KADINLARA VERİLEN İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİNİN

advertisement
KADINLARA VERİLEN İLETİŞİM ÇATIŞMALARI
EĞİTİMİNİN EVLİLİK DOYUMU
ÜZERİNE ETKİSİ
Meryem BARAN
Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı
Tez Danışmanı
Doç. Dr. Ayşe OKANLI
Doktora Tezi - 2013
T.C.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
KADINLARA VERİLEN İLETİŞİM ÇATIŞMALARI
EĞİTİMİNİN EVLİLİK DOYUMU ÜZERİNE ETKİSİ
Meryem BARAN
Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı
Doktora Tezi
Tez Danışmanı
Doç. Dr. Ayşe OKANLI
ERZURUM
2013
T.C.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI
KADINLARA VERİLEN İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİNİN
EVLİLİK DOYUMU ÜZERİNE ETKİSİ
Meryem BARAN
Tez Savunma Tarihi
: 11.10.2013
Tez Danışmanı
: Doç. Dr. Ayşe OKANLI (Atatürk Üniversitesi)
Jüri Üyesi
: Prof. Dr. Sevim BUZLU ( İstanbul Üniversitesi)
Jüri Üyesi
: Doç. Dr. Reva BALCI AKPINAR (Atatürk Üniversitesi)
Jüri Üyesi
: Yrd. Doç. Dr. Mine EKİNCİ (Atatürk Üniversitesi)
Jüri Üyesi
: Yrd. Doç. Dr. Özlem ŞAHİN ALTUN (Atatürk Üniversitesi)
Onay
Bu çalışma yukarıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.
Prof. Dr. Yavuz Selim SAĞLAM
Enstitü Müdürü
Doktora Tezi
ERZURUM-2013
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR ..................................................................................................................III
ÖZET ............................................................................................................................. IV
ABSTRACT.................................................................................................................... V
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ............................................................... VI
TABLOLAR DİZİNİ ..................................................................................................... V
ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................... VIII
1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER.................................................................................................... 5
2.1. Evlilik ve Evlilik Doyumu ......................................................................................... 5
2.2. Evlilik Doyumu ile İlgili Kuramlar ......................................................................... 10
2.3. İletişim ve İletişim Çatışmaları ................................................................................ 12
2.4. Evlilik Doyumu ve İletişim Çatışmaları .................................................................. 19
2.5. Hemşirelik, Evlilik Sorunları ve Evlilik .................................................................. 26
3. MATERYAL VE METOT....................................................................................... 29
3.1. Araştırmanın Şekli ................................................................................................... 29
3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman .................................................................... 29
3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi .......................................................................... 29
3.4. Verilerin Toplanması ............................................................................................... 33
3.4.1. Veri Toplama Araçları .......................................................................................... 33
3.4.2. Veri Toplama süreci ............................................................................................. 35
3.5. Girişim ..................................................................................................................... 35
3.6. İletişim Çatışmaları Eğitimi ..................................................................................... 38
3.7. Araştırmanın Değişkenleri ...................................................................................... 39
3.8. Verilerin Değerlendirilmesi ..................................................................................... 39
I
3.9. Araştırmanın Etik İlkeleri ........................................................................................ 40
3.10. Araştırmanın Sınırlılıkları ...................................................................................... 40
4. BULGULAR .............................................................................................................. 41
5. TARTIŞMA ............................................................................................................... 47
6. SONUÇ VE ÖNERİLER ......................................................................................... 52
KAYNAKLAR .............................................................................................................. 53
EKLER .......................................................................................................................... 63
EK 1. ÖZGEÇMİŞ........................................................................................................ 63
EK 2. KADINLAR İÇİN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM FORMU ........................ 64
EK 3. KADINLAR İÇİN SOSYODEMOGRAFİK BİLGİLER FORMU .............. 65
EK 4. EVLİLİK YAŞAM ÖLÇEĞİ ............................................................................ 66
EK 5. ÇATIŞMA ÇÖZÜM STİLLERİ ÖLÇEĞİ ..................................................... 67
EK 6. İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİ GRUP OTURUMLARI .................. 69
EK 7. SON OTURUMDA YAPILAN KUTU UYGULAMASINDAN ÇIKAN
BAZI CÜMLELER....................................................................................................... 75
EK 8.ETİK KURUL ONAYI ....................................................................................... 77
EK 9. EĞİTİMLER İÇİN YER İZNİ ......................................................................... 78
EK 10. İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİ SERTİFİKASI .............................. 79
II
TEŞEKKÜR
Doktora eğitimim boyunca beni her konuda destekleyen ilgi ve yardımını
esirgemeyen danışman hocam Sayın Doç. Dr. Ayşe OKANLI’ya, destek ve
önerilerinden dolayı Sayın Yrd. Doç. Dr. Mine EKİNCİ ve Sayın Doç. Dr. Reva Balcı
AKPINAR’a, ayrıca manevi desteğini her an yanımda hissettiğim sevgili eşim Doç. Dr.
Ahmet BARAN’a ve sevgili AİLEME sonsuz teşekkür ederim.
Ayrıca çalışmaya katılmayı kabul eden, sabır ve istekle eğitimlere katılan tüm
kadınlara teşekkürlerimi sunarım.
Arş. Gör. Meryem BARAN
III
ÖZET
Kadınlara Verilen İletişim Çatışmaları Eğitiminin Evlilik Doyumu Üzerine Etkisi
Amaç: Bu çalışma kadınlara verilen iletişim çatışmaları eğitiminin evlilik
doyumu üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Materyal ve Metot: Çalışma, 08.05.2012- 11.10.2013 tarihleri arasında
Erzincan merkezinde bulunan 5 ASM’ne bağlı olan, çalışmaya katılmayı kabul eden
378 evli kadın ile ön test-son test, kontrol gruplu yarı deneme modeli uygulanarak
yapılmıştır. Ön test verileri 09.07.2012-10.09.2012 tarihleri arasında anket formu, EYÖ
ve ÇÇSÖ kullanılarak toplanmıştır. İÇE; 3 ayrı gruba, haftanın 3 günü ve 6 hafta
süreyle uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik dağılımlar, ortalamalar, t
testi, eşleştirilmiş t testi kullanılmıştır.
Bulgular: İÇE öncesinde kadınların evlilik doyum puan ortalamalarının orta
düzeyde, ÇÇSÖ alt boyutlarından olumlu iletişim şekli puan ortalamalarının düşük,
olumsuz iletişim şekli puan ortalamalarının yüksek olduğu bulunmuştur. İÇE sonrasında
kadınların evlilik doyum puan ortalamalarının ve olumlu iletişim şekli puan
ortalamalarının yükseldiği, olumsuz iletişim şekli puan ortalamalarının düştüğü
belirlenmiştir. Gruplar arasında istatistiksel anlamda fark olduğu bulunmuştur
(p<0.001). İÇE sonrasında kadınların evlilik doyum puanlarının deney grubunda,
kontrol grubuna göre olumlu yönde değiştiği ve gruplar arasında anlamlı düzeyde
farklılık olduğu belirlenmiştir.
Sonuç: İÇE evli kadınların evlilik doyum düzeylerini olumlu yönde etkilemiştir.
Ayrıca İÇE’nin evli kadınların olumlu ve olumsuz çatışma çözüm sitillerini etkilediği,
itaat ve geri çekilme çözüm stillerinde etkisiz olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Evlilik doyumu, hemşirelik, iletişim çatışmaları eğitimi,
kadın.
IV
ABSTRACT
Effect of Training of Communication Conflicts Given to Women on Marital
Satisfaction
Aim: The purpose of this study is to determine effect of training of
communication conflicts given to women on marital satisfaction.
Material and Method: The study was conducted as quasi-experimental model
with pretest-posttest control group on 378 married women who were subject to 5 FHCs
in the city center of Erzincan and accepted to participate in the study between
08.05.2012 and 11.10.2013. Form of socio-demographic features, MLS and CRSQ were
used to collect the pretest between 09.07.2012 and 10.09.2012. TCC was performed to
three groups as three days a week for 6 weeks. Percentage distributions, means, t test,
and paired t test were used to assess the data.
Results: It was determined that before TCC, marital satisfaction mean scores of
women were at medium level, their mean scores of positive communication manner,
which is one of subscales of CRSQ, were low and their mean scores of negative
communication manner were high. After TCC, their marital satisfaction mean scores
and positive communication manner mean scores were higher; on the other hand, their
negative communication manner mean scores were lower. There was a statistically
difference between groups (p<0.001). After TCC, their marital satisfaction scores
changed positively in the experimental group compared to control group and difference
between groups was significant.
Conclusion: TCC affected marital satisfaction levels of married women
positively. Furthermore, while TCC affected positive and negative conflict resolution
styles of married women, it was ineffective on resolution styles of obedience and
withdrawal.
Key Words: Marital Satisfaction, nursing, training of communication conflicts,
woman.
V
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
ASM
: Aile Sağlığı Merkezi
ÇÇSÖ
: Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği
EYÖ
: Evlilik Yaşam Ölçeği
İÇE
: İletişim Çatışmaları Eğitimi
VI
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo No
Sayfa No
Tablo 3.1. ASM'lerden Alınan Kadın Sayıları ............................................................... 30
Tablo 3.2. Evlilik Yaşam Ölçeği ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği Puan Dağılımı ve
Cronbach’s  Değerleri (N=69) ................................................................... 35
Tablo 3.3. İÇE'nin İçeriği ve Tarihleri ........................................................................... 38
Tablo 4.1. Deney ve Kontrol Grubu Kadınlarının Sosyo-Demoğrafik Özellikleri ........ 41
Tablo 4.2. Deney ve Kontrol Grubunun Evlilik Yaşam Ölçeği ve Çatışma Çözüm
Stilleri Ölçeği Ön Test Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması .................. 43
Tablo 4.3. Deney ve Kontrol Grubunun Evlilik Yaşam Ölçeği ve Çatışma Çözüm
Stilleri Ölçeği Son Test Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması ................. 44
Tablo 4.4. Deney ve Kontrol Grubu Kadınların İletişim Çatışmaları Eğitimi Öncesi ve
Sonrası Evlilik Yaşam Ölçeği Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması ....... 45
Tablo 4.5. Deney ve Kontrol Grubu Kadınların İletişim Çatışmaları Eğitimi Öncesi ve
Sonrası Çatışma Çözüm Sitilleri Ölçeği Puan Ortalamalarının
Karşılaştırılması .......................................................................................... 46
VII
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil No
Sayfa No
Şekil 3.1. Araştırma Planı ............................................................................................... 32
Şekil 3.2. Eğitim Planı .................................................................................................... 37
VIII
1. GİRİŞ
Evlilik, kurumlaşmış bir yol, bir ilişkiler sistemi, bir kadınla bir erkeği “karıkoca” olarak birbirine bağlayan bir sistemdir. Bununla beraber doğacak çocuklara belli
bir statü sağlayan, toplumsal yönden devletin kontrol, hak ve yetkisi bulunan yasal bir
ilişki biçimi şeklinde de tanımlanmaktadır1. Evlilik doyumu ise evlilik kurumunun
içinde varlığını sürdüren çevresel ve kişisel boyutlardan eşlerin elde ettiği psikolojik
tatmin olarak tanımlanmaktadır2,3.
En önemli kişilerarası ilişkilerden birisi olarak kabul edilen evlilik bazı insanlar
için önemli bir doyum ve mutluluk kaynağıyken, bazıları için pek çok olumsuz sonucu
beraberinde getirmektedir4. Evlilikte doyum yaşama, bireylerin mutlu olabilmesi
açısından son derece önemlidir. Doyumun yaşanamadığı evliliklerin boşanma ile
sonuçlanabildiği, bu durumun ise hem eşleri, hem de çocukları olumsuz olarak
etkileyebildiği bilinmektedir5.
Evlilik yaşantısından doyum almayı etkileyen birçok faktör söz konusudur.
Örneğin, evlenme yaşı, evlenme şekli, maddi durum, çocuk sahibi olup olmama, eşlerin
aynı sosyo-ekonomik düzeyden olup olmaması, eşler arasındaki yaş farkı bu faktörler
arasında sıralanabilir. Ancak en az tüm bu faktörler kadar önemli olan bir başka nokta,
çiftlerin iletişim biçimleri, birbirlerinin duygularını anlamaya yönelik çabaları,
birbirlerinin
duygularına,
yaşadıklarına
karşı
duyarlı
olmaları,
birbirlerine
anlaşıldıklarını hissettirmeleridir5.
Araştırmalarda iletişim problemleri yaşayan çiftlerin bu anlamda sorun
yaşamayan çiftlere kıyasla boşanma oranları daha yüksek bulunmaktadır6,7. Sürekli
haklıyı haksızı aramak üzerine yapılan tartışmalar; yargılayıcı, eleştirel, duyguları hiçe
sayan konuşma biçimleri, olumsuz sıfatlarla yapılan hitaplar şüphesiz çiftleri
birbirlerinden git gide uzaklaştırmaktadır8.
1
Yapılan
araştırmalar
ruhsal
bozukluğu
olan
insan
sayısının
arttığını
göstermektedir9-11. Psikolojik sorunlar nedeniyle sağlık kurumlarına başvuran kişilerin
% 40’ının evlilik sorunları ile kliniğe başvurduklarını, hatta fiziksel sağlık sorunlarının
evlilik uyumu bozuk olan çiftlerde evlilik uyumu bozuk olmayan çiftlere göre daha
fazla yaşandığını göstermektedir7. Evlilik insan hayatındaki önemli yaşantılardan sadece
biri olmasına karşın, kişinin yaşam kalitesi ile doğrudan ilişkilidir12. Uzun süre evlilik
sürdüren çiftler arasında yapılan bir araştırmada Robinson ve Blanton13, evliliklerin beş
temel taşı olduğunu ve bunların başta iletişim olmak üzere mahremiyet, bağlılık,
uygunluk ve dini yönelimlerden oluştuğunu ifade etmişlerdir. İyi ve kaliteli bir iletişim
başarılı bir evliliğin “olmazsa olmazı”dır. Robinson ve Blanton da iletişimin güçlü
evliliklerin önemli bir koşulu olduğunu belirterek, eşleriyle konuşmanın ve etkili bir
iletişimin öneminin uzun süreli evlilikler yaşayan bireyler tarafından sıklıkla dile
getirildiğini söylemektedirler13.
Kadınların
ve
erkeklerin
farklı
iletişim
kültürlerine
sahip
olduğu
düşünüldüğünde evlilik yaşamının doğal bir parçası haline gelen çatışmalar, eşlerde
kaygı ve gerginlik yaratır14. Bu kaygı, eşler tarafından doğru, sağlıklı ve anlayışlı bir
iletişim ve etkileşim nedeni olarak kullanılırsa evliliğin dengesi, düzeni dolayısıyla da
uyumu sürekli hale gelir15. Bunun tersi durumlarda, evlilikte uyum bozulur zorlanmalar
ve yakınmalar ortaya çıkar, sevgi ve saygıdan uzaklaşılır. Eşler çatışmaların artmasına
neden olacak şekilde birbirlerine tepkide bulunmaya başlarlar. Yaşanan her çatışma
sonunda isteklerin elde edilememiş olması, eşlerdeki gerginliği artırır, uyum ve
etkileşimi bozar. Gerginlikler çatışmaların başka boyutlara sıçramasına hem de
tekrarlama sıklığının artmasına neden olur6,15.
Dünyada ve ülkemizde evlilik doyumu üzerine çalışmalar yapılmıştır4,6,7,21,22. Bu
çalışmalarda evlilik ve iletişim arasında güçlü bağların olduğunun gösterilmesine
2
rağmen, özellikle ülkemizde iletişim çatışmaları eğitimi ve evlilik doyumu üzerine
eğitimsel bir çalışma rastlanılmamıştır.
Günümüzde hemşireliğin değişen rolü, psikiyatri hemşireliğinin yaygınlaşması
gibi etkenler hemşirelerin toplum ruh sağlığı alanında daha fazla söz sahibi olmasına
olanak tanımaktadır. Hemşireler, sağlıklı/hasta bireyle en sık ilişki kuran sağlık ekibi
üyesidir. Bu nedenle kaynakları harekete geçirebilmek ve önleme girişimleri
başlatabilmek açısından daha şanslıdır. Dolayısı ile hemşireler, ruhsal probleme neden
olabilecek risk faktörlerini değerlendirip, ruh sağlığının korunması için gerekli
önlemlerin alınmasında öncelikli sorumlu kişidir9.
Toplum ruh sağlığı hemşiresinin görevleri arasında uygun aile ortamı sağlamaya
yönelik programlarda görev almada bulunmaktadır. Bu nedenle koruyucu ruh sağlığı
hizmetlerinde hemşire, kişiyi ve onun ruh sağlığını, dolayısı ile aile ve toplumu olumsuz
yönde etkileyebicek her türlü durumu önlemek amacıyla önlem almayı ve risk altında
bulunan grupların ruh sağlığını tehdit eden faktörlerden etkilenmesini en aza indirmeyi
amaçlamaktadır11,16,17.
Yoğun insan ilişkilerin yaşandığı evlilik hayatında ruh sağlığını etkileyen birçok
faktör bulunmaktadır. Bunlar arasında yetersiz iletişim, şiddet, aile bölünmeleri, aşırı
ahlaki değerler ve baskılar, aile içinde çocuğun yetiştirilmesi gibi konular
sayılmaktadır11,16-18. Tüm bu faktörlerden en fazla etkilenecek gruplar arasında başta
kadınlar olmak üzere, diğer aile üyeleri, özellikle çocuklar, adölesanlar bulunmaktadır.
11,19,20
.
Toplumu oluşturan en küçük birim olan ailenin temel taşlarından birisi de
kadınlardır. Kadınlar hem iş, hem de evde çalışmakta ve geleceği şekillendirecek olan
çocukların yetiştirilmesinde birinci sırada rol almaktadırlar. Kadınların evlilik
doyumunun yüksek olması gerek kadınların ruh sağlığını, gerek aile gerekse toplum
3
sağlığını etkileyen önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle bu
çalışma kadınlara verilen iletişim çatışmaları eğitiminin evlilik doyumu üzerine etkisini
belirlemek amacı ile yapılmıştır.
Bu çalışmanın hipotezi;
H0 İletişim çatışmaları eğitimi kadınların evlilik doyumunu arttırır.
4
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Evlilik ve Evlilik Doyumu
Evlilik iki veya daha fazla insan arasında hukuken kabul edilen veya toplumca
onaylanan, taraflara çeşitli hak ve yükümlülükler veren ve genellikle cinselliği de içeren
bir ilişkidir. Toplumsal bir kurum olan ve toplumun yeniden üretimini hedefleyen
evlilik, ailenin temeli kabul edilir23,24.
Evlilik kavramı, aile kavramına göre belirgin bir kavramdır. “Aile” bir grup veya
örgüt, “evlilik” ise karşı cinsten iki kişinin birlikte yaşamak, yaşantıları paylaşmak,
çocuk yapmak ve yetiştirmek gibi amaçlarla yaptıkları bir “sözleşme”dir. Evlilik,
kurumlaşmış bir yol, bir ilişkiler sistemi, bir kadınla bir erkeği, “karı-koca” olarak
birbirine bağlayan, doğacak çocuklara belli bir statü sağlayan toplumsal yönden devletin
kontrol, hak ve yetkisi bulunan yasal bir ilişki biçimidir5,25.
Evlilik ve evlilik doyumu ile ilgili literatür incelendiğinde çeşitli evlilik ve
evlilik
doyumu
tanımlarıyla
karşılaşılmaktadır.
