TÜRKİYE`NİN ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA ÜLKELERİNE

advertisement
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
TÜRKİYE’NİN ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA ÜLKELERİNE YAPTIĞI
İHRACATIN ANALİZİ
Buket ÇETİN
Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü 5. Kat Oda No:521
Fahrettin Kerim Gökay Caddesi Kadıköy/İSTANBUL
[email protected]
ÖZET
Türkiye’nin toplam dış ticaret hacminde 2002 yılından itibaren, artış hızı farklılıklar arz etse de, belirgin bir artış trendi
gözlemlenmektedir. Bunun ihracat ayağında ise miktarsal artışın yanında Türkiye’nin en önemli ticaret partnerlerinden
Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatın toplam ihracat içindeki payı azalırken Yakın ve Ortadoğu, Asya, Kuzey Afrika
ülkelerine yapılan ihracatın payının arttığı görülmektedir. Bu süreç ihracat yapısında herhangi bir değişimin meydana gelip
gelmediği, değişim meydana geldiyse de “nasıl?” gibi soruları gündeme getirmektedir. Bu çalışmada Orta Doğu ve Kuzey
Afrika ülkelerine yapılan ihracatın artış nedenleri, Türkiye’nin daha çok düşük ve orta teknolojili mallara dayalı ihracat
yapısı ve ele alınan ülkelerin düşük gelirli veya petrol/doğalgaz gibi doğal kaynaklara bağımlı ekonomik profilleri göz önüne
alınarak analiz edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen ihracat verileri, 2002 yılı öncesi ve sonrasında ihracatı yapılan ürün
kompozisyonunun analiziyle birlikte 2000’li yıllarda dünyada, özellikle de adı geçen bölgede ve Türkiye’de yaşanan
ekonomik ve politik değişimlere bağlı olarak, Türkiye’nin bu bölgeye ihracatının niceliksel bir değişimden öteye geçemediği,
yapısında ise niteliksel bir dönüşüm adına şu an için herhangi bir göstergenin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, İhracat Yapısı
1. GİRİŞ
1980 sonrasında Türkiye ekonomisinde ihracata dayalı büyüme politikalarının uygulandığı dönem
başlamıştır. Bu süreç içerisinde ithalat serbestleştirilmiş, ihracatın ekonomik faaliyetler içindeki önemi artmıştır.
Bunun yanında 1989 yılında Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısında tam konvertibilitesinin sağlanmasıyla
birlikte hem mal hem de hizmet piyasalarının dünya ekonomileriyle entegrasyonu hız kazanmıştır. 1990 sonrası
dönemde dış ticaret hareketlerinin ülke ekonomisi içindeki önemi de, bu bağlamda daha fazla önem kazanmıştır.
İhracatın GSYİH içindeki payı giderek artmaya başlarken, uzun zamandır Avrupa Birliği (AB) üyeliği için
müzakerelerin yapıldığı AB ülkeleri, 1996 yılında yürürlüğe giren gümrük birliği anlaşmasının da etkisiyle
Türkiye’nin ticaret partnerleri arasında en büyük payı almaktadır. Ancak 2002 yılı sonrasında Türkiye
ihracatının bölgelere göre dağılımına bakıldığında AB’nin payının giderek azaldığı görülmektedir. Buna karşın
Yakın ve Orta Doğu, Asya ve Kuzey Afrika bölgelerinin ise ihracat yapılan ülke grupları arasında aldıkları pay
dikkate değer bir şekilde artış göstermiştir. Ortaya çıkan bu durum Türkiye’nin ihracat yapısında meydana gelen
bir dönüşümden dolayı mı meydana gelmiştir? Şayet böyle bir dönüşüm söz konusu ise bunun “nasıl?” ve “ne
yönde?” olduğu gibi sorular da akabinde akla gelmektedir.
Yaşanan bu değişim birçok çalışmada da kendine yer edinmiştir. Bu çalışmalar içerisinde, hem Türkiye
içerisinde hem de yabancı akademik çalışmalar ve basın tarafından en çok dile getirilen nedenlerden biri 2002
sonrası yaşanan ekonomik ve siyasi “dönüşüm”dür. 2001 Krizi sonrası ekonomik kurumların düzenlenmesi ile
nispeten daha istikrarlı bir döneme geçilmiştir. Bunun yanında 2002 seçimleri ile hükümetin başına gelen Adalet
ve Kalkınma Partisi’nin izlediği dış politikanın araçları arasında ticaret önemli bir araç olarak kullanılmıştır
(Öniş, 2011; Kirişçi, 2009; Tezgür ve Grigorescu, 2013; Habibi ve Walker, 2011). Ekonomik ve siyasi dönüşüm
yanında bir diğer neden olarak da Türkiye’nin ihraç ettiği ürün kompozisyonu ile ilgili olarak, düşük veya orta
teknolojili ürünlerin daha çok yer alması gösterilmektedir. Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin de gelir
seviyeleri olarak çok “zengin” ülkeler olmaması, Türkiye’de üretilen malları cazip kılmaktadır (Yeldan ve
diğerleri, 2012; Gros ve Selçuki, 2013). 2002 sonrası dış konjonktürün sağladığı “olumlu hava” da, Orta Doğu
ve Kuzey Afrika ülkelerinin gelirlerinde artışa neden olmuştur. Bunun yanında 2008 krizi sonrası AB ülkelerinde
alım gücünün giderek düşmesi Türkiye açısından pazar çeşitliliğinin arttırılması gerekliliğini vurgulamıştır. Bu
da bu ülkelerin önemini arttıran başka bir neden olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
Bu çalışmada seçilmiş bazı Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine 1 yapılan ihracat analiz edilmeye
çalışılacaktır. Bu ülkelerin ihracat içinde aldıkları payın yıllara göre seyri dikkate alınarak hangi malların
ihracatında yoğunlaşıldığına bakılacaktır. İzleyen bölümlerde ilk olarak Türkiye’nin genel olarak ihracat yapısı
çözümlenmeye çalışılacaktır. Daha sonra Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinin dünya ve özelde Türkiye
ekonomisi için önemine kısaca değinilecek ve en sonunda da Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesine yapılan
ihracat daha detaylı verilerle incelenecektir. Sonuç kısmında da bu bölümün başında vurgulanan ve çalışmanın
esas amacına yönelik olarak, elde edilen veriler ışığında ihracat yapısında herhangi bir dönüşümün olup olmadığı
sorusu cevaplanmaya çalışılacaktır.
2. TÜRKİYE’NİN İHRACATININ GENEL ANALİZİ
1990 yılından itibaren Türkiye ekonomisinin dışa açılma süreci hız kazandı. Bu süreçte özelikle ihracata
dayalı bir büyüme modelinin benimsenmesi dış ticaret işlemlerinin de ekonomik faaliyetler içindeki öneminin
artmasına neden oldu. İhracatın GSYİH içindeki payı da giderek artmaya başladı. Ancak bu artış beklenildiği
kadar büyük sıçramalar gerçekleştirememiştir. İhracata yönelik büyüme amacıyla dışa açılan bir ekonomi için
ihracatın GSYİH içindeki payı artışa rağmen düşük bir seviyededir. Nitekim 2011 yılında Türkiye için ihracatın
GSYİH içindeki payı %17 seviyesinde iken bu oran Almanya ve İtalya gibi gelişmiş ülkeler sırasıyla %50 ve
%29, Çin ve Güney Kore gibi gelişmekte olan ülkeler için de sırasıyla %31 ve %52’dir (Gros ve Selçuki,2013).
