Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013 Prof. Dr. Seçkin ARUN 100

advertisement
Veteriner Tümör Bilimi
Hazırlayan: Prof . Dr. Seçkin Serdar Arun
Neoplazi, kanser, tümör kelimeleri halk dilinde aynı anlamda kullanılmaktadır.
Neoplazinin kelime anlamı yeni büyümedir. Neoplazi kelimesi normal doku
büyümesini aşan ve bulunduğu doku ile paralel olmayan bir büyümeyi anlatır.
Kanser kelimesi halk arasında kötü huylu (habis, malign) neoplastik yapılar için
kullanılır. Kelime anlamı latincede yengeç anlamındaki kelimeden gelmektedir.
Neoplastik dokular belli bir otonomiye sahiptir. Kendi damar sistemini ve destek
dokusunu oluşturabilir. Örneğin hasta genel olarak zayıflarken tümör dokusu
büyüyebilir. Genel kullanımda Neoplazi yerine Tümör kelimesi kullanılır. Tümörün
tüm konularını da içeren bilime onkoloji denir. Onkos: Tümör, logos: çalışma).
Tümör dokunun mikroskobik ve makroskobik özellikleri ve bölgesinde lokalize
kalması, yani yayılmaması gibi özellikleri göz önüne alınarak bu tip tümörlere
selim=benign karakterdedir denilir. Bu tip tümörler opere edildiğinde hasta hayatta
kalır. Buna rağmen selim tümörler ödem, basınç, konjesyon, fonksiyon bozukluğu,
iskemi gibi bir çok patolojik bozukluğa neden olabilir.
Malign olarak değerlendirilen tümör çevreye veya uzaklara yayılan, bulunduğu
veya gittiği (=metastaz) bölgede yıkım oluşturan tümörlerdir
Resim. Köpekte meme tümörü:(Vet. Hek.Dr. Hasan Sontaş tarafından çekilmiştir)
100
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Resim: Tüm meme dokusunu kaplayan habis meme tümörü
Tümörleri Adlandırılması:
Selim-Benign Tümörler
Tümörün kaynaklandığı dokunun hücre tipine göre –oma son ek ilavesi ile
isimlendirilir.Fibröz bağ dokudan köken alıyorsa (bağ dokunun temel hücresi
Fibrositlerden köken aldığı için) Fibroma, Kıkırdak dokudan (Kondrosit) Kondroma
İsimlendirmede bazı kuralsızlıklar vardır. Bazen Mikroskobik ve makroskobik
özelliklerine göre sınıflandırılır. Örneğin Adenom kelimesi bez yapıları oluşturan
veya bezlerden kaynaklanan selim tümörler için kullanılır. Bazı tümörlerde ise yeterli
kadar bez yapısı göstermeyen ama böbrek tubuluslarından kaynaklanan bez yapısı
göstermeyen iyi huylu tümöre de Adenom adı verilir. Örneğin papiller yapılar
oluşturan Papilloma derinin epitel kökenli iyi huylu viral tümörüdür.
TÜMÖR-İsimlendirme
Habis Tümörlerde İsimlendirme
• Kötü huylu tümörler köken aldıkları
dokunun histogenezisine göre
adlandırılır
•
Mezenşimal
Epiteliyal
Sarkoma veya
sarkom
Sarcoma
1/14/2009
Fibrositlerden
Karsinom veya karsinoma
Carcinoma
Doç. Dr. Seçkin Serdar Arun
2005 Tümör ders sunumu
8
dokudan köken alan habis tümör Fibrosarkom, kıkırdak dokudan
köken alan habis tümör (Kondrositlerden köken aldığı için) Kondrosarkom olarak
adlandırılır. Kemik dokudan köken alan habis (Osteositlerden ) tümöre Osteosarkom
101
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
adı verilir. Habis tümör dokusu epitel kökenli ise Karsinoma adını alır.
Yüzey
epitelinden köken alıyorsa Squamous Hücreli Karsinoma, bez epitellerinden köken
alıyorsa Adenokarsinoma gibi. (Epitelial hücrelerin üç germ yaprağından köken aldığı
unutulmamalıdır.
Renal
Tubuller
epiteller
(mesodermden),
derinin
epitelleri
(Ektoderm) ve bağırsak epiteli (endoderm) kökenli tümörler karsinomdur.)
Habis tümör isimlendirmesinde de kurala uymayan tümörler vardır.Lenfositlerin
habis
tümörlerine
Lenfoma,
Beyin
zarının
habis
tümörüne
Meningioma,
Melanositlerin habis tümörüne Melanoma, serozayı örten mesotel hücrelerinin habis
tümörüne Mezotelyoma denmesi sonları –oma ile bitmesine rağmen bu tümörlerin
habis olması kural dışı tümörlere örnektir. Blastoma’son eki tümörün embriyonal
karakterli olduğunu belirtir. Örneğin Hepatoblastom, Nefroblastom, Medülloblastom.
Tümör tek bir embriyonal yapraktan köken almışsa ve farklı doku kompenetleri
oluşturmuşsa Miks Tümör, birden fazla germ yaprağından köken alıyorlarsa Teratom
olarak adlandırılı. Birden fazla benzer tümörün olması ‘atozis’ son eki ile belirtilir.
Örneğin Papillomatozis, Adenomatozis, Fibromatozis
Tümörlerin Bünyesi
Tümörlerin bünyesi yani yapışı genellikle iki temel dokudan oluşur. Bunlar da:
a. Tümörün parankimi - tümörü yapan doku.
b. Tümörün stroma'sı - bağ doku ile kan ve lenf damarlarıdır. Buna destek doku da
denir.Bu iki temel doku ayrı ayrı ele alınırsa;
a. Tümörün parankimi, tümörün en önemli unsuru olup sınırsız olarak üreyen,
çeşitli hücre ve dokuları simgeler. Kısaca parankim her tümöre mahsus olan bir
dokudur ve tümör bu dokudan köken alır.
b. Tümörün stroması; tümörün içinde bulunan bağ doku ile kan ve lenf
damarlarının oluşturdukları dokudur. Aslında stroma tümörün bir dayanak = destek
dokusudur. Bu doku tümörün kök aldığı dokunun bağ dokusundan gelişir ve bütün
tümörlerde benzer nitelikte olan bir dokudur.Tümörler, söz konuşu parankim ve
stromanın tümör yapısındaki durumuna göre şu alt bölümlere ayrılır.
1. Organoid tümörler
Bu çeşit tümörlerde parankim île stroma birbirinden çok belirgin bir biçimde
ayrı görünüm içinde bulunurlar. Örneğin; papillomda olduğu gibi.
102
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
2. Histioid tümörler
Bu cins tümörlerde parankimin aşın derecede çok olmasma karşılık stroma o
derecede azdır. Bu çeşit tümörler çoğunlukla bir cins hücreden oluşmuş görünümünü
verirler,örneğin; yuvarlak hücreli sarkomlar gibi.
3. Miks tümörler:
Bu çeşit tümörlerde ise parankim birden fazla olan, değişik dokulardan oluşur.
Bunlarkarışık karma tümörlerdir, örneğin; kemikleşme gösteren köpek meme
tümörleri gibi.Tümörler de diğer organlarda olduğu gibi kan dolaşımı sistemlerim
kendileri geliştirir.Yalnız tümörlerdeki kan damarları embriyoner dönemdekine
benzeyen kapillar damar niteliğindedir. Kısaca bu damarlar eksiklikleri olan bir yapı
gösterir.Tümör içinde sinir dokusunun oluşup oluşmadığı ise tartışma konusudur.
Tümör içinde yer alan sinirlerin çoğunlukla ana dokudan kök aldığı tahmin edilmekte
Tümörlerin Gelişim Özellikleri Tümörlerin Diferensiyasyonu
Tümörlerdeki gelişmenin niteliği, tümör hücrelerinin sürekli ve kontrolsüz
üremesiyle oluşan sınırsız bir büyüme halidir. Bu özelliği tümöre yıkıcı ve korkunç bir
nitelik kazandırır. Tümörlerdeki bu gelişmenin derecesi değişiktir ve hızlı büyüyen
tümörler en korkulan tümörlerdir.
Tümör hücreleri çoğunlukla mitoz yolu ile üreyip çoğalır. Bazı tümörlerde ise
hücrelerin üremesi amitotik yoldan olur.
Üreyen ve tümörü yapan hücrelerin veya tümör dokusunun kök aldığı normal
hücre veya dokulara benzeme derecesine o tümörün diferensiyasyonu-olgunluğu
denir. Söz konusu diferensiyasyon yönünden tümörler iki önemli alt gruba ayrılır.
1. Tümör hücreleri tümörün kök aldığı doku hücrelerinin olgunlaşmış haline
çok benzerler. Bu tümör hücrelerinde az sayıda mitoz durumu-mitotik figür görülür.
Dolayısıyla oluşan tümötün yapısı da kök aldığı dokuya benzer. Bu çeşit tümörlere
diferensiye olmuş tümörler veya homoiotipik tümörrler denir. Bu gibi tümörler
genellikle iyi huylu-benign tümörlerdir. Bu çeşit tümörleri oluşturan hücrelerin yaptığı
103
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
işleri yani bu hücrelerin fonksiyonları da kök aldıkları normla dokunun fonksiyonuna
benzer.
2. Üreyen tümör hücreleri tümörün kök aldığı doku hücrelerinin olgun hallerine
az benzer. Böyle bir tümörün diferensiyasyonu- olgunluk derecesi azalmıştir. Bu gibi
tümörlere diferensiye olmamış veya heterotipik tümörler denir. Heterotipik tümörlerin
hucrelerindeki farklılık bazen o kadar buyük olur ki bu gibi durumlarda tümörlerin kök
aldığı doku kesinlikle belirlenemez. Bu tümör hücrelerine anaplastik hücreler denir.
Heterotipik tümörlerde üremekte olan hücreler çok sayıda mitotik figür gösterir. Bazen
hücrelerdeki üreme o kadar hızlı olur ki bunlar normal üreme yöntemlerini kaybeder.
Buna ilgili olarak mitoz olaylarında anormal durumlar baş gösterir. Bilinen bipolar • iki
kutuplu mitoz yerine bir hücreden 3-4 yavru hücre gelişecek şekilde mitoz durumları
oluşur. Böylece bu anormal üreme sonucu tripolar = üçlü ve multipolar = birçok
kutuplu mitotik figürler ortaya çıkar. Bazen de hücrelerin sitoplazması çekirdeğin
bölünmesine ayak uyduramadığından bir hücrede birden çok çekirdek toplanır ve
böylece çok çekirdekli, iri, tümör dev hücreleri oluşur. Heterotipik tümörler genellikle
kötü huylu-malign tümörlerdir, bunların teşhisi de güçtür.
Yapı, düzen ve boyanma özellikleri bakımmdan herhangi bir doku örneğine
uyum göstermeyen tümöral üremelere = gelişmelere anaplasie denir.
