Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 273-289 Hanife AKGÜL1 YALNIZLIK DUYGUSU VE ÖLÇÜMÜ Özet İnsana özgü psikolojik bir durum olan yalnızlığın, insan var olduğundan beri, var olduğu düşünülmektedir. Son dönemde psikoloji bilimi, psikolog ve psikolojik danışmanlar giderek artan bir oranda yalnızlıkla daha fazla ilgilenmeye başlamışlardır. Günümüzde değişen kültür, toplumsal yaşam biçimleri, aile yapısı, gelişen teknoloji, insan ömrünün uzaması, tek başına yaşayan bireylerin sayısının artması, kentleşme ve bunların getirdiği yabancılaşma, izolasyon günümüz modern insanının ister erkek ister kadın olsun daha sık ve yoğun olarak yalnızlık duygusu yaşamasına neden olmaktadır. Bu literatür çalışmasının amacı son yıllarda giderek yoğun yaşanıldığı düşünülen yalnızlık duygusunu ve yalnızlık ölçümünü derinlemesine incelemektir. Çalışmada yalnızlık derinlemesine araştırılıp, incelenerek alan yazında kullanılan ölçekler taranarak, açıklanmıştır. Araştırmada tanıtılan ölçeklerin, yalnızlık konusunda çalışma yapacak araştırmacılara, ölçme aracı seçiminde yararlı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Yalnızlık, yalnızlık duygusu, yalnızlığın ölçümü, ölçme aracı FEELING OF LONELINESS AND ITS MEASUREMENT Abstract Being a human-specific psychological condition, loneliness is considered to date back to existence of human. Recently, science of psychology, psychologists, and psychological consultants have started to be further interested in loneliness increasingly. Today’s changing culture, social life styles, family structure, advancing technology, extended life expectancy, increasing number of individuals living alone, urbanization, alienation brought by them, and isolation cause modern human, either female or male to experience feeling of loneliness more frequently and intensively. 1 Dr., Erciyes Üniversitesi, Develi Hüseyin Şahin MYO, Çocuk Bakımı ve Gençlik Hizmetleri., [email protected] Hanife Akgül The aim of this literature study is to thoroughly investigate feeling of loneliness, which is supposed to be experienced gradually more intensively in recent years, as well as its measurement. In the study, loneliness was explained by being extensively researched and investigated and surveying scales used in the relevant literature. The scales introduced in the study are thought to be beneficial for researchers, who will study on loneliness, to select an assessment instrument. Key Words: Loneliness, feeling of loneliness, measurement of loneliness, assessment instrument 1.GİRİŞ Yalnızlık, incelenip değerlendirildiğinde; hemen hemen her ülkede farklı derecelerde yaşanıyor olması nedeniyle küresel boyutlu sosyal bir sorundur. Özellikle gelişmiş ülkelerde modernleşmenin insan yaşamına etkileriyle birlikte yalnızlık duygusu artmış ve bir sorun olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Aslında her insan için doğal bir duygu olan yalnızlık, yaşamın her döneminde ister çocuk, ister genç ister yetişkin, ister yaşlı olsun yaşanılan bireye acı veren, psikolojik iyi oluşu olumsuz etkileyen hoş olmayan bir ruh halidir, yani yalnızlık ortak bir deneyimdir ve insanlar hayatlarının çeşitli dönemlerinde, az ya da çok, olarak yalnızlık duygusunu yaşamaktadır. Yalnızlıkla ilgili alan yazın incelendiğinde, yalnızlığın toplumun birçok kesiminde yaygın olarak yaşanıldığı görülmektedir (Eshbaugh, 2009: 15; Hawkley ve Cacioppo, 2010: 220; Stone, Evandrou ve Falkingham, 2013: 369). Yalnızlık kişinin yakınlık ihtiyacının karşılanmadığı durumda ortaya çıkan, tüm insan yaşantılarının en acı verenidir (Sullivan, 1953: 75). Sevmek, sevilmek, bir gruba ait olmak Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde temel gereksinimler arasındadır. Bireyler bu ihtiyaçlarını belli bir düzeyde karşılamadan bir üst basamağa geçememektedirler. Yalnızlık duygusu, bireylerlere acı çektiren önemli duygulardan biri olarak değerlendirilmektedir (Beal, 2006:799). Geçmişi çocukluk dönemine, bebekliğe dayanan yalnızlık algısı, bireyin çevreyle ve çevredeki bireylerle ilişkisi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bireyin, başta anne ile olan ilişkisi olmak üzere aile bireyleri ile yaşanan güven ve bağlanma sorunları, daha sonra diğer sosyal ortamlarda da aile bireyleri ile yaşanan yaşantıların olası etkisi nedeniyle, diğer insanlarla ilişkilerde yaşanan başarısızlık, bireyde yalnızlık yaşantısının ve duygusunun gelişmesine neden olmaktadır (Bowlby, 1977: 206; Erikson, 1982: 88). Yalnızlığın en sık kullanılan tanımı Peplau ve Perlman (1982) tarafından yapılmış ve yalnızlığı “Kişinin başka insanlarla, var olan ilişkileri ile arzuladığı ilişkileri arasındaki niteliksel ve niceliksel farklılık sonucu ortaya çıkan hoş olmayan bir duygu durumu” olarak tanımlamışlardır. Yalnızlık, “kişiye acı ve sıkıntı veren, kişinin psikolojik, fiziksel ve sosyal bütünlüğüne karşı oluşan bir tehlikedir” (Kozaklı, 2006: 17). Bireyler diğer bireylere güvenmediğinde ve onlardan destek alamadığında yalnızlık yaşar (Horney, 1998: 27). Benzer olarak Neto ve Barros (2000) yalnızlık duygusunun, bireyin kişiler arası ihtiyaçlarının sosyal ilişki ağını oluşturan kişiler tarafından karşılanmaması ya da doyum verici düzeyde olmamasından kaynaklandığını savunmaktadırlar. Bu tanımlar incelendiğinde yalnızlık duygusunun özelliklerinden birisi yalnızlığın öznel bir deneyim olması iken, ikinci özelliği ise bireye olumsuz etkilerinin olmasıdır. Yalnızlık SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 273-289 274 Yalnızlık Duygusu ve Ölçümü olumsuz ve öznel bir deneyimdir (de Jong Gierveld, 1988: 77). Bu yanıyla sosyal izolasyondan ayrılır. Sosyal izolasyon bireylerin başkaları ile sosyal bağlarının olmamasıdır ve nesnel bir durumdur (de Jong Gierveld ve ark., 2006: 491). Weiss’i (1973) takiben yalnızlık sosyal ve duygusal olarak iki ayrı biçimde ele alınmıştır. Duygusal yalnızlık; bireyin başkalarına yakın duygusal bağlanmalarının olmamasından, sosyal yalnızlık ise; bireylerin diğer insanlarla sosyal ilişkisinin az olmasından veya olmamasından kaynaklanan yalnızlıktır. McGraw (2010) ise, sosyal yalnızlığı; doyum verici toplumsal ağın eksikliği olarak tanımlamıştır. Yalnızlık ve yalnızlığın nedenleri ile ilgili çalışmalar yapan Dykstra (2009), bireylerin yalnızlık duygusu hissetmelerinin üç ana nedeni oluğunu belirtmektedir. Birinci yalnızlık nedeni; bireylerin sahip olduğu sosyal ağ özelliklerine bağlı olarak yalnızlık duygusu hissetmesidir. Yani bireyler diğer insanlarla ilişkilerinin nitelik ve niceliğinde yaşanan olumsuzluklara bağlı olarak yalnızlık duygusu hissetmektedirler. İkincisi; bireylerin diğer insanlarla ilişkilerinin, kendi istediği düzeyde olmadığı durumlarda yalnızlık duygusu hissetmesidir. Üçüncüsü ise; bireyin kişisel özellikleri ve koşulları nedeni ile kendilerinde yalnızlık duygusu hissetmesidir. Bireyin kişisel özelliklerini ise zayıf benlik