Ekzoenzimler

advertisement
BAKTERİ
METABOLİZMASI
Yrd.Doç.Dr. Memnune ERANDAÇ

Canlılarda meydana gelen bütün
biyokimyasal olaylar, onların
metabolizmaları ile ilişkilidir.

Viruslar dışındaki tüm
mikroorganizmalar, yüksek canlılarda
olduğu gibi, metabolizmalarını
enzimleri ile gerçekleştirirler.

Canlıların metabolizmaları,
Anabolizma ve Katabolizma
olaylarını kapsar.

Katabolizma; besin maddeleri gibi büyük
kompleks moleküllerin, enzimler yardımıyla
parçalanarak, hücre zarından geçebilecek
kadar küçük moleküllere dönüştürülüp
sitpolazmaya alınması ve sitoplazmada
yapıtaşlarına ayrıştırılması olaylarının
tümüdür.

Anabolizma ise; yapıtaşlarından, canlı
hücrelerdeki kompleks molekül ve yapıların
biyosentezidir.

Protozoonlar ve Viruslar
dışındaki mikroorganizmaların
metabolizmaları ile ilgili olaylar, dış
enzimatik sindirim ile başlar.

Bakteri metabolizmasının kapsadığı olaylar;
► Dış ortamdaki besin maddelerinin parçalanarak,
hücre zarından geçebilecek nitelikteki maddelere
ayrıştırılmaları,
► Hücre zarından sitoplazmaya alınmaları,
► Sitoplazmada yapıtaşı birimlerine kadar
ayrıştırılmaları (Katabolizma),
► Bu yapıtaşı birimlerinin yeniden sentezlenmesi ile
mikroorganizmaya özgü maddelerin oluşturulması
(Anabolizma),
gibi biyokimyasal tepkimeler şeklinde gerçekleşir.

Metabolizma ile ilgili tepkimeler,
enzimler aracılığı ile gerçekleşir.

Bakteri ve mantarların gerek hücre
dışına saldıkları, gerekse hücre içinde
görev yapan çok güçlü enzimleri vardır.

Rickettsia ve Chlamydia`ların hücre
dışı enzimleri sınırlı olmakla birlikte,
metabolizmalarını kendi enzimleri ile
sağlarlar.

Bakterilerin metabolik aktiviteleri,
yüksek organizmalarınkinden çok daha
fazladır, çünkü bakterilerin yüzeyi,
hacmine göre oldukça geniş olup, bu
geniş yüzeyden besinlerin alınması ve
artıkların atılması, yüksek bir
metabolizma hızı gerektirir.

Bakteriler;
→ Hücre yapı elemanlarının,
→ Enzimlerinin,
→ Koenzimlerinin
sentezi için ve bu sentezde gerekli enerjiyi
sağlamak amacıyla, çeşitli maddelerden
yararlanırlar. Her bakteri türü için farklı olan
bu maddelerin saptanması amacıyla yapılan
incelemeler (biyokimyasal reaksiyonlar), o
bakterinin tanınmasını mümkün kılar.
BAKTERİ ENZİMLERİ

Metabolizmanın temeli olan enzimler
bakterilerin yaşamla ilgili işlevlerini;
gerek onun genetik yapısına, gerekse
içinde bulunduğu ortam koşullarına
göre yürütürler.
Enzimler;
● canlı hücreler tarafından
oluşturulan,
● biyolojik kimyasal tepkimeleri
katalize eden,
● çok küçük miktarlarda etkinlik
gösteren,
● tepkimeler sonunda aynı yapı ve
hemen aynı miktarlarda ortamda kalan
organik maddelerdir.

Enzimler protein yapısında olup,
onlarla aynı fiziksel ve kimyasal
özelliklere sahiptirler.

Metabolizma sırasında; devam eden
kimyasal olaylarda reaksiyonlara
katılırlar, fakat harcanmazlar ve
sonunda yine ortamda kalırlar.

Her enzim, özgül bir kimyasal
tepkimeyi katalize eder ve yalnız bir
madde (substrat) üzerine etkili olarak,
onunla enzim-substrat bileşiği
oluşturacak şekilde birleşir.

DNA`da her enzimin
sentezlenmesini yöneten özgül genler
veya gen grupları bulunmaktadır.

Sentezlenmeleri, protein sentezi
kurallarına uygun olarak gerçekleşen
enzimlerin bir kısmı, metabolizma için
daima gerekli olan, bu nedenle hücrede
sürekli olarak bulunan enzimlerdir.
Bunlara yapısal enzimler adı verilir.