Diferensiyasyon
Hücrenin embriyonik (İlkel) Hali
Gelişmiş Normal Hücre
Kötü diferensiye
İyi diferensiye
Atipik, indiferensiye
Andiferensiye, Anaplastik
1/14/2009
Doç. Dr. Seçkin Serdar Arun
2005 Tümör ders sunumu
16
104
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Tümörleri büyüme özellikleri bakımından iki gruba ayrılır.
1. .Expansif büyüyen tümörler
2. İnfiltratif büyüyen tümörler.
1. Ekspansif Büyüyen Tümörler
Bu çeşit büyüme halinde, tümör hücrelerindeki üreme = çoğalma gücü
tümörün orta kesimine rastlayan hücrelerde yoğunlaşmışlır. Bu bölgedeki hücrelerde
mitoz olaylarına rastlanabilir. Buna karşılık tümör kitlesinin çev·re kesimindeki
hücreler, çoğalma yeteneğinden yoksundur. Bu çeşit tümörlerin çevresinde ayrıca
fibröz birer kapsül de bulunur. Böylece tümör hücreleri çevre dokulardan kesin olarak
ayrılmış durumdadır. Bundan ötürü de ekspansif büyüyen tümörlerin hücreleri çevre
dokulara infiltre olamazlar. Hatta bu hücreler bazı hallerde kan veya lenf yolu ile
taşınma imkanı bulsa da bunlar ulaştıkları yerlerde yaşamlarını sürdüremez. Kısacası
bu çeşit tümörler metastaz yapamaz. Bunun sonucu olarak bu tümörler içi dolu lastik
bir top biçiminde kalmak üzere ve komşu dokuları iterek, ayırarak, tıpkı patates gibi
olan yumru köklü bitkilerin toprak içinde büyümesi gibi büyürler. Böyle bir tümör
vücudun üst yüzünde bulunuyorsa dışarı doğru gelişebilir. Ayrıca kendilerini saran
dokulara karşı ezici bir baskı sonucu basınç atrofisi de yaparlar. Ekspansif büyüyen
tümör/er operasyonla ve kolayca yerinden çıkarılabilir. Özet olarak ekspansif
büyüyen tümörler yavaş büyüyen, homoiotipik-iyi huylu, operasyonla alınabilen ve
daha az korkulan tümörlerdir.
105
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Resim: Kapsulalı ve ekspansif büyüyen bir tümör. Çevresinden kalın bir kapsula ile sınırlı
(Resim: Seçkin Serdar ARUN.
2. İnfiltratif Büyüyen Tümörler
İnfiltratif olarak büyüyen tümörlerde, tümör hücrelerindeki üreme == çoğalma
gücü, tümörün çevresine rastlayan hücrelerde yoğunlaşmıştır. Bundan dolayı da
tümörün kıyı kesiminde bulunan tumör hücreleri aşırı bir canlılığa sahip olup hızlı ve
düzensiz bir biçimde üreyip çoğalır. Bu hücrelerde çok sayıda mitoz olaylarına
rastlanır. Böylece giderek sayıları aşırı derecede artan tümör hücreleri· ne daha çok
yer, daha çok besin ve oksijen gerekir. Bundan ötürü çok sıkışık bir durum alan tümör
hücreleri tek tek veya gruplar halinde olarak kendilerine yer bulmak üzere komşu
hücreler ve tıpkı saçak köklü bitkilerin toprakta kök salması gibi dokular arasına
sızarlar-infiltre olurlar. Bunun sonucu ev sahibi dokular sıkışır, hücreleri giderek
basınç atrofisine uğrar veya değişen biçimlerde dejenere ve nekroze olarak gözden
silinir. Bunların yerini ise tümör dokusu alır. Böyle tümör dokusu giderek büyümesini
sürdürür. Bu durumda infiltratif büyüyen tümörler yolları üzerine çıkan her dokuyu,
hatt'a kemik dokusu da olsa, yıkıma uğratır. Bu yıkıcı özelliğinden ötürü infiltratif
tümörler kötü huylu-malign tümörler olarak sınıflandırılır.
106
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
.
Bu arada infiltratif tümörlerin hücreleri er veya geç bu bölgede bulunan lenf
veya kan damarlarına da infiltre olurlar. Tümör hücreleri damar lümenine ulaşınca
lenf veya kan dolaşımında emboli biçiiminde dolaşmaya başlar. Bu hücre veya hücre
grupları ulaştıkları yerlerde yaşamlarını sürdürüp ürerler ve kısaca metastazlar
oluştururlar. Açıkça anlaşılacağı gIbi infiltratif büyüyen tümör dokusu ile ev sahibi
doku arasında herhangi bir sınır, kesinlikle söz konusu değildir. Bundan dolayı da bu
çeşit tümörler operasyonla ancak çok erken dönemlerde ve güçlükle alınabilirler.
Özet olarak; infiltratif büyüyen tümörler, çabucak büyüyen, mitotik figürleri
bololan, metastaz yapabilen, heterotipik-kötü huylu, operasyonla zor alınabilen ve
çok korkulan tümörlerdir.
Resim. Dalağı ve mesenteriumu kaplamış belli bir sınırı olmayan, infiltratif
yayılan habis tümör. (Resim: Seçkin Serdar ARUN.)
107
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Tümörlerin Yayılması - Metastaz Yapması
Tümörlerin vücutta yayılması yani metastaz yapması genellikle kötü huylu
malign tümörler için söz konusudur. Tümörlerdeki yayılma olayı sadece bir organda
olduğu gibi bütün vücut bölgelerinede olabilir. Malign tümörler aşağıda sıralanan
yollardan biri veya birkaçı ile yayılır.
1. İnfiltrasyon - sızma yolu ile yayılma. .
2. Lenfogen - lenf damarları yolu ile yayılma.
3. Hematogen - Kan damarları yolu ile yayılma.
4. Retrograt • lenf ve kan damarları yolu ile geriye doğru yayılma ve tırmanarak
yayılma.
6. Sinir kılıfları yolu ile - nöyro lenfogen yayılma.
7. Transplantasyon ve implantasyon - taşınma ve aşılanmayolu ile yayılma.
8. Değme ve baskı yolu ile yayılma.
Bu yayılma yolları birer birer ele alındığında;
1. İnfiltrasyon - Sızma yolu Ile yayılma
Daha önce de değinildiği gibi malign tümörler infiltratif büyüme özelliklerinden
ötürü önlerine Çııkan her dokuya sızar. Böylece, örneğin; bir mide kanser giderek
mide duvarının bütün katlarına, buradan peritona daha sonra mideye değmekte olan
karaciğer ve diğer komşu organlara sızar. Tümörün bu· ilerleyişi dokular içinde
bulunan lenf aralıkları yolu ile ve tabii yayılma yolları olan lenf ve kan damarları içine
kadar uzanır 1.
2. Lenfogen - Lenf damarları yolu ile yayılma
Lenf damarları içine ulaşan tümör, damar içinde de gelişmesini sürdürür. Lenf
sıvısına değmekte olan tümör dokusundan giderek çözülen tümör hücreleri, tek tek
veya gruplar halinde olmak üzere lenf sıvısı içinde, hücre embolileri halinde,
dolaşmaya başlar. Bu hücre embolileri bir yerde takılıp kalana kadar yol alır.
108
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Sonunda takıldıkları yerlerde üreyip ikinci derecedeki tümörleri - tümôr koloniilerini tümör metastazlarını yaparlar. Böylece bazen vücudun çeşitli organlarında aynı
biçimde birrçok tümörler oluşur. Lenf yolu ile oluşan metastazlar, lenf akımının ilk
uğrak yeri olan bölge lenf düğümlerinde yer alır. Ancak bazen tümör hücreleri lenf
düğümü engelini aşabilirr ve daha uzaktaki organlara ulaşıp yerleşebilir: Bu durumda
ilk tümörün bulunduğu organın bölge lenf düğümünde metastaz oluşmadığı halde
diğer bir organda bu tümöre ilgili metastaz görülebilir. Bu olay tümörden çözülen
tümör hücrelerinin, lenf düğümü ile bağlantısı bulunmayan, direklenf akımı yolu ile
yayıldıığına delalet eder. Lenfogen yayılma daha çok kanserlerde söz konusudur.
3. Hematojen-Kan damarları yolu ile yayılma
Bu durumda da kan damarı içine ulaşan ve burada gelişmesini sürdüren tümör
dokusundan tümör hücrelerinin çözülmesi ve hücre embolileri yapması ilk basamağı
oluşturur. Kan içinde dolaşşmaya başlayan tümör hücreleri, genellikle bu damarların
ilk kapillar damarlara ayrıldığı yerlerde takılır kalır ve burada üteyip çoğalır. Böylece
hemen tümörün bulunduğu organda metastazlar oluşur.
Venalara açılan tümörlerden kopan tümör hücreleri akciğerde metastaz yapar.
Mide ve bağırsak kanserinde tümör vena porta yolu ile karaciğerde metastaz yapar.
Akciğerde bulunan bir tümör akkciğer venalarına açıldığında kalbin sol karıncığından
büyük dolaşıma ulaşır ve bu yol ile de generalizasyon biçiminde bütün vücuda
yayılabilir. Ancak sayılan bu yayılma şekillerinde birçok farklar gösleren olaylar da
vardır. Venöz yayılma daha çok sarkomlar için söz konusudur. Çünkü sarkornlar
damardan zengin tümörlerdir.
4. Retrograd - geriye doğru veya tırmanarak yayılma
Çok seyrek görülen bir durum olup metastaz olayının lenf ve kan akımının ters
yönünde kendisini göstermesidir. Bunun sebebi lenf düğümündeki bir bozukluğa ilgili
olarak lenf akımında baş gösteren durgunluk ile kan akımındaki durgunluktur. Ancak
bu olaya ilgili gözlemler hayvanlarda henüz bildirilmemiştir.
109
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
5. Kanaliküler - Kanallar yolu ile yayılma
Bu yayılma biçimi de bir çeşit transplantasyon ile yayılmadan başka bir şey
değildir. Bu durumda tümör hücrelerinin vücutta bilinen bronş, sidik yolları, safra
kanalları v.b. kanallar yolu ile yayılması söz konusudur. Bu kanallara ulaşan
tümörlerden ayrılan hücre veya hücre grupları kanalların içinde akmakta olan sıvının
akıntısı yönünde bulunan dokulara yayılabilir.,
6. Sinir kılıfları yolu ile • nöyrolenfogen yayılma
Tümör hücrelerinin sinir kılıfları ile yayılma imkanı aslında sinir kılıflarındaki
lenf aralıkları ile diğer bir deyişle lenf yolu ile yayılmasıdır.
7. Transplantasyon - implantasyon ile yayılma
Taşıma ve aşılanma yolu ile yayılma. Aslında bu çeşit yayılma, aracısız, direkt
bir yayılma şeklidir ve daha çok serozalarda söz konusudur. Örneğin; karın
boşluğunda oluşan bir tümörden çözülen tümör hücreleri periton sıvısı içinde karın
peristaltiği ile karın boşluğundaki periton üzerinde tutunarak tüm alanlara yayılması.
