ANLATIM BOZUKLUKLARI Dil insanlar arasında iletişimi sağlayan

advertisement
ANLATIM BOZUKLUKLARI
Dil insanlar arasında iletişimi sağlayan bir araçtır. Dolayısıyla insanlar arası iletişimin en iyi
şekilde olabilmesi için anlatımın doğru olması gerekir. Çünkü insanların dili kullanmadaki temel
amacı, duygularını, düşüncelerini, bilgi ve birikimlerini karşı tarafa ya da gelecek nesillere
aktarmaktır. Anlatım bozukluğu, cümlenin anlamını bozan dil bilgisi kural uyumsuzluğuna verilen
isimdir. Kısaca, dilin yanlış kullanımının sonucudur.
DOĞRU ANLATIMIN ÖNEMİ
Anlatımın yazılı ve sözlü olmak üzere iki temel yolu vardır. İki anlatım yolu arasında,
kullanılan dil açısından farklılıklar olması doğaldır. Hazırlıksız konuşmalarda, düşünceyi hızlı bir
şekilde söze dökmek söz konusu olduğundan ve ifade bozuklukları jest, mimik, ses tonu gibi
iletişimin diğer unsurlarıyla eş zamanlı olarak düzeltilip giderilebildiğinden anlatım bozukluğu, bir
noktaya kadar normal karşılanır. Ancak yazarken anlatım bozukluğu yapmamak gerekir. Anlatımın
işlek, açık ve etkili olması için kişinin anadilini iyi bilmesi ve doğru kullanması gereklidir. İşlek,
açık ve doğru anlatım eğitim yaşamının her döneminde önemlidir.
Anlatım kişinin seviyesini belirler. Yazılı ve sözlü anlatımda başarı, istediklerimizi derli toplu
ve düzenli anlatmaya bağlıdır. Her şeyden önce yazılı ve sözlü anlatımın taşıması gereken bazı
özellikler bulunmaktadır. Anlatım bozuklukları, genellikle iyi bir cümlenin niteliklerini taşımayan
cümlelerde görülmektedir.
İyi bir cümlenin nitelikleri, doğruluk, duruluk, açıklık, yalınlık ve akıcılıktır.
1- Doğruluk; cümledeki sözcüklerin söz dizimi kurallarına göre dizilmesi, öğelerin birbiriyle
uyumlu olması, sözcüklerin anlatılmak istenen kavramları tam olarak karşılaması ve cümlenin
aktardığı bilginin yanlış olmamasıdır.
2- Duruluk; yargının gereksiz sözcük kullanılmadan ortaya konulması, anlamı etkileyen sözlere
cümlede yer verilmemesi.
3- Açıklık; cümlenin herkes tarafından kolaylıkla anlaşılan tek bir anlam taşıması, okuyucu ve
dinleyiciye göre farklı anlamlar kazanmamasıdır.
4-Yalınlık; aşırı söz sanatı yapmadan, yabancı sözcüklere yer verilmeden oluşturulan cümleler
yalınlık ilkesine uygun kabul edilir.
5-Akıcılık; paragrafı oluşturan cümlelerde telaffuzu ve anlamayı zorlaştıran sözcüklerin
kullanılmaması, paragrafın kolayca okunabilir ve anlaşılabilir olmasıdır.
Genel olarak bakıldığında söz konusu anlatı metninde verilen bilgilerin, kullanılan
kelimelerin, kurulan cümlelerin ve oluşturulan paragrafların ses bilgisi, yapı bilgisi, cümle bilgisi ve
anlam bilgisi yönünden doğru olması gerekmektedir.
ANLATIM BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
Bir dilin sözlü ve yazılı olmak üzere iki yönü bulunduğundan anlatım bozuklukları
nedenlerini de buna göre değerlendirmek gerekir. Kişi amacını söz veya yazıyla anlatmak için önce
düşüncelerini belirler, düzenler, sözcükleri seçer, sıraya koyar; cümleler kurar. Bu düzen
konuşurken çoğu kez kendiliğinden işler. Yazarken uzun uzun düşünme, uygun sözü ve biçimi
bulma, araştırma olanağı vardır. Yine de çoğu kez duyguları, düşünceleri daha etkili anlatabilmek
için gereksiz tekrarlar, yersiz sözcükler, bozuk cümleler anlatımı doldurur. Kuşkusuz, anadilini iyi
öğrenememek, anadili bilincini kazanamamış olmak anlatım bozukluklarının en önemli nedenidir.
Özellikle gençlerin dilinde “ şoke olmak, gümlemek, yolunu bulmak, araklamak,
kazıklamak, ineklemek...” gibi argo sözcükler gereğinden fazla kullanılmakta ve gittikçe
çeşitlenerek artmaktadır.
Daha çok konuşmada görülen bölge ağızlarına ait özelliklerin birçok öğrencide yazıya
geçmesi de
dikkat çekmektedir. Mahsustan, savul (sağol), lefha (levha), bastırma (pastırma),
moderin, heşte üzülmen, arabaynan, bunnardan, dinnendim, boşanan kadroya, diyerekten, bitaki,
bissürü... gibi.