Bunlardan
öncelikle
evlilik
tanımlarından bazılarını aktaracak olursak;
Erdoğan’ın26 aktardığına göre Glenn evliliği bireyin mutluluğunu sağlayan ve
kişiliklerinin gelişiminde önemi rol oynayan bir birim olarak tanımlamaktadır. Bir diğer
tanımlama ile evlilik; bir kadın ve bir erkeğin karı-koca rollerini edinerek yaşamlarını
birlikte geçirmek ve soylarını yasaların koruduğu bir kurum içerisinde belirli statüye
sahip çocuklar dünyaya getirerek sürdürmek üzere oluşturdukları bir ilişkiler
sistemidir26.
Toplumun temel yapı taşı olan evlilik, kadınla erkeğin bağımsız, eşit ve özgür
koşullarda birbirlerine bağlanmaları, oynadıkları rol ve bulundukları duruma göre
iletişim kurup sürdürmeleri temeline dayanmaktadır27,28.
5
Evlilik, Türk Medeni Kanunu’na göre evlenmeye ehil erkek ile kadının, yetkili
kanuni merci önünde yapmış oldukları çift taraflı29, iki şahit huzurunda gerçekleştirilen
bir evlilik sözleşmesi ile kurulan karşı cinsten iki insanın özgür iradeleriyle hayatlarını
birleştirdikleri akittir24,30.
Evlilik, kadın ve erkeğin, hem sosyal hem de hukuki açıdan, içinde yaşadıkları
toplumda egemen olan kurallara uygun olarak karşılıklı yükümlülükler üstlenmek
suretiyle hayatlarını birleştirmeleri, aile kurup bir arada yaşamaya başlamalarıdır28,31.
Evlilik; iki yabancının farklı değerler, kısmen ya da tamamen farklı kültürlerle
ve iki ayrı aile öyküsüyle bir araya geldikleri ve kendilerini yeniden tanımladıkları, yeni
ve özel bir yapı olarak tanımlanabilir32,33.
Evlilik, bir erkek ve bir kadın arasında toplum tarafından onaylanmış ilişki;
karşılıklı dayanışma, toplumsal onaylama sonucunda gerçekleşen bir sözleşme ve
toplumsal yasaklamaların tamamen dışında tutulan cinsel ihtiyaçların doyuma
ulaştırıldığı bir kaynaşma durumu olarak tanımlanmaktadır24.
Sardoğan ve Karahan’nın34 aktardığına göre Güvenç evliliği, toplumsal normlara
göre onaylanmış bir bağın kurulması ve doğumla sonuçlanabilen cinsel ilişkinin
toplumsal normlara uygun duruma getirilmesi olarak tanımlamaktadır.
Çeşitli evlilik doyumu tanımlarından bazılarını ise şöyle sıralayabiliriz.
Evlilik doyumu, evlilik kurumunun içinde varlığını sürdüren çevresel (eşlerin
kararlarda eşitliği, baskınlığı, kazanç, çalışma, problemleri paylaşma vs.) ve kişisel
(eşlerin birbirine karşı gösterdiği sevgi tarzı, tutumu, cinsel doyum, iletişim biçimi,
eşlerin birbirlerine kendilerini ifade etmesi) boyutlardan eşlerin elde ettiği psikolojik
tatmin olarak tanımlanmaktadır35.
Evlilik doyumu; evliliğe ilişkin memnuniyettir; evlilikte mutluluğun artması ve
çatışmanın azaltılmasıyla birlikte gelmektedir. Ayrıca evlilik doyumu, evlilik
6
ilişkisindeki doyuma ulaştırıcı sıcak ve samimi alanlardan, gerilim yaratan soğuk
alanlara uzanan bir yelpazeyi içermektedir5,36,37.
Hendrick ve Hendrick38 tarafından “Bireyin kendi kişisel mutluluğunu
deneyimlemesi
ve
evlilik
ilişkisindeki
memnuniyeti,
hoşnutluğu”
olarak
tanımlamaktadır.
Tezer39 ise evlilik doyumunu, “Bireyin evlilik ilişkisindeki gereksinimlerini
karşılama derecesine ilişkin algısı” şeklinde açıklamaktadır. Başka bir deyişle evlilik
doyumu için bireyin kendi ilişkisini algılama biçimi de denebilir.
Evlilik doyumu, bireylerin evlilik ilişkisindeki isteklerinin tatmin edilme
derecesi olarak tanımlanmaktadır. Bu hem evlilikten sağlanan genel doyumu hem de
evlilikteki arkadaşlıktan ve cinsellikten sağlanan doyum gibi evlilik durumundaki özel
durumlardaki doyumu da ifade etmektedir. Evlilik doyumu veya mutluluğu bir bütün
olarak eşlerin evlilikle ilgili subjektif doyumunu ifade etmektedir. Evlilik doyumu, bir
evliliğin devam edip etmeyeceğinin önemli göstergelerinden biridir ancak; tek
göstergesi değildir28,40.
Connell, Mitten ve Bumberry’nin41 “Evlilik cennet ya da cehennem olabilir ve
genellikle ikisi de olabilir” açıklaması temelde evlilik doyumuna karşılık gelmektedir.
Greef’e42 göre evlilik doyumu fonksiyonel olan, sağlıklı ailelerin en önemli
belirleyicilerinden biri olmaktadır.
Evlilik doyumu; ihtiyaçların ve beklentilerin evlilikle buluşma derecesi; ya da
“bireyin kendi evlilik ilişkisindeki gereksinimleri karşılama derecesine ilişkin algısı”
olarak tanımlanabilir43. Mutlu bir evlilik, birçok konu üzerinde eşlerin anlaşmaya
varabildikleri kaygı ve stres yaratmayan bir ilişkidir5,25.
Evlilik uyumu ve evlilik doyumu çoğunlukla birbirlerinin yerine kullanılan iki
farklı kavramdır. Evlilik uyumunun tanımı ve kapsamı üzerine tartışmaların sürmesine
7
rağmen birbiri ile etkileşen, evlilik ve aileyi ilgilendiren konularda fikir birliği
yapabilen ve sorunlarını olumlu bir şekilde çözebilen çiftlerin evliliği uyumlu bir evlilik
olarak tanımlanır. Evlilik uyumu ayrıca çiftlerin uyumlu birlikteliklerinin sonucu olarak
evlilik hayatındaki memnuniyeti ve mutluluğu da tanımlar. Bu noktada evlilik doyumu
ile karışır. Evlilik uyumu ve evlilik doyumu kavramları aralarında yüksek korelâsyon
olması nedeni ile sıklıkla birbirinin yerine kullanılmaktadır. Doyumlu çiftlerin aynı
zamanda uyumlu oldukları ifade edilerek bu iki kavramın farklı kavramlar olmadığı
kabul görmektedir44,45.
Evlilik insan hayatındaki en önemli yaşantılardan biri olmasına rağmen bu
deneyimin niteliği, kişinin yaşam kalitesiyle neredeyse birebir ilişkilidir5,12.
Doyumlu bir evlilik sadece doyumsuzluğun yokluğu ile açıklanmamakta, aynı
zamanda doyumlu çiftler evliliğin sorunsuz olma durumunu da ifade etmektedirler22.
Evlilikte doyumsuzluk ise daha çok olumsuz özelliklerin dikkat çektiği, buna karşın
olumlu özelliklerin göreceli olarak bulunmadığı evlilik ilişkileridir. Evlilik doyumunun
sadece evliliğin herhangi bir dönemindeki algıları kapsamaması, zaman içerisinde
evlilik doyumu ile ilgili algılardaki değişmelerin ifade edilmesi gerekmektedir22. Başka
bir deyişle, evlilik doyumu anlık ölçümlerle değil aralıklı süreçler içerisinde
değerlendirilmektedir46.
Evliliğin gereği ve nedenleri düşünüldüğünde, evlilik yaşamının, iki kişinin
biyolojik, sosyal ve psikolojik gereksinim ve güdülerini doyurmayı amaçladığı
gözlenmektedir. Farklı cinsten kadın ve erkek beraberliğinin temelinde bu
gereksinimlerin karşılanması ve doyurulması yatmaktadır5.
Evlilikte biyolojik bir gereksinim olarak cinsel güdüyü doyurma; sosyal
gereksinim olarak bireylerin destek, korunma ve yaşam gereksinimlerini doyurma;
psikolojik destek olarak sevgi gereksinimini doyurma söz konusudur25.
8
Evliliğin temel işlevleri veya evliliğin niteliksel özellikleri konusunda yapılan
çalışmalar dikkate alındığında; çiftlerin evlilikteki gelişimsel görevlerini “evlilik yaşam
döngüsü” başlığı altında incelendiği görülmektedir. Bu yaklaşıma göre; evlilik
yaşantısında, çiftlerin eş olabilmeye ilişkin görevleri şu şekilde sıralanmıştır33,47-49.
1. Bağlılık: Çiftin evlilik ilişkisi hakkındaki değerlerinin ne olduğu ve ilişkilerini
sürdürme konusundaki niyet ve çabaları anlamına gelmektedir.
2. İhtimam: Çift arasındaki duygusal bağlanmayı ifade etmektedir. Bu
basamakta evlilik ilişkisine ihtimam göstermenin önemi; evliliğin devamını
garantileyecek yeterli ve uygun özenin evlilik ilişkisinde var olma durumudur.
3. İletişim: Çiftin sözlü veya sözsüz, sembolik mesajlar ile ortak anlamları
paylaşabilmesidir. Bu basamakta, çiftin evlilik görevi ise; paylaştıkları iletişim
evreninin ilk yapılanması, iletişim sürecinde işe yarar örüntülerin temellendirilmesidir.
4. Çatışma ve uzlaşma: Çatışma ve uzlaşma tüm yeni ve uzun süreli ilişkilerde
karşılaşılabilecek kaçınılmaz bir süreç olup; bu basamakta çiftin gerçekleştirmesi
gereken görev; çatışmaları nasıl etkili biçimde çözecekleri ve uzlaşmaya ne şekilde
varabileceklerini öğrenmeleridir.
5. Anlaşma: Eşin, diğer eşin açık veya örtülü mesajlarını, beklentilerini
algılaması ve yerine getirebilmesidir. Bu aşamada çiftin üzerine düşen görev;
beklentilerin ve anlaşma yollarının keşfedilmesi ve öğrenilmesidir. Bu aşamanın
içerdiği bir diğer görev de çiftin kendi kök ailelerinden ayrışarak, çift olarak
bireyselliklerini oluşturabilmeleridir.
Evlilik kurumu, ailenin boyutları ve içeriği değişiklik göstermesinin yanı sıra
günümüze kadar evrenselliğini ve toplumun temel taşı olma özelliğini korumaktadır.
Evlilik ve evlilik yapısı, özellikleri, yaşanılan bölgenin kültürel, sosyal ve ekonomik
yapısına göre şekillenmektedir49. Özgüven’e25 göre evlilik ve aile kurumunun yedi
9
temel işlevi vardır. Bunlar; üremek, ekonomik gereksinimleri karşılamak, statü
sağlamak, çocukların eğitimini planlama, din eğitimi vermek, boş zaman etkinliklerini
gerçekleştirmek, aile üyelerinin birbirlerini korumaları, karşılıklı sevgi ortamı yaratmak
ve cinsel doyum sağlamak gibi tüm toplumlarda benzerlik içeren işlevler olarak
sıralamıştır.
2.2. Evlilik Doyumu İle İlgili Kuramlar
Genellikle doyum kavramı kişinin ilişkisine ilişkin öznel değerlendirmesi olarak
tanımlanır. Tezer evlilik doyumunu bireyin kendi evlilik ilişkisindeki gereksinimleri
karşılama derecesine ilişkin algısı olarak tanımlamaktadır. Evlilik doyumunu açıklamak
için geliştirilmiş birçok kuram bulunmaktadır39.
Esler arası ilişkileri açıklamaya yönelik bu kuramları özetlersek5,45,50,51;
Sosyal Mübadele Kuramları: Sosyal mübadele kuramları evlilik doyumunu,
bedel, sonuç, karşılaştırma düzeyi ve seçenekler için karşılaştırma düzeyi kavramları
temelinde açıklamışlardır. Ödüller ve bedeller: Sosyal mübadele kuramlarının temel
varsayımı, insan ilişkilerinin ödül bedel mübadelesine dayandığıdır. Kuramlara göre,
insanlar fazla ödül alıp, düşük bedel ödeyecekleri ilişkileri tercih ederler. Ödül bir
ilişkiden alınan haz ya da doyum olarak tanımlanırken, bedel bireyin performansını
ketlemeye yönelik faktörler olarak tanımlanır45.
Bu kuramın ana fikri bireyler kazançlarını en yükseğe çıkaracak etkinlikler ve
etkileşimler seçerler. Eğer birey tercih ettiği ödül ve bedele uygun olmayan şekilde
yaşıyor ya da davranıyorsa, daha az istenir. Beklediğinden daha az ödül alması
kazancını düşürür. Evlilik doyumu sağlanacak kazancın en açık şekli olarak görülebilir.
Birinin evlilik ilişkisinde ödülleri bedelden sayıca üstün geliyorsa, evliliği bir bütün
olarak olumlu olarak görür, buda evlilik doyumunun yüksek olduğu anlamına
gelmektedir45.
10
Öğrenme Kuramı: İkinci kuram ise davranışçı yaklaşıma dayanan öğrenme
kuramıdır. Öğrenme kuramı aşk ve evliliği tepkisel ve edimsel koşullanma ilkeleri ile
açıklamaya
çalışmaktadır,
bireylerin
birbirine
yönelik
davranışları,
özellikle
pekiştirmenin temeli olarak kabul edilmektedir. Özellikle evlilikte eşlerin birbirlerine
yönelik davranış ve algılamalarında geçmiş yaşamlarındaki bu öğrenmeler etkili
olabilmektedir5,51.
Sevginin Evrimi Kuramı: Bu kurama göre ikili ilişkilerdeki davranışların üç
temel nedeni vardır: bunlardan birincisi, eşe bağımlı davranma, korunma ihtiyacından
kaynaklanmaktadır. İlk korunma ihtiyacını anne tarafından karşılandığı düşünülürse,
yetişkinlikteki eş seçiminde, ebeveyne benzeyen kişiler tercih edilir. İkinci olarak, eşler
birbirlerini yetişkin olduğu kadar çocuk olarak da görmektedirler, dolayısıyla korunma
kadar koruma ihtiyacı da duyarlar. Üçüncü ise cinsel ihtiyaçlardır. Bu kurama göre,
kadınlar biyolojik yapıları ve üreme işlevlerinden dolayı eş seçiminde erkeklere oranla
daha titiz davranmaktadır45,52.
Bağlanma Kuramı: İlk çocukluk yıllarında anne figürüne bağlanmayı
açıklamak için geliştirilen kuram, yetişkinlikteki evlilik ilişkilerini de içerecek şekilde
genişletilmiştir. Bowlby bağlanma kuramında, bireylerin bebekliklerinde anne figürü ile
kurdukları ilişkilerin niteliğinin, daha sonraki yıllarda başka kişilerle kuracakları
ilişkilerinde bir rehber olarak işleyeceğini ileri sürer. Bağlanma kuramına göre,
ebeveynin çocuğu ile olan ilişkileri sonucu çocuk, kendisi ve başkaları hakkında
zihinsel temsiller (mental representations) oluşturur ve bu zihinsel temsiller ileri
yıllardaki yakın ilişkilerinde bir model işlevi görür50,51.
Kişiler Arası İletişime Dair Sosyal Biliş Kuramı: Genel olarak bu kuram,
“insanların başka insanlar hakkında nasıl düşündüğüne” ilişkin açıklamalar getirir. Bu
kurama göre, eşini olduğu gibi kabul eden ve geleneksel rollere göre algılamayan
11
çiftlerin evlilik doyumu daha yüksektir, çünkü eşin kendisine özgü özellikleriyle kabul
edilmesi ona yönelik bağımlı ve kontrolcü davranışların olmadığını, aksine eşitlikçi bir
yaklaşımın var olduğunu düşündürmektedir45,50.
Yükleme Kuramı: Weiner’a göre yükleme kuramı, belirli bir olayın niçin
oluştuğunu, kişide oluşan yargı ya da kişinin a1gıladığı nedenle açıklar. Kişinin, bir
davranışın sonucuna ilişkin vardığı karar ya da algıladığı neden, sonraki davranışının
oluşmasında etkili olmaktadır.
Yükleme kuramına göre evlilik doyumu ise, nedensel yüklemeler ve sorumluluk
yüklemeleri kavramları ile açıklanır. Nedensel yüklemeler bir olayı oluşturan faktörlerle
ilgilidir. Diğer bir ifadeyle, bir olayın oluşumuna ilişkin açıklamalardır. Nedensel
yüklemeler odak, istikrar, kontrol ve genellik boyutlarını içerir. Evlilikteki nedensel
yüklemeler, bu boyutlar sayesinde anlaşılabilir. Sorumluluk yüklemeleri ise, bireylerin
herhangi bir olay için hesap verebilirliğine ilişkin bir kavramdır53. Nedensellik
yüklemeleri olaya neyin neden olduğu ile ilgiliyken, sorumluluk yüklemeleri olaydan
kimin sorumlu olduğu ile ilgilidir. Sorumluluk yüklemeleri niyet boyutunu da içerir.
Yani sorumluluk yüklemeleri, bireyin davranışı kasıtlı mı yoksa kasıtsız mı yaptığını da
içerir54,55.
Ülkemizde eşlerin bakış açısına göre evlilik ilişkilerini açıklayan İmamoğlu ise,
‘‘Evlilik İlişkileri Modeli’’ni geliştirmiştir. Bu model eşlerin sosyal gelişmişlik
düzeylerini, etkinliklerini ve evlilikten memnuniyetini içermektedir5.
2.3. İletişim ve İletişim Çatışmaları
Kişilerarası etkileşimin temelini oluşturan iletişimin her insanın yaşamında
önemli bir yeri vardır. Çünkü insanlar duygu ve düşüncelerini iletişim yoluyla
paylaşarak mutlu olma ve çevrelerindeki bireylerin mutluluklarına katkıda bulunma
olanağı elde ederler56.
12
İletişim, iletilen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı
ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli
yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm
tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.
İletişim “Bilgi alışverişi bilgi üretme ve anlamlandırma sürecidir”. Alışveriş
sözcüğünden anlaşılabileceği gibi iletişimde bilgi akışının iki yönlü olması gerekir57,58.
Kişilerarası iletişim; rahatlama, problem çözme, stresi giderme, bilgi verme, ilişkileri
biçimlendirme ve sürdürme, duyguları açıklama, ikna etme, karar verme gibi birçok
amaca hizmet eder.
Belirli mesajların kodlanarak bir kanal aracılığıyla bir kaynaktan bir
hedefe/alıcıya aktarılması sürecidir. Örneğin bir konuşmacı (kaynak) ortak bir dil
aracılığıyla (örn. Türkçe) kodladığı belirli kelimeleri (mesaj/ileti) ses dalgaları ve hava
yoluyla (kanal) dinleyiciye (hedef) aktarır. Bu süreçte geribildirim hedefleniyorsa,
iletiyi gönderen başat kaynak, hedef ise sonat kaynak olarak tanımlanır.
İletişim bir toplulukta veya bir grupta oldukça önemlidir ve sosyal açıdan
olmazsa olmaz bir nitelik taşımaktadır. Kişi, sosyal çevrede sağlıklı ve mutlu bir yaşam
sürmek için iletişim kurmak zorundadır. İletişim hayatın vazgeçilmez bir gereğidir.
Ayrıca ruhsal - bedensel ihtiyaçları gidermek için iletişim oldukça gereklidir. Toplumsal
kanun ve kuralları sağlıklı bir biçimde işletebilmek için gereklidir57,58.
