A. ANAYASA HUKUKU

advertisement
ANAYASA ve HUKUKU
I-ANAYASA HUKUKUNUN BİLGİ KAYNAKLARI
-Anayasa Hukukunun bilgi kaynakları, anayasa
hukuku kurallarının bulunacağı yerleri ve bunların
kapsamı hakkında bilgi edinilecek belgeleri ifade
eder.
-Anayasa hukukunun başlıca bilgi kaynakları
şunlardır..
I. ANAYASALAR
-Şüphesiz anayasa hukukunun bilgi kaynakları
arasında en önemlisi anayasalardır.
-Doğal olarak bir anayasal meseleyle
karşılaşıldığında yapılması gereken ilk sey, o konuda
anayasada bir kural olup olmadığına bakmaktır.
A. TÜRK ANAYASALARI
Türk anayasalarının bilgi kaynakları resmî kaynaklar ve özel
kaynaklar olarak iki gruba ayrılabilir.
1. Resmî Kaynaklar.- Resmî kaynaklar arasında Düstur ve TBMM
Tutanak
Dergisi ve Resmî Gazete yer alır.
Bunların en önemlisi Resmî Gazetedir.
Resmî Gazete, Basbakanlık Mevzuatı Gelistirme ve Yayın Genel
Müdürlüğü
tarafından Ankara’da yayımlanmaktadır.
Gazete bayilerinde satılmaz.
Resmî Gazete kural olarak günlüktür; ancak bazen acele
yayınlanması lazım gelen bir metin için aynı gün ikinci bir sayı daha
çıkarılır. Buna “mükerrer sayı” denir.
Resmî Gazetenin 27 Haziran 2000 tarihinden bu yana olan
sayılarına ücretsiz olarak http://rega.basbakanlik.gov.tr adresinden
ulaşılabilmektedir.
2. Özel Kaynaklar: Anayasa Derlemeleri.- Resmî kaynakların dışında
birçok özel kişinin yaptığı anayasa derlemeleri de vardır.
Bunların içinde en önemli ikisi şunlardır:
a) Suna Kili ve Seref Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri, Ankara,
Türkiye Đs Bankası Kültür Yayınları
b) Server Tanilli, Anayasalar ve Siyasal Belgeler, Đstanbul, Cem
Yayınevi, 1976, 670 s. (Bu derleme 1808’den bu yana bütün Türk
anayasalarını [1982 Anayasası hariç] ve anayasal belgelerini ve keza
bazı yabancı anayasaları içermektedir).
Internette Anayasalar.- Türk anayasa metinlerine internet üzerinden
pek çok adresten ulasılabilir. Örneğin 1808 Sened-i Đttifakından
günümüze anayasa ve anayasal belgelere www.anayasa.gen.tr’den
ulasılabilmektedir. 1982 anayasasının metnine ise çesitli sitelerden
ulasılabilir.
Resmî metne, “Mevzuat Bilgi Sistemi”nden (www.mevzuat.gov.tr)
ulasılabilmektedir. 1982 Anayasası metnine TBMM’nin internet
sitesinden (www.tbmm.gov.tr/anayasa.htm) de ulaşılabilmektedir.
B. YABANCI ANAYASALAR
Türkçe.- Maalesef Dünya anayasalarının Türkçe olarak
derlendiği yeni tarihli bir kaynak yoktur. Bununla birlikte, bazı
ülkelerin Anayasalarını içeren su derlemeler vardır:
1. Server Tanilli, Anayasalar ve Siyasal Belgeler, Đstanbul, Cem
Yayınları, 1976, 668 s. (Bu kaynakta A.B.D., Fransa, İtalya,
Almanya, Đsviçre, SSCB, Çin, Cezayir Anayasalarını
bulabilirsiniz. Ancak 1976 tarihli olan bu kaynaktaki
Anayasalardan bazıları yürürlükten kalkmıs, diğerlerinde de
önemli değisiklikler yapılmıstır).
2. Yasar Gürbüz, Anayasalar, Đstanbul, Filiz Kitabevi, 1981,
493 s. (Bu kaynakta A.B.D., Almanya, Fransa, Đtalya, Çin,
SSCB, Çin, Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti, Cezayir
ve Kolombiya Anayasalarını bulabilirsiniz. Ancak 1981 tarihli
olan bu kaynaktaki Anayasalardan bazıları yürürlükten
kalkmıs, diğerlerinde de önemli değisiklikler yapılmıstır).
• 3. Abdurrahman Eren ve Alesker Aleskerli (der.),
Yeni Anayasalar: Bağımsız Devletler Topluluğu ve
Baltık Cumhuriyetleri, Ankara, TĐKA Yayınları, 2005,
715 s. (Onbes devletin anayasası var).
• 4. Hasan Tunç (der.), Türkiye’ye Komsu Devletlerin
Anayasaları, Ankara, Asil Yayın, 2008, 315 s.) (Dokuz
devletin anayasası var).
• İnternette Yabancı Anayasalar.- İnternet sayesinde yabancı anayasaların
son metinlerine ulaşma sorunu artık ortadan kalkmıstır.
• İnternetten her ülkenin anayasasının İngilizce veya bu anayasanın orijinal
dilindeki metnine kolayca ulaşılabilmektedir. Asağıdaki sitelerden değisik
ülkelerin anayasalarının İngilizce metinlerine ulasılabilir:
• 1. ICL: International Constitutional Law (A. Tschentscher):
www.servat.unibe.h/cl/index.html
• 2. “Constitution Finder” (John Paul Jones, The T.C. Williams School of
Law,University of Richmond):http://confinder.richmond.edu/
• 3. CODICES: http://codices.coe.int (CODICES > Constitutions > English)
(Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu tarafından hazırlanan bu
veritabanından Avrupa Konseyi üye ülkelerinin anayasa metinlerinin
Đngilizce veya Fransızca çevirilerine ulasılabilmektedir.)
• 4. Constitution Society - National Constitutions:
www.constitution.org/cons/natlcons.htm
• 5. Constitutions of Countries of the World (Editors: Rainer Grote ve
Rudiger Wolfrum; Editor Emeritus: G.H. Flanz, Ed., Oceana Law):
www.oceanalaw.com;www.oup.com/online/us/law/ oceanalaw/#ccwo
(188 devletin anayasasını içermektedir.
• Ücretlidir).
II. ANAYASA MAHKEMELERİ KARARLARI
-Anayasa hukukunun bilgi kaynaklarının ikincisi
anayasa mahkemeleri kararlarıdır.
-Bir anayasal mesele hakkında, ilgili ülkenin
anayasasında kural yoksa, o konuda o ülkenin
anayasa mahkemesinin kararlarına bakmak gerekir.
-Çesitli ülkelerin anayasa mahkemesi kararlarını
bulmak için o ülkenin anayasa mahkemesinin web
sitesine bakmak en uygun çözümdür.
-Çesitli ülkelerin anayasa mahkemelerinin web
sitelerinin linklerine Avrupa Konseyi Venedik
Komisyonunun sitesinden ulasılabilir
(www.venice.coe.int/site/
dynamics/N_court_links_ef.asp?L=E).
• 1. Türk Anayasa Mahkemesi Kararları.- Türk Anayasa Mahkemesi
kararları Resmî Gazetede ve Anayasa Mahkemesi Kararlar
Dergisinde bulunabilir.
• -Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisinin ilk sayısı 1964 yılında
yayınlanmıştır.
• -Türk Anayasa Mahkemesi kararlarına ww.anayasa.gov.tr
adresinde bulunan Anayasa Mahkemesinin resmî internet
sitesindeki “Kararlar Bilgi Bankası” ndan ulaşmak mümkündür.
• -2000 yılından sonra yayınlanan Anayasa Mahkemesi kararlarına
Resmî Gazeteden (http://rega.basbakanlik.gov.tr) de ulasılabilir.
• -Anayasa Mahkemesi kararlarına “Kazancı İçtihat Bilgi Bankası
(www.kazanci.com)”ndan da ulasılabilir ve bu kararlarda arama
yapılabilir (Ücretlidir).
• III. BİLİMSEL ESERLER
• -Anayasa hukuku genel esaslarının üçüncü bilgi kaynağı bilimsel
eserlerdir.
• -Bilimsel eserler genel eserler, monografiler ve makaleler olarak
üç grup altında toplanabilir.
• -“Genel eserler”, anayasa hukukunun bütünü hakkında bilgi
verirler.
• -Monografiler anayasa hukuku alanında belirli bir konuyu
derinlemesine inceleyen kitaplardır.
• -Örneğin hükûmet sistemleri hakkında yazılmıs bir kitap, bir
monografidir.
• -Makaleler ise belirli bir konu hakkında yazılmıs ve bir monografi
teskil etmeyecek uzunlukta kısa inceleme yazılarıdır. Makaleler
dergilerde yayınlanır.
ANAYASA HUKUKU
(Tanımı, Konusu, Kısımları, Yaklasım Biçimleri,
Diğer Dallar ile İliskisi, Tarihsel Gelisimi)
-Terminolojiyle ise baslayalım.
• I. TERMİNOLOJİ
• Türkçe “anayasa” kelimesi, İngilizce ve Fransızca “constitution” kelimesinin karsılığı
olarak kullanılmaktadır.
