2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik

advertisement
LTH (Lüteo tropik hormon) = prolaktin İNSANDA ÜREME SİSTEMİ  Korpus luteumun varlığını sürdürmesini sağlar. I.DİŞİ ÜREME SİSTEMİ:  Süt bezlerinin gelişimini, süt salgılanmasını ve analık duy‐
İnsanlarda dişi üreme sistemi 4 bölümde incelenir: gusunun oluşmasını sağlar. Hipofiz hormonları ve eşey hormonları birbirini pozitif ve ne‐
gatif geri bildirimle etkilemektedir. Bu karşılıklı etkileşime, feed‐back (geri bildirim) mekanizması denir. B)Menstruasyon Döngüsü Ve Hormonlarla Kontrolü Dişilerde, üreme sisteminde meydana gelen değişiklikler be‐
lirli periyodlarda gerçekleşir. 28 ‐ 30 gün süren bu evreye menstruasyon döngüsü adı verilir. Döngü, hormonlarla kontrol edilir. Menstruasyon döngüsü 4 evreden oluşur: 1. Folikül evresi: a. Beynin hipotalamus bölgesinden salınan RF (Releasing Faktör = Salıverici faktör), hipofiz bezini uyarır. Uyarılan hipofiz FSH salgısını artırır. b. FSH, ovaryumdaki folikülleri uyarır ve yumurta oluşumu sağlanır. 1. Yumurtalıklar
c. Yumurta oluşturan folikül kana östrojen salgılar. a. Karın boşluğunun alt tarafında, sağda ve solda olmak d. Östrojenin 2 görevi vardır: üzere iki tanedir.  Rahime giden kan miktarını arttırmak ve bu bölgedeki mitozu hızlandırmak (Böylece uterusun duvarı kalınla‐
b. Folikül denilen keselerden oluşmuşlardır. şır.) c. Folikül içinde, oogenezle oluşmuş ikincil oositler bulunur.  Hipofize yumurtanın oluştuğu mesajını vermek (Geri Dikkat!
İnsanda Mayoz 1 e embriyonik dönemde başlanır. Ancak oluşan bi‐
besleme yapmak) ve FSH salgısını kesmesini sağlamak rincil oositler Profaz 1 evresinde kalır. Ergenlik döneminde Mayoz I e. Folikül evresi 1 0 ‐ 1 4 gün süren bir evredir. tamamlanır, bu defa oluşan ikincil oositler Mayoz 2 nin metafaz ev‐ 2. Ovulasyon evresi: resinde kalır. Spermle karşılaştıklarında Mayoz tamamlanır.
a. Yumurtanın oluştuğu mesajını alan hipofiz, FSH salgısını 2. Yumurta kanalı (Fallop tüpü = Ovidukt)
keserek LH hormonu salgılar. 1. Bir ucu kirpikli huni şeklindedir ve yumurtalığa açılır, diğer b. LH, olgunlaşan folikülün yırtılmasını ve yumurtanın foli‐
ucu uterusa bağlıdır. külden çıkmasını sağlar. Bu olaya ovulasyon denir. 2. İkincil oositlerin bölünmeyi tamamlayıp yumurtayı oluş‐ 3. Korpus Luteum (Sarı Cisim) evresi:
turduğu yerdir. a. LH etkisiyle yırtılan folikül, hipofizden salgılanan LTH sa‐
3. Eğer ortamda sperm varsa, döllenme burada gerçekleşir. yesinde sarı renkli, yağsı bir hal alır. Bu yapıya korpus lu‐
4. Meydana gelen yumurtanın rahime ulaşmasını sağlar. teum adı verilir. 3. Rahim (Uterus = Döl yatağı) b. Korpus luteum hücreleri; çok progesteron, az östrojen  İç yüzeyi bolca kan damarı ve mukus salgılayan örtü ile salgılayarak, uterusun büyümesini ve süngerimsi bir ya‐
kaplı, kaslı bir organdır. İdrar kesesinin arkasında bulunur. pıya dönüşmesini sağlar. Böylece, döllenme gerçekleşe‐
 Döllenmiş yumurtanın, doğuma kadar geliştiği bölgedir. cek olursa oluşan embriyo uterusa rahatlıkla tutunabilir.  Alt taraftan vajinayla birleşir. c. Bu evre 1 0 ‐ 1 4 gün sürer. 4. Vajina 4. Menstruasyon evresi:
a. Spermlerin dişi vücuduna giriş yaptığı yerdir. a. Eğer yumurta, yumurta kanalında spermle döllenmezse; b. Boşaltım sistemi ile bağlantısı yoktur. 14 gün içinde LTH kesilir ve korpus luteum bozulur. Dikkat!
b. Korpus luteum bozulunca, kandaki östrojen ve progeste‐
Dişilerde üreme hücreleri ve boşaltım arıkları ayrı ayrı açıklıklarla ron miktarı düşer. dışarı atılır.
c. Rahime giden kan miktarı azalır ve uterusun iç duvarı par‐
A)Dişi Üreme Sistemini Kontrol Eden Hormonlar çalanır. FSH (folikül uyarıcı hormon) d. Döllenmemiş yumurtanın, rahim parçalarıyla birlikte dı‐
 Folikülün gelişmesini ve yumurtanın üretimini uyarır. şarı atılması olayına menstruasyon denir.  Östrojen hormonunu salgılatır. e. Bu evre 3 ‐ 5 gün sürer.  FSH ve östrojen miktarları negatif geri bildirimle ayarlanır. Dikkat!
LH (lüteinleştirici hormon) Dişide yumurta oluştuktan ve yumurta kanalına geçtikten sonra  Ovulasyonu (yumurtlamayı) uyarır ve yumurtlamanın ar‐ döllenme gerçekleşmezse menstruasyon evresi görülür. Ancak döl‐
dından foliküler dokunun korpus luteuma dönüşmesini lenme olursa bu evre ertelenir ve rahimin gelişmesi devam eder.
