Urantia`n*n Kitab*

advertisement
Urantia’nın Kitabı
146. Makale
Celile’deki İlk Duyuru Turnesi
146:0.1 (1637.1)
CELİLE’DEKİ ilk kamu duyuru turnesi M.S. 28 yılında, Ocak’ın 18’inde, Pazar günü başlamış
olup, Mart’ın 17’sinde Kapernaum’a olan geri dönüşle sonlanan bir biçimde, yaklaşık olarak iki ay
boyunca devam etmişti. Bu turnede, Yahya’nın eski havarilerinin yardımı ile beraber, İsa ve on iki havari;
Rimon, Yotapata, Ramah, Zebulun, İron, Gişhala, Çorazin, Madon, Kana, Nain, ve Endor’da müjdeyi
duyurmuş ve inananları vaftiz etmişti. Bu şehirlerde onlar vakitlerini geçirmiş ve öğretide
bulunmuşlarken, içlerinden geçmiş oldukları diğer birçok küçük kasabada da krallığın müjdesini
duyurmuşlardı.
146:0.2 (1637.2)
Bu, İsa’nın birlikteliklerine herhangi bir sınırlama olmadan duyuruya izin verdiği ilk seferdi.
Bu turnede de İsa onları yalnızca üç durum üzerinde uyarmıştı; o kendilerini, Nasıra’dan uzak durmak ve
Kapernaum ve Tiberya’dan geçerlerken dikkatli olmak konusunda uyarmıştı. Havariler için, en azından
sınırsız bir biçimde duyurmada ve öğretide bulunmada özgür olduklarını hissetmek büyük bir
memnuniyet kaynağıydı; ve, onlar, müjdenin duyurulması, hastalara yardım edilmesi ve inananların
vaftizi görevine büyük içtenlikle ve neşeyle atılmışlardı.
1. Rimon’daki Duyuru
146:1.1 (1637.3)
Rimon küçük şehri bir zamanlar, bir Babil hava tanrısı olan Raman’ın ibadetine adanmıştı.
Birçok erken Babil ve sonraki Zerdüşt öğretileri hala, Rimon sakinlerinin inançlarını oluşturmaktaydı; bu
nedenle İsa ve yirmi dörtlü vakitlerinin büyük bir kısmını, bu eski inanışlar ile krallığın yeni müjdesi
arasındaki farkı açık bir biçimde ortaya koymanın görevine adamışlardı. Petrus burada “Harun ve Altın
Buzağı” isimli öncül kariyerinin muhteşem vaazlarından bir tanesini vermişti.
146:1.2 (1637.4)
Her ne kadar Rimon vatandaşlarının büyük bir kısmı İsa’nın öğretilerinin inananları haline
gelmişse de, onlar kardeşleri için daha sonraki yıllarda büyük zorluklar çıkarmışlardı. Doğa inananlarını
tek bir insan yaşamının kısa süreci içinde ruhsal bir ideale olan hayranlığın bütüncül birlikteliğine
dönüştürmek zor bir şeydir.
146:1.3 (1637.5)
Aydınlık karanlık, iyi kötü, zaman ve ebediyet olarak Babil ve Fars’ın daha iyi olan ideallerinin
çoğu daha sonra, tarafınızdan adlandırıldığı biçimiyle Hıristiyanlık’ın savlarına katılmıştı; ve, onların bu
eklenişi Hıristiyanlığı Yakın Doğu’nun insanları için daha hâlihazırda kabul edilebilir nitelikte kıldı.
Benzer bir şekilde, sonrasında Philon tarafından İbrani din-kuramına uyarlanmış olan, ideal ruhaniyete
ve görünür ve maddi her şeyin görünür olmayan yöntemlere dair Plato’nun kuramlarından çoğunun
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
1
katılımı Pavlus’un Hıristiyan öğretisinin batı Yunanlılar tarafından daha kolay bir biçimde kabul edilişini
sağlamıştı.
146:1.4 (1637.6)
Todan’ın ilk kez krallığın müjdesini duyması Rimon’da gerçekleşmiş olup, daha sonra kendisi
bu iletiyi Mezopotamya’ya ve onun çok ötesine taşımıştı. O, Fırat’ın ötesinde ikamet etmiş olanlara
haberleri duyurmuş ilk kişilerin arasında gelmişti.
2. Yotapata
Her ne kadar Yotapata’nın genel ahalisi İsa ve havarilerini mutlulukla duymuş ve onların
146:2.1 (1638.1)
birçoğu krallığın müjdesini kabul etmişken, Yotapata görevini diğerlerinden ayrı bir yere koyan şey,
onların bu küçük kasabadaki konukluklarının ikinci gününde İsa’nın yirmi dörtlüye gerçekleştirmiş
olduğu konuşmaydı. Nathanyel’in aklı, Üstün’ün duaya, şükretmeye ve ibadete dair öğretileri ile karışmış
haldeydi; ve, onun sorusuna karşılık olarak İsa, öğretisinin ilave bir biçimde açıklanması için uzun bir
konuşmada bulunmuştu. Çağdaş kavramsallaşmalar içinde özetlenmiş bir halde bu söyleşi, şu noktaların
altını çizen bir şekilde sunulabilir:
146:2.2 (1638.2)
1. İnsan kalbi içinde haksızlığı bilinçli ve kararlı bir biçimde tercih etmek kademeli bir şekilde,
insan ve onun Yapıcısı arasında var olan iletişimin ruhaniyet devrelerine insan ruhunun bağlanışını
ortadan kaldırmaktadır. Tabii ki Tanrı evladının arzusunu duymaktadır; ancak, insan kalbi bilinçli ve
kararlı bir biçimde haksızlığın kavramsallaşmalarına sığındığında, orada kademeli olarak, yeryüzü evladı
ve onun cennetsel Babası arasında bulunan kişisel birlikteliğin kaybı gerçekleşmektedir.
