AKTİF TEKTONİK ARAŞTIRMA GRUBU ATAG 16. ÇALIŞTAYI Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu Bildiri Özleri Kitabı 18-19 Ekim 2012, İSTANBUL www.koeri.boun.edu.tr/atag16 E‐mail : [email protected] Aktif Tektonik Araştırma Grubu 16. Çalıştayı ATAG 16 18-19 Ekim 2012 Bildiri Özleri Kitabı http://atag16.boun.edu.tr [email protected] Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi Kandilli Yerleskesi-Çengelköy 34684 , İstanbul BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ KANDİLLİ YERLEŞKESİ FATİN GÖKMEN KONFERANS SALONU ATAG 16 – Aktif Tektonik Araştırma Grubu 16. Çalıştayı, 18-19 Ekim 2012 Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Ulusal Deprem İzleme Merkezi Sayfa Kuzey Anadolu Fayı, Ilgaz-Karlıova Kesiminin, Son 5000 Yıllık Morfokronoloji Tabanlı Kayma Hızı Tarihçesi Cengiz ZABCI, H.Serdar AKYÜZ, Taylan SANÇAR, N.G KIYAK 49 Karlıova Üçlü Eklemi ve Yedisu Segmentinin Sismik ve Jeodezik Gözlemler ile İncelenmesi 50 Bahadır AKTUĞ, Ünal DİKMEN, Aslı DOĞRU, Haluk ÖZENER Karlıova Üçlü Eklemi'nin Kuvaterner Aktivitesinin Analog Modeller Kullanılarak Araştırılması 51 Taylan SANÇAR, Guido SCHREURS, Cengiz ZABCI, H. SERDAR AKYÜZ 17 Ağustos 1999 İzmit Depremi Sonrası Marmara Bölgesindeki Gravite Alanın Zaman İçindeki Değişiminin Modellenmesi 52 Gökhan ARSLAN, R. SAATÇİLAR, Semih ERGİNTAV, Uğur DOĞAN, A. BELGEN, A. OZKAN, R. ÇAKMAK KOŞMA, Zümer PABUÇCU Jeolojik Yapıların Tanımlanmasında Manyetik Alan Ölçümlerinin İstatiksel Analizi 53 Kamil ERKAN Myra Antik Kenti’ni (FİNİKE-DEMRE) Etkileyen Tarihsel Depremlerin Belirtileri 54 Mustaf SOFTA, M.TURAN, M. Erkan KARAMAN Artçı Şokların Deprem Kataloglarından Çıkarılması; Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı İçin Bir Uygulama 55 Şeyda YILMAZ, Yusuf BAYRAK, ERDEM Bayrak, Derya AK Türkiye ve Civarında Meydana Gelen Büyük Depremler için b-değerinin Değişimi 57 Erdem BAYRAK, Yusuf BAYRAK, Şeyda YILMAZ, Eda BAYTAR 11 Ağustos 2012 Kuzeybatı İran Depremlerinin Sismotektonik Açıdan Değerlendirilmesi 58 M. Feyza AKKOYUNLU, Doğan KALAFAT, M. Didem SAMUT, Yavuz GÜNEŞ Doğu Anadolu Fay Zonu'nun Gölbaşı ile Türkoğlu Arasındaki Kesiminin Paleosismik Davranışı: 900 Yıllık Sismik Suskunluk 59 Volkan KARABACAK, Önder YÖNLÜ, Erhan ALTUNEL, Nafiye G. KIYAK, H. Serdar AKYÜZ Zaman-Yer Korelasyonu (Qm) Analiziyle Düşük Enerjili Taş-Maden Ocağı Patlatma Sahalarının Belirlenmesi ;Türkiye Uygulaması Kıvanç KEKOVALI, Doğan KALAFAT, Mehmet KARA 60 ATAG 16 – Aktif Tektonik Araştırma Grubu 16. Çalıştayı, 18‐19 Ekim 2012 Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Ulusal Deprem İzleme Merkezi ARTÇI ŞOKLARIN DEPREM KATALOGLARINDAN ÇIKARILMASI; KUZEY ANADOLU FAYI ve DOĞU ANADOLU FAYI İÇİN BİR UYGULAMA Şeyda YILMAZ, Yusuf BAYRAK, Erdem BAYRAK, Derya AK Karadeniz Teknik Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü, 61080, TRABZON [email protected] ÖZET Türkiye yüksek depremselliğin olduğu karmaşık bir tektonizmaya sahiptir. Bu yüksek aktiviteden dolayı Türkiye ve civarında aletsel deprem verileri kullanılarak birçok sismik tehlike çalışması yapılmıştır. Sismik tehlike modellemesindeki en önemli parametre sismik olayların uzun zaman periyodunda meydana gelme olasılıklarının hesaplanmasıdır (Anagnos