sağlar. Döllenme ve Sonrasında Meydana Gelen Değişiklikler
 Korpus luteumdan progesteron salgılatır. a. Yumurta kanalına ulaşan sperm, burada bulunan yumur‐
 LH ile progesteron hormon miktarları pozitif geri bildi‐
tayı döller. rimle ayarlanır. 2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. Sınıflar Biyoloji Notu II----- Sayfa:1 b. Döllenme olayından sonra, yumurtanın etrafında döl‐ bezi, cowper bezi ve seminal kesecikler bulunur. Bu sıvılar, lenme zarı oluşur. Böylece yumurta içerisine başka sperm spermlerin geçtiği yolları kayganlaştırır, içerdiği bol fruktoz giremez. aktif spermlerin beslenmesini sağlar ve dişinin üreme kana‐
c. Döllenme sonucu oluşan zigot, hemen mitoz bölünme‐ lında salgılanan asitlere karşı spermleri korur. C)Erkek Üreme Sisteminin Hormonlarla Kontrolü lere başlar. d. Döllenme meydana gelince, hipofiz tarafından salgılanan Erkek üreme sisteminde hormonal düzenleme, dişilerde de olduğu gibi hipotalamus ile başlar. Erkek üreme sisteminde LTH kesilmez, kana verilmeye devam eder. e. Salgılanan LTH sayesinde;
folikül uyarıcı hormon ve lüteinleştirici hormon etkilidir.  Korpus luteum bozulmaz; böylece östrojen ve proges‐ FSH (folikül uyarıcı hormon); teron salgısı sürer, rahimin gelişimi devam eder. Testislerde sperm oluşumunu uyarır ve spermatogenezi baş‐
 Süt bezlerinde süt yapımı gerçekleşir. latır.  Analık içgüdüsü oluşur. LH (lüteinleştiren hormon); f. Gebeliğin 8.‐12. haftalarında, embriyonun koriyon zarın‐ Testislerden testosteron hormonunun salgılanmasını sağlar. dan rahime doğru uzantılar oluşur. Bu uzantılarda bol D)Üreme Sağlığı miktarda kan damarı bulunur. Bu şekilde oluşan yapıya a. Menstruasyon hijyeni: plasenta adı verilir. Plasentanın görevleri şunlardır: Her ay gerçekleşen adet kanaması, içerdiği proteinler nede‐
 Anneyle bebek arasında madde alış verişini sağlamak niyle bakterilerin çoğalması için çok uygun bir ortam oluştu‐
rur ve bu nedenle kadınlarda enfeksiyonlar en sık menstru‐
 Progesteron üreterek rahimin gelişmesini sağlamak asyon döneminde ortaya çıkar.
Dikkat!
Bu nedenle, normal günlerde dikkat edilmesi gereken temiz‐
Bir dişinin gebeliğinin 3.ayında yumurtalıkları alınsa bile ge‐
lik kurallarına ek olarak özellikle yapılması gerekenleri şu şe‐
beliği devam eder.
Ancak, plasentada bir hasar olursa, kandaki progesteron se‐ kilde özetleyebiliriz:
 Perine bölgesi tuvaletten sonra daima önden arkaya viyesi düşer ve düşük meydana gelir. doğru temizlenmeli g. Plasentanın içinde embriyonun ve annenin kan damarları  Kanama az da olsa, pedler 8 saatten uzun süre kulla‐
birbirine çok yakın seyreder fakat birleşmez, kanlar asla nılmamalı birbirine karışmaz. Besin alış verişi difüzyonla olur. Besin 
Çok nadirde olsa; tamponlar, bakteriyel enfeksiyonun maddeleri ve oksijen anneden embriyoya, artık maddeler neden olduğu ölümcül bir hastalık olan toksik şok embriyodan anneye doğru difüzyon ve aktif taşıma ile ge‐
sendromuna neden olabilir. Bunun için dikkat edil‐
çer.
meli, sık değiştirilmeli, gece uyurken kullanılmamalı, h. Gelişim devam ederken, embriyodan gelen iki atardamar, bu sendromla ilgili belirtiler öğrenilmeli ve uygun bir kılcallardan oluşan bir toplardamar; vitellüs (besin kesesi) tampon tipi tercih edilmelidir. ve allantoyis (artık madde kesesi) bağ dokusu ile çevrile‐
rek göbek kordonunu oluşturur. Böylece fetüs plasen‐ Bütün bunların yanı sıra kadınlar belirli periyotlarla jinekolo‐
jik muayeneden geçmeli ve belirti ve bulgulara duyarlı olma‐
taya göbek bağıyla bağlanır.
i. İnsanda yaklaşık 280 gün boyunca gebelik sürer ve fetüs lıdırlar.
gelişir. Bu sürenin sonunda hipofiz bezinden oksitosin b. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH): hormonu salgılanır. Bu hormonun başlıca 2 görevi vardır: AIDS, frengi, hepatit B, HPV gibi cinsel yolla bulaşan hastalık‐
 Uterus kaslarının kasılmasını ve doğumun gerçekleş‐ lar; erkekten kadına daha kolay geçebilmektedir.
Bu hastalıklar hem kendilerine özel tablolara neden olurken, mesini sağlamak
hem de genital kanserlere ya da kronik enfeksiyonlara sebe‐
 Oluşan sütün, süt kanallarına geçişini sağlamak biyet verirler. Ayrıca doğumda anneden bulaşarak yeni do‐
II.ERKEK ÜREME SİSTEMİ: ğanda enfeksiyona neden olurlar. Cinsel yolla bulaşan hasta‐
Erkek üreme sistemi 3 bölümde incelenir: lıklara neden olan mikroorganizmalar kan, sperm sıvısı (se‐
1. Testisler (Er bezleri): men) ya da vajinal sıvılarla taşınabilirler. Sağlıklı görünen bi‐
a. İnce kıvrımlı seminifer tüplerden oluşmuşlardır. b. Seminifer tüplerde bulunan sperm ana hücreleri, mayoz reyler de bu hastalıklar yönünden taşıyıcı olabilir ve diğer bi‐
reylere bulaştırabilirler. Ayrıca bu tip hastalıkların birço‐
bölünme sonucu spermleri oluşturur. c. Skrotum denilen torbalar içinde, karın boşluğunun dı‐ ğunda erken dönemde belirtiler ortaya çıkmadığından hasta‐
şında bulunurlar. Bu sayede vücut içindeki yüksek sıcak‐ lık fark edilememektedir.
Bu tür hastalıklardan korunabilmek için alınması gereken ön‐
lıktan korunurlar. lemleri şu şekilde özetleyebiliriz:
2. Epididimis:  Şüpheli cinsel ilişkiden kaçınılmalı, kondom kullanı‐
a. Seminifer tüplerde oluşan spermlerin olgunlaştığı ve ha‐
mına dikkat edilmeli reket yeteneği kazandığı yerdir.  Uzun dönemli, tek eşli cinsel ilişkiler tercih edilmeli 3. Vas deferens: Tek kullanımlık enjektörler tercih edilmeli ve kanla ilgili olay‐
a. Olgunlaşan spermlerin depolandığı yerdir.
larda hijyene önem verilmeli. b. Vas deferens, üretra ile birleşip, penis ile sonlanır. c. Kısırlık (İnfertilite):
Bütün bu yapıların dışında spermlerin üretra kanalından ge‐
Doğal yollarla çocuk sahibi olamayan bireyler, kısır bireyler çerek atılmasını sağlayan seminal sıvıyı salgılayan prostat 2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. Sınıflar Biyoloji Notu II----- Sayfa:2 olarak tanımlanır. Günümüzde kısırlık oranı dikkat çekici bir şekilde artmaktadır. Ancak biyoteknolojik yöntemlerin geliş‐
mesiyle bu bireylerin de çocuk sahibi olmaları sağlanabil‐
mektedir.
