Urantia`n*n Kitab*

advertisement
Urantia’nın Kitabı
147. Makale
Kudüs’e Olan Ara Ziyaret
İSA ve havarileri Kapernaum’a, Mart’ın 17’si, Çarşamba günü ulaşmış olup, Kudüs için
147:0.1 (1647.1)
ayrılmalarından önce Bethsayda ana merkezlerinde iki hafta geçirmişlerdi. Bu iki hafta havariler deniz
kenarında insanlara öğretide bulunmuşken, İsa vaktinin büyük bir kısmını Babasının görevinde tepelerde
geçirmişti. Bu süreç boyunca, Yakup ve Yahya Zübeyde tarafından eşlik edilen bir biçimde, İsa, inananlar
ile buluşmuş ve onlara krallığın müjdesini öğretmiş oldukları yer olan Tiberya’ya iki gizli ziyarette
bulunmuştu.
147:0.2 (1647.2)
Hirodes’e ait birçok hane İsa’ya inanmış ve bu buluşmalara katılmıştı. Yöneticinin İsa’ya olan
düşmanlığının azalmasına yardımcı olan şey Hirodes’in resmi ailesi içindeki bu inananların etkisi
olmuştu. Tiberya’daki bu inananlar Hirodes’e, İsa’nın duyurmuş olduğu “krallığın” doğası bakımından
ruhsal olduğunu ve siyasi bir girişim olmadığını tamamiyle açıklamışlardı. Hirodes, kendi hanesine ait bu
üyelere inanmayı tercih etmiş ve böylece İsa’nın öğretisi ve iyileştirişine dair bildirilerin etrafa yayılışı
karşısında gereksiz bir endişeye kapılmamıştı. Onun, İsa’nın bir iyileştirici veya dini öğretmen olarak
çalışmalarına hiçbir itirazı yoktu. Her ne kadar Hirodes’in danışmanlarının çoğunun, ve hatta Hirodes’in
kendisinin bile, olumlu tutumuna rağmen, Hirodes’in altında, Kudüs’deki dini önderler tarafından İsa ve
havarilerin sert ve tehditkâr düşmanları olarak kalmaya devam edecek kadar etkilenmiş ve daha
sonrasında onun kamu etkinliklerini sekteye uğratmak için fazlasıyla çabada bulunmuş olan bir topluluk
mevcuttu. İsa için büyük tehlike Kudüs dini önderlerinde yatmaktaydı, Hirodes’de değil. Ve, tam da bu, İsa
ve havarilerin vakitlerinin büyük bir kısmını ve kamu duyurularının çoğunu Kudüs ve Yehuda yerine
Celile’de geçirmelerinin nedeniydi.
1. Bir Centruion’un Yaveri
147:1.1 (1647.3)
Hamursuz şöleni için Kudüs’e gitmeye hazırlandıkları gün, Kapernaum’da konumlanmış Roma
muhafızlarının bir centruionu, veya diğer bir değişle bir yüzbaşısı olan, Mangus, şunu söyleyen bir
biçimde, sinagog yöneticilerine gelmişti: “Benim sadık yaverim hasta ve ölüm döşeğinde. Bu yüzden,
benim adama İsa’ya gidip, güçlü bir biçimde kendisinden hizmetçimi iyileştirmesini talep eder misiniz?
Roma yüzbaşısı bunu, Musevi önderlerin İsa üzerinde daha büyük bir etkiye sahip olduğunu düşünmesi
nedeniyle gerçekleştirmişti. Böylece kıdemli heyeti İsa’yı görmeye gitmiş olup, sözcüleri şunu söylemişti:
“Öğretmen, biz senden, tüm içtenliğimizle, Kapernaum’a uğramanı, ve, milletimizi seven ve hatta, içinde
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
1
senin birçok kez konuşma yapmış olduğun sinagogu bizler için inşa etmiş olan ve böylece senin ilgine
layık olduğunu düşündüğümüz Roma centruionun gözde hizmetçisini kurtarmanı rica ediyoruz.”
147:1.2 (1647.4)
Ve, İsa, onlar konuşmasını bitirdiğinde “Sizlerle birlikte geleceğim” dedi. Ve, onlarla birlikte
centruionun evine giderlerken, ve onun bahçesine girmeden önce, bu Roma askeri, şunu söylemelerini
emreden bir biçimde, İsa’yı karşılamak için arkadaşlarını göndermişti: “Koruyucumuz, evime girmek için
zahmet etme, zira ben, senin çatıma girmene layık değilim. Ne de ben kendimi sana gelecek kadar değerli
gördüm; bu nedenle ben kendi insanlarına ait kıdemlileri sana gönderdim. Ancak, biliyorum ki, sen
inandığın şeyi söyleyebilmektesin ve benim hizmetçim iyileşecektir. Zira ben kendim diğerlerin emirleri
altındayım ve altımda hizmet veren askerlere sahibim; birine git dediğim zaman o kişi gider, diğerine gel
dediğim zaman o kişi gelir; yaverlerime ne söylersem onlar onu yapar.”
147:1.3 (1648.1)
Ve, İsa bu sözleri duyduğunda, havarilerine ve onlarla birlikte olanlara dönüp şunu söyledi:
“Bu Musevi-olmayanın inancı karşısında hayretler içerisindeyim. Gerçekten de, gerçekten de, sizlere
söylüyorum ki, bu kadar büyük inancı, İsrail’de daha öncesinde hiç görmedim.” İsa, evden geri dönen bir
biçimde, “Haydi buradan ayrılalım” dedi. Ve, centruionun arkadaşları eve gidip, Mangus’a İsa’nın ne
söylemiş olduğunu aktardı. Ve, bu andan itibaren hizmetçi iyileşmeye başlamış, nihai olarak olağan
sağlığına ve hizmetlerine geri dönmüştü.
147:1.4 (1648.2)
Ancak, bizler, bu olayda neyin gerçekleşmiş olduğunu hiçbir zaman öğrenemedik. Kayda
geçirilenin tamamı bundan ibarettir; centruionun hizmetkârının iyileşmesinde görülmez varlıkların
hizmetinden yararlanıp yararlanılmadığı İsa’ya eşlik edenler için açığa çıkarılmamıştır. Bizler yalnızca,
hizmetçinin bütüncül iyileşmesi gerçeğini bilmekteyiz.
