ANLATIM BOZUKLUKLARI Dilin temel görevi, insanlar arasında

advertisement
ANLATIM BOZUKLUKLARI
 Dilin temel görevi, insanlar arasında anlaşmayı
sağlamaktır. Anlatılmak istenenler dilin kurallarına uygun
olarak açık, yalın, anlaşılır bir biçimde ifade edilirse anlaşma
tam olarak gerçekleşir. Aksi takdirde yanlış anlaşılmalar,
söyleyiş yanlışları ve anlatım bozuklukları ortaya çıkar.
 Anlatım bozukluklarını önlemek için cümlede yer alan
sözcüklerin, sözcük öbeklerinin ve öğelerin hem anlam hem
de dil bilgisi bakımından birbiriyle uyum içinde olmasına
dikkat edilmelidir.
 İyi bir cümlede kelimeler yerli yerinde kullanılmalı,
gereksiz kelimelere yer verilmemelidir.
Anlatım bozukluklarını iki ana başlık altında
inceleyebiliriz.
A) BAĞDAŞIKLIĞA (ANLAM BAĞLANTISINA) DAYALI
BOZUKLUKLAR (ANLAMSAL)
1- Gereksiz Sözcük Kullanımı.
2- Yanlış Anlamda Sözcük Kullanımı.
3- Yanlış Yerde Sözcük Kullanımı.
4- Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanımı.
5- Sıralama ve Mantık Yanlışlığı.
6- Anlam Belirsizliği.
B) BAĞLAŞIKLIĞA (DİL BİLGİSİ BAĞLANTISINA)
DAYALI BOZUKLUKLAR (YAPISAL) :
1- Özne-Yüklem Uyuşmazlığı.
2- Öğe Eksikliği.
3- Yüklem,Ek-fiil,Fiilimsi Eksikliği.
4- Tamlama Yanlışlığı.
5- Ek Yanlışlığı.
6- Çatı Uyuşmazlığı.
A) BAĞDAŞIKLIĞA (ANLAM BAĞLANTISINA) DAYALI
BOZUKLUKLAR (ANLAMSAL)
Bir metinde yer alan sözcükler arasındaki mantıksal
düzen ve anlamsal bağlantıya bağdaşıklık
denir.Cümlelerdeki sözcüklerin yalnızca dil bilgisi
kuralları dikkate alınarak düzenlenmesi yeterli
olmaz.Aynı zamanda sözcüklerin ifade ettikleri anlamlar
arasında da anlam bağlantısı olmalıdır.
Bir sözcüğün anlamını, o sözcüğün cümle içinde diğer
sözcüklerle kurduğu ilişki belirler.Sözcüğün, cümlede
yer alan diğer sözcüklerle oluşturduğu,o sözcüğün
anlamını aydınlatan bütüne ''bağlam 'denir.Sözcüğün
cümlede bulunduğu yere göre anlamlar kazanmasına ise
'bağlam anlamı '' denir.
1) Gereksiz Sözcük Kullanımı:
Bir cümlede aynı anlamı karşılayan iki sözcük
kullanılmamalıdır. Aynı anlama gelen iki kelime varsa biri
kesinlikle cümleden çıkarılmalıdır.
-Diplomasını alacak öğrenciler salona giriş yaptılar. (girdiler)
211 YGS
- Ondan böyle bir yalanma olayı beklemiyordum.(olayı
gereksiz ) 2004 ÖSS
- Bu konudaki iftiralar tamamen uydurmadır.2003ÖSS
- Sahilin biraz açığından hızlı ve süratli bir tekne geçti.
- Bu konuda fikir ve görüşlerimi almalısınız.
- Saray bütün ihtişamı ve görkemiyle karşınızdadır.
- Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi otuz derece.
- Otobüsü kaçırınca mecburen taksi tutmak zorunda kaldık.
- Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.
- Milli maç yaklaştıkça ülkedeki heyecan gittikçe artıyor.
- İki araba yoğun sis nedeniyle birbiriyle çarpıştı.
- Bu konudaki arzu ve isteklerinizi bize iletin.
- Her türlü zorluğun, güçlüğün üstesinden geldi.
- Dilleri birbirinden ayıran farklı özellikler vardır.
- Büyük ihtimalle yardım etmek için bu işi yapmış olabilir.
-Sağlık ve sıhhat insanın en büyük hazinesidir.