1990-2001 yılları arasında hem Türkiye’de hem de dünyanın geri kalan ülkelerinde yaşanan ekonomik
ve siyasi krizler sebebiyle Türkiye’nin ihracatının GSYİH içindeki payı %8-13 aralığında dalgalanmıştır. 2001
krizi sırasında döviz kurlarının dalgalanmaya bırakılmasıyla, öncelikle TL’nin alım gücünde düşüş yaşandı. İç
talebin de daralması ve TL’nin diğer paralar karşısında değer yitirmesi sonucunda ihracat artmaya başladı. 2008
yılına kadar dünya ekonomisinde herhangi bir ekonomik kriz olmaması ve Irak’a uygulanan ambargonun da
kaldırılmasıyla Türkiye’nin ihracatının GSYİH içindeki payı 2001-2011 yılları arasında %15-18 aralığında
seyretmeye başladı.
Dış ticaret dengesine bakıldığında sürekli açık verildiği görülmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir
diğer nokta da bu dış ticaret açığının kriz yıllarında azalıyorken, krizin atlatılmaya başlanmasıyla tekrar artıyor
olmasıdır. Örneğin dışa açılma sürecinin ilk krizi olan 1994 yılında dış ticaret açığı GSYİH’nın %3,9’u iken
ekonominin tekrar toparlanmaya başlamasıyla beraber yeniden artmaya başlamıştır. Aynı şekilde 2001 krizinde
dış açık GSYİH’nın %5,1’i iken izleyen yıllarda artarak devam etmiştir. Nihayet 2011 yılında dış açığın
GSYİH’ya oranı %13,6’ya varmıştır. Yaşanan bu daralma ve genişlemelerin en önemli sebeplerinden biri kriz
yıllarında ithalatın ihracattan daha çok tepki vermesidir. Türkiye ekonomisinde ihracatın artmasından çok
ithalatın azalmasıyla ancak dış ticaret açıkları azaltılabilmektedir. Bu da iç talebin sürüklediği bir ekonominin
yarattığı bir durumdur. Nitekim Türkiye’de ancak iç talebin daralmasıyla ithalat miktarı düşmektedir. Bu
durumun tersine çevrilebilmesi için, yani ihracatın arttırılması, ithalatı karşılama oranın arttırılabilmesi için
yüksek teknolojili ve ikamesi zor ürünlerin üretiminin arttırılması gerekmektedir. Böylece Türkiye’nin ihracat
partnerlerine karşı politik nüfuzu da daha etkili hale gelebilecektir (Kutlay,2012).
Türkiye ekonomisinin en önemli özelliklerinden biri enerji ihtiyacının dışarıdan karşılamasıdır. Türkiye
enerji ithalatı bakımından dışa bağımlı bir ülkedir. Hem üretim girdisi olarak hem de tüketim ürünü olarak petrol
ve doğal gazı ithal etmektedir. Enerjinin üretim girdisi olarak kullanılması hususunda ithalata bağımlılık oranı
%70 gibi yüksek bir orandadır (Kazgan, 2013). Bu nedenle de ihracat gelirlerinin önemli bir kısmı enerji
ihtiyacını karşılamaya yönelik harcanmaktadır. Üretimin devamlılığı için enerji bu kadar önemli bir noktada iken
hem kriz yıllarında hem de “normal” zamanlarda enerji harcamalarının karşılanabilmesi ve dış tasarruflara
bağımlılığın azaltılabilmesi için ihracat ürünlerinin üretiminde dönüşüm daha da önem kazanmaktadır.
Ülkelerin ihraç malı fiyatlarının ithal malları fiyatlarına bölünmesiyle elde edilen oran ülkenin dış
ticaret haddini verir. Dış ticaret haddinin artması ülke refahına olumlu katkı yaparken azalması ülke refahı
açısından olumsuz bir durumdur (Krugman, 2012). Dışa açılma sürecinin hız kazandığı 1990 yılından 2000’li
yılların başına kadar ülke ihraç fiyatları lehine bir durum söz konusu iken özellikle 2005 yılı sonrasında dış
ticaret haddinde düşüş eğilimine girildiği görülmektedir. 2011 yılı itibariyle Türkiye dış ticaret haddi 91,3
olmuştur. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri de Türkiye’nin üretim yapısı ile ilişkilidir. Dünya ticareti
içindeki payının da düşük olması sebebiyle gelişmiş ülkelerce belirlenen fiyatlara uyma zorunluluğu
getirmektedir. Yüksek teknolojili ürün ihracatında rekabet edememesi, ihraç ürünlerinin düşük fiyatlardan
satılması; ithal edilen ürünlerin de özellikle petrol ve petrol ürünleri mamul mallara bağımlı olması ve bu
1
Veri kısıtı ve homojenliğin sağlanabilmesi açısından analize dahil edilen ülkeler: Cezayir, Bahreyn, Mısır, İran,
Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Fas, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
malların genellikle monopol ve oligopol piyasalarda belirlenmesi ticaret hadlerinin aleyhte gelişmesine neden
olmaktadır (Hepaktan, 2006). Dünya piyasalarında fiyat belirleyicisi olamama sorunu 2023 İhracat Stratejisi
raporunda da belirtilmiş ve bu nedenle de üretim teknolojilerine sahip bir ihracat yapısına sahip olmanın
gerekliliği tekrar vurgulanmaktadır (TİM, 2010).
İhracatın GSYİH içindeki payı artmasına rağmen, ithalatın da GSYİH içindeki payı artmıştır; hatta
ithalatın aldığı pay ihracatın aldığı payı sürekli aşmıştır. Bu da ihracatın ithalatı karşılama oranının düşük
kalmasına neden olmuştur. Bu sonucun doğmasının arkasında yatan sebep olarak da genellikle Türkiye
ekonomisinde üretimin ve arzın artan ithalat bağımlılığı gösterilmektedir (Yükseler ve Türkan, 2008; Sönmez,
2009). Nitekim ihracat arttıkça, ihraç edilen ürünlerin bileşiminde ithal mallarının ağırlıklı olması ithalatın da
artmasına neden olmaktadır. Cari işlemler hesabında en önemli paya sahip olan dış ticaret dengesidir (Maliye
Bakanlığı, 2011). Özellikle 2002 yılında sonra sürekli bir cari işlemler açığı veren Türkiye ekonomisi için dış
ticaret açığı bu nedenle daha da önem kazanmaktadır. Dış ticaret açığının da süreklilik kazanması, iç
tasarrufların yetersizliği sonucu ile dış tasarruflara bağımlılığı arttıracaktır. Bu da ekonomideki kırılganlıkların
artmasına neden olacaktır. “İthalata bağımlı ihracat” vurgusu da bu durumda daha da önemli hale gelmektedir.
Nitekim Türkiye 1 dolarlık ihracat için 1 doların üstünde ara malı ithal etmektedir. 2003’de 1 dolarlık ihracat
için 1,05 dolarlık ara malı ithalatı gerekirken, 1 dolarlık ihracat için gereken ara malı ithalatı gittikçe artarak,
2011’de 1,28 doları bulduğu belirtilmektedir (Tarhan, 2013).
