Kombine tedavi uygulanmalıdır Dr. Nurol Arık 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nefroloji Anabilim Dalı A ni ve belirgin kan basıncı düşüşünün yaşamsal organların kanlanmasını bozacağı endişesiyle pek çok hastada başlangıç antihipertansif ilaç dozları önerilen tam dozdan daha düşük olmaktadır. Ancak hastaların önemli bir kısmında tek ajanla hedef değerlere ulaşılamaması birden fazla ilacı kullanmayı gerektirmektedir. JNC VII raporuna göre hastanın hedeflenen kan basıncı düşmesi sistolik için 20 mmHg ve diastolik kan basıncı için 10 mmHg’den fazla olduğunda tedaviye iki ilaçla başlanabilir. Bu ilaçlar ayrı olarak başlanabileceği gibi sabit dozda karışım ilaçlar kullanılabilir. Kombinasyon tedavisinin kullanılmasının çeşitli nedenleri bulunur: 1) İlaç kombinasyonu antihipertansif etkiyi arttırabilir; 2) Yan etkiler daha az görülebilir; 3) Farklı ilaçlar spesifik son organ etkilerini tamamlayabilir. Antihipertansif etkinin artması Çeşitli hemodinamik yollardan etki eden farklı grup ilaçlar etkilerini arttırıcı etki yapabilirler. Örneğin diüretikler dolaşan kan volümünü azaltır; beta blokörler periferik vasküler basıncı arttırırken kalp hızı ve kardiyak out putu azaltır; Vazodilatörler( ACE inhibitörleri, kalsiyum antagonistleri, alfa blokörler gibi) periferik vasküler basıncı düşürürler; santral aktif ajanlar sempatik akımı azaltırlar. Aynı yoldan etki gösteren ilaçların da hücrede etki gösterdiği yerler farklı olduğundan additif etki yapabilirler. Yan etkilerin azalması Pek çok yan etki dozla ilişkili olarak meydana gelir. Kombinasyon tedavilerinde ilaçlar daha düşük dozda kullanılarak istenen kan basıncı düşmesi sağlandığından yan etkilerin görülmesi azalmaktadır. Ayrıca farklı gruptan ilaçlar kullanılması sırasında ilaçlar birbirlerinin istenmeyen etkilerini nötralize edebilirler. Örneğin diüretikler renin- anjiotensin sistemini uyarırlar ve bu yüzden ACE inhibitörleri ve ATII reseptör blokörleriyle ideal olarak kombine edilebilirler. Bu durum ayrıca hasta tolerabilitesinin artmasına neden olur. Farklı ilaçların birlikte hedef organdaki etkilerini tamamlayıcı etki göstermeleri Örneğin kalsiyum antagonistleri afferent arteryel tonusu azaltırken, ACE inhibitörleri başlıca efferent arteriolde etki gösterir. Bu iki ilacın birlikte kullanılması ise glomerül içi basıncın daha fazla düşmesini sağlar. Kombinasyon tedavisinin en önemli handikabı alınan tablet sayısının artması sonucunda hastanın tedaviye uyumunun azalabilmesidir. Bu sorun sabit dozda kombinasyon tabletleri kullanılarak aşılabilir. Tedaviye herhangi bir ilaç eklenmeden önce mutlaka hasta uyumu sorgulanmalıdır.Kombinasyon tedavisinde aşırı hipotansiyondan kaçınmak için seçilen ilaç dozları çok yüksek olmamalıdır. Ayrıca bu tedavi sırasında hastanın yaşam tarzı değişikliklerine uyumunda bozulma olabilir. JNC VII raporunda önerilen yaşam tarzı değişiklikleri ve beklenen kan basıncı düşmesi Beklenen sistolik Düzenleme Öneri kan basıncı düşmesi Kilo verilmesi Normal vücut ağırlığının 5- 20 mmHG ( 10 korunması (BMI 18.5- 24.9 kg kayıp) kg/m2) Yemek alışkanlığının Meyve ve sebze tüketiminin 8- 14 mmHg düzeltilmesi arttrılması, düşük lipidli diyet (total ve doymuş ) Diyette tuz kısıtlanması Günlük tuz alımının 6 gramın 2- 8 mmHg altına indirilmesi Fiziksel