algısı, güven azlığı, iletişim yetersizliği, zayıf sosyal beceriler, kötü sağlık koşulları vb… olarak tespit etmiştir. Rokach (2000), yalnızlığın nedenlerini araştırdığı çalışmasında bu nedenleri; göç, kayıp, kriz gibi travmatik durumlar nedeniyle yaşanan yalnızlık, kişisel yetersizlikler nedeniyle yaşanan yalnızlık ve ilişki kurma yeteneğinin zayıflığı nedeniyle yaşanan yalnızlık olarak üç grupta toplamıştır. Birey Merkezli Yaklaşımın savunucusu Rogers (1994) yalnızlığı; bireyin kendisiyle ve çevreyle kurduğu zayıf uyumun bir göstergesi olarak kabul eder. Rogers, yalnızlığın bir tür kişilik özelliği olduğu görüşündedir. Yani herkes zaman zaman yalnızlık duygusu yaşar ancak yalnızlığı algılayışları ve tepkileri farklılık gösterir. Bazı insanlar yalnız olmalarına ve yalnız yaşamalarına rağmen kendilerini yalnız hissetmezler. Bu tip insanların yalnızlığa karşı bir tür bağışıklık geliştirdikleri görülmektedir. Bazı insanların ise arkadaş sayıları ve sosyal ilişkileri fazla olduğu halde yalnızlık duygusu hissettikleri tespit edilmektedir (Beal, 2006: 809). Yalnız bireyler, sosyal ilişkilerinde kötümser beklentiler içerisindedirler, başkaları ile uzun süre arkadaşlık kuramazlar ve temel sosyal becerilerden yoksundurlar (Beal, 2006: 809). Yakın toplumsal ilişkilerin yoğun yaşandığı toplulukçu kültürlerle kıyaslandığında, giderek daha fazla insan bu duygu durumu ile tanışmakta ve bazı yaş guruplarında ise her iki kişiden biri bu duygudan yakınmaktadır (Odacı,1994: 32). Yalnızlıkla ilgili alan yazın incelendiğinde, yalnızlığın toplumun birçok kesiminde yaygın olarak yaşandığı saptanmıştır (Revenson, 1986:120; Stone, Evandrou ve Falkingham, 2013: 369; Tornstam, 2007: 37; Victor ve arkadaşları, 2002: 71). Buradan hareketle çalışmanın amaçlarından bir tanesi yalnızlık duygusu hakkında farkındalık yaratmak bir diğeri ise yalnızlık ölçümü ile ilgili olarak literatürde kullanılan ölçme araçlarını incelemek ve bir arada sunmaktır. 2.Yöntem Bu çalışmada, doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Doküman inceleme yaklaşımı nitel araştırma kapsamında değerlendirilir. Bu yönüyle araştırma nitel bir çalışmadır. Doküman analizi yöntemi, araştırmanın amacına yönelik kaynaklara ulaşmada ve elde edilecek verilerin tespit edilmesinde kullanılır (Çepni, 2007: 28). Doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu ya da olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsamaktadır. Doküman SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 273-289 275 Hanife Akgül incelemesi, bir araştırma problemi hakkında belirli zaman dilimi içerisinde üretilen dokümanlar ya da ilgili konuda birden fazla kaynak tarafından ve değişik aralıklarla üretilmiş dokümanların geniş bir zaman dilimine dayalı analizini olanaklı kılmaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2000: 43). Yüksek lisans ve doktora tezleri, bildiriler, makaleler, kitaplar ve internet kaynakları gibi veri tabanları kullanılarak bu dokümanlar incelenip analiz edilmeye çalışılmıştır. 3. Yalnızlık Duygusu Yalnızlık çok eski bir duygu ve psikolojik bir durumdur. Bu psikolojik durum yaşamın her döneminde; ister çocuk, ister genç, ister yaşlı olsun yaşanılan, nahoş, istenmeyen bir duygudur. Yalnızlık, uzun zamandan beri, insanların acı çekmesine neden olan bir olgu olarak kabul edilmektedir (Beal, 2006: 800). Gençtan (2000) yalnızlığın, insanın tek başına yaşaması sonucu oluşan somut yalnızlık, kendi toplum grubuna yabancılaşması şeklinde yaşanan yalnızlık, çevresi tarafından itilmesi sonucu yaşanan yalnızlık, bir insanın çevresiyle ilişkilerini en aza indirerek kendi seçimiyle yaşanan yalnızlık, bir insanın kendisini anlaşılmamış ve kimsesiz hissettiği gerçek yalnızlık gibi çok farklı yaşantıların tümünün yalnızlık olarak değerlendirildiğini belirtmektedir. Peplau’ya göre yalnızlık üç grupta incelenebilir, bunlar; yapayalnızlık, tek başınalık ve yalnızlıktır. Yapayalnızlık (Lonesomeness); bireyin, başka bireylerle beraber ve yakın olmayı isterken onlardan uzak olduğu durumda hissettiği duygudur. Bireyin çevresinde aile, arkadaşları ve sosyal çevresinden kişiler olduğu halde hissettiği yalnızlıktır (Kalabalıklar içindeki yalnızlık). Tek başınalık (Aloneness); bireyin kendisini diğer insanlardan soyutlaması, birlikteliğinin olmamasıdır. Tek başınalık, seçilen bir durumdur. İnsanlar, yapayalnız olmadan tek başına olabilirler (Tercihli yalnızlık). Yalnızlık (Loneliness); bireyin sosyal çevresiyle iletişiminin bozulması durumunda yaşanan, hoş olmayan ve bireyin kendisini bırakması durumunda ortaya çıkan bir duygudur. Yalnızlık; seçilmemiş, farkında olunmayan bir durumdur (Yıldırım, 2008: 26). Yalnızlığı tanımlamak, kavramın karmaşık olması ve birçok boyutunun bulunmasından dolayı güçtür. Farklı kuram ve kuramcılar tarafından birçok tanımı yapılmıştır, ancak hepsine bu çalışmada yer vermek mümkün değildir. Bu tanımlardan bazıları şunlardır: Tews’e (1971) göre; “Yalnızlık, bir durumdur. İnsan kendini yalnız hisseder ya da hissetmez” (Akt. Tufan, 2003: 51). Sullivan’a (1953) göre ise yalnızlık: “Bireyin yakınlık ihtiyacının yeterince karşılanmadığı durumda ortaya çıkan, rahatsız edici, olumsuz, istenmeyen ve insana acı veren duygu” dur. Eric Fromm (2006) ise yalnızlığı: “Bireylerde kaygı ve çaresizlik duyguları yaratan acı verici durum” olarak tanımlar. Beal, (2006) yalnızlığı; Bireyin başkaları tarafından yanlış anlaşıldığını hissettiği uzaklaşma duygusu ile karakterize edilen bir duygusal durum olarak tanımlamıştır. Yalnızlık; kişiye acı ve sıkıntı veren, kişinin psikolojik, fiziksel ve sosyal bütünlüğüne karşı oluşan bir tehlikedir (Kozaklı, 2006: 22). Geçtan (2000)’a göre yalnızlık; ürkütücü, korkutucu, kaygı verici, umutsuzluğa sürükleyen, bireyde gerginlik oluşturan, bireyin yaşamını anlamsızlaştıran, içine kapanık bir kişilik oluşturmasına, yabancılaşmasına, karamsar olmasına neden olan ve bireyin sosyalleşmesini engelleyen bir duygu durumudur. Bir diğer tanımda ise yalnızlık; başkaları ile yakın sosyal ilişki, iletişim kurma, yakınlık isteğini yansıtan zihinsel, duygusal ve davranışsal işlevleri de barındıran bir duygu durumu olarak açıklanmıştır. Zihinsel düzeyde, kişinin sosyal ilişkilerindeki beklentileri ile şu anki yaşantıları değerlendirilmekte, analizler yapılmaktadır. Duygusal düzeyde, bireysel değerlendirmeler sonucu bireyin yaşadığı olumlu ya da olumsuz (çoğunlukla olumsuz) duygular SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 273-289 276 Yalnızlık Duygusu ve Ölçümü yer almaktadır. Davranışsal düzeyde de bu değerlendirme ve duygusal sürecin çeşitli biçimde ortaya çıkması tanımlanmaktadır (Ernst ve Cacioppo, 1999: 15). Weiss (1973) yalnızlığı; açıklanamaz öznel bir olgu olarak tanımlamış ve yalnızlığın, duygusal ve sosyal yalnızlık şeklinde iki ayrı biçiminden söz etmiştir. Duygusal yalnızlık; bireyin yakın duygusal bağlanmalarının eksikliğidir. Yani bireyin, başka