Tablo 1: Türkiye’nin 1990 Yılı İtibariyle Dış Ticaret Değerlerinin Seyri (Milyon ABD
Doları)
İHRACAT İTHALAT DIŞ DENGE
DIŞ
İHRACAT İTHALAT İHRACAT İTHALAT İHRACATIN TÜRKİYE
(ABD
(ABD
(ABD
DENGE
ARTIŞ
ARTIŞ
PAYI
PAYI
İTHALATI
DIŞ
DOLARI) DOLARI) DOLARI) (%GSYİH) ORANI*
ORANI* (%GSYH) (%GSYH) KARŞILAM TİCARET
A ORANI
HADDİ
1990 12.959
22.302
-9.342
-6,20
8,60
14,80
58,11
112,2
YIL
1991 13.593
21.047
-7.453
-4,93
4,89
-5,63
9,00
13,93
64,59
114,8
1992 14.714
22.871
-8.156
-5,13
8,25
8,67
9,25
14,38
64,34
118,5
1993 15.345
29.428
-14.083
-7,81
4,28
28,67
8,51
16,31
52,14
122,9
1994 18.105
23.270
-5.164
-3,95
17,99
-20,93
13,85
17,81
77,81
111,4
1995 21.637
35.709
-14.071
-8,30
19,50
53,46
12,77
21,07
60,59
107,4
1996 23.224
43.626
-20.402
-11,24
7,34
22,17
12,80
24,04
53,23
109,3
1997 26.261
48.558
-22.297
-11,75
13,08
11,31
13,83
25,58
54,08
114
1998 26.973
45.921
-18.947
-7,04
2,71
-5,43
10,02
17,05
58,74
114,1
1999 26.587
40.671
-14.084
-5,64
-1,43
-11,43
10,65
16,28
65,37
112,6
2000 27.774
54.502
-26.727
-10,03
4,47
34,01
10,42
20,45
50,96
103
2001 31.334
41.399
-10.064
-5,13
12,81
-24,04
15,99
21,12
75,69
100,7
2002 36.059
51.553
-15.494
-6,66
15,08
24,53
15,51
22,17
69,94
100,1
2003 47.252
69.339
-22.086
-7,29
31,04
34,50
15,59
22,88
68,15
100
2004 63.167
97.539
-34.372
-8,76
33,68
40,67
16,11
24,87
64,76
101
2005 73.476
116.774
-43.297
-8,96
16,32
19,72
15,21
24,18
62,92
99,7
2006 85.534
139.576
-54.041
-10,18
16,41
19,53
16,11
26,29
61,28
95,2
2007 107.271
170.062
-62.790
-9,70
25,41
21,84
16,58
26,28
63,08
98,1
2008 132.027
201.963
-69.936
-9,58
23,08
18,76
18,08
27,65
65,37
94,4
2009 102.142
140.928
-38.785
-6,31
-22,64
-30,22
16,62
22,93
72,48
98,5
2010 113.883
185.544
-71.661
-9,80
11,49
31,66
15,58
25,38
61,38
94,7
2011 134.906
240.841
-105.934
-13,67
18,46
29,80
17,41
31,08
56,01
91,3
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
Türkiye’nin ülke ve bölge bazında ihracatına bakıldığında ise AB ülkelerinin ağırlığı görülmektedir.
Ülke bazında bakıldığında uzun süredir en önemli ticaret partneri Almanya’dır. Almanya’dan sonra ise 2000’li
yılları başında kaldırılan ambargo sonrasında ihracatın yapılabildiği Irak gelmektedir (Tablo 3). Coğrafi ülke
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
grupları açısından bakıldığında her ne kadar özellikle de 2004 sonrasında AB’nin toplam ihracat içindeki payı
düşmeye başlasa da AB, Türkiye’nin en önemli ihracat partneri olmuştur. Bunda 1995 yılında imzalanan gümrük
birliği anlaşmasının etkisi de büyüktür. İmzalanan anlaşma sonucunda iki taraf arasındaki ticarette sanayi
ürünleri ve işlenmiş tarım ürünlerine yönelik uygulanan gümrük vergileri ile kısıtlayıcı düzenlemeler kaldırılmış
oldu (İzmen ve Yılmaz, 2009). Gümrük birliği anlaşmasının fiyat rekabeti Türkiye için bir avantaj sağlamasının
yanında dezavantajları da mevcuttur. İmzalanan gümrük birliği anlaşması Türkiye’ye “üçüncü ülkeler”e karşı,
AB’nin ortak gümrük tarifesi uygulama (gümrük birliği öncesinde uygulanan tarifeleri düşürme) yükümlülüğünü
getirmektedir. “Üçüncü ülkeler” ise Türkiye’ye karşı bu türden bir yükümlülük taşımamaktadır. Bu da “üçüncü
ülkeler”in Türkiye’ye karşı rekabet güçlerini artırma imkânı sağlamaktadır. Son yıllarda bu avantaj Çin,
Hindistan ve diğer Asya gibi büyük ihracatçı ülkeler tarafından da kullanılmaya başlandı (Boratav, 2012).
2002 sonrasında dünya ekonomisinde görece olumlu hava dış ticaret hareketlerinde de kendini
göstermiştir. 2001 krizi sonrası ivme kazanan ihracat artışı ile birlikte, böyle bir ortamda başka bölgelere de
ihracatı artmıştır. İhracat partnerlerine bakıldığında AB’ye üye ülkeler dışında kalan diğer Avrupa bölgesi
ülkeleri, Yakın ve Orta Doğu, Kuzey Afrika bölgelerinin payının arttıkları görülmektedir (Tablo 2). 2002 yılında
AB’nin Türkiye toplam ihracatı içindeki payı %56,6, adı geçen bölgelerin payı da toplamda 27,2 iken; 2011
yılına gelindiğinde AB’nin toplamda payı %46,2’ düşerken Diğer Avrupa, Yakın ve Orta Doğu, kuzey Afrika
bölgelerinin payı %35,3’e çıkmıştır. 2008 krizi sonrasında AB’nin önemli ölçüde durgunluğa girmesi sonucunda
bu bölgeden gelen talep de azalmış oldu. Başka bölgelere ihracatın artması AB ile yapılan ihracattaki düşüşü
telafi etmesi açısından da öneme haizdir. Nitekim bu bölgelere yönelik yaşanan artış toplam ihracatta yaşanan
daralmanın daha fazla olmasını önlemiştir (Maliye Bakanlığı, 2011).
