Kamu Malları için tıklayınız.

advertisement
DEVLET MALI - KAMU MALI
Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetindeki taşınmazlarla, kamunun ortak
yararlanmasına bırakılan ya da Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazları ifade etmek
amacıyla, yasalarda, yargı kararlarında ve öğretide çoğu zaman farklı içeriğe işaret eden ancak
birbiri yerine geçebilen “kamu malları”, “devlet malları”, “idare malları”, “millî emlak”,
“hazine malları”, “kamusal alan”, “devlete ait taşınmazlar, “kamu hizmetinin eşyası”,
“devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler”, “hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar”
gibi üzerinde görüş birliği olmayan kavramlar kullanılmaktadır. Öğretideki terminolojik
belirsizlikle birlikte, yasalarda da tanımlama yapılmaksızın bir kavram birliğinin sağlanamamış
olması, birbirinden farklı hukuki statüye sahip taşınmazların ayrımını güçleştirmektedir.
Bu kavramlar arasında bir sadeleştirmeye gidildiğinde “devlet malları”, “kamu
malları”, “devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler”,“hazinenin özel mülkiyetindeki
taşınmazlar” kavramlarının farklılaştığı görülmektedir.
Devlet ve kamu tüzel kişilerinin mülkiyetindeki gelir getirici kiralanabilir ya da
satılabilir bir arsa/arazi ya da bina, devletin iradesi ile kamu hizmetine özgülenen hastane ya da
ilkokul, kamunun ortak yararlanmasına açık bir park ya da deniz kıyısı gibi taşınmazların elde
edilmesi, elden çıkarılması, korunması, devletin bu taşınmazlar üzerindeki yetkisi, idarece bu
taşınmazların kamu hizmetlerine sunumu ve toplumun bunlardan yararlanması farklı yasal
hükümlere bağlıdır. Tür ve işlevleri açısından farklı özellikler gösteren kamu ile ilişikli
taşınmazları aynı hukuki rejime sokarak tek bir başlık altında toplama gayretindeki sorunlu
alanlar, öğretide olduğu gibi hukuksal düzenlemeler ve yargı kararlarında da kendini
göstermektedir. Kamu ile ilişikli tüm taşınmazlarla ilgili normlar, toplulaştırılmış ve
kanunlaştırılmış olmadığından, üzerinde uzlaşma sağlanmış bir adlandırma, tanımlama ve
sınıflandırmanın yapılamadığı bu alana ilişkin “kamu malı” kavramı tercih edilerek, bu
taşınmazların “idare hukuku hükümlerine tabi oldukları”, “devir ve ferağ edilemezliği”,
“kamulaştırılamazlığı”, “haczedilmezliği”, “zamanaşımı ile kazanılamazlığı”, “tapuya tescil
edilemezliği”, “özel olarak korunması”, “bu mallar üzerinde sınırlı ayni haklar
kurulamayacağı” gibi özellikleri ortaya konularak, kesin ve genel değerlendirmeler yapılması
yanıltıcıdır. Bu değerlendirmeler aslında, kişilerin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlara
kıyasen kamu mülkiyetindeki, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ya da kamunun ortak
yararlanmasına bırakılan taşınmazların genel hukuki niteliklerini belirtir. Kamu mallarına atfen
ortaya atılan bu tür özelliklerin, kamu malları alt kategorileri içinde istisnalarının olduğu ya da
bu özelliklerin kesin ve değişmez olmadıklarının kabulü gerekir. Bu nedenle öğretide, bir üst
başlık altında sınıflandırma yapılarak, her kategorideki taşınmazın hukuki özelliklerinin ayrı
ayrı incelenmesi pratik bir yöntem olarak ortaya çıkmıştır.
Yasal düzenlemelerde sadece “kamu malı” kavramı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun
“kamu malları”nın tespitini düzenleyen 16. maddesinde açık bir şekilde sınıflandırılmıştır. Bu
maddeye göre;
“Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:
A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan
resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer
sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami, genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile
kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri
hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il,
belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız
kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle
veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel
numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.
Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar,
özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.
Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.
C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan
çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel
sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.
D) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm
bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesindeki kamu malları sınıflandırmasında; 1)
kamunun ortak kullanılmasına ayrılan yerler, 2) bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerler ve
3) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler olmak üzere üçlü bir sınıflandırma
yapılmıştır.
Öğretide ve yargı kararlarında çoğu zaman, Kadastro Kanunu’nun 16. maddesindeki
kamu malları sınıflandırması esas alınmaktadır.