İnsanlar bir arada yaşadıkları sürece, ne kadar iyi niyetli ve anlayışlı olursa
olsunlar, aralarında sürtüşmelerin, çatışmaların çıkması kaçınılmazdır. Yakın ilişki
kuran iki birey arasında çatışma çıkması doğaldır ama çatışma yüzünden ilişkinin
bozulması doğal değildir. Yıkıcı tartışma küçükten beri çevrede görerek öğrene
geldiğimiz köklü bir alışkanlık halinde yerleşmiş bir davranış biçimidir. Aralarında
13
çıkan sorunları bireyler bu tür yaklaşımla ele aldıklarında, elde edilen sonuç genellikle
olumsuzdur. Yapıcı tartışma ve iyi niyet, karşılıklı güven ve eşit söz hakkı ortamında
gerçekleşebilir. Böyle bir ortam uzlaşmaya varabilmek için zorunlu fakat yeterli
değildir; yapıcı tartışma tutumunu uygulayabilmesi için bireyin kendini bilinçli olarak
eğitmesi gerekir. İnsanlar aralarında çıkan duygusal sürtüşmeleri birbirlerini daha iyi
anlayabilmek için araç olarak kullanıp dostluklarını pekiştirebilirler6,21,33,59.
Dökmen’in58 aktardığına göre Harary ve Batell tarafından ortaya konan Graf
Analiz kapsamındaki çatışma sınıflaması, kişiler arası iletişimde ortaya çıkabilecek
çatışmaları sistematik bir şekilde kapsamaktadır58.
Harary ve Batell’e ait çatışma sınıflamasındaki çatışma türlerinden altı tanesi iki
ana grupta toplanabilir. Aktif, pasif ve varoluş çatışmaları “Yönelim Çatışmaları”
olarak; tümden reddetme, önyargılı ve yoğunluk çatışmaları ise “Kapsam Çatışmaları”
olarak ayrılabilir. Yönelim çatışmaları kişilerden, kapsam çatışmaları iletiden
kaynaklanan çatışmalardır. Yönelim çatışmalarında kaynak ile hedef arasında alınıp
verilen iletinin kapsamına ilişkin herhangi bir çatışma yoktur; sadece iki kişi,
kendileriyle ilgili problemlerden ötürü çatışmaya girerler. Bir yönelim çatışmasına taraf
olan kişiler, aralarındaki iletiyle değil, birbirleriyle uğraşmaktadırlar; birbirlerine
kızmakta, küsmekte, birbirlerini dinlememekte ya da birbirlerini yanlış anlamaktadırlar.
Kapsam çatışmalarında ise kişiler kendilerinden çok, aralarındaki iletiden ötürü
çatışmaya girmektedirler. Söz konusu çatışmalardan başka “Karma Çatışmalar” adını
verdikleri iki çatışma daha tanımlamışlardır. Bunlar aktif-önyargılı ve pasif-tümden
reddetme çatışmalarıdır21,58.
Graf Analiz kapsamındaki çatışma sınıflamasında sekiz temel çatışma türü
bulunmaktadır25,45,51,58.
14
1) Aktif Çatışma (Kötü adam ne söylerse kötüdür)
Karşı karşıya gelen kişilerin, birbirlerinden hoşlanmamaları, birbirlerine
kızmaları durumunda, aktif çatışma ortaya çıkar. Aktif çatışma sergileyen kişiler,
birbirlerinin ne söylediğine aldırmadan, hatta birbirlerini yeterince dinlemeden,
karşılıklı eleştiri yöneltirler ya da kavga ederler.
İnsanların birbirlerine karşı tavır alıp aktif çatışmaya girmelerinin, belirgin ya da
örtük çeşitli sebepleri olabilir. Örneğin karşımızdaki bir kişi ile ilgili olumsuz bir
geçmiş yaşantımız varsa. Bu konuda şöyle bir örnek verilebilir: Diyelim ki bir
arkadaşınız size belli bir konuda haksızlık etti; siz de “ayıp olur” diyerek sesinizi
çıkarmadınız. Aradan zaman geçti ve aynı arkadaşınız, sizin yanınızda fakında olmadan
bir pot kırdı. Siz de hemen parlayıp “Sen zaten hep böyle yaparsın.” derseniz, bir aktif
çatışma başlatmış olursunuz. “Sen zaten hep…” sözü, zamanlaması kötü ve suçlayıcı bir
genellemedir. Böyle yapmak yerine, arkadaşınız size haksızlık ettiğinde, anında tepki
vermeliydiniz. Eğer anında tepki veremediyseniz ve aradan da epey zaman geçtiği halde
bu olayı unutmadıysanız, o arkadaşınızı karşınıza alıp “Şu davranışın beni üzmüştü.”
diyerek söze başlamalısınız. Böyle yaparsanız, o arkadaşınıza yönelik öfkenizin, ilgisiz
olaylarda patlak vermesini önlemiş olursunuz.
Aktif çatışmada dil ötesi öğelerin yoğun kullanımı söz konusudur. Kişilerin ne
söylediği önemini yitirir nasıl söylediği anlam kazanır25,58.
2) Pasif Çatışma (Küsler diyaloğu)
Pasif çatışmada insanlar, herhangi bir sebepten ötürü, örneğin çekindikleri için
ya da küs oldukları için birbirleriyle iletişim kurmazlar. Birbirlerine küs olan kişilerin,
sokakta ya da bir koridorda karşılaştıklarını görmüşsünüzdür. Genellikle olay şöyle
gelişir: Birbirlerini daha uzaktan görür görmez “kanlar beyinlerine hücum eder”. Yakın
15
geçmemek için arayı açarlar; mümkünse birisi karşı kaldırıma geçer. Aynı hizaya
geldiklerinde, başlarını hızla yan tarafa çevirirler. Bu sırada kalp atışları artmış,
solukları hızlanmış, yüzlerinin rengi değişmiştir. Göz göze gelmeden hızla geçip
giderler. Bu kişiler birbirlerine iki mesaj vermektedirler. Birinci mesaj “Sen benim için
önemli değilsin; yoksun; bak işte görmedim seni.” şeklindedir. Bu mesaj yüzeysel bir
mesajdır. Bu kişiler birbirlerine, farkında olmadan ikinci bir mesaj daha vermektedir.
Bu mesaj ise şudur: “Sen, benim için çok önemlisin; senin için yollarımı değiştirdim;
kalbim, soluğum hızlandı; yüzüm-gözüm kızardı; sen beni çok ilgilendiriyorsun.”
Gerçekten de, her ne kadar “sen beni ilgilendirmiyorsun” mesajını vermeye çalışsak da,
küs olduğumuz insanlar aslında bizi çok ilgilendirmektedir. Çünkü bizi gerçekten
ilgilendirmeyen tanımadığımız insanları görünce böylesine zahmetlere girmeyiz. O
halde, bu çelişkimizi fark ettiğimizde, bize acı veren birtakım küskünlüklere son
verebiliriz.
Pasif çatışmalarımız bazen pasif saldırganlığa dönüşebilir. Fiziksel ya da sözlü
saldırganlık gibi, pasif saldırganlıkta, karşımızdakini susarak öfkelendirmeye çalışırız.
Bu saldırganlık türünde “inat olsun diye bir şey yapmamak” söz konusudur. Örneğin bir
erkek eşine başkalarının yanında “Hanım sen sus!” derse, eşi de bu söze alınıp bir ay
ağzını hiç açmazsa, bu davranışı pasif saldırganlık sayılabilir.
Pasif saldırganlığın sergilendiği durumlardan birisi de öfkenin içe atılması, ifade
edilmemesidir. Birbirlerine kızan insanlar, aralarında hiçbir şey yokmuşçasına
iletişimlerini sürdürdüklerinde, pasif çatışma sergilemiş olurlar.
Pasif çatışmaya girme olasılığının arttığı durumlarda kısa bir süre için sorulacak
soru “Karşımdakine küsmem, benim hangi ihtiyacımı gideriyor, küsmek dışında başka
hangi
yolla
bu
ihtiyacımı
giderebilirim?”
olmalıdır.
Hangi
ihtiyaç
olduğu
16
tanımlanabilirse çatışma olasılığı azalacaktır. İhtiyaçlarımızın tanımlanmasının yanında,
bu ihtiyaçların karşınızdaki kişilere uygun dille aktarılabilmesi de çok önemlidir45,58.
3) Varoluş Çatışması (Ben sandım ki…)
Bir insan karşısındakinin sözlerini yanlış anlarsa ya da onun sözleriyle ilgili
olmayan bir mesaj verirse, bu durma varoluş çatışması adı verilir. Varoluş çatışmasında
kişinin dikkati, karşısındakine değil kendisine yönelmiştir. Yani bu tür çatışma
sergileyen kişilerin her biri kendi varoluşunu yaşamaktadır.
Bu durumu açıklamak için şöyle bir örnek verilebilir:
— Eve mi gidiyorsun?
— Hayır, eve gidiyorum.
— Ben de eve gittiğini sanmıştım.
Bazen de birbirimizi doğru işitiriz ama işittiğimizle ilgisi olmayan cevaplar
veririz. Örneğin:
— Çok mutluyum; sonunda o konsere bilet buldum.
— Kitabımı gördün mü yarın sınavım var.
— Hem de en önde.
— Kaybettim galiba, şimdi ben ne yapacağım.
Bu örnekte her iki kişi de yalnızca kendileriyle ilgilidirler. Birbirlerinin
söylediğini ya dinlemediler ya da dinleseler bile, işittikleri mesaja uygun bir cevap
vermek yerine, kendi iç dünyalarına uygun bir şeyler söylediler.
Günlük yaşamımızda sıklıkla sergilenen imalı iletişimler sırasında da varoluş
çatışması yaşanması ihtimali oldukça yüksektir. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen
anla” anlayışının hakim olduğu iletişimlerde, mesaj sahibi tarafından asıl hedeflenen
kişi, üzerine alınmayabilir ya da mesajı yanlış anlayabilir. Bazen de, imalı iletişime
17
alışmış kişiler, aslında başkalarına verilen mesajların, kendilerine verildiğini zannedip
alınırlar. Bu da bir varoluş çatışmasıdır51,58.
4) Tümden Reddetme (Hiç…)
Eğer bir kişi, kendisine yöneltilen mesajı tümüyle reddeder, tamamen aksi
görüşü savunursa, tümden reddetme çatışması sergilemiş olur. Tümden reddetme
davranışı sergileyenler, belli bir konu üzerinde enine-boyuna düşünmek, ayrıntılara
inmek yerine, kolayca toptancı çözümlere ulaşıverirler. Bir konunun ayrıntılarına inerek
incelediğiniz zaman, o konuya ilişkin olarak karşınızdakinin belirttiği bazı görüşlere
katılma ihtimaliniz ortaya çıkar. Tümden reddetme çatışmasında ise, karşıdakinin
görüşlerini sorgusuz-sualsiz reddetme eğilimi vardır.
Örneğin; depresif bir kişi, kendisine olumlu özellikler atfeden bir kişiye,
“Yaşantımda hiçbir olumlu yön bulamıyorum” derse, bu kişi tümden reddetme
çatışması yaşıyor demektir25,58.
5) Önyargılı Çatışma (Ben kararımı çoktan verdim…)
Önyargılı çatışmada kişiler, belli bir konuda tartışmaya başlamadan önce, o
konuda bir önyargı/peşin hüküm edinmişlerdir; tartışma sırasında ısrarla bu
önyargılarını savunurlar; tartışma, onların başlangıçta vermiş oldukları kararı herhangi
bir şekilde etkilemez. Önyargılı çatışma sergileyen kişiler, karşısındakini dinlememeyi
bazen o kadar ileri götürüler ki, “Ben onun fikrinin dibini bilirim.” derler. Bu şu anlama
gelir: Eğer karşınızdaki kişinin fikirlerini dip köşe bildiğinizi sanıyorsanız, artık zahmet
edip onu bir kere daha dinlemeniz gerekmez. Böyle olunca da, önyargınızı
değiştirmeniz de gerekmez.
Kişilerarası iletişim sırasında farklı çatışma türleri birlikte sergilenebilir. Sıklıkla
birlikte sergilenen çatışmalardan ikisi de önyargılı çatışma ile tümden reddetme
18
çatışmasıdır. Güçlü önyargıları olanların, karşılarındaki kişilerin görüşlerini tümden
reddetme ihtimalleri yüksektir58.
6) Yoğunluk Çatışması (Haklısın ama…)
İki kişinin görüşleri arasında kısmen uyuşma olması halinde yoğunluk çatışması
söz konusu demektir. Örneğin bir kişinin çok güzel bulduğu bir film için diğeri
“Güzeldi, ama o kadar da değil.” derse, bu bir yoğunluk çatışmasıdır45,58.
7) Kısmi Algılama Çatışması (Bunu da mı demiştin…)
Eğer bir kişi, karşısındaki kişinin kendisine aktardıklarından sadece bir kısmını
algılar, diğerlerini algılamazsa, bu durumda bir “kısmi algılama” ortaya çıkmış
demektir51,58.
8) Alıkoyma Çatışması (Anlatamadım galiba…)
Alıkoyma çatışmasında, bir kişi karşısındaki kaynaktan kendisine gelen mesajı
tam olarak anlar, fakat üçüncü bir kişiye doğru olarak iletemez. Yani bu kişi, kendisine
ulaşan mesajı isteyerek ya da istemeyerek değişikliğe uğratır. Bu çatışma türünü
sergileyen kişiler, edindikleri bilginin ancak bir kısmını başkalarına aktarabilirler.
Alıkoyma çatışması yaşayan bir kişi, eğer bu durumun farkındaysa, çevresiyle
kuracağı iletişim kolaylaşacaktır. Aksi halde, mevcut çatışmaya bir de varoluş çatışması
ekleyebilir58.
2.4. Evlilik Doyumu ve İletişim Çatışmaları
Evlilikte uyumun olabilmesi ve en yüksek düzeyde doyumun yaşanabilmesi, her
şeyden önce sağlıklı bir iletişimi gerektirmektedir. Sağlıklı ve normal bir iletişimin
bulunmayışı, karı-koca arasındaki sorunları algılayıp kavrayamamaktan ve iletişim
bozukluğundan kaynaklanır. Taraflar ayrı ayrı birer dünya değil, “ortak bir dünya”
kurmalı ve problemleri aralarında etkili bir iletişimle çözebilmelidirler5,25.
19
Kaynaklara göre Weiten evlilikte sıklıkla rastlanan ve çatışmaya neden olan
sorunları su şekilde belirlemiştir:48,49
1. Evliliğe yönelik gerçekçi olmayan mutluluk beklentileri.
2. Eşlerin birbirlerinden farklı rol beklentilerine sahip olmaları (kimin yemekleri
yapacağına, kimin ev dışında çalışacağına, kararları kimin alacağına dair v.b.).
3. Evliliğe ilişkin ekonomik sorunlar (mevcut paranın nereye harcanacağı
çatışmaları).
4. Yetersiz iletişim.
5. Akrabalara ilişkin sorunlar (özellikle eslerden birinin ebeveynlerine maddi ya
da duygusal açıdan bağlı olmasından kaynaklanan problemler).
6. Cinsel sorunlar.
7. Eşler arasında çocukların büyütülmesi ve disiplini ile ilgili fikir ayrılıkları.
8. Eşlerden birinin yeni ilgi alanları geliştirmesi, yeni bir ortam veya
arkadaşlıklar kurması ve diğer eşin buna uyum sağlayamaması, eşlerin birbirlerinden
farklı yönlerde kendilerini geliştirmeleri.
9. Diğer sık rastlanan sorunlar: Kıskançlık, sadakatsizlik, yerme, dırdır,
patronluk taslamaları olarak belirlemiştir.
Çift arasında yaşanan iletişim sorunlarının araştırıldığı çalışmalarda ise; çiftler
arasında yaşanan en yaygın iletişim sorunları, eşinin bakış açısını anlayamama, eşini
suçlama, eleştirme veya aşağılama olarak belirtilmektedir. Çift arasında yaşanan söz
konusu bu çatışma konuları genellikle dört yolla çözülmektedir:33,60
(a) Boyun eğme: taraflardan birinin diğerinin fikirlerini kabul etmesi.
(b) Uzlaşma: Herkesin kabul edebileceği ortak bir noktada uzlaşı sağlama.
(c) Bırakma: Hiçbir uzlaşmaya varmadan, çatışmanın çözümsüz olarak ortada
bırakılması.
20
(d) Geri çekilme: Tartışmaktan kaçınma veya tartışmayı yarım bırakma.
Genç çiftlerde kadınlar negatif duygular gösteren dalgalanmaları daha fazla
yaşarlar. Onlar eşlerine göre daha sinirli, daha üzgün, daha çok sızlanan ve aynı
zamanda daha neşe içerisinde olan taraftırlar. Erkekler ise daha az duygusallık gösteren,
daha fazla savunma içerisinde olan, içine kapanık taraftır. Erkekler daha yüksek bir
savunma düzeyine sahiptir. Mutsuz evliliklerde, olumsuz duygularda, cinsiyet farklılığı
daha açık bir şekilde öne çıkar5.
Ayrıca Fitzpatrick ve Ritchie aile içi konuları ele alma ve tartışma bakımından
üç ayrı evlilik ve aile yapısı betimlemiştir. Bu çiftlerin özellikleri ve iletişim biçimleri
şu şekilde sıralanabilir:61
Bağımsız çiftler: Aile, bağımsız çiftler tarafından yönetilir, aile içinde açıklık
önemsenir. Çiftler; aile içinde kadın ve erkeğin eşitliğine inanırlar. Yapılan araştırmalar;
bu çiftlerin çatışma ile kolaylıkla baş edebildikleri, anlaşma ve tartışmaları çok iyi
yönlendirdiklerini ortaya koymaktadır.
Geleneksel çiftler: Bu çiftlerin yaşam felsefesi birbirine benzer. Her ikisi de iyi
bir evlilik için bazı kişisel bağımsızlıklardan özveride bulunmak gerektiğine inanır.
Ayrı/kopuk çiftler: Bu tür yapıda olan ailelerde çok az samimiyet vardır. Çiftler
basma kalıp kadın erkek rollerini devam ettirirler. Her iki eşte de evliliği sürdürmeleri
gerektiği hissi vardır ve bunu yapmaya çalışırlar. Çatışmalardan kaçınır, duygularını
birbirlerine ifade etmezler.
Evlilikte yaşanan çatışma alanlarının incelendiğinde; birbirine paralel olarak
ortaya çıkan birtakım problem veya çatışma alanları göze çarpmaktadır. Eşler arasında
ilişkinin bozulmasına yol açan yaşanan çatışma durumları, tartışmalar değil; çatışma
konularının nasıl tartışıldığıdır. Çiftler tarafından sergilenen iletişim becerileri;
21
evlilikteki çatışma alanlarının başarıyla yönetimi ve uzun vadede evlilik doyumu ve
istikrarı sağlamada önemlidir61.
Özgüven25 evliliği bir iletişim sistemi olarak değerlendirmektedir. Buna göre bu
sistemin canlılığı karı-koca arasında sözlü-sözsüz uygun bildirim ve mesajların alınıp
verilmesiyle ölçülür. Eşlerin birbirlerine ruhsal, toplumsal ve cinsel beklentilerini ve
mesajlarını ortaya koymaları, dile getirebilmeleri için karşılıklı etkileşim içinde olmaları
gerekir. Uyumlu bir evlilik her şeyden önce sağlıklı bir iletişimle gerçekleşir. Sağlıklı
ve normal bir iletişimin bulunmayışı, karı-koca arasındaki sorunları algılayıp
kavrayamamaktan ve iletişim bozukluğundan kaynaklanır62. Evlilik sisteminin üyesi
olmak kolay değildir. Çünkü bu sisteme girildiği andan itibaren bir insanın üstlendiği
sorumluluklar da önemli ölçüde artar24.
Genellikle ilişkinin başlangıcında çiftler birbirleriyle saatlerce konuştuklarından
bahsederler. Ancak iletişim çoğu zaman, ilginç bir diyalogdan çok daha fazlasını
gerektirir. İletişim her şeyden önce karsısındakinin düşüncelerini, fikirlerini, duygularını
ve görüşlerini dinlemekle başlar. Evlilik ilişkisi içerisindeki iletişim, her şeyden önce
karşısındakinin en yakın arkadaşı ve sırdaşı olmayı, kişinin kendisini eleştirilmekten
korkmadan ifade edebilmesini gerektirir48.