aktivite Düzenli aerobik fiziksel aktivite 4- 9 mmHg Alkol alımının azaltılması Erkekelerde 2 kadınlarda 1 2- 4 mmHg kadehten fazla olmaması İyi bir kombinasyon tedavisi nasıl olmalıdır? Öncelikle kombinasyon tedavisinde kullanılan ilaçlar birlikte additif etki göstermeli veya ilaçların tek tek etkisinden daha fazla etkili olmalıdır. Tamamlayıcı hemodinamik mekanizmalarla etkili olan iki farklı ilaç başarılı sinerjistik etki göstererek kan basıncında beklenenden daha fazla düşme sağlanabilir.Örneğin diüretiklerin kan basıncı düşürmedeki etkileri böbrekten renin salgılanmasını reaktif arttırmaları nedeniyle sınırlıdır, ancak bu istenmeyen etki birlikte beta blokör kullanımı ile azaltılabilir İkinci olarak istenmeyen hemodinamik ve humoral mekanizmalar farklı gruptan ilaçların kullanılması ile nötralize edilebilmelidir. Örneğin kalsiyum antagonistleri periferik vazodilatasyon yaparken, adrenerjik ve renin anjiotensin sistemin aktivasyonuna neden olur; bu durum birlikte ACE inhibitörleri veya beta blokörlerin kullanımı ile azaltılabilir. Bunların yanı sıra ilaçların kullanımı sonucu yan etkiler minimal olmalı ve tercihen doku koruyucu etki artmalıdır. Beta blokör ve diüretik kombinasyon tedavisi Beta blokör ve diüretikler sistemik hipertansiyon tedavisinde en sık kullanılan ilk basamak ilaçlardır. Birlikte veya sabit dozda kombinasyon preparatları kullanıldığında kan basıncının kontrol edilmesi büyük ölçüde sağlanır. Sabit dozda preparatlar kullanılmasının basitliği ve rahatlığı yanı sıra maliyetinin az olması en önemli avantajlarıdır. Bu formüllerin dezavantajı ise dozda esnekliğin sağlanamamasıdır. İki ilaç birlikte kan basıncını daha iyi düşürdüğünden kombinasyon için tercih edilebilecek ilaçlardır. Beta blokör ilaçlar diüretiklerin yaptığı plazma renin aktivitesi artışı, ve sempatik sistem akımındaki artışı, hipokalemiyi düzeltirken ; diüretikler beta blokörlerin indüklediği sol ventrikül disfonksiyonuna bağlı ödemi azaltabilirler. Yüksek dozda diüretik kullanılması sempatik sinir sistemi ve renin anjiotensisn sisteminde sekonder aktivasyona, hipokalemi, hiperürisemi ve kan şekerinde yükselmeye neden olduğu için önerilmemektedir. Ace inhibitörleri ve diüretik tedavisinin kombinasyonu Bu ilaçların kombinasyonunun önemli avantajları bulunmaktadır. Birincisi diüretiklerin kan basıncı düşürücü kapasiteleri reaktif hiperreninemi nedeniyle sınırlıdır. Bu kombinasyon mantıklı bir yaklaşımdır ve bazı çalışmalarda % 80in üzerinde cevap alınmıştır. Bundan başka düşük plazma renin seviyesi olan hasta grubunda ( zenciler gibi) yalnızca ACE inhibitörlerine cevap zayıftır, ancak ilaca duyarlılık diüretik eklenmesiyle düzeltilebilir. Üçüncü olarak ACE inhibitörleri aldesteron oluşumunu da azaltarak potasyum retansiyonuna neden olurlar; diğer yandan tiazid diüretikleri potasyum kaybını arttırırlar. Ayrıca ACE inhibitörleri tiazid grubu diüretiklerin neden olduğu kan şekeri ve ürik asit seviyelerindeki yükselmeyi azaltırlar. Ace inhibitörleri diüretiklerin natriüretik etkisini arttırırlar. ACE inhibitörüne diüretik eklenmesi ihtiyaç olan ACE inhibitörü dozunu azalır ve kan basıncı düşürülmesinde sinerjistik etki yapar. ACE inhibitörü ve diüretik kombinasyonu alan hastalarda tuz kısıtlaması yapılmalıdır. Kullanılan tiazid dozunun ne kadar