İTÜ GELİŞTİRME VAKFI ÖZEL Dr. NATUK BİRKAN İLKOKULU VE ORTAOKULU 2013 - 2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. SINIF VELİ BÜLTENİ BEDEN ALGISININ GELİŞİMİ Beden algısı, bireyin kendi bedeninin nasıl göründüğü ve başka insanların onun bedenini nasıl gördükleri hakkındaki düşünceleridir. Bu düşünceler olumlu olduğu gibi olumsuz da olabilir. Beden algısının gelişiminde etkili olan birçok faktör vardır: bebeklik döneminden itibaren beslenme alışkanlıkları, içinde bulundukları gelişim döneminin özellikleri, anne baba tutumları , akran grupları, medya vb. Velilerimizle ve öğrencilerimizle yaptığımız görüşmelere, okul yaşantısı içinde öğrenciler arasındaki diyologların içeriğine baktığımızda bu konunun özellikle son yıllarda daha fazla gündem oluşturduğunu görmekteyiz. Bu gözlemimiz sonucunda oluşturulan bültenimizin ilk kısmında “Beden Algısını Etkileyen Faktörler” başlığı altında beden algısının gelişmesinde etkili olan iki faktör ele alınmıştır: İlk kısımda beslenme alışkanlıkları ve medya; ikinci kısmında ise çocuklarda olumlu beden algısının gelişmesi için anne babalara öneriler. İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2014 Beden Algısının Gelişmesinde Etkili Olan Faktörler I. Gelişim Dönemleri ve Beslenme Alışkanlıkları Anne keyifliyse, bebek de beslenirken Erken dönemden itibaren bir bebek için yapılacak en önemli duygusal olarak doygunluk yaşar. bakım işlemi onu beslemektir. Bebeğin bu dönemdeki en sağlıklı beslenme biçimi annesi tarafından emzirilmesidir. Annenin bunu yaparken mutlu ya da mutsuz olması, kızgın ya da keyifli olması, çok fazla dokunmadan yalnızca beslemek amacıyla yapması bebeğin beslenme alışkanlıklarını etkiler. Anne keyifliyse bebek de beslenirken keyif alır ve böylece beslenme sırasında duygusal doygunluk da yaşar. Tersi durumda ise bebek yemek yemeyi reddeder ve duygusal doyum da yaşamaz. İlk aylarda hızla büyüdüğü ve çok fazla enerji harcadığı için fazla yemek yiyen bebek zamanla yemek miktarını azaltarak sevdiği yemekleri yemeyi tercih etmeye başlar. Bu çocuğun kişiliğini oluşturma sürecinde ilk adımlardan biridir. Bebek yemek istemediğini yemeye zorlanırsa, doyduğu halde yemesi için ısrar edilirse ya da acıktığını belli eden tepkilerinden çok sonra yemek verilirse doyma hissi gelişmez. Doyma hissi gelişmeyen çocuk ya çok zor yemek yer ya da çok fazla yemek yer. Bu iki durum da çocuğun hoşlandıklarını ve hoşlanmadıklarını ayırt etmesine engel olur. Aynı zamanda bebeğin ihtiyaçlarının zamanında karşılanması kendini güvende hissetmesine sebep olmakla birlikte kabul ve onay gördüğünü, önemli ve değerli olduğunu hissetmesine de sebep olur. Anne keyifliyse bebek de beslenirken duygusal olarak doygunluk yaşar. Kendisini önemsiz ve değersiz hisseden, aile üyeleri tarafından bedensel özellikleri ile dalga geçilen çocukların olumlu beden algısı geliştirmesi güçleşecektir. Ailesi tarafından kabul görmediği için benlik saygısı düşük olarak yetişen bir çocuk yetersizlik ve boşluk duyguları içinde kalır. Bu boşluğu doldurmanın yolu genellikle geçici doyum sağlayan yemek yeme ile şekillenir. Bu da bireyin aşırı zayıf ya da aşırı şişman olmasına sebep olur. 2 İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2014 Kısacası, erken dönemden itibaren bebeğin anne ile iletişimi, annenin bebeğin hem fiziksel hem ruhsal doyumunu sağlaması ve zamanla bebekten gelen tepkilere duyarlı olması olumlu beslenme alışkanlıklarının geliştirilmesinde önem taşımaktadır. Aksi halde, annenin çocuğun ihtiyaçlarına duyarlı olmaması, çocuğun yoğun bir değersizlik duygusu yaşamasına, dolayısıyla içindeki yetersizlik duygusunu kapatmak amacıyla aşırı yemek yemesine bazen de yemek yememesine neden olur. Olumsuz beslenme alışkanlıklarının gelişmesine sebeb olan bu durum da olumsuz bir beden algısının gelişmesinde etkilidir. Erken dönemde ihtiyaçları karşılanmayan çocuk, yetersizlik ve boşluk duyguları içinde kalır. Erken çocukluk döneminde çocuklarımızla pek çok konuda çatışma yaşarız. Çocuk bağımsızlığını ilan etme konusunda ilk adımlar, annenin verdiği yemek seçilerek ya