Evlilikte yaşanan doyumun cinsiyete göre farklılaştığı düşünülmektedir.
Kadınların daha duygusal olmasının bu konuda etkili olduğu sanılmaktadır. Genelde
kadınlar erkeklere kıyasla duygusal çeşitliliği daha yoğun ve canlı bir şekilde yaşar. Bu
anlamda, kadınlar erkeklerden gerçekten daha duygusaldır63. Cinsiyetler arasındaki bu
duygusallık farkının, çiftlerin her yakın ilişkide ortaya çıkan şikayet konularına ve
anlaşmazlıkları halletmesi bakımından ne anlama geldiği düşünüldüğünde; aslında bir
evliliği kurtaran ya da yıkan, çiftlerin ne kadar sık birlikte oldukları, çocuklarına nasıl
bir terbiye vermeleri gerektiği, ne kadarlık borç ve tasarrufla kendilerini rahat
22
hissedecekleri gibi belirli konular değil; daha çok, ilişkilerinin geleceği açısından daha
önemli olan bu hassas noktaların çift tarafından nasıl tartışıldığıdır5,63.
İletişim ile ilgili yaşanan problemler boşanma veya ayrılık riskini açığa
çıkarmakta, bu süreç ise çifti etkilemesinin yanı sıra çiftin çocukları açısından da
davranış problemleri ortaya çıkarabilmektedir33,64. Eşler arasındaki çatışma, çocuğun
uyumunu etkileyen önemli bir faktör olarak da göze çarpmaktadır. Eşler arasındaki
huzursuzluklar, başta çocuklar olmak üzere, tüm aile fertlerini olumsuz olarak
etkilemektedir. Eşler arasındaki çatışmayla, çocuğun uyumu arasındaki ilişkiyi
inceleyen araştırmalarda, çocuklardaki saldırganlık, anti-sosyal davranış, kaygı gibi
kavramlarla arasında pozitif ilişki olduğu görülmektedir. Ayrıca eşler arasındaki
çatışmayla ergenlerin aldıkları bilişsel ve sosyal yeterlilikleri arasında anlamlı bir ilişki
olduğu bulunmuştur44,48.
Ailenin önderleri olan anneyle babanın arasındaki ilişki sorunlu ise, mutlu bir
aile yaratabilmeleri olası değildir. Bireyler kendi özgüven sorunlarını, bir çift olarak
yaşadıkları ilişkiye taşırlar. Bu durumda aralarındaki her türlü etkileşim, hissettikleri
kuşku, korku ve güvensizlikten etkilenirler. Evlilik ilişkisindeki sorunlar, farklılıklar
anlaşmazlığın belli başlı kaynakları haline gelir ve eşin diğer eşe egemen olmaya
çalıştığı bir savaş alanı ortaya çıkar. Evliliklerde özgüveni zayıf bir kişinin kendi gibi
sorunlu bir kişi ile ilişki kurma olasılığı yüksektir. Evlilik yaşantısında eşler arasında
sahiplenme, egemen olma girişimleri, saldırganlık, pasiflik, eleştirilere karşı aşırı
duyarlılık, birbirine aşırı derecede karışma, sık sık güven yenileme ihtiyacı, kıskançlık,
sık sık ağlama krizleri, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, sosyal ortamlara girmekte
isteksizlik, utangaçlık, surat asma, sık sık sinirlenme, baskıcı davranışlar, baskıya izin
vermek, şiddet, azarlamalar, intihar tehditleri, duygusal ve fiziksel olarak uzaklaşma,
23
haftalar veya aylar süren sessizlik sık sık ortaya çıkan duygusal patlamalar gibi sorunlar
yaşanabilmektedir49.
Eşlerin çatışması her zaman kaçınılmaz bir biçimde aile sorunlarına yol açmaz.
Eşlerin aralarındaki sorunları çözüp yakınlıklarını derinleştirerek kendi kişiliklerini
bulmaları en ideal durumdur. Ancak bunu sağlayabilmek ve hem eş hem de
evliliklerinde mutluluğun bozulmaması için, aralarında ortaya çıkabilecek her türlü
sıkıntıyı çözmekte karalı olmaları gerekir. Eğer eşler aralarındaki farklılıklardan doğan
sorunları çözmekte zorlanırsa ve sürekli olarak bu çatışmalara çocuklar tanıklık ederse
bu durum aile yaşamının en olumsuz durumudur49.
Bir evlilikte hiçbir çatışma yaşanmayacağı düşüncesi oldukça gerçek dışı
olmakla beraber, doğru problem çözme stratejilerinin kullanılması ilişki için yapıcı ve
olumlu sonuçlar doğurmaktadır5,12.
Evlilik sorunu yaşayan eşlerin birbirleriyle olan ilişkilerinde, genellikle üç
aşamalı bir süreç yaşanmaktadır. Birinci aşamada, öfke ve incinme duygularına
beklentilerin karşılanmamasından doğan hayal kırıklığı eşlik etmektedir. Eşler birbirini
ve ilişkilerini olumsuz olarak değerlendirmelerine rağmen evliliklerinin geleceği
hakkında iyimserlikleri, eşini hoşnut etme ve sorunlarını çözme çabaları sürmektedir.
İkinci aşamada, bireyler evliliğin getirdiği kazanç ve kayıplarını değerlendirmekte; eşler
ayrılma ve ilişkiyi sürdürme düşünceleri arasında tereddüt yaşamaktadırlar. Evliliğe
ilişkin umutlar devam etmesine rağmen şüpheler de başlamıştır. Son aşamada ise
evliliğin sona erebileceği düşüncesiyle sorunları çözme çabaları anlamlı düzeyde
azalmaktadır49,65.
Bir
tartışmayı,
bir
patlama
noktasına
getirmeyi
engelleyen
onarım
mekanizmaları, tartışmayı saptırmamak, empati göstermek ve gerilimi azaltmak gibi
basit davranışlardır. Çok az duygusal yeterlilik esas olarak, sakinleşebilmek (ve eşini
24
sakinleştirebilmek), empati ve iyi dinleme çiftin anlaşmazlıklarını daha etkili bir şekilde
giderebilmesini sağlar63.
Birçok araştırma; her iki eşin de iletişim konusunda başarılı ve istekli olması
mutlu evliliklerin; iletişim konusunda eksikliklerin olması ise mutsuz evliliklerin ortak
noktası olduğunu göstermektedir. Mutlu çiftlerin; birbirleriyle çeşitli konular ve olaylar
hakkında daha çok konuşabildikleri, birbirlerini daha iyi anladıkları, kelimelerin ardında
yatan duygu ve ifadeleri daha iyi sezinledikleri, problem çözme yöntemleri ve karar
verme süreçlerinde başarılı oldukları görülmektedir. Çiftlerin herhangi bir anlaşmazlık
durumunda yapıcı biçimde iletişim kurabilme becerileri sergilemeleri; evliliğin sağlığı
ve uzunluğu ile ilgili önemli bir öngörü olduğu ileri sürülmektedir24,33,51,66.
Eşler
arası
yaşanan
iletişim
çatışmalarını
Tarhan67
kriz
olarak
isimlendirmektedir. Tarhan’a göre, Çincede kriz kelimesinin “tehlike ve fırsat” olmak
üzere iki farklı anlamı vardır. Evlilikteki çatışmalar, aile için hem tehlike hem de
fırsattır. Bir çatışma yaşayan eşler kendilerine, “Bu bana ne öğretti?” “Ben nasıl bir hata
yaptım da böyle bir çatışma oldu?” “Çatışmanın tekrarlanmaması için ne yapmalıyım?”
gibi sorular ile olayı analiz ederse, krizi fırsata dönüştürebilirler. Çatışmalardan ders
almaya yönelik bu tarz yaklaşımlar evlilik için faydalıdır67.
Sürekli tekrarlanan çatışmaların önüne geçmek için taraflardan birinin yöntem
değiştirmesi şarttır. Soruna farklı bakış açıları getirerek, “Şu ana kadar izlediğimiz yol
ya da davranış kalıplarımız sonuç vermediğine göre, başka nasıl davranırsam onun
tutumunu değiştirebilirim?” şeklinde düşünmek gerekir67.
Tarhan, kriz yönetiminde taraflardan birinin biraz alttan alması ve diğer tarafı
yönetmesi, yönlendirmesinin önemini vurgular. Bu düşüncesini Kanuni Sultan
Süleyman ve Hürrem Sultan arasında geçen şu olay ile açıklar:
25
“Kanuni, Hürrem Sultan’dan doğan ve kendisine isyan eden oğullarından birinin
idam edilmesine karar verir. Hürrem Sultan, oğlunu kurtarmak için ‘Sen ne biçim
babasın? Nasıl oğlunu öldürmeyi düşünürsün?’ demek yerine, ‘Yüksek ruhlarda kin
barınmaz. Sen yüksek ruhlu bir insansın, affet oğlunu’ der. Kanuni’de bu sözlerden
etkilenerek oğlunu affeder.”
Hürrem Sultan’ın, eşi tarafından oğlunun idam edilme kararı karşısında
sergilediği davranış dikkate değerdir. Kanuni’nin olumlu özelliklerini ön plana çıkaran
ifadeleriyle, beklenmedik bir şekilde onun kararını değiştirmeyi başarır. Karşı tarafın
olumsuz özelliklerini bir kenara bırakarak olumlu özelliklerine odaklanmalıdır.
İletişimde duygulara hitap eden bir üslup tercih edilmelidir67.
Çatışma yönetim biçimi cinsiyete göre değerlendirildiğinde; kadınların işbirlikçi
bir tutum sergilemelerinin her iki çift açısından evlilik doyumunu arttıran bir unsur
olduğu görülmektedir. Ayrıca; eşi uyumlu bir çatışma yönetim biçimi sergileyen
erkeklerin ise evlilik doyumunun yüksek olduğu ileri sürülmektedir. Genel olarak
bakıldığında; erkekler kaçınmacı, uzlaşmacı, rekabetçi biçim sergilerken; bayanlar ise
uyuma dönük, uzlaşmacı ve kaçınmacı tutum sergilediği gözlenmektedir. Çiftin
uzlaşmacı bir çatışma stilini benimsemesi başarılı ve karşılıklı doyum veren evliliğin de
kaynağını oluşturmaktadır68.
2.5. Hemşirelik, Evlilik Sorunları ve Evlilik
Ülkemizde son yıllarda, aile kurumuna ve evlilik ilişkisine verilen önem
artmıştır ve artmaya da devam etmektedir. Bu önemin kanıtı olarak, 1989 yılında
Türkiye Aile Araştırma Kurumu’nun kurulmasını ve son günlerde gündemde olan, her
ile devlet bünyesinde bir “Aile Danışma Merkezi” açılmasına yönelik projeyi
gösterebiliriz. Evlilik ve aile danışmanlığı alanında yapılan çalışmaların artması ve
ülkemizde bu alanda giderek daha fazla uzman yetişmeye başlaması ile pek çok özel ya
26
da resmi kurumda, evli çiftlerin psikolojik sıkıntılarını aşabilmeleri ve gerek bireysel
gerekse çift olarak daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için evlilik ve aile
danışmanlığı hizmeti verilmektedir55.
Toplumu oluşturan bireyler ayrı ayrı incelendiğinde kadınların ruhsal bozukluk
görülme açısından daha fazla risk altında oldukları görülmektedir. Bunun nedenlerine
bakacak olursak; tüm dünyada çocukluktan başlayarak şiddet, kötü muamele gibi
olumsuz yaşantılar ya da hormonal değişiklikler, doğum, aşırı is yükü gibi zorlayıcı
etkenler olduğu görülmektedir. Evde kadınlar eş, anne olarak ve çocuklarına bakan kişi
olarak bütün yükü kaldırmaktadır. Aynı zamanda ailenin geçimini sağlamak için gelir
getirici bir iste de çalışmaktadırlar. Tüm bunlara ek olarak, kadınlar toplumsal cinsiyete
dayalı ciddi bir ayrımcılıkla; yoksulluk, açlık, beslenme bozukluğu, aşırı çalışma ve
yakın partnerlerinden (eş, arkadaş) gördükleri şiddet ile ilişkili faktörlerle de
uğraşmaktadır.
Önceki yıllara göre hemşireliğin değişen rolü, psikiyatri hemşireliğinin
yaygınlaşması gibi etkenler hemşirelerin toplum ruh sağlığı alanında daha fazla söz
sahibi olmasına olanak tanımaktadır. Hemşireler, sağlıklı/hasta bireyle en sık ilişki
kuran sağlık ekibi üyesidir9.
Bu nedenle koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinde hemşire, kişiyi ve onun ruh
sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek her türlü durumu önlemek amacıyla önlem
almayı ve risk altında bulunan grupların ruh sağlığını tehdit eden faktörlerden
etkilenmesini en aza indirmeyi amaçlamaktadır.
8/3/2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Hemşirelik Yönetmeliğiyle,
hemşire, başhemşire, uzman hemşire ve yetki belgesine sahip hemşireliğin tanımları
yapılmıştır. 19 Nisan 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan düzenleme ile bu
yönetmelikte değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişiklikte, uzman hemşireliğin görev
27
tanımlarına 4 yeni madde eklenmiş; çalışılan birim/ ünite/ servis/ alanlara göre
hemşirelerin görev, yetki ve sorumlulukları tanımlanmıştır69. Ayrıca toplum ruh sağlığı
hemşiresinin görevleri arasında
-
Uygun aile ortamı sağlamaya yönelik programlarda görev alır.
-
Stres ile başa çıkma, öfke kontrolü, kriz yönetimi, evlilik eğitimi gibi konularda
eğitim ve danışmanlık hizmetleri verir maddeleri yer almaktadır.
28
3. MATERYAL VE METOT
3.1. Araştırmanın Şekli
Araştırma evlilik doyumu düşük olan kadınlara verilen iletişim çatışmaları
eğitiminin etkisini inceleyen, ön test, son test deneme modeli ve kontrol gruplu olarak
yapılmıştır.
3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman
Araştırma, Erzincan merkezinde, Mayıs 2012- Ekim 2013 tarihleri arasında
yapılmıştır.
3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Araştırmanın evrenini Erzincan merkezinde bulunan 5 Aile Sağlığı merkezine
bağlı olan, 25084 evli kadın oluşturmuştur. Örneklemini ise Erzincan merkezde bulunan
5 aile sağlığı merkezine bağlı olan iletişim kurulabilen, çalışmaya katılmayı kabul eden
378 evli kadın oluşturmuştur. Örnekleme alınacak birey sayısı aşağıdaki formülle
belirlenmiştir.
N. t². p.q
n=
d². (N-1)+ t².p.q
(p=0.50, q=0.50, d=0.05, t=1.96)
N= Evrendeki birey sayısı
n=Örnekleme alınacak birey sayısı
p=İncelenen olayın görülüş sıklığı (olasılığıdır)
q=İncelenen olayın görülmeyiş sıklığı (1-p)
t=Belirli serbestlik derecesinde ve saptanan yanılma düzeyin t tablosundan
bulunan teorik değer
d=Olayın görülüş sıklığına göre yapılmak istenen pozitif (+) sapma
29
5 aile sağlığı merkezine bağlı olan evli kadın sayısı öğrenilerek, evreni
oluşturma yüzdeliklerine göre her bir aile sağlığı merkezinden alınan evli kadın sayısı
belirlenmiştir.
Tablo 3.1. Aile Sağlığı Merkezlerinden Alınan Kadın Sayıları
Aile Sağlığı
Bağlı olan evli
Evreni oluşturmadaki
Alınacak
Merkezleri
kadın sayısı
yüzdeliği
örneklem
Karaağaç ASM
6641
% 26.47
100 kadın
İnönü ASM
6672
% 26.59
100 kadın
Fatih ASM
4354
% 17.35
66 kadın
Mimar Sinan ASM
5248
% 20.92
79 kadın
İzzetpaşa ASM
2169
% 8.64
33 kadın
TOPLAM
25084
100
378 kadın
Araştırmacı, haftanın her günü 5 aile sağlığı merkezinden birinde (Pazartesi
Karaağaç ASM, Salı İnönü ASM, Çarşamba Fatih ASM, Perşembe Mimar Sinan ASM,
Cuma İzzetpaşa ASM) bulunmuş, ASM’lerine başvuran evli kadınların onaylarını
alarak bu kadınları çalışmaya dahil etmiştir. Bu şekilde olasılıksız örnekleme yöntemi
kullanılarak toplam 378 evli kadın sayısına ulaşıncaya kadar “Anket Formu”, “Evlilik
Yaşam Ölçeği” ve “Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği” uygulanmaya devam edilmiştir.
Evlilik Yaşam Ölçeğinden en fazla 50, en az 10 puan alınabilmektedir. Ölçekleri
dolduran 378 kadından elde edilen veriler lisanslı SPSS 19.0 paket programına
aktarılarak Evlilik Yaşam Ölçeğinden 30 ve daha düşük puan alan 98 kadınla
çalışılmıştır. Deney ve kontrol grubunu oluşturabilmek için torba kullanılarak kura
yöntemi uygulanmış ve kadınların 49’u deney, 49’u kontrol grubunu oluşturmuştur.
30
Deney grubuna “İletişim Çatışmaları Eğitimi” uygulanmıştır. Verilen iletişim
çatışmaları eğitimi tamamlandıktan 1 ay sonra, deney ve kontrol grubuna son test olarak
“Evlilik Yaşam Ölçeği” ve “Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği” tekrar uygulanmıştır.
31
ARAŞTIRMA PLANI
EVREN
Erzincan merkezde yaşayan ve 5 ASM’nden birine bağlı 25084 evli kadın
ÖRNEKLEM
Çalışmaya katılmayı kabul eden ve 5 ASM’nden birine bağlı evli kadın (n=378)
ÖNTEST
Anket Formu, Evlilik Yaşam Ölçeği, Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği
Evlilik Yaşam Ölçeği 30 ve daha altı puan alan 98 kadın
KONTROL GRUBU
Kura ile belirlenen, çalışmaya
katılmayı kabul eden, 36 kadın
DENEY GRUBU
Kura ile belirlenen, çalışmaya
katılmayı kabul eden, eğitimlere
düzenli katılan 33 kadın
UYGULAMA
İletişim Çatışmaları Eğitimi
1 Ay bekleme
süresi
SONUÇLAR
SONTEST
“Evlilik Yaşam Ölçeği”
“Çatışma Çözüm
Stilleri Ölçeği”
SONUÇLAR
Şekil 3.1. Araştırma Planı
32
3.4. Verilerin Toplanması
3.4.1. Veri Toplama Araçları
Verilerin toplanmasında,
kadınların sosyodemografik özelliklerini belirleyen
anket formu, Evlilik Yaşam Ölçeği ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği kullanılmıştır.
Anket Formu: Araştırmacı tarafından hazırlanmış olan bu form, kadınların
sosyo-demografik özellikleri ve evlilikleri ile ilgili bilgileri içermektedir2,6,21,24 (Ek III).
Evlilik Yaşam Ölçeği: Evlilik Yaşam Ölçeği (EYÖ), eşlerin evlilik ilişkisinden
sağladıkları
genel
doyum
düzeylerini
ölçmek
amacıyla
Tezer39
tarafından
geliştirilmiştir. EYÖ, toplam 10 sorudan oluşan Likert tipi 5’li bir ölçektir. Ölçeğin
kesme puanı bulunmamaktadır. Ölçekten alınan yüksek puan evlilik doyumunun yüksek
olduğunu düşük puan ise evlilik doyumunun düşük olduğunu göstermektedir.