Diğer bir kısım enzimler ise hücrede
sürekli olarak bulunmayıp, gerektiğinde
sentezlenirler. Bunlara da
indüklenebilen enzimler adı verilir.
Bu tip enzimlerin oluşmasını
indükleyen maddeler, çoğunlukla kendi
substratlarıdır.

Örneğin; glikozlu bir ortamda bulunan
E.coli , glikozu derhal fermente eder. Çünkü,
glikozu parçalayan enzimler, E.coli `nin
yapısal enzimleridir.
Ancak, laktoz için durum farklı olup;
laktozlu bir ortamda bulunan E.coli için
laktoz önce indükleyici bir rol oynayarak
gerekli enzimlerin (β-galaktosidaz ve
galaktosid permeaz) sentezlenmesini sağlar,
daha sonra laktoz fermentasyonu
gerçekleşir. Bunun için de belirli bir sürenin
geçmesi gereklidir.

Bazı enzimler,
işlevleri sırasında,
protein yapısında
olmayan, küçük molekül
ağırlığına sahip organik
moleküllere gereksinim
duyarlar. Bu
moleküllere koenzim
adı verilir.

Enzimatik aktivite
sırasında koenzimler
kimyasal olarak
değişebilirler, ancak
tepkime sonunda tekrar
orijinal şekillerine
dönerler.

Enzim molekülünün;
büyük molekül ağırlığı
olan, protein yapısındaki
asıl komponenti
(bileşeni) apoenzim
(esas enzim) adını alır.

Koenzimler, çeşitli
apoenzimlere
bağlanarak değişik
kimyasal reaksiyonlara
katılabilirler.

Herbiri, tek başına inaktif durumda
olan apoenzim ve koenzimin birlikte
oluşturdukları aktif enzime holoenzim
adı verilir.

Enzimler, kendi substratlarına
kovalent olmayan bağlarla (Van der
Waals, iyonik hidrojen bağları)
bağlanırlar. Bunlar; özgül, aktif, bir
kimyasal yanları ile zayıf bağlardır.

Koenzimler ise apoenzimlerle bezen
zayıf bazen de güçlü (sıkı) kimyasal
bağlarla bağlanırlar.

Her koenzim, birden çok kimyasal
tepkimede yer alır.

Bazı koenzimler de sanki bir substrat gibi
iş görürler. Kimyasal tepkime sonucunda
yapıları değişir, yeniden kullanılmadan önce
başka bir dizi kimyasal tepkime ile
yenilenmeleri ve eski hallerine getirilmeleri
gereklidir. Örneğin; ATP (adenozin tri fosfat)
molekülü (ATP den ADP oluşması gibi).

Bazı enzimlerin aktif hale
gelebilmeleri için ise,
koenzimler dışında bazı
aktivatör maddelere
gereksinim duyulur. Bunlara
da kofaktör adı verilir.

Kofaktörleri gereksinen
enzimler, bunlar olmadıkça
inaktif durumdadırlar.

Kofaktörler, çoğunlukla
metalik iyonlardır (örneğin;
Fe++, Mg++, Ca++, Zn++, Cu++
gibi).

Enzimlerin aktivitesi üzerinde etkili olan
bazı dış etmenler vardır. Bunlar;
1) Isı
2) pH
3) Substrat yoğunluğu
4) Tuz yoğunluğu
5) Çeşitli kimyasal maddeler
6) Fiziksel etkiler
gibi etmenlerdir.
Isı → Her enzimin en etkin olduğu
bir optimal, az etkin olduğu bir minimal
veya maksimal ısı sınırı vardır.
pH → Ortamdaki Hidrojen
iyonlarının yoğunluğu da enzimlerin
aktivitesini etkileyen bir etmendir.
Substrat yoğunluğu → Enzimlerin etkili
oldukları belirli bir substrat yoğunluğu vardır.
Bu yoğunluğun çoğalması, enzimlerin
aktivitesi üzerinde yavaşlatıcı bir etkiyi
ortaya çıkarır.
Tuz yoğunluğu → Ortamdaki tuz
yoğunluğunun fazla olması, enzimlerin
aktivitesi üzerinde olumsuz bir etki gösterir.
Çeşitli kimyasal maddeler → Ağır
metaller, asitler, alkaliler, deterjanlar,
antiseptikler, boyalar gibi kimyasal
maddeler, enzimlerin yapısını bozarak
etkinliklerini durdururlar.
Fiziksel etkiler → uv (ultraviyole),
x-ışınları gibi fiziksel etkiler, enzimlerin
aktivitelerini olumsuz yönde etkilerler.