ve Kiremidjian, 1988). Bir bölgede oluşan büyük bir deprem ana şok olarak ifade edilir. Bu ana şokun oluştuğu alan içinde kalan sismik etkinlikler ana şoktan önce ve sonra arttığı zaman, bu etkinlik ile başlayan tüm şoklar ana şokun öncü ve artçı şokları olarak düşünülebilir. Bir bölgedeki sismik aktiviteyi daha doğru belirleyebilmek için ana şok dışındaki öncü ve artçı şokların birbirinden ayrılıp hesapların ana şoklara göre yapılması gerekir. Bunun için öncü ve artçı şoklar bağımsız bir grup, ana şoklar bağımlı bir grup olarak düşünülüp bağımsız grupların bağımlı gruplardan ayrılması gerekir. Bu grupları birbirinden ayırma işlemine decluster yani yeniden kümeleme denir. Genel olarak decluster yönteminde her bir depremin episantır noktası için dairesel bir uzay penceresi ve zaman penceresi belirlenmektedir, bu özel pencere içerisinde meydana gelen bütün olaylar bulunur ve bir küme oluşturmak için gruplandırılır. Her bir olay yalnızca bir kümenin parçası olabilir, bu yüzden birden fazla atama durumunda en büyük ana şok ile küme içine katılır ve diğerlerinden kaldırılır. Pencerenin boyutu yalnızca ana olayın büyüklüğüne bağlıdır, yani daha büyük magnitüdlerde daha uzun zaman ve uzay penceresi oluşur. Katalog verilerine uygulanabilecek çeşitli decluster yöntemleri vardır. Bu çalışmada 1900-2011 yılları arasında Kuzey Anadolu Fayı (KAF) ve Doğu Anadolu Fayı’ nda (DAF) meydana gelen deprem verilerinden öncelikle tüm katalog için, daha sonra da decluster yöntemlerinden Reasenberg ve Gardnerr&Knoppoff teknikleri uygulanarak süreklilik magnitüdü (Mc) ve b değerleri hesaplanıp karşılaştırma yapılmıştır. Böylece Reasenberg decluster yöntemiyle Gardnerr&Knoppoff decluster yönteminin sonuçlarda nasıl bir değişiklik yaptığı görülmüştür. Bu çalışmada DAF ve KAF için Bayrak vd. (2008) tarafından hazırlanan aletsel deprem kataloğu kullanılmıştır. Bu kataloğu hazırlayabilmek için Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü (BÜKRDAE), Ulusal Deprem İzleme Merkezi (UDİM), TUBİTAK, TURKNET, International 55 POSTER SUNUM ATAG 16 – Aktif Tektonik Araştırma Grubu 16. Çalıştayı, 18‐19 Ekim 2012 Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Ulusal Deprem İzleme Merkezi Seismological Centre (ISC), Incorporated Research Institutions for Seismology (IRIS) kataloglarından faydalanılmıştır. Tüm hesaplamaların tek bir magnitüd türü üzerinden yapılması için tüm depremler aynı magnitüd türüne dönüştürülerek homojen hale getirilmiştir ve sonuç olarak DAF için 4591, KAF için 22649 adet deprem verisi kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan yöntemler MATLAB tabanlı Wiemer (2001) tarafından geliştirilen ZMAP paket programı ile yapılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda b ve Mc değerlerinin her iki decluster yöntemi sonucunda da düştüğü gözlenmektedir. Bunun nedeni decluster yöntemleri sonrasında deprem sayısının azalması buna bağlı olarak magnitüd-kümülatif deprem sayısı eğrisinin eğiminde de azalma olmasıdır. Gardnerr&Knopoff decluster yöntemi sonucunda Reasenberg decluster yönteminin sonucuna göre magnitüd-kümülatif deprem sayısı eğrisinin eğiminin kümülatif deprem sayısının düşmesinden dolayı daha fazla azaldığı gözlenmektedir. 56 POSTER SUNUM