146:2.3 (1638.3)
2. Tanrı’nın bilinen ve istikrar içindeki kanunları ile bağdaşmayan dua, Cennet İlahiyatları için
oldukça itici nitelikte bir şeydir. Eğer insan, yaratanlarına ruhaniyetin kanunları içinde konuşurken
Tanrıları dinlemezlerse, yaratılmış tarafından gerçekleştirilen tam da bu türden kasti ve bilinç dâhilindeki
önemsiz görüş eylemi ruhaniyet kişiliklerinin kulaklarını bu gibi kanunsuz ve itaatkâr olmayan fanilerin
kişisel taleplerini duymaktan çevirecektir. İsa havarilerine, Tanrı-elçisi Zekeriya’dan şu alıntıda
bulunmuştu: ‘Ancak onlar can kulağıyla dinlemeyi reddetmiş, omuzlarını dönmüş ve duymamak için
kulaklarını kapamıştır. Evet, onlar kalplerini bir taş kadar kararlı kılmıştır, benim kanunumu ve
ruhaniyetim vasıtasıyla peygamberler boyunca göndermiş olduğum sözleri duymamak için; bu nedenle,
onların kötü düşüncelerinin sonuçları, suçlu başlarına büyük bir gazap getirdi. Ve, öyle bir zaman geldi ki,
onlar benim merhametin için haykırdı, ancak onu duyacak hiçbir hazır kulak kalmamıştı.” Ve, bunun
sonrasında İsa şunu söylemiş olan bilge bir adamın güzel sözüne atıfta bulunmuştu: “Kutsal yasayı
duymadan her kim kulağını çevirirse, onun duası bile oldukça itici bir şey olacaktır.”
146:2.4 (1638.4)
3. Tanrı-insan iletişim kanalının insan ucunun açılmasıyla, faniler anında dünyaların
yaratılmışlarına, kutsal hizmetin sürekli akmakta olan nehrini kullanılabilir kılarlar. İnsan, insan kalbi
içinde Tanrı’nın ruhaniyetinin konuşmasını duyduğunda, bu türden bir deneyim içinde içkin olarak,
Tanrı’nın eş zamanlı bir biçimde insanın duasını duyuşunun gerçekliği bulunmaktadır. Günahın
bağışlanması bile bu aynı, hiç değişmez biçimde gerçekleşir. Cennet içindeki Baba, ona sormayı
düşünmenizden önce bile sizleri atfetmiş halde bulunur; ancak, bu türden bağışlama, akran insanlarını
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
2
bağışladığınız türden bir zamana kadar kişisel nitelikteki dini deneyiminizde tarafınıza sunulmuş bir
konumda bulunmamaktadır. Tanrı’nın bağışlaması gerçeklik olarak, akranlarınızı bağışlamanıza bağlı
olan bir şey değildir; ancak, deneyim olarak, o tam da bu şekilde koşullu haldedir. Ve, kutsal ve insan
bağışlamasının bu eş uyumluluğu gerçeği, İsa’nın havarilerine öğretmiş olduğu dua içinde bu şekilde
tanınmış ve ilişkilendirilmiş konumda bulunmuştur.
4. Kâinat içinde, bağışlamanın bir şekilde etrafından dolanmada güçsüz olduğu temel bir
146:2.5 (1638.5)
adalet yasası bulunmaktadır. Cennetin bencil olmayan ihtişamlarının, zaman ve mekânın âlemlerine ait
tamamiyle bencil olan bir yaratılış tarafından alınması mümkün değildir. Tanrı’nın sınırsız olan derin
sevgisi bile, varlığı ebedi bir biçimde sürdürebilmeye ait kurtuluşu var kalabilmeyi tercih etmeyen
herhangi bir fani yaratılmış üzerine zorla dayatamaz. Bağışlama, bahşedilmenin çok büyük üst derecelere
sahiptir; ancak, son kertede, orada, bağışlama ile bir araya gelmiş derin sevginin bile etkin bir biçimde
yürürlükten kaldıramayacağı adalete ait yükümlülükler bulunmaktadır. Tekrar İsa İbrani yazıtlarından
bir alıntıda bulunmuştu: “Ben seni çağırdım ve sen duymayı reddettin; ben elimi uzattım ama kimse onu
düşünmedi. Siz tavsiyemi tamamiyle görmezden geldiniz ve benim uyarımı elinin tersiyle ittiniz; ve, bu
isyankâr tutum nedeniyle sizlerin beni çağırması ve bir cevap alamayışı kaçınılmaz hale gelmektedir.
Yaşamın yolunu reddetmiş olarak sizler, ızdırap dönemlerinizde beni kararlı bir biçimde arayabilirsiniz;
ancak, sizler beni bulamayacaksınız.”
5. Bağışlamayı alacak olanlar bağışlama göstermek zorundadırlar; yargılanmak istemiyorsan
146:2.6 (1639.1)
yargılama. Sen, diğerlerini yargıladığın ruhaniyetin tam da kendisiyle ileride yargılanacaksın. Bağışlama
evren hakkaniyetini bütünüyle yürürlükten kaldırmamaktadır. Sonunda şu doğru çıkacaktır: “Her kim
kulaklarını fakirin çığlığına kapatırsa, o aynı zamanda bir gün yardım için çığlıkta bulunacak; ve, onu hiç
kimse duymayacak.” Herhangi bir duanın içtenliği, onun duyulma kesinliğinde yatmaktadır; herhangi bir
talebin ruhsal bilgeliği ve evrensel tutarlılığı, onun cevabının zamanını, biçimini ve düzeyini
belirlemektedir. Bilge bir baba, her ne kadar çocuklar saçma taleplerde bulunmaktan fazlasıyla keyif ve
gerçek ruh tatminini elde edecek olsalar da, bilgisiz ve deneyimsiz çocuklarının budalaca isteklerine
kelimenin tam anlamıyla cevapta bulunmamaktadır.
146:2.7 (1639.2)
6. Cennet içindeki Yaratıcı’nın iradesini gerçekleştirmeye tamamiyle adamış olduğunuz
zaman, tüm arzularınıza cevap yola çıkmış olacaktır çünkü böyle bir anda sizlerin duaları tamamiyle
Yaratıcı’nın iradesi ile uyum içinde olacak ve Yaratıcı’nın iradesi onun uçsuz bucaksız kâinatı boyunca
sürekli bir şekilde dışa vurulmuş nitelikte bulunacaktır. Gerçek evladın arzuladığı ve sınırsız Yaratıcı’nın
irade ettiği şey VAR KILINIR. Bu türden dua cevaplanmamış halde kalmaz, ve talebin başka herhangi bir
türüne hiçbir şekilde bütünüyle karşılık verilemez.
146:2.8 (1639.3)
7. Doğruluk çığlığı Yaratıcı’nın iyilik, gerçeklik ve bağışlamasının hangar kapılarını Tanrı’nın
çocuğuna açan inanç eylemidir; ve, bu iyi hediyeler hâlihazırda uzunca bir süredir, evladın yakınlaşmasını
ve kişisel iyeliğini beklemektedir. Dua, insana olan kutsal tutumu değiştirmemektedir; ancak, o, insanın
değişmez Yaratıcı’ya olan tutumunu değiştirmektedir. Dua’nın arkasındaki güdü doğru bir biçimde kutsal
kulağa ulaşmasını sağlamaktadır; duayı edenin toplumsal, ekonomik veya dışa doğru olan dini düzeyi
değil.