-Bardakları kutusundan çıkardı, onları bulaşık makinesine
yerleştirdi.
-Biraz dinlenip istirahat etmeye ihtiyacım var.
-Bu mevsimde en yüksek sıcaklık , azami 35 derece
oluyordu.
*Sözcüğün anlamının cümledeki başka bir sözcükte olması:
-Bu sözlerinle beni sinirlendirmek için çalışıyorsun. (için
edatı gereksiz kullanılmış -sinirlendirmeye- )2013 YGS
- "Tarihte bu uluslar, öteki ulusların arasına kaynaşmışlardı."
(Uluslarla olmalı) 2004 ÖSS
- Bu kararların uygulanıp uygulanmayacağının, yöneticilerin
seçeceği tutuma bağlı olduğu bildirildi.(seçeceği tutuma
yerine ''tutumuna '' olmalı.2003 ÖSS
-- Maddi durumu yetmediği için eğitimini yarıda
bırakmak zorunda kaldı.(el vermediği için,yetersiz
olduğu için...) 2003 öss
-Ayaklarının tabanlarını çocukça bir istekle yere sürtüyordu.
-Öğrendiklerini sessizce kulağına fısıldadı.
-Öğrenci oturduğu yerden ayağa kalktı.
Olan biteni kendi ağzıyla itiraf etti.
2) Sözcüğün yanlış anlamda kullanımı:
Anlam veya yazım bakımından birbirine yakın olan
sözcüklerin, birbirlerinin yerine kullanılmasından kaynaklanır.
-Bizim alacağımız başarı,aslında ülkemizin
başarısıdır.(başarı alınmaz, gösterilir ) 2010 YGS
-Bu evi almak istemiştik,ama evin ücreti altı ay içinde ikinci
kez artırıldı.(fiyatı )
- Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık fark edilemedi.(ayrılık-fark)
- Kompozisyonda yazılımı yanlış kelimeler kullanıldı.(yazımı)
- Küçük çocuğun ateşi çoğalınca hastaneye
götürüldü.(artınca)
- Yeni yollar açılınca şehrin trafik sıkıntısı eskiye göre
rahatladı.(hafifledi)
- Sabaha karşın gürültüyle uyandık.
- 10 Nisan 1928 yılında konferansa katıldık.(tarihinde)
- Yarışmanın sonucunda iki oyuncu el sıkıştı.(sonunda)
- Kızın saçları hayli büyümüş.(uzamış)
- Çam fidanını saksıya ekemezsiniz.(dikemezsiniz)
- Camdan yankılanan güneş ışığı gözlerimizi
kamaştırdı.(yansıyan)
-Planlı çalışması başarılı olmasına neden oldu. (sağladı )
-Son yıllarda küçümsenmeyecek sayıda çocuk kitabı
yayımlandı. (azımsanmayacak)
-2009 tarihinde oğlum gözlerini dünyaya açtı. (yılında)
-Köy kahvesinde çorap dokuyan adamlar gördüm. (ören)
-Bu hastalıkla kalp krizi geçirme şansı var. (riski)
-Tuzağa düşürmek için her önleme başvurdular. (yola)
-Kül tablası yaktığı sigara izmaritleriyle doluydu.
(söndürdüğü)
-Cinayetin iki ucu keskin bir bıçakla işlendiği ortaya çıktı.
( tarafı)
-Sude mütevazi bir insan olarak tanınır. )mütevazi:paralel
anlamındadır. Mütevazı olmalı )
-Özgün bir sanatçı olmasına karşı onu tanıyan çok az kişi
var.(karşın )
-Cezayir uzun süre Fransız sömürgesi altında yaşamıştır.
(sömürüsü )
3) Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanımı:
Cümlede bir sözcüğün gerektiği yerde
kullanılmamasından kaynaklanan anlatım bozukluğudur. Bu
anlatım bozukluğu, genellikle sıfat olarak kullanılması
gereken sözcüklerin zarf olarak kullanılması ya da tersi
durumlarda görülür.
- Yeni piyasaya sürülen ürün çok beğenildi.
- İzinsiz inşaata girmek tehlikeli ve yasaktır.
- Ne zaman yağmur yağsa ilk aklıma sen geliyorsun.
- Annemin uzun yıllardır pişirdiği pilavdan yiyemedim.
- Girdiğim sınıftaki öğrencilerin bütün adlarını ezberledim.