bir bireyle yakınlık ilişkisinin ve bir bağlanma figürünün olmamasıdır. Sosyal yalnızlık ise; kabul edilebilir sosyal ağın eksikliği, sosyal bir ağa katılma ya da topluma entegrasyonun eksikliği sonucu oluşan yalnızlıktır. Bir bireyin sosyal ilişki ağından yoksun olması ile oluşan bir yalnızlık türüdür. Duygusal yalnızlık, bir ilişkinin belli bir yönünün eksikliğine verilen bir tepkidir ve bu eksiklik yalnızca başka bir ilişkinin varlığıyla giderilemez. Duygusal yalnızlık kavramı, Bowlby’nin çocuk ve ebeveynler arasındaki bağların yapısını tanımlayan bağlanma teorisi kökenlidir (Beal, 2006: 800). Yalnızlık refakat eksikliğinin ya da kaybının olduğu öznel, hoş karşılanmayan hisler olarak tanımlanırken, sosyal yalnızlık yaşlı kişi ve sosyal ağ arasındaki bağlantıların ve etkileşimlerin nesnel yokluğu ve yetersizliği olarak değerlendirilir (Weiss, 1974: 21). Yalnızlıkla ilgili tanımların çoğunu kapsayacak tanım Rook tarafından yapılmıştır. Rook, yalnızlığı; “Bireyin başkaları tarafından anlaşılmadığını düşündüğü, başkalarına yabancı kaldığı ya da onlar tarafından reddedildiği ya da özellikle sosyal bütünleşme duygusu ve duygusal yakınlık kurmak için olanaklar sunan arzu edilen etkinlikleri gerçekleştirmek için, uygun sosyal arkadaşların yokluğu durumunda yaşanılan, süreğen duygusal zorlanma” olarak tanımlamıştır (Rook, 1984: 1397). Kuramsal temelleri yansıtan farklı tanımlar olsa da tanımlarda ortak noktalara rastlanmaktadır. Yalnızlık tanımları incelendiğinde tespit edilen ortak noktalar şunlardır (Beal, 2006: 801; Duy; 2003: 29; Körler, 2011: 77; Weis, 1973: 51): Yalnızlık insanı etkileyen bir yaşantıdır. İstenmeyen ve acı veren bir duygudur. Psikolojik iyi oluşu etkileyen hoş olmayan bir yaşantıdır. Sosyal ilişkilerle yakından ilişkilidir. Öznel bir yaşantıdır. Yalnızlık duygusunu açıklayan yaklaşımlar, günümüzde çok boyutluluğa ulaşmış olasına rağmen, ilk olarak tek boyutlu olarak başlamıştır. Tek boyutlu yalnızlık yaklaşımları, bu duygunun farklı düzeyde ve yoğunlukta yaşanan durum olduğunu vurgularken (Allen ve Oshagan, 1995: 188; Cramer ve Barry, 1999: 495; Russell, 1996: 31); çok boyutluluğu savunanlar, yalnızlığı farklı türleri, çeşitleri, boyutları ve nedenleri olan çok yönlü bir duygu olarak tanımlamaktadırlar (Di Tommaso ve Spinner, 1993: 129; Weiss, 1973: 55). Weiss (1973) yalnızlığı iki boyutlu olarak vurgularken, Di Tommaso ve Spinner’in (1993) yaptıkları bir çalışmada, yalnızlığı, sosyal ve duygusal yalnızlık olarak boyutlandırmışlar ve duygusal yalnızlığı da ailesel ve romantik yalnızlık olarak ikiye ayırmışlardır. Di Tommaso ve Spinner, çalışmalarının sonucunda yalnızlığın üç boyutu olduğunu belirtmişlerdir. Sadler ve Johnson’a göre, (1980) yalnızlığın beş türü bulunmaktadır. Bunlar; bireysel yalnızlık, kişiler arası yalnızlık, sosyal yalnızlık, kültürel yalnızlık ve kozmik yalnızlıktır. Bireysel yalnızlık; bireyin kendisiyle olan iletişimsizliğinden kaynaklanan yalnızlıktır. Kişiler arası yalnızlık; bireyin kendisini diğer insanlardan ayırmasıdır. Her yaş grubunun yaşadığı, her dönemde görülen bir yalnızlık türü olduğu için evrenseldir. Sosyal yalnızlık; kişinin içinde SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 273-289 277 Hanife Akgül bulunduğu sosyal çevreye yabancılaşması, uzaklaşması, içinde bulunduğu grup tarafından dışlanması ve soyutlanması durumunda ortaya çıkan yalnızlıktır. Kültürel yalnızlık; kişinin içinde yaşadığı kültüre yabancılaşmasıdır. Kültürel kesintiler ve değişimler sonucunda ortaya çıkar. Türkiye’ye göç eden Suriyeli bireylerin yaşadığı durum buna örnek gösterilebilir. Kozmik yalnızlık ise; kişinin tanrıdan uzaklaşması ve doğayla iç içe olmama durumu sonucu oluşan yalnızlıktır. Yalnızlığı; sosyal ve duygusal yalnızlık olarak iki boyutta ele alarak (de Jong Gierveld ve van Tilburg, 2011: 2) yalnızları ise üçe ayırarak açıklayan araştırmacılardan birisi de Gierveld’dir (de Jong Gierveld, 1988: 76; de Jong Gierveld ve Raadschelders, 1982: 109). Gierveld yalnızlık duygusunu; zaman açısından değerlendirerek “dönemsel veya geçici yalnızlar”, yoksunluk açısından değerlendirerek “ümitsiz yalnızlar”, duygusal açıdan değerlendirerek “geri çekilmiş yalnızlar” olarak sınıflandırmıştır. Dönemsel veya geçici yalnızlar: Yalnızlar arasında en sosyal olan tiplerdir, bu kişiler her ne kadar yakın ilişki eksikliği yaşasa da belli miktarda ilişkileri vardır. Bu kişilerin yalnızlığı geçicidir veya dönemseldir. Ümitsiz yalnızlar: Bu kişiler var olmayan ilişkilerinin yoksunluğunu hissederler. Çevrelerinde yakınlık kuracakları bireyler yoktur. Bu nedenle de sosyal ilişkilerinde az doyum yaşayan kişilerdir. Geri çekilmiş yalnızlar: Bu tip yalnızların az sayıda arkadaşları ve sosyal ilişkileri vardır. Fakat bundan rahatsızlık duymayan, eksiklik hissetmeyen ve diğer tiplere göre daha az yalnızlık hisseden kişilerdir (de Jong Gierveld, 1988: 76; de Jong Gierveld ve Raadschelders, 1982: 109). Young (1982) da yalnızlığı, zaman ve durum açısından değerlendirerek; kronik yalnızlık, geçici yalnızlık ve durumsal yalnızlık olmak üzere üç boyutta ele alan araştırmacılardan birisidir. Kronik yalnızlık: Doyum sağlayıcı sosyal ilişkilerin uzun süre kurulamaması durumunda yaşanılan yalnızlıktır. Yalnızlık duygusu uzun süre hissedilir ve bu durum bireyin bedensel ve psikolojik sağlığını olumsuz etkiler. Geçici yalnızlık: Çoğu kişi tarafından sık sık yaşanan kısa süreli yalnızlıktır. Günün herhangi bir saatinde yaşanabilir. Durumsal yalnızlık: Bireyin hayatında meydana gelen, bireyde kaygı ve stres yaratan olaylar karşısında yaşanan yalnızlık durumudur. Peplau ve Perlman (1982) yalnızlığı, üç başlık altında sınıflandırmışlardır; bunlar yön, köken, süreçtir. Yön başlığı altında yalnızlık, Pozitiflik-Negatiflik olarak değerlendirilebilir. Pozitiflik-Negatiflik: Yalnızlık yaşantısı olumlu ve olumsuz durumlara yol açabilir. Varoluşsal yalnızlık ve kişinin tek başına olması bazen olumlu durumlar meydana getirse de genelde yalnızlık olumsuz bir duygudur. Köken olarak değerlendirildiğinde, Sosyal ve Duygusal Yalnızlık: Peplau ve Perlman, Weiss’in sosyal ve duygusal yalnızlık sınıflamasına değinmiş ve duygusal yalnızlığın kişiye daha çok acı verdiğini vurgulamışlardır. Süreç olarak değerlendirildiğinde, Akut ve Kronik Yalnızlık: Akut gelip geçici anlık yalnızlık duygusudur. Kişiyi en kötü etkileyen ve uzun süre devam eden yalnızlık ise kronik olan yalnızlıktır. Galanaki (2004), Hymel, Tarulli, Hayden Thomson ve Terrell-Deutsch’un yalnızlığın üç boyutunun olduğunu ifade ettiklerini belirtmiştir. Duygu boyutu: Yalnızlık, kaygı, sıkıntı, üzüntü, depresyon gibi oluşuz duygular sonucu ortaya çıkar. Yaşanan yalnızlık bireyin acı çekmesine neden olur. Bilişsel boyutu: Yalnızlık, sosyal ilişkilerdeki hissedilen eksikliğin bilişsel olarak değerlendirilerek algılanması sonucu oluşur. Bir gruba dahil olmak, ilgi, benlik algısı, diğer insanlarla işbirliği geliştirmek biliş boyutunu etkiler. Kişiler arası ilişkiler boyutu SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 273-289 278 Yalnızlık Duygusu ve Ölçümü (davranış boyutu): Bu boyutta yalnızlık fiziksel ayrılık (ölüm, göç, geçici yokluk durumu) ve psikolojik ilişki (önemsenmeme, ilgi, değer, red) ile değerlendirilmiştir. Özodaşık (2001) ise yalnızlığı; fiziksel yalnızlık, kınanma (dışlanma), yabancılaşma, asimilasyon, bireyin seçimi olan yalnızlık ve gerçek yalnızlık şeklinde altı boyutta sınıflandırmıştır. Bunlar: 1) Fiziksel yalnızlık; bir insanın tek başına yaşamasıdır. Birçok sebepten dolayı insanlar tek başına yaşamak durumunda kalabilirler. 