146:2.9 (1639.4)
8. Dua, zamanın gecikmelerinden kaçınmak veya mekânın kısıtlılıklarının ötesine geçmek için
kullanılmamalıdır. Dua, benliği büyütmek veya bir insanın akranları karşısında kendi için haksız kazanç
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
3
elde etmek amacıyla tasarlanmış bir yöntem değildir. Tamamiyle bencil olan bir ruh, kelimenin gerçek
anlamıyla dua edemez. Şunu söylemişti İsa: “Sizlerin duyacağınız en yüksek beğeni Tanrı’nın karakterinde
olsun ve o size kesin bir biçimde kalbinizin içten arzularınızı verecektir.” “Yolunuzu Tanrı’ya adayın; ona
güvenin, ve o gerekeni yapacaktır.” “Zira Koruyucu ihtiyaç duyanın çığlığını duymakta olup, yoksulun
duasını görecektir.”
9. “Ben Yaratıcı’dan ayrılarak geldim; bu nedenle, Yaratıcı’dan neyi talep edeceğinize dair bir
146:2.10 (1639.5)
kez bile olsun bir şüphe içinde bulunacak olursanız, ben, gerçek ihtiyaçlarınız ve arzuların uyarınca ve
Babam’ın iradesi doğrultusunda sizlerin taleplerini sunacağım.” Dualarınızda benmerkezci hale gelmenin
büyük tehlikesine karşı kendinizi koruyun; daha çok kardeşlerinizin ruhsal ilerleyişi için dua edin. Maddi
duadan kaçının; ruhaniyet içinde ve ruhaniyetin hediyelerinin bolluğu için dua edin.
146:2.11 (1639.6)
10. Hasta ve sıkıntı içindekiler için dua ettiğiniz zaman, taleplerinizin bu sıkıntı içinde
bulunanların ihtiyaçlarına olacak sevgi dolu ve ussal hizmetin yerini alacağını beklemeyin. Ailelerinizin,
arkadaşlarınızın ve akranlarınızın refahı için dua edin; ancak, özellikle, sizleri lanetlemiş olanlar için dua
edin, ve sizleri idam edenler için sevgi dolu isteklerde bulunun. “Ancak, dua edileceği zaman, ben
konuşmayacağım. Ancak, sizlerin içinde ikamet etmekte olan ruhaniyet, ruhaniyetlerin Babası ile olan
içsel ilişkinizin ifadesi olan bu arzuları dile getirmeye sizleri itebilir.”
146:2.12 (1640.1)
11. Birçok kişi, sorun içinde bulunduğu zaman duaya başvurmaktadır. Bu türden bir davranış
düşüncesiz ve yanlış yönlendirici niteliktedir. Gerçektir ki, rahatsız edildiğinizde dua ederek iyi bir şey
yapmaktasınız; ancak, sizler aynı zamanda, ruhunuzda her şey yolunda giderken bile Babanızla bir evlat
olarak konuşmayı göz önünde bulundurmalısınız. Gerçek taleplerinizin her zaman bir sır içinde kalmasına
özen gösterin. İnsanların sizlerin kişisel dualarınızı duymasına izin vermeyin. Şükür duaları, ibadet
edenlerin toplulukları için yerinde bir şeydir; ancak, ruhun duası kişisel bir husustur. Tanrı’nın tüm
çocukları için yerinde olan yalnızca tek bir dua türü vardır, ve o: “Her ne olursa olsun, senin iraden yerine
gelecektir.”
146:2.13 (1640.2)
12. Bu müjdeye inananların hepsi, cennetin krallığının genişlemesi için içten bir biçimde dua
etmelidir. İbrani yazıtları içindeki tüm duaların içinde İsa’nın en olumlayıcı bir biçimde yorumlamış
olduğu talep Mezmurcu’nun talebidir: “Ben içinde temiz bir kalp yarat, Ey Tanrım, ve içimde doğru bir
ruhaniyeti yenile. Beni gizli günahlarımdan arındır ve senin bu hizmetkârını cüretkâr ihlalden uzak tut.”
İsa, şuna alıntıda bulunan bir biçimde, dua ile dikkatsiz ve kırıcı bir konuşma arasında bulunan ilişki
üzerinde etraflıca bir yorumda bulunmuştu: “Dilimi gözet, Ey Koruyucum; dudaklarımın kapısını tut.”
“İnsan dili” demişti İsa “çok az kişinin boyunduruğu altına alabileceği bir beden parçasıdır; ancak, insan
içindeki ruhaniyet bedenin bu güvenilmez üyesini hoşgörünün iyi niyetli bir sesine ve merhametin ilham
verici bir hizmetkârına dönüştürebilir.”
146:2.14 (1640.3)
13. İsa önem bakımından, yeryüzü yaşamının gidişatı için kutsal rehberlik amacıyla edilen
duanın Yaratıcı’nın iradesine dair bir şeyi öğrenme talebinden hemen sonra geldiğini öğretmişti. Özünde
bu, kutsal bilgelik için bir dua anlamına gelmektedir. İsa hiçbir zaman, dua tarafından insan bilgisinin ve
özel yeteneğin kazanılabileceğini öğretmemişti. Ancak, o, duanın, kutsal ruhaniyetin mevcudiyetini almak
için bir kişinin yetisini arttırmada bir etken olduğunu öğretmişti. İsa birlikteliklerine ruhaniyet ve
gerçeklik içinde dua etmeyi öğrettiğinde, dürüst ve inançlı bir şekilde, tüm samimiyetle ve ussal bir
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
4
biçimde gerçekleştirilir haldeki içtenlikle ve kişinin aydınlanması uyarınca dua etmeyi kastetmiş
olduğunu açıklamıştı.