Yani, şey, yahu, tabii, durum, olay, vaziyet, fayda ve yarar, çağdaş uygarlık ve medeniyet,
çocukların terbiye ve eğitimi, açık ve net gibi sık sık kullanılan ve anlatımı bozan sözler, Türkçenin
çok zengin olan söz dağarcığının, iyi kullanılamadığını göstermektedir.
Anlatım bozuklukları yapay ve esnek bir sınıflandırmaya sahiptir. Bir ifadedeki bozukluk,
aşağıda maddeler hâlinde verdiğimiz bozuklukların birkaçını örnekleyebilir. Bu sebeple, konunun
birçok kaynakta benzer veya farklı birçok sınıflandırmayla ele alındığını görmek mümkündür.
ANLAMA BAĞLI ANLATIM BOZUKLUKLARI
Dil bilgisi yanlışları dışında kalan dil yanlışları anlamla ilgili anlatım bozukluklardır.
Kelimenin anlam çağrışımlarının bilinmemesi, sözcüklerin anlamına uygun kullanılmaması, aynı
anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması, anlamı aynı cümledeki başka bir sözcükte bulunan
sözcüğün gereksiz olarak kullanılması, çelişen ifadelerin bir arada kullanılması, anlam – kök –
yazım benzerliği nedeniyle birbirine benzeyen ancak aralarında anlam nüansı olan sözcüklerin
birbirinin yerine kullanılması, düşüncenin yanlış sıralanması, düşünme ve mantık hataları, deyim ve
atasözü yanlışları anlamla ilgili yanlışlıklardandır.
GEREKSİZ SÖZCÜK KULLANILMASI
Bir cümlede anlamca biri diğerini içeren sözcüklerin birlikte kullanılması, anlatım
bozukluğuna yol açar. Örneğin; kulağıma eğilerek alçak sesle bir şeyler fısıldadı cümlesinde
fısıldamak zaten alçak sesle yapılan bir eylem olduğundan alçak ses ifadesine gerek yoktur. Bu
ifadenin kullanılması cümlede fazlalık oluşturduğundan anlatım bozukluğuna neden olmaktadır.
Diğer örnekler için de aynı durum söz konusudur.
Eski geçmiş günleri hatırladım birden.
Onlar da beş yıldır karşılıklı mektuplaşıyorlar.
İki lider beş saat süreyle görüştüler.
Yaşanmış deneyimlerinden hareketle bu sonuca varıyor.
Az kalsın merdivenlerden düşeyazdı.
Yanına gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.
Çocukların davranış biçimlerinde gariplikler görüldü.
Kendisine kışlık bir palto almıştı.
Yarım gün part-time çalışıyor.
KPSS sınavından 80 almıştı.
EŞ ANLAMLI KELİMELERİN BİRARADA KULLANILMASI
Aynı anlama gelen biri yerli diğeri yabancı iki kelimenin yan yana kullanılması da anlatım
bozukluğu oluşturmaktadır. Eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılması cümlede fazlalık
oluşturduğundan duruluk ilkesine aykırılık meydana gelmektedir.
Örnek:
Bu konuda herkesin fikir ve görüşünü almalısınız.
Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi sekiz derece imiş.
Yirmi dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ başlamadı.
Güç ve müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.
Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.
Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.
SÖZCÜKLERİ BİRBİRİYLE KARIŞTIRMA
Anlamları veya yazılışları çok benzer olan sözcüklerin karıştırılması cümlenin anlam
bütünlüğünü bozar. Bir kelimenin yerine yanlış anlam verecek şekilde başka bir kelime kullanılması
anlatımda bulanıklığa ve karışıklığa yol açmaktadır.
Örnek:
Bu binalar gerçekten çok yaklaşık yapılmış.
Camdan yankılanan ışık gözlerimi kamaştırdı.
Çocuğun bütün vücudunu büyük büyük yaralar kapsamıştı.
Çocukların birbirleriyle uygunluk içinde olmaları çok güzel.
Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi.
Yeni kaydolan öğrencilerin bu kadar çekimser davranması normaldir.
Ormanda yetişen bir çam fidanını salonunuzdaki saksıya ekemezsiniz.
Böyle hareketler ülkede demokrasinin işlememesini sağlayacaktır.
Geri kalmışlık Türkiye'ye özel bir durum değil.
Ateş olsa cürmü kadar yer yakar.
BİRBİRİYLE ÇELİŞEN SÖZCÜKLERİN BİRARADA KULLANILMASI
Anlamca birbirine ters olan sözcüklerin, aynı yargıya bağlı olarak birlikte kullanılması
anlatımı bozar. Özellikle olasılık ve kesinlik bildiren sözcüklerin aynı cümlede kullanılmasından
kaynaklanan yanlışlıklar anlatım bozukluğuna neden olmaktadır.
“Mutlaka, eminim, hiç şüphesiz, elbette, kuşkusuz, tam …’ gibi sözler kesinlik bildirir.”
“Sanırım, e-bilmek,-sa gerek, olmalı, galiba, belki,-mış olmalı…” gibi kelimelerde olasılık, tahmin
anlamı vardır. Bu sözcüklerin bir arada kullanılması uygun değildir.
