmazken, kurumu tanıma/tanıtma boyutunun işletmenin faaliyet gösterdiği yıla göre anlamlı biçimde farklılaştığı tespit edilmiştir (F= 3.273, p< .05). İşletmenin faaliyet gösterdiği yıla göre farklılık gösteren kurumu tanıma/tanıtma faaliyetlerinin 210 hangi alt gruplar arasında farklılaştığını ortaya koymak amacıyla Bonferroni testi uygulanarak çoklu karşılaştırma tablosu hesaplanmıştır. Ancak çoklu karşılaştırma tablosuna göre işletmenin faaliyet gösterdiği yıl kategorilerinde anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır (bkz. Ek-1 Tablo 25). Tablo 65: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl ANOVA Sonuçları İletişim Yönetimi Genel Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla 1-3 Yıl Arası 4-7 Yıl Arası 8-10 Yıl Arası 10 Yıldan Fazla N Ortalama 22 27 25 205 22 27 25 205 22 27 25 205 22 27 25 205 22 27 25 205 3.367 3.430 3.753 3.636 3.886 3.858 3.966 4.017 3.000 3.066 3.664 3.467 2.875 3.018 3.500 3.075 2.833 3.049 3.564 3.284 F Testi Sig. 1.841 .140 .513 .674 3.273 .022 1.606 .188 2.258 .082 4.8.2.4. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Personel Devir Hızı Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim faaliyetlerinin sıralı ölçüm düzeyindeki işletmenin personel devir hızına göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 66’da da görüldüğü gibi iletişim yönetim faaliyetleri işletmelerinin personel devir hızına göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= 2.757, p> .05). (bkz. Ek1 Tablo 26). 211 Tablo 66: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Personel Devir Hızı ANOVA Sonuçları N Ortalama 19 82 178 19 82 178 19 82 178 19 82 178 19 82 178 3.184 3.498 3.589 3.649 3.995 4.018 3.042 3.346 3.477 2.750 3.045 3.150 2.964 3.154 3.324 Personel Devir Hızı İletişim Yönetim Genel Tutum Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük F Testi Sig. 2.757 .065 2.116 .123 1.955 .143 1.335 .265 1.490 .227 4.8.2.5. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim faaliyetlerinin sıralı ölçüm düzeyindeki işletmenin müşteri devir hızına göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 67’de de görüldüğü gibi genel iletişim yönetim faaliyetleri işletmelerin müşteri devir hızına göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= 1.933, p> .05). (bkz. Ek1 Tablo 27). İşletmenin müşteri devir hızı, iletişim yönetim faaliyet sıklıklarının alt boyutları açısından da incelenmiştir. Diğer alt boyutlarda anlamlı farklılaşmaya rastlanmazken, sosyal sorumluluk/kamuoyu oluşturma boyutunun işletmenin müşteri devir hızına göre anlamlı biçimde farklılaştığı tespit edilmiştir (F= 3.172, p< .05). İşletmenin müşteri sorumluluk/kamuoyu devir oluşturma hızına göre faaliyetlerinin farklılık hangi alt gösteren, sosyal gruplar arasında farklılaştığını ortaya koymak amacıyla Bonferroni testi uygulanarak çoklu karşılaştırma tablosu hesaplanmıştır. Buna göre müşteri devir hızının düşük olduğu işletmelerin orta düzeyde olanlara göre anlamlı biçimde sorumluluk/kamuoyu oluşturma faaliyetlerinin yüksek olduğu ortaya konmuştur (bkz. Ek-1 Tablo 28). 212 Tablo 67: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı ANOVA Sonuçları N Ortalama 14 45 220 14 45 220 14 45 220 14 45 220 14 45 220 3.348 3.374 3.579 3.690 3.914 4.020 3.271 3.186 3.463 2.928 2.922 3.137 3.142 2.903 3.327 Personel Devir Hızı İletişim Yönetim Genel Faaliyet Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük Yüksek Orta Düşük F Testi Sig. 1.933 .147 1.531 .218 1.652 .194 .943 .391 3.172 .043 4.9. Kurum İçi ve Dışı İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yönetici Nitelikleri İlişkisi Bu başlık altında da kurum içi ve dışı iletişim yönetim faaliyetleri ile onların sahip oldukları nitelikler arasındaki olası ilişki değerlendirilmiştir. Diğer bir ifadeyle iletişim yönetim faaliyetlerinin yöneticilerin niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediği ortaya konmaya çalışılmıştır. Söz konusu yönetici nitelikleri eğitim durumu ve işletmedeki pozisyondan oluşmaktadır. 4.9.1. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yöneticinin Eğitim Durumu Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim faaliyetlerinin sıralı ölçüm düzeyindeki yönetici eğitim düzeyine göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 68’de de görüldüğü gibi iletişim yönetim faaliyetleri onların eğitim düzeylerine göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= 1.147, p> .05). (bkz. Ek-1 Tablo 29). 213 Tablo 68: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yöneticinin Eğitim Durumu ANOVA Sonuçları Eğitim Düzeyi İletişim Yönetim Faaliyetleri Genel Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte İlköğretim Ortaöğretim Lise Yüksekokul Fakülte N Ortalama 38 27 82 50 81 38 27 82 50 81 38 27 82 50 81 38 27 82 50 81 38 27 82 50 81 3.646 3.669 3.452 3.412 3.588 4.030 4.129 3.937 3.833 4.059 3.521 3.585 3.248 3.376 3.474 3.335 3.185 2.987 2.915 3.151 3.482 3.271 3.191 3.246 3.185 F Testi Sig. 1.147 .335 1.083 .365 .995 .411 1.160 .329 .607 .658 4.9.2. İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yöneticinin İşletmedeki Pozisyonu Aralıklı ölçüm düzeyindeki iletişim yönetim faaliyetlerinin sıralı ölçüm düzeyindeki yönetici pozisyonuna göre farklılık gösterip göstermediği tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 69’da da görüldüğü gibi iletişim yönetim faaliyetleri yöneticilerin işletmedeki pozisyonlarına göre anlamlı biçimde farklılık göstermemektedir (F= 2.140, p> .05). (bkz. Ek-1 Tablo 30). 214 Tablo 69: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yönetici Pozisyonu ANOVA Sonuçları N Ortalama 69 70 62 78 69 70 62 78 69 70 62 78 69 70 62 78 69 70 62 78 3.436 3.702 3.563 3.450 3.833 4.154 4.059 3.914 3.310 3.557 3.435 3.343 3.061 3.228 3.060 3.022 3.159 3.471 3.290 3.098 Yönetici Pozisyonu İletişim Yönetim Faaliyetleri Genel Puanı Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Kurumu Tanıma/Tanıtma Kurum İçi Halkla İlişkiler Sosyal Sorumluluk/Kam. Oluşturma İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici İşletme Sahibi Üst Düzey Yönetici Orta Düzey Yönetici Alt Düzey Yönetici 215 F Testi Sig. 2.002 .114 2.619 .051 .901 .441 .532 .661 1.801 .147 SONUÇ VE ÖNERİLER Ekonomik gelişme ile KOBİ’lerin gelişmeleri arasında dikkat çekici bir paralellik olduğu görülmektedir. Sanayi açısından gelişmiş bir bölge olan Konya’da küçük ve orta büyüklükteki sanayi işletmeleri, sanayi sektörünün bir tamamlayıcısı olarak faaliyette bulunmakta ve Konya’nın sosyal yapısının sağlam bir harcını oluşturmaktadır. KOBİ’lerin sanayi sektöründeki yeri, yarattığı istihdam oranı, büyük sanayi işletmelerine sağladıkları destek hizmetleri ve milli gelire sağladıkları katkı göz önüne alındığında önemleri bir kat daha anlaşılmaktadır. Konya ekonomisi içerisinde öncü sayılan dört temel sektör; otomotiv yan sanayi, tarım makineleri sanayi, dökün sanayi ve ayakkabı ve deri sanayi sektöründe üretici KOBİ özelliği taşıyan işletmelerin, iletişim yönetimi tutumları ve uygulamalarına yönelik olarak yapılan alan araştırmasında ortaya çıkan sonuçlar burada ifade edilmiştir. Genel olarak iletişim yönetimi tutum ve uygulamaları noktasında KOBİ’lerin yüksek düzeyde katıldıkları tutumlar aşağıda verilerek açıklanmıştır. Birinci sırada yer alan yani yöneticilerin en çok katıldıkları tutum “çalışan sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir” şeklindeki ifadeyle ortaya çıkan tutumdur. KOBİ yöneticileri çalışan personelin yapmış olduğu işten birinci öncelikli olarak bilgi sahibi olmak istemektedirler. Yönetim süreci içerisinde bilginin üst yönetime gecikmeden ulaşması önemli bir unsur olup KOBİ’ler bu durumu anlamış görünmektedirler. Yöneticilerin ikinci olarak en çok katıldıkları tutum ise “işletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır” şeklindeki tutum olup, kişiye ait işlerde yöneticiler onların düşüncelerini öğrenme eğilimindedirler. Çalışanların düşüncelerinin alınması onlara verilen değerin bir göstergesi olup aynı zamanda önemli bir motivasyon unsurudur. Çalışanın kendi fikrinin işe yansıması verimlilik noktasında da katkı sağlayacaktır. Üçüncü sırada yer alan tutum “işletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkilemektedir”, etkili olan bir iletişimin verimliliği de etkilediği yöneticiler tarafından ifade edilmektedir. Dördüncü sırada yer alan tutum “işletmede çalışanların işle ilgili 216 verimliliklerini ölçen ve değerlendiren kurallar, düzenlemeler bulunmalıdır”, verimliliğin ölçülmesi yöneticiler tarafından önemsenen dördüncü faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Verimliliğin ölçülmesi ve bununla birlikte çeşitli ödül sistemlerinin uygulanması iş süreçlerini etkileyen bir faktör olarak değerlendirilebilir. Sıralamada beşinci sırada yer alan tutum “işletmede tüm çalışanlar işletmenin değerleri, amaçları, inançları ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilmelidirler”, kurumsal kültürün oluşması ve bunun çalışanlar tarafından benimsenmesi açısından bu tutum oldukça önemlidir. Personel çalıştığı işletmeyle ilgili olarak yönetim tarafından bilgilendirildiği takdirde örgütsel bağlılığı da olumlu yönde gelişecektir. Bilgilendirmenin yetersiz kaldığı durumlarda kontrolsüz gelişmesi muhtemel olan informel kanallar bu bilgi boşluğunu doldurarak işletmenin aleyhine durumlar çıkmasına sebebiyet verebilecektir. Bunun yanında KOBİ yöneticilerinin en az katıldıkları tutumlar aşağıda verildiği şekilde gerçekleşmiştir. Bu tutumlardan ilki “tüm çalışanlar işletme ile ilgili gelişmelerden hemen haberdar edilmelidir”, düşük oranda katılımın olduğu bu tutum yöneticilerin işletme ile ilgili gelişmelerden çalışanları haberdar etme noktasında çok istekli olmadıklarını göstermektedir. Düşük