2. Kudüs’e Olan Yolculuk
147:2.1 (1648.3)
Mart’ın 30’unda, Salı sabahının erken saatleri, İsa ve havarisel kafile, Ürdün vadisi üzerinden
giden bir biçimde, Hamursuz için Kudüs’e olan yolculuklarına başladı. Onlar Nisan ayının 2’si, Cuma
öğleden sonra ulaşmış olup, her zamanki gibi ana merkezlerini Bethani’de kurmuşlardı. Eriha’dan
geçerlerken onlar dinlenmek için durdular, ve bu arada Yudas ortak kaynaklarının belli bir kısmını
ailesinin bir arkadaşına ait bankaya yatırmıştı. Bu, Yudas’ın ilk defa artan bir parayı taşımış olduğu
zamandı; ve, bu yatırılan para, İsa’nın mahkemesi ve ölümünden hemen önceki o son ve önemli
yolculukta onlar Eriha’dan geçene kadar dokunulmamış bir biçimde kalmıştı.
147:2.2 (1648.4)
Kafile Kudüs’e olaysız bir biçimde varmıştı; ancak, onlar Bethani’ye daha yerleşmeden,
bedenleri için iyileşme, sıkıntı içindeki akılları için teselli ve ruhları için kurtuluş aramakta olan yakından
ve uzaktan gelen kişiler İsa’ya çok az bir dinlenme imkânı veren bir biçimde toplanmaya başlamıştı. Bu
nedenle onlar Gethsemane’de çadırlarını diktiler, ve Üstün, kendisini oldukça sürekli bir biçimde
çevrelemekte olan kalabalıklardan kaçınmak için Bethani’den Gethsemane’ye gidip gidip gelmekteydi.
Havarisel kafile neredeyse üç haftayı Kudüs’de geçirmişti; ancak, güçlü bir biçimde İsa onlardan hiçbir
kamu duyurusunda bulunmamalarını istemişti, yalnızca özel eğitimde ve kişisel çalışmada
bulunacaklardı.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
2
147:2.3 (1648.5)
Bethani’de onlar sessiz bir biçimde Hamursuz’u kutladılar. Ve, bu, İsa ve on ikilinin tamamının
kansız bir Hamursuz ziyafetinde bulunduğu ilk seferdi. Yahya’nın havarileri Hamursuz’u İsa ve onun
havarileri ile yememişlerdi; onlar şöleni, Abner ve Yahya’nın duyurusunun birçok öncül inananı ile
kutlamışlardı. Bu, İsa’nın Kudüs’de havarileri ile uygulamış olduğu ikinci Hamursuz’du.
147:2.4 (1648.6)
İsa ve on ikili Kapernaum için ayrıldığında, Yahya’nın havarileri onlarla birlikte geri
dönmemişti. Abner’in emri ile onlar, sessiz bir biçimde krallığın genişlemesi için emek veren bir biçimde
Kudüs ve onun çevresinde kalmaya devam etmişti; bu arada, İsa ve on ikili, Celile’ye görevde bulunmak
için geri dönmüşlerdi. Bir kez daha yirmi dörtlünün tamamı, yetmiş din-yayıcısını görevlendirme ve
göndermeden kısa bir süre öncesine kadar bir araya gelmemişti. Ancak, bu iki topluluk işbirliği
içerisindeydi; ve, farklı görüşlerine rağmen, onların en iyi hisleri üstün gelmişti.
3. Bethsayda Gölcüğünde
147:3.1 (1649.1)
Kudüs’deki ikinci Şabat’ın öğleden sonrası, Üstün ve havariler tapınak ayinlerine katılmaya
hazırlanırlarken, Yahya İsa’ya “Benimle birlikte gel, sana bir şey göstereceğim” dedi. Yahya İsa’yı,
Kudüs’ün kapılarından bir tanesinden Bethsayda olarak adlandırılmakta olan bir gölcüğe götürmüştü. Bu
gölcüğü çevreleyen, altında geniş bir topluluğun iyileşme arayışı içinde beklediği beş girişli bir yapı
bulunmaktaydı. Bu, gölcüğün altındaki oldukça büyük kaya mağaralarında gaz birikmesi sonucu düzensiz
aralıklarla kırmızımsı suyunun kabarcıklar çıkardığı bir kaplıcaydı. Sıcak suların bu aralıklarla
gerçekleşen kabarcıklarının, birçokları tarafından doğa-üstü etkiler nedeniyle gerçekleşmekte olduğuna
inanılmaktaydı; ve, bu türden bir kabartıdan sonra suya ilk giren kişinin her türlü hastalığından iyileşecek
oluşu yaygın bir inanıştı.
147:3.2 (1649.2)
Havariler bir bakımdan, İsa tarafından getirilmiş olan sınırlandırmalar altında huzursuz
haldeydiler; ve, on ikilinin en genci olan Yahya özellikle, bu kısıtlama altında sabırsız bir konumdaydı. O
İsa’yı; bir araya gelmiş sıkıntı içindekilerin yarattığı manzaranın, iyileştirmenin bir mucizesini
gerçekleştirecek düzeyde İsa’nın merhametine dokunacağının ve böylece tüm Kudüs’ün şaşkına dönüp,
onun yakın bir zaman içinde krallığın müjdesine inanmak için kazanılacağının düşüncesi ile gölcüğe
getirmişti. Yahya İsa’ya şunu söylemişti: “Üstünümüz, tüm bu sıkıntı içindekilere bir bak; bizlerin onlar
için yapacağı hiç mi bir şey yok?” Ve, İsa şu yanıtı verdi: “Yahya, neden sen beni seçmiş olduğum yoldan
ayrılmama cezp ediyorsun? Neden sen, ebedi gerçekliğin müjdesini duyurmakla harikaları yerine
getirmeyi ve hastaları iyileştirmeyi değiştirme arzusu duyuyorsun? Benim evladım, senin arzu etmiş
olduğun şeyi yapamayabilirim; ancak, sen, bu hasta ve sıkıntı içindekileri neşeli haberlerin ve ebedi
tesellinin sözlerini onlara söyleyebilmem için bir araya topla.”
147:3.3 (1649.3)
Bu bir araya gelmiş insanlara konuşan bir biçimde, İsa şunları söylemişti: “Hasta ve sıkıntı
içinde olarak birçoklarınız, yanlış bir biçimde yaşanılmış birçok sene nedeniyle burada bulunmaktadır.