146:2.15 (1640.4)
14. İsa takipçilerini; süslü tekerlemelerde, etkileyici ifadelerde, oruç tutmada, tövbekârlıkta
veya feda vermelerde bulunarak dualarının daha etkili kılındığı düşüncesine karşı uyarmıştı. Ancak, güçlü
bir biçimde o takipçilerinden, duayı şükür vasıtasıyla gerçek ibadete götüren bir biçimde kullanmalarını
istemişti. İsa, takipçilerinin dualarında ve ibadetlerinde şükür tutumunun çok azının bulunmasından
büyük üzüntü duymuştu. O bu hususta, şunu söyleyen bir biçimde, Yazıtlar’a alıntıda bulunmuştu:
“Koruyucu’ya teşekkür etmek ve En Yüksek’in ismine övgü şarkıları söylemek, her sabah onun sevgi dolu
iyiliğini ve her akşam doğruluğunu tanımak iyi bir şeydir; zira Tanrı beni, yaptıkları şeylerle mutlu
kılmıştır. Her şey de ben ona, Tanrı’nın iradesi uyarınca teşekkür edeceğim.”
146:2.16 (1640.5)
15. Ve, bunun sonrasında İsa: “Sıradan ihtiyaçlarınız hususunda sürekli endişe duyar halde
olmayın. Yeryüzüsel mevcudiyetinize ait sorunlar ile ilgili evhamlı olmayın; ancak, tüm bu durumlarda
ihtiyaçlarınızı, dua ve alçakgönüllü talep vasıtasıyla, içten şükür tutumu ile beraber, cennet içinde olan
Babanız önüne serin.” Bunun sonrasında kendisi Yazıtlardan şu alıntıyı yapmıştı: “Ben Tanrı’nın ismini bir
şarkı ile öveceğim ve onu şükürle yücelteceğim. Ve, bu Koruyucuyu, boynuzları ve toynaklarıyla birlikte
bir öküzü veya tosunu kurban vermekten daha çok memnun edecektir.”
146:2.17 (1641.1)
16. İsa takipçilerine; Baba’ya dua ettikleri zaman, ikamet eden ruhaniyetin dinlemekte olan
ruhla konuşmasının daha iyi olanağını sunmak için bir süre sessiz algı içinde kalmalarını öğretmişti.
Babanın ruhaniyeti insanla en iyi, insan aklı gerçek ibadetin bir tutumu içinde bulunduğu zaman
konuşmaktadır. Bizler Tanrı’ya, Yaratıcı’nın ikamet eden ruhaniyetinin yardımıyla ve gerçekliğin hizmeti
vasıtasıyla olan insan aklının aydınlanmasıyla ibadet etmekteyiz. İbadet, öğretti İsa, bir kişiyi artan bir
biçimde ibadet edilen haline getirmektedir. İbadet, aracılığı ile sınırlı olanın kademeli bir biçimde
Sınırsız’ın mevcudiyetine yaklaştığı ve nihai olarak ona eriştiği dönüştürücü bir deneyimdir.
146:2.18 (1641.2)
Ve, İsa havarilerine, insanın Tanrı ile olan birlikteliğine dair başka birçok gerçekliği
söylemişti; ancak, onların çoğu kendisinin öğretisini bütünüyle anlayamamıştı.
3. Ramah’daki Durak
146:3.1 (1641.3)
Ramah’da İsa, bilim ve felsefenin insan deneyiminin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli
olduğunu öğreten yaşlı bir Yunan filozofu ile dikkate değer bir konuşmada bulunmuştu. İsa, söylemiş
olduğu birçok şeyin taşıdığı doğruluğu onaylayan bir biçimde bu Yunan öğretmenini sabırla ve anlayışla
dinlemişti; ancak, İsa kendisine, insan mevcudiyetine dair konuşmasının tamamı boyunca onun “nereden,
neden ve nereye” sorularını açıklamada başarısız olduğuna işaret etmiş ve şunu eklemişti: “Senin
bıraktığın yerde bizler başlamaktayız. Din; insan ruhunun, aklın tek başına hiçbir zaman keşfedemeyeceği
veya bütünüyle kavrayamayacağı nitelikteki ruhsal gerçeklikler ile olan ilişkisine ait bir açığa çıkarılıştır.
Ussal uğraşlar, yaşama ait gerçekleri açığa çıkarabilir; ancak, krallığın müjdesi, varlığa ait gerçeklikleri
bilinir hale getirmektedir. Sen, gerçekliğe ait maddi gölgeler hakkında konuştun; şimdi sen, fani
mevcudiyetin maddi gerçeklerine ait bu zamansal nitelikteki geçici gölgeleri yaratan ebedi ve ruhsal
gerçekliklerden bahsederken beni dinleyecek misin?” Bir saatten daha fazla bir süre boyunca İsa bu
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
5
Yunanlıya, krallığın müjdesine ait kurtarıcı gerçeklikleri öğretti. Yaşlı filozof Üstün’ün yaklaşım
biçiminden etkilenmiş olup, tamamiyle dürüst bir kalpte olan bir şekilde kurtuluşun bu müjdesine
çabucak inanmıştı.
Havariler, Yunanlı’nın varsayımının birçoğuna İsa’nın açık bir biçimde onay verişi karşısında
146:3.2 (1641.4)
bir az da olsun şaşkınlığa uğramıştı; ancak, İsa daha sonrasında kendilerine özel olarak şunları söylemişti:
“Çocuklarım, Yunanlı’nın felsefesini hoş görmeme şaşırmayın. İçsel olan gerçek ve içten kendinden
eminlik dışa doğru yapılacak olan irdeleyişten hiçbir biçimde korkmaz; ne de gerçeklik, dürüst eleştiriciye
kin tutar. Sizler, hoşgörüsüzlüğün; bir kişinin, sahip olduğu inanışın gerçekliğine dair gizli kuşkular
besleyişini kapatan maske olduğunu hiçbir zaman unutmamalısınız. Tüm kalbiyle inanmış olduğu
gerçekliğe kusursuz güveni duyan hiçbir kişi hiçbir zaman komşusunun tutumdan rahatsız duymaz.
Cesaret, bir kişinin inancını ilan ettiği şeylere olan bütüncül dürüstlüğünün taşıdığı kendinden eminliktir.
İçten insanlar, gerçek yargıları ve soylu ideallerinin eleştirel bir biçimde irdelenmesinden korkmazlar.”
Ramah’daki ikinci akşam, Tomas İsa’ya şu soruyu sormuştu: “Üstünümüz, nasıl olur da senin
146:3.3 (1641.5)
öğretinin yeni bir inananı, krallığın bu müjdesinin taşımış olduğu gerçekliği gerçekten bilebilir, ondan
gerçekten emin olabilir?”