Enzimlerin oluşması veya etkinliği üzerinde
başka faktörlerin de etkileri bulunmaktadır. Bunları
özetlemek gerekirse :
► Enzimlerin yapılması ve etkinlikleri,
genleri denetimi altındadır.
► Enzimler, yalnızca canlı hücreler
tarafından yapılırlar.
► Metabolik olaylar sırasında oluşan
son ürünlerin ortamda birikmesi, enzimleri
baskılamak suretiyle etkinliklerini engeller.
► Metabolizma sırasında oluşan
enerji ATP halinde depolanır. ATP`nin fazla
miktarda birikmesi sonucunda, enerji
kaynaklarının ekonomik olarak tüketimini
sağlamak amacıyla, enzimlerin etkinliği
yavaşlatılır. ATP`deki rezerv azalıncaya
kadar enerji oluşumu baskılanır.
► Bazı enzimler, kendi substratlarına
sterik benzerlik gösteren proteinlerin
(allosterik proteinler) etkisiyle de inhibe
edilirler.

Mikroorganizmaların metabolizmasında
ortaya çıkan bir kimyasal tepkimenin sürüp
gitmesi sırasında, yalnız bir değil, birden
fazla enzim yer alır.

Her enzim, kimyasal tepkimenin bir
basamağında yer alarak, sonuçta
reaksiyonun tamamı ortaya çıkar.

Sonuç olarak, metabolizma olaylarında,
enzimlerden ve enzim sistemlerinden söz
etmek gerekir.

Enzimlerin ve enzim sistemlerinin çalışması
sonucunda;
► Ortamdaki besin maddeleri parçalanıp
hücre zarından geçebilecek hale gelirler,
► Hücrede,
- yapıtaşlarının sentezi
- solunum
- üreme
- hareket
diğer yaşamsal işlevler için gerekli enerji sağlanır,
► Hücre yapısı için gerekli maddeler
sindirilirler.

Bütün hücre tiplerinde, gereken enerjiyi
elde etmek için meydana gelen reaksiyonlar,
ATP oluşumu ile sonuçlanır.

ATP; hem enerji oluşturan, hem de enerji
alan reaksiyonlarda yer almaktadır.

Enerji metabolizması, ATP oluşması
demektir.

Bakterilerin çoğu, enerjilerini, serbest
enerji sağlayan kimyasal reaksiyonlardan
elde ederler.

Kimyasal reaksiyon sonucu, enerji açığa
çıkar veya absorbe olur.

Reaksiyon sırasında serbest kalan veya
absorbe olan enerji miktarına, reaksiyonun
serbest enerji değişimi adı verilir ve
“kalori” ile ifade edilir. Buradaki “kalori”, ısı
enerjisinin değil, kimyasal enerjinin birimidir.

Enerji açığa çıkaran reaksiyonlara
“Ekzergonik reaksiyonlar” adı verilir.
Böyle reaksiyonlarda serbest enerji
değişimi, negatif değerdedir.

Enerji alan reaksiyonlara ise
“Endergonik reaksiyonlar” adı verilir.
Böyle reaksiyonlarda serbest enerji
değişimi, pozitif değerdedir.

Bakterilerin yaşamında; ekzergonik
reaksiyonlar sonucu açığa çıkan enerji,
endergonik reaksiyonlarda kullanılır.

Bu iki tip reaksiyon birlikte
gerçekleştiğinden, burada bazı ortak
reaktanlar iş görür. Hücrede çok fazla
kullanılan bu ortak reaktanların, oldukça
fazla miktarda serbest enerji nakletme
yetenekleri bulunmakta ve bu nedenle
bunlara yüksek enerji transfer bileşikleri
adı verilmektedir.

Bakterilerde yüksek enerji transfer
bileşiklerinin en önemlisi ATP`dir.

Başta ATP olmak üzere, tüm yüksek
enerji transfer bileşikleri, kimyasal
reaksiyonlar sonucu meydana gelen enerjiyi
özel kimyasal bağlar (örneğin; yüksek
enerjili fosfat bağları) halinde depo ederler.

Böylece oluşan enerji, hem ısı halinde
açığa çıkmamış olur, hem de gerektiğinde
diğer metabolik reaksiyonlarda kullanılabilir.