Bazılarınız zamana ait kazalar nedeniyle sıkıntı çekmektedir, diğerleri atalarının hatalarının bir sonucu
olarak; bunun yanında bazılarınız da, zamansal mevcudiyetinizin kusurlu olan koşullarının içerdiği
engeller altında mücadele vermektedir. Ancak, benim Babam, yeryüzü koşullarınızı geliştirmek için emek
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
3
vermektedir, fakat daha da özel bir biçimde ebedi servetinizi güvence altına almak için; ve, ben de bunu
gerçekleştirmek için çaba sarf edeceğim. Hiçbirimiz, cennet içindeki Babamız’ın öyle irade gösterdiğini
keşfetmedikçe yaşamın zorluklarını değiştirmede fazlaca etkiye sahip olamayız. Son kertede, hepimiz,
Ebedi olanın iradesini gerçekleştirmeye borçluyuz. Eğer hepiniz tüm fiziksel rahatsızlıklarınızdan
iyileştirilecek olursanız, gerçekten de şaşkınlığa düşeceksiniz; ancak, tüm ruhsal hastalıklarınızdan
arınmanız ve kendilerinizi tüm ahlaki zayıflıklarınızdan iyileşmiş olarak bulmanız daha da büyük bir
şeydir. Hepiniz Tanrı’nın çocuklarısınız; sizler, cennetsel Baba’nın evlatlarısınız. Zamanın gereksinimleri
sizleri etkiler biçimde görünebilir; ancak, ebediyetin Tanrısı sizleri derinden sevmektedir. Ve, yargı
zamanı geldiğinde korkmayın, hepiniz yalnızca adaleti değil, bağışlamanın bir bolluğunu bulacaksınız.
Gerçekten de, gerçekten de, sizleri şunu söylüyorum ki: Krallığın müjdesini duyan ve Tanrı ile olan
evlatlığın bu öğretisine inanan herkes ebedi yaşama sahiptir; hâlihazırda bu türden inananlar, yargı ve
ölümden ışık ve yaşama geçmektedirler. Ve, tabutlarda olanların bile yeniden dirilişin sesini duyacağı
vakit gelmektedir.”
147:3.4 (1649.4)
Ve, bunları duymuş olanların çoğu krallığın müjdesine inanmıştı. Sıkıntı içindekilerin bazıları
o kadar ilham duymuş ve ruhsal bir biçimde o kadar canlanmıştı ki, fiziksel rahatsızlıklarından da
iyileştirildiklerini etrafa duyurmaya gitmişlerdi.
147:3.5 (1649.5)
Birçok sene boyunca umutsuz bulunmuş ve sıkıntı içindeki aklının bozukluklarından derin bir
biçimde rahatsızlığa uğramış bir kişi İsa’nın sözlerinden büyük bir neşe duymuş ve yatağını toplayarak
evine doğru yola koyulmuştu, Şabat günü olmasına rağmen. Bu rahatsızlık içindeki kişi, tüm bu seneler
boyunca bir kişinin kendisine yardım etmesini beklemişti; o, çaresizliğine dair hissin öyle bir kurbanıydı
ki, sonuç olarak — yatağını sırtlayıp yürüme biçiminde — iyileşmesini gerçekleştirmek için yapması
gereken tek şey olduğu ortaya çıkmış kendisine yardım etme düşüncesini bir kez olsun aklından
geçirmemişti.
147:3.6 (1650.1)
Bunun sonrasında İsa Yahya’ya şunu söylemişti: “Haydi, baş din-adamları ve kâtipler
üzerimize gelmeden ve bu sıkıntı içindekilere yaşam sözleri söylememizden alınmadan önce ayrılalım.”
Ve, onlar, dostlarına katılmak için mabede geri dönmüş olup, yakın bir süre içinde onların hepsi geceyi
Bethani’de geçirmek için ayrılmışlardı. Ancak, Yahya hiçbir zaman diğer havarilere, bu Şabat öğleden
sonrası kendisi ve İsa’nın Bethsayda’nın gölcüğüne olan bu gezilerinden bahsetmemişti.
4. Yaşamın Kuralı
147:4.1 (1650.2)
Bu aynı Şabat günü akşamı, Bethani’de, İsa, on ikili ve inananlardan meydana gelen bir
topluluk Lazarus’un bahçesindeki ateş etrafında toplanmışken, Nathanyel İsa’ya şu soruyu sormuştu:
“Üstünümüz, her ne kadar sen, bizlere davranmalarını arzu ettiğimiz gibi diğerlerine davranmamızı
öğreten biçimde, eskinin yaşam kuralının olumlu bir türünü öğretmiş olsan da, ben böyle bir isteğe her
zaman nasıl uyacak oluşumuzu bütünüyle öngöremiyorum. Görüşümü; bir kişiye ahlaksızca bakıp, onu
günah içinde arzulayan şehvet içindeki bir insan örneğine atıfta bulunarak açıklamama izin ver. Bu
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
4
kötülüğü arzulayan insana nasıl, kendisine davranılmasını arzuladığı gibi başkalarına davranmasını
öğreteceğiz?”
147:4.2 (1650.3)
İsa Nathanyel’in sorusunu duyar duymaz, derhal ayağa kalktı ve, parmağını havariye
doğrultan bir biçimde, şunu söyledi: “Nathanyel, Nathanyel! Kalbinden nasıl bir düşünce geçmektedir?
Öğretilerimi, ruhaniyetten doğmuş biri olarak almıyor musun? Gerçekliği, bilgeliğin ve ruhsal anlayışın
insanları olarak duymuyor musun? Ben sizleri, kendinize davranılmasını arzu edildiğiniz bir biçimde
başkalarına davranmanız konusunda uyardığımda, yüksek ideallerin insanlarına bu cümleyi sarf ettim,
kötülüğün teşvikini almak için öğretimi bir onaya dönüştürme cazibesine düşenlere değil.”
Üstün konuşmasını bitirdiğinde, Nathanyel ayağa kalkıp şunu söylemişti: “Ancak, Üstünümüz,
147:4.3 (1650.4)
benim sana ait öğretinin bu türden bir yorumunu onayladığımı düşünmemelisin. Ben bu soruyu sana
sordum çünkü bu türden birçok insanın senin uyarını yanlış bir biçimde yargılayacağını düşündüm ve
senin bizlere bu hususlar hakkında ilave öğretide bulunmanı umut ettim.” Ve, bunun sonrasında,
Nathanyel oturduğunda, İsa konuşmasını sürdürdü: “Oldukça iyi bilmekteyim, Nathanyel, bu türden bir
kötü düşünce aklında onaylanmamaktadır; ancak, hepinizin, sizlere insan dilinde ve insanların konuşmak
zorunda olduğu gibi verilme gereksiniminde bulunan herkese açık öğretilerime dair tamamiyle ruhsal bir
yorumda bulunmayı sıklıkla gerçekleştiremeyişinizden hayal kırıklığı duymaktayım. Bu, ‘size
davranılmasını arzu ettiğiniz biçimde başkalarına davranın’ uyarısı olarak, bahse konu yaşam kuralının
yorumuna ilişik farklılık gösteren anlam düzeylerini şimdi öğretmeme izin verin:
“1. Beden düzeyi. Bu türden tamamiyle bencil ve şehvet düşkünü yorum, sormuş olduğun
147:4.4 (1650.5)
sorunun varsayımı tarafından oldukça iyi bir biçimde örneklenmektedir.