Bu yöntemlerden bazıları şunlardır:
 Hormonal tedavi  Kısaca seçilmiş spermlerin uygun zamanda dişinin üreme sistemine enjekte edilmesi olarak tanımlanabi‐
len aşılama  Seçilmiş yumurta ve spermlerin laboratuvar koşulla‐
rında döllendikten sonra oluşan embriyonun dişiye yerleştirilmesi olarak tanımlanabilen tüp bebek E)Aile Planlaması
Ailelerin istedikleri zaman, bakabilecekleri ve yetiştirebile‐
cekleri sayıda çocuk sahibi olmalarına aile planlaması adı verilir.
Eğer gebelik,
 18 yaşından önce,  35 yaşından sonra,  2 yıldan kısa aralıklarla  5 ve daha fazla sayıda olursa anne ve çocuk sağlığı teh‐
likeye girebilir. Dikkat! Aile planlaması, ailedeki kişi sayısını sınırlandırma anlamına gelmez. Önemli olan ailelerin bilinçli olarak, sorumluluk taşı‐
yarak karar vermeleridir. BÜYÜME VE GELİŞME Zigottan, ergin birey oluşumuna kadar geçen evreye gelişme evresi adı verilir. Bu evre; bölünme, büyüme ve farklılaşma olarak üç aşa‐
mada gerçekleşir. 1. Bölünme  Zigot, metabolizması çok hızlı olan bir hücredir ve olu‐
şumundan hemen sonra mitoz bölünmelere başlar. 2. Büyüme  Canlı yapısına katılan madde miktarının artmasıyla öl‐
çülür.  Canlının farklı kısımlarında farklı hızlarda gerçekleşir.  Canlı belirli bir büyüklüğe ulaştığında büyüme hızı ya‐
vaşlar. 3. Farklılaşma  Büyüme devam ederken, farklı hücrelerin farklı şekil ve görev kazanmasıdır.  Farklılaşmanın da gerçekleşmesi sonucu zigot, farklı görevleri üstlenmiş çok hücreli bir canlıya dönüşür. İNSANDA EMBRİYONİK GELİŞİM SÜRECİ Doğum öncesi gelişim, üç dönemde incelenebilir;  Zigot dönemi  Embriyo dönemi  Fetüs dönemi Zigot dönemi: 0 ‐ 2 haftalık dönemdir. Embriyo dönemi: 2 ‐ 8 haftalık dönemdir. Fetüs dönemi: 9. haftadan başlayıp doğuma kadar olan ev‐
releri kapsar. 1. Segmentasyon:  Zigotun mitoz bölünmeler geçirerek çok hücreden oluşmuş bir hücre yumağı olan morulayı meydana ge‐
tirmesidir.  Bu evre sonucu oluşan hücrelerden her birine blasto‐
mer adı verilir.  Blastomerler birbirinin aynısı olan hücrelerdir ve bü‐
yümeden bölünürler.  Morula evresinde embriyonun yapısı, ileri bir koloni olan volvox a benzer. 2. Blastulasyon:  Morulayı oluşturan hücrelerin kenara çekilmesiyle oluşan, içi sıvı dolu bir tüp görünümündeki blastulanın meydana gelmesidir.  Blastulayı oluşturan hücreler arasında herhangi bir farklılık yoktur. 3. Gastrulasyon:  Blastulanın bir kenarındaki hücrelerin içe doğru göç ettiği evredir.  Bu evreye gastrulasyon, bu evredeki embriyoya gast‐
rula, çökmeden dolayı oluşan açıklığa blastopor denir.  Bu evredeki embriyoda iki tabaka gözlenir. Dıştaki ta‐
bakaya ektoderm, içteki tabakaya endoderm adı veri‐
lir.  İleri gastrulasyon evresinde ektoderm ve endoderm tabakalarından ayrılan hücreler mezoderm tabakasını ve mezenşim hücrelerini oluştururlar. Mezoderm ta‐
bakası içindeki boşluğa solom, bu tabakayı taşıyan canlılara sölomlular denir. 4. Organogenez: Embriyonik tabakalar olan ektoderm, endoderm ve mezo‐
dermden; sırasıyla doku, organ ve sistemlerin oluşumudur. EMBRİYONUN DIŞINDA YER ALAN ZARLAR Döllenme ve segmentasyon ile gelişme sonrasında meydana gelen embriyo, sürüngenler, kuşlar ve memelilerde embriyo‐
nik zarlar ile korunur. İnsanlarda beş haftalıktan sonra embriyoya cenin (fetüs) ismi verilir. İnsanda anne karnındaki embriyoyu koruyan ve işlev gören başlıca embriyonik zarlar, amniyon zarı, allantoyis kesesi, vi‐
tellüs kesesi ve koriyondur. a. Amniyon zarı: Amniyon, embriyoyu dıştan kuşatan ilk zardır. Embriyo ile amniyon zar arasında amniyon sıvısı var‐
dır. Bu sıvı embriyoyu, mekanik etkilere karşı korur. Embri‐
yoyu çevreleyen bu zar ilk koruyucu tabakadır. b. Koriyon: Embriyoyu koruyan en dış tabakadır. Kuş ve sü‐
rüngenlerin yumurtalarında yumurta kabuğunun hemen al‐
tında yer alır ve gaz alışverişini sağlar. Memeli hayvanlarda ise plasentanın oluşumuna katılır. c. Allantoyis: Kuş ve sürüngenlerde embriyonun metabolik atıklarının biriktirildiği kesedir. Allantoyis, aynı zamanda gaz alışverişinde de işlev görür. Plasentalı memelilerde allantoyis kesesi, embriyonik gelişim sırasında göbek kordonundaki atardamarlara ve toplardamara dönüşür. d. Vitellüs kesesi: Embriyoya besin maddelerini sağlayan bir kesedir. Bu kesenin zarında yer alan kan damarları, besin 2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. Sınıflar Biyoloji Notu II----- Sayfa:3 maddelerinin embriyo tarafından alınmasını sağlar. Plasen‐
talı memelilerde bu kese küçüktür ve rahime tutunduktan sonra kaybolur. İNSAN EMBRİYOSUNUN GELİŞİMİ a. Segmentasyon dönemi Zigottan mitozla oluşmuş hücreler, yaklaşık 3 gün içerisinde 16 hücreden oluşmuş dut görünümünde bir kitle oluşturur. Embriyonun bu hali morula aşamasını ifade eder. Embriyo ise rahim boşluğuna geçer ve orada 3 gün serbest şekilde ka‐
lır. Bu süre içerisinde morula, içerisi sıvı dolu top şeklinde bir yapıya blastosiste dönüşür. Blastosist, embriyonun blastula aşamasındaki halidir. Blastosistin duvarında yer alan hücre‐
lerin bir kısmı plasentayı meydana getirecektir. Plasenta, embriyo geliştikçe büyüyerek 6 gün sonra embriyo rahim duvarına tutunur. Embriyo rahim duvarı içerisinde oluşturulan çöküntüye yavaş yavaş gömülür. Gömülen emb‐
riyo, rahim duvarını kalınlaşması için uyarır. Villuslarla bir‐
likte rahim duvarının oluşturmaya başladığı disk şeklinde ya‐
pıya plasenta denir. Blastosistdeki özel hücreler aynı za‐
manda HCG (human koriyonik gonadotropin) hormonunu salgılamaya başlar. Bu hormon, hamileliğin ilk evrelerinde korpus luteumun korunmasını sağlar ve eğer miktarı gebelik sırasında azalırsa düşüğe neden olur. Döl tutma denilen bu olaylar yaklaşık olarak gelişimin ilk haftasının sonunda ger‐