• Fransızca constitution kelimesi “constituer” fiilinden türemistir.
• Constituer fiili ise “olusturmak, teskil etmek, meydana getirmek, kurmak, tesis
• etmek” anlamlarına gelmektedir.
• O halde constitution’u “oluşum”, “kuruluş” olarak Türkçeye çevirebiliriz.
• Türkçede constitution kelimesinin karşılığında sırasıyla “kanun-u esasî”, “teskilât-ı
esâsiye kanunu” ve “anayasa” kelimeleri kullanılmıştır.
• 1876 Anayasamızın resmi adı “Kanun-ı Esasî”dir.
• “Esâsî”, “asıl ve temele mensup, esasla ilgili”
demektir.
• O halde “kanun-ı esâsî”, “asıl kanun”, “temel
kanun” demektir.
• Dolayısıyla “temel kanun” anlamına gelen “kanun-ı
esasi” terimi, “kurulus” anlamına gelen Fransızca
“constitution” terimini karşılamaktan uzaktır.
• -1921 ve 1924 Anayasalarımızın resmi adı ise “Teskilât-ı
Esâsiye Kanunu”dur.
• -“Teskilât-ı esâsiye”, “esas teskilat”, yani “temel
kurulus” demektir.
• -Yukarıda açıkladığımız gibi Fransızca “constitution”
kelimesi de “kurulus” anlamına gelmektedir.
• -Dolayısıyla “teskilat” terimi, Fransızca “constitution”
terimini anlam olarak karsılamaktadır.
• -Herhalde 1920’li yıllarda bu “teskilât”a, onu dernek,
vakıf, sirket gibi özel teskilâtlardan ayırmak amacıyla ve
1876’nın mirasıyla bir de “esâsiye” sıfatı eklendi.
• -Böylece “teskilât-ı esâsiyye” veya “esas teskilât”,
Fransızca constitution kelimesinin doğru bir karsılığı
olarak o yıllarda Türkçede kullanılır oldu.
• -“Anayasa” terimi, resmi olarak ilk defa 1945 yılında
kullanıldı. 1924 tarihli
• “Teskilât-ı Esâsiye Kanunu” 1945 yılında “mana ve
kavramda bir değişiklik yapılmaksızın
Türkçelestirilmis” ve yerine 10 Ocak 1945 tarih ve
4695 sayılı “Anayasa” terimi kabul edilmistir.
• -Bu Anayasa, 1952 yılında kaldırılarak, 1924 tarihli
“Teskilât-ı Esâsiye Kanunu” tekrar yürürlüğe
konulmustur.
• -1961 ve 1982 Anayasalarımızın baslığı da
“Anayasa”dır.
• -“Anayasa” terimi “ana” ve “yasa” kelimelerinden
oluşmuş bileşik bir kelimedir.
• -“Yasa” kanun demektir. “Ana” ise bilindiği gibi
yavruyu doğuran dişidir.
• -Etimolojik olarak “anayasa” teriminin, “yasaların
anası”, yani “yasaların kendisinden doğduğu yasa”
anlamına geldiği söylenebilir.
II. ANAYASA HUKUKUNUN TANIMI, KONUSU VE
KISIMLARI
• Anayasa ve anayasa hukuku terimlerini gördükten
sonra simdi anayasa hukukunun tanımını, konusunu ve
kısımlarını görelim.
A. TANIMI
• Birçok yazar anayasa hukukunu çok değişik şekillerde
tanımlıyorsa da bu tanımların ortak özelliklerinden
hareketle söyle bir anayasa hukuku tanımı yapılabilir:
• -TANIM: Anayasa hukuku, yasama, yürütme ve yargı
gibi devletin temel organlarının kurulusunu, isleyisini
ve bu organlar arasındaki karsılıklı iliskileri ve devlet
karsısında vatandasların temel hak ve özgürlüklerini
düzenleyen hukuk kurallarını inceleyen bir hukuk bilimi
dalıdır.
• B. KONUSU
• Anayasa hukukunun belli baslı iki veçhesi vardır:
Bunlardan birincisi devletin temel organlarıyla,
ikincisi ise vatandasların temel hak ve
özgürlükleriyle ilgilidir.
• -Birinci veçhesinde anayasa hukuku, yasama,
yürütme ve yargıdan olusan devletin temel
organlarının, bir yandan kurulusunu, diğer yandan
işleyisini ve bu organların arasındaki karşılıklı
ilişkileri incelemektedir.
• İkinci veçhesinde ise anayasa hukuku, vatandaşların
devlet karsındaki temel hak ve özgürlüklerini
incelemektedir.
C. ANAYASA HUKUKUNUN KISIMLARI
• Türkiye’de anayasa hukuku genellikle kendi içinde
“anayasa hukukunun genel esasları” ve “Türk anayasa
hukuku” seklinde bir ayrıma tâbi tutulmaktadır.
1. Anayasa Hukukunun Genel Teorisi
• -Türkçede kendisine yaygın olarak “anayasa hukukunun
genel esasları” denen“anayasa hukukunun genel teorisi
(general theory of constitutional law),
• inceleme konusuna belirli bir ülkenin anayasasının
kurallarından bağımsız olarak, genel ve soyut düzeyde
yaklaşır
• Anayasa hukukunun genel teorisi (genel esasları)
kısmında islenen konular arasında şunlar sayılabilir:
• Anayasa kavramı, anayasacılık hareketleri, kurucu
iktidar, devlet kavramı (devletin unsurları), devlet
sekilleri (tek devlet-federal devlet; cumhuriyetmonarsi), kuvvetler ayrılığı, kuvvetler ayrılığına göre
hükûmet sistemleri (meclis hükümeti, baskanlık
rejimi, parlâmenter rejim), demokrasi teorisi,
demokrasi anlayısları, egemenliğin kullanılması
bakımından demokrasi tipleri (doğrudan demokrasi,
yarı-doğrudan demokrasi, temsilî demokrasi), seçim
sistemleri, seçim ilkeleri, temel hak ve hürriyetler,
anayasa yargısı, vs.
2. Türk Anayasa Hukuku
• -Anayasa hukukunun “Türk anayasa hukuku” kısmı,
incelediği konuyu, Türkiye’de yürürlükte bulunan
pozitif hukuk kuralları ve özellikle de 1982 Anayasası
çerçevesinde ele alır.
• -Bu konuyu düzenleyen hukuk kurallarının anlam ve
içeriği ile ilgili sistematik açıklamalarda bulunur.
• -Anayasa hukukunun genel teorisi ve Türk anayasa
hukuku ayrımı ve her birinin inceleme konuları
şematik olarak şu şekilde gösterilebilir.
III. ANAYASA HUKUKUNDA YAKLASIM BİÇİMLERİ
• Anayasa hukukunun inceleme konularına tarihî, felsefî, sosyolojik
ve hukukî
• olmak üzere değisik açılardan yaklaşılabilir.
A. TARİHÎ YAKLASIM
• Anayasa hukukunun konularına öncelikle tarihî açıdan yaklasılabilir.
• Zira, basta anayasa olmak üzere, anayasa hukukunun incelediği
bütün kurum ve kurallar belirli tarihsel koşulların ürünüdür.
• Anayasa hukukunun incelediği kurum ve kuralların ne zaman ve
nasıl ortaya çıktığı tarih biliminin yöntemleriyle araştırılıp, bunların
neden ibaret olduğu ortaya konabilir.
• Ancak unutulmamalıdır ki bu tür çalışmalar bir hukuk çalışması
değil, bir tarih çalışmasıdır.
B. FELSEFÎ YAKLASIM
• İkinci olarak, anayasa hukuku konularına felsefî açıdan da
yaklaşılabilir.
• Zira bir anayasal düzen, sadece tarihî veya hukukî bir vakıa
değil, aynı zamanda bir değerler ve inançlar sisteminin
somutlaşması, harekete geçirilmesidir.
• Diğer yandan, anayasa hukuku kurum ve kurallarının özünü
anlamak, gerçek niteliğini ortaya koyabilmek ve ayrıntılarda
kaybolmamak için, felsefi bir bakış açısıyla bakmak gerekir.
• Nihayet, anayasalar “daha iyi” bir düzen yaratmak amacıyla
yapılır. Bir anayasayla hedeflenen bu “daha iyi” nin ortaya
konulması ve ideal bir temel kurulusun ideal ilkelerinin
saptanması gerekir.
• Tüm bunlar ise spekülatif düşünceyi ön plânda
tutarak felsefî bir yaklaşımla yapılabilir.
• Şüphesiz böyle bir yaklaşımda büyük yarar vardır.
• Ancak böyle bir yaklaşım biçimiyle yapılan çalışma
bir hukuk çalışması değil, bir felsefe çalışmasıdır ve
dolayısıyla anayasa hukukçularının uzmanlık
alanının dışında kalır.
• C. SOSYOLOJİK YAKLASIM
• -Nihayet, anayasa hukuku konularına sosyolojik
açıdan da yaklaşılabilir.
• -Bu takdirde bu konular ampirik açıdan incelenir;
gözlem yoluyla elde edilen veriler sistemleştirilir,
genellemelere varılır, örüntüler saptanır; neticede
anayasa hukuku kurum ve kurallarının “kanun”larına
ulaşılmaya çalışılır.