146:3.4 (1641.6)
Ve, İsa Tomas’a şunu söylemişti: “Sizlerin, Baba’nın krallık ailesine girişinize ve krallık
çocukları ile birlikte ebedi olarak kurtuluşa erişeceğinize dair duymuş olduğunuz güvence tamamiyle bir
kişisel deneyim meselesidir — kelimenin gerçek anlamıyla, inançtır. Ruhsal güvence; kutsal gerçekliğin
ebedi mevcudiyetleri içindeki kişisel nitelikteki dini deneyiminize denk olup, bir başka açıdan, ruhsal
inancınıza ek ve dürüst kuşkularınızdan eksik olarak gerçekliğe dair ussal anlayışınıza eşittir.
146:3.5 (1642.1)
“Evlat doğal olan bir içkinlikte Baba’nın yaşamı ile bahşedilmiş konumdadır. Baba’nın yaşayan
ruhaniyetine bahşedilmiş bir biçimde sizler böylelikle Tanrı’nın evlatlarısınızdır. Sizler, bedene ait maddi
yaşam içindeki yaşamınızdan kurtuluşa ermektesiniz çünkü ebedi yaşamın hediyesi olan Yaratıcı’nın
yaşayan ruhaniyeti ile özdeşleşmişsinizdir. Birçokları, gerçekten de, Yaratıcı’dan ayrılarak buraya
gelmemden önce bu yaşama sahip oldu; ve, onlardan çok daha fazlası, benim sözüme inandıkları için bu
ruhaniyeti aldı; ancak, ben şunu duyuruyorum ki, Yaratıcı’ya geri döndüğümde o ruhaniyetini tüm
insanların kalplerine gönderecek.
146:3.6 (1642.2)
“Her ne kadar sizler, akıllarınız içinde faaliyet göstermekte olan bu kutsal ruhaniyeti
gözleyemez olsanız da, orada, sahip olduğunuz ruhsal güçlerin denetimini cennetsel Yaratıcı’ya ait bu
ikamet eden ruhaniyetin öğretisine ve rehberliğine ne derece bıraktığınızı keşfedebileceğiniz kullanışlı
bir yöntem bulunmaktadır; bu, akran insanlarınızı derinden sevebilme derecenizdir. Yaratıcı’nın
ruhaniyeti Yaratıcı’nın derin sevgisinden almaktadır; ve, o insan üzerinde egemen olurken, her seferinde
insanı, kutsal ibadetin doğrultularına ve kişinin akranlarını sevgi dolu bir biçimde görüşüne
yönlendirmektedir. İlk başta sizler, benim öğretim sizleri Babamız’ın ikamet eden mevcudiyetinin içsel
yönlendirmelerine karşı daha bilinçli kılmasından dolayı Tanrı’nın evlatları olduğunuza inandınız; ancak,
yakın bir zaman içinde Gerçekliğin Ruhaniyeti bedene yağdırılacak, ve o, tıpkı benim şimdi sizler aranızda
yaşamam ve sizlere gerçekliğin sözlerini söylemem gibi, insanlar arasında yaşayacak ve onların tümüne
öğretimde bulunacaktır. Ve, bu Gerçekliğin Ruhaniyeti, ruhlarınızın ruhsal bahşedilmişlikleri için konuşan
bir biçimde, sizlerin Tanrı’nın evlatları olduğunuzu bilmenize yardım edecektir. O mutlak bir biçimde; şu
an içerisinde bazılarında ikamet ederken gelecek olan zaman zarfında insanların tümünde ikamet edecek,
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
6
ruhaniyetiniz halindeki, Yaratıcı’nın ikamet eden mevcudiyetinin sizlere kendinizin gerçekte Tanrı’nın
evlatları olduğunuzu söyleyişine şahitlik edecektir.
146:3.7 (1642.3)
“Bu ruhaniyetin yönlendirişini takip eden her yeryüzü evladı, nihai bir biçimde Tanrı’nın
iradesini bilir hale gelecek; ve, kendisini Babamın iradesine teslim etmiş olan kişi sonsuza kadar var
kalacak. Yeryüzü yaşamından ebedi yerleşkeye olan yol, sizler için açık bir biçimde ortaya konulmamıştır;
ancak, orada bir yol vardır, her zaman olmuştur, ve ben bu yolu yeni ve yaşayan hale getirmek için gelmiş
bulunmaktayım. Krallığa girmiş olan kişi hâlihazırda ebedi yaşama sahiptir — o kişi hiçbir zaman yok
olmayacaktır. Ancak, bunun çoğunu siz, ben Yaratıcı’ya döndüğüm zaman ve siz geri dönüp bu mevcut
deneyimlerinizi yeniden değerlendirebildikten sonra daha iyi anlayacaksınız.
Ve, bu bahşedilmiş sözleri duymuş olan herkes fazlasıyla neşelenmişti. Musevi öğretileri,
146:3.8 (1642.4)
doğru olanın kurtuluşuna dair kafası karışık ve belirsiz haldeydi; ve, tüm gerçek inananların ebedi
kurtuluşu hakkında güvencenin bu oldukça belirgin ve olumlu sözlerini duymak İsa’nın takipçileri için
canlandırıcı ve ilham verici olmuştu.
146:3.9 (1642.5)
Havariler inananlara duyuruda bulunmaya ve onları vaftiz etmeye devam ederken, üzgün
olanlara teselli olan ve hasta ve rahatsızlık içindekilere yardımda bulunan bir biçimde evden eve gitme
uygulamalarını sürdürdüler. Havarisel örgüt bu aşamada, İsa’nın her bir havarisinin Yahya’nınkilerden
gelen birini yardımcı olarak alması bakımından genişlemişti; Abner, Andreas’ın yardımcısı olmuştu; ve,
bu tasarım, bir sonraki Hamursuz için Kudüs’e inişlerine kadar varlığını sürdürmeye devam etmişti.
146:3.10 (1642.6)
Zebulun’daki konuklukları boyunca İsa tarafından verilmiş özel eğitim; başlıca krallığın
karşılıklı sorumluluklarına dair ilave konuşmalar ile ilgili olmuş, ve, kişisel nitelikteki dini deneyim ile
toplumsal nitelikteki dini yükümlülük birlikteliği arasındaki farkları açıklığa getirmek için tasarlanmış
öğretimi içine almıştı. Bu, Üstün’ün dinin toplumsal yönlerine dair ender gerçekleştirmiş olduğu birkaç
konuşmadan bir tanesiydi. Yeryüzü yaşamının tamamı boyunca Üstün takipçilerine, dinin toplumlaşımı
ile ilgili çok az yönergede bulunmuştu.