2) Yabancılaşma; bireyin içinde yaşadığı toplumu dışlaması ve yok sayması, uyum sağlamaması durumunda yaşanılan yalnızlıktır. 3) Kınanma (Dışlanma); içinde yaşadığı topluma uyum sağlamayan bireylerin toplum tarafından dışlanması ve soyutlanması durumunda bireylerin yalnızlaştırıldığı durumdur. 4) Asimilasyon; bireylerin, farklı bir kültüre uyum sağlamaya zorlanmaları durumunda ortaya çıkan yalnızlık duygusudur. 5) Bireyin seçimi olan yalnızlık; bireyin sosyal çevresiyle ilişkilerini isteyerek ve bilerek, en aza indirerek yaşadığı yalnızlıktır. 6) Gerçek yalnızlık; psikolojik algılama durumudur. Bireyin kendisini anlaşılmamış, istenmeyen, kimsesiz hissetmesi sonucu oluşan yalnızlıktır. Bireyler yukarıda belirtilen yalnızlık boyutları veya türlerinden hangisini yaşarsa yaşasın, yalnızlık bireylerde çeşitli duygular ve kişilik özelliklerinin oluşmasına neden olur. Ayrıca bunun tersi tersi bir durum da söz konusudur ve bireyde var olan kişilik özelliklerinden dolayı da yalnızlık duygusu yaşanır. Yalnızlıkla ilişkili kişilik özelliklerini Jones, Carpenter ve Quinnata ise şu şekilde sıralamışlardır: Olumsuz kişilik özellikleri Yetersiz sosyal beceriler Duygusal problemler, depresyon, kaygı Zayıf benlik algısı Olumsuz, negatif duygular (Akt. Kaplan, 2011: 44). Pektekin (1993: 11), yalnız bireylerin kişilik özelliklerini; duygulanım, bilişsel ve davranışsal boyutlarda sınıflandırmıştır. Yalnız bireylerin duygulanım özellikleri: Boşluk hissi içinde olmak, terk edilmiş hissetmek, depresyon yaşamak, ümitsizlik içinde olmaktır. Bilişsel özellikleri: Kendini suçlamak, benlik değerinde azalma hissetmek, yanlış yorumlar yapmaktır. Davranışsal özellikleri ise: Kendini yalnız insan olarak görmek ve ona uygun davranmak, grup etkinlikleri yerine bireysel etkinlikleri tercih etmek, sosyal içe kapanık davranış göstermek, madde bağımlılığına eğilim göstermektir. Yalnızlık duygusunun, bireylerin üzerinde çeşitli etkilerinden söz etmek mümkündür. Rokach’a (2004) göre bu etkiler şunlardır: Yalnızlık bireyleri diğer insanlardan uzaklaştırır, izole eder. Yalnızlık, bireyin enerjisini ve yaratıcılığını olumlu yönde kullanmasının önündeki en büyük engeldir. Yalnızlık bireyin dikkatini olumsuz yöne odaklayarak psikolojik açıdan zarar verir. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 273-289 279 Hanife Akgül Yalnızlık geride derin duygusal izler bırakan, acı veren duygudur. Yalnızlık duygusu yaşayan bireyler, genellikle diğer insanlarla iyi ilişkiler kuramaz ve kurdukları ilişkileri de devam ettiremezler. Yalnız insanların sevgi ihtiyacı yüksektir. Yalnızlık duygusu insanlarda hassasiyet, duygusallık ve katılık özelliklerinin ortaya çıkmasına neden olur. Yalnızlıkla ve yalnızlık duygusuyla mücadele edilip çözüm bulunmazsa, bu duygu hayatı yönlendirecek biçimde güçlenir. Yalnızlık duygusu içindeki insanlar, işlevsel olmayan düşünce sistemi geliştirir ve hayattaki önemli ve geri dönülmesi zor olan kararları bu düşünce sistemi ile vererek hata yapabilirler. Young (1982) yalnızlık yaşayan bireylerin duygu durumlarını şu şekilde sıralamıştır: Tek başına olmaktan mutsuzluk duyma Düşük benlik kavramı Sosyal kaygı Sosyal uygunsuzluk, sosyal becerilerden yoksunluk Diğer insanlara güvensizlik Kendilerini sınırlama Eş seçiminde sorunlar Yakınlığı reddetme Cinsel kaygı yaşama Duygusal bağlanma kaygısı Güvensiz edilgenlik Gerçekdışı beklentiler 3.1. Yalnızlık Duygusunu Açıklayan Kuramsal Yaklaşımlar Yalnızlık duygusu konusunda birçok kuramın geliştirildiği ve analizi yapıldığı tespit edilmektedir. Ancak bu çalışmada; psikolojik yaklaşımlardan Bilişsel Davranışçı Yaklaşım, İlişkisel Kültürel Kuram ve Duygu Odaklı Terapi kuramları kısaca açıklanacaktır. 3.1.1.Bilişsel Yaklaşım Bilişsel yaklaşım, bireyin davranışları ile olaylar arasına giren zihinsel süreçlere odaklanır. Bireyin yaşadığı sorunların nedeni, gelen uyarıcıları yorumlarken kullandığı bilişsel çarpıtmalardır. Bireyler bozulmuş bilişsel süreçleri kullanarak uyarıcıları yanlış yorumlar ve algılarlar. Bu yaklaşım da psikolojik olgu olan yalnızlığı, bireylerin nasıl algılayıp anlamlandırdığı ile yalnızlıklarının nedenlerine yaptıkları yüklemeler önemlidir. Bu noktada kuram, insanların sosyal ilişkilerini algılamaları ve değerlendirmeleri ile ilgili bilişsel süreçlerle ilgilenir. Peplau ve Perlman (1982), yalnızlığı Bilişsel Yaklaşım açısından değerlendirmiş; yalnızlığı, kişinin sosyal ağ ilişkilerinde eksiklik olduğunda ortaya çıkan bir durum olarak ele almış ve “kişinin mevcut olan sosyal ilişkileri ile olmasını istediği sosyal ilişkileri arasındaki niceliksel (dost ve arkadaş sayısı) veya niteliksel (yakınlık duygusunun azlığı veya çokluğu) farklılık veya yetersizlik sonucu ortaya çıkan, bireyi rahatsız eden, hoş olmayan psikolojik duygu” olarak tanımlamışlardır. Bu tanıma göre; istenen ve gerçekteki sosyal ilişkiler arasında SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 273-289 280 Yalnızlık Duygusu ve Ölçümü tutarsızlık olduğunda yalnızlık duygusunun ortaya çıktığı/geliştiği vurgulanmaktadır. Kişiler ilişkilerine ve yalnızlıklarına yönelik olumsuz değerlendirmeler yaparak, yalnızlıkla baş edemez hale gelmekte, benlik algıları düşmektedir. Yine aynı kuramı temel alan, de Jong Gierveld (1988), Bilişsel Yaklaşımın kapsamını bireylerin kendi sosyal ağlarını algılayacağı ve yorumlayacağı kişisel ve toplumsal normları ele alacak biçimde genişletmiş, yalnızlığın çok yönlülüğünü vurgulamış, yalnızlığı sosyal ilişkilerin neticesinde yaşanan problemlerin sonucu ortaya çıkan olumsuz duygu olarak ele almış ve “diğerleri ile samimiyeti içeren ilişkilere sahip olma şansının olmaması” olarak tanımlamıştır. De Jong Gierveld ve van Tilburg’un (2010) son çalışmasına göre ise yalnızlık, kişilerin öznel değerlendirmesi ile ilgilidir ve kişinin düşündüğünden ve arzu ettiğinden daha az sayıda arkadaş ve meslektaşı ile ilişki içerisinde olması durumudur (sosyal yalnızlık). Ayrıca istediği biçimde samimi, içten ve güvenilir bir sırdaşı olmamasıdır (duygusal yalnızlık). De Jong Gierveld’e göre yalnızlık; kişinin yaşamında sosyal ilişkilerinin olmamasından ya da olmasına rağmen kişinin kendisini sosyal ilişkilerden yoksun olarak algılamasından kaynaklanmaktadır (Beal, 2006: 800). Young (1982), yalnızlığı Bilişsel Davranışçı Yaklaşım açısından değerlendirmiş ve “Hoşa giden sosyal ilişkilerin yokluğu ya da olan ilişkilerin yok olarak algılanması ve bu gerçek ya da algılanan yokluğa eşlik eden duygusal belirtileri” olarak tanımlamıştır. Young’a göre yalnızlığa sebep olacak faktörler, bir gruptan veya arkadaşlıktan dışlanma ve bunun bireyde yaptığı etki, bireyde problem çözme ve iletişim kurma becerilerinin zayıf olması, düşük benlik kavramı nedeni ile sosyal ilişkilerinin yetersiz olması, gerçek dışı akılcı olmayan inançlar ve bilişsel çarpıtmalardır (Young, 1982: 385). 