Kamu ile ilişikli tüm taşınmazları konu alan bir sınıflandırmada, “kamu malları” üst
başlığının kullanılması, kavramın zorunlu olarak Kadastro Kanunu’nun 16. maddesindeki
“kamu malları” sınıflandırması içine hapsolması, bu yönüyle kamu hizmetlerinde
kullanılmayan, kamunun gelir getirici nitelikteki taşınmazlarını dışlaması, devlet/kamutaşınmaz ilişkisinin niteliğini belirlemede, kapsayıcılık ve belirleyicilik yönleriyle eksik bir
tercih olduğu açıktır. Bu durumda Kadastro Kanunu’nun kamu malları sınıflandırması, kamu
ile ilişikli taşınmazlar arasında kamunun özel taşınmazlarının yanında ancak bir alt kavram
olabilir.. Bu nedenle kamu taşınmaz kaynaklarının tümünü konu alan bir sınıflandırmada,
taşınmaz türlerinin genel olarak işlevsel açıdan ağır basan yönleri dikkate alınarak, Kadastro
Kanunu’nun kamu malları sınıflandırmasına, anılan taşınmazların tescil yönü ile ilgili
değerlendirmelerde başvurulması yerinde olacaktır.
Bunun yanı sıra “devlet malları” üst başlığı altında, “kamu malları” ve “devletin özel
malları” olmak üzere ikili bir sınıflandırma üzerinde görüş birliği vardır.
Anayasa Mahkemesinin 03.07.1986 tarih, 1986/10E., 1986/19K. sayılı kararına göre de
“Kamu tüzelkişilerine ait taşınmazların bir bölümü doğrudan kamu hizmetine ve kamunun
yararlanmasına özgülendiği halde (kamu emlaki); bir bölümü kamu hizmetine ayrılmadan gelir
getirmek amacıyla kullanılabilmektedir (özel emlak). Özel emlak, kamu idaresinin, kamu
hizmetine doğrudan özgülemediği, üzerinde işletme, kiraya verme ve satma gibi yetkilere sahip
bulunduğu taşınmazlardır. Bunlar, kamu idarelerinin gelir kaynaklarından birini
oluştururlar.”
Kamu malları-devletin özel malları ayrımı paralelinde, öğretideki genel kabul görmüş
Devlet malları sınıflandırmasına, diğer kamu tüzel kişilerinin sahip oldukları taşınmazlar
yanında nicelik ve nitelik olarak önemli bir ağırlığı olan Hazinenin özel mülkiyetindeki ve diğer
Kamu Tüzel Kişileri adına tapuda kayıtlı taşınmazlar da eklenerek, devlet malları genel
sınıflandırmasının içeriği aşağıdaki şekilde belirlenebilir.
DEVLET MALLARI
Öğretide genel olarak kabul görmüş yukarıdaki sınıflandırmanın “Devlet Malları” üst
başlığı, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının sahip oldukları mallar ile kamunun yararlanmasına
doğrudan ya da yasal/yönetsel bir işlemle tahsis edilmiş tüm malları içermesi yönüyle her ne
kadar birçok kavrama kıyasen kapsayıcı olsa da, “mallar” ifadesi ile tümüyle farklı yönetim
usullerine tabi olan devletin taşınır mallarını da içine dâhil etmesi gerekliliği ve ayrıca “devlet”
kavramı ile de idari açıdan Devlet-Hazine, kamu kurumları, yerel yönetim birimlerinden
hangilerinin kapsama dâhil olup olmadığı hususunda net olmaması nedenleriyle, duraksamalara
yol açacak niteliktedir.
Milli Parkların, Tabiat parklarının, Tabiatı Koruma Alanlarının Kamu malları içindeki
konumu
Kamu ile ilişikli taşınmazları sınıflandırma gayreti esasen, özel mülkiyet rejiminin
uygulanamayacağı, devir ve kullanım açısından korunaklı bir statüde olduğu varsayılan bir grup
taşınmazı, kamunun özel mülkiyetinde bulunan “diğer” taşınmazlardan ayırmak amaçlıdır ki,
bu grup taşınmazlar, ayrı bir kategori olarak incelenmesi gereken Devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki yerlerdir. Bu çerçevede Devlet/Kamu-taşınmaz ilişkisinde karşımıza aslında iki tür
taşınmaz çıkmaktadır. Bunlar, kamunun özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile Devletin hüküm
ve tasarrufu altındaki taşınmazlardır (yerlerdir).
Download