Bazen bağırsaktaki tümör parçacıkları peristaltik ile bağırsakta besin maddelerinin
akışı yönünde diğer bir bağırsak kesimine transplantasyon ile yerleşip metastaz
yapar. Operasyon sırasında tümör hücrelerinin alet ve eldivenlı:ıre yapışması ve
daha sonra bu hücrelerin yara dudaklarına ve diğer yerlere taşınıp bulaşması ve
oralarda yerleşip üremeleri de transplanntasyon ile yayılma örnekleri arasındadır.
8. Değme-kontak ve baskı yolu ile yayılma
Bu konuda öncelikle değme ve sürtünme chJrumundan söz edilir. Böyle bir
yayılma olayı birbiri üzerine değen dokularda görülür. Örneğin; alt dudaktaki tümörün
üst dudağa; anal bölge derisindeeki tümörün kuyruk all'ı derisine aktarılması gibi.
Ancak aşılanma ile olan bu tür metastazlarda tümör hücrelerinin söz konusu sürtünen
dokulara yuvalanıp kalabilmesi için orada bir yaracığın, çatlağın, yarığın v.b.
bulunması da gereklidir.
110
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Buna benzer nitelikte olan dokunma biçimindeki bir metastaz durumu da tabii
olarak hayvanlardan hayvana olmak üzere düşünülebilir. Örneğin; dişi köpeklerin
vulvasında bulunan Sticker tümörün (TVT-Transmisible Veneral Tumor) çiftleşme
sırasında erkek köpeğin penisine geçebilir. .
Buraya kadar sayılan metastaz ihtimallerine rağmen tümörden sökülen her
hücre daima ve kesinlikle metastaz yapamaz. Bu hücrelerin büyük çoğunluğu ölür.
Kısaca anlaşılacağı gibi tümör hücreelerinden metastazın gelişmesi birçok şartların
varlığına bağlı kalır. Örneğin kan veya lenf akımının hızı, tümör hücrelerinin
ulaştıkları yere tutunup kalmaları ve orada üreyebilmeleri; bu hücrelerin ayrı ayrı
yaşama güçlerinin yetersizliği; tümör hücrelerinin yerleştiği bölgenin uygunluk
durumu; vücudun genel durumu v.b.
Bu açıklamaya göre metastazın hangi durumlarda ve ne zaman oluştuğu
konusu önemli bir soru olarak ortaya çıkmaktadır. Bu soru yerine göre değişik
biçimlerde cevaplandırılabilir. Örneğin; tüümör hücreleri çok sayıda olarak vücuda
yayıldığı halde bütün organlarda eşit.oranda metastaz görülmez. Nitekim akciğer,
böbrek ve özellikle karaciğerde sık olarak tümör metastazı oluştuğu halde dalakta
nadiren metastaz gelişir. Ayrıca belli organların tümörlerinde metastaz yapma
yönünden şu veya bu organ sistemine predileksiyon - eğilim gösterdiğide olabilir.
Nitekim insanla tiroid, prostat ve böbrek üstü bezi kanserlerinin kemik dokusuna
metaztaz yapma eğilimi öteden beri bilinmektedir. Bazen metastazlar primer tümörün
hemen oluşumunu izler. Bazen de metastazların ortaya çıkması ancak yıllar sonra
olur. Ayrıca primer tümörün operasyonla alınmasından sonra birden bire sayısız
metastazların ortaya çıktığı birçok defalar görülmüştür. Bu son durumda hakim olan
kanı primer tüümörün, metastaz yapacak hücrelerin gelişimini önleyici veya
engelleyici etki yaptığı merkezinde yoğunlaşmaktadır.
Tümör Metastazlarının Özellikleri
Tümör metastazları tümörden ayrılan hücrelerden oluştuğu için yapı
bakımından ilk tümörün yapıısına benzerler. Ancak bu kaidenin dışında kalan
111
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
durumlar da vardır. Örneğin; metastaz tümörü ilk tümöre bakış daha basit yapıda
olabildiği gibi daha iyi gelişmiş de olabilir. Hücre özelliklerinde de belli değişiklikler·
atipi durumu görülebilir. Adenokarsinomların metastazları basit hücre yığınları halinde
olduğu gibi, bez özellikleri, ilk tümörde olduğundan daha belirgin de olabilir.
Bu ihtimallerden ötürü primer tümörü metastazlarından ayırmanın bazen .güç
olabileceği ortadadır. Bu durumda büyük önem taşıyan ilk tümörü tanımak işi her
zaman için mümkün olmaz. Bu gibi hallerde histolojik yoklamalar olayı açıklığa
kavuşturur. Bazen primer tümörün çok küçü kkaldığı, metastazların ise alabildiğine
geliştiği olaylarda büyüklük oranına dayanarak primer tümör saptanamaz. .
METASTAZ-invazyon
Damarlara (Kan veya Lenf)
Kapsulaya
Çevre Dokulara Metastaz
Kana
Uzak doku ve organlara
Primer tümörle beraber benzer tümörlerin veya farklı
tümörlerin oluşması her zaman metastazı Sonucu
olmayabilir. Bazen bir etiyoloji aynı anda benzer/farklı
tümörlerin oluşmasına neden olabilir.
1/14/2009
Doç. Dr. Seçkin Serdar Arun
2005 Tümör ders sunumu
17
Tümörlerde Nüks Olayı
Tümörlerde nüks, tümörlerin operasyonla alınmasından sonra yerlerinde aynı
doku özelliği taşııyan yeni tümörlerin oluşması olayıdır. Bu durum özellikle infiltratif
büyüyen tümörlerin operasyonun dan sonra baş gösterir. Nüks olayı dokuda kalmış
olan veya operasyon sırasında kullanılan aletlerı, rastgele yara kenarlarına implante
edilen - ekilen tümör hücrelerinin buralarda üreyip çoğalması ile oluşur. İyi huylu,
112
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
ekspansif büyüyen, tümörlerin nüksleri ise söz konusu ana dokuda tümör oluşturma
yönünde özel bir eğilim bulunduğu ihtimalini gösterir. Nüks tümörlerinin gelişimi,
çoğunlukla operasyondan hemen sonra almak üzere korkunç bir canlılıkla patlak
verir. Bazı olaylarda ise nüks' tümörleri ilk tümörün alınmasından yıllar sonra
alevlenir. Nüks tümörlerinindoku yapısındaki dağıişiklikleri bazen metastazlardakini
andırır nitelikte olur.
Tümörlerln İyi ve Kötü Huylu Olması
Benign ve Malign Tümörlerin Ayrımı
Tümörlerin patolojik önemi, diğer bir deyişle iyi veya kötü huylu olması, vücuda
yaptıkları etkileri ile ölçülür. Söz konusu bu etkileri değerlendirmedeki ölçü unsuru
ise tümörlerin vücut için zararsız veya zararlı olmaları halidir. Bu duruma göre
tümörler iki büyük gruba ayrılır.
a. İyi huylu-selim-benign tümörler: Bunlar vücut için zarar!lız veya az zararlı
olan tümörlerdir.
b. Kötü huylu-habis-malign tümörler: Bunlar ise vücut için zararlı olan
tümörlerdir.
Kesin teşhisi sağlamamasına rağmen genel olarak iyi huylu tümörlerin tanıtıcı
özellikleri aşıdaki gibi sıralanabilir.
1. İyi huylu tümörler lokalize - yerleşik tümörlerdir ve kitleleriyle yer kaplarlar.
2. Tümör dokusu kök aldığı doku ya benzer. Tümör parankimi ile stroması arasındaki
ilişki normal dokudaki gibidir.
3. Tümörün parankimi oluşturan hücreler iyi diferensiye olmuştur ve normal doku
hücrelerine benzerler.
4. Tömör hücreleri arasındaki ilişki normal doku hücrelerine benzer.
5. iyi huylu tümörler homoiotipik tümörlerdir.
6. Benign tümörler yavaş büyür.
7. Tümör parankim hücrelerinde az sayıda mitoz görülür, görülen mitotik figürler de
normal-bipolar durumdadır.
113
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
8. Selim tümörler merkezden çevreye doğru genişleyerek yani ekspansif olarak
büyur.
9. Bu çeşit tümörlerin büyümesi bazen durabilir.
10. İyi huylu tümörlerin çevresinde genellikle fibröz bir kapsül bulunur.
11. Bu tümörler komşu dokuları iterek kendilerine yer açarken bu dokularda basınç
atrofisi yapar. (Bu kuralın dışında olarak Layemiyom, Hemangiom, Lenfangiom,
Neurinom ve Neurofiromların köpsülleri yoktur. Bu tümörler infiltratif büyürler).
12. İyi huylu tümörler asla metastaz yapmaz. (Ancak bazı kondromlar sistem
hastalığı niteliğınde duğundan çeşitli organlarda tümör düğümcülükleri oluşturabilir.
13. İyi huylu tümörler kapsüllü olduklarından operasyonla alınabilirler.
Kötü huylu tümörlerin - Kanserlerin tanıtıcı özellikleri de aşağıdaki gibi
sıralanabilir.
1. Kötü huylu tümörler infiltratif olarak yani sızarak büyürler.
2. Kötü huylu tümörlerin kapsülleri yoktur.
3. Kanserler komşu dokuların en az direnç gösterdiği yerlere doğru, normal dokuları
yıkıma uğratarak ilerler
4. Kanserlerde büyüme süreklidir.
5. Kötü huylu tümörlerin hücre ve doku yapısı kök aldıklan dokulara benzemez. .
6. Kanserler heterotipik tümörlerdir.
7. Kanser hücreleri az diferensiye olmuştur. .
8. Kanser hücreleri genellikle kök aldıkları dokunun embriyoner haline benzer.
9.Kanser hücreleri atipiktir, anaplastiktir. Kısaca şekil, büyüklük, fonksiyon ve
boyanma bakımından: ne kök aldıkları doku hücrelerine ne de birbirlerine
benzemezler
10. Malign Tümörlerde çok sayıda tipik ve/veya atipik mitozlara rastlanır.
11. Malign tümörler hızlı büyür
12. Bazı malig tümörlerde tümör dev hücreleri bulunur.
13. Malign tümörler metastaz yapar
14. Habis tümörlerde hücreler arası bağ azalmıştır, bu özelliği ile çok sayıda tümör
hücre döküntüsü yapabilir
114
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
15. Habis tümörlerde hücreler eritici enzimler salgılayarak çevre dokuyu yıkıma
uğratır.
16. Habis tümörlerde hücreler glikolizis yaparak oksijen olmadan enerji üretebilirler.
17. Ayrıca habis tümörlerde hücrelerin kendi yetenekleri ile oksijen sağlama özelliği
vardır. Embriyonel dokuda da gözlenen Anaerobiyoz denilen bu özellikle hücreler
dolaşımdan bağımsız olarak çoğalırlar.
Tümör Genetiği
Bilindiği gibi hücreler ve dokular genetik kontrol ve yönetimi altındadır. Tümör
hücreleri ise değişime uğramış genetik yapıya sahiptir. Bu nedenle kendi başlarına ve
kontrolüz olarak çoğalırlar. Tümöral hücrelerin genetik yapıları çok yönlü olarak
ortaya konmuş değildir. Ama onkogenlerin, Tümörsuprasyon geni ve ayrıca
karakterize, duyarlılık, direnç, invazyon ve antiinvazyon genleri tümör hakkındaki
temel bilgilerini değiştirmiştir .