Ölçeğin geçerliğini belirlemek amacıyla, ölçek evli ve boşanmış bireylere
uygulanmış ve grupların ölçekten aldıkları puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde
fark bulunmuştur (t=6.23, p<0.01). Bu bulgu ölçeğin dış ölçüte göre geçerliğinin kanıtı
olarak gösterilebilir. Ayrıca, ölçeğin bireylerin sosyal beğenirlik yönelimlerinden
etkilenip etkilenmediklerini anlamak için sosyal beğenirliği ölçmek amacıyla geliştirilen
Kişisel Davranış Anketi puanları ile karşılaştırılmış, sonucunda EYÖ bireylerin sosyal
beğenirlik yönelimlerinden çok az etkilendiğini göstermiştir (r=0.21). Bu bulgu da
ölçeğin geçerliğine dolaylı kanıt olarak gösterilmektedir70. Yine farklı analizlerde
ölçeğin test-tekrar test yöntemi ile belirlenen güvenirlik kat sayısı 0.85, Cronbach Alfa
iç tutarlılık katsayısı ise erkek grubunda 0.88, kadın grubunda 0.91 olarak bulunmuştur.
Bu bulgular ölçeğin güvenilir olduğunu göstermektedir70. Yapılan alan incelemesinde
Türkiye’de evlilik doyum ile ilgili olarak birçok araştırmada EYÖ’nin kullanıldığı
görülmüştür2,3,5-7 (Ek IV).
33
Bu araştırmada EYÖ’nin cronbach alfa katsayısı 0.76 olarak belirlenmiştir
(Tablo3.2).
Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği: Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği (ÇÇSÖ),
çiftlerin çatışma çözüm stillerini ölçmek amacıyla Özen61 tarafından geliştirilmiştir.
ÇÇSÖ, likert tipi bir ölçek olup altı basamaklı dereceleme sistemiyle 25 maddeden
oluşmaktadır. Ölçek, olumlu (positive), olumsuz (negative), itaat (subordination) ve geri
çekilme (retreat) çatışma çözüm stilleri olmak üzere dört çatışma çözme stilini
ölçmektedir61. Ölçek, olumlu çatışma çözme stili altı madde, olumsuz çatışma çözme
stili yedi madde, geri çekilme çatışma çözme stili altı madde ve itaat çatışma çözme stili
altı maddeden oluşan alt boyutları içermektedir. Olumlu çatışma çözme stili alt boyutu
5, 9, 11, 13, 22, 24; olumsuz çatışma çözme stili alt boyutu 1, 6, 8, 12, 14, 16, 25; itaat
çatışma çözme stili alt boyutu 2, 4, 7, 17, 19, 20; ve geri çekilme çatışma çözme stili alt
boyutu 3, 10, 15, 18, 21, 23 numaralı maddelerden oluşmaktadır. Çatışma çözüm stilleri
ölçeği toplam puan vermemekte, alt ölçeklerin puanlarına dayanmaktadır. Ölçeğin alt
boyutlarından alınan puanların yüksekliği, alt boyutu oluşturan çatışma çözme stilinin
kullanımının arttığını, puanların düşüklüğü ise alt boyutu oluşturan çatışma çözme
stilinin kullanımının azaldığını göstermektedir61.
Araştırma sonuçlarında cronbach alfa katsayıları olumlu alt boyutu için 0.77,
olumsuz alt boyutu için 0.81, itaat alt boyutu 0.80 ve geri çekilme alt boyutu 0.75
olarak bulunmuştur. Aynı şekilde araştırma sonuçları ölçeğin yüksek madde
yüklemeleriyle (minimum .54) yüksek yapı geçerliğine, anlamlı korelasyonlarla yüksek
ölçüt geçerliğine, yüksek bölünmüş yarı test güvenirliğine ve yüksek iç tutarlılığa sahip
olduğunu göstermektedir61 (Ek V).
Bu araştırmada ÇÇSÖ’nin cronbach alfa katsayıları sırasıyla olumlu 0.75,
olumsuz 0.75, itaat 0.76 ve geri çekilme 0.76 olarak bulunmuştur (Tablo3.2).
34
Tablo 3.2. EYÖ ve ÇÇSÖ Puan Dağılımı ve Cronbach’s  Değerleri (N=69)
Evlilik yaşam ölçeği
Cronbach’s 
0.76
Alınabilecek Alt ve Üst
Değerler
10–50
Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği
Olumlu
0.75
6–36
Olumsuz
0.75
7–42
İtaat
0.76
6–36
Geri çekilme
0.76
6–36
3.4.2. Veri Toplama Süreci
Erzincan merkezde bulunan 5 aile sağlığı merkezine başvuran 378 evli kadına
09.07.2012 ve 10.09.2012 tarihleri arasında araştırmacı tarafından ön testler (anket
formu, EYÖ, ÇÇSÖ) uygulanmıştır. Anket ve ölçekler araştırmacı tarafından yüz yüze
doldurulmuştur. Her bir katılımcıya ayrılan zaman ortalama 15-20 dakikadır. Ön test
sonuçlarına göre Evlilik yaşam ölçeği puanı 30 ve altı olan, eğitime katılmayı kabul
eden ve 30.10.2012-08.12.2012 tarihleri arasında “İletişim Çatışmaları Eğitimine”
katılan kadınlara eğitim tamamlandıktan 1 ay sonra son testler (EYÖ, ÇÇSÖ)
uygulanmıştır. Bununla beraber eğitim almayan kontrol grubunda ki kadınlara da 1 ay
sonra son testler (EYÖ, ÇÇSÖ) uygulanmıştır.
3.5. Girişim
378 kadından elde edilen veriler lisanslı SPSS 19.0 paket programına
aktarılmıştır. Evlilik yaşam ölçeğinin kesme puanının olmaması nedeni ile ölçekten
alınabilecek ortalama puan olan 30 ve altı puan alan kadınlar belirlenmiştir. Bu şekilde
belirlenen 98 kadın torba kullanılarak, kura yöntemi ile 49 kadın deney ve 49 kadın
kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Deney grubunda bulunan 49 kadından her birine
telefon edilerek eğitim günü, eğitim içeriği ile ilgili bilgilendirilme yapılmış eğitime
katılıp katılamayacakları belirlenmiştir. 38 kişiden olumlu cevap alınmış ve eğitim için
35
zaman ve program belirlenmiştir. Eğitimler Salı, Perşembe ve çalışan kadınlar için
Cumartesi günleri yapılmıştır.
Araştırmacı Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri gelen kadın gruplarını
belirlemek için herhangi bir yöntem kullanmamış, eğitim günlerinden hangisine
katılacağını tamamen katılımcı müsait olduğu güne göre belirlemiştir. Eğitimler
30.10.2013 tahinde 38 kadınla başlamış fakat 33 kadınla tamamlanmıştır. 5 kadın
eğitimin ilerleyen haftalarında “ eşim izin vermiyor, çok işim var, 6 hafta boyunca
gelemem, bana göre değil, ihtiyacım yok” gibi nedenlerle eğitimlere katılmayı
reddetmişlerdir. “İletişim Çatışmaları Eğitimine” düzenli katılan 33 evli kadına
30.10.2012 ve 08.12.2012 tarihleri arasında iletişim çatışmaları eğitimi araştırmacı
tarafından uygulanmıştır. Eğitim içeriği, tanışma oturumunda kitapçık halinde
katılımcılara dağıtılmıştır. Eğitimler merkezi olmasından, ulaşımın kolay olmasından
dolayı Erzincan Halk Eğitim merkezinde yetişkin eğitimine uygun olarak U şeklinde
düzenlenen oturma planına sahip seminer salonunda 11, 15 ve 7 kişilik gruplar halinde
yapılmıştır. Toplam 6 oturumdan oluşan eğitim programında her bir oturumun süresi
ortalama 1,5-2 saat sürmüştür.
Kontrol grubunda bulunan 49 kadından her biri aranarak çalışmaya katılıp
katılamayacakları
01.01.2013
tarihinden
itibaren
tekrar
anketi
uygulayıp
uygulayamayacakları öğrenilmiş, toplam 36 kadından olumlu cevap alınmıştır.
Eğitimden 1 ay sonra eğitim programına katılan kadınlara ve kontrol grubuna son testler
(EYÖ ve ÇÇSÖ) uygulanmıştır. Kontrol grubundaki kadınlar için iletişim çatışmaları
eğitimi verileceği ifade edilmiştir.
36
Eğitim Planı
Gruptaki kadınlara eğitim başlamadan önce
1. Anket formu
2. Evlilik Yaşam Ölçeği
3. Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği uygulanmıştır.
1. HAFTA
Tanışma ve olumlu
bir eğitim ortamının
oluşturulması
2. HAFTA
İletişim, iletişimde
temel ve gelişmiş
beceriler.
3. HAFTA
Çatışma ve ifade
edebilme
Gruptaki kadınlara
Halk Eğitim
Merkezinde, yetişkin
eğitimine uygun bir
salonda, 6 hafta
boyunca devam eden
“İletişim Çatışmaları
Eğitimi” uygulanmıştır.
4. HAFTA
Sen dili ben dili
ve soru sorma
5. HAFTA
İletişim ve aile
6. HAFTA
Değerlendirme
Gruptaki kadınlara eğitimden 1 ay sonra
1. Evlilik Yaşam Ölçeği
2. Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği uygulanmıştır.
Şekil 3.2. Eğitim Planı
37
3.6. İletişim Çatışmaları Eğitimi
Araştırmanın ön hazırlıklarından biri olarak eğitimi uygulayacak olan araştırmacı
28.04.2012 tarihinde 10 saatlik “İletişim Çatışmaları Eğitimi” adlı eğitimi Tuna Cert
Eğitim ve Belgelendirmeden, programını başarıyla tamamlayarak, sertifikasını almıştır
(EK 10). Eğitim süreci başlamadan önce eğitim kitapçıkları hazırlanmıştır.
Tablo 3.3. İletişim Çatışmaları Eğitiminin İçeriği ve Tarihleri
HAFTALAR ve
EĞİTİM İÇERİĞİ
TARİHLER
1. Hafta
Eğitimcinin grupla tanışması
30.10.2012
Grubun birbiri ile tanışması için fırsat tanınması
01.11.2012
Eğitim ile ilgili bilgilendirme
03.11.2012
Amaç ve beklenen sonuçlar hakkında bilgi verme
2. Hafta
İletişim nedir?
06.11.2012
İletişim sürecini anlama
08.11.2012
İletişimde temel beceriler
10.11.2012
-
Dinleme, etkin dinleme
-
Kendini açma
-
İfade etme
İletişimde gelişmiş beceriler
3. Hafta
13.11.2012
-
Beden dili
-
Yapıcı olarak nasıl konuşulur
-
İletişim tarzları
İletişimde çatışma becerileri
-
Çatışma türleri
38
15.11.2012
-
Kendini tanıyabilme
17.11.2012
-
Kendini ifade edebilme
-
Hayır diyebilme
4. Hafta
Sen dili – Ben dili
20.11.2012
Soru Sorma Teknikleri
22.11.2012
Uyum sağlama empati ve güven oluşturma
24.11.2012
5. Hafta
İletişimde aile becerileri
27.11.2012
-
Eş ile iletişim
29.11.2012
-
Cinsel iletişim
01.12.2012
-
Çocuklarla iletişim kurmak
-
Aile içi iletişim
6. Hafta
04.12.2012
Değerlendirme- geri bildirim
06.12.2012
08.12.2012
3.7. Araştırmanın Değişkenleri
Bağımsız değişkenler: İletişim Çatışmaları Eğitimi programı ve sosyodemografik bilgiler
Bağımlı değişkenler: Evlilik yaşam ölçeği ve çatışma çözüm stilleri ölçeği
değerlendirmeleri.
3.8. Verilerin Değerlendirilmesi
Araştırma sonucu elde edilen verilerin değerlendirilmesi bilgisayar ortamında,
SPSS 19.0 (Statictical Package for Social Science) paket programında yapılmıştır.
39
o Verilerin
değerlendirilmesinde
kadınların
sosyodemografik
ve
tanıtıcı
özelliklerini incelemek amacıyla yüzdelik dağılımlar,
o Gruplar arası farkların incelenebilmesi için Pearson Chi-Sguare
o Ölçek puanlarının belirlenmesi amacıyla ortalamalar,
o Deney ve kontrol grupları arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığını
belirlemek için independent t testi,
o Ön test ve son testlerin puan ortalamalarının karşılaştırılması için Eşleştirilmiş t
testi kullanılmıştır.
3.9. Araştırmanın Etik İlkeleri
Araştırmanın yapılması için etik kurul onayı ve ilgili birimlerden yazılı izinler
alınmıştır (Çalışmayı yapabilmek, verileri toplayabilmek için Atatürk Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü etik kurulundan, Erzincan Valiliğinden, Erzincan İl Sağlık
Müdürlüğünden, Eğitimi verebilmek için Erzincan Halk Eğitim Merkezinden, Erzincan
Milli Eğitim Müdürlüğünden yer izni alınmıştır). Araştırmaya katılmaya istekli olanlar
araştırma kapsamına alınmıştır. Araştırmaya katılan bireylere araştırmanın amacı ve
yapmaları gerekenler anlatıldıktan sonra araştırmaya katılma ya da katılmama
konusunda özgür oldukları şeklinde bilgi verilmiş ve araştırmaya katılan kadınlara,
bireysel bilgilerinin başkalarına açıklanmayacağı konusunda güvence verilmiştir.
Araştırmaya katılan kadınların tamamından sözlü ve yazılı onam alınmıştır. Kura
yöntemi ile belirlenen, kontrol grubunda bulunan 36 kadına çalışma sonrasında İletişim
çatışmaları eğitimi uygulanabileceği söylenmiştir.
3.10. Araştırmanın Sınırlılıkları
Araştırma Erzincan merkezde yaşayan kadınlarla yürütülmüştür. Uygulanan
eğitim programının sonuçları, sadece bu gruplarda bulunan kadınlar için genellenebilir.
40
4. BULGULAR
Bu bölümde, kadınlara verilen iletişim çatışmaları eğitiminin, evlilik doyumu
üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılan araştırmanın bulguları verilmektedir.
Tablo 4.1. Deney ve Kontrol Grubu Kadınlarının Sosyo-Demoğrafik Özellikleri
Sosyo-Demografik
Özellikler
Yaş
Eğitim Durumu
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Çalışma Durumu
Çalışmıyor
Çalışıyor
Yaşadığı Aile Tipi
Çekirdek aile
Geniş aile
Evlenme Yaşı
Kaç Yıldır Evli Olduğu
Akrabalık Düzeyi
Akraba
Akraba değil
Eşle Aradaki Yaş Farkı
Evlenme Şekli
Severek-flort ederek
Görücü usulü-isteyerek
Görücü usulüistemeyerek
Çocuk Varlığı
Çocuk yok
Çocuk var
Çocuk Sayısı
0 çocuk
1 çocuk
2 çocuk
3 çocuk ve daha fazla
Deney Grubu
(n=33)
Sayı
%
Kontrol Grubu
(n=36)
Sayı
%
Test Değeri ve
Anlamlılık
36.36 ±8.24
37.19±8.81
t=-0.403; p=0.688
15
3
13
2
45.4
9.1
39.4
6.1
13
5
10
8
36.1
13.9
27.8
22.2
X2=4.512
p=0.211
22
11
66.7
33.3
27
9
75.0
25.0
X2=0.581
p=0.446
25
75.8
8
24.2
20.24 ±4.42
16.66 ±8.77
31
86.1
5
13.9
20.11±3.36
16.94±10.25
X2=1.207
p=0.272
t=0.140; p=0.889
t=-0.120 p=0.905
9
27.3
24
72.7
4.63 ±3.50
7
29
19.4
80.6
5.02±2.84
X2=2.236
p=0.327
t=-0.511; p=0.611
12
17
4
36.4
51.5
12.1
10
21
5
27.8
58.3
13.9
X2=0.585
p=0.747
2
31
6.1
93.9
1
35
2.8
97.2
X2=0.446
p=0.504
2
6
15
10
6.1
18.2
45.4
30.3
1
12
12
11
2.8
33.3
33.3
30.6
X2=3.276
p=0.658
41
Evlilik yaşam ölçeği toplam puanına göre deney ve kontrol grubunu oluşturan
kadınların sosyo-demoğrafik özellikleri Tablo 4.1’de verilmiştir. Yaş ortalaması
36.36±8.24 olarak bulunan deney grubu kadınlarının %45.4’inin ilkokul mezunu olduğu
belirlenmiştir. Gruplar arasında yaş ve eğitim durumu dağılımları arasındaki fark
istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).
Deney ve kontrol grubunda yer alan kadınların yarısından fazlası çalışmamakta
ve deney grubu kadınlarının %75.8’inin, kontrol grubu kadınlarının ise %86.1’inin
çekirdek ailede yaşadığı belirlenmiştir. Deney grubunun %72.7’sinin kontrol grubunun
ise %80.6’sının eşleri ile akraba olmadıkları belirlenmiştir. Gruplar arasında çalışma
durumu, yaşadığı aile tipi ve eşleri ile akrabalık düzeylerinin dağılımı arasındaki fark
istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).
Kadınların evlenme yaşları deney grubu kadınları için 20.24±4.42, kontrol
gurubu kadınları için 20.11±3.36 olarak bulunmuştur. Deney grubu kadınlarının
ortalama 16.66±8.77 yıldır evli olduğu, kontrol gurubu kadınlarının ise 16.94±10.25
yıldır evli olduğu tespit belirlenmiştir. Kadınların eşleri ile aralarında ki yaş farkı deney
grubu kadınları için 4.63±3.50, kontrol gurubu kadınları için 5.02±2.84 olarak
bulunmuştur. Gruplar arasında evlenme yaşları, evli bulundukları süre ve eşleri ile
aralarında bulunan yaş farkı açısından istatistiksel anlamda fark bulunmamıştır (p>0.05,
Tablo 4.1).
Deney grubunda bulunan kadınların %51.5’inin, kontrol grubunda bulunan
kadınların ise %58.3’ünün görücü usulü fakat kendi istekleri ile evlendikleri ve deney
grubu kadınlarının %93.9’unun çocuk sahibi olduğu belirlenmiştir. Gruplar arasında
evlenme şekilleri ve çocuk sahibi olmaları açısından istatistiksel anlamda fark
bulunmamıştır (p>0.05, Tablo 4.1).
42
Tablo 4.2. Deney ve Kontrol Grubunun EYÖ ve ÇÇSÖ Ön Test Puan Ortalamalarının
Karşılaştırılması
Ön Test X ±SS
Test Değeri ve
Anlamlılık
Evlilik Yaşam Ölçeği
Deney Grubu
Kontrol Grubu
(n=33)
(n=36)
t
p
25.27±3.32
24.80±3.79
0.545
.588
Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği
Olumlu
23.36±6.69
24.33±6.48
-0.611
.544
Olumsuz
20.66±8.77
21.08±7.33
-0.213
.832
İtaat
22.33±7.02
24.83±6.44
-1.536
.130
Geri çekilme
21.51±7.73
24.69±7.23
-1.759
.083
Deney ve kontrol grubunda bulunan kadınların evlilik yaşam ölçeği ön test puan
ortalamaları arasındaki fark Tablo 4.2’de verilmiştir. Deney grubunda bulunan
kadınların ön test evlilik yaşam ölçeği puan ortalamaları 25.27±3.32, kontrol grubunda
bulunan kadınların ise ön test evlilik yaşam ölçeği puan ortalaması 24.80±3.79 olarak
bulunmuştur. Gruplar arasında evlilik yaşam ölçeği puanları arasındaki fark istatistiksel
olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).
Deney grubunun ön test ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumlu puan ortalamalarının
23.36±6.69, olumsuz puan ortalamalarının 20.66±8.77, itaat puan ortalamalarının
22.33±7.02 ve geri çekilme puan ortalamalarının 21.51±7.73 olduğu belirlenmiştir.
Kontrol grubunda ise ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumlu puan ortalamalarının
24.33±6.48, olumsuz puan ortalamalarının 21.08±7.33, itaat puan ortalamalarının
24.83±6.44 ve geri çekilme puan ortalamalarının 24.69±7.23 olduğu bulunmuştur.