Örnek:
Kesinlikle yarın gelebilirler.
Şüphesiz bu sözleri bütün öğrenciler duymuş olmalı.
Aşağı yukarı bundan tam yirmi yıl önceydi.
Sözünü ettiğiniz şairin herhâlde on altıncı asırda yaşadığını zannediyorum.
Eminim bu saatlerde eve gelmiş olmalı.
Mutlaka bir gün çocukluk arkadaşlarını belki yine arayacak.
Yanılmıyorsam, bu ikisinin aynı şey olduğunu tahmin ediyorum.
MANTIK HATALARI
İyi ve sağlam bir cümlenin temel mantık ilkelerine uygun olması gerekir, aksi taktirde
anlatım bozukluğu yapılmış olur. Bir cümlede, iletilmek istenen anlamın eksiksiz olabilmesi için
düşünce ve mantık son derece önemlidir. İyi bir anlatımda sağlam bir düşünme ve mantık yürütme
temel koşuldur. Mantıksal hataları ve tutarsızlıkları içeren cümleler, dil bilgisi kurallarına uygun
olsalar bile anlamı ve yargıyı eksiksiz iletmezler. Bu tür yanlışlar genellikle dikkatsizlik sonucu
ortaya çıkar.
Örnek:
Seninle değil şehir içinde gezmek, dünya turuna bile çıkılmaz.
Önümüzdeki haftanın önemli programlarından bazılarını sizlere hatırlatmaya çalıştık.
Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse ölüme; hatta sara nöbetlerine dahi yol açabilir.
KARŞILAŞTIRMA HATALARI
Bazı cümlelerden iki farklı anlam çıkabilmektedir. Bu tip karşılaştırma bildiren cümlelerdeki
anlatım bulanıklığı giderilmediği taktirde anlatım bozukluğu ortaya çıkar.
Adam, politikayla karısından çok ilgileniyor.
Bu kötü insanlara sizden çok kızıyorum.
Sen onu benden çok aradın.
DEYİM YANLIŞLARI
Deyimler ve atasözleri kalıplaşmış ve halk diline, kültürüne yerleşmiş kelime gruplarıdır. Bu
yüzden deyimlerdeki kelimeler kesinlikle değiştirilemez. Kullanılan deyim, cümleye de uygun
olmalıdır. Aksi takdirde anlatım bozukluğu oluşur.
Örnek:
Ona yardım et elinden geleni ardına koyma.
Ona ayak bağı oluyor, işini çabuk bitirmesini sağlıyordu.
Ona yardım et, elinden geleni ardına koyma.
Sevinçten kulağı ağzına vardı.
NOKTALAMA ve İMLA YANLIŞLARI
Özellikle adlaşmış sıfatlardan sonra virgül kullanılmaması cümlede anlam belirsizliğine
neden olur. Anlam açık olmadığı için de anlatım kusurlu hale gelir. Yine düzeltme işaretinin bazı
kelimelerde kullanılmaması da anlatım bozukluğuna neden olmaktadır. Yazılışları aynı ama
okunuşları ve anlamları farklı olan bu kelimelerde düzeltme işareti anlam ayırt etmek adına illa ki
kullanılmalıdır. Aksi takdirde hem yazım yanlışı hem de anlatım bozukluğu oluşmaktadır.
Hırsız çocuğu kovaladı.
Genç adama seslendi.
O soruları yapamadı.
DİL BİLGİSİ BAKIMINDAN ANLATIM BOZUKLUĞU
Anlatım bozuklukları, bazı dil bilgisi kurallarının iyi bilinmemesinden ya da göz ardı
edilmesinden kaynaklanır.
Bu bakımdan anlatım bozukluklarını belirleyebilmek için sözcüklerin yapıları, yazım ve
kullanımları, tamlamaların yapılışları ve cümle kuruluşları hakkında yeterli bilgi edinmiş olmak
gerekir.
Eklerin yanlış kullanılması
Yüklem yanlışları
Özne yanlışları
Özne –yüklem uyumsuzluğu
Nesne ve tümleç eksikliği
Tamlama yanlışları
Çatı uyuşmazlığı
EKLERİN YANLIŞ KULLANIMI
Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir.
Bu işler yapmaktan tükenmez.
Bizi en çok sevindiren onun bu sınavı kazandığıdır.
Bazı yolcuların giriş işlemleri yapmaya başlandı.
Bu çocuklar, fakir bir ülkenin, savaş nedeniyle kendileriyle ilgilenilmeyen, gerekli eğitimi alamayan
çocuklardır.
YÜKLEM YANLIŞLIĞINDAN DOĞAN ANLATIM BOZUKLUĞU
Yüklemle ilgili yanlışlıklar, yüklemin çatı, kişi, zaman, yardımcı eylemler, ek eylemler gibi
noktalarda cümleye uygunluk göstermemesi durumudur.
Daha çok sıralı ve bağlı cümlelerde görülen anlatım bozukluğudur. Özneye uygun olan
yüklemin kullanılmamasından veya öznelerin ortak yükleme bağlanmasından dolayı anlatım
bozukluğu meydana gelir.