Onkogenler; Normal şartlarda genlerin sayısı, hücrelerin gelişmelerini ve
farklılaşmalarını kontrol eder. Bu genler protoonkogenler olarak tanımlanmıştır. Bu
gen hücrede büyüme ile farklılaşmada mutlaka gerekli olan bir gendir. Onkogen ise
bu genin mutasyona uğramış halidir. Bu genler tümör hücrelerine nasıl üremeleri
gerektiğini kodlar. Diğer bir deyişle kanser hücresinde otonom hücre büyümesini
uyaran genler onkogen adını alır. Bu güne kadar otuz faklı onkogen hücre genomu
içinde ayrıca otuz tane de tümör virusları içinde saptanmıştır
Onkogenler ” i.d.R”
harflerinden oluşan üç harf ile tanımlanırlar. Bununla
beraber viral onkogenler “ v-” hücresel onkogenler “c-“ harfleriyle belirtilir. Onkogenin
genlerdeki yerine bağlı olarak nüklear veya sitoplazmatik onkogenler olarak ayrılırlar.
Nüklear onkogenler çok sayıda benzer fonksiyon gösterirler; sınırsız üreme ve hızlı
gelişme yeteneği gibi etkileri vardır. Sitoplazmatik onkogenlerin bir çoğu büyüme
faktörlerini ve büyüme reseptörlerinin üretimini arttırarak etki eder. Bu yolla hücreler
kendi kontrollerinde kontrolsüz olarak çoğalırlar. Ayrıca aktive olmuş nüklear ve
sitoplazmatik onkogenler karşılıklı olarak birbirini destekler
Bazı nüklear onkogenler (myc), RNA Tümör viruslarının genomunda bulunmuştur.
Bunlar hücresel proto-onkogenlerde mutasyon veya kromozomal transloklizasyon
yaparlar.
115
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Bir çok sitoplazmatik onkogen mutasyon ile aktive olur ve kodladıkları
proteinlerde yapı değişikliklerine neden olurlar. Ayrıca sitoplazmik onkogenlerin fazla
salınımı ile tümör transformasyonu yaparlar. Bu olaya ampfilikasyon denir. Bu güne
kadar sitoplazmatik onkogenler ilk olarak tyrosinkinaz ile yapılmıştır. Bu onkogenin
hücre bölünmesi üzerine araştırmalar yapılmış. Ayrıca bundan başka araştırması
yapılan onkgenlerde vardır 2.
Tümörlerin yayılması
Tümör hücrelerinin metastazı kompleks bir mekanizmaya sahiptir ve
metastazik potansiyelleri hetorojendir. Metastazda temel olarak ektrasellüler
matriksin invazyonu ve tümör hücrelerinin vaskuler yayılımı olarak iki evre vardır
Hücre Dışı Matrikse İnvazyon
Ekstrasellüler matriks balıca mebran ve interstisyel doku kompenentlerinden oluşur.
Farklı şekilde organize olmalarına rağmen her ikisi de kollegen, glikoprotein, ve
proteoglikanlardan oluşur. Tümör dokusu önce alttaki bazal membranı geçmeli ve
interstisyel bağ dokusunu da aşıp vaskuler bazal membrana penetre olarak kana
karışır. Bu işlem Tümör hücrelerinin birbirinden ayrılması, Tümör hücrelerinin matriks
kompenentine tutunması, Ekstrasellüler dokunun parçalanması ve tümör hücrelerinin
göçü aşamalarını kapsar
Metastazda önce hücreler gevşer. Bu aşama E-cadherin denilen ve hücreler
arası
zamk
görevi
yapan
maddenin
azalması
ile
sağlanır.
Bu
madde
antogonistlerinin ortamda bulunması veya bu maddenin üretimini sağlayan genlerin
mutasyonuna bağlı olarak azalır. Bu olaya immunoglobilin ailesinde yer alan hücre
adezyon moleküllerindeki değişiklerde yardım eder. Bu aşamadan sonra tümör
hücreleri Laminin, fibronektin
gibi ektrasellüler kompenentlere
kendi yüzey
reseptörleri aracılığı ile tutunur. Üçüncü basamak bazal membran ve interstisyel
dokunun lokal parçalanmasıdır. Tümör hücreleri preolitik enzimler salgılarken,
çevresindeki hücreleri de proteaz salınımı için uyarır. Ayrıca jelatinaz, kollegenaz ve
stromelizin dahil olmak üzere metaloproteinaz adını alan değişik matriks parçalayan
enzimler sürece katılır. İnvazyonun son basamağında tümör hücreleri parçalanmış
bazal membran ve matriks bölgesinden itilmesidir. Bu aşamada tümör hücrelerinden
116
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
kaynaklanan otokrin motilite faktörü gibi sitokinler etklili olur. Kollegen, laminin, ve
bazı büyüme faktörleri tümör hücreleri için kemotaktik etkiye sahiptirler.
Tümör Hücrelerinin Gelişimi ve Vaskuler yayılımı
Damar dışına çıkış bölgesi ve metastazın olacağı alan genellikle primer tümörün
yerleşim yeri ve vaskuler veya lenfatik derenajı ile önceden tahmin edilebilir. Buna
rağmen vakaların çoğunda doğal dejenaj yolları metastaz dağılımını açıklamaz. Bazı
tümörler adrenal bezleri tutmaya eğilim gösterirken bazıları iskelet kasına yerleşmez.
Bu organ tropizmi tümör hücrelerinden salınan adezyon molekülleri ile
açıklanabilir. Bu mekanizma tam olarak açılanabilmiş değildir .
Anjiogenez
Tümörlerin tüm dokular gibi kan ile beslenmeye ihtiyacı vardır. Damarlar
oluşmazsa 1-2 mm çapından daha fazla büyüyemezler. Bu büyüklüğe en yakın kan
damarından
diffuzyon
ile
besin
alabileceği
maksimum
uzaklık
olabileceği
düşünülmektedir. Tümör dokusu TP53 aktivasyonu ve apopitozu uyaran hipoksiden
dolayı daha fazla büyüyemez. Damarlanma tümör dokusuna besin maddesi
sağlamakla kalmaz ayrıca endotel hücrelerinden tümör dokusunu büyütecek insülin
benzeri büyüme hormonu PDGF (Platelet-derived growth factor), granulosit makrofaj
uyaran Faktör GM-CSF (Granulocyte Macrophage Colony Stımulatıng Factor) ve
interlökin (IL) gibi polipeptitleri salar. Anjiogenez sadece tümör büyümesi için değil
aynı zamanda biyolojik metastaz ilişkisi içinde gereklidir
Tümörler ile ilgili ayrıca tümörler ile ilgili anjiogenik Faktörler tümör kendi dokusunda
ve tümörün çevresinde yer alan yangı hücrelerinde üretilir. Çok sayıdaki tümör ile
ilişkili anjiogenik faktörlerden en önemli ikisi Vaskular Endoteliyal Büyüme Faktörü
(VEGF) ve temel fibroblast büyüme faktörüdür. Tümörler anjiogenik faktörler
salgıladığı gibi anti angiogenik faktörler salgılıyarak anjiogenezisi inhibe ederler. Anti
anjjiogenezisi yapan faktörler arasında Trombospondin-1 tümör hücrelerinde yapılır
veya yapımı tümör hücrelerince uyarılır. Bu grup içinde anjiostadin, endostadin ve
vaskulostadin sayılabilir. Bunlar plazminojen, kollegen ve transtretinin preolitik
parçalanması ile oluşur 2.
117
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Tümör Sebepleri
Tümör hem edinsel hem de kalıtsal faktörler ile ilgili gelişebilir. Bunları genel
başlıklar halinde toplamak istersek şu şekilde sıralayabiliriz.
Tümör Sebepleri
• Doku Anomalileri
• Fiziksel Kronik İrritasyonlar
• Aktinik Işınlar
• Radyoaktif Maddeler
• Parazitler
• Kimyasal Karsinojenler
• Hormonlar
• Kalıtım
• Viruslar
• Bakteriyel enfeksiyonlar
• Bazı bitki Türleri
• Vitaminler
Bu sebepler sırası ile ele alındığında:
1. Genel Olarak Doku Anomalileri
Bu konuda heterotopi, distopi ve ektopilerden söz edilir. Örneğin; Mide veya
bağırsak mukozalarıına ait doku parçalarının yemek borusu veya mezenterium lenf
düğümlerinde yer alması. Dalak dookusunun pankreasta; pankreas dokusunun
mezenterium lenf düğümlerinde; tiroid dokusunun periaortik yağ dokusunda v.b. yer
alması gibi.
Ayrıca embriyonal gelişimin bir bozukluğu sonucu oluşan ve hipoplasi şeklinde
olan anomaliler de bu gruba girer. Örneğin; Diş minasının gelişemeyip diş alveolleri
içinde gömülmüşdurumda ka.llması, hipofiz kanalı artığının yutak mukozası içinde
kalması v.b .. Bu gibi doku anomalilerinden zaamanla değişik türden tümörler
oluşabilir.
118
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
2. Fiziksel kronik irritasyonlar
Hayvanlarda süregen irkilti yapan ve tümör oluşumuna sebep olan etkilerin
başında mekanik etkiiler gelir. Basınç, sürtünme ve sıcaklık biçimindeki etkiler gibi.
Örneğin; Boğazlara takılan burun hallkaları burunda fibrom yapabilir. Öküzlere
vurulan kafa boyunduruğu kafa derisinde papillom ve kanser oluşturabilir. Sığırlara
takılan kulak numarası kulakta papillom yapabilir. At ve sığırlarda kızğın deemirle
vurulan sıcak damganın deride kanser yaptığı gözlenmiştir. Sürekli olarak yedirilen
yulaf sıçanların dillerinde kanser yapabilir v.b. İnsanlara gelince: Aşırı ve şiddetli
yanık yerlerinde kanser oluşabilir. Özefagusun daraldığı yerlerde ve midenin
pilorüsünde sürekli irkilmelere ilgili olarak kanser olabiilir.
Safra ve böbrek taşlarının yaptığı sürekli irkiltilere ilgili olarak papillom ve
kanserler oluşabilir. Sivri dişlerin veya takma dişlerin ağız mukozasında ve dilde
yaptığı sürekli irkiıtiler ve yaralanmaalar sonucu papillom ve kanserler oluşabilir.
Deri üzerine sürekli sıcak etki yapan sebepler örneğin; iran, Keşmir ve Tibet
gibi ülkelerde insannların karın bölgesi üzerinde taşıdığı mangalcıkların :o kangrilerin
yaptığı sürekli sıcak ve basınç etkisine ilgili olarak Kangri kanserleri görülür.
Pipo içenlerde pipo ucunun alt dudağa yaptığı sıcak ve basınç etkisi de dudak
kanseri yapabilir. Vücudun özellikle çıplak ayak ve bacak bölgelerinde fiziksel
travmalar ve diğer irkilticiler etkisiyle karsinom ve melanomlar oluşabilir. (Java yerlileri
ve gemicilerde çıplak bacak ve diğer vücut kısımlarında görülen tümörler gibi).
