Prof E. GÜRSES. SAU. TASLAKTIR. Devlet Zararlı (Kurtul) Marksizim Yararlı Güzel (Kullan) (Tapın) Faşizm/Nazizm Liberalizm Marx, Lenin gibi. Locke, Keynes gibi. Devlet Objektif (gerçekliktir) Hegel, Nietzsche gibi. Ulus Subjektif (Hisseldir) Ulus-Devlet Coğrafya Yurttaş Hükümet Hukuk Güç Devlet Ulus (Devletin görevi toplumdaki Aykırılıkları önleyecek tedbirler alarak sistemi korumaktır.) Üç Grup 1. Devleti sevenler 2. Nefret edenler 3. Aldırış etmeyenler Hukuk Güç Ulus-Devlet (Parlamentodan geçen, (Ne ölçüde güç kullanılmalıdır? herkesin uymak zorunda Bunu gelişmeler belirler) olduğu kurallar) Yasal egemenlik (İnsanları eğitim, propaganda, mizik, dil gibi yollarla bir bütün oldukları hissini vererek birleştirmek. Bu doğru olmak zorunda değildir, fakat hissedilmelidir) Siyasal egemenlik (Uygulama- güç) Kayıtsız-şartsız İçeride Hukuk Dışarıda Tanınma Sınırlı Içeride Tolerans (üç Grup ile başlantılı) Dışarıda Devletler Topluluğu Devletler Sistemi Global ekonomik, politik, askeri ilişkiler devletlerin faaliyetlerini sınırlayabilir. Devlet (Ittifak) (gruplar, değişik veya ortak amaçlarla) Dış Tehdit (Ittifaki güçlendirir) Hizmet sunar. Mazur görülür. Bireyler, sınıflar, gruplar Toplumsal hareketler bu ittifakı zayıflatabilir, bozabilir. Savaşta ölenler yasal olarak ölmüşlerdir söylemi var. Bu yüzden ‘Güç’ kullanma devletin bir eylemi haline geliyor. Yani devletin yasal egemenliği var. Tanrı’nın kurallarını devletin bekaası için kullanmak: Teokratik devlet. Eğer devlet her istediği kanunu yapabiliyorsa bu, yasal egemenliğin kayıtsız-şartsız yani sınırsız olduğu anlamina gelir. Çoğunluğun devlete karşı özel bir his beslemediği (Apathetic) doğru olabilir. Ulus-Devlet bir dereceye kadar yasal egemenliğe sahiptir, siyasi egemenliği ise sınırlıdır. Devletler topluluğunun varlığı, devletin siyasi egemenliğini sınırlayabilir. Arabanızda tam bir egemenliğiniz olabilir fakat yola çıktıktan itibaren egemenliğiniz kurallarca kısıtlanır. Devlet toplumun dışında bağımsız bir yapı veya bir dizi kurumlar değil fakat toplum ve diğer devletler tarafından faalıyetleri sınırlanabilen bir yapıdır. Toplumsal devrimler, hareketler bu yapıyı doğrudan etkiler. Bağımlı ekonomiler IMF gibi örgütlerden gelen talepler karşılığında iç politikalarını şekillenmesinede göz yummak zorunda kalabilir (maaşları dondurmak gibi). Yapısal değişimler (devrimler gibi) devletlerin uluslararası politikalarını etkiler (Iran Devrimi). Devrimci veya değil, devlet toplumsal kurumların devamını sağlamak için halkın gözünde kendi kurumlarının haklı temellere dayandığını anlatmak zorundadır, aksi taktirde bunalım sürekli hale gelebilir. Günümüzde devlet, ekonomik olarakta uluslararası düzeyde diğer devletlerle bir yarış halindedir. Içeride gerekli hizmetleri (güvenlik, sağlık v.s.) sağlamak için gerekli yapılanmaları sağlar. Bu, sistemin devamını sağlamak içindir. Diştaki ekonomik kaynaklar için girişilen yarış ise başarılı olması koşuluyla, içerideki sistemi desteklemek için kullanılabilir. Devletin iç ve dış faaliyetleri bu anlamda bir bütünlük gösterirler. Marks: Her şey belirli bir yöre doğru hareket ediyor (determinist?). Devlet kalkacak iddiası var. Lenin: Marksist anlamda determinist değil. Troçki: Devletten kurtulmanın tek yolu sürekli devrimdir iddiasında. Locke: Temsili hükümet. Herkesin katılma imkanının olduğu bir hükümet. Devlet sürekli, hükümet geçici. Keynes: Devleti, sokaktaki işşizlere iş bulmak için kullan. Smith (bireyci): Laissez-faire. Serbest pazarın görünmez eli her şeyi düzeltir iddiası. Hegel: Devleti Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak görür. Bu anlamda düşünürsek demokrasinin (devlet’in faaliyetlerini kontrol etme, kısıtlama imkanı verdiği için)Tanrı’nın işine karıştığını kabul etmek zorunda kalırız. Nietzsche: Her devlet insanları karanlıklardan çıkarıp aydınlıklara götüren bir süpermen yaratmalıdır (örneğin, Hitler gibi) Faşizm: korporativ devlet (her gruba yönetimde belli bir yer verilmeli düşüncesi) Nazizm: Irk devleti. Hobbes (Levathan, 1651). Leviathan, gücü tekeline alarak ve kullanarak iç ve dış güvenliği sağlar. Weber: devlet yasal-akılcı bir otoritedir. Gücün, dolayısıyla kontrolün kaynağı devletin bürokratik örgütlenmesidir. Eleştiri: Siyasi elit ile ekonomik elitin çıkarları çatışırsa ne olur? Gramsci: Devletin fonksiyonu sınıf hegemonyasını cebri, idari, düzenleyici ve ideolojik anlamda devam ettirmektir. Marksist veya neo-marksist görüşler etnik dayanışmayı açıklayamaz. Yani toplumdaki sınıflar arasındaki kültürel, etnik farklılıkların önemi konusunda açıklık yok. Etnik dayanışma sınıf çelişkisini erteleyebilir. Skocpol: Devlet bağımsız bir kurum olarak değişik sınıflarla çelişkide olabilir. Bu çelişkinin diğer devletlerlede olması devlete içerde bir dereceye kadar otonom davranma imkanı sağlar. Miliband: Devlet kapitalist sınıfin egemenliğinin aracıdır. Egemen sınıf ya doğrudan devlet üzerinde baskı uygular, veya dolaylı olarak bürokrasiyi kontrol ederek (stratejik noktalardaki) politikaları manipüle ederler. Bu her zaman mümkünmü? Bazı durumlarda elit bağımsız hareket ederki kendi içinde çelişki, dağınıklık yaşayan kapitalist sınıfın çıkarlarını korur. Sistemi koruyan elit aslında dolayısıyla kendi çıkarlarınıda korumayı amaçlar. Devlet bütün bunları organize ederken kendisinin tarafsız bir arabulucu olduğuna toplumu inandırmaya çalışırki bunun amacı var olan sistemin (adil veya değil) idame ettirilmesini mazur göstermektir. Pluralistler: Devlet tarafsız bir organdır. Hükümette değişik bölümler/departmanlar arasında kuvvetler ayrılığı bir tek grubun hükümeti kontröl altına almasını engellemeyi amaçlar. Eleştiri: Gruplar arasında ekonomik v.s kapasiteleri açısından bir eşitlik yokki, devlet bunların arasında nasıl denge sağlayacak. Güçlü, iyi örgütlenmiş gruplar isteklerini empoze etmezmi? Örneğin, bazı ülkelerde yasak olan ve gizli faaliyet gösteren komünist veya dinci partilere üye olanların haklarını kim koruyacak? DEVLET bir güçler koalisyonu tarafından kontrol edilir. Fakat bu arada değişik güçler/sınıflar arasında güç koalisyonunda yer alma, etkin olma yarışı sürer. Ortak programları olanlar bir ittifaka girebilirler. Fakat ittifakın dışında kalanlar ittifakın uygulamalarından memnunsuzluk duyabilir. Bu durumda ittifak dağılabilir, veya yeni ittifakların doğmasına yol açabilir. Toplumsal bunalım dönemlerinde üst sınıfların ittifakı kolaylaşır. Bunalım geçiştirilince bu ittifaklara işçi sınıfı da katılabilir. Uluslararası bir bunalım durumunda bütün sınıfların önemli bir kısmı bir dayanışmaya yönelebilirler. Uluslararası Sistem Devletler Uluslararası/Bölgesel Örgütler (BM, Avrupa Birliği, NATO, AI v.s.) Toplumsal Hareketler (milliyetçi, dinsel, devrimci, işçi, köylü v.s.hareketler) Toplumsal güçler/aktörler (bireyler, sınıflar, örgütler, çıkar gurupları v.s.) Bu yapı (uluslararası sistem), ulusal ve/veya uluslararası düzeydeki ekonomik, siyasal ve stratejik alanlardaki değişimlerden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenir. Bu değişimler sistemin dönüşümüne (transformation) yol açabilir. Eğer bu gerçekleşirse, ulusal ve uluslararası düzeydeki aktörlerin/güçlerin sistemdeki konumlarındada etkinlik açısından bir değişim meydana gelir. Yeniden oluşturulan dengelerle birlikte istikrar (geçici veya değil) yeniden sağlanır. Entegrasyon- Avrupa Topluluğu v.s. ; veya çözülme- milliyetçi, sosyal v.s. hareketler. Merkez - merkez işbirliği (G-7) Merkez-merkez anlaşmazlıkları (ABD ile Fransa- Örn. De Gaulle dönemi. ABD ile Putin dönemi Rusya Fed.) Merkez - çevre işbirliği (ABD - Türkiye) Merkez - çevre anlaşmazlıkları (Devrim sonrası ABD - Iran) Çevre-çevre arası işbirliği (Iran-Suriye) Çevre-çevre arası anlaşmazlıklar (Türkiye-Suriye) Uluslararası sistem’de Wallerstein’e göre Dünya ekonomisi belirleyici. Fakat çevredeki toplumsal hareketlerin sisteme etkisi? Galtung, bir ekonomik, siyasi v.s operasyon için merkezin egemen sınıfı çevrenin egemen sınıfıyla işbirliği yapar diyor. Fakat o’da toplumsal hareketlerin rolünü yeterince önemsemiyor. Örneğin işçi sınıfı hareketi (1980’li yıllar Nikaragua), Dinsel hareketler (1979 sonrası İran) bu işbirliğini engelleyebilir. Dünya’da merkez-çevre Ilişkisi Merkez Ülkeler - kapital yoğun, uzmanlaşmış yüksek gelirli işgücü kullanılıyor. Çevre Ülkeler - emek yoğun, düşük gelirli işgücü kullanılıyor. Yarı-çevre - merkez ve çevre ülkelerindeki üretim biçimleri bir arada görülebiliyor. Wallerstein; yarı-çevre bir orta tabaka, markez-çevre arasında bir denge unsuru görevi yapar. Hegemon devletler; siyasi, ekonomik, askeri (veya bunların bir kombinasyonu) açıdan diğerlerine, tek başına veya bir ittifak halinde, isteklerini v.s dikte ettirebilecek ülkeler (ABD, Fransa vs.). Bir ülke’de merkez-çevre ilişkisi; Merkez, siyasi, ekonomik gücün yoğunlaştığı ve kararların alındığı yer. (Ispanya v.s). Çevre, bu kararlara tabi olan coğrafi ünite (Bask bölgesi v.s). Ulus-devlet; Bir ulusun devleti kapsadığı (devlet ile ulusun bir arada bulunduğu ve bu ulusun yaygın, egemen ve belirleyici unsur olduğu) ve bu devlete tam olarak hakim olduğu yapılanmadır (fakat biliyoruzki bugün var olan devletlerin çoğunluğu kültürel v.s. açıdan çoğulcu bir yapıya sahiptirler). Ekonomik, yasal, siyasal bir çerçevedir. Ideal bir durum olarak görülür. Burada belirli bir coğrafyada yaşayanların tümü tek bir ulusu temsil eder (Japonya). Ethnicity’de din, kültür, dil, tarihi bağların biri veya bir kombinasyonu rol oynayabilir. Kuzey Irlanda’da Katolik milliyetçiliği, Bask bölgesinde Bask dili vs. Milliyetçilik bu unsurları politize ederek kendi bağımsız kurumlarını oluşturmayı amaçlar. Siyasi kültür; Insanların siyasete bakışlarını/ona karşı tutumlarını araştırmak/ incelemek, o ülkenin siyasi kültürünü araştırmaktır. Insanların bulundukları toplumdaki siyasi gelişmeler, oluşumlar hakkında taşıdıkları bir dizi inançlar, hisler ve davranışlar ve onların ifade ediliş biçimleri bu toplumun siyasi kültürünü oluşturur (Almond&Powel). Uluslararası ilişkilerde siyasi bir birim olarak devlet, onun aracılığıyla otoritenin (yasal veya değil) belirli bir coğrafya parçasında tatbik edildiği (zorlayıcı veya değil) bir kurum olarak tanımlanabilir. Devlet; Ekonomik, siyasal, hukuki ve coğrafi bir yapılanmadır. Modern devlet, belirli bir coğrafyada idari, güvenlik, düzenleyici (ekonomik, siyasal, toplumsal anlamda) bir dizi kurumlarıda içerir. Uluslararası Ilişkiler; bireyden başlayarak bir dünya düzenine kadar uzanan ekonomik, siyasi v.s. faaliyetler, ve bireylerin, grupların, örgütlerin, devletlerin v.s. karşılıklı ilişkileridir. Uluslararası Sistem; Toplumsal/ uluslararası aktörlerin (devlet, örgütler vs.) ve onların toplumsal/ uluslararası davranışlarının oluşturduğu yapılanma (politikalar, kararlar) uluslararası sistemi oluşturur. Bu yapılanma kendi unsurlarından (devlet vs.) birinin/ birkaçının veya toplumsal v.s hareketlerin (bolşevik devrimi, İran Devrimi v.s.) etkisiyle değişime uğrayabilirler. Devletlerarası ilişkiler, toplumdaki değişik gurup, sınıf çıkarlarının temsili, ve devletin yasallığının bireyler, sınıflar ve toplumsal gurupların kabulü ile doğrudan bağlantılı olması bize devletin toplumun üzerinde bağımsız bir oluşum veya bir dizi kurumlardan ibaret olmadığını gösterir. Toplumun unsurları, birey, sınıf, etnik gruplar, çıkar grupları, örgütler. Her birinin sistemden değişik veya ortak beklentileri olabilir. Devletler bir oranda iç ve dış sınırlamalarla karşılaşırlar. Uluslararası ilişkilerinde devlet eğer gönüllü olarak üye olmuşşa, IMF, Avrupa Birliği, NATO gibi örgütlenmelerin kurallarına uymak zorundadırlar.