Tablo 2: Coğrafi Bölgelerin Türkiye İhracatında Aldıkları Payların Yıllara Göre
Dağılımı
Kuzey
Afrika
Kuzey
Amerika
Orta
Amerika ve Yakın ve Orta
Karayipler
Doğu
0,19
4,99
7,96
0,16
12,57
8,34
0,32
5,09
7,12
0,21
13,61
57,61
7,02
0,19
4,32
6,25
0,27
14,16
2,85
53,91
6,75
0,48
3,92
6,75
0,12
13,63
2,45
51,86
7,99
0,45
4,01
8,83
0,29
12,75
1995
2,97
56,42
9,74
0,39
4,19
7,44
0,27
10,92
1996
2,33
54,10
10,98
0,37
4,27
7,49
0,31
11,18
1997
2,48
51,16
12,55
0,47
3,73
8,18
0,39
10,74
1998
2,33
54,90
9,23
0,45
5,58
8,86
0,54
9,94
1999
2,15
58,01
6,54
0,45
5,05
9,73
0,61
9,65
2000
2,07
56,40
6,68
0,43
3,92
11,91
0,60
9,26
2001
2,35
55,99
6,69
0,59
3,67
10,52
0,64
10,41
2002
2,80
56,62
7,23
0,34
3,51
9,97
0,55
9,54
2003
2,99
57,97
7,11
0,28
3,34
8,41
0,35
11,57
2004
2,95
57,91
7,14
0,31
3,49
8,24
0,53
12,54
2005
3,44
56,30
7,97
0,37
3,46
7,18
0,56
13,86
2006
3,59
56,04
9,31
0,40
3,62
6,36
0,64
13,23
2007
4,30
56,30
10,11
0,48
3,76
4,23
0,51
14,06
2008
4,14
48,01
11,87
0,68
4,43
3,64
0,63
19,26
2009
3,97
46,03
11,08
0,66
7,26
3,50
0,61
18,79
2010
3,71
46,26
9,99
1,09
6,17
3,73
0,53
20,46
2011 4,15
46,22
9,62
1,36
4,97
4,05
0,47
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
20,71
YIL
Avrupa
Birliği 10
Avrupa
27
Birliği Diğer Avrupa Güney
(A.B Hariç)
Amerika
1990
1,66
57,76
9,13
1991
1,88
57,26
1992
2,02
1993
1994
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
Tablo 3: Türkiye’nin İhracat Yaptığı İlk On Ülke (Milyon ABD Doları)
ÜLKE ADI
2002 2003 2004 2005 2006
2009
2010
2011
Almanya
5.868 7.484 8.745 9.455 9.686 11.993 12.951 9.793
11.479
13.952
Irak
-
1.820 2.750 2.589 2.844
3.916
5.123
6.036
8.311
İngiltere
3.024 3.670 5.544 5.917 6.814 8.626
8.158
5.937
7.235
8.151
İtalya
2.375 3.193 4.648 5.616 6.752 7.480
7.818
5.888
6.505
7.851
Fransa
2.134 2.826 3.668 3.805 4.604 5.974
6.617
6.211
6.054
6.806
Rusya Federasyonu
1.172 1.367 1.859 2.377 3.237 4.726
6.483
3.189
4.628
5.992
A.B.D.
3.356 3.751 4.860 4.910 5.060 4.170
4.299
3.240
3.762
4.583
İspanya
1.125 1.789 2.619 3.010 3.720 4.579
4.047
2.818
3.536
3.918
B.A.E.
457
7.975
2.896
3.332
3.706
829
702
2007
1.143 1.675 1.985 3.240
2008
İran
333 533 813 912 1.066 1.441 2.029 2.024 3.044
3.589
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırmasına göre, Türkiye’nin en çok ihraç ettiği ürünler arasında
tekstil ürünleri, motorlu kara taşıtları, demir-çelik ve gıda ürünleri ilk sıralarda yer almaktadır (Tablo 4). İhraç
ürünleri arasında tekstil, gıda ve istihraç sanayi gibi katma değeri çok yüksek olmayan sektörlerin çoğunlukta
olması ile bunların yanında motorlu kara taşıtı üretiminin de genellikle montaj sanayiye dayalı olması dünya
ihracat piyasasında rekabet edebilme gücünün arttırılması açısından yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesi
gerekliliğini vurgulamaktadır. Nitekim sanayi malları ihracatı içinde ileri teknolojili ürün oranı %2 gibi düşük bir
orandadır. Aynı oranlar Orta Doğu ve Asya pazarlarından etkinliklerinin daha da hissedildiği Hindistan, Çin ve
Güney Kore gibi ülkelerde daha yüksek seviyelerdedir. Adı geçen ülkeler için bu oranlar sırasıyla %10, %31 ve
%32 seviyelerindedir (Kutlay, 2013). Türkiye’nin daha çok “orta-düşük”, “orta-yüksek” teknolojili sektörlerde
yoğunlaşan ihracat yapısı, ekonomideki üretici sektörlerin geçirdiği dönüşümü de temsil etmesi, bu anlamda
ekonominin dünya üretim ağları ile ne şekilde eklemlendiğinin irdelenmesi Türkiye’nin göreli konumunun
belirlenmesine de yardımcı olacaktır (Yeldan ve diğerleri, 2012). Uzun yıllardır ürün kompozisyonundan çok
fazla değişikliğin olmaması yeni bir dönüşüm atağını gerekli kılmaktadır. Dışa açık, ihracata dayalı bir büyüme
modeli çerçevesinde dünya ekonomisine entegre olan bir ekonomide, ihracat gelirleri az sayıda sektöre ve/veya
ülkeye dayanıyorsa, bu malların fiyatlarında ortaya çıkabilecek dalgalanmalar ve dış talepteki meydana
gelebilecek olası daralmalar ihracat gelirlerinde düşüşe ve istikrarsızlığa neden olabilecektir. Ancak, ihracat ürün
çeşitlenmesine dayanıyor ve çok sayıda ülkeye yönelik yapılıyorsa, düşen fiyatlara ve belli ülkelerde meydana
gelecek talep daralmasına rağmen ihracat gelirleri fazla düşmeyecektir (Küçükkiremitçi ve diğerleri, 2010).
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
Tablo 4: Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırmasına Göre Türkiye’nin İhracatı2
(Milyon ABD Doları)
STIC REV3 DIGIT2 ADI
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
11.833 12.051
Giyim eşyası ve bunların aksesuarları
Motorlu kara taşıtları, bisiklet ver
motosikletler, bunların aksam ve parçası 9.428 11.730
13.886
13.589
11.553
12.745
13.945
15.701
17.991
11.891
13.522
15.444
Demir ve çelik
Teksitil ürünleri (iplik,
kaplamaları, hazır eşya)
5.827
7.239
9.585
16.841
9.081
10.199
12.836
kumaş, yer
7.075
7.584
8.950
9.406
7.733
8.969
10.783
4.373
Meyve ve sebzeler
Elektrik makinaları,cihazları ve aletleri,
3.292
vb.aksam,parçaları
4.260
4.901
5.308
5.353
6.152
6.695
4.569
6.302
7.278
6.346
7.339
8.669
Petrol, petrolden elde edilen ürünler
Demir, çelik, bakır, nikel, aluminyum ve
diğer adi metallerden eşya
Taş, alçı, çimento, amyant, cam, seramik
vb. maddeden eşya
Başka yerde belirtilmeyen çeşitli mamül
eşyalar
Haberleşme, ses kaydetme ve sesi tekrar
vermeye yarayan cihaz ve araçlar
Altın, parasal olmayan (altın madeni ve
konsantreleri hariç)
Diğer genel endüstri makina/cihazların
aksamları
2.027
3.260
4.836
7.167
3.577
4.026
6.027
2.310
2.876
3.620
4.798
3.894
4.433
5.496
2.390
2.477
3.064
3.987
3.512
3.708
3.729
2.207
2.348
3.095
3.596
2.990
3.537
4.382
3.118
3.036
2.703
2.218
1.879
1.898
2.057
136
639
979
3.631
4.641
2.072
1.474
1.394
1.716
2.386
3.073
2.454
2.907
3.672
Güç üreten makineler ve araçlar
Demir, deniz, havayolu taşıtları
bunların aksam, parçaları
1.377
1.693
2.278
2.499
1.711
2.111
2.511
1.530
1.818
2.359
2.929
2.189
1.414
1.721
917
1.447
1.778
2.094
1.377
2.151
2.747
1.089
1.311
1.796
2.273
1.711
1.984
2.555
1.000
1.178
1.572
1.775
1.445
1.858
2.527
891
876
1.036
1.385
1.481
1.782
Hububat, hububat ürünleri
İlk şekilde olmayan plastikler (boru,
hortum, levha, yaprak, plaka, şerit, film
783
1.046
1.372
1.751
1.461
1.723
vb.)