olması gerektiği konusunda çeşitli çalışmalar yapılımıştır12.5 mg tiazid eklenmesi ile kan basıncının etkili bir şekilde düşürülebileceği ve istenmeyen metabolik etkilerin minimal olduğu görülmüştür. Bu tip kombinasyon tedavisinin çeşitli sakıncaları bulunmaktadır. Şiddetli kalp yetmezliğinde belirgin tuz retansiyonu varsa reaktif hiperreninemi eğilimi göz önünde bulundurulmalı; bu hastalara ACE inhibitörü başlanması ilk doz etkisine bağlı ciddi hipotansiyona neden olabilir. Benzer durum renal arter stenozunun olduğu hastalarda oluşabilir. Dirençli kalp yetmezliği olan veya bilateral renal arter stenozu olan hastalarda diüretik tedaviye ACE inhibitörü eklenmesi böbrek fonksiyonlarında azalmaya neden olabilir. Tedaviye potasyum tutucu diüretiklerin veya potasyum desteğinin eklenmesi özellikle böbrek yetmezliği varlığında tehlikeli hiperkalemiye neden olabilir Standart tedavide alışılmış dozda ACE inhibitörü ile düşük dozda diüretik( 12.5 mg veya daha az hidroklorotiazid) kullanılır. Bunun dışında kaptopril furosemidin renal tubüler atılımı ile yarıştığı için furosemidin diüretik etkisine spesifik inhibitör etki yapar. Bu durum furosemidin diüretik ve natriüretik etkisinin belirgin kaybına neden olur. Kombinasyon tedavisine başlanırken diüretiklerin maksimum etkisini gösterebilmesi için 6- 12 hafta gerektiği hatırlanmalıdır. Diüretik ve anjiotnsin reseptör inhibitörlerinin kombinasyonu kalp debisinde çok az değişiklik meydana gelir. Bu ilaçların uygulanması sırasında dolaşımdaki anjiotensin II düzeyleri yükselirken aynı anda renin anjiotensin mekanizması- ACEi içermeyen yollarda üretilen AII dahil- tam olarak bloke olur. Bu ilaç grubunun ACE inhibitörlerinden en önemli farkı ACE inhibitörlerinin bazı yan etkilerinden sorumlu olan kinin düzeyinde yükselme yapmamalarıdır. ACE inhibitörlerinde olduğu gibi anjiotensin reseptör blokörlerinin de hipertansiyonlu hastalarda direnç arterlerinin yapısını ve endotel işlev bozukluğunu düzelttiği saptanmıştır. Anjiotensin reseptör blokörleri(ARB) böbrek yetersizliğinde de etkilidir ve proteinüriyi azaltırlar. ARB ile sol ventrikül boyutlarında gerileme olduğu bulunmuştur. Yan etkiler genellikle az görülür ve güvenle kullanılabilirler. Ancak renin anjiotensin mekanizmasının bloke olması nedeniyle hiperpotasemi, hipotansiyon, renal bozukluk görülebilir. ARB tedavisine diüretik eklenmesi tedavinin etkinliğini arttırır. Hidroklorotiazid ile ARB kombinasyonu aditif hipotansif etki yapar; çünkü iki ilaç farklı ve birbirini tamamlayan yollardan etki ederler. Kalsiyum kanal antagonistleri ve diüretiklerin kombinasyonu Tiazid grubu diüretiklerin akut ve uzun dönem uygulanması sonucu natriürezise yol açtığı iyi bilinmektedir. Ancak tuz alımının kısıtlandığı durumlarda da bu etkinin sürmesi, dahası tuz tüketiminin azalması ile antihipertansif etkinin artması bu ilaçların natriürezisten başka yollarla da etkili olduğunu düşündürmüştür. Tiazidler vasküler düz kas hücrelerinin kontraksiyonunu direkt olarak inhibe eder. Uzun süreli tedavide tiazid diüetikler adrenerjik hiposensiviteye neden olabilirler. Kalsiyum kanal antagonistleri diüretikler gibi kan basıncını natriüretik etkileri ve vasküler düz kastaki spesifik gevşeyici etkileriyle düşürürler. Farmakolojik olarak hücresel kalsiyum alımının