katılımlı ikinci tutum ise “işletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır”, bu durum KOBİ’lerin medyaya mesafeli durduklarının bir göstergesidir. Bu mesafenin ortaya çıkmasında; işletmelerde haber olabilecek bir gelişmenin olmamasının yanında medyaya ulaşma noktasında yöntemlerin bilinmeyişi ve geleneksel yönetim anlayışı etkili olabilmektedir. Üçüncü tutum ise; “çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır”, düşük katılımlı gerçekleşen bu tutum KOBİ yöneticilerinin halkla ilişkiler konusunda çalışanlara yönelik bir eğitimi çok önemsemediklerinin bir sonucu olarak değerlendirilebileceği gibi halkla ilişkiler bilincinin de yüksek seviyede olmadığının da bir göstergesi sayılabilir. Oysa halkla ilişkiler konusunda eğitimli olan personel, kurum imajının çevreye yansıtılmasında olumlu katkılar sağlamaktadır. Dördüncü tutum; “işletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır”, halkla ilişkilere bütçe ayırma noktasında da KOBİ 217 yöneticileri isteksiz görünmektedirler. Finansal problemler KOBİ’ lerin en önemli sorunlarından bir tanesidir. Bu açıdan halkla ilişkilere bütçe ayırmak noktasında da benzer sorunları yaşamaları normaldir. Çeşitli KOSGEB destekleriyle bu yönde bir bütçe oluşturmaları mümkün olabilir. Düşük katılımlı gerçekleşen beşinci tutum; “belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren eğlenceler, geziler vb. organizasyonlar düzenlenmelidir”, bu tür kurum içine yönelik organizasyonların gerçekleştirilmesi noktasındaki yönetici tutumları diğer tutumlara oranla düşük bir seviyede gerçekleşmiştir. Bu tür uygulamalar bir motivasyon kaynağı olmasına rağmen KOBİ yöneticileri bunları yeteri kadar önemsememektedirler. Genel olarak iletişim yönetimi uygulamalarında KOBİ’lerin en sık yerine getirdiği uygulamalar aşağıda verilerek değerlendirilmiştir. Birinci sırda en sık yerine getirilen uygulama; “işletmemizin markalı ürünleri üzerinde işletmemizin ismi ve logosu bulunur”, markalaşma noktasında sıkıntı çeken KOBİ’ler ürünleri üzerinde isim ve logo kullanımı açısından oldukça ciddi davranmaktadırlar. İsimlerini duyurmak ve sektörde yer edinebilmek açısından bu uygulama oldukça önemlidir. İkinci sırada yer alan uygulama; “işletmemizde kurumsal kimliğin (logo, amblem, renk, vb.) korunmasına özen gösteriliyor”, işletmelerin kurumsal kimliğin korunmasıyla ilgili olarak olumlu faaliyetler yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Kurumsallaşma noktasında bu tür olumlu faaliyetlerin ciddi katkılar sağlayacağı açıktır. En sık yerine getirilen üçüncü uygulama ise; “işletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilir”, işletme içerisinde yaşanan sorunların yöneticilere ulaştırılabilmesi önemli olup sorunlara karşı yönetimin hassasiyetinin bir göstergesi sayılabilir. Bununla birlikte iletişim kanallarının özellikle aşağıdan yukarıya akış yönünün etkin şekilde çalıştığının bir göstergesi sayılabilir. Dördüncü sırada yer alan en sık uygulama; “çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi verir”, bu uygulama da aşağıdan yukarıya işleyen iletişim kanallarının etkin olarak kullanıldığını teyit etmektedir. Bu bilgilerin düzenli olması da önemli olup sistematik bir bilgi akışının varlığının bir göstergesi sayılabilir. “işletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkilemektedir” şeklindeki uygulama en çok 218 uygulamalar arasında beşinci sırada gerçekleşmiştir. Bu uygulama genel olarak işletmedeki iletişim ve verimlilik ilişkisine dayalıdır. KOBİ yöneticileri bu uygulamayla iletişim-verimlilik ilişkisini kavramış görünmektedirler. Bu ilişkinin etkin bir iletişim sistemiyle desteklenmesi verimlilik noktasında daha olumlu sonuçlar ortaya çıkartacağı söylenebilir. KOBİ’lerin yukarıda ifade edildiği gibi yüksek sıklıkla yerine getirdiği uygulamaların yanında düşük sıklıkla yerine getirdiği bazı uygulamalar dikkat çekmektedir. Bu uygulamalar düşük katılımlı tutumlarla da ciddi derecede örtüşmektedir. İşletmelerin faaliyetleri ve etkinlikleriyle ilgili haberlerin medyaya iletilmesi noktasındaki düşük tutum uygulamaya da düşük şekilde yansımıştır. KOBİ’ler medyaya yönelik mesafeli bir duruş sergilemektedirler. Yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren çeşitli moral organizasyonlarının yapılması da düşük sıklıkla gerçekleştirilen bir uygulama olarak ortaya çıkmıştır. Bu durum her ne kadar yöneticilerinin tutumlarıyla örtüşüyor olsa dahi bu tür uygulamaların çalışan motivasyonu ve örgütsel bağlılık noktasındaki etkileri bilinmektedir. Maalesef KOBİ’ler bu tür uygulamaları gerçekleştirme noktasında isteksiz davranmaktadırlar. Bu isteksizliğin temelinde, uygulamanın öneminin kavranmamış olmasının yanında yönetici-çalışan ilişkisinin istismar edileceği endişesi de yatıyor olabilir. Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitimin verilmesi de tutumlarla örtüşen düşük bir uygulamayla karşımıza çıkmaktadır. Halkla ilişkiler eğitimini önemsemeyen KOBİ’ler bunu uygulamaya da yansıtarak çalışanlarına bu yönde bir eğitim vermek noktasında isteksiz davranmaktadırlar. Oysa bu konuda eğitimli olan personel kamuoyuna işletmeyle ilgili olumlu yansımalarda bulunabilecektir. Böyle bir tutum ve uygulama içerisinde olan işletmelerin halkla ilişkilere bütçe ayırması pek mümkün gözükmemekte olup uygulamaya da aynı şekilde yansımıştır. Yani KOBİ’ler tutumlarıyla örtüşen bir uygulama gerçekleştirerek halkla ilişkiler bütçesi ayırmamaktadırlar. KOBİ’ler sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik yaptıkları faaliyetlerinde düşük sıklıkta gerçekleştiği görülmektedir. Bu durum sosyal sorumluluk anlayışının gelişmediğinin bir göstergesi sayılabilir. Genel iletişim yönetimi tutumları ve bu tutumların hayata geçirilmesi anlamında gerçekleştirilen faaliyetlerin karşılaştırılması yapıldığında tutum ve 219 uygulama sıralamasında önemli farklar ortaya çıkmaktadır. Çalışanın, işleriyle ilgili yöneticisine düzenli bilgi vermesi tutum sıralamasında birinci sırada yer alırken uygulama sıralamasında dördüncü sırada yer almıştır. Çalışanların işletmenin değerleri, amaçları, inançları ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilmeleri tutum sıralamasında beşinci sırada yer alırken uygulamada onbirinci sıraya düşmüştür. Bu durum göstermektedir ki; KOBİ’ler iletişim yönetimine ilişkin sergiledikleri pozitif tutumu maalesef uygulamaya yansıtamamışlardır. Genel olarak iletişim yönetimi tutum ve faaliyetlerine yönelik olarak KOBİ’lerde ortaya çıkan merkezi eğilim sonuçları ifade edildikten sonra bu tutum ve faaliyetlerin faktör bazında sonuçları da aşağıda ifade edilmiştir. Bu faktörler; AstÜst İletişimi/İletişim İklimi, Kurumu Tanıma/Tanıtma, Kurum İçi Halkla İlişkiler ve Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma faktörleridir. Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi faktörüne yönelik olarak gerçekleşen tutumlarda ilk sırada, çalışanın sorumluluğu altındaki işlerle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermesi yer almaktadır. İlk sırada gerçekleşen bu tutum uygulama sıralamasında ikinci sırada yer almış olup tutum ve uygulama arasında önemli bir fark ortaya çıkmamıştır. Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi faktöründe tutum ve uygulama arasındaki ilişkide dikkat çeken nokta, işletmede iş ile ilgili konu ya da sorunun en yetkili kişiye kolayca ulaştırılabilmesi tutum sıralamasında dördüncü sırada yer alırken uygulamada ilk sıraya yerleşmiş olmasıdır. Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi tutum ve uygulamaları sıralamasında ciddi bir farkın olmaması KOBİ’lerde ast-üst iletişiminin etkin bir şekilde çalıştığının göstergesi sayılabilir. Aynı zamanda bu faktör KOBİ’lerde en sık düzeyde yerine getirilen birinci faktördür. KOBİ’lerde en sık yerine getirilen ikinci faktör ise; Kurumu Tanıma/Tanıtma faktörüdür. Bu faktöre bağlı olarak gerçekleşen işletmenin kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılması şeklindeki tutum ilk sırada yer almakta olup uygulamada ikinci sırada yer almaktadır. İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapması tutumda ve uygulamada son sırada yer almıştır. Bu durum genel olarak KOBİ’lerin tanıtım faaliyetlerini etkin bir şekilde yerine getiremediğinin bir göstergesi sayılabilir. Ast- 220 üst iletişimini yüksek oranda gerçekleştirebilen KOBİ’ler tanıtım yapma noktasında aynı performansı gösterememişlerdir. Bunun yanında kamuoyuna yansıyan itibarları hakkında hassas davranmaktadırlar. İtibar her kuruluş için önemli olduğu gibi KOBİ’ler açısından da önemli olup bunu ön planda tutmaları normaldir. Bu durum yöneticilerin işletmenin imajına önem verdiklerinin bir göstergesi sayılabilir. Bu faktör içerisinde yerel medya unsurlarının tanıtım amaçlı olarak kullanılması da son sıralarda yer almıştır. Tanıtım amaçlı olarak yerel medya önemli bir etkinliğe sahiptir ancak KOBİ’ler tanıtımda bu unsuru son sıralarda değerlendirmiş ve uygulamalarda da son sıralara yerleştirmişlerdir. Bu faktör içinde ortaya çıkan önemli bir sonuç ise, KOBİ’lerin hedef kitlelerine yönelik olarak anket uygulamasını genel olarak tanıtım faaliyetleri ve yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanılmasından daha fazla önemsemekte ve onlara oranla uygulamaya daha fazla yansıtmaktadır. Hedef kitlenin beklenti, istek ve şikayetlerinin öğrenilmesinde diğer bir ifadeyle tanıma etkinliğinin gerçekleştirilmesinde önemli bir araç olan anket tekniğinin önemi KOBİ’ler tarafından kavranmış görünmekte ve uygulamada da kullanılmaktadır. KOBİ’ler, Kurum İçi Halkla İlişkiler faktörüne yönelik olarak sahip oldukları tutum ve uygulamayı genel olarak iletişim yönetimi faaliyetleri içerisinde en sık kullanılan üçüncü faktör olarak değerlendirmişleridir. KOBİ’ler bu faktör içerisinde halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmayı önemsemekte ve uygulamaya da aynı önemde yansıtmaktadır. Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren organizasyonların düzenlenmesini önemsiyor görünen KOBİ’ler uygulamada bunu son sırlara koymaktadırlar. Bu tür organizasyonların işletme içinde gerçekleştirilmesi çalışanlar arasında yakınlaşmayı sağlayacağı gibi önemli bir motivasyon unsuru da olmaktadır. Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda eğitim vermek noktasındaki tutum ve uygulamaları da örtüşmekte olup son sıralarda yer almaktadır. İşletmelerin halkla ilişkiler konusunda bir bütçeye sahip olmalarını önemseyen KOBİ’ler bütçe ayırmak noktasındaki bu önemi aynı derecede uygulamaya yansıtamamışlardır. Sosyal Sorumluluk ve Kamuoyu Oluşturma faktörü KOBİ’lerde gerek tutum gerekse uygulama noktasında dördüncü sırada başka bir ifadeyle son sırada yer almaktadır. Bu durum göstermektedir ki, KOBİ’ler iletişim yönetimi faaliyetleri 221 içerisinde sosyal sorumluluğu en az derecede önemsemekte ve uygulamaya da en az oranda yansıtmaktadırlar. Oysa sosyal sorumluluk; tüm bireylerin ve yönetimlerin, içinde yaşadıkları toplumun yaşam kalitesini iyileştirmek için, kendi çalışanları ve onların aileleri, yerel halk ve bütün toplumla birlikte sürdürülebilir bir dünya için ekonomik, çevresel, kültürel ve sosyal gelişmeye destek verme sorumluluğu olup maalesef KOBİ’ler bunu tam anlamıyla uygulayamamaktadırlar. Halkla ilişkiler çalışmalarının sivil toplum kuruluşlarıyla(sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vd.)olan ilişkileri güçlendirdiğini bu faktör içerisinde en çok önemsedikleri ve uygulamaya da aynı oranda yansıttıkları görülmektedir. Halka ilişkiler açısından önemli bir hedef kitle olan sivil toplum kuruluşları KOBİ’ler tarafından medyadan daha öncelikli tutulmakta ve bu durum uygulamaya da yansımaktadır. Sosyal sorumluluk anlayışı gereği kamuoyunun bilgilendirilmesi noktasında KOBİ’ler, faaliyet ve etkinliklerini medyaya aktarmakta çok olumlu bir tutuma sahip olmayıp bu tutumu uygulamaya da yansıtmaktadırlar. Bu durum göstermektedir ki, medya KOBİ’ler için hala mesafeli durulması gereken bir araç olma özelliğini taşımaktadır. KOBİ’ler iletişim yönetimi süreci içerisinde kurum içi iletişimi birinci öncelikli olarak önemsemekte olup yine birinci öncelikli olarak bunlara yönelik uygulamaları gerçekleştirmektedirler. Bu uygulamalar içerisinde, yöneticiler işlerin gelişimiyle ilgili çalışanlardan düzenli bilgi almak istemektedirler. Ayrıca çalıştırdıkları personelin fikirlerine önem vermekte ve gerektiği zaman onların düşüncelerini öğrenmektedirler. İşletme içerisinde yaşanan sorunların en yetkili kişiye kolayca ulaştırılabildiği görülmüştür. Bununla birlikte KOBİ yöneticileri çalıştırdıkları personelin iletişim becerilerini de önemsemekte onları takip etmekte ve etkin iletişim kurabilen personel istemektedirler. KOBİ’ler planladığı kurum iç iletişim çalışmaları ile çalışanlarının birbirleriyle olan ilişkisini kuvvetlendirmeyi, huzurlu iş ortamları yaratmayı, çalışanlarının dış çevre ile ilişkilerini geliştirmeyi, verimliliği artırmayı ve kaliteli işler üretmeyi sağlayabilirler. Bu amaçla gerçekleştirilen tüm aktiviteler, en başta, çalışanların motive olmasını, farklı birimlerdeki çalışanların birbirleri ile yakınlaşmasını ve aslında birbirlerini nasıl tamamladıklarını görmelerini sağlar. Kurumu tanıma ve tanıtma ile ilgili tutum ve 222 uygulamalar kurum içi iletişimden sonra ikinci önceliğe sahip bir şekilde gerçekleşmiştir. Bu durum KOBİ’lerin kurum içi iletişimi tanıma ve tanıtma faaliyetlerinden daha öncelikli olarak önemsedikleri ve uygulamaları da bu yönde gerçekleştirdiklerini göstermektedir. KOBİ’lerin kurum içi halkla ilişkilere verdikleri önem ve gerçekleştirdikleri uygulamalar tanıma ve tanıtmaya verdikleri önem ve uygulamalara oranla daha düşük bir seviyede gerçekleşmiştir. KOBİ’ler sosyal sorumluluğa verdikleri önemi ve bu yöndeki uygulamaları iletişim yönetimi sürecinde son sıraya koymaktadırlar. Sosyal sorumluluk, sürdürülebilir kalkınma kavramı ile birlikte gelişen ve iş modellerinin merkezine yerleşmeye başlayan, toplumdan aldığını, topluma verme anlayışını yansıtan bir yaklaşımdır. KOBİ’lerin paydaşları ve hedef kitleleri ile samimi ve etkili bir iletişim geliştirmelerine olanak veren sosyal sorumluluk, çevre, sağlık ve eğitim gibi temel sorun alanlarında yapıcı bir duyarlılığın gelişmesini sağlamaktadır. Bu açıdan KOBİ’lerin bu anlayışa daha önem vermeleri gerekmektedir. KOBİ'ler üretim faaliyetlerini çevreye saygılı, enerji tasarrufunda geri dönüşüm sistemlerini kullanarak, çalışanlarını bir değer olarak görüyor ve onların mutluluğunu sağlamaya çalışıyorlarsa, tüketicilerine verdiği vaatleri yerine getiriyorlarsa, kalite ve hizmetlerde gereken önemi gösteriyorlarsa ve tüm bunlarla birlikte içinde bulundukları toplumun sorunlarına küçük de olsa katkıda bulunuyorlarsa, sorumlu işletmeciliğin şartları yerine getiriliyor demektir. Sosyal sorumluluk projeleri geliştirmek için büyük ölçekli bir işletme olmak şart değildir. Her ölçekteki işletmenin kendi yetenekleri doğrultusunda yürütebileceği projeler ve katkılar vardır. Küçük ve orta büyüklükteki bir işletme, çalışanlarına yönelik eğitim programları düzenleyebilir ve çalışma şartlarında iyileştirmeler yaparak bu konuda aktif bir varlık gösterebilir. KOBİ’lerde iletişim yönetimi faaliyetlerinde kullanılan araç ve yöntemlerle ilgili olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırmaya katılan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin %93, 2’si işletmelerinde internet kullanmaktadırlar. Yüksek seviyede gerçekleşen bu kullanım düzeyi işletmelerin internet teknolojisine verdikleri önemin bir göstergesi sayılabilir. 223 Bu teknoloji sayesinde KOBİ’ler çevreleriyle düşük maliyetli bir iletişim imkanına sahiptirler. Ayrıca bu işletmelerin %82,2’sinin kendilerine ait bir web sitesinin olduğu görülmektedir. Yoğun rekabetin yaşandığı pazar ortamlarında farklılaşabilmenin en güçlü yolu iletişim yönetimi uygulamalarının etkinliği olmaktadır. Yeni teknolojik gelişmeler, pazarlama iletişimi ve halkla ilişkiler uygulamalarını daha kolay ve etkin hale getirmektedir. İşletme ve hizmet tanıtımında, müşterilerle ilgi veri tabanı oluşturulmasında, müşterilerle çift yönlü iletişim kurulmasında ve satışlara destek oluşturabilecek tüm diğer alanlarda yeni iletişim teknolojileri ve internetin çok önemli bir işlevi bulunmaktadır. Bu nedenle, KOBİ’lerin internet başta olmak üzere yeni iletişim teknolojilerinden yararlanması çağın ve rekabet ortamının gerektirdiği bir uygulamadır. Özellikle pazarlama iletişimi ve halka ilişkiler çabaları açısından, etkin bir biçimde yararlanıldığı takdirde internet, modern pazarlama stratejileri tasarımı ve uygulanmalarının her aşamasında KOBİ’lere pek çok avantaj sağlamaktadır. KOBİ’ler iletişim yönetimi faaliyetlerinde geleneksel araçlardan ziyade en çok yeni iletişim teknolojilerini kullanmaktadırlar. Web sitesi üzeriden kurum ve ürün tanıtımı en yoğun yaptıkları uygulamaların başında yer almaktadır. Web siteleri diğer kurumlarda olduğu gibi KOBİ’ler açısından da hedef kitlelerine ulaşma, kendini tanıtma ve kitlelerde istenilen değişikliklerin yaratılabilmesi doğrultusunda etkileşim kurabilme özelliği ile önemli destek sağlamaktadır. İşlevsel ve sunum özellikleri açısından iyi yapılandırıldığında hedef kitleleri ile etkin bir iletişim kurulmasına olanak sağlayan, örgütlerin kurumsal kimliği ve kültürel unsurlarını hedef kitlelere ileten kurumsal web siteleri, işletmenin toplum zihninde güçlü bir kurum imajı oluşturmasında oldukça önemli bir yöntem olmaktadır. Web siteleri dışında hiçbir iletişim aracı 7 gün 24 saat dünyanın her köşesine ulaşamamaktadır. Bu nedenle KOBİ’ler web sitelerinde kendileri hakkındaki tüm bilgileri müşterilerine, tüketicilere, yatırımcılara ve diğer kitlelere iletmelidir. Kendileri hakkında web sitelerinde ne kadar bilgi aktarırlarsa, işletmelerin güvenilirlikleri de o oranda artmaktadır. Ayrıca yüz yüze iletişimde KOBİ’lerde en çok kullanılan yöntemler arasında yer almaktadır. 224 İnternetin işletme içi faaliyetlerde kullanılması web üzerinden kurum ve ürün tanıtımına oranla düşük seviyede gerçekleşmiştir. KOBİ’ler interneti kurum dışına yönelik olarak kullanmakta daha istekli görünmektedirler. Oysa kurum içinde işletmenin bilgilerine sürekli ve güvenli erişim sağlayarak zaman tasarrufu sağlar ve üretimi artırır, online bilgi vererek üretim, çoğaltma ve dağıtımın kağıt sebebiyle yükselen maliyetini düşürür. İletişim yönetimi faaliyetlerinde düşük oranda gerçekleşen diğer bir uygulama ise; internet üzerinde ürün satmak, sipariş almak şeklinde kendini gösteren e-ticaret uygulamalarıdır. Maalesef KOBİ’ler bu uygulamaya mesafeli durmaktadırlar. E-ticaret sayesinde KOBİ’lerin zaman ve mekan problemi daha kolay biçimde çözümlenmektedir. Hangi coğrafi bölgede ve günün hangi saatinde olursa olsun, büyük tanıtım kampanyaları ve uzun süren pazar araştırmalarına gerek kalmadan ticari aktivitelerini gerçekleştirebilirler. Bu avantajdan en fazla yararlanması gereken kesim ise dinamik ve esnek yapıları sayesinde değişen istek ve ihtiyaçları karşılama yeteneği yüksek olan KOBİ’lerdir. Bu avantajlarına rağmen, yeterli teknik donanım ve personelin olmaması ayrıca yaşanan güvenlik sorunları KOBİ’lerin e-ticarete mesafeli yaklaşmalarının altında yatan sebepler olabilir. KOBİ’lerde iletişim yönetimi faaliyetlerinde en az kullanılan araçlar, radyo, televizyon, açık hava alanları, tanıtım filmleri ve gazeteler şeklinde sıralanmaktadır. Bu araçların tanıtım amaçlı olarak kullanılmasının maliyetleri internet ve web kullanım maliyetlerine oranla yüksek