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
2.140
Demir ihtiva etmeyen madenler
Özelliği olan belirli sanayiler
makinalar ve aksamı
Kauçuk ve kauçuktan eşya
ile
için
2.140
Tablo 5’te verilen Geniş Ekonomik Kategorilerin Sınıflamasına (BEC) göre bakıldığında da
Türkiye’nin daha çok hammadde ve tüketim malı ihracatçısı olduğu görülmektedir. 2002 yılı sonrası ihracat
içindeki paylarına bakıldığında hammadde ve tüketim malları ihracatının aldıkları paylar birbirine yakın
oranlarda seyrederken yatırım malları ihracatının payı diğer iki kaleme göre düşük oranlarda kalmaktadır. 2011
yılı itibariyle toplam ihraç malları içinde hammadde ihracatının aldığı pay %50,3, tüketim malı ihracatının aldığı
pay %38,7 iken bu oran yatırım malları için %10,5 düzeyinde kalmıştır. Ancak 1990’lı yılların başlarına göre
kıyaslandığında yatırım malları ihracatının ihraç malları içinde aldığı pay artmıştır. Bu da ihraç malları yapısının
dönüşümü açısından olumlu bir gelişme olarak yorumlanabilir.
2
Sıralama yapılırken 1990-2011 yılları arasındaki ihracat değerlerinin kümülatif toplamı alınarak tablo
hazırlanmıştır.
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
Tablo 5: Geniş Ekonomik Sınıflandırmaya Göre İhracat Kompozisyonu
HAMMADDE
TÜKETİM MALI
(% TOPLAM İHRACAT) (% TOPLAM İHRACAT)
1990 46,24
51,40
YATIRIM MALLARI
(% TOPLAM İHRACAT)
2,35
1991 46,05
51,38
2,57
1992 42,54
54,10
3,34
1993 42,53
53,85
3,60
1994 45,20
50,71
4,07
1995 41,29
54,76
3,92
1996 42,06
53,04
4,82
1997 42,27
52,78
4,86
1998 41,71
53,26
4,98
1999 40,86
52,09
6,85
2000 41,64
50,36
7,83
2001 42,66
48,71
8,48
2002 40,65
51,21
7,74
2003 39,14
51,06
9,19
2004 41,07
48,29
10,34
2005 41,22
47,41
10,88
2006 44,18
44,18
11,02
2007 46,05
40,73
12,82
2008 51,30
35,66
12,67
2009 48,69
39,88
10,88
2010 49,51
39,80
10,34
2011 50,36
38,71
10,52
YIL
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
Türkiye’nin genel ihracat yapısına bakıldığında daha çok ara malı ve tüketim malı ihracatçısı bir yapı
görülmektedir. Bunun yanında ihraç ettiği ürünler arasında ilk sıralarda katma değeri düşük, ikame edilebilirliği
yüksek mallar üreten yapıdadır. Dış etkilere karşı hassasiyeti yüksek olan bir ekonomide rekabet edilmesi zor
malların üretilip ihraç edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle de uzun vadeli bir strateji planının hazırlanması
gerekliliği tekrar vurgulanmalıdır. Bu amaçla da “2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı” adlı raporda
yılında 500 milyar dolar ihracat hedeflenmektedir. Hazırlanan raporda ise genel olarak mevcut sorunlar dile
getirilmiştir. İhracatta katma değeri yüksek ürünlerin payının arttırılması, rekabet edilebilmesi zor ürünlerin
ürünlerinin üretiminin arttırılması gibi önerilerin getirildiği rapor daha çok neler yapılması gerektiği üzerine
yoğunlaşmıştır. Ancak uzun vadeli bir “durum raporu” niteliği taşıyan rapor, üretim ve ihracatın yapısal
sorunlarının “nasıl” çözüleceğine dair somut bir çözümleme sunamamaktadır. En önemli ihracat ürünlerinin yer
aldığı otomotiv, dayanıklı tüketim malları, tekstil ve giyim sanayilerinin, imalat sanayinin genelinde ithalata
bağımlılığın artması (Yükseler ve Türkan, 2008) sonucunda dış ticaret açığının iyileşmesine etkileri yetersiz
kalmaktadır.
3. ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA BÖLGESİNİN ARTAN ÖNEMİ
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi hem stratejik konumu (Asya, Kafkasya’dan Avrupa’ya çılan yollar
üzerinde olması nedeniyle) hem de sahip olduğu bol doğal kaynakları nedeniyle dünya ekonomik ve siyasi
tarihinde önemli bir yere sahiptir. Türkiye ekonomisi ve siyaseti açısından ise adı geçen özellikler yanında
coğrafi yakınlık, tarihsel geçmiş ve kültürel benzerlikleri –özellikle dini inanç bakımından- yönünden, farklı
dönemlerde olsa bile siyasi otoritelerce önemi sürekli vurgulanmıştır (Cem, 2011; Davutoğlu, 2013).
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
1990’lı yıllarda dünya ekonomisindeki istikrarsızlıklar ve krizler nedeniyle düşen petrol fiyatları
bölgede İsrail haricindeki ülkelerde satın alma gücünü önemli ölçüde yok etti (Kazgan, 2013; Balaam ve
Dillman, 2010). 2000’li yılların başından itibaren dünya ekonomisinde bir büyüme evresine girilmesi ile Orta
Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde de büyüme trendi gözlemlenmeye başlandı. Özellikle petrol ihracatçısı
ülkelerde gözlemlenen bu trend, bu ülkelerin büyük miktarlarda gelir elde etmesini sağlamıştır. 2002 sonrasının
finansal kaynaklı büyüme ortamından spekülatif hammadde fiyat artışları yanında Çin başta olmak üzere
yükselen pazar olarak adlandırılan ülkelerin artan petrol talepleri petrol gelirlerindeki artışını da hızlandırdı.
Nitekim bölgedeki ülkelerin ihracat ve ithalat partnerlerine bakıldığında ilk beş içinde Çin mutlaka yer
almaktadır.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika, bölge olarak içinde barındırdığı ülkelerin gelir seviyeleri farklılıkları
bakımında homojen bir yapıya sahip değildir. Örneğin 2011 yılı itibariyle en yüksek kişi başına gelir seviyesine
sahip ülkeler sırasıyla 98.031 dolar ile Katar, 63.626 dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri ve 22.918 dolar ile Suudi
Arabistan iken en düşük kişi başına gelir seviyesine sahip olanlar 1.343 dolar ile Yemen, 2.930 ile Mısır ve
3.082 ile Fas’tır. Bu ülkelere bakıldığında yüksek gelir seviyesine sahip bol petrol rezervlerine sahip, petrol
ihracatçısı Körfez İşbirliği Konseyi (KİK)3 üyesi ülkeler iken, en düşük gelir seviyesine sahip ülkeler ise daha
çok tarım ve düşük teknolojili ürünler ihraç eden ülkelerdir. 2000’li yıllarda özellikle KİK ülkelerinin petrol
gelirleri sonucu artan tarımsal maddeler ve tüketim maddesi talepleri bölgede geri kalan ülkelerin de büyümesine
katkı yapmıştır (Nugent ve Pesaran, 2011).