3. Aktinik Işınlar:
Tümör sebebi olan aktinik ışınlar olarak özellikle güneşin ultraviole ışınları söz
konusudur. Güneş ışınlarının süregen, irkiltici etkisiyle, insanlarda kanserler
oluşabilir. insan deri tümörlerinin büyük bir çoğunluğu güneş ışınları ve sıcak etkisiyle
olur. Uzun süre güneşin ultraviole ışınları etkiisinde kalan (özellikle gemicilerin)
örtülmemiş vücut bölgelerinde önce hiperemi, hiperkeratoz ve hiiperpigmentasyon
görülür. Bu gibi kimselerin bazılarında da giderek kanserler oluşur. Ayrıca uzun süre
119
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
kuarts lambası ışını ile çalışanlarda giderek kanserler oluşur. İnsanlarda kalıtsal bir
hastalık olan xeroderma pigmentozum - pigmentli kuru deri hastalığı vardır. Böyle
hastalıklı bir deri güneş ışığı altında kalınca olay kansere dönüşür.
Yapılan istatistiklere göre güneşin ultraviole ışınlarına ilgili deri tümörleri nemli
ve güneşli olan bölgelerde daha çok; bulutlu sıcak bölgelerde ise daha az görülür.
Hayvanlarda ise deri kıllarla örtülü olup melaninden çok zengindir. Bu sebeple
de hayvanlar güüneşin ultraviole ışınlarından insanlar kadar etkilenmez. Ancak
A.B.D. 'nin güney batı kesiminde sıığırlarda okuler ve periokuler kanserlere sık
rastlanır. Bu durumda parlak güneş ışınlarının bu bölgelerde yaşayan bazı hayvan
ırkı ve familyalarına etkimesi ihtimali söz. konusudur. .
4. Radyoaktif maddelerin ışınları ve irradiasyonu
Röntgen (x) ışınları, karsinojenik etkileriyle öteden beri tanınmış ışınların
başında gelir. Röntgen ışınları vücuda uzunca bir süre ve aşırı miktarda vurunca
ışının vurduğu bölge derisinde önce kronik bir dermatitis görülür. Bu olayı giderek
ülser ve karsinom oluşumu izler. Radyum ve toryum gibiradyoaktif maddeler, rastgele
veya deneyselolarak vücuda sokulursa ke-miklerde yerleşir ve burada kronik osteitis
ve osteosarkom yapar. Kobalt - arsen ve uranyum radonları = emanasyonları da
akciğerde kanser yapar.
Deney hayvanlarında radyoaktif fosfor ile uranyım lösemi yaptığı deneysel
olarak gösterilmiştir. Atom bombasının Japonya'ya atılmasından sonra insanda
lösemi olaylarının çok arttığı saptanmıştır.
5. Parazitler
Parazitler, tümör oluşturan kronik irritasyonları yapan etkenler olarak çok
eskiden beri dikkati çekmişlerdir. Sonradan yapılan incelemelerle de tümörlerin
protozoon ve metazoon parazitlerle olan ilişkisi saptanmıştır.
120
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Eldeki bilgilere göre, Bilharziasis, Schistosamiasis (Schistosoma hematobium)
Afrika'da insanların sidik keselerinde kanser yapar. Schistosoma Japonicum ise
Doğu Asya'da insanların karaciğer ve akciğerlerinde sarkom yapar. Tavşanların
karaciğer koksidiosisinde E. stidea, safra kanalları mukozasında papillifer edenomlar
oluşturur.
Gonglonema neoplasticum, sıçanların midesinde papillom ve kanser yapar.
Gastrophilus larvaları, atların midesinde papillom yapabilir. Cysticercus fasciolasis,
sıçanların karaciğerinde sarcom oluşturur.
Distomlar, sığır ve koyunlarda saf ra yolları mukozasında adenom yapabilir.
Cnemidocopts mutans uyuzu, tavukların bacak derilerinde kanser yapar. Spirocerca
lupi, köpeklerde özefagusun alt kesiminde fibrosarkom oluşturur v.b.
6. Kimyasal Karsinojenler
Belli başlı kimyasal maddelerin etkisiyle insanlarda tümör oluştuğu eskiden
beri bilinmektedir. Örneğin; ingiltere'de baca temizleyicilerin skrotumunda kanser
oluştuğu saptanmıştır. Katran, arsenik ve kobalt fabrikaları ile maden ocaklarında
çalışan işçilerde deri papiliomu ve kanseri görülmüştür. Krom madenlerinde çalışan
işçilerde de bronş kanseri oluştuğu gözlenmiştir. Bugün ise yapılan sayısız
araştırmalar
sonunda
tümör
oluşturan
yüzlerce
kimyasal
madde
bulunup
saptanmıştır. Tümör yapan kimyasal maddeler genelolarak iki grupta toplanır.
a. Polisiklik hidrokarbonlar
b. Azo boyalar
Karsinojen olarak bulunan ilk hidrokarbonlar 1:2 benzantrasenin türevieridir.
Bunların da en etkin o!anları; 1 :2:5:6 dibenzantrasen; 9: 1 O dimetil - 1:2
benzantrasen ve 3:4 benzpÜrendir ..
Diğer tanınmış, bir kimyasal karsinojen de metilkolanterendir. Bu madde direk
olarak sentezleneebildiği gibi safranın kolik ve dezoksikolik asitlerinden de
hazırlanabilır. Metil kolenteren ve dezoksioolik asidin karsinojen etki göstermesi bu
tür malddelerin hayvanın vücut dokularında da yapılabileceği şüphesini uyandırmıştır.
121
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Diğer yandan insanlarda akciğer bronş kanserlerinin giderek artması, içilen
sigara dumanındaki hidrokarbonlardan ileri gelmektedir. Son yıllarda akciğer kanseri,
erkekıerdeki malign tümörlerin çoğunluğunu oluşturmaktadır. Sigara içenlerde
akciğer kanseri içmeyenlerden 5 defa daha çoktur. Kadınlarda ise akciğer kanseri
çok daha azdır. Bu arada ayrıca sigara dumanından, kanser yapan bir çok madde
ayrılıp saptanmıştır. Azo boyalardan kimyasal karsinojen olarak Diaminoazotoluen,
dimetilaminoazobenzol, para dimentilaminobenzen (tereyağı sarısı) gibi maddeler
ortaya konmuştur. insanlarda Kimyasal Maddelerin oluşturduğu meslek kanserleri
değişik sanat kollarında çalışan insanlarda karsinojerı kimyasal maddelerin sebep
olduğu kanser-Iere meslek kanseri adı verilmiştir. Bunlar arasında en tanınmışları
aşağıda sıralanmıştır.
a. Baca temizleyicilerin skrotum kanseri.
b. Anilin boya fabrikalarında çalışanların sidik kesesi kanserleri.
c. Kromat kanseri (akciğer kanseri).
d. Parafincilerin kanseri (deri kanseri).
e. Asbestcilerin kanseri, diğer bir deyişle pnoymokoniosisi izleyen akciğer kanseri.
f. iplikçilerin deri kanseri (makine yağlarına ilgili deri kanseri).
g. Nikelcilerin "kanseri (burun mukozası kanseri).
h. Zift, katran ve briketçilerin kanseri. i. Röntgen teknisyenlerinin kanseri (deri
kanseri).
i. Sigara içenlerin kanseri (akciğer kanseri).
122
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
7. Hormonlar
Bazı
araştırıcılar,
benzantrasen
ve
kolanteren
gibi
karsinojenik
hidrokarbonların yapısal formülleerinin vücutta yapılan belli hormonlara benzediğini
gözlemişlerdir.
Bu
gözlemlerden
esinlenen
araştırıcılar
bu
hormonların
metabolizmalarının değişime uğraması sonucu karsinojenik bileşimler haline.
dönüşebilecğini de düşünmüşlerdir. Söz konusu bu tür hormonlar arasında özellikle
aşağıdakiler sııralanabilir.
a. Ovaryumun, folliküler, östrogen hormonu.
b. Korpus luteumun, progesteron hormonu.
c. Testisin, testosteron hormonu.
d. Böbrek üstü bezinin, kortikosteron hormonu.
e. Tiroid bezinin, tiroksin hormonu.
Bu hormonlarla insan ve deney hayvanlarında yapılan bazı uygulamalar
sonucu oluşan tümörler de şunlardır:
a. Kadınlarda menopoz semptomlarını kontrol altına almak için östrogen uygulaması
sonucu endometriyumda başlayan hiperplazi ve giderek oluşan endometriyum
kanseri ve bazılarında görülen ; meme kanserleri.
b. Kastrasyon uygulaması yapılan kimselerdeki prostat kanserinde görülen· gerileme.
c. Böbrek üstü bezinin alınması halinde prostat kanserlerinde görülen geçici
gerileme.
ç. Östrogen hormon u uygulanan deney hayvanlarında oluşan meme kanserleri.
123
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
d. Meme kanserine duyarlı farelerde ovaryumun alınması ile meme kanserleri
oranında görülen düşme.
e. Tiroid bezi alınıp, tiroksinden yoksun bırakılan hayvanlarda oluşan hipofis tümörü.
f. Deney hayvanlarına karsinojenlerle birlikte follikülin (östrogen) verilmesi halinde
oluşan malign tümörler v.b .
8. Kalıtım
Kalıtım ile tümörlerin oluşumu arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacı ile
özellikle fareler üzerinde birçok deneyler yapılmıştır. Bu deneylerin sonucu bilinen bir
karsinojene karşı farelerdeki kişisel istidat yanında organ ve doku istidadının varlığını
da göstermiştir. Bu konudaki örnekler aşağıda ·sıralanmıştır.
Belli bazı fare ırkları, deri kanserine karşı çok duyarlıdır. Bazı fare ırkları da
meme adenokarsiinomlarına karşı duyarlıdır. Baze fare aileleri ise bütün tümör
çeşitlerine karşı aynı derecede hassasstır. Bu arada deneyler sonucu, fertlerin
%80'inde meme kanseri oluşan bir fare topluluğu üretilmiştir.
Ancak bu sonuncudaki durum değişiktir. Çünkü bu ailenin yeni doğan enikleri
tümöre dirençli bir sütanaya emzirtilir ve kendi analarına hiç emzirtilmezse bunların
pek azında meme tümörü oluşur. Böylece burada, yüksek orandaki meme kanserinin
sütte bulunan bir maddeye ilgili olduğu saptanmıştır. Bu maddeye süt faktörü adı
verilir. Bu madde, oluşan tümörlerde de vardır. Söz konusu süt faktörünün bir
hormon, bir virüs veya basit bir kimyasal bileşik olabileceği sanılmaktadır.
Evcil hayvanlarda kalıtım ile tümör oluşumunun ilişkisini belgeleyen örnekler
yoktur. Ancak bu koonuda dikkati çeken bazı gözlemler vardır. Örneğin; Hereford ırkı
sığırların bazı belli ailelerinde kornea ve konjonktiva kökenli göz kanserine karşı bir
istidat vardır. Bu konu ile ilgili insanlardaki durum da pek farklı değildir. Kseroderma
pigmentozum; poliposis intı,ıstini ve retinoblastom gibi kansere duyarlılığı kalıtsal
olan, belli hastalıklar dışındaki bilgiler gözlem niteliğindedir.