engellenmesi damar genişlemesine yol açar. Bu etkilerine ilaveten akut ve kronik natriüretik etkileri de vardır. Bu iki ilaç grubunun benzer yollardan etki etmesi nedeniyle teorik olarak kan basıncını düşürmede tamamlayıcı etki yapmayacakları ileri sürülebilir. Diyetteki tuz ile kalsiyum kanal blokörleriinin antihipertansif etkinliği arasındaki ilişkiye bakıldığında sodyum kısıtlamanın etkinliği azaltabileceği, yüksek miktarda alınmasının ise etkinliği güçlendirebileceği görülmüştür. Öte yandan bazı kontrollü çalışmalarda bu ilaçların diüretiklerle kullanılmasının ek bir antihiperansif etki çıkardığı gösterilmiştir. Beta blokörlerle kalsiyum antagonistlerinin kombinasyonu Renin anjiotensin sistemi kan basıncı ve sıvı-elektrolit dengesinin düzenlenmesinde önemli role sahiptir. Sistemin aktivasyonu sonucu oluşan anjiotensin II tip I reseptörler yoluyla kardiyovasküler sistemde önemli sonuçlara yol açar; bu etkiler vazokonstriksiyon, sodyum- sıvı retansiyonu, hücresel büyüme, pozitif inotropik etkilerdir. Bu sistem kalp yetmezliği ve hipertansiyon patogenezinde de önemli role sahiptir. Beta blokörler sık kullanılan ilaçlar olmasına rağmen antihipertansif etkilerini nasıl gösterdikleri hala yeterince anlaşılamamıştır. Antihipertansif mekanizmaları çok sayıda olup, bunlar başlangıçta kardiyak out putta azalma daha sonra total periferik rezsitansta düşme, renin sekresyonunun azalmasını içerir. Anjiotensin reseptör blokörleri anjiotensin II yi AT-1 reseptöründen ayırıp, bilinen etkilerini antagonize eder; sonuçta periferik dirençte doza bağlı düşme ve kalp hızı ve Kalsiyum antagonistleri vasküler düz kas üzerindeki etkilerini L tipi kalsiyum kanlarlının inhibe ederek yapar. Bu şekilde total periferik direnç düşer. Periferik vazodilatasyon nedeniyle kalsiyum antagonistleri renin ve adrenerjik aktivasyonu arttırma eğilimindedir. Bu etki uzun süre etkili kalsiyum antagonistlerinde daha azdır. Ayrıca endotel koruyucu etkileri ve insülin rezistansında düzelmeye yol açtıklarına dair bazı bulgular vardır. Beta blokörler kardiyak out putu azaltarak kalsiyum antagonistleri periferal vazodilatasyon yoluyla birbirlerini tamamlayıcı etki gösterirler. Bu ajanlar düşük dozlarda kombinasyonda başaryla kullanılabilirler. Beta blokörler dihidropiridin grubu kalsiyum antagonistleri ile nondihidropiridin grubundakilere göre daha iyi kombine edilebilirler. Bu fark nondihidropiridin grubundakilerin sinus ve atrioventriküler düğümdeki inhibitör etkilerine bağlıdır. Beta blokör ve ace inhibitörlerinin kombinasyonu Beta blokörler ve ACE inhibitörleri benzer yoldan etki yapmaktadırlar. Bu ikili kombinasyon klasik hipertansiyon tedavi şemalarına alınmamaktadır. Yapılan çalışmalar bu iki ilacın beraber kullanılmasının beklenenden daha fazla etkin olduğunu göstermiştir. Bu durumun temel mekanizması ACE inhibitörleriyle kimaz aktivitesinin inhibe edilememesi, anjiotensin I düzeylerinde artış oluşması,anjiotensin II oluşumunun devam etmesi sonucu olabilir. Beta blokörler bu yol için substratı azaltabilirler. Yüksek reninli ve veya sempatoadrenerj,ik tonusu fazla olan hastalarda özellikle bu kombinasyon etkili olabilir. Akut miyokard infarktüsü sonrası beta blokör ve ACE inhibitörleri kombinasyonunun kullanılması sadece aritmileri azaltmakla kalmaz aynı zamanda