Türkiye’nin ihraç ürünlerini bu pazarlara da kaydırması pazar çeşitliliği bakımından ülke ekonomisine
yarar sağlayacaktır. Ancak bu ülkelerin dış konjonktürdeki dalgalanmalara karşı, özellikle petrol ve diğer
hammadde fiyatları sebebiyle (doğalgaz vb.), hassasiyetlerinin yüksek olması Türkiye’nin ürettiği ürünlere olan
talebi de etkileyecektir. Türkiye’nin ihraç ettiği ürün kompozisyonunun geneline bakıldığında ikamesi kolay
ürünler olduğu görülmektedir. Bu ülkelere de satılan ürünler bir sonraki bölümde daha ayrıntılı görüleceği üzere
katma değeri çok yüksek olmayan tüketim mallarında yoğunlaşmıştır. Bunun yanında Çin ve Hindistan gibi
rekabet gücü yüksek ülkelerin her geçen gün bölgede etkinliğini arttırması Türkiye ihracat yapısının, rekabet
avantajı kazanması için, etkin bir dönüşüme ihtiyacı vardır.
4. ORTADOĞU VE KUZEY AFRİKA ÜLKELERİ İLE YAPILAN İHRACAT
Orta Doğu ve Kuzey Afrika, bölgede yer alan ülkelerin gelir farklılıkları dolayısıyla homojen bir yapı
göstermemektedir. Bir yanda petrol ihracatçısı, gelir seviyesi çok yüksek Suudi Arabistan, Birleşik Arap
Emirlikleri, Umman, Kuveyt gibi ülkeler varken bir yanda da Mısır, Fas, Yemen gibi hem yüksek nüfusa hem de
kişi başına gelir seviyesinin çok düşük olduğu, fakirlik oranlarının yüksek olduğu ülkeler bir arada
bulunmaktadır. Ülkeler daha çok tarihsel, kültürel, ekonomik-politik bağlarla birbirine bağlı bir yapı
göstermektedir. Bölgedeki ülke ekonomileri dışa açıklıkları bakımından da farklılık arz etmektedir. Mısır,
Cezayir, Lübnan, Fas, Tunus örneğin, ortalama %13 oranında tarife oranı uygularken Körfez ülkelerinin
uyguladıkları tarife oranları nispeten çok düşük seviyelerdedir. Bunun yanında Körfez ülkeleri dışında
bölgedeki, siyasi istikrarsızlıkların da etkisiyle korumacılık önlemleri ön plandadır (Balaam ve Dillman, 2010).
Türkiye’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesine yaptığı ihracat, aşağıdaki grafikte de takip edilebileceği üzere
özellikle 2002 yılından itibaren artmaya başlamış bu artış 2005 yılından itibaren daha görünür bir hal almıştır.
2008 yılı sonları ve 2009 yılı başlarından en yüksek orana ulaşmış olan ihracat oranı 2009 yılının ortalarından
itibaren düşmeye başlamıştır. Bunda 2008 yılından ABD’de başlayan ve daha sonra dünyanın birçok yerinde
etkileri görülmeye başlanan ekonomik krizin etkisi olmuştur. 1990’lı yılların başından 2000’li yılların başına
kadar olan süreçte Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinin toplam ihracat içindeki payları, özellikle 1995
yılında AB ile imzalanan gümrük birliği anlaşmasının da etkisiyle giderek azalmıştır. Bu iki bölgenin toplam
ihracat içindeki payları 2011 yılı itibariyle %14 seviyelerindedir. 2001 krizi sonrasında 2002 yılında ekonominin
toparlanmaya başladığı dönemdeki %8-8,5 oranına göre bölgelerin ihracat içinde aldıkları pay dikkate değerdir.
Hatta 2001 krizinin komşu ülkelere yapılan ihracat ile aşıldığı vurgulanmakta ve 2023’te bölgesel güç olma
iddiası ile Orta Doğu ülkelerinin önemi tekrar vurgulanmıştır (TİM, 2010). Bu ülkelerle yapılan ticaretin böylesi
bir artış göstermesinde benzer tarihi, dini, kültürel ve akrabalık bağları, doğal kaynak sahipliği ve komşular arası
ucuz taşıma maliyetlerinin olması da etkili olmaktadır (Çeştepe, 2012).
3
1981 yılında kurulan birliğin üyeleri: Bahreyn, Katar, Kuveyt, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi
Arabistan’dır.
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
Grafik: Ortadoğu Ve Kuzey Afrika Ülkelerinin Türkiye’nin Toplam İhracat İçindeki
Payının Yıllara Göre Seyri4
18,00
16,00
14,00
12,00
10,00
8,00
6,00
4,00
2,00
0,00
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
Kuzey Afrika ülkeleri özelinde Tablo 6 ve 7 incelediğinde 2002 ile 2011 yılları kıyaslandığında Mısır,
Fas ve Tunus’un toplam ihracat içinde aldıkları pay yaklaşık olarak 2-2,5 kat artmıştır (sırasıyla Mısır için bu
oran 0,9’den 2,05’e; Fas için 0,38’den 0,68’e ve son olarak da Tunus için bu oran 0,34’ten 0,59’a çıkmıştır). Bu
bölgeye ihraç edilen mallar açısından bakıldığında ise en çok demir ve çelik, petrol ve petrolden elde edilen
ürünler, tekstil ürünler (iplik, kumaş, yer kaplamaları, hazır eşya), motorlu kara taşıtları, bisiklet ve
motosikletler, bunların aksam ve parçaları ihraç edilmiştir.
4
Grafik hazırlanırken, bu çalışmada üzerinde durulan ülkelere yapılan ihracat değerli kullanılmıştır.