146:3.11 (1643.1)
Zebulun’da insanlar, ağırlıklı olarak ne Musevi ne de Musevi-olmayan sayılabilecek bir halde,
karma bir ırktaydı; ve, her ne kadar Kapernaum’daki hastaların iyileşmesini duymuş olsalar da, onların
birkaçı gerçekten İsa’ya inanmıştı.
4. İron’daki Müjde
146:4.1 (1643.2)
İron’da, Celile ve Yehuda’nın küçük şehirlerinin birçoğunda olduğu gibi, bir sinagog
bulunmakta olup, İsa’nın hizmetinin öncül dönemlerinde Şabat günü bu sinagoglarda konuşmak onun
âdeti haline gelmişti. Zaman zaman o sabah ayininde konuşur, ve öğleden sonra saatinde Petrus veya
diğer havarilerden bir tanesi vaazda bulunurdu. İsa ve havariler aynı zamanda sıklıkla, sinagogda
gerçekleştirilen hafta içi akşam topluluklarına öğretide ve duyuruda bulunmaktaydı. Her ne kadar
Kudüs’deki dini önderler İsa’ya karşı artan bir biçimde düşmancıl hale gelmişse de, onlar, bu şehrin
dışındaki sinagoglarda hiçbir doğrudan denetime sahip değillerdi. İsa’nın kamu hizmetinin sonraki
dönemine kadar onlar, öğretisini neredeyse her bir sinagoga kapatır biçimde kendisine karşı bu türden
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
7
yaygın bir duyuş oluşturmaya yetkin hale gelmemişlerdi. Bu zaman zarfında Celile ve Yehuda’nın tüm
sinagogları kendisine açıktı.
146:4.2 (1643.3)
İron, bu dönemler için oldukça geniş bir mineral madenler yerleşkesiydi; ve, İsa, bir
madencinin yaşamını daha öncesinde hiç paylaşmamış olduğu için, İron’da ikamet ederken vaktinin
büyük bir kısmını madenlerde geçirmişti. Havariler evleri ziyaret ederken ve kamu mekânlarında
duyurularda bulunurken, İsa, bu yeraltı emekçileri ile birlikte madenlerde çalışmıştı. Bir iyileştirici olarak
İsa’nın ünü, bu uzak kasabaya bile ulaşmış haldeydi; ve, birçok hasta ve sıkıntı içindeki kişi ellerinden
yardım dilemiş olup, birçokları onun iyileştirici yardımlarından fayda görmüştü. Ancak, bu vakaların
hiçbirinde İsa, cüzamlı olanınki dışında, tarafınızdan adlandırıldığı şekliyle bir iyileştirme mucizesini
gerçekleştirmemişti.
146:4.3 (1643.4)
İron’daki üçüncü günün geç öğleden sonrası vakti, madenlerden geri dönerken İsa tesadüfen,
kaldığı yere olan yolu üzerinde küçük bir yan sokaktan geçmişti. İsa bir cüzamlı kişinin oldukça kirli
barakasına yaklaşırken, bu sıkıntı içindeki kişi, bir iyileştirici olarak İsa’nın ününü duymuş bir biçimde,
kendisi kapısının önünden geçerken yolunu kesme cüreti göstermişti; onun önünde eğilerek İsa’ya şunu
söyledi: “Koruyucumuz, eğer bir istersen, beni temiz hale getirsin. Ben, sana ait öğretmenlerin iletisini
duydum, ve ben, eğer temiz kılınırsam krallığa girebileceğim.” Ve, cüzamlı bu şekilde konuşmuştu çünkü
Museviler arasında cüzamlı olanların sinagoga girmesi bile veya diğer hallerde de kamu ibadetine
katılması yasaklanmıştı. Bu kişi gerçekten de, cüzamı için bir çare bulamadıkça gelmekte olan krallığa
alınamayacağına inanmaktaydı. Ve, onu sıkıntısı içinde gördüğünde ve güçlü inancının sözlerini işittiğinde
İsa’nın insan kalbi etkilenmiş ve kutsal akıl merhametle harekete geçmişti. İsa ona doğru gözlerini
indirirken, adamın yüzü düştü ve ibadet etmeye başladı. Bunun sonrasında Üstün, elini sunup, kendisine
dokunan bir biçimde, şunu söyledi: “İstiyorum — temiz ol.” Ve, anında bu kişi iyileşmişti; cüzam artık
kendisine rahatsızlık vermemekteydi.
146:4.4 (1643.5)
İsa bu kişi dizlerinden kaldırdığında, onu şöyle uyarmıştı: “Hiç kimseye iyileşmenden
bahsetme; bunun yerine, din-adamına kendini gösteren ve temizlenmene kanıt için Musa tarafından
emredilmiş olan fedaları sunan bir biçimde, sessizce görevini yap.” Ancak, bu kişi İsa’nın yönerdiği
biçimde davranmamıştı. Bunun yerine, İsa’nın kendi cüzamını iyileştirdiğini tüm kasabaya yaymaya
başlamıştı; ve, o tüm köy tarafından bilenen biri olduğu için, insanlar açık bir biçimde onun hastalığından
temizlenmiş olduğunu görebilmekteydi. O, İsa’nın kendisine sorumluluklarını hatırlatmış olduğu gibi dinadamlarına gitmemişti. İsa’nın kendisini iyileştirmesine dair haberleri etrafa yaymasının bir sonucu
olarak Üstün hastalarla o kadar çevrelenmişti ki, ertesi gün erken kalkıp köyü terk etmek zorunda
kalmıştı. Her ne kadar İsa bir daha kasabaya girmemiş olsa da, krallığın müjdesine dair inanan
madencileri eğitmeye devam eden bir biçimde madenlerin yakındaki kasabanın uç bölgelerinde iki gün
daha kalmaya devam etmişti.
146:4.5 (1644.1)
Cüzamlının bu temizlenişi, İsa’nın bilinçli ve kasıtlı bir biçimde bu zaman zarfına kadar
gerçekleştirmiş olduğu, tarafınızdan adlandırıldığı biçimiyle ilk mucizeydi. Ve, bu, gerçek bir cüzam
vakasıydı.