çekleşir ve segmentasyon dönemi sona erer. b. Embriyonik evre Hamileliğin ikinci haftasından sekizinci haftası sonuna kadar devam eden dönemde, plasentanın oluşumu, belli başlı iç or‐
ganlar ve dış vücut yapıları gelişir. Bu dönemin başlarında embriyoda ektoderm ve endoderm tabakaları oluşur. Kısa bir süre sonra, bu iki tabaka arasında mezoderm oluşur. Bu tabakalar vücuttaki tüm organları oluşturmaktan sorumlu‐
dur. Kol ve bacaklar tomurcuk şeklinde belirmeye başlamış‐
tır. Beş ve yedinci haftalar boyunca, baş hızlı bir şekilde büyür ve yuvarlaklaşıp dikleşir. Yüz kısmında gözler, burun ve ağız ge‐
lişir, kollar ve bacaklar uzar, el ve ayak parmakları belirmeye başlar. Yedinci haftanın sonunda, iç organların tümü oluş‐
muş durumdadır ve bu yapılar büyüyünce vücut biçimini et‐
kiler. Plasentadaki kan damarları, embriyoyu anneye bağla‐
yan bağlayıcı sap yani göbek kordonu içerisinde devam eder. Aynı zamanda plasenta içinde düzensiz boşluklar şekillenir. Boşluklar, annenin kanıyla dolar. İnce bir zar, embriyonun ka‐
nını, boşluklarda yer alan annenin kanından ayırır. Bu zara plasenta zarı denir. Plasenta zarı anne kanıyla embriyo kanı arasında gaz alışverişi ve madde alışverişi sağlanır. Sekizinci haftanın sonunda plasenta içindeki uzantılar embriyonun tüm yüzeyini kaplar ve artık koriyon adını alır. Plasentanın embriyoya ait kısmı, koriyon ve onun uzantılarından oluş‐
muştur; anneye ait olan kısım ise, uzantıların bağlantısının olduğu rahim duvarından oluşmuştur. Embriyo, gelişen gö‐
bek kordonuyla plasentayla bağlantı kurar. Göbek kordonu içerisinde iki tane atardamar ve bir tane toplardamar mev‐
cuttur. Bu damarlarla embriyodan, plasentaya kan gönderilir ve madde alış verişi yapıldıktan sonra toplardamarla embri‐
yoya kan getirilir. Göbek kordonu aynı zamanda embriyoyu amniyotik sıvı içerisinde askıda tutar. Bu sırada ikinci hafta‐
dan itibaren embriyonun etrafında bir başka zar olan amni‐
yon gelişmeye başlar. Zar ile embriyo arasındaki boşluğu am‐
niyon sıvısı doldurur. Embriyo, bu amniyotik sıvı içerisinde yer almaktadır. Embriyonik gelişim sırasında sıvı dolu bu kı‐
sım o kadar büyür ki amniyon zarı ve koriyon zarı birbiriyle kaynaşarak tek zar haline gelir (amniyokoriyon zar). Vitellüs kesesi, ikinci hafta boyunca görülmeye başlar ve embriyonik diskin alt tarafına tutunmuştur. Gelişimin erken evrelerinde kan hücrelerinin oluşturulmasında işlev görür. Bu zar, embri‐
yonik sindirim kanalının oluşumuna katkı yapar ve zarın bir kısmı da göbek kordonunun oluşumuna katılır. Allantoyis, embriyonik gelişimin üçüncü haftası boyunca gelişir. Kan hücrelerinin oluşturulmasında işlev görür ve göbek kordo‐
nundaki atardamarları ve toplardamarı oluşturur. Embriyo‐
nik evre sekizinci haftanın sonunda tamamlanır. c. Fetal evre Hamileliğin sekizinci haftasından başlayıp doğuma kadar de‐
vam eden dönemdir. Bu dönemdeki embriyoya, fetüs adı ve‐
rilir. Üçüncü ayın sonunda; dış üreme organları, erkek ya da dişi olarak ayırt edilebilir. Dördüncü ayda, vücut çok hızlı büyür ve fetüsün uzunluğu 13‐17 cm olur. Bacaklar önemli ölçüde uzar ve iskelet kemik‐
leşmeye devam eder. Beşinci ayda büyüme hızı biraz yavaşlar. Bacaklar, uzunluk olarak doğumda görülecek oranlarına sahip olur; iskelet kas‐
ları aktif olmaya başlar ve anne, fetüsün hareketlerini hisse‐
debilir. Saçlar ve deride ince kıllar çıkar. Altıncı ayda, vücut önemli ölçüde ağırlık kazanır. Kaşlar ve kirpikler belirir. Yedinci ayda, deri altına yağ depolanması nedeniyle deri kı‐
rışık değil düzgün görülür. Bu ayın sonunda fetüs 37 cm uzun‐
luktadır. Sekizinci ayda, fetüsün derisi kırmızımsıdır ve biraz buruşuk‐
tur. Erkeklerin testisleri oluştukları yerden testis torbasına iner. Dokuzuncu ayda, fetüs 47 cm uzunluğa ulaşır. Deri kırışık de‐
ğildir, kırmızımsı olarak görünür. Fetüsün bütün organları ge‐
lişmiştir ve işlevsel hale gelmiştir. Bu evreden sonra doğum gerçekleşir. Hamilelikte Bebeğin Gelişimini Olumsuz Etkileyen Faktörler Hamilelikte bebeğin gelişimini etkileyen faktörleri iki grupta inceleyebiliriz: 1. Fetüse ait yapısal bozukluklar ya da hastalıklar 2. Anneye ait durumlar Bunlardan plasentanın yeterince gelişememesi, göbek kor‐
donunun normalden kısa ya da uzun oluşu, amniyon sıvısının azlığı ya da fazlalığı annenin doğrudan kontrolünde olama‐
yan olaylardır. Anneye ait durumları ise şu şekilde maddeleyebiliriz:  Annenin ihtiyaç duyulan besin maddelerini (folik asit vb.) yeterince alamaması  Annenin geçirdiği farklı enfeksiyonlar  Annenin, hamilelik süresinde kullandığı ilaçlar  Annenin sigara içmesi, alkol ve uyuşturucu kullanması  Radyasyon ışınları, oksijen yetersizlikleri 2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. Sınıflar Biyoloji Notu II----- Sayfa:4  Özellikle 2. gebelikte, kan uyuşmazlığı ölüme neden olabilen durumlara yol açabilir. Bütün bunların dışında annenin yaşı (18 in altı ya da 35 yaşın üstü), çoğul gebelikler gibi faktörler de fetüs üzerinde etkilidir. Hamileliğin İzlenmesinde Kullanılan Yöntemler Fetsün sağ‐
lığının ve gelişiminin tespiti ve korunmasında, hamilelik sıra‐
sında uygulanan yöntemlerden bazıları şunlardır:  Ultrason: Ses dalgalarından faydalanarak görüntü‐
leme sağlayabilen bir yöntem olan ultrason ile bebe‐
ğin yüz, beyin, omurga, kalp, vb. tüm vücudu anatomik açıdan incelenebilir.  İkili tarama testi: Gebelik sırasında bebekte olabilecek bazı kromozomal anormallikleri araştırmak için yapı‐
lan test olan ikili tarama ile bebekte down sendromu ya da Edwards sendromu denilen anomalilerin olma riski araştırılır.  Amniyosentez: Fetüsün içinde yüzdüğü sıvıdan, cer‐
rahi müdahale ile bir miktar sıvı alma işlemi olan am‐