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
Tablo 6: Türkiye’nin Kuzey Afrika Ülkelerine Yaptığı İhracat Değerleri
YIL
CEZAYİR
MISIR
LİBYA
FAS
2002
514.282.276
326.389.041
165.112.006
138.330.675 121.141.720 36.059.089.029
2003
573.001.756
345.778.773
254.740.870
180.779.232 220.015.179 47.252.836.302
2004
806.115.152
473.145.309
337.204.154
330.058.660 256.162.186 63.167.152.820
2005
807.138.374
687.299.362
384.166.547
370.824.723 294.785.234 73.476.408.143
2006
1.020.696.303 709.353.121
489.261.223
551.377.105 324.892.895 85.534.675.518
2007
1.231.724.943 902.702.916
643.149.901
721.594.690 530.276.892 107.271.749.904
2008
1.613.644.307 1.426.449.760 1.074.287.855 957.768.645 778.098.265 132.027.195.626
2009
1.777.198.148 2.599.030.331 1.795.117.369 598.540.652 645.767.374 102.142.612.603
2010
1.504.590.140 2.250.576.879 1.932.370.242 623.957.425 713.631.595 113.883.219.184
TUNUS
TÜRKİYE TOPLAM İHRACATI
2011 1.470.547.381 2.759.311.302 747.629.415
920.895.944 802.302.122 134.906.868.830
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
Tablo 7: Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırmasına Göre 2011 Yılı İtibariyle
Kuzey Afrika Ülkelerine Yapılan İhracat Miktarı (Bin ABD Doları)
ÜRÜN ADI
Cezayir
Fas
Libya
Mısır
Tunus
Toplam
Demir ve çelik
153.210
261.007
55.177
625.823
125.649
1.220.867
Petrol, petrolden elde edilen ürünler
Tekstil ürünleri (iplik, kumaş, yer
kaplamaları, hazır eşya)
Motorlu kara taşıtları, bisiklet ver
motosikletler, bunların aksam ve
parçası
Demir,
çelik,
bakır,
nikel,
alüminyum ve diğer adi metallerden
eşya
Elektrik makineleri, cihazları ve
aletleri, vb. aksam, parçaları
Giyim
eşyası
ve
bunların
aksesuarları
Özelliği olan belirli sanayiler için
makineler ve aksamı
Diğer
genel
endüstri
makine/cihazların aksamları
4.304
36.968
3.512
871.257
4.603
920.646
79.881
175.376
45.933
200.932
174.292
676.416
349.477
91.204
9.047
38.983
61.174
549.887
80.982
54.646
47.967
98.636
67.228
349.461
109.302
53.758
43.164
91.844
35.332
333.401
92.750
12.229
70.783
56.186
69.815
301.765
85.588
32.256
11.314
38.378
72.604
240.142
75.241
31.082
12.853
57.774
26.503
203.455
16.817
2.399
156.996 18.107
8.752
203.073
Hububat, hububat ürünleri
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
Orta Doğu ülkeleri ile ihracat ilişkilerinin seyrine bakıldığında en çok Bahreyn, Katar, Umman, Suudi
Arabistan ve BAE’nin yanında İran’ın 2002 yılında toplam ihracat içinde aldıkları paya göre 2011 yılında
aldıkları pay artış göstermiştir. Tablo 8 ve Tablo 9 beraber ele alındığında görülmektedir ki 2011 yılı itibariyle
Türkiye’nin Orta Doğu ülkelerine ihraç ettiği ürünler arasında ilk sıralarda demir ve çelik, elektrik makineleri,
cihazları ve aletleri, vb aksam ve parçaları, başka yerde belirtilemeyen çeşitli mamül eşyalar, petrol petrolden
elde edilen ürünler yer almaktadır.
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
Tablo 8: Türkiye’nin Orta Doğu Ülkelerine Yaptığı İhracat Miktarı (Bin Abd Doları)
YIL
BAHREYN İRAN
ÜRDÜN KUVEYT LÜBNAN UMMAN KATAR
SUUDİ
ARABİSTAN BAE
TÜRKİYE
TOPLAM
YEMEN İHRACATI
2002 16.935
333.962
116.650
139.036
187.338
31.373
15.572
554.643
457.327
119.361
36.059.089
2003 28.855
533.786
149.618
165.940
148.126
22.483
15.688
741.474
702.908
156.069
47.252.836
2004 54.415
813.031
229.464
266.090
234.400
29.119
35.026
768.518
1.143.728 203.945
63.167.152
2005 41.915
912.940
288.648
210.349
195.910
39.959
82.045
962.155
1.675.187 197.193
73.476.408
2006 35.303
1.066.901 321.660
219.016
240.598
71.000
342.146
983.226
1.985.696 197.868
85.534.675
2007 76.651
1.441.190 389.305
221.292
393.216
91.831
449.962
1.486.917
3.240.940 274.289
107.271.749
2008 308.223
2.029.759 460.738
493.035
665.054
215.755
1.074.012 2.201.875
7.975.400 353.604
132.027.195
2009 113.628
2.024.546 455.352
211.242
688.680
105.517
289.361
1.768.216
2.896.572 379.262
102.142.612
2010 172.023
3.044.177 571.333
395.051
618.318
129.310
162.549
2.217.645
3.332.885 330.392
113.883.219
3.706.653 272.732
134.906.868
2011 160.418
3.589.634 506.838 297.207
718.257
214.650
188.137 2.763.475
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
Tablo 9: Uluslar Arası Standart Ticaret Sınıflandırmasına Göre 2011 Yılı İtibariyle
Orta Doğu Ülkelerine Yapılan İhracat Miktarı (Bin ABD Doları)
Bahreyn İran
Suudi
Lübnan Arabistan Umman Ürdün
ÜRÜN ADI
BAE
Demir ve çelik
Başka yerde belirtilmeyen
çeşitli mamül eşyalar
Petrol, petrolden elde
edilen ürünler
Teksitil ürünleri (iplik,
kumaş, yer kaplamaları,
hazır eşya)
Elektrik
makinaları,cihazları
ve
aletleri,
vb.aksam,parçaları
Demir, çelik, bakır, nikel,
aluminyum ve diğer adi
metallerden eşya
Diğer
genel
endüstri
makina/cihazların
aksamları
Giyim eşyası ve bunların
aksesuarları
Altın,parasal
olmayan
(altın
madeni
ve
konsantreleri hariç)
941.238 4.040
481.247 15.116 100.244 234.910 790.962
45.352
96.597
163.615 2.873.326
769.142 38.945
80.509
4.142
5.745
36.788
105.869
7.492
13.262
507
1.062.405
852.034 2.217
8.628
8.792
1.307
33.315
77.132
45.163
8.911
525
1.038.027
70.624
325.232 8.472
34.707
33.385
326.313
6.286
35.098
3.591
852.161
113.866 58.504
220.530 46.470 14.543
20.272
246.718
27.844
28.201
10.386
787.337
54.282
3.263
209.230 17.823 13.408
24.192
77.330
12.980
31.820
3.032
447.364
31.559
1.924
209.162 5.953
6.055
16.985
63.854
5.342
24.887
3.037
368.763
86.605
1.986
22.339
5.082
17.999
50.809
132.631
813
25.582
831
344.682
53.651
-
1.839
-
-
-
-
-
335.110
17.214
2.689
335.063
8.449
279.619 -
Katar Kuveyt
Meyve ve sebzeler
21.509 550
89.615 1.468 15.174
16.522 168.821
1.498
(Kaynak: TÜİK’in internet sitesinde yer alan veri tabanından alınan değerlerler yeninde düzenlenmiştir.)
Yemen Toplam
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yapılan ihracat birlikte ele alındığında, yapılan ihracatın ürün
kompozisyonunun düşük veya orta teknoloji yoğun ürünlerin satıldığı gözlemlenmektedir. bu da rekabet avantajı
ve ikame edilebilirlik bakımından Türkiye dış ticaretinin geleceği için gerekli dönüşümlerin yapılmasının
gerekliliğini vurgulamaktadır. Nitekim Türkiye komşularıyla ticari ilişkilerinde kolay ikame edilebilecek ürünler
üzerinden rekabet etmekte, bu durum da orta ve uzun vadede Türkiye’nin daha rekabetçi aktörler tarafından
ekarte edilmesi riskini beraberinde getirmektedir. Türkiye’nin ihraç kalemlerini daha çok maliyetler üzerinden
rekabet edilen düşük katma değerli ürünler oluşturmaktadır (Kutlay, 2012).