Mikroorganizmalarda temel yapısal
işlevler için çalışma gösteren iki türlü
enzim vardır;
1)
2)
Ekzoenzimler
Endoenzimler
Ekzoenzimler

Ekzoenzimler; üreme ortamında bulunan
kompleks bileşikleri hidrolize ederek, daha
basit ve eriyebilen maddelere dönüştürürler.
Böylece hücre içine girebilecek hale gelen
bu bileşikler, ya iç veya dış hücresel
yoğunluklarına göre pasif olarak hücreye
alınırlar veya permeaz adı verilen bazı
enzimlerin etkisi ile sitoplazmaya aktarılırlar.
Endoenzimler

Hücre içine giren moleküller, bazı
durumlarda, oksidasyona elverişli
olmamaktadır. Bunların; hazırlayıcı tipte bazı
farklı reaksiyon basamaklarından geçmeleri,
fosforile olmaları, böylece oksidasyona
uygun ürünler haline getirilmeleri gerekir.

Endoenzimler; bu tip hücre içi metabolik
olayları yürüten ve çoğunlukla sitoplazma
zarı civarında veya sitoplazma içinde
etkinlik gösteren yapılardır.
BAKTERİ METABOLİZMASININ
TEMEL İLKELERİ

Bakterilerin fizyolojileri de bir hücre
fizyolojisidir. Yapılarının basitliğine
karşın, bakterilerin fizyolojileri basit
değildir.
Enzimatik etkinliğe bağlı olan bakteri
metabolizması, aşağıdaki temellere dayanır:
1) Dış enzimatik sindirim
2) Solunum ve Enerji sağlanması
3) Hücrede Enerji Depolanması ve
Aktarımı
4) Asimilasyon, Özgül Maddelerin
Yeniden Sentezlenmesi
1) Dış Enzimatik Sindirim

Bakterilerin bulundukları ortamdaki besin
maddelerinin çoğu, hücre zarından
geçebilecek kadar küçük ve uygun yapıda
değildir.

Ekzoenzimler sayesinde ve hidrolizasyon
yolu ile parçalanan bu maddeler, hücre içine
geçebilmek için gerekli özellikleri kazanırlar.

Bazı hallerde de hücre zarından giren
moleküller, oksidasyona elverişli olacak
kadar parçalanmış değildir. Bu takdirde,
çeşitli reaksiyon basamakları ile bu
maddeler, uygun ürünler haline getirilirler.
2) Solunum ve Enerji Sağlanması

Solunum, genel anlamda, oksidoredüksiyona dayalıdır. Bu işlem ile hem
metabolizma için gerekli enerji sağlanır, hem
de okside olan enerji kaynağı bileşikler,
hücre yapıtaşlarının sentezinde kullanılırlar.

Oksido-redüksiyon olayı, genel anlamda
bir elektron alışverişidir.
Oksitlenen madde → elektron kaybeder
Redüklenen madde → elektron kazanır

Organik maddelerin oksidoredüksiyonunda, elektronlar olarak,
Hidrojen iyonları aktarımı
gerçekleşir.

Hidrojen veren madde, Hidrojenini dehidrogenaza verir
ve onu redükler.

Redüklenmiş dehidrogenaz, Hidrojeni hücrede başka bir
moleküle aktarır ve yeniden okside olur.

Hidrojen aktarımı, reaksiyon basamaklarını izleyerek son
bir Hidrojen alıcısına kadar sürer.

Bu son alıcı hava Oksijeni ise, son ürün olarak H20 veya
H202, Kükürt ise H2S, Karbon ise CO2 oluşur ve hücre
dışına atılır.
► Son ürün; doğrudan doğruya enzim sistemine bağlı
olup, Aerop ya da anaerop solunuma göre farklıdır.

Herhangi bir madde, Hidrojen
kaybetmekle elektron da kaybetmiş ve bu
suretle hücreye enerji vermiş olur. Bu enerji,
kompleks bir enzim sistemi tarafından alınır
ve depolanır.

Özel solunum enzimleri aracılığı ile
oluşan respirasyon (diğer bir deyimle
oksido-redüksiyon), bakterilerde 2 şekilde
gerçekleşir;
● Aerobik Solunum (oksidatiffosforilasyon)
● Anaerobik Solunum
Aerobik Solunum

Aerop koşullarda oluşan ve moleküler
Oksijenin alınmasını gerektiren bu solunum,
aerobik bakterilerin enerji oluşum tipidir.

Burada son Hidrojen alıcısı, doğrudan
doğruya atmosferdeki serbest Oksijendir.