3.1.2.İlişkisel Kültürel Kuram Bu kuram yalnızlık, utanç, aşağılanma, baskı gibi deneyimlerin insan acılarının merkezinde olduğu ve insanoğlunun hayatta kalmasına yönelik önemli bir tehdit oluşturduğu varsayımına dayanır. Yalnızlık ve tecrit, kişilerin hem bireysel hem de kültürel düzeyde yaşadıkları acının temel kaynağıdır. Psikolojik iyi oluş için bağlılığın, bağlanmanın, yakınlığın ve ilişkilerin gerekliliği ve önemini vurgular. İlişkiler hem gerekli bir süreç hem de gelişimin hedefidir. Gelişimi destekleyici ilişkilerde, olması gereken beş temel koşul şunlardır (Terzi ve Tekinalp, 2013: 51): Canlılık ve enerji Değer duygusu Berraklık Üretkenlik Yakınlık arzusu Birey ilişkide bu beş ana öğeyi yaşamadığı zaman kendini öz değer duygusu azalmış ve yalnız hisseder. Bu kuramın önemli kavramlarından biri olan ilişkisel hareket, bireyin ilişkide yaşanan kopukluklarının farkında olmasını ve bunları düzeltmesini sağlar. Kopukluk, ilişkilerde beş koşulun tam tersinin yaşanması ve bireyin yalnızlaşmasıdır. Bu kurama göre, bireyleri yalnızlığa ve güçsüzlüğe iten süreçlerden birisi de denetletici imgeler ve utançtır. Toplumsal normlar ve koşullar, bireyleri kontrol ederek onlarda utanç ve yalnızlık duygusu yaratır. Bir diğer yalnızlık nedeni de yalnızlığa mahkumluk durumudur. Bireyler ilişkilerinde yaşadıkları kopuklukları düzeltememeleri sonucu, bir genelleme yaparak, kendilerini insanlarla yakınlık kurmada başarısız olarak algılamalarıdır. İlişkilerde kopukluğun nasıl ele alındığı önemlidir. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 273-289 281 Hanife Akgül Araştırmalar karşılıklı ilişkiler olmadan bireylerin daha çok depresyon, utanç ve düşük benlik saygısı yaşadığını göstermektedir. Dolayısıyla yalnız kalmış bireyin duygusal ve psikolojik sorunlar yaşama olasılığı daha yüksektir. Yalnızlık ve soyutlanmadan korunmanın yolu, gelişimi teşvik edici ilişkiler kurmak ve geliştirmektir (Terzi ve Tekinalp, 2013: 52). Bu yaklaşım yalnızlık duygusunu, bireylerin yaşadığı bireysel ve kültürel acının temel kaynağı olarak görmektedir. Acının dinmesi ve psikolojik iyi oluş için bağlılık, bağlanma, yakınlığın ve ilişkilerin geliştirilmesinin önemini vurgular. Bu bağlamda bu çalışmada hazırlanan psiko-eğitim programının bazı oturumları yakınlık çalışmaları için planlanmıştır. Oturumlarda, bireylere yeni ilişkiler kurmak, var olan ilişkilerini geliştirmek ve pekiştirmek için beceriler kazandırılmaya çalışılmıştır. 3.1.3. Duygu Odaklı Terapi Duygular, genelde bireyin özellikleri ile uyumludur ve önemli ihtiyaçları karşılayacak uygun eylemleri üretmek için karmaşık durumsal bilgileri işlemede bireye yardımcı olur. Duygu, iyi olma hali için neye ihtiyaç duyulduğunu, neyin önemli olduğunu tanımlar ve bireyi iyi eylemde bulunması için hazırlar. Fakat bütün duygular aynı işlevi görmez. Duygular; birincil işlevsel duygular, birincil işlevsel olmayan duygular, ikincil tali duygular, taklit (yardımcı) duygular olarak dört bölümde incelenebilir. Birincil işlevsel duygular: Hayatta kalma ve iyilik hali ile doğrudan ilişkili olan ve olaylar karşısında gösterdiğimiz ilk duygulardır. Örneğin; tehdit altındayken gösterdiğimiz korku duygusu gibi. Bu duygular canlı ve yenidir; koşullar değiştiğinde değişir, benlik bütünlüğü ve bağlanma sağlar. Birincil işlevsel olmayan duygular: Bireyin en temel ve gerçek, ancak sağlıklı olmayan duygulardır. Geçmişteki travmalardan, çocukluk döneminde karşılanmayan ihtiyaçların yol açtığı yaralanmalardan, diğer kişilerle ilgili bitirilmemiş işlerden kaynaklanır. Bu duyguların başında yalnızlık, terk edilmişlik, utanç, değersizlik, kaygı gelir. Eski duygulardır. Çok yoğun ve baskılıdır. Her zaman kötü hissettirir; derindir ve stres verir. Bireyin kendisi ile ilişkilidir; koşullar değiştiğinde değişmez. Duygusal bağları ve benliğin bütünlüğünü bozar. Bu çalışmadaki araştırmanın temel konusu olan yalnızlık, birincil işlevsel olmayan duygulardandır ve bireye daha çok sorun yaşatır. İkincil duygular: Birincil duygulara karşılık geliştirilen duygulardır ve insanlar derindeki duygularını gizlemek için bu duyguları kullanırlar. Örneğin yaşlılar kendilerini mutsuz hissedebilirler fakat bu mutsuzluklarının nedeni yaşadıkları yalnızlık duygusu olabilir. Taklit duygular ise; insanları kontrol etmek ya da etkilemek için kullanılan duygulardır ve sahtedirler (Terzi ve Tekinalp, 2013: 76). Bu yaklaşımda, bireylerde öncelikle duygusal farkındalık, duyguların dışa vurumu sağlanır. Daha sonra duyguların düzenlenmesi, dönüştürülmesi ve düzeltici duygusal deneyim yaşatılması sağlanır (Terzi ve Tekinalp, 2013: 76). 4.Yalnızlık Ölçümü İnsanların yalnız olup olmadığının hemen anlaşılması, bir çırpıda, hızlı ve tam olarak tespit edilmesi kolay değildir. Çünkü yalnızlık bir durum ve duygu olduğuna göre, insan kendini yalnız hisseder veya hissetmez; yani yalnızlığı dıştan tespit etmek mümkün değildir (Tufan, 2003: 24). Yalnızlığı belirlemede ilk zorluk yalnızlığın ölçümüdür. Yalnızlık duygusunun ölçümü nitel ve nicel veriler toplanarak yapılır. Nitel veri için anketler ve görüşme araçları kullanılırken nicel veri toplamak için geliştirilmiş ölçekler vardır. Anketler ve görüşmeler, SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 273-289 282 Yalnızlık Duygusu ve Ölçümü doğrudan öz değerlendirmeye dayanır ve yalnızlık hakkında yaşlıların fikirlerini ve düşüncelerini yakalamak için kullanılır. Ölçekler ise yalnızlığın yaygınlığını objektif olarak ölçmek için kullanılır. Bu ölçekler yalnızlığı tek boyut (Allen ve Oshagan, 1995: 188; Cramer ve Barry,1999: 494; Russell, 1996: 30) veya çok boyutlu (Weiss, 1973: 37; Di Tommaso ve Spinner, 1993: 420) ele alarak ölçmektedirler. Wenger yalnızlık ölçeği hariç, diğer ölçekler güçlü pozitif kuramlara dayanır. Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış, birçok araştırmada kullanılan, öz değerlendirmeye dayalı soruların likert tipi cevaplanmasına dayanan ölçme araçlarıdır (Victor, Scameler ve Bond, 2012: 111). Yalnızlığın ölçümünde araştırmacılar tarafından kullanılan ölçme araçları şunlardır: UCLA Yalnızlık Ölçeği (Russell, 1996: 31), Gierveld Yalnızlık Ölçeği (De JongvGierveld, 1988: 28; De Jong Gierveld ve Van Tilburg, 2011: 2), SELSA, (Di Tommaso ve Spinner, 1993: 419, 1997: 421), Wenger (1994) Yalnızlık Ölçeği, Diferansiyel Yalnızlık Ölçeği (Treacy ve ark. 2004: 79), Yalnızlık Derecelendirme Ölçeği (Treacy ve ark. 2004: 85), 4.1.UCLA (university of california los angeles) yalnızlık ölçeği California Los Angeles Üniversitesi Yalnızlık Ölçeği, üniversite öğrencileri üzerinde, yani genç popülasyon ağırlıklı ve tek boyutlu olarak geliştirilmiştir. Geçerlilik ve güvenirlik çalışmaları üniversite öğrencileri üzerinde yapılmıştır. Herhangi bir kurama dayanmaksızın, Russel’in (1984) yalnızlık tanımından hareketle, yalnızlığa yol açan olası temaları ölçer. Ölçek yirmi maddeden oluşmaktadır. Dörtlü likert ölçüm yapmaktadır. Farklı toplum ve kültürlerde kullanılmıştır. Değişik popülasyonlar için değişik normları bulunmaktadır. Telefon uygulamaları için üçlü likert ölçüm yapan formu geliştirilmiştir (Treacy ve ark., 2004: 25; Victor, Scameler ve Bond, 2012: 45). UCLA yalnızlık ölçeği ülkemizde ilk kez Yaparel (1984) tarafından kullanılmıştır. Aynı ölçeğin Demir (1989) tarafından Türk kültürüne uyarlama çalışması yapılmıştır. Puanlaması 1Hiç yaşamam, 2-Nadiren yaşarım, 3-Bazen yaşarım, 4-Sık sık yaşarım cevaplarına karşılık gelecek şekilde düzenlenmiştir. Ölçekten alınabilecek en yüksek puan 80, en düşük puan ise 20’dir. Puanın 20-40 arasında olması düşük düzey, 41-60 arası orta düzey ve 61-80 arası ise yüksek düzey yalnızlığı göstermektedir. Ölçeğin kriter geçerlilik korelasyon katsayısı .82'dir. Test-tekrar test yöntemi güvenirlik katsayısı .94’tür. Ölçekten örnek maddeler aşağıda verilmiştir (Demir, 1989: 16). Kendimi çevremdeki insanlarla uyum içinde hissediyorum Arkadaşım yok Başvuracağım kimse yok Kendimi tek başınaymışım gibi hissetmiyorum Kendimi bir arkadaş gurubunun bir parçası olarak hissediyorum 4.2. Gierveld yalnızlık ölçeği (yaşlılar için yalnızlık ölçeği) De Jong Gierveld tarafından geliştirilmiş ölçme aracıdır (de Jong Gierveld ve van Tilburg, 2011: 1). Yalnızlığı çok boyutlu bir kavram olarak ele almıştır (Weiss, 1973: 41). Sosyal ve duygusal yalnızlık ve ikisinin toplam puanlarından oluşan genel yalnızlık boyutlarından oluşur. 1999 ve 2006 yıllarında revize edilmiştir. Birçok ülkede ve kültürler arası 12345- SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 273-289 283 Hanife Akgül araştırmada yaygın olarak kullanılan bir ölçme aracıdır. En fazla Hollanda ve Amerika’daki araştırmalarda kullanılırken, Avrupa ülkelerindeki araştırmalarda da kullanılmıştır (Treacy ve ark., 2004: 55; Victor, Scameler ve Bond, 2012: 50). Ölçeğin Türk kültürüne uyarlanması Akgül (2016) tarafından yapılmıştır. Türk kültürüne uyarlanan “Yaşlılar İçin Yalnızlık Ölçeği”, sosyal ve duygusal yalnızlığı ölçmeye yönelik 11 maddeden oluşmaktadır. Bu maddelerde “yalnızlık” kelimesi geçmemektedir. Ölçekte yer alan her bir ifadenin içerdiği durumun, kişi tarafından ne derece yaşanıldığı, 3’lü likert tipi bir derecelenme ile belirlenmektedir. Likert tipi ölçekte maddelerin puanlanması şöyledir: 0=evet, 1=olabilir, 2=hayır. Kişiyi en iyi ifade ettiği düşünülen dereceleme ifadesinin işaretlenmesi yoluyla ölçek yanıtlanır. Ölçek maddelerinin beşi düz, altısı ters yönde kodlanmıştır. Olumlu ifadeleri içeren sosyal yalnızlık alt boyutuna ait maddeler (1, 4, 7, 8, 11) 0=evet, 1=olabilir, 2=hayır; olumsuz yöndeki ifadeleri içeren, duygusal yalnızlık alt boyutuna ait maddeler (2, 3, 5, 6, 9, 10) bunun tersi olarak 2=evet, 1=olabilir, 0=hayır şeklinde puanlanmaktadır. Toplam yalnızlık puanını hesaplamak için; duygusal yalnızlık puanı ile sosyal yalnızlık puanı toplanmalıdır. Bu iki boyutun toplamı genel yalnızlık puanını verir. Ölçekten alınacak en düşük puan 0 en yüksek puan 22 dir. Ölçekten alınan puan yükseldikçe, bireyin yalnızlık düzeyinin de yüksek olduğu kabul edilmektedir (Akgül, 2016: 105). Toplam yalnızlık dört seviyeye ayrılabilir: 1. Seviye; yalnız değil/ yalnızlık hissetmiyor (puan 0-4); 2. Seviye; kabul edilebilir yalnızlık (puan 5-14); 3. Seviye; çok yalnız (puan15-18); 4. Seviye; çok yoğun yalnızlık (puan 19-22) (de Jong Gierveld ve van Tilburg, 2011: 3). Ölçeğin kriter geçerlilik korelasyon katsayısı; Geriatrik Depresyon Ölçeği ile, Duygusal Yalnızlık alt boyutu ile .65, Sosyal Yalnızlık alt boyutu ile .55 düzeyinde, toplamda ise .69 düzeyindedir. WHOQOL-OLD: Yakınlık Alt Ölçeği puanları ile Duygusal Yalnızlık alt boyutu arasında -.51, Sosyal Yalnızlık alt boyutu ile -.63, toplam puanda -.65 düzeyindedir. Ölçeğin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayıları ise; duygusal yalnızlık alt boyutunda .79, sosyal yalnızlık alt boyutunda .80 ve toplam puan için .82 dir. Ölçeğin test-tekrar test yöntemi güvenirlik katsayılarıı Duygusal Yalnızlık boyutu için .90, Sosyal Yalnızlık boyutu için 0.93, toplam puan için 0.93 tür. Ölçekten örnek maddeler aşağıda verilmiştir (Akgül, 2016: 112). 1- Başkalarıyla birlikte hoş vakit geçirmeyi özlüyorum 2- Sık sık reddedildiğimi hissediyorum. 3- Hayatımda genel bir boşluk duygusu hissediyorum. 4- Kendimi yakın hissettiğim yeterince kişi var. 5- Tam anlamıyla güvenebileceğim birçok kişi var. 6- Bir problemim olduğunda destek alabileceğim birçok kişi var. 4.3. SELSA, (yetişkinler için sosyal ve duygusal yalnızlık ölçeği) Yetişkinler için Sosyal ve Duygusal Yalnızlık Ölçeği, yetişkinlerle kullanılan çok boyutlu ölçme aracıdır (Treacy ve ark., 2004: 49). Sosyal yalnızlık, ailesel yalnızlık ve romantik yalnızlık olmak üzere üç boyuttan ve 37 maddeden oluşmaktadır. Sosyal ve duygusal yalnızlık ölçümü yapar. Duygusal yalnızlık ailesel ve romantik yalnızlık diye ayrılır. Yalnızlığı çok boyutlu ölçüyor olması diğer ölçme araçlarından üstün yönünü oluşturur (Di Tommaso ve Spinner, 1993: 420). 37 madde ve 7 li likert ölçüm yapması ve soru ifadelerinin geçen yılla başlaması, ölçeğin uygulanmasını zorlaştırmıştır. Bu dez avantajın ortadan kaldırılması için ölçek 15 maddeye düşürülmüş ve sorular şimdiki zamana çevrilmiştir (SELSA-S) (Di Tommaso ve diğerleri, 2004: 103). Kısa formda beş madde sosyal yalnızlığı, beş madde ailesel yalnızlığı, beş madde de romantik yalnızlığı, kesinlikle katılıyorum ve kesinlikle katılmıyorum arasında SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 273-289 284 Yalnızlık Duygusu ve Ölçümü değişen yedili derecelendirme ile ölçmektedir. Ölçekten örnek maddeler aşağıda verilmiştir (Treacy ve ark., 2004: 51; Victor, Scamelerb ve Bond, 2012: 49). 1- Geçen yıl ben kendimi arkadaş grubumun bir parçası hissettim (sosyal yalnızlık, selsa) 2- Arkadaşım yok (sosyal yalnızlık, selsa-s) 3- Geçen yıl ben kendimi aileme ait hissettim (ailesel yalnızlık, selsa) 4- Ailem beni gerçekten önemsiyor (ailesel yalnızlık, selsa-s) 5- Geçen yıl ben başkaları ile daha yakın bir ilişkim olsun isterdim (duygusal yalnızlık, selsa) 6- Bana ihtiyacım olan destek ve teşviki veren bir ortağım var (duygusal yalnızlık, selsa-s). 