olması bu araçları kullanma noktasında son sıraya yerleştirmiş olabilir. Finans noktasında sıkıntı yaşayan KOBİ’ler bu araçlar için bütçe ayırmakta zorlanmaktadırlar. İletişim yönetimi tutumlarının Konya’da bulunan üretici konumundaki KOBİ’ler açısından sektör bazında farklılık gösterdikleri görülmektedir. İletişim yönetimi genel tutumlarında birinci sırada otomotiv yan sanayi yer almaktadır. Bunu deri ve ayakkabı sanayi, döküm sanayi ve tarım makineleri sanayi takip etmektedir. Otomotiv yan sanayi diğer sanayi kollarına göre iletişim yönetimiyle ilgili yüksek seviyede olumlu bir tutuma sahiptir. Bu sektörün Konya’da yaygın ve eski olması böyle bir sonucun ortaya çıkmasında etkili olduğu söylenebilir. Ast-üst iletişimi açısından sıralamada yine üst sırada otomotiv yan sanayi yer almaktadır. Onu döküm 225 sanayi, deri ve ayakkabı sanayi, tarım makineleri sanayi takip etmektedir. Ast-üst iletişimi tutumları açısından tarım makineleri sanayi son sırda yer almaktadır. Kurumu tanıma ve tanıtma, kurum içi halkla ilişkiler, sosyal sorumluluk faktörleri açısından ortaya çıkan tutumlarda yine otomotiv yan sanayi ilk sırada yer almakta olup sıralama değişmemektedir. KOBİ’lerin iletişim yönetimi tutumlarının işletmenin çalışan sayısına göre, faaliyet gösterdiği yıla göre, personel devir hızına göre, müşteri devir hızına göre, yöneticilerin eğitim durumlarına göre, yöneticilerin işletmedeki pozisyonlarına göre anlamlı bir biçimde farklılık göstermediği görülmektedir. Aynı zamanda alt faktörler açısından da aynı durum söz konusudur. İletişim yönetimi tutumları ile işletmede çalışan sayısı arasında anlamlı bir ilişki yokken iletişim yönetimi faaliyetleri ile işletmede çalışan sayısı arasında KOBİ’lerde anlamlı bir ilişki ortaya çıkmıştır. Genel iletişim yönetimi faaliyetlerinde 31-40 arası çalışana sahip olan işletmeler ilk sırada yer alırken 11-21 arası çalışana sahip işletmeler ikinci sırada yer almıştır. 1-10 arası çalışana sahip olan işletmeler ise son sırada yer almıştır. İletişim yönetimi faaliyet sıkılıklarının alt boyutlarından olan ast-üst iletişimi/iletişim iklimi işletmede çalışan sayısına göre farklılık göstermektedir. 11-20 arası çalışana sahip işletmelerin 40-50 arası çalışana sahip işletmelere oranla iletişim iklimi uygulamaları daha yüksektir. İşletmede çalışan sayısına göre farklılaşan diğer bir alt boyut ise kurumu tanıma-tanıtma boyutudur. 11-20 arası çalışana sahip işletmelerin kurumu tanıma-tanıtma faaliyet sıklıkları 1-10 arası çalışana sahip işletmeler göre daha yüksektir. Diğer gruplar arasında önemli bir farklılık ortaya çıkmamıştır. KOBİ’lerin genel olarak iletişim yönetimi faaliyetleri işletmenin faaliyet gösterdiği yıllar açısından bir farklılık göstermemektedir. Ancak alt faktörlerden olan kurumu tanıma-tanıtma uygulamaları işletmenin faaliyet gösterdiği yıla göre farklılık göstermektedir. Diğer uygulamalar açısından önemli bir fark ortaya çıkmamıştır. Genel olarak iletişim yönetimi faaliyetleri işletmenin personel devir hızı, müşteri devir hızı ve yönetici nitelikleri ilişkisi açısından bir farklılık göstermemektedir. Burada dikkat çeken nokta, yöneticilerin eğitim durumu arttıkça 226 iletişim yönetimi uygulamalarının artması beklenirken maalesef KOBİ’lerde bu durum gerçekleşmemiştir. Yüksek eğitime sahip olan yöneticiler düşük eğitime sahip olan yöneticilerle aynı performansı göstermişlerdir. 227 KAYNAKÇA Akbulut, Ö. (2007), “KOBİ’lerin Genel İşletme Sorunları ve Pazarlama Sorunları Üzerine Sivas’ta Bir Uygulama”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas. Ada, N. (2007), “Örgütsel İletişim ve Yeni Bilgi Teknolojileri; Örgütsel İletişim Ağları”, Ege Akademik Bakış Dergisi, Cilt:7, Sayı:2, İzmir, s. 543-551. Ak, M. (1998), Firma/Markalarda Kurumsal Kimlik ve İmaj, Işıl Ofset Sanayi Limited Şirketi, İstanbul. Akar, H. (2004), “Yeni İletişim Teknolojileri ve Bu teknolojilerin Halkla İlişkiler Çalışmalarında Kullanılması”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Akat İ., Budak G. ve Budak G. (1997) İşletme Yönetimi, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, İzmir. Akat İ., Budak G. ve Budak G. (1999), İşletme Yönetimi, Barış Yayınları, İzmir. Akgemici, T. (2001), KOBİ’lerin Temel Sorunları ve Sağlanan Destekler, KOSGEP Yayını, Ankara. Akyüz, K. C., Cındık, H. (2001), “Küçük ve Orta Ölçekli Orman Ürünleri Sanayi İşletmelerinde Pazarlama Fonksiyonu Üzerine Bir Araştırma (Doğu Karadeniz Bölgesi Örneği)”, Pazarlama Dünyası, 2001/3, Mayıs-Haziran, İstanbul. Andersen, A. (2001), Değişim, İnternetle Gelişimde Türkiye, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlan, İstanbul. Arens, W. F. (1999), Contemporary Advertising, Boston, Invin McGrawHill Companies. Arganti, P., Forman, J. (2002), The Power of Corporate Communication, Mc Graw-Hill Company, New York. Arganti, P. A. (1998), Corporate Communication, Secaond Edition, Mc Graw Hill Book Co., Singapore. 228 Asna, A. (2006), Kuramda ve Uygulamada Halkla İlişkiler, Pozitif Yayınları, İstanbul. Asna, A.(1998), Public Relations, Temel Bilgiler, 2. Basım, Der Yayınları, İstanbul. Aşıkoğlu, M. (1986), “Sistem Yaklaşımı Açısından İşgören Yönetiminde İletişim”, Anadolu Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 4, Eskişehir. Atabek, N. (2000). Siyasi Partilerde Örgütsel İletişim: Bazı Siyasi Partilerin Eskişehir İl Kongre Delegeleri Üzerine Bir Araştırma, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir. Bağrıaçık, A. (1989), Dışa Açılma Sürecinde Küçük ve Orta Boy Firmalar, Dünya Yayınları, İstanbul. Baskin, O., Aranoff, C., Lattimore, D. (1997), Public Relations The Profession and The Practice, Mc Graw Hill, New York. Baykal, C. (2002), KOBİ’lerde Yapısal Düzenlemeler, Gümrük Birliği Sürecinde KOBİ’ler Semineri, İstanbul. Belch, G.E., Belch, M.A., (2001), Advertising and Promotion, 5th Edition, McGraw-Hill Irwin, USA. Berberoğlu, G. (1997), "Yönetsel Başarıda İletişim Davranışının Önemi", A.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, C. 13, Eskişehir, s. 71-80. Schmith, B., Simonson, A. (2000) Pazarlama Estetiği, Marka Kimlik ve İmajın Stratejik Yönetimi, (Çev: Zelal AYMAN), Sistem Yayıncılık, İstanbul. Bıçakçı, İ. (2000), İletişim ve Halkla İlişkiler, 2.Baskı, Media Cat Yayınları, İstanbul. Bilgin, K. U. (1996), "Kamu Yönetiminde Yönetsel İletişim", Çağdaş Yerel Yönetimler, C. 5, S. 2, Ankara, s. 25-35. Boone L., E. & Kurtz, D., L. (2003), Contemporary Business, ThomsonSouth Western, College, Mason, OH. 229 Boone, L.E., Kurtz, D.L., Block, J.R. (1997). Contemporary Business Communication, Prentice Hall, New Jersey. Bovee, C. L., Thill, J. V. (2000). Business Communication Today, Prentice Hall. New Jersey. Bozkurt, İ. (2000), Bütünleşik Pazarlama İletişimi Halkla İlişkiler Temelli Bir Model, MediaCat Kitapları, Kapital Medya Hizmetleri A.Ş., Ankara. Bozkurt, İ. (2004), İletişim Odaklı Pazarlama, Tüketiciden Müşteri Yaratmak, MediaCat, İstanbul. Bozkurt, İ. (2005), Bütünleşik Pazarlama İletişimi. İstanbul: Media Cat Yayınları, İstanbul. Bozkurt, İ. (2002), “Bütünleşik Pazarlama İletişimi Sürecinde Halkla İlişkilerin Rolü”, İletişim, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, No: 16, Ankara. Bozkurt, İ. (2004), İletişim Odaklı Pazarlama, MediaCat Yay., 1. Baskı, İstanbul. Brassington, F., Pettitt S. (2000), Principles of Marketing, 2nd ed., Prentice Hall, London. Breitrose, H. (1985), "The New Communication Technologies and the New Distribution of Roles", (Yay. haz. Everet M. Rogers; F. Balle), The Media Revolution in America and Western Europa, Ablex Publishing Corporation, ABD, s.68-80. Budak, G., Budak, G. (1995), Halkla İlişkiler. Davranışsal Bir Yaklaşım, Beta Basın Yayın Dağıtım, İstanbul. Büyükbakkal, G. (2002), “Pazarlama Halkla İlişkileri Nedir?”İletisim Fakültesi Dergisi,Sayı:13, s.556-561. İstanbul. Büyükbaykal, G. N. (2002), “Kurumsal Kimliğin Tanımı ve Bankacılık Sektöründe Kurumsal Kimlik ile Halkla İlişkiler Arasındaki Etkileşim”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Sayı: 12, Cilt:2, İstanbul 230 Can H, Aşan Ö ve Aydın E. M. (2006), Örgütsel Davranış, Arıkan Yayınları, İstanbul. Canlı, Z. G. (1996), Corporate Image As a Stereotype: The Effects Of Motivation And Information Type On Evaluations, UMI Dissertations, New York University. Clayton, S. (2000), Yönetim, (Çeviren: Mehmet Zaman), Hayat Yayınları, İstanbul. Cornelissen, J. (2004), Corporate Communications: Theory and Practice, Sage Publications Ltd., London. Çatal, M.F. (2007), “Avrupa Birliği Uyum Sürecinde KOBİ’lerin Sermaye Piyasası Yoluyla Finansmanı ve Bir Model Önerisi (Doğuanadolu Bölgesinde Bir Uygulama)”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum. Çelik, A., Akgemici, T. (2007), Girişimcilik Kültürü ve KOBİ’LER, Gazi Kitapevi, Ankara. Çetin, C. (1996), Yeniden Yapılanma, Girişimcilik, Küçük ve Orta Boy İşletmeler ve Bunların Özendirilmesi, Der Yayınları, İstanbul. Çil, M. E. (2002), “Kurum Kimliği Süreci ve İşleyişi Üzerine Teorik ve Uygulamalı Bir Çalışma”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Çolakoğlu, M. (2002), KOBİ Rehberi, TOBB Yayınları, Yayın No: 359, Ankara. Çonkar, K., Kurt, A.F. (2001), “Kayseri’deki Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Factoring’den Yararlanmaları Üzerine Bir Değerlendirme”, I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ’lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları, KOSGEB Yayınları, Sayfa: 107-120, Ankara. Çöllü, E.F., Summak, M.E. (2010), “Örgütsel İletişimin Örgütsel Bağlılığa Etkisi: Konya’da Bulunan Mali Müşavir Çalışanları Üzerine Bir Araştırma”, Selçuk 231 Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 1-2, Konya, s.273-288. Daft, R. L. (2000), Management, 5th Edition, The Dryden Press, New York. Morley, D., Robins, K. (1997), Kimlik Mekanları Küresel Medya, Elektronik Ortamlar ve Kültürel Sınırlar, (Çeviren: Emrehan Zeybekoğlu), Ayrıntı Yayınları, İstanbul. De Pelsmacker, P., Geuns, M. ve Van Den Bergh, J. (2000). Marketing Communications. Pearson Education, London. Diken, A.