niyosentez ile genetik araştırmalar yapılmaktadır. KALITIM VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK Kalıtım kısaca, canlıların sahip olduğu özelliklerin yavru döl‐
lere geçişi olarak tanımlanabilir. Kalıtım bilimi kökenini Men‐
del’ in 19. yüzyıl ortalarındaki çalışmalarından alıyorsa da, kalıtım hakkındaki düşünce ve fikirler Mendel’ den çok daha öncelere dayanır. Modern kalıtımın tarihsel gelişimi sırasında önemli olayların kronolojisini şu şekilde maddeleyebiliriz:  Gregor Mendel, bezelyeler üzerinde çalışarak, bazı ka‐
lıtımsal özelliklerin aktarılma yasalarını açıkladı. (1865)  İsviçreli Friedrich Miescher, nüklein adını verdiği DNA’yı hücreden yalıttı. (1869)  Walter Flemming mitozu ilk kez evrelerinin isimleriyle (profaz, metafaz vb.) tanımlayıp yayınladı. (1879 ‐ 1882)  Oskar Hertwing ve Eduard Strasburger döllenmedeki temel olayın yumurta ve spermin birleşmesi olduğunu keşfetti. (1880)  Kromozomların önemi, Theodor Boveri tarafından gösterildi. (1891)  Hugo de Vries, Carl Correns ve Erich van Tschermak Seysenegg birbirlerinden ayrı olarak Mendel Yasalarını keşfettiler. (1900)  Walter Sutton, genleri taşıyan unsurların kromozom‐
lar olduğunu belirten bir mayoz bölünmeyi gözledi. (1902)  William Batson, ilk kez genetik terimini kullandı ve ge‐
netik biliminin isim babası oldu. (1905)  Wilhelm Johannsen gen terimini ortaya attı ve bir can‐
lının görünümü fenotip ve gen yapısı genotip arasın‐
daki farkı ortaya koydu. (1909)  Thomas Morgan, mutasyonların varlığını ortaya koydu. (1911)  Morgan ve Sturtevant, sirke sineğinin X kromozomuna ait ilk genetik haritayı tespit etti. (1913)  George Beadle ve Edward Tatum, her bir genin, bir en‐
zimi kodladığı varsayımını ortaya attı. (1941)  Watson, Crick ve Wilkins DNA’ nın çift sarmal biçimli modelini buldular. (1953)  Joe Hin Tjio insanlarda kromozom sayısının 23 çift ol‐
duğunu saptadı. (1955)  Jerome Lejevne, Down Sendromunda 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom daha bulunduğunu keşfetti. (1958)  François Jacob ve Jacques Monod protein biyosentezi mekanizmasını açıkladılar. (1965)  DNA’daki nükleotid dizilişleri belirlendi. (1977)  İlk genetik hastalık haritalandırıldı. (1983)  İnsan genomu projesi çalışmalarına başlandı. (1989)
 Genetiği değiştirilmiş ilk besin elde edildi. Bu besin do‐
mates idi. (1994)  İnsan genomunun DNA dizilimlerinin %99 u saptandı. (2000)  İnsan genomunun DNA dizilimleri tümüyle saptandı. (2003) I. Kalıtım İle İlgili Temel Kavramlar Aynı türe ait olan canlılar bile birbirinden farklı özellikler ta‐
şır. Bu durumun başlıca 2 nedeni vardır. 1. Kalıtım 2. Çevre Bir canlının sahip olduğu özellikleri, genlerin yardımıyla yavru döllere aktarmasına kalıtım denir. Canlının özellikleri‐
nin belirlenmesinde kalıtım ve çevre ne kadar etkilidir?  Canlılarda; kan grubu, renk körlüğü gibi bazı karakter‐
ler sadece kalıtımla belirlenir.  Bazı karakterlerin oluşumu sadece çevre etkisiyle be‐
lirlenir. Örneğin tek yumurta ikizlerinde gözlenen kilo ya da boy farklılıkları.  Bazı karakterlerin belirlenmesinde ise hem kalıtım, hem çevre etkilidir. Örneğin, normal kanatlı sirke si‐
neği larvalarında farklı sıcaklıklarda farklı kanat şekil‐
lerinin oluşması. Gen: Bir karakterin oluşumundan sorumlu DNA parçasıdır. Örneğin, saç rengi geni vb. Lokus: Kromozom üzerinde her bir genin bulunduğu yerdir. Dominant (Baskın) gen: Oğul dölde etkisini tek başına ya da çekinik genin yanında iken gösterebilen gendir. Baskın gen büyük harfle gösterilir. Örneğin, siyah saç geni = A Resesif (Çekinik) gen: Baskın genin yanında etkisi gizli kalan gendir ve küçük harfle gösterilir. Örneğin; san saç geni = a Alel gen: Bir karakterin oluşumuna etki eden genlerden her biridir. Örneğin; A, B, 0 sisteminde kan grubunun belirlenmesinde 3 alel görev yapar. Rh sisteminde ise Rh+(R) ve Rh‐(r) olmak üzere 2 alel gen etkilidir. Homozigot (Arı = Saf) döl: Bir karakter bakımından, aynı alel‐
leri taşıyan döldür. Örneğin, AA, 00, ee vb. Heterozigot (Melez = Hibrit) döl: Bir karaktere etki eden farklı alelleri bir arada taşıyan döldür. Örneğin; AB, Ee vb. 2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. Sınıflar Biyoloji Notu II----- Sayfa:5 Genotip: Bireyin sahip olduğu genlerin toplam yazılımıdır. III. Mendel Genetiği Kalıtımın temelini atan G.MENDEL bezelyeler ile çalışmıştır. Örneğin; homozigot (aa) ya da heterozigot (Aa) Fenotip: Bireyin belirli bir yaş ve çevredeki dış görünümüdür. Bunun temel nedenleri, 1. Bezelyelerin yetişmesinin kolay olması Örn.; genotip "Aa" ya da “AA" olan bireyin fenotipi “A" dır. Çaprazlama: Hayvanlarda döllenme, bitkilerde tozlaşma so‐ 2. Bezelyelerin çeşitlerinin fazla olması 3. Bezelyelerin kısa zamanda çok döl vermeleri nucu yeni gen dizilimleri oluşumudur. Letal gen: Bireyin olgunluğundan önce ölümüne neden olan 4. Farklı çeşitlerin çaprazlanması sonucu oluşan oğul dölle‐
gendir. rin kolay gelişip üremesi Kalıtımla ilgili terimlerden sonra, bu konuyla ilgili sembolleri 5. Çiçeklerinin yapısının başka çiçeklerle kolayca tozlaşmayı inceleyelim. önler yapıda olması ifadeleriyle açıklanabilir. Mendel, yaptığı çalışmalar sonucu, bezelyelerde tohum şekli, X : Çaprazlama tohum rengi, meyve rengi, meyve şekli... gibi 7 farklı karakter P : Ebeveyn (anne ‐ baba = parantel) döl tespit etti ve her bir karakterin bir çift kromozomda bulun‐
G : Gamet duğunu açıkladı. Farklı karakterlerin oluşumunu sağlayan F : Yavru (oğul = filial) döl genlerden her biri ayrı kromozom üzerinde ise bu genlere ♂ : Erkek bağımsız genler adı verilir. Örne‐
♀ : Dişi
ğin, AaBb genotipindeki bir bireyin ⃝ : Dişi
kromozom dizilimi genlerin bağım‐
⃣ : Erkek sız olması durumunda yandaki gi‐
Dikkat!