5. SONUÇ
2002 sonrasında Türkiye’nin ihracat yaptığı ülke kompozisyonunda, coğrafi ülke gruplarının toplam
ihracat içinde aldıkları paylarda dikkate değer bazı değişimler göze çarpmaktadır. Özellikle de uzun yıllardır en
önemli ihracat partneri olan AB ülkelerinin payının giderek düşmesi, buna karşın Yakın ve Orta Doğu, Asya ve
Kuzey Afrika ülkelerinin aldıkları payın artış göstermesi böyle bir değişimin neden meydana geldiği sorusunu
akla getirmektedir. Bu çalışmada Türkiye’nin genel ihracat yapısı ve seçilmiş bazı Orta Doğu ve Kuzey Afrika
ülkelerine yapılan ihracatın yapısı birlikte ele alınarak bazı çıkarsamalar yapılamaya çalışılmıştır. Özellikle 2002
sonrası hem Türkiye ekonomisi hem de dünya ekonomisinin toplamı bakımından bazı ekonomik ve siyasi
olaylar ihracatta böyle bir değişimin meydana gelmesine neden olmuştur. İhraç edilen ürün kompozisyonuna
bakıldığına hala düşük veya orta teknolojili ürünlerin önemli bir paya sahip olması; çalışmaya konu bölgeye
ihraç edilen ürünlerin de aynı özelliklerde olması ihracat yapısında bir dönüşümden çok konjonktürel
gelişmelerin neden olduğu bir durumu işaret etmektedir. Niteliksel bir dönüşümden çok niceliksel bir değişim
meydana gelmiştir. Bu da Türkiye ekonomisindeki kırılganlıkların azaltılması ve dış şoklara karşı hassasiyetinin
azaltılması için, uzun dönemli bir stratejik plan ile katma değeri yüksek ürün üretiminin gerekliliğinin
vurgulaması açısından önemlidir.
KAYNAKÇA
BALAAM, D.; DILLMAN, B., (2010), Introduciton to Political Economy, 5. Edition, Pearson Higher Ed. USA
BORATAV, K., (2012), Türkiye İktisat Tarihi 1908-2009, 17. Basım, İmge Kitabevi, Ankara.
CEM, İ., (2001), Turkey in the New Century, 2. Edition, RUSTEM, Mersin.
ÇEŞTEPE, H., (2012), “ Türkiye’nin Seçilmiş Orta Doğu Ülkeleriyle Ticaretinin Analizi”, Ekonomik ve Sosyal
Araştırmalar Dergisi, Cilt.8, Sayı.2
DAVUTOĞLU, A., (2013), “Berlin duvarı gibi değil, komşulara açık kapılar olan sınırlar istiyoruz. İnsanların,
malların,
sermayenin
ve
fikirlerin
serbestçe
dolaşacağı
bir
Orta
Doğu
istiyoruz”
(http://www.iwf.org.tr/2012/10/disisleri-bakani-ahmet-davutoglu-yeni-bir-ortadogu-istiyoruz/?lang=tr,
(11.05.2013)
GROS, D.; SELÇUKİ, C., (2013), “The Changing Structure of Turkey’s Trade and Industiral Competitiveness:
Implications fort he EU, Istanbul Poicy Center-Sabancı University, Working Paper No.3
HABIBI, N.; WALKER, J., (2011), “What Is Driving Turkey’s Reengagement With the Arab World?”,Crown
Centes for Middle East Studies-Boston University, No.49
HEPAKTAN, E., (2006), 1980’den Günümüze, Türkiye’nin Dış Ticaret Haddindeki Yapısal Değişimin Dış
Ticaret Hadleri Üzerindeki Etkileri, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Manisa
İZMEN, Ü.; YILMAZ, K. (2009), Turkey’s Recent Trade and Foreign Direct Investment Performance,
TÜSİAD-Koç University Economic Research Forum W orking Paper Series, No. 0902.
KAZGAN, G., (2013), “2008 Krizi Üsseleşirken Türkiye’nin
http://www.tek.org.tr/dosyalar/42-KAZGAN.pdf, (04.06.2013)
Sürdürülemez
Büyüme
Modeli”,
KİRİŞÇİ, K., (2009), “The Transformation of Turkish Foreign Policy: The Rİse of the Trading State”, New
Perspectives on Turkey, No. 40
KRUGMAN, P.; OBSTFELD, M.; MELITZ, M., (2012), Interational Economics Trade and Policy, 9.
Edition, Pearson, Boston, USA
Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur.
KUTLAY, M., (2012), “Yeni Türk Dış Politikası”nın Ekonomi Politiği; Eleştirel Bir Yaklaşım”, Uluslararası
İlişkiler,Cilt.9, Sayı 35
KÜÇÜKKİREMİTÇİ, O.; KARACA, M.E.; EŞİYOK, B.A., (2010), “Türkiye’nin İhracatında Öne Çıkan
Sektörlerde
Temel
Pazar
Ülkeler,
Rakipler
ve
Rekabet
Gücü”,
http://www.daka.org.tr/panel/files/files/belgeler/planlama/ihracatta_temel_pazar.pdf, (12.08.2013)
MALİYE
BAKANLIĞI
YILLIK
EKONOMİK
RAPOR,
(2011),
http://www.maliye.gov.tr/YillikEkonomikRapor/Y%C4%B1ll%C4%B1k%20Ekonomik%20Rapor%202011.pdf,
(09.12.2013)
NURGENT, J.; PERASAN. H., (2007), “Introduction: Explaining Growth in the Middle East” (Editör:
NURGENT, J.; PERASAN. H.), Explaining Growth in the Middle East, 1-26, Elsevier, Oxford, United Kingdom
ÖNİŞ, Z., (2011), “Multiple Faces of the “New” Turkish Foreign Policy: Underlying Dynamics and a Critique”,
Insight Turkey, Vol. 13, No. 1
SÖNMEZ, M., (2009), 100 Soruda Küresel Kriz ve Türkiye, Alan Yayıncılık, İstanbul.
TARHAN, V., (2013), “Cari Açık Problemi ve Dış Finansman Bulma Sorunu”, http://t24.com.tr/yazi/cari-acikproblemi-ve-dis-finansman-bulma-sorunu/8173, (30.12.2013)
TEZGÜR, G.M.; GRIGORESCU, A., (2013), “Act,v,sm in Turkish Foreign Policy: Balancing European and
Regional Interest”, International Studies Perspectives, doi: 10.1111/insp.12004
TÜRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ (TİM), (2010), “2023 İhracat Stratejisi Raporu”,
http://www.tim.org.tr/files/downloads/2023/tim%202023%20ihracat%20stratejisi%20raporu.pdf7,(04.01.2013)
YELDAN, E.; TAŞÇI, K.; VOYVODA, E.; ÖZSAN, M.E., (2012), “Orta Gelir Tuzağı’ndan Çıkış: Hangi
Türkiye?”, https://www.academia.edu/3349233/Orta_Gelir_Tuzagindan_Cikis_Hangi_Turkiye, (05.04.2013)
YÜKSELER, Z.; TÜRKAN, E., (2008), Türkiye’nin Üretim ve Dış Ticaret Yapısında Dönüşüm Küresel
Yönelimler ve Yansımalar, TÜSİAD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu, No. 453.
Download