• Örneğin anayasa hukukunun klasik konularından biri
olan seçimler konusunda sık sık “saha çalısmaları”
yapılmakta, örneğin seçmenlerin oy verme
davranısları ampirik açıdan incelenmektedir.
• Şüphesiz anayasa hukukunun incelediği konulara
sosyolojik açıdan da yaklaşılmalıdır.
• Bu tür konularda bir ampirik çalışma, bir siyasal
sosyoloji çalışması, bir siyasal bilim çalışması
fevkalâde gereklidir.
• Ancak kanımızca bu tür çalışmaları yapmak anayasa
hukukçularının isi değildir.
• Bu tür ampirik çalışmalar, anayasa hukukunun değil,
siyasal bilimin görevine girer.
D. HUKUKÎ YAKLASIM
• Nihayet anayasa hukuku konularına hukukî açıdan da
yaklaşılabilir.
• Zira anayasa hukukunun inceleme konusu olan kurum ve
kurallar kaynaklarını pozitif hukukî metinlerde bulmaktadır.
• Bir konuya hukukî açıdan da iki değisik sekilde yaklasılabilir:
Bir kere, incelenmesi istenilen konu, pozitif hukuk kuralları
çerçevesinde ele alınabilir. Bu konuyu düzenleyen hukuk
kurallarının anlam ve içeriği ile ilgili sistematik açıklamalar
getirilebilir.
• İkinci olarak, aynı konu pozitif hukuk kurallarından ve bunların
uygulanmasına ilişkin sorunlardan bağımsız olarak, genel bir
düzeyde ele alınabilir.
• Bir kere, belirli bir konu, belirli bir ülkede belirli bir
tarihte yürürlükte olan anayasanın hükümleri
çerçevesinde ele alınabilir.
• Bu takdirde anayasa hukuku dogmatiği çalışması
yapılmıs olur.
• İkinci olarak, aynı konu, belirli bir anayasanın
kurallarından bağımsız olarak, genel ve soyut
düzeyde ele alınabilir.
• Bu durumda anayasa hukukunun genel teorisi
çalışması yapılmış olur.
• - Anayasa hukuku dogmatiği, belirli bir anayasa düzenini incelerken, anayasa
• hukukunun genel teorisi, bütün anayasa düzenleri için geçerli, genel, soyut
• ve evrensel düzeyde açıklamalarda bulunur.
• Örneğin parlâmenter sistem, 1982 Türk Anayasasının hükümlerine göre
incelenirse bir Türk anayasa hukuku dogmatiği çalışması yapılmış olur.
• Bu çalışma sadece Türkiye için geçerli olur. Ancak parlâmenter sistem
konusuna, genel, soyut düzeyde de yaklaşılabilir.
• Bu sistemin uygulandığı diğer ülkeler de göz önüne alınarak hepsi için geçerli
olan ortak özellikler saptanabilir.
• Bu şekilde parlâmentarizmin temel ilkelerine ulaşılmaya çalışılır. Böyle bir
çalışma, anayasa hukukunun genel teorisi çalışmasıdır. Bu çalışmada varılan
sonuçların Türkiye için olduğu kadar, Almanya, İtalya gibi parlâmenter
sistemi uygulayan diğer ülkeler için de geçerli olması beklenir.
IV. ANAYASA HUKUKU İLE SİYASAL BİLİM, SİYASAL
FELSELFE VE SİYASAL TARİH ARASINDAKİ İLİSKİ
• Bir üst baslıkta anayasa hukukunun inceleme
konusu olana devletin temel kurulusuna, sadece
hukukî açıdan değil, aynı zamanda sosyolojik, felsefî
ve tarihî açılardan da yaklaşılabileceğini, ancak
hukuk alanında kalınarak bu tür yaklaşımların
anayasa hukukunda kullanılmaması gerektiğini
söyledik.
• Burada benzer bir konuya değineceğiz. Anayasa
hukuku ile siyaset bilimi, siyasal felsefe ve siyasî
tarih arasındaki ilişkiye değineceğiz.
• A. ANAYASA HUKUKU - SİYASET BİLİMİ
1. Konuları Arasında Ortaklık.- Anayasa hukuku ile siyaset bilimi arasında
inceleme konuları itibarıyla kısmî bir ortaklık olduğu söylenebilir.
• Yukarıda açıklandığı gibi anayasa hukuku devletin temel organlarının kuruluş
ve isleyişini incelemektedir.
• Ancak siyaset bilimi kitaplarına bakıldığında, siyaset biliminin, çesitli siyasal
olguların yanında eskiden beri ve hâlâ siyasî iktidarı ve özelliklede devleti
incelediği söylenebilir.
• Süphesiz devlet ve devlet organları, modern siyaset biliminin tek inceleme
konusu değildir; ancak bu konuların, eskiden olduğu gibi bugün de siyaset
biliminin inceleme alanında bulunduğu söylenebilir.
• Devlet organları, siyaset biliminin olduğu kadar, anayasa hukukunun da
inceleme konusunu oluşturur.
• Diğer bir ifadeyle, devlet organları konusu itibarıyla siyaset bilimi ile
anayasa hukuku arasında çakısma vardır.
• Ancak bunun böyle olması, bu iki bilim dalının aynı veya komsu bilim dalı
olduğu anlamına gelmez. Zira bunların arasında yöntem farklılığı vardır.
• 2. Yöntemleri Arasında Farklılık.- Anayasa hukuku, hukukun bir alt dalıdır,
dolayısıyla yöntemi hukukîdir.
• Metodolojik bakımdan anayasa hukukunda tümden gelim yöntemi kullanılır;
kuraldan olaya gidilir; kural olaya uygulanır; olaya bakılarak kuralın ne
olduğu söylenmez; kurala bakılarak olayın ne olması gerektiği söylenir.
• Siyaset bilimi, sosyolojinin bir alt dalıdır, dolayısıyla ampirik bir bilimdalıdır.
• Siyaset bilimi incelediği konuya ampirik açıdan yaklasır; gözlem yoluyla
veriler elde eder; bu verileri sistemleştirir, genellemelere varır, örüntüleri
saptar ve neticede incelediği konunun “kanun” larına ulaşmaya çalışır.
• Siyaset bilimi tüme varım yöntemini kullanır. Gözlemlediği olay ve
olgulardan genel kurallara ulaşmaya çalışır.
• B. ANAYASA HUKUKU – SİYASAL FELSEFE
• Anayasa hukukunun inceleme konusu olan devlet kavramı, aynı
zamanda siyasal felsefenin de temel inceleme konularından biridir.
• Ancak bu iki disiplinin yöntemleri birbirinden tamamıyla farklıdır.
• -Anayasa hukukunun yöntemini yukarıda açıkladık.
• Siyasal felsefenin yöntemi ise spekülatiftir.
• Siyasal felsefe devlet ile ilgili değerleri arastırır.
“Daha iyi” bir devlet düzeninin ne olduğunu tartısır.
• Devletin temel kurulusunun ideal ilkelerinin ne olduğu konusunda
yapılan bir çalısma anayasa hukuku çalısması değil, siyasal felsefe
çalısmasıdır.
• -Süphesiz devlet olgusunu bütün boyutlarıyla anlamak
için bu tür çalısmalara da ihtiyaç vardır.
• Ancak bu tür çalısmalar, anayasa hukukunun değil,
siyasal felsefenin uzmanlık alanına girer.
• Anayasa hukukçularının, devletin temel organlarının
kuruluş ve isleyişini düzenleyen hukuk kurallarını tahlil
etmekle yetinmeleri; bunların ötesine çıkıp, söz konusu
organlarla ilgili değerleri incelememeleri, bu organların
idealde veya mevcuda göre daha iyi nasıl kurulup
çalışabileceği konusundaki tartışmalara girmemeleri
gerekir.
• Değer yargılarının doğruluğunu bilimsel olarak
ispatlamanın bir yolu yoktur.
B. ANAYASA HUKUKU – SİYASÎ TARİH
• Yürürlükten kalkmış anayasalar tarafından öngörülen
temel kuruluş ile ilgili olarak anayasa hukuku çalışması
yapılabilir.
• Bu tür bir çalışma da anayasa hukuku çalışmasıdır.
• Yeter ki söz konusu temel kurulus, mülga anayasanın
kurallarına dayanılarak incelensin.
• Örneğin 1876 Kanun-ı Esasisine göre Osmanlı devletinin
yasama, yürütme ve yargı organlarının kuruluş ve
isleyişi incelenebilir.
• Eğer bu inceleme o zaman yürürlükte olan hukuk
kurallarının tahlilinde ibaretse bu çalısma bir anayasa
hukuku çalışmasıdır.
• Ancak bu çalısmada o zaman yürürlükte olan hukuk kuralları bir yana
bırakılıp, 1876 Kanun-ı Esasisini hazırlayan tarihsel koşullar, yahut Kanun-ı
Esaside yapılan değişikliklere sebep olan siyasal faktörler, Meclis-i
Mebusanda temsil edilen siyasal güçler, vs. incelenmeye kalkılırsa, artık
anayasa hukuku alanından çıkılmış, tarih alanına girilmiş olur.
• Süphesiz devletin temel kurulusuyla ilgili tarih çalışmalarına da ihtiyaç vardır.