Örnekler:
Sabahları ben işe, çocuklar okula gidiyor.
Buradaki anlatım bozukluğunu gidermek için işe sözcüğünden sonra “gidiyorum” sözcüğü
getirilmelidir.
Akşamları çorba ve salata yiyorum.
Buradaki anlatım bozukluğunu gidermek için çorba sözcüğünden sonra “içiyorum” sözcüğü
getirilmelidir.
Sinemada sigara ve kabuklu yemiş yenmez.(Y)
Sinemada sigara içilmez ve kabuklu yemiş yenmez.(D)
Çok az veya hiç çalışmadan sınava girdiler. (Y)
Çok az çalışarak veya hiç çalışmadan sınava girdiler. (D)
a) Eylemsi Eksikliği
Sıralı, bağlı ve bileşik cümlelerde, farklı yüklemlere bağlanması gereken öğelerin, aynı
eylemsiye bağlanmasından kaynaklanan anlatım bozukluğudur.
Örnekler:
Bu sporu sağlıklı ve yaşlı olmayan herkes yapabilir.
Buradaki anlatım bozukluğunu gidermek için sağlıklı sözcüğünden sonra “olan” sözcüğü
getirilmelidir.
Babaannem, kitap okumayı çok; televizyon seyretmeyi hiç sevmezdi.
Buradaki anlatım bozukluğunu gidermek için çok sözcüğünden sonra “severdi” sözcüğü
getirilmelidir.
b) Ek Fiil Eksikliği
Türkçede “idi, miş, ise” sözcükleri ek fiil olarak kullanılır. Bunların gerektiği yerde
kullanılmaması anlatım bozukluğuna yol açar.
Yüklemi ad soylu olan cümlelerde yüklemler arasındaki bütünlüğün sağlanmamasından
kaynaklanan bir anlatım bozukluğudur.
Bozukluğu görebilmemiz için, bileşik cümleyi birinci yargının bittiği yerde bölerek her iki
yüklemle karşılaştırmalıyız.
Fikirlerinde ısrarlı ama inatçı değildir.
“Fikirlerinde ısrarlı değildir” kullanımı yanlıştır. Çünkü birinci cümlenin sonundaki ısrarlı sözcüğü
yargı bildirmemektedir. Bu nedenle, doğrudan ikinci cümlenin yargılı yüklemi olan “değildi”
sözcüğüyle kullanılır. Adlar ve soylu sözcükler yargı bildirmedikleri sürece yüklem sayılmazlar.
Cümlenin düzeltilmiş biçimi şöyle olmalıdır:
“Fikirlerinde ısrarlıydı ama inatçı değildi.”
Diğer örnekler:
Sınav sonucunda Ali başarılı, Ayşe başarılı değildi.(Y)
(Sınav sonucunda Ali başarılıydı, Ayşe başarılı değildi.(D)
Şiirlerin dili sade fakat içeriği özgü değildi.(Y)
(Şiirlerin dili sadeydi fakat içeriği özgün değildi.) (D)
Kitaplar oldukça pahalı, alınabilecek gibi değildi.(Y)
(Kitaplar oldukça pahalıydı, alınabilecek durumda değildi.)(D)
ÖZNE YANLIŞLIĞINDAN DOĞAN ANLATIM BOZUKLUĞU
Cümlede öznenin bulunmamasından, öznenin gereksiz ekler almasından ya da özne
olmayacak bir sözün özne gibi kullanılmasından kaynaklanır. Yüklemin belirttiği işi, hareketi yapan
unsur öznedir. Bir cümlede öznenin eksik olması anlatım bozukluğuna yol açar.
Örnekler:
Hiç kimse yardımdan kaçmamış, elinden geleni yapmıştı.
Buradaki anlatım bozukluğunu gidermek için elinden sözcüğünden sonra “herkes” sözcüğü
getirilmelidir.
Ona çok güvenmiştim ancak beni çok yanılttı.
Buradaki anlatım bozukluğunu gidermek için ancak sözcüğünden sonra “o” sözcüğü getirilmelidir.
Hastanın durumu gittikçe kötüleşiyor, yerinden kalkamıyordu. (Y)
Hastanın durumu gittikçe kötüleşiyor, hasta yerinden kalkamıyordu. (D)
Herkes kazayı seyrediyor, yardım etmeyi düşünmüyordu. (Y)
Herkes kazayı seyrediyor, kimse yardım etmeyi düşünmüyordu.(D)
Dernek müdürünün yetkileri alındı ve kovuldu.(Y)
Dernek müdürünün yetkileri alındı ve dernek müdürü kovuldu.(D)
ÖZNE YÜKLEM UYUMSUZLUĞU
Anlam ve ifade bakımından nitelikli bir cümlede özne ile yüklem arasında tekillik-çoğulluk,
olumluluk olumsuzluk ve kişi bakımından uyum olmalıdır. Özne ile yüklem arasındaki uyumu şu
başlıklar altında inceleyebiliriz.
a)Tekillik – Çoğulluk Uyumu:
Eylem adları, bitki ve hayvan adları, organ adları ve zaman adları bir cümle içerisinde çoğul özne
olarak kullanılırsa yüklem tekil olur. Özne insan ve çoğulsa yüklem hem tekil olarak hem de çoğul
olarak kullanılabilir.