(2007), KOBİ’lerin Yapısal Sorunları ve Konya Sanayi Bölgesi’ndeki İşletmelerde Karşılaştırmalı Bir Araştırma, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara. DPT. (2004), KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı, Ankara. DPT (2006), Kamu İdareleri İçin Stratejik Planlama Kılavuzu, 2.Sürüm, DPT Yayınları, Ankara. Duimering, P., Robert ve Safayeni, F. (1998), "The Role of Language and Formal Structure in the Construction and Maintenance of Organizational Images", International Studies of Management and Organization: Vol: 28, No: 3, pp. 5785. Duncan, T. (2002), IMC: Using Advertising and Promotion to Build Brands, McGraw- Hill, New York. Duncan, T.R., Everett, S.E. (1993), “Client Perceptions of Integrated Marketing Communications”, Journal of Advertising Research, May/June, New York, USA. s.30-39. Dunn, S. W., Barban, A. M., Krugman, D.M. ve Reid, L. N. (1994). “Developing Advertising Message Strategy”, (Editors: S. J. Levy, G. R. Frerichs And 232 H. L. Gordon) The Dartnell Marketing Manager's Handbook, (1156-1185), Third Edition, London: Dartnell Training Limited Durğun, S. (2006), "Örgüt Kültürü ve Örgütsel İletişim", Y.Y.Ü.E.F. Dergisi, Cilt:3, Sayı:2, Van, s.112-132 Eagle L., ve Kıtchen P., J. (2000), "IMC, Brand Communications and Corporate Cultures", European Journal of Marketing, Vol:34, No:5/6, Ebren, F. (2006), “Bütünleşik Pazarlama İletişiminin Algılanışı ve Uygulanması: Reklam Ajansları ve Firmalar Düzeyinde Bir Araştırma”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya. Efil, İ. (2002), İşletmelerde Yönetim Organizasyon, Alfa Basın Yayın, 7.Baskı, Bursa. Englis, B.G., Solomon, M.R. (1996), Using Consumption Constellations to Develop Integrated Communications Strategies, Journal of Business Research, 37 (3): 183-191. Erdoğan, İ. (2005), İletişimi Anlamak, Geliştirilmiş 2. Baskı, Erk Yayınları, Ankara. Eren, E. (1990), İşletmelerde Stratejik Planlama ve Yönetim, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayınları, İstanbul. Eren, E. (2002), Stratejik Yönetim ve İşletme Politikaları, Altıncı Baskı, Beta Basım ve Yayım Dağıtım, İstanbul. Esin, A. (1991), XXI.yy Ekonomilerine Doğru Bir Kalkınma Aracı Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ)-AT Örneği, İKV Yayınları, No: 97, İstanbul. Esrock, S. L. ve Leichty, G. B. (2000), "Organization of Corporate Web Pages: Public and Functions", Public Relations Review, Cilt: 26,: Sayı 3, 327-344. 233 Eşkinat, R. (1998), "McLuhan'ın Küreselleşme Teorilerine Katkıda Bulunan Öncü Görüşleri", Kurgu Dergisi, Anadolu Üniversitesi Yayınlan, No: 1057, Sayı: 15, Eskişehir, s.33-43. Ewald, H. R., Burnett, R. E. (1997), Business Communication, Prentice Hall, New Jersey. Fidan, M. (2009), İletişim Kurmak İstiyorum, Tablet Kitabevi, Konya. Fill, C. (2001), “Essentially a Matter of Consistency: Integrated Marketing Communications”, The Marketing Review, Sayı: 1, No: 4, s. 409-425. Fletcher, K. (1995). Marketing Management And Information Technology. Second Edition. Prentice Hall, London. Garih, Ü. (2000), Pazarlama Tanıtım Halkla İlişkiler, Hayat Yayınları, İstanbul. Gates, B. (1999), Önümüzdeki Yol, (çev. Esra Davutoğlu ve Alper Erdal), Arkadaş Yayınlan, Ankara. Genç, N. (2005), Yönetim ve Organizasyon, Seçkin Yayınlar, İstanbul. Geray, H. (2002), İletişim ve Teknoloji, Ütopya Yayınlan:78, Ankara. Goodman, M. B. (2000), “Corporate Communication: The American Picture”, Corporate Communications, An Internatıonel Journal, Volum 5, Number 2 Goodman, Michael B. (2001), “Current Trends in Corporate Communication”, Corporate Communications, An Internatıonel Journal, Volum 6, Number 3. Göksel, A. B. ve Yurdakul, N. B. (2002), Temel Halkla İlişkiler Bilgileri, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınlan, No: 15, İzmir. Grayser, S. A. (1999), "Advencing and Enhancing Corporate Reputation", Journal of Corporate Communications, Vol: 6, No: 4. Griffin, R. W. (1996), Management, 5th Edition, New Jersey. 234 Gronroos, C.(1990), Service Management and Marketing: Managing the Moments of Truth in Service Competition, Massachusetts/Toronto: Lexington Books. Grunig, J E ve Grunig L A. ( 2005), “ Halkla İlişkiler ve İletişim Modelleri”, J E Grunig (eds), Halkla İlişkiler ve İletişim Yönetiminde Mükemmellik, Çeviren: Elif Özsayar, Rota Yayınları, İstanbul. Gupta, S. (2002), “Strategic Dimensions of Corporate Image: Corporate Ability and Corporate Social Responsibility as Sources of Competitive Adventage via Differentation”, UMI Dissertations, Temple University. Gülnar, B. (2007), “Araştırma Görevlilerinin İş tatminini Sağlama Aracı Olarak Örgütsel İletişim ve İletişim Doyumu: Kamu ve Özel Üniversite Karşılaştırması”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Gürgen, H. (1997), Örgütlerde İletişim Kalitesi, Der Yayınları:221, İstanbul. Harris, T. L. (1991), “Why Your Company Needs Marketing Public Relations”, Public Relations Journal, vol:47, Iss.9, September. Harris, T. L. (1998), Value-Added Public Relations: The Secret Weapon of Integrated Marketing, NTC Business Boks, Chicago. Harris, T. L. ve Whalen P.T. (2006), The Marketer's Guide to Public Relations in the 21 st Century. Thompson Higher Education,. Ohio. Hatch, M. J. ve Schultz, M. (2000), "Scaling the Tower of Babel: Relational Differences betvveen Identity, Image, and Culture in Organizations", The Expressive Organization: Linking Identity, Reputation, and the Corporate Brand içinde, Eds. Majken Schultz, Mary Jo Hatch, ve Mogens Holten Larsen, New York: Oxford University Press Inc. pp. 11-35. Haywood, R. (1991)All About Public Relations, Second Edition, London: Mc Graw Hill Book Company, Columbus, OH, USA. 235 Haywood, R. (1998), Public Relations for Marketing Professionals. Palgrave Publishers, New York. Henry, R. A. ve Jr. R. A. Henry. (1995), Marketing Public Relations :The Hows That Make It Work. Iowa State University Pres, Iowa. Howard, S., (1998), Corporate Image Management, Singapore: Butterworth-Heinemann.http://www.eylem.com/tem/wruhtabki.htm, (13.02.2010). İçel, G. (2004), “Üniversitelerin Kurumsal İletişim Yönetimi: Anadolu Üniversitesi Örnek Olay Çalışması”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. İKV. (1991), 21. Yüzyıl Ekonomilerine Doğru Bir Kalkınma Aracı KOBİ’ler, AT Örneği, İKV Yayınları, İstanbul. İraz, R. (2004), "Organizasyonlarda Karar Verme Ve İletişim Sürecinin Etkinliği Bakımından Bilgi Teknolojilerinin Rolü", Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 11, Konya, 407-422. İraz, R. (2005), Yaratıcılık ve Yenilik Bağlanımda Girişimcilik ve KOBİ’ler, Çizgi Kitapevi, Konya. Jackson, J. H., Musselman, V. A., (1987), Business Contemporary Concepts and Pratices, Prentice-Hall Inc. New Jersey. Kadıbeşgil, S. (1999), Halkla İlişkilere Nereden Başlamalı? MediaCat Yayınları, Ankara. Kadıbeşgil, M.S. (1986), Halkla İlişkilerde Temel İlkeler, Tükelmat A.Ş. Basımevi, İzmir. Kakabadse. A., Bank J ve Vinnicombe, S. (2004), Working in Organisations, Second Edition. Gower Publishing, Burlington, USA. Kalender, A. (2008), “Halkla İlişkiler: Kavramlar, Tanımlar ve Uygulama Alanları”, (Editör: Ahmet KALENDER ve Mehmet FİDAN), Halkla İlişkiler, Tablet Yayınları, Konya, s.11-47. 236 Kamat, M. (2002) The Role of Organizational Web Sites in Public Relations, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, The Faculty of the Department of Journalism and Mass Communications, San Jose State University. Karakoç, N. (1989), “Örgütsel İletişim ve Örgütsel Zaman Arasındaki İlişkiler”, Kurgu Dergisi, Anadolu Üniversitesi Yayını Sayı:6, Eskişehir, s.81-90. Katz, D. ve Kahn, R. L. (1977). The Social Psychology of Organizations, (Çev: Halil Can, Yavuz Bayar), Doğan Basımevi, Ankara. Kaya, B. (2003), Bütünleşik Kurumsal İletişim, 1. Baskı, Siyasal Kitabevi, Ankara, Kaya, N., Peçen,Ü. (1999), Küçük ve orta Ölçekli işletmelerin Karşılaştıkları Sorunlar ve çözüm Yolları, EGS Bank Bilim Kültür ve Sanat yayınları 3, 1.Basım, İstanbul. Kazan, H., Uygun, M. (2002), “KOBİ’lerin Üretim Sorunlarının Tespiti, Verimlilik ve Rekabet Güçlerinin Araştırılmasından Teknoloji Faktörü”, Verimlilik Dergisi, Sayı: 2, Ankara, s. 79-102. Kazancı M. (1997), Halkla İlişkiler, Turhan Kitabevi, Ankara Kazancı, M. (2002) Kamuda ve Özel Kesimde Halkla İlişkiler, Turhan Kitabevi, Ankara. Kendirli, S., Bilginer, M. (2001), “KOBİ’lere Alternatif Çözüm Önerileri”, Standart Dergisi, Sayı: 472, Nisan, Ankara, s. 42-61. Kiessling, F. W. ve Spanagli, P. (1996), Corporate Identity Unternehmens Leitbild Organisationskultur, Alling: Sandmann. Kitchen, J.P., Papasolomou, J.C. (1997), “Marketing Public Relations: Conceptual Legitimacy or Windov Dressing”, Marketing Intelligence and Planning, Vol:15, No:2. Kitchen, P. J. ve Papasolomou I. (1999), "Marketing Public Relations", Ed. by Philip J. Kitchen, Marketing Communications: Principles and Practice, International Thomson Business Press, London, s. 341-352. 237 Kocabaş, F. (2005), "Değişime Uyum Sürecinde İç ve Dış Örgütsel İletişim Çabalarının Entegrasyonu Gerekliliği", Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 13, Kırgızistan, s. 247-252. Kocabaş, F., Elden, M., Çelebi, S. (1999), Marketing PR, Medicat Yayınları, Ankara. Kocabaş, F., Elden, M., Yurdakul, N. (2004), Reklam ve Halkla İlişkilerde Hedef Kitle, İletişim Yayınları, İstanbul. Koçel, T. (2003), İşletme Yöneticiliği. 