• Devletin belirli bir andaki temel teşkilatı, birden bire ortaya çıkmış bir
teşkilat değildir. Bu teşkilat, kaçınılmaz olarak belirli bir tarihsel sürecin
ürünüdür.
• Bu sürecin de ortaya konulmasında yarar vardır. Ancak bunu yapmak,
anayasa hukukunun değil, siyasî tarihin alanına girer.
• Örneğin 1982 Anayasası tarafından kurulmuş olan temel teşkilatı incelemek
anayasa hukukunun görevi, ama 1982 Anayasasının hangi tarihi koşullarda
hazırlandığını, örneğin 12 Eylül 1980 askerî darbesini incelemek siyasî tarihin
görevidir.
V. ANAYASA HUKUKU İLE HUKUKUN DİĞER DALLARI
ARASINDAKİ İLİSKİLER
• Anayasa hukuku adı üstünde bir hukuk dalıdır.
• Hukuk ise kamu hukuku ve özel hukuk olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır.
• Anayasa hukuku kamu hukukunun bir dalıdır.
• Kamu hukukunun diğer kolları ise uluslararası kamu
hukuku, idare hukuku, malî hukuk ve ceza hukukudur.
• Kamu hukukunun bütün dalları konu itibarıyla devlet ile
ilgilidir.
• Uluslararası kamu hukuku, bir devlet ile diğer bir devlet
veya devletler veya uluslararası kuruluslar arasındaki
ilişkileri;
• idare hukuku, devletin esas itibarıyla yürütme organının
bir parçası olan ve kendisine “idare” denilen teskilatın
kuruluş ve işleyişini;
• malî hukuk devletin gelir ve giderlerini,
• ceza hukuku devletin cezalandırma hakkını
incelemektedir.
• O nedenle anayasa bütün bu kamu hukuku dalları ile
çok yakın ilişki içinde olması doğaldır.
• Hatta anayasa hukuku ile bu kamu hukukunun diğer dalları
arasında zaman
• zaman konuların iç içe geçmesi de söz konusu olmaktadır.
• Örneğin devletin bir organı olan “yürütme organı”, hem
anayasa hukukunun,
• hem de idare hukukunun inceleme alanına girer.
• Genellikle yürütme organının üst kısımlarının
(Cumhurbaskanı, Basbakan, Bakanlar Kurulu, bakanların) esas
itibarıyla idare hukukunun değil, Anayasa hukukunun
inceleme alanına girdiği söylense de, bütün idare hukuku
kitaplarında Cumhurbaskanı, Basbakan, Bakanlar Kurulu,
bakanlar da incelenmektedir.
• Keza yürütme organının düzenleyici islemleri (KHK, tüzük,
yönetmelik) hem anayasa hukukunda, hem de idare
hukukunda incelenir.
• Anayasa hukuku ile kamu hukukunun diğer dalları olan malî
hukuk ve ceza hukuku arasında da çok sıkı ilişkiler vardır.
• Malî hukukun temel ilkelerinden pek çoğu (örneğin,
“kanunsuz vergi olmaz” ve dolayısıyla “temsilsiz vergi olmaz”
ilkesi) aynı zamanda anayasa hukukunda da incelenir.
• Zira bu ilke nedeniyle tarihte parlâmentolar ortaya çıkmış ve
daha sonra yasama yetkisini yavaş yavaş ele geçirmişlerdir.
• Bugün Türkiye’de malî hukukun pek çok ilkesi 1982
Anayasasında (örneğin m.73, 161-165) bulunmaktadır.
• Aynı sekilde ceza hukukunun temel ilkelerinden pek çoğu da
günümüzde anayasal ilke durumundadır.
• Örneğin Türkiye’de 1982 Anayasasının 37 ve 38’inci
maddelerinde neredeyse ceza hukukunun bütün temel ilkeleri
sayılmaktadır.
• Hatta günümüzde eskiden pek görülmediği ölçüde anayasa hukuku ile özel
hukuk dalları arasında da yakın ilişkiler ortaya çıkmaktadır.
• Zira bir kere özel hukukun temelinde bulunan mülkiyet hakkı, özel teşebbüs
hürriyeti gibi temel hak ve hürriyetler, hep anayasal temel hak ve hürriyetler
konumundadır.
• Örneğin 1982 Türk Anayasası özel hukukun inceleme sahasında bulunan,
mülkiyet (m.35), dernekler (m.35), aile (m.41), sözleşme hürriyeti (m.49)
toplu is sözleşmesi (m.53) gibi pek çok konuyu doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak düzenlemiştir.
• İkinci olarak, özel hukukla ilgili bir konu anayasada ayrıca düzenlenmemiş
olsa bile, özel hukuk kurallarının da anayasanın diğer kurallarına (örneğin
esitlik ilkesine) uygun olma zorunluluğu vardır.
• Zira, özel hukuk alanındaki medenî kanun, borçlar kanunu, ticaret kanunu
gibi temel kanunlar da normlar hiyerarşisinde anayasanın altında yer
almakta ve dolayısıyla anayasaya uygun olmak zorundadırlar.
• Keza aynı sebepten dolayı, hukuk alanındaki temel
kanunlar (medenî, borçlar, ticaret ve ceza kanunları)
anayasa mahkemelerinin yargısal denetimine
tâbidir.
• Örneğin Türkiye’de Anayasa Mahkemesinin Medenî
Kanunda, Ticaret Kanunundaki ve Ceza Kanunundaki
pek çok hükmü iptal ettiği görülmüştür.
• Böyle bir ortamda, özel hukukçuların anayasa
hukukuna ilgisiz kalmaları beklenemez.
• Neticede, özel hukukun artan bir oranda
anayasallastığından söz edilmektedir.
• VII. NİÇİN ANAYASA HUKUKUNU ÖĞRENMEK GEREKLİ?
• Anayasa hukuku dersinin gerekliliğini açıklarken su iki soruyu
sorup cevaparayabiliriz;
1. Anayasa hukuku, sadece anayasa mahkemesi üyelerini mi
ilgilendiriyor?
• İlk bakısta anayasa hukukunun, anayasa mahkemeleri
tarafından uygulanan bir hukuk olduğu ve dolayısıyla sadece
anayasa mahkemesi üyelerini (ki çoğunlukla sayıları 20’den
azdır) ilgilendiren bir hukuk olduğu akla gelebilir.
• Bu doğru değildir. Anayasa hukuku sadece anayasa
mahkemesi üyelerini değil, bütün hukukçuları ilgilendiren bir
hukuk dalıdır.
• Çünkü hukuk bir bütündür.
• Hukukun dallara ayrılması onun birbirinden bağımsız
parçalardan oluştuğu anlamına gelmez.
• Bütün hukuk dallarının birbiriyle yakından ilişkisi vardır.
• Medeni hukuk bilmeden, borçlar hukukunu, borçlar hukuku
bilmeden ticaret hukukunu öğrenmek mümkün değildir.
• Keza belli bir ölçüde ceza hukuku, idare hukuku bilmeyen bir
hâkimin veya bir avukatın medenî hukuk, borçlar hukuku ve
ticaret hukuku gibi alanlarda başarılı bir şekilde mesleğini icra
etmesi mümkün değildir.
• Aynı şey çok daha büyük ölçüde anayasa hukuku için de
geçerlidir.
• Belli bir düzeyde anayasa hukuku bilgisine sahip olmayan bir hâkimin veya
avukatın, mesleğinde tam anlamıyla başarılı olması mümkün değildir.
• Çünkü medenî hukuk, borçlar hukuku, ticaret hukuku, ceza hukuku gibi
hukukun diğer dallarındaki temel kanunlar anayasaya dayanır, geçerliliklerini
anayasadan alırlar ve anayasaya aykırı olamazlar.
• Dolayısıyla bir hâkim, önündeki davada uygulayacağı kanun hükmünün
anayasaya aykırı olup olmadığını araştırmak durumunda kalabilir.
• Aynı şekilde, bir avukat, takip ettiği bir davada uygulanacak kanunun
anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmek durumunda kalabilir.
• Dolayısıyla anayasa hukuku sadece anayasa mahkemesi üyelerini değil,
bütün hukukçuları ilgilendirir.
• Anayasa hukuku sadece teorik, genel bir şey değil, günümüzde tamamıyla
diğer hukuk dalları gibi uygulaması olan bir şeydir.
• O hâlde anayasa hukukunu bütün hukuk fakültesi öğrencilerinin öğrenmesi
gerekmektedir.
2. Anayasa hukuku sadece devletin temel organları olan, cumhurbaskanı,
basbakan, bakanlar ve milletvekillerini mi ilgilendiriyor?• Süphesiz anayasa hukuku her seyden önce devletin temel organlarını
düzenlemektedir.
• Dolayısıyla cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar ve milletvekilleri anayasa
hukukunun doğrudan doğruya ilgilendirdiği kişilerdir.
• Ancak anayasa hukuku sadece bu kişileri değil, herkesi, bütün vatandaşları
ve hatta bir ülkede yasayan yabancıları bile ilgilendiren bir hukuk dalıdır.
• Çünkü vatandaşların temel hak ve hürriyetleri anayasalarda düzenlenmiş ve
güvence altına alınmıştır.