147:4.5 (1650.6)
“2. Duyguların düzeyi. Bu düzlem bedeninkinden bir aşama daha yüksekte bulunup, kişinin bu
yaşam kuralını yorumlayışını geliştirecek anlayışa ve acımaya karşılık gelmektedir.
147:4.6 (1650.7)
“3. Aklın düzeyi. Bu aşama, aklın nedenselliğini ve deneyimin usunu faal biçimde içeren
düzeydir. İyi yargı bu türden bir yaşam kuralının, derin öz-benlik-saygısının soyluluğu içinde vücut bulan
en yüksek idealizm doğrultusunda yorumlanmasını emretmektedir.
147:4.7 (1651.1)
“4. Kardeşsel sevginin düzeyi. Daha da yüksek olan düzey, kişinin akranlarının refahına olan
fedakâr bağlılığın düzeyinde keşfedilir. Tanrı’nın babalığına dair bilinçten ve bunun sonucunda gelen
insanın kardeşliğinin tanınışından doğan tamamiyle içten toplumsal hizmetin bu daha yüksek düzeyinde,
bu temel yaşam kuralının yeni ve çok çok daha güzel bir yorumu keşfedilir.
147:4.8 (1651.2)
“5. Ahlaki düzey. Ve bunun sonrasında, yorumun gerçek felsefi düzeylerine eriştiğinizde,
şeylerin doğruluğuna ve yanlışlığına dair gerçek kavrayışa sahip olduğunuzda, insan ilişkilerinin hayat
dolu olan ebedi devamlılığını kavradığınızda; yüksek-akılda, idealist, bilge ve bağımsız üçüncü bir gözün
bu türden bir emrin sahip olduğunuz yaşam koşulları ile kişisel sorunlarınızın ilişkisine uygulanmış bir
biçimde değerlendirişini ve yorumlayışını düşünen bir şekilde bu yaşam kuralını bir soru olarak görmeye
başlamayacaksınız.
147:4.9 (1651.3)
“6. Ruhsal düzey. Ve en sonra, ama bu aşamaların en büyüğü olarak, bizler; bu yaşam
kuralında, Tanrı’nın insanların tümüne nasıl davranacağını düşündüğümüz bir biçimde onlara
davranmamızın kutsal bir emrini görmeye bizleri zorlayan ruhani kavrayışın ve ruhsal yorumun düzeyine
erişiriz. Bu, insan ilişkilerinin kâinat idealidir. Ve, bu, yüce arzunuzun her zaman Yaratıcı’nın iradesini
gerçekleştirmek olduğu bir aşamada tüm bu yaşam sorunlarına olan tutumunuzdur. Ben, bu nedenle,
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
5
sizden; benzer durumlarda benim nasıl davranacağımı bildiğiniz biçimde tüm insanlara öyle
davranmanızı arzu ediyorum.”
147:4.10 (1651.4)
İsa’nın bu zaman zarfına kadar söylemiş olduğu hiçbir şey bu ifadelerden daha fazla bir
biçimde onları şaşkınlığa uğratmamıştı. Onlar Üstün’ün sözlerini o istirahata çekildikten uzun bir süre
sonraya kadar tartışmaya devam etmişlerdi. Her ne kadar Nathanyel, sorusunun içermiş olduğu temel
gayeyi İsa’nın yanlış anlamış olduğuna dair varsayımından kurtulmada yavaş kalmışsa da, diğerleri, felsefi
olan bu havari arkadaşlarının bu türden düşünmeye iten bir soruyu sorma cesaretine sahip oluşuna
oldukça fazla bir biçimde minnettarlardı.
5. Farisi Şimon’la olan Sohbet
Her ne kadar Şimon, Musevi Sanhedrin’in bir üyesi olmamışsa da, Kudüs’ün nüfuz sahibi bir
147:5.1 (1651.5)
Farisi’idi. O yarı gönüllü bir inanandı; ve, her ne kadar bu yüzden ciddi bir biçimde eleştirilebilecek olsa
da, bir kaynaşma yemeği için İsa ve kişisel yardımcıları olan Petrus, Yakub ve Yahya’yı evine çağırmaya
cesaret göstermişti. Daha öncesinde Şimon uzunca bir süredir Üstün’ü gözlemlemekte olup, onun
öğretilerinden ve bundan da fazla biçimde onun kişiliğinden fazlasıyla etkilenmişti.
Varlıklı Farisileri sadaka vermeye adanmış olup, bu toplumsal desteklerinin herkese açık bir
147:5.2 (1651.6)
biçimde görünür oluşundan kaçınmamaktaydı. Zaman zaman onlar, bir dilenciye tam da yardım
bahşedecekleri zaman bir borazan bile çalarlardı. Seçkin davetliler için bir ziyafet verildiğinde, şölen
davetlilerinin kendilerine atabilecekleri yemek parçalarını alma konumunda bulunur halde, yemeklerini
yiyenlerin oturaklarının arkasında oda duvarları çevresinde bekleyen bir biçimde sokak dilencilerinin
bile gelmesi için evin kapılarını açık bırakmak bu Farisiler’in âdeti olmuştu.
147:5.3 (1651.7)
Şimon’un evindeki tam da bu seferde, sokaktan gelenler arasında, yakın bir zaman içerisinde
krallığın müjdesinin iyi haberlerinin bir inananı haline gelmiş hoş olmayan toplumsal saygınlıkta bir
kadın bulunmaktaydı. Bu kadın, Musevi-olmayanların mabet kısmının oldukça yakınında bulunan,
yüksek-sınıf görülen genel evlerinden bir tanesinin eski idarecisi olarak tüm Kudüs tarafından oldukça iyi
bir biçimde bilinmekteydi. Öncesinden o; İsa’nın öğretilerini kabul edişi üzerine, ahlaksız iş yerini
kapatmış, kendisi ile ilişkili kadınların büyük bir çoğunluğunu müjdeyi kabul etmeye ve yaşam biçimlerini
değiştirmeye ikna etmişti; buna rağmen, o hala Farisiler tarafından güçlü bir biçimde saygıya layık
olmayan konumda görülmekte olup, onun saç bağını — hayat kadınlığının nişanı olarak — açma
zorunluluğu hissetmekteydiler. Bu isimsiz kişi beraberinde kokulu büyük bir şişe kutsayıcı losyon
getirmiş olup, yemeğe başladığında onun arkasında duran bir biçimde, İsa’nın ayaklarını kutsamaya
başlayıp, bir yandan da, saçlarıyla daha sonrasında silen bir şekilde, minnettarlık gözyaşları ile ayaklarını
ıslatmaktaydı. Ve, o bu kutsayışı bitirdiğinde, ağlamaya ve onun ayaklarını öpmeye devam etmişti.