9. baskı Beta Basım Yayın, İstanbul. Kodaganallur, V. (2006), "Secure E-Commerce: Understanding the Public Key Cryptography Jigsavv Puzzle", Information Systems Security, Jan/Feb, Vol. 14, New York, s. 44-53. Kotler, P. (2003). Marketing Management, Eleventh Edition, Pearson Education, New Jersey. Kotler. P., (2000), Kotler ve Pazarlama, (Çev: Ayşe Özyağcılar), Sistem Yayıncılık, İstanbul. Kreitner, R., Kinicki., A., ve Buelens, M. (2002), Organizational Behaviour, Second European Edition, McGraw Hill Publishing Company, New York. Kreps, G. L. (1989), Organizational Communication Theory and Practice, Longman. Londra. Kunde, J. (2002), Şirket Dini: Kişilikle ve Şirket Ruhuyla Güçlü Bir Şirket Kurmak, (Çev. Nejat Ulusay ve Nesrin Eruysal), MediaCat Kitapları, İstanbul. Kutanis, R. Ö. (2003), Örgütlerde Davranış Bilimleri, Sakarya Kitabevi, Sakarya. Lahiff, J. M., Penrose, J. M. (1997),. Business Communication, Prentice Hall, New Jersey. 238 Lin, C. (2007), “Organizational Website Design as a Rhetorical Situation IEEE” Transactions on Professional Communication, 50(1), New York, s. 35-44. Low, G.S. (2000), “Correlates of Integrated Marketing Communications”, Journal of Advertising Research, 40 (3), Mayıs - Haziran: 27-39. Lull, J. (2001), Medya, İletişim, Kültür, Vadi Yayınları, İstanbul. Luthans, F., Larsen, J. K. (1986), "How Managers Really Communicate", Human Relations, 39 (2), New York, 161-179. Markwick, N. ve Fiil, C. (1997). "Towards A Framework for Managing Corporate Identity" European Journal of Marketing, Vol: 31, No: 5-6, pp. 396403. Bingley, U.K. McArthur, D.N., Griffin, T.A. (1997), “Marketing Management View of Integrated Marketing Communications”, Journal of Advertising Research, , 37 (5), Eylül-Ekim, s. 19-26. Mengü, S. Ç. (2003), “Halkla İlişkilerde Tutarlı İzlenim Yaratımı”, Halkla İlişkiler Kitabı, İstanbul, İ.Ü., İletişim Fakültesi Yayın No: 12, İstanbul. Mısırlı, İ. (2003), Genel İletişim, Detay Yayıncılık, Ankara. Moorcroft, D. (2004), “Linking Communication Strategy With Organizational Goals”, Strategic Communication Management, Sample Issue, Londra. Moriarty, S. (1997), “IMC needs PR’s stakeholder focus”, Marketing News, 26 Mayıs, Sayı: 31, No.11. Mucuk, İ. (2001), Pazarlama İlkeleri, 13.Basım, Türkmen Kitabevi, İstanbul. Mucuk, İ. (2005), Temel işletme Bilgileri, Türkmen Kitapevi, İstanbul. Müftüoğlu, T. (1989), Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınlar, 2.Baskı, Ankara. Müftüoğlu, T. (1991), Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler: Sorunlar ve Öneriler, Sevinç Yayınevi, Ankara. 239 Müftüoğlu, T. (1997), Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler: Sorunlar ve Öneriler, EGS Bank Yayını, Ankara. Müftüoğlu, T. (1998), Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler: Sorunlar ve Öneriler, Turhan Kitapevi, Ankara. Müftüoğlu, T. (2002), Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler KOBİ’ler, Turhan Kitapevi, Ankara. Müftüoğlu, T. (2006), Girişimcilik, TC Anadolu Üniversitesi Yayını, No: 1567, 3. Baskı, Eskişehir. Müftüoğlu, T. ve Durukan T. (2004), Girişimcilik ve KOBİ’ler, Gazi Kitabevi, Ankara. Müslümov, A. (2002), Küçük ve Orta Büyüklükte İşletmeler 21. Yüzyılda Türkiye’de KOBİ’ler Sorunlar, Fırsatlar ve Çözüm Önerileri, Literatür Yayıncılık, İstanbul. Narin, B. (2007), “Perakende Sektörünün Markalaşma Sürecinde Halkla İlişkilerin İşlevi Üzerine Bir Uygulama”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, İstanbul. Novelli, W.D. (1990) “One-Stop Shopping: Some Thoughts on Integrated Marketing Comunications”, Public Relations Quarterly, Sayı: 34, No: 4, Ober, S. (2001), Contemporary Business Communication, Houghton Mifflin Company. NV, USA. Odabaşı, Y. (1999), Tüketim Kültürü, Yetinen Toplumun Tüketen Topluma Dönüşmesi, Sistem Yayıncılık, İstanbul. Odabaşı, Y., Oyman, M. (2002), Pazarlama İletişimi Yönetimi, Medicat Yayınları, İstanbul. Odabaşı, Y., Oyman M. (2003), Pazarlama İletişimi Yönetimi, 3 bs., MediaCat Kitapları, İstanbul. 240 Odabaşı, Y., Oyman M. (2005), Pazarlama İletişimi Yönetimi, MediaCat Kitapları, İstanbul. O'Hair, H.D., O'Rourke, J. S., O'Hair, M. J. (2001). Business Communication A Framework For Success, South-Western College Publishing, Boston, Massachusetts, United States. Okay, A. (1999). Kurum Kimliği, Media Cat Yayınları, Ankara. Okay, A. (2000), Kurum Kimliği, Madia Cat Yayınları, İstanbul. Okay, A. (2002), “Kurumsal İletişimde stratejik Yönetim ve Planlama”, Kurumsal İletişim Yönetimi, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları No: 1382, Eskişehir. Okay, A. (2002), Kurum Kimliği, 3.b., Media Cat Yayınları, İstanbul. Okay, A. ve Okay, A., (2001), Halkla ilişkiler Kavram, Strateji ve Uygulamaları, Der Yayınları, İstanbul. Okay, A. ve Okay, A., (2002). Halkla İlişkiler: Kavram, Strateji ve Uygulamaları, Der Yayınları, İstanbul. Okay, A., (2005), “Kurumsal İletişim ve Kurum Kimliği”, Kurumsal İletişim Yönetimi, (Editör: Rüveyde Akyürek), Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları, Yayın No:859, Eskişehir. Okay, A., Okay, A. (2001), Halka İlişkiler Kavram Strateji ve Uygulamaları, Der Yayınları, İstanbul. Okay, A.ve Okay A. (2002) Halkla İlişkiler ve Medya, Medicat Yayınları, İstanbul. Oktav, M. (1990), Orta ve Küçük İşletmelerde İhracata Yönelik Pazarlama Sorunları ve Çözüm Önerileri, Semih Ofset, Ankara. Oktay, M., (2000), Davranış Bilimlerine Giriş, Der Yayınları, Yayın No:187, İstanbul. Olins, W. (2000), "How Brands are Taking över the Corporation", The Expressive Organization: Linking Identity, Reputation, and the Corporate 241 Brand içinde, Eds. Majken Schultz, Mary Jo Hatch, ve Mogens Holten Larsen, Oxford University Press Inc., pp. 51-65. New York. Oralat, O. (2006), “Türkiye’de KOBİ Anlayışının Dünü Bugünü GeleceğiPanel”, KOSGEB Yayınları, 19 Eylül, Ankara. Oyman, M. (2003), “Yeni Çağın Pazarlama İletişimi Anlayışı Olarak Bütünleşik Pazarlama İletişimi ve Uygulama Süreci”, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi 1, Antalya, s.152-173. Ören, K. (2003), “Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelere (KOBİ) Sağladığı Devlet Teşvikleri ve Kullanım Alanlarının Karşılaştırılması Nevşehir İlinde Bir uygulama”, C.Ü. İ.İ.B.F Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 2, Sivas. Özgen, H., DOĞAN, S. (1997), Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Uluslararası Pazara Açılmada Karşılaştıkları Sorunlar ve Çözüm Önerileri, KOSGEB Yayınları, Ankara. Özgener, Ş. (2003), “Büyüme Sürecindeki KOBİ’lerin Yönetim ve Organizasyon Sorunları: Nevşehir Un Sanayi Örneği”, Erciyes Üniversitesi İİBF Dergisi, Ocak-Haziran, Sayı:20, Sayfa:137-161, Kayseri. Özgül, E. (2005), “KOBİ’lerin Büyüme Stratejisi Alternatifi Olarak Özel Marka Uygulamalarının Dağıtım Kanalı İlişkisi Yaklaşımıyla Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. Öztürk, C.Mesude , Ayman, M. (2007), “Web sayfalarının Halkla İlişkiler Amaçlı Kullanımı”, Selçuk İletişim Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 4, Konya, Sayfa: 57-66. Parsa, S. (1993) Televizyon Haberciliği ve Kuramları, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, No:3, İzmir. Peltekoğlu F., B. (1997), "Kurumsal İletişim Sürecinde İmajın Yeri", İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Sayı: 4, ss. 125-145, İstanbul. Peltekoğlu F., B. (2001), Halkla İlişkiler Nedir, 2.b., Beta Yayınları, İstanbul. 242 Peltekoğlu F., B. (2004), Halkla İlişkiler Nedir, 3. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul. Peltekoğlu F., B. (2007), Halkla İlişkiler Nedir?, Beta Yayınları, İstanbul. Percy L. (1997), Strategies for Implementing Integrated Marketing Communications, NTC Business Books, Illinois-USA,. Kotler, P., Armstrong, G. (1991), Principles Of Marketing, Fifth Edition, Prentice Hall Inc., New Jersey, USA. Pickton, D., Broderick A. (2001), Integrated Marketing Communications, Pearson Education, Harlow, U.K. Pincus, J.,D., Robert, A.,P.,R., Rayfield, A.,P.,R., (1991), “Transforming COE’ into Chief Communiation Officers”, Public Relations Journal, November, New York, USA. Pira, A., Sohodol, Ç. (2004), Kriz Yönetimi Halkla İlişkiler Açısından Bir Değerlendirme, İletişim Yayınları, İstanbul. Polatoğlu, A. (1984), " Örgüt Kuramları ve İletişim", Amme İdaresi Dergisi, C. 17, S. 4, Ankara, ss. 62-76. Pride, William M. ve Ferrell, O.C. (2000). Marketing: Concepts and Strategies, Boston: Houghton Mifflin Company, NV, USA. Pringle, H., Thompson, M. (2000), Marka Ruhu, çev.Zeynep Yelçe, Canan Feyyat, Scala Yayıncılık, İstanbul. Regenthal, G. (1992), Identitaet und Image-Praxishilfen für das Management in Wirtschaft, Buildung und Gesellschaft, Köln: Wirtschaftsverlag Bachem. Aktaran Okay, A. (2000), Kurum Kimliği, MediaCat Kitapları, Ankara. Rıce, R. E. (1984) The New Media: Communication, Research and Technology. Sage, Londra. Rıel, C. B., Van, M. (1995) Principles of Corporate Communication, Prentice Hall, London. 243 Ries A., Ries L. (2002), The Fall of Advertising and the Rise of PR . Harperbusiness, NY. Richmond, V. P., McCroskey, J. C., McCroskey, L. L. (2005). Organizational Communication For Survival, Pearson Education, Inc., Harlow, U.K. Robbins, S. (2005). Organizational Behavior. New Jersey: Prentice Hall, London. Sabuncuoğlu, Z. (1998), İşletmelerde Halkla İlişkiler, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa. Sabuncuoğlu, Z. (2004), İşletmelerde Halkla İlişkiler, Aktüel Yayınları, 7.Baskı, İstanbul. Sabuncuoğlu, Z., Tüz M. (1996), Örgütsel Psikoloji, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa. Sabuncuoğlu, Z., TÜZ, M. (2001), Örgütsel Psikoloji, Ezgi Kitapevi, 3.Baskı, Bursa. Saçkan, M. (1994), “Pazarlamacılar da Marketing PR’ın Etkinliğini Kabul ediyor”, Marketing Türkiye, Eylül, İstanbul. Saffir, L., Tarrant, J. (1992). Power Public Relations: How to Get PR to Work for You, Lincolnwood NTC Business Boks, Chicago, USA. Sampson, E. (1995), İmaj Faktörü, (çev: Hakan İlgün), Rota Yayınları, 26. İstanbul. Saraçer, N. (2008), “Basın İletmelerinde Pazarlama İletişimi Araştırmaları ve Yönetimi Günümüz Türk Basını İçin Bir Model Önerisi”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Sarıaslan, H. (1994), Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Finansal Sorunları, TOBB Yayınları, Ankara. 