• Gerek bizde, gerek yabancı ülkelerde verilmiş anayasa mahkemesi
kararlarına söyle bir baktığınızda anayasa hukukunda içtihat teşkil eden pek
çok önemli kararın bir “gerçek hayat hikayesi” nden çıktığına şahit oluruz
• iki örnek verelim:
• Türkiye'den Bir Örnek: Evli Kadının Çalısması
• Türk Anayasa Mahkemesinin 29 Kasım 1990 tarih ve E.1990/30 ve
K.1990/31 sayılı kararına konu teşkil eden olayda, İzmir’de şarkıcılık yapmak
isteyen bir kadına, kocası izin vermemiş, kadın bu sefer izin alabilmek için
İzmir 4’üncü Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır.
• Davayı hakimin reddetmesi gerekiyordu. Çünkü o zaman yürürlükte olan
1926 tarihli eski Türk Medenî Kanununun 159’uncu maddesi, evli kadının
çalışabilmesi için kocasının iznini almasını öngörüyordu.
• Ancak hakim bu davayı reddetmemiş, eski Medenî Kanunun bu maddesinin
Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesine basvurmuş,
Anayasa Mahkemesi de 29 Kasım 1990 tarih ve E.1990/30 ve K.1990/31
sayılı kararıyla eski Türk Medenî Kanununun 159’uncu maddesinin
Anayasaya aykırı olduğuna karar verip bu maddeyi iptal etmiştir.
• Böylece şarkıcılık yapmak isteyen İzmirli kadın şarkıcılık yapabilmişve bu
karardan sonra da Türkiye'de çalışmak isteyen kadınlar, kocalarından izin
almadan çalışabilmislerdir.
• ABD’den Bir Örnek: Brown Kararı (Bir Kız Çocuğunun İlkokula
Gitmesi)
• ABD Yüksek Mahkemesinin 1954 tarihli Brown v. Board of
Education of Topeka kararına kadar ABD’nin pek çok
eyaletinde, bu arada Kansas’ta zenci ve beyaz çocuklar için
ayrı okullar vardı.
• 1951 yılında Kansas Eyaleti Topeka sehrinde ilkokul öğrencisi
bir zenci kız çocuğu olan Linda Brown, zenci okuluna değil,
beyaz çocukların gittiği okula gitmek istedi.
• Ancak okula alınmadı. Bunun üzerine kızın babası okul
idaresine karsı dava açtı.
• Bu davanın temyiz incelemesinde ABD Yüksek Mahkemesi
beyaz çocuklar ile zenci çocukların ayrı okullara gitmesinin
anayasaya aykırı olduğuna karar verdi ve böylece zenci
çocuklar da, beyaz çocukların gittiği okula gitmeye basladı.
• Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, anayasa hukuku,
sadece bir kaç kisiyi değil, herkesi, neredeyse bütün
vatandasları ilgilendiren bir hukuk dalıdır.
• O nedenle, anayasa hukuku sadece hukukçular
tarafından değil, bütün vatandaşlar tarafından belirli bir
ölçüde bilinmesi gereken bir hukuk dalıdır.
• Türkiye’de liselerde okutulan “yurttaslık bilgisi” dersi bir
nevi basitlestirilmis “anayasa hukuku” dersidir.
• Keza Türkiye’de üniversite düzeyinde, anayasa hukuku
dersi sadece hukuk fakültelerinde değil, üniversitelerin,
kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler, maliye, çalışma
ekonomisi, iletişim gibi daha pek çok bölümünde
okutulan bir derstir.
•
•
•
•
• ANAYASA KAVRAMI
Anayasa kavramı, maddi ve şekli olmak üzere başlıca
2 değişik anlamda tanımlanabilir.
1-Maddi anlamda Anayasa: devletin temel
organlarının kuruluşunu ve işleyişini belirleyen
hukuk kurallarının bütünü olarak tanımlanabilir.
Bu anlamda bir kuralın anayasa kuralı olup
olmadığına, o kuralın içeriğine, neyi düzenlediğine
bakılarak karar verilir.
Bir kural içerik olarak devletin temel organlarının
kuruluşuyla veya işleyişiyle ilgili ise, o kural anayasal
niteliktedir.
• 2- Şekli Anlamda Anayasa: normlar hiyerarşisinde
en üst sırada bulunan, kanunlardan farklı ve daha
zor usullerle konulup değiştirilebilen hukuk kuralları
bütünü olarak tanımlanabilir.
• Bu anlamda bir hukuk kuralının anayasa kuralı olup
olmadığına, onun içeriğine bakılmaksızın, o kuralın
bulunduğu yere ve yapılış ve değiştiriliş şekline
bakılarak karar verilir.
• Eğer bir kural, normlar hiyerarşisinde en üst
basamakta yer alıyorsa ve kanunlardan daha zor bir
usulle değiştirilebiliyorsa, o kural içerik olarak neye
ilişkin olursa olsun bir anayasa kuralıdır.
• ANAYASA TÜRLERİ
• Anayasalar yazılı olup olmamalarına ve katılık
derecelerine göre ayrımlara tabi tutulmaktadır.
• A-Yazılı Anayasa/Yazısız Anayasa Ayrımı
• 1-Yazılı Anayasa: Bir anayasa içinde olması
düşünülebilecek kuralların yetkili bir organ
tarafından belirli bir belge içinde toplanmasıdır.
• Söz konusu kuralların mutlaka tek metinde
toplanması şart değildir.
• 2- Yazısız Anayasa: Herşeyden önce «yazılı
anayasa»nın karşıtıdır.
• Teamüli anayasa ya da geleneksel anayasa da denir.
• Bu tür anayasa, toplum içinde uzunca süre kesintisiz
olarak tekrarlanan ve bağlayıcı olduğuna inanılan
uygulamalardan oluşur.
• Yazısız anayasanın en bilinen örneği İngiltere’dir.
• İngiltere’de devletin temel kuruluşunu düzenleyen
kurallardan önemli bir kısmı teamüli niteliktedir.
• Bu kurallar, belirli bir konuda anayasal organların
uzunca bir zaman boyunca düzenli olarak
tekrarlanan uygulamalarından oluşmaktadır.
• Örneğin, Kraliçenin çoğunluk partisinin liderini
Başbakan olarak ataması, Başbakan’ın Avam
kamarası üyesi olması, Avam Kamarasının güvenini
yitiren Kabinenin istifa etmesi, Kraliçenin yasaları
veto etme yetkisini kullanmaması birer yazısız
anayasa kuralıdır.
• Hiçbir yerde yazılı olmamasına rağmen bu kurallar
çok eski zamanlardan beri uygulanagelmektedir.
• Örneğin, 1707 yılından bu yana bir kral ya da
Kraliçe’nin bir yasayı veto ettiği görülmemiştir.
• B-Yumuşak Anayasa/Katı Anayasa Ayrımı
• Anayasalar değiştirilmelerindeki güçlük bakımından
yumuşak anayasalar ve katı anayasalar olmak üzere
2’ye ayrılır.
• A-Yumuşak Anayasalar: Normal kanunlarla aynı
usullerle ve aynı organlarca değiştirilebilen
anayasalar olarak tanımlanabilirler.
• Yazısız anayasalar nitelikleri gereği yumuşak
anayasalardır.
• Örneğin ingiltere’nin anayasası yazısız bir anayasa
olduğu için niteliği gereği yumuşak bir anayasadır.
• Ancak, yazılı olmakla birlikte yumuşak olan anayasalar
da vardır.
• Yazılı bir anayasanın yumuşak bir anayasa olması teorik
olarak iki şekilde mümkündür.
• Anayasa kendisini normal kanunlar gibi
değiştirilebileceğini hükme bağlamış olabilir.
• Ya da anayasa, değişiklikle ilgili hiçbir hüküm içermez.
Birinci duruma ilişkin bilinen bir örnek yoktur.
• İkinci duruma ise en bilindik örnek 1921 Türk
anayasasıdır.
• 1921 anayasası, anayasa değişikliğinin nasıl yapılacağına
dair hiçbir hüküm içermediği için normal kanunlar gibi
değiştirilebilen bir anayasa olmuştur ve dolayısı ile
yumuşak anayasa olarak tanımlanabilir.
• Yumuşak anayasa sisteminde yasama organı alelade
bir kanun yapar gibi anayasayı değiştirebilir.
• Bu nedenle yumuşak anayasa sisteminde
«anayasanın üstünlüğü» boş bir laftan öte bir anlam
ifade etmez.
• Çünkü bu sistemin ayırıcı özelliği, anayasaların
alelade bir kanunla değiştirilebilmesidir.
• Yumuşak anayasa siteminde normlar hiyerarşisinde
Anayasa kanun ile aynı basamakta yer alır.
• Bu nedenle yumuşak anayasa sisteminde
anayasanın «anayasallık değeri» tartışmalıdır.
• B-Katı anayasalar: (Sert Anayasa) normal
kanunlardan daha farklı organlarca ve daha zor
usullerle değiştirilebilen anayasa olarak
tanımlanabilir.
• Yazısız anayasalar nasıl nitelikleri itibarıyla yumuşak
anayasa iseler, yazılı anayasalar da genellikle katı
anayasadırlar.
• Anayasayı değiştirme usulünün bir kez anayasada
belirlenmesi kabul edilince, zorunlu olarak, kanunlar
için öngörülenden farklı bir usul tespit edilmektedir.