147:5.4 (1652.1)
Şimon bunların hepsini gördüğünde, kendi kendisine şunu söyledi: “Bu kişi, eğer bir
peygamber olsaydı, kendisine böyle dokunan kadının kim olduğunu ve hangi hallerde bulunduğunu
görürdü; onun meşhur bir günahkâr olduğunu.” Ve, İsa, Şimon’un aklından neyin geçmekte olduğunu
bilerek, şunu söyleyen bir biçimde, konuşmaya başladı: “Şimon, sana söylemek istediğim bir şey var.”
Şimon “Söyle, Öğretmen” şeklinde yanıtladı. Bunun sonrasında İsa: “Bir varlıklı tefeci iki tane borçluya
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
6
sahip olsun. Bir tanesinin kendisine beş yüz dinar, diğerinin ise elli dinar borcu olsun. Şimdi, hiçbiri
ödeyecek bir şeye sahip olmadığında, bu tefeci ikisini de affetmiş olsun. Sence o, Şimon, hangisini daha
çok sevmektedir?” “O, sanırım, en çok bağışlamış olduğunu” şeklinde cevap verdi Şimon. Ve, İsa,“Doğru
bir biçimde yargıladın” dedi ve kadını işaret eden bir biçimde konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şimon, bu
kadına iyice bak. Ben senin evine çağrılmış bir davetli olarak girdim, buna rağmen sen benim ayaklarım
için hiçbir su vermedin. Bu minnettar kadın ayaklarımı gözyaşlarıyla yıkadı ve onları saçlarıyla sildi. Sen
beni dostane bir biçimde öpücükle karşılamadın; ancak, bu kadın, içeri girer girmez, bir an olsun
ayaklarımı öpmeyi bırakmadı. Sen, başımı yağla kutsamayı ihmal ettin; ancak, o, ayaklarımı kıymetli
losyonlar ile kutsadı. Ve, tüm bunların anlamı da nedir? Yalın bir biçimde, onun birçok günahının
affedilmiş olduğu ve bunun kendisini çok sevmeye yönelttiğidir. Ancak, sadece azıcık bağışlama görmüş
olanlar, zaman zaman yalnızca azıcık sevgi duymaktadır.” Ve, bu kadına doğru dönen bir biçimde, İsa elini
verip, onu ayağa kaldıran bir biçimde, şöyle söyledi: “Sen gerçektenden de günahlarından pişmanlık
duymuş bir haldesin, ve sen bağışlandın. Akranlarının sana olan düşüncesiz ve iyiliksever olmayan
tutumu karşısında cesaret kırılmasın; cennetin krallığının neşesi ve özgürlüğü içinde yoluna devam et.”
147:5.5 (1652.2)
Şimon ve yemek sofrasında kendisiyle beraber oturmuş olan arkadaşları bu sözleri
duyduğunda, daha da çok hayretler içine düşmüşlerdi; ve, onlar kendileri arasında, “Günahları
bağışlamaya bile cüret eden bu adamda kim?” şeklinde fısıldamaya başlamışlardı. Ve, İsa onların bu
şekilde mırıldandıklarını duyduğunda, o, şunu söyleyen bir biçimde, serbest bırakmak için kadına
dönmüştü: “Kadın, huzur içinde yürü; inancın seni kurtarmıştır.”
147:5.6 (1652.3)
İsa, ayrılmak için arkadaşları ile birlikte ayağa kalkarken, Şimon’a dönüp şunu söyledi: “Ben
senin kalbini biliyorum, Şimon, inanç ve kuşkular arasında nasıl ikilemde kaldığını, nasıl korkunun
egemenliği altında olduğunu ve gurur tarafından rahatsız edildiğini; ancak, ben, ışığa kendini vermen ve,
krallığın müjdesinin davet edilmemiş ve hoş karşılanmamış ziyaretçinin kalbinde hâlihazırda
gerçekleştirmiş olduğu devasa değişikliklere denk düzeyde olabilecek aklın ve ruhaniyetin bu türden
kudretli dönüşümlerini yaşam içindeki konumunda deneyimleyebilmen için dua ediyorum. Ve, ben;
Yaratıcı’nın cennetsel krallığın kapılarını girmek için inanca sahip herkes için açmış olduğunu, ve hiçbir
insanın veya insan birlikteliğinin, içten bir biçimde bir girişi aradığında yeryüzü üzerindeki en alt
düzeydeki ruha veya diğer bir değişle varsayıldığı biçimiyle en bariz günahkâra bile bu kapıları
kapatamayacağını hepinize duyurmaktayım.” Ve, İsa, Petrus, Yakub ve Yahya ile birlikte onların
konukluğundan ayrılıp, Gethsemane’nin bahçesindeki kampta havarilerin diğerlerine katılmak için yola
çıktı.
147:5.7 (1653.1)
Bu aynı akşam, İsa havarilere, Tanrı ile olan ilişki düzeyinin değeri ve Cennet’e olan ebedi
yükselişteki ilerleme üzerine uzunca bir süre hatırlanacak olan konuşmada bulundu. İsa şunu söylemişti:
“Benim çocuklarım, eğer çocuk ve Baba arasında gerçek ve yaşayan bir bağ bulunursa, çocuk kesin bir
biçimde Baba’nın ideallerine doğru devamlı bir şekilde ilerler. Doğrudur, çocuk ilk başta yavaş ilerlemede
bulunur, ancak ilerleme yine de kesindir. Önemli olan şey, ilerleyişinizin hızı değil, kesinliğidir. Sizlerin
mevcut ana kadar kazanmış olduğunuz şeyler, ilerleyişinizin doğrultusunun Tanrı-yolunda oluşu
gerçekliğinden daha önemli değildir. Gün be gün kim haline gelişiniz, bu gün kim olduğunuzdan
kıyaslanamayacak derecede daha çok öneme sahiptir.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
7
“Şimon’un evinde birkaçınızın görmüş olduğu o dönüşüme uğramış olan kadın, şu an
147:5.8 (1653.2)
içerisinde, Şimon ve onun, özünde iyi niyetli olan birlikteliklerinin çok çok altında bulunan bir
düzeydedir; ancak, her ne kadar bu Farisiler anlamsız törensel ayinlerin aldatıcı aşamalarını katedişin
yanılsamasına dayanan sahte ilerleyiş ile meşgul iken, bu kadın, tüm kalbini veren bir biçimde, Tanrı için
uzun ve çok önemli bir arayışın yoluna çıkmış olup, onun cennet doğrultusundaki yolunda ruhsal
gururdan ve ahlaki benlik tatmininden oluşan engeller bulunmamaktadır. Bu kadın, insansı bir ifade
kullanılacak olursa, Şimon’a kıyasla Tanrı’dan çok daha uzaktır; ancak, onun ruhu, ilerleyişsel bir hareket
içerisindedir; o, ebedi bir amaç üzerindedir. Bu kadında, gelecek için devasa ölçüde ruhsal olasılıklar
mevcuttur. Sizlerden bazıları ruh ve ruhaniyetin mevcut aşamalarında yüksek bir konumda
bulunmayabilir; ancak, sizler, inanç vasıtasıyla, açılmakta olan Tanrı’ya giden yaşayan yolda günlük
ilerleme kaydetmektesiniz. Orada gelecek bakımından her biriniz için devasa düzeyde olasılıklar
bulunmaktadır. Küçük ama yaşayan ve büyüyen bir inanca sahip olmak, dünyasal bilgeliğin ve ruhsal
inanmayışın ölü depolarına sahip büyük bir usu barındırmaktan kıyas edilmeyecek düzeyde iyidir.”