146:4.6
(1644.2)
İron’dan onlar, müjdenin duyurulması için iki gün harcayan bir biçimde Gişhala’ya
gitmişlerdi; ve, bunun sonrasında, iyi haberleri duyurmak için neredeyse bir hafta geçirmiş oldukları
Çorazin için ayrılmışlardı; ancak, onlar, Çorazin’de krallık için birçok inananı kazanamaya yetkin
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
8
olamamışlardı. Daha öncesinde öğretide bulmuş olduğu başka hiçbir yerde İsa, iletisinin bu denli genel bir
reddi ile karşılaşmamıştı. Çorazin'deki konukluk havarilerin çoğu için oldukça umut kırıcı olup, Andreas
ve Abner birlikteliklerinin cesaretini korumada fazlasıyla zorluk çekmişlerdi. Ve, böylece, Kapernaum
boyunca sessizce geçen bir biçimde onlar, daha şanslı oldukları yer olan Madon köyüne devam etmişlerdi.
Havarilerin çoğunun akıllarında; bu çok yakın zamanda ziyaret etmiş oldukları kasabalarda başarılı
olamamalarının nedeninin, kendilerinin dualarında ve öğretilerinde İsa’dan bir iyileştirici olarak
bahsetmekten kaçınmalarına dair onun ısrarı olduğu düşüncesi hâkim olmuştu. Onlar ne kadar da
derinden, kendisinin başka bir cüzamlıyı iyileştirmesini veya bir başka şekilde insanların ilgisini çekecek
bir biçimde gücünü dışa vurmasını arzu etmişlerdi! Ancak, Üstün, onların içten ricalarına kayıtsızdı.
5. Kana’ya Geri Dönüş
146:5.1 (1644.3)
Havarisel kafile, İsa “Yarın Kana’ya gidiyoruz” şeklinde duyuruda bulunmasıyla fazlasıyla
neşelenmişti. Onlar Kana’da olumlu bir dinlenişe sahip olduklarını biliyorlardı, zira İsa burada oldukça iyi
bir biçimde tanınmaktaydı. Onlar; bir yarı inanan ve oğlu oldukça ciddi bir biçimde hasta olan Titus
ismindeki bir önde gelen Kapernaum vatandaşının Kana’ya varmış olduğu üçüncü günlerine kadar,
insanları krallığa getirme görevlerinde oldukça iyi bir iş çıkarmaktaydılar. Titus İsa’nın Kana’da olduğunu
duymuştu; böylece, kendisini görmeye yetişmişti. Kapernaum’daki inananlar İsa’nın her türlü hastalığı
iyileştirebileceğini düşünmekteydi.
146:5.2 (1644.4)
Bu soylu kişi Kana’da İsa’yı bulduğunda, güçlü bir biçimde kendisinden Kapernaum’a
yetişmesini ve sıkıntı içindeki oğlunu iyileştirmesini rica etmişti. Havariler nefeslerini tutmuş bekler
halde dururlarken, İsa, hasta oğlanın babasına bakan bir biçimde, şunu söylemişti: “Sizlere daha ne kadar
tahammül etmeliyim? Tanrı’nın gücü aranızda ama işaretleri ve harikaları görmeden inanmayı
reddetmektesiniz.” Ancak, soylu kişi, şunu söyleyen bir biçimde, İsa’ya yalvardı: “Koruyucum, ben
gerçekten de inanıyorum; ancak, oğlum yok olmadan önce gel, zira ben onu bıraktığımda bile kendisi
ölümün eşiğindeydi.” Ve, İsa başını sessizce düşünmek için bir anlığına eğdiğinde, aniden şöyle söyledi:
“Evine geri dön; oğlun yaşayacak.” Titus İsa’nın sözüne inanmış olup, Kapernaum’a geri yetişti. Ve, o geri
dönüş yolundayken, hizmetlileri, şunu söyleyen bir biçimde, kendisini karşılamak için yola düşmüştü:
“Sevin, oğlun düzeldi — o yaşıyor.” Bunun sonrasında Titus onlara hangi saat oğlanın düzelmeye başlamış
olduğunu sordu; ve, hizmetliler “dün saat yedi gibi ateşi kendisini terk etti” şeklinde cevap verince, baba
bunun yaklaşık olarak İsa’nın “Evladın yaşayacak” dediği vakit olduğunu hatırladı. Ve, Titus bu andan
itibaren tüm kalbiyle inanmış olup, onun tüm ailesi de inandı. Bu evlat krallığın kudretli bir hizmetkârı
haline gelmiş olup, daha sonra, Roma’da acı çekmiş olanlarla birlikte yaşamını teslim etmişti. Her ne
kadar Titus’un tüm hanesi, onların arkadaşları ve hatta havariler bu yaşanmışlığı bir mucize olarak
görmüşse de, bu bir mucize değildi. En azından bu, fiziksel hastalığı iyileştirmenin bir mucizesi değildi. O
yalnızca, vaftizinin sonrasında İsa’nın sıklıkla başvurmuş olduğu tam da bu türden bilgi gibi, doğal
yasanın gidişatına dair öncül-bilginin bir durumuydu.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
9
146:5.3 (1645.1)
Tekrar, İsa, bu köydeki hizmetiyle birlikte açığa çıkmış bu türden ikinci yaşanmışlığa olan
yersiz ilgi nedeniyle Kana’dan bir an önce ayrılmak zorunda kalmıştı. Kasaba insanları su ve şarabı
hatırlamıştı; ve, şimdi onun, bir soylu adamın çocuğunu o kadar uzaktan iyileştirmiş olduğu varsayıldığı
için kendisine, yalnızca hasta ve sıkıntı içindekiler değil aynı zamanda acı çekenlerin uzaktan iyileşmeyi
talep eden ulakları gelmişti. Ve, İsa, tüm şehir çevresinin ayaklandığını görünce, “Haydi Nain’e gidelim”
dedi.
6. Nain ve Dul’un Oğlu
Bu insanlar işaretlere inanmıştı; onlar, harikalar arayan bir nesildi. Bu zaman zarfında,
146:6.1 (1645.2)
merkezi ve güney Celile insanları, İsa ve onun kişisel hizmetine dair mucize arayan zihin içine girmişlerdi.
Tamamiyle sinirsel bozukluklardan ve duygusal kökenli rahatsızlıklardan ızdırap çeken dürüst
düzinelerce, yüzlerce kişi İsa’nın huzuruna gelmiş ve bunun sonrasında evlerine, İsa’nın kendisini
iyileştirmiş olduğunu arkadaşlarına duyuran bir biçimde geri dönmüşlerdi. Ve, bu bilgisiz ve basitakıldaki insanlar zihinsel iyileşmenin bu vakalarını, mucizevî çareler biçiminde, fiziksel iyileşme olarak
görmüşlerdi.