Bazı mikroorganizmalar gelişebilmek için
mutlaka serbest Oksijeni gereksinirler ve
yokluğunda hiç veya çok az üreme
gösterirler. Bunlarda anaerop solunum için
gerekli enzimler bulunmaz veya
dehidrogenasyon sırasında ortaya çokan
yan ürünler, kendileri için toksik etki
gösterirler. Bu tip mikroorganizmalara Aerop
Mikroorganizmalar adı verilir.

Aerop bakterilere örnek olarak; Bacillus
subtilis, Vibrio cholerae, Corynebacterium
diphtheriae verilebilir.

Aerop solunumda son Hidrojen
alıcısı Oksijen olduğundan, meydana gelen
son ürün H20 veya H202 olur.

Aerop bakterilerde sitokrom oksidaz ve
sitokrom pigment gibi enzimler
bulunmaktadır.
 Bu enzim sistemi, onlara serbest Oksijeni
kullanmaya olanak sağlar.

Patojen bakterilerin çoğunda görülen
aerobik solunum, oldukça fazla enerji
oluşturan etkili bir mekanizmadır. Bu enerji
oluşum tipinde kullanılan madde, tamamen
metabolize edilir.

Heterotrof bakteriler, enerji kaynağı
olarak organik maddeleri kullanırlar ve
genellikle glikozdan yararlanırlar.
Anaerobik Solunum

Anaerop bakterilerde son Hidrojen alıcısı
olarak Oksijen dışındaki Azot, Kükürt, Karbon gibi
maddeler görev alırlar. Böylece son ürün olarak
NH3 (Amonyak)
H2S ( Hidrojen sülfür)
CH4 (Metan)
gibi bileşikler meydana gelir.

Anaerop bakteriler için ortamdaki
Oksijen olumsuz etki göstermektedir.
Bununla birlikte anaerop bakterilerin
protoplazmaları içerisinde bir miktar
Oksijen bulunması gerekir.

Anaeropların bir kısmı Nitratları
Nitritlere (Nitrat solunumu), diğer bir
kısmı da Sülfatları Sülfitlere (Sülfat
solunumu) indirgeyerek enerji
oluştururlar.

Belli miktardaki bir enerji kaynağının
aerop oksidasyonu sonucunda elde
edilen enerji miktarı, aynı kaynağın
anaerop koşullar altında
kullanılmasından açığa çıkacak enerji
miktarından çok daha fazladır.

Anaerobik solunum yapan bakteriler;
● Fakültatif (değişebilen) Anaerop
Bakteriler
● Zorunlu (obligat) Anaerop
Bakteriler
olmak üzere iki grupta incelenebilirler.
Fermentasyon

Anaerop koşullarda oluşan bir oksidoredüksiyon reaksiyonudur.

Bakterilerin büyük bir çoğunluğunda
görülen fermentasyon, özellikle endüstri
alanında yararlanılan bir kimyasal
reaksiyonlar dizisidir. Bunlar arasında;
Antibiyotik, Sirke, Şarap üretimi gibi
reaksiyonlar yer alır.

Organik moleküllerin, Oksijen
kullanmadan parçalanıp enerji elde
edilmesi olarak tanımlanan
fermentasyonda, çok çeşitli enerji
kaynakları bulunabilmekte, böylece
değişik son ürünler elde
edilebilmektedir.

Fermentasyonda tüm reaksiyonlar,
oksijensiz ortamda ve her biri farklı bir
enzimin katalizlediği bir dizi basamaklardan
geçerek gerçekleşir.

Fermentasyonla oluşan enerji miktarı,
aerobik solunumla sağlanan enerjiden daha
azdır. Bu nedenle; fermentasyon sırasından
oluşan enerji, canlılar tarafından kolaylıkla
kullanılabilir.

Biyolojik oksidoredüksion da denilen
solunum reaksiyonları,
çeşitli enzim sistemleri
tarafından aşama
aşama ilerletilmek
sureti ile yürütülürler.
3) Hücrede Enerji Depolanması ve
Aktarımı

Herhangi bir kimyasal tepkime sonucunda
enerji açığa çıkacak olursa, çoğu kez ısı şeklinde
açığa çıkar. Ancak, hücre metabolizmasında ısı
şeklindeki enerjiden yararlanmaya olanak olmadığı
gibi, bu tip enerji, protoplazma için zarar vericidir.
O halde, kimyasal tepkimeler sonucunda ortaya
çıkan enerjiyi saklayacak ve gerektiğinde tekrar
verebilecek nitelikte özel bir mekanizmaya ihtiyaç
vardır. Bu mekanizma, hücre metabolizmasında
ayrı ve özel yapıdaki bazı maddeler tarafından
işletilmektedir. Bu maddeler, özel kimyasal
bağlarla stok ettikleri enerjiyi gerektiğinde başka
kimyasal tepkimelerin oluşmasında harcarlar. Bu
suretle enerji aktarıcı işlevi yaparlar.