ventriküler dilatasyon ve egzersiz toleransında düzelmeye de neden olabilir. Kalsiyum antagonistleri ve ACE inhibitörlerinin kombinasyonu Kalsiyum antagonistleri voltaja bağımlı kalsiyum kanallarının farklı yerlerine etki ederek hücre dışındaki kalsiyum iyonlarının hücrelere, özellikle düz kas hücrelerine girişini azaltırlar. Kalsiyum hücre içinde sinyal mekanizması olarak çeşitli süreçlerde rol oynar. Koroner arter hastalığında hücre içi kalsiyumun yükselmesi trombosit aktivasyonu, vazokonstriksiyon ve damar düz kas hücrelerinin çoğalmasıyla sonuçlanır. Ayrıca endotel hücrelerinden, damarlar üzerinde etkili maddelerin salıverilmesine neden olur. Kronik nifedipin veya nitrendipin tedavisinin koroner dolaşımda yeni lezyonlar gelişmesini, mevcut stenozları et- kilemeksizin azalttığı anjiografi çalışmalarında gösterilmiştir. Bu çalışmalarda lipid düşürücü ilaçlar kadar olmasa da antiaterojenik özellik taşıdıklarını doğrulamıştır. Endotel çeşitli vazoaktif maddeler sentezleyip salgılar. Bunlardan en önemlilerinden birisi endotel kökenli gevşetici faktör olarak adlandırılan nitrik oksiddir. Vazodilatör, antiagregan ve antiproliferatif etkileri olan nitrik oksidin ortadan kalkması klinik kardiyovasküler hastalık gelişiminde katkıda bulunur. Kronik ACE inhibitörü tedavisi L arginin- nitrik asit yolunun bradikinin etkisiyle uyarılması ve endotel kaynaklı hiperpolarize edici faktörün(EDHF) oluşumunu arttırır. Bu etki, damar duvarını sürekli gevşek tutarak perfüzyonun artmasına, periferik direnç ve kan basıncının düşmesine neden olabilir. ACE inhibitörlerinin uzun süre kullanılması, trombositlerin anjiotensin II reseptörleri içermesi ve bradikininin, trombosit kümelenmesi ve yapışmasının nitrik oksid yoluyla güçlendirmesi nedeniyle endotelin antitrombotik etkilerine katkıda bulunabilir. Anjiotensin II büyümeyle ilgili onkogenlerin ekspresyonuna ve otokrin büyüme faktörlerinin eşlinde düz kas hücre migrasyonuna ve hipertrofi gelişmesine neden olur. ACE inhibitörlerinin dolaylı etkileri, nitrik oksidin proliferasyonu ve migrasyonu önleyici özelliklere sahip olması nedeniyle damar duvarlarındaki hipertrofinin düzenlenmesi açısından önemli olabilir. Hem ACE inhibitörleri hem de kalsiyum antagonistleri hipertansif hastalarda kan basıncını etkili bir şekilde düşürebilirler. Bu iki ilacın birlikte kullanılması farklı mekanizmalarla etkili olduklarından avantaj sağlayabilir. Kalsiyum antagonistleri güçlü vazodilatörken, renin-anjiotensin sistemini etkilemezler. Sempatik sinir sistemi kalsiyum antagonistlerinin etksiyle uyarılırken; ACE inhibitörleri anjiotensin IInin sempatik deşarjı uyarıcı etkisini önleyerek sempatik aktiviteyi azaltır. Ayrıca damar duvarında gösterdikleri sinerjistik etkiyle damarın daha fazla korunmasını sağlayabilirler. Böbrek fonksiyonlarının bozulması hipertansiyon ve diabetin önemli bir komplikasyonudur. Glomerül içi basıncın yükselmesi bu hastalıklarda böbrek yetmezliğnin gelişmesinde önemli bir role sahiptir. ACE inhibitörleri öncelikli olarak efferent arteriolde vazodilatasyona yol açarak glomerül içi basıncı düşürürken; kalsiyum kanal antagonistleri glomerül içi basıncı hem afferent hem de efferent arterollerdeki vasküler direnci azaltarak düşürür. Bu şekilde yapılan kombinasyon aditif etkiye sahip gözükmektedir.