124
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
9. Virüsler
Virüslerin tümör etkeni olabilecekleri 1908 yılından beri bilinmektedir. Ellerman
ve Bang adındaki Danimarkalı iki veteriner hekim ,bu tarihte tavuklarda löykosis
kompleksi yapan bir virüs ile (onkojeenik virus) ilk tümör araştırmalarına
girişmişlerdir. Adı geçen araştırıcılar filtre edip hücre ve mikroptan arıttıkları tavuk
tümörü ekstraktiarını sağlam tavuklara enjekte ederek tümör elde etmişler ve bu
konuda ilk olumlu sonuca varmışlardır. Daha sonra 1910 yılında P. Rous adındaki
araştırıcı, Ameriikalı Patolok, buna benzer bir sonucu gene tavuklarda ve tavuk
sarkomu olarak elde etmiştir. Bu sarrcom bu gün Raus sareomu olarak bilinmektedir.
Virüslere ilgili tümörler üzerindeki bu gibi uygulamah araştırmalar diğer birçok
araştırıcının çaba· ları ile bu güne kadar süregelmiştir. Saptanan sonuçlara göre
hayvanlarda virüslerin sebep olduğu tümörler aşağıda çizelge halinde gösterilmiştir.
Ancak insanlarda bu konudaki kesin gözlemler henüz eksiktir. Bunun sebebi
ise insanlarda deeneysel incelemelerin zorluğu hatta imkansız oluşudur.
VİRÜSLERiN OLUŞTURDUGU TÜMÖRLER
Tümörün Adı Tümörün geliştiği organ veya doku ,Leucosis complex Çeşitli
organlarda Rous sarkomu Deri altı bağ dokusu, Lymphomatosis- Kemik iliği
myelomatosis Deri papillomu Fibropapillom Geri papillomu Ağız papillomu Sticker
sarkomu Malign Iymphoma Deri papillomu, Sarcoid Fibrom, Shope fibromu· Deri
papillomu.
10. Diğer Tümör Sebepleri
Yukarıda sayılan tümör sebeplerinden başka diğer bazısebeplerin de tümör
oluşumunda rol oyynadığı kabul edilir. Bazıları gözlemler sonucu ortaya konmuş,
bazıları ise deneyselolarak saptanmış olan bu sebepler aşağıda sıralanmıştır.
125
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
a. Vitaminier:
B Kompleksi; azlığı halinde farelerde tümör gelişimini geciktirir, engeller. Vil. C;
Tümör gelişimini hızlandırır.
Vit E; Civcivlerde lenfosarkom yapar. .
Vil. H; Diğer kanserojenlerle verildiğinde sıçanlarda kanser oluşumunu
hızlandırır.
Pantoten asidi· Vit B Komp. giren bir vitamin; azlığı halinde farelerde tümör
oluşumunu hızlandırır.
b. Bakteriyel enfeksiyonlar:
insanlardaki sifilise ilgili lökoplakiler; kemiklerdeki sifilis lezyonları, lupus
biçimindeki deri tüberrkülozu; lepra ve blastomycosise ilgili deri lezyonları ile süregen
serviks uteri yangıları, yer aldıkları organ veya vücut kesimlerinde tümör oluşumuna
sebep olabilirler.
c. Bazı küf mantarlarının yaptığı toksinler;
Örneğin; Aflotoksin; sıçan ve deney tavşanlarında endemik hepatom,
ördeklerde ise safra kanallları adenomu yapar.
ç. Bazı bitki türleri;
Eğrelti otu, sığırların sidik kesesinde; sıçan ve farelerin ise sidik kesesi ile
bağırsaklarında tümörler yapar.
126
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
d. Derideki benler
Söz konusu bu oluşumların yaralanması veya irkiltilmeleri hallerinde buralarda
malign tümörler oluşabilir.
e. Tümör hücrelerinden atılan tümör virüsleri ile gene tümör hücrelerinden
ayrılarak serbest hale gelen tümör nukleik asidi;
Sözkonusu bu gibi maddelerin son zamanlarda tümör oluşturabildikleri ileri
sürülmüştür. Örneğin; farelerin poliomasında parotis tümörlerinden elde edilen DNA
ekstratları ile fare eniklerinde parotis tümörü ve epiteloid timoma oluşturulmuştur.
Gene farelerin lösemik dokusundan ayrılan nükleik asit' ekstraktları ile değişik cinsten
tümörlerin elde edilebileceği deneysel olarak gösterilmiştir v.b.
TÜMÖRLERiN OLUŞUMU-PATOGENEZiSi
Tümörlerin
sebepleri
konusu
gibi,
tümörlerin
oluşumu
da
kesinlikle
bilinmemektedir. Bu konuda da gözlem ve deneysel araştırma sonuçlarına dayanarak
çözüm yolları aranmaktadır. Bundan dolaayı tümörlerin oluşumunu açıklama
girişimlerinde de tümör sebeplerini ayrı ayrı ele alıp bunların tümör oluşturma
mekanizmaları incelenecektir.
A. Tümöre karşı istidatın tümör oluşturma mekanizması
Tümör oluşumunda en önde gelen önemli unsurlardan bıri vücutta tümör
gelişmesi yönündeki bir istidadın varlığı veya yokluğudur. Vücutta tümör gelişimi
yönünde istidat bulunmadığı takdirde yukaarıda sayılan sebepler yalnız başına tümör
oluşturmaya yetmez. Bundan dolayı da önceden var olan ve çoğunlukla gizli bulunan
istidat hali tümör sebeplerinin etkinlikleri için kesinlikle gereklidir. istidadın
bulunmaması haline ise tümöre karşı direnç denir.
Söz konusui stidat ve direnç halleri, ırk, familya ve kişiler için birer özellik
niteliğindedir. Bundan dolayı da istidat ve direnç nesilden nesile geçer. Bunların
127
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
yavrulara taşınması işi biliinen basit kalıtım yöntemleriyle olur. Bu kalıtım olayları ise
gen denen çekirdek materyalinde, mitoz olayları sırasında, kromozomların yarısının
atılmasından-redüksiyonundan sonra ve çok kısa süreli değişiklikler sonucunda belli
olur. Böylece de, istidat veya direnç, yavru hücreye ya geçer veya geçmez. Sonuç
olarak vücut tümör oluşumuna istidatlı veya dirençli olmuş olur.
Yukarıda değinilen kalıtsal istidat ve direnç yanında sonradan kazanılan isiidat
ve direnç durummları da söz konusudur. Edinsel olan istidat veya direnç kırılması hali
de örneğin, bir karsinojenin tekkrar tekrar uygulanması ile sağlanır. Ayrıca istidat ve
direnç halleri her bir doku veya vücut kesimi için ayrı bir özellik niteliğindedir. İstidat
ile ilgili ikinci bir konu da yaş istidadıdır: Buna göre vücutta tümörün oluşabilmesi için
kişiinin tümör yaşı denen bir yaşa ulaşması gereklidir. Örneğin; Bu tümör yaşı
insanlarda 50. yaştır. Bu yaştaki bir vücudun hücrelerir;ıde oluşan bazı değişiklikler,
muhtemelen hücre üremesinin normal kontrol mekanizmasını zayıflatır veya ortadan
kaldırır. Bu durumda da hücreler tümör biçimindeki bir düzende üreme imkanını
bulmuş olurlar.
Gene istidat ile ilişkili üçüncü bir konu, vücutta tümör eşiği adı verilen bir sınırın
aşılması olayıdır.
Buna göre tümör oluşumunun başlayabilmesi için vücutta belli bir karsinojenik
gücün birikmesi geereklidir. Bu durum daha önce değinilmiş olan vücut direncinin
zayıfiatılması, kırılması veya edinsel olarak tümör istidadı kazanılması anlamlarına da
gelebilir. Örneğin; Bir kimse bir endokrin bezin denngesizliği sonucu a miktarında bir
karsinojenik etki almış olsun. Daha sonra da bu kimse radyoaktif bir maddenin
irradiasyonundan b miktarında bir karsinojenik etki alsa bu etkiler birbirine eklenir. Ve
vücutta a + b miktarında bir karsinojenik güç birikmiş olur. Ancak bu kimse diğer bir c
miktarındaaki karsinojenik etki alıncaya kadar normaldir. Eğer c miktarında karsijonik
bir etki daha alır ve A + B + C toplamı vücudun dayanabileceği bir karsinojenik etki
düzeyini geçerse tümör en az dirençli veya en duyarlı hücrelerde gelişmeye başlar.
128
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
B. Tümör Yapıcı Sebeplerin Tümör Oluşturma Mekanizması
1. Doku Anomalilerinin Tümör Oluşturma Mekanizması
Heterotopi', distopi xx ve ektopi xxx olaylarında hücre ve dokulardaki
bozukluklar, yer değiştirmeye veya mitoz zamanının karışmasına ilgili olur. işte bu
doku artıkları kendilerinde bl)lunan üreme yeteneği ve gücü ile veya bulunan dokuları
yabancı ortamın yaptığı uyarımlar ile üreyip tümörleri oluşturabilirler. Böylece aynı tür
hücrelerden oluşan doku tomurcuklarında fibrom, adenom gibi basit tümörler oluşur.
Değişik türde, hücrelerin oluşturduğu doku tomurcuklarında da karma-miks tüümörler
oluşur. Bütün vücut dokularını kapsayan karma anomali kitlelerinden ise teratomlar
oluşur.
Heterotopiex = Bir dokunun normalolarak bulunması gereken yerde değilde başka bir
yerde bulunması halidir. Veya bir organın bulunmaması gereken bir yerde bulunması
halidir.
2. Fiziksel kronik irritasyonların Tümör oluşturma mekanizması
Sürekli irritasyonlar, etkidikleri vücut bölgelerinde sürekli yaralanmalara sebep
olur. Geniş yanıklar ile geniş yaralardaki nedbe dokularında ise damarlanmanın az
oluşuna ilgili olarak iyileşme geciikir, nedbelerin epidermizasyon ile örtülmesi uzun
sürer. Kısaca regenerasyon işleri süregen bir hal almış olur. Bir dereceden sonra bu
tür yaraların iyileşmesini ve onarımını sağlamak üzere aşırı üreme gücüne sahip,
prolifik, hücre tipleri ortaya çıkar. Bu hücreler tabii seleksiyon ile ve hayatını
sürrdürebilen birçok hücre kuşaklarının yetişmesi sonunda ancak oluşur. Bu
hücrelerdeki, böyle güçlü bir gelişim durumu bunların giderek hızlı ve kontrolsüz bir
üreme yeteneği kazanabileceklerini kolayca düşündürür. Söz konusu bu özellikler ise
tümörleri yapan hücrelerin özellikleri arasındadır. işte bu tip hücreler süregen
irritasyona uğrayan yerlerdeki tümörleri oluştururlar. Ancak koşum hayyvanlarında
hamudun, koşum takımlarının ve hele ense boyunduruğunun basıncına ilgili olan
sürekli sürtünme yerlerinde hiç de tümör gelişmeyebilir.