244 Sarıaslan, H. (1996), Türkiye Ekonomisinde Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler, İmalat Sanayi İşletmelerinde Sorunlar ve Yeni Stratejiler, TOBB Yayını, Ankara. Sarıhan, İ, H. (1999), Teknoloji Yönetimi, Desnet Yayınları, İstanbul. Saunders, C, S. (1981), “Manegement Information Systems Communications and Departmental Power: An Integrative Model”, , Academy of Management Review, New York, USA, No:3,s.431-442. Savaşır, R. (1999), Türkiye ve Avrupa Birliği Ülkelerinde Küçük ve Orta Boyutlu İşletmeler Açısından İstihdam Politikaları, Kamu-İş Sendikası, Ankara. Schultz, D.E. (1993), “How to overcome the barriers to integration”, Marketing News 27 (15), 19 (July), s. 16-20. Schultz, D.E. (1996), “The Inevitability of Integrated Communications”, Journal of Business Research, 37 (3), s. 139-146. Schultz, D.E., Tannenbaum, S., Lauternborn, R. F. (1993), Integrated Marketing Communications, 1st publication, Lincolnwood, NTC Publishing Group, USA. Sezgin, M. (2007), Meslek Yüksekokulları İçin MEB-YÖK Uyumlu Halkla İlişkiler, Yüce Medya Yayınları, Konya. Sigband, N. B., Bell, A. H. (1989). Communication For Management And Business, Scott, Foresman and Company, Glenview, Illinois, USA. Sirgy M. J. (1998), Integrated Marketing Communications a Systems Approach, Prentice Hail, New Jersey. Smith, P.R., Taylor, J. (2002). Marketing Communications- An Integrated Approach, Third Edition, Kogan Page Limitied, London. Solmaz, B. (2004), Kurumsal Söylenti ve Dedikodu Türkiye’deki İşletmeler Üzerine Bir Uygumla, Tablet Kitapevi, Konya. Solmaz, B. (2007), Kurumsal İletişim Yönetimi, Tablet Kitapevi, Konya. 245 Soysal, A. (1989), Bilgisayar Destekli Yönetim Sistemleri, MESS Yayınları, İstanbul. Stein S. J., Book H., E. (2003), Duygusal Zeka ve Başarının Sırrı, (Çev: Müjde Işık), Özgür Yayınlan, İstanbul. Stewart, S., ( 2005), Medya İle İlişkiler Rehberi, Çeviren: Özgür Emir, Medicat Yayınları, İstanbul. Şahin, A. (2007), “Türk Kamu Yönetiminde Yönetsel İletişim ve Bu Konuda Düzenlenen Bir Anket Çalışmasının Sonuçları”, Maliye Dergisi, Sayı: 152, Ocak-Haziran, Ankara. s.81-102. Şimşek, M. (2002), Ekonominin Lokomotifi KOBİ’lerin Olmazsa Olmazları, Alfa Yayınları, İstanbul. Şimşek, Ş. (1999), Yönetim ve Organizasyon, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara. Tengilimoğlu, D., Öztürk, Y. (2004), İşletmelerde Halkla İlişkiler, Seçkin Yayıncılık, Ankara. TESK. (1993), TESK’in 40.Yılında Esnaf ve Sanatkarlar, Ankara. Theaker, A. (2006), Halkla İlişkilerin El Kitabı, (Çev.), Murat Yaz, MediaCat Yayınları, İstanbul. Tikveş, Ö. (2003), Halkla İlişkiler ve Reklamcılık: Temel BilgilerUygulamalar, Beta Yayını, İstanbul. TOBB. (1993), Orta ve Küçük İşletmeler Kurulu (OKİK), TOBB Yayınları, Ankara. TOBB. (2002), Avrupa Birliği Nedir?, TOBB Yayınları, Ankara. Tolga, S. (2006), “Pazarlama Etkinliğinin Arttırılmasında Halkla İlişkilerin Kullanımı”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Topsümer, F. (1991), “Kurum Kimliği Üniversitesi Düşünceler Dergisi, Yıl:5, Sayı:5 , İzmir. 246 Oluşturma Gereği”, Ege Tosun, N. B., (2003), Pazarlama Halkla İlişkileri ve Reklâm: Bütünleşik Pazarlama İletişimi Yönlü Bir Yaklaşım, Türkmen Kitabevi, İstanbul. Tosun, N., B. (2003), “Kurumsal İletişim Sürecinde Reklamın ve İmaj Yönetiminin Bütünleşik Konumu”, Marmara Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt: XVIII, Sayı:1, İstanbul. Tutar, H., Küçük, O. (2003), Girişimcilik ve Küçük İşletme Yönetimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara. Tutar, H., Yılmaz, M.K., Erdönmez, C.(2003), Genel ve Teknik İletişim, Nobel Yayıncılık, Ankara. Türkmen, İ. (2000), Yöneticiler İçin Etkin İletişim Modeli, MPM Yayınları, No:480, 3. Baskı, Ankara. Uluç, G. (2003), Küreselleşen Medya: İktidar ve Mücadele Alanı, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul. Uludağ.İ., Serin,V. (1990), Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, İTO Yayınları, İstanbul. Ural A. (2001), “Yöneticilerde Duygusal Zekanın Üç Boyutu”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Derg, 3, İzmir. Uslu, P. (2006), “Kurumsal Kimlik Oluşturmada Halkla İlişkilerin Önemi: Özdilek Örneği, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli. Uslu, Ş., Demirel, Y. (2002), “KOBİ’lerde Çalışanların Sorunları Üzerine Bir Araştırma”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 12, Sayfa: 173-184), Kayseri. Ülgen, H. (1978), “Yönetimde Bilgi Kavramı”, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi, C. 7, S. 1, İstanbul, s.367-384. Ülgen, M., Mirza, K. (2004). İşletmelerde Stratejik Yönetim, Literatür Yayınları, İstanbul. 247 Ülger, B. (2003), İşletmelerde İletişim ve Halkla İlişkiler, Der yayınları, İstanbul. Üzün, C. (2000), Stratejik Yönetim ve Halkla İlişkiler, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayını, İzmir. Varol, M. (2002), Siyaset ve Halkla İlişkiler, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Yayınları, Bişkek. Varol, M. (1993), Halkla İlişkiler Açısından Kurum Sosyolojisine Giriş, Ankara Üniversitesi Yayınları, No: 2. Ankara. Olins, W. (1990), Guide To Corporate Identity, Black Bear Press, 108. London. White J. (1991), How to Understand and Manage Public Relations, Business Boks Ltd., London. Williams, J. W., Eggland, S. A. (1991), Örgütlerde İletişim. Çeviren: Büyükerşen, Y., Öz-Alp Ş., Seçim H., ve Bir, A., A., Anadolu Üniversitesi Yayını. No: 628. Eskişehir. Yakut, E. (2007), “KOSGEB Tarafından KOBİ’lere Verilen Eğitim Faaliyetlerinin İncelenmesi ve Değerlendirilmesi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Yazar, F. (2006), “KOBİ'lerde Halkla İlişkiler Faaliyetleri”, http://www.kto.org.tr/tr/dergi/dergiyazioku.asp?yno=623&ano=58 ,( 30.07.2009). Yeshin, T. (2004), “Integrated Marketing Communications”-The Holistic Approach. Elsevier Butterworth-Heinemann, Burlington, MA, USA. Yörük, N. (2001), “KOBİ’lerin Kredi Yoluyla Finansmanında Karşılaştıkları Sorunlar ve Tokat İlinde Bir Uygulama”, I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ’lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları, KOSGEB Yayınları, Sayfa: 4758, Ankara. Yurdakul, N. B. (2006). Bütünleşik Pazarlama İletişimi Ölçümleme Süreci, Nobel Yayınları, Yayın No: 891 Ankara. 248 Zeytin H. İ. (2005), “Halkla İlişkilerin Marka Değerine Katkısı ve Halkla İlişkilerde Marka Değer Ölçümü”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, İstanbul. Zyman, S. (2000), Bildigimiz Pazarlamanın Sonu, (çev. İlkay Sevgi Çopur), Kapital Medya A.S., Ankara. 249 EKLER EK 1: İSTATİSTİKSEL ANALİZLER SONUCU ELDE EDİLEN TABLOLAR Tablo 1: İletişim Yönetim Tutumlarına İlişkin Faktör Analizi Sonuçları Tablo 1’in İstatistikleri 250 Tablo 1’in İstatistikleri 251 Tablo 1’in İstatistikleri 252 Tablo 1’in İstatistikleri 253 Tablo 1’in İstatistikleri Tablo 2: İletişim Yönetim Tutum ve Faaliyetleri Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları Tablo 3: Ast-Üst İletişimi Tutum Faktörü ve Faaliyet Sıklığı Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları 254 Tablo 4: Kurumu Tanıma/TanıtmaTutum Faktörü ve Faaliyet Sıklığı Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları Tablo 5: Kurum İçi Halkla İlişkiler Tutum Faktörü ve Faaliyet Sıklığı Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları Tablo 6: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Tutum Faktörü ve Faaliyet Sıklığı Arasındaki Farkın Belirlenmesine Yönelik Tek Örneklem t Testi Sonuçları 255 Tablo 7: İletişim Yönetim Tutumları (Alt Boyutları) ve Tanıtımda İnternet/Web Kullanım İlişkisine Yönelik Korelasyon Analizi Sonuçları 256 Tablo 8: İletişim Yönetim Tutumları ve Faktörleri İle İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör ANOVA Sonuçları 257 Tablo 8’in Betimleyici İstatistikleri Tablo 9: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör Çoklu Karşılaştırma Tablosu Sonuçları 258 Tablo 10: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faktörü ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör Çoklu Karşılaştırma Tablosu Sonuçları Tablo 11: Kurum İçi Halkla İlişkiler Faktörü ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör Çoklu Karşılaştırma Tablosu Sonuçları 259 Tablo 12: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmede Çalışan Sayısı ANOVA Sonuçları 260 Tablo 12’nin Betimleyici İstatistikleri 261 Tablo 13: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl ANOVA Sonuçları 262 Tablo 13’ün Betimleyici İstatistikleri Tablo 14: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Personel Devir Hızı ANOVA Sonuçları 263 Tablo 14’ün Betimleyici İstatistikleri 264 Tablo 15: İletişim Yönetim Tutumları ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı ANOVA Sonuçları 265 Tablo 15’in Betimleyici İstatistikleri Tablo 16: İletişim Yönetim Tutumları ve Yöneticinin Eğitim Durumu ANOVA Sonuçları 266 Tablo 16’nın Betimleyici İstatistikleri 267 Tablo 17: İletişim Yönetim Tutumları ve Yönetici Pozisyonu ANOVA Sonuçları 268 Tablo 17’nin Betimleyici İstatistikleri Tablo 18: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Tanıtımda İnternet/Web Kullanım İlişkisine Yönelik Korelasyon Analizi Sonuçları 269 Tablo 19: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Faaliyet