- Kitapları ayrı ayrı türlerine göre dizdim.
- Parasız yola çıkınca sıkıntı çektik.
- Aradığımız şehirdeki müzeyi bulduk.
- İşlerimiz çok, sürekli çalışanlarımıza mesai yaptırıyoruz.
- Televizyonda tekrar tekrar ölmüş insan görüntülerinin
gösterilmesi doğru değil.
-Bilgisayar başında ödev hazırlamaktan çok başım ağrıyor.(
başım çok)
-Gölbaşında otuz metrelik dünyanın en büyük fıskiyesi açıldı.
(dünyanın otuz metrelik, en büyük fıskiyesi)
-Her eve gelişimde beni kedim Tekir karşılar. (eve her
gelişimde)
-Diplomasını alınca bir öğretmen olarak doğduğu şehre gitti.
(doğduğu şehre bir öğretmen olarak gitti)
-Ünlü sanatçı halk konserlerinde bestelediği şarkıları söyledi.
(betelediği şarkıları halk konserlerinde söyledi)
4) Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanımı:
Anlamca birbirine ters düşen bazı sözcükler veya sözlerin
cümlede bir arada kullanılmasıyla ortaya çıkan anlatım
bozukluğudur. Genellikle kesinlik anlamı içeren bir sözcükle
olasılık anlamı içeren bir sözcüğün aynı cümlede
kullanılmasıyla ortaya çıkar.
ÖRNEK:
- Ahmet eminim okula gitmiş olabilir.
- Bu havada kesinlikle yağmur yağabilir.
- Bu olay olduğunda tam 1975 yılıydı galiba.
- Hasta canı yanınca hafifçe çığlığı bastı.
- Kesinlikle bir şeyler bildiğini tahmin ediyorum.
-Sorun hiç şüphesiz müdürün de kulağına gitmiş olmalıdır.
-Emek ürünü yapıtlar sonsuzluğu tam anlamıyla yakalamış
gibidir.
-Onunla görüşmeyeli hemen hemen tam sekiz yıl oldu.
5) Sıralama ve Mantık Yanlışlığı:
Cümlede dile getirilen durum veya olayların önem
sırasına göre söylenmemesinden ya da mantık bakımından
tutarsız olmasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır.
ÖRNEK:
- Annesini değil bir gün bir ay bile görmese hemen özlerdi.
- Uzmanlar sigaranın ölüme hatta kansere yol açan zararlı
maddeler içerdiğini söylüyorlar.
- Bu doktor pansuman yapmak şöyle dursun, ameliyat bile
yapamaz.
- Bu durumda okuldan atılabilir; hatta ceza alabilir.
- O bırakın evden ayrılmayı, şehirden ayrılmaktan bile
korkar.
- Gazeteye göz atmak şöyle dursun, gazeteyi okumazdı bile.
-Yaptığı ihmal yüzünden birçok insan ölebilir hatta sakat
kalabilir.
6) Anlam Belirsizliği:
Bazı cümlelerde tamlayanı ikinci tekil(senin) veya üçüncü
tekil(onun) şahıs zamiri olan tamlananların, tamlayanları
düştüğünde, ikinci şahsa mı yoksa üçüncü şahsa mı ait
olduğu anlaşılmaz. Bu cümlelerde kişi bakımından belirsizlik
vardır.
- Akşam yemeği için yarın bize geleceğini söyledi.(seninonun)
- Dükkânı geç açtığından birçok müşteri gitti.(sen-o)
- İstanbul’a geldiğini yeni öğrendim.(onun-senin)
- Hem kafiyeli hem ölçülü böyle güzel şiirler yazdığından hiç
haberim yoktu.(senin-onun)
- Yarışmada birinci olduğuna sevindim.(senin-onun)
B) BAĞLAŞIKLIĞA(DİL BİLGİSİ BAĞLANTISINA) DAYALI
ANLATIM BOZUKLUKLARI (YAPISAL)
Bir metinde ya da metin parçasında dil ögelerinin dil
bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesine
bağlaşıklık denir. Bu tür bozukluklar cümlelerde dil bilgisi
kurallarına uymamaktan kaynaklanır.
1) Özne-Yüklem Uyuşmazlığı:
Cümlede özne ve yüklemin çeşitli yönlerden uyum içinde
olmaması özne-yüklem uyuşmazlığına yol açar. 3 başlıkta
incelenir.
a) Tekillik-Çoğulluk Bakımından
*Öznenin tekil olduğu cümlelerde yüklem tekil olur.