bidir.  Görüldüğü gibi baskın genlerin etkisi, bireyin genotipi ho‐ Dikkat!
mozigot olduğunda da, heterozigot olduğunda da ortaya Günümüzde bütün genlerin birbirinden bağımsız olmadığı bi‐
çıkmaktadır. Ancak bireyin fenotipinde çekinik özellik gö‐ linmektedir. Çünkü insanda 46 kromozom bulunur ve eğer rülüyorsa; bu bireyin genotipi kesinlikle homozigot çeki‐ her kromozom üzerinde bir gen olsaydı, insanlarda 10 bine niktir. yakın karakter bulunamazdı. O halde bir kromozomda birden Genotip Fenotip fazla gen bulunmaktadır. Yani bazı genler birbirine bağlıdır. AA Ancak Mendel, tüm çalışmalarında genleri bağımsız kabul et‐
A miştir. Aa A A. Bağımsız Genler İçin Gamet Bulma Aa a  Diploit canlılarda bir karakterin belirlenmesinde 2 gen gö‐ Canlılar arası çaprazlamaları yapabilmek için canlıların oluş‐
rev alır. Bunlardan biri anadan diğeri babadan gelmiştir. turabileceği gamet çeşitlerini bilmek gerekir.  Mutasyonlar canimin genotipini değiştirirken, modifikas‐ Biliyoruz ki gametler n kromozomludur. Yani bir karakterin belirlenmesinde etkili olan sadece 1 gen taşıyabilirler. yonlar sadece fenotipe etki edebilir.  Bireyin genotipi belirtilirken, taşıdığı melez sayısı önemli‐ Örneğin, vücut hücresinin genotipi “BB” ise; gametlerde bunlardan sadece biri bulunabilir. O halde bu genotipteki bir dir. Örneğin,
bireyin oluşturabileceği ga‐
aaBBddeeff homozigot mette sadece “B” geni bu‐
monohibrit AaBBddeeFF lunur. “Bb” genotipindeki dihibrit AabbDdeeFF bir bireyin oluşturabileceği AABbddEeFf trihibrit gametler ise ya “B” ya da II. Olasılık ve Kalıtım “b” genini taşırlar. Olasılık, şansa bağlı olayların matematiksel ifadesidir. Kısaca Bir canlının oluşturabileceği gamet çeşidi “2n” formülü ile he‐
olasılık hesapları, belirli sayıdaki denemede bir olayın kaç kez saplanır. Bu formülde “n” canlının melezlik derecesini belir‐
olacağını değil; kaç kez olabileceğini belirtir. tir. Kalıtımda olasılık ilkelerinden ikisi çok önemlidir: B. Bağlı Genler İçin Gamet Bulma 1. Şansa bağlı bir olayın bir defa denenmesinden elde edilen Aynı kromozom üzerinde bulunan genlere bağlı genler adı sonuçlar, aynı olayın daha sonraki deneme sonuçlarını etki‐
verilir. Bağlı genler birbirlerinden ayrılmadıkları sürece, son‐
lemez. Bağımsız olayların sonuçları da bağımsızdır. raki döllere beraber aktarılırlar. Bu durum, oluşabilecek ga‐
Örnek: bir çiftin, bir erkek çocuğu olma ihtimali 1/2 dir. Aynı met çeşidini de etkiler. Örneğin “AaBbCc” genotipindeki bi‐
ailenin ilk iki çocukları kız ise; üçüncü çocuklarının erkek olma reyin genlerinin kromozom üzerindeki dizilimine göre oluş‐
ihtimali yine 1/2 dir. turabileceği gamet çeşitlerini aşağıdaki şekilde bulabiliriz: 2. İki bağımsız olayın bir arada oluşma şansı, ayrı ayrı oluşma a. Genler tamamen bağımsız ise, şanslarının çarpımına eşittir. Bu durumda 23=8 çeşit ga‐
Örnek: aynı anda doğum yapacak iki kadından ikisinin de kızı met oluşabilir. Bu gametler olması ihtimali hesaplanırken olaylar ayrı ayrı düşünülür: şunlardır: ABC, ABc, aBC, 1.kadının kız çocuğu olma ihtimali: 1/2 aBc, abC, abc, AbC, Abc 2.kadının kız çocuğu olma ihtimali: 1/2 İkisinin de kız çocuğu olma ihtimali: 1/2.1/2=1/4 2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. Sınıflar Biyoloji Notu II----- Sayfa:6 b. A ‐ B genleri, bağlı genler ise, Bu durumda 22=4 çeşit gamet olu‐
şabilir. (Genlerin ayrılmadığı kabul edilmiştir.) Oluşabilecek gametler şunlardır: ABC, ABc, abC, abc c. A ‐ B ‐ C genleri, bağlı genler ise, Bu durumda 21=2 çeşit gamet oluşabilir. (Genlerin ayrılmadığı kabul edilmiştir.) Olu‐
şabilecek gametler şunlardır: ABC, abc Bağlı genlerin birbirinden ayrılması krossing ‐ over olayı ile sağlanır. Genler arasındaki uzaklık ne kadar fazlaysa, kros‐
sing ‐ over ihtimali, dolayısıyla bağlı genlerin birbirlerinden ayrılma şansı da o kadar fazladır. Örneğin, gen dizilimine sahip bir kro‐
mozomda “H ve A” genlerinin birbirin‐
den ayrılma ihtimali (krossing‐over şansı), diğer genler ara‐
sındakinden fazladır. “H ve g” genleri ise birbirine çok yakın‐
dır. Bu yüzden krossing‐overla ayrılma ihtimali de çok daha düşüktür.