Ancak, İsa açık bir biçimde havarilerini, Baba’nın derin sevgisini kötüye kullanan Tanrı
147:5.9 (1653.3)
evladının budalalığına karşı uyarmıştı. O cennetsel Yaratıcı’nın; günahı onaylamaya ve bilinçli
sorumsuzluğu affetmeye her daim hazır olan gevşek, rahat yâda budalaca bir biçimde sevginin etkisine
yenik
düşen bir ebeveyn olmadığını duyurmuştu.
O dinleyenlerini, baba
ve evlada
dair
örneklendirişlerini; düşüncesiz çocuklarının ahlaki yanlışlarını bünyesine alan bir biçimde yeryüzüne ait
budalalıkla ortak olur ve böylece, kesin ve doğrudan bir biçimde kendi öz doğumlarının genç
dönemlerinin suçlarına ve öncül ahlaksızlaşımına katkıda bulunur halde Tanrı’yı, kendisini tutmasını
bilmeyen ve bilgesiz bir ebeveyn halinde göstermemeleri hususunda uyarmıştı. İsa şunu söylemişti:
“Benim Babam, çocuklarının, ahlaki büyümenin ve ruhsal ilerleyişin tamamı için bireyin kendi kendisine
zarar verir ve intiharsı nitelikteki eylem ve uygulamalarını benimsememektedir. Bu türden günahkâr
uygulamalar, Tanrı’nın görüşünde tiksinti ile bakılan bir şeydir.”
147:5.10 (1653.4)
İsa ve havarilerinin Kapernaum için nihai bir biçimde ayrılmalarından önce kendisi, üst
tabakadan alt tabakaya, zengin fakir herkes ile başka birçok yarı-özel nitelikteki buluşmaya ve şölene
katılmıştı. Ve, birçokları, gerçekten de, krallığın müjdesinin inananları haline gelmiş olup, sonrasında,
Kudüs’de ve onun çevresinde krallığın çıkarlarını desteklemek için geride kalmaya devam etmiş olan
Abner ve onun birliktelikleri tarafından vaftiz edilmişti.
6. Kapernaum’a Geri Dönüş
147:6.1 (1653.5)
Nisan’ın son haftası, İsa ve on ikili Kudüs yakınındaki Bethani ana merkezlerinden ayrılmış
olup, Eriha ve Ürdün vadisi üzerinden Kapernaum’a olan geri dönüş yolcuklarına başlamışlardı.
147:6.2 (1654.1)
Musevilerin baş din-adamları ve dini önderleri, İsa ile ne yapacaklarına karar vermek için
birçok gizli buluşma düzenlemişti. Onların tümü, İsa’nın öğretimine bir son vermek için bir şeylerin
yapılması gerekliliğinde hem fikir olmuşlardı; ancak, onlar yöntemde anlaşamamaktaydılar. Onlar
öncesinde, sivil idare birimlerinin, Hirodes’in Yahya’nın yaşamına son verdiği gibi İsa’dan kurtulacak
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
8
olmasından umut ediyorlardı; ancak, onlar, İsa’nın çalışmasını Roma resmi görevlilerinin kendi
duyurusundan fazlaca endişeye kapılmayacak bir biçimde gerçekleştirmekte olduğunu keşfetmişlerdi.
Bunun uyarınca, Kapernaum için ayrılışından önceki gün düzenlenmiş olan bir buluşmada, İsa’nın dini bir
suçlama ile gözaltına alınmasına ve Sanhedrin heyeti tarafından yargılanmasına karar verilmişti. Böylece,
altı gizli hafiyeden meydana gelmiş bir heyet; sözleri ve eylemlerini gözlemlemek ve, kanuna karşı gelişin
ve Tanrı’ya hakaretin yeterli kanıtını topladıklarında, bildirileri ile birlikte Kudüs’e geri dönmeleri
amacıyla İsa’yı takip etmekle görevlendirilmişlerdi. Bu altı Musevi, Eriha’da, yaklaşık otuz kişiden
meydana gelmiş, havarisel kafile ile birlikte İsa’yı yakalamıştı; ve, takipçiler haline gelmeyi arzu edişin
kılıfı altında kendilerini, Celile’deki ikinci duyuru turnesinin başlangıç vaktine kadar topluluk ile birlikte
kalmaya devam eden bir biçimde, İsa’nın ailesi ve takipçilerine bağlamışlardı; bu turne ile birlikte onların
üçü, bildirilerini baş din-adamlarına ve Sanhedrin heyetine sunmak için Kudüs’e geri dönmüşlerdi.
147:6.3 (1654.2)
Petrus, Ürdün nehri geçidinde bir araya gelmiş kalabalıklara duyuruda bulunmuş olup, ertesi
sabah Amathus’a doğru nehir boyunca çıkmışlardı. Onlar doğrudan bir biçimde Kapernaum’a geçmeyi
istemişlerdi; ancak, burada öyle bir kalabalık toplanmıştı ki, onlar orada, duyuruda, öğretide ve vaftizde
bulunan bir biçimde üç gün kalmaya devam etmişlerdi. Onlar, Mayıs ayının ilk günü olan, erken Şabat
sabahına kadar evin yolunu tutmamışlardı. Kudüs hafiyeleri bu aşamada, yolculuğuna bu Şabat günü
çıkmaya cüret ettiği için — Şabat ihlali olarak — İsa’ya karşı ilk suçlarını garantilemiş olduklarından
eminlerdi. Ancak, onların kaderlerinde hayal kırıklığına uğramak vardı çünkü, tam ayrılışlarından önce,
İsa Andreas’ı huzuruna çağırmış ve herkesin, yasal Musevi Şabat günü seyahati olan, yalnızca dokuz yüz
metre uzunlukta bir ilerlemede bulunma emrini vermişti.