Gruplar arasında çatışma çözüm stilleri ölçeği puanları arasındaki fark istatistiksel
olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05, Tablo 4.2).
43
Tablo 4.3. Deney ve Kontrol Grubunun EYÖ ve ÇÇSÖ Son Test Puan Ortalamalarının
Karşılaştırılması
Son Test X ±SS
Test Değeri ve
Anlamlılık
Evlilik Yaşam Ölçeği
Deney Grubu
Kontrol Grubu
(n=33)
(n=36)
t
p
31.51±4.63
25.77±3.97
5.49
.000
Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği
Olumlu
28.63±4.57
26.27±5.36
1.970
.053
Olumsuz
15.18±6.05
20.22±7.86
-2.996
.004
İtaat
22.69±5.12
25.58±6.48
-2.061
.043
Geri çekilme
24.75±5.38
24.86±7.27
-0.068
.946
Deney grubunda bulunan kadınların son test evlilik yaşam ölçeği puan
ortalamaları 31.51±4.63, kontrol grubunda bulunan kadınların ise son test evlilik yaşam
ölçeği puan ortalaması 25.77±3.97 olarak bulunmuştur. Gruplar arasında evlilik yaşam
ölçeği puanları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur
(p<0.001, Tablo 4.3).
Deney grubunun son test ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumsuz puan
ortalamalarının 15.18±6.05, itaat puan ortalamalarının 22.69±5.12 olduğu ve kontrol
grubunun ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumsuz puan ortalamalarının 20.22±7.86, itaat
puan ortalamalarının 25.58±6.48 olduğu bulunmuştur. Gruplar arasında çatışma çözüm
stilleri ölçeği olumsuz ve itaat alt boyutları puanları arasındaki farkın istatistiksel olarak
anlamlı olduğu bulunmuştur (p<0.05, Tablo 4.3).
Deney grubunun son test ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumlu puan ortalamalarının
28.63±4.57, geri çekilme puan ortalamalarının 24.75±5.38 olduğu ve kontrol grubunun
ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumlu puan ortalamalarının 26.27±5.36, geri çekilme puan
ortalamalarının 24.86±7.27 olduğu bulunmuştur. Gruplar arasında çatışma çözüm
44
stilleri ölçeği olumlu ve geri çekilme alt boyutları puanları arasındaki fark istatistiksel
olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05, Tablo 4.3).
Tablo 4.4. Deney ve Kontrol Grubu Kadınların İÇE Öncesi ve Sonrası EYÖ Puan
Ortalamalarının Karşılaştırılması
Evlilik Yaşam Ölçeği
Test Değeri ve
Anlamlılık
Ön Test
X ±SS
Son test
X ±SS
t
p
Deney Grubu (n=33)
25.27±3.32
31.51±4.63
-10.271
.000
Kontrol Grubu (n=36)
24.80±3.79
25.77± 3.97
-1.100
.279
Deney ve kontrol grubunda bulunan kadınların iletişim çatışmaları eğitimi
öncesi ve sonrası evlilik yaşam ölçeği puan ortalamaları ve aralarındaki fark tablo 4.4’te
verilmiştir. Deney grubunda bulunan kadınların eğitim öncesi evlilik yaşam ölçeği puan
ortalaması 25.27±3.32, iletişim çatışmaları eğitimi sonrası ise 31.51±4.63 olduğu ve
gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.001).
Kontrol grubunda bulunan kadınların eğitim öncesi evlilik yaşam ölçeği puan
ortalaması 24.80±3.79, iletişim çatışmaları eğitimi sonrası ise 25.77± 3.97 olduğu ve
gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p>0.05).
Deney grubunda bulunan kadınların çatışma çözüm stilleri ölçeği olumlu alt
boyutu ön test puan ortalamaları 23.36±6.69 iken, iletişim çatışmaları eğitimi sonrası
puan ortalamaları artış göstererek 28.63±4.57 olarak bulunmuştur. Deney grubu
kadınları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.001).
Kontrol grubu kadınlarında istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p>0.05,
Tablo 4.5).
45
Tablo 4.5. Deney ve Kontrol Grubu Kadınların İÇE Öncesi ve Sonrası ÇÇSÖ Puan
Ortalamalarının Karşılaştırılması
Ölçekte
Bulunan Alt
Boyutlar
Çatışma Çözüm Stilleri
Test Değeri ve
Ölçeği
Anlamlılık
Ön Test
Son test
X ±SS
X ±SS
t
p
Deney
Olumlu
23.36±6.69
28.63±4.57
-3.515
.001
Grubu
Olumsuz
20.66±8.77
15.18±6.05
3.251
.003
(n=33)
İtaat
22.33±7.02
22.69±5.12
-.237
.814
Geri çekilme
21.51±7.73
24.75±5.38
-2.010
.053
Kontrol
Olumlu
24.33±6.48
26.27±5.36
-1.293
.205
Grubu
Olumsuz
21.08±7.33
20.22±7.86
.479
.635
(n=36)
İtaat
24.83±6.44
25.58±6.48
-.556
.582
Geri çekilme
24.69±7.23
24.86±7.27
-.096
.924
Deney grubu kadınlarında çatışma çözüm stilleri ölçeği olumsuz alt boyutu ön
test puan ortalaması 20.66±8.77, kontrol grubu kadınlarında 21.08±7.33 olduğu tablo
4.6’da görülmektedir. Son test puan ortalamalarında ise olumsuz alt boyutu puan
ortalamalarının deney grubunda 15.18±6.05 olduğu, kontrol grubunda 20.22±7.86
olduğu saptanmıştır. Farkın deney grubunda istatistiksel olarak anlamlılık oluşturduğu
belirlenmiştir (p<0.05). Kontrol grubunda oluşan farkın istatistiksel olarak anlamlı
olmadığı belirlenmiştir(p>0.05, Tablo 4.5).
Deney ve kontrol grubunda bulunan kadınların çatışma çözüm stilleri itaat ve
geri çekilme alt boyutu ön test ve son test puan ortalamaları arasındaki farkın
istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur (p>0.05, Tablo 4.5).
46
5. TARTIŞMA
Evli kadınlara verilen iletişim çatışmaları eğitiminin, evlilik doyumu üzerine
etkisini belirlemek amacıyla yapılan çalışmanın bulguları, ilgili literatür doğrultusunda
tartışılmıştır.
Deney ve kontrol grubunu oluşturan kadınların evlilik yaşam ölçeği ve iletişim
çatışmaları ölçeği ön test puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı
tespit edilmiştir.
Deney grubunu oluşturan iletişim çatışmaları ve evlilik doyum puanları düşük
olan kadınlara verilen eğitim iletişim becerilerini geliştirmeye ve evliliklerinde
karşılaştıkları sorunları çözebilmede yardımcı olmayı
hedeflemiştir.
Böylece
eğitimlere katılan kadınların, sonraki yaşantılarında, evliliklerinde ortaya çıkan
problemlerinin çözümünde daha üst düzeyde iletişim becerilerini kullanabilmelerinin
mümkün olacağı düşünülmektedir.
Verilen eğitim sonrası kadınların evlilik doyumlarının arttığı görülmüştür.
Deney ve kontrol grubu EYÖ son test puan ortalamaları arasındaki farkın istatistiksel
olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (Tablo 4.3 ).
Kadınların İÇE öncesi ve sonrası grup içi puan ortalamaları karşılaştırıldığında,
evlilik doyum puanının deney grubunda anlamlı düzeyde yükseldiği, kontrol grubunda
anlamlı bir değişikliğin olmadığı belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre İÇE, deney
grubunun evlilik doyum puanının artmasını sağlamıştır. Kontrol grubunda bu süreç
içinde anlamlı bir değişiklik olmaması eğitimin etkili olduğunu desteklemektedir.
İÇE’nin kadınlar üzerinde oluşturduğu etkilere ve ölçek puanlarında oluşan
değişiklikler değerlendirildiğinde “İletişim çatışmaları eğitimi kadınların evlilik
doyumunu arttırır.” hipotezini doğruladığını görmekteyiz.
47
Konuyla ilgili literatür incelendiğinde, evlilik doyumunu arttırmak için verilen
eğitimlerde kapsamlı olarak iletişim çatışmaları eğitimine rastlanılmamış ancak evlilik
ilişkisini geliştirmek üzere verilen bazı eğitimlerin etkili olduğu görülmüştür24,34,71.
Sardoğan ve Karahan34 tarafından çiftlere verilen “İnsan İlişkileri Beceri
Eğitimi” programı bu alanda yapılan araştırmalardan biridir. “İnsan İlişkileri Beceri
Eğitimi” programının, evli bireylerin evlilik uyum düzeyleri üzerindeki etkisini
belirlemek amacıyla yapılan bu araştırmada verilen eğitimin içeriği İÇE’nin içerdiği
konulara benzerlik göstermektedir. Eğitimde etkin dinleme becerisi, duygu ve
düşüncelerini eşine ben dili kullanarak ifade edebilme, duygu ve düşüncelerini eşiyle
somut olarak paylaşabilme ve soyut ifadelerden kaçınma, eşinin beden dilini
anlayabilme, eşiyle empati kurabilme gibi konulara yer verilmiştir.
Araştırma bulguları, programa katılan evli bireylerin evlilik uyum düzeylerinin,
programa katılmayan bireylerin evlilik uyum düzeylerinden daha yüksek olduğunu
ortaya koymaktadır. Eğitimlere katılan kadınların iletişim becerilerinin daha fazla
geliştiği belirlenmiştir. İnsan İlişkileri Beceri Eğitimi Programı’nın evli bireylerin
evlilik uyum düzeylerini olumlu yönde etkilediği vurgulanmıştır.
Kalkan’nın71 yaptığı çalışmada, evlilik ilişkisini geliştirme programının evli
çiftlerin evlilik uyum düzeylerine etkisi incelenmiştir. Çiftler üzerinde yapılan bu
çalışma sonucunda, evlilik ilişkisini geliştirme programının evli çiftlerin evlilik uyum
düzeylerini etkilediği sonucuna varılmıştır. Evlilik ilişkisini geliştirme programının
temelinde de, iletişim becerileri yer almaktadır. Deney ve kontrol gruplarının
kullanıldığı çalışmada, deney grubunda 42,14 olan evlilik uyum puanı, eğitim
sonrasında 52,14 olarak bulunmuştur. Evlilik ilişkisini geliştirme grubuna katılan
bireylerin evlilik uyum düzeylerinde anlamlı bir yükselme olduğu kontrol grubunda ise
değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
48
Kahraman24, aile hayatı eğitim programının etkinliğini incelediği çalışmasında,
10 kişilik kadın grubu ile çalışmıştır. 12 oturumdan oluşan Evlilik ve Aile Hayatı
Eğitim Programı kapsamında anlatılan konuların bazıları sağlıklı evlilik, evlilik
çatışmaları ve çözüm yolları konularıdır. Bu konular, İÇE kapsamında bulunan çatışma
ve çözüm yolları konularıyla paralellik göstermektedir. Kahraman’ın yaptığı eğitimler
sonrasında, eğitimlere katılan deney grubu kadınlarının evlilik uyum puanlarının,
olumlu yönde anlamlı düzeyde arttığı tespit edilmiştir. Çalışma kapsamında bulunan
kontrol grubu kadınlarında anlamlı bir değişiklik bulunmamıştır.
Bu çalışmanın sonuçları konuyla ilgili yapılan eğitim çalışmalarının sonuçlarıyla
benzerlik göstermektedir.
Kadınların İÇE öncesinde ve sonrasında ÇÇSÖ açısından farklılıkları
incelendiğinde;
Grup içi karşılaştırmada, ÇÇSÖ olumlu ve olumsuz alt boyutları arasında
anlamlı farklılıklar oluştuğu belirlenmiştir. Fakat ÇÇSÖ alt boyutlarından itaat ve geri
çekilme puan ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir.
Çalışmanın yapıldığı ve Türkiye’nin doğusunda yer alan bölgedeki evliliklerde
kadının itaatkar olması beklenmekte ve kadınlar bu gelenek ve göreneklere göre
yetiştirilmektedir. Bu nedenle çalışmada, çatışma çözüm stilleri ölçeği alt boyutlarından
itaat ve geri çekilme puan ortalamalarının kadınlarda istatistiksel olarak anlamlı
olmaması,
özümsenmiş
bir
düşüncenin
eğitim
ile
değişmeyebileceğini
düşündürmektedir.
İÇE sonrasında ÇÇSÖ olumlu alt boyutu puan ortalamalarının deney grubunda
anlamlı düzeyde yükseldiği görülmüştür. Kontrol grubunda ise anlamlı bir değişiklik
olmadığı tespit edilmiştir. Olumsuz alt boyutu puan ortalamalarının da anlamlı düzeyde
düştüğü tespit edilmiştir. Sonuçlar, verilen iletişim çatışmaları eğitiminin olumlu
49
çatışma çözümünün artmasında, olumsuz çatışma çözümünün azalmasında önemli bir
değişiklik meydana getirdiğini göstermektedir.
Gruplararası karşılaştırma yapıldığında ise, deney ve kontrol gruplarında
olumsuz ve itaat alt boyutları arasında anlamlı farklılıklar bulunurken, olumlu ve geri
çekilme alt boyutları arasında anlamlı düzeyde farklılık yoktur.
Evliliklerde hem ilişki doyumunu azaltan hem de şiddeti körükleyen en önemli
etken eşler arası iletişim sorunlarıdır72-75. Eşlerdeki savunmacılık, inatçılık ve ilişkiden
kaçınma davranışları, iletişimi olumsuz etkileyen unsurlardır76. Evlilikte eşlerin iletişim
becerilerinin evlilik doyumu için önemli olduğu belirtilmektedir. Temelini iletişimin
oluşturduğu evlilik ilişkisinde hem eşle, hem de eşin ailesiyle olan ilişki ne kadar iyiyse
evlilik doyumunun da paralel olarak o kadar yüksek olduğu vurgulanmıştır77.
Çalışmalarda iletişim becerileri yeterli olan eşlerin, evliliklerinden haz aldıkları,
bununla beraber evlilik doyumunda eşlerin kişisel ve ilişkisel özelliklerinin de önemli
rol oynadığı görülmektedir78-80. Özellikle çatışma sırasında ifade edilen iletişim şekli,
ilişki için zararlı sonuçlar doğurabilmektedir81. Deney grubundaki kadınlara verilen İÇE
kapsamında; duygu ve düşüncelerini ben dili kullanarak ifade edebilme, aktif dinleme,
gerektiğinde hayır diyebilme,
kendisini tanıyabilme, iletişim çatışma şekilleri gibi
konular işlenmiştir. Sonuçlar doğrultusunda bu eğitimlerin kadınların olumlu iletişim
becerileri geliştirmelerinde etkili olduğu görülmüştür. Yetersiz ya da sağlıksız iletişim
becerileri yerine işlevsel olan temel iletişim ve çatışma çözme becerilerini kazanan
kadınların, yaşadıkları iletişim çatışmaları karşısında kişisel ilkelerini ve isteklerini de
göz önünde tutarak, daha etkili tepkiler verebildikleri, iletişim ve çatışma çözme
sürecinde ilişkilerini daha olumlu yönlendirebildikleri söylenebilir.
Literatür
incelendiğinde,
evlilik
doyumunu
artırmak
amacıyla
iletişim
becerilerine yönelik çeşitli eğitimlerin verildiği görülmüştür. Bu eğitimlerde kapsamlı
50
olarak İÇE’nin verilmediği, ancak İÇE kapsamında anlatılan problem çözme
becerilerinin birçok kez ele alındığı görülmekte ve evlilik doyumu için güçlü bir etken
olduğu ifade edilmektedir12,82. Evlilikle ilgili yetersiz problem çözme algısı, evlilikte
sorunların muhtemel bir kaynağı olarak görülmektedir. Çalışmalara göre sorunların
nedenleri ya da şekli ne olursa olsun, eşler sorunları çözebileceğini düşünüyorsa ve
etkin problem çözme becerilerine sahipse, evlilik ilişkisinin bu sorunlardan olumsuz
etkilenmeyeceği söylenebilmektedir83. Cordova, Gee ve Warren84 sağlıklı bir ilişkinin
yürüyebilmesi için çiftlerin olumlu iletişim becerilerine sahip olmaları gerektiğini,
bununla birlikte evliliğin temel taşları arasında duyguları ifade etme becerisinin
gerekliliğini ileri sürmektedirler. Özellikle de çatışma sırasında çiftlerin dışavurdukları
duyguları ile evlilik doyumları arasında doğrudan bir ilişki olduğu yapılan çalışmalarda
ortaya konmuştur85. Evlilikte eşlerin her birinin deneyimledikleri duyguların türü,
duyguların ifade edilip edilmediği ya da nasıl ifade edildiği evliliğin devamı için önem
taşıyan faktörlerdir85-87. Evlilikte eşlerden her ikisinin de çatışma çözme stillerinin
evlilik doyumlarını anlamlı bir şekilde etkilediği görülmektedir55,88.
Eşler arasında karşılaşılan problemlerin nedenlerine bakıldığında pek çoğunun
iletişimin sağlıklı olmamasından kaynaklandığı görülmektedir. Çalışmalar, arkadaşlar,
din ve kıskançlıktan kaynaklanan çatışmaların zaman içinde azalma gösterdiğini,
cinsellik, iletişim ve eğlence ile ilgili konulardan kaynaklanan çatışmaların ise, zaman
içinde artış gösterdiğini ortaya koymaktadır48,60. Yine bu problemlerin kaynağına
bakıldığında, çiftlerin ya iletişimlerinin yetersiz olduğu ya da etkili problem çözme
kapasitelerinin eksik olduğu belirtilmiştir60.
Genel olarak evlilikte yaşanılan sorunların çözülebilmesinde iletişim temelli
eğitim programlarının etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Araştırma sonuçları konuyla
ilgili araştırma sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir.
51
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Kadınlara verilen İÇE’nin evlilik doyumu üzerine etkisini belirlemek amacıyla
yapılan çalışmada;
İÇE sonrası grup içi ve gruplar arası karşılaştırmada, deney grubu kadınların
evlilik doyumunun olumlu yönde etkilendiği, aynı değişikliğin kontrol grubunda
oluşmadığı belirlenmiştir.
İÇE sonrası grup içi karşılaştırmada, deney grubu kadınlarının olumlu çatışma
çözme stilini daha çok kullandığı, olumsuz çatışma çözme stilini ise daha az
kullandıkları bulunuştur.
İÇE sonrası grup içi karşılaştırmada, deney ve kontrol grubu kadınlarının itaat
ve geri çekilme çatışma çözme stillerinin kullanımında değişiklik olmadığı
bulunmuştur.
İÇE sonrası gruplar arası karşılaştırmada, deney ve kontrol grubu kadınlarının
olumlu ve geri çekilme çatışma çözme stilinde artış, olumsuz ve itaat çatışma çözme
stilinde ise bir değişiklik olmadığı belirlenmiştir.
Bu sonuçlar doğrultusunda;
Evli kadınlara danışmanlık ve destek sağlanması ayrıca bu konuda yapılan
bilimsel çalışmalara ağırlık verilerek konuya dikkat çekilmesi,
Evlilik doyumunu arttırmaya yönelik çalışmaların etkisini ve kalıcılığını
arttırmak için eşlerin birlikte katıldığı eğitim programlarının yapılması önerilmektedir.
Çalışma sonuçlarının Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bildirilerek,
düzenli eğitim programlarının oluşturulması önerilebilir
52
KAYNAKLAR
1.
Özgüven İE. Ailede İletişim ve Yaşam, 1. Baskı. Ankara, PDREM Yayınları, 2005:
115
2.
Berk M. Evli Öğretmenlerin Yükleme Tarzları ve Evlilik Doyum Algılarının Bazı
Demografik Değişkenler Açısından İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, 2009.