129
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
3. Aktinik ışınların tümör oluşturma mekanizması
Aktinik ışınların; özellikle güneşin ultraviole ışınlarının deri üzerine uzun süre
etkimesi sonucu deride önce hiperemi ve kabarcıklar oluşur. Daha sonra da yüzlek
doku yıkımı ile karakteristik olan dermatitis solaris ortaya çıkar. Zararlı etkenin uzun
sürdüğü olaylarda ise olay ekzema solarise dönüşür. Sonunda da kronik irritasyonlar
konusunda açıklanan mekanizma ile buralarda kanserler oluşur.
4. Radyasyonun tümör oluşturma mekanizması
Radyasyon, kaynağı ne olursa olsun güneş ultraviyole ışını, x-ışını, nükleer
füzyon bilinen bir karsinojenlerdir. Radyasyonun güçlü onkojenik olduğu çok açıktır,
iyonizan radyasyonun bu etkisi mutajenik etkisi ile ilişkilidir; kromozom kırılması,
translokasyon ve nokta mutasyonuna neden olur .Biyolojik olarak çift zincir DNA
kırılması radyasyon karsinojenezisinde en önemli olarak görülmektedir. Nonletal
radyasyon dozlarının genomik instabilite ile karsinojenezise zemin hazırladığı
konusunda bazı kanıtlar vardır 2.
Radyasyona bağlı kanserlerin latent peryodları çok uzun olduğundan, kanserin
yalnızca daha önceden hasarlı hücrelerin devam eden türünde, muhtemelen diğer
çevre faktörleri ile uyarılan ek mutasyonların birikmesiyle ortaya çıkmaktadır.
Karsinojenezle özel ilişkisi, primidin dimeri oluşturarak DNA hasarı yapmasıdır. Bu
DNA hasar tipi nukleotid eksizyon onarımı etkisindeki protein set kompleksi ile
onarılabilir. Aşırı UV ile karşılaşmada onarım sistemi bozulabilir ve deri kanseri
oluşur. Nukleotid eksizyon onarımının önemi, kseroderma pigmentosum adım alan
kalıtsal hastalıkta dramatik olarak gösterilmiştir. Bu kişilerde nukleotid eksizyon
onarım mekanizması hatalıdır veya eksiktir ve deri kanserlerine büyük yatkınlık
vardır. UV ışığı karakteristik olarak TP53 geninde mutasyon yapar. DNA onarımı ve
genomda stabilite bozukluğu olan diğer üç bozukluk -ataksi telenjiektazi, Fanconi
anemisi ve
Bloom sendromu- çevresel DNA
hasarının
onarımındaki bazı
yetmezliklere bağlı kanser riskinde artımla karakterizedir 2.
130
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
5. Parazitlerin tümör oluşturma yöntemi
Paraziller, yerleştikleri dokularda ilkin travmatik lezyonlar yapar. Bunun
ardından da süregelen irkiltici etkileriyle giderek rejenerasyon olaylarına sebep
olurlar. Bu rejenerasyon olayları daha önce fiziksel kronik irritasyonlar konusunda
değinildiği gibi prolifik hücrelerin yetişmesi sonucunda tümör oluşumu ile son bulur.
Bununla beraber sözkonusu parazillerin karsinojenik etkilerinin fiziksel mi
(kronik irritasyon etkiisiyle mi) yoksa kimygsal mı (parazillerin çıkardığı artık maddeler
veya bez salgıları ile mi) olduğu henüz kesinlikle bilinmemektedir.
6. Kimyasal karsinojenlerin tümör oluşturma mekanizmaları
Kimyasal karsinojenlerin tümör oluşturma mekanizması pek bilinmemektedir.
Ancak burada da kronik irritasyonlarda bildirilen yöntemin geçerli olabileceği
söylenmektedir.
Genellikle bu maddelere karşı çeşitli organ ve dokuların reaksiyonları değişik
niteliktedir. Keza hayvan türlerinin reaksiyonları da başka başkadır. Örneğin;
Kimyasal karsinojenlerin çoğunluğu fare. sıçan ve tavşan gibi deney hayvanlarının
derisine uygulandığında kanser oluşturur. Deri altına enjekte edildiğinde ise sarkom
oluşturur. Kimyasal karsinojenler iç organlara enjekte edilince organa mahsus kanser
veya sarkom gibi tümörler oluşturur. Trakeaya uygulandıklarında bronş kanserler
yapar. Bazı karsinojenler ise buruna uygulandıkları halde memede kanser yapar:
Metilkolanteren
ördek
derisine
uygulanınca
hemangiom;
tavukların
derisine
uygulanınca da deri kanseri yapar 1.
Malign değişim protoonkojen ve kanser baskılayıcı genleri etkileyen
mutasyonlara bağlı olduğundan, kimyasal karsinojenlerin çoğunun mutajenik olması
sürpriz olmayacaktır. Etlerin ızgarada pişirilmesi sırasında hayvansal yağlardan
polisiklik hidrokarbonlar oluşabilir ve tütsülenmiş et ve balıkta mevcuttur. Birçok
hidrokarbondaki esas aktif ürün epoksidlerdir, hücredeki moleküllerle, özellikle DNA
ile, fakat aynı zamanda RNA ve proteinlerle de kovalent bağlar (ek ürünler)
oluşturur2.
131
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
7. Hormonların Tümör oluşturma mekanizması
Hormonların tümör oluşturmadaki yöntemleri aşağıdaki gibi açıklanabilir.
a. Hormonlar, yoğun ve yüksek dozda uygulandıkları zaman etkiledikleri hedef doku
ve organlarrda, aşırı uyarım sonucu hiperplazi ve giderek tümörler oluştururlar.
b. Hormonlar normal düzeyden az veya tamamiyle eksik olduğu hallerde ise
kendilerinin karşıtları olan hormonların hiperfonksiyonuna sebep olurlar. Bu defa da
bu hormonların etkilediği hedef dooku ve organlarda gene yukarıdaki mekanizma ile
hiperplazi ve tümör oluşur.
8. Kalıtımın Tümör Oluşturma Mekanizması
Tümörlerin kendileri hiçbir zaman kalıtsal değildir. Kalıtıma ilgili tümör oluşumunda
esas olan şey tümöre duyarlılığın yanı istidadın veya direncin. yavulara geçmesidir.
Örneğin; Kseroderma pigmentozumda, ultraviole, ışınlarına karşı olan duyarlılık
halinin dominant bir özellik olarak gelecek nesilleri geçmesi.
Bazı fare soylarında, düzgün olmayan sivri dişlerin dil mukozasını yaraladıkları
yerlerde sarkomlaarın oluşması olayında dilde sarkoma karşı olan bu duyarlılık
halinin yavrulara geçmesi gibi v.b ..
9. Virüslerin Tümör oluşturma mekanısması
Bir tümör virusunun, normal bir hücreyi nasıl neoplastik bir hücre durumuna
soktuğu - değişime - transformasyona uğrattığı henüz bilinmemektedir. Bununla
beraber tümör oluşumu yönünden viirus ve hücre arasındaki karşılıklı ilişkilerin
kurulduğu ve işlediği yer hücrenin DNA ve RNA'sıdır.
132
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Bugün onkojenik virusların da bir DNA veya RNA çekirdeği bulunduğu
bilinmektedir. Bu çekirdek genellikle bir protein ile örtülü durumdadır. Virusun DNA
veya RNA'sı hücre DNA ve RNA'slndan molekül içindeki nükleoproteinlerin (temel
çiftlerin) dizilişindeki farklılık ile ayırt edilir. Bir diğer farklıılık da muhtemelen viral
molekülün daha uzun oluşudur.
Tümör oluşumunda anlaşılan odur ki virusun DNA veya RNA'sl hücrenin DNA
veya RNA'sı ile birleşir. Böylece de virus hücrenin genumu ile yönetilen olaylara
katılır ve hücreyi etkiler (Buradaki genum sözcüğü hücre içindeki bütün kalıtım
unsurlarının karşılığı anlamınadır). Viral DNA veya RNA''nın hücre genumu ile
birleşmesi olayı normal bir hücrenin neoplastik bir hücreye dönüşümüne sebep
olabilir. Böylece bu birleşme olayı neoplastik gelişmeyi başlatan virüslerin sonunda
giderek gözden silindiğini ve artık tümör hücrelerinden ayırt edilemediğini de
açıklamış olur.
Onkojenik virüslerin etki mekanizmasını invitro olarak belgeleyen olaylar,
bunların belli hücre külltürlerine ekilmesiyle de gösterilebilir. Bu ekimlerde virüslere
ilgili olarak iki büyük etki görülür.
1. Ekilen virus, doku kültüründeki hücreleri yıkıma uğratıp, eritir ve bunların yerine
kendi geçer.
2. Ekilen virüs, doku kültürünü oluşturan hücrelerin üreme biçimlerini değiştirir.
Üremedeki tüm bu değişim sonucu doku kültürü hücreleri aşırı derecede üreme
özelliği kazanır. Ayrıca bu üreme kontrol edilemeyecek niteliktedir. Bu olay malign
transformasyona kötüye dönüşüme benzer.
Bu açıklamalara göre tümör yapan viruslar iki gruba ayrılır ve bunlar DNA ve
RNA tümör yapan viruslar olarak sıralanırlar. Bu ayırım tümör yapan virüsların
enfekte olmuş ve değişime uğramış hüccreferle kurdukları ilişkiye bağlıdır. DNA
tümör virusları, ya aşırı derecede üreyip konakçı hücrelerin yıkımına sebep olur veya
çok sayıda virus partikülü oluşturmadan konakçı hücreleri değişime uğraatır. Burada
virusun DNA'sl hücrenin içine girer 've onda sürekli bir ortakçı olarak hücre genlerinin
133
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
hakiki bir parçası olur ve bu hücreleri izleyen yeni nesillere de geçer. Ancak bu
viruslar artık gözder silinirler ve bilinen tekniklerle ortaya konamazlar. Ana tlimör
virusları ise değişime uğrayan konakçı hücrelerde sürekli olarak çoğalıp, çoğunluk
virus partikülleri halini alır, Bu partiküller ise bilinen virolojik tekniklerle saptanıp,
görülebilir.
10. Diğer tüm sebeplerinin tümör oluşturma mekanizmaları
Bu bölümde sayılan sebeplere ilgili olan tümör oluşumuna gelince:
a. Vitaminier, büyük' bir ihtimalle intraseluler metabolizmada düzensizlikler yaparak.
b. Bakteriyel enfeksiyonlar, sebep oldukları kronik irritasyonlar ile.
c. Aflatoksin, kimyasal karsinojenler benzeri olarak.
ç. Eğrelti otu v.b. bitkiier, içlerinde taşıdıkları kimyasal maddelerin etkisiyle.
d. Ben ve uyuyan kanser = corcinoma insitiu odakları, irkilme sonuc.
e. Atılan tümör virusu veya tümör nükleik asidi ise, norrmal hücrelerin içine girip,
bunları mutasyona uğratmak suretiyle tümör oluşturdukları düşünülmektedir.
derecede çok ise böyle tümörler kötü huylu demektir.