147:6.4 (1654.3)
Ancak, hafiyeler, İsa ve onun birlikteliklerini Şabat’ı ihlal etmekle suçlamak için imkân
bulmada uzunca bir süre beklemeyeceklerdi. Kafile dar yoldan geçerken, tam da bu zamanlar
olgunlaşmakta olan, rüzgârda salınan buğday başakları yolun her iki yanında bulunmakta olup, aç haldeki,
havarilerden bazıları olgun buğdayı koparıp yemişlerdi. Yolcular için, yoldan geçerlerken ihtiyaçlarını
gidermek amacıyla buğdaydan beslenmeleri adetti; ve, bu nedenle, bu türden bir davranış için hiçbir
yanlış düşünce hissedilmemişi. Ancak, hafiyeler, bu eylemi İsa’ya saldırmak için bir bahane olarak
kullandılar. Andreas’ı elinde buğdayı ezerken gördüklerinde, kendisine gidip şunu söylemişlerdi:
“Bilmiyor musun Şabat gününde buğdayı koparmanın ve ezmenin kanuna aykırı olduğunu?” Ancak,
Farisiler şöyle cevap vermişti: “Buğdayı yemekte yanlış yapmıyorsun, ancak onu koparmak ve ellerinde
ezmekle yasaya karşı geliyorsun; kesinlikle senin Üstününün bu türden eylemleri onaylamamaktadır.”
Bunun üzerine Andreas: “Ancak, buğdayı yemek yanlış bir şey değilse, bir düşünürseniz, ellerimiz
arasında ezmek kesinlikle onu çiğnemekten neredeyse hiçbir biçimde daha fazla bir emeği
gerektirmemektedir; öyleyse, neden bu kadar küçük şeyler üzerinde eleştiride bulunuyorsunuz?”
Andreas onların küçük şeylerden şikâyet edenler olduğunu ima ettiğinde, bu kişiler sinirlenip, İsa’nın
yürümekte olduğu yere koşan bir biçimde, Matta’ya şunu söyleyerek itirazlarını dile getirmişlerdi: “Bak,
Öğretmen, senin havarilerin Şabat günü kanunsuz olan şeyi yapıyor; buğdayı koparıp, ezip sonra da
yiyorlar. Bizler, onların durmasını emredeceğinden eminiz.” Bunun üzerine İsa suçlayıcılara: “Sizler
gerçekten de kanunu harfi harfine savunanlardansınız, ve sizler Şabat gününü hatırlamak, onu kutsal
halde tutmak için elinizden geleni yapıyorsunuz; ancak, sizler Yazıtlarda, bir gün Davud aç olduğunda, o
ve kendisiyle beraber olanların Tanrı evine girip, din-adamları dışında herkes için yemesi yasal olmayan
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
9
bir kurabiye yediğini hiç mi okumadınız? ki, Davud aynı zamanda bu hamur işini kendisiyle birlikte
olanlara da vermişti. Ve, kanununuzda, Şabat günü gerekli olan birçok şeyi yapmanın yasal olduğunu
okumadınız mı? Ve, gün sona ermeden önce ben, bu günün ihtiyaçları için beraberinizde getirmiş
olduğunuz şeyleri yediğinizi görmeyecek miyim? Benim iyi insanlarım, sizler Şabat’ı harfi harfine yerine
getirmek için elinizden geleni yapıyorsunuz; ancak, akranlarınızın sağlığı ve refahını korursanız daha iyi
bir şey yapmış olursunuz. Ben, Şabat’ın insan için var kılınmış olduğunu, insanın Şabat için
yaratılmadığını duyuruyorum. Ve, eğer sizler benim sözlerimi gözetlemek için burada bizlerle
beraberseniz, İnsan Evladı’nın Şabat’ın bile hâkimi olduğunu açık bir biçimde duyuruyorum.
147:6.5 (1655.1)
Farisiler, İsa’nın kavrayış ve bilgelik sözleri karşısında hayretler içine düşüp, şaşkınlık içinde
kalmışlardı. Günün geri kalan kısmında içlerine kapanmışlar ve ilave hiçbir soru sormamışlardı.
147:6.6 (1655.2)
İsa’nın Musevi geleneklere ve kölesel törenlere olan karşıtlığı her zaman olumlayıcı
nitelikteydi. Bu, onun ne yaptığı ve neyi olumladığından meydana gelmekteydi. Üstün, olumsuz
kınamalara çok az zaman ayırmıştı. O; Tanrı’yı bilenlerin yaşama özgürlüğünü, günah işlemenin
varsayımsal izinleriyle kendilerini kandırmadan memnuniyetle deneyimleyebilecek olduğunu öğretmişti.
İsa havarilere şunu söylemişti: “İnsanlar, eğer sizler gerçeklik tarafından aydınlanmış olup, ne yaptığınızı
gerçekten bilirseniz, kutsanmış halde bulunmaktasınızdır; ancak, eğer sizler kutsal yolu bilmiyorsanız,
talihsizlerden olup, hâlihazırda yasayı çiğneyenlerdensiniz.”
7. Kapernaum’a Geri Dönüş
147:7.1 (1655.3)
İsa ve on ikili Teriça’dan tekne ile Bethsayda’ya geldiklerinde, Mart’ın 3’ü, Pazar günü öğle
vakti sularıydı. Onlar, kendileri ile beraber seyahat etmiş olanları geride bırakmak için tekne ile seyahat
etmişlerdi. Ancak, ertesi gün diğerleri, Kudüs’den gelmekte olan resmi hafiyeler dâhil olmak üzere, tekrar
İsa’yı bulmuştu.
147:7.2 (1655.4)
Salı akşamı, İsa, altı hafiyenin başı olan kişi kendisine şunu sormuş olduğunda, adetsel soru ve
cevap derslerinden bir tanesini yürütmekteydi: “Bugün, burada senin öğretine katılmakta olan Yahya’nın
takipçilerinden bir tanesi ile konuşuyordum, ve bizler tamamen, biz Farisiler’in oruç tuttuğu gibi ve
Yahya’nın takipçilerinden talep etmiş olduğu gibi oruç tutmak ve dua etmek emrinde hiçbir zaman
bulunmayışını anlamakta güçlük yaşadık.” Ve, İsa, Yahya tarafından dile getirilmiş bir ifadeye atıfta
bulunan bir biçimde, bu soru sahibine şu yanıtı vermişti: “Gelin tarafının erkek çocukları düğün gününde
damat kendisiyle beraberken oruç tutuyor mu? Damat onlarla kaldığı müddetçe, onlar neredeyse hiçbir
biçimde oruç tutamaz. Ancak, damadın ayrılacağı vakit geldiğinde, gelim tarafının çocukları kuşkusuz bir
biçimde oruç tutacak ve dua edecektir. Dua etmek ışığın çocukları için doğal bir şeydir; ancak, oruç
tutmak, cennetin krallığına ait müjdenin bir parçası değildir. Bilge bir terzinin yeni ve henüz çekmemiş
bir kumaş parçasını eski bir elbisenin üzerine dikmediğini hatırlayın; zira, bu yama ıslandığında çekecek
ve elbiseyi daha da eskimiş gösterecektir. Ne de insanlar, yeni şarabı eski şarabın matarasına
doldurmaktadır; yeni şarap mataranın duvarlarını yırtacak, hem şarap hem de matara ziyan olacaktır.