 Öğretmenimiz velileri toplantı için çağırdı.
 Dere bütün gün şırıltılarla akıyor.
 Sevimli kuzu annesine koştu.
 Doruk, disiplinli çalışarak başarıyı yakaladı.
*Öznenin insandan oluştuğu ve çoğul olduğu cümlelerde
yüklem tekil de olur çoğul da olur.








Öğrenciler zil çalınca dışarı çıktı.
Öğrenciler zil çalınca dışarı çıktılar.
Çocuklar bahçede top oynuyor.
Çocuklar bahçede top oynuyorlar.
İnsanlar, meydana doğru yürüyüşe geçti.
İnsanlar meydana doğru yürüyüşe geçtiler.
Çocuklar parkta oyun oynamaya bayılıyor.
Çocuklar parkta oyun oynamaya bayılıyorlar.
*Özne insan dışında bir varlık ise (soyut kavramlar, organ
adları, zaman adları, eylem adları, bitki, hayvan adları,
cansız varlıklar ) ve çoğulsa yüklem tekil olur.








Günler, aylar, yıllar su gibi akıp geçiyor.(D)
Günler, aylar, yıllar su gibi akıp geçiyorlar.(Y)
Kediler kasabın önünde bekliyor.(D)
Kediler kasabın önünde bekliyorlar.(Y)
Kamyonlar köprüden geçecek.(D)
Kamyonlar köprüden geçecekler.(Y)
Bahçedeki begonviller açmaya başlamış.(D)
Bahçedeki begonviller açmaya başlamışlar.(Y)
*Öznenin çoğul eki almadığı ama anlamca çoğul olduğu
cümlelerde yüklem tekil olur.






Birçoğu okula servisle geliyor.(D)
Birçoğu okula servisle geliyorlar.(Y)
Çok sayıda seyirci maça giremedi.(D)
Çok sayıda seyirci maça giremediler.(Y)
Herkes olayları konuşuyor.(D)
Herkes olayları konuşuyorlar.(Y)
*Soyut kavramlar ve eylemsiler dışındaki varlıklara kişilik
verildiğinde ( teşhis ) yüklem tekil de çoğul da olabilir.
 Çiçekler gülümseyerek karşılıyor baharı. (D)
 Çiçekler gülümseyerek karşılıyorlar baharı. (D)
 Ağaçlar büyük bir hüzünle yapraklarını döküyor. (D)
 Ağaçlar büyük bir hüzünle yapraklarını döküyorlar. (D)
 Dakikalar şımarık bir tavırla tık tık ilerliyordu. (D)
 Dakikalar şımarık bir tavırla tık tık ilerliyorlardı. (D)
b) Kişi Bakımından
Bir cümlede öznenin farklı kişilerden oluşmasına göre
yüklemin hangi kişi ekini alması gerektiği belli kurallara
bağlanmıştır. Bu kurallara uyulmadığında Özne–Yüklem
Uyuşmazlığı ortaya çıkar.
*Özne grubunda birinci kişinin (ben- biz ) yanında, ikinci
(sen- siz ) veya üçüncü kişi ( o- onlar ) varsa yüklem Birinci
Çoğul Kişi (biz ) olur.
 Sen ve ben bu akşam bir yere davetliyiz. (D)













Sen ve ben bu akşam bir yere davetliyim. (Y)
Artık ben ve arkadaşım çalışacağız. (D )
Artık ben ve arkadaşım çalışacak. (Y )
Kardeşim ve ben bu okula gidiyoruz. ( D )
Kardeşim ve ben bu okula gidiyorum. ( Y )
Biz ve sen akşam Ahmetlerdeyiz. ( D )
Biz ve sen akşam Ahmetlerdesin. ( Y )
Biz ve siz sorunu birlikte çözmeliyiz. ( D )
Biz ve siz sorunu birlikte çözmelisiniz. ( Y )
Biz de o da bu konuda yanıldık. ( D )
Biz de o da bu konuda yanıldı. ( Y )
Siz ve babanız içeride oturun. ( D )
Siz ve babanız içeride otursun. ( Y )
c) Olumluluk-Olumsuzluk Bakımından
Türkçede bazı öznelerin yüklemleri mutlaka olumsuz
olmak durumundadır.
