2017 dünya tiyatro günü ulusal bildirisi

advertisement
2017 DÜNYA TİYATRO GÜNÜ ULUSAL BİLDİRİSİ
Daha çok HİKAYE… Daha çok TİYATRO…
Daha çok HİKAYE… Daha çok TİYATRO…
Bugün, “Dünya Tiyatro Günü”… Bugün, sahnede olma günü… Bugün, birbirimize sarılma, destekleme
ve özgürlüğü dillendirme günü… Bugün bayramlaşma günü… Hepimize kutlu olsun!
Tiyatro, insanları bir arada tutmanın en içten, en yalın ve en EVRENSEL ARACI…
İnandığımız ve savunduğumuz değerlerin en ETKİLİ KONUŞMACISI…
İnsanlık tarihinin yaklaşık 2500 yıllık HİKAYE ANLATICISI… İnsanoğlu tarih boyunca varlığını
sürdürürken çok büyük değişimlerden geçmiştir. Neredeyse ışık hızıyla yaşanan değişimlerin içinde
değişmeden kalan çok az şeyden birisidir Hikaye Anlatıcılığı… İnsanların bir arada yaşadıkları
ortamlarda, ortak yaşama kodlarının belirleyicisidir. Bunların nesilden nesile aktarılmasına yardımcı
olur. İşte kolektif bilincin kaynağını aldığı sanatlardan birisi de, gücünü hikayelerden alan Tiyatro’dur.
Bazen acı, bazen tatlı; bazen hüzünlü, bazen sevinçli; bazen eleştiren bazen birleştiren hikayelerdir
bunlar. Ama hep insana ait, insanca hikayeler. Zaman içinde tiyatro, yöntemini, biçimini, aracını
değiştirdi ama hikayeler hep varoldu. Bizi; öfkemiz, hırslarımız, iki yüzlülüğümüz ve adaletsizliğimizle
yüzleştirerek kendimizi temize çekmemize yardım etti, ediyor ve edecek…
Bugün dünyadaki hemen hemen tüm ülkelerin inanılmaz bir hızla içine düştükleri bu kaotik ortamda,
tiyatronun anlattığı ve anlatacağı hikayelere çok ihtiyacımız var. Çünkü:
Ruhlarımız yoruldu…
Yüreklerimizdeki sevgi azaldı…
Akıllarımız tutulmaya başladı…
Öleni-öldüreni, sürüleni-süreni, yok edileni-yok edeni ve tüm bunların nedenlerini anlamakta zorluk
çekiyoruz. Ama kaçış yok! Bu kaotik şartlar altında dahi hayat yaşanacak, oyunlarımız perdelerini
açmaya devam edecek. Belki de bu yüzden Shakespeare bütün dünyayı bir sahneye ve bütün insanları
da oyunculara benzetmiştir, sahneyi dünyaya değil…
İşte tam da bu noktada daha fazla sarılmalıyız TİYATROYA…
Üretmeye mecburuz. Yani, yazmaya, oynamaya, sahnelemeye, kısacası tüm gücümüzle hikayelerimize
sahip çıkmaya mecburuz. Çünkü bizi birbirimize yaklaştıracak ve duygularımıza dokunarak ruhlarımızı
iyileştirecek hikayeler yine tiyatronun içinde var.
Tiyatro bizim en insani sığınağımız. Etrafta fırtınalar koparken içinde bulunmaktan huzur duyacağımız,
birbirimize olan sevgimizi paylaşacağımız ve ortak değerlerimizi daha güçlü bir şekilde
savunabileceğimiz bir sığınak…
İşte, bugün Tiyatro’nun iyileştirici gücüne her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Dostoyevski, “Anlatılacak bir hikayen yoksa, sen o yaşadığına yaşam diyebilir misin?” der. Anlatacak
hikâyelerinizin ve açılacak perdelerinizin hep varolması dileğiyle…
Haydi, gidin ve perdelerinizi açmaya hazırlanın!
Prof. Dr. Merih TANGÜN
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Ana Sanat Dalı Başkanı
Download