• Çünkü aksi durum, mantık olarak bir tutarsızlık olur.
• Normal kanunlardan daha farklı bir değiştirme usulü
öngörmedikçe anayasanın değiştirilmesi usulünün
ayrıca belirlenmesine gerek kalmayacaktır.
• 1814 ve 1830 Fransız Şartları, 1848 İtalyan
Anayasası ve 1921 Türk Anayasası dışındaki bütün
yazılı anayasalar katı anayasalardır.
• ANAYASAYA KATILIK SAĞLAMANIN YOLLARI
• A- Özel Meclis Usulü: Anayasa değişikliği, normal
parlamento tarafından değil, sırf anayasa değişikliği
için oluşturulmuş özel bir meclis tarafından teklif
edilebiliyor, kabul edilebiliyor veya
onaylanabiliyorsa bu anayasa katı bir anayasadır.
• Örneğin, ABD’de anayasa değişikliği sürecinde sırf
anayasa değişikliği ile görevli federal düzeyde bir
konvansiyon meclisinin veya her federe devlet
düzeyinde bir konvansiyon meclisinin toplanması
gerekir.
• B- Üye Tamsayısının Salt Çoğunluğu Kuralı: Normal
kanunların kabul edilebilmesi için genellikle adi
çoğunluk yeterlidir.
• Yani bir kanunun kabul edilebilmesi için toplantıya
katılan milletvekillerinin veya kullanılan oyların salt
çoğunluğu (%50+1) yeterlidir.
• Eğer bir anayasanın değiştirilmesi için kanunlarda
aranmayan parlamento üye tamsayısının salt
çoğunluğu aranıyorsa, o anayasa katı bir anayasadır.
• C- Nitelikli Çoğunluk Kuralı: Anayasanın
değiştirilmesi için parlamentonun üye tamsayısının
3/5’i, 2/3’ü, ¾’ü gibi nitelikli bir çoğunluk isteniyorsa
o anayasa katı anayasadır.
• Çünkü bu çoğunluklara ulaşmak, kanunların
değiştirilmesi için aranan çoğunluğa ulaşmaktan
daha zordur.
• D- Halkoylaması: Kanunlar için aranmadığı halde, bir
anayasanın değiştirilmesi için değişiklik teklifinin
halkoylamasına sunulması gerekiyorsa, bu anayasa
katı bir anayasadır.
• E-Değiştirilemeyecek Maddeler: Bir anayasanın bazı
maddelerinin değiştirilmesi yasak ise o anayasa katı
bir anayasadır.örn.1982 Anayasası’nın ilk 3 maddesi.
• F-Süre Yasağı: bir anayasanın kabul edilmesinden
itibaren belli bir süre değiştirilmesi yasak ise, o
anayasa katı bir anayasadır.
• Bazı anayasalar istikrar sağlamak adına belli süre
anayasa değişikliği yapılmasını yasaklayan
hükümlere yer veririler.
• Örn. 1787 tarihli ABD anayasası, kendisinin 1808
yılından önce değiştirilmesini yasaklayan hükme
sahiptir.
• 1791 Fransız anayasası ilk dört yıl değişiklik yasağı
getirmiştir.
• 1976 Portekiz Anayasası ve 1975 Yunan Anayasası
yayınlanmalarından itibaren ilk 5 yıl değişiklik
yapmayı yasaklamıştır.
• G-Dönem yasağı;bir anayasa kendisinin belli dönem
ya da durumlarda değiştirilmesini yasaklıyorsa katı
bir anayasadır.
• Örn.1994 Belçika anayasası devlet başkanlığına
vekaleten bakılan (niyabet dönemi) dönemde
anayasa değişikliğini yasaklar.
• 1958 Fransız Anayasası Cumhurbaşkanına vekalet
edildiği dönemlerde anayasa değişikliğini yasaklar.
• Bazı anayasalarda savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü
hal durumlarında anayasanın
değiştirilmesiniyasaklar.
I. ANAYASALARIN ORTAYA ÇIKIŞI VE EVRİMİ
-Anayasacılık hareketleri çağdaş anayasa hukukunun
oluşumunda belirleyici bir yere sahiptir.
-Ancak anayasa ve anayasacılık kavramları tümüyle
birbiriyle örtüşmemektedir.
A)ANAYASACILIK HAREKETLERİ
- İlk anayasalar; 1787’ de ABD’ de, 1791’ de Polonya
ve Fransa’ da hazırlanmıştır. Şu halde, XVIII. yy’ın son
çeyreği anayasacılık hareketinin başlangıcı olarak
alınabilir.
Ancak bu kabule iki kayıt düşmek gerekir;
-Birincisi, Anayasacılığın fikri temellerinin
1780’lerden önce atıldığıdır. J.Locke’ un «Hükümet
Üzerine İkinci İnceleme» (1690), ve Montesquieu’ nun
«Kanunların Ruhu»(1748) adlı yapıtları doğrudan
kaynaklarıdır.
- İkinci olarak, Büyük Britanya’ da anayasacılık,
kısmen de olsa önceki yüzyıllardan başlayarak mevcut
olmuştur.
Büyük Britanya’ da maddi anlamda anayasanın
mevcut olduğu varsayılırsa; ABD, Fransa ve Polonya
maddi anayasacılığı şekli yönüyle tamamlamış
oluyorlar.
-Bu hareket liberal anayasacılık geleneğinin de
başlatıcısı olacaktır.
-Sosyalist anayasa hareketi ise ancak XX. Yy’ da
uygulamaya konacaktır.
-XXI. Yy’ ın başında ise ulusal-üstü anayasacılık süreci
yaşanmaktadır.
1) Liberal Anayasacılık
- İlk yazılı anayasalar, XVIII. yy. ın sonunda
Amerika, Polonya, Fransa ve İsviçre’ de hazırlandı.
- O zamana kadar iktidarın statüsünü belirleyen
kurallar, eskiden beri yinelenerek oluşmuş daha çok
örf ve adet kökenli idi.
- Anayasalar yönetime ilişkin kuralları ve insanın
doğal haklarını, resmi bir belgede toplar ve ilan eder.
Geleneksel anayasalarda ise bu kurallar süregelen
uygulamalardan kaynaklanır.
Büyük Britanya, eski(1215 Magna Carta Libertatum,
1688 Bill of Rights) veya modern (1911,1949
Parliament Acts) kimi metinlere sahiptir.
Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’ da yazılı
anayasaların yürürlüğe konulması modern anayasacılığın
doğuşunu damgalayacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri Anayasa yapımı ile eş zamanlı
kurulmuştur;
Londra Parlamentosu’ nun 1763’ te Amerika’ nın doğu
kıyılarındaki Britanya kolonilerinin vergi ödemeleri için
kabul ettiği yasa, tepki ile karşılanmış ancak Londra
Parlamentosu tavrında ısrarcı olmuştur. Bunun üzerine bir
araya gelen 13 koloninin temsilcileriyle yapılan kongrede
4 Temmuz 1776’ da «Bağımsızlık Bildirgesi» ilan edildi.
Bağımsız hale gelen 13 koloni, ABD’yi kuran 17 Eylül 1787
tarihli Federal Anayasayı kabul etti.
Fransa’ da, 1789 devrimi sonrası, monarşinin temel
yasalar adı verilen geleneksel anayasasından vazgeçip,
monarşi yönetiminin ayak uymak zorunda olduğu
yazılı, açık ve kalıcı hukuki ilkeler içeren bir anayasa
hazırlanarak yürürlüğe koyuldu(1791 Anayasası)
- Amerika’ da ABD’ nin, Avrupa’ da Fransa’ nın
öncülük ettiği «anayasacılık hareketi» bir yandan yeni
devleti kurucu işlev görmüş; öte yandan mutlak
monarşinin anayasa yoluyla sınırlanması ile
devletlerde rejim değişikliğinin simgesi olmuştur.
- Anayasa’ nın diğer hukuk kuralları üzerinde
üstünlüğünün kabul edilmesi anlamına gelen anayasacılık,
felsefi temelini doğal hukuk okulundan alır.
*
Bu anlayışta bireysel özgürlükleri güvenceleme fikri
baskındır.
* Özgürlükleri üstün bir hukuk metninde düzenleyerek
korumayı hedefleyen bu hareket liberal anayasacılık
hareketidir.
- Anayasacılık, anayasanın hiyerarşik üstünlüğüne saygıyı
gözetmekle yükümlü bir organı gerekli kılar. Anayasanın
üstünlüğü Avrupa’ da ancak XX. Yy’ da anayasa
mahkemelerinin kurulmasıyla güvence altına alınmıştır.
ABD’ de ise bu denetim XIX. Yy. dan itibaren ortaya
çıkmıştır.
2) XX. Yüzyıl: İki Anayasacılık Hareketi
XX. Yüzyılda sosyalist anayasalar uygulanmaya konulmuş,
liberal anayasalar ise kendi içinde evrim geçirmiştir.
a) Sosyalist Anayasacılık ve Sovyet Geleneği
- Düşünsel ve toplumsal temelleri XIX. Yüzyıda
hazırlanan sosyalist öğretinin uzantısı olarak XX.