Bu özneler ‘’ Hiçbiri, Hiç kimse, Kimse ’’ gibi sözcüklerle
oluşturulur.
 Beni kimse anlamıyor.
 Bu evde hiç kimse oturmuyor.
 Şiirlerimin hiçbiri yayımlanmadı.
2) Öğe Eksikliği:
Sıralı, bağlı ya da bileşik cümlelerde farklı yüklemlerin
aynı öğeye bağlanmasından kaynaklanan anlatım
bozukluğudur.
*Özne Eksikliği (Ne, Kim?):
 Öğretmenin amacı edebiyatı sevdirmekti, bunun için
sınıfta çalışmalar yapıyordu.
 Kitabın konusu ilginçti,* defalarca basıldı.(kitap)
 Köprünün asfaltı bitmediği için * hafta sonu
açılacak.(köprü)
 Suçluların ifadesi alınacak ve * mahkemeye sevk
edilecek.(suçlular)
 Mağazanın inşaatı bitti, * yakında hizmete girecek.
(mağaza)
*Nesne Eksikliği(Neyi, Kimi?):
 Roman üzerinde çok çalıştım,* üç yılda bitirdim. (romanı)
 Kitaba çok para verdim, ama * okuyamadım.(kitabı)
 Ona asla kızmıyor, * çok seviyordu.(onu)
 Derslerine çalışmıyor, * ihmal ediyordu.(derslerini)
 Dedem bize masal anlatarak * uyutmaya çalışırdı.(bizi)
 Arkadaşıma bu meseleyi anlattım ve ikna ettim.
(arkadaşıma)
 Kitapların numaralarını yapıştırıp raflara yerleştirdi.
( kitapları)
 Onun hayata bakışı, yorumlayışı herkesinkinden farklıydı.
(onun hayata bakışı, hayatı yorumlayışı)
 Her okuduğuna hemen inanıyor ve herkese anlatıyordu.
*Tümleç Eksikliği(Nereye, Nerede, Nereden, Neye, Neyde,
Neyden, Kime, Kimde, Kimden {D.T}; Nasıl, Ne Zaman,
Neyle, Niçin, ?):
 Ali ,arkadaşı Mustafa'yı hem çok seviyor hem de kimi
davranışlarından dolayı kızıyordu. (ona) 96 öss
 Kitaplarını mutlaka ciltler,* gözü gibi bakardı.(onlara)
 Arkadaşlarının sıkıntı çektiğini biliyor,* yardım
ediyor.(onlara)
 Binaya giriş ve * çıkışlar yasaklandı.(binadan)
 Karaya yaklaşıyor muyuz, yoksa * uzaklaşıyor
muyuz?(karadan)
 Kimse bu sözleri dinlemez, * inanmaz.(bu sözlere)
 Yeni arkadaşını çok sevmiş, * iyi anlaşmıştı.(onunla)
 İstanbul’a gidip de * hoşlanmayan
olmamıştır.(İstanbul’dan)
 Annesini ihmal ediyor, bir mektubu çok görüyordu.
( Annesini ihmal ediyor, ona bir mektubu çok görüyordu)
3) Yüklem, Ek-fiil, Fiilimsi Eksikliği:
4) Tamlama Yanlışlığı:
Birden fazla tamlayanın aynı tamlayana bağlanması,
olması gereken tamlayan ya da tamlananın olmamasından
kaynaklanan anlatım bozukluğudur.
 "Sözünü ettiğiniz binayı ne gördüm ne de yerini
Sıralı, bağlı ve bileşik cümlelerde farklı yüklemlere
bağlanması gereken öğelerin, aynı yükleme, ekfiile ve
fiilimsiye bağlanmasından kaynaklanan anlatım
bozukluğudur.
*Yüklem Eksikliği:
 Dişçiye hiç ya da çok seyrek gidiyorlar.( hiç yerine ''ya
hiç gitmiyorlar '' )
 Çoban, yolun bozuk olduğunu * ve traktör kiralamayı
teklif etti.(söyledi)
 Geçen yıl iki yüz bin ağaç *, bu yıl iki yüz bin ağaç
dikmeyi düşünüyorum.(diktim)
 Yarın İstanbul’a geleceğini *, onu havaalanında
karşılamamızı istedi. (söyledi)
 Gazete okumayı çok *, kitap okumayı hiç
sevmezdi.(severdi)
 O bana dert *, ben ona mutluluk verdim.(verdi)
 Akşamları biraz televizyon *, biraz da kitap
okurum.(izlerim)
 Bu gün biz size *, gün gelir siz de bize yardım
edersiniz.(ederiz)
5) Ek Yanlışlığı:
Cümlede eklerin yanlış ya da gereksiz kullanılmasından
kaynaklanan anlatım bozukluğudur.