Okyanus tabanındaki sarsıntılar devam ediyor.
Saatler bir an gibi geçiyordu.
Çiçekler açıyor, kuşlar durmaksızın ötüyordu.
Gözlerim kitabın kapağına düşülmüş küçük bir nota takıldı.
İnsanlar banka kuyruğunda bekliyordu.
İnsanlar banka kuyruğunda bekliyorlardı.
Çokluk anlamı taşıyan sayı sıfatları, belgisiz sıfatlar ve zamirler özne görevinde kullanılırsa
yüklem tekil olur.
Birçok akademisyen bu konuda farklı düşünüyor.
Birçoğu daha önce hiç eleştiri yazısı yazmamıştı.
Herkes roman yazmanın eğlenceli bir iş olduğunu sanıyor.
Sekiz öğrenci yarışmaya katılmak istiyor.
Üç arkadaş bir köşeye çekilmiş, fısıldayarak sohbet ediyordu.
b) Kişi Bakımından Uyum:
Türkçede genellikle özne kaçıncı kişiyse yüklem de o kişiye göre çekimlenir. Ancak bazı
durumlarda bu uygunluk bozulur. Özne ile yüklemin kişi yönünden uygunluğunda aşağıdaki tabloda
belirtilen kurallar geçerlidir:
Özne Yüklem
Ben + Sen = Biz
Sen ve ben iyi anlaşıyoruz.
Ben + O = Biz
Ben ve o aynı sınıftayız.
Sen + O = Siz
Sen ve Ali, bu kitapları okuyun.
Bu kurallar çerçevesinde aşağıdaki cümleleri inceleyelim, bu cümlelerdeki anlatım
bozukluklarını tespit edelim:
Ben, küçük kardeşim ve sen bu konudan hiç kimseye söz etme.(etmeyelim)
Annen, Arzu ve sen bu sabah otobüs durağındaydın.(durağındaydınız)
Bu zor soruya bizim sınıfta yalnızca ben ve Ali doğru cevap vermişti.(vermiştik)
c) Olumluluk-Olumsuzluk Uyumu:
Bu tür anlatım bozuklukları öznenin olumlu olduğu cümlelerde olumsuz yüklem
kullanılmasından ya da öznenin olumsuz olduğu cümlelerde olumlu yüklem kullanılmasından
kaynaklanır. Türkçede “herkes, hepsi, tümü, her biri” gibi belgisiz zamirler olumlu yüklemlerin,
“kimse, hiçbiri, hiç kimse” gibi belgisiz zamirler ise olumsuz yüklemlerin öznesi olur.
Herkes ondan nefret ediyor, yüzünü görmek istemiyordu.
Bu cümlede özne olan “herkes” sözcüğü virgülden önceki cümleye uygundur. Ancak ikinci
cümlenin yüklemi (istemiyordu) olumsuzdur. Bu uyumsuzluğu gidermek için “yüzünü”
sözcüğünden önce “hiç kimse” öznesi getirilmelidir.
“Bugüne kadar hiçbirimiz eğitimin toplumsal bir misyonu olduğunu düşünmedik, çocuklarımızın
sosyal öğrenme alanını okulun hatta sınıfın sınırları içinde tutabildiğimiz için övündük.”
Bu cümlede noktalı virgülden sonra “hepimiz” sözcüğü getirilmelidir.
NESNE YANLIŞLARI (Nesne Eksikliği)
Birinci cümledeki nesne ikinci cümlede nesne olmadığı halde nesneymiş gibi kullanılıyorsa
orada nesne eksikliği olur.
Size teşekkür etmek ve kutlamak istiyorum.
Yazıya özendiği, dikkatle yazdığı belliydi.
Sana telefon açmış, merak ediyormuş.
Not: Sıralı cümlelerde ortak bir nesne varken ikinci bir nesne kullanılması anlatımı bozar.
Yüklemi geçişli eylem olan cümlelerde nesne bulunmalıdır, bulunmazsa cümledeki başka
bir öğe, nesne gibi görünerek anlatım bozukluğuna yol açar.
“Kızına sarıldı, doyasıya öptü.” cümlesinde “Kimi öptü?” sorusunun yanıtı yoktur. “Kızına” dolaylı
tümleci, nesne gibi görünerek anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Cümlenin doğrusu şu şekilde
olmalıdır:
“Kızına sarıldı, onu doyasıya öptü.”
Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.(Y)
Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve kararı uygulayacaklar.(D)
Sana telefon açmış, merak ediyormuş.(Y)
Sana telefon açmış, seni merak ediyormuş.(D)
Söylenenlere hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.
Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.
Yazdıklarıma bakıyor, dikkatle inceliyordu.
Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.