3.
Yaşar F. İlköğretime Devam Eden Öğrencilerin Anne-Çocuk İlişkisini Kabul ve
Reddedici Algılama Düzeyinin Annenin Evlilik Doyumu ve Evlilik Uyumu
Düzeyiyle İlişkisi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı.
Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, 2009.
4.
Hawkins DN. Unhappily Ever After: Effects of Long Term, Low Quality Marriages
on Well-Being. Social Forces, 2005,84: 451-471
5.
Üncü S. Duygusal Zeka ve Evlilik Doyumu İlişkisi. Eğitim Bilimler Enstitüsü,
Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi,
2007.
6.
Curun F. Yüklemeler, İletişim Çatışmaları, Cinsiyet ve Cinsiyet Rolü Yönelimi ile
Evlilik Doyumu Arasındaki İlişki. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Anabilim
Dalı. Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2006.
7.
Güven N. İlişkilerle İlgili Bilişsel Çarpıtmalar ve Evlilikte Problem Çözme
Becerilerinin Evlilik Doyumu ile İlişkisi. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2005.
8.
Yılmaz İ. Evlilik. http://www.ilknuryilmaz.com/tag/evlilik. 20.03.2012
9.
Okur İ. Ekonomik Krizin Ailelerin Ruhsal Durumuna Etkisi. Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul:
Marmara Üniversitesi, 2011.
53
10. Pektaş İ, Bilge A, Ersoy MA. Toplum ruh sağlığı hizmetlerinde epidemiyolojik
çalışmalar ve toplum ruh sağlığı hemşireliğinin rolü. Anadolu Psikiyatri Dergisi,
2006, 7: 43-48
11. Öztürk MO. Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, 10. baskı. Ankara, Nobel Tıp
Kitapevleri, 2011.
12. Hünler OS, Gençöz T. Boyun eğici davranışlar ve evlilik doyumu ilişkisi. Türk
Psikoloji Dergisi, 2003, 18: 99-108.
13. Robinson LC, Blanton PW. Marital Strengths in Enduring Marriages. Family
Relations, 1993, 42: 38-45.
14. Mac George EL, Graves AR, Feng B, Gillihan SJ. The myth of gender cultures:
similarities outweigh differences in men's and women's provision of and responses
to supportive communication. Journal of Sex Research,. 2004, 50: 143-175
15. http://www.toplumdusmani.net/v2/psikoloji/3994-evlilik-nedir.html Erişim Tarihi:
20.03.2012
16. Karataş N. Toplum Ruh Sağlığı Hemşireliği. Halk Sağlığı Hemşireliği El Kitabı.
İstanbul: Vehbi Koç Vakfı Yayınları, 1998, 97-104.
17. Tuncel N. Toplum ruh sağlığı. Halk Sağlığı Hemşireliği. Eskişehir: Açık Öğretim
Fakültesi Yayınları. 1992, 199-215.
18. Kaptanoğlu C. Türkiye’de Psikiyatri: “Yapamadıklarımız”. Çocuk ve Gençlik Ruh
Sağlığı Dergisi, 2005; 12:43-45.
19. Varcarolis ME. Foundations Psychiatric Mental Health Nursing, 4. Baskı. WB
Saunders Company, New York, 2002.
20. Yılmaz G. Sağlık Ocaklarında Çalışan Ebe ve Hemşirelerin Koruyucu Ruh
Sağlığına Yönelik Hizmetleri ve Kadınlarda Sık Görülen Ruhsal Bozuklukları
54
Tanıma Düzeyleri. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı. Yüksek
Lisans Tezi, Mersin: Mersin Üniversitesi, 2007.
21. Polat D. Evli Bireylerin Evlilik Uyumları, Aldatma Eğilimleri ve Çatışma
Eğilimleri Arasındaki İlişkilerin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi. Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Sosyal Psikoloji Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara:
Ankara Üniversitesi, 2006.
22. Bradbury NB, Finchman FD, Beach SR. Research on the nature and determinants
of marital satisfaction: adecade in review. Journal Of Marriage And The Family.
2000, 62: 964-980.
23. Budak S. Psikoloji Sözlüğü, 3. Baskı. Ankara, Bilim ve Sanat Yayınları, 2005:155
24. Kahraman Z. Bir Evlilik ve Aile Hayatı Eğitim Programının Evli Kadınlarda
Evlilik Uyumuna ve Aile Sistemine Etkisi. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi,
2011.
25. Özgüven İE. Evlilik ve Aile Terapisi. 3. Baskı. PDREM Yayınları. Ankara, 2009.
26. Erdoğan S. Evlilik Uyumu ile Psikiyatrik Rahatsızlıklar, Bağlanma Stilleri ve
Mizaç ve Karakter Özellikleri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi. Tıp Fakültesi,
Psikiyatri Anabilim Dalı. Uzmanlık Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi, 2007.
27. Şendil G. Mastektomi Geçirmiş Kadınların Evlilik İlişkisinin İncelenmesi. İstanbul
Üniversitesi Psikoloji Çalışmaları Dergisi, 1995, 20:151-158
28. Cingisiz N.
Ortaöğretim Okullarında Görev Yapan Öğretmenlerin Duygusal
Zekâları ile Evlilik Doyumları Arasındaki İlişki. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi,
2010.
55
29. Türkiye
İstatistik
Kurumu.
Türkiye
Aile
Yapısı
Araştırması.
http://www.aile.gov.tr/tr/?Sayfa=Detay&Id=2006122862127. 25.03.2011
30. T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü. Aile Rehberi.
ISBN: 975-19-3778-7 Ankara, 2005
31. Demir Ö, Acar M. Sosyal Bilimler Sözlüğü, 2. Baskı. İstanbul, Ağaç Yayıncılık,
1993: 126.
32. Yavuzer H. Evlilik Okulu. İçinde: Ateş R. Evlilikte İlk Yıllar, Çatışmalar Ve Güç
Kavramı, 3. Baskı. İstanbul, Remzi Kitabevi, 2009:114-124
33. Akkaya M. Bağlanma Stilleri, Stresle Başaçıkma Tarzları, Problem Çözme
Becerileri ve İletişim Tarzlarının Boşanma Süreci Üzerindeki Etkilerinin
İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek
Lisans Tezi, Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi, 2010.
34. Sardoğan M, Karahan F. Evli bireylere yönelik bir insan ilişkileri beceri eğitimi
programı’nın evli bireylerin evlilik uyum düzeylerine etkisi. Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2005, 38: 89-102.
35. Sokolski DM, Hendrick SS. Marital satisfaction. American Journal of Family
Therapy, 1999; 26: 39-49.
36. Buunk BP, Van Yperen NW. Referantial comparisons, relational comparisons and
exchange orientation: their relation to marital satisfaction. Personality and Social
Psychology Bulletin, 1991, 17: 709-717.
37. Ergin FE. Üniversite Öğrencilerinin Sahip Oldukları Duygusal Zeka Düzeyi ile 16
Kişilik Özelliği Arasında İlişki Üzerine Bir Araştırma. Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Konya:
Selçuk Üniversitesi, 2000.
56
38. Hendrick SS, Hendrick C. Love and Satisfaction. Satisfaction in Close
Relationships. New York: Guildford Press, 1997; 56-78
39. Tezer E. Evli Eşler Arasındaki Çatışma Davranışları: Algılama ve Doyum. Doktora
Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 1986.
40. Güngör CH. Evlilik Doyumunu Açıklamaya Yönelik Bir Model Geliştirme. Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Doktora Tezi, Ankara: Gazi
Üniversitesi, 2007.
41. Connell G, Mitten T, Bumberry W. Reshaping Family Relationships. The Symbolic
Therapy of Carl Whitaker. Chapter 4. Family Relationships. Philadelphia, PA:
Brunner/Mazel, 1998: 39-49.
42. Greeff AP. Characteristics of families that function well. Journal of Family, 2000,
21(8): 948-962.
43. Bahr SJ, Chappell CB, Leigh GK. Age at marriage, role enactment, role consensus
and marital satisfaction. Journal Of Marriage And The Family, 1983, 795-803.
44. Yılmaz A. Eşler arasındaki uyum: kuramsal yaklaşımlar ve görgül çalışmalar. Aile
ve Toplum Eğitim Kültür ve Araştırma Dergisi, 2001, 1: 12-20.
45. Çınar L. Evlilik Doyumu: Cinsiyet Rolleri ve Yardım Arama Tutumu. Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara:
Gazi Üniversitesi, 2008.
46. Çağ P. Evli Bireylerde Eş Desteği Ve Evlilik Doyumu. Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe
Üniversitesi, 2011.
47. Nichols WC. The First Years of Marital Commitment. Hoboken, NJ USA: John
Wiley and Sons Incorporated, 2005.
57
48. Canel AN. Ailede Problem Çözme, Evlilik Doyumu ve Örnek Bir Grup
Çalışmasının Sınanması. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Rehberlik ve Psikolojik
Danışma Anabilim Dalı. Doktora Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, 2007.
49. Doğan
H.
Evli
Bireylerin
Sosyotropik-Otonomik
Kişilik
Özellikleriyle
Evliliklerinde Çatışma Yaşama Durumları Arasındaki İlişki. Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova
Üniversitesi, 2010.
50. Gökmen A. Evli Eşlerin Birbirlerine Yönelik Kontrolcülük ve Bağımlılık
Algılarının Evlilik Doyumu Üzerinde Etkisi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Hacettepe Üniversitesi,
2001.
51. Houser AG. Evli Bireylerin Sahip Oldukları İletişim Çatışması Türü, Romantik
Kıskançlık Ve Duygusal Zeka Düzeylerinin Evlilik Doyumları Üzerine Etkisi.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji (Sosyal Psikoloji) Anabilim Dalı. Doktora
Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2009.
52. Hortaçsu N. İnsan İlişkileri, 1. Baskı. Ankara, İmge Yayınları, 1991.
53. Bradbury TN, Fincham FD. Individual difference variables in close relationships:
a contextual model in marriage as an integrative framework. Journal of
Personality and Social Psychology, 1988, 54: 713-721.
54. Freedman JL, Sears DO, Carlsmith JM. Sosyal Psikoloji. İmge Kitapevi. Ankara
2003.
55. Anar B. Evli Ve Çalışan Yetişkinlerin Toplumsal Cinsiyet Rolleri İle Evlilik
Doyumu Ve İş Doyumu İlişkisinin İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, 2011.
58
56. Babadağlı B, Erim SE, Erdoğan S. Hekimlerin ve hemşirelerin hastayla iletişim
becerilerinin değerlendirilmesi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2006,1:54
57. Cüceloğlu D. İletişim Donanımları, 12. Baskı. İstanbul, Remzi Kitabevi, 2011.
58. Dökmen Ü. İletişim Çatışmaları ve Empati, 49. Baskı. İstanbul, Remzi Yayıncılık,
2013.
59. Cüceloğlu D. Yeniden İnsan İnsana, 27. Baskı. İstanbul, Remzi Yayıncılık, 2002.
60. Segrin C, Hanzal AD, Domschke PJ. Accuracy and bias in newlywed couples'
perceptions of conflict styles and their associations with marital satisfaction.
Communication Monographs, 2009, 76: 207-233.
61. Özen A. Value similarities of wives and husbands and conflict resolution styles of
spouses as predictors of marital adjustment. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji
Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: ODTÜ, 2006.
62. Bal H. Bağlanma stilleri, cinsiyet rolleri ve evlilik uyumu arasındaki ilişkinin
incelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek
Lisans Tezi, Mersin: Mersin Üniversitesi, 2007.
63. Goleman D. Emotional İntelligence. Çeviri: Yüksel BS. Duygusal Zeka, 17.Baskı.
Ankara, Varlık Yayınları, 2000: 581.
64. Bray JH. “Family Assessment”, Family Relations, 44. Baskı. 1995: 469-477.
65. Ersanlı K, Kalkan M. Evlilik İlişkilerini Geliştirme Kuram ve Uygulama, 1. Baskı.
Ankara: Nobel Yayıncılık, 2008,100-120
66. Şahin NH, Basım NH, Çetin F. Kişilerarası çatışma çözme yaklaşımlarında kendilik
algısı ve kontrol odağı. Türk Psikiyatri Dergisi, 2008, 20: 153–163.
67. Tarhan N. Kadın Psikolojisi. Nesil Yayınları, 18. Basım, İstanbul 2005.
59
68. Belen FZ.
Aile İçi İletişime Manevi Psiko-Sosyal Yaklaşım. Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara:
Ankara Üniversitesi, 2010.
69. Hemşirelik Yönetmeliği. T.C. Resmî Gazete, sayı: 27515, 8 Mart 2010.
70. Tezer E. Evlilik ilişkisinden sağlanan doyum: evlilik yaşamı ölçeği. Psikolojik
Danışma ve Rehberlik Dergisi, 1996; 2: 1-7.
71. Kalkan M. Evlilik İlişkisini Geliştirme Programının Evlilerin Evlilik Uyum
Düzeyine Etkisi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı.
Doktora Tezi, Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi, 2002.
72. Brody L. Gender, Emotion and The Family. Massachusetts: Harvard University
Press. 2001
73. Kring AM, Gordon AH. Sex differences in emotion: Expression, experience, and
physiology. Journal of Personality and Social Psychology, 1998, 74: 686-703.
74. Litzinger S Gordon KC. Exploring relationships among communication, sexual
satisfaction, and marital satisfaction. The Journal of Sex and Marital Therapy,
2005, 31:409-424.
75. Miller RB, Yorgason JB, Sandberg JG. White MB. Problems that couples bring to
therapy: A view across the family life cycle. American Journal of Family Therapy,
2003, 31:395-407.
76. Gottman JM, Krokoff LJ. Marital interaction and satisfaction: A longitudinal view.
The Journal of Consulting and Clinical Psychology, 1989, 57:47-52.
77. Eskin M. Evlilik terapisi için başvuran çiftlerin evlilik doyumu ve evlilik terapisiyle
hakkındaki görüşleriyle ilişkili etmenler. Klinik Psikiyatri Dergisi, 2012, 15:226237
60
78. Caughlin JP, Huston TL, Houts RM. How does personality matter in marriage? An
examination of trait anxiety, interpersonal negativity, and marital satisfaction.
Journal of Personality and Social Psychology, 2000, 78:326-336.
79. Kronmüller KT, Backenstrass M, Victor D. Postelnicu I. ve Schenkenbach C.
Quality of marital relationship and depression: Results of a 10-year prospective
follow-up study. The Journal of Affective Disorders, 2011, 128:64-71.
80. Renshaw KD, Blais RK, Smith TW. Components of negative affectivity and
marital satisfaction: The importance of actor and partner anger. Journal of Research
in Personality, 2010, 44:328-334.
81. Karahan TF. Bir iletişim ve çatışma çözme beceri eğitimi programı’nın üniversite
öğrencilerinin güvengenlik düzeylerine etkisi. Eğitim Fakültesi Dergisi, 2005,18:
217-230
82. Güler A. Engelli Çocuğa Sahip Ebeveynlerin Evlilik Doyumlarının Çeşitli
Değişkenlere Göre İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri
Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi, 2010.
83. Güven N, ve Seher AS. İlişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmalar ve algılanan problem
çözme becerilerinin evlilik doyumunu yordama gücü. Türk Psikolojik Danışma Ve
Rehberlik Dergisi, 2011, 3:49-61
84. Cordova JV, Gee CB, ve Warren LZ. Emotional skillfulness in marriage: Intimacy
as a moderator of the relationship between emotional skillfulness and marital
satisfaction. Journal of Social and Clinical Psychology, 2005, 24: 218-235.
85. Civan A.
Eşlerin Duygu Dışavurum Tarzları ile Algılanan Evlilik Kalitesinin
İlişkisi ve Duygusal Farkındalığın Rolü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji
Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Mersin: Mersin Üniversitesi, 2011.
61
86. Guerrero LK, La Valley AG, ve Farinelli L. The experience and expression of
anger, guilt, and sadness in marriage: an equity theory explanation. Journal of
Social and Personal Relationships, 2008, 25: 699-724.
87. Papp LM, Kouros CD, ve Cummings EM. Spouses' emotions in marital conflict
interactions: empathic accuracy, assumed similarity, and the moderating context of
depressive symptoms. Journal of Social and Personal Relationships, 2010, 27: 367387.
88. Kurdek LA. Predicting change in marital satisfaction from husbands' and wifes'
conflict resolution styles. Journal Of Marriage And Family, 1995, 57: 153-164.
62
EKLER
EK 1. ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Adı Soyadı
: Meryem BARAN
Doğum Tarihi
: 19.07.1983
Doğum Yeri
: Erzincan
Medeni Hali
: Evli (1 çocuk)
Uyruğu
: TC
Adres
: Erzincan Üniversitesi SYO
Telefon
: 04462266666
E- Posta
: [email protected]
Eğitim
Lise
: Yabancı Dil Ağırlıklı Erzincan Lisesi (2001)
Lisans
: Atatürk Ünv/Hemşirelik Fakültesi (Sağlık Bilimleri Fakültesi)
/ Hemşirelik Bölümü (2006)
Yüksek Lisans
: Atatürk Ünv./ Sağlık Bilimleri Enstitüsü/ Psikiyatri Hemşireliği
Doktora
Anabilim Dalı (2009)
: Atatürk Ünv./ Sağlık Bilimleri Enstitüsü/ Psikiyatri Hemşireliği
Anabilim Dalı (2009-…)
YABANCI DİLBİLGİSİ
İngilzce
: (ÜDS:60.00, Mart 2008 )
KURS, SERTİFİKA VE EĞİTİMLER
2010
2012
: Tükenmişlik ve Başetme
: İletişim Çatışmaları Eğitimi
ÜYE OLUNAN MESLEKİ KURULUŞLAR
Psikiyatri Hemşireliği Derneği
Türk Hemşireler Derneği
Hemşirelik Eğitim Derneği
GÖREV YAPTIĞI BİRİMLER
Arş. Görevlisi
: Erzincan Üniversitesi / Sağlık YO. (2007- …)
63
EK 2. KADINLAR İÇİN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM FORMU
Sayın katılımcı;
Bu çalışma Kadınlara Verilen İletişim Çatışmaları Eğitiminin Evlilik
Doyumu Üzerine Etkisini belirlemek amacıyla planlanmıştır. Çalışma Erzincan
merkezde bulunan 5 Aile Sağlığı Merkezinde yapılmaktadır.
Çalışmayla ilgili olarak Atatürk Üniversitesi Araştırma Etik Kurulu ve Erzincan
Valiliğinden gerekli izinleri almış bulunmaktayım. Araştırmaya katılıp katılmamakta
serbestsiniz. Bu çalışmaya katılmanız için sizden herhangi bir ücret istenmeyecek ve
size herhangi bir ücret ödenmeyecektir. Bize verdiğiniz bilgiler saklı tutulacaktır.
Çalışmaya katılma kararı verdiyseniz ekte sunulan tanımlayıcı özellikleri kapsayan
anket formunu, Evlilik Yaşam Ölçeğini ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeğini
doldurmanız gerekmektedir.
Yardımınız ve desteğiniz için teşekkürler…
Meryem BARAN
Erzincan Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu
Yukarıda araştırmadan önce verilmesi gereken bilgileri gösteren toplam bir
sayfalık metni okudum. Bunlar hakkında bana yazılı ve sözlü açıklamalar yapıldı. Bu
koşullarda araştırmaya katılmayı kendi isteğimle kabul ediyorum.
Katılımcı;
Ad-Soyad:
İmza
64
EK 3. KADINLAR İLE İLGİLİ SOSYODEMOGRAFİK
ANKET FORMU
1. Kaç yaşındasınız:………
2. Eğitim Düzeyiniz: a-Okur-yazar değil
d-Ortaokul
e-Lise
f-Üniversite
3. Çalışıyor musunuz: a- Çalışmıyorum
4. Aile yapınız:
b-Okur-yazar
a- Çekirdek Aile
c-İlkokul
g-Y. Lisans/Doktora
b-Çalışıyorum
b- Geniş Aile
5. Kaç yaşında evlendiniz:…………….
6. Kaç yıldır evlisiniz:……………….
7. Eşiniz ile Aranızdaki Yaş Farkı: …………….
8. Eşiniz ile Yakınlık Düzeyiniz: a- Akraba b-Uzaktan Akraba c- Akraba Değil
9. Eşiniz ile Evlenme Biçiminiz: a- Severek/Flört Ederek
b- Görücü Usulü/İsteyerek
c- Görücü Usulü/İstemeyerek
10. Çocuk Sayısı: …………..
65
EK 4. EVLİLİK YAŞAM ÖLÇEĞİ
Aşağıda evlilik yaşamına ilişkin 10 cümle bulunmaktadır. Bu cümlelerin her
birinin
karşısında
“Kesinlikle
Katılmıyorum”,
“Katılmıyorum”,
“Kararsızım”,
“Katılıyorum” ve “Kesinlikle Katılıyorum” seçenekleri yer almaktadır. Her cümleyi
dikkatle okuyunuz ve sizin evlilik yaşamınıza uygun seçeneği çarpı (x) işareti olarak
1
Evlilikten beklediklerimin çoğu gerçekleşti
2
Evliliğimizdeki
düşünüyorum
3
Evliliğimizi çok anlamlı buluyorum
4
Evliliğimizde giderek azalan heyecan beni rahatsız
ediyor
5
Evliliğimiz zaman zaman bana bir yük gibi geliyor
6
Huzurlu bir ev yaşamım var
7
Evliliğimiz her geçen gün daha iyiye doğru gitti
8
Bizim ilişkimiz ideal bir karı koca ilişkisidir
9
Eşim benim için aynı zamanda iyi bir arkadaştır
10
Baş başa kaldığımız zaman benim canım hiç
sıkılmaz
engellerin
aşılmaz
Kesinlikle
Katılıyorum
Katılıyorum
Kararsızım
Katılmıyorum
Kesinlikle
Katılmıyorum
işaretleyiniz.
olduğunu
66
EK 5. ÇATIŞMA ÇÖZÜM STİLLERİ ÖLÇEĞİ
Aşağıda,
evlilik
ilişkilerinde
yaşanan
sorunların genel olarak nasıl çözümlendiği
ile ilgili ifadeler yer almaktadır. Lütfen
katıldığınızı çarpı işareti (x) koyarak
belirtiniz.
Çok
Katılıyorum
aşağıdaki ifadelerden her birine ne derece
Oldukça
Katılıyorum
alarak,
Birazcık
Katılıyorum
önüne
Birazcık
Katılmıyorum
göz
Oldukça
Katılmıyorum
ilişkinizi
Hiç
Katılmıyorum
eşinizle
1) Tartışma esnasında konuyla ilgisiz de
olsa zayıflıklarını yüzüne vururum.
2)
Kavganın
büyümemesi
için
onun
istediği şeyleri yaparım
3)
Çok
sinirlenmişsem
konuşmayı
ertelerim.
4) Sorun durumunda pek çok şeyi içime
atabilirim.
5) Sorunun uzamadan çözülebilmesi için
kaynağını bulmaya çalışırım.
6) Sinirlendiğimde kırıcı şeyler söylerim.
7)
Problemi
büyütmemek
için
onu
sakinleştirmeye çalışırım.
8) Sesimi yükselterek beni dinlemesini
sağlamaya çalışırım.
9) Tartışmada ortak bir çözüm noktası
bulmaya çalışırım.
10) Çok büyük sorunlar yaşadığımızda
ondan uzak durmaya çalışırım.
11)
Sorun
çözümlenmeden
tartışmayı
sonlandırmam.
12) Bağırıp çağırarak istediğimi yaptırırım.
13)
Sorunun
tüm
yönlerini
tartışma
67
sırasında konuşmak isterim.
14) Eşimi ilişkiyi bitirmekle tehdit ederim.
15) Bana bağırdığında onun olmadığı bir
odaya geçerim.
16) Kavgalarımız sırasında kızgınlığımı
fiziksel olarak gösteririm.
17) İlişkide sorun
yaşanmaması için
kendimden ödün veririm.
18) Sorun yaşadığımızda eşimin yanından
uzaklaşırım.
19)
Sorunun
çözülmesine
yardımcı
olacağına inanırsam durumu alttan alırım.
20) Onun olumsuz tepkilerine karşılık
vermeyerek
problemin
büyümemesini
sağlamaya çalışırım.
21) Çok gergin olduğumuzda susarım.
22) Bir problem yaşandığında, konuyla
ilgili düşündüğüm her şeyi açıklarım.
23) Eğer çok sinirlenmişsem, sinirim
geçene kadar konuşmayı reddederim.
24) Bir problem yaşandığında, kendimi
eşimin
yerine
koyarak
onun
ne
düşündüğünü anlamaya çalışırım.
25) Sürekli imalarda bulunurum.
68
EK 6. İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİ GRUP OTURUMLARI
Deney grubuna uygulanan programın genel amacı, kadınların ilişkilerini
değerlendirmelerini sağlamak; onlara iletişim ve iletişim çatışmalarını öğretmek ve
ilişki istikrarlarını artırmaktır.
1. OTURUM
Amaçlar:
1. Grubun birbiriyle tanışmaları, birbirlerine ısınmalarını sağlamak.
2. Katılımcıların gruptan beklentilerini ifade etmeleri ve amaçlarını
oluşturmalarını sağlamak.
3. Eğitim programı hakkında bilgilendirmek.
4. Grup kurallarını belirlemek.
Süre: 90-120 Dakika
Araçlar, Teknik ve Egzersizler:
1. Tanışma için 1 rulo tuvalet kağıdı.
2. Tahta ve tahta kalemi.
Süreç:
Öncelikle tüm katılımcılara, grup içerisindeki paylaşımlarda hitabeti
kolaylaştırmak için önlerine isimlerinin yazılı olduğu kağıtlar koyuldu. Kısa
tanışmanın ardından grubun birbirini tanıması ve birbirine alışması için bir rulo
tuvalet kağıdı ile tanışma oyunu oynandı. Bu oyunda lider 1 rulo tuvalet
kağıdından birkaç parça kopararak gruba verir. Grupta dolaşan tuvalet
kağıdından herkes istediği kadar parça koparır. Son olarak herkes kopardığı
parça sayısı kadar kendisi hakkında bilgi verir (Bu oyunda lider teşvik amaçlı
birden fazla parça koparmalıdır).
Katılımcıların bu eğitimden ve görüşmelerden beklentilerinin neler
olduğu hakkında kısa bilgi istendi. Aynı zamanda katılımcılardan “ben” ve “biz”
şeklinde en az 3’er cümle kurarak evliliklerini tanımlamaları istendi. Eğitim
boyunca işlenecek konular hakkında bilgi verildi ve bu başlıklara ekleme
yapmak isteyip istemedikleri sorgulandı.
Tahtaya GRUBUN KURALLARI ibaresi yazılmış ve grubu motive
etmek için ilk kural olarak “grupta konuşulan ve paylaşılan her şeyin grupta
kalacağı” yazıldı. Katılımcıların grubun kuralları konusundaki teklifleri tek tek
tahtaya yazıldı. Grubun kuralları uygulayıcı tarafından oturumdan sonra temize
çekilerek, her oturumda herkes tarafından görülebilecek bir yere asıldı.
Kapanış: “Eşinizi Tanıyor musunuz” uygulaması verildi. “Eşinizin
mutlu olduğunu nereden anlarsınız?”, “Eşinizin sinirli olduğunu nereden
anlarsınız” gibi cümlelere verilen cevapları yazmaları istendi. Ödevi eşleriyle
beraber yapabilecekleri ifade edildi.
69
2. OTURUM
Amaçlar:
1. İletişim ve iletişim süreci hakkında bilgi sahibi olmak.
2. Olumlu ve açık iletişimi tanımlayabilmek.
3. İletişimde temel ve gelişmiş becerileri öğrenebilmek.
4. Dinleyici tekniğini öğrenebilmek.
Süre: 90-120 Dakika
Araçlar, Teknik ve Egzersizler:
1. Projeksiyon aleti, bilgisayar.
2. Tahta ve tahta kalemi.
Süreç:
Katılımcılar arasında yakınlık oluşabilmesi için, katılımcıları
rahatlatabilmek için haftaya kraliçe oyunu ile başlandı. Kraliçe oyunu;
katılımcılardan bir kişi kraliçe olarak seçilir, geri kalan katılımcılar iki gruba
ayrılır. Kraliçe gruplara arkası dönük olacak şekilde, ellerini yanlara açar ve
“kraliçe siyah spor çorap istiyor, kraliçe taşlı saç tokası istiyor.” gibi isteklerde
bulunur. Bu istekleri önce kraliçenin eline bırakan grup kazanır. (Kraliçenin
istekleri 10 ya da 15 gibi bir sayı ile sınırlandırılır.)
Oturuma geçen haftanın genel bir değerlendirmesi yapılarak devam
edildi. Katılımcıların duygu ve düşünceleri ve bir hafta içerisinde yaşadıklarını
paylaşmaları sağlandı. Ardından geçen hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak
fikirlerin paylaşımına geçildi.
Katılımcılara iletişim, iletişim süreci, iletişimde temel ve gelişmiş
becerilerle ilgili bilgiler verildi. İletişimde iyi bir dinleyici ve konuşmacı
olmanın önemi vurgulandı. Katılımcıların ilişkilerinde doğru ifade edebilme ve
iyi bir dinleyici olabilmeleri için ifade özellikleri, iyi bir dinleyicinin özellikleri;
bunların bir arada yürütülmesinden söz edildi. Daha kalıcı bir öğrenme
oluşturabilmek için örneklerle pekiştirildi. Katılımcılara oturum sonunda neler
öğrendikleri sorularak maddeler halinde tahtaya yazıldı.
Kapanış: Katılımcılardan kendilerini analiz ederek, kendilerinde
gördükleri olumlu ve olumsuz yönleri yazmaları istendi. Fakat olumsuz
yönlerini yazarken kendilerine karşı tarafsız olmaları tavsiye edildi.
70
3. OTURUM
Amaçlar:
1. İletişimde çatışma becerilerini öğrenebilmek.
2. Olumlu iletişimi engelleyen duygu, düşünce ve durumları tanımlayabilmek
3. Karşısındakinin dinlediğini, doğru anladığını ve kendisinin de iletmek
istediği mesajı doğru iletebilmesi
4. Kendini tanımlayabilmesi, olumlu olumsuz özelliklerini sayabilmesi
5. Hayır demeyi öğrenmesi
Süre: 90-120 Dakika
Araçlar, Teknik ve Egzersizler:
1. Projeksiyon aleti, bilgisayar.
2. Tahta ve tahta kalemi.
Süreç:
Oturuma geçen haftanın genel bir değerlendirmesi yapılarak başlandı.
Katılımcıların duygu ve düşünceleri ve bir hafta içerisinde yasadıklarını
paylaşmaları sağlandı. Ardından geçen hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak
fikirlerin paylaşımına geçildi.
Katılımcılara çatışma türleri, kendini tanıyabilme, ifade edebilme ve
hayır diyebilmeyle ilgili bilgiler verildi. Çatışma türleri aktarılırken
katılımcıların en çok kullandıkları çatışma türleri belirlenmeye çalışıldı. Geçen
hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak her katılımcıya kendi penceresini
oluşturabilmesi için zaman verilerek daha sonra tartışıldı. Katılımcıların
hayatlarında en çok evet dedikleri kişiler sorgulanarak, bu durumdan duydukları
rahatsızlıkları dile getirmeleri için fırsat verildi. Hayır diyebilme alıştırmaları
yapıldı.
Kapanış: Keşke kutusu uygulaması önerildi. (Ailenin tüm bireyleri 1
hafta boyunca kapalı bir kutuya dilek ve isteklerini yazarak atar. 1 hafta sonunda
kutu bütün aile bireylerinin önünde açılarak okunur.)
71
4. OTURUM
Amaçlar:
1. “Ben dili”ni ve “Sen dili”ni öğrenebilmesi
2. Etrafındaki insanlara isteklerini ve onların davranışlarından duyduğu
rahatsızlıkları açıkça ifade edebilmesi
3. Soru tipleri hakkında bilgi sahibi olabilmesi
4. Olaylara 3. bir kişinin gözüyle bakabilmeyi denemek
Süre: 90-120 Dakika
Araçlar, Teknik ve Egzersizler:
1 Projeksiyon aleti, bilgisayar.
2 Tahta ve tahta kalemi.
3 Oyuncak bebek
Süreç:
Duygu ifadesini gözlemleyebilmek için katılımcılara oyuncak bebek
uygulaması yaptırılarak oturuma başlandı. Oyuncak bebek; salona mümkün
olduğu kadar büyük bir bebek getirilir. Öncelikle lider örnek olması açısından
bebeği kendi bebeği ya da herhangi gerçek bir çocuğu sever gibi sever ve sırayla
katılımcılarda dolaştırır. Her bir katılımcı sırayla bebeği sevdikten sonra
gruptaki bir arkadaşını da aynı şekilde sevmesi istenir. Daha sonra oturuma
geçen haftanın genel bir değerlendirmesi yapılarak devam edildi. Katılımcıların
duygu ve düşünceleri ve bir hafta içerisinde yaşadıklarını paylaşmaları sağlandı.
Geçen hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak keşke kutusu ile ilgili fikirlerin
paylaşımı sağlandı.
Katılımcılara sen dili-ben dili ile ilgili bilgiler verilmiş ve hangisini,
hangi ortamlarda, kimlere karşı daha çok kullandıkları tartışıldı. Soru sorma
teknikleri, uyum sağlama, güven oluşturma ve empati üzerinde konuşuldu.
Katılımcılara empati üzerine video izletilerek yorumları dinletildi.
Çevrelerindeki insanlara karşı özellikle eş ve çocuklarına karşı ne kadar empati
yapabildikleri tartışıldı.
Kapanış: Katılımcıların, “Yarın nasıl bir evliliğim olmasını istiyorum”
sorusu üzerinde düşünmeleri istendi. Daha sonra, bu amaca ulaşabilmek için
“kendi üzerlerine düsen görevin” ne olabileceği üzerinde düşünmeleri istendi.
Ödevi esleriyle beraber yapabilecekleri ifade edildi.
72
5 OTURUM
Amaçlar:
1. İletişimde aile beceri hakkında bilgi sahibi olabilmesi
2. Aile kökeni ve çocuktan kaynaklanan temel problemlerin ve bunların ilişkiye
yansımalarının fark edilmesi.
3. Ebeveynin çocuğunun duygularıyla empati kurabilmesini geliştirme.
4. Aile içerisinde olumlu bir ilişki ve iletişim oluşturabilme ve aile içerisinde
ortak hedef oluşturma yoluyla aile birlikteliğini destekleme.
Süre: 90-120 Dakika
Araçlar, Teknik ve Egzersizler:
1 Projeksiyon aleti, bilgisayar.
2 Tahta ve tahta kalemi.
3 Küçük sandalye
Süreç:
Oturuma geçen haftanın genel bir değerlendirmesi yapılarak başlandı.
Katılımcıların duygu ve düşünceleri ve bir hafta içerisinde yaşadıklarını
paylaşmaları sağlandı. Geçen hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak fikirlerin
paylaşımı sağlandı.
İletişimde aile becerileri üzerine konuşuldu. Eşle olan sözel iletişim,
cinsel iletişim ile ilgili bilgi verildi. Kendi pencerelerinden bakınca eşlerinin
nasıl göründükleri, neler istedikleri konuşuldu. Ardından empati yaparak
eşlerinin isteklerini değerlendirmeleri istendi.
Katılımcıların kendi anne-babalarının nasıl ebeveynler oldukları ve şu
anda kendilerinin nasıl ebeveynlik yaptıkları tartışıldı. Arada ki olumu ve
olumsuz farklar üzerinde konuşuldu. Ardından boş sandalye uygulaması
yapılmıştır. Ortaya Minik Bos Sandalye konuldu ve kendilerini küçük bir çocuk
olarak bu sandalyede otururken hayal etmeleri istendi. Anne babalarından ne
duymak istediklerini düşünmeleri için teşvik edildi. Ardından aynı sandalyede
çocuklarının oturduğunu hayal etmeleri istenmiş ve bu sefer de çocuklarının
onlardan ne duymak istediğini düşünmeleri teşvik edildi.
Kapanış: Katılımcılara bir sonra ki oturuma kadar eşlerine sevgilerini
gösterecek ve onu mutlu edecek bir sürpriz yapmaları istendi.
73
6
OTURUM
Amaçlar:
1. Daha önceki oturumlar arasında genel bir bütünlük sağlama
Süre: 90-120 Dakika
Araçlar, Teknik ve Egzersizler:
1 Karton kutu
2 Küçük kağıtlar
Süreç:
Verilen son ödev hatırlatılarak ne gibi etkiler oluşturduğu tartışıldı. Eşi
için yemek hazırlayan, eşine mektup yazan, çocukları ile beraber eşine sürpriz
yapan ve diğer sürprizler konuşuldu.
Yapılan bütün oturumları kapsayan genel bir değerlendirme yapıldı.
Üyelerin tüm süreçle ilgili duygu ve düşünceleri soruldu. Süreç içinde
yaşadıkları olumlu ve olumsuz duygularını grupla paylaşmaları istendi.
Katılımcılara küçük kağıtlar dağıtıldı, eğitimle ilgili birkaç cümle yazarak
kutuya atmaları istendi. Daha sonra kutu hep beraber açılarak yazılanlar okundu.
Katılımcılara, katılımlarından dolayı teşekkür edilerek ve 1 ay sonra son
testleri yapabilmek için randevulaşılarak oturuma son verildi.
74
EK 7. SON OTURUMDA YAPILAN KUTU UYGULAMASINDAN ÇIKAN BAZI
CÜMLELER
Güzeldi.
Çocuklarımın odasıyla ilgili soruna çözüm buldum. Önce onları
dinledim, isteklerini dinledim, onlara seçenekler sundum. En
sonunda kütüphane kurallarında karar kıldık.
Bir şeyi söylemenin tek bir yolu olmadığını biliyorum. Söyleme
şeklimi değiştirerek bazı şeyleri kabul ettirebiliyorum.
Güzel ve eğlenceliydi.
Bu eğitimden sonra inat edipte küsmenin hiçbir faydası
olmadığını daha iyi anladım.
Allah senden razı olsun, kocamla hiç anlaşmadığım kadar iyi
anlaşıyorum. Bende inanamıyorum.
Ben konuşma şeklimi değiştirince, eşimde değiştirdi, benim
kadar kibar değil ama önceye göre daha dikkatli gibi.
75
Yıllardır eşime ve çocuklarıma karşı hiçbir şey söylemediğimi
fark ettim, hep içime atıyormuşum.
Eşim ve eşimin ailesiyle değil ama çocuklarımla artık daha
iyiyim. Beni eskiye oranla daha yakın görüyorlar.
Şu ana kadar kullanamadım, bende konuşma anlamında bir
değişiklik yok ama kendime daha çok güvendiğimi
hissediyorum.
Kocam aynı kocam bir şey değişmiyor. Ben eğitim
aldım ne oldu.
Bu haftaki ev ödevi olan sürprizi eşim çok beğendi. Sen şu
eğitime biraz daha gitsene diyor.
Kocam artık benle dalga geçiyor. İletişimde eğitim aldın.
Artık bir şey söylememe gerek yok, leb demeden leblebiyi
anlarsın sen.
76
EK 8. ETİK KURUL ONAYI
77
EK 9. KADINLARALA EĞİTİMLERİN YAPILABİLMESİ İÇİN YER İZNİ
78
EK 10. İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİ SERTİFİKASI
79
Download