4.4. Wenger yalnızlık ölçeği (ilişki ağı değerlendirme aracı) 1983 yılında Wenger tarafından İngiltere’de geliştirilmiş, daha çok İngiltere’de kullanılmış, çok boyutlu, sosyal ağ değerlendirme aracıdır. Bu ölçek Gierveld ölçeği veya UCLA ölçeği kadar popüler değildir (Cacioppo ve Hawkley, 2008: 61; Victor, Scamelerb ve Bond, 2012: 58). Bireyin sosyal ağ içinde aldığı destekleri tanımlarken, yalnızlık ve sosyal izolasyonun yapılarını destek seviyesi ile ilişkilendirmektedir (Wenger, 1994: 25). Aile bağı destek ağı, yerel entegre destek ağı, yerel kendi kendine yeten destek ağı, geniş toplum odaklı destek ağı, özel kısıtlı destek ağı, olmak üzere beş boyutludur. Bireyin, iç duyguları ile sosyal bağlantıları üzerinde ölçüm yaptığı için diğer ölçeklerden içerik olarak farklılaşmaktadır. Kesinlikle katılmıyorum ve kesinlikle katılıyorum arasında yedili likert ölçüm yapmaktadır. İlişki ağını değerlendirme aracı öğelerinin örnek maddeleri aşağıda verilmiştir (Treacy ve ark., 2004: 67; Victor, Scameler ve Bond, 2012: 22). 1- Çocuklarınızı ve diğer yakınlarınızı herhangi bir konuda konuşmak için ne kadar sıklıkla görüyorsunuz? 2- Mahalle arkadaşlarınızdan oluşan bir topluluğunuz varsa ne sıklıkta bu arkadaşlarınızdan biriyle sohbet ediyorsunuz veya bir şeyler yapıyorsunuz? 3- Herhangi bir topluluğun (mahalle ya da sosyal gruplar) veya kulüplerin (yaşlılar kulübü) toplantılarına, konferanslarına katılıyor musunuz? 4- Noeli yalnız mı geçirdiniz? 5. SONUÇ ve ÖNERİLER Hayatta yaşanan önemli duygulardan olan yalnızlık duygusu sık yaşanan ve oldukça yaygın bir durumdur. Yalnızlık düzeyi yüksek olan bireylerde, fiziksel ve psikolojik problemler daha sık görülebilmektedir. Bu bağlamda bu alanda yapılmış çalışmalara rağmen, ülkemizde henüz bu duygunun ve duygunun sonucunda bireylerde meydana gelecek olumsuz etkilerine yeterince dikkat çekilememiştir. Bireylerdeki yalnızlık duygusunun nedenleri, azaltmaya yönelik çalışmaların neler olabileceğine dair araştırmalar yapılmalıdır. Aşağıda, bu çalışmada incelenen konudan yola çıkılarak sunulan öneriler sıralanmıştır. Bireylerdeki yalnızlık düzeyleri, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık dönemleri dikkate alınarak araştırılabilir. Bireylerdeki yalnızlık nedenlerini, azaltmaya yönelik eğitim programlar hazırlanabilir ve bu programlar kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliğine gidilerek uygulanabilir. Bireylerin yalnızlık duygusu konusunda bilinçlendirilmesi ve yalnızlık duygusunu azaltıcı yaşam becerileri konularında yeterlik kazanmaları sağlanabilir. Toplumda risk grubundaki bireyler belirlenerek, bu bireylerin aileleri ve akrabaları da çalışmalara (yalnızlığı azaltıcı yaşam becerileri) dahil edilerek eğitilmelidir. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 273-289 285 Hanife Akgül Bireylerin sosyal ilişkilerini artıracak, bireysel yeteneklerini kullanmalarına olanak sağlayacak, sosyal, kültürel ve sportif programların düzenlenmesi, yalnızlığın önemli yordayıcılarından olan gerek fiziksel gerekse ruhsal sağlık konusunda bireylere yönelik hizmetlerin sunulması için gerekli çalışmalar planlanmalı ve gerçekleştirilmelidir. Bireylerdeki yalnızlığı azaltmaya yönelik olarak diğer duyguları tanıma, ifade etme ve yönetme gibi konularda (mutluluk artırma, depresyon azaltma, korkular, dostluk geliştirme) araştırma yapılarak bunların yalnızlıkla ilişkisi yordanarak yalnızlık duygusunun azaltılmasına dolaylı katkılar sağlanılıp sağlanamayacağı ve etkileri test edilebilir. Yalnızlık duygusuna yönelik yapılan betimsel ve deneysel çalışmalar Türkiye’de sınırlı sayıdadır. Yalnızlık duygusuna yönelik, farklı yaş gruplarından bireyler üzerinde farklı desenlerde, yordayıcı ve yapısal eşitlik modelleri uygulanarak yalnızlık konusunda alan yazına katkı sağlayacak çalışmalar yapılabilir. KAYNAKLAR AKGÜL, H., (2016).Yalnızlığı Azaltma Psiko-Eğitim Programının Yaşlıların Yalnızlık Düzeyine Etkisi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. ALLEN, R., and Oshagan, H., (1995). “The UCLA Loneliness Scale: invariance of socitructural characteristics”. Personality Individual Differences, 19, 185-195. BEAL, C., (2006). “Lonelıness In Olderwomen: A Revıew Of The Lıterature”. Issues in Mental Health Nursing, 27, 795–813. DOI: 10.1080/01612840600781196 (Erişim Tarihi:18.11.2014)http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/01612840600781196?j ournalCode=imhn20 BOWLBY, J., (1977). “The Making And Breaking Of Affectional Bonds: Aeitology And Psychopathology In The Light Of Attachment Theory”. British Journal of Psychiatry, (130), 201-210. CACİOPPO, J. T. and Hawkley, L. C., (2008). Loneliness. Chicago: Chicago Center for Cognitive & Social Neuroscience University of Broadcast. CRAMER, K. and Barry J., (1999). “Conceptualizations and Measures of Loneliness: a Comparison of Subscales”. Personality and Individual Differences, 27, 491-502. ÇEPNİ, S., (2007). Araştırma ve Proje Çalışmalarına Giriş (3. Baskı), Trabzon: Pegem A Yayıncılık. DE JONG Gierveld, J., (1988). “A Review Of Loneliness: Concept And Definitions, Determinants, And Consequences”. Review in Clinical Gerontology, 8,73-80. DE JONG Gierveld, J., and Van Tilburg, T. G., (2011). Manual of The Loneliness Scale 999, VU University, Amsterdam, (Erişim Tarihi: 25.11.2015). http://home.fsw.vu.nl/tg.van.tilburg/manual_loneliness_scale_1999.html DE JONG Gierveld, J. and Van Tilburg, T. G., (2010). “The De Jong Gierveld Short Scales For Emotional and Social Loneliness: Tested On Data From 7 Countries İn The UN Generations and Gender Surveys”. European Journal of Ageing, 7(2), 121-130. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 273-289 286 Yalnızlık Duygusu ve Ölçümü DE JONG Gierveld, J., Van Tilburg T. G. and Dykstra P. A. (2006). Loneliness and Social Isolation. In: A. Vangelisti, D. Perlman (Eds). The Cambridge Handbook of Personal Relationships (485–499). New York: Cambridge University Press. DE JONG Gierveld, J. and Raadschelders J., (1982). Types of loneliness. In L. A. Peplau and D. Perlman (Eds.). Loneliness: A Sourcebook of Current Theory, Research and Therapy (105-122). New York: Wiley. DEMİR, A., (1989). “U.C.L.A. Yalnızlık Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği”. Psikoloji Dergisi, 7 (23), 14-18. Dİ TOMMASO, E., Brannen, C., and Best, L. A. (2004). “Measurement And Validity Characteristics Of The Short Version Of The Social And Emotional Loneliness Scale For Adults”. Educational and Psychological Measurement, 64(1), 99-119. Dİ TOMMASO, E. and Spinner, B., (1997). “Social And Emotional Loneliness: A Reexamination Of Weiss’ Typology Of Loneliness”. Personality and Individual Differences, 1997, 22, 417-427. Dİ TOMMASO, E. and Spinner, B. (1993). “The Development And İnitial Validation Of A Measure Of Social And Emotional Loneliness (SELSA)” Personality and Individual Differences, 14, 127-134. DUY, B., (2003). “Bilişsel-Davranışçı Yaklaşıma Dayalı Grupla Psikolojik Danışmanın Yalnızlık ve Fonksiyonel Olmayan Tutumlar Üzerine Etkisi”. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. DYKSTRA, P. A., (2009). “Older Adult Loneliness: Myths and Realities”. European Journal of Ageing, 6, 91–100. DOI: 10.1007/s10433-009-0110-3 (Erişim Tarihi: 25.11.2015). http://link.springer.com/article/10.1007%2Fs10433-009-0110-3. ERİKSON, E. H., (1982). The Life Cycle Completed. New York: Norton. ERNST, J. M. and Cacioppo, J. T., (1999). “Lonely Hearts: Psycological Perspectives on Loneliness”. Applied and Preventive Psychology, 8, 1-22. ESHBAUGH, E., (2009). “The Role Of Friends İn Predicting Loneliness Among Older Women Living Alone”. Journal of Gerontological Nursing, 35(5),13–16. (Erişim Tarihi: 11.10.2014). http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19476188 FROMM, E., (2006). Özgürlükten Kaçış (Çev. Ş. Yeğin). İstanbul: Panel Yayınevi. GALANAKİ, E., (2004). “Are Children Able To Distinguish Among To Concepts of Aloneness, Loneliness, and Solitude?”. International Journal of Behavioral Development,28(5), 435-443. (Erişim tarihi: 23.08.2014) http://www.researchgate.net/publication/247779821 GEÇTAN, E., (2000). İnsan Olmak (20. Baskı). İstanbul: Remzi Kitapevi. HAWKLEY, L. C. and Cacioppo, J. T. (2010). “Loneliness Matters: A Theoretical and Empirical Review of Consequences and Mechanisms”. Annals of Behavioral Medicine, 40(2), 218-227. DOI 10.1007/s12160-010-9210-8. (Erişim Tarihi: 30.12.2014). http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3874845/#__ffn_sectitle SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 273-289 287 Hanife Akgül HORNEY, K., (1998). Çağımızın Nevrotik Kişiliği (3. Baskı). Ankara: Öteki Yayınevi. KAPLAN, M. S., (2011). Öğretmenlerin İş Yerinde Yalnızlık Duygularının Okullardaki Örgütsel Güven Düzeyi ve Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Konya. KOZAKLI, H., (2006). Üniversite Öğrencilerinde Yalnızlık ve Sosyal Destek Düzeyleri Arasındaki İlişkilerin Karşılaştırılması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin. KÖRLER,Y., (2011). İlköğretim Birinci Kademe Öğrencilerinin Çeşitli Değişkenler Açısından Yalnızlık Düzeyleri Ve Yalnızlık İle Sosyal Duygusal Öğrenme Becerileri Arasındaki İlişkiler. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir. MCGRAW, J. G., (2010). Intımacy and Aloneness Amsterdam. New York: Printed in The Netherlands, E- book. EBSCOhost. Bilkent Üniversitesi. AN: 338897, ISBN: 978-90420-3140-1. NETO, F. and Barros, J. (2000). “Psychosocial Concominants of Loneliness Amongstudents of Cape Verde and Portugal”. Journal of Psychology, 134(5), 245–255. ODACI, H., (1994). Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Yalnızlık, Benlik Saygısı ve Yakın İlişkiler Kurabilme Düzeylerinin ve Bu Düzeyler Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon. ÖZODAŞIK, M., (2001). Modern İnsanın Yalnızlığı (1. Baskı). Konya: Çizgi Kitapevi Yayınları. PEKTEKİN, Ç., (1993). “Sosyal Izolasyonda Olan Bireyin Psikososyal Gereksinimleri ve Hemşirelik Yaklaşımı”. Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu Hemşirelik Sempozyumu Kitapçığı. İstanbul, 9-11 Haziran, 6-27. PEPLAU, L. A. and Perlman, D., (1982). Perspective on Loneliness. In L. A. Peplau ve D. Perlman (Eds). Loneliness: A sourcebook of Current Theory, Research and Therapy (13–46). New York: Wiley Interscience. REVENSON, T.A., (1996). Debunking The Myth Of Loneliness İn Late Life. In E. Seidmen and J. Rappaport (Eds.). Redefining Social Problems (115135), New York: Plenum Press. ROGERS, C., (1994). Etkileşim Grupları. (Çev. H. Erbil). Ankara: Ekin Yayınları. ROKACH, A., (2004). “Loneliness Then and Now: Reflections on Social and Emotional Alienation in Everyday Life”. Current Psychology, 2004, 23(1), 24-40. ROKACH, A., (2000). “Percieved Causes of Loneliness in Adulthood”. Journal of Social Behavior and Personality, 15(1), 67-84. ROOK, K., (1984). “Promoting social bonding: Strategies for helping the lonely and socially isolated”. American Psychologist, 1984, 39 (12), 1389-1407 RUSSELL, D., (1996). “UCLA Loneliness Scale (Version 3): Reliability, Validity and Factor Structure”. Journal of Personality Assessment, 66, 20-40. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 273-289 288 Yalnızlık Duygusu ve Ölçümü RUSSEL, D., Cutrona, C. E., Rose, J., and Yurko, K., (1984). “Social and Emotional Loneliness: An Examination of Weiss’s Typology of Loneliness”. Journal of Personality and Social Psychology, 46(6), 1313-1321. SADLER, W. A. and Johnson, T. B., (1980). From Loneliness To Anomia, in Hartog. J., J. R. Audy, Y. A. Cohen (Eds.). The Anotomy Of Loneliness (34-64). New York: International Universities Press. STONE, J., Evandrou, M. and Falkingham, J. (2013). “The Transition To Living Alone and Psychological Distress in Later Life”. Age and Ageing, 42(3), 366-372. doi: 10.1093/ageing/aft006.http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3633366 (Erişim tarihi: 25.11.2015). SULLİVAN, H. S., (1953). Interpersonal Theory of Personality. New York: Norton Company Inc. TERZİ, Ş. I. ve Tekinalp B. E., (2013). Psikolojik Danışmada Güncel Kuramlar (1.Baskı). Ankara: Pegem Akademi. TORNSTAM, L., (2007). “Stereotypes of old people persist: A Swedish “Facts on agin quiz” in a 23- year comparative perspective”. International Journal of Aging and Later Life, 2(1), 33-59. http://www.ep.liu.se/ej/ijal/2007/v2/i1/a3/ijal07v2i1a3.pdf (Erişim Tarihi: 15.02.2016). TREACY, P., Butler, M., Byrne, A., Drennan, J., Fealy, G., Frazer, K. and Irving, K., (2004). Loneliness and Social Isolation Among Older Irish People. Dublin: School of Nursing and Midwifery University College, No: 84. TUFAN, İ., (2003). Modernleşen Türkiye’de Yaşlılık ve Yaşlanmak. İstanbul: Anahtar Kitaplar. VİCTOR, C. R., Bowling, C. R., and Bond, J., (2002). Loneliness, Social Isolation and Living Alone in Later Life. Sheffield: ESRC. VİCTOR, C.R, Scameler, S., and Bond, J., (2012). The Socıal World Order of Older People, New York: Springer Publishing Company, LLC. E-book ISBN: 978-0-8261-0800-5 Bilkent Üniversitesi. WENGER, G. C., (1994). Support Networks of Older People: A Guide for Practitioners. Bangor: CSPRD, University of Wales. WEİSS, R., (1973). Loneliness: the Experience of Social and Emotional Loneliness. USA: MIT Press. YILDIRIM, A. ve Şimşek, H., (2000). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (2. Baskı), Ankara: Seçkin Yayıncılık. YILDIRIM,E., (2008). Yaşlı Bayanlarda Fiziksel ve Rekreasyonel Aktivitenin YalnızDüzeyine Etkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kayseri. YOUNG, J. E., (1982). Loneliness, Depression and Cognitive Therapy: Theory and Application. In L. A. Peplau and D. Perlman (Eds.). Loneliness: A Sourcebook f Current Theory, Research And Therapy, 379-406. New York: Wiley. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 273-289 289