TÜMLEÇ EKSİKLİĞİ
Özellikle sıralı cümlelerde tümleç (dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci) kullanılması gereken
yerde kullanılmamışsa anlatım bozulur. Bir tümlecin birden çok yüklem için ortak kullanımı
mümkündür. Ancak bu ortak tümleç yüklemlerden birine dahi uymazsa cümlede anlatım bozukluğu
doğar. Tümleç yanlışlarını şu başlıklar altında inceleyebiliriz:
Dolaylı Tümleç Eksikliği
Genellikle sıralı ve bağımlı cümlelerde olur. Dolaylı tümleç kullanılması gereken yerde
kullanılmazsa anlatım bozukluğu olur. Sıralı cümlelerde yüklemlerden birinin “nereye, nerede,
nereden ya da kime, kimde, kimden sorularına cevap bulamaması anlatım bozukluğuna yol açar.
“Zekâi, Muzaffer Bey’in çiftliğini adım adım dolaşmış, hayran kalmıştı.”
Bu cümle “Zekâi, Muzaffer Bey’in çiftliğini adım adım dolaşmış, buraya hayran kalmıştı.”
biçiminde yazılmalıdır.
“Böylesine ilginç konuları nasıl buluyor, nasıl renk katıyorsunuz?”
Bu cümlede de ikinci bölümde gereken tümleç kullanılmadığı için anlatım bozuktur. Cümle
“Böylesine ilginç konuları nasıl buluyor, bunlara (böylesine ilginç konulara) nasıl renk
katıyorsunuz?” şeklinde olmalıdır.
Kayaya yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?
Öğrencileri teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.
Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir.
Zarf Tümleci Eksikliği
Her cümlede zarf tümleci olmayabilir ancak kimi cümlelerde zarf tümlecinin kullanılmayışı
kapalılığa yol açarak anlatım bozukluğuna neden olur.
Sıralı ve bağımlı cümlelerde zarf tümleci yüklemlerin tümü için uygun değilse anlatım
bozukluğu olur.
Her zaman senin yanındayım, seni yalnız bırakmayacağım.(Y)
Her zaman senin yanındayım, hiçbir zaman seni yalnız bırakmayacağım.(D)
Hiçbir zaman kendini düşünmedi, ailesinin mutluluğu için çalıştı.(Y)
Hiçbir zaman kendini düşünmedi, her zaman ailesinin mutluluğu için çalıştı.(D)
Hiçbir zaman canını sıkmaz, neşeli görünürdü.
Hep başkalarını eleştirdi, kendini eleştirmedi.
Edat Tümleci Eksikliği
Bileşik cümlelerde, edat tümleci durumundaki öğe, ortak olmadığı halde ortak kabul edilirse
anlatım bozukluğu meydana gelir. Bu uyuşmazlık ikinci cümleye uygun bir tümleç ya da nesne
eklenerek giderilebilir. Aynı şekilde bir dolaylı tümleç, nesne ya da öznenin yüklemle uyum
sağlamayış nedeni bir edat tümleci eksikliği olabilir.
Bağımlı sıralı cümlelerde bütün cümleler için geçerli olmayan edat tümleci anlatımı bozar.
Mustafa’ yı çok severim, her konuda anlaşırız.(Y)
Mustafa’ yı çok severim, her konuda onunla anlaşırız.(D)
Bu sıkıntılara nasıl katlandın, nasıl başa çıktın? (Y)
Bu sıkıntılara nasıl katlandın, sıkıntılarla nasıl başa çıktın? (D)
Akşamları kitapçıya uğrar, saatlerce sohbet ederdi. (Y)
Akşamları kitapçıya uğrar, saatlerce onunla sohbet ederdi. (D)
Arkadaşımın babası geldi, bir süre sohbet ettik. (Y)
Arkadaşımın babası geldi, bir süre onunla sohbet ettik. (D)
GEREKSİZ YARDIMCI EYLEM KULLANMA
Türkçede doğrudan fiil olarak çekimlenebilecek bir kelimenin yardımcı eylem alarak
çekimlenmesi yanlıştır.
ÖRNEK:
Boşuna umut etme oraya gelmeyeceğim. (Y)
Boşuna umutlanma oraya gelmeyeceğim. (D)
Benden kuşku etmemelisin.
Senin düşüncelerin hiçbir zaman bana etki etmez.
Bu işi onun yapabileceğinden şüphe etmiyorum
TAMLAMA YANLIŞLARI
Ad ve sıfat tamlamalarında dil bilgisi kurallarına aykırı kullanımlar, tamlayan ile tamlanan
arasındaki uyumsuzluklar ve yanlış anlamlara neden olacak tamlamalar cümlenin anlatımını bozar.
Tamlamalarla ilgili yanlışlıkları aşağıdaki nedenlere dayalı olarak inceleyebiliriz:
a) Tamlama Eklerinin Eksik ya da Yanlış Kullanılması:
Belirtili ya da zincirleme ad tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına çok sayıda
sözcük girebilir. Böylece tamlayan ile tamlanan arasındaki uyumsuzluk gözden kaçabilir. Bu
durumda tamlamayı oluşturan sözcüklerin iyi tespit edilmesi gerekir.
Bu ödül, yayınevimizin ünlü şaire armağandır.