 Binanın yıkılmasının nedeni,yapımında deniz kumu
kullanılmasındandır.(-ndan eki gereksizdir)
 Bu arkadaşıma, on yıldır hiç
karşılaşmamıştım.(arkadaşımla)
 Hastalıkların artmasının nedeni, hava
kirliliğindendir.(kirliliğidir)
 Edebiyatın birçok türlerinde yapıtlar vermişti.(türünde)
 Resimdeki gördüğün kişi benim büyük
amcamdır.(resimde)
 Beni sevindiren senin geldiğindir.(gelmendir)
 Deniz kenarına yüzlerce balıklar vurmuş.(balık)
 Lise yıllarındaki okuduğum romanları
unutamıyorum.(yıllarında)
 Ankara'daki toplantı bu kez çok önemli sorunların
görüşüleceği belirtiliyor. (toplantıda)
 Marangozcunun karşısındaki dükkan bizimdir.(-cu eki
gereksiz )
*Fiilimsi Eksikliği:
 Çocuklara çok ders çalışmalarını anlatıyor. (çalışmaları
gerektiğini )
 Gazeteciliğe spor yazıları * ve karikatür çizerek
başladım.(yazarak)
 Durmadan gazoz *, çekirdek yenilen bu yerden
uzaklaştım.(içilen)
 Hangisinin başarılı *, hangisinin başarılı olmadığını
öğreneceğiz.(olduğunu)
*Ek-fiil Eksikliği:
 Yoksul görünümlü biriydi bu.Boyu kısa,bedeni de pek
biçimli değildi. (kısaydı) 86 ÖSS
 Evin kirası çok uygun*, ancak yeri güzel değil.(uygundu)
 Başı sıkıştığı anlarda bize gelir*, onunla saatlerce
konuşurduk.(gelirdi)
 İlkokulda babam çok zeki*, ama ödevlerini yapıp kitap
okumada istekli değilmiş.(zekiymiş)
 Romanlarının dili sade fakat anlatımı özgün değilmiş.
(sadeymiş)
6) Çatı Uyuşmazlığı:
Bileşik cümlelerde temel cümlenin yükleminin etken olup
yan cümlecikteki fiilimsinin etken olmamasından ya da temel
cümlenin yükleminin edilgen olup, yan cümlecikteki fiilimsinin
edilgen olmamasından kaynaklanan anlatım bozukluğudur.
 Evin bin bir çeşit meyve ağacı ve sebze yetiştiren bir
bahçesi var. (yetiştirilen) 2012 LYS
 Akşam evde biraz sohbet edip erkenden yatıldı.(edilip)
 Çay içildikten sonra o konuyu görüştüler.(içip)
 Bütün yemekleri hazırlayıp sofraya koyuldu.(yemekler
hazırlanıp/ koydu)
 Trafik kurallarına dikkat edilirse kaza
yapmazsınız.(ederseniz)
 Hükümet tabibine muayene edilerek sağlık raporu
alacaksınız.(muayene olup)
 En kısa zamanda tüm sınıflar süsleyerek bayram için
hazır hale getirilmelidir.
bilirim.(binanın- tamlayan eksikliği ) 2005 ÖSS
 Önlemler ekonomik* ve sağlık açısından yararlı sonuçlar
verdi.(açıdan)
 Kahramanları değişik sosyal* ve çevre şartları içerisine
sokarak işlerdi.(şartlar)
 Eleştirmen sanatçıyı kötülememeli,* iyi taraflarını da dile
getirmeli.(sanatçının)
 Aklıma şairin güzel bir şiiri geldi, ama * başlığını
hatırlayamadım.(şiirin)
 Bu konuda bizim * ve sizin fikirlerinizin farklı olması bir
zenginliktir.(fikirlerimizin)
 Bir yazar* bu tür konulara kesinlikle karışmaması
gerek.(yazarın)
Mehmet KARADAĞ
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Download