146:6.2 (1645.3)
İsa Kana’dan Nain’e gitmeyi amaçladığında, inananlardan ve birçok meraklı insandan oluşan
büyük bir kalabalık kendisini takip etmişti. Onlar mucizeleri ve harikaları görmeye kararlılardı, ve onlar
hayal kırıklığına uğramayacaklardı. İsa ve onun havarileri şehrin kapılarına yaklaştığında, Nainli bir dul
annenin tek oğlunu taşıyan bir biçimde, yakındaki mezarlığa olan yolu üzerindeki bir cenaze alayı ile
karşılaşmıştı. Bu kadın fazlasıyla saygı duyulan birisi olup, köyün yarısı bu ölü olduğu varsayılan oğlanın
tabutunu takip etmekteydi. Cenaze alayı İsa ve onun takipçilerine kadar geldiğinde, dul ve onun
arkadaşları Üstün’ü tanımış ve güçlü bir biçimde ondan oğlanı yaşama geri döndürmesini rica etmişlerdi.
Mucize beklentileri o kadar yüksek bir noktaya varmıştı ki onlar, İsa eğer her insan hastalığını
iyileştirebiliyorsa bu türden bir iyileştiricinin bir ölüyü de diriltebilecek olduğunu düşünmüşlerdi. İsa,
rahatsız edici bir biçimde böyle aralıksız ricada bulunulan bir biçimde, ileri adımını attı ve, tabutun
kapağını kaldırarak, oğlanı incelemeye başladı. Genç adamın gerçekten ölmediğini keşfeden bir biçimde o,
mevcudiyetinin bir trajedinin yaşanmasını önleyebileceğini gördü; böylece, anneye dönerek, şunu
söyledi; “Ağlama. Oğlun ölü değil; o uyuyor. O sana tekrar kavuşturulacak.” Ve, bunun sonrasında, genç
adamı elinden tutarak şunu söyledi: “Uyan ve ayağa kalk.” Ve, ölü olduğu varsayılan genç kısa bir süre
oturdu ve konuşmaya başladı; ve, İsa onları evlerine geri gönderdi.
146:6.3 (1645.4)
İsa, kalabalığı sakinleştirmeye ve nafile bir biçimde ufaklığın gerçekten ölü olmadığını, onu
mezardan geri getirmediğini açıklamaya çabaladı; ancak, bu boşa bir uğraştı. Kendisini takip etmiş olan
kalabalık ve tüm Nain köyü, duygusal kendinden geçiş halinin zirve noktasına çıkmıştı. Birçoğunu korku
almıştı, başka bir topluluk ise panik içindeydi, daha da başkaları da dua etmek için kapaklanmış günahları
için çığırmaya başlamışlardı. Ve, yaygara içindeki kalabalığın dağıtılabilmesi karanlığın çöküşünden
uzunca bir süre sonrasına kadar gerçekleşebilmişti. Ve, tabii ki, oğlanın ölü olmadığına dair İsa’nın
ifadesine rağmen, herkes bir mucizenin gerçekleştiğinde, hatta ölünün diriltildiğinde ısrar etmişti. Her ne
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
10
kadar İsa onlara, oğlanın yalnızca derin bir uykuda bulunduğunu söylemiş olsa da, onlar bunun İsa’nın
konuşma tarzı olduğunu açıklamış ve onun, her zaman mucizelerini gizlemeye çalışan büyük
alçakgönüllülük içinde bulunuşu gerçekliğine dikkat çekmişlerdi.
Böylece, İsa’nın dulun oğlunu ölüden diriltmiş olduğuna dair söz Celile boyunca yayıldı ve
146:6.4 (1646.1)
Yehuda’ya gitti; ve, bu anlatılanı duymuş olan birçok kişi ona inandı. Hiçbir zaman İsa, kendisinden
uyanmasını ve ayağa kalkmasını istediğinde dulun oğlunun gerçekte ölü olmayışını havarilerin hepsinin
bile bütünüyle anlamasını sağlayamamıştı. Ancak, İsa onlara; kendisine anlatılmış bir biçimde bu
yaşanılmışlığı kaydetmiş olan Luka’nınki dışında, ilerideki kayıtların tümünde dışarıda tutulacak
derecede bu hususun altını yeterli bir biçimde çizebilmişti. Ve, yine, İsa bir doktor olarak o kadar kuşatma
altına alınmıştı ki, ertesi gün Endor için erken saatlerde buradan ayrılmıştı.
7. Endor’da
146:7.1
(1646.2)
Endor’da İsa birkaç günlüğüne, fiziksel iyileşmenin arayışı içinde gürültü kopartan
kalabalıklardan kaçabilmişti. Bu yerdeki konuklukları boyunca Üstün öğretim amaçlı olarak Kral Şaul ve
Endorlu büyücünün hikâyesini havarilerine anlatmıştı. Üstün açık bir biçimde havarilerine; öncesinde
birçok kez ölünün varsayılmakta olan ruhaniyetlerinin kılığına girmiş bulunan yoldan çıkmış ve isyankâr
yarı-ölümlülerin, artık bu tuhaf şeyleri yapamayacak derecede denetim altına alınacağını söylemişti. O
takipçilerine; Baba’ya geri dönmesinden sonra, ve bu zamana kadar gerçekleşmiş olacak ruhaniyetlerini
bedenlerin tümüne yağdırışlarından sonra, artık — tarafınızdan temiz olmayan ruhaniyetler biçimde
adlandırılan — bu türden yarı-ruhaniyet varlıklarının faniler arasında zayıf ve kötü niyetteki akılları
hâkimiyet altına alamayacağını söylemişti.
146:7.2 (1646.3)
İsa ilave bir biçimde havarilerine; ayrılmış olan insan varlıklarına ait ruhaniyetlerin, yaşayan
akranları ile iletişim kurmak için doğmuş oldukları dünyalara geri dönmediklerini açıklamıştı. Yalnızca
bir yazgı sonu çağının geçmesinden sonra fani insana ait ilerleyen ruhaniyetin yeryüzüne geri
dönebilmesinin mümkün olduğunu ve böyle bir durumun bile yalnızca istisnai durumlarda ve gezegenin
sahip olduğu ruhsal idarenin bir parçası olarak gerçekleştiğini.
146:7.3 (1646.4)
Onlar iki gün dinlendikten sonra, İsa havarilerine şunu söyledi: “Ertesi sabah haydi, bu arada
şehir çevresi sakinleşirken vakit geçirmek ve öğretimde bulunmak için Kapernaum’a geri dönelim. Bu
zaman zarfında evdeki insanlar bu türden heyecandan eski hallerine kısmen de olsa dönmüşlerdir.”
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
11
Download