Bu tamlama “yayınevimizin armağanıdır” biçiminde düzeltilirse anlatım da düzelmiş olur.
Eldeki veriler bütün yönleriyle analiz edilmesi gerekir.
Tamlayan eki eksik olduğundan anlatım bozukluğu oluşmuştur. Bu cümledeki anlatım bozukluğu
“eldeki veriler” söz grubuna “-in” ekinin getirilmesiyle giderilebilir. (eldeki verilerin)
b) Ortak Olmayan Tamlamanın Ortakmış Gibi Kullanılması:
Bazı cümlelerde tamlanan ortak kullanılır fakat bazı söz grubunu karşılayamamaktadır.
Bundan dolayı anlatım bozukluğu ortaya çıkabilir.
Dersin son bölümünde belgisiz ve kişi zamirleri konusunu işlemiştik.(Y)
“Belgisiz ve kişi zamirleri” söz grubu tamlananı ortak bir ad tamlamasıdır. Ortak tamlanan olan
“zamirleri” sözcüğü “belgisiz” sözcüğünü karşılayamamaktadır. O halde her tamlayan için ayrı
birer tamlanan olmalıdır:
Dersin son bölümünde belgisiz zamirler ve kişi zamirleri konusunu işlemiştik.(D)
c) Tamlayan-Tamlanan Uyumsuzluğu
Türkçede sayı sıfatlarından ve nicelik bildiren kimi belgisiz sıfatlardan sonra gelen adlar
çoğul eki almaz. Tamlamalarda yapılan dil yanlışlarından biri de budur.
Birkaç önemli işlerim vardı. (Y)
Birkaç önemli işim vardı. (D)
İş yerinde birçok sorunlar yaşanmıştı. (Y)
İş yerinde birçok sorun yaşanmıştı. (D)
Her öğrenciler kendi sırasını bilmelidir. (Y)
Her öğrenci kendi sırasını bilmelidir. (D)
Çok sayıda ağaçlar dikilmişti buraya. (Y)
Çok sayıda ağaç dikilmiş buraya. (D)
KELİMELERİN YANLIŞ YERDE KULLANILMASI
Sözcüklerin ( özellikle sıfatların ve zarfların) yanlış yerde kullanılması anlam belirsizliğine
yol açar. Bir cümlede her sözcüğün yerli yerinde, başka bir deyişle her sözcüğün kullanılması
gereken yerde olması gerekir. Cümle içindeki bir tek sözcüğün bile yerini değiştirmek farklı
anlamlar, farklı yorumlar ve yargılar oluşturur. Kimi zaman da mantıksal tutarsızlıklara yol açar.
Yeni durağa gelmiştik ki otobüs de hemen geldi.
Bu cümlenin doğrusu “ Durağa yeni gelmiştik ki otobüs de hemen geldi.”şeklinde olmalıdır.
Bu toplantıda çekinmeden düşünceler dile getirilmeli.
Leyla’yı ilk gördüğüm günden beri takdir ederim.
Her yolda kalan insana yardım etmeliyiz.
İdare, henüz yarın ders yapılıp yapılmayacağını bildirmedi.
İzinsiz inşaata girilmez.
ÇATI UYUMSUZLUĞU
Birleşik veya sıralı cümlelerde aynı özneyi alan yüklemlerin her ikisi de etken veya her ikisi
de edilgen olmalıdır. Birbirine bağlı iki cümleden birinin eylemi etken, diğerininki edilgen olamaz.
Örnekler:
Önce öyküyü okudu, sonra da özet çıkarıldı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu yüklemlerin her ikisinin birden etken ya da edilgen
yapılmasıyla giderilebilir:
-Önce öyküyü okudu, sonra da özet çıkardı.
-Önce öykü okundu, sonra da özet çıkarıldı.
Sabah erkenden yola çıkılıp güneş tepeye ulaştığında köye vardık.
Buradaki anlatım bozukluğunu gidermek için çıkılıp sözcüğü yerine “çıkıp” sözcüğü getirilmelidir.
Önce öyküyü okudu, sonrada özet çıkarıldı.
Buradaki anlatım bozukluğunu gidermek için çıkarıldı sözcüğü yerine “çıkardı” sözcüğü
getirilmelidir.
Bütün yemekleri hazırlayıp sofraya koyuldu. (Y)
Bütün yemekleri hazırlanıp sofraya koyuldu.(D)
Trafik kurallarına dikkat edilirse kaza yapmazsınız. (Y)
Trafik kurallarına dikkat edilirse kaza yapılmaz.(D)
SÖZCÜĞÜN YAPISINDAKİ YANLIŞLIK
Bir sözcük dil bilgisi kurallarına aykırı türetilirse anlatım bozukluğu doğar. Meslek bildiren
sözcükle, meslek bildiren ek aynı anlamda kullanılmaz. Eklerin yazılması gereken yerde
yazılmaması, yazılmaması gereken yerde yazılması anlatım bozukluğuna neden olur.
Mehmet Efendi on beş yıldır bakkalcılık yapıyor.
Dilimizi çirkinletmeyelim.
Yiyecekleri kokturmuşsun.