Teşhis Yönünden Kanserlerin Derecelenmesi
Bir patoloğun, incelediği bir tümörün malignite derecesine ilişkin teşhisini,
klinikçiye aktarmasınnda bir kolaylık sağlamak bakımından belli \ürden tümörler için
geçerli olmak üzere bir derecelemeeyöntemi kullanılmaktadır. Bu uygulama özellikle
yassı epitel hücreleri kanserler ile adenokarsinomlar için söz konusudur.
TÜMÖRLERiN SONU
Tümörlerin sonu, diğer bir deyiş ile patolojik önemi. genellikle vücuda yaptıkları
kötü. zararlı, olumsuz et ıleriyle belirlenir. Bu etkiler de tümörün iyi veya kötü huylu
olduğuna göre değişir. Ayrıca söz koonusu etkiler, nitelikleri bakımından da çok
134
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
değişik olur. Bu duruma göre tümörlerin vücuda yaptıkları zararlı etkiler aşağıdaki gibi
sıralanabilir.
A. iyi Huylu Tümörlerin Sonu ve Vücuda Yaptıkları Zararlı Etkiler
iyi huylu tümörler, çoğunlukla ekspansif olarak gelişen ve yavaş büyüyen
tümörlerdir. Bu sebeple. iyi huylu tümörler vücut için daha az zararlıdır. Bu çeşit
tümörlerin zararları aşağıdaki gibi sıralanabiilir.
1. İyi huylu tümörler, daha önce de değinildiği gibi vücudun veya bir organı", yüzey
kesimlerınde yer aldığında bir çıkıntı yapar. Dokular arasında yer aldıgında ise yumru
bitkiler gibi örneğin: patates gibi gelişir. Ayrıca bu çeşit tümörler çok iri kütleler
oluştururlar. işte bu özelliklerinden btürü ister yüzeyde olsun, ister dokular arasında
olsun iyi huylu tumörler kitleleriyle çevre dokuları basınç altına alır ve giderek bu
dokularda basınç atrofisi yapar. Böylece vücuda zararlı etki yapmış olur.
2.
İyi
huylu
tümörler
bazen
küçükte
olsalar,
örneğin;
atların
beyin
zarı
kollesteatomunda olduğu gibi beyin üzerine basınç yaparak felçlere sebep olabilir.
Ayrıca beyin boşlukları arasındaki geçitleri tıkadığında hidrosefaluslara sebep olur.
3. İyi huylu tümörler önemli bir geçit bölgesini tıkayabilir. Örneğin; bir papillom veya
polip gırtlağı tıkayarak soluma güçlüğü ve giderek boğulmaya sebep olabilir.
4. İyi huylu tümörler iri kitleriyle bazen bir bağırsak kesiminin lümenini veya sidik
yollarını doldurup, tıkar ve böylece vücut için zararlı sonuçlar doğurur.
5. İyi huylu büyük bir tümör, ağır kitlesiyle, içi boş olan organlara, örneğin; özefagusa
veya trakeeaya dışardan basabilir. Böylece ya bu organların lümenlerinidaraltır veya
biçim ve yer değ.iştirmeleerine sebep olur. Böylece hayvanda genelolarak yutma
veya soluma güçleşir. Bunun sonucu giderek değişik zararlı etkiler ortaya çıkar.
6. İyi huylu tümörler, bazen iri kitleleriyle venalar üzerine basınç yaparak durgunluk
hiperemilerine ve giderek ödemlere sebep olabilir.
135
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
7. Gene bu nitelikteki tümörler sinirler üzerine basınç yaparak felçlere ve çalışma
bozukluklarına sebep olabilir.
8. İyi huylu tümörlerden vücudun yüzey kesiminde olanları bazen ülserleşebilir.
Böylece bir yanndan kanamalar ve diğer yandan oluşan yaraların kirlenmesiyle ve
tümör dokusunun enfeksiyonu ve dolayısıyla da septisemiye varan bir dizi olaylar baş
gösterebilir.
9. Bazen ülserleşen iyi huylu tümörler hayati önemi olan organlarda perforasyonlara
sebep olabilir.
10. Uzun ve hareketli bir sapı olan iyi huylu tümörler, bazen saplarının bükülmesi
sonucu tümü ile nekroze olabilir. Böylece hayvan için önemli klinik bozukluklar baş
gösterir.
11. Gene uzun sapı i ve hareketli iyi huylu tümörler ,örneğin; karın boşluğundaki uzun
saplı lipommlar, bağırsakların üzerine sarılarak bağırsak düğümlenmelerine sebep
olabilir .
Buraya kadar sayılan örneklerden ayrı olarak iyi huylu tümörler
fonksiyonları ile de vücuda zararlı olabilirler. B udurum özellikle iyi diferensiye
olmuş endokrin bezleri n tümörleri için söz konusudur. Örneğin;
a. İnsanlarda hipofizin iyi huylu tümöründe salgılanan çok miktardaki hipofiz hormonu
erginlerde akromegali, çocuklarda ise gigantizm yapar.
b. Gene insanlarda, kızlarda, bobrek üstü bezinin korteks kesiminde gelişen iyi huylu
tümörlerinnsalgıladığ! hormonlar vücutta aşırı kıllanmaya-hirsutizme sebep olur.
c. Paratiroidin iyi huylu tümörlerinde-adenomlarında, salgılanan aşırı miktardaki
paratiroid horrmonu hiperkalsemiye sebep olur. Bu durum da kemiklerdeki
kalsiyumun boşalmasına ve dolaayısıyla kemiklerde yer yer kırılmalara ve biçim
136
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
değişikliklerine yol açar. Ayrıca bu durumda sidikle "'Çok miktarda kalsiyum tuzları
dışarı atıldığı için böbrek ve sidik kesesi taşları oluşur.
ç. Pankreastaki langerhans adacıklarının iyi huylu tümörleri hipoglisemiye sebep olur.
B .Kötü Huylu Tümörlerin Sonu ve
Vücuda Yaptıkları Zararlı Etkiler
Kötü huylu tümörler infiltratif olarak gelişen ve hızla büyüyüp, yayılan tümörler
olduğundan vücut için çok zararlı ve çok tehlikelidirler. Bu çeşit tümörlerin zararlı
etkileri de aşağıdaki gibi sıralanabilir. 1. Kötü huylu tümörler, bulundukları yer ve
büyüklükleri ile ilişkili olarak diğer organların işleyişini engelleyebilirler. Örneğin;
a. İnsanlarda pankreas başının kanseri, henüz küçük boyda iken bile dışardan safra
kanalına ba· sarak onu tıkar ve oluşturduğu sekunder sarılık sonucu ölüme sebep
olur.
b. Sidik kesesi kanserleri, üreter ağızlarını tıkayarak üremiye ve sonuç olarak ölüme
sebep olabiilir.
2. Kanserler komşu dokuların içine doğru uzantılar salarak, tıpkı saçak köklü bitkilerin
toprak içinde kök salması biçiminde olmak üzere, yayılıp gelişir. Bu infiltratif gelişme
nitelikleriyle kanserler komşu dokuları, kemik dokusu bile olsa, kısmen veya
tamamen harap eder.
3. Kanser hücreleri, hiyaluronidaz fermenti salar. Bu ferment ise bağ dokuyu parçalar
ve tümöörün yayılmasını kolaylaştırır. Adı geçen ferment .bağ dokunur) hiyaluronik
asit ile kondroidin sülfirik asite parçalanmasına sebep olur.
4. Kötü huylu tümörler, kan damarlarının duvarlarına da infiltre olur. Böylece tümör
hücreleri daha önceki konularda değinildiği gibi kana geçer ve tümör hücresi
embolilerini yapar. Bu hücreler de metastazlara sebep olur. Metastazlar dolayısıyla
137
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
toplam tümör kitlesi çok büyümüş olur~ Bu durum ise tümörün dokuları harap etme
gücünü aşırı derecede yaygınlaştırmış olur.
5. Kötü huylu tumörler hızlı büyümeleri ve doku yıkımı yapmaları sebebiyle
organlarda perforasyonlara sebep olur.
6. Kanserler kısa sürede ülserleşirler. Böylece de sürekli kanamalara ve vücudun
yüzey kesiminde bulunanlar sekonder enfeksiyonlara yol açarlar.
7. Kötü huylu tümörler, çok hızlı geliştiklerinden bunların orta kısımları gereği gibi
beslenemez ve ölür. Bu sebeple kanserlerin orta kısımlarında, geniş çapta, nekrozlar
oluşur. Bunekroze dokuların vücut tarafından emilmesi ise otointoksikasyonlara
sebep olur.
8. Kötü huylu tümörler, hızla geliştikleri için bünyelerinde çok canlı bir madde alış
verişi - metabolizma işlemi vardır. Buna ilgili olarak kanserler vücuttan çok miktarda
besin maddesi çeker. Bu duurumları ile kanserler vücut için bir parazi't niteliğindedir.
9. Kötü huylu tümörler, bünyelerindeki çok canlı metabolizma işlemlerine ilgili olarak
çok
miktarrda
zehirli
artık
madde
atarlar.
Bu
maddeler
ise
vücutta
otointoksikasyonlara sebep olur.
10. Ma!ign tümörler genellikle vücutta ileri derecede bir kaşeksiye sebep olur. Buna
kanser kaşeksisi de denir. Böylece aşırı derecede zayıflamış olan hastalar çok hafif
sekonder enfeksiyonlar sonucu ölür. Kanserlerin bu kaşeksiyi nasıloluşturdukları
henüz kesin olarak bilinmemektedir. Bununla beraber sindirim kanalında oluşan
yaygın kanser olaylarında tümör dokusunun bağırsak muukozasını istila etmek
suretiyle sindirimi engelleyerek kaşeksiye sebep olabileceği ortadadır.
11. Kötü huylu tümörler, özellikle iyi diferensiye olmuş kanserler kök aldıkları
dokuların salgıladıığı maddeleri salgılayabilir. Örneğin; Kalır) bağırsak kanserleri
mukus; tiroid kanserleri kolloid saIgılar. Buna benzer olarak hormon yapan bezlerin
kanserleri de iyi huylu tümörlerde değinildiği gibi. hormon salgılayabilir. Böylece de
138
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
vücutta hormon artışına ilgili bozukluklar baş gösterir. Bu konu ile ilgili olarak iyi huylu
tümörlerde örnekler verilmiştir.
TÜMÖRLERiN SINIFLANDIRILMASI
-Vücuttaki her hücreden tümör oluşabilir.
Kaynaklar:
Veteriner Tümör Ders Notları Prof. Dr. Mehmet Alibaşoğlu ve Tahsin Yeşildere
Veteriner Patoloji ve Tümör Bilimi kitabı temel alınarak hazırlanmıştır.
1.
2.
M, A. & T, T. (1998). Veteriner Genel Patoloji ve Tümör Bilimi. 173-240.
V, K., S, C. R. & L, R. S. (2003). Robbins;Temel Patoloji. 165.
139
Veteriner Tümör Bilimi-Ders Notu-2013
Prof. Dr. Seçkin ARUN
Download