Yüzyılın ilk çeyreğinde yeni anayasalar yürürlüğe
konmaya başlanmıştır.
- Bu konuda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)
öncülük yapmıştır. (1924 Anayasası)
- Sosyalist Anayasacılık esasen XX.yy’ın ortalarına doğru,
yani II. Dünya savaşının bitiminden hemen sonra Orta
ve Doğu Avrupa başta gelmek üzere Asya, Afrika ve
Amerika kıtalarında uygulamaya konmuştur.
Sosyalist anayasal gelişmeler dört döneme ayrılır;
İlk Dönem, SSCB’ nin II. Dünya Savaşına kadar anayasal
evrimini(1924 ve 1936) yansıtır. Başta Rusya olmak üzere
Birliği oluşturan Cumhuriyetlerdeki anayasal gelişmeler
de kaydedilebilir. Ancak Stalin diktatörlüğünde anayasal
farklılaşma en aza indirgenmiş, anayasalar daha çok
iktidar tekelinin pekiştirilmesi yönünde kullanılan birer
araç olmuştur.
İkinci Dönem, Anayasa çokluğu, sınırlı bir anayasal
çoğulculuk ilkesini beraberinde getirmiştir. SSCB ile Çin
Halk Cumhuriyetinde ayrılan yolar ötesinde, Yugoslavya,
Macaristan, Çekoslavakya deneyimleri tek biçimli sosyalist
anayasa geleneğini aşma çabalarını yansıtmaktadır.(II.
Dünya Savaşı sonrası Orta ve Doğu Avrupa devletleri, Çin
Halk Cumhuriyeti, diğer sosyalist devlet anayasaları)
Üçüncü Dönem, «geçiş dönemi anayasa hukuku» olarak
adlandırılır. 1980’ lerden 2000’ lere uzanan bu dönem üç
alt aşamayı barındırmaktadır.
1.sorgulama evresi; iktidarın sosyalist temellerinin
sorgulanması.-reform yanlısı komünist parti üyelerinin
iktidara gelişi, anayasadan komünist partinin yönetici
rolünün çıkarılması, çoğulcu seçimlerin düzenlenmesi
2. Geçiş evresi; Yeni meclisin kurulması, sosyalist
olmayan yeni anayasanın hazırlanması, anayasal
kurumların oluşturulması
3. Demokrasiyi pekiştirme ilkesi; çoğulcu siyasal
temelde yeni kurumların işlemesidir. – Orta ve Doğu
Avrupa ülkeleri ile SSCB için geçerli bu üçüncü evre,
sosyalist anayasa hareketinin (bir tür karşı devrimle) sona
ermesi demektir.
Dördüncü Dönem,
Günümüzde sosyalist rejimi
uygulamaya devam eden ülkelerin anayasal
eğilimlerini ifade etmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti,
Küba, K. Kore, Vietnam, Srilanka Anayasaları bu grupta
yer alır.
b)Liberal Anayasalarda Sosyalleşme ve Neo-Liberal
Dalga
- II. Dünya Savaşından Sonra hazırlanan liberal anayasalar
«sosyalleşme» yönünde bir dönüşüm sürecine girdi.
- Bu süreçte, devletin klasik görevlerini aşarak sosyoekonomik yükümlülükler altına girmesi, öte yandan hak ve
özgürlükler listesine sosyal ve kültürel hakların eklenmesi
dönüşümün iki ana eksenini oluşturdu.
- Diğer yandan anayasaya üstün norm özelliği kazandıran
Anayasa Mahkemelerin kurulması bu dönemde kayda değer bir
gelişme olmuştur.
- Buna karşılık XX. Yy’ ın son çeyreğinde anayasaların
sosyal özelliği sorgulanmaya başlanmış ve liberal rejimlerin
anayasalarında sosyal vurgu yumuşamıştır.
KURUCU İKTİDAR
(Anayasaların Yapılması ve Değiştirilmesi)
Kurucu İktidar; anayasa yapma ve değiştirme iktidarıdır.
Aslı Kurucu İktidar – Tali Kurucu İktidar Ayrımı
Asli kurucu iktidar , yeni bir anayasa yapma, tali kurucu
iktidar ise anayasayı değiştirme iktidarıdır.
Kurucu İktidar – Kurulmuş İktidarlar Ayrımı
Kurulmuş iktidarlar, kurucu iktidarlar tarafından yapılan
anayasa ile kurulan devlet organlarıdır. Devletin başlıca
yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç kurulmuş organı
vardır.
I. ASLİ KURUCU İKTİDAR: ANAYASALARIN YAPILMASI
A) ASLİ KURUCU İKTİDARIN ORTAYA ÇIKIŞ HALLERİ
Asli kurucu iktidar hukuk-dışı bir iktidardır. Bu
iktidar hukuk boşluğu ortamında belirir.
1. En yaygın ortaya çıkış biçimi devrim ve
hükümet darbesidir. Ülkenin mevcut siyasal rejimi, bir
devrim ya da hükümet darbesi sonucu yıkılır. Rejimi
yıkarak siyasal iktidarı ele geçiren devrimciler ve
darbeciler yeni bir anayasa hazırlayarak yeni bir siyasal
rejim kurarlar. (1789 Fransız, 1917 Rus İhtilaleri, 27
Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 Askeri darbeleri yine asli
kurucu iktidar olayına örnektir.)
2. Asli Kurucu İktidarın ortaya çıktığı diğer
bir durum savaş halidir.
- Örneğin I. Sünya Savaşı sonrasında Avrupa’ da
daha önce mevcut olmayan birçok devlet(Litvanya,
Çekoslovakya, Yugoslavya) kuruldu ve bunlarda yeni
anayasalar yapıldı.
- Keza savaştan sonra yeni bir devlet kurulmasa
bile ağır savaştan çıkan bir ülkede bazen yeni bir
anayasa yapıldığına şahit olunmaktadır. Örneğin II.
Dünya savaşından sonra Fransa’ da(1946 Anayasası),
İtalya’ da (1947 anayasası) ve Almanya’ da(1949
anayasası) yeni anayasalar yapılmıştır.
3. Asli kurucu iktidar, sömürge olan bir
ülkenin bağımsızlığını kazanması durumunda da ortaya
çıkmaktadır.
4. Bazı hallerde birden çok bağımsız devletin
kendi istekleriyle birleşerek yeni bir devlet kurdukları
görülmektedir. Bu durumda yeni bir federasyon kurulur ve
bu federasyonda yeni bir anayasa kabul edilir. (Örn. 1987
ABD federal anayasası)
Bazen ise bir devlet, birden çok bağımsız devlete
ayrılmaktadır. Bu durumda yeni devletler kurulur ve yeni
anayasalar yapılır. 1990’ ların başında SSCB’ nin
dağılmasından sonra yerine kurulan devletler ve bu
devletlerda yapılan anayasalar bu hale örnektir.
B) ASLİ KURUCU İKTİDARIN SAHİBİ
- Asli kurucu iktidarın ancak halka veya millete
ait olabileceğini savunan yazarlar varsa da asli kurucu
iktidarın sahibinin kim olacağına önceden hukuken
cevap verilemez.
- Devrim, hükümet darbesi gibi olağanüstü
durumlardan sonra ortaya çıkan bu iktidarın sahibi fiili
koşulalra göre belirlenecektir.
- Ö dönemde kim ya da kimler en güçlüyse asli
kurucu iktidarın sahibi onlardır. (Örneğin Türkiye’ de
1960 hükümet darbesinden sonra asli kurucu iktidar
Millli Birlik Komitesine, 1980 darbesinden sonra ise bu
iktidar Milli Güvenlik Konseyine ait olmuştur.
C. ASLİ KURUCU İKTİDARIN ÖZELLİKLERİ
1. Hukuk- Dışılık
Bu iktidar devrim ve hükümet darbesi gibi durumlardan
sonra ortaya çıkan ve hukuk boşluğu ortamında çalışan bir
iktidardır. Asli kurucu iktidar, yeni bir anayasa yapmadan
önce, varsa mevcut anayasayı ilga ederek hukuk boşluğu
yaratır. Bu ortamda asli kurucu iktidarı bağlayacak bir
hukuk kuralı yoktur. Bundan sonra asli kurucu iktidar
hiçbir hukuk kuralıyla bağlı olmaksızın yeniden bir anayasa
yapar.
2. Sınırsızlık
Aksini ileri sürenler mevcutsa da asli kurucu iktidar
sınırsızdır. Yukarıda açıkladığımız gibi böyle bir iktidarı
sınırlayacak herhangi bir kural ya da güç yoktur. Asli
kurucu iktidarı sınırlandıran bir güç veya kural varsa bu
durumda bu iktidar tanımı gereği «asli kurucu iktidar»
olmaktan çıkar.
D. ASLİ KURUCU İKTİDARIN BİÇİMLERİ: ANAYASA
YAPMA USULLERİ
Asli kurucu iktidarın yukarıda açıkladığımız hukukdışılık ve sınırsızlık özellikleri nedeniyle anayasa
yaparken uymak zorunda olduğu bir usul yoktur.
Bununla birlikte uygulamada asli kurucu iktidarların
şimdiye kadar kullandığı en yaygın usuller aşağıda
gösterilmiştir.