Enerji depolayıp aktarabilen çeşitli maddeler
bulunmakla birlikte, hücre metabolizmasında en
çok rol oynayan bu tip bir madde ATP (Adenozin
Tri Fosfat)`dir.

ATP molekülünün bağları (anhidr fosfat
bağları) kolayca hidrolize olabilir ve yüksek enerji
açığa çıkarırlar. Bu bağlara yüksek enerjili fosfat
bağları adı da verilir. Bu bağların oluşması için de
yüksek enerjiye gerek vardır.
4) Asimilasyon, Özgül Maddelerin
Yeniden Sentezi

Hücre sitoplazmasına alınan yabancı
büyük moleküller, hidroliz ve biyolojik
oksidasyon yoluyla, sentez için elverişli
küçük moleküller haline getirilirler.

Bunlardan yeniden polimerizasyon ve
kondensasyon yoluyla hücrenin yapısına
uygun yapıdaki büyük moleküller oluşturulur.


Hücrenin; Sitoplazma, Nükleus, Sitoplazmik
zar, Hücre çeperi, Kapsül, Kirpik ve buna benzer
yapıları, özel mekanizma ile bu maddelerden
oluşturulurlar.
Asimilasyon denilen bu olaylarda;
► Polisakkaritler → Basit Karbonhidratlardan
► Lipidler → Gliserol, Alkol, Yağ Asitleri ve
Fosfolipidlerden
► Proteinler → Aminoasitlerden
sentez edilirler.

Biyosentez sırasında çok çeşitli ve
kompleks kimyasal basamaklardan
geçilir. Bunlar çoğu kez hidroliz
basamaklarından ayrı ve karışıktır. Her
aşama için özgül olan biyosentez
mekanizması, henüz kesin olarak
anlaşılmış değildir. Her basamakta
özgül enzimler görev alır.
METABOLİZMANIN (BİYOSENTEZİN)
DÜZENLENMESİ ve DENETİMİ

Metabolizmanın temeli olan enzimler,
mikroorganizmaların yaşamsal işlevlerini, gerek o
mikroorganizmanın genetik yapısına, gerekse
içinde bulunduğu ortam koşullarına göre
yürütürler.

Başta bu etmenler olmak üzere, çeşitli
etmenlerin etkisi altında yürütülen enzimatik
işlevlerin düzenli olarak sürdürülebilmesi için,
gerekli enzimlerin zamanında, yeterli miktarlarda
sentezlenmeleri ve birbirleri ile eşgüdümlü olarak
görev yapmaları gerekmektedir.

Bir bakterinin tüm proteinlerinin
sentezlenmesi için yaklaşık 600-800
civarında enzim gereklidir. Bunların hepsi
aynı anda çalışmaz ve sentezlenmeleri de
sürekli olmaz.

DNA`da her enzimin sentezlenmesini
yöneten özgül genler ya da gen grupları
vardır.

Enzimlerin aktivitesini etkileyen bazı etmenler
arasında;
●
●
●
●
Genetik Yapı
Katabolik Baskılama (Represyon)
Son Ürün Baskılaması
Allosterik Protein İnhibisyonu
gibi faktörler de bulunmaktadır.
Genetik yapı : Enzimlerin
oluşturulmasının temeli, genetiğe ve genlere
dayanır.
Katabolik baskılama : Enerji
kaynaklarının fazla harcanmasını
engellemek üzere, ATP`nin enzimlere
baskılayıcı etkisi ile enzim faaliyeti yavaşlar.
Son ürün baskılaması : Metabolizma
sonucu oluşan son ürünlerin
birikimi,enzimleri baskılayarak bu yöndeki
metabolizma etkinliğini engeller.
Allosterik protein inhibisyonu : Birçok
enzim, substrat olmayan, ancak substrata
benzerlik gösteren proteinlerin etkisi ile
inhibe edilirler. Bu inhibisyon, bazen küçük
moleküller tarafından da oluşturulabilir.
Download