Gösterilen Sektör ANOVA Sonuçları 270 Tablo 19’un Betimleyici İstatistikleri Tablo 20: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Çalışan Sayısı ANOVA Sonuçları 271 Tablo 20’nin Betimleyici İstatistikleri 272 Tablo 21: Genel İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Çalışan Sayısı Çoklu Karşılaştırma Tablosu Sonuçları 273 Tablo 22: Ast-Üst İletişimi/İletişim İklimi Faaliyetleri ve İşletmenin Çalışan Sayısı Çoklu Karşılaştırma Tablosu Sonuçları 274 Tablo 23: Tanıtım Faaliyetleri ve İşletmenin Çalışan Sayısı Çoklu Karşılaştırma Tablosu Sonuçları 275 Tablo 24: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl ANOVA Sonuçları 276 Tablo 24’ün Betimleyici İstatistikleri Tablo 25: Tanıtım Faaliyetleri ve İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Yıl Çoklu Karşılaştırma Sonuçları 277 Tablo 26: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Personel Devir Hızı ANOVA Sonuçları 278 Tablo 26’nın Betimleyici İstatistikleri Tablo 27: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve İşletmenin Müşteri Devir Hızı ANOVA Sonuçları 279 Tablo 27’nin Betimleyici İstatistikleri Tablo 28: Sosyal Sorumluluk/Kamuoyu Oluşturma Faaliyetleri ve Müşteri Devir Hızı Çoklu Karşılaştırma Sonuçları 280 Tablo 29: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yöneticinin Eğitim Durumu ANOVA Sonuçları 281 Tablo 29’un Betimleyici İstatistikleri Tablo 30: İletişim Yönetim Faaliyetleri ve Yönetici Pozisyonu ANOVA Sonuçları 282 Tablo 30’un Betimleyici İstatistikleri 283 EK 2: ANKET FORMU Sayın Yönetici, Bu araştırmanın amacı; Küçük ve Orta Boy İşletmelerde iletişim yönetimi faaliyetlerinin belirlenmesidir. Anketten elde edilecek bilgiler bilimsel amaçlı çalışmalarda kullanılacak olup, kesinlikle gizli tutulacaktır. Anketin hiçbir bölümünde kimlik bilgileriniz talep edilmemektedir. Verilerin sağlıklı olabilmesi anket sorularına verdiğiniz cevapların titizliğiyle yakından alakalıdır. Bize zaman ayırdığınız için şimdiden teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim. Öğr.Gör.M.Erhan SUMMAK Selçuk Üniversitesi 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınmalıdır. Yapılması gereken işler kişilere yazılı olarak verilmelidir. Tüm çalışanlar işletme ile ilgili gelişmelerden hemen haberdar edilmelidir. Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmalıdır. Çalışanları ilgilendiren yasalarda, tüzüklerde, sözleşmelerde ya da yönetmeliklerde bir değişiklik olduğu zaman kendilerine bildirilmelidir. Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak yöneticisine düzenli bilgi vermelidir. İşletmede çalışanların işle ilgili verimliliklerini ölçen ve değerlendiren kurallar, düzenlemeler bulunmalıdır. İşletmede tüm çalışanlar işletmenin değerleri, amaçları, inançları ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilmelidirler. İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip etmelidirler. İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını etkiler. İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla iletilebilmelidir. İşletme, halkla ilişkiler etkinliklerinde kendi alanında uzman kişilerden yararlanmalıdır. İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmalıdır. Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim sunulmalıdır. 284 Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum YÖNERGE: Sayın Yönetici; Aşağıda verilen yargılara ilişkin görüşünüzü “Kesinlikle Katılmıyorum”,”Katılmıyorum”,”Kararsızım”, “Katılıyorum” ve “Kesinlikle Katılıyorum” seçeneklerinden en uygun gördüğünüze (X) işareti koyarak belirtiniz. Kesinlikle Katılmıyorum Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu 1 2 3 4 5 Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya 15. getiren eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenmelidir. İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik 16. faaliyetler yapmalıdır. İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek 17. kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Halkla ilişkiler çalışmaları sivil toplum kuruluşlarıyla(sanayi 18. odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) olan ilişkileri güçlendirir. Halkla ilişkiler pazarlamadan önce harekete geçerek müşteri 19. ihtiyaçlarının belirlenmesiyle ürün/hizmet hakkında müşterilerin YÖNERGE: Sayın Yönetici; Aşağıda verilen uygulamaları işletmenizde hangi sıklıkla yaptığınızı “Her zaman”, “Sıklıkla”, “Zaman zaman”, “Nadiren”, “Hiçbir Zaman” seçeneklerinden en uygun gördüğünüze (X) işareti koyarak belirtiniz. 25. İşletmedeki kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikirleri alınır. 26. Yapılması gereken işler kişilere yazılı olarak verilir. Tüm çalışanlar işletme ile ilgili gelişmelerden hemen haberdar 27. edilir. 28. Çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi vardır. Çalışanları ilgilendiren yasalarda, tüzüklerde, sözleşmelerde ya da 29. yönetmeliklerde bir değişiklik olduğu zaman kendilerine bildirilir. Çalışan, sorumluluğu altındaki işlerin gelişimiyle ilgili olarak 30. yöneticisine düzenli bilgi verir. İşletmede çalışanların işle ilgili verimliliklerini ölçen ve 31. değerlendiren kurallar, düzenlemeler kullanılır. İşletmede tüm çalışanlar işletmenin değerleri, amaçları, inançları 32. ve faaliyetleri konusunda bilgilendirilirler. İşletme yöneticileri çalışanların mesleki bilgileri yanında iletişim 33. becerilerinin de yeterli olup olmadığını takip ederler. İşletmedeki iletişimin iyi işlemesi personelin verimli çalışmasını 34. etkilemektedir. İşletmede iş ile ilgili konu ya da sorun en yetkili kişiye kolaylıkla 35. iletilebilir. İşletme, halkla ilişkiler çalışmalarında kendi alanında uzman 36. kişilerden yararlanmaktadır. 37. İşletme halkla ilişkiler amaçlarına yönelik bir bütçe ayırmaktadır. Çalışanlara halkla ilişkiler konusunda etkin bir hizmet içi eğitim 38. sunulmaktadır. Belli aralıklarla işletme yöneticilerini ve çalışanları bir araya getiren 39. eğlenceler, geziler vb organizasyonlar düzenlenir. İşletme sosyal sorumluluk anlayışı gereği topluma yönelik 40. faaliyetler yapmaktadır. İşletme faaliyet ve etkinlikleriyle ilgili haberler medyaya iletilerek 41. kamuoyu ile paylaşılmaktadır. 285 Hiçbir Zaman 24. Nadiren 23. Zaman Zaman 22. Sıklıkla 21. Her zaman 20. düşüncelerinin alınmasını sağlamalıdır. İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapması gerekir. İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında yeteri derecede bilgi sahibi olmalıdır. İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılmalıdır. İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmalıdır. İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmalıdır. 1 2 3 4 5 Halkla ilişkiler çalışmaları neticesinde sivil toplum 42. kuruluşlarıyla(sanayi odası, ticaret odası, meslek odaları vb.) ilişki 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. içerisindeyiz. Halkla ilişkiler pazarlamadan önce harekete geçerek müşteri ihtiyaçlarının belirlenmesiyle ürün/hizmet hakkında müşterilerin düşüncelerinin alınmasını sağlamaktadır. İşletmenin etkin olabilmesi için kamuoyuna yönelik tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır. İşletme kamuoyuna yansıyan itibarı hakkında çevreden bilgi almaktadır. İşletme kendi alanındaki ulusal ve uluslar arası organizasyonlara katılır. İşletme hedef kitleye yönelik olarak yapılan anketlerden etkin şekilde yararlanmaktadır. İşletme yerel medya unsurlarını tanıtım amaçlı olarak kullanmaktadır. İşletmemizde kurumsal kimliğin (logo, amblem, renk vb.) korunmasına özen gösteriliyor. İşletmemizin markalı ürünleri üzerinde işletmemizin ismi ve logosu bulunur. İşletmenizde internet kullanılıyor mu? (cevabınız HAYIR ise 61. soruya geçiniz) a- Evet b- Hayır İşletme hedef kitleleriyle olumlu ilişkiler kurmakta internetten 52. yararlanmaktadır. İşletmemizde bölümlerin çoğu bilgi teknolojilerine(internet, 53. bilgisayar vd.) ihtiyaç duymaktadır. 54. İşletme internet üzerinden sipariş almaktadır. İşletme internet üzerinden hammadde, malzemem vb. siparişler 55. verir. İnternetin iletişim amaçlı kullanılması iletişim maliyetlerini 56. azaltıyor. 57. İnternet aracılığıyla müşterilerle daha iyi iletişim kuruluyor. 58. İnternet işletme içi her türlü iletişim faaliyetlerinde kullanılıyor. Bilgi teknolojilerinin (internet, bilgisayar vb.) kullanımı çalışanların 59. motivasyonunu arttırıyor. 60. Müşteri ilişkilerine yönelik e-posta kullanılmaktadır. 61. İşletmenize ait bir Web sitesi varmı? (cevabınız HAYIR ise 65. soruya geçiniz) a- Evet b- Hayır 286 Hiçbir Zaman Nadiren Zaman Zaman Sıklıkla Aşağıda verilen tanıtım araçlarını hangi sıklıkla kullanmaktasınız? Her zaman 62. İşletmemiz Web sitesi üzerinden kurum tanıtımı yapmaktadır. 63. İşletmemiz Web sitesi üzerinden ürün tanıtımı yapmaktadır. 64. İşletme Web sitesi üzerinden ürün satmaktadır. 1 65. 66. 67. 68. 69. 70. 71. 72. 73. 74. Televizyon Radyo Tanıtım filmleri İnternet ve Web sitesi Gazete Dergi Afiş Broşür Açıkhava Alanları Yüzyüze görüşmeler 75. İşletmenizin faaliyet gösterdiği sektör. a) Otomotiv yan sanayi b) Döküm sanayi c) Tarım makineleri sanayi d) Deri ve ayakkabı sanayi e) Diğer (lütfen belirtiniz)………………. 76. İşletmenizde çalışan sayısı? a) 1 ile 10 arası b) 11 ile 20 arası c) 21 ile 30 arası d) 31 ile 40 arası e) 41 ile 50 arası f) 50’den fazla 77. İşletmeniz kaç yıldır faaliyet gösteriyor? a) 1-3 yıl arası b) 4-7 yıl arası c) 8-10 yıl arası d) 10 yıldan fazla 78. Personel devir hızınız (personelin işten ayrılma oranı) nedir? a) Yüksek b) Orta c) Düşük 79. Müşteri devir hızı (müşterinin işletmeyi bırakma oranı) nedir? a) Yüksek b) Orta c) Düşük 80. Eğitim durumunuz nedir? a) İlköğretim b) Ortaöğretim c) Lise d) Yüksekokul e) Fakülte 81. İşletmedeki pozisyonunuz nedir? Lütfen belirtiniz…………………………… 287 2 3 4 5