Bilge kişi, yeni şarabı yeni şarap mataralarına doldurur. Bu nedenle, benim takipçilerim, eski düzene ait
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
10
fazla şeyi krallığın müjdesine ait yeni öğretiye getirmemekte bilgelik sergilemektedir. Öğretmeninizi
kaybetmiş olan sizlerin bir süreliğine oruç tutmanız haklı görülebilir. Oruç tutmak, Musa’nın yasasının
yerinde bir bileşenidir; ancak, gelecek olan krallıkta Tanrı’nın evlatları, korkudan olan özgürlüğü ve
kutsal ruhaniyetten duyulan sevinci deneyimleyeceklerdir.” Ve, onlar bu sözleri duyduklarında, Yahya’nın
takipçileri teselli duymuşken, Farisiler’in kendilerini daha da şaşkına uğramıştı.
Bunun hemen sonrasında, Üstün dinleyicilerini, eskinin öğretilerinin tamamının yeni inanç-
147:7.3 (1656.1)
savları tarafından bütünüyle değiştirilmesine dair fikri akıllarından geçirmeye karşı uyarıda bulunmuştu.
İsa şunu söylemişti: “Eski ve aynı zamanda doğru olan varlığını devam ettirmeli. Benzer bir biçimde, yeni
ancak doğru olmayan reddedilmelidir. Ancak, yeni ve aynı zamanda doğru olan, kabul etmek için inanca
ve cesarete sahip olmalıdır. Yazılmış olan şu sözü hatırlayın: ‘Eski bir arkadaşı terk etmeyin, zira yeni
onunla kıyas edilebilir düzeyde değildir. Yeni şarap nasılsa, yeni bir arkadaş da öyledir; eğer yıllanırsa,
onu memnuniyetle içmelisiniz.”
8. Ruhsal İyiliğin Şöleni
O gece, olağan dinleyicilerin istirahata çekilmesinden uzunca bir süre sonrasına kadar, İsa
147:8.1 (1656.2)
havarilerine öğretide bulunmayı sürdürmüştü. O, Tanrı-elçisi İşaya’dan alıntıda bulunarak şu özel
yönergeyi vermeye başlamıştı:
“‘Neden sizler oruç tutageldiniz? Baskıdan keyif duymaya ve adaletsizlikten hoşnut olmaya
147:8.2 (1656.3)
devam ederken, hangi gerekçe ile ruhlarınıza acı çektirmektesiniz? Bakın, sizler, rekabet ve başkalarına
karşı kendinizi haklı göstermek adına ve sonrasında ahlaksızlıkla dolmak için oruç tutmaktasınız. Ancak,
seslerinizin yukarıda duyulması için bu şekilde oruç tutmamalısınız.
147:8.3 (1656.4)
“Ben, bir insanın ruhuna acı çektirmesi için bir gün olarak — böyle bir orucu mu tercih ettim?
Başını bir sazlık otu gibi eğmek, çulu üste çekip küller içinde emeklemek için mi? Koruyucu’nun gözünde,
böyle bir orucun ve oruç tutarak gerçekleştirilen böyle bir günün kabul edilebilir olduğunu adlandırmaya
cüret mi edeceksiniz? Şu benim tercih etmiş olduğum oruç değil midir: ahlaksızlığın bağlarını koparmak,
ağır yükün düğümlerini çözmek, ezilmişi serbest bırakmak ve her boyunduruğu kırmak? O ekmeğimi fakir
ile baylaşmak, evsiz ve fakir olanları evime getirmek değil midir? Ve, ben kıyafetsiz olanları gördüğümde,
onları giydiririm.
147:8.4 (1656.5)
“‘Bunun sonrasında, ışığınız gün doğumu gibi parlayacak, sağlığınız pınar olup akacak.
Doğruluğunuz önünüzden giderken, Koruyucu’nun ihtişamı peşinizin muhafızı olacak. Sonrasında,
Koruyucu’yu çağırdığınızda o size cevap verecektir; siz haykıracak, o size — Ben buradayım — diyecektir.
Ve, o bunların hepsini, şayet siz baskıdan, kınamadan ve gösterişten uzak durursanız gerçekleştirecektir.
Yaratıcı bunun yerine, kalbinizi fakir olanlara çıkarıp vermenizi ve zarar görmüş ruhlara hizmet etmenizi
arzu etmektedir; bunun sonrasında, ışığınız zifirde parlayacak, ve karanlığınız bile öğle vakti güneş gibi
olacaktır. Ardından, Koruyucu, ruhunuzu tatmin eden ve gücünüzü yenileyen bir biçimde, sizlere sürekli
olarak rehberlik edecektir. Sizler, suları kesilmeyen bir pınar gibi, bakımı hiç kesilmeyen bir bahçe haline
geleceksiniz. Ve, bunları yapacak olanlar, kıymetli bilinmeyerek harcanmış ihtişamları eski haline geri
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
11
getirecektir; onlar birçok neslin temelini güçlendirecektir; onlar, boyunca ikamet edilecek güvenilir
yolları
eski
haline
getirenler
biçiminde,
yıkılmış
duvarları
yeniden
inşa
edenler
olarak
adlandırılacaklardır.”
147:8.5 (1656.6)
Ve, bunun sonrasında, gecenin oldukça ilerleyen saatlerine kadar İsa havarilerine, onların
düşünmeleri için; ruhlarına acı çektirişlerinin ve bedenlerine oruç tutturuşlarının değil, sahip oldukları
inancın şimdi ve geleceğin krallığı içinde kendilerini güvende kılmakta olduğu gerçeğini sunmuştu. O;
güçlü bir biçimde o havarilerden, en azından, eskinin tanrı-elçisine ait düşüncelere uygun bir biçimde
yaşamalarını talep etmiş olup, İşaya ve daha eski tanrı-elçilerinin ideallerinin bile ötesinde ilerleme
göstereceklerini umduğunu ifade etmişti. O gece İsa’nın son sözleri şu olmuştu: “Sizlerin Tanrı’nın
evlatları olduğu gerçeğini kavrayan ve aynı zamanda her bir kişinin bir kardeş olduğunu tanıyan o
yaşayan inancın aracılığı ile şükranlık içerisinde büyüyün.”
147:8.6 (1656.7)
İsa konuşmasına son verdiğinde ve her bir kişi uyumak için kendi yerine dağıldığında saat
sabahın ikisini geçmişti.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
12
Download