Her şeyi pahalılandırmışsınız.
ÇALIŞMA SORULARI
1. Öğrenciyi, düşünmeye ve yaratıcı olmaya yönelten ve herhangi bir konu üzerinde eleştiri yapmasını sağlayan
bir anlayış, eğitim sistemimize henüz yerleşmedi.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Tamlayan eksikliğinden
B) Öznenin birden fazla sözcükten oluşmasından
C) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
D) Gereksiz yere zarf tümleci kullanılmasından
E) Dolaylı tümlecin cümlenin başında kullanılmamasından
2."Orhan Veli ”Dil” başlıklı yazısında, dil üzerinde herkesin titizlik göstermesi gerekliliğini vurgulamıştır. "
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nesne eksikliği
B) Gereksiz sözcük kullanımı
C) Bir sözcüğün anlamca yanlış kullanılması
D) Ekfiilin yanlış kullanılması
E) Özne- yüklem uyuşmazlığı
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne eksikliğinden doğan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Elini vicdanına koy ve öyle karar ver.
B) Dinlediklerini anlamışsın, herkese anlatabilirsin.
C) Kitap insanı hem düşündürmeli, hem de etkilemeli.
D) Çevrenizi sevin, insanlardan şikâyetçi olmayın.
E) Ben düşündüğümü yazarım, o anlatır.
4.Siz yine de tam bir buçuğa doğru burada olun.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çelişkili sözlerin kullanımı
B) Gereksiz sözcük kullanımı
C) Yanlış anlamda söz kullanımı
D) Öğe eksikliği
E) Sözü yanlış yerde kullanma
5. “ Türk edebiyatındaki ilk tarihi ve töre romanı Cezmi’dir.”
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dolaylı tümleç eksikliği
B) Yardımcı fiil eksikliği
C) Nesne eksikliği
D) Tamlama yanlışlığı
E) Özne- yüklem uyumsuzluğu
6. . "Boyacıların eli yüzü, üstü başı boyalara bezenmişti."
Bu cümlede görülen anlatım bozukluğunun benzeri, aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Her türlü alışkanlıklarını bir kenara bırakmıştı.
B) Adana'nın sokaklarını kapsayan çöpler herkesi rahatsız ediyordu.
C) Sokağa çıkarken saçlarını taramayı unutmadı.
D) Henüz, hâlâ olayın şokunu yaşıyordu.
E) Gözcüler, öğrencilere aman vermiyordu.
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur?
A) Sanat, insanın duygu dünyasını besleyen güçtür.
B) Babam, kardeşimi amcasının yanına gönderdi.
C) Not defterini çıkardı, şöyle bir göz attı.
D) Ağaçsız bu tepelere çam ekilmesi gerekiyor.
E) Çalışmazsan sınıfta kalır, hatta zayıf alırsın.
8. " Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Yaşadıklarım film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu. "
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tamlayan eksikliği
B) Gereksiz sözcük kullanımı
C) Tamlayan eki eksikliği
D) Anlam belirsizliği
E) Bir sözcüğün anlamca yanlış kullanılması
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu
vardır?
A)Gelenekçi toplumlarda erkek çocuklar üzerindeki denetim, zayıftır.
B)Mutluluk, başkalarına yardım etmekten zevk alınca kapımızı çalar.
C) Bu işin galiba başka çaresi de yok gibi görünüyor.
D)Televizyon hiç kuşkusuz 20. yüzyılın büyük buluşlarındandır.
E) Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini, o ülkedeki bebek ölümlerinin sayısına bakarak anlayabiliriz.
10.Yolu Sultanahmet’e düşenler Fransız Müzesi’nde sergilenen tablolara hayran kalmaması imkânsız.
Yukarıdaki cümlede olan anlatım bozukluğunun sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne- yüklem uyumsuzluğu
B) Gereksiz sözcük kullanımı
C) Tamlayan eki eksikliği
D) Nesne eksikliği
E) Sözcüğün yanlış anlamda kullanımı
Cevap Anahtarı
1. A 2. C 3. E 4. A 5. D 6. B 7. A 8. E 9. C 10. C
KAYNAKÇA
Aksan, Doğan. Her Yönüyle Dil, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1990.
Aksoy, Ömer Asım, Dil Yanlışları, Adam Yayınları, İstanbul, 1993.
Gülsevin, Gürer, Boz, Erdoğan,Türk Dili ve Kompozisyon I-II, Tablet Yayınları, Konya, 2006.
Hatiboğlu, Necip. Üniversitede Türk Dili Dersleri, Yazılı ve Sözlü Anlatım, Birlik
Ofset, Eskişehir, 1998.
Korkmaz, Zeynep vd.,Türk Dili ve Kompozisyon, Ekin Kitapevi, Ankara, 2005.
Özkırımlı, Atilla. Dil ve Anlatım, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1994.
Türk Dili ve Anlatım Becerisi, A.Ü. Açıköğretim Fakültesi Yayın no: 324, Eskişehir, 1992.
Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, No: 549, Ankara, 2005.
Türk Dil Kurumu, İmla Kılavuzu, No: 525, Ankara, 2005.
Download