Anayasa Yapma Usulleri
Monokratik Usuller
Demokratik Usuller
Ferman
Misak Kurucu Meclis
Kurucu
Referandum
1. Monokratik Usuller
Bir sistemde egemenlik hükümdardaysa anayasa,
hükümdarın bahşettiği bir ferman (1931 Etiyopya
Anayasası, 1889 Japon Anayasası, 1876 Kanun-u
Esasisi..),
Hükümdar ile parlamento arasında bölüşülmüşse
bunların anlaşmasını yansıtan bir misak şeklinde(1215
Magna Carta Libertatum, 1689 Bill of Rights, 1808
Sened-i ittifak)olacaktır.
2. Demokratik Usuller
a) Kurucu Meclis(Konvansiyon)
Kurucu meclis halk tarafından anayasayı yapmak için
seçilmiş özel meclis demektir.
- Amerika’ da 1776’ başlayarak ayaklanan
kolonilerin çoğu kendi anayasalarını konvansiyon
usulü ile yaptılar. Nihayet 1787 tarihli Federal Anayasa
Filadelfiya Konvansiyonunun ürünüdür.
Fransa’ da 1791, 1848 ve 1875 anayasaları
da bu usulle yapılmıştır.
Görevleri Bakımından Kurucu Meclislerin «Fransız» ve
«Amerikan» olmak üzere iki tipi vardır;
aa) Fransız tipi kurucu meclislerin çifte görevi
vardır. Bir yandan anayasa yapımı ile ilgilenirken aynı
zamanda olağan yasama organının rolünü de
üstlenerek, hükümeti denetlemek, kanun yapmak gibi
yasama faaliyetlerini de yürütürler.
bb) Amerikan tipi kurucu meclislerin yetkisi ise
yalnızca anayasayı hazırlamaktan ibarettir. Bu meclis
olağan yasama işlemlerini yapmaz.
- Kurucu meclis usulü, teorik olarak, «milli
egemenlik» ilkesine dayanır ve temsili demokrasi
ilkesinin anayasaların yapılması alanına uygulanması
anlamı taşır.
- Bu nedenle kurucu meclis millet adına karar
alır ve onun iradesi hukuken milletin iradesi olarak
kabul edilir.
- Dolayısıyla kurucu meclisin aldığı kararlar
halkoylamasına sunulmazlar
b) Kurucu Referandum
- Teorik temelini «halk egemenliği» ilkesi oluşturur.
-Kurum pratikte yarı-doğrudan demokrasi araçlarından
biri olan referandumun anayasaların kabulüne
uygulanmasından ibarettir.
- Kurucu referandum usul, kurucu referandum usulünün
demokratikliğinden zamanla kuşkuya düşülmesi ve
eleştirilmesi sonucu uygulanmaya başlamıştır. Bu
eleştirilere göre, doğrudan halkın oyuna başvurmak
varken, halkın temsilcilerinin oyuyla yetinilmemelidir.
- Kurucu referandum usulüyle kabul edilen anayasa, yine
bir meclis veya komisyon tarafından hazırlanır. Ancak bu
meclis veya komisyon hazırladığı anayasa tasarısını kendi
kabul etmez. Kabul için mutlaka halk oyuna sunulmalıdır.
- Kabul için halkoyuna sunulan anayasa hukuki gücünü
doğrudan halktan alır.
Yukarıda yaptığımız açıklamalar doğrultusunda daha
geniş bir tanım yapılacak olursa;
Asli kurucu iktidar;
- hukuk-dışı,
- sınırsız,
- sahibi hukuken belirlenemeyen,
- hukuk boşluğu ortamında beliren,
- monokratik ya da demoktarik biçimleri
olan,
yeni bir anayasa yapma iktidarıdır.
II.
TALİ
KURUCU
DEĞİŞTİRİLMES
İKTİDAR:
ANAYASALARIN
Tali Kurucu İktidar, bir anayasayı yine o anayasada
öngörülmüş usullerle değiştirme iktidarıdır.
- Teorik olarak tali kurucu iktidar yoluyla, anayasanınvarsa değiştirilemeyecek maddeleri hariç – bütün
maddeleri değiştirilebilir. Ancak uygulamada genellikle
tali kurucu iktidar yoluyla anayasanın bir veya birkaç
maddesi veya 20-30 maddesi değiştirilir.
- O halde anayasa değişikliği veya anayasayı
değiştirme ifadelerinden çoğunlukla anayasanın bir
veya birkaç maddesinin değiştirilmesi anlaşılır.
A) TALİ KURUCU İKTİDARIN GEREKLİLİĞİ
- Anayasalar ebedi değildir. Yüzyıllar bozyu sürecek,
gelecek kuşakları da bağlayacak bir anayasa yapmak bu
nedenle
mümkün
değildir.
Anayasa
değişikliği
kaçınılmazdır.
- Bununla beraber anayasanın istikrarı da gereklidir.
Anayasalar devletin temel kuruluşu, hukuki ve siyasal
statüsüyle ilgilidir. Bu nedenle sık sık değiştirilmemelidir.
- «Değişme gerekliliği» ve istikrar ihtiyacını
uzlaştırmak, deyim yerindeyse bir «nisbi istikrar»
sağlamak gerekir.
İşte
anayasalar
da
kural
olarak
değiştirilebileceklerini kabul etmekte ancak istikrarlarını
da korumak için, değişiklik için kanunlardan daha zor
usuller öngörmektedirler.
B) TALİ KURUCU İKTİDARIN SAHİBİ
Tali kurucu iktidarın sahibinin kim olduğu, yani
anayasayı değiştirme yetkisinin hangi organa ait
olduğu yine anayasalarda belirtilmektedir.
- Değiştirme yetkisini anayasalar, kendi kurduğu
organlardan birine vermektedir.
- Anayasayı değiştirme yetkisi genellikle normal
yasama organının nitelikli çoğunluğuna verilmektedir.
- Bazı sistemlerde ise bu organın kabul ettiği anayasa
değişikliklerine devlet başkanının veya halkın veto
etme yetkisi vardır. Bu durumda ise tali kurucu
iktidarın yasama organı, devlet başkanı ve halk
arasında paylaştırılmış olduğunu söyleyebiliriz.
C) TALİ KURUCU İKTİDARIN ÖZELLİKLERİ
- TALİ kurucu iktidar hukuki nitelikte bir iktidardır.
-İktidaraın kimin tarafından hangi yöntemlerle
kullanılacağını belirleyen hukuk kuralları vardır ki bu
kurallar bizzat anayasa tarafından konulmuşlardır.
-tali kurucu iktidar sınırlı bir iktidardır.
TKİ bizzat anayasa tarafından kurulduğuna göre bu
iktidarın yine anayasa tarafından sınırlandırılması her
zaman mümkündür.
Bu sınırlar;
-içeriksel
-zamansal
-biçimsel
Olmak üzere 3’ e ayrılabilirler.
1- içeriksel (maddi sınırlar): Anayasalara bakıldığında
birçok anayasanın bazı hükümlerinin değiştirilmesini
ybizzat yasakladıkları görülmektedir.
Örneğin 1958 fransız anayasası’nın 89/5 maddesi
-Bazı federal devletlerde de devletin federal yapısının
değiştirilmesi yasaklanmıştır.
1982 türk Anayasasının 4. maddesine göre de ilk üç
maddenin değiştirilmesi yasaktır.
2- Zamansal Sınırlar: Bazı anayasalarda TKİ’ın
anayasayı değiştirmesine anayasanın kabul
edilmesinden itibaren belli bir süre geçmedikçe
yasaklamaktadır.
-Örn.1976 Portekiz Anayasası md. 284.
3- Biçimsel Sınırlar: Katı anayasaların hemen hepsi kendi
değiştirilme usullerini ayrıntılı olarak tespit etmektedirler.
-tespit edilen bu usuller TKİ’ın biçimsel sınırlarını
oluştururlar
-TKİ ancak bu biçimsel koşullara uyarak anayasayı
değiştirebilirler.
-Bu koşullar, TKİ’ın şekilleri (anayasayı değiştirme
usulleri)başlığı altında anlatılacaktır.
-Bununla birlikte TKİ sadece anayasa tarafından belirtilen
sınırlarla bağlıdır.
Bazı yazarlar anayasa üstü normların veya anayasa
normları arasında hiyerarşinin veya anayasanın ruhunun
bulunduğunu iddia ederek, TKİ’ın bunlarla da sınırlı bir
iktidar olduğunu savunmaktadır.
Gözler’e göre bu iddialarda isabet yotur. Bu
düşünceler ancak doğal hukuk anlayışının kabul edilesi
halinde geçerli olabilir.
-Pozitivist bir anlayışta TKİ sadece ve sadece anayasa
ile öngörülmüş sınırlarla bağlıdır.
D-TALİ KURUCU İKTİDARIN BİÇİMLERİ: ANAYASAYI
DEĞİŞTİRME USULLERİ
-TKİ’ın biçileri, diğer bir iafde ile anayasayı değiştirme
usulleri, yazılı anayasa sisteminde genel olarak yazılı
bir kurala bağlanmıştır.
-İşte yazılı anayasalar kendi belirledikleri bu kurala
göre değiştirilirler.
-Anayasayı değiştirme usulleri 3 safhada incelenebilir:
1-teklif
2- karar
3- Onay
Download