Genler arasında krossing‐over ihtimali varsa; oluşabilecek gamet çeşidi sayısı artar. C. Mendel Kanunları Mendel yaptığı çalışmalar sonucu, aşağıdaki sonuçları elde etmiştir: 1. İki farklı homozigotun çaprazlanması Bezelyelerde sarı tohum (A), yeşil tohuma (a) baskındır. Genotip oranı = %100 heterozigot Fenotip oranı = %100 A (sarı tohum) Aynı karaktere farklı şekilde etki eden iki homozigotun çap‐
razlanması sonucu oluşan dölün tamamı aynı genotip ve fe‐
notiptedir. (İzotipi Kanunu) 2. Monohibrit çaprazlama (Tek karakter bakımından melez bireylerin çaprazlanması) Yapılan çaprazlama incelendiğinde aşağıdaki durumlar göz‐
lenir.  İki heterozigotun çaprazlanmasında, oluşması beklenen gametlerin meydana gelme olasılıkları eşittir. (Bağımsız Ayrılma Kanunu)  Çaprazlanmada da bir kişiden meydana gelen bütün ga‐
metlerin, meydana gelme ihtimallerinin 1/2 olduğu görü‐
lür.  Melezlerin kendi aralarında çaprazlanmasıyla, belirli özel‐
liklerin önceden tahmin edilen oranlarda ortaya çıkması, gametlerin rastgele birleşmesiyle ilgilidir. (Özelliklerin Bağımsız Kalıtımı Yasası) Dikkat!  Baskın fenotipli anne ve babanın çaprazlanması sonucu oluşan dölde, çekinik fenotipli bir yavru oluşuyorsa, anne de, baba da bu karakter yönünden heterozigot genotipli‐
dir.  Melez bireyler, diğerlerine göre daha güçlü olurlar. Buna heterosis (melez gücü) denir. Örneğin, katır, ebeveynleri olan at ve eşekten daha güçlüdür. Soy ağaçları Soy ağaçları; ailelerin genotip ve fenotiplerinin belirtildiği, bireyler arası akrabalık bağlarının gösterildiği çizimlerdir. Bu çizimlerde ⃝ dişi, ⃣ erkek bireyleri işaret eder. Örneğin, aşağıdaki soy ağacını inceleyelim: Belirtilen soy ağacında, 1 numaralı dişi ve 2 numaralı erkeğin 2 kızı (3 ‐ 5) ve bir oğlu (4) olmuştur. 5 numa‐
ralı kızın 6 numaralı erkek‐
ten iki kızı meydana gelmiş‐
tir. Öyleyse; 4 numara 7 ve 8 in dayısı, 3 ve 5 in kardeşi 1 ve 2 nin oğludur. 3. Dihibrit Çaprazlama (İki karakter bakımından melez bi‐
reylerin çaprazlanması) Bireyler dihibrit olduklarına göre, 22=4 çeşit gamet oluşturur‐
lar. Örneğin, bezelyelerde A= Sarı tohumu a= Yeşil tohumu B= Düzgün tohumu b= Buruşuk tohumu belirtir. Buna göre, aşağıdaki çaprazlamayı inceleyelim: Genotip oranı = 1: 2 : 1 Fenotip oranı = 3 : 1 Çaprazlamanın kolayca yapılabilmesi için Punnet Karesi yön‐
temi kullanılır. Bu yöntemde, oluşturulan karenin yatay ve dikey sütunlarına gamet çeşitleri yazılır. 2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. Sınıflar Biyoloji Notu II----- Sayfa:7 %100 baskın fenotipli (D) bireyler oluşu‐
yorsa; Sonuç: Birey homozigot genotiplidir. (DD) %50 baskın (D), %50 çekinik (d) feno‐
tipli bireyler oluşuyorsa; Sonuç: Genotipi bilinmeyen birey ke‐
sinlikle heterozigot (Dd) genotiplidir. IV. Mendel Genetiğinden Sapmalar Şimdiye kadar incelediğimiz kalıtım kalıplarında, bir karakte‐
rin oluşumunda görevli ailelerden biri baskın, diğeri çekinik Görüldüğü gibi, çaprazlama sonunda 4 farklı fenotip ortaya özellik gösteriyordu. Oysa bu her zaman geçerli değildir. Bazı çıkar. aleller birbirlerine baskınlık kuramaz ya da eşit derecede bas‐
kınlık kurarlar. Bu durumda, heterozigot bireylerin fenotipi, ( - ) Sarı, düzgün = AB = 9/16 her iki homozigottan da farklı olur. ( + ) Sarı, buruşuk = Ab = 3/16 A. Eş baskınlık (Kodominantlık) ( • ) Yeşil, düzgün = aB = 3/16 Mendel ’in tanımladığı kalıtım kuramında tam baskınlık du‐
(★) Yeşil, buruşuk = ab = 1/16 rumu görülmekteydi. Bu durumda heterozigot bireyler bas‐
O halde fenotip oranı = 9 : 3 : 3 : 1 dir. kın fenotipli olmaktaydı. Oysa genler arasında eş baskınlık Aynı çaprazlama daha kısa yoldan şu şekilde de yapılabilir: gözlendiğinde, heterozigot genotipli bireylerde, her iki alel karakterlerin hepsini bir arada de fenotipi ayrı ayrı ve farklı şekilde etkiler. çaprazlamak yerine her karakteri Örneğin, insanlarda A kan grubu geni ve B kan grubu geni kendi arasında çaprazlayalım. birbirine eş baskındır. Bu genleri bir arada taşıyan bireyler ne A, ne de B kan grubundan olmakta, her iki allelin eşit etkisiyle AB kan grubuna sahip olmaktadırlar. İnsanlarda gözlenen bir başka kan grubu çeşidi de M ‐ N dir. Bu sisteme göre, alyuvarlarının zarında M antijeni taşıyan bireyler M, N antijeni taşıyan bi‐
reyler N kan grubundan‐
dır. Her iki antijeni bir arada bulunduran bireylerin kan grubu ise MN dir. Alyuvar zarındaki Genotip Fenotip antijen çeşidi Sadece MM M M Sadece NN N N Hem M, MN MN Şimdi de her iki sonucun bir arada meydana gelme ihtimalini hem N bulmak için çarpalım. 3
1
3
1
9
3
3
1
A
a . B
b
AB
Ab
aB
ab B. Eksik baskınlık (Ekivalentlik) 4
4
4
4
16
16
16
16
Bu durum, bir özelliği kontrol eden iki alelin birbirine baskın Buradan da fenotip oranı = 9 : 3 : 3 : 1 bulunur. ya da çekinik olmaması durumudur. Kendileştirme ve Kontrol Çaprazlaması Kendileştirme Canlının kendi genotipindeki bir canlıyla çaprazlanmasıdır. Örneğin, akşamsefası bitkisinde kırmızı ve beyaz çiçek genleri Örneğin, ggRr genotipli bir canlının kendileştirilmesi demek, birbirlerine eksik baskındır. Kırmızı ve beyaz akşamsefaları çaprazlandığında oluşan F1 ggRr X ggRr çaprazlamasının yapılması anlamına gelir. dölü %100 pembe çiçeklidir. F1 dölünün kendileştirilmesiyle Kontrol Çaprazlaması Baskın fenotipli bir bireyin genotipinin, homozigot mu, hete‐ oluşan F2 dölünde ise genotip ve fenotip oranları 1:2:1 olarak rozigot mu olduğunu anlamak için; genotipi araştırılan bire‐ gözlenmiştir. yin, çekinik fenotipli bireyle çaprazlanmasıdır. Örneğin, D fenotipli bir bireyin genotipi “DD” ya da “Dd” ola‐ bilir. Bunun için “D” fenotipli birey, “d” fenotipli yani “dd” genotipli bir bireyle çaprazlanır. 2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. Sınıflar Biyoloji Notu II----- Sayfa:8 Dikkat!