da red edilerek atılır. Anne zorlar, kızar, baskı uygularsa çatışma daha büyüyerek savaş başlar. Yemek konusunda yaşanan bu gerilim daha önemlisi bu karşı koyma ve çatışma çocuğun diğer davranışlarına da yansır. Uyku düzeni, çalışma düzeni, isteklerini erteleme, sosyal ilişki ve iletişim biçimi gibi... Ergenlik döneminde ise bedene yönelme vardır ve beden algısı ergeni çok meşgul eder. Ergen aynaya baktığında sürekli değişen bir görüntü ile karşılaşmakta ve bununla eş zamanlı Beden imajı, ergenlik döneminde Erken dönemde ihtiyaçları değil anaokuluçocuk çağlarında başlar. karşılanmayan yetersizlik ve boşluk duyguları içinde kalır. olarak yaşadığı sıkıntılarla yüzleşmektedir. Ergen bedeni ve kişiliği ile savaşır, daha doğrusu bedenini ve kişiliğini; yani yeni benliğini çevreye kabul ettirme savaşı verir. İlk değişim bedende ortaya çıktığından, ergenliğin başlangıcını bedendeki fiziksel gelişmeler belirler. Bu nedenle de ergenin savaşının bedende başladığını söyleyebiliriz. Ergenin mutlak düşmanı bedenidir. Ergen, yetişkinliğe adım attığında pek çok seçim yapmak durumunda kalır, artık hayatını sürdüreceği çerçeveyi çizmektedir. Bu çerçeveyi çizerken yapılacak seçim, ergenin benlik algısıyla, dolayısıyla bedene bakışıyla doğru orantılıdır. Beden algısında yaşanan değişimlere paralel olarak, ergenler bir yandan beden ile çatışırken diğer yandan çevrede bedenleriyle kabul görme yarışı içine girerler. Ergenlik döneminde beden ve benlik anne babaların koruyucu çerçevesinden çıkar, ancak henüz tam bir benlik ideali de oluşmamıştır. Ergen zaman zaman çocukluğunu korumaya, değişmemiş bedenine geri dönmeye çalışır. Bedenindeki değişimi dolayısıyla bir yetişkin olma ve sorumluluk alma sürecini kontrol etmeye çalışır. doygunluk yaşar. 3 İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2014 Kontrolü sağlamak için ise bedenindeki değişimi kontrol etmek ister. İşte böylelikle yeme bozuklukları ortaya çıkabilir. Ergenin amacı bedeninin somut gereksinimlerini kontrol ederek, tüm benliğine hakimmiş hissini uyandırmak ve zayıflık duygusunu maskelemektir. Ayrıca ergenlik, hormonal değişimlerin de yaşandığı yıllar olarak karşı cinse ilginin arttığı bir dönemdir. Karşı cinse kendini beğendirmek, güzel-yakışıklı görünmek duygusu artık ergen için takıntı hâline gelebilir. a. Medya Bireyin beden algısı; gelişim özelliklerinin, beslenme alışkanlıklarının, ailenin tutumlarının yanı sıra toplumun öğrettiklerinden de kaynaklanır. Günümüz koşullarında bu yönde etkili olan en güçlü faktörlerden biri de medyadır. Küçük yaşlardan itibaren çocukların çizgi filmleri büyük bir heyecanla izlediklerini biliyoruz. Çocukların gözdesi olan çizgi filmlere baktığımızda kadın kahramanların çok ince olması, erkek kahramanların da çok kaslı ve güçlü olması ister istemez medya yoluyla erkek ve kızlara dair birtakım mesajların verilmesine neden oluyor. Yani bu durumda daha okul öncesi çağlarından itibaren kızlar kendilerini zayıf görmek isterken, erkekler de kaslı ve güçlü görmek isteyen bir hale bürünüyor. Dolayısıyla çocuklar içten içe gerçekçi olmayan bir beden imgesine sahip olabiliyor. Çizgi filmlerdeki kahramanların özellikleri çocukların gerçekçi olmayan bir beden imgesine sahip olmalarına neden olur. Yurt dışında yapılan bir araştırma, ergenlik dönemindeki kızların her hafta 31 saati televizyon seyrederek, yaklaşık 15 saati internette ve 4 saati dergilere bakarak geçirdiğini gösteriyor. Diğer taraftan hiç televizyon seyretmesek ya da dergi okumasak da normal yaşamın akışı içinde yolda, metroda, otobüste, bir alışveriş merkezinde, yaşamımızın pek çok alanında reklam panoları ile karşılaşıyoruz. Peki, bu reklamlar, medya bize ne söylüyor? Medya sürekli bakımlı olmaktan, güzel olmaktan, kaslı ya da zayıf olmaktan bahsediyor. Sürekli bakımlı, güzel, kaslı ya da zayıf olmamız gerektiği mesajını veriyor. 1995'te yapılan bir araştırmaya göre kadınların yüzde 70'i, bir kadın dergisine üç dakika baktıktan sonra kendini depresif ve suçlu hissediyor çünkü kendini beğenmiyor. 20 yıl önce mankenlerin ortalama kadından %8 daha az kilolu olması gerekirken bugün ortalama bir kadından %23kahramanların daha az kilolu olması bekleniyor. Yani çıta gitgide yükseliyor. Şimdi; ancak sağlıklı Çizgi filmlerdeki özellikleri çocukların gerçekçi kilomuzdan %20 daha zayıf olursak kendimizi daha güzel buluyoruz. Yapılan araştırmalar medyanın olmayan bir beden imgesine sahip olmalarına neden olur. 4 İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2014 etkisi ile ergenlik dönemindeki kızların %80'inin görünüşlerinden memnun olmadığını, kadınların ise %97'sinin bedenleri konusunda kendilerini acımasızca eleştirdiklerini gösteriyor. Kısacası, medya sayesinde her gün güzel olmamız gerektiği ve bunun için ne yapmamız gerektiğine dair pek çok mesaj ile karşılaşıyor ve “imkansız”ı olamadıkça kendimize bir kez daha kızıyoruz. ANNE BABALARA ÖNERİLER Yukarıda da belirtildiği üzere, sağlıklı beden imajı erken dönem anne çocuk ilişkisine kadar dayanıyor ve anaokulu çağlarında gelişmeye devam ediyor. Dolayısıyla çocuğun sağlıklı beden imgesinin gelişmesi için anne babalara büyük görev düşüyor. Olumlu bir beden algısının gelişmesinde ilk ve en önemli adım çocuğa olumlu ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırılmasıdır. Erken dönemden itibaren doyma hissi gelişen, ebeveyni tarafından anlaşılan ve kabul gören çocuğun Erken dönemden itibaren “ebeveyni tarafından anlaşılma ve kabul görme” olumlu beden algısının gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. olumlu beslenme alışkanlıklarının gelişmesinin, olumlu beden algısının gelişmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca çocuğun kendisine ilişkin gerçekçi değerlendirmeler yapabilmesine yardımcı olmak da olumlu beden algısının gelişmesinde önem kazanmaktadır; çünkü ancak bu şekilde çocuk kendisini “gerçekçi” bir şekilde kabul edebilir. Bir diğer unsur çocuğun gerçekçi değerlendirmelerini kabul etmesi için ona destek olmaktır. Unutmayalım ki ancak anne babası tarafından kabul gören çocuk kendini tanır, farklılıklarınıbenzerliklerini bilir, duygularını ifade eder, olumsuz duygulara katlanmayı öğrenir, isteklerini ve ihtiyaçlarını ayırt eder, onları dile getirir. Ebeveynlerin çocuğun bir birey olarak eşsiz ve benzersiz olduklarını içtenlikle kabul etmeleri, çocuğun kendisini de kabul etmesini sağlar. Erken dönemde ihtiyaçları Çocukların kilolarının aile arasında sıklıkla gündeme getirilerek çocuğun beslenme karşılanmayan çocuk yetersizlik ve alışkanlıklarının değiştirilmeye çalışılması ile olumsuz beslenme alışkanlıkları kısır döngüsü boşluk duyguları içinde kalır. sadece daha da güçlendirecektir. Bu yüzden çocuğunuz kilolu da olsa kilosu ile ilgili eleştirilerde bulunmak yerine bedeninden daha başka özelliklerinin, yeteneklerinin, 5 İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2014 başarısının, arkadaşlarıyla olan ilişkisinin daha önemli olduğunun altını çizmek önemlidir. Yani kısacası bedeni dışındaki güçlü tarafları vurgulamak, çocuğunuzun olumlu beden algısının gelişmesinde önem taşımaktadır. SON SÖZ... Sağlıksız beden algısı, hem beden algısı bozukluklarına hem de daha sonra gelişecek olan yeme bozuklukları ve kilo problemlerine sebep olmaktadır. Yurt dışında yapılan bir çalışmada 8 milyonun üstünde insanın yeme bozukluğu yaşadığı saptanmıştır. Biz yetişkinlerde güzellik anlayışının bir yerden bir yere ve zamanla değiştiğini dikkate almadan bazen kendimizi beğenmeyebiliyoruz. Asıl soru “ Yetişkinler olarak biz olumlu bir benlik algısına sahip değilken çocuklarımıza nasıl bir olumlu beden algısı kazandıracağımız?”dır. Sonuç olarak, bir yerden öteki yere değişen görece bir kriter bizi bu kadar etkilediği sürece bir başka deyişle anne babalar olarak biz kendi bedenimizle barışmadığımız sürece çocuğumuzun olumlu bir beden algısı geliştirmesi çok da gerçekçi gözükmüyor. PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÖLÜMÜ KAYNAKÇA: Projektif Testler Derneği Eğitimleri Ders Notları Uzman Psikolog Hande Sinirlioğlu Ertaş- Yeme Bozuklukları ber/1031064-bu-ulkede-kadinlar-zorla-sismanlatiliyor 6 İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2014