 Aralarında eksik baskınlık ilişkisi olan genler üslü (AK, AB), eş baskınlık olan genler farklı (M, N) harflerle gösterilir.  Eşbaskınlık ve eksik baskınlık durumlarında genotip oranı, fenotip oranına; genotip çeşidi, fenotip çeşidine daima eşittir.  Eşbaskınlık ya da eksik baskınlık durumlarında, bireylerin fenotiplerine bakılarak genotipleri bilinebilir. Bu yüzden kontrol çaprazlamasına gerek yoktur. C. Pleiotropizm Kısaca pleiotropizm; bir genin, birden fazla karakterin oluşu‐
muna katılmasıdır. Bir genin, hücre metabolizmasında bir‐
den fazla olayı etkilemesi pleiotropizme yol açar. Bu duru‐
mun sonucunda da fenotipte farklı karakterler ortaya çıkar. Örneğin, orak hücreli anemi geni bir yandan anemiye neden olurken diğer yanda sıtmaya dayanıklılığı sağlar. Şöyle ki; E: Normal hemoglobin e: Orak hücreli anemi genleri olsun. Buna göre; Ee X Ee çaprazlamasında, Genotip oranı: 1 (EE) : 2 (Ee) : 1 (ee) Fenotip oranı: 1 (EE) Normal, sıtmaya dayanıksız 2 (Ee) Normal, sıtmaya dayanıklı 1 (ee) Orak hücre anemili D. Çok Alellilik Bu bölüme kadar, bir karaktere etki eden 2 alelden bahsettik. Bu aleller baskın, çekinik, eş baskın ya da eksik baskın olabi‐
liyorlardı. Ancak bazı karakterlere ikiden fazla alel etki eder. Bu duruma çok alellik adı verilir. İnsanda ten rengi, kan grubu gibi bazı karakterler çok alelli katılır. Dikkat!
 Bir karaktere etki eden alel sayısı ne kadar çok olursa ol‐
sun, normal olarak bir kişi sadece 2 aleli bir arada taşıya‐
bilir. (Alellerden biri anadan diğeri babadan alınmıştır.)  Çok alelli kalıtımda, alel sayısı arttıkça oluşabilecek geno‐
tip çeşidi de artar, n, alel sayısını belirttiğinde, alel sayı‐
sına bağlı genotip çeşidi şu formülle bulunabilir: .
Örneğin, 3 alelle kalıtılan bir karakter için 6 çeşit genotip yazılabilir.  Kan gruplan, alyuvar adlı kan hücrelerinin zarındaki anti‐
jenlerle belirlenir. Kan plazmasında ise alyuvarda bulun‐
mayan antijenlere karşı antikorlar bulunur. Buna göre, kan gruplarına göre bulunan antijen ya da anti‐
korları aşağıdaki tabloda inceleyelim: Kan grubu Alyuvardaki antijen Plazmadaki antikor A A Anti ‐ B B B Anti ‐ A 0 Anti ‐ A Anti ‐ B AB A, B Rh+ Rh Anti ‐ Rh (Anti ‐ B) Kan grupları kan alışverişi sırasında da çok önemlidir. Çünkü bir kişinin kanındaki antikorlar, alınan kandaki yabancı pro‐
teinlerle (antijen) birleşerek kümelenir. Bu olaya çökelme (aglütinasyon) adı verilir. Çökelme sonucu damarlar tıkana‐
cağından ölüm meydana gelebilir. Kan grupları belirlenirken kan örneklerinin üzerine; anti ‐ A, anti ‐ B ve anti ‐ D içeren serumlar damlatılır. Çökelme ger‐
çekleşirse kanda İlgili antijenin bulunduğu anlaşılır. Örneğin,  Şekildeki gibi yalnızca anti ‐ B içeren serumda çökelen kan B Rh(‐) dir.  İnsanlarda A ‐ B ‐ 0 kan grubu da çok alelli kalıtım örneğidir. Rh sisteminde ise “R” ve “r” olmak üzere 2 alel görev yapar.  A ‐ B ‐ 0 sisteminde görev yapan üç alel vardır. Bunlar ara‐
sında “A” ve “B” birbirlerine eş baskın, “0” ise her ikisine de çekiniktir. Rh‐  O halde genotip çeşidi den .
6 bulunur.  Bu genotipler ve genotiplere göre fenotipler aşağıdaki gi‐
bidir: Genotip çeşidi Fenotip çeşidi O halde 6 farklı geno‐
A A tip ve 4 farklı fenotip A0 A yazılabilir. Rh faktö‐
BB B ründe ise bir baskın B0 B (Rh+) ve bir çekinik AB AB (Rh~) olmak üzere 2 00 0 alel bulunur. O halde genotip ve fenotip çeşitleri: Genotip çeşidi Fenotip çeşidi 3 çeşit genotip ve RR Rh(+) 2 çeşit fenotip Rr Rh(+) olarak bulunabilir.
rr Rh(‐) E. Tam Baskınlık Bir karakterin kalıtımından sorumlu olan aleller arasındaki baskınlık ve çekiniklik durumunun derecesi farklılık göstere‐
bilir. Bezelyelerde mor çiçek renginden sorumlu alel (A), be‐
yaz çiçek renginden sorumlu alele (a) karşı tam baskındır. AA ve Aa genotipine sahip olan bitkilerin her ikisi de mor çi‐
çeklidir ve fenotiplerinde herhangi bir farklılık yoktur. 2016‐2017 Eğitim Öğretim Yılı